09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SJVTA CUMHURİYET 3 NİSAN 1997 PERŞEMBE OLAYLAR VE GORUŞLER Sakal-Sank-Cüppe Şeriatçıları!.. Pt)f. Dr. MHAT G. KEVIKOGLU S OTI günlerde \eniden tartışıl- ma\a başlanan şeriat kavra- mınuı, en büyük muhalefet partimizin lideri dahil, bir- çok lıder ve din adamı tara- fından yanlış tanımlanması. ülıeyı bır kaosa sürükleyecek, Cezayir- lesirecek kadar önemli bir olaydır. slamı ve şenatını tanımlayan iki kav - n a öncelikle Kuran ve hadislerdır. İs- lan. Arap topluluğu içmde doğduğun- daı, Kuran Araptopluluguna tebliğ edil- dinnden, doğal olarak Arap topluluğu- nuı menkıbeleri. yaşam biçimleri hem haiislerde hem de Kuran "da yer almıştır. Bına karşın Kuran, sağlıkh, mutlu top- lumlar yaratacak her düşünceyi, her iba- d e şeklini kucaklamaktadır, ancak tek ödin vermediği inanış Allah'ın varhğıve teüiğidir. Kuran. "_.hiçbir kavim yoktur ki >na bir yol gösterici göndermemiş ola- lın_." (Fatır 24) ayeti ile dünyanın her köjesinde. kavmıni iyiliğe. güzellığe, mutluluğayöneltenleri Allah'ınyolgös- teticisı olarak kabul etmiş, - .Jıer birini- ze bir şeriat bir volverdik». Allah dilesey- di üzleri tek bir ümmet yapardı" (Maide 48» ayeti ile ka\imlenn yaşam bıçimleri- ni.başkabırdeyişle şeriatlannı onlariçin ge;erli kabul etmiştır. 3ugün tslamın şeriatı olarak öne sürii- lenler, bır zamanlar uygulanan ya da uy- gulanması o koşullarda, o topluluk için kabul edilen yaşam biçımidir. 1500 yıl önceki Arap yaşam biçimini ve gelenek- lerinı ve hatta o gün ıçin geçerli olan ba- zı emirleri bugün sürdürmek ısteyenler tslama en büyük kötülüğü y apmakta, Is- lamın evrenselliğıni ınkâretmektedirkr. Islamın şeriatı bu insanlann elinde değiş- me'ye dırendikçe İslamın çağa ayak uy- durması daha da güçleşmektedır. Değiş- meyen hiçbir sosyal düzen ve hıçbir can- h, varhğını sürdüremez. Bu, Tann'nın bir yasasıdır. Insanoğlu (homosapiens, Adem'inka- bilesi) yaklaşık 200 bin yıldır varlığını sürdürmektedir. Milyarlarca yıldır yer- yüzündeki canlılann değişimini, 60 mil- yon yıl kadar önce yok olan. mdlyonlar- ca yıl dünyanın tek egemeni olmuş dino- zorlan, 5.000-10.000 yıl öncesine kadar mağaralarda yaşayan insanlarla bugünkü insanlan, başka bir deyişle, değişimin karşı konulmaz gücünü gördükten son- ra. milyonlar hatta milyarlarca yıl sonra hükmünü sürdüreceğine inandığımız Is- lamı 1500 yıl öncesinin yaşam biçimi içi- ne hapsetmek nası! mümkün olabilir? Değil yaşam biçimi, Hz.ÖmerKuran'ın, Müslüman olmayanlann tslamakazandı- nlması için hazineden yardım yapılma- sını emreden bir ayetini (Tevbe 60) artık yeterli sayıda Müslüman var diyerek Ku- ran'ın tebliğinden kısa bir süre sonra uy- gulayarak, kesin bir Kuran ayetinin bile zamana göre değişebileceğini açıkça göstermiştir. Kuran'a göre yaratılışın amacı yaratı- cırun varlığinın, birliğinin ve büyüklü- ğünün farkında olmak, ona hayran ol- maktır. Dinler, peygamberler, kutsal ki- taplar ve onlann yaşam biçimini düzen- leyen emirler insanın bu amaca ulaşma- sındaki etkinlikieri derecesinde önemi olan birer araçtır. Bu yaşam biçimi ve ıbadetler (şeriat) eğerbugün sizi Allah'a hayranlığa, dünyada mutluluğa götürü- yorsa geçerlidir, götürmüyorsa Hz. Mu- hammefın tebliğ ettiğı tslam ile hiçbir ilişkisi yoktur. Peygamber birkaç hadisinde "At lah'tan başta tann olmadığına inanan cennete gjrecek" buyurarak (Ahmed Da- vudoğlu, Sahih-i Müslim, Cilt 1, Hadis 52 1977) aracın önemsizliğini ortaya koymuştur. Fakat cahil, Kuran'ı da şeri- atı da doğru yorumlayamaz; çünkü o, ts- lama göre tek yol göstericinin bilim ol- duğunun farkında değildir: "™hiç bflen- lerle bümeyenler bir olur mu?" (Zümer 9), "Oku! Kalemle öğreten. insana bil- mediğini bUdiren Rabbin_" (Alak 3-5). Kuran birçok ayetinde Allah"ın büyüklü- günün anlaşılması için onun ayetlerinin, (yarattıklanrun) incelenmesini ister (Za- riyat 20), (Bakara 164), (Şuara 7,8), (Al'i tmran 190, 191) ve onun büyüklüğünün anlaşılmasının. ona hayran olmahın tek yolununbilim olduğunu ısrarla vurgular. tslamın ilk dönemlerinde Kuran'm böyle bir yorumu, Müslümanlan karan- lıklar içindeki bir dünyayı aydınlatan bi- limin öncüleri haline getirmiştir. Araçla- nn aynntılannı (şeriatı) tartışmaktan amaçlannı unutan günümüz Müslüman- lan, bilime inananlardan ziyade sakala, sanğa inananlann etkisi altında ve bilim adamlarından ziyade şeyhlerin, tarikat li- derlerinin peşindedir. Aslında islamın, onu parlak günlerine döndürecek, bilim ışığındaki çağdaş yo- rumuna en büyük engel belki de farkın- da olmadan araca (şeriata) tapan Müslü- manlardır. Bugün tarikat mensubu, şeri- atçı bir üniversite rektörümüz, göz bo- zukluğunun nedeninin harama bakmak olduğunu savunmakta, Allah'ın başörtü- süne dikkat etmeyen anneyi cezalandır- mak için çocuğunu delirttiğini hadisler- le kanıtlamaya çalışmaktadır. Aklını ki- raya veren, kafasını şeriata takan bu dü- zeydeki birinsan bile şaşırabilmekte, far- kında olmadan İslamın esirgeyen ve ba- ğışlayan Allah'ı yerine günahsız çocuk- lardan intikam alan bir tannya tapabil- mektedir. Son bütçe kanununda üniver- sitesine öbür üniversitelerle kıyaslana- mayacak bir mali destek verilen bu rek- tör parayı bilim ıçin mi, yoksa hadis ki- taplan için mi harcayacaktır? Islamı 1500 yıl öncesine göre degil de bugüne göre yorumlarnak, örneğin, hac- cı bilimsel kongrelerin açılış törenleri olarak kabul etmek; Suudi kralını yön- lendiren yabancı güçlerin ve Kâbe'ye el- li metre mesafede Kâbe'nin on katı yük- sekliğinde saray yaptınp, saraytnda zem- zemle yıkanan kraîın işine gelmez. Ku- ran'ı çağdaş yorumlamak, Kuran'ı anla- maya neden olacağından hurafelerle et- rafını yönlendiren şeyhlerin, tarikat li- derlerinin işine gelmez. Öğrenmek ve düşünmek. kestirmeden cüppe giyip. sa- nk sanp, imam nikâhı yaptınp zikir çek- mekle cennete gideceğine inanan bugü- nün şeriatçı, tembel Müslümanlannın işi- ne gelmez. Oysa sayılan her gün artan şeyhlerin halkasında zikır çekenler. Kuran'ı kendi- leri okusalar bileceklerdir kı "guzel söz- ler O'na yüksetir, o sozleri de Y.\RARLI İŞ yûkseJtir" (Fatır 10). Ve göreceklerdir ki şeriat diye sanldıklan sakal. sank, ba- şörtüsü, cüppe, dört hanım degil. YA- RARLl İŞ YAPMAK Kuran'da Allah'm birliğine inanmakla aynı cümlede ve ne- redeyse Kuran'ın her sayfasında vurgu- lanan bir Müslümanlık meziyetidir. Yi- ne Kuran' ı okusalar. yararh işin bazı şe- riatçılann inandığı gibi cami yaptırmak degil, insanı bu dünyada daha mutlu, îs- lamı yüce, Müslümanı müreffeh yapan iş olduğunun farkına varacaklardır. O ca- miler ki, zaten şeriatçılann elinde Resu- lullah'ın dönemindeki işlevlerini yapma- maktadır, onlar şeriatçılann bir meditas- yon değil de bir borç kabul ettikleri na- mazı ödemek için aceleyle girip çıkılan, ara sıra da ölülerin yolcu edildiği, gece- kondu bölgesi mühürleri, oy toplama me- kânlandır günümüzde. Şeriat yaygarası koparan dinciler (din- darlar değil) şeriat diye tanımladıklannı da kişisel çıkarlanna ulaşmak için kul- lanmakta, iyi niyetle Allah'ın nzasına kavuşmak isteyenler buna alet edilmek- tedir. Devletin mumunu söndürerek ken- di mumunun ışığı altında kendi yazısmı yazan Hz. Ömer, devletin uçagı ile tatile çıkan, Mercedeslerle iftara giden Müslü- man (!) liderler içinde garip bir yaratık olarak kalmıştu-. Bütün bunlara karşın lslam. insanhğm geleceği için bir ümitrir. Fakatbugün uy- gulanmakta olan Islam, bugün peşine dü- şülen şeriat değil, Resulullah'm tebliğ et- tiği ve o çağa göre yorumunu yaptığı; bizlerin de her çağda yeniden yorumla- yıp, yücelteceği Islamdır bu. Yücelmiş İslamın ölçüsü kafadaki sank sayısı de- ğil, kişi başına Müslüman Nobel ödüllü bilim adamı sayısı, olimpiyat yanşmala- nndaki madalya sayısı, komşusu aç ol- mayan tok sayısıdır. Şeriat savunuculanna göre Müslüman- lığın geriliğinin nedeni şeriatla yönelti- len (bazılanna göre seksen kat sank sa- ranlardan oluşan), gerçek (!) lslam dev- letinin kurulamamış olmasıdır. Hangi gerçek? Kralın gerçeği mı. parti liderle- rinin gerçeği mi, şeyhin ya da mollanın gerçeği mi, yoksa Kuran'ın gerçeği mi? Sopayla da olsa insanlann şeriata (!) gö- re yönetildiği Suudi Arabistan'dan petro- lü çekın, geriye ne kahr? lslam Allah'ın dini olduğuna göre. Müslümanlardünya- nın en müreffeh ve en mutlu toplumlan- nı oluşturmalı değil midir? Bu dünyası müreffeh ve mutlu olmayan, horlanan, kadınlannın ırzına geçilen, ülkeleri, kay- naklan ellerinden alınan, gayrimüslimle- rin yardımı, teknoloji olmadan yaşaya- mayan Müslüman, var oluşunun amacı- na, kendine ilke edindiği sakal, sank şe- riatıyla mı ulaşacaktır? Çağımızın münafiklan, kendileri ça- ğın gerisinde olduklanndan, bilerek ya da bilmeyerek İslamın da çağın gerisin- de kalmasına neden olan, lslamı sakal, sank sanan yobazlardır. Bir Avuç Karanlıkçı... BEHZATAY Z engınlerin çeşitlı yolsuzluklarla daha da zenginleştiği, orta sınıf ve yoksullann ise daha da yoksullaştığı, dahası açlık sının- na dayandığı günümüzde bir şeriat ve ba- şörtüsü tartışması aldı başını gidiyor. Anayasamızın "TürkıyeCumhuri>'etila- ik. stısyaL demokratik hukuk devletidir" hükmünden hıç söz edılmıyor.Dinci kesimin adım adım ilerlediği, karabulutlann ülkemizı sardığı şu ortamda zaman za- man sev indırici olay ve tepkiler olmuyor değil. Bunlardan kımılenne değinmek istıyorum. çoğal- ması dileğıyle.RP'nin kapatılması istemiyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına başvurusu ve Aczmendı da\asındaki tutumu nedenıyle şeriatçılann hedefı ha- lıne gelırken Adalet Bakanı'nın soruşturmasınadauğ- rayan Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcısı Nuh Mete Yüksel yine >üreklilik göstererek Sincan Bekdıye Başkanı hakkında bölücülük^ilahlı terör ör- gütü HAMAS ile Hızbullah'ı öv'ücü konuşrrialar yap- tığı. bu tutumun yasadışı örgütlenme propagandası ey- lemine uyduğu gerekçesiyle kendiliğinden (resen) so- ruşturma başlatıyor. Ama, bu yiğit savcı, Ankara Dev- let Güvenlik Mahkemesi Başsavcısı'nca hemen soruş- turmadan alınıyor, yerine Nuh Çetinkaya'yı görevlen- diriyor. Onun da adı Nuh, bunun da mı demek istiyor, anlayamadık... Nuh Mete Yüksel, vaptığı açıklamasında, inceleme başlatan bir savcmın, inceleme ve soruşturmayı sonu- na değin sürdürmesi geTektığine değınerek şöyle di- yor: "Beo zaten soruşturmayı beiii bir aşamaya kadar gefjrmiştim. Daha önce gericilikolaylarryla ilgİli başlat- dğunsoruşturmadan alnunınakıyiaçıknm. Bundan da alnunın akryla çıkardun." Selam sana yiğit savcı!.. Ve senin gibilere... Ata- türk'ün Adalet Bakanı ManmutEsatBozkurt'un siz- lere öğüdü yankılaruyor şu anda kulaklanmda... lstanbul Universitesi Cen^hpaşaTıp FaküJtesi, Ge- nel Cerrahi KMniği'nde ihtisasıru yaparken başortüsû- nü çıkarmayan bir bayan hakkında Bölüm Başkanı Prof. Dr. Kemsl Alemdaroğlu işlem yapıyor. Ne var ki TBMM lnsan Haklan Alt Komisyonu hemen gırişim- de bulunuyor. Bunun üzenne Üniversite Öğretim Ele- manlan Demeği adına yapılan açıklamada, yasa ve yönetmelikleri uygulayan öğretim üyelerinin bubiçim girişim ve baskılarla sindirilmeye çahşıldığı belirtili- yor... Başbakan, türban serbestliği konusunda DYP başkanıyla anlaştıklannı söylerken, anlamlı yarut Ana- yasa Mahkemesi Başkanı Vekto Güngör Ozden'den geliyor. Türban serbestliğinin anayasaya aykın oldu- ğunu açıklarken, bu serbestliğin ne anayasayla ne yö- netmeliklerle ne de kararnameyle getırilemeyeceğini belirttikten sonra şöyle söylüyor: "Kakta ki, demokrasiden söz ederek. dinsel giysivi devlet kunımlannda yavgmlaşürmak. demokrasivie bağdaşmaz, hukuk deyletiyle bağdaşmaz." Üniversite rektörleri. ülkemizdeki son dönemde ya- şanan gelişmelerin laiklik açısından kaygı verici oldu- ğunu bildirmişler. tstanbül ÜrKeışite^^lebörürBir lentBerkardş,son zamanjarda iaikli ılkesine.karşı ha- reketlerin ivme kazanarak arttığını belirterek bu hare- ketlerin siyasal havayı sertleştirdığini ve huzuru boz- duğunu söylemiş, Türkıye'nin hızla tankatlar ve şeyh- ler ülkesi olmaya doğru itıldığine dikkat çekerek, bun- larakarşı siviltoplum gücünunharekete geçirilmesi ge- rektiği uyansında bulunmuş, gözyaşlanru tutamaya- rak... Aylardır düşündüklerimizi bilim adamlanmızın yüksek sesle söylemelerine seviniyor, 27 Ma>as önce- sini anımsıyorum, bugünlerde... llginç bir örnek daha vermek istiyorum: TV ekran- lannda tarikat övgüleri yapılıyor sık sık. Bunlara en gü- zel yanıt, din adamı emekli vaiz MuhammedDafrden geldi. Dafi, 7 Şubat 1997 günü, Cumhuriyet gazetesı- nin " Arada Kr" köşesındeki yazısının bır bölümün- de şöyle yazıyor: "_birer cumhuriyet düşmaıu. şeriat yuvası otan tarikarJann 'siv il toplum örgütleri' gibi al- güanmasu en azuıdan utanc verkidir.'' Ülkemizi karanhğa gömmek isteyenlere karşı, bü- ^ yunsevajifnng^çbirliğjniş jeçme gününü ya- PENCERE Z'den Fye... Rash TV'de "Düm Teke Düm Tek" programı- na çıkan Bahadır ile Turgay reytingleri yüksek diye iyice azıttılar; başlanna bir şey gelecek diye korkuyorum. Biri sazı eline alıyor Erbakan'ı şişi- riyor, öteki elini kulağına koyup Çiller'e gazel okuyor; bu kadar da iktidar yalakalığı yapılmaz ki!.. Gözleri kara!.. Dün Bahadır kendinden öylesi- ne geçti ki meydan okudu: "Biz bu aziz vatan ve millet uğruna gözümüzü budaktan sakınmayız!.." Aklıma Aziz Nesin geldi. • Aziz Nesin de bir ara hızını alamayıp gazetenin köşesinde iktidara döşenmiş: "Biz vatan millet uğruna gözümüzü budaktan sakınmayız!.." Aksilik bu ya, bir dizgi yanlışı sonunda "gözü- müaTsözcüğündeki ilk 'z' harfi yerine 'V harfi di- zilmiş; ertesi sabah Aziz yazıyı okuyunca ne yap- sın; saçını başını yolmuş, ama ne çare!.. Düm-Tekçilere anımsatırım, çok bağırıp çağır- masınlar, bir harflik canlan var. Z harfi T oldu mu?.. . >- Neler olmaz?.. • Eski camlar bardak oldu, eski Tlerin tümü de artık Ti oldu. Televizyona ne diyoruz: Ti-Vı!.. Manavlarda kivi moda olalı, kırk yıllık Te'yi de Ti yaparak zamaneye uyduk... Ya PTT'nin T'sine ne oldu?.. SaaaaattımL PTT'nin "Tsi Ti'ye dönüşüp elden gidecek, o za- man sen sağ ben selamet!.. Devlet babanın ne- si var nesi yok, haraç mezat satıp rahatlıyoruz. Neden?.. Çünkü AT böyle istiyormuş... Şu ATye daha biz girmeden, AT bize girdi, ha- yatımızın heryanına burnunu soktu; AT'nin T'siy- le PTT'nin T'si alnımızın yazısı mı!.. Eski başba- kanlardan Refık Saydam'ın dillerden düşmeyen bir sözü vardır; rahmetli ne demişti: "Bu memlekette A'dan Z'ye kadarher şey bo- zuktur." Laf artık değişti: - Bu memleketteA'dan Ti'ye kadarher şey bo- zuktur. • Tı nedir?.. Sözlük diyor ki: "Askehikte törenin başladığı- nı bildirmekiçin boruyla tiz perdeden verilen işa- ret!.." Ti borusu çaldı... Kimsenin umursadığı yok!.. Öyleyse davul çalalım: Düm teke düm tek!.. Doğanın bütün kötü hava koşullanna kar>ı, Pimapen'in üstün konstrüksiyon özellikleriyle evinizi, su sızmaları, ısı kaybı ve gürültü gibi dış faktörlere karşı güvenle korvıyabilirsiniz. Evinizde sorunsuz bir ortamın keyfini yaşarsınız. Ucretsiz Danışma Hattı: 0800 211 41 55 H E R P V C P E N C E R E P I M A P E N D E G I L D I R ! PVC PENCERE SISTEMI "Başkapen'le karışhrmayın lütfen"
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle