09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3 NİSAN 1997 PERŞEMBE HABERLER Conca Us Susurluk'ta 'cinayet' kuşkusu SABtT HORASA1S KONYA - Konya'mn Ilgın ilçesi Cumhuriyet Savcısı Ali Ozgündüz, Susurluk kazasında ölen Gonca Us'a yeniden otopsi şapılmasını istedi. Susurluk Komisyonu'na başvuran Özgündüz. Us'un da, araçtakı konumuna göre, Sedat Bucak gibi kazadan yaralı kurtulması gerektiğıne dikkat çekti. Susurluk Komisyonu'na bir mektup yazan Özgündüz. Abdullah Çath, Hüseyin Kocadağ ve Gonca Us'un yaşamlannı yitirdiğı kaza fle ilgili kuşkulannı şöyle dile getirdi: "Yeni Yüzyıl gazetesinde yer alan bir haberin içereğinde, Abdullah Çaüı'nın eşiMeral Çatlı'nın "Kaza esnasında ön koltvıkta oturan kişinın Sedat Bucak değil, Abdullah Çatlı olduğunu söylediğı' yazdmıştır. Eğer bu iddia doğruysa kaza esnasında otomobili kullanan kişinin Kocadağ oiduğu, yanındaki kolfukta Çatiı'nın bulunduğu. arka koltukta ise Bucak ile Conca L's isûnii bayanın oiduğu ve kaza anında önde oturan Kocadağ ile Çatiı'nın hemen ölmüş olduklan, arkada oturan Bucak yaralı olarak kurtulduğuna göre, Gonca Us'un hemen ölmediği yani yaralı olabileceği ve sağ olarak kazadan kurtulma ilıtimali olan bu bayanın, bazı ilişkilcri ve önemH olavtan bilmesi ihtimali oMuğundan. olaya ilk müdahale eden bazı IdşUerce öidürülmüş olabileceği şüphesi bende uyanmışür. Bu şüpheyi destekleyen bir başka unsur ise otomobilin arka kottuk kısmında fa/Ja bir hasar olmaması ve hatta arka kapı camlannın bile lanlmanuş olması. Dolayısıyta arkada oturan kişüerüı kazadan sağ olarak kurtuiduklan ihtimalini güçlendirmektedir. Bu şüphenin giderilmesi için Susurluk Cumhuriyet Bassav cüığı'nın, Goaca Us'un cesedi üzerinde yapmış oiduğu otopsi tutanaguıın çok iyi incelenniesi ve bayanın cesedi üzerinde trafık kazası neticesi oluşması muhtemel bulgulann dışında başkaca herhangi bir darp-cebir izi, ateşli, detici silah ve alet yarasmın olup olmadığının çok i)i bir şekilde araşDnlması gerektiği düşüncesindeyim." Susurluk Komisyonda bilgisayar köstebegi ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Susurluk Komisyonu'nun, taslak rapor, bilgi ve belgeleri depoladığı bilgisayarlara kimliği belirsiz bir kişinin giriş yaptığı belirlendi. Komisyon Başkanı Mehmet Elkatmış. bilgisayar teknolojisini "çek iyi" bilen bir kişi tarafindan, dışandan bağlantı kurulmuş olabileceğini bildirdi Rapor yazımı sırasında ortaya çıkan bilgisayar köstebeği skandalı olayının failı belirlenemediği öğrenildi. Hükümet, Susurluk raporunda Çiller ve DYP'lileri kolladı. Rapora göre 'suç var, suçlu yok' 'Mafya hükiimete girdi'AYŞE SAYIJN ANKARA - TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu'nun rapo- runda. mafya bağlantılan suçlama- lannın merkezine yerleşen DYP, iktidar milletvekillerince kollanır- ken, isimlendirme yapılmadan 'ba- zı siyasUerin devlet içindeki çetele- re kanstığı' saptamasıy la yetınildi. Devletin güvenlik raporlannda mafya ile ilişkisı bulunan kişilerin önemli görevlere getirildiği vurgu- lanan raporda. "Hatta bu kişifcr ba- kandahi yapünustır'' denıldi. Suç- lamalann odağında yer alan eski Içışleri Bakanı Mehmet Ağar hak- kında Meclis soruşturması isten- memesi dikkat çekti. Susurluk Komisyonu raporunun TBMM Başkanlığı'na bugün tes- lim edilmesi beklenirken, hazırla- nan taslak rapora son biçiminin ve- rilmesi için komisyon dün gece de geç saatlere dek çalıştı. k Suç var, suçlu yok. Çete var, isim yok' yo- rumlannı doğuran ve 'özeOeştirme- nin hızlandınlması' ıstemiyle de dikkat çeken raporun. 'DYP ile RP'nin karşüıkh iktidar diyetleri- nin son halkası oiduğu' savunuldu. Başbakan Yardımcısı Tansu Çil- ler ve eşi Özer Çfllerı komisyon- da ifade vermekten kurtaran RP'li- ler, raporun sonuç bölümünde de, iddialarla ilgili somut örnekler ver- me ve adlandırma yapmaktan ka- çınarak ortaklannı kolladılar. RP'lilerin, Çiller'in komisyonda dinlenmesi karanndan çarketmesi üzerine toplantılara katılmayan ANAP'lı üyeler Metin Öney ve Ya- şar Topçu, alternatif rapor hazırlı- ğım sürdürürken, Çiller ve DYP'li- lerin korunmasına karşı çıkan D- SP'li Sema Piskinsüt ile CHP'li Fikri Sağlar da muhalefet şerhi koyma karan aldılar. Raporda, yasadışı örgütlerin be- lirli bir örneği olmadığı \urgula- narak, "Herhangi bir kesintide hız- la degişmekte ve yeni şekilde teşld- latianmaktadır. Bu örgütlerin ge- nel tanınnndaçıkar aırıaçholmala- n hasebiyle gölge ekonomilerin efendileri kullanılmaktadır" görü- şüne yer verildi. Raporun 'sonuç' bölümünde şu değerlendirmeler y- er aldı: Ülkücüler kontrolden çıkü: Bil- gisine başvTirulan birtakım kişiler, 1970'li yıllarda devlette bulunan bazı güçlerin sağ-sol kavgasını başlattıklannı söylemişlerdir. Bu olaylardan sonra 12 Eylül'e gelin- miştir. 12 Eylül'den sonra ülkücü olarak bilinen ve bir kısmı ararulan şahıslardan olan bazı militanlann devlet tarafindan yurtiçinde ve yurtdışında bazı operasyonlarda kullanıldığı, önemli kişilerce ifade edilmiştir. Daha sonra bu kişilerin, kontrol edilemediği ve kendi kişi- sel çıkarlan için hareket ettikleri anlaşılmıştır. Özal felsefesine tepki:198uaen sonra Türkiye'de görülen hızlı eko- nomik ve sosyal değişim bazı rant- lann ortaya çıkmasına yol açmış- tır. Bu rantlann en büyük rakamla- ra ulaşması, belirtilen kişileri bu alanlara (hayali ihracat, haraç, çek- senet tahsilatı, kumar, uyuşturucu ticareti, ihalebelirleme vs.) yönelt- miştir. Türkiye'de kayıt dışı ekono- minin yaygın olması bu işleri ko- laylaştırmıştır. Kamu sektöründe "Benim memurum isini btfir" (8. Cumhurbaşkanı TurgutOzal'ın sö- zü) felsefesi hâkim kılınmıştır. Terör ranü olustu: 1990'lı yılla- nn başından itibaren Güneydo- ğu'daki terör olaylannın artış gös- termesi bu bölgede terör rantı do- ğurmuştur. Geçici köy koruculu- ğu sisteminin uyuşturucu ve silah kaçakçılığını kolaylaştırdığı anla- şılmıştır. Mafyacı bürokratve ayasetçiler. Komisyon çalışmalan sonucunda Türkiye'de yasal ohnayan çıkar amaçlı çete. organize suç örgütü ve mafyalann var oiduğu anlaşılmış- tır. Bir kısım güvenlik görevlileri ve bir kısım siyetçilerin de söz ko- nusu mafya ve çete denebilecek ya- sadışı suç organizasyonlan ile iliş- ki içinde oiduğu izlenimi edinil- miştir. Bu yasadışı organizasyonla- nn özellikle uyuşturucu, kumar ve silah ticaretinden gelir sağladıkla- n anlaşılmıştır Işi belirsiz istihbaratçuan Devlet içinde çok sayıda istihbarat teşki- latının mevcut oiduğu, bunlar ara- sında koordinasyonsuzluk ve çe- kişme yaşandığı, hatta bir kısmının ne görev yaptığının anlaşılamadı- ğı öğrenilmiştir. Mafvaalarbakanoldu: Devletin Başbakan'ın Meclis'e göndermediği Bucak-Ağar fezlekesi komisyona ulaştı Erbakan - Fezfckeleri elinde tutuyor Mehmet Ağar - Bûtün belgelerde imzası var Sedat Bucak- HUton'daki görüşmeyi gizledi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Susurluk kazası sonrası ortaya çıkan devlet içi çete örgüt- lenmesini soruşturan İstanbul DGM Başsavcı- lığı'nın DYP milletvekilleri Sedat Bucak ve Mehmet Ağar'ındokunulmazlıklannınkaldınl- ması ıstemiyle hazırladığı, ancak Başbakan Necmettin Erbakan'ın yasalara aykın olarak TBMM Başkanlığı'na sevk etmediği fezlekeyı Cumhuriyet ele geçirdı. Fezlekede, özetle şu bulgulara yer verildi: Vahim silahlar: Kaza yapan Mercedes oto- mobilde bulunan susturuculu Beretta, MP-5, Tanq (Saddam), 5 adet oytık çekirdekli mermi, yabancı menşeli fışek ile 13 adet "biksi" mer- milerin, gerek nitelikleri gerekse nicelikleri ba- kunından "vahim" ateşli birer silah, susturucu ve fişekler oiduğu, balistik raporu içeriğinden anlaşıldı. Otomobilde bulunan 5.56 çapındaki meımilerin Colt marka Rıfle, Comando, Care- bine tipi otomatik tüfek ve küçük tip makineli- lerde kullanıldığı; bu fişekleri ithal eden Em- niyet Genel Müdürlüğü tarafindan. kaza yapan otomobilde bulunan kişilerden kimseye veril- mediği, emniyetten gelen yazıyla ortaya çıktı. Savcılığa ulaşan yazılardan, silahlarla ilgili in- celemeler sırasında yaşanan iz tahribatlan ne- deniyle parmak izi incelemesinin yapılamaya- cağı anlaşıldı. Silah ve mermilenn, özellikleri ıtıbanyla savunma ve koruma amaçlı olmadık- lantespit edilmiştir. Özellikle, bu silahlardan 22 kalibreli ve sus- turuculu Beretta marka tabanca, gizlice ve ses- sizce birilerini öldürme ihtiyacına yanıt veren tesirli "suikast silahı"dır. Diğer silah ve mermi- ler de dikkate alındığında otomobilde bulunan- lann bunlan saldın veya suikast amacı ile bu- lundurduklan anlaşılmaktadır. Emniyet Genel Müdürlüğü envanterinde olması gereken silah ve mermilerin bulunmadığı 1994 yıh itibanyla Emniyet Genel Müdürü Ağar; Ozel Harekât Daıresi Başkanvekilı de İbrahim Şahin'dir. Çete karutı fotoğraflar: Otomobil bagajında bulunan çantalardan birinde 3-4 günlük zaman dilimindeçekilmiş35 fotoğrafbulundu. Savcı- lıkça ifadeleri ahnan Sedat Hoştan ile Abdul- gani Kızdkaya'nm beyanlan ile diğer ifade ve tespitlere göre bu fotoğraflardan bir kısmının. Siverek ilçesinde Bucak'ın ikametgâhında 19% Temmuz-Ağustos aylannda çekilmiş oiduğu anlaşıldı. Fotoğraflarda Çatlı, Sami Hoştan, Er- can Ersoy'un samimi pozlarda fotoğraflan oi- duğu görüldü. Gizlenen Hihon görüşmea: Bucak, 27 Ekim 1996'da Ankara'dan gelerek korumalanyla ls- tanbul'da Hılton Oteli'ne yerleşti. Kısa bir sü- re sonra Abdullah Çatlı da bu otele geldi ve Bu- cak'la buluştu. Buradaki kısa bir görüşmeden sonra Çatlı. eşyalannı alarak yeniden dönmek üzere yanlanndan aynldı. Çatlı geri döndüğün- de, Bucak'ın odasına çıkarak bir görüşme yap- tılar. Sedat Bucak, olay hakkındaki açıklama- lannı içeren ve talimatla Ankara DGM Savcı- lığı'na yaptığı açıklamalannda ve aynca koru- ma polisleri Ercan Ersoy, Mustafa Amnok ve Abdulgani Kızılkaya, ifadelerinde İstanbul Hil- ton'daki bu buluşmayı gizlediler. Enver Uhı'nun bilahara ahnan ifadesi ve Kızılkaya'nın sanık sıfatı ile ahnan ikinci ifadesinde bu buluşma- nın sonradan açıklandığı saptandı. İfadeleri inandıncı değil: Bu olaylar sırasın- da bir arada bulunan kişilerin hepsi birbirlerini önceden tanımaktadırlar ve aralannda yoğun ilişkiler bulunmaktadır. Her ne kadar Hûseyin Kocadağ'ın Çath'yı tantmadığı öne sürülüyor- sa da Çath'ya düzenlenen bazı evraklarda Ko- cadağ'ın referansı bulunmaktadır. Polis memur- lanndan Mustafa Altınok. ifadesinde, olaydan 1-1.5 yıl önce Kocadağ ile Çath'yı, İstanbul Ataköy'de "ŞarkSofrası'' isimli restoranın kar- şısındaki bahçeli kahve önünde birlikte oturur- ken gördüğünü beyan etti. Özel Harekât Dairesi'nde ve terörle mücade- lede uzun yıllar üst düzeyde görev yapmış ve başanlı bilinen Kocadağ'ın, 22 Eylül 1996'da MtT raporu adı altında yayımlanan belgede, deşifre edilmesine karşın gerçek kimliğiyle ta- nımaması düşünülemez... Bu bulgular çerçeve- sinde Kocadağ'ın Çath'yı gerçek kimliğiyle uzun süredır tanıdığı anlaşıldı. Bu durumda, Bucak, Çatlı ve Kocadağ'ın buluşmalan bir te- sadüf değil bir randevudur. Bu grubun Izmir ge- zisi, tatil ya da başsağlığı ile açıklanamaz. Topal cinayeti: Çatlı'nın kumarhane patronu Omer Lütfü Topal cinayetinde, katil zanlısı ola- rak gözaltına alınarak sorgulanan Sami Hoş- tan, Ali Feva Bir'in Sedat Bucak ve onun koru- malan polis memurlan arasmda çok yakın ve karmaşık ilişkiler bulunmaktadır. Bucak'ın ko- rumalanndan üçünün Topal cinayetiyle ilgili gözaltına alınan kişiler olması, Sami Hoştan ile Fevzi Bir'i Bucak ile İbrahim Şahin'in yanına gidip gelirlerken tanıdıklannı beyan etmeleri, bunlann Bucak'ın yanında toplandıklannı gös- termektedir. Yaşar Öz olayı: Ağar, tstanbul Mali Şube Müdür Vekili Mestan Şener'i. tstanbul Emni- yet Müdürlüğü'nde uyuşturucu kaçakçılığı suç- lamasıyla gözaltında bulunan Yaşar Öz ile ilgi- li olarak arayarak yakalanan silahlar ve belge- lerin bir kurye ile kendisine teslim edilmesi ve Yaşar Öz'ün serbest bırakılması konusunda ta- limat verdiği anlaşıldı. Ağar'dan imtiyaz belgeleri: Mehmet Özbay sahte kimlikli Çath'ya verilen silah taşıma izin belgesi ile Öz'e verilen silah taşıma izin bel- gesi aynı niteliktedir. Bu belgeler her ikisine de istediği yerde, istediği sayıda ve nitelikte silah taşıma imtiyazı tanımakta ve güvenlik görevli- leri tarafindan yakalandıklannda. haklannda yasal işlem yapılmasmı önleme imkânı veımek- tedjr. Ozel kasıtia hareket: Olayla bağlantılı sanık- lann Sedat Bucak'la çok yoğun görüşme, bera- berlik ve dayanışma içinde bulunmalan, özel kasıtia hareket ettikleri kanaatini olusturmak- tadır. Tüm deliller ve belgeler birlikte nazara alındığında hakkında fezleke düzenlenen kişi- lerle. haklannda dava açılan sanıklann isimle- rinin tüm olaylarda birlikte yer aldıklan görül- mektedir. Bu birlik ve beraberliğin tesadüfler- den ibaret olmadığı, polis memuru sanıklann sadece koruma görevi yapmak maksadıyla ta- yin ve tahsis edilmedikleri, bunlann özel kasıt altında bir araya toplandıklan ve bu suretle dev- let tarafindan muhtelif suçlardan aranan kişiler, kumarhane işletmecileri, bir kısım yönetici ve siyasetçilerle Özel Harekât Daire Başkan- hğı'nda görevli bazı polis memurlannın "cürüm işlemek için tesekkül oluşturduklan veya bu teşekkük kanldıklan" sonuç ve kanaa- tine vanlmıştır. TIR NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR e-mail: [email protected] GİRNE / KIBRIS - Kıbrıs'taki önemli dinamizm kaynakların- dan birisi üniversrteler. Son yıllar- da Kuzey Kıbns'ta 5 ünivers'rte kurulmuş. Bu okullarda toplam 15 bin civannda öğrenci öğre- nim görüyor. Yüzde 75'i Kıbrıs dışından gelen öğrenciler, Kıb- ns'taki yaşama canlılık katmışlar. Hemen her dalda öğrenim yapı- lan üniversrteler, Kıbns'ın ekono- mik ve kültürel yaşamının en önemli dayanaklanndan birisi hajine gelmiş. Üniversiteler, Kıbns'ın çeşitli şehirlerine dağıldıkları için her şehrin kendine özgü bir parçası haline dönüşmüşler. Orneğin Magosa'daki Doğu Akdeniz 0- niversitesi, bu şehrin simgesi sa- yılıyor. Lefkoşa'daki Yakındogu Üniversitesi, yeni yapılan, canlı eğitim atmosferi ve şehrin yakın- larındaki çöplüğü yeşil alanadö- Kıbns'a Üniversite, Suruç'a Sünnet nüştürmesiyle bu şehre katkılar- da bulunmuş. Üniversite içinde yapılan ve bu yılın 19 Mayısı'nda hizmete açılacak olan olimpik yüzme havuzu, öğrenciler ve Lefkoşalılar tarafindan merakla bekleniyor. Girne'de iki üniversite, Lefko- şa'da ise 1 üniversite yer alıyor. Lefkoşa'nın yemyeşil bahçeleri arasına kurulu Lefke Avrupa Üni- versitesi, bir Avrupaüniversitesi- ni andırıyor. Kıbrıs Türk kesiminin yaşa- mında önemli yer tutmaya baş- layan bu üniversitelerin, yeni ol- maktan gelen ciddi sorunlan da var. Bu üniversitelerin hepsi Türki- ye'deki üniversrtelerin içinde yer aldığı seçme sınavlan sistemine bağlı olarak öğrenci kabul edi- yortar. Bu nedenle YüksekÖğre- tim Kurumu'yla da (YÖK) ilişkiler içindeler. YOK Yasası'na bağlı olmasalar bile o sistemi kabul ederek faaliyetlerini yürütebili- yorlar. Bu noktada bazı sıkıntılar yaşandığı anlaşılıyor. Kıbrıs'ta üniversiteler çok ö- nemli. Bunlann yaşatılması ve çoğaltılması, Kıbns'ın geleceği için birçıkış noktası olabilir. Kıb- rıs Türk kesimi turizm gelirine, eğitim gelirini de katabilir. Şu an- da dışandan gelen 12 bin civa- nnda öğrenci, bu 180 binlik ada nüfusu için önemli birpotansiyel oluşturuyor. Bu sayı daha da art- tırılabilir. Üniversiteler geliştirilip yaygınlaştınlabılirse Kıbns'a her alanda ö-nemli kazançtar sağla- nabilir. Türkiye, eğitim alanında- ki bu potansiyele destek yaratır- sa çokfaydalı sonuçlar elde edi- lebilir. ••* Gözümü Kıbns'tan Türkiye'ye çevirince ilginç bir haberle karşı- laştım. Şanlıurfa'nın Suruç ilçesi Kaymakamı Ahmet Altıpar- mak, bu ilçede önemli bir sefer- beriiğegirişmış. Sünnet olmayan Suruçluları birer birer saptayıp sünnetçiye teslim ediyoımuş. Suruç Aşağı Doluş Köyü'nde 61 köylüyü sünnet ettirerek önemli bir başanya imzasını atmış. Sün- net ettirdikleri arasında 70'lik de- deler bile varmış. Kaymakam Altıparmak, bu başanlı çalışmalannı devam et- tireceğini ve Suruçlu erkeklerin cinsel organlannı kontrol eylemi- ni yaygınlaştıracağını basın men- suplanna ve TV kameralarına açıklamış. Önümüzdeki günler- de Suruç'tan bol bol sünnet ha- beri alacağımız anlaşılıyor. Suruç Kaymakamı, Islam tari- hine adını yazdıracak önemli bir girişimin öncüsü oluyor. Tarih onu sünnetsiz Müslümanları sünnet ettiren devlet adamı ola- rak anacak. Ama Suruçlular, bu gerçeği tam kavramadıklan için bugüne kadar sünnet olmamış- lar. Işte Suruç Kaymakamı da bu büyük felaketi anında fark ede- rek müdahalede bulunmuş. Öyle ya Müslüman dediğin sü- nnetli olur. Suruç Kaymakamı'na bu önemli huruç hareketinde ba- şarılar diliyorum. Tarih onu, önemli bir devlet adamı olarak anacaktır. Dansı diğer kayma- kamlanmızın başına... güvenlik raporlannda mafya ile ilişkisi oiduğu belirtilen kişiler en önemli göreve getirilmiştir, hatta bu kişiler bakan dahi yapılmıştır. Hukuk devietinden uzaklaşıldı: Çağdaş anlamda hukuk devleti ol- ma yapısından uzaklaşılmış ve devlet içinde yasal olmayan güçle- rin oluşumuna ve bu güçlerin ya- sal olmayan şekilde yukanda belir- tilen alanlardan büyük kazançlar sağlamalanna olanak sağlanmıştir. Siyasiler ve istihbarat teşkilatı ile güvenlik güçleri görevülerinhı, gö- revlerini yapmamasından dolayı, sözkonusu yasadışı suç organizas- yonlannın behrtilen işleri yapükla- n sonucuna ulaşılmışhr. Deviete güven yok: Bu olaylann üzerine gidecek devlet görevlileri ve vatandaşlann güvenlikleri yete- rince sağlanamadığından. söz ko- nusu yasal ohnayan güçlerin her türlü yasal olmayan işlerini kolay- lıkla yapmalan mümkün hale geti- rilmiştir. Bu durum, vatandaşın deviete olan güvenini olumsuz yönde etkilemiştir. Gizfflik mafyayı buyûttû:Türki- ye'de kamu görevlilerince yapılan bir kısım işlemlerin devlet sırn kavramı altında saklan- ması mafya, çete ve benzeri yasadışı suç organizasyonla- nnın büyümesinde etkili ol- muştur. Oneriler Raporun. 'öneriler' bölü- münde de şunlar yer aldı: Devlet sımna çerçeve:Ad- li polis teşkilatı kûrulmalıdır. Devlet sım kavramının sınır- lannın belirlenmesı ve bu sır- lann parlamentonun bilgisi- ne açılması, hukuk devietine işlerlik kazandırması açısın- dan gerekli görülmektedir. Silaha denetim. mala be- yan: Silah alımlan kontrol al- tına alınmalıdır. Herkese si- lah ruhsatı verilmemelidir. Herkese mal beyanı getiril- melidir. Kamu görevlilerinin mal beyanı açık olmalıdır. Mason localanna da dene- tim: Devlet yapısının yeni- den düzenlenmesi, mafya, uyuşturucu,kaçakçılığı «*pa- soıvtocalan, V980«ncaâfte- rör, ASALA'nm nasıl sornı erdiği ve kumarhaneler hak- kında halkın güvenliğinin sağlanabilmesi İçin Meclis araştırma komisyonlan ku- rulmalıdır. (Mason localan bölümünün RP'nin istemiyle öneriler arasına konduğu vurgulandı.) ttirafçüaria ilişkiye son: Meclis araştırma komisyon- lannın görev süresi arttınl- malı, yetkileri genişletilme- lidir. ltirafçılara yeni kimlik- ler verilerek Olağanüstü Hal Bölgesi 'nden uzaklaştınlma- lan sağlanmalıdır. Devlet-iti- rafçı ilişkisine son verilmeli- dir. Terörle mücadele araşürri- sın: Olağanüstü hal, alterna- tif çözümler yaratıldıktan sonra kaldınlmalıdır. Polis, jandarma ve istihbarat birim- lerinin yeniden yapılanması sağlanmalıdır. Terörle müca- dele yönteminin yanlışlığı konusunda ciddı bir Meclis araştırması yapılmalıdır. VekiliUderier seçmesin:Si- yasi Partiler Kanunu ve Se- çim Yasası değiştirilerek, se- çilecek millervekillerinin çok az bir kontenjan dışında mut- lak surette halkın itimat ve güvenine mazhar olmuş kişi- lerin parlamentoya taşınma- sını sağlayıcı düzenlemeler yapılmalıdır. Siyasi partile- rin mali kaynaklan saydam- laştınlmalıdır. tstihbarat Meclis'e sorum- hı obun: İstihbarat birimleri arasındaki koordinasyonsuz- luk gidenlmelidir. lstihbara- tın sivilleştirilerek tek çatı al- tında toplanması ve başbakan ve parlamentoya karşı so- rumlu olmasmı sağlayıcı dü- zenlemeler geciktirilmeden yapılmalıdır. Kamu görevlisine doğru- dan takip: Adli mercilere. bütün kamu görevlileri hak- kında doğrudan takibat yapa- bilme imkânı sağlanmalıdır. Organize suçlarla ilgili bilgi bankası oluşturulmalıdır. OzeDeştirme de rapora gir- di: Kayıtdışı ekonominin ka- yıt altına alınması gereklidir. Bankalar Kanunu'nda yapı- lacak degişik ile büyük mik- tarlarda para akımlan kont- rol altına alınmalıdır. Devle- tin ekonomideki payı süratle küçültülmelidir. Planlayıcı. yönlendirici ve denetleyici konuma geçmeli. özelleştir- me çalışmalan bir an önce sonuçlandmlmalıdır. Dokunulmazhğa sınınYa- sama dokunulmazhğı Mec- lis'teki görüşler ve Meclis iş- lemleri ile sınırlandınlmalı- dır. PERŞEMBE ORHAJN BURSALI Bilimde 29'uncu Olduk!!! Bilim dünyamızdan içimizı ferahlatan sevindiri- ci bir haber: Türkiye geçen yıl da büyük bir çıkış yaptı ve dünya bilim sıralamasında 5 ülkeyi bir- den geride btrakarak, 34'üncülükten 29'uncu sı- raya yükseldi. Bu, öncelikle, 1996 bilim sıralaması son yıllarda bilimsel Ûlke Makale savısı araştırmalara sanlan bilim insanlarımızın, daha sonra da bi- limsel araştırmaları özendiren başta TÜBİTAK olmak üzere TÜBA ve üni- versite yönetimleri- mizin başarısıdır. Bilim adamları- mız Türkiye'yi ön sı- ralara götürdükleri gibi, ülkemızin dün- ya ülkeleri arasında bilimsel araştırmada en büyük artışı ger- çekleştiren ülke ko- numuna da yükselt- tiler. Bilim insanlarımı- zın bu başarısını yü- rekten kutluyoruz! ••• Bilim insanlarımız ve bilim kurumları- mız büyük bir ciddi- yetle ve inatla ülke- mizin hiç olmazsa bilim alanında kötü yazgısını değiştir- mek için büyük bir emek ve çaba sart ediyorlar. Araştırma- cılarımız özendirili- yor, onurlandırılıyor ve ödüllendiriliyor. Üniversitelerimizde bilimsel çalışmayı esas alan yeni bir yapılandırma ger- çekleştirilmeye, bi- lim kurumlarımızda uydurukçuluğa son verilmeye ve bilim rüzgârı estirilmeye çalışılıyor. Bu çabalar bir sü- redir semeresini vermeye başladı. Türkiye 1991 yılına kadar demirlediği 40. sıralardan niha- yet aşağı i,nmey« başlamış ve 1994 yılında 34'üncülüğü yakalamıştı. 1995 yılında bek- lenmedik bir çıkış daha yaptık: Ulusla- rarası bilim dergile- rinde yayımlanan araştırma makalele- rinin sayısını yüzde 22 arttırarak 2812'ye çıkardık ve böylece dünya ülkeleri ara- sında yüzde 22'lik bir artışla en büyük sıçrama- yı yaptık. Böylece, bilim sıralamasında 34'üncü yerini koruduk. Buradan ileriye doğru sıçramak için güç toplamaya başladık! 1996'da Türkiye bilim dünyası daha büyük, daha zor ve daha anlamlı bir sıçrama yaptı: Araş- tırma makalesı sayısını, yüzde 34 gibi, hemen hiçbir ülkede görülmeyen bir oranda arttırarak 3.774'e çıkardı. Geride bıraktıklanmız ise, bilimde oldukça saygın yerleri bulunan Meksika, Arjantin, Macaristan, Güney Afrika gibi ülkeler. • • • Bilim, desteklendiğinde ülkemizin yüzünü ağartacak ürünler verebileceğini bir kez daha gösterdi. Bu başarılı sonuçlar, bilime fazla bir kaynak ak- tarımı yapılmadan, hatta ekonomik kriz bahane gösterilerek bilimin elindeki kaynakların dondu- rulmasına rağmen alındı. ; Türkiye, bu yıl da yükselişini sürdürecektir. Yeter ki çapsız politikacı, bilim adamlanmızır> önüne engeller çıkarmasın, bilim kurumlanmızla politik çıkarlan için oynamasın. 1.ABD 2. Japonya 3. Ingiltere 4. Almanya 5. Fransa 6.Kanada 7. Italya 8. Rusya 9. Avustralya 10. Ispanya U.Hollanda 12. Hindistan 13. Isveç 14. Çin Halk Cum. 15. Isviçre 16. Belçika 17.israil 18. Polonya 19. Güney Kore 20. Tayvan 21. Danimarka 22. Brezitya 23. Finlandiya 24. Avusturya 25. Norveç 26. Yunanistan 27. Yeni Zelanda 28. Çek Cum. 29. TÜRKİYE 30. Güney Afrika 31. Arjantin 32. Ukrayna 33. Meksika 34. Macaristan 35. Hong-Kong 36. Irianda 37. Mısır 38. Portekiz 39. Singapur 40. Slovakya 301.927 70.405 67.57 65.110 48.990 36.961 31.426 24.742 20.059 19.715 19.598 16.175 14.790 14.459 13.605 9.370 9.167 7.995 7.992 7.987 7.412 7.193 6.742 6.633 4.571 4.014 3.896 3.853 3.774 3.715 3.649 3.626 3.539 3.502 3.281 2.442 2.147 2.041 2.025 1.900 41. Suudı Arabistan 1.721 42. Şili 43. Bulgaristan 44. Romanya 45. Vugos/avya 46. Venezüella 47. Tayland 48. Nijerya 49. Fas 50. Malezya 51. Iran 52. Pakistan 53. Kenya 54. Kuveyt n-> 55. Ko/omb/yaı -< 56. Küba 57. Bangladeş 58. Utvanya 59. Özbekistan 60. Cezayir 61. Filipinler 62. Azerbaycan 63. Kazakistan 64.Sudan 65.lrak 1.686 1.531 1.531 1.167 839 755 726 628 625 585 537 527 " '442 405 333 325 305 305 303 189 183 74 73 Metin Cöktepe davası w Kazan yargıya gölge düşürüyor? tstanbul Haber Servisi - Gazetecı Metin Gökte- pe'nin ve Emek gazetesi- nin avukatı Kamil Tekin Sürek ile avukatlar AB Say- dı. Semih Mutlu, Leyla Han'dan oluşan ÇHD Me- tin Göktepe Davası Hukuk Komisyonu. Türkiye Ga- zeteciler Çemiyeti (TGC) Basın Müzesi'nde açıkla- ma yaparak Adalet Bakanı Şevket Kazan'ın yargıya müdahalesini protesto etti. Komisyon üyeleri, 11 ni- san günü Afyon'da yapıla- cak olan duruşmanın, Ka- zan'ın talimatıyla spor sa- lonundan mahkeme salo- nuna alınmasını eleştirerek "100 kadar avukaL 10'dan fazla müdahiL 10'a yakın tanık,48sanık,yüzlerce ga- zeteci ve binlerce sejircrvi duruşma salonuna nasıl sığdıracaklar" diye sordu- lar. Avukat Ali Saydı, Afyon AğırCeza Mahkemesi'nin sanık polislerin durumunu sormak için Eyüp llçe Em- niyet Amirliği'ne yazı yaz- dığını belirterek "Gönde- rilen cevap yazısmda sanık Seydi Battal Köse'nin açıkta oiduğu kaydedilerek ev adresi veriliyor. Ancak dikkat çeken ve düşündü- ren nokta, yazının altında eski Eyûp İlçe Emniyet Müdürü Seydi Battal Kö- se'nin imzası olması. Polis müdürü hem açıkta, hem sanık, hem yetkfli imza sa- hibi; sanık polis kendi so- ruşturmasını kendisi yapt- yor" dedi. Susurluk çetesi- nin yargılanacağı İstanbul DGM ve Yüksekova çete- sinin yargılanacağı Diyar- bakır DGM'ye kamera alınmamasının, yargınm içine düştüğü durumu gös- terdiğini ifade eden komis- yon üyeleri, "Göktepe, Yüksekova ve Susurluk da- vası, iç vedış kamuoyandan gizlenmeye çahşılıyor"; dediler. ; Açıklamaya Gökte-i pe'nin ağabeyi tbrahûn Göktepe ile ablası Meryem • Göktepe de katıldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle