Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 3 NİSAN 1997 PERŞEMBE
HABERLER
Conca Us
Susurluk'ta
'cinayet'
kuşkusu
SABtT HORASA1S
KONYA - Konya'mn Ilgın
ilçesi Cumhuriyet Savcısı
Ali Ozgündüz, Susurluk
kazasında ölen Gonca Us'a
yeniden otopsi şapılmasını
istedi. Susurluk
Komisyonu'na başvuran
Özgündüz. Us'un da,
araçtakı konumuna göre,
Sedat Bucak gibi kazadan
yaralı kurtulması
gerektiğıne dikkat çekti.
Susurluk Komisyonu'na bir
mektup yazan Özgündüz.
Abdullah Çath, Hüseyin
Kocadağ ve Gonca Us'un
yaşamlannı yitirdiğı kaza
fle ilgili kuşkulannı şöyle
dile getirdi: "Yeni Yüzyıl
gazetesinde yer alan bir
haberin içereğinde,
Abdullah Çaüı'nın eşiMeral
Çatlı'nın "Kaza esnasında
ön koltvıkta oturan kişinın
Sedat Bucak değil,
Abdullah Çatlı olduğunu
söylediğı' yazdmıştır. Eğer
bu iddia doğruysa kaza
esnasında otomobili
kullanan kişinin Kocadağ
oiduğu, yanındaki kolfukta
Çatiı'nın bulunduğu. arka
koltukta ise Bucak ile Conca
L's isûnii bayanın oiduğu ve
kaza anında önde oturan
Kocadağ ile Çatiı'nın hemen
ölmüş olduklan, arkada
oturan Bucak yaralı olarak
kurtulduğuna göre, Gonca
Us'un hemen ölmediği yani
yaralı olabileceği ve sağ
olarak kazadan kurtulma
ilıtimali olan bu bayanın,
bazı ilişkilcri ve önemH
olavtan bilmesi ihtimali
oMuğundan. olaya ilk
müdahale eden bazı
IdşUerce öidürülmüş
olabileceği şüphesi bende
uyanmışür.
Bu şüpheyi destekleyen bir
başka unsur ise otomobilin
arka kottuk kısmında fa/Ja
bir hasar olmaması ve hatta
arka kapı camlannın bile
lanlmanuş olması.
Dolayısıyta arkada oturan
kişüerüı kazadan sağ olarak
kurtuiduklan ihtimalini
güçlendirmektedir.
Bu şüphenin giderilmesi için
Susurluk Cumhuriyet
Bassav cüığı'nın, Goaca
Us'un cesedi üzerinde
yapmış oiduğu otopsi
tutanaguıın çok iyi
incelenniesi ve bayanın
cesedi üzerinde trafık kazası
neticesi oluşması muhtemel
bulgulann dışında başkaca
herhangi bir darp-cebir izi,
ateşli, detici silah ve alet
yarasmın olup olmadığının
çok i)i bir şekilde
araşDnlması gerektiği
düşüncesindeyim."
Susurluk
Komisyonda
bilgisayar
köstebegi
ANKARA (Cumhuriyet
Bûrosu) - Susurluk
Komisyonu'nun, taslak
rapor, bilgi ve belgeleri
depoladığı bilgisayarlara
kimliği belirsiz bir kişinin
giriş yaptığı belirlendi.
Komisyon Başkanı
Mehmet Elkatmış.
bilgisayar teknolojisini
"çek iyi" bilen bir kişi
tarafindan, dışandan
bağlantı kurulmuş
olabileceğini bildirdi
Rapor yazımı sırasında
ortaya çıkan bilgisayar
köstebeği skandalı
olayının failı
belirlenemediği öğrenildi.
Hükümet, Susurluk raporunda Çiller ve DYP'lileri kolladı. Rapora göre 'suç var, suçlu yok'
'Mafya hükiimete girdi'AYŞE SAYIJN
ANKARA - TBMM Susurluk
Araştırma Komisyonu'nun rapo-
runda. mafya bağlantılan suçlama-
lannın merkezine yerleşen DYP,
iktidar milletvekillerince kollanır-
ken, isimlendirme yapılmadan 'ba-
zı siyasUerin devlet içindeki çetele-
re kanstığı' saptamasıy la yetınildi.
Devletin güvenlik raporlannda
mafya ile ilişkisı bulunan kişilerin
önemli görevlere getirildiği vurgu-
lanan raporda. "Hatta bu kişifcr ba-
kandahi yapünustır'' denıldi. Suç-
lamalann odağında yer alan eski
Içışleri Bakanı Mehmet Ağar hak-
kında Meclis soruşturması isten-
memesi dikkat çekti.
Susurluk Komisyonu raporunun
TBMM Başkanlığı'na bugün tes-
lim edilmesi beklenirken, hazırla-
nan taslak rapora son biçiminin ve-
rilmesi için komisyon dün gece de
geç saatlere dek çalıştı. k
Suç var,
suçlu yok. Çete var, isim yok' yo-
rumlannı doğuran ve 'özeOeştirme-
nin hızlandınlması' ıstemiyle de
dikkat çeken raporun. 'DYP ile
RP'nin karşüıkh iktidar diyetleri-
nin son halkası oiduğu' savunuldu.
Başbakan Yardımcısı Tansu Çil-
ler ve eşi Özer Çfllerı komisyon-
da ifade vermekten kurtaran RP'li-
ler, raporun sonuç bölümünde de,
iddialarla ilgili somut örnekler ver-
me ve adlandırma yapmaktan ka-
çınarak ortaklannı kolladılar.
RP'lilerin, Çiller'in komisyonda
dinlenmesi karanndan çarketmesi
üzerine toplantılara katılmayan
ANAP'lı üyeler Metin Öney ve Ya-
şar Topçu, alternatif rapor hazırlı-
ğım sürdürürken, Çiller ve DYP'li-
lerin korunmasına karşı çıkan D-
SP'li Sema Piskinsüt ile CHP'li
Fikri Sağlar da muhalefet şerhi
koyma karan aldılar.
Raporda, yasadışı örgütlerin be-
lirli bir örneği olmadığı \urgula-
narak, "Herhangi bir kesintide hız-
la degişmekte ve yeni şekilde teşld-
latianmaktadır. Bu örgütlerin ge-
nel tanınnndaçıkar aırıaçholmala-
n hasebiyle gölge ekonomilerin
efendileri kullanılmaktadır" görü-
şüne yer verildi. Raporun 'sonuç'
bölümünde şu değerlendirmeler y-
er aldı:
Ülkücüler kontrolden çıkü: Bil-
gisine başvTirulan birtakım kişiler,
1970'li yıllarda devlette bulunan
bazı güçlerin sağ-sol kavgasını
başlattıklannı söylemişlerdir. Bu
olaylardan sonra 12 Eylül'e gelin-
miştir. 12 Eylül'den sonra ülkücü
olarak bilinen ve bir kısmı ararulan
şahıslardan olan bazı militanlann
devlet tarafindan yurtiçinde ve
yurtdışında bazı operasyonlarda
kullanıldığı, önemli kişilerce ifade
edilmiştir. Daha sonra bu kişilerin,
kontrol edilemediği ve kendi kişi-
sel çıkarlan için hareket ettikleri
anlaşılmıştır.
Özal felsefesine tepki:198uaen
sonra Türkiye'de görülen hızlı eko-
nomik ve sosyal değişim bazı rant-
lann ortaya çıkmasına yol açmış-
tır. Bu rantlann en büyük rakamla-
ra ulaşması, belirtilen kişileri bu
alanlara (hayali ihracat, haraç, çek-
senet tahsilatı, kumar, uyuşturucu
ticareti, ihalebelirleme vs.) yönelt-
miştir. Türkiye'de kayıt dışı ekono-
minin yaygın olması bu işleri ko-
laylaştırmıştır. Kamu sektöründe
"Benim memurum isini btfir" (8.
Cumhurbaşkanı TurgutOzal'ın sö-
zü) felsefesi hâkim kılınmıştır.
Terör ranü olustu: 1990'lı yılla-
nn başından itibaren Güneydo-
ğu'daki terör olaylannın artış gös-
termesi bu bölgede terör rantı do-
ğurmuştur. Geçici köy koruculu-
ğu sisteminin uyuşturucu ve silah
kaçakçılığını kolaylaştırdığı anla-
şılmıştır.
Mafyacı bürokratve ayasetçiler.
Komisyon çalışmalan sonucunda
Türkiye'de yasal ohnayan çıkar
amaçlı çete. organize suç örgütü ve
mafyalann var oiduğu anlaşılmış-
tır. Bir kısım güvenlik görevlileri
ve bir kısım siyetçilerin de söz ko-
nusu mafya ve çete denebilecek ya-
sadışı suç organizasyonlan ile iliş-
ki içinde oiduğu izlenimi edinil-
miştir. Bu yasadışı organizasyonla-
nn özellikle uyuşturucu, kumar ve
silah ticaretinden gelir sağladıkla-
n anlaşılmıştır
Işi belirsiz istihbaratçuan Devlet
içinde çok sayıda istihbarat teşki-
latının mevcut oiduğu, bunlar ara-
sında koordinasyonsuzluk ve çe-
kişme yaşandığı, hatta bir kısmının
ne görev yaptığının anlaşılamadı-
ğı öğrenilmiştir.
Mafvaalarbakanoldu: Devletin
Başbakan'ın Meclis'e göndermediği Bucak-Ağar fezlekesi komisyona ulaştı
Erbakan - Fezfckeleri elinde tutuyor Mehmet Ağar - Bûtün belgelerde imzası var Sedat Bucak- HUton'daki görüşmeyi gizledi.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Susurluk
kazası sonrası ortaya çıkan devlet içi çete örgüt-
lenmesini soruşturan İstanbul DGM Başsavcı-
lığı'nın DYP milletvekilleri Sedat Bucak ve
Mehmet Ağar'ındokunulmazlıklannınkaldınl-
ması ıstemiyle hazırladığı, ancak Başbakan
Necmettin Erbakan'ın yasalara aykın olarak
TBMM Başkanlığı'na sevk etmediği fezlekeyı
Cumhuriyet ele geçirdı. Fezlekede, özetle şu
bulgulara yer verildi:
Vahim silahlar: Kaza yapan Mercedes oto-
mobilde bulunan susturuculu Beretta, MP-5,
Tanq (Saddam), 5 adet oytık çekirdekli mermi,
yabancı menşeli fışek ile 13 adet "biksi" mer-
milerin, gerek nitelikleri gerekse nicelikleri ba-
kunından "vahim" ateşli birer silah, susturucu
ve fişekler oiduğu, balistik raporu içeriğinden
anlaşıldı. Otomobilde bulunan 5.56 çapındaki
meımilerin Colt marka Rıfle, Comando, Care-
bine tipi otomatik tüfek ve küçük tip makineli-
lerde kullanıldığı; bu fişekleri ithal eden Em-
niyet Genel Müdürlüğü tarafindan. kaza yapan
otomobilde bulunan kişilerden kimseye veril-
mediği, emniyetten gelen yazıyla ortaya çıktı.
Savcılığa ulaşan yazılardan, silahlarla ilgili in-
celemeler sırasında yaşanan iz tahribatlan ne-
deniyle parmak izi incelemesinin yapılamaya-
cağı anlaşıldı. Silah ve mermilenn, özellikleri
ıtıbanyla savunma ve koruma amaçlı olmadık-
lantespit edilmiştir.
Özellikle, bu silahlardan 22 kalibreli ve sus-
turuculu Beretta marka tabanca, gizlice ve ses-
sizce birilerini öldürme ihtiyacına yanıt veren
tesirli "suikast silahı"dır. Diğer silah ve mermi-
ler de dikkate alındığında otomobilde bulunan-
lann bunlan saldın veya suikast amacı ile bu-
lundurduklan anlaşılmaktadır. Emniyet Genel
Müdürlüğü envanterinde olması gereken silah
ve mermilerin bulunmadığı 1994 yıh itibanyla
Emniyet Genel Müdürü Ağar; Ozel Harekât
Daıresi Başkanvekilı de İbrahim Şahin'dir.
Çete karutı fotoğraflar: Otomobil bagajında
bulunan çantalardan birinde 3-4 günlük zaman
dilimindeçekilmiş35 fotoğrafbulundu. Savcı-
lıkça ifadeleri ahnan Sedat Hoştan ile Abdul-
gani Kızdkaya'nm beyanlan ile diğer ifade ve
tespitlere göre bu fotoğraflardan bir kısmının.
Siverek ilçesinde Bucak'ın ikametgâhında 19%
Temmuz-Ağustos aylannda çekilmiş oiduğu
anlaşıldı. Fotoğraflarda Çatlı, Sami Hoştan, Er-
can Ersoy'un samimi pozlarda fotoğraflan oi-
duğu görüldü.
Gizlenen Hihon görüşmea: Bucak, 27 Ekim
1996'da Ankara'dan gelerek korumalanyla ls-
tanbul'da Hılton Oteli'ne yerleşti. Kısa bir sü-
re sonra Abdullah Çatlı da bu otele geldi ve Bu-
cak'la buluştu. Buradaki kısa bir görüşmeden
sonra Çatlı. eşyalannı alarak yeniden dönmek
üzere yanlanndan aynldı. Çatlı geri döndüğün-
de, Bucak'ın odasına çıkarak bir görüşme yap-
tılar. Sedat Bucak, olay hakkındaki açıklama-
lannı içeren ve talimatla Ankara DGM Savcı-
lığı'na yaptığı açıklamalannda ve aynca koru-
ma polisleri Ercan Ersoy, Mustafa Amnok ve
Abdulgani Kızılkaya, ifadelerinde İstanbul Hil-
ton'daki bu buluşmayı gizlediler. Enver Uhı'nun
bilahara ahnan ifadesi ve Kızılkaya'nın sanık
sıfatı ile ahnan ikinci ifadesinde bu buluşma-
nın sonradan açıklandığı saptandı.
İfadeleri inandıncı değil: Bu olaylar sırasın-
da bir arada bulunan kişilerin hepsi birbirlerini
önceden tanımaktadırlar ve aralannda yoğun
ilişkiler bulunmaktadır. Her ne kadar Hûseyin
Kocadağ'ın Çath'yı tantmadığı öne sürülüyor-
sa da Çath'ya düzenlenen bazı evraklarda Ko-
cadağ'ın referansı bulunmaktadır. Polis memur-
lanndan Mustafa Altınok. ifadesinde, olaydan
1-1.5 yıl önce Kocadağ ile Çath'yı, İstanbul
Ataköy'de "ŞarkSofrası'' isimli restoranın kar-
şısındaki bahçeli kahve önünde birlikte oturur-
ken gördüğünü beyan etti.
Özel Harekât Dairesi'nde ve terörle mücade-
lede uzun yıllar üst düzeyde görev yapmış ve
başanlı bilinen Kocadağ'ın, 22 Eylül 1996'da
MtT raporu adı altında yayımlanan belgede,
deşifre edilmesine karşın gerçek kimliğiyle ta-
nımaması düşünülemez... Bu bulgular çerçeve-
sinde Kocadağ'ın Çath'yı gerçek kimliğiyle
uzun süredır tanıdığı anlaşıldı. Bu durumda,
Bucak, Çatlı ve Kocadağ'ın buluşmalan bir te-
sadüf değil bir randevudur. Bu grubun Izmir ge-
zisi, tatil ya da başsağlığı ile açıklanamaz.
Topal cinayeti: Çatlı'nın kumarhane patronu
Omer Lütfü Topal cinayetinde, katil zanlısı ola-
rak gözaltına alınarak sorgulanan Sami Hoş-
tan, Ali Feva Bir'in Sedat Bucak ve onun koru-
malan polis memurlan arasmda çok yakın ve
karmaşık ilişkiler bulunmaktadır. Bucak'ın ko-
rumalanndan üçünün Topal cinayetiyle ilgili
gözaltına alınan kişiler olması, Sami Hoştan ile
Fevzi Bir'i Bucak ile İbrahim Şahin'in yanına
gidip gelirlerken tanıdıklannı beyan etmeleri,
bunlann Bucak'ın yanında toplandıklannı gös-
termektedir.
Yaşar Öz olayı: Ağar, tstanbul Mali Şube
Müdür Vekili Mestan Şener'i. tstanbul Emni-
yet Müdürlüğü'nde uyuşturucu kaçakçılığı suç-
lamasıyla gözaltında bulunan Yaşar Öz ile ilgi-
li olarak arayarak yakalanan silahlar ve belge-
lerin bir kurye ile kendisine teslim edilmesi ve
Yaşar Öz'ün serbest bırakılması konusunda ta-
limat verdiği anlaşıldı.
Ağar'dan imtiyaz belgeleri: Mehmet Özbay
sahte kimlikli Çath'ya verilen silah taşıma izin
belgesi ile Öz'e verilen silah taşıma izin bel-
gesi aynı niteliktedir. Bu belgeler her ikisine de
istediği yerde, istediği sayıda ve nitelikte silah
taşıma imtiyazı tanımakta ve güvenlik görevli-
leri tarafindan yakalandıklannda. haklannda
yasal işlem yapılmasmı önleme imkânı veımek-
tedjr.
Ozel kasıtia hareket: Olayla bağlantılı sanık-
lann Sedat Bucak'la çok yoğun görüşme, bera-
berlik ve dayanışma içinde bulunmalan, özel
kasıtia hareket ettikleri kanaatini olusturmak-
tadır. Tüm deliller ve belgeler birlikte nazara
alındığında hakkında fezleke düzenlenen kişi-
lerle. haklannda dava açılan sanıklann isimle-
rinin tüm olaylarda birlikte yer aldıklan görül-
mektedir. Bu birlik ve beraberliğin tesadüfler-
den ibaret olmadığı, polis memuru sanıklann
sadece koruma görevi yapmak maksadıyla ta-
yin ve tahsis edilmedikleri, bunlann özel kasıt
altında bir araya toplandıklan ve bu suretle dev-
let tarafindan muhtelif suçlardan aranan kişiler,
kumarhane işletmecileri, bir kısım yönetici ve
siyasetçilerle Özel Harekât Daire Başkan-
hğı'nda görevli bazı polis memurlannın
"cürüm işlemek için tesekkül oluşturduklan
veya bu teşekkük kanldıklan" sonuç ve kanaa-
tine vanlmıştır.
TIR NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR e-mail: [email protected]
GİRNE / KIBRIS - Kıbrıs'taki
önemli dinamizm kaynakların-
dan birisi üniversrteler. Son yıllar-
da Kuzey Kıbns'ta 5 ünivers'rte
kurulmuş. Bu okullarda toplam
15 bin civannda öğrenci öğre-
nim görüyor. Yüzde 75'i Kıbrıs
dışından gelen öğrenciler, Kıb-
ns'taki yaşama canlılık katmışlar.
Hemen her dalda öğrenim yapı-
lan üniversrteler, Kıbns'ın ekono-
mik ve kültürel yaşamının en
önemli dayanaklanndan birisi
hajine gelmiş.
Üniversiteler, Kıbns'ın çeşitli
şehirlerine dağıldıkları için her
şehrin kendine özgü bir parçası
haline dönüşmüşler. Orneğin
Magosa'daki Doğu Akdeniz 0-
niversitesi, bu şehrin simgesi sa-
yılıyor. Lefkoşa'daki Yakındogu
Üniversitesi, yeni yapılan, canlı
eğitim atmosferi ve şehrin yakın-
larındaki çöplüğü yeşil alanadö-
Kıbns'a Üniversite, Suruç'a Sünnet
nüştürmesiyle bu şehre katkılar-
da bulunmuş. Üniversite içinde
yapılan ve bu yılın 19 Mayısı'nda
hizmete açılacak olan olimpik
yüzme havuzu, öğrenciler ve
Lefkoşalılar tarafindan merakla
bekleniyor.
Girne'de iki üniversite, Lefko-
şa'da ise 1 üniversite yer alıyor.
Lefkoşa'nın yemyeşil bahçeleri
arasına kurulu Lefke Avrupa Üni-
versitesi, bir Avrupaüniversitesi-
ni andırıyor.
Kıbrıs Türk kesiminin yaşa-
mında önemli yer tutmaya baş-
layan bu üniversitelerin, yeni ol-
maktan gelen ciddi sorunlan da
var.
Bu üniversitelerin hepsi Türki-
ye'deki üniversrtelerin içinde yer
aldığı seçme sınavlan sistemine
bağlı olarak öğrenci kabul edi-
yortar. Bu nedenle YüksekÖğre-
tim Kurumu'yla da (YÖK) ilişkiler
içindeler. YOK Yasası'na bağlı
olmasalar bile o sistemi kabul
ederek faaliyetlerini yürütebili-
yorlar. Bu noktada bazı sıkıntılar
yaşandığı anlaşılıyor.
Kıbrıs'ta üniversiteler çok ö-
nemli. Bunlann yaşatılması ve
çoğaltılması, Kıbns'ın geleceği
için birçıkış noktası olabilir. Kıb-
rıs Türk kesimi turizm gelirine,
eğitim gelirini de katabilir. Şu an-
da dışandan gelen 12 bin civa-
nnda öğrenci, bu 180 binlik ada
nüfusu için önemli birpotansiyel
oluşturuyor. Bu sayı daha da art-
tırılabilir. Üniversiteler geliştirilip
yaygınlaştınlabılirse Kıbns'a her
alanda ö-nemli kazançtar sağla-
nabilir. Türkiye, eğitim alanında-
ki bu potansiyele destek yaratır-
sa çokfaydalı sonuçlar elde edi-
lebilir.
••*
Gözümü Kıbns'tan Türkiye'ye
çevirince ilginç bir haberle karşı-
laştım. Şanlıurfa'nın Suruç ilçesi
Kaymakamı Ahmet Altıpar-
mak, bu ilçede önemli bir sefer-
beriiğegirişmış. Sünnet olmayan
Suruçluları birer birer saptayıp
sünnetçiye teslim ediyoımuş.
Suruç Aşağı Doluş Köyü'nde 61
köylüyü sünnet ettirerek önemli
bir başanya imzasını atmış. Sün-
net ettirdikleri arasında 70'lik de-
deler bile varmış.
Kaymakam Altıparmak, bu
başanlı çalışmalannı devam et-
tireceğini ve Suruçlu erkeklerin
cinsel organlannı kontrol eylemi-
ni yaygınlaştıracağını basın men-
suplanna ve TV kameralarına
açıklamış. Önümüzdeki günler-
de Suruç'tan bol bol sünnet ha-
beri alacağımız anlaşılıyor.
Suruç Kaymakamı, Islam tari-
hine adını yazdıracak önemli bir
girişimin öncüsü oluyor. Tarih
onu sünnetsiz Müslümanları
sünnet ettiren devlet adamı ola-
rak anacak. Ama Suruçlular, bu
gerçeği tam kavramadıklan için
bugüne kadar sünnet olmamış-
lar. Işte Suruç Kaymakamı da bu
büyük felaketi anında fark ede-
rek müdahalede bulunmuş.
Öyle ya Müslüman dediğin sü-
nnetli olur. Suruç Kaymakamı'na
bu önemli huruç hareketinde ba-
şarılar diliyorum. Tarih onu,
önemli bir devlet adamı olarak
anacaktır. Dansı diğer kayma-
kamlanmızın başına...
güvenlik raporlannda mafya ile
ilişkisi oiduğu belirtilen kişiler en
önemli göreve getirilmiştir, hatta
bu kişiler bakan dahi yapılmıştır.
Hukuk devietinden uzaklaşıldı:
Çağdaş anlamda hukuk devleti ol-
ma yapısından uzaklaşılmış ve
devlet içinde yasal olmayan güçle-
rin oluşumuna ve bu güçlerin ya-
sal olmayan şekilde yukanda belir-
tilen alanlardan büyük kazançlar
sağlamalanna olanak sağlanmıştir.
Siyasiler ve istihbarat teşkilatı ile
güvenlik güçleri görevülerinhı, gö-
revlerini yapmamasından dolayı,
sözkonusu yasadışı suç organizas-
yonlannın behrtilen işleri yapükla-
n sonucuna ulaşılmışhr.
Deviete güven yok: Bu olaylann
üzerine gidecek devlet görevlileri
ve vatandaşlann güvenlikleri yete-
rince sağlanamadığından. söz ko-
nusu yasal ohnayan güçlerin her
türlü yasal olmayan işlerini kolay-
lıkla yapmalan mümkün hale geti-
rilmiştir. Bu durum, vatandaşın
deviete olan güvenini olumsuz
yönde etkilemiştir.
Gizfflik mafyayı buyûttû:Türki-
ye'de kamu görevlilerince yapılan
bir kısım işlemlerin devlet
sırn kavramı altında saklan-
ması mafya, çete ve benzeri
yasadışı suç organizasyonla-
nnın büyümesinde etkili ol-
muştur.
Oneriler
Raporun. 'öneriler' bölü-
münde de şunlar yer aldı:
Devlet sımna çerçeve:Ad-
li polis teşkilatı kûrulmalıdır.
Devlet sım kavramının sınır-
lannın belirlenmesı ve bu sır-
lann parlamentonun bilgisi-
ne açılması, hukuk devietine
işlerlik kazandırması açısın-
dan gerekli görülmektedir.
Silaha denetim. mala be-
yan: Silah alımlan kontrol al-
tına alınmalıdır. Herkese si-
lah ruhsatı verilmemelidir.
Herkese mal beyanı getiril-
melidir. Kamu görevlilerinin
mal beyanı açık olmalıdır.
Mason localanna da dene-
tim: Devlet yapısının yeni-
den düzenlenmesi, mafya,
uyuşturucu,kaçakçılığı «*pa-
soıvtocalan, V980«ncaâfte-
rör, ASALA'nm nasıl sornı
erdiği ve kumarhaneler hak-
kında halkın güvenliğinin
sağlanabilmesi İçin Meclis
araştırma komisyonlan ku-
rulmalıdır. (Mason localan
bölümünün RP'nin istemiyle
öneriler arasına konduğu
vurgulandı.)
ttirafçüaria ilişkiye son:
Meclis araştırma komisyon-
lannın görev süresi arttınl-
malı, yetkileri genişletilme-
lidir. ltirafçılara yeni kimlik-
ler verilerek Olağanüstü Hal
Bölgesi 'nden uzaklaştınlma-
lan sağlanmalıdır. Devlet-iti-
rafçı ilişkisine son verilmeli-
dir.
Terörle mücadele araşürri-
sın: Olağanüstü hal, alterna-
tif çözümler yaratıldıktan
sonra kaldınlmalıdır. Polis,
jandarma ve istihbarat birim-
lerinin yeniden yapılanması
sağlanmalıdır. Terörle müca-
dele yönteminin yanlışlığı
konusunda ciddı bir Meclis
araştırması yapılmalıdır.
VekiliUderier seçmesin:Si-
yasi Partiler Kanunu ve Se-
çim Yasası değiştirilerek, se-
çilecek millervekillerinin çok
az bir kontenjan dışında mut-
lak surette halkın itimat ve
güvenine mazhar olmuş kişi-
lerin parlamentoya taşınma-
sını sağlayıcı düzenlemeler
yapılmalıdır. Siyasi partile-
rin mali kaynaklan saydam-
laştınlmalıdır.
tstihbarat Meclis'e sorum-
hı obun: İstihbarat birimleri
arasındaki koordinasyonsuz-
luk gidenlmelidir. lstihbara-
tın sivilleştirilerek tek çatı al-
tında toplanması ve başbakan
ve parlamentoya karşı so-
rumlu olmasmı sağlayıcı dü-
zenlemeler geciktirilmeden
yapılmalıdır.
Kamu görevlisine doğru-
dan takip: Adli mercilere.
bütün kamu görevlileri hak-
kında doğrudan takibat yapa-
bilme imkânı sağlanmalıdır.
Organize suçlarla ilgili bilgi
bankası oluşturulmalıdır.
OzeDeştirme de rapora gir-
di: Kayıtdışı ekonominin ka-
yıt altına alınması gereklidir.
Bankalar Kanunu'nda yapı-
lacak degişik ile büyük mik-
tarlarda para akımlan kont-
rol altına alınmalıdır. Devle-
tin ekonomideki payı süratle
küçültülmelidir. Planlayıcı.
yönlendirici ve denetleyici
konuma geçmeli. özelleştir-
me çalışmalan bir an önce
sonuçlandmlmalıdır.
Dokunulmazhğa sınınYa-
sama dokunulmazhğı Mec-
lis'teki görüşler ve Meclis iş-
lemleri ile sınırlandınlmalı-
dır.
PERŞEMBE
ORHAJN BURSALI
Bilimde 29'uncu Olduk!!!
Bilim dünyamızdan içimizı ferahlatan sevindiri-
ci bir haber: Türkiye geçen yıl da büyük bir çıkış
yaptı ve dünya bilim sıralamasında 5 ülkeyi bir-
den geride btrakarak, 34'üncülükten 29'uncu sı-
raya yükseldi.
Bu, öncelikle, 1996 bilim sıralaması
son yıllarda bilimsel Ûlke Makale savısı
araştırmalara sanlan
bilim insanlarımızın,
daha sonra da bi-
limsel araştırmaları
özendiren başta
TÜBİTAK olmak
üzere TÜBA ve üni-
versite yönetimleri-
mizin başarısıdır.
Bilim adamları-
mız Türkiye'yi ön sı-
ralara götürdükleri
gibi, ülkemızin dün-
ya ülkeleri arasında
bilimsel araştırmada
en büyük artışı ger-
çekleştiren ülke ko-
numuna da yükselt-
tiler.
Bilim insanlarımı-
zın bu başarısını yü-
rekten kutluyoruz!
•••
Bilim insanlarımız
ve bilim kurumları-
mız büyük bir ciddi-
yetle ve inatla ülke-
mizin hiç olmazsa
bilim alanında kötü
yazgısını değiştir-
mek için büyük bir
emek ve çaba sart
ediyorlar. Araştırma-
cılarımız özendirili-
yor, onurlandırılıyor
ve ödüllendiriliyor.
Üniversitelerimizde
bilimsel çalışmayı
esas alan yeni bir
yapılandırma ger-
çekleştirilmeye, bi-
lim kurumlarımızda
uydurukçuluğa son
verilmeye ve bilim
rüzgârı estirilmeye
çalışılıyor.
Bu çabalar bir sü-
redir semeresini
vermeye başladı.
Türkiye 1991 yılına
kadar demirlediği
40. sıralardan niha-
yet aşağı i,nmey«
başlamış ve 1994
yılında 34'üncülüğü
yakalamıştı.
1995 yılında bek-
lenmedik bir çıkış
daha yaptık: Ulusla-
rarası bilim dergile-
rinde yayımlanan
araştırma makalele-
rinin sayısını yüzde
22 arttırarak
2812'ye çıkardık ve böylece dünya ülkeleri ara-
sında yüzde 22'lik bir artışla en büyük sıçrama-
yı yaptık. Böylece, bilim sıralamasında 34'üncü
yerini koruduk. Buradan ileriye doğru sıçramak
için güç toplamaya başladık!
1996'da Türkiye bilim dünyası daha büyük,
daha zor ve daha anlamlı bir sıçrama yaptı: Araş-
tırma makalesı sayısını, yüzde 34 gibi, hemen
hiçbir ülkede görülmeyen bir oranda arttırarak
3.774'e çıkardı. Geride bıraktıklanmız ise, bilimde
oldukça saygın yerleri bulunan Meksika, Arjantin,
Macaristan, Güney Afrika gibi ülkeler.
• • •
Bilim, desteklendiğinde ülkemizin yüzünü
ağartacak ürünler verebileceğini bir kez daha
gösterdi.
Bu başarılı sonuçlar, bilime fazla bir kaynak ak-
tarımı yapılmadan, hatta ekonomik kriz bahane
gösterilerek bilimin elindeki kaynakların dondu-
rulmasına rağmen alındı. ;
Türkiye, bu yıl da yükselişini sürdürecektir.
Yeter ki çapsız politikacı, bilim adamlanmızır>
önüne engeller çıkarmasın, bilim kurumlanmızla
politik çıkarlan için oynamasın.
1.ABD
2. Japonya
3. Ingiltere
4. Almanya
5. Fransa
6.Kanada
7. Italya
8. Rusya
9. Avustralya
10. Ispanya
U.Hollanda
12. Hindistan
13. Isveç
14. Çin Halk Cum.
15. Isviçre
16. Belçika
17.israil
18. Polonya
19. Güney Kore
20. Tayvan
21. Danimarka
22. Brezitya
23. Finlandiya
24. Avusturya
25. Norveç
26. Yunanistan
27. Yeni Zelanda
28. Çek Cum.
29. TÜRKİYE
30. Güney Afrika
31. Arjantin
32. Ukrayna
33. Meksika
34. Macaristan
35. Hong-Kong
36. Irianda
37. Mısır
38. Portekiz
39. Singapur
40. Slovakya
301.927
70.405
67.57
65.110
48.990
36.961
31.426
24.742
20.059
19.715
19.598
16.175
14.790
14.459
13.605
9.370
9.167
7.995
7.992
7.987
7.412
7.193
6.742
6.633
4.571
4.014
3.896
3.853
3.774
3.715
3.649
3.626
3.539
3.502
3.281
2.442
2.147
2.041
2.025
1.900
41. Suudı Arabistan 1.721
42. Şili
43. Bulgaristan
44. Romanya
45. Vugos/avya
46. Venezüella
47. Tayland
48. Nijerya
49. Fas
50. Malezya
51. Iran
52. Pakistan
53. Kenya
54. Kuveyt n->
55. Ko/omb/yaı -<
56. Küba
57. Bangladeş
58. Utvanya
59. Özbekistan
60. Cezayir
61. Filipinler
62. Azerbaycan
63. Kazakistan
64.Sudan
65.lrak
1.686
1.531
1.531
1.167
839
755
726
628
625
585
537
527
" '442
405
333
325
305
305
303
189
183
74
73
Metin Cöktepe davası
w
Kazan yargıya
gölge düşürüyor?
tstanbul Haber Servisi -
Gazetecı Metin Gökte-
pe'nin ve Emek gazetesi-
nin avukatı Kamil Tekin
Sürek ile avukatlar AB Say-
dı. Semih Mutlu, Leyla
Han'dan oluşan ÇHD Me-
tin Göktepe Davası Hukuk
Komisyonu. Türkiye Ga-
zeteciler Çemiyeti (TGC)
Basın Müzesi'nde açıkla-
ma yaparak Adalet Bakanı
Şevket Kazan'ın yargıya
müdahalesini protesto etti.
Komisyon üyeleri, 11 ni-
san günü Afyon'da yapıla-
cak olan duruşmanın, Ka-
zan'ın talimatıyla spor sa-
lonundan mahkeme salo-
nuna alınmasını eleştirerek
"100 kadar avukaL 10'dan
fazla müdahiL 10'a yakın
tanık,48sanık,yüzlerce ga-
zeteci ve binlerce sejircrvi
duruşma salonuna nasıl
sığdıracaklar" diye sordu-
lar.
Avukat Ali Saydı, Afyon
AğırCeza Mahkemesi'nin
sanık polislerin durumunu
sormak için Eyüp llçe Em-
niyet Amirliği'ne yazı yaz-
dığını belirterek "Gönde-
rilen cevap yazısmda sanık
Seydi Battal Köse'nin
açıkta oiduğu kaydedilerek
ev adresi veriliyor. Ancak
dikkat çeken ve düşündü-
ren nokta, yazının altında
eski Eyûp İlçe Emniyet
Müdürü Seydi Battal Kö-
se'nin imzası olması. Polis
müdürü hem açıkta, hem
sanık, hem yetkfli imza sa-
hibi; sanık polis kendi so-
ruşturmasını kendisi yapt-
yor" dedi. Susurluk çetesi-
nin yargılanacağı İstanbul
DGM ve Yüksekova çete-
sinin yargılanacağı Diyar-
bakır DGM'ye kamera
alınmamasının, yargınm
içine düştüğü durumu gös-
terdiğini ifade eden komis-
yon üyeleri, "Göktepe,
Yüksekova ve Susurluk da-
vası, iç vedış kamuoyandan
gizlenmeye çahşılıyor";
dediler. ;
Açıklamaya Gökte-i
pe'nin ağabeyi tbrahûn
Göktepe ile ablası Meryem •
Göktepe de katıldı.