14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 NİSAN 1997 PAZARTESİ HABERLER Atatürk büstlerine saldırı • GEBZE(AA)- Kocaeli'nin Gebze ilçesinde, ikı okulun bahçesindeki Atatürk büstû, kimliği belirsiz kışi veya kişilerce tahrip edildi. Osman Yılmaz Mahallesi'ndeki Sarkuysan Lisesi"nin bahçesinde bulunan Atatürk büstü, sert bir cisımle vurularak kaidesinden kopanlmış ve yere atılmış halde bulundu. Hacı Halim Mahallesi Osman Gazi Ilkokulu bahçesindeki Atatürk büstüne de boya döküldüğü ve kaidede yer alan Atatürk'ün vecizelerinin söküldüğü belirlendi. Kıbrıs'a Manavgat suyıı • ISPARTA(AA)-Devlet Suİşlen(DSl)Genel Müdürü Doğan Altınbilek, içme suyu sıkıntısı çeken Kıbrıs'a önümüzdeki yıldan itibaren Manavgat Çayı'ndan içme suyu sağlanacağını. bu amaçla adanm Güzelyurt bölgesine yükleme-boşalma tesisi yapılacağını bıldirdı. Derviş Eroğlu'ndan gelen talep doğrultusunda. DSİ Genel Müdürlüğü olarak bir proje hazırladıklanm belirten Altınbilek, 1998 yılı başında hizmete gırmesı planlanan Manavgat Çayı tesislerinden sağlanacak içme suyunun, tankerler vasıtası ile Kıbns'a götürülmesini amaçladıklannı belirtti. TSI, Türklere saldırıyı kınadı • ANKARA (AA) - Türk sendıkalannın da üyesi bulunduğu Uluslararası Kamu Hizmetleri Federasyonu (TSI), Avrupa'da Türk vatandaşlanna yönelik saldınlan "vahşet" olarak nitelendirerek lanetledi. Saglık-lş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Başoğlu, siyasi partileri ve diğer meslek örgütlerini bu konuda görevlerinı yerine getirmeye çağırdı. Başoğlu, kendisinın de ıcra kurulu üyesı olarak görev aldığı TSl'nın. Türk vatandaşlanna yönelik ırkçı saldınlara ilişkin aldığı karan açıkladı. PKK operasyonları • DtYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Siirt'in Eruh ilçesı yakınlanndaki Çaçi Dağı'nda güvenlik kuvvetleriyle PKK'liler arasında yaklaşık üç gündür süren çatışma dün sona erdi. Olağanüstü Hal Bölge Valiliğfnden yapılan açıklamada, dün biten çatışma sonucu 14 PKK'linın daha öldürüldüğü bildinldi. Çaçi Dağı'nda önceki gün öldüriilen 23 PKK'li ile birlıkte operasyonlarda öldürülen PKK'li sayısı 37'ye çıkarken bu operasyonlar sırasında 5 güvenlik görevlisınin de şehit olduğu açıklandı. Aynca. 5 PKK'li çatışmada öldürüldü. Demirer gözaltında • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -Demokrasi gazetesinin Ankara Haber Müdürü Temel Demirer, Istanbul DGM'nin talimatı üzerine, önceki akşam Balgat'taki evinden gözaltına almdı. Demirer'in sağlık durumunun iyi olmaması ve uzun bir süredir doktor kontrolünde bulunması nedeniyle ailesinin TTB'ne başvurduğunu bildiren gazete yetkilileri, Demirer'in PKK itirafçılan Murat Demir ve Murat Ipek ile görüşmesine ilişkin olarak gözaltına alınmış olabileceğini söylediler. ktil Biret resitali • ANKARA (Cumhurivet Bürosu) - Cnlü piyanist İdil Biret. Çankaya Köşkü'nde bir resital verdi. Biret, yaklaşık 50 dakika süren resital sırasıda Scarlatti, Chopin. Brahms. Rahmaninov ve Ahmet Adnan Saygun'dan eserler seslendirdi. Resitali Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel. eşi Nazmiye Demırel, Genelkurmay Başkanı Orgeneral tsmail Hakkı Karadayı, Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden, YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz ve Ankara Valisi Erdoğan Şahinoğlu ile yabancı misyon temsilcileri dinlediler. CHP Genel Başkan Yardımcısı Kumbaracıbaşı, Başbakan'ın MGK kararlannı ağustosa kadar oyalayıp komutanlan emekliye sevk edeceğini öne sürdü Erbakatı9 ]n tasfiye planıANKARA (Cumhuri>-et Bürosu) - Cumhuriyet Halk Partısi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Onur Kumbaracıbaşı, hükümetın yaz aylanna kadar oyalama taktiği yüriiterek ordunun üst yönetimini tasfiye edeceğini öne sürdü. Kumbaracıbaşı, hükümetin bazı konulann TBMM'de ele alınmasını sağlayarak Meclis'le Türk Silahlı Kuvvetleri'ni karşı karşıya getirmek istediğini de söyledi. Kumbaracıbaşı, dün düzenledıği basın toplantısında, Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısı öncesinde Başbakan Necmettin Erbakan ve Yardımcısı Tansu Çilier arasında ciddi görüş aynlıklan olmasına karşın, bu göriiş aynlıklannın toplantı sırasında ortadan kalktığını söyleyerek hükümetin "ftnldak potitikası'' uyguladığını Hükümetin tehlikeli oyunu' Düzeniediği basm toplantısında Başbakan'ın oyalama politikası uygulayacağını belirten Kumbaracıbaşı, hükümetin bazı konulann TBMM'de ele alınmasını sağlayarak Meclis'le Türk Silahlı Kuvvetleri'ni karşı karşıya getirmek istediğini de söyledi. kaydetti. Kumbaracıbaşı, "Beffi konularda aralarında ciddi anlaşmazlıklar olduğunu söyleyen koalisyon ortaklan, kurul önünde sıkınü olmadığını söylediler. Koalisyon partilerinin her iki lideri firdöndü politikası uygulamakta" dedi. Ordunun ilk adımı attığında son adımı nerede, ne zaman atacağmı da belirleyeceğini söyleyen Kumbaracıbaşı şöyle konuştu: "Ordu. ilk beyanı verdiğinde olay tümüyle planlanmıştır. İlk adım aüklığında son adımın nerede, ne zaman anlacağı da beüidir." Refah Partisi'nin rejimin gûvencesi olarak görülen Türk Silahlı Kuvvetleri'ni yıpratmaya yönelik bilinçli ve kasıtlı bir çabanın içinde olduğunu vurgulayan Kumbaracıbaşı, "TSK'nin rejimin gûvencesi olduğunu biliyorlar ve bu nedenie yok etmeye çalışı>oriar~ dedi. Hükümetin belirli bir süre oyalama taktiği yüriiterek yaz aylannda cumhuriyetin ilkelerini koruma kaygısı taşıyan TSK üyelerini emekliye sevk etme düşüncesi taşıdığıru savunan Kumbaracıbaşı, hükümetin Meclis'le orduyu karşı karşıya getirmek istediğini söyledi. Hükümetin, halkın gözünde sona erdiğini kaydeden Kumbaracıbaşı, "Ancak, hükümet yetkililerinin asıl beklenen müjdeyi vermelerini >ani istifa etmelerini beklemek hayalperestlik olur. Erbakan, Odalar Birüği'ndeki seçimleri kaybettiğinde bile odasından pobs zoruyia çıkanlmıştı'' diye konuştu. Bulunduklan görevden önceki gün istifa eden iki bakanın attıklan adımın başlangıç olduğunu belirten Kumbaracıbaşı, yeni hükümet önerilerini de "ütopik" bulduğunu kaydetti. Dış ilişkiler - 2 Batılıkır Erbakan ve Çilier'e inanmtyor SERKAN DEMİRTAŞ ANKARA-Türkiye'nin Batı'ya dönük politikasını îslam ülkeleriyle işbirliğine çekmeye çalışan REFAHYOL hükümetinin 8 aylık kısa iktidannı anlatan yazmın ikinci bölümü şöyle: Gelişmekte olan 8'ler Muhalefetteyken Avrupa Birliği (AB) ile ilişkilerin geliştirilmesini eleştiren, iktidara geldiklerinde tslam birliğini kuracaklannı söyleyen Erbakan, gelişmekte olan 8 lslam ülkesini bir araya getiren D-8 örgütünü kurma çalışmaJanna başladı. Ekonomik, sosyal ve siyasi açılardan dünyamn en geri kalan ülkeleri olan Malezya, Mısır, Nijerya, Iran, Pakistan, Bangladeş ve Endonezya ile ortakhk kurmaya çalışan Erbakan, Türkiye'nin ' Batı'ya dönük çağdaş ve demokratik yönelımini zedeledi. Israil takıyyesi Başbakan Erbakan, bazı iç politika ve ekonomik konularda sergilediği takıyye tavnnın benzerlerini kimi dış politika konulannda da yinelemekten kaçınmadı. Bu da Batı ile güven bunalımı doğurdu. Muhalefetteyken İsrail ile ilişkilerin geliştirilmesine, askeri işbirliği ve serbest tıcaret anlaşmalannın imzalanmasına sert eleştıriler getiren, "İktidara geldiğimizde bunlan yırnp atacağız" diyen Erbakan, kendi iktidan zamanında İsrail ile savunma sanayii anlaşmasının imzalanmasına, serbest ticaret anlaşmasının da TBMM'de onaylanmasına ses çıkaramadı. Erbakan, İsrail Dışişleri Bakanı David Levi'yi kabulünde, diplomatik teamüllere aykın olarak basın önünde Tel- Aviv yönetimine karşı en ağır eleştirileri yaparak seçmenine hoş görünmeye çalışırken, basına kapalı kısımda ise iki ülke ilişkilerinin geliştirilmesi gerektiğini, ballı çay ikram ettiği konuk bakana söyledi. Sürecek Çeteler çembere aluıdı Çetelere ve yolsuzluklara karşı bir araya gelen Beşiktaşh ^ vatandaşlar, 12. haftada da eylemlerini sürdürdü. Beşiktaş İskele Meydanrnda. her zaman olduğu gibi çetelerin etrafindaki semboük çemberi oluşturan Beşiktaş Yurttaş Girişimi, mücadelelerini sonuna kadar sürdürecekkrini açıkladı. Girişim adına konuşan Hakan Gürgen, sorunlann takipçisi olması gereken Meclis'iru topu taca atüğını söyieyerek "Susuriuk ile ilgili rapor en sonunda çıkta. Ama gerekli organlar, gerekli davalan açmadı. Hiçbir adun yok. Eğer biz çetelerden hesap sornıazsak. hesap soracak başka merci de kalmadı" dedi. Gürgen, bu tür girişimlerin artünlmasını da istedi (Fotoğraf: SAADET USLU) E r b a k a n ' ı n s e r i a t c ı demeci Çilier incelemeyi uzatıyor• Dışişleri Bakanlığı, Başbakan Erbakan'ın El-Anbaa gazetesindeki söyleşisiyle ilgili gerekli evrakın Kahire yetkili savcılığıhdan istenmesine ilişkin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yazısıru iade etti. Başsavcılık, evrakı ikinci kez Dışişleri Bakanlığı'na gönderdi. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Dışişleri Bakanlığı, RP Genel Başkanı Necmettin Erba- kan'ın KuveyTteki El-Anbaa gazetesindeki şeriatçı demeciy- le ilgili inceleme başlatan Yargı- tay Cumhuriyet Başsavcılığı 'nın Kahire yetkili savcıhğına gön- derdiği evTakı iade etti. Başsav- cılık, inceleme çerçevesinde. Er- bakan'la söyleşi yapan El-An- baa'nın Kahire muhabiri AH İB- va'dan bilgi alınması ve varsa söyleşiye ilişkin kaset çözümle- rinin gönderilmesi için Kahire yetkili savcıhğına yazı yazmış- ü. Yargıtay Cumhuriyet Başsav- cısı Mıral Savaş'ın imzasıyla 5 Mart 1997 tarihinde Dışişleri Bakanlığı'na gönderilen yazıda, RP Genel Başkanı Necmettin Erbakan'ın Kuveyt'te yayımla- nan El-Anbaa gazetesinin 31 Aralık 1993 tarihli sayısında, ga- zetenin Kahire muhabiriyle yap- üğı röportajın 2820 sayılı Siya- si Partiler Yasası açısından de- ğerlendirilmek istendiği belirtil- mişti. Dışişleri Bakanlığı Konsolos- luk, Hukuk ve Emlak Genel Mü- dürlüğü'nden Büyükelçi Müste- şar Yardımcısı KorkmazHakta- mr'ın imzasıyla Yargıtay Cum- huriyet Başsavcılığı'na gönderi- len yazıda, Türkiye ile Mısır ara- sındaki Adli Yardımlaşma Söz- leşmesi'ne göre adli makamlann her iki devletin adalet bakanhk- lan aracılığıyla temas kurmala- n gerektiği belirtildi. Aynı söz- leşmenin, gerekli görüldüğü tak- dirde haberleşmenin diplomatik kanaldan yapılmasına olanak ta- nıdığı da kaydedilen yazıda, "Burada söz konusu istinabe ta- limau olduğu cihetk. istinabe ev- rakmın ilgili idari makam duru- mundaki Adalet Bakanhğı vası- tası üe bakanlığunıza gönderil- mesi şeklindeki kurala ve uygu- lamaya bir istisna getirmediği düşünülmektedir'" denıldı. Müsteşar Yardımcısı Hakta- nır, Başsavcı Savaş'a gönderdi- ği yanıtta, istinabe evrakının Adalet Bakanlığı vasıtasıyla Dı- şişleri Bakanlığı'na iletilmesi veya Adalet Bakanlığı'yla Dı- şişleri Bakanhğı'nı muhatap alan biryazı ekinde gönderilme- sini istedi. Yargıtay Cumhuriyet Başsav- cıhğı'nca Dışişleri Bakanlığı'na gönderilen ikinci yazıda, başsav- cıhğın bilhassa siyasi parti faali- yetlerinin takibi ve denetimi yö- nünden geniş yetkilerle donatıl- dığı anımsatıldı. Başsavcılık, " bir soruşturma >eya da>a\a iliş- kin gerekli olan bilgüerin ilgili v- er mahkemesinden istenmesi" anlamına gelen istinabe talima- tının bu çerçevede değerlendiri- lerek gereğinin yapılmasını iste- di. El-Anbaa gazetesinde, Erba- kan'ın, "Hilafet sona erdikten sonra Mustafa Kemal Atatürk, lslam dinine ve alimkrine karşı acunasız savaş başlatu. Camileri ahır vaptı ve Islamla uğraşanla- n öldürttü. Camilerde ezan ve Kuran okunmasım \asaklatb. Biz iktidara geldikten sonra laik- liği kaldınp şeriaü getireceğiz'' dediği belırtilmiştı. IFI^NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planetcom.tr REFAHYOL koalisyonu sal- lanıyor. Şimdi ortak derdimiz bir an önce bu hükümetin git- mesi. Çünkü RP, laik ve de- mokratik rejimi tehdit ediyor, Türkiye'yi çağdışı, despotik bir sisteme çekmeye çahşıyor. Refah'ın bir an önce iktidar- dan düşürülmesi sağlana- mazsa geriye dönülmeyecek ciddi sorunlarla yüz yüze gel- memiz mümkün. Türkiye, Ce- zayir otmadan, önlemlerini al- mak zorunda. Evet REFAHYOL hükümeti düşürülmeli. Necmettin Er- bakan ve Tansu Çilier çok tehlikeli bir oyun peşinde. Tür- kiye, Çiller'in kendisinden he- sap sorulacağı kofkulan ve sı- nırsız ihtiraslan yüzünden bü- yük bir kaosa sürüklenmek üzere. Erbakan ise uzun vadeli he- sapla her şeye evet diyor. Si- yasi islamın bütün devleti ele geçirme hesabı, toplumun bü- yük çoğunluğunda gerilime neden oluyor. Milli Güvenlik Kurulu toplantısı öncesi ve sonrası, kamuoyunda esen Susuriuk ve Şeriatla Mücadele... havayı böyle özetleyebiliriz. Kamuoyunun siyasi Fslama karşı duyarlı davranması ve devletin merkezi güçlerinin di- ni gericiliği temel tehlike olarak görmesi önemli bir gelişme. Ancak unutmamak gerekiyor ki şeriatın panzehiri demokra- si ve açık rejimdir. Hiçbir de- mokratik rejimde şeriat tehli- kesinden söz edildiğini duy- dunuz mu? Örneğin Avrupa ülkelerinde kilise bağnazlığı ik- tidan ele geçirebilir mi? Türkiye'nin de şeriatla mü- cadele ederken temel handi- kapı, çürük ve özürlü bir par- lamenter rejime sahip olması- dır. Milli Güvenlik Kurulu, de- mokratik bir rejimde olabilir mi? Hükümetesözdetavsiye- de bulunan, gerçekte talimat veren parlamentoüstü bir ku- rum, ileri bir rejimde söz konu- su edilebilir mi? Bu hükümet gerçekten bir an önce gitmeli. Gitmeli de iş yeni bir hükümet kurmakla bi- tecek mi? Türkiye'nin demok- rasi sorunu ne olacak? Eli, bin- lerce insanın kanına bulaşmış, faili meçhullerin, yargısız infaz- lann sorumlusu, uyuşturucu ti- caretini "vatanseverlik" gürül- tüsüne getirmek isteyenlerin etkili olduğu birdevlet, şeriata direnebilecek mi? Susuriuk, ortada kaldı. Kim- se bu toz duman içinde Su- surluk'u hatırlamıyor. Devlet görevlilerinin, üst düzey siya- setçilerin karıştığı karanlık iliş- kilerden söz ediyorum. Bunlar ne olacak? Bu kişiler siyaset etmeye ve Türkiye'yi yönetme erkini ellerinde bulundurmaya devam edecekler mi? Örne- ğin Milli Güvenlik Kurulu'na Susuriuk ne zaman gelecek? Türkiye, hertürlü yolsuzluğa karışmış, elleri kanla kirlenmiş kişilerden hesap soramazsa şeriata karşı nasıl direnecek? Siyasetin en üst düzeyindeki kadın politikacının eşinin ka- nştığı milyonlarca dolarlık bir yolsuzluktan ve bunun geri- sindeki mafya hesaplaşma- sından söz ediliyor. Çok yakın tarihte ortaya dökülen bu iliş- kilerin de hesabı ne yazık ki sorulamıyor. Bu kadın politi- kacı, hükümetin kilidini elinde tutmaya devam ediyor. Güneydoğu'da savaş sürü- yor, hâlâ şovenizm bu bölge- deki siyasete yön veriyor. Fa- ili meçhuller, zorla korucu yap- ma eylemleri devam ediyor. Kürt kimliğini kabule yönelik en küçük bir çabadan söz edilmiyor. Milli Güvenlik Kuru- lu, şeriatla mücadeleye kilit- lenmiş durumda. Şeriatı güç- lendiren büyük birikimi kimse görmek istemiyor. Şeriatla mücadele, sağlıklı başarılara ancak demokrasi ve özgürlük gelişirse ulaşabi- lir. Şeriatın asıl tehlikeli yanı; tıpkı diğer faşist anlayışlarda olduğu gibi bütün hayatı tek- düzeleştirmektir. Şeriatın bu yanı görülmedikçe ve bu ya- nıyla mücadele esas kabul edilmedikçe, sonunda bir başka despotizmi görmezlik- ten gelebiliriz. Evet, bütün ya- şamımızı cendereye çevirmek isteyen siyasi Islamı reddedi- yoruz. Onunla kararlı bir mü- cadele yürütülmeli. Böyle bir mücadele, Susur- iuk pisliği örtülerek başanyla yürütülemez. Tansu Çilier, şe- riatı yenebilir mi? Mehmet Ağar'ı koruyan bir sistem, si- yasi Islamadirenebilirmi? Su- surluk'u gündemine almayan Milli Güvenlik Kurullan, siyasi İslamın despotik özüyle he- saplaşabilir mi? Türkiye, siyasi Islamı, öz- gürlükçü bir yönelimle alt ede- bilir. Güneydoğu'da barışçı çözümleraranmalı, Kürtler de- mokrasi cephesine kazanıl- malı, düşünce ve örgütlenme özgürlüğünün önündeki en- geller kaldırılmalı. Şeriata kar- şı köklü bir başan ancak böy- le kazanılır. Şeriata direnebilecek asıl güçler, demokrasi ve özgürlük taraftarlandır. BEBIZE ERDAL ATABEK Önceden Göremezseniz, Yaşayarak Öğreneceksiniz... Öğrenmenin kuralı budur. İyi bir eğitimin amacı, hayatı "önceden görebil- meyi" öğretmektir. "Önceden görme "yi öğrenir- seniz, nelere dikkat ederek gelecekte neler olabi- leceğini kestirme, ona göre önleminizi alma gücü- nüz artar. Yok bunun ne olduğunu bilmez ya da önem vermezseniz "yaşayarak öğrenirsiniz." Da- ha da kötüsü, "yaşadığını da öğrenemeyip" aynı şeyleri yaşamaya mahkûm olmaktır. Bu durumlar arasındaki fark da "akılcı olup ol- mamak", "uygarkültûre sahip olup olmamak", "bi- linçli olup olmamak" ve "gelecekte ne olacağına, nasıl yaşayacağına karar vermek'ten ibarettir. Dünya nüfusuna bakalım: 1650 yılında dünyadaki insan sayısı: 550 milyon- dur. 1750 yılında bu sayı : 725 milyondur. 1850 yılında bu sayı : 1.175 milyondur 1900 yılında bu sayı : 1.600 milyondur. 1950 yılında bu sayı : 2.564 milyondur. 1980 yılında bu sayı : 4.478 milyondur. 1991 yılında bu sayı : 5.423 milyondur. Bu duruma değişik açılardan bakabilirsiniz: A) "Bize ne dünyanın nüAısundan?" derseniz, ne dünyayi anlayabilirsiniz ne de Türkiye'yi. B) "Oh, oh, çok iyi, biz de artanz, daha çok in- sanımız olur" derseniz, karşılaşacağınız sorunlan yaşayarak öğrenirsiniz. C) "Dünya nûfusu hızla artıyor, demek ki bizim nüfusumuz da hızla artıyor, eğeryeterii eğitim hiz- meti, sağlık hizmeti, iş alanı açamazsak toplum ka- nşıklığa sürüklenir" derseniz, geleceği önceden görmüş olursunuz. Peki, Türkiye'nin 2020 yılında nüfusunun kaç ola- cağını merak eden var mı? Türkiye nüfusu 2020 yılında 96.514.000 dolayın- da olacaktır. Merak edenler The World Almanac 1994 kitabı- na bakar, öğrenirier ben merak ettim, baktım, öğ- rendim. Öğrenip de ne yapacağınıza gelince: A) "Oh oh, 100 milyon Müslüman Türk, Avnj- pa'ya da dünyaya da meydan okur, yeniden Os- man// günlerine döneriz" de diyebilirsiniz. B) "Demek ki, büyük kentlere akın daha da hız- lanacak, işsiz sayısı daha da artacak, eğitim yet- mediğinden, sağlık yetmeyeceğinden ortalık da- ha da kanşacak" diye tasalanabilirsiniz. C) "Geleceğin dûnyasında insan sayısı değil, iyi yetişmiş insan gücü önemli olacak. öyleyse bir yandan nüfusun aşın artması önlenmeli, öte yan- dan eğitimi, sağlığı, iş alanlannı arttıracak kalkın- ma hamlesini arttırmalıyız" diye düşünebilirsiniz. Bugün imam-hatip okullanyla Kuran kurslannın durumunu da böyle bir değerlendirmeyle gözden geçirebilirsiniz. Eğer görünürdeki amacınız "eğitilmiş imam-ha- tipler yetiştirmek ise bu okullar meslek okullandır ve okul, öğrenci sayıları imam-hatip gereksinme- niz kadar olmalıdır. Bu mesleği yapamayacak kız- ların ise bu okullarda yerieri olmamalıdır. Yok, gizlediğiniz amacınız "laik eğitime aykın din kökenli eğitim almış kişilerin üniversitelere gidip ül- kenin geleceğini ellerine alması" ise, o zaman bu okulların sayısını arttırmalı, giderek bütün okullan bu statüye sokmalısınız. Amacınız neyse ekseniniz o olacaktır. Laik cumhuriyet bir eksendir, şeriat devleti baş- ka bir eksen. 8 yıllık kesintisiz eğitim, laik cumhuriyet ekseni- nin işidir. İmam-hatip okullanyla kuran kurslan şeriat dev- letinin ekseninde gelişir, o eksenin işidir. Türkiye'deki çatışma, asJında eksen çatışması- dır. Bu çatışmayı "kimin ne söylediği?", "yetkisinin olup olmadığı?" gibi statü farklarına indirgemek çoktan gelip geçmiştir. Tuğgeneral Osman Özbek, laik cumhuriyet ek- seninde konuşmuştur. Yetkisini de, kurallan da aşa- rak konuşmuştur, ama eksen kaymasında kendi yerini alarak konuşmuştur. Bu tavra karşı "demokratik kurallann çiğnendi- ğini" söylemek Refah Partililerin hiç hakkı değildir. Çünkü Refah Partisi demokratik bir kuruluş değil- dir, bütünüyle otokratiktir ve demokrasiyi sadece kullanmaktadır. Türkiye bir eksen kayması felaketinin içindedir. Artık kurumlar ve kişiler için önemli olan, hangi eksende yer aldığıdır. Laik cumhuriyet ekseninde misiniz? Şeriat dev- leti ekseni içinde misiniz? Bunu "önceden göremezseniz, yaşayarak öğ- reneceksiniz". Durumun fezlekesi (özeti) bundan ibarettir. OğulTürkeş'e 'başbugf unvanı BURSA (Cumhuriyet) - Bursa il kongresine katılan MHP Genel Başkanvekili Tuğrul Türkeş'e tribünler- de açüan pankartlarla "baş- buğ" unvanı verildi. Tür- keş, sadece partisinin Ge- nel Başkanlığı'na değil, Türkiye Cumhuriyeti Baş- bakanhğı 'na da talip olarak yola çıktığını belirterek, "PoHtik arenada kısır sıj-a- si çekismelerte demokratik siyasal rejimimiz tehlikeli noktalara itflmektedir" de- di. Tuğrul Türkeş, genel başkanlık yanşında ilk kez Bursa il kongresinde ülkü- cü kesimın karşısma çıktı. İl kongresine katılmak için Bursa'ya gelen MHP Ge- nel Başkanvekili Tuğrul Türkeş'in ilk uğradığı yer. babasının 1987'de ceza- evinden çıktıktan sonra ilk ziyaret ettiği yer olan Emir Sultan Türbesi oldu. Türbe girişinde ilahi ve tekbir ses- leriyle karşılanan Tuğrul Türkeş, Emir Sultan'ın me- zan başında, yanında MHP genel başkan adaylanndan Devlet Bahçeii ve Keçiören Belediye Başkanı Turgut Alünok'la beraber dua oku- du. Burada gazetecilerin sorulannı yanıtlayan Tür- keş, iki bakanın istifası ko- nusunda "Beffi ki hükûmet- te bir sıkınn var"dedi. Tüf- keş, "Kongrede kim kaza- nacak" sorusuna "Ben ka- zanacağun" yanıtını verdi. Tuğrul Türkeş daha son- ra MHP Bursa tl Kongre- si'nin yapılacağı Bursa Atatürk Kapalı Spor Salo- nu'na geçti. Tribünlerde açılan pan- kartlaria "başbuğ" unvanı verilen Tuğrul Türkeş, 11 kongresinde bir konuşma yaptı. Tuğrul Türkeş, Al- parslan Türkeş'in büyük bir sabır ve özveriyle önce kendi düşüncesini iktidar yaprırdığını, sonra yetiştır- diği kadrolan iktidara ge- tirdiğini anlattı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle