Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 28 NİSAN 1997 PAZARTESİ
HABERLER
Atatürk
büstlerine saldırı
• GEBZE(AA)-
Kocaeli'nin Gebze ilçesinde,
ikı okulun bahçesindeki
Atatürk büstû, kimliği
belirsiz kışi veya kişilerce
tahrip edildi. Osman Yılmaz
Mahallesi'ndeki Sarkuysan
Lisesi"nin bahçesinde
bulunan Atatürk büstü, sert
bir cisımle vurularak
kaidesinden kopanlmış ve
yere atılmış halde bulundu.
Hacı Halim Mahallesi
Osman Gazi Ilkokulu
bahçesindeki Atatürk
büstüne de boya döküldüğü
ve kaidede yer alan
Atatürk'ün vecizelerinin
söküldüğü belirlendi.
Kıbrıs'a
Manavgat suyıı
• ISPARTA(AA)-Devlet
Suİşlen(DSl)Genel
Müdürü Doğan Altınbilek,
içme suyu sıkıntısı çeken
Kıbrıs'a önümüzdeki yıldan
itibaren Manavgat
Çayı'ndan içme suyu
sağlanacağını. bu amaçla
adanm Güzelyurt bölgesine
yükleme-boşalma tesisi
yapılacağını bıldirdı. Derviş
Eroğlu'ndan gelen talep
doğrultusunda. DSİ Genel
Müdürlüğü olarak bir proje
hazırladıklanm belirten
Altınbilek, 1998 yılı başında
hizmete gırmesı planlanan
Manavgat Çayı tesislerinden
sağlanacak içme suyunun,
tankerler vasıtası ile Kıbns'a
götürülmesini
amaçladıklannı belirtti.
TSI, Türklere
saldırıyı kınadı
• ANKARA (AA) - Türk
sendıkalannın da üyesi
bulunduğu Uluslararası
Kamu Hizmetleri
Federasyonu (TSI),
Avrupa'da Türk
vatandaşlanna yönelik
saldınlan "vahşet" olarak
nitelendirerek lanetledi.
Saglık-lş Sendikası Genel
Başkanı Mustafa Başoğlu,
siyasi partileri ve diğer
meslek örgütlerini bu
konuda görevlerinı yerine
getirmeye çağırdı. Başoğlu,
kendisinın de ıcra kurulu
üyesı olarak görev aldığı
TSl'nın. Türk
vatandaşlanna yönelik ırkçı
saldınlara ilişkin aldığı
karan açıkladı.
PKK
operasyonları
• DtYARBAKIR
(Cumhuriyet Bürosu) -
Siirt'in Eruh ilçesı
yakınlanndaki Çaçi
Dağı'nda güvenlik
kuvvetleriyle PKK'liler
arasında yaklaşık üç gündür
süren çatışma dün sona erdi.
Olağanüstü Hal Bölge
Valiliğfnden yapılan
açıklamada, dün biten
çatışma sonucu 14
PKK'linın daha öldürüldüğü
bildinldi. Çaçi Dağı'nda
önceki gün öldüriilen 23
PKK'li ile birlıkte
operasyonlarda öldürülen
PKK'li sayısı 37'ye çıkarken
bu operasyonlar sırasında 5
güvenlik görevlisınin de
şehit olduğu açıklandı.
Aynca. 5 PKK'li çatışmada
öldürüldü.
Demirer
gözaltında
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) -Demokrasi
gazetesinin Ankara Haber
Müdürü Temel Demirer,
Istanbul DGM'nin talimatı
üzerine, önceki akşam
Balgat'taki evinden
gözaltına almdı. Demirer'in
sağlık durumunun iyi
olmaması ve uzun bir
süredir doktor kontrolünde
bulunması nedeniyle
ailesinin TTB'ne
başvurduğunu bildiren
gazete yetkilileri,
Demirer'in PKK itirafçılan
Murat Demir ve Murat Ipek
ile görüşmesine ilişkin
olarak gözaltına alınmış
olabileceğini söylediler.
ktil Biret resitali
• ANKARA (Cumhurivet
Bürosu) - Cnlü piyanist İdil
Biret. Çankaya Köşkü'nde
bir resital verdi. Biret,
yaklaşık 50 dakika süren
resital sırasıda Scarlatti,
Chopin. Brahms.
Rahmaninov ve Ahmet
Adnan Saygun'dan eserler
seslendirdi. Resitali
Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel. eşi Nazmiye
Demırel, Genelkurmay
Başkanı Orgeneral tsmail
Hakkı Karadayı, Anayasa
Mahkemesi Başkanı Yekta
Güngör Özden, YÖK
Başkanı Prof. Dr. Kemal
Gürüz ve Ankara Valisi
Erdoğan Şahinoğlu ile
yabancı misyon temsilcileri
dinlediler.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Kumbaracıbaşı, Başbakan'ın MGK kararlannı
ağustosa kadar oyalayıp komutanlan emekliye sevk edeceğini öne sürdü
Erbakatı9
]n tasfiye planıANKARA (Cumhuri>-et Bürosu) -
Cumhuriyet Halk Partısi (CHP) Genel
Başkan Yardımcısı Onur
Kumbaracıbaşı, hükümetın yaz aylanna
kadar oyalama taktiği yüriiterek ordunun
üst yönetimini tasfiye edeceğini öne
sürdü. Kumbaracıbaşı, hükümetin bazı
konulann TBMM'de ele alınmasını
sağlayarak Meclis'le Türk Silahlı
Kuvvetleri'ni karşı karşıya getirmek
istediğini de söyledi. Kumbaracıbaşı,
dün düzenledıği basın toplantısında,
Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısı
öncesinde Başbakan Necmettin Erbakan
ve Yardımcısı Tansu Çilier arasında ciddi
görüş aynlıklan olmasına karşın, bu
göriiş aynlıklannın toplantı sırasında
ortadan kalktığını söyleyerek hükümetin
"ftnldak potitikası'' uyguladığını
Hükümetin tehlikeli oyunu' Düzeniediği
basm toplantısında Başbakan'ın oyalama politikası
uygulayacağını belirten Kumbaracıbaşı, hükümetin
bazı konulann TBMM'de ele alınmasını sağlayarak
Meclis'le Türk Silahlı Kuvvetleri'ni karşı karşıya
getirmek istediğini de söyledi.
kaydetti. Kumbaracıbaşı, "Beffi
konularda aralarında ciddi
anlaşmazlıklar olduğunu söyleyen
koalisyon ortaklan, kurul önünde sıkınü
olmadığını söylediler. Koalisyon
partilerinin her iki lideri firdöndü
politikası uygulamakta" dedi. Ordunun
ilk adımı attığında son adımı nerede, ne
zaman atacağmı da belirleyeceğini
söyleyen Kumbaracıbaşı şöyle konuştu:
"Ordu. ilk beyanı verdiğinde olay
tümüyle planlanmıştır. İlk adım
aüklığında son adımın nerede, ne zaman
anlacağı da beüidir."
Refah Partisi'nin rejimin gûvencesi
olarak görülen Türk Silahlı
Kuvvetleri'ni yıpratmaya yönelik bilinçli
ve kasıtlı bir çabanın içinde olduğunu
vurgulayan Kumbaracıbaşı, "TSK'nin
rejimin gûvencesi olduğunu biliyorlar ve
bu nedenie yok etmeye çalışı>oriar~ dedi.
Hükümetin belirli bir süre oyalama
taktiği yüriiterek yaz aylannda
cumhuriyetin ilkelerini koruma kaygısı
taşıyan TSK üyelerini emekliye sevk
etme düşüncesi taşıdığıru savunan
Kumbaracıbaşı, hükümetin Meclis'le
orduyu karşı karşıya getirmek istediğini
söyledi. Hükümetin, halkın gözünde
sona erdiğini kaydeden Kumbaracıbaşı,
"Ancak, hükümet yetkililerinin asıl
beklenen müjdeyi vermelerini >ani istifa
etmelerini beklemek hayalperestlik olur.
Erbakan, Odalar Birüği'ndeki seçimleri
kaybettiğinde bile odasından pobs
zoruyia çıkanlmıştı'' diye konuştu.
Bulunduklan görevden önceki gün istifa
eden iki bakanın attıklan adımın
başlangıç olduğunu belirten
Kumbaracıbaşı, yeni hükümet önerilerini
de "ütopik" bulduğunu kaydetti.
Dış ilişkiler - 2
Batılıkır
Erbakan ve
Çilier'e
inanmtyor
SERKAN DEMİRTAŞ
ANKARA-Türkiye'nin Batı'ya
dönük politikasını îslam
ülkeleriyle işbirliğine çekmeye
çalışan REFAHYOL hükümetinin
8 aylık kısa iktidannı anlatan
yazmın ikinci bölümü şöyle:
Gelişmekte olan 8'ler
Muhalefetteyken Avrupa Birliği
(AB) ile ilişkilerin geliştirilmesini
eleştiren, iktidara geldiklerinde
tslam birliğini kuracaklannı
söyleyen Erbakan, gelişmekte olan
8 lslam ülkesini bir araya getiren
D-8 örgütünü kurma çalışmaJanna
başladı. Ekonomik, sosyal ve
siyasi açılardan dünyamn en geri
kalan ülkeleri olan Malezya, Mısır,
Nijerya, Iran, Pakistan, Bangladeş
ve Endonezya ile ortakhk kurmaya
çalışan Erbakan, Türkiye'nin '
Batı'ya dönük çağdaş ve
demokratik yönelımini zedeledi.
Israil takıyyesi
Başbakan Erbakan, bazı iç politika
ve ekonomik konularda sergilediği
takıyye tavnnın benzerlerini kimi
dış politika konulannda da
yinelemekten kaçınmadı. Bu da
Batı ile güven bunalımı doğurdu.
Muhalefetteyken İsrail ile
ilişkilerin geliştirilmesine, askeri
işbirliği ve serbest tıcaret
anlaşmalannın imzalanmasına sert
eleştıriler getiren, "İktidara
geldiğimizde bunlan yırnp
atacağız" diyen
Erbakan, kendi iktidan
zamanında İsrail ile savunma
sanayii anlaşmasının
imzalanmasına, serbest ticaret
anlaşmasının da TBMM'de
onaylanmasına ses çıkaramadı.
Erbakan, İsrail Dışişleri Bakanı
David Levi'yi kabulünde,
diplomatik teamüllere
aykın olarak basın önünde Tel-
Aviv yönetimine karşı en ağır
eleştirileri yaparak seçmenine hoş
görünmeye çalışırken, basına
kapalı kısımda ise iki ülke
ilişkilerinin geliştirilmesi
gerektiğini,
ballı çay ikram ettiği konuk
bakana söyledi.
Sürecek
Çeteler çembere aluıdı
Çetelere ve yolsuzluklara karşı bir araya gelen Beşiktaşh
^ vatandaşlar, 12. haftada da eylemlerini sürdürdü. Beşiktaş
İskele Meydanrnda. her zaman olduğu gibi çetelerin
etrafindaki semboük çemberi oluşturan Beşiktaş Yurttaş
Girişimi, mücadelelerini sonuna kadar sürdürecekkrini
açıkladı. Girişim adına konuşan Hakan Gürgen, sorunlann
takipçisi olması gereken Meclis'iru topu taca atüğını
söyieyerek "Susuriuk ile ilgili rapor en sonunda çıkta. Ama
gerekli organlar, gerekli davalan açmadı. Hiçbir adun yok.
Eğer biz çetelerden hesap sornıazsak. hesap soracak başka
merci de kalmadı" dedi. Gürgen, bu tür girişimlerin
artünlmasını da istedi (Fotoğraf: SAADET USLU)
E r b a k a n ' ı n s e r i a t c ı demeci
Çilier incelemeyi uzatıyor• Dışişleri Bakanlığı, Başbakan Erbakan'ın El-Anbaa
gazetesindeki söyleşisiyle ilgili gerekli evrakın Kahire
yetkili savcılığıhdan istenmesine ilişkin Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yazısıru iade etti. Başsavcılık,
evrakı ikinci kez Dışişleri Bakanlığı'na gönderdi.
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Dışişleri Bakanlığı, RP
Genel Başkanı Necmettin Erba-
kan'ın KuveyTteki El-Anbaa
gazetesindeki şeriatçı demeciy-
le ilgili inceleme başlatan Yargı-
tay Cumhuriyet Başsavcılığı 'nın
Kahire yetkili savcıhğına gön-
derdiği evTakı iade etti. Başsav-
cılık, inceleme çerçevesinde. Er-
bakan'la söyleşi yapan El-An-
baa'nın Kahire muhabiri AH İB-
va'dan bilgi alınması ve varsa
söyleşiye ilişkin kaset çözümle-
rinin gönderilmesi için Kahire
yetkili savcıhğına yazı yazmış-
ü.
Yargıtay Cumhuriyet Başsav-
cısı Mıral Savaş'ın imzasıyla 5
Mart 1997 tarihinde Dışişleri
Bakanlığı'na gönderilen yazıda,
RP Genel Başkanı Necmettin
Erbakan'ın Kuveyt'te yayımla-
nan El-Anbaa gazetesinin 31
Aralık 1993 tarihli sayısında, ga-
zetenin Kahire muhabiriyle yap-
üğı röportajın 2820 sayılı Siya-
si Partiler Yasası açısından de-
ğerlendirilmek istendiği belirtil-
mişti.
Dışişleri Bakanlığı Konsolos-
luk, Hukuk ve Emlak Genel Mü-
dürlüğü'nden Büyükelçi Müste-
şar Yardımcısı KorkmazHakta-
mr'ın imzasıyla Yargıtay Cum-
huriyet Başsavcılığı'na gönderi-
len yazıda, Türkiye ile Mısır ara-
sındaki Adli Yardımlaşma Söz-
leşmesi'ne göre adli makamlann
her iki devletin adalet bakanhk-
lan aracılığıyla temas kurmala-
n gerektiği belirtildi. Aynı söz-
leşmenin, gerekli görüldüğü tak-
dirde haberleşmenin diplomatik
kanaldan yapılmasına olanak ta-
nıdığı da kaydedilen yazıda,
"Burada söz konusu istinabe ta-
limau olduğu cihetk. istinabe ev-
rakmın ilgili idari makam duru-
mundaki Adalet Bakanhğı vası-
tası üe bakanlığunıza gönderil-
mesi şeklindeki kurala ve uygu-
lamaya bir istisna getirmediği
düşünülmektedir'" denıldı.
Müsteşar Yardımcısı Hakta-
nır, Başsavcı Savaş'a gönderdi-
ği yanıtta, istinabe evrakının
Adalet Bakanlığı vasıtasıyla Dı-
şişleri Bakanlığı'na iletilmesi
veya Adalet Bakanlığı'yla Dı-
şişleri Bakanhğı'nı muhatap
alan biryazı ekinde gönderilme-
sini istedi.
Yargıtay Cumhuriyet Başsav-
cıhğı'nca Dışişleri Bakanlığı'na
gönderilen ikinci yazıda, başsav-
cıhğın bilhassa siyasi parti faali-
yetlerinin takibi ve denetimi yö-
nünden geniş yetkilerle donatıl-
dığı anımsatıldı. Başsavcılık,
" bir soruşturma >eya da>a\a iliş-
kin gerekli olan bilgüerin ilgili v-
er mahkemesinden istenmesi"
anlamına gelen istinabe talima-
tının bu çerçevede değerlendiri-
lerek gereğinin yapılmasını iste-
di.
El-Anbaa gazetesinde, Erba-
kan'ın, "Hilafet sona erdikten
sonra Mustafa Kemal Atatürk,
lslam dinine ve alimkrine karşı
acunasız savaş başlatu. Camileri
ahır vaptı ve Islamla uğraşanla-
n öldürttü. Camilerde ezan ve
Kuran okunmasım \asaklatb.
Biz iktidara geldikten sonra laik-
liği kaldınp şeriaü getireceğiz''
dediği belırtilmiştı.
IFI^NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planetcom.tr
REFAHYOL koalisyonu sal-
lanıyor. Şimdi ortak derdimiz
bir an önce bu hükümetin git-
mesi. Çünkü RP, laik ve de-
mokratik rejimi tehdit ediyor,
Türkiye'yi çağdışı, despotik bir
sisteme çekmeye çahşıyor.
Refah'ın bir an önce iktidar-
dan düşürülmesi sağlana-
mazsa geriye dönülmeyecek
ciddi sorunlarla yüz yüze gel-
memiz mümkün. Türkiye, Ce-
zayir otmadan, önlemlerini al-
mak zorunda.
Evet REFAHYOL hükümeti
düşürülmeli. Necmettin Er-
bakan ve Tansu Çilier çok
tehlikeli bir oyun peşinde. Tür-
kiye, Çiller'in kendisinden he-
sap sorulacağı kofkulan ve sı-
nırsız ihtiraslan yüzünden bü-
yük bir kaosa sürüklenmek
üzere.
Erbakan ise uzun vadeli he-
sapla her şeye evet diyor. Si-
yasi islamın bütün devleti ele
geçirme hesabı, toplumun bü-
yük çoğunluğunda gerilime
neden oluyor. Milli Güvenlik
Kurulu toplantısı öncesi ve
sonrası, kamuoyunda esen
Susuriuk ve Şeriatla Mücadele...
havayı böyle özetleyebiliriz.
Kamuoyunun siyasi Fslama
karşı duyarlı davranması ve
devletin merkezi güçlerinin di-
ni gericiliği temel tehlike olarak
görmesi önemli bir gelişme.
Ancak unutmamak gerekiyor
ki şeriatın panzehiri demokra-
si ve açık rejimdir. Hiçbir de-
mokratik rejimde şeriat tehli-
kesinden söz edildiğini duy-
dunuz mu? Örneğin Avrupa
ülkelerinde kilise bağnazlığı ik-
tidan ele geçirebilir mi?
Türkiye'nin de şeriatla mü-
cadele ederken temel handi-
kapı, çürük ve özürlü bir par-
lamenter rejime sahip olması-
dır. Milli Güvenlik Kurulu, de-
mokratik bir rejimde olabilir
mi? Hükümetesözdetavsiye-
de bulunan, gerçekte talimat
veren parlamentoüstü bir ku-
rum, ileri bir rejimde söz konu-
su edilebilir mi?
Bu hükümet gerçekten bir
an önce gitmeli. Gitmeli de iş
yeni bir hükümet kurmakla bi-
tecek mi? Türkiye'nin demok-
rasi sorunu ne olacak? Eli, bin-
lerce insanın kanına bulaşmış,
faili meçhullerin, yargısız infaz-
lann sorumlusu, uyuşturucu ti-
caretini "vatanseverlik" gürül-
tüsüne getirmek isteyenlerin
etkili olduğu birdevlet, şeriata
direnebilecek mi?
Susuriuk, ortada kaldı. Kim-
se bu toz duman içinde Su-
surluk'u hatırlamıyor. Devlet
görevlilerinin, üst düzey siya-
setçilerin karıştığı karanlık iliş-
kilerden söz ediyorum. Bunlar
ne olacak? Bu kişiler siyaset
etmeye ve Türkiye'yi yönetme
erkini ellerinde bulundurmaya
devam edecekler mi? Örne-
ğin Milli Güvenlik Kurulu'na
Susuriuk ne zaman gelecek?
Türkiye, hertürlü yolsuzluğa
karışmış, elleri kanla kirlenmiş
kişilerden hesap soramazsa
şeriata karşı nasıl direnecek?
Siyasetin en üst düzeyindeki
kadın politikacının eşinin ka-
nştığı milyonlarca dolarlık bir
yolsuzluktan ve bunun geri-
sindeki mafya hesaplaşma-
sından söz ediliyor. Çok yakın
tarihte ortaya dökülen bu iliş-
kilerin de hesabı ne yazık ki
sorulamıyor. Bu kadın politi-
kacı, hükümetin kilidini elinde
tutmaya devam ediyor.
Güneydoğu'da savaş sürü-
yor, hâlâ şovenizm bu bölge-
deki siyasete yön veriyor. Fa-
ili meçhuller, zorla korucu yap-
ma eylemleri devam ediyor.
Kürt kimliğini kabule yönelik
en küçük bir çabadan söz
edilmiyor. Milli Güvenlik Kuru-
lu, şeriatla mücadeleye kilit-
lenmiş durumda. Şeriatı güç-
lendiren büyük birikimi kimse
görmek istemiyor.
Şeriatla mücadele, sağlıklı
başarılara ancak demokrasi
ve özgürlük gelişirse ulaşabi-
lir. Şeriatın asıl tehlikeli yanı;
tıpkı diğer faşist anlayışlarda
olduğu gibi bütün hayatı tek-
düzeleştirmektir. Şeriatın bu
yanı görülmedikçe ve bu ya-
nıyla mücadele esas kabul
edilmedikçe, sonunda bir
başka despotizmi görmezlik-
ten gelebiliriz. Evet, bütün ya-
şamımızı cendereye çevirmek
isteyen siyasi Islamı reddedi-
yoruz. Onunla kararlı bir mü-
cadele yürütülmeli.
Böyle bir mücadele, Susur-
iuk pisliği örtülerek başanyla
yürütülemez. Tansu Çilier, şe-
riatı yenebilir mi? Mehmet
Ağar'ı koruyan bir sistem, si-
yasi Islamadirenebilirmi? Su-
surluk'u gündemine almayan
Milli Güvenlik Kurullan, siyasi
İslamın despotik özüyle he-
saplaşabilir mi?
Türkiye, siyasi Islamı, öz-
gürlükçü bir yönelimle alt ede-
bilir. Güneydoğu'da barışçı
çözümleraranmalı, Kürtler de-
mokrasi cephesine kazanıl-
malı, düşünce ve örgütlenme
özgürlüğünün önündeki en-
geller kaldırılmalı. Şeriata kar-
şı köklü bir başan ancak böy-
le kazanılır.
Şeriata direnebilecek asıl
güçler, demokrasi ve özgürlük
taraftarlandır.
BEBIZE
ERDAL ATABEK
Önceden Göremezseniz,
Yaşayarak
Öğreneceksiniz...
Öğrenmenin kuralı budur.
İyi bir eğitimin amacı, hayatı "önceden görebil-
meyi" öğretmektir. "Önceden görme "yi öğrenir-
seniz, nelere dikkat ederek gelecekte neler olabi-
leceğini kestirme, ona göre önleminizi alma gücü-
nüz artar. Yok bunun ne olduğunu bilmez ya da
önem vermezseniz "yaşayarak öğrenirsiniz." Da-
ha da kötüsü, "yaşadığını da öğrenemeyip" aynı
şeyleri yaşamaya mahkûm olmaktır.
Bu durumlar arasındaki fark da "akılcı olup ol-
mamak", "uygarkültûre sahip olup olmamak", "bi-
linçli olup olmamak" ve "gelecekte ne olacağına,
nasıl yaşayacağına karar vermek'ten ibarettir.
Dünya nüfusuna bakalım:
1650 yılında dünyadaki insan sayısı: 550 milyon-
dur.
1750 yılında bu sayı : 725 milyondur.
1850 yılında bu sayı : 1.175 milyondur
1900 yılında bu sayı : 1.600 milyondur.
1950 yılında bu sayı : 2.564 milyondur.
1980 yılında bu sayı : 4.478 milyondur.
1991 yılında bu sayı : 5.423 milyondur.
Bu duruma değişik açılardan bakabilirsiniz:
A) "Bize ne dünyanın nüAısundan?" derseniz, ne
dünyayi anlayabilirsiniz ne de Türkiye'yi.
B) "Oh, oh, çok iyi, biz de artanz, daha çok in-
sanımız olur" derseniz, karşılaşacağınız sorunlan
yaşayarak öğrenirsiniz.
C) "Dünya nûfusu hızla artıyor, demek ki bizim
nüfusumuz da hızla artıyor, eğeryeterii eğitim hiz-
meti, sağlık hizmeti, iş alanı açamazsak toplum ka-
nşıklığa sürüklenir" derseniz, geleceği önceden
görmüş olursunuz.
Peki, Türkiye'nin 2020 yılında nüfusunun kaç ola-
cağını merak eden var mı?
Türkiye nüfusu 2020 yılında 96.514.000 dolayın-
da olacaktır.
Merak edenler The World Almanac 1994 kitabı-
na bakar, öğrenirier ben merak ettim, baktım, öğ-
rendim.
Öğrenip de ne yapacağınıza gelince:
A) "Oh oh, 100 milyon Müslüman Türk, Avnj-
pa'ya da dünyaya da meydan okur, yeniden Os-
man// günlerine döneriz" de diyebilirsiniz.
B) "Demek ki, büyük kentlere akın daha da hız-
lanacak, işsiz sayısı daha da artacak, eğitim yet-
mediğinden, sağlık yetmeyeceğinden ortalık da-
ha da kanşacak" diye tasalanabilirsiniz.
C) "Geleceğin dûnyasında insan sayısı değil, iyi
yetişmiş insan gücü önemli olacak. öyleyse bir
yandan nüfusun aşın artması önlenmeli, öte yan-
dan eğitimi, sağlığı, iş alanlannı arttıracak kalkın-
ma hamlesini arttırmalıyız" diye düşünebilirsiniz.
Bugün imam-hatip okullanyla Kuran kurslannın
durumunu da böyle bir değerlendirmeyle gözden
geçirebilirsiniz.
Eğer görünürdeki amacınız "eğitilmiş imam-ha-
tipler yetiştirmek ise bu okullar meslek okullandır
ve okul, öğrenci sayıları imam-hatip gereksinme-
niz kadar olmalıdır. Bu mesleği yapamayacak kız-
ların ise bu okullarda yerieri olmamalıdır.
Yok, gizlediğiniz amacınız "laik eğitime aykın din
kökenli eğitim almış kişilerin üniversitelere gidip ül-
kenin geleceğini ellerine alması" ise, o zaman bu
okulların sayısını arttırmalı, giderek bütün okullan
bu statüye sokmalısınız.
Amacınız neyse ekseniniz o olacaktır.
Laik cumhuriyet bir eksendir, şeriat devleti baş-
ka bir eksen.
8 yıllık kesintisiz eğitim, laik cumhuriyet ekseni-
nin işidir.
İmam-hatip okullanyla kuran kurslan şeriat dev-
letinin ekseninde gelişir, o eksenin işidir.
Türkiye'deki çatışma, asJında eksen çatışması-
dır.
Bu çatışmayı "kimin ne söylediği?", "yetkisinin
olup olmadığı?" gibi statü farklarına indirgemek
çoktan gelip geçmiştir.
Tuğgeneral Osman Özbek, laik cumhuriyet ek-
seninde konuşmuştur. Yetkisini de, kurallan da aşa-
rak konuşmuştur, ama eksen kaymasında kendi
yerini alarak konuşmuştur.
Bu tavra karşı "demokratik kurallann çiğnendi-
ğini" söylemek Refah Partililerin hiç hakkı değildir.
Çünkü Refah Partisi demokratik bir kuruluş değil-
dir, bütünüyle otokratiktir ve demokrasiyi sadece
kullanmaktadır.
Türkiye bir eksen kayması felaketinin içindedir.
Artık kurumlar ve kişiler için önemli olan, hangi
eksende yer aldığıdır.
Laik cumhuriyet ekseninde misiniz? Şeriat dev-
leti ekseni içinde misiniz?
Bunu "önceden göremezseniz, yaşayarak öğ-
reneceksiniz".
Durumun fezlekesi (özeti) bundan ibarettir.
OğulTürkeş'e
'başbugf unvanı
BURSA (Cumhuriyet) -
Bursa il kongresine katılan
MHP Genel Başkanvekili
Tuğrul Türkeş'e tribünler-
de açüan pankartlarla "baş-
buğ" unvanı verildi. Tür-
keş, sadece partisinin Ge-
nel Başkanlığı'na değil,
Türkiye Cumhuriyeti Baş-
bakanhğı 'na da talip olarak
yola çıktığını belirterek,
"PoHtik arenada kısır sıj-a-
si çekismelerte demokratik
siyasal rejimimiz tehlikeli
noktalara itflmektedir" de-
di.
Tuğrul Türkeş, genel
başkanlık yanşında ilk kez
Bursa il kongresinde ülkü-
cü kesimın karşısma çıktı.
İl kongresine katılmak için
Bursa'ya gelen MHP Ge-
nel Başkanvekili Tuğrul
Türkeş'in ilk uğradığı yer.
babasının 1987'de ceza-
evinden çıktıktan sonra ilk
ziyaret ettiği yer olan Emir
Sultan Türbesi oldu. Türbe
girişinde ilahi ve tekbir ses-
leriyle karşılanan Tuğrul
Türkeş, Emir Sultan'ın me-
zan başında, yanında MHP
genel başkan adaylanndan
Devlet Bahçeii ve Keçiören
Belediye Başkanı Turgut
Alünok'la beraber dua oku-
du. Burada gazetecilerin
sorulannı yanıtlayan Tür-
keş, iki bakanın istifası ko-
nusunda "Beffi ki hükûmet-
te bir sıkınn var"dedi. Tüf-
keş, "Kongrede kim kaza-
nacak" sorusuna "Ben ka-
zanacağun" yanıtını verdi.
Tuğrul Türkeş daha son-
ra MHP Bursa tl Kongre-
si'nin yapılacağı Bursa
Atatürk Kapalı Spor Salo-
nu'na geçti.
Tribünlerde açılan pan-
kartlaria "başbuğ" unvanı
verilen Tuğrul Türkeş, 11
kongresinde bir konuşma
yaptı. Tuğrul Türkeş, Al-
parslan Türkeş'in büyük
bir sabır ve özveriyle önce
kendi düşüncesini iktidar
yaprırdığını, sonra yetiştır-
diği kadrolan iktidara ge-
tirdiğini anlattı.