Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 28 NİSAN 1997 PAZARTESİ
10 HABERLER
Kahraman'a tepki
KültürBakanı
AKM'de içkfyi
yasakladı
• Kahraman'ın tebliğinin AKM'de Londra
Kraliyet Filarmoni Orkestrası'nın şef Julius
Rudel yönetiminde vereceği konsere denk
gelmesi bir skandal olarak değerlendirildi.
Haber Merkezi - Refah
Partili Kültür Bakanı
İsmail Kahraman,
MGK'de irtıca
tartışmalan yapılırken
kultür merkezlerinde
yeni bır hamle yaparak
Atatürk Kültür Merkezi
(AKM) gibı çok önemli
uluslararası bır kunımda
ıçki verilmesıni
yasakJadı. Bır hafta
önce AKM'yi ziyareti
Mrasında yetkılilere
bundan böyle kültür
merkezine içki
sokulmamasını
ıstedığini belirten
Kahraman, bu amaçla
binada denetleme de
yaptı. Bu sözlü yasagın
ardından Kültür
Bakanlıgı Kültür
Merkezlen Dairesi
Başkanlığı, 16 Nısan
1997tanhliemirle
AKM içınde kokteyl
ıkram ve yemek tertip
edilemeyeceğıni bildırdı
Daıre Başkanı Bekir
Kutlubay imzalı emirde
%unlar belirtıldr
"AKJVTye ait fuayeler,
mevcut salonlann
mütemmimi olup esas
itibariyle bu mekânlar,
izleyiciler için dinlenme
mahalleridir. Söz konusu
fuayeler. sakon
etkinlikleriyle ilgili teşhir
\e sergileme dışında
hiçbir suretlc kokteyl
ikram ve yemek tertibi
amacı>1a
kullarulmayacak, ancak
bakanlıgın özel izniyle
kullanımına müsaadc
edilecektir.*' Kultür
Bakanhğı'nın bu
talimatı, 24 nisan
tarihınde AKM
Müdürlüğü, lstanbul
Devlet Opera ve Balesı
Müdürlüğü, tstanbul
Devlet Tiyatrolan
Müdürlüğü. lstanbul
Senfoni Orkestrası
Müdürülüğü, tstanbul
Klasik Türk Müziği
Müdürlüğü ve Modern
Folklor Müdürlüğü'ne
tebliğ edildı.
Bu karann tebliğinin
AKM'de bugün
verilecek Afıfe Tiyatro
Ödülleri öncesi
yapılması, büyük
sıkıntıya neden oldu.
Yasağın, ödül törenınde
uluslararası çapta ünlü
Londra Kraliyet
Filarmoni Orkestrası'nın
şef Julius Rudel
yönetiminde vereceği
konsere denk gelmesi
bir skandal olarak
değerlendirildi. 1969
yıhnda açılan AKM'nin
tarihınde ilk kez önemli
bır gösteri öncesi
kokteyl yapılmayacak.
RP'li Kültür Bakanı
Kahraman'ın. laiklik
tartişmalannın yapıldığı
dönemde bu karan
alması, sanat ve kültür
çevrelerinde tepkiyle
karşılandı. Müzik ve
tiyatro çevrelen,
Atatürk'ün adının
geçtığı bir kültür
merkezine ıçki ve ikram
yasağı getırilmesıru,
Atatürk'ün anısına bir
saygısızlık olarak
değerlendirler.
Tarihîmiz
Meclis
kitaphğında
TÜREYKÖSE
TBMM Kürüphanesi'nde 300 bin cikJe yakın kitap ile 60 bin cilde yakın süreH yayın bulunuyor.
ANKARA- Türkiye Cumhuriyeti ta-
rihiyle "yaşrt* TBMM Kütüphanesi,
zengin koleksiyonuyla cumhuriyet ta-
rihını bugünlere taşıyor. TBMM Kütüp-
hanesi, 300 bin cıltlık kitap ve 60 bin
ciltlik süreli yayın koleksiyonu ile Mil-
li Kütüphane'den sonra ülkenın 2. bü-
yük kütüphanesi özellığinı taşırken;
Müdür AB Rıza Cihan "verdikleri hiz-
mete karşm kadrolannın yetersizligin-
den" yakındı. Cihan, "Kütüphanede
68 kişicahşryor. Yerflen hizmetgöz önû-
ne ahnırsa bu sayı çok yetersiz. İngilte-
re'de Avam Kamarası Kürüphanesi'nin
150 bin kitabı var, 170 kişi çalışıyor"
dedı.
23 Nisan 1920'de TBMM açıldıktan
sonra eylül ayında kurulan TBMM Kü-
tüphanesi, yakın tanhın ızleri, kanıtla-
n, belgelerinı bugünlere taşıyor. Sade-
ce referans kitaplannın yer aldığı kü-
tüphane katının altında, 4 katlık depo
bulunuyor. Özel bir ısıtma ve havalan-
dırma sistemiyle korunan yeraltındakı
bu depoda neler yok ki? tstanbul'dakı
Meclis-i Mebusan kütüphanesınden
devredilen 5 bine yakın kitap, el yaz-
ması kitaplar, 1784 tarihinde Fransız-
ca yayımlanmış "Çin tmparatorlugu ".
1860 tanhinı taşıyan "Ekonomi Politik
Tarihi," Türkıye'de cıkanlan ılk gaze-
te olan Takvim-i Vfekayi'nin ilk sayısı...
Kavgalann, küfurlenn, kurulup yıkı-
lan hükümetlerin tutanaklan... Çeşitli
gazetelerin arşıvleri, mikrofılmleri...
Kütüphane Müdürü Alı Rıza Ci-
han 'ınyaşamım "kitap,kütüphane sev-
gö" yönlendirmiş. 1961 yılırida Fen Fa-
kültesi 3. sınıf öğrencısı iken kütüpha-
nede calışmaya baslayan Cihan. ışini çok
sevince "2 yılını yaİap", Ehl ve Tarih
Coğrafya Fakültesı kütüphanecilik bö-
lümüne geçmış. Daha çok sosyal bi-
limler ağırlıklı olan koleksiyonun üç-
te bıri de yabancı dilde. Süreli yaym-
lann yıpranmasmı önlemek ıçin 1963
yüında kurulan mikrofilm laboratuva-
nnda öncelikle latin harflerine geçişe
kadar yayımlanan tüm süreh yayınlar
mıkrofilme çekilmiş. 50-60 el yazma-
sı kıtabın da mikrofilmi çekilmiş. Ci-
han, "Mikrofilmin ömrii 100 yıl sürü-
yor. 100 yıl sonra yenklen mikrofilmin
mikrofilmi çekilerek yayınlann ömrü
uzaülıyor. Eski gazetelerin yıpranması-
nı önlemek için gazeteleri vermiyonız,
mikrofdmden okutuyoruz" dedı.
Yuksekova çetesı oyku olduDİYARBAKIR (Cum-
huriyet Bürosu) - Yukse-
kova çetesıni ortay a çıkaran
Jandarma tstihbaratçı Ast-
subay Hüseyin Oğuz'un
avukatı Yaşar Altürk, Yük-
sekova çetesinı açık açık
anlatamayınca, çeteyı öykü
şeklinde kaleme aldı.
Aylık ya>ımlanan Dı-
yarbakır Baro dergisinde,
Yuksekova çetesini "Bir
Çetenin Kapalı Öyküsü"
başlığıyla 4 sayfalıİc bır ya-
zı ile anlatan avukat Al-
türk, öyküsünde çeteyi or-
taya çıkaran Astsubay Hü-
seyin Oğuz'dan "sorgucu"
diye söz ederken, itirafla-
nyla çetenin ortaya çıkışı-
• Aylık yayımlanan Diyarbakır Baro dergisinde, Yuksekova
çetesini "Bir Çetenin Kapalı Öyküsü" başlığıyla 4 sayfalık bir yazı
ile anlatan avukat Altürk, öyküsünde çeteyi ortaya çıkaran Astsubay
Hüseyin Oğuz'dan "sorgucu" diye söz ediyor.
na yardımcı olan PKK'lı
itirafçı Kahraman Bil-
giç'ten de "Ray-bonn göz-
lüklü delikanlT şeklinde
söz ediyor.
Yaşar Altürk, öykünün
ginşinde Hakkâri ve Yuk-
sekova'da yaşananlan "Ya-
kınlannı kaybedenler ne-
yin ne olduğunu çok iyi bi-
C G R I
Işçi, Memur, Köylü, Esnaf, Öğrenci;
Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Gürcü, Arap, Boşnak...
Tüm Ulus ve Milliyetlerden; Alevi, Sünni Inançlardan
HALKLARIMIZA...
1 MAYIS'TA
Kayıpların, katliamlann, köy yakmalann, binlerce operasyonun;
Ulusal onurumuzun ayaklar altına alınmasının;
Işçi kıyımlannın, özelleştirmelerin, taşeronlaştırmalann;
Gecekondu yıkımlannın, zindanlardaki katliamlann;
1 Mayıs 77,88,93,96 şehitlerinin ve çekilen acılann, baskılann, sömürü
ve zulmün sorumlusu
SUSURLUK'TAKİ DEVLETTEN
HESAP SORMAK İÇİN;
Adalet için; Söz, karar, örgütienme hakkımız için;
Halk Anayasası için;
Halklanmızın birliğini, gücünü dosta düşmana göstermek için;
Pisliği temizlemek, Devrime yürümek için;
BAĞIMSIZ, DEMOKRATİK, ÖZGÜR BİR TÜRKİYE'Yİ
KAZANMAK için;
CEPHE'YLE BİRLİKTEYİZ.
ABİDE-I HÜRRİYET MEYDANI'NDAYIZ...
HAKLAR VE ÖZGÜRLÜKLER PLATFORMU
Not : Toplanma yeri PERPA arkası (PERPA Alt Yol)
Tarih: 1 Mayıs 1997, Saat: 09.00
liyordu. Kaybolanlann ya-
kinlan bazı kapılara uğra-
mryor; bunun dışında çal-
madık kapı bu-akmryordu"
şeklinde özetliyor.
Avukat Altürk, bu böl-
gede uzun yıllardan beri
adlan faili meçhul cinayet-
lere, uyuşturucu ve silah
kaçakçıhğına kanşan dev-
let görevlilerini ortaya çı-
karmaya çalışanlann "Te-
rörte mücadeleye zarar ve-
rir" gerekçesiyle önüne ba-
zı üst düzey yetkitiler tara-
ftndan duvar çekildiğini an-
latıyor.
Yuksekova'da yaşanan
pisliklerin artık ayyuka çık-
tığı bir zamanda sorgucu
olarak adlandırdığı Astsu-
bay Hüseyin Oğuz'un, ola-
yın çözülmesi için komu-
tanlan tarafından görevlen-
dirildiğini belirten Altürk,
çetenin ortaya çıkanlışını
öyküsünde şöyle dile geti-
nyor. "Sorgucu tarafından
gözalüna ahnan Ray-bonn
gözlüklü delikanlının bü-
tün anlatımı fotoğraflandı,
video kasete kaydedikH ve
yer göstermeler yapbnldı.
Ancak Ray-bonn gözlüklü
defikanhherdefasında'Ba-
na bir şey yapamazsınız'
deyip duruyordu."
Sorgucu tarafından ya-
pılan soruşturmanm ta-
mamlanıp dokümanlann il-
gili yerlere iletilmesinden
sonra sorgucunun bu göre-
vinden alınıp daha pasif bir
göreve verildiğinden söz
eden Altürk, gelişmeleri
şöyle anlatıyor:
"Sorgucu soruşrurması-
nı tamamladıktan sonra
efindeki tüm bOguerivc Ray-
bonn gözlüklü deükanlıyı
savahga teslim etti. Soruş-
turmayı yürüten savcıhk ise
sorgucunun görevden ahn-
masından sonra, resmi ev-
raklarda sözü edflen video
kasetleri ve ifadeleri ilgili
verterden istedi. Ancak sa\-
crya gelen yazıda 'Yok öy-
le bir ifade, yok öyle bir
kaset' denUryordu."
Jandarma Genel Komu-
tanı'nın Yuksekova olayı-
na olan ilgisinin yöre ınsa-
nı tarafından sevinçle kar-
şılandığını öyküsünde an-
latan avukat Yaşar Altürk.
çetenin bazı çevreler tara-
fından örtbas edilmesini
anlattığı yazısını şöyle nok-
talıyor "Birkaç kirli adam-
la özdeştutuJamazdı öc\\çt
Ama kirlilikler gizlen meye
devam edilsey di. özdeşlik o
zaman kurulurdu. Yargı
bagunsız olsaydı, bir çete
sonışturmasında bunca
hengâmeyaşannıazdL Doğ-
rudan doğruya savcılığa
bağlı bir adli kolluk delille-
re el koyar, çetenin üzerine
ilk günden v^nlınü. Çete-
yi koUayanlann ve hatta çe-
tecilerin kanıüarla ulu or-
ta oynama olanaklan da
kalmazdı."
POLİTİKA VE ÖTESİ
MEHMED KEMAL
Eğitimle Olup... |
Sıvas'ın 1950 yılları, Latrf Mutlu'nun bir kitapçı;
dükkânı var, ben askenm. Hepimiz bir baltaya sap ;
olmak istiyoruz, aranıyofuz. 1950'den bu yana bir •
50 yı) geçmiş. Latrf Mutlu'nun bir üniversitesi var.;
Ben, gazetelerde gezindım durdum. Latif Mutlu I
kim mi? Ben de size tanıtmaya çalışayım:
"Eğitim Düşünceleri, Dünyada ve Türkıye'de ;
Yükseköğretim" adlı bir kitabın sahibi... Her işin ba-
şı eğitim... Yıllardır bir işe gönül verdi. 1965 yılın- ;
dan beri uğraş veriyor. Özel yüksekokullarda ge- '
nel sekreterlik, genel müdürlük yaptı. Kıbns'taözel
ünıversite kurmak için girişimde bulundu. Izin aldı,
fakat Ankara bunu onaylamadı. 1991 'de başlayıp
üç yıl lstanbul Eğitim ve Kültür Vakfı'nı işletti, yü-
rüttü. Halen bu vakfın yönetim kurulu başkanıdır.
lstanbul Bilgi Üniversitesi'ni kurdu.
Milletvekilliğine aday olduysa da kazanamadı.
Sıvas'tan bu yana izlediğimiz dostumuz, şu sı-
ralar Sokullu Mehmet Paşa'nın hayatını yazıyor.
Latif Mutlu'nun kitabının adı kocaman bir cüm-
le tutuyor: Eğitim Düşünceleri I Dünyada ve Tür-
kiye'de Yüksek öğretım. Kitap adlan, bildiğimize
göre kjsa olur; Latif Mutlu uzun tutmuş.
Eğitim tanhimızde ız bırakanlan almış, imparator-
lukta III. Selim'le başlıyor. Emrullah Efendi'yle
(1868-1914) tamamlıyor. Cumhuriyet döneminde
Mustafa Necati'yle başlıyor, Hasan Âli Yücel'le
bitiyor. Hasan Âli Yücel'in Batı klasiklerinden 496 .
cilt esen Türkçeye çevırttığinı yazıyor. Hasan Âli Yü-
cel'e göre her işin başı eğitim ve öğretim.
Planlı kalkınmaya 1960 yıhnda geçtik. Ama bu-
güne kadar kalkınmadık. Latif Mutlu şöyle diyor:
"196O'lı yıllarda planlı kalkınmaya geçtiğimiz
günlerden bu yana uygulanan kalkınma planlan-
nın, davet edilen dünya çapında kalkınma uzman-
lannın verdikleri rapohann, uygulanan değişik kal-
kınma yöntemlerinin işe yaramadığı görülmûştür.
Ûretimde, tanmda topyekûn kalkınmada refah dü-
zeyim'ızin hep düştüğûnü gördük. Başka ülkeierkal-
kındığı halde biz geriledik. Komşulanmızın gerisi-
ne düştük."
Amerika ile yapılan Ekonomik Işbirliği Anlaşma-
sı bir işe yaramadı. OECD'nin bir işe yaramadığını
görüyoruz. Bir nükte: ;
Camilerde okunan "mevlit" sonunda ülkemizin
refahı ve mutluluğu için edilen dualar, Tann'ya ya- •
kanşlar da yararlı olmadı.
Çünkü kalkınmayı sağlayacak yetişmiş insan gü-
cü yetersızdi. Makıne de öyle...
Matbaayı 300 yıl gecikme ile almıştık. Eğitime 500 •
yıl geç başlamıştık. Islahat Fermanı'nda gecikmiş-
tik.
Eğitim, eğitim...
Hasan Âli Yücel'in Milli Eğitim Bakanlıgı döne-,
minde dilimıze bu tenm (1940) girmiştı. Terbiye de- •
mekti, terbiye anlamına geliyordu. Bazen eğitim, öğ-
retım diye ikisini birlikte kullandığımız oluyordu.
Eğitim ve öğretim konulannı içeren 290 sayfalık
kitap, okunduğunda bütün tartışmalan kapsıyor.
Latif Mutlu'ya şapka çıkarınz.
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
•X 2 3 4
1 2 3 4
SOLDANSAĞAt
1/ Her şeyin bir
amaçla behrlen-
dığınıvebırama-
cayöneldığınibe-
nimseyen görûş.
2/ tri ve tombul
kucak çocuğu ..
tlkcl benjık 3/Bir
ılimız... Üzümve-
ren bıtkı. 4/ Gü-
ney Amenka'da
bü>'üksürülerha-
linde yasayan ke-
mıricıbırhayvan.
5/ Uçaklann yol-
cu ındırip bindırdıklerı
pıst... Uzaklık işareti. 6/ -|
Adlan sıfat yapmakta kul-
lanılanbiryapımekı...Za- ^
rara uğrama tehlıkesı. 7/ 3
Bırşeyinsayılabılenyada 4
ölçülebılen durumu. 8/Bir c
nota.. Katılmış, ulanmış
parça... Bır cetvel türü. 9/ "
Gemınin kaplama tahtala- 7
n arasını üstüpü ile dol- 8
durup zıftleyerek su geçır- g
mez duruma getırme ışı.
\DKARIDAN AŞAĞIYA: M Gıysı, perde gıbi şeylerin ke-
narlanna dıkılen kırmalı ya da büzgülü süs. 1İ Uluslararası
Basın Enstıtüsü'nün sımgesı.. Atasözlerine dayanan didak-
tık Çın şıin... Eski dilde su. 3/ Bakış... Enis Batur'un bir şi-
ır kitabı. 4/ Bır görüntü, bır yaşantı ya da bır davranışm da-
ha ıyi kavTanmasıru sağlamak için sımgelerle göz önünde can-
landınp dıle getirme. 5/Bır nota... Bırleşmiş Mılletler'e bağ-
lı bır kuruluş. 6/ lplıklenn boyanmak istenmeyen bölümle-
nnin sanlarak boyaya bannlması yoluyla uygulanan bir tür
bojama tekniğı... Usa vurma, yargılama ve anlama yetısi. 7/
Büyük bakraç. 8/ Temelı taklıde dayanan sözsüz oyun...
Bağıt. 9/ Çıplak toprak.. 106 taşla oynanan bır oyun.
Işçi ve işveren demokrotikleşme arayışında
ŞÜKRANSONER
Türkiye'nin rejimini tehdit eden so-
runlar MGK'de görüşülürken, Anka-
ra iktidar krizini yaşarken, tstan-
bul'da, Şile'de bir otele kapanan iş-
çi-işveren-bilim taraflan "demok-
ratiklesme. endüsrri iüskfleri ve sen-
dikabr" sorunlanna çıkış aradılar. Çı-
kışın; Türkiye'dekı bütün demokra-
si güçlerinin, güçlerini "demokrasi''
ortak paydasında buluşturmalann-
da olduğu sonucuna vardılar.
DtSK'e bağh Birlesik Metal-tş
Sendikası'nın üç işçi konfederasyo-
nu, TÎSK, işveren başkan ve temsil-
cileri ile bilim insanlannı bir araya
getirdiği Şile Resort Otel'dekı top-
lantıyı açısında Sendika Başkanı AH
Rıza tkismi yaşanan sonmlan çö-
zebilmek için görüşbirliği gereksini-
mi içinde olduklannın alnnı çizdi. Gö-
rüşlerini ve toplantının amacını şöy-
le özetledı:
"Yasadığımrz sonınlan çözebU-
mek için görüşlerimizi birbhinuzle
paytaşmaya, tarüşmay a çok ihtiyacı-
mızvar. thtiyacnnızvar çünkü, 2000ü
yıllann arifesindc, ülkemizde hâlâ
hokuk devletinin ve demokrasinin
uygulanamadığını görayoruz. Yurt-
tâşlar ve kurumlar olarak daha faz-
la duyarfa ofanamızın gerektiğine ina-
nryorum"
DtSK Genel Başkanı Rıdvın Bu-
dak. ilk koşulun demokratık denge-
lerin olduğu ilişkiler biçimı, demok-
raside buluşma olduğunu belirterek,
başta sendikalar, bütün demokrasi
güçlerinin "demokrasi*' ortaklığın-
da buluşmalan, güçlerini birleştır-
meleri halinde sorunlann hızla çö-
zülebıleceğini, karşıt mücadelelerin
durdurulabileceğini savundu.
Rıdvan Budak, demokrasinin bü-
tün kurumlanna sahıp olduğumuzu,
ancak demokrasinin, sosyal devletin
kalıntılan üzerinde yaşadığımızın
altını çizerek, işlevsiz demokrasiyi
işlevlı hale getirmenın koşullan üze-
rinde durdu. Anayasal, siyasal, top-
lumsal olumsuzluklann birözetini ya-
parak, tek güç olan halkın gücünü iş-
levli hale getirecek örgütienme so-
runlannı anlattı. En doğal ve en ko-
lay kaynaşma alanı sendikal örgüt-
lenmede bile çok büyük güçlükler-
le karşılaşıldığına bir ömek olarak bir
yıl içinde 53 iş yennde örgütlenen
Lastik-tş Sendikası'nın ancak 3 iş
yerinde toplusözleşme hakkmı elde
edebildiğini, 12 Eylül öncesindeböy-
lesi bir örgütlenmede en az 40 üze-
rinde işyerinde sözleşme yapılabi-
lecek konuma gelindığini söyledı.
Hak-tş Genel Başkanı Saüm Us-
lu, Türkiye'nin darbe, muhtıralan
tartıştığı önemli bir günde bir araya
gelmeleri ve aynı sorunJan tartışma-
lannm önemı üzerinde durdu. Önce-
likle demokrasi kavram karmaşası-
na açıklık getirilmesi ve son verilme-
si zorunluluğuna işaret ederek görüş-
lerini şöyle özetledı:
"Demokrasi vargHrejimi değfldir.
Türkiye'de siyaset acığı, demokrasi
eksikliği vardır. SiyasettekL demok-
rasideki boşluğu shasi partiler ve
MGK kararlan ile kapatmak müm-
kün değüdir. Mevcutsistemdeki taka-
mkhğı styasi iktidar değişikliği ile aş-
mak mumkün değüdir. Kesintisiz di-
yalog, güven, i>i niyet, herkesi göze-
ten bir adalet anla>ışı gerekudir."
TİSK Başkanı Refik Baydur de-
mokTasinin temelde bir kültür ve eği-
tim sorunu olduğunu, demokrasinin
kurumlaşmış olduğu ülkelerde yüz-
lerce yıl anayasalarda değişiklik ya-
pılmasına gereksinim duyulmazken,
Türkiye'de herkesın kendisi için de-
mokrasi, başkalan ıçin "hayır"yak-
laşım ve kültürünün egemen olma-
sının olumsuz sonuçlan üzerinde
durdu. 21. yüzyıla kötü koşullarda gir-
me kaygısının alnnı çizerek, kendı ke-
simine, işverenlere dönük özeleşti-
ri yaptı. Bir işlermede otomasyon 9
işçınin işıne son verilmesıni gerek-
li kılıyorsa, toplumun bu 9 işçı için
yenı iş alanlannı yaratma sonımlu-
luğu bulunduğunu anımsattı.
Demokratikleşme tartışmalannı
açmak üzere, Tûrkiye'nin demok-
ratik gelişmelerini ve bugünü özet-
leyen bır tebliğ sunan Prof. Kemal
Saybaşdı, tarih içindeki gehşıme ba-
kılırsa umutlu bir tablo çızilebilece-
ğini, Tanzimat, Meşrutıyet, Cumhu-
riyet. tek parti ve çok parti aşamala-
nnın gelişme sayılabileceğıni, an-
cak bu gelişmenin çok yavaş oldu-
ğunun altını çizdi. Askeri darbeler-
deki gelişime de bakıldığında, mü-
dahalelerin demokrasiyi getirme ge-
rekçeleri ve siviller için geçici süre-
lerle yapılmasının ve de içinde bu-
lunduğumuz aşamada, önemli ne-
denler bulunmasma rağmen askerler
tarafından darbenin istenmemesinin
önemli bir gelişme olduğunu söyle-
dı.
Tartışmalarda söz alanlardan Prof.
Metin Kutal klasik demokrasiyi sı-
nırlamayı amaçlamış bır anayasa,
sendikal yasalar, yaşamın her ala-
nında yasaklarla karşı karşıya bu-
lunduğumuzun altını çizdi.