23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 NİSAN 1997 PAZARTESİ 10 HABERLER Kahraman'a tepki KültürBakanı AKM'de içkfyi yasakladı • Kahraman'ın tebliğinin AKM'de Londra Kraliyet Filarmoni Orkestrası'nın şef Julius Rudel yönetiminde vereceği konsere denk gelmesi bir skandal olarak değerlendirildi. Haber Merkezi - Refah Partili Kültür Bakanı İsmail Kahraman, MGK'de irtıca tartışmalan yapılırken kultür merkezlerinde yeni bır hamle yaparak Atatürk Kültür Merkezi (AKM) gibı çok önemli uluslararası bır kunımda ıçki verilmesıni yasakJadı. Bır hafta önce AKM'yi ziyareti Mrasında yetkılilere bundan böyle kültür merkezine içki sokulmamasını ıstedığini belirten Kahraman, bu amaçla binada denetleme de yaptı. Bu sözlü yasagın ardından Kültür Bakanlıgı Kültür Merkezlen Dairesi Başkanlığı, 16 Nısan 1997tanhliemirle AKM içınde kokteyl ıkram ve yemek tertip edilemeyeceğıni bildırdı Daıre Başkanı Bekir Kutlubay imzalı emirde %unlar belirtıldr "AKJVTye ait fuayeler, mevcut salonlann mütemmimi olup esas itibariyle bu mekânlar, izleyiciler için dinlenme mahalleridir. Söz konusu fuayeler. sakon etkinlikleriyle ilgili teşhir \e sergileme dışında hiçbir suretlc kokteyl ikram ve yemek tertibi amacı>1a kullarulmayacak, ancak bakanlıgın özel izniyle kullanımına müsaadc edilecektir.*' Kultür Bakanhğı'nın bu talimatı, 24 nisan tarihınde AKM Müdürlüğü, lstanbul Devlet Opera ve Balesı Müdürlüğü, tstanbul Devlet Tiyatrolan Müdürlüğü. lstanbul Senfoni Orkestrası Müdürülüğü, tstanbul Klasik Türk Müziği Müdürlüğü ve Modern Folklor Müdürlüğü'ne tebliğ edildı. Bu karann tebliğinin AKM'de bugün verilecek Afıfe Tiyatro Ödülleri öncesi yapılması, büyük sıkıntıya neden oldu. Yasağın, ödül törenınde uluslararası çapta ünlü Londra Kraliyet Filarmoni Orkestrası'nın şef Julius Rudel yönetiminde vereceği konsere denk gelmesi bir skandal olarak değerlendirildi. 1969 yıhnda açılan AKM'nin tarihınde ilk kez önemli bır gösteri öncesi kokteyl yapılmayacak. RP'li Kültür Bakanı Kahraman'ın. laiklik tartişmalannın yapıldığı dönemde bu karan alması, sanat ve kültür çevrelerinde tepkiyle karşılandı. Müzik ve tiyatro çevrelen, Atatürk'ün adının geçtığı bir kültür merkezine ıçki ve ikram yasağı getırilmesıru, Atatürk'ün anısına bir saygısızlık olarak değerlendirler. Tarihîmiz Meclis kitaphğında TÜREYKÖSE TBMM Kürüphanesi'nde 300 bin cikJe yakın kitap ile 60 bin cilde yakın süreH yayın bulunuyor. ANKARA- Türkiye Cumhuriyeti ta- rihiyle "yaşrt* TBMM Kütüphanesi, zengin koleksiyonuyla cumhuriyet ta- rihını bugünlere taşıyor. TBMM Kütüp- hanesi, 300 bin cıltlık kitap ve 60 bin ciltlik süreli yayın koleksiyonu ile Mil- li Kütüphane'den sonra ülkenın 2. bü- yük kütüphanesi özellığinı taşırken; Müdür AB Rıza Cihan "verdikleri hiz- mete karşm kadrolannın yetersizligin- den" yakındı. Cihan, "Kütüphanede 68 kişicahşryor. Yerflen hizmetgöz önû- ne ahnırsa bu sayı çok yetersiz. İngilte- re'de Avam Kamarası Kürüphanesi'nin 150 bin kitabı var, 170 kişi çalışıyor" dedı. 23 Nisan 1920'de TBMM açıldıktan sonra eylül ayında kurulan TBMM Kü- tüphanesi, yakın tanhın ızleri, kanıtla- n, belgelerinı bugünlere taşıyor. Sade- ce referans kitaplannın yer aldığı kü- tüphane katının altında, 4 katlık depo bulunuyor. Özel bir ısıtma ve havalan- dırma sistemiyle korunan yeraltındakı bu depoda neler yok ki? tstanbul'dakı Meclis-i Mebusan kütüphanesınden devredilen 5 bine yakın kitap, el yaz- ması kitaplar, 1784 tarihinde Fransız- ca yayımlanmış "Çin tmparatorlugu ". 1860 tanhinı taşıyan "Ekonomi Politik Tarihi," Türkıye'de cıkanlan ılk gaze- te olan Takvim-i Vfekayi'nin ilk sayısı... Kavgalann, küfurlenn, kurulup yıkı- lan hükümetlerin tutanaklan... Çeşitli gazetelerin arşıvleri, mikrofılmleri... Kütüphane Müdürü Alı Rıza Ci- han 'ınyaşamım "kitap,kütüphane sev- gö" yönlendirmiş. 1961 yılırida Fen Fa- kültesi 3. sınıf öğrencısı iken kütüpha- nede calışmaya baslayan Cihan. ışini çok sevince "2 yılını yaİap", Ehl ve Tarih Coğrafya Fakültesı kütüphanecilik bö- lümüne geçmış. Daha çok sosyal bi- limler ağırlıklı olan koleksiyonun üç- te bıri de yabancı dilde. Süreli yaym- lann yıpranmasmı önlemek ıçin 1963 yüında kurulan mikrofilm laboratuva- nnda öncelikle latin harflerine geçişe kadar yayımlanan tüm süreh yayınlar mıkrofilme çekilmiş. 50-60 el yazma- sı kıtabın da mikrofilmi çekilmiş. Ci- han, "Mikrofilmin ömrii 100 yıl sürü- yor. 100 yıl sonra yenklen mikrofilmin mikrofilmi çekilerek yayınlann ömrü uzaülıyor. Eski gazetelerin yıpranması- nı önlemek için gazeteleri vermiyonız, mikrofdmden okutuyoruz" dedı. Yuksekova çetesı oyku olduDİYARBAKIR (Cum- huriyet Bürosu) - Yukse- kova çetesıni ortay a çıkaran Jandarma tstihbaratçı Ast- subay Hüseyin Oğuz'un avukatı Yaşar Altürk, Yük- sekova çetesinı açık açık anlatamayınca, çeteyı öykü şeklinde kaleme aldı. Aylık ya>ımlanan Dı- yarbakır Baro dergisinde, Yuksekova çetesini "Bir Çetenin Kapalı Öyküsü" başlığıyla 4 sayfalıİc bır ya- zı ile anlatan avukat Al- türk, öyküsünde çeteyi or- taya çıkaran Astsubay Hü- seyin Oğuz'dan "sorgucu" diye söz ederken, itirafla- nyla çetenin ortaya çıkışı- • Aylık yayımlanan Diyarbakır Baro dergisinde, Yuksekova çetesini "Bir Çetenin Kapalı Öyküsü" başlığıyla 4 sayfalık bir yazı ile anlatan avukat Altürk, öyküsünde çeteyi ortaya çıkaran Astsubay Hüseyin Oğuz'dan "sorgucu" diye söz ediyor. na yardımcı olan PKK'lı itirafçı Kahraman Bil- giç'ten de "Ray-bonn göz- lüklü delikanlT şeklinde söz ediyor. Yaşar Altürk, öykünün ginşinde Hakkâri ve Yuk- sekova'da yaşananlan "Ya- kınlannı kaybedenler ne- yin ne olduğunu çok iyi bi- C G R I Işçi, Memur, Köylü, Esnaf, Öğrenci; Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Gürcü, Arap, Boşnak... Tüm Ulus ve Milliyetlerden; Alevi, Sünni Inançlardan HALKLARIMIZA... 1 MAYIS'TA Kayıpların, katliamlann, köy yakmalann, binlerce operasyonun; Ulusal onurumuzun ayaklar altına alınmasının; Işçi kıyımlannın, özelleştirmelerin, taşeronlaştırmalann; Gecekondu yıkımlannın, zindanlardaki katliamlann; 1 Mayıs 77,88,93,96 şehitlerinin ve çekilen acılann, baskılann, sömürü ve zulmün sorumlusu SUSURLUK'TAKİ DEVLETTEN HESAP SORMAK İÇİN; Adalet için; Söz, karar, örgütienme hakkımız için; Halk Anayasası için; Halklanmızın birliğini, gücünü dosta düşmana göstermek için; Pisliği temizlemek, Devrime yürümek için; BAĞIMSIZ, DEMOKRATİK, ÖZGÜR BİR TÜRKİYE'Yİ KAZANMAK için; CEPHE'YLE BİRLİKTEYİZ. ABİDE-I HÜRRİYET MEYDANI'NDAYIZ... HAKLAR VE ÖZGÜRLÜKLER PLATFORMU Not : Toplanma yeri PERPA arkası (PERPA Alt Yol) Tarih: 1 Mayıs 1997, Saat: 09.00 liyordu. Kaybolanlann ya- kinlan bazı kapılara uğra- mryor; bunun dışında çal- madık kapı bu-akmryordu" şeklinde özetliyor. Avukat Altürk, bu böl- gede uzun yıllardan beri adlan faili meçhul cinayet- lere, uyuşturucu ve silah kaçakçıhğına kanşan dev- let görevlilerini ortaya çı- karmaya çalışanlann "Te- rörte mücadeleye zarar ve- rir" gerekçesiyle önüne ba- zı üst düzey yetkitiler tara- ftndan duvar çekildiğini an- latıyor. Yuksekova'da yaşanan pisliklerin artık ayyuka çık- tığı bir zamanda sorgucu olarak adlandırdığı Astsu- bay Hüseyin Oğuz'un, ola- yın çözülmesi için komu- tanlan tarafından görevlen- dirildiğini belirten Altürk, çetenin ortaya çıkanlışını öyküsünde şöyle dile geti- nyor. "Sorgucu tarafından gözalüna ahnan Ray-bonn gözlüklü delikanlının bü- tün anlatımı fotoğraflandı, video kasete kaydedikH ve yer göstermeler yapbnldı. Ancak Ray-bonn gözlüklü defikanhherdefasında'Ba- na bir şey yapamazsınız' deyip duruyordu." Sorgucu tarafından ya- pılan soruşturmanm ta- mamlanıp dokümanlann il- gili yerlere iletilmesinden sonra sorgucunun bu göre- vinden alınıp daha pasif bir göreve verildiğinden söz eden Altürk, gelişmeleri şöyle anlatıyor: "Sorgucu soruşrurması- nı tamamladıktan sonra efindeki tüm bOguerivc Ray- bonn gözlüklü deükanlıyı savahga teslim etti. Soruş- turmayı yürüten savcıhk ise sorgucunun görevden ahn- masından sonra, resmi ev- raklarda sözü edflen video kasetleri ve ifadeleri ilgili verterden istedi. Ancak sa\- crya gelen yazıda 'Yok öy- le bir ifade, yok öyle bir kaset' denUryordu." Jandarma Genel Komu- tanı'nın Yuksekova olayı- na olan ilgisinin yöre ınsa- nı tarafından sevinçle kar- şılandığını öyküsünde an- latan avukat Yaşar Altürk. çetenin bazı çevreler tara- fından örtbas edilmesini anlattığı yazısını şöyle nok- talıyor "Birkaç kirli adam- la özdeştutuJamazdı öc\\çt Ama kirlilikler gizlen meye devam edilsey di. özdeşlik o zaman kurulurdu. Yargı bagunsız olsaydı, bir çete sonışturmasında bunca hengâmeyaşannıazdL Doğ- rudan doğruya savcılığa bağlı bir adli kolluk delille- re el koyar, çetenin üzerine ilk günden v^nlınü. Çete- yi koUayanlann ve hatta çe- tecilerin kanıüarla ulu or- ta oynama olanaklan da kalmazdı." POLİTİKA VE ÖTESİ MEHMED KEMAL Eğitimle Olup... | Sıvas'ın 1950 yılları, Latrf Mutlu'nun bir kitapçı; dükkânı var, ben askenm. Hepimiz bir baltaya sap ; olmak istiyoruz, aranıyofuz. 1950'den bu yana bir • 50 yı) geçmiş. Latrf Mutlu'nun bir üniversitesi var.; Ben, gazetelerde gezindım durdum. Latif Mutlu I kim mi? Ben de size tanıtmaya çalışayım: "Eğitim Düşünceleri, Dünyada ve Türkıye'de ; Yükseköğretim" adlı bir kitabın sahibi... Her işin ba- şı eğitim... Yıllardır bir işe gönül verdi. 1965 yılın- ; dan beri uğraş veriyor. Özel yüksekokullarda ge- ' nel sekreterlik, genel müdürlük yaptı. Kıbns'taözel ünıversite kurmak için girişimde bulundu. Izin aldı, fakat Ankara bunu onaylamadı. 1991 'de başlayıp üç yıl lstanbul Eğitim ve Kültür Vakfı'nı işletti, yü- rüttü. Halen bu vakfın yönetim kurulu başkanıdır. lstanbul Bilgi Üniversitesi'ni kurdu. Milletvekilliğine aday olduysa da kazanamadı. Sıvas'tan bu yana izlediğimiz dostumuz, şu sı- ralar Sokullu Mehmet Paşa'nın hayatını yazıyor. Latif Mutlu'nun kitabının adı kocaman bir cüm- le tutuyor: Eğitim Düşünceleri I Dünyada ve Tür- kiye'de Yüksek öğretım. Kitap adlan, bildiğimize göre kjsa olur; Latif Mutlu uzun tutmuş. Eğitim tanhimızde ız bırakanlan almış, imparator- lukta III. Selim'le başlıyor. Emrullah Efendi'yle (1868-1914) tamamlıyor. Cumhuriyet döneminde Mustafa Necati'yle başlıyor, Hasan Âli Yücel'le bitiyor. Hasan Âli Yücel'in Batı klasiklerinden 496 . cilt esen Türkçeye çevırttığinı yazıyor. Hasan Âli Yü- cel'e göre her işin başı eğitim ve öğretim. Planlı kalkınmaya 1960 yıhnda geçtik. Ama bu- güne kadar kalkınmadık. Latif Mutlu şöyle diyor: "196O'lı yıllarda planlı kalkınmaya geçtiğimiz günlerden bu yana uygulanan kalkınma planlan- nın, davet edilen dünya çapında kalkınma uzman- lannın verdikleri rapohann, uygulanan değişik kal- kınma yöntemlerinin işe yaramadığı görülmûştür. Ûretimde, tanmda topyekûn kalkınmada refah dü- zeyim'ızin hep düştüğûnü gördük. Başka ülkeierkal- kındığı halde biz geriledik. Komşulanmızın gerisi- ne düştük." Amerika ile yapılan Ekonomik Işbirliği Anlaşma- sı bir işe yaramadı. OECD'nin bir işe yaramadığını görüyoruz. Bir nükte: ; Camilerde okunan "mevlit" sonunda ülkemizin refahı ve mutluluğu için edilen dualar, Tann'ya ya- • kanşlar da yararlı olmadı. Çünkü kalkınmayı sağlayacak yetişmiş insan gü- cü yetersızdi. Makıne de öyle... Matbaayı 300 yıl gecikme ile almıştık. Eğitime 500 • yıl geç başlamıştık. Islahat Fermanı'nda gecikmiş- tik. Eğitim, eğitim... Hasan Âli Yücel'in Milli Eğitim Bakanlıgı döne-, minde dilimıze bu tenm (1940) girmiştı. Terbiye de- • mekti, terbiye anlamına geliyordu. Bazen eğitim, öğ- retım diye ikisini birlikte kullandığımız oluyordu. Eğitim ve öğretim konulannı içeren 290 sayfalık kitap, okunduğunda bütün tartışmalan kapsıyor. Latif Mutlu'ya şapka çıkarınz. BULMACA SEDAT YAŞAYAN •X 2 3 4 1 2 3 4 SOLDANSAĞAt 1/ Her şeyin bir amaçla behrlen- dığınıvebırama- cayöneldığınibe- nimseyen görûş. 2/ tri ve tombul kucak çocuğu .. tlkcl benjık 3/Bir ılimız... Üzümve- ren bıtkı. 4/ Gü- ney Amenka'da bü>'üksürülerha- linde yasayan ke- mıricıbırhayvan. 5/ Uçaklann yol- cu ındırip bindırdıklerı pıst... Uzaklık işareti. 6/ -| Adlan sıfat yapmakta kul- lanılanbiryapımekı...Za- ^ rara uğrama tehlıkesı. 7/ 3 Bırşeyinsayılabılenyada 4 ölçülebılen durumu. 8/Bir c nota.. Katılmış, ulanmış parça... Bır cetvel türü. 9/ " Gemınin kaplama tahtala- 7 n arasını üstüpü ile dol- 8 durup zıftleyerek su geçır- g mez duruma getırme ışı. \DKARIDAN AŞAĞIYA: M Gıysı, perde gıbi şeylerin ke- narlanna dıkılen kırmalı ya da büzgülü süs. 1İ Uluslararası Basın Enstıtüsü'nün sımgesı.. Atasözlerine dayanan didak- tık Çın şıin... Eski dilde su. 3/ Bakış... Enis Batur'un bir şi- ır kitabı. 4/ Bır görüntü, bır yaşantı ya da bır davranışm da- ha ıyi kavTanmasıru sağlamak için sımgelerle göz önünde can- landınp dıle getirme. 5/Bır nota... Bırleşmiş Mılletler'e bağ- lı bır kuruluş. 6/ lplıklenn boyanmak istenmeyen bölümle- nnin sanlarak boyaya bannlması yoluyla uygulanan bir tür bojama tekniğı... Usa vurma, yargılama ve anlama yetısi. 7/ Büyük bakraç. 8/ Temelı taklıde dayanan sözsüz oyun... Bağıt. 9/ Çıplak toprak.. 106 taşla oynanan bır oyun. Işçi ve işveren demokrotikleşme arayışında ŞÜKRANSONER Türkiye'nin rejimini tehdit eden so- runlar MGK'de görüşülürken, Anka- ra iktidar krizini yaşarken, tstan- bul'da, Şile'de bir otele kapanan iş- çi-işveren-bilim taraflan "demok- ratiklesme. endüsrri iüskfleri ve sen- dikabr" sorunlanna çıkış aradılar. Çı- kışın; Türkiye'dekı bütün demokra- si güçlerinin, güçlerini "demokrasi'' ortak paydasında buluşturmalann- da olduğu sonucuna vardılar. DtSK'e bağh Birlesik Metal-tş Sendikası'nın üç işçi konfederasyo- nu, TÎSK, işveren başkan ve temsil- cileri ile bilim insanlannı bir araya getirdiği Şile Resort Otel'dekı top- lantıyı açısında Sendika Başkanı AH Rıza tkismi yaşanan sonmlan çö- zebilmek için görüşbirliği gereksini- mi içinde olduklannın alnnı çizdi. Gö- rüşlerini ve toplantının amacını şöy- le özetledı: "Yasadığımrz sonınlan çözebU- mek için görüşlerimizi birbhinuzle paytaşmaya, tarüşmay a çok ihtiyacı- mızvar. thtiyacnnızvar çünkü, 2000ü yıllann arifesindc, ülkemizde hâlâ hokuk devletinin ve demokrasinin uygulanamadığını görayoruz. Yurt- tâşlar ve kurumlar olarak daha faz- la duyarfa ofanamızın gerektiğine ina- nryorum" DtSK Genel Başkanı Rıdvın Bu- dak. ilk koşulun demokratık denge- lerin olduğu ilişkiler biçimı, demok- raside buluşma olduğunu belirterek, başta sendikalar, bütün demokrasi güçlerinin "demokrasi*' ortaklığın- da buluşmalan, güçlerini birleştır- meleri halinde sorunlann hızla çö- zülebıleceğini, karşıt mücadelelerin durdurulabileceğini savundu. Rıdvan Budak, demokrasinin bü- tün kurumlanna sahıp olduğumuzu, ancak demokrasinin, sosyal devletin kalıntılan üzerinde yaşadığımızın altını çizerek, işlevsiz demokrasiyi işlevlı hale getirmenın koşullan üze- rinde durdu. Anayasal, siyasal, top- lumsal olumsuzluklann birözetini ya- parak, tek güç olan halkın gücünü iş- levli hale getirecek örgütienme so- runlannı anlattı. En doğal ve en ko- lay kaynaşma alanı sendikal örgüt- lenmede bile çok büyük güçlükler- le karşılaşıldığına bir ömek olarak bir yıl içinde 53 iş yennde örgütlenen Lastik-tş Sendikası'nın ancak 3 iş yerinde toplusözleşme hakkmı elde edebildiğini, 12 Eylül öncesindeböy- lesi bir örgütlenmede en az 40 üze- rinde işyerinde sözleşme yapılabi- lecek konuma gelindığini söyledı. Hak-tş Genel Başkanı Saüm Us- lu, Türkiye'nin darbe, muhtıralan tartıştığı önemli bir günde bir araya gelmeleri ve aynı sorunJan tartışma- lannm önemı üzerinde durdu. Önce- likle demokrasi kavram karmaşası- na açıklık getirilmesi ve son verilme- si zorunluluğuna işaret ederek görüş- lerini şöyle özetledı: "Demokrasi vargHrejimi değfldir. Türkiye'de siyaset acığı, demokrasi eksikliği vardır. SiyasettekL demok- rasideki boşluğu shasi partiler ve MGK kararlan ile kapatmak müm- kün değüdir. Mevcutsistemdeki taka- mkhğı styasi iktidar değişikliği ile aş- mak mumkün değüdir. Kesintisiz di- yalog, güven, i>i niyet, herkesi göze- ten bir adalet anla>ışı gerekudir." TİSK Başkanı Refik Baydur de- mokTasinin temelde bir kültür ve eği- tim sorunu olduğunu, demokrasinin kurumlaşmış olduğu ülkelerde yüz- lerce yıl anayasalarda değişiklik ya- pılmasına gereksinim duyulmazken, Türkiye'de herkesın kendisi için de- mokrasi, başkalan ıçin "hayır"yak- laşım ve kültürünün egemen olma- sının olumsuz sonuçlan üzerinde durdu. 21. yüzyıla kötü koşullarda gir- me kaygısının alnnı çizerek, kendı ke- simine, işverenlere dönük özeleşti- ri yaptı. Bir işlermede otomasyon 9 işçınin işıne son verilmesıni gerek- li kılıyorsa, toplumun bu 9 işçı için yenı iş alanlannı yaratma sonımlu- luğu bulunduğunu anımsattı. Demokratikleşme tartışmalannı açmak üzere, Tûrkiye'nin demok- ratik gelişmelerini ve bugünü özet- leyen bır tebliğ sunan Prof. Kemal Saybaşdı, tarih içindeki gehşıme ba- kılırsa umutlu bir tablo çızilebilece- ğini, Tanzimat, Meşrutıyet, Cumhu- riyet. tek parti ve çok parti aşamala- nnın gelişme sayılabileceğıni, an- cak bu gelişmenin çok yavaş oldu- ğunun altını çizdi. Askeri darbeler- deki gelişime de bakıldığında, mü- dahalelerin demokrasiyi getirme ge- rekçeleri ve siviller için geçici süre- lerle yapılmasının ve de içinde bu- lunduğumuz aşamada, önemli ne- denler bulunmasma rağmen askerler tarafından darbenin istenmemesinin önemli bir gelişme olduğunu söyle- dı. Tartışmalarda söz alanlardan Prof. Metin Kutal klasik demokrasiyi sı- nırlamayı amaçlamış bır anayasa, sendikal yasalar, yaşamın her ala- nında yasaklarla karşı karşıya bu- lunduğumuzun altını çizdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle