Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25 NİSAN 1997 CUMA CUMHURfYET SAYFA
KULTUR 15
Arturo Ripstein'ın son filmi, Meksika usulü 'Çılgın Aşk' çeşitlemesi
Çdlgın âşıklar ya da aşk çügmları' IstanbulFilmFestivalı'ninbirkaçyıl
önce sinemaseverlere tanıttıgı yönet-
menlerden Meksikah Arturo Ripste-
in'in, geçen yıl- 3 özel mansiyonla (en
iyi senaryo, müzik ve çevre düzeni dal-
lannda 3 Osella D'Oro ödülü) değer-
lendirildiği Venedik'in yanşma bölü-
münde hayli ilgı çeken, Portoriko Fes-
tivali'nde en iyi film ödülünü kazanan
ve Time okurlannca da 1996 'nın en iyi
dördüncü filmi seçilen son eserini so-
nunda görebıldim herkesten sonra:
"Profiındo Cannesi-Koyukırmızı''
1950'lerde gerçekten yaşanmış bir
olaya dayanan, 1969 Amerikan yapı-
mı, Leonard Kastle'ın yazıp Martin
Scorsese'nin yerine son anda yönet-
menliğini de ûstlendiği "The Honey-
moon Kiflers" filminin yeniden çevri-
mi olan "Koyııkırmızı''. çılgın âşık ya
da aşk çılgını, sıra dışı bir Meksikah çif-
tin, gereksiz vahşi cinayetler işleyerek
sürdûregeldiği lcanlı beraberliğinin öy-
küsü.
Kadm, iki çocuklu kötû biranne, ko-
ca memelerini zorla ellettiği hastalan-
na iğne yapmaktan aciz, beceriksiz bir
hemşire. Hedy Lamarr-/Charles Boyer
ilişkisini nakleden, pembe Hollyvvood
magazınlerine düşkün, fanatik bir
Charies Boyer hayranı, gazetelerin Gö-
nül Postası benzeri çöpçatan servisle-
rine başvurup fotoğraftan tamdığı er-
keklere evinde randevular veren, sinir-
leri laçka, cinselliğini doyasıya yaşa-
yamayan, ağzı kokan, kaba, hoyrat, ba-
kımsız, azgın ve katana gibi şişman bir
yalnız kalpler kulübü müdavimi Coral
Fabre (Regina Orozco).
Erkekse, peruksuz kalınca çirkinlik
kompleksine kapılan, arada sırada mig-
feni tutunca abıik sabuk, deli gibi söy-
lenen, seçkin Ispanyol şivesiyle konuş-
maya özenen, tatlı dilli, bakımlı, giyi-
mıne kuşamına düşkün, birtakım yaşlı
kadınlan bulup baştan çıkanp soyarak
Koyukırmızı
Profundo Carmesi /
Yönetmen: Arturo
Ripstein / Senaryo:
Paz Alicia
Garciadiego / Kamera:
Guillermo Granillo /
Müzik: David
Mansfield / Oyuncular:
Regina Orozco,
Oaniel Gimenez
Cacho, Marisa
Paredes, Patricia
Reyes Espindola,
Julîetta Egurrola,
Rosa Furman,
Veronica Merchant,
Sherilyn Gonzales /
1996 Meksika-Ispanya-
Fransa ortak yapımı
(Belge Film)
geçinen, pespaye bir jigolo, yûn de
ören, kel, kûçük üçkâğıtçı Nicolas Est-
rella (Daniel Gimenez Cacbo).
Sevgili Charies Boyer'sine benzetti-
ği, sapı silik Nicolas'a fena halde sev-
dalanan şişman Coral'ın ıki çocuğunu
kimsesizler yurdu bir manastıra bıraka-
rak bütûn parasını araklarmş olan Ni-
colas'm evine postu sermesi ve özel eş-
yalannı kanştınp ne mene biri olduğu-
nu anladiğı Nico'nun aslında ilk kan-
sının ölümündeki suç payını çakmasıy-
la teslim bayrağını çeker, kadın avcısı
ama baştan pek Coral'ı kabullenmeye
yanaşmayan erkek. Kişilik bakımından
oldukça zayıf Nico, onun uğruna kal-
bini parçalayarak çoculdanndan vaz-
geçen kadının büyük aşkından son de-
rece etkilenir. Kokusu ve bedeniyle ji-
golonun yaşamına, "Bu bizim kaderi-
miz" diyerek giren kadının yönetımin-
de yollara düşen çifrimiz, kentten ken-
te dolaşır. önceden saptanmış varlıklı.
erkeksiz, dul kadınlan ağlanna düşürüp
avlayacaklan gezilerini sürdürûr. Ne
var ki şişman da, çirkin de olsa seven
kadın kıskanır ve kıskanç Coral'ın yaş-
lanmaktan dertli, geçkin taze Juanita'yı
(Julietta Egurroia) fare zehiriyle öldür-
mesi ûzerine, Tann'nın lütfuyla (ya da
şeytanın sayesınde!) birleşen bu sıra dı-
şı çiftin, Juanita'nın arabasıyla süren
ölümcül, kanlı ve dehşetengız seriive-
ni, gitgide vites değiştirerek grotesk bir
trajedi boyutiannda devam edecektir...
Pek savunulacak yanı olmayan bir fi-
nale bağlanan "Koyularmızı'', kahra-
manlanmızın yalanlanna, mantıksız
davranışlanna, hayallerine, yanlış anla-
malanna. giderilmeyen arzulanna da-
yanan öyküsûnü yer yer arapsaçına dö-
nûştüren, karmaşık bir tarzda görûnrû-
lenmiş. Dumanı henûz tûten festivali-
mızden hemen hatırlanacak Luis Bu-
nuel ustanın Meksika dönemi kimi
filmlerini çağnştıran bir çizgide yol
alarak dolaşkan bir yörûngeye oturan
"Koyukınnızın
da, ahşılmışın tersine,
Festivalden kalan4
Devrim Çocukları'194O'lı yıllann sonu, 1950'li
yıllann başında. Avustralya'da
olanaksız bir işçi sınıfi devrimi-
nin düşlerini kuran, sosyalizme
gönül vermiş, Sydneyli güzel, ay-
dın ve militan bir genç kız olan
Joan Fraser'la (harika Judy D«-
vtet-«oguk «avaş gereği. kapita--
list dünyanin medya tekellerinctT
sûrekli kara çalınan Sovyetler
Birliği lideri YosifStalin'ın karşı-
IıkJı mektuplaşarak başlayan ve
sözûm ona Stalin'in ölümüne ne-
den olan hayali ilişkisini, tarihsel
gerçeklere oturtarak konu edinen,
Avustralya yapımı. şirin siyasal
taşlama fı lmi 'Chfldren ofthe Re-
volution-Devrim Çocuklan' da
festivalden arta kalarak piyasayı
şenlendiren filmlerden birbaşka-
sı.
İki haftadır Alkazar'da gösteri-
len 'Devrim Çocuklan'nda yol-
daş Stalın'e yazdığı mektuplara
günün birinde cevap alarak Mos-
kova'ya davet edilen ateşli sos-
yalist, seksi ve çekici dilber Jo-
an"m koşa koşa gittiği Mosko-
va'da, hayranı ve tutkunu olduğu,
Yosif Visaryonoviç Cugaşvili
Stalin hazretleriyle geçirdiği aşk
gecesi, Kremlin'de mevzilenmiş
Beria, Malenkov, Kruşçef çete-
.şiyle KGB ve bir muhbir ordusu-
ftun hizmet ettiği, yaşlanmaktan
ölesiye korkan, sigarayı bıraktı-
ğındân sinirleri tepesinde; zaten
sağlığı bozuk, hafiye ruhlu, uç-
kuruna düşkün, despot Sovyetler
Birliği diktatörünün ölümüne
yol açınca(!), çaresiz gerisin ge-
Tİ ülkesine döner Sydneyli güzel
militan Joan, tabii hamile olarak.
Children of the
Revolution
Yönetmen,
senaryo: Peter
Duncan / Kamera:,
Martin McGrath/
Müzik: Nigel
VVestlake /
Oyuncular: Judy
Davis, Sam Neill,
F. Murray
Abraham, Richard
Roxburgn, Rachel
Griffiths, Geoffrey
Rush, John Gaden
/1996 Avustralya
(Kılıç Film)
örnek alınası, güzel, çekici, iyi ve ya-
kışıklı kahramanlar yerine, alabildiği-
ne itici, şişman ya da kel, gereksiz ci-
nayetlerini sürdürerek ellerini kana bu-
ladıkca zıvanadan çıkan, adeta aşkJan-
ru cinayetleriyle besleyen, üşütük. rezil,
sapkm bir çifti karşımıza getiriyor yö-
netmen Arturo Ripstein.
Ripstein'in kendine özgü, "cehen-
nemsi" evrenini oluşturan, ev ve aile
gibi iki temel temasını yerden yere vur-
mak için birebirbu korloınç çılgın âşık-
lann. şamatacı Quentin Tarantino - be-
zirgân OfivtrStonetezgâhından çıkma
"Natural Born Kiflers''ın doğuştan
katıl ve suçlu genç kahramanlanndan
farkh boyutlarda seyreden
serüvenleri, aile düzenini
parçalara ayınyor. Kan ve
cinayetlerle birbirine bağ-
lanan çılgın âşıklar, gide-
rek kendilerini ihbar edip
yıllarca hapse tıkılmaktan-
sa tıpkı vahşi birer hayvan
gibi arkalanndan ateş edi-
lerek vurulmayı seçen, ka-
fayı yemiş, ebedi suç or-
taklanna dönüşüyor final-
de.
Ötedenberi ona tutkun solcu
Welch'le ('Shine'la parlayan Ge-
oflrey Rush) evlenip aile kuran;
hem Avustralya, hem de KGB he-
sabına çalışıp ikili oynayan ajan
Sam Neill'le beraberliğini de ra-
fa kaldıran Joan Frasenmız. 9 ay
sonra Stalin'den peydahladığı kü-
çûk Joe'yu doğurup sıkı bir dev-
rimci olarak yetiştirmeye kararlı-
dır. Ancak komünizmin borusu,
yetersiz uygulayıcılann elinde
gitgide ötmez olunca, dünyanın
gidişi ötekı sisteme dümen kır-
dıkça. hapishaneye girmeyi ço-
cukluğundan beri seven küçük
Joe'nun devrimciliği de hayale
dönüşür ve Stalin'in ailesini kat-
lettirdiği Letonya kökenli. polis
bir kızla (Rachel Griffiths) sevi-
şerek evlenen, oğul Joe Welch
(Richard Rcnburgh) de ola ola.
polis-gardiyan sendikasının med-
yatik lideri olur çıkar...
Kara-kızıl komedi
Hukuk eğitiminden kamera ar-
kasına kaymış, Avustralyalı Pe-
ter Duncan'ın, hayatı boyunca
inançlı bir solcu ve Komünist
Parti üyesi olmuş kendi büyükba-
basının yaşamından esinJenerek
senaryosunu yazıp yönetmenli-
ğini de ûstlendiği ilk filmi 'Dev-
rim Çocuklan', soguk savaş dö-
neminin kızışmaya başladığı
1950'lerden 1990'lann Avustral-
yası'na kadar uzanan bir zaman
diliminde geçen, bildik bazı ta-
rihsel veri-gerçeklerle kurgusal
olanı, komediyle trajediyi har-
manlayan ve yer yer sevimli ola-
bilen bir kara (daha doğrusu rek-
lamlardaki gibi 'kızıl') komedi
denemesi.
Körü körüne birdüşünceye(or-
taklaşmacılığa) bağlı kalarak
kendi inandığı ideallerle ilkele-
rin, oğlunun yaşamırü da yönlen-
dirmesini arzu eden bir anneyle
oğlunun, Stalin'in de araya kay-
naştınldığı öyküsûnü yenilir yu-
tulur ve çekilir hale getirmeye uğ-
raşan yazar-yönetmen Peter Dun-
can'ın çabalan,ilginç bir çıkış
noktasından pek öteye gidemiyor
ne yazık ki.
'Eskî tüfekJer'i sarakaya alan,
Stalin'Ie ve dönemiyle dalgasını
geçen bir yaklaşımın ürunü olan
'Devrim Çocuklan', hayli eğlen-
celi, şakacı olma iddiasmdaki, hi-
civden güldürüye yol alan, hafif
ve uçan fantezi sayılabilirse de
bütün ömürlerini sosyalistdüşün-
ce ve ilkelere hasretmiş, bu uğur-
da çok itilip kakılıp hapsedilmiş.
acı çekmiş eski kuşaklan da yer
yer rencide edebilir belki. Buruk
buruk gülümseten, aşm karika-
türize edilmiş, son tahlilde çok da
kjymeti harbiyesi bulunmayan
bir fantezi nıyetine ve parlak
oyuncu kadrosunun yüzü suyu
hürmetine seyredilebilir 'Devrim
Çocuklan'.
Dante'ırin cehennemine yolculuk1970'lerdeyaklaşık 10yıl boyunca mo-
da olan ve Hollywood yapımcılannı ihya
eden felaket fBmJeri' yeniden hortluyor
gûnümüzde. Mevsim başındaki o her şe-
yi emip savurarak koca bir eyaleti silindir
gibiezen, devasa, korkunç bir hortumun
parmalına dolanarak içine çekildiğimiz fir-
hna "Twister"dan ya da birkaç ay öncesi-
nin, Manhattan'ı New Jersey'e bağlayan
bir denizaltı tünelinde sıkışıp kalmış bir
gnıp çaresiz insanm, köstebekler gibi kur-
hılma çırpınışlannı seyrettiğimiz "Day-
Jighfdan sonra, bugün gösterime giren
"Dante's Peak-Dante Yanardağı'' da, bü-
yük olasılıkla gişede yanardağ gibi patla-
hıaya aday, türün görkemli, yeni bir örne-
l Sylvester Staüone'un sevgilisinin boş-
^uğa düşüşüne engel olamadığı "CKfflıan-
jger- Dağcı"daki gibi, James Bond'luktan
volkanolojist- jeolog'luğa transfer kahra-
îmanımız Pierce Brosnan'ın sevdiği kadı-
hıı kraterde kaybetmesiyle başlayan "Dan-
ite Yanardağı'', felaket filmi türünün stan-
fdart reçete ve klişelerini uygulayarak ge-
ılişijor.
i Yani karakterlerin tanıtılmasıyla birlik-
İte felaket öncesi dununun betimlenmesi-
jniıı ardından, uykusundan öfkeyle uyan-
jma belırtileri gösteren bir yanardağın ya-
4naandakj, 20bin nüfuslu, cennet gibi kü-
D a n t e Y a n a r d a ğ ı
Dante'S Peak / Yönetmen: Roger Donaldson /
Senaryo: Leslie Bohem / Kamera: Andrzej Bartkowiak /
Müzik. John Frizzel, Tema: James Newton Hovvard /
Oyuncular: Pierce Brosnan, Linda Hamilton, Charies
Hallahan, Jeremy Foley / 1997 ABD (UIP)
çük bir kente, yörede meydana gelen bir-
takım sismik olaylan araştırmak göreviy-
le gelen uzman kahramanınuzın uyanla-
rının yetkililerce dikkate alınmaması üze-
rine genlimli bir bekleyişten sonra patiak
veren, göstere göstere geliyorum diyen bir
felaket ve her türlü acil tahliye planını,
alarmı filan dınJemeyen yanardağın patla-
maya başlamasıyla bir anda ortalığm mah-
şerimsi bir kızgın lav, kaya, zehirli gaz,
magma cehennemine dönüşmesi...
Üstelik şimdilik sadece boğazını temiz-
lemiş. şarkısına daha başlamamıştır bile,
koskocaman, doğal bir saatli bombayı an-
dıran Dante'nin Doruğuyanardağı! Perde-
den üstümüze yağan, kor halınde kaya, taş
bombanlımanı, sülfürdioksit bulutlan, iri-
li ufaklı deprem sarsmtılan altında. lav ır-
maklanyla volkanik cüruflann yayılıp her
yanı kaplamasını dehşetle ve ister istemez
kapılinan birpanik duygusu içinde izledı-
ğimiz, 100 milyon dolara mal olmuş bu
yepyeni, gözahcı HoIIyvvood seyirliğinde,
yanardağ uzmanı kahramanımızın kocasız
kalmış, kahve işleten, iki çocuklu, beledı-
ye başkanıyla (Linda Hamilton) kınştır-
ması ve onlan volkanik patlamanın şerrin-
den kurtarması da tabii ki kaçınılmazdır...
Aslında karakterizasyonu, dramatizas-
yonu, malum mutlu sonla noktalanan ko-
nusu filan biryana filmin asıl lokomotifı,
belgeselimsi, gerçekçi aynntılanyla vol-
kan patlaması doğal felaketinin bütün şid-
det ve tahribarını yansıtan, Digital Doma-
in imzalı, dijital canlandırma ve özel gör-
sel efekt becerisi. Jeoloji eğitiminden son-
ra sinemacı olmuş, Avustralya kökenli yö-
netmen Roger Donaldson'un dijital-bilgı-
sayar teknolojisinin olanaklanyla. uzman-
bilim adamı danışmanlann katkısıyla ko-
tardığı "Dante Yanardağı'', insanın çare-
siz kaldığı, hayatın en korkunç ve esraren-
giz doğal afetlerinden volkanik patlama-
lan, hayal gücünü sonuna kadar zorlaya-
rak görüntülemenin üstesinden gelen, fe-
laket fîlmi-action bulamacı, çok spektakü-
ler bir üstün yapım.
Yanardağlar üstüne çektiği belgeselle-
nyle tanınan Fransız yerbilimci-sinemacı
Haroun TazJefTin fımlerinden çarpıcı özel
efektleriyle aynlan "Dante Yanardağı'',
dağda kıstınlıp mahsur kalmış kahraman-
lanmızla birlikte kızgın lavlann üstünden
arabayla geçtiğimiz, yeraltı gazlannın bü-
tün balıklan haşlayıp metali bile eriten bir
asit gölüne çevirdiği suda tekne gezisi yap-
tığımız, tonlarca kayanın sıkıştınp ezerek
tabuta dönüştürdüğü arabada klostrofobik
terler döktüğumüz dehşet ve heyecan da-
kikalanndan sonra mutlu sona eriştiğimiz,
birinci sınıf bir doğal afet seyirliği sayıla-
bilir.
Baştan sona, gişeye yönelik bir sirk şa-
matası ve özel efekt şenliği havasında sey-
reden, '1990'lann en gösterişli felaket fü-
mi' reklam sloganıyla etiketlenen bu fil-
min kronik Nero kompleksini (Andre Ba-
zin'e göre seyircinin korkunç boyutlarda-
ki şiddetten, tahribattan, kıyımdan sinsi
biçimde haz alması demek Nero komp-
leksi) gıdıklayacağı sinemaseverlerden il-
gi göreceği muhakkak, sonuçta her ne
kadar biz fazlaca önemsemesek de.
Aşk ve cinayet
Bu infâzda, kel jîgolo-
nun peruğu polisin izniy-
le Nico'nun başındadır ve
"Bu en mutlu günûm" di-
yen şişman Coral da bile
isteye kurşunu yiyip Ni-
co'sunun yanı başına dev-
rilir, kurumaya yüz tut-
muş, çorak bir dere yata-
ğında
Kuşkusuz resmi nikâh-
tan daha sıkı bir şekilde,
ürkünç cinayetlerin ortak-
lığıyla birbirine düğüm-
lenmiş bu çılgın âşık çe-
şitlemesi, Ripstein'ın en
önemli filmleri arasında
öne geçemese de, kuşku-
suz antolojilere girecek ni-
telikte kimi sahneler içeri-
yoryine de: Nico'yla ikin-
ci kurbanı olan, ateist ve
anarşist yaşlı kadın dostu-
nun uyanlannı dikkate al-
mayan, soflı, yalnız ve ka-
çık dulun (Almodovar'ın
gözde oyunculanndan
Marisa Paredes), beyaz
gelirdikJer içinde, mezar-
lıktaki gerçeküstücü evli-
liği ya da üçüncü kurba-
nın, hurda birgaraj sahibi,
şirin, küçük bir kız çocu-
ğu annesi olan, akıllı, gü-
zel, genç dul Rebecca'nın
(Veronica Merchant) kür-
taj sırasında vahşice öldü-
rülmesi gibi.
Sonunda her zaman im-
kânsız ve mutsuz bir fina-
le varan, günahkâr aşk he-
yecanının anaforuna ka-
pılmış, giderek aşkJan uğ-
runa öldüren, şişman ve
kel iki sevgilinin bu doku-
naklı öyküsü, Bunuel'e
asistanlık ederek başladı-
ğı, 30 yılı aşkm yönetmen-
lik kariyerinde sürekli in-
sanın yüreğinde çörekJen-
miş birtakım "korkulan,
arzulan, umutlan, hayal-
leri" görüntülere dökme-
ye çabalamış, insandaki
evrensel birtakım "gizli
boigeleri'' biteviye deşip
araştırmış, gûnümüzde
çağdaş Meksika sineması-
nm en önemli ustası sayı-
lan Arturo Ripstein'ın
elinde, seyircinin belleğin-
de sonradan koyan, tuhaf,
kekremsi bir tat bırakan,
farklı, otantik, duyarlı, sar-
sıcı, etkileyici bir melod-
rama dönüşmüş ki breh
breh! Özetle Ripstein im-
zalı, Meksika usulü bu
"Çılgın Aşk" çeşitlemesi,
haftanın filmi nitelemesi-
ni hak eden, kuşkusuz bas-
makalıp HoIIyvvood eğ-
lenceliklerine yeğlenecek,
ilginç bir "terdh" olabilir.
İltıan Selçuk'a saygı gecesi
• KültürServisi-
Atatürkçü Duşünce
Derneği, 28 nisan
pazartesi akşamı saat
19.00'dallhan
Selçuk'a saygı gecesi
düzenliyor. Turhan
Selçuk, Halit Çelenk,
Canan Eronat, Uluç
Gürkan ve Mustafa
Balbay'ın katılacağı
gecede sanatçılardan
da Bülben Uz, Rutkay
Aziz, Ömer Yılmaz,
Tuncer Tercan ve Nejat Yavaşoğullan yer alıyor.
Devlet Resim Heykel Müzesi Operet Sahnesi'nde
gerçekleşecek etkinlik kapsamında Ayşe Akınsal ve
Rüştü Asyalı da bir sunuş gerçekleştirecek.
Orhan Barlas'm tiyatro ve
sinema söyleşisi
• Kültür Servisi - Yazar, tiyatro ve sinema
eleştirmeni Orhan Barlas yann saat 14.00'te Adam
Kitabevi'nde okurlanyla buluşuyor. Barlas söyleşide,
"Tiyatro ve sinema can mı çekişiyor" sorusunu
tartışacak/293 41 05)
AFA Dünya Krtap Günü'nü kutiadı
• KüMr Servisi - AFA Kjtabevı geçen yıl UNESCO
tarafından Dünya Kitap Gunü olarak belirlenen 23
Nisan'ı okurlanyla kutiadı. Shakespeare ve
Cervantes'in doğum günleri olması nedeniyle
belirlenen gün kapsamında AFA Kitabevi gün içinde
kitap alan okurlanna çiçek hediye etti. Yetkililer
önümüzdeki yıl da Kitap Günü kapsamında
okurlanna bir yazann imzalı kitaplannı hediye
etmeyi planlıyor.
ABD-Akadem* Folk Müzik
Ödülleri dagıtridı
• UNIVERSAL
CtTY(AA)-ABD'de
bu yıl 32.'si
düzenlenen Akademik
Folk Müzik Ödüllen
dün gece düzenlenen
bir törenle dağıtıldı.
Törende, en iyi erkek
sanatçi ödülünü
George Strait alırken,
en iyi kadın sanatçı
ödülü Patty
Loveless'm oldu. Ödül
alan diğer yapıt ve sanatçılar şöyle: En İyi Albüm:
"Blue Clear Sky" (George Strait), En İyi Şarkı:
"Blue" (LeAnn Rimes), En İyi Erkek Sanatçı: George
Strait, En İyi Kadın Sanatçı: Patty Loveless, En İyi
Grup: Sawyer Brown, En İyi Düet: Brooks and Dunn,
En iyi Yeni Erkek Sanatçı: Trace Adkins, En tyi Yeni
Kadın Sanatçı LeAnn Rimes, En İyi Video Klip: J
Think About You (Collin Raye).
İKlfV'den Dilimize Sahip Çıkalınf
acıkotırumu
Cültür Servisi - lstanbul Kız Lisesi Eğitim Vakfi,
30 nisan tarihinde Sami Karaören'in oturum
başkanlığını yaptığı bir açıkoturum düzenliyor. Prof.
Dr. Bedia Akarsu, Necati Cumalı, Prof. Dr. Tahsin
Yücel ve Sami Karaören'in konuşmacı olarak
katıldığı 'Dilimize Sahip Çıkalun' başhklı
açıkoturum saat 14.30'da Kadıköy Caddebostan
Kültür Merkezi'nde yapılacak. İKLEV aynca, kitap
okuma alışkanlığını yaygınlaştırmak amacıyla
faaliyete geçirdiği Açık Hava Kitaplığı'nın açılışını
26 nisanda yapacak.
'Atatürk'ten Günümüze
Cumhupbaşkanlarıımz'
• ESKİŞEHİR (AA) - Eskişehir'de "Atatürk'ten
Günümüze Cumhurbaşkanlanmız" konulu fotoğraf
sergisi açıldı. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk
Bayramı dolayısıyla Tepebaşı Belediyesi'nce
düzenlenen sergide, 72 fotoğraf bulunuyor. Fotoğraf
sanatçısı Ali Ekber Kapıkıran'ın özel albümünden
seçilen yapıtlardan oluşan sergide,
cumhurbaşkaniannm Eskişehir ve değişik yörelerde
çekilmış fotoğraflan yer alıyor.
Yüksel Özen'in son resimteri
• Kültür Servisi-
Yüksel Özen'in "Insan"
başhldı resim sergisi 17
mayıs tarihine dek Tem
Sanat Galerisi'nde
izleyicilerin beğenisine
sunuluyor. Altıncı
kişisel sergisini açan
sanatçı, figürlerinde
detaya yöneldiğini ve
figüratif yapılanma
süreçleriyle birlikte
geometrik bir düzenlemenin oluşumunun da
resimlerinde yer aldığını vurguluyor. Bu geometrik
biçimlemenrn, figüre mekân oluştururken çizginin
organik yapılanmasına karşıtlık getiren bir oluşum
gösterdiğini belirten sanatçı, aynca geometrik
düzenlemelerinin zaman zaman çok devingen
olduğunu da dile getiriyor. Sanatçının daha önceki
resimlerinde açık-koyu arasına giren, bazen onlan
yırtan gerilim için bir uzlaşma önerisi olmuştu.
Şimdiyse, bu çizgiselljk figürsel oluşuma
dönüşmekte. Yüksel Özen'i gerek soyut gerekse
figüratif çalışmalannda şimdiye kadar hep renksiz
renkleriyle tammıştık. Bu sergide organik-inorganik
yapılanmanın getirdiği dinamizme bir de çok renkli
dokusal parçalann girdiğini görüyoruz.
BUGUN
• AKSANAT'ta saat 12.30'da Puccini'nin Tosca'
adlı operası laserdiscten izlenebilir. 'Harnlet' adlı
oyun da saat 19.30'da sahneleniyor.
• ANADOLU AYDDVLANMA VAKFI
TOPLANTILARI kapsamında saat 20.30'da Metin
Bobaroğlu'nun katıldığı felsefe toplantısı izlenebilir.
• İDÎL KÜLTÜR MERKEZl'nde saat 15 00 ve
19.00'da Milcho Manchevski'nin 'Yağmurdan Önce'
adlı filmi izlenebilir.
• tDSO ÇOCUK KOROSUsaat 19.00'da Hikmet
Şimşek yönetiminde bir konser verecek.
• tSTANBUL DEVLET OPERA VE BALESİ saat
19.00'da 'Müzıkallerden Seçmeler'i sahneliyor.
• İZMTR ÇOCUK VE GENÇLİK KOROSU saat
19.30'da CRR Konser Salonu'nda Çinuçen
Tannkorur'un 45. bestecilik yılı dolayısıyla Nursal
Ünsal Birtek yönetiminde bir konser verecek.
• BAKIRKÖY BELEDtYE Th'ATROLARI Nâzım
Kültürevi"nde saat 20.30'da Kuğular Şarkı Söylemez
adJı oyunu sergiliyor.
• EYLÜL MÜZtK KULÜBÜ'nde 'Bas Şarkılan'
dinlenebilir.
• SAHAF CAFE KÜLTÜR MERKEZİ nde saat
19.00'da Sinan Dülger ve Melih Atalay'ın hazırladığı
'Çürük Yumurta Ikizleri' başhklı gösteri izlenebilir.