23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 NİSAN 1997 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Örtülü ödenek Savcı: Parsadan Çiller'i dolandırdı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Dışışleri Bakanı Tansu Çiüer'i, başbakanhğı döneminde 5.5 milyar dolan- dırdığ,mı söyleyen Selçuk Parsadan \e arkadaşlannın yargılandığı mahkemenin savcısı, Çiller'in dolandınl- dığım kabul etti. Ankara 9. Ceza Mahkeme- si'nde görülen davanın dünkü duruşmasına sanıklar katıl- mazken avukatlar hazır bu- lundu. Duruşmada dosyanın esası hakkında görüşü soru- lan Savcı Kadri Söğüdüoğhı. sanıklann Parsadan öncülü- ğünde, hiçbır ticari ve sosyal etkinliği bulunmayan 2 ayn ışyerini ırtibat bürosu olarak kullandıklannı söyledi. Par- sadan'ın 2 Kasım 1995'te emekli Orgeneral NecdetÖz- torun kimliği altında Başba- kanlığı arayarak, "Atatürkçü bir oluşum" içın yardım iste- mınde bulunduğu ve bu iste- min kabul edildiğini kayde- den Söğütlüoğlu, Parsa- dan'ın, Çiller'in Özel Kalem Müdürü Akın İstanbulluyla bağlantı kurarak 5 milyar 500 milyon lirayı sanıklardan MukadderBalkan aracıhğıy- la aldığını vurguladı. Söğüt- lüoğlu. Parsadan ile kardeşi Hüseyin Cahit Parsadan'ın "bir kanıu kurum ve kurulu- şunu araç olarak kullanmak suretiyle diğer bir kamu ku- rum ve kunıluşunu dolandır- dtklan" gerekçesiyle 6'şar yıldan 10'ar yıla kadar hapis cezalanyla cezalandınlmala- nnı istedi. Savcı, sanıklardan Mukadder Balkan hakkında suça iştirak ettiği gerekçesiy- le 3 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası, sanık Ali Yiğitoğlu hakkında da beraat karan v e- rilmesini istedi. Duruşmada söz alan sanık avukatlanndan Levent Yur- dakul, müdahil hazine avuka- tının, önceki celselerde örtü- lü ödenekten samklara 5.5 .milyar lıraödenip ödenmedi- " ğini Başbakanlık tan soraca- ğını belirttiğı haJde böyle bir belgenm dosyaya ibraz edil- mediğini belirterek, konunun Başbakanlık'tan sorulmasını istedi. Bu istem. mahkeme heyeti tarafindan kabul edil- medi. Mahkeme, savunma için avukatlara süre verilmesini kararlaştırarak duruşmayı er- teledi. Taburcu edildi Manken Ş.A.'nın durumu iyi İstanbul Haber Servisi - GATA Haydarpaşa Hastane- si Nöroşirürji Bölümü Baş- kanı Tabip Albay Prof. Dr. Korkut Alkan'ın kadın has- talara cinsel tacizde bulun- duğu yolundaki iddialan or- taya çıkarmak amacıyla Söz Fato'daprogramı için "konu mankenliği'' yapan ve önce- ki akşam intihara kalkışan Ş.A. dün gizlice taburcu edildi. Beşiktaş Fulya Cadde- si'ndeki evinde 30 tablet "Speh/um" hapı içerek inti- hara kalkışan Ş.A., Şişli Et- fal Hastanesi'ndeki ilk teda- visinin ardından yakınlan ve Eran Tapan tarafindan Al- man Hastanesi'ne kaldınl- mıştı. Hastane yetkilileri, ha- yati tehlikeyi atlatan Ş.A.'nın bilincinin açık ol- duğunu kaydettiler. Bu ara- da Ş.A.. dün akşam saatle- rinde yattığı Alman Hasta- nesi'nden gizlice taburcu edildi. Ş.A. bir süre önce Eran Tapan'ın manken nişanlısı- na tacizde bulunduğu öne sürülen Dr. Korkut Alkan'ı gizli kamerayla göriintüle- mış. konu günlerce kamu- oyunda tartışılmıştı. Ş.A., Kanal D'de programın ya- yımlanmasından önce ken- disine vaat edilen parayı ala- madığı gerekçesiyle Show TV'de Reha Muhtar'a, taci- ze kendisinin neden olduğu- nu anlatmıştı. Söz Fato'da programının yapımcısı Fat- ma Girik ise genç kız hak- kında "iftira ve gerçeğe ayto- n davranmak suretiyle tdşi- lik haklaruıa saldın" iddi- asıyla suç duyurusunda bu- lunmuştu. Yakınlan ise Ş.A.'nın televizyonda ve ba- sında yer almasının ardından büyük bir sıkıntı içine girdi- ğini anlatmışlardı. Eğitimciler ve kitle örgütlerinden ilköğretimde Arapça ve Kuran okutulmasına tepki 'Seçmeli ders bir aldatmaca'İstanbul Haber Servisi - 8 yıllık temel eğitime geçilmesi çalışmalannı yürüten DYP'li Milli Eğitim Bakanı Mehmet Sağiam'ın, ilköğretim okullanna seçmeli Kuran ve Arapça dersi konulacagı yönündeki açıklaması tepkilere neden oldu. Eğitimciler, bilim adamlan ve demokratik kitle örgütleri uygulamayı, laik ve çağdaş eğitime karşı bir tuzak olarak değerlendirdiler. Çağdaş Eğitim Vakfı (ÇEV) Başkanı Gülseven Yaşar, çocuklann, yaşadığı çağa uygun bir eğitim almalan gerektiğini belirterek "Üköğretiın çağındaki çocuklara Arapça ezberietilerek bir yere varuamaz. Çocuklann özgür, çağdaş ve aydmlanmacı yetişmesini istemeyenler, özgür düşünceyle yetişmeven çocuğun çok kolay köle olacağuu biliyor \e bu nedenle gerici eğitime yönetiyortar" diye konuştu. Eğitim-Sen Eğitim Sekreteri Cemal Ünlü de ilköğretimin seçmeli Kuran ve Arapça dersleri ile sulandınlmasına kesinlikle karşı olduklanru belirterek bunun bir • Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğretim üyesi Rafat Okçabol ilköğretimde Kuran ve Arapça dersi verilmesinin eğitsel değil, siyasi kaygılardan kaynaklandığını belirtti. Eğit-Der Genel Başkaru Mustafa Gazalcı ise ilköğretime Kuran ve Arapça seçmeli ders konulmasının iki kanalh eğitimi devlet zoruyla yaptırmak anlamına geldiğini söyledi. tuzak olduğunu söyledi. Cemal Ünlü, temel eğitim cağındaki çocuklar üzerinde psikolojik baskı uygulanmaya çalışıldığını belirterek "Çocuklar tartışmava açık, aydmlanmacı bir eğitim almalıdır. Oysa Kuran üzerinde tartışma olmaz. Bu baskı yaranr" dedi. Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğretim üyesi Rrfat Okçabol ise temel eğitimin dini inançlardan bağımsız olması gerektiğini, ilköğretimde Kuran ve Arapça dersi verilmesinin "eğitsel değfl, siyasi kaygüardan" kaynaklandığını söyledi. Okçabol. "Bu uygulama eğitim değil, çocuklan küçük yaşta şeriatçı olmaya yöneltecek bir şartlandırma ve be>in yıkamadır" diye konuştu. İstanbul Kadın Kuruluşlan Birliği Yürütme Kurulu da koalisyon ortaklannın. 8 yıllık temel eğitim konusunda uzlaşabilmek için bulduklan formülden büyük kaygı duyduğunu bildirdi. 45 kadın kuruluşundan oluşan birliğin yürütme kurulu adına yapılan yazılı açıklamada şöyle denildi: "Seçmeli ders olarak konulacagı söylenen Arapça ve Kuran dersleri, Rabıta adlı dinci örgütün öngördüğü uluslararası stratejilerie örtüştüğü için. uzlaşma formülü tehlikeli bir adımdır. Rabıta'nın 1976'da Pakistan'da düzenlediği bir uluslararası kongrede aldığı ve bazı İslam ülkelerinde uygulatabildiği kararlann kaygüannuzı haklı çıkardığım düşünüyor, sorumlu mercileri uyarmayı bir ödev biliyoruz." CHP Parti Meclisi üyesi ve Eğit-Der Genel Başkanı Mustafa Gazalcı da "Seçmeli de bir akiatmacadır. Küçük yerieşim yerlerinde hiçbir çocuk ve veli 'Kuran, Arapça derslerini seçmiyorum' diyemez. Üstelik din dersleri de önce seçmeli, sonra zonınlu olmuştur" diyerek tepkisini dile getirdi. tlköğretime Kuran ve Arapça seçmeli ders konulmasının iki kanallı eğitimi devlet zoruyla yaptırmak anlamına geldiğini söyleyen Mustafa Gazalcı, "Osmanh'nın eğitim anlayışı budur. Bugfinkü durumdan daha kötü olur" dedi. Zorunlu eğitimin 8 yıla çıkanlmasıyla İHL'nin kapatılmasınm amaçlanmadığını belirten Gazalcı, "İHL lLse olarak eğramini sürdürecek" görüşünü dile getirdi. Eski TÜSlAD Başkanı Halis Komili de 8 yıllık zorunlu temel eğitimin Türkiye için bir zorunluluk olduğunu, konunun siyasi tartışmalardan uzak değerlendirilmesi gerektiğini belirterek "Tarüşmayı bu boyuta çekmek, konuyu çok küçütanektir. Konuya bilimsel yaklaşmak gerekir" dedi. Telefon dinleme ÖDPsuç duyurusunda bulunamadı İstanbul Haber Servisi - Ozgüriük ve Dayanışma Partisi''nin (ÖDP), emniyetin telefonlan dinlemesinin yasalara a> kın olduğunu gerekçe göstererek dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, bu karara izin veren DGM savcılan Nusret Demiral ve Ülkü Coşkun hakkında İstanbul DGM'ye yapmak istediği suç duyumsu sonuçsuz kaldı. Başsavcımn toplanrıda olması nedeniyle düekçeyi vereme\en ODP Genel Başkanı Ufuk Uras, İçişleri Bakanı'nın, faili meçhul cinayetlere kurban giden liğur Mumcu, Behçet Cantürk, Ömer Lütfü Topal, Musa Anter, Tank Ümit, Savas Buldan. Çetin Emeç ve diğerierinin de telefonlannın dinlenip dinlenmediği sorusunu yanıtjamasını istedi. (Fotoğraf: HÜLYATOPCU ÇAUŞMA BAKANI NECATİ ÇELtK w Tkti(Iar baskı altında 9 ANTALYA (Cumhurryet) - Ça- lışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Necati Çelik, iktidann baskı altın- da olduğunu ve yargısız infaz yap- maya zorlandığmı öne sürdü. Çe- lik, MGK kararlanna herkesin ka- tıldığını, ancak irticai faaliyetlerle mücadele edılirken suçsuz insan- lann rahatsız edilmemesi ve bu ko- nuda imam-hatiplilerin suçlanma- ması gerektiği söyledi. Iş ve Işçi Bulma Kuru- mu (IBBK) ile Dünya Bankası Ekonomik Kal- kınma Enstitüsü tarafin- dan ortaklaşa düzenlenen "İstihdam ve Eğitim Fon- lan Uluslararası Konfe- ransı"na katılan Necati Çelik, toplantı sonunda gazetecilerin sorulannı yanıtladı. Çelik, RP olarak 8 yıllık eğitimden yana ol- duklannı ve 2000 yılında da 11 yıllık temel eğitime geçilmesini de destek- ledikrini vurguladı. MGK kararlannın bazılan hak- kında referandum yapıl- masına katılıp katılmadı- ğı şeklindeki soruya Çelik şu yanıtı verdi: "MGK'nin Bakanlar Kurulu'na bildirdiği ka- rarlann hemen tümüne herkes katılır. İrticai faali- yetleri desteklemek hiç kimsenin haddi değildir. Kimsenin böyle bir niyeti ve ey lemi söz konu- su değildir. Nevar ki irticaifaaliyet- lerde ûnam-hatiplileri ve diğer in- sanlan birbirinden ayırmak la- zun." Çelik, demokratik sistemin ye- terince işletilmediğini vurgulaya- rak, yargı bağımsızlığınm da tar- tışıldığından yakındı. TBD YÖNETtM KURULU^NDAN ÇAĞRI ' Siyasete din karışmasın' ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Türk Belediyecilik Derneği (TBD) yönetim kurulu üyeleri, heykellere tüküren ya da gazete büfelerini kald\ran belediyecilik anlayışma karşı olduklannı belirte- rek, "Bekdiyelere siyaset, siyasete din kanstmlmasın" çağnsını yap- tılar. TBD'nin dün düzenlediği basın ÇASOD Ydmaz Güney'i andı SOD) üyeleri, Yümaz Güney'in doğumgünü nedeniyk dün Emek Sineması önûn- de bir araya gelerek anma toplanüsı dfizenkdi. EtkinHkte 'Yıbnaz Güne> Yaşı- jw' yazılı bir bez, balonlar aracıhğryla ÇASOD üyeleri ve sinemaseverierin alkış- lan eşfiğinde gökv üzüne salındı. ÇASOD Başkanı Nur Sürer, >aptığı açıklamada, "Ydmaz Güney Türkiye'nin en büvük ovuncusuydu, en büyük sinemacısıvdı, en bü>ükyazan>dı. Ki ki Türidye'de doğmuş* dedl (Fotoğraf: KADER TüGLA) toplantısında konuşan TBD Genel Koordinatörü RaifOktay. yerel yö- netim anlayışının gelişmesine kat- kıda bulunmak ve halkı yerel yö- netimler konusunda bılgilendirme- yi amaçladıklarını kaydetti. TBD Yönetim Kurulu üyesi emekli vali Orhan Pirler, 35 yıldır belediyele- rin yetkisinin arttınlamadığını be- lirtti. Yerel idarelerin yetkisinin ge- nişlememesine neden olarak, siyasilerin buna inanması, üst düzey yöneticilerin elle- rindeki olanaklan devretmek istememelerini gösteren Pir- ler, "İmar yetkisinin de bü- yüksehir belediyelerine veril- mesi hem çarpık kentleşmeye hem de siyasi baskıya yol açar" dedi. Niğde Belediye Başkanı A. Oğuz Ozmen de çağdaş belediyecilik anlayışını iste- diklerini belirterek, "Heyitel- lerin yüzüne tüküren bir be- lediye istemiyoruz. Gazete büfelerini kaküran >a da Tak- sim'e cami yapma>a çalışan bir belediye başkanı istemi- yoruz. Beİediyeye siyaset, si- yasete din kanştırümasın" dedi. TBD'ce hazırlanan "belediyelerde özkaynak ya- ranlması ve vergi ıslahr ko- nusundaki önenlerin yer al- dığı sonuç bildirgesi, hükü- met vetkililerine sunulacak. Budak 'Telefon dinleyen şerefsizdir' ADANA (Cumhuriyet Güney İDeri Bürosu) - DtSK Genel Başkanı Rıd- van Budak, sorunlara par- lamentoda çözüm getiri- lemediğini ve ülkenin şe- riatla darbe arasına sıkış- tınldığını vurgulayarak Türkiye'nin kendini aşa- mayan, kıskanç, üretim- den uzak siyasetçi tipin- den kurtulması gerektiği- ni söyledi. Telefonlann dinlenme- sini "edepsizlik" ve "şe- refsiztik" diye nitelendiren Budak, "•Başörtüsünü si- yasete aletedenlerin Allah belasuu versin" dedi. Tekstil Işçileri Sendika- sı tarafindan Adana'da DSt tesislerinde başlatılan "bölge yönetici temsilci eğitim seminerTnın açılı- şında konuşan DİSK Ge- nel Başkanı Rıdvart Bu- dak, kötüleme, karalama ve eleştiriye oturan siya- set anlayışı değişmedikçe, daha halkçı. daha emek- ten, kitlelerden yana yön- temler konulmadıkça so- runlann çözülemeyeceği- ni belirtti. Budak, RP'nin yüzde 10 oyu bulunduğunu, al- dığı diğer yüzde 10 oyun başka siyasetçilerin çö- züm getirmemesı yüzün- den verildiğini kaydede- rek şöyle konuştu: "Müslümanbğı kimse RP'den öğrenmeyecek. Se- nin ne haddine! Bu vüzde 10'un kıymetini bil. İrticai düzeni dayatma. Din ve i- nanç Allah'la kul arasında otduğu zaman güzeldir. Başörtüsünü siyasete alet edenlerin Allah belasuu versin. Enflasyonu, işsizli- ği çözemeyeceksin.'" Telefon dinlemenın de- mokrasilerde "edepsiztik"' olduğunu anlatan Rıdvan Budak, "De\1et adına edepsizliğe izin vermeye- ceğiz. Hiç kimse telefoıüa- n dinletemez. Benün tele- fonumu dinleyen şerefsiz- dir. Devleti rayından çıkar- nuşlar. Bu hükümet bu ÜV- keve hafıf kalrvor'* dedi. ÖRÜŞI ÜMİT ZİLELİ Gazeteler günlerdir yazıyor: "Gözler Milli Güvenlik Kurulu'nda!.." Manşetler hep aynı konuyu işliyor "Ortam gergin", "Askerin sabn taşıyor", "Ankara ısını- yoti.." Bir "darbe" korkusu ki sormayın gitsin!.. Peki, niçin bu noktaya gelindi?.. Niçin Türkiye "Ya şenatya darbe" ikile- mine sürüklenmek isteniyor? Yanrt, 28 şubatta yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplarrtısından sonra bugüne kadar ya- şanan gelişmelerde yatıyor. MGK toplantısında alman kararlann altına keıtıen imza atan Başbakan Erba- kan bu kararlan, iki hafta sonra yapılan Bakanlar Kurulu toplantısından dajethı- zıyla geçirmişti. Yaptığı açıklamalar ise Erbakan ve Refah Partisi'ni yakından ta- nıyanlarcatebessümle karşılanmış, saf- diller arasında ise hayret uyandırmıştı!.. En Atatürkçü onlardı, İBDA-C, Hizbullah gibi irtica örgütlerine en karşı olan yine onlardı!.. MGK kararlan harfiyen uygulanacak- tı, ama kısa, orta ve uzun vadelerde uy- gulanacaktı!.. Gerçek niyetleri çok çabuk ortaya çık- tı. Önce partinin ağzı laf yapan mılletve- kiileri konuşmaya başladı. Hasan Hüse- yin Ceylan, 'bir toplum nastl provoke edilir' konulu imtihanı başanyla verdi! Çanakkale Şehitlerini AnmaGecesi'nde yaptığı konuşmada söyledikleri ibret bel- gesi niteliği taşıyordu. Ceylan'a göre, "Çanakkale Savaşı'nda şehit olan 400 bin kişinin yansı sanklı ve türbanlıydı. HalkınGücüL Üsfe/(7c Said-i Nursi 'nin talebeleriydi- lert.." Aynı gecede Ipek Yolu isimli mü- zik grubu tarafindan 'çarşaflı bacılan kı- yam ve cihada' çağıran şarkı da bu ko- nuşmanın üzerine tüy dikti!.. Hemen er- tesi gün yapılan "Çanakkale Savaşı'nda 55 bin şehit verildi" açıklaması da Cey- lan'ı hiç etkilemedi. Mesaj verilmişti. Bu yolda söylenen yalanlar da, şehitlere ya- pılan saygısızlık da mübah sayılırdı!... O dönemlerde Said-i Nursi'ye Ingittere'den geldiği belirtilen 200 bin altın olayı da arada kaynadı gitti!.. Refah Partisi'nin ileri gelenleri toplumu olabildiğince 'saf gördükleri için millet- vekillerinin konuşmalannın partiye male- dilemeyeceğini söyleyip işin içinden sıy- rılma yoluna gittiler. Ama Erbakan'ın Meclis grubundayaptığı konuşmaen saf vatandaşın biletüylerini ürpertecek nite- likteydi. Erbakan, konuşmasında toplu- mu ikiye bölüyor, "dinine bağlı, şehitliği bilen, ı'nanan insanlar" tanımını yapıyor, kendilerinden olmayanı dışlıyor, adeta ülkeyi bir din kavgasına sürükleyecek düşmanlıktohumlannı ekiyordu. Grubun basına kapalı bölümünde de imam ha- tip okullarının orta bölümlerini kapattır- mayacağını söylüyordu. Nitekim birkaç gün sonra Genel Sekreter Oğuzhan Asiltürk akıllara durgunluk veren bir açıklama yaptı. Erbakan'ın MGK karar- lannı değil, bu kararlann Bakanlar Kuru- lu'na gitmesi için hazırlanan belgeyi im- zaladığını söyledi!.. Asiltürk'ün, Sabah gazetesinden Fatih Çekirge'yle yaptığı röportajda söylediği şu sözler de Refah Partisi'nin tavnnı netleştiriyor. "Irticanın önlenmesine engel olacakdiye ilim irfan yuvalannı kapatmak hiç olmaz (...) Biz Is- lamı yaşanan hayattan sileceğiz derier- se, Refah Partı's/sonuna kadarmücade- te eder ve kazanır." Görüldüğü gibi Refah Partisi, liderleri ve kurmaylarından başlayarak ortamı gerginleştirmek için her türiü yolu deni- yor. Iktidara demokratik yoldan, yani li- derierinin deyişiyle 'kansız' gelenler, na- sıl gidecekleri konusunda ipuçlan veri- yori.. Demokrat olmayı, "demokrasiyi yok edeceklerini, din devleti kuracakla- nnı" açık açık ilan etmekten çekinmeyen demokrasi düşmanlarını desteklemek zanneden bir kısım medya mensubu ise inanılmaz bir körlükle gaflet uykusunu sürdürüyor. Refah Partisi'nin, çağdaşlık yolunda en temel adım olan 8 yıllık ke- sintisiz eğitimi abuk subuk formüllerle sulandırma gayretini bile ciddiye alarak prim veriyori.. Uzlaşma ve hoşgörü adı- na ülkeyi çağdışı bir rejime sürüklemek isteyenlere göz yumuyor!.. Satılık kalemlere gelince... Onlar, yeni bağlandıkları kapıda, 'Erbakan'ın Kral Fahd a, Rafsancani 'ye hiç benzemedi- ğini, hepimiz gibi cumhuriyet kuşağı üyesi olduğunu, nüfusunun yüzde 987 Müslüman olan Tün<iye'de, siyasete de- mokrat-Müslüman modelinin oturtul- ması gerektiğini' hiç utanıp sıkılmadan yazmaya devam ediyor. Hele bir tanesi ipin ucunu iyice kaçınp, 'Refah Parti- si'nin Türkiye'yi Avrvpa Birliği'ne soka- cak iki partiden biri olduğunu, eğer Re- fah Partisi iktidardan düşürülürse ger- çek karanlık günlehn başlayacağını' ilan etmekten sakınmıyon1 .. Kolkola girmiş bu ittifak, cumhuriyeti boğma girişimlerini açık açık sürdürür- ken, karşı çıkan yurtsever aydınlar, na- muslu kalemler susturulmaya, sindiril- meye; olmadı, karalanmaya çalışılıyor. Yapılan uyanlar 'darbeye davefrye'çığlık- lanyla karşılanıyor. Birtüriü 'ele geçihle- meyen' ondu ile dindar kesimi karşı kar- şıya getiımek için senaryolar yazılıyor!.. Ama bir şeyi fena halde gözden kaçın- yorlar. Şeriat mı-darbe mi ikilemine mahkûm edilmek istenen Türk halkı seçimini çok- tan yaptı. Aydınlanmadan, çağdaşlıktan yana tavır koydu. Refahlı Asiltürk'ün ağ- zıyla söylersek, "Biz çağdışı bir rejimi getireceğiz, Atatürk devnmlerini yaşa- nan hayattan sileceğiz derlerse, Türk halkı dişiyle, tımağıyla mücadele eder ve kazanır!.." Uğur Mumcu Komisyonu Yılbaş'la ilgili iddialar REFAHYOL'u telaşlandırdı • DYP'li Yılbaş'ın adam öldürttüğü iddialannın tutanaklardan çıkanlması istemi ANAP ve CHP'li üyelerin itirazı üzerine reddedildi. CHP'li Eşref Erdem, Yılbaş hakkında suç duyurusunda bulunulmasını istedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - PKK itirafçılan Murat Demir ve Murat İpek'in, Van valiliği döne- minde DYP'li Mahmut Yıl- baş'ın emriyle 3 kişiyi öl- dürdükleri yönündeki ifade- ler iktidar ortakJannı telaş- landırdı. RP'li Komisyon Başkanı Ersönmez Yarbay, PKK itirafçılan Murat De- mir ve Murat İpek'in, Van valisi olduğu dönemde DYP'li Mahmut Yılbaş'ın emriyle 3 kişiyi öldürdük- leri yönündeki komisyona verdikleri ifadeler için "Her söylenen şeye itibar edeme- yiz" derken DYP'li üye Ah- met Bilgiç. söz konusu iddi- alann tutanaklardan çıkanl- masını istedi. Ancak ANAP ve CHP'li üyelerin itirazı üzerine iddialann tutanak- lardan çıkanlması reddedil- di. CHP'li EşrefErdem, iti- rafçılann ifade tutanaklan- nın Susurluk Araştırma Ko- misyonu'na da gönderilme- si gerektiğini belirtirken, DYP'li Yılbaş hakkında da suç duyurusunda bulunul- masını istedi. Yarbay, Ipek ve Demir'in ifade tutanaklannın önceki gün Cumhuriyet'te yayım- lanmasının ardından dün yaptığı açıklamada, bu ifa- delerin basında yer alması- nın doğru olmayacağı görü- şünü savundu. Tutanaklann komisyondan sızmadığını birkaç kez vurgulayan Yar- bay, "Bunlar sadece iddi- athr. tspaüanmış değildir. Senarv'olar içi doldumlrna- dığı sürece doğru değildir'' görüşünü savundu. Gazete- cilerin, haberlerin 'yorum- suz ve tutanaklara dayalı' olarak verildiğini anımsat- ması üzerine de Yarbay, "Bu tür haberler basında yer almamah. Çünkü o ar- kadaşunız (MahmutYılbaş) zan altında kalmışûr,düzeit- mek zor oluyor" diye ko- nuştu. Ipek ve Demir'in ifa- delerinin Mumcu cinayeti ile ilgisi olmadığını belirten Yarbay, bu konunun TBMM Susurluk Araştırma Komis- yonu'nun görev alanına gir- diğini savundu. Gazetecile- rin, Susurluk Araştırma Ko- misyonu'na başvuruda bu- lunup bulunulmadığı yö- nündeki bir sorusuna da, "Tabii komisyonumuz bu konuda bügi vermistir'' de- mekle yetındi. Demir ve İpek'in Yılbaş'ı suçlayan ifade tutanaklan- nın basında yer alması DYP'yi de kanştırdı. DYP grup başkanvekilleri baş- kanlığında Yılbaş ve DYP'li komisyon üyesi Ahmet Bü- giçtoplanarak durum değer- lendirmesi yaptılar. Daha sonra komisyona gelen Bil- giç, gazetecilerin önünde RP'li Yarbay'a. Demir ve İpek'in ifadesine başvuru- lan toplantıya neden çağnl- madığını sordu. Bilgiç, bu kişilerin 'suçlu' olduğunu ve komisyonun bu kişileri ihbar etmesi gerekirken başka bir mekânda ifadele- rine başvurulmasını doğru bulmadığmı belirtti. Ahnan bilgiye göre. Mumcu Ko- misyonu'nda itirafçılann, Yılbaş'ın kendılerine adam öldürrtüğüne ilışkin iddiala- nnın da yer aldığı ifadelerin tutanaklardan çıkanlması istemi tartısma yarattı. DYP'li üye Bilgiç'in, tuta- naklann iptaline ilişkin ısra- nna ANAP ve CHP'li üye- ler şiddetle karşı çıktı. CHP'li Eşref Erdem, tuta- naklann iptalinin söz konu- su olamayacağını belirte- rek, "Aksine, itirafçriannce- tekrfe ilgili kkUalannuı yer aldığı tutanaklann iptali bir yana, bunlann Susurluk Komisyonu'na da verilmesi gerekryor" dedi. Mumcu cı- nayetinın soruşturmasına katılan dönemin emniyetçi- lenni de dinleyen Komis- yon, dün aynca değerlendir- melerinı almak üzere done- min başbakan ı, Cumhur- başkanı Süleyman Demi- rd'den de randevu talep et- ti. E\Tnûr'den ttiraf Cumhuriyet'in ele geçir- diği tutanaklara göre, MİT Kontr-Terör Daire Başkam Mehmet Eymür, Mumcu Araştırma Komisyonu'na verdiği ifadede. Türkiye'de terörün 'sektör' haline gel- diğini, istihbarat örgütleri arasında da bundan kazanç elde edenlenn bulunduğu- nu söyledi. Eymür. DYP'li Yılbaş üe birlıkte birçok ki- şi hakkında suçlamalarda bulunan itirafçılann Emni- yet Genel Müdürlüğü İstih- barat Daire Başkan Yardım- cısı Hanefi Ava tarafindan yönlendirildiğini ileri sür- dü. TBMM'ye yarın sunulacak Susurluk raporuna son nokta konuluyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Muhalefetin mu- halefet şerhi koymaya hazır- landığı TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu ra- porunun yann TBMM Baş- kanhğı'na verilebileceği bildirildi. Yasadışı örgütlenmelerin sıralandığı raporda, aranan ya da suçlu kişilerin devlet kunımlanyla yakın ilişkisi- ne dikkat çekilerek, 'devlet içinde çete örgürJenmesi ol- duğu' saptamasına yer ve- rildiği bildirildi. Cete örgüt- lenmesinin 1980 öncesine dayandığı görüşüne yer ve- rilen raporda, üstü kapalı olarak ANAP hükümetleri döneminin sorumlu tutul- duğu öğrenildi. Komisyon raporunda örnek olay ola- rak da, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'm başbakanh- ğı döneminde Isviçre'de ka- rapara aklayıcılannın katıl- dığı toplantılara bürokrat ve bakanlann gönderilmesi gösterildi. Komisyon dün yaptığı toplantıda rapora son biçi- mini verdi. Bu akşam mat- baaya gönderilmesi bekle- nen raporda, Susurluk kaza- sından sonra İçişleri Bakan- lığı'ndan istifa etmek zo- runda kalan DYP Elazığ Milletvekili Mehmet Ağar ile Susurluk skandalının odağına yerleşen isimlerden DYP Şanhurfa Milletvekili Sedat Edip Bucak'ın doku- nulmazhk fezlekelerinin bir an önce Meclis'e gönderil- mesi gerektiği görüşüne yer verildi. Komisyon üye- lerinin Sedat Bucak hakkın- da suç duyurusunda bulu- nulması konusunda hemen hemen uzlaştıklan, ancak iktidar milletvekillerinin Ağar hakkında suç duyuru- sunda bulunulmasına karşı çıktıklan bildirildi. Susurluk kazasının 3 ay- n konu başlığı altında ince- lendiği raporda, Abdullah Çath'nın iş ortağj ve arka- daşı HalukKırcı-Ömer Lüt- fü Topal bağlantısına da dikkat çekildi. Raporda, ko- misyona verdiği bilgilerle mahkemede verdiği ifade çelişen Gaziantep TV'nin sahibi Mehmet Ali Yaprak ile Yaprak'ı önce gözaltına alıp daha sonra serbest bıra- kan görevliler hakkında suç duyurusunda bulunulması gerektiği vurgulandı. Ra- porda, devlet içindeki çete örgütlenmelerine 12 Eylül dönemi de bağlantılandın- larak, Abdullah Çath'nın eşi Meral Çath'nın komis- yona verdiği U 12 Eylül'den sonra eşim 1 gecede yurtdı- şına çıktı" ifadesı örnek o- lay olarak gösterildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle