Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2 NİSAN 1997 ÇARŞAMBA
12 DIZIYAZI
^ diplomat
/ bizi bize
/ anlatıyor
Hazırlayan. ÖZCEN ACAR
'Bizler,Atatürk
koriusunda
siz Türklerikıskanıyoruz'
Polonya Büyükelçisi Wojciech Hensel 'in Lehçeye çevirdiği
Yaşar Kemal 'in 'Binboğalar Efsanesi' Polonya'da20 bin sattı
P
olonya Büyükelçiliği; Ankara"da, tam
Kavaklıdere kavşağında Kuğulu Park'ın
karşı köşesindedir. Duvarlan dibinde
yürüyen başkentlilerin imrendiği bu
büyükelçilik arazisini Atatürk Polonya
hükümetıne armağan etmekle kalmamış, temeline
imzasını da atmıştır. Polonya Büyükelçisi Wojciech
Hensel. bundan dolayı degil. ama başka nedenlerle
"Biz Lehler, Atatürk konusunda Türkleri
kıskanıyoruz" diyor. Büyükelçi ile söyleşimizi. şu
anda büyük bır onanm geçiren Ata yadigân bu
binada Türkçe olarak yaptık.
- Sayın Büyükelçi, Türidye'ye ilk kez hangi yd
gddiniz? "
İlk kez 1972'de Türk Dil Kurultayı için gelmiştim. O
zaman Varşova Ünıversıtesf nde Türkoloji
Bölümü'nde çalışıyordum.
- Yanılmıyorsam Nâam Hikmet'in eşi Münevver
Hanım o zaman Varşova L nhersitesi'ndeki
görevinden aynlmış olmalıydı.
Bir yıl önce aynlmıştı. Ben 1966'da mezun oldum.
Düzen değiştikten sonra ülkemizde bazı mali
sıkıntılarımız oldu. Özellikle yüksek eğitimde bütçe
smırlıydı. Şimdi artık, en zordönemi geçirdik. Son
yıllarda iyi ekonomık gelişmeler var. Bu arada
bilime de daha fazla para gelmeye başladı. Özellikle
bu yıl bütçesi daha iyi. Bilim alanında ve egitim
alanında Türkiye ile daha sıkı bir işbirliği içine
ginnek niyetindeyiz. Geçenlerde, Mitli Egitim
Bakanımız Türkiye'de bir sergi açtı. Tarihte böyle
bir şey ilk kez oluyor. Şimdi Türk Milli Egitim
Bakanı'nın ziyaretı bekleniyor. Bu yıl. Türk
öğrencilerine geçen yıldan daha fazla burs verilecek.
Şimdıye değin verilen burslar kısa süreli idi. Artık
çeşitli konularda 4-5 yıl süreli burslar vereceğiz. .
Özellikle Orta Doğu \e Boğaziçi üniversiteleri için.
Bu burslann iki üike arasında daha iyi yakınlaşma
sağlayacağına inanıyorum.
- 1972'de gekfignizde neler yapünız, ne kadar
kakünız?
Ben o zaman az kaldım. Yanılmıyorsam iki hafta
kadar. Dil kurultayı vardı. Ondan sonra tstanbul'a
gittim. tstanbul'da edebiyatçılarla tanıştım. Onlann
arasında Necati Cumah, Aziz Nesin, Yaşar KemaL
Demirtas, Ceyhun vardı. Ondan sonra ben biraz
çeviri yaptım. En önemlisi Yaşar Kemal'in
"Binboğalar Efcanesi" idi. Birçok öykünün yanı sıra
ürkiye'nin gelişmesi biraz
dengesizdir. Bunu hem sarsmtıh
artışta hem de bölgeler arasındaki
büyük farklarda görebiliriz.
Türkiye'nin batısı çok daha fazla,
çok daha hızlı gelişmiş, öteki
bölgeler ise geri kalmıştır. Eğer
îstanbul başkent olarak kalsaydı,
durum belki daha vahim olurdu.
Başkentin Ankara'ya geçmesi biraz
iyi olmuştur.
Necati Cumalı'dan. Muzaffer Buyrukçu'dan
çevinler yaptım.
- 1972'den sonra geldiniz mi tekrar?
l_976'da turist olarak, 1978'de tstanbul
Üniversitesi'ne burslu olarak geldim. 8 ay kadar
kaldım. 8 aylık bir burstu. Ondan sonra 1980 yılında
Istanbul'daki Polonya Başkonsolosluğu'nda üç ay
çevirmen olarak çalıştım. Bizim üniversite ile
Dışişleri Bakanlığı arasında bir anlaşma vardı. Yaz
aylannda üniversite elemanlan için staj gibi bir
olanak sağlandı. 1982"den başlayarak, birkaç kez
Türkiye'deki şantiyelerimizde. örneğin Yatağan,
Kemerköy santrallannda bulundum. Taa 1989 yılına
kadar... Ancak ben uzun süre kalamıyordum. 6 ay ya
da 1 yıl gibi. Çünkü sürekli üniversitede
görevliydim. Sürekli olarak buraya 1993 yılında
büyükelçi unvanı ile geldim.
- Türkiye ile Polonya arasındaki ilişkileri o zaman bir
Türkotog, bir çevirmen, bugün büyükelçiliğinizin
başında bir diplomat olarak izliyorsunuz. Türkiye ile
Polonya arasındaki ilişkileri eskisiyle kayarlar
mısınız?
Ekonomik ilişkilerimiz oldukça iyiydi. Özellikle
70'li ve 80"li yıllarda. Çünkü biz Türkiye'de termik
santrallan inşa etmeye başlamıştık. tlk yaptığunız
tesis Tunçbilek Santralı idi. Bunu Almanlarla
birlikte yapmıştık. Ondan sonra tek başımıza
Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy'ü yaptık. Bundan
başka Pendik Gemi Tersanesi'nde de ortak işlerimiz
vardı. Kültürel ilişkilerimiz, özellikle müzik ve
plastik sanatlarda da iyiydi. Ara sıra Polonya
filmleri de gösteriliyordu. Siyasal açıdan pek bir şey
yoktu. Sorun yoktu. Diyalog da yoktu. Çünkü
dönem demirperde dönemi idi. Dolayısıyla çok
ender zıyaretler yapılıyordu. O dönemde yüksek
düzeydeki tek ziyaret. bizim eski başbakanımızın
1974 yılında Türkiye'ye gelişi idi. Fakat bunun iade-
i ziyareti yapılmadı. Kültür bakanlannm yanı sıra
ticaret, sanayi bakanlan gelip gidiyorlardı. Başkaca
bir şey yoktu. Şimdi durum çok farklı. Bizde düzen
değiştikten sonra, artık biz Türkiye'ye daha fazla
yaİonlaştık. Şimdi diyaloğumuz çeşitli alanlarda çok
sıkı bir biçimde sürüyor. Bu arada siyasal
diyaloğumuz \-ar. Bildiğiniz gibi dışişleri
bakanlanndan başka. şimdiye değin
cumhurbaşkanlan düzeyinde de ziyaretler yapıldı.
1993'te Demirel Polonya'ya girti. 1994'te Lech
Vaiesa buraya geldı.
- Bunlar hep sirin zamanınızda oldu. degil mi?
Evet, bunlann hepsi benim büyükelçiliğim
zamanında oldu. Şimdi bu yıl içinde Demirel tekrar
Polonya'ya gıdecek. Bu arada bir danışma kurulu
oluşturuldu. Kurul şimdiye değin 2 kez toplandı.
Birinci toplantı 1995'te Polonya'da, geçen yıl da
Türkiye'de yapıldı. Türkiye ile birçok anlaşma
arasında yeni bir dostluk anlaşması imzalandı.
Bunun dışında yatınmlann teşviki, çifte
vergilenmenin önlenmesi, savunma sanayii gibi
anlaşmalar da imzalandı.
- Eskiden geldiğiniz ya da en uzun kakhğınız dönem
Türkiyesi ile bugünkü Türkiye'yi toplunısal açıdan
kıyaslayabilir misiniz?
tlk geldiğımde Türkiye kesinlikle fakirdi. Yaşam
düzeyi düşüktü. Bunu çeşitli gözlemlerle
doğrulayabılırsiniz. Bildiğiniz gibi Îstanbul
yakınlannda bir Polonezköyümüz var. 6O'li yıllarda
orada yaşayanlara tapu verilmiştir. Ondan önce
bütün toprak Çartorisld ailesine aitti. Oradaki
Lehler topraklannı satmak için birkaç yıl
uğraşmışlardı. Bir bölümü o kadar yoksul yaşıyordu
ki orayı terk etmeye. topraklannı satmaya karar
vermişlerdi. Oysa orada kalanlar şimdi çok zengin
oldular. Onlar eskiden tanmla. şimdi sadece turizm
ile uğraşıyorlar. Kalanlar çok zengin oldu. Toprak
müthış pahalandı. Eskiden çiftliklerini satanlar
şimdi geri dönmek ıstiyorlar. Fakat artık olanağı
yok, iş işten çoktan geçti. Bu. bır gelışmeyi
gösteriyor. Benim bulunduğum 70'li yıllann
sonunda Türkiye gerçekten yokluklar dönemini
yaşıyordu. Benzin kuyruklan vardı. Ben o zaman
sigara kullanırdım. Hiç unutmuyorum, Ankara'ya
geldiğımde, Kızılay'daki Tekel bayiinden iki paket
sigara almak için 2 ya da 3 saat beklerdim
kuyrukta... Benzin kuyruklannı da anımsıyorum.
zorunda kahyor. Sanıyorum bu duruma gerek
Türkiye'nin büyük kentlerine göç edenlerde olduğu
kadar, gerek yabancı ülkelere gidenler arasında da
bolca rastlanıyor. Küçük yerlerden gelen insanlar,
daha kapalı bir hayat yaşıyorlar.
- Bu geleneklerin din açısından genişlemesi, siyasal
havanın da etkisiyle hızlanınış olabüir mi? Siyasal bir
gelişme. yani laikliğe ters düşen bir gelişme olarak
göziemlenebilir mi?
- Ben kışisel olarak Türkiye'de böyle bir tehlike
görmüyorum. Benim gibi bir diplomatın "tehfike"
demesi yanlış olur. Fakat ben böyle bir şeye
inanamıyonım. Çünkü Türkiye'deki laikleşme o
kadar büyük baskı ile yapılmadı. Dolayıs\yla
karşıdan gelen tepki o kadar güçlü değil ve
aşınlıklara gitmiyor. Şimdi îstanbul, Ankara gibi
kentlerde bu kesimlerden çıkmış belediye başkanlan
var ve yaşamsal bir değişime uğranmış değil.
- Atatürkçülük açısından Türkiye'de bir değişiklik
varmı?
Atatürkçülük açısından ben pek büyük fark
görmüyorum. Çünkü Türlder gerçekten Atatürk'e
çok bağlıdırlar. Her yerde bunu görebilirsinız.
Küçük dükkânlarda Atatürk posterleri var. Insanlar
bunu isteyerek yapıyor. Bunlar insanlara zorla
yaptınlmıyor. Gerçekten, biz Türkiye'yi bu konuda
kıskanıyoruz. Böyle bir liderin olması ve değişen
koşullara karşın onun konumunun sürmesi çok
güzel bir şey. Bizde, Polonya'da öyle bir lider
yoktur. Bizim savaşlar arası zamanda lider olarak
Pflsudsld vardı. Fakat onun konumu Atatürk'ünkü
kadar güçlü değil. Atatürk ile aynı yıllarda
yaşamıştı. Biz de o zaman tekrar bağımsızlıga
VVOJCIECH
HENSEL
yarşova da doğan
Wojciech Hensel (53) "
l
"
Türkoloji Bölümü 'nden
1966'damezun olduktan
sonra üniversitede
asistanlık yaptı. Türk
tarihi ve çagdaş
Türkiye 'nin sorunlan
konusunda uzmanlaşmıştı.
1978 de doktorasım
tamamladı. 1978-79
yıllarında Îstanbul
Üniversitesi 'nden aldığı
birbursla Türkiye'ye
geldi. 1980 de
Polonya nin Îstanbul
Başkonsolosluğu 'nda staj
yaparken çevirmenlik
görevini üstlendi. Bu
dönemde Türkiye ye gelen
çeşitli Polonya heyetlerine
de damşmanhk yaptı.
Çeşitli tarihlerde Türk
edebiyatmdan bazı
eserleri Lehçeye çevirdi.
1982-92 yılları arasında
Polonya Türkiye
Demeği 'nin genel
sekreterliğini yüklendi.
Aynı yıl üye olduğu
Polonya Doğu
Demeği 'nin yönetim
kurulu üyeliğini de
sürdürüyor. 1992'de
Ankara 'ya büyükelçi
olarak atandığında
diplomasiye de adım
atmış oldu. Polonya
Büyükelçisi evli ve üç
çocukludur.
Türkiye gerek ekonomik, gerek kültür açısından
kapalıydı. Dünya ile o kadar da iyi ilişkiler içinde
değildi. Bunlar 80'li yıllarda değişmeye başladı.
Türkiye dışa açıldı. Önce Özal'ın hükümeti
zamamnda yabancı mallar gelmeye başladı. Tabii
ben bunun iyi ya da kötü olduğunu tartışacak
değilim. Çünkü o zamanlar çeşitli tepkiler vardı.
Gelen mallar tüketim mallan idi. Fakat mutlak olan,
o zaman yeni bir dinamizm başladığıdır. O zaman
başlayan gelişme sürüyor. Bütün Türkiye'nin dış
ticaret hacmi 12-15 milyar dolar kadardı. Şimdi 50
milyar dolar. Yani 4 katı. Bu gelişmeyi ben
toplumsal açıdan Muğla'da yaşadım. Bizimkiler ilk
geldiklerinde Muğla tam bir taşra kentiydi. Bu süre
içinde önemli bir merkez dunımuna geldi. Bu arada
bir üniversite bile kunıldu. Eskiden Muğla'da bir
bayan tek başma restorana gidemezdi. 80'li yıllarda
bayanlar restoranlara erkeksiz gitmeye başladılar.
Bu da bir modemleşme. Oradaki köylerde ister
erkek, ister kız olsun. çocuklar büyük kentlere
öğrenim için gidiyor. Muğla'da düğünlere katılırdım.
Orada oldukça yakın ilişkilerim vardı.
- Dinsei açıdan bir değişiklik var mı Türkiye'de?
Genel görünüm. geleneklere bağlılık daha da
fazlalaştı. Bunun çeşitli nedenleri var. Bana kalırsa
bunlardan birisi "demograıi"dir. Belki bu
geleneklere bağlılık bazı toplumsal kesımlere
özgüdür. Bu kesimler, yani Orta Anadolu'da, Doğu
Anadolu'da, Güneydoğu Anadolu'daki köy halkı
daha çok çocuk yapıyor. O kesim daha hızlı
büyüyor. Bunun sonucu olarak halk, oralardan
köylerden büyük kentlere göç ediyor ve kendi
geleneklerini kentlerde de sürdürüyor.
- Nüfus arüşı kentteşmeyi hızlandırdı mı?
Göç eden halk bu gözle tam hazırlanmadığı için
kente intibak edemiyor. Onlann doğal olarak
toplumsal ve psıkolojik sıkıntılannın olduğunu
sanıyorum. Geleneklerden, dinden yardım aramak
kavuşmuşuz, aramızda bazı benzerlikler var. Buna
karşın Atatürk kadar tartışmasız kabul edilen bir
lider değildi. Bunda bizim sosyalizm döneminde
yapılan olumsuz propagandanın etkisi de olabilir.
Bizim yeni tarihimizde Atatürk gibi bir kişi yok.
- Türkiye'deki ekonomik durum hakkında layaslama
yapabiür misiniz?
Gelişme sürüyor. Bu kesin. Yalnız ekonomik
gelişme sarsıntılıdır. Yani yıldan yıla değişiyor. Milli
gelir. yüzde 6-7 artıyor. Daha önce artış biraz daha
yüksekti. Bir bakıyorsunuz iniş var, bir
bakıyorsunuz çıkış. Enflasyon çok kötü. Özellikle
son yıllarda. bunu görüyoruz. Enflasyonun
toplumsal sonuçlan çok olumsuz.
- Gözlemlediğiniz ne gibi olumsuz sonuçlar var?
Herhangi bir insanın aldığı para çok kısa bir sürede
değerini yitiriyor. Biz Türkiye'deki enflasyondan
daha yüksek enflasyonu Polonya'da yaşadık.
Gerçekten enflasyon ile savaşmaya karar verdik,
başanlı olduk. Bizde enflasyon 1990 yılında yüzde
200'den fazla idi. Şımdı yüzde 17-18. Sağlıklı bir
ekonomi için bu enflasyonu düşürmek gerekiyor.
Bizde enflasyon her yıl yüzde 3-4 geriliyor.
Türkiye'de eskiden ekonomik sistem çok farklıydı.
Şu anda artık öyle değil.
Özelleştirme biraz yavaş gidiyor. O ayn bir olay.
Fakat buna karşın özel sektör çok daha fazla
bağımsız oldu. Ekonomideki sarsıntılar özel sektöre
pek dokunmuyor. Rekabet gücü şu an daha fazla,
kalite daha yüksektir. Eskiden Türkiye'den satın
aldığımız mallann görünüşleri güzeldi. Ömeğin
tekstil maddeleri, ama çok kısa sürede
bozuluyorlardı. Değerini yitiriyorlardı. Şimdi artık
Türk mallan çok daha kaliteli.
- Büyük Ulerdeki kentleşme sonınuna ilişkin
gözlemleriniz nedir? Aynca çevre sorunlan var.
Özellikle sizin de bildiğiniz gibi Yatağan, Kemer
termik santrallannın bacalanndafiltreninobnayişı
büyük sorunlar yarauyor.
Her üç santralda da mekanik filtreler var şu anda.
Eksik olan, kükürte karşı özel filtre sisteminin
olmayışıdır. "Desülfiirizasyon" adı altında bir sistem
olması gerekir. Bu kükürtü antmaya yarayan bir
sistemdir. Türkiye'de bu sistem yok. O tesisler
yapılırken, dünyada böyle sistemler yoktu. Ondan
sonra icat edildi. Bu filtrelerin takılması konusu ile
Enerji Bakanlığı meşgul oluyor. thaleler yapılıyor.
- Kentleşme konusunda Türkiye'de o günlerle
bugünü kıyaslar nusınız?
Türkiye'nin gelişmesi biraz dengesizdir. Bunu hem
sarsıntılı artışta, hem de bölgeler arasındaki büyük
farklarda görebiliriz. Türkiye'nin batısı çok daha
fazla, çok daha hızlı gelişmiş, öteki bölgeler ise geri
kalmıştır. Eğer tstanbul başkent olarak kalsaydı.
durum belki daha vahim olurdu. Başkentin
Ankara'ya geçmesi biraz iyi olmuştur. Şimdi artık
sermaye sahipleri daha fazla Orta Anadolu'ya ve
Doğu Anadolu'ya yönelmeye başladılar. Gaziantep.
Urfa'da tesis kurmaya yöneldiler. Eğer bu yatınmlan
yaparlarsa artık, büyük kentlere göç doğmayacak.
Oralardaki halk kendi yöresinde iş bulabilecek ve
böylece aşın kentleşme önlenmiş olacak.
- İlk gelişinizde Türkiye'nin dış siyasası ile
uğraşmadmız. Ama yine de "Türkiye'nin dış
siyasasında değişiklik var mı" diye sormak
istiyorunı.
Mutlaka var. Çünkü o zamanki koşullar farklıydı.
Türkiye NATO'da önemli bir ülke idi. Sovyetler
Birliğı'nin dağılmasından sonra yeni olanaklar
ortaya çıktı. Bana kalırsa Türkiye bunlan iyi bir
biçimde değerlendiriyor. Türkiye bütün Orta Asya
ülkelerinde, Kafkaslar'da, Gürcistan, Azerbaycan'da
önemli yer tuttu. Oradaki mallann çoğu Türkiye'den
geliyor. Avrasya Televizyonu bütün bu ülkelere
ulaşıyor. Kültür alanında bu ülkelere öncülük
yapıyor. Onlann gelişmelerine katkıda bulunuyor.
Süyasal açıdan da ilişk,iler_şıkı. Balkanlar'da da. , ,
• •Türkiyc'Triîi durumu eskiye kıyasla çok iyi. Eskiden
Bulgaristan ile bir sürü sorunlar vardı. Şimdi bunlar
yok. Romanya ile çok sıkı bir işbirliği var.
Cumhurbaşkanlan her yıl iki kez bir araya geliyor.
Gerçekten bugün bir yakınlık var. Romanya ile
ticaret hacmi oldukça önemlidir. Ekonomik açıdan
Rusya ile de çok iyi şeyler var. Türkiye orada bir
ikinci yatınmcı konumunda... Ukrayna ile de iyi
Bir insanın aldığı para çok kısa
bir sürede değerini yitiriyor. Biz
Türkiye'deki enflasyondan daha
yüksek enflasyonu Polonya'da
yaşadık. Gerçekten enflasyon ile
savaşmaya karar verdik, başanlı
olduk. Bizde enflasyon 1990
yılında yüzde 200'den fazla idi.
Şimdi yüzde 17-18. Sağlıklı bir
ekonomi için bu enflasyonu
düşürmek gerekiyor.
ilişkiler var. Bütün bunlar yoktu. Türkiye Sovyetler
Birliği'nin dağılımından sonra ortaya çıkan bütün
ülkelerle ilişkiler kurdu. Biz bunu Türkiye kadar
hızlı yapamadık. Oralarda büyükelçilik açamadık.
Çünkü bu bizim için bir yüktü. Gerçekten bunlan
yapabilmek için kaynak gerekiyordu. Türkiye'nin
dış siyasası yapıcıdır. Çeşitli örnekler var. Bunlar
arasında Karadeniz Ekonomik İşbirliği var. Bana
kalırsa Türkiye eskisine kıyasla çok daha önemli bir
rol oynuyor.
- Ortadoğu'da Türkiye'nin durumu nasıl?
Eskiden Türkiye Ortadoğu'ya da yakındı.
Türkiye'nin önemi şöyle: Bütün bu bölgelerde
önemli bir rol oynuyor. İster Balkanlar, ister
Transkafkasya, ister Ortadoğu... Tabii sorunlar da
yok değil. Irak sonınuna yaklaşımı ülkenin kendi
çıkarlan dikkate alınarak yapılıyor.
- Türkiye'deki demokratikleşme, insan haklan
konusunda gözlemleriniz nedir?
Ben sanıyorum ki demokratikleşme konusunda da
olumlu gelişmeler var. Yalnız ben bir büyükelçi
olarak bu konulara girmeyi sakıncalı buluyorum.
Devlet düzeyinde mutlaka demokrasi mevcut.
Sağlam bir demokrasi var. Sanıyorum ki bazı
sorunlar Türkiye'nin toplumsal psikolojisinden
kaynaklanıyor. Türkiye ataerkil bir toplumdur ve
dolayısıyla bu ailede de partide de böyledir.
Büyüklerin sözü çok geçiyor. İşte bu durumun
yarattığı olumlu ve olumsuz taraflar var.
- Türkiye'ye nasıl oldu da büyükelçi olarak geldiniz?
Dışişleri Bakanlığımız bana önerdi. Ben de bunu
sevinçle kabul ettim. Ben böyle bir görevi gerçekten
hiç düşünmüyordum. Bana çok çekici geldı. Bu
görevi yapmaktan da memnunum.
- Yaşar Kemal dediniz, Necati Cumalı dediniz.
Onlarla görüşmelerinizden anılannız var mı?
Türkçeden çe\irdiğiniz kitaplar Poktnya'da iyi satb
mı?
Evet, çevirdiğim kitaplar satıldı. "Binboğalar
Efsanesi" 20 bin kadar sattı. Ben eski gelişlenmde
daha çok edebiyatçılar arasında bulunuyordum.
Hatta termik santrallarda görev yaptığun günlerde
boş zaman bulduğumda Ankara'ya, özellikle
Istanbul'a gider, edebiyatçılarla bir araya gelmeye
çalışırdım. Yaşar Kemal, Necati Cumalı başta olmak
üzere onlarla birlikte olurdum.
Güzel sohbetlerimiz oimuştur. Şimdiki çevrem biraz
daha farklı. Diplomatlar, işadamlan, bazen çok
ilginç görüşmeler oluyor.
Sürecek
POLİTİKA VE OTESt
MEHMEP KEMAL
Basın Diyoruz...
Bugün basın diyoruz ya, ne evrelerden geçmiş-
tik, nerede durmuş, nerelerde bu dev saltanata u-
laşmıştır. Şöyle bir öyküyle başlayalım.
Falih Rrfkı (Atay), AN Naci (Karacan), Kâzım
Şinasi (Dersan), Halil Lirtfü (Dördüncü), Nec-
mettin Sadık (Sadak) bir araya gelip 3'er yüz lira
koydular mı bir gazete çıkarabiliyorlar.
Falih Rrfkı, "Akşam gazetesi böyle kunjldu" di-*
yor. |
Gazete o dönemde basılı kâğrt değil yazı ve ya-'
zar demek. Magazin bilinmezdi. •
Şimdi düşünüyorum da 50, 60, 75, 80 derken
gazeteler (iki çok satışlı) 120 bin lira oldu. 120 bi-
ne birden bire fırladı. Bir sabah baktık ki gazeteler
120 bine fırlamış. Bizim Cumhuriyet 75 bine çıktı,
artık orada direniyor. Direniyor diyoruz, son elli yıl
içinde kuruştan 120 bin liraya fırlaması, akla dur-
gunluk vericidir. Buna kendi içinde de bir enflas-:
yon denebilir mi? Sabah 170 bin oldu.
Türk gazeteciliği öyle olmuştur ki demokrasiye
girerken bir besleme dönemi geçirmiştir. Besleme
döneminin vardığı sonuç bir askeri yönetim ol-
muştur.
Bir magazin dönemini yaşamıştır. Ondan sonra
şanlı, şöhretli bir promosyon dönemi geçirmiştir.
Ne oiursa olsun her şey bir promosyon yaşamını
bütün örnekleriyle vermiştir. Çanak çömlek bu dö-î
nemin ürünüdür. Bisikletten uçağa kadar promos-'.
yon verilmiştir. Bakalım medya sınavını nasıl vere-,
cektir? l
Köşe yazan azdı eskiden. Bir yeni yazar istendi-J
ğinde o gazeteden aynlır, bu gazeteye geçerdt.;
Böylece yeni bir yazar bulunmaz, yazar yer degiş-;
tirmiş olurdu. Yer değiştiren yazar da yeni yazar,
olurdu. Böyle yazarlann baştnda Peyami Safa ge-;
lirdi. Bir bakardınız Peyami Safa'ya; gazeteleri, Tan,;
Cumhuriyet, Ulus dolaşıyor. Gittiği, dolaştığı gaze-;
telerde Nâzım Hikmet'e çatıyor. ';
Bir gazete günümüzde 120 bin lira, gazeteyi beş j
kuruşken alan babam şimdi bunu görse ne der? <
Kuruşlardayken bir şey değil de liralara geçince/i
bugün 120 bin lirayı görse babam ne derdi? Şim-Î
di benim 120 bin liraya şaştığım gibi şaşardı. İki ga- j
zete, Hürriyet'le Milliyet 120 bin liradan satılıyor. \
Aynı kamptan iki gazete, rekabetsiz olduklan içinî
satıyorlar; promosyonsuz Sabah 40 bin lirada da-|
yatmış gidiyor. î
Gazeteler arasında bu yarış bilmem nereye va-|
rır. j
Eskiden gazeteler okunmak için alınırdı, okurla- î
nn bir yazan vardı, onu okumak için alıriardı: !
"Bugün de neler döktürmüş üstat!.." diye yazı-
nın çıkacağı gün beklenirdi. Kimi dayanamaz ilk sa-
bahta okurdu, kimi de akşamı bekler, el ayak çe-
kildikten sonra geceleri 'selametle' gazeteyi okur-
du. 120 bin liraya bir gazete. Gazeteler altın oldu,
altından değerii platin!..
Üstatlann 3'er yüz lira koyup da bir gazete çı-
kardıklan dönem bir hayal olmaktan çıkmıştır. Şim-
di trilyonlar istiyor. Bir tek gazete 120 bin lira olur-
sa bir gazete sahibiolmakrneler,jşter; .. • ı
"HayalîmuhâlL" ~---y--v - • «i <
B U L L M A C A SEDAT YAŞAYAM
SOLDAN SAĞA:
1/ lçerdiği mine-
rallerden ötürü
kimi hastalıklara
iyi gelen şifalı
kaynak sulan. 2/
Kenarsûsü..."Pal
Sokağmın Ço-
cuklan" adlı ro-
manıyla tanınmış 6
Macar yazar. 3/ 7
Süs için yapılmış
giysi kıvnmı... °
Eski Mısır'da gü- 9
neş tannsı... Bir
soru eki. 4/ Yabani
mut... Hafifve yavaş ses- 1
lesöylenen.5/Birtürkıy- 2
malıpide. 6/Bağışlama... 3
ttalya'da bir yanardağ. 7/
Güverte tahtalannın yan _
yana gelmeleri sonucun-
daoluşançizgibiçiminde "
aralık. Nâzun Hikmet'in
7
soyadı. 8/ Yunan mitolo- 8
jisinde banş tannçası. 9/ 9
Bir zaman birimi... Iğ-
dır'm bir ilçesi.
YTJKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Sanlgan bitkilerin yanına
dikilerek bağlandığı sınk. 2/ El tezgâhında bez dokuyan
kimse... lran'da tarihi bir kent. 3/ III. Seüm'in şiirlerinde
kullandığı mahlas. 4/ İlaç... tki kulplu ve dibi sivri antik
testi. 5/Ayakkabı kalıbının çapı... Altm. 6/ "Beyaz ren-
ge boyar onlar zenciyi'—gözlü yapar kör dilenciyi"
(Yusuf Ziya Ortaç).... Seryum elementinin simgesi....
Olumsuzluk belirten bir önek. 8/ "Doğru, diyecek yok"
gibi anlamlarda kullanılan sözcük. 9/ Gözün renkli bö-
lümü... Hazır, mevcut.
OvCeserret"- ÜtıiTiıa tiaıuntı -
Haliç manzaralı
kaliteyi bilen
kusursuzluğu hedefleyen
yeni bir mekân
Her Çarşamba 2130
Flamenko, Fado
Her Cuma, Cumartesi
Fasıl
Festival bileti ile gelenlere %10 indirim
Meşrutiyet Cad. Çavuşoğlu İş Merkezi 131/4
Tepebaşı (Odakule yanı - TÜYAP karşısı)
Rez: (0.212) 244 39 55