Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 NlSAN 1997 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
CHP Hderi Deniz Baykal
Baykal:
Rejimi
gözden
çıkardılar
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-CHP Genel
Başkanı Deniz Baykal.
partisinin grup
toplantısında yaptığı
konuşmada. 8 yıllık
kesintisiz eğitim
konusunda "sulandırarak,
zaman içine yayarak,
sûndürme stratejisi"
izlendiğini söyledi. Baykal,
"Kaygım, Susurluk gibi
temel egıtimin de
yoziaştınlmasıdır" dedi.
Baykal, grup
konuşmasında ülkede geçiş.
dönemlerinin
kronikleştiğini
vurgulayarak TOBB'nin
"Hükümet bitmelT
açıklamasını değerlendirdi.
Kitle örgütlerinin de hızla
bu hükümetten kurtulmak
gereğini ilan ettiklerine
dikkat çeken Baykal
sözlerini şöyle sürdürdü:
"TOBB genelde hükümette
uyumlu bir anlayışı yansıür.
Arük onlann bile bu
açıklamayı yapma ihtiyacını
hissetnıesi durumun
ciddiyetini gösteriyor.
Tıcaret içindeld kuruluşlar
dahi, işadamlan olarak
'Hükümet bıtsin' deme
gereğini duyuyor. Bunu
sendİkalar. kadınlar da
söylüyor. Dileğimiz, bu
dönemin uzamamasıdır."'
'Sttsuriuk'a ne oidu?~
Baykal,
dokunulmazlıklann
sınırlanması konusunda 4
partinin görüş birliği içinde
olmasına karşın bugüne
dek bir adım atılmamasını
eleştirdi. Cumhurbaşkanı
ve TBMM Başkanı'nın bu
konuda parlamentoyu
göreve çağırmasını isteyen
Baykal. Susurluk
konusunda da şu
değerlendirmelerde
bulundu: "Susurluk'a ne
oldu? Hangi noktaya
gettndi? Neymiş o devtet
içindeki örgütler, kimler
vermiş o pasaportian?
Dokunulmazlık tezkereleri
1.5 aydır Başbakanlık ile
TBMM arasındaki
mesafeyi geeemedi.
Hocanın minderinin
altında. TBMM Başkaıu'nı
göreve çağmyorum.
Savcüann atnğı mekruplar
niye Meclis'e gelmedi?
TBMM Başkanı bu
mektubun hesabını sorsun.
Ne hukuk var ne de
duyarhbk. Türkiye,
başbakan yarduncısı
başbakanüğa terfı etmeyi
beldediği için bu süantılan
yaşıyor." Baykal. 8 yıllık
kesintisiz eğitim
konusunun da Susurluk
gibi yozlaşhnlmasından
kaygı duyduğunu, bunu
kabul etmeyeceklerini
söyledi. Hükümetin,
toplumu bu olayı içine
sindirmeye ahştırmak
istediğini savunan Baykal
sözlerini şöyle sürdürdü:
"8 yıllık eğitimi sulandırraa
girişimlerini harekete
geçirerek, zaman içine
yayarak sûndürme stratejisi
ideniyor. 15 gün sonra onu
da unuturuz. Ama 8 yülık
eğitinı temel bir konudur.
Bugün, hükümet
programlannda 5 arü 3
modetini sa\ unanlaruı
kesintisiz eğitim noktasına
gehnesinin bir anlamt var.
Bu konuya imam-hatipleri
engeflemek için ortaya
ativorsunuz diye
yaklaşıJamaz. Dünyada
inıam-hatipler mi var?
Konu, imam-hatip konusu
depdir. 12-15 yaş arasında
nüfus kesiminin ortak
sorunudur. Yurttaşhk
eğMmidir. çağdaşhk
eğtümidir. Bu konunun
sulandınlmasından herkes
uzak durmalıdır. Din
eğitimi ile dinci eğitim
farkİMİır. Dinle eğitim, dinle
siyaset birbirinin rakibi
değudir."
'5 artı 3, 8 eder' sözleriyle öngördüğü modelde ısrarlı olan Erbakan, komutanları övdü
4
Paşadan teşekkür aldnırANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Başbakan Necmettin Erba-
kan, Milli Güvenlik Kurulu'nun
(MGK) "yapönm" uyanlı karar-
lan arasında yer alan 8 yıllık zo-
runlu eğitimin uygulanmasmda
"5 arü 3" modeli için ısrarlı oldu-
ğunu bildirdi.
"5,3 daha 8 eder; o zaman or-
tada mesele yok" diyen Erbakan,
8 yıllık kesintisiz eğitim için 40
milyar dolar kaynak gerektigini
savundu. Erbakan. grubunda, Gü-
neydoğu projesi nedeniyle
MGK'de "komutanlardan teşek-
kür aMığuu" iddıa ettı.
Erbakan, RP TBMM grup top-
lantısının basına açık bölümünde
kısaca değindiği 8 yıllık eğitim
tartışmalanyla ilgili olarak top-
lantı basına kapatıldıktan sonra da
açıklamalarda bulundu.
Basının izlediği bölümde "Tur-
kiye'de bir lasım medya 15günden
beri 3 arn 5, eşittir 8 midir, değil
midir. bunu tarnşıyor. 5,3 daha 8
eder mi etmez mi; ederse o zaman
ortada mesele yok" diyen Erba-
kan, basına kapalı bölümde de 8
yıllık eğitimi savunanlann "mate-
matik bümediklerini" öne sürdü.
Alınan bilgiye göre bu uygula-
mayı destekleyenleri "5 ile 3'ûn
toplandıgı zaman 8ettiğinibile bil-
miyorlar" diye eleştiren Erbakan,
8 yıllık temel eğitim uygulaması-
na geçilmesi için 40 milyar dolar-
hk bir kaynak gerektiğine dikkat
çekti.
Şu anda 3 bin okulun kapalı ol-
duğunu. binlerce öğretmen açığı
bulunduğunu, 5 sınıfın bir arada
tek ögretmen ile eğitim yaptığı
okullar bulunduğunu anlatan Er-
bakan şunlan söyledi:
"8 yü için Bülend Ulusu hükü-
meti döneminde de bir çauşma ya-
pümışd. DPT'nin yapbğı hesapia-
nn alündan çıkamayacağını anla-
yan hükümet vazgeçmiştL Bu, bu-
gün-yann olacak iş değJL Para işi,
ögretmen işi, kadro işL"
MGK'ye övgü
Erbakan, toplantının basına ka-
palı bölümünde önceki gün yapı-
lan MGK toplantısıyla ilgili ola-
rak da "Kahraman ordumuzun
saygıdeğer komutanlarrylaçokgü-
zel bir toplantı yapük. MGK top-
lanüsı gayet güzel ve samimi bir
havadageçti. Cumhurbaşkanınu-
zın verdiğj yemekte de bu hava de-
vam etti" diye konuştu.
Erbakan, toplantıda bir kuvvet
komutanımn, kendisine "Baaya-
ym organlan tarafindan din düş-
manı gibi gösteriHyoruz. Bu doğ-
ru değjL Biz Kuran kursuna kar-
şı değüiz, sadece daha iyi denetlen-
mesini istiyoruz" dediğini savun-
du. Erbakan aynca, Hava Kuvvet-
leri Komutanı Orgeneral Ahmet
Çörekçi'nin de kendisiyle yaptığı
görüşmede Güneydoğu sorunu-
nun çözümü konusunda Diyanet
îşleri Başkanlığı'na büyük görev
düştüğünü vurguladığını ileri sür-
dü.
RP grubunun basına açık bölü-
münde de bu toplantıya değinen
Erbakan, sunduklan Güneydoğu
projesi nedeniyle Cumhurbaşka-
nı Süteyman DemireL Genelkur-
may Başkanı Orgeneral tsmail
Hakkı Karadayı ve kuvvet komu-
tanlannın "tekrar tekrar teşek-
kürlerinivetakdirlerini Oettikİeri-
ni" savundu.
Erbakan, konuşmasında partisi-
nin toplumun en sağlam kesimi
olduğunu savunarak 3 yıldan be-
ri yerel yönetimlerde, 9 aydır da
DYP ile birlikte genel yönetimde
destan yazdıklannı söyledi. RE-
FAHYOL işbaşına geldikten son-
ra ülke gundeminin değiştiğini be-
lirten Erbakan, ülkenin baş soru-
nu olan terör olaylanmn azaldığı-
nı ve bu yıl tamamen biteceğini
öne sürdü. Türk Silahlı Kuvvetle-
ri'nin dışandan açıkça destek gö-
ren teröre karşı kahramanca mü-
cadele ettiğini kaydeden Erbakan,
Güneydogu'nun kalkınması ama-
c\yla yatınmlara hız verecekleri-
ni söyledi. Hükümetin 6 aydan be-
ri üzerinde çalıştığı projenin
MGK'ye sunulduğunu anımsa-
tan Erbakan, bölgeye 120 trilyon-
luk bir kamu yatınmını hedefle-
diklerini kaydetti. Erbakan, 600
maddeden oluşan projenin uygu-
lamasıyla ilgili olarak Başbakan-
lık'a bağli bir çekirdek kadronun
denetim yapacağını anlattı. Er-
bakan, bakanlann her hafta sonu
bölgeye giderek uygulamalarla il-
gili incelemelerde bulunacaklan-
m söyledi.
ANAP lideri Yılmaz
Din
eğitiıııi
yetersiz'ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - ANAP Genel Başkanı Mesut
Yılmaz. çeşitli imam-hatip derne-
ği yöneticileriyle görüşmesinde,
yetersiz olduğunu sa\ unduğu din
eğitiminin "daha yoğun şeküde"
ve'rilmesi gerektigini söyledi. 8 yıl-
lık zorunlu eğitime geçerken
imam-hatiplerin zarar görmemesi-
ni savunduklannı bildiren Yılmaz,
"Meclis, MGK karariannı ölçü al-
mak zorunda degildir" diyerek
Başbakan Necmettin Erbakan'm
tabanına yönelik çıkışlanna koşut
biraçıklama yaptı.
ANAP lideri Yılmaz, İlim Yay-
ma Cemiyeti, Ensar Vakfi, Imam-
Hatip Mezunlan Demeği ve Anka-
ra tmam-Hatip Mezunlan Deme-
ği (ANİMDER) yöneticilerini ka-
bul etti. Yılmaz, kabul sırasında
yaptığı konuşmada, ANAP'm din
egitimiyle ilgili görüşlerinin açık
ve net olduğunu söyledi. ANAYOL
hükümeti kurulurken de ortaya
koyduklan hükümet programında
ve Meclis'te dile getirdikleri gö-
rüşlerinde hep aynı şeyleri savun-
duİdannı kaydeden Yılmaz, "Eği-
timin 8 yıla çıkması devrimdir.
Kimse de buna itiraz etmemekte-
dir. Ancak bu devrimin gerçekkş-
mesi için gerekii bazı unsuriar var-
dır" dedi. Yılmaz, Türkiye'de din
eğitiminin yetersiz olduğunu ileri
sürerken öğrencilere seçmeli ola-
rak ve daha yoğun bir din eğitimi
verilmesi gerektigini savundu. Din
eğitiminin imam-hatiplere özgü
bir özellik olmaktan çıkanlması
gerektigini kaydeden Yılmaz. "Ay-
nca özelokullara, kolejlere tanınan
yabancı dil eğitimi ayncahgmm
tüm çocuklara da tanınmaa gere-
kir" diye konuştu.
Zorunlu eğitimin 8 yıla çıkanl-
masına ilişkin tartışmalar sırasın-
da imam-hatip liselerinin orta bö-
lümlerinin polemik konusu yapıl-
masından üzüntü duyduklannı di-
le getiren Yümaz şöyle devam et-
ti:
"Ancak bundan imam-hatiple-
rin arka bahçeleri olduğunu, bu
okullann mücahit yetiştirdiğini
söyleyen parti başkanlan sorum-
ludur. İmam-hatipleri hiçbir parti-
nin arka bahçesi otarak görmüyo-
ruz. Aksine imam-hatipleri getişti-
rümesi gereken okullar olarak gö-
rüyoruz. Anadolu imam-hatip
okullannı da biz açtüc"
Ozgen'üı kızı, babasının beyaz renkli Renanlt marka bir arabaya bindirilerek götûrüldüğünü gördü.
Fikri Özgen, eczaneden evine dönerken götürülmüştü
73yaşında kaybedUdi
BERATGÜNÇIKAN
Diyarbakır Kayıp Bürosu ile
Hatboyu Caddesi arası, taş çatla-
sın beş kilometreydi... lşte o beş-
kilometre arasında "kayboldu''
Fıkri Özgen.
Beyaz Renault'ya bindirildi-
ğinde sekiz torun sahibiydi ve yet-
miş üç yaşındaydı. Dahası astım
hastasıydı, iki metre yürür yürü-
mez eli agız pompasına uzanırdı.
Fikri Özgen kaybolah yirmi iki
gün oldu. Kızı Seniha Özgen ta-
nıktı. Başta Devlet Güvenlik
Mahkemesi Cumhuriyet Savcılığı
olmak üzere başvurmadık yer bı-
rakmadı.
Emniyet Müdürlüğü, Olağa-
nüstü Hal Bölge Valiliği ve "Ka-
yıp Bürosu". Gözaltında kayıpla-
nn çoğaldığı bir kentte, kayıp ya-
kmlanna "yardımcı ohnak ama-
ayte" devlet tarafından kunılan
Ka>ıp Bürosu'na ilk başvuran ki-
şi de Seniha Özgen'di. Şöyle an-
latacaktı gördüklerini:
"Yoğurt almaktan getiyordum.
Bakbm, eczanenin önünde bir ka-
labahk. Bir araba hareket etmiş
gidiyor. Ne oldu diye sordum,' Ba-
banı götürdüler' dediler. Bagır-
dım, çağırdım. Yoldan geçen biri
plakayı ahp bana verdL."
Yolcunun aldığı plaka 34 BHV
60'b, siyah camlı beyaz Renault
Fikri Özgen, evinin yanındaki ec-
zaneden hastalığında kullandığı
damar iğnesini, şurubunu almış,
geri dönüyordu. Ellerinde .telsiz
bulunan dört kişinın zorla Öz-
gen'i beyaz Renault'ya bindirdik-
lerini eczacı da görmüştü, diğer
esnaf da.
Başvurulanna "Bizde yok" ya-
nıttnı alan Seniha Ö^gen, her sa-
bah DGM önüne gidip duruşma-
lara getirilen gözaltındakileri ve
salıverilen tutuklulan beklemeye
başladı. "Birileri görmûştür" di-
ye umuyordu.
Tanıklar doğruluyor
Gözaltına alındıktan sonra salı-
verilenlerden biri, JlTEM'de tu-
tulduğunu söyledi Özgen'in. Bir
Kaybedilen 73 yaşındaki Fikri
Ozğen astım hastasıydı.
sandalyede otururken görmüştü,
sürekli bağınyordu "Hastayun,
üşüyorum™"
Bir başka tanık da doğruluyor-
du JÎTEM'de olduğunu. ondan da
yakınlanna haber verilmesini iste-
mişti Özgen. Bir başka tanık ise
şimdi cezaevindeydi. Ancak bü-
tün tanıklar isimlerinin açıklan-
mamasmı istiyordu.
Fikri Özgen'in diğer kızı Mûr-
vet Ozgen ise lstanbul'da bildiği
bütün kapılan çaldı. tHD, Tabip-
lerödası, gazeteler... Yaşananlan
aktanp "çözûm" istedi, babasını
anlattı:
-Kulp'ta oturuyorduk biz. ba-
bam yirmi üç yü Yeşilköy Mahal-
lesTnin muhtarhgınıyapd. 1992 y>
tuıda evimize panzerden ateş açıl-
du sonra da bombalandL Bu yüz-
den Diyarbakır"a göçtük. Bir ev
kiraladık. Babam astımlıydu bu
yüzden kardeşlerimiz inşaatlarda
çahşarak evi geçindirmeye başla-
dL Muhtarken Kulp'ta birkaç kez
gözaltma alınmış, ama birkaç sa-
at tutulup bırakılmıştı. Nedenşim-
di yeniden gözaltına aldılar. bilmi-
voruz. Ama doktor kontrolünde
olmalıydı ve Uaçlaruu aksatmama-
lıydı. llzun süre gözalünda tutul-
ması hayatma mal olabüir".
Özgenler'in başvurulan yanıt-
sız kaldı. Diyarbakır Kayıp Büro-
su'ndan verilen yanıt ise tam da
kuruluş amaçlanna uygundu:
"Ooo, çok acete ediyorsunuz_"
Kutsal
ittifakın
umudu
DSP
TÜREY KÖSE
ANKARA - DSP Genel
Başkanı Bülent Ecevit'in 8
yıllık kesintisiz zorunlu eği-
tim konusunda kesin bir
açıklama yapmaktan kaçın-
ması, kutsal-ittifak lobisini
umutlandırdı. Ecevit, "Ses-
siz kauyorsam bilerek yapı-
yorum. MGK'nin muhatabı
hükümettir" derken bazı
millervekilleri "sulandır-
ma" formüllerine karşı açık
tavır koydular. TBMM Mil-
li Eğitim Komisyonu'nun
DSP'li üyelennden Adana
Milletvekıli Tuncay Karay-
tuğ, "Seçmeli ders manevra-
sıyla hugün sayüan yüzlerle
andan imam-hatipler,binler-
leifade edihneye başlanacak.
Seçmetiders almayanöğren-
ciler, 'gâvur' ilan edilecek"
dedi.
DSP lideri Ecevit'in. ön-
ceki gün bazı vakıf ve imam-
hatip demeklen yönetkileri
ile yaptığı görüşmeden son-
ra, "Din eğitimi ve imam-ha-
tip okullannın varfağı ile eği-
timde bûiiğin, Tevhid-i Ted-
risat'ın kesinlikle çelişmedi-
gi kamsmdayun. Bu okullar
değeıü bir işlev yerine getiri-
yor" açıklamasını yapması
ve Milli Eğitim Bakanlığı'ru
bu kesimle diyaloğa çağır-
ması farklı beklentilere yol
açtı. Arapça ve Kuran'ın
seçmeli ders olması formü-
lune Ecevit'in de destek ve-
rebileceği spekülasyonlan
yapıhrken parti içinde de bu
konuda daha net tavır konul-
ması istekleri yoğunlaştı.
Grup Yönetim Kuru-
lu'nun (GYK) dünkü toplan-
tısında bu konunun günde-
me geldiği ve Ecevit'in "Ar-
kadaşlar çahşmayapıyor, gö-
riişler toplanıyor. Yeterli bil-
giye ulaşınca daha net bir
açıklamayapacagım. Bunun
muhatabı hükümettir. Sessiz
kauyorsam bunu bilerek ya-
pıyorum" dediği öğrenildı.
Ecevit, dünkü basın toplan-
tısında da bukonudakı soru-
lara "Konuya yann (bugün)
başka bir boyuttan bakaca-
gun" karşılığını verdi.
IRMIKI AYDIN ENGtN e - mail: engin (a planet.com.tr
Başlığı koydum. Onu izleye-
cek birkaç paragrafı da tasarla-
dım. Sonra vazgeçtim. Baktım
yazı sulanıyor. C^»sa konu ciddi.
Bırakın sululuğu, şaka bile kal-
dırmayacak kadar ciddi.
Kalemli derken TBMM Baş-
kanı Mustafa Kalemli yi kaste-
diyor(d)um. Sanığa idam kesen
yargıçlann kalem kırma gelene-
ğinden esinlenip Başkan Ka-
lemli'nin de zaten can çekişen
hukuk düzeninin ipini çektiğini
ve böylece idam hükmü kestiği-
ni ve Kalemli'nin kalemini kırdı-
ğını filan yazacak, aklımca dal-
ga geçecektim.
Galiba şakanın filan sırası de-
ğil.
Anımsayın.
Istanbul DGM Savcılığı, Su-
surluk soruşturmasıyla ilgili ola-
rak suçluluklanna ilişkin hakla-
nnda çok ciddi belirtiler bulunan
Mehmet Ağar ve Sedat Bu-
cak'ın dokunulmazlıklannın kal-
dırılması istemiyle bir fezleke
hazırladı. Adalet Bakanlığı'na
gönderdi. Adalet Bakanı Şev-
ket Kazan da fezlekeyi Başba-
kanlığa ilettı. O gün bugün Ağar
ve Bucak'ın dokunulmazlıklany-
Kalemli Kalem Kırdı
la ilgili fezieke Erbakan'ın su-
meninin altında yatıyor. Tam 42
(yaayla: Kırk iki) gündür... Had-
dini bilmez bir gazeteci kısa sü-
re önce bunu Başbakan'a anım-
sattı "Dokunu/maz//k fezlekele-
ri ne zaman Meclis'e sevk edi-
lecek" diye muzır bir soru sor-
du. Erbakan hemen yanıtladı:
- Zamanı gelince!..
lşte hukukun ırzına da böyle
geçildi. Anayasa böylece bir kez
daha delindi. TBMM Içtüzüğü
bir kez daha yok sayıldı.
Bir üst paragrafta sayılan hu-
kuk suçlannın her biri, işleyenin
siyasal yaşamını bitirmekten
ağır hapis cezalanna kadar uza-
nan yaptırımlarla sonuçlanır...
Eğer o ülke bir hukuk devleti ise!
Biraz açalım mı?
TBMM Içtüzüğü'nün 131.
maddesi çok açık. O kadar açık
ki yorumlamak için hukukçu fi-
lan olmaya, hukuk eğitimi gör-
meye gerek yok. İlgili bölümü
aynen aktaralım:
"Bir milletvekilinin dokunul-
mazlığmın kaldınlması hakkın-
daki istemler başkanhkça, ana-
yasa ve adalet komisyonlan
Cıyelerinden kurulu karma ko-
misyona havale edilir..."
Hepsi bu.
DGM savcısının fezlekesinin
resmiyete dökülen dokunul-
mazlığın kaldınlması isteminin
adresi tek: Türidye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı!
Fezlekenin Adalet Bakanlığı,
Başbakanhk gibi duraklardan
geçmesinin hukukun açıkça ve
pervasızca çiğnenmesinden
başka bir açıklaması yok. Hele
hete zaten kendisinde bulunma-
ması gereken fezlekeyi 42 gün
süreyle sumenin altında tutup
siyasal koz olarak kuilanma he-
saplan yapmak...
Kuşkusuz belki 6. yüzyıhn çöl
hukukunda ya da Mekke Tüc-
carlar Meclisi'nin içtüzüğünde
ya da şeriat hükümlerinde filan
dokunulmazlık dosyalan ile ilgi-
li bizim iddialanmızı yalanlaya-
cak maddeler vardır. O bilmedi-
ğimiz bir "hukuk" alanı.
O yüzden de hukuku çiğnedi-
ğini, anayasayı deldiğini, Meclis
Içtüzüğü'nü yok saydığını söy-
Iediğimiz ne Erbakan, ne Şevket
Kazan. Bu zatlarla epeydir her-
hangı bir hukuk tartışması ya-
pılmaması gerektiğine yürekten
ikna olduk. Onlar keyiflerine ba-
kabilirler.
Amaaaa....
Ama Mustafa Kalemli ne ola-
cak?
Susurluk konusunda çok kö-
tü sınav vemneyen, en azından
sınrfta kalmayan bir partinin,
ANAP'm milletvekili idi. Meclis
Başkanlığı sırasında vahim bir
yanlışlık yaptığına ilişkin herhan-
gi bir anımız yok. Belki iyi kötü
demokrat bir kişidir de. Tanımı-
yoruz ve onunla alıp veremedi-
ğimiz bir şey de yok.
Ama bu ülkede daha iyisi bu-
lunana kadar en yüksek erkin
Türkiye Büyük Millet Meclisi ol-
duğuna, bu erkin paylaşılmazlı-
ğına inanan bir yurttaşın, hesap
sorma hakkı vardır. Bu Meclis'in
başkanı, devlet hiyerarşisinde
cumhurbaşkanından sonraki ki-
şi. Kendisine, yalnız kendisine
ait ve ülkenin geleceği açısın-
dan önem taşıyan bir "belge "yi
42 gün süreyle elinde tutandan
hesap sormakla yükümlüdür.
Meclis Başkanı'nın ilk işi Mec-
lis'in onurunu, işlevini ve yetki-
sini korumak değilse nedir?
Meclis Başkanlığı'na gönde-
rilen fezlekenin hesabını sorma-
yan Meclis Başkanı'ndan yurt-
taş hesap sormaz mı?
Bu yazı da zaten bu hesabın
sorulmasından ibaret. Gazete-
ci-yurttaş Ağar-Bucak fezleke-
sine niçin sahip çıkılmadığını ve
gereğinin niçin yerine getirilme-
diğini bilmek istiyor.
Sakın ki yanıt, "Başkanlığımı-
za resmen intikal etmiş hernan-
gi biryazışma mevcut değildir"
diye bir hafrflik olmasın. Bunca
rezaletten sonra bir de enayi ye-
rine konmaya katlanamayız.
Kalemli, başında bulunduğu
Meclis'in işlevini yerine getirme-
sini sağlayacak mı, sağlamaya-
cakmı?
Yanıta ve sonuca göre, Ka-
lemli'yle ilgili biz de bir kalem kı-
np kırmayacağımıza karar vere-
cegiz...
POLJTİKA GUINLUGU
HİKMET ÇETİNKAYA
Tarikat Sermayesi...
Milli Güvenlik Kurulu'nun ardından askerler ne-
leri konuşuyor:
Askerler, Necmettin Erbakan ın samımiyetsiz-
liğini, Tansu Çiller'in ise 'konuyu zamana yaydığı-
nı' anlatıyorlar...
Anlatılanlar salt bununla da kalmıyor...
Askerler diyor ki:
"RP 28 şubattan bugüne değin bir adım bile at-
madı. RP orduyu din düşmanı olarak gösteriyor.
DYP ise oyalama taktiği peşinde. Hükümetin Gü-
neydoğu projesi ise hayali. Güneydoğu'ya asker
gidiyor, ama ögretmen, doktor, savcı gitmiyor..."
Ankara'da fırtına öncesi bir sessizlik egemen...
• • •
Tarikatçı vakıfların kurduğu şirketlerokul, ders-
hane, hastanelerden sonra fınans kuruluşlanna da
el atınca, TOBB ve TÜSİAD yöneticilerinde bir pa-
nik başladı:
"Neler oluyor?"
Olanlar çok önceden olmuştu...
1980'li yıllann ortalannda Başbakan Turgut Özal
tarikatlann önde gelen adlanyla bir toplantı yap-
mış ve şöyle demişti:
"Sizler de serbest pazar ekonomisinden yarar-
lanın. Bunun için de devlet bankalanndan kredi
alıp yatınm yapın..."
O yıllar içine kapanık olan tarikatçı vakıflar, bir-
den şirketleştiler. Bir yandan Kuran kurslan, öte
yandan tekstilden taşımacıhğa dek bir dizi iş ola-
nağının kapılannı açtılar...
Anadolu'nun çeşitli il ve ilçelerinde 'küçük tez-
gâhlarda' iş gören tarikatlann üyeleri "Faız haram-
dır" ilkesini bir kenara bırakıp, devlet bankalann-
dan kredı kopardılar, çocuklannı Ingihtere, Alman-
ya ve Amerika'ya gönderip okuttular. Eğitımli ço-
cuklannı da işın basına geçirdiler.
On - on beş yıl önce ANAP'ı destekleyen Nak-
şibendiler, Fethullahçılar, Işıkçılar, Kadiriler ve
Süleymancılar sanayinin çeşitli dallarında hızla
yükselmeye başladılar.
Gıdadan taşımacılığa; tekstilden inşaat sektörü-
ne dek her alanda hızla yayılan tarikatlann dene-
timindeki vakrf şirketleri, özellikle devlet banka-
lanndan aldıklan kredilerle birleştirince ülke eko-
nomisinde söz sahibi oldular...
1993 yılı başında 'tarikatlann önlenemezyükse-
lişi'ru yine bu köşede anlatırken şöyle diyorduk:
"Tankatlann denetimındeki şirketler ve kuruluş-
lar giderek palazlanıyohar. Devlet kesesinden bes-
lenen bu vakıflar, Refah Partısi'nın bir-iki yıl için-
de iktidara geleceklennı hesap edip on/ara para-
sal yardım da yapıyortar. Önce özel okullar kura-
rak örgütlenen, dershane ve yurt kurarak 'şeriat
yolu'nda yürüyen tarikat vakıflan, laık demokratik
cumhuriyet için en büyük tehlikeyi oluşturuyor..."
• • •
Üç-dört yıl önce yaşanmış bir olayı anımsat-
makta yarar görüyorum...
Ankara'da Cebeci Ortaokulu'nda örgütlenen
bir tarikat şeyhi; çocukları, anne ve babalanndan
kopanyordu...
Ne yapıyordu tarikat şeyhinin adamları?
lşte bir öğretmenın anlattıklan:
"Tarikat mensupları okulumuzdaki çocuklan
M.... dershanesıne kayıt yaptırıyor. Bir süre sonra
o çocuklar iyi semtlerde kiralanan tankat evlerine
götürülüyor. Tarikatın Cebeci, Abidinpaşa, Kur-
tuluş ve Ayrancı'da evleri bulunuyor. Evlere gö-
türülen 13-14 yaşındaki çocuklar, bir süre sonra
ailelerinden kopuyor..."
Sormuştuk öğretmene:
"Çocuklara aileleri neden engel olamıyor?.."
Yanıt:
"Ortaokul ikinci sınıfta okuyan bir çocuk düşü-
nün, ailesi orta halli bir memur ya da esnaf. Ço-
cuk, tarikat evine gidince harçlık alıyor, yenı elbi-
selergiyiyor Günde iki saat Türkçe, matematik ve
fen dersi görüyor. Aynı zamanda tarikat eğitimi
alıyor, şeriatı öğreniyor. Ara sıra eve geldiğinde ai-
lesiyle kavga ediyor..."
Soru:
"Kavga neden çıkıyor?"
Yanıt:
"Artık o şeriatı bir yaşam biçimi olarak seçmiş-
tir. Bu nedenle ailesiyle ters düşmüştür. Onun için
ailesi 'laiktir' ve onun düşmanıdır. Annenin başı
açıksa 'Sen fahişe mısin' diyebilmektedir."
• • •
Tarikat sermayesi bir yandan sanayi alanında
gelişıp güçlenirken öte yandan özelleştırmeiurya-
sıyla birlikte devletin olanaklanndan yararlanı-
yor...
Bugün özel okullann, dershanelerin, yurtlann,
hastanelerin ve Kuran kurslannın ardındaki para-
sal destek, tarikat sermayesidir. Bu sermayenin
kaynağı devlet bankaları ile kurban derilerin-
den vurulan trilyonlardır...
Tarikat sermayesi, bugün dışa açılmıştır. Alman-
ya'dan Azerbaycan'a dek her ülkede yatırımlar
yapmıştır.
Hem eğitimi hem de sanayiyi ele geçiren 'tari-
kat sermayesi'ni durdurabilmek "Biz Atatürkçü-
yüz" demekle olmuyor...
Dinsel motifleri öne çıkanp biryandan imam-ha-
tip liselerini, öte yandan Kuran kurslannı finan-
seeden 'tarikatsermayes/'ninyükselişinı zamanın-
da görmeyenler, bugün ise kımi tarikat şeyhleriy-
le bütünleşenler 'laik demokratik cumhuriyetin'
düşmanıdırlar...
Bunlann kimileri merkez sağda, kimileri de
merkez soldadır...
Adlarını açıklayalım mı?
Açıklamaya gerek yok, onlan demokratik kamu-
oyu tanıyor!..
Faks numaramız: 0212/ 513 90 98
Internet: http: // www.planet.com.tr/Xn
E mail: Hikmet .Cetinkaya (a Planet.com. TR
'Bosna'da durum kanşık'
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Jstanbul'da
bugün yapılacak Bosna-
Hersek Banşı Uygulama
Konseyi Yönlendirme
Kurulu toplantısı
için Türkiye'de
bulunan Carl Bildt, dün
Ankara'da temaslarda
bulundu. Bildt.
Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel'e
Bosna-Hersek'te
durumun kanşık
olduğunu belirterek
kendisiyle görüşmekten
memnunluk duyduğunu
bildirdi. Bildt, ÂNAP
Genel Başkanı Mesut
Yümaz ile yaptığı
görüşmede, Türkiye'nin
Bosna-Hersek'te oynadığı
önemli \e yapıcı rolün
uluslararası kamuoyu
tarafından takdir
edıldiğini bildirdi.