23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11NİSAN1997CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Basına engellemeye tepki • ANKARA (Cunhuriyet Bürosu) - DYP Genel Sekreteri Surhan Tekınel, Cumhurbaskanı Sileyman Denrıirerin Denız Harp Okulu'naönceki gûn yaplığı ziyareti ızbmek isteyen basın mensuplanndan bT kısmının ıçeriye ahnmamasınm ba.-ın özgürlüğii ve halkn haber alma hakkına açık bir tecavüz mteliğınde oldugunu bıldirdi. Tekinel açıklamasında, Kanal 7, Saınanyolu TV. Kaıal E, Kent TV, HBB ve TGRT televizyonlan ıle Türkiye, Akşam. Günaydmve Zaman gazeteleri muhabırlennin nizamiyeden geri çevrildiğinı belirterek. yetkılilerden açıklıma yapmalanm istedi Bahriye Üçok anıldı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-CHPKadın Koilan, laiklığın 69. yıldönümü kutlamalan çerçevesinde, bombalı bir saldın sonucunda yaşamını yitiren Doç. Dr. Bahriye Üçok'u mezan başında andı. CHP Kadın Kollan Genel Başkanı Güldal Okuducu ve parrilıler. Üçok'un Karşıyaka Mezarlığı'ndaki kabri başında I dakikahk saygı duruşunda bulundular. Okuducu, din adına insanlık dışı katliamlar gerçekkştiren teröristlerin, Uğur Mumculan, Turan Dursunlan ve Bahriye Üçoklan katlettılderini söyledi. Hollandalı heyet Ankara'da • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - AB Dönem Başkanlığı'nı da yürüten Hollanda'nın Dışişleri Bakanlığfndan üst düzey bir heyet dün Ankara'da temaslarda bulundu. Iki ülke heyetleri arasında yapılan toplantılarda, öncelikle 29 nisanda yapılması öngörülen Ortaklık Konseyi toplantısı ile Türk-Yunan sorunlannın aşılmasına yönelik konulann ele alındığı bıldinldi. Işçiler birbirini suçladı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türk Demokrasi Vakfı'nca düzenlenen panel, ışçı konfederasyonlannın 'demokrasi' tartışmasına neden oldu. Hak-lş Genel Başkanı Salım Uslu. Türk- Iş, Devrimci İşçi Sendikalan Konfederasyonu (DİSK) ile Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu'nun (TESK) oluşturduğu sivil ginşıme yönelik olarak, "darbe taşeronluğu' suçlamasında bulunurken DlSK Genel Başkanı Rıdvan Budak. "Şaibeli hûkümetlere tetikçi olmak da bir emek kuruluşuna yakışmaz" dedi. Maaş kesme cezası ' . • ANKARA (AA) - Tûm Belediye Memurlan Sendik'ası (Tüm-Bel-Sen), Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in, memurlan yıldırmak için bu kez de maaş kesme cezası uygulamaya başladığını öne sürdü. Tüm-Bel- Sen'den yapılan açıklamada, 200 belediye çalışanına sendikal faalıyetleri nedeniyle dısiplin cezalan ve sicil bozulma cezalannın da verildiği belirtilerek, "Gökçek, bu kez de memurlan yıldırmak için 68 üyemize, sendikal faalıyetleri dolayısıyla maaş kesme cezası uyguladı" denildi. Yıhnaz'dan uyarı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, Türk Demokrasi Vakfı'nca düzenlenen 'Sendikalaşma ve Demokrasi' konulu panelin acılışında yaptığı konuşmada hükümetin düşürülmesi gerektigini belirterek bir uyan yaptı. Yılmaz, "Lütfen, lütfen bu işi Meclis'te yapalım. Meclis dışı, demokrasi dışı mecburiyetleri zorla davet etmeyelim" dedi. Çiller'in tepkisini çeken Sağlık Bakanı, MGK kararlannın sulandınlamayacağını söyledi Aktuna: SusmayacağnnGÜNPÜZ İMŞİR Hükümete sert çıkışlan nedeniyle DYP, GtK toplantısında Yalım Erez le birlikte hak- kında "konuşma yasağT çıkartılan Sağlık Ba- kanı Yıldınm Aktuna. "MGK kararlannı bir formalitc. bir prosedür icabı kabul edip bu ka- rarlan uvgulamadan kaçınarak sulandınp. savsaklaüp çekistirerek deforme etmeve çalı- şan zihniyete kesinlikJe Lrin vermeveceğinr söyledi. Aktuna, Genel Başkanlan Tansu Çil- ler'in de kendisiyle aynı görüşü paylaştığını belirterek, "Sayın Çiller'in bu konuda RP'detı ne kadar farkh bir tutum içinde olduğunun önümüzdeki günler içinde görüleceğuü"" be- krttı. Sanayı ve Tıcaret Bakanı Yalım Erez, GlK'ten resmi bir karar çıkmadığına dikkat çekerek "Sözferiınin arkasındayun" dedi. Sağlık Bakanı Dr. Yıldınm Aktuna, MGK kararlan uygulanana kadar susmayacağını söyledi. Aktuna, Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller'le yaptığı görüşme sırasında ıartıştığı haberlerinın kesınlıkle doğruyu yansıtmadığı- nı ifade ederek. Çiller'ın görüşme sırasında kendısine "Konuşmaya devam edeceksen o zaman çeldl git" sözlerinin "Külüyen uydur- ma" oldugunu vurguladı. Aktuna, görüşme- yi şöyle özetledi: "Genel Başkarumızla iki me- deni ûısan olarak yaklaşık bir saat görüştük, o görüşlerini söyledi ben görüşleriıni söyledim. Görüşme tam bir flkir ahşverişi içinde geçti. Ben 'bakanlar fazla konuşmasın' şeklinde çı- kan bazı isteklerin \arbğından sözettim. 'Ben bir bakan olarak icracı bir dunımdayım. Hü- kümetin bir üyesıyiz. MGK kararlannın mutlaka uygulanması gerekir diyorum. Bundan vazgeçmem söz ko- nusu olamaz. Zaten sizde aynı fikirdesimz. Hatta Erbakan bile bize MGK kararlannın uy- gulanması ricasıyla yazı gönderdi. Ben bun- lan formalite icabı gönderilmiş olarak anla- yabılır mıyim? Ben bu kararlann uygulanma- sı gerekli dıye düşünüyorum ve taviz verme- den uygulamaya çalışıyorum. Ikıncisı anayasınm temel ilkeleri olan Ata- türk ılke ve inkılaplan ile laisizmden taviz ve- remeyiz, bu ilkeleri sonunu kadar korumak zorundayız. Bunun içinde gereken neyse ya- salann uygulanması mı değişiklikler mi bun- lan bu hükümetin yapması gerekir. Titizlikle, duyarlılıkla ve ciddiyetle yapması gCTekir. Be- nim söylediklerim de sadece bunlar. Benim bu söylediklerime bir itirazınız var mı?'dedim. 'Hayır yok' dedi. Ben de zaten bunlan söylü- yorum ve bundan sonra da söylemeye devam edeceğim dedim. O da bana 'devam et' dedi Bütün mesele bu." Çıllerle görüşmenin "Tarnşmaya dönüş- tüğü" yolunda çıkan haberlenn doğru olma- dığını vurgulayan Aktuna, şöyle devam etti: "Hükümetin 28 Şubat'tan bu yana MGK kararlannı inançlı bir şekflde ek ahp uygula- maya çauştıklannı gönnüyorum. Görmedi- ğim için de bir mücadele > ü rütüyorum.Bu ka- rarlara kesinükle uvulmalıdır diyorum. Parti içinde bize bir baskı söz konusu olamaz. Parti dedigimiz bir teşkilatsa Türkive çapında DYT teşkflaündan sözlerimi/e en ufak bik tepki çık- tiğuıı zannetmiyorum.Çünkü onlardaolan bt- tenieri bütün açıkltğryla görüyor. Meclis gru- bu içindebazdan bize teptdvarnu; gibibir ha- va varanyorlar. Bunun nedeni de 'bunlar Ata- ÇİZMEDE> YUKARI MUSAKART türk ilke ve ınkılaplannı savunuyorlar'diye- medOderive bunuda söyleyemedikleri için' ko- alisyonu bozmaya çalışıyorsunuz' diyorlar. Biz koalisyonu doğrudan bozmaya çalışmıyo- nız. Bu koaüsyon MGK kararlannı yaşama geçireceğim demişse bunlan uygulamalıdır di- yorum. Parti içinde bizim gibi düşünen kişik- rin çok sayıda oldugunu biliyorum. Ancak bir kısmı şu anda konuşmayabilir." Tansu Çiller'in de MGK kararlannı uygu- lamaktan yana olduğunun altını ısrarla çizen Aktuna, yapılan uygulamayı herkesin önü- müzdeki günler içinde aynnnlanyla görülece- ğini beiirtti. CHP'ye geçmesinın söz konusu olmadığı- nı yayınlannda kendisini hedef alan bir dinci gazete tarafmdan uydurulduğunu belirten Ak- tuna şöyle konuştu. "DYP'nin kimliği zaten budur. Ben bu partiye inançk, muhafazakâr, milliyetçi ama aynı zamanda demokrat deği- şimden yana ama Atatürk ilke vc inküaplan- na ve laik düzene sonsuz derece bağfa bir par- ti olarak gördüğüm için geldim. Ben de kendi IdmHğimle DYP'nin bu kimligini birleştirdim. RP ile yapılan bu koalisyon bize yanhş yapürmasın diye ben bu mücadeJevi veriyo- rum. Bazı yanfaşlıklar gör- düğüm için veriyonım." Ba- kan Aktuna. Erez ve kendi- sini kastederek"Geceleri kafayı çekip gündüzleri şov yapıyorlar. Bize kafaa dinç. işyapan poütikacılarlazım" dıyen Çalışma ve Sosyal Güvenlık BakanıNecatiÇe- Bk'ı ıse sert bir dılle eleştir- di. Erez, Cumhuriyet'e yap- tığı açıklamada, GlK'ten, kendilerini doğrudan hedef alan ya da susmalannın is- tendiği resmi bir karar çık- madığına dikkat çekti. Çil- ler'in değerlendirmelerinde kendileriyle ılgili bir nüans bulunmadığını savunan Erez, "Genel başkanımıztn açıklamasını biliyorum. Sa> gı ile karşdıyonun. Bize resmi bir bfldirim yoktur" dedi. DYP kurmaylanyla restleşmesmi sürdüren Erez. "Hani o bizim hakla- mızda karar çıkaatğuu id- dia eden adaunlar şundi ne yapacaklar 1 " dıye konuştu. Erez. "Hükümete karşı çı- ktşlannızı sürdürecek misi- niz r sorusuna. "Sözlerimin arkastndayim" karşılığuu verdi. *" ..â Hııkııksıızlıık Içişleri'ni kanşürdı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - lçişleri Bakanı Meral Aksener'in Alaaddin Yüksei'i yasadışı yöntemle görevden almasının ardından emnıyete baskm düzenlemesi. kurum içinde de rahatsızlık yarattı. Bazı bürokratlann Aksener'in yasaya aykın işlemlerine karşı çıkarak imza konusunda dırendiklen öğrenildı. Alınan bilgiye göre. Akşener'in. DYP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller'in talimatıyla Alaaddin Yüksei'i yasaya aykın bir biçimde görevden alması, tçışleri Bakanlığı'nda rahatsızlık yarattı. Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğml Özkök. dünkü yazısında tçışleri Bakanlığı Müsteşan Teoman Ünüsan'ın geçici görevlendirme karanrun ardından, Yüksel'e "Çankın Valiliği'ne görev lendirilmen için bakandan talimat geldi. Ancak ben bunun hukukauygun olmadıgını söyledim, bunu imzalamay acağımı söyledim" dediğini kaydetti. Ünüsan'ın, bu tavn üzerine Akşener tarafindan devTe dışı bırakılarak görevden alma yazısının personel genel müdürlüğüne yazdınldığı bıldinldi. Ünüsan'ın, Emin Aslan'ın Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı'na atanmasının ardından boşalan İstihbarat Dairesi Başkanlığı'na Nığde Emniyet Müdürü Bülent Orakoğlu'nun atanmasına da karşı çıktığı ıleri sürüldü. Yüksel'e merkezvaHllğigörevi İçişleri Bakanı Aksener'in skandal yaratan emniyet operasyonu kararnamesini Başbakan Erbakan imzaladı ALPER BALLI ANKARA - lçişleri Bakanı Meral Aksener'in, idari yargının "yasadışı" olarak değerlendirdiğı Emniyet Genel Müdürlüğü operasyonunu yasalara uy- gun hale getirmek ıçın hazırladığı ka- ramamenin Başbakan Necmettin Erba- kan tarafindan imzalandığı bildirildi. Aksener'in Emniyet Genel Müdüriüğü görevinden alarak Çankın Valiliği'ne vekâleten atadığını açıkladığı Yük- sel'in, yargi yoluna başvurması üzeri- ne, "kızak görev" olarak bilinen Mer- kez Valiliği'ne kaydınldığı öğrenildi. Başbakan Necmettin Erbakan a yaz- dığı mektupta Aksener'in ilk tasarnıfu- nun yasaya aykın olduğu yolunda uya- nda bulunan Cumhurbaşkanı Süley- man DemireL Ankara 5. Idare Mahke- mesi'nin göre\ lendirme işleminin "yü- rürlüğünündurduruunasr karan üze- rine yazdığı 2. mektupta "Yargı kara- rmı uygulayın" uyansında bulundu. Demirel, Erbakan'a gönderdiği mek- tupta, idare mahkemesi karannın za- man yitirilmeksizin uygulanmasını is- tedi. lçişleri Bakanı Aksener'in DYP Ge- nel Başkanı. Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Tansu Çiller'in tali- matıyla gerçekleştirdiği hukuka aykın Emniyet Genel Müdürü atamasını ya- salara uygun hale getirmek amacıyla hazırladığı kararnamenin Başbakan Er- bakan tarafindan da imzalandığı öğre- nildi. Kararnamenin, Çankaya Köşkü'ne sunulmak üzeTe, Yüksel'in "kızakgö- rev" olarak bilinen Merkez Valiliği'ne, Kemal Çelik'in de asaleten Emniyet Genel Müdürlüğü'ne atanması yönün- de hazırlandığı kaydedildi. lçişleri Ba- kanlığı yetkilileri, varlığını doğruladık- lan karanamenin Cumhurbaşkanı'na sunulmadığını söylediler. Yargı karan yerine getirilerek Yüksel'in göreve ia- de edilmemesinden önce Demirerin kararnameyi irnzalamayacağına kesin gözüyle bakıldığına dikkat çekildi. lçişleri Bakanlığı'nın Ankara 5. İda- re Mahkemesi'nin görevden alma ka- ranna ilişkin olarak "yürürlüğün dur- dunılması" karanna karşı ıtirazını ha- zırladığı bildirildi. Alaaddin Yüksel. Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Öz- kök'e yaptığı açıklamada, "Sayın Ba- kanımızm hukukun üstünlüğü çerçeve- sinde mahkeme karannı uvgulamaya koymasını bekliyorum. Ben o olaydan sonra sessizce köşeme çeküdim. Fiili bir dunım yaraülmışt. Sayın Bakamımzuı hukukun üstünlüğünü sağlayacağına inanıyorum" dedi. RP Grup Başkanvekıli Saüh Kapu- suz, Alaaddin Yüksel'in Emniyet Ge- nel Müdürlüğü'nden alınmasına ilişkin bir soru üzerine Başbakan Erbakan'ın bu konudan haberdar oldugunu, ancak yöntem konusunda bilgi sahibi olup ol- madığını bılmedığini söyledi. Kapusuz, bir gazetecinin, Çelik'e Demirel ve Ge- nelkurmay Başkanı Orgeneral İsmafl Hakkı Karadayı'nın randevu vermedi- ğini, ancak Erbakan'ın Çelik'le görüş- tüğünü anımsatması üzerine "PoBsGü- nü nedeniyle böyle bir görüşme y apd- mışür. Başbakan'ın tçişleri Bakanı'na şunu getirin, bunu getirmeyin diye bir şey söylemesi söz konusu olamaz" dedi. Kapusuz, bir soruya karşılık verirken, "yapılan operasyonun şık olmadıgını" söyledi. Kapusuz geçici görevlendirmenin hukuki açıdan yanlış bir uygulama ol- madığmı savundu. IRMIKI AYDIN ENGİN e - mail: engin (a planet.com.tr Tören bitti. Kana batmış bir yaşam kutsandı, dualarla yol- cu edildı. Kurtlar sofrasına üşüşmüş akbabalar sıram sı- ram dizıldi. Suratlarda ığreti bir üzüntü. Kafalarda mirastan pay kapma hesapları. Başken- tin geniş caddelerinde milliyet- çi seller aktı. Kimileri "Ne ço- kuz" ded\, kıvandı. Kimileri "Ne çoklar" dedi, bilendi. Güneş doğdu, güneş battı; gün geçti, zaman aktı. Şimdi durup düşünmeli. Soımalı: - Ne töreniydi bu? Neyin ce- nazesi kalktı? O büyük ve görkemli kılmak için bir siyasal örgütün tüm ola- nakları seferber edilmiş tören- gösteri kime yanıttı? Birileri, birilerine "Siz ey! Siz Susurluk diye tepinenler, siz 'Israr ediyorum, isyan ediyo- rum' çığlıklan atanlar! İşte bur- dayız. Bakın binlerce, on bin- lerce Çatlıyız. Bu topraklar bi- zim ve bu topraklarda bizim değerierimiz geçer. Ya sevin, ya terk edin" mi dedıler? Devlet aygıtının en tepelerine oturanlar neyin ardı sıra saf tut- tular? Devlet "bu" milliyetçiliği Israr - îsyan - înkâr kutsadıgını, onayladığını ve be- nimsediğini mi ilan etti? De- meçlerdeki söz oyunlan, söz- cük cambazlıkları bir yana, Türkçülük denen bir ırkçı ide- oloji cteğil miydi devlet katında kabul gören? Tüm yaşamında namlulann adaletini, zorbalığın gücünü kendine eylem kılavuzu edin- miş bir siyasal kimlik, öldüğün- de "bilge" katına yükseltilryor- sa, bu ülkede bilge kim, bilge- likne? Polis, devletin zor kullanım yetkisiyle donanmış organı. Is- tanbul polisinin başındayken aynı örgüttekı iç hesaplaşma- larda üç beş özel timciyi suç- ladı diye, günübirlik siyaset yapmayı hüner bellemişlerce neredeyse yurtsever ilan edi- len bir kişi, açılan özel deftere "Ne öğrendiysem senden öğ- rendim" diye yazdı ve altını "oğlun" diye imzaladı. Aynı sa- atlerde törene katılamayan, Metris tutuklusu özel tim ele- başıları ve tetikçileri de saygı duruşu yaptı. Çetenın elebaşı- sı ile onlarla kapışan polisbaşı- nı aynı siyasal tercihte, aynı ideolojik seçimde buluşturan bir tutkal var. Susurluk Komisyonu'nun devlet belgesi niteliği kazanmış raporunda, çeteleşmenin bo- yutlan açıklanırken "... bakan bile yapıldı" diye nitelenen bi- rine dev bir koro ile yöneltilen "yuvaya dön" çağnlan, bir ak- lama fetvasını içermiyor mu? Gazeteciler TV ekranlannda- ki yakın çekimlerde katil avına çıktılar. Polisçe aranan, aran- ması gereken "vatansever" ka- tiller, hapisten kaçışının tozu dumanı dağılmamış uyuşturu- cu kaçakçısı ülkücü-mafya ba- baları, babacıkları, tetikçileri, silahşörleri kameralara sık sık yakalandı. Devlet istese Susur- luk halkalannda yer alan ve arananların büyük bir kesimini, 'başbuğ'a "son görevlerini" yapmaya geldikleri tören ala- nında ele geçirebilirdi. Törende gözyaşlan döken o kadıncağız, hem önemli bir siyasal deste- ğini yitirdiği için ağladı, hem bu kurtlar sofrasından siyasal mi- ras kapma olanağı doğduğunu fark etmiş bir (dişi) sırtlanın se- vinç gözyaşlarını döktü. Aynı törende, o kadıncağızı siyasal yaşamının tek hedefi seçmiş bir başkası, dört eğilimi birleş- tirmiş yamalı bohça partinin bugünkü başı da vardı. Bu iki kan davalıyı bir araya getiren ideolojik bir kan bağı olsa ge- rek. Sosyal demokrat hareketin bir kanadının önderi cenaze tö- renini bir protokol geregiyle sı- nırlarken öteki kanadın önderi- nin, yoğun kartipisi altında tö- rene sonuna kadar katılması bir siyasal mesaj değilse nedir? Sosyal demokrasinin doğasın- daki hümanizma ve enternas- yonalist bilinçten Türkçü-millı- yetçi ideolojiye övgüler düzme- ye savrulmak nasıl açıklanma- lı? Laisizmin ve hukukun karar- lı savunuculuğuna soyunup ekranlarda, kürsülerde boy gösteren devletin başı, sağına soluna tarikat elebaşılannı ala- rak çizdiği yeni protokol tablo- su ile biztere bir şeyler söylemiş olmuyor mu? O törende tepeden tırnağa kana bulanmış, çetelerce ku- şatılmış, sıvandığı pıslikten içi görünmez olmuş bir devlet an- layışı aklandı. Genç yaşlı Çatlı- lann sırtı sıvazlandı. Devleti ko- rumak adına uyuşturucu tüc- carlarına yeşil ışık yakan, yeşil pasaport verenler, ülkeyi kan göllerinde yıkayıp antmak(!) is- teyenler gövde gösterisi yaptı- lar. Gözümüzün içine baka ba- ka "Biz vanz; biz çokuz; biz ik- tidanz" dediler. Tören çok sa- nılan seçenekleri ikiye indirge- di: Ya törendeki "devlet"e bo- yun eğeceğiz ya "o" devleti bir hukuk devletine dönüştürece- ğiz, saydamlaştıracağız ve de- mokratıkleştireceğiz. Ya "yenildik" deyip domuz- lann mutluluğuna razı olacağız ya "Israrediyorum!.. İsyan edi- yorum" diye haykıracağız. İşte seçenekler: Israr etmek, isyan etmek ya da kendini in- kâr etmek!.. POLİTİKA GÜINLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Çocuklarımız... Coplanan, işkenceden geçen çocuklarımız ül- kemizin aydınlık geleceği değil midir? 15 yaşında gözleri bağlanan, televizyon kameralannın, ga- zete fotoğrafçılarının karşısına çıkarılanlar bizlerin çocukları değil midir? Cezaevi önlerinde, DGM kapılannda bekleyen gözü yaşlı anneler, babalar ve kardeşler sevgisiz- liğin yok olduğu birtoplumda çocuklannı kucak- lamak istiyorlar... İşte Adalet ve Özgürtük Girişimi, "Yurttaştan Yurttasa Çağrı'da bulunurken çocuklarımız için sesleniyor... Onlar bizim çocuklanmız. N/lanisa'da, Antalya'da, Izmir'de, Istanbul'da, Ankara'da, ülkemizin başka kentlerinde, okullanndan, evlerinden alındılar. Okul grysileriyle sorgulandılar, işkencelere yatırıldılar. Kışın soğuğunda, soğuksularatutuldular. Kışden- medi, yaz denmedi gök ekini biçer gibi biçildiler. Yüzlerce, binlerceydiler. DGM'lerde yargılandılar, hapislere kondular. Ûlkemizın hukuk düzeninde mafyalar, babalar esirgendi, bağışlandı. Çocuklarımız, gençlerimiz aslaesirgenmedi. Yaşamlannın en güzel, en urmrt- lu evrelerinde yaşamdan kopanldılar, en ağır ce- zalara çarptınldılar. Onlar bizim çocuklanmızdı, emeklerimizdi, gele- ceğimizdi. Ülkemizin genç emanetçileriydi Susurluk'ta bir kaza oldu. Devtet, mafya, polis ilişkileri apaçık ortaya saçıldı. Lağım patladı, koku- su tüm ülkemizi sardı. Yönetenler, bulaştıklan pis- likleri gözlerden saklamak ve her biri kendini ak- lamak için komısyon kurdular, bizi oyaladılar, oya- lıyorlar. Devletin, mafyaya, soyguncuya; babalığı sürdü, sürüyor. Onlar esirgeniyor, bağışlanıyor. Ço- cuklanmıza, umutlanmıza, geleceğimize acıma- sızca kıyılıyor, en ağır cezalar layık görülüyor. Ülkemizde bu kadar yoğun bir biçimde insan kı- yımı varsa, yönetimlerin yurttasa bakışında ve yar- gılamasında bir yanlış var demektir. Bir yandan Uluslararası Çocuk Haklan Sözleş- mesi'ne imza atmak, bir yandan 18 yaşından kü- çükleri DGM'lerde yargılamaken somut yanhşlar- dan birisidir. Demokrasi bir eğitim olayıdır ve süregendir. Ço- cuklanmız sıkı ve acımasız yönetimlerle büyü- sünler ama yönetimlere geldiklerinde demokrat ol- sunlar. Böyle bir şey mümkün değildir. Ülkemize hâlâ demokrasi gelemediyse, insan haklan hak sayılmıyorsa somut sebeplerden birisi budur. Sevgili yurttaş, artık yeter demenin zamanıdır. Çocuklanmızı kırdırmayalım. Senin çocuğunu da okulundan veya evinden ahp götürecekleri günü bekleme. Gençler hepimizin, bu ülke bizimdir. Geleceğimizin karartılmasına seyirci kalma, izin verme. Yurttaşiık görevini yap. Gençlerimiz dev- let güvenlik mahkemelerinde yargılanmasın. • • • 13 nisan pazar günü Ankara-Kızılay'da sendi- kalar, siyasal partiler ve demokratik kitle örgütleri bir araya geliyor... ÖDP, HADEP, DBP, DlSK, KESK, TMMOB, T- TB, TDB, TEB, TÜRMOB, Halkevieri. Çağdşş.Ga- zeteciler Derneği, İnsan Haklan Derrieği, Pir Sûl- tan Abdal Kürtür Demeği, Hacı Bektaşi Veli Ana- dolu Kültür Derneği ve Mülkiyeliler Birliği Türki- ye'de demokratikleşmenin önünü açmak, Su- surluk'un hesabını sormak için toplanıyor... Bu mitinge mutlaka katılınız... Çocuklannız için aydınlık bir gelecek bekliyorsa- nız 13 nisan günü Ankara-Kızılay'da olunuz... ÖDP Genel Başkan Yardımcısı Saruhan Oluç, bu miting için şöyle d'ıyor: "6u örgütlerin her biri Susuhuk kazasından bu yana çetelerden hesap sorulması ve demokra- tikleşmenin gerçekleşmesi doğrultusunda miting- Ier, göstehler, kapalı salon toplantılan, çeşitli ey- lemler gerçekleştirdi, açıklamalar yaptı. Çeteler gerçeğinin ortaya çıkmasından bu yana karartı bir biçimde konunun örtbas edilmemesi için çaba- layan bu kuruluşlar, şimdi de yönetenlerin umur- samazlıklanna karşı yurttaşlann tepkilehni ortak bir mekânda ve biçimde dile getirmeyi hedefliyor." • • • Toplumsal yaşamımız bugün tehdit altındadır. Devlet içinde örgütlenmiş siyasal güç, şeriatçı- ırkçı birçizgidedir... TBMM Susurluk Komisyonu, suçlulann açıklan- madığı bir rapor hazırlamıştır. Başbakan Necmet- tin Erbakan ve Yardımcısı Tansu Çiller bırbırieri- nin açıklannı kollayarak ayakta kalmak istemekte- dir... Şeriatçılığın vefaşizmin meşrulaştığı bir Türki- ye değil, demokratik hukuk devletinin işlediği bir düzen istiyoruz... Çocuklanmız için!.. • • • Alman SAT-1 televizyonu 'kablolu yayın dan çı- kanldı... Bu buyruğu kim, niçin verdi? Türk Telekom Genel Müdürlüğü bu konuda niçin açıklama yapmryor? Kablolu TV izleyicilerinin haber alma özgûrlüğü neden engelleniyor? Türki- ye demokratik bir hukuk devleti değil midir? Yanıt bekliyoruz!.. Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 Internet http: // www.planet.com.tr/Xn E mail: Hikmet .Cetinkaya @ Planetcom. TR ÇAĞDAŞ YAYİNLARI HİKMET CETİNKAYA Çniıurı 450.000 TL (KDV dahil) 2. BASI CIKTI Çağ Pazariama A.Ş. Yerebatan Caddesi Salktmsoğüt Sokak No: 9/B Cağaloğlu istanbul Tei:514 01 95/96 Posta çeki no.: 666322
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle