Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 11 NİSAN 1997 CUMA
12 HABERLER
4
8 yıllık eğitimden ödün yok'Haber Merkezi - Laiklik ilkesinin
kabulünün 69. yıldönümü çeşitli
etkinliklerle kutlandı. İstanbul'daki 45
kadın kuruluşunun temsilcileri ANAP,
DSP ve CHP liderlerine yaptıklan
zıyarette, laik ve çağdaş Türkiye içın 8
yıllık kesmtisiz temel eğitimden ödün
venlmemesını istedıler.
llk olarak ANAP lideri Mesut
Yılmaz'ı zıyaret eden lstanbul Kadın
Kuruluşlan Birlıği temsilcileri adına
konuşan Prof. Dr. Necla Arat, laıklığin
'karanlığı sorgulamak' olduğuna
inandıklan belirterek şöyle konuştu:
"Siyasetin dinin hizmetinde olduğu
türündcn yanlış ve tehlikeli popülist
söylemlerc son \erilmesini istiyoruz.
Bu iilkenin seçmenlerinin yansı,
cumhuriyetin çoğutcu demokrasiye
inanan sivil yuıttaşlan ve de aydınlık
bir Türkive'de yaşamalannı
istcdiğimiz çocuklanmızın anneleri
olarak. partamentomuzdan ve tüm
siyasetçilerimizden duyariılığımıza
gereken saygının gösterilmesini ve ivedi
olarak demokratik eyteme geçilmesini
talep ediyoruz."Yılmaz da. laikliği
soyut değil somut bir kavram olarak
gördüklerini söyledi. Yılmaz, "Laiklik
bütün inançlann güvencesidir.
Birtakım çevreler laikliği halka
rağmen yaşatma eğilimindeler, bazı
çevreler de tamamen karşısında" dedı
Kadın kuruluşlan temsilcileri daha
sonra DSP lıden Biilent Ecevit'i
zıyaret ederek hazırladıkları metni
verdi.
'Laiklik tehlikede'
Arat. "8 yıllık eğitimle ilgili son
yapttğııuz açıklama yüregimize su
serpti. Bu verdiğimiz mektup da sivil
bir mektup. muhtıra değil" dedi. Laık-
demokratik rejimın ciddi bir
tehlıkeyle karşı karşıya olduğunu
bildiren Ecevit de. "RP'liler bazı
konularda tran'ı kendikrine örnek
alıyordu. Ama Iran'da bile kadınlar
politikada daha etkin. RP'liler kadın
adaya, kadın sesine bile tahammül
edemiyoıiar. Afganistan'daki
Taliban'a dönüşmeleri tehlikesi var"
dedi.
İslamın aracıya ihtiyacı yok'
CHP hden Deniz Baykalda. kadın
kuruluşlannı kabulü sırasında laik,
demokratik cumhunyete sahip
çıkılmasını istedi ve bu konuda
'gevşekliğe izin verilemeyeceğini'
bildirdi. Baykal, "İslamiyetin bir
sorunu yoktur. İslamiyetin bir aracıya,
başbayiye, komisyoncuya ihtiyacı
yoktur. Erbakan elini çeksin" dedi.
CHP Grup Başkanvekilleri Önder Sav
ıle Oya Arash, laiklik günü nedeniyle
yaptıklan açıklamada, "Gaflet, dalalet
ve hatta hıyanet içinde olanlann şeriat
düzenini kurmaya güçleri ve nefesleri
yetmeyecektir*' dediler. Araslı ve Sav.
•ivi huylu tarikatlann variığından $öz
eden kimi politikacılann laiklik karşıa
hareketlerin nrmanışa geçmesinde
sorumluluklan olduğunu' belirtirken
DSP lideri Ecevit" e yüklendiler.
CHP Grup Başkanvekilleri şunları
kaydettiler. "Siyasi çıkar amacıyla din
sömürijsü yapanlar her zaman laikliğe
karşı çıkmışlardır. Kubilay'ı kör
testere Ue kesen Derviş Mehmet ve
arkadaşlan, Bahnye Uçok ve Uğur
Mumcu'yu hunharca katledenlerin
benzerleri hortiamışlardır. Bunlar ve
Uğur Mumcu cinayetinde parmağı
olduğundan kuşkulanılan, Atatürk'e
haince dil uzatan. Sıvas'ta 35 kişiyi
yakmaktan çekinmeyen laiklik
karşıtlan ne yazık ki REFAHYOL
iktidannda giderek daha cüretkâr
olma fırsaünı bulmuşlardır."
Çok sayıda dernek, vakıf, meslek
odası ve sendikanın oluşturduğu
CHP'li Fikri sağlar
'Susurluk'un
sorumhısu
Çiller'dir'
İstanbul HaberServisi-TBMM Susur-
luk Araştırma Komisyonu'nun CHP"li
üyesı Fikri Sağlar. Susurluk Komisyonu
Raponı'nun önemli. ancak "eksik" oldu-
ğunu belırterek. bu eksiklığin MlT'in net
bılgı vermemesı. Genelkurmay'ın komis-
yona karşı •'alınganlık" göstermesi ve
"Çiller ailesi~nın komisyona çağnlama-
masından kaynaklandığını savundu. Sağ-
lar. özellıkle 1980'den sonrakı tüm cum-
hurbaşkanı. başbakan veMİT üst düzey
yetkililerinın de incelemeye alınması ge-
rektiğını söyledi ve "Bunu dünyadaki bü-
tiin ülkeler yapü. kendi içindeki "Glad-
>o"> u ortava çıkardı. Bir tek biz vapama-
dık" dedı."
Sağlar. CHP lstanbul Gençlik Kolu'nun
öncekı akşam Kadıköy Evlendırme Salo-
nu'nda düzenledığı toplantıda Susurluk
komisyonu üyesi olduğundan bu yana al-
dığı ölüm tehdıtlerinın arttığını belirten
Sağlar. yapılan tüm araştırmalar sonucun-
da, "Dev letin içinde yasadışı örgütkrin var
olduğu ve bu örgütlerin dev letin tüm or-
ganlarını kendi menfaan için kullandı-
ğTnın kesinlik kazandığını kaydetti. Dev-
letın kullanılmasürecınin 1950"li yıllarda
NATO'ya üye olmakla başladığıru ifade
eden Sağlar, NATO'nun üye devletlerine.
"Gizli servisleriıüa komünizmle savaşma-
ya yönkndirin ya da bunun için yeni gizli
servisferkunuTtalimatını verdiğıni anım-
satarak. bunun aynı zamanda dünyadaki
gladyonun da doğuşu olduğunu söyledi.
Sağlar şöyle devam ettı:
"Önce komünizmle savaşmak için kul-
lanılan bu insanlar artık 'kara para' rica-
rctini vapmaya başladılar. Siyns\ iktidar bu
kara paralann aklanması için önce hayali
ihracatı yaydı. Sonra birden kumarhane-
leri yasaUaştırdı. Bu da yetmeyince pıtrak
gibi bankalar kunıkiu. Bu sırada PKK'nin
eylemleri tırmanmaya başladı ve o bölge-
de uyuşturucu ticareti doğdu. Güneydo-
ğu'daki bu savaşuı u/amasının nedeni ta-
mamen bir'Vietnam sendromu'dur.Ame-
rika da Metnam'daki savaşa, salt uyuştu-
rucu ticareti için girmiştir."
Bu olay lann hep ANAP'ın iktidar oldu-
ğu döneme ve TurgutOzal'ın başbakanlı-
ğma rastladığına dikkat çeken Sağlar. Tür-
kiye'de geçen yıl 15 tonluk eroin ticareti
yapıldığını, bu rakamın, sevk edılenın salt
yüzde 15"i olduğunu belırterek söz konu-
su eroınin 53 milyar dolar anlamına geldi-
ğini bildirdi.
Suyun başında itirafçılar. emnıyet gö-
revlileri, özel tim. aşiretler. siyasiler ve as-
kerlerden oluşan bir suç örgütünün bulun-
duğunu ıddia eden Sağlar. olaylann bugü-
ne dek büyümesinin bırincı dereceden so-
rumlulannın ise Tansu Çiller. Mehmet
Ağar, Sedat Bucak, Özer Çiller ıle
1980"den şımdıye kadar görev yapan cum-
hurbaşkanlan ve başbakanlar olduğunu sa-
vundu.
Muhalefet liderlerine yapdğı ziyaretleri sürdüren Erbakan, dün CHP lideri Baykal ile görüştü. (Fotoğraf. HASAN AYDIN)
CHP Genel Başkanı, Başbakan'a, MGK ve geceyansı baskınını sordu
platform da dün Ulus Atatürk Anıtı'na
çelenk bırakıp saygı duruşunda
bulunarak ortak açıklama yaptı. Sıvil
kuruluşlann ortak açıklamasında,
"2000'li yıllara yaklaşırken
aydınlanma devrimimizle
kazandığımız çağdaş ve akılcı
değerlerin hiçbirinden. özellikle de
ulusal birliğimizin ve iç banşımızın
temeli olan laiklik ilkemizden en
küçük bir ödün vermeveceğiz"' denildi.
CHP Kadın Kollan da", Bahriye
Üçok'un mezan başında anma töreni
düzenledi.
Taksim'de tören
CHP tstanbul II Örgütü. Atatürkçü
Düşünce Derneği (ADD), Çağdaş
Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD),
68'liler Birliği Vakfı ve İstanbul
Barosu temsilcileri dün Taksim
Cumhuriyet Anıtı önünde toplandı.
ÇYDD Genel Başkanı Türkân Saylan.
aydınlanma yolunda
gerçekleştirilen devrimlerle
Türkiye'nin uygarlık
düzeyini aşma yolunda çok
yol aldığını anımsattı.
ADD lstanbul Şube
Başkanı BUge Bilgiç
'•Devlet, bireyler arasında
tarafsız olmak ve onlann
inanç özgürlüğünü güvence
altına almak zorundadır"
di>e konuştu. Bünyesinde
175 sivil toplum örgütünü
banndıran Türkiye Sivil
Toplum Kuruluşlan Birliği
adına yapılan açıklamada
da. aydınlanma devrimiyle
kazanılan çağdaş ve akılcı
değerlerin hiçbirinden en
küçük bir ödün
verilmeyeceği vurgulandı.
Törene katılan CHP Parti
Meclısi üyesi Bedri
Baykam ve CHP tstanbul
Kadın Kolu Başkanı
Muazzez ÇelebL
Başbakan Necmettin
Erbakan'ın, İstiklal
Marşı'nda kadın sesine yer
verilmemesi ısteğini
kınadılar. Tören sonunda
Atatürk Anıtı'na çiçek
bırakan yurttaşlar,
'Türkiye laiktir, laik
kalacak' v e 'Türkiye
İran olmayacak" sloganlan
Baykaleleştirdi, Erbakan sustuANKARA (Cumhurivet Biirosu) - CHP sorduâunu da aktardı. Erbakan'a, MGK Baykal, Eİbakan'ın, "çûe teşekkûJü'îü'
D
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP
Genel Başkanı Deniz Baykal; hükümetın
Güneydoğu paketi için kendisinden
destek isteyen Başbakan Necmettin
Erbakan'a, Milli Güvenlik Kurulu
kararlannm uygulanması, Susurluk
fezlekelerinin bekJetilmesi ve Emniyet
Genel Müdürlüğü'ndeki gece baskınıyla
ilgili olarak tepki gösterdi.
Başbakan Necmettin Erbakan. hükümetin
uygulamaya koyacağını açıkladığı
Güneydoğu paketi konusunda muhalefet
parti liderlerine yaptığı ziyaretler
çerçevesinde dün de
CHP Genel Başkanı
Baykal ve BBP Genel
Başkanı Muhsin
Yazıcıoğlu ile görüştü.
Erbakan"ı 2 saat 15
dakıka ağırlayan
Baykal. Başbakanın
ekonomi. Güneydoğu
polıtikası ve
özelleştirme
konusunda. "İcraaün İçinden"
programlannda yaptığı konuşmanın
benzerini kendisine aktardığını söyledi.
Erbakan'a CHP'nin bu konulardaki
görüşlerini ilettiğini de vTirgulayan
Baykal. "Sayın Başbakan'a, Türkiye'de
gerginlik yokmuş izlenüni vermek için
Güneydoğu paketine destek isteme
gorüntüsü altuıdaki girişimlerin, ülkenin
ağır sorunlannı gözardı etmesinin
mümkün olmadığını aktardım" dedi.
Türkiye'nin zor bir dönemden geçtiğini
vurgulayan Baykal. bu çerçevede
Erbakan'a MGK kararlannm gereğinin
yerine getirilip getirilmeyeceğini
sorduğunu da aktardı. Erbakan'a, MGK
kararlannm altında ımzası bulunduğunu
ve Bakanlar Kurulu'nda da buna
uyulacağı açıklaması yaptığını
anımsattığını bildiren Baykal,
"Kendisine, bu açıklamasından sonra
parti genel sekreterinin 'Bu imza protokol
gereğidir' dediğjni anunsattun. Bu
konuda kendisinden ya da'genel
sekreterden "Yanlış anlaşıldı' yönünde
açıklama beklediğimi. ama tam tersi bir
davranış içinde olunduğunu siivledim"
diye konuştu. Görüşmelen sırasında
eniz Baykal, Başbakan Erbakan'ın görüşme sırasında
ekonomi, Güneydoğu politikası ve özelleştirme
konusunda, "Icraatın tçinden" programlannda yaptığı
konuşmanın benzerini kendisine aktardığını söyledi.
MGK kararlannm gereğinin yerine
getirileceği izlenimi edinmediğini
kaydeden Baykal, "Ne yazık ld, Sayın
Başbakan, "Yeni gelişmelere bakanz,
hükümet işleri ayn, MGK kararian ayn.
bu kararlar istişari nitelikli' anlavışında.
Bu anlamda ülkedeki gerginliğin
gideriunesi yönünde Başbakan'dan
olumlu sinyal almadım" görüşünü dile
getirdi. Baykal, MGK kararlannm
sulandınlmasına. çürütülmesine
kendilerinin izin vermeyecegini
vurgularken Erbakan'ın, bu "tehlikeli
gkBşi"yok sayma anlayışında olduğunu
belirtti.
Baykal, Erbakan'ın,
içinde yer aldıklan savıyla
Bakanı Mehmet Ağar ve DYP Şanlıurfa
Milletvekili Sedat Bucak hakkında
hazırlanan fezlekeyi neden 2 aydır
TBMM'ye sevk etmediği ve Emniyet
Genel Müdürlüğü'ne geceyansı
baskınıyla yapılan atama konusundaki
sorulan karşısında ise "suskun" kaldığını
söyledi.
BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu da.
Erbakan ile yaptığı görüşmeden sonra,
suni gündemlerin üzerine çıkma gereğıni
vurguladı. Başbakan
Erbakan ise, dünkü
göriişmelerini
tamamladıktan sonra.
"örnek bir parlamento
çalışması yaptıklannr
bildirdi. Erbakan 9 ay
önceki gündemle
bugünkü gündem
arasında büyük farklar
olduğunu savunarak,
"O zaman baş gündem terördü, bugün
Doğu ve Güneydoğu'nun kalkınması"
dedi. Bu konudaki yasal hazırlıklar için
partilerden destek istediklerini bildiren
Erbakan. "Onlar da hükümetimize
duyuımak istedikleri konulan dile
getirdiler. Faydalandık" dedi.
Erbakan. gazetecilerin CHP lideri
Baykal'ın bazı sorulanna yanıt
alamadığına ilişkin açıklamasını
anımsatması üzerine de, "Sayın Baykal
açıklamasında böyle söylemiş. Halbuki o
görüşmeler esnasında elden geldiğince
gereken açıklamalar yapılmıştır"dıye
konuştu.
atarak dağıldı
t
Devletin dini olmaz'
tzmir Kadtn Platformu'nca
'Devfetfn dini olmaz, ?
insanlann dini olur'
denilerek, son
uygulamalarla devlete
fiilen dini kimlik
kazandınlmaya çahşıldığı
savunuldu. Açıklamada şu
görüşler dile getinldi.
"Bundan 69 yıl önce
devletin dininin
ohnayacağının altı kalın
çizgilerle çizilmesine ve
laiklik ilkesinin kabul
edilmesine karşın o
günlerden bu yana
cumhuriyet düşmanlan
durmaksızın' dinsel
temelli bir yönetım biçimi
için' çalışmaktadır. Bu
bağlamda. 1928 uzak
görüşlülüğünün özenle
korunarak, dev letin dini
bir kimlik edinmesi
çabalanndan kesinlikle
vazgeçilmelidir."
Atatürkçü Düşünce
Derneği Aydın Şubesi
Başkanı Av. Erol Ertuğrul,
CHP Aydın Milletvekili
Fatih Atay, CHP
Çanakkale Milletvekili
Ahmet Küçük. ADD
Balıkesir Şube Başkanı
Nuran Altınel, gün
nedeniyle birer mesaj
yayımladılar. Bursa ve
Samsun'da da tören
düzenlendi.
ORUŞ /DENİZ KAVUKÇÜOĞLU
Tamama adlı kitabıyla geçen yı! Abdi ipekçi
Türk-Yunan Dostluk Ödülü'nü alan Yorgo And-
readis son yapıtı Gizli Dın Taşıyanlar'üa şu sa-
tırlan yazıyor: "Mabetler genellikle yeraltındaydı
ve insanlar, gizli bir iç kapıdan aşağıya inerlerdi.
Oda ikonalar ve şamdanlaha doluydu. Hıristi-
yanlar dua ve ayin için orada bir araya gelirdi.
Gizli Hıristiyanlar aynı Osmanlılar gibi giyiniyor-,
lardı ve konak olarak adlandmlan evleri Osman-
lılarınkine benzerdi..." Andreadis, bu "tlginç kita-
bında 18. yüzyıldaTrabzon yöresinde yaşamış ve
sayıları 60 bine varan Gizli Hıristiyanlar'm öykü-
sünü anlatıyor.
Kitaptan gelişigüzel yaptığımız bu altntı, son yıl-
larda ülkemizin laik-aydın kesimlerinde de yay-
gınlaşmaya başlayan "İslamın toleransı "na iliş-
kin düşüncelerte çelişmiyor mu?
Bakınız, Sayın Bülent Ecevit Aksiyon dergisi
ile yaptığı soyleşide neler söylüyor: "...Müslü-
manlıkta inançlara saygı esastır. Diğerdinlere de
geniş özgüriük tanır. Kuran-ı Kerim bazı sosyal
İHşkilere kurallargetirmiştir. Ancak bana göre, bir
devlet düzeni dayatmamıştır..." Sayın Ecevit'in
sözleri bu doğrultuda gösterilebilecek sayısız ör-
nekten yalnızca biridir.
Peki, öyleyse Osmanlı yurttaşı on binlerce Hı-
ristiyan hangi nedenlerle ibadet için yeraltını ter-
cih edip ve daha da önemlisı inançlannı gizlemek
gereksiniminı duymuş olabılirier? Özellikle Hila-
fet'\r\ ele geçirilmesinden sonra Osmanlı devleti
"sıyasal İslamın en mükemmel biçimi" değil mi-
dir?
Bir düşüncede, bir ideolojide ya da bir siyasi
pratikte en uç örnekleri alarak genel eğilimi yarv
İslam ve Hoşgörünün Smın
sıtmaya çalışmanın doğru bir yöntem olmadığı-
nı biliyoruz. II. Mehmet'in Istanbul'u ele geçir-
dikten sonra kenti üç gün yağmalatıp yerli halkı
ekonomik olarak çökerttikten sonra kendisine
"banşçıl bir biçimde tebaa kılması" ve Ayasof-
ya'yı "yıkıp dökmeden" bedelini ödeyerek satın
alıp camiye çevirmesi ya da Osmanlı'nın ispan-
ya'da Katolik mezaliminden donanma gönderip
kurtardığı binlerce Museviye kendi topraklannda
yaşam hakkı tanıması "olumluluk" bağlamında
ne ölçüde "uç" örneklerse, yine aynı topraklar-
da "Gizli Hıristiyanlık" gibi bir "olumsuz" örnek
aksi "uç" olarak değerlendirilebilir. Bu durumda
ne biri ne de diğeri Osmanlı-lslam Devleti'nde
hoşgörünün ya da hoşgörüsüzlüğün ölçüsü de-
ğildir. "Nesneleğh" bu iki "uç'un ortasındadır.
Önce "hoşgörü" kavramı üzerinde kısaca du-
ralım: Almanların ülü Brockhaus Ansiklopedisi
hoşgöruyü "özellikle din alanında aykın inanç-
lara kanşmama" olarak tanımlıyor. Dictionnaire
Larousse'ta ise aynı kavram, "Başkasının özgür-
lüğüne, düşüncesine, yaşam biçimine, politik ve
dini fıkirterine saygılı olma, müsamaha" olarak
açıklanmış. "Hoşgörü" kavramı yalnızca bu bo-
yutuyla değeriendirildiğinde İslam doğal olarak
ve özellikle temel kaynaklan açısından "hoşgö-
ruyü temel almış bir din" olarak görülebilir. Ayrı-
ca. bu konuda değerli çalışmaları bulunan Taner
Akçam'ın da Islamda Hoşgörü ve Sının adlı ki-
tabanda altını çizdiği gibi "Batı Hıristiyan kültü-
rünün ve modemizmin kültürel ve siyasal proje-
lerinin aksine Islami düşünce, farklı olmaya ya-
şam alanı tanıyan güçlü kültürel ve düşünsel
köklere sahiptir."
Ancak tüm bu tanımlamalar 'fefc boyutlu'dur.
Bu tanımlamalarda hoşgören ıle hoşgörülen ara-
sında "eşitlik ve eşdeğeriilik" boyutlan yoktur.
Bu boyutlardan yoksun bir hoşgörü, "tahammül"
ile eşanlamlıdır ve bir "aşağılama"y\ içerir. Örne-
ğin, efendi-köle ilişkisinde, efendinin kölesini
hoşgörmesi efendinin sahip olduğu "erk"\n birtür
yansımasıdır. Kendi inançlannın "mutlak doğru-
luğu"na inanan hiçbir kimsenin, hiçbiregemenin,
hiçbir zümrenin kendisinden farklı inançlara sa-
hip olan insanlan kendisiyle eşit ve eşdeğerli gör-
mesine olanak yoktur.
Osmanlı-lslam devleti yüzyıllar boyu kendi top-
raklannda yaşayan Hıristiyan, Ortodoks, Muse-
vi gibi "Kitap Ehli"tebaasına "müsamaha" etmiş-
tir. Memuriyet gibi, askerlik gibi temel yurttaşlık
görevlerinin dışındatuttuğu bu yurttaşlanna gös-
terdiği "hoşgörü" yalnızca onlann inanç ve iba-
det özgürlükleri ile sınırlı kalmıştır. Kıtap Ehli dı-
şında kalan inanç sahiplerine, inançsızlara, hat-
ta Islami düşünceyi Sünni-Hanefi mezhebinden
farklı yorumlayan Alevilere kan kusturulmuştur.
Demek ki o çok sözü edilen "hoşgörü" bir mut-
laklığı içermektedir. Hoşgörü, Osmanlı-lslam an-
layışında tek boyutluluktan da öte "muğlak" bir
kavramdır.
Refah Partisi Milletvekili Sayın Hasan Hüse-
yin Ceylan'ı son günlerde televizyonlarda ve ba-
sında izliyoruz. Sayın Ceylan, sahip olduğu
inançlannın "mutlak doğruluğu"na inanıyor ve
bu temelde "camiye sankla gitmenin 70 kat da-
ha faz/a sevap getireceğini" Hz. Muhammet'e
atıf yaparak gerekçelendiriyor. Buna bir itirazımız
olması vicdan özgürlüğü açısından mümkün de-
ğil. Fakat Sayın Ceylan kendi "doğrusunu" ge-
rekçelendirirken kendisi gibi düşünmeyenlere
dönerek, "Isteıierse Vakko şal atsınlar omuzlan-
na"yollu önerilerde bulunuyor. Bu önerilerini ken-
disi gibi düşünmeyenlerin "mutlak doğrulan" o\-
madığını biîerek ya da varsayarak yapıyor. Ülke-
mizdeki güncel siyasal İslamın kendilerinden
farklı düşünenlere karşı "hoşgörüleri" her ben-
zer durumda belli bir ironizmi içeriyor. Burada bir
tür aşağılama, bir tür küçük görülme sezinlenmi-
yor mu?
Çoğu kez Sayın Ecevit gibi, bizzat kendileri,
kendilerinden farklı düşünenlere hoşgörüsüz
yaklaşan ya da başlan sıkıştığında "kurtancı"y\
kendilerinin dışındaarayan kimi laik aydınlanmız
tarihsel ve güncel pratiğinde hoşgörüsünün sı-
nırlan belli olan Islamda bizim görmekte zorlan-
dığımız bir "tolerans" görüyorlar.
"Iş kişinin aynasıdır" derler. "Iş" ortada! Yaşam
alanlanmız her geçen gün daha daralıyor. "A/te-
dine Vesikası"nda 2000'li yıllann Türkiyesi için
"tarihsel uzlaşma zemini" gören laik aydınlanmız
bu yaz Bodrum Kalesi'nde yabancı dostlanna
gün batımında bir kadeh içki ikram edemeyecek-
ler. Aynen iki yıldır Çamlıca'da eski Turing tesis-
lerinde olduğu gibi...
ANKARA... ANKA...
MÜŞERREF HEKİMOĞLU
Sözcüklep Olmadan
Soğuk ısırıyor, ama festival geceleri sıcak. Ek-
ranlardaki teksesliliği aşmak özlemini konserler-
de dindiriyor başkentliler. JazzTrio'yu dinlemek de
çok hoş. Aydın Esen yıllar sonra ilk kez sesleni-
yor hayranlanna. Caz dünyasında masallar yazan
bir sanatçımız. Sadeliği, içtenüğiyle etkiledi beni.
Sevgisini, coşkusunu güzel yansıtıyor. Piyanosuy-
la dans eder gibi sahnede. Anthony Jackson ba-
sıyla eşlik ediyor Aydın Esen'e, Steve Smrth de
davuluyla. Biri siyah, öteki dazlak, sahne ışıklanın-
ca çok hoş tablolar oluşuyor. Belki de ben öyle al-
gılıyorum, cazın gizemi de olabilir. Siyah basçının
elleri büyüyor giderek, yüzü aydınlanıyor, beyaz
çağrılar yapıyor, dazlak davulcunun başında şim-
şekler çakıyor, belki de benim yorumum, ama Ay-
dın Esen'in saçlannda da menekşeler açıyor. Caz
rengi mor mu acaba?
Değerli besteci Paris'te oluşan bir yapıtını da
çaldı başkentlilere. "Konuş benimle, ama sözcük-
ler olmasın" diyor. Yaprtın müziği kadar adı da et-
kiledi beni. Belki de yeni sözcükler duymak özle-
mi nedeniyle. Yaşadığımız ortamda tüm sözcük-
ler çok aşındı, eskidi değil mi? lonescu'nun Ger-
gedanlaradlı oyununu çok anımsıyorum son gün-
lerde. Güzel bir oyun, Devlet Tiyatrosu'nda yıllar-
ca önce sahnelendi, ama siyasal sahnelerde çok
oynanıyor bir süredir!
Dünya Tiyatro Günü'nde yaşanan bir olay da lo-
nescu'nun oyununu çağrıştırıyor biraz. Büyük Ti-
yatro'da IV. Murat oyunu başlıyor o akşam. RP'li
Kültür Bakanı da oyunu izliyor. Belki anımsarsınız,
ANAP'lıAgâhOktayGüner, IV. Murat Operası'na
büyük tepki gösterdi Kültür Bakanlığı döneminde.
Oyunun yeniden sahneye konmasını o tepki doğ-
ru Itusunda yorumlayanlar da var, elbet sanata ters
bir olay. Ancak başka terslikler de var. Yeniden
sahneye konan IV. Murat için gala düzenleniyor.
RP'li Kültür Bakanı da galaya gelecek, ama ön-
koşulu var. Dünya Tiyatro Günü'nde yaşanan bir
geleneğin uygulanmasına karşı çıkıyor. Böylece
Dinçer Sümer'in hazırladığı bildiri okunmadan
açılıyor IV. Murat'ın perdesi. Bildirinın içeriği RP'li
bakanın hoşuna gitmiyor anlaşılan. Laiklikten,
Atatürk devrimlerinden söz ediliyor çünkü. Bu
anlaşılabilir bir durum, ama RP bakanının isteği
doğrultusundaki davranışı anlamak kolay değil.
Sayın Ayşegül Yüksel gazetemizde yayımianan
yazısında olaya ışık tutuyor, kımı kişiler de dalla-
rında yıldız olmalanna karşın parıltısını yitiriyor o
ışıkta. Inanılır gibi değil. ama bir de çocuk şenliği
nedeniyleyayımianan kıtapçık var masamda. Din-
çer Sümer'in bildirisi o kitapçıktan da çıkarılmış
galiba! Birinci sayfadan sonradördüncü sayfa ge-
liyor!
Bozkurt Kuruç sevdiğim, beğendığim bir
oyuncu. Yöneticiliğinin oyunculuğu düzeyinde ol-
maması beni çok üzdü doğrusu. Son günlerde ye-
ni bir deyim yer aldı sözlüğümüzde. Büyükelçi
Necati Utkan'dan duydum ilk kez: Kiracıtarve e<t
T, sahıplect.opzjînü ^crşahlbi hıssedenrenrfçfcğal^
ması gerekiyor ülkemizde. Oysa çok kışı ve kuru-
luş kiracı görüntüsünde.
Devlet Tiyatroları Genel Müdürü'ne de tiyatro-
nun sahipliğini yakıştırıyorum ben. Ötekiler kiracı.
Dün ANAP, bugün Refah... Kültür Bakanlığı koltu-
ğunu da sanata sevgiyle, saygıyla sahip çıkanlar
değerlendirir ancak. Tiyatromuz çağdaş düzeyi-
neöyle bakanlar, yöneticiler döneminde ulaştı...
Önce sahip olmayı öğrenmek gerekiyor. Tiyat-
ro da en büyük okullardan biri kuşkusuz. Her yaş-
tan, her kesimden tüm halkımızı kucaklayan bir
okul. Belki de bu nedenle hoşlanmıyor kimi poli-
tikacılar. Aydınlığı değil karanlığı yeğliyor. Ama hal-
kımız aydınlık istiyor. ANAÇEV'\n ödül törenine
katıldım geçen hafta. Kısa sürede çok gelişen bir
kuruluş, özellikle emekli öğretmenlerden büyük
destek var. "Atatürk'e sevgimizi, saygımızı, te-
şekkürümüzü eğitim görevıni sürdürerek kanıtlı-
yonız" diyorlar. Toplumun her kesiminden ilgi gö-
rüyor. Toplumun her kesimınde bir kararlılığı ka-
nıtlıyor bu ilgi ve çabalar. Karanlığı aşmanın eği-
timden başka yolu yok. Siz de bir damla ışıkla ay-
dınlığa gıden yolda yer alabilirsiniz sevgili okurla-
nm. Bir öğrenciye burs vermeye dar geliriniz yet-
meyebilir, ama üç-dört kişi, on kişi bir araya gele-
rek bir ışık damlası oluşturabilirsiniz. Sekizyıl eği-
tim tartışması yapanlar da kiracı bence. Okulun,
çağdaş eğitimin de sahibi olmak gerekiyor. Çağ-
daş yaşamı desteklemek, örgütlemek gerekiyor.
Bu gece 21.00'de lambanızı söndürüyor musu-
nuz ya da bir tencere konserine çağırıyor musu-
nuz komşularınızı? Yanıp sönen ışıklarla, tanıma-
dığımız kişilerle köprüler kurarak çoğalacağız.
"Sayılmayız parmag ile kınlmayız vurmak ile" di-
ye türküler söyleyerek sahip olacağız ülkemize.
Aydın Esen'in dediği gibi, "sözcüklerolmadan"
sesleneceğiz birbirimize.
BULMACA SEDAT YAŞAYA1S
SOLDAN SAĞA:
1/ Abartılı gurur,
kuşku, güvensizlik
ve bencillıkle belli
olan ruh hastahğı.
V Kütahya'ya özgû,
yuvarlak gövdeli ve
ınceboyunlubirsü- 4
rahıçeşidi.3/lşve...
Borulan döndür-
meden eklemeyi
sağlayan bağlantı
parçası. 4/lstatistik-
te uzun sürelı eğili- _
mevenlenad... Ha- ö
raret. 5/ llaç... Ro- 9
manya'nın para bt-
rimi'.. Hayvanlara vurulan
damga. 6/ Erişmış. ulaşmış, ..
kazaıımış. II Bir alay ışare-
ti... Yapmacıklı davTanış. 8/ 2
Aydınlatma kaynaklannın 3
ışık yeğmliği birimi... Eski .
ve bılinmeyen bir tarihi an-
latmakta kullanılan deyim 5
sözü. 9/ Şarbon hastalığına 6
verilen bir başka ad. 7
YUKARIDAıN AŞAĞIYA: '
1/Vatanabüyükyararlanol- 8
muş kimselerin gömüldüğü 9
ulusal anıt. 2/Tehlike işare-
7 8 9
1 2 3 4 5 6 7
ti... Gözleri görmeyen. 3/Birilimız... Insanın kendıne karşı duv- J
duğu saygı. 4/"Bir âlem-i hayâle dalan —^ uyanmasın"' (Yah-'
ya Kemal)... Hollanda'nın plâka işareti.. Üstükapalı olarak an-
latma. 5/Nar. erik, kızılcık gibi yemışlerden yapılan pekmez. •
6/Bölmeli göçebeçadın... Şaşma belirten bir ünlem.. Bırno-'
ta. II Kimi hastalıklan tedavi amacıyla bir bez ûzenne yayıhp.
vücuda uygulanan eczalı parça.. Cerahat. 8/ Kürkü değerli bir:
vaban kedisı. 9/ Kazı ven... Bir tür erkek deve.