02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 NİSAN 1997 CUMA HABERLER 'DYP'li Mehmet Ağar'ı kurtarma operasyonu' iddiası Ankara'da kulisleri dalgalandırdı 6 Oz yakalanıp bırakddı9 • tddiaya göre, Siverek şehir merkezinde 34 JRF plakalı Doğan SLX marka arabayla seyrederken tstanbuldan gelen bir sivil polis ekibince yakalanan Yaşar Oz, önce DYP'li Sedat Bucak'ın evine götürüldü. Burada, planlanan ifadeyi vennesi koşuluyla teslim olmuş gibi gösterileceği kendisine söylenen Öz, daha sonra Istanbul'a götürüldü. • Öz, tstanbul'da polise, Ağar'ın imzasmı taşıyan sahte belgelerdeki imzalan kendisinin taklit ettiğini öne sürdü. Bu operasyonun, "fezlekesi Başbakanlık'ta bekletilen Mehmet Ağar'ı kurtarma" amacıyla planlandığı öne sürüldü. Ancak Siverek Emniyet Müdürlüğü, iddiayı yalanladı. DÜRDANE KOCAOĞLU ANKARA - Teslim olduğu açıklanan Abdullah Çatiı'mn eşi MendÇatiı'nın da- yısı uyuşturucu kaçakçısı YaşarÖz'ün, as- lında Siverek'te yakalandığı iddia edildi. Öz'ün. Susurluk kazasının ardından DGM'ce hazırlanan fezlekede Sedat Bu- cak'labirlikte "suçişlemekuzereçeteoluş- turmakla" suçlanan Mehmet Ağar'ı kur- tarmak için "teslim olduğunıT söylediği ileri sürüldü. ANAP Manısa Milletvekili Tevfik Diker de Başbakan Necmettin Er- bakan'ın yanıtlaması ıstemiyle verdiği so- ru önergesinde bu iddıalan gündeme ge- tirdi. Önergede şu sorulara yer verildi: - Kamuoyunda dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar'ın envriyle Istan- bul'da yakalandıktan sonra bırakılan ve üzennde yeşıl pasaport, emniyet uzmanlık belgesı gibi sahte evraklar çıktığı belirle- nen \e uyuşturucu kaçakçısı olarak bilinen Yaşar Öz, kendiliğinden teslim olmayıp Siverek'te bazı pazariıklar sonucu mu tu- tuklanmıştır? - Emniyet Genel Müdürü Alaaddın Yüksel, bu pazarlıklan bildif inden dolayı rm görevinden alınmıştır? ANAP, DYP milletvekilleri Mehmet Ağar ile Sedat Edip Bucak hakbnda "suç işlemek iizere çete OHişturduldan" gerek- çesiyle düzenlenen fezlekenin. suç kanıt- lannın ortadan kaldınlması amacıyla Baş- bakanlık'ta bekletildiğini öne sürerken Milletvekili Tevfik Diker'in önergesine konu olan Yaşar Öz olayı şöyle gelişti: "Siverek'te 34 JRF plakalı Doğan SLX marka arabayla şehir merkezinde ortaokul karşısındaki kitapçımn önünde seyreder- ken Istanbul'dan gelen bir sivil polis eki- bince yakalanan Yaşar Öz, önce Sedat Bu- cak'ın evine götürüldü. Burada. planlanan ifadeyi vermesi koşuluyla teslim olmuş gi- bi gösterileceği kendısıne söylenen Öz, da- ha sonra Istanbul'a götürüldü. tstanbuFda, bir süre hükümeti destekleyen basın or- ganlanna da demeçler veren Öz. daha son- ra polise teslim olarak evinde yakalanan Ağar imzalı sahte belgelerdeki imzalan kendisinin taklit ettiğini öne sürdü. Yaşar Öz'ün lstanbul'da I994yılındailk yakalandığı operasyonda ele geçirilen ve Ağar'a teslim edılen silahlann kayboldu- ğuna da dikkat çekılerek bu operasyonun, fezlekesi Başbakanlık'ta bekletilen Meh- met Ağar'ı kurtarma amacıyla yapıldığı iddia edildi." _ Siverek Emniyet Müdürü ise Yaşar Öz'ün Siverek"te yakalandığı iddiasını doğrulamadı. Emniyet müdürü. "Okonu- da bilgün yok. Ne öyle bir olay var. ne gö- zaltL.. Eğer İstanbuİ'dan bir eidp gelse ha- berim olurdu" dedı. Susurluk olayından sonra hakkındaki id- dialar nedeniyle tutuklama karan bulunan Yaşar Öz' ün lstanbul Asayiş Şube Müdür- lüğü'ne teslim olduğu duyurulmuştu. Gö- zaltına alındıktan sonra, devletin bazı ka- demelerinden talımat aldığını söyleyen Öz, Abdullah Çatlı gibi devlet adma çalış- tığını söylemiş. Mehmet Ağar imzalı sah- te belgeleri de kendisinin düzenlediğini ileri sürmüştü. 1994 yılında bir ihbar üzenne yakalanan Yaşar Öz'ün evinde ruhsatsız tabanca ve kendisi ilebirlikte MlT'ci TankÜmitadı- na düzenlenmiş ıki yeşıl pasaport ve Meh- met Ağar imzalı silah taşıma ruhsatı ele ge- çırilmişti. Gözaltma alınan Öz, Mehmet Ağar'ın dönemin Emniyet Müdür Yardım- eısı MestanŞener'iarayarak "Bukişryibiz kuUanıyoruz'* demesi üzerine serbest bı- rakılmıştı. Öz serbest bırakılırken onunla birlıkte ele geçirilen ruhsatsız silah ve Ağar ımzah belgeler Mehmet Ağar'ın ta- limatıyla Ankara'ya gönderilmiş, ancak daha sonra bu belgeler ve silah ortadan kaybolmuştu. Insan haklan makyajıANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - REFAHYOL, ınsan haklan ihlalleri nedeniyle yurtdışından gelen baskılara karşı koyabilmek için makyaj niteliğinde bir formül buldu. Insan Haklan Müsteşarlığı'nın kuruluş yasasının TBMM'de görüşülmesi için ısrarlı olmayan Başbakan Necmettin Erbakan, bu konuya kayıtsız olmadığı mesajını vermek için Insan Haklan Üst Kurulu'nun oluşturulmasmı istedi. Erbakan'ın talimatı üzerine Devlet Bakanı Lütfii Esengün başkanlığında oluşturulan kurulda, Başbakanlık ile Dışişleri, tçişleri ve Adalet bakanlıklannın müsteşarian görev yapacak. Devlet Bakanı Lütfü Esengün, .pariameıttodaç[üzerileHigj ~ basın toplantısîhda îrısan Hakla?ı'Vfî&te'şa?b'ği'nın kuruluşuyla ilgili tasannın TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda beklediğini; tasan yasalaşıncaya kadar görev yapmak üzere Insan Haklan Ust Kurulu'nun oluşturulduğunu açıkladı. Kurulun Erbakan'ın yayımladığı genelge üzerine oluşturulduğunu belirten Esengün, insan haklan ihlalleriyle ilgili iddıalann yanı sıra, Bakanlar Kurulu'na bazı yasal düzenlemelerle ilgili önerilerde bulunacağını. BM ve Avrupa Konseyi gibi kuruluşlann ele aldığı Türkiye ile ilgili sorunlan izleyeceğıni kaydettı. Esengün, üst kurulun insan haklan ihlallerini yok denecek kadar aza indireceğine inandığını savundu. Bir soru üzenne, kurula bireysel başvuruda bulunulabileceğini, uyan dışında bir yaptınm güçlennin olmadığını kaydeden Esengün, başka bir soruya yanıt verirken de İnsan Haklan Müsteşarlığı'nın kurulmasından umut kesmediklerini. ancak gecikmeye karşı böyle bir yola başvurduklannı söyledi. r> >o Ünal Erkan, Yıldınm Aktuna ve Yalım Erez'i gözden çıkaran Tansu Çiller'i GİK'te uyardı DYP'de 4 çeldlelim' sesleri HtJLYA KARABAĞLI ANKARA-DYPGenel Başka- nı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller'in. partinin tüzüğüne dik- kat çekerek konuşmamalan yö- nünde son uyansmı yaptığı kabi- ne üyeleri Sağlık Bakanı Yıldınm Aktuna ile Sanayi ve Ticaret Ba- kanı Yahm Erez için disiplin yolu açıldı. Genel Idare Kurulu'nun (GtK) 4.5 saat süren toplantısın- dan sonra Erez ve Aktuna'yı göz- den çıkardığı mesajını veren Çil- ler' in, istifa etmemeleri durumun- da bu bakanlan görevden alacağı bildırildi. Çiller, GÎK'te "Asker kışladan çıkü" uyansıyla dile ge- tirilen hükümetten çekilme öneri- sini şiddetle reddetti ve RP'nin "iktidarda dizginlendiğini" öne sürdü. Çiller. önceki gece yansından sonra biten GİK'te, Erez ve Aktu- na'nın susturulması yönündeki görüşlere destek vermekle yetin- meyerek, parti tüzüğüne dikkat çekti. Çiller'in üzerine basa basa tüzük vurgulamasını değerlendı- ren DYP kurmaylan, "80. madde ile disiplin suçu cezalannın sıra- landığı hükümlere işaret edilmiş- tir" dediler. DYP Tüzügü'nün 80. maddesi, "Parti ahenk ve huzuru ile poKtikasjnı tahrip edki davra- nışlarda" bulunulmayacağını hükme bağlıyor. Tüzüğün, ihraç yolunun açılacağının bir işarcti olan ve muhaliflerin durumlany- la ilişkilendiren maddesi de şöy- le: "Üst kadcmeleri tanımayıcı davranışlarda bulunmak" DYP GİK'te. Erzurum Millet- vekili İsmail Köse ile bırkaç üye. Erez ve Aktuna'nın GİK zemınin- de masaya yatınlmasından duy- duklan rahatsızlıklan dile getir- Sincan davasmda yargılanan eski belediye başkanı RP'tiBeyrYtfdız, "laiklere zoria ilaç enjekte edileceğT gö+üşiinü "espri " > t i n d e 1 < çHle getirdiğıni savundu. Düzenlediği Kudüs Gecesi Sincan'da tanklı geçişe neden olan Yıldız, savunmasını "esprili bir insan" olmasına dayandırdı. (Fotoğraf: AA) Sincan duruşmasında 4 tahliye. RP'li başkan, savunmasını 'şaka'ya dayandırdı Beldr Yddız'a tahliye yokANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sincan'da şenat çağnlan yapılan ve daha sonra tanklı protestoyla so- nuçlanan olaylı "Kudüs Gecesf'nin ardından Içişleri Bakanlığı'nca gö- revden alınan eski Sincan Belediye Başkanı RP'li Bekir Yıldn'ın da aralannda bulunduğu 11 sanıklı da- vanın görüşülmesine başlandı. 4 tu- tuklu sanığın tahliyesine karar veri- len duruşmada sa\ıınma yapan Yıl- dız, "laiklere zoria ilaç enjekte edi- leceğT sözlerinı "'espri mahiyerJn- de" söylediğinı, 3 yıl önceki seçim kmpanyasında da. kadınlara "Sizi kara çarşafa büründüreceğiz'' diye "espri yapdğınr anlattı. Ankara 2 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesfnde görülen davanın dün yapılan ilk duruşmasına, tutuk- lu 11 sanık, avukatlan ve yakınlan katıldı. Mahkeme Başkanı M. Tur- gut Okyay, duruşmanın başlangı- cında foto muhabırleri ve kamera- manlann 5 dakika süreyle görüntü almalanna izin verdi. Foto muha- birleri ve kameramanlar daha sonra salon dışına çıkanldılar. Sanıklann kimlik tespitinin ar- dından duruşma savcısı Yargıç Yar- bay Nuh Çetinkaya, 13 sayfahk id- dianamesinı okudu. Iddianamede. Yıldız'ın, Türk Ceza Yasası'nın (T- CY) "çetecilere yardun" fıilini dü- zenleyen 169. "halkı sımf, ırk, din, mezhep veva bölge farküuğı gözete- rek kin ve düşmanlığa açıkça umu- mun emniyeti için tehlikeli olabile- cek şekilde tahrik etmek'" hükmünü içeren 312/2. maddeleri ile 3713 sa- yıh Terörle Mücadele Yasası'nın 5. maddesine göre 6 yıldan 12 yıla ka- dar hapsi istenıldi. Diğer sanıklar için de, 4 ile 31.5 yıl arasında deği- şen sürelerle hapis cezalan talep edildi. Daha sonra savunma yapmaya başlayan Yıldız. Kudüs Gecesi'ni düzenlemeden önceki çalışmalan hakkında bilgi verdi. Mahkeme Başkanı Okyay, Yıl- dız'a, evinde bulunan Cemalettin Kaplan' a ait kasetleri nereden aldı- ğını sordu. Evinde, ölmeden önce kendısini "şeyhûlislam" ilan eden ve Türkiye Cumhuriyeti yerine bir şeriat devleti kurmayı amaçlayan Cemalettin Kaplan'a ait kaset bu- lunmadığını ileri süren Yıldız, em- niyette kendisine evinden 5 kaset alındığının söylendiğini anlattı. Yıl- dız, bu kasetler arasında Necip Fa- al Kısakürek'e ait "Şeytan" adiı ka- setinin bulunmadığını. bunun yeri- ne Cemalettin Kaplan'a ait kasetin olduğunu gördüğünü savundu. Her- hangı bir örgüte yardım yapmadığı- nı ve suçsuz olduğunu bildiren Yıl- dız. beraatini istedi. Mahkeme Başkanı Okyay. kısa bir aradan sonra, sanıklardan Alim ÇSçekli, Selçuk Öz, Burhan Polat ve IVIustafa Akbeyaz'm tahlıyelerine, diğer tutuklu sanıklann tutukluluk hallennin devamma karar venldiğı- ni açıkladı. diler. Köse'nin. "Burası yargıla- ma yeri degiL Ülke meseleterini ko- nuşalım, üstelik arkadaşlanmız burada yoklar. Kendilerini savu- nama/Jar. DYP Grubu'nda taröş- mamız gerekirdi" dediği öğrenil- di. Üyelerden bazılan da Çiller'e, "İsimlerini bile açıkça kullanma- mız doğru değü" uyansında bu- lundu. Bu açıklama GİK genelin- ce destek görünce, Erez ve Aktu- na üzerindeki eleştiriler ısimlendirilmeden yapıldı. 40 kişiden oluşan ve 5 ek- sikle toplanan GİK'te. üyele- rin çoğunluğu muhaliflerin tutumlannı onaylamadıkla- nnı tek tek söz alarak aktar- dılar. Bu üyeler, Erez ve Ak- tuna'ya, "Onlar demokrasi havarisi kesilirken, bizi de ir- tica mensubu olarak göster- diler" sözleriyle eleştirdiler. DYP Genel Başkanı Çil- ler'in. "hükümeti bozalınrT önerisinde bulunan milletve- killerine •verdiğı olumsuzya- nıt, toplantı kapısından kori- dorlara taşarak duyuldu. DYP Ankara Milletvekili b- han Aküzüm ve Ünal Erkan. ordunun uyansının DYP ta- rafından ciddiye alınmadığı gibi izlenim bulunduğunu. rejımin ciddi bir biçimde tehlikede olduğunu dile ge- tirdiler. Erkan'ın da Çiller'e "Askerier kışladan çıktı. Bir 6 ay daha niye bekleyeUm?" görüşünü dile getirdiği ka>- dedıldi. Hükümetin devam etme- sinde ısrarlı olduklannı bil- diren Çiller, üyelere, "ANAP'la kurduk da ne ol- du" dıye seslendi. Çiller, sis- tem dışına itilmesi duru- munda tehlike oluşturacağı- nı savunduğu RP'nin ikti- darda dizginlendiğini öne sürdü. Hükümete devam karan- nın alınmasının ardından Milli Güvenlik Kurulu (MGK) kararlanna ilişkın değerlendirmenin yapıldığı toplantıda. hükümeti savu- nan üyelerden bazılannın, i- mam-hatiplerin askeri yöne- timler döneminde de açıldı- ğını vurgulayarak. ordunun ısrarlı tutum sergılemesini eleştirdikleri bildırildi. UZ YAZIIORHAN BİRGİT Anayasamız, "devletin başı" olarak tanımladığı Cumhurbaş- kanı'na "Türkiye Büyük Millet Meclisi adına Türk Silahlı Kuv- vetleri'nin Başkomutanlığı'nı temsil etme" görevini de veriyor. Bu bakımdan Cumhurbaşka- nı'nın önceki gün, istanbul'da Deniz Harp Okulu öğrencileri ve Harp Akademileri mensuplan ile yaptığı söyteşileri elbette görev- lerinin bir parçası olarak görmek doğaldır. Demirel'in, "Türkiye Ata- türk'ûn çizdiği yolu terk ede- mez. Çağdaş, demokrat ve laik olarak yoluna devam edecek- tir" sözleri ile özetlenen ve Bangladeşli bir şairden naklet- tiği Atatürk hayranlığı ile dop- dolu şiiri ile noktalanan konuş- masını izleyici kurmay subayla- nn uzun uzun nasıl alkışladığını TRT haberlerinden izlediniz mi? Protokol gereği yapılmasına alıştığımız alkışlan çok aşan, bir siyasal parti grubunda liderin çok begeni kazanan sözlerini destekleyen milletvekillerinin destek gösterilerine dönüşen bir ortam vardı o toplantıda. Cumhurbaşkanı'nın önceki gün iki önemli askeri öğrenim kuruluşunu ziyaret ne- deni belirli bir gün ile bağlantılı değil. Yani bir diploma verme töreni yok. Örneğin "Polis Günü"öe, Silah- lı Kuvvetler Günü" de değil. Besbelli, Türkiye Cumhuriye- ti'ni ve Türk milletinin birliğini temsil eden Cumhurbaşkanı, bu nitelikleri ile kendi eğilimlerini bir kez de askerterin önünde açık- lamak istiyor. Aynı gün, Başbakan Erba- kan, Yargıtay Başkanı Müfit Ut- ku, "vekâleten görevlendirilme tezkeresi" danıştaydan dönen Emniyet Genel Müdür Vekili Ke- mal Çelik'i "Polis Günü" örtü- sü ardında kabul edip gönül alı- yorlar. Bu iki "yüce makam"sa- hibi, tabii Kemal Çelik'in atama olayındaki şaibeyi bilmiyor de- ğiller. Cumhurbaşkanı'nın, TB- MM Başkanı'nın, Genelkurmay Başkanı'nın salt bu şaibeli ata- ma nedeniyle, Türk polisinin seçkin evlatlanndan kurulu tem- silcilerin ziyaretlerine randevu vermediklerıni de biliyorlar. Ama, onlar da hemalde ken- di eğilimlerini bir kez de Meral Akşener ve Kemal Çelik'in bu- Yumuşama mı, Yoksa?..lunduğu bu kurulun önünde açıklamak istiyoriar. Dahası, bu ziyarette, Yargıtay Başkanı da tüm yargı organlannın temsilci- si imişçesine Kemal Çelik'e "Yargı arkanızdadır" güvencesi- ni vermek gereğini "bilinmez hangi nedenle" duyuyor. "Bilinmez hangi nedenle" sö- zü, Kemal Çelik'in, önleneme- yen hızlı yükselişindeki gizi de açıklayan bir çağnşıma yol aç- tı... ANAP lstanbul Milletvekili Yusuf Namoğlu, şaibeli atama ile görevine oturtulmak isteni- len Kemal Çelik'in, Tansu Çil- ler'in malvarlığı ile ilgili TBMM Komisyonunda "uzman" sıfatı ile görevlendirildiğini dün açık- ladı. Namoğlu'nun verdiği bilgi- ye göre o zamana kadar Içişle- ri Bakanlığı'nda "uzman" olarak görev yapan Çelik, komisyon- daki çalışması beğeni kazanmış olmalı ki, önce bakanlık müfet- tiş başdanışmanlığına, sonra da Hakkâri Valiliği'ne atanıyor. Ya sonrası?.. Sonrası önlenemez yükseli- şin devamı. Çünkü, Kemal Çe- lik de eğilimini belirleyen bir davranış çizmiş olmalı Çiller'in malvarlığını inceleyen komisyo- nun uzmanı olarak. ••• Eğilim belirleme aşamasında DSP Genel Başkanı Ecevit ile lstanbul Kadın Kuruluşları tem- silcilerinin, Profesörf4ecla Arat başkanlığındaki dünkü görüş- mesi de yerini almalı. Görüşme, Meclis televızyonundan izleye- bildiğim kadan ile son günlerde DSP'ye ve genel başkanına ba- zı çevrelerden yöneltilmek iste- nilen eleştirilerin tam tersine ls- tanbul Kadın Kuruluşlan'nın bir güyen tazeleme ziyareti oldu. Önceki gün toplanan DSP Meclis Grubu'nda açıklanan ve "seMz yıllık zorunlu temel laik eğitimin kesintisiz olacağını" bir kez daha saptayan parti görü- şünün dün medyada yeterince yer almamasına karşın, Arat ve arkadaşlannca değerlendirildi- ği anlaşılan sözlerin, Ecevit'e moral verdiği anlaşılıyordu. O moral ile olmalı kı, bir gece ön- ce partilerarası ilişkileri yumu- şatma amacı ile kendisini ziyaret ettiğini söyleyen Erbakan'ın rotası için "Iran'ı at- layıp, şimdi Taleban'a yöneldi- ler" tanımlamasını yaptı. Ve te- mel eğitim programının kamu- oyunda iyice anlatılmasına çalı- şacaklarını söyledi. DSP, bu görüşünü, çeşitli gö- revleri üstlenmiş bilim adamla- rının da yardımı ile hazırlamış. "Temel eğitimde seçmeli ders olmayacaktır" diyen rapor, böylelikle "temel eğitim"de Arapça, Kuran ya da hadis gibi derslere yeşil ışık yakmıyor. Meslek eğitim ve öğreniminin sekiz yıllık temel eğitimden son- ra başlayacağını, bu aşamada öğrencilere rehber ögretmenle- rin bilgi vereceğini söylüyor. Raporun önemli bir bölümü de bence 8 yıllık zorunlu ve ke- sintisiz temel eğitimde, öğrenim araç ve gereçleri ile okul giysi- lerinin devletçe karşılanması ve bölge yatılı okullan ile yurtlann parasız olmasının saptanması- dır. Geçen hafta Bolu'da Izzet Baysal Üniversitesi'nin kampu- sunda Rektör Kemal Güçlüol ve arkadaşlanndan dinledikle- rim, özellikle yurtlar konusunda laiklik karşıtı güçlerin, yükse- köğrenim aşamasındaki daya- nışmasının somut örnekleriydi. Bu üniversite kampusunda biri- si kızlar, diğeri erkekler için iki son derece özenle yapılmış yurt bulunuyor. Bu yurtlarda kapasite altında bannma olmasının nedeni, kent merkezinde ücretsiz vakıf ve dernek yurtlarının ardı ardına açılması. Burada barınmak için önüne açılan fırsatı kabul eden öğrenci, kısa sürede özel beyin yıkama işlemleri ile karşılanıyor. Ya terk edip kurtulmayı ya ka- bul edip öylesine yaşamayı se- Aynı oluşum, özellikle Kuran kursları ve imam-hatip liseleri için de geçerli değil mi? ••• DYP Milletvekili ilhan Akü- züm, önceki akşam genel yö- netim kurulu toplantısında, par- tisinın cumhurıyetten uzaklaştı- ğını söylerken, nisan ayında ba- hann geldiğini mi, yoksa fırtına- lı havanın yaklaştığını mı amaç- lıyordu? Siz ne dersiniz? BIRBAKIMA SER\ ER TANÎLLİ Acıyı Bal Eyledik... Hayır, niçin söylememeli. güzet şeyler de oluyor: Birkaç gün önce Kadın Adaylan Destekleme ve Eğitme Derneği'n\r\, kısaltılmış adıyla Ka-Der'in ku- ruluşu bunlardan birı. Toplumun yüzde 52'sinin par- lamentoda yüzde 4 oranında temsil edilişindeki çarpıkiığa karşı bir şeyler yapmak gerekıyordu. Ka- Der'le ilk adım atıimış bulunuyor. Bu adımı atanlar, her türlü bağnazlığa, yobazlığa, ırkçılığa, toplum- sal kirliliğe karşı çıkan ve çevreyi koruma bilincine sahip kadın adaylan desteklemeyı de elbet başa- racaklar. Ka-Der'e gönülden başarılar! Ne var ki, olumlu nadir örneklerin dışında, daha çok kötü şeyler oluyor dünyamızda ve toplumu- muzda. Avrupa'da ırkçılık ve yabancı düşmanlığı doruk- ta. Bir ırkı ötekınden üstün görme, bu fikir değil dü- pedüz ruh hastalığı nüks etmiş halde. Ve kapitaliz- min ağababalan, düzendeki bunalımın nedenlerini sistemin kendisinde arayacak yerde, dışardan gel- mişelemeğininyakasınayapışmışdunjmda:Eme- ği değerlendirirken yerli-yabancı diye ayırıyor; onunla da yetinmiyor, katil uşaklanna göz kırpıp cana kastediyor. Gericiliğin bugünkü abalısı: "Vurun yabancıya!" Nasıl karşısına dikilmeli bu çılgınlığın? Hamasî bir edebiyata sarılıp Almana Franstza ağzını bozup saldırarak değil; soğukkanlılığı sürdü- rerek, ağırbaşlılığı da elden bırakmayarak... Ama tam bir savruluş ve çözülüş içinde sistem! Bizzat hükümet bir gericiliğin temsilcısi; parla- mentoda muhalefetin hiçbir etkisi ve saygınlığı yok. Insanca bir düzen adına halktan gelen derinliğine bir uyanış, bu kez "isyan ve ısrar" biçiminde karar- lılığını ortaya koyan kıpırdanışlar olmasa, kahret- mek işten değil... • Nasıl hatırlamaz olursunuz Hasan Hüseyin'i? Üstelik doğumunun 70. yılı. Sevgıli Asım Bezir- ci'nin belirttıği gibi, "Derin duyariığı, gür sesi, ge- niş soluğu, renkli hayali, işlek Türkçesiyle diyalek- tik bir görüş ve insancıl bir bakışa yaslanan hayat ve tabiat sevgısi, barış ve özgühük tutkusu, dev- rim ve bağımsızlık özlemi"\/\e dopdolu şaırimizin yaptığı şu büyük seslenişe kulak vermemek müm- kün mü? bak şu bebelehn güzelliğine kaşı destan . . ' gözü destan elleri kan içinde • • kör olasın demiyorum kör olma da gör beni damda birlikte yatmışız öküzü hoşça tutmuşuz koyun değil şu dağlarda san kendimizi gütmüşüz hor baktık mı kanncaya kırdık mı kanadını serçenin • , > • (". o' •in-jn^ vurduk mu karacanın yavrulusurnr~' • ya nasıl ktyanz insana sen olmasan öldürmek ne çürümek ne zindanlarda özlem ne aynlık ne yokluk ne yoksulluk ne ilenmek ne dilenmek ne işsiz güçsüz dolanmak ne gün gün ile banşmalı kardeş kardeş duruşmalı koklaşmalı söyleşmeli korka korka yaşamak ne kahrolasın demiyorum kahrolma da gör beni kanadık toprak olduk çekildik bayrak olduk döküldük yaprak olduk geldik bugüne ekmeği bol eyledik acıyı bal eyledik sıratı yol eyledik geldik bugüne ekilir ekin geliriz ezilir un geliriz bir gider bin geliriz beni vurmak kurtuluş mu kör olasın demiyorum kör olma da gör beni Tokat'ta silahlı saldırı DYP'li başkan öldürüldü HÜSEYÎN KALKAN TOKAT-Tokafm merkez ılçeye bağlı Yağmurlu beldesinin DYP'li Belediye Başkanı Hasan Utku (55), silahlı saldın sonucu yaşamını yitirdi. Saldınnın siyasi amaçlı olduğu öne sürüldü. Dün sabah saatlerinde. beldede bir inşaatta incelemelerde bulunan Yağmurlu Belediye Başkanı Hasan Utku, kimliği belirsiz iki kişinin silahlı saldınsma uğradı. Vücuduna 5 kurşun isabet eden belediye başkanı olay yerinde öldü. Tokat Valisi Ayhan Çevik, görgü tanıklanndan alınan bilgilere dayanarak şu açıklamayı yaptı: "Belediye Başkanı Hasan Utku, sabah saatlerinde bir inşaatta incelemeler yaparken siyah Broadvvay marka otomobille gelen iki kişi. inşaabn birinci katında bulunan bekle imamından, belediye başkanını sormuş.Daha sonra başkanın yanına gelen bu kişiler. büyük ihtimalle susturuculu silahla ateş etmişler. İmam ise inşaatm birinci kaündan atlayarak hayatnu kurtarmıs. Katillerin büyiik ihtimalle yasadışı örgüt militanlan olduğu sanıhyor." Yetkiİiler. Utku'nun neden hedef seçildiğinin henüz saptanamadığını, saldırganlann yakalanması için, operasyonlann geniş çaplı olarak sürdürüldüğünü söylediler. tki dönemdir Alevi yurttaşlann yaşadığı Yağmurlu beldesinde belediye başkanlığı yapan Hasan Utku'nun, 27 mart yerel seçimleri öncesi CHP'den istifa ederek DYP'ye geçtiği öğrenildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle