27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 MART 1997 PAZAB 12 HABERLER "PKK casusu" diye gözaltına alman New York Times Türkiye muhabiri Stephen Kinzer 'Türidye^nm hııajıBARAN UNCU Güneydoğu Bölgesi'ndeki gezisi sırasında gözaltına alınan New York Times Türkiye muhabiri Stephen Kinzer, "Bu olaylar, Türkiye'nin dışanda yaratmaya çalıştığı imajını zedeliyor" dedı. "PKK casusluğu" ıle suçlanan Kinzer, Güneydoğu Bölgesi'ndeki durumun. olduğundan farklı gösterilmeye çalışıldığını da söyledi. Genelkurmay BaşkanlığYnın yabancı gazeteciler için düzenlediği üç günlük Güneydoğu gezisinin bitimmde, bölgedeki incelemelerini devam ettirmek isteyen Stephen Kinzer, Kozluk bölgesınin kuzeyinde jandarma tarafından gözaltına alındı. Batman Jandarma Karakolu'nun bodrum katında yedı saat boyunca sorgulanan Kinzer. "PKK casusu" olmakla suçlandı. Sorgulamada Kinzer'e, gitmekte oldugu köyde kimleri tanıdığı ve tstanbul'da PKK'den kimlerle ilişki kurduğu soruldu. • On dokuz saat süren gözaltı sırasında telefonla Amerikan Büyükelçiliği ile görüşme isteğinin bile geri çevrildiğini belirten Kinzer, "Üstüm aranırken bulunan notlardaki 'human rights' (insan haklan) ifadesinin PKK ile aynı anlama geldiğini düşünen sivil polislerin yeniden eğitimden geçmesi gerekir. Onlann Türkiye'nin gerçek seviyesine çekilmesi gerekir. Çünkü Türkiye gerçeğini bu insanlar yansıtmıyor" dedi. On dokuz saat süren gözaltı sırasında telefonla Amerikan Büyükelçiliği ile görüşme isteğinin bile geri çevrildiğini belirten Kinzer, "Üstûm aranırken bulunan notlardaki 'human rights' (insan haklan) ifadesinin PKK ile aynı anlama geldiğini düşünen si\ il polislerin yeniden eğitimden geçmesi gerekir. Onlann Türkiye'nin gerçek seviyesine çekilmesi gerekir. Çünkü Türkiye gerçeğini bu insanlar >ansıtmryor" dedi. Avrupa Topluluğu'na girmek isteyen Türkiye'nin bu tip olaylarla yara aldığını ileri süren Kinzer, "Kişisel olarak bu olay unutulur. Ancak 21. yüzyüa hazır modern bir ülke olduğunu sö>1eyen Türkiye için çok kötü etkileri oluyor" diye konuştu. Uzun yıllar savaş muhabirliği yaptığını vurgulayan Stephen Kinzer, "Daha önce birçok savaşın olduğu ve olağanüstü halin u\ gulandığı ülkede bulundum. Polisten dayak yedim. Turuklandım. Ancak bunun kadar kaba ve korkutucu bir oiayia karşılaşmadım. Çünkü kimseye nerede okhığumu bile bildiremiyordum" dedi." Güneydoğu Bölgesi'ndeki izlenimlerini de değerlendiren Kinzer, bölge hakkında söylenenlerle, gerçeğin birbirini tutmadığını söyledi ve şöyle devam etti: "Genelkurmay Başkanhğt, gezi sırasında konuştuğum valiler. komutanlar ve yöre halkmdan insanlar, bölgede PKK'nın geriletildiğinL çabşmalann olmadığını ve banşm hâkim olduğunu söylediler. Ancak durum. hiç de söylendiği gibi değil. Resmi gezi sonunda tercümanımla beraher bazı köylere gitmek istediğûnizde yetkililer oranın PKK köyieri olduğunu ileri sürerek isteğimizi geri çevirdi. Bölgenin PKK'hlarla dolu olduğu ileri sürüldü. Batnıan'da saat 21.00'de dışarı çıkmak istediğimde bana PKK'ıun her yerde olduğu ve sokaklann güvenli olmadığı söylendi." Resmi gezi sırasında bölgenin kendilerine tek taraflı olarak tanıtılmaya çahşıldığını vurgulayan Kinzer. "Gözaltına alınmam bu amaca gölge düşürdüğü için üst düzey yetkiuleri de kızdırmış olmau. Çünkü birçok hükümet görevlisi beni arayarak olaydan dolayı özür diledi" dedi. Kinzer aynca. "Sağlıklı bir çözüm için bu iki ayn görünümün birbirini dengetemesi gerektiğinr de belırtti. Susurluk 'Çffler'i çağırmak yararsız' AYŞE SAVIN ANKARA - TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu'nda, DYP Genel Başkanı, Başbakan Yardım- cısı \e Dışişjeri Bakanı Tansu ÇU- ler ıle eşı Ozer Uçuran Çiller'ın çağnlması ile ilgili tartışmabitme- di. Çıller'in karara sinirlenerek, DYP'lı bakanlan devTeye soktuğu bildinlırken, Başbakan Necmettin Erbakan'ın da, RP'li komısyon üyelerini, - Bufikirdenvazgeçume- si" yönünde uyardığı dıle getirildı. Komisyonun RP'li üyesı Hayret- tin Dilekcan. üyelerden Çıller çif- tinin dinlenmesi yönünde öneri geldiğini, ancak oylamada buluna- madığını belirtirken, "ÇiUer'i ko- misyona getirmek bir \arar sağla- maz. Bir kişi istiyor di\e. komisyo- nu refüze etmemek, saygınlığına göJge düşürmemek la/jm" diye ko- nuştu. Genelkurmay Başkanı Orgene- ral İsmail Hakkı Karadayı ile Jan- darma Genel Komutanı Örgeneral Teoman Komanın komisyona bil- gi vermelerı istemini "Medis üs- tünlüğü-demokrasi" düzeyinde- tartışan RP'liler, Çiller konusunda çıfte standart sergileme eğilimine girdiler. Çiller çiftinin komisyona bilgi vermeye çağnlması yönündeki ka- rar henüz yazıya dökülmezken, se- çim bölgesi Nevşehir'de hafta so- nunu geçiren komisyon başkanı RP'li MehmetElkatmış'ıntavn da yann yapılması planlanan, ancak Çiller bunalımı nedeniyle ertele- nebileceği kaydedilen toplantıda kesınleşecek. Bazı DYP'li bakan- lann ve Başbakan Erbakan tarafın- dan uyanldığı savlanan Elkat- mış'm, geri adım atıp atmayacağı merak konusu oldu. Kulıslerde El- katmış'ın Erbakan'a "direnemeye- ceğj'' belirtilirken, RP'li komisyon üyeleri de Çiller'in çağnlmasının "pratik yaran olmayacağT savını dile getırmeye başladılar. Komis- yonun RP'li sözcüsü Bedri tnce- tahtacı. "kesinleşmiş karar yok" dıyerek. Elkatmış'la çelişirken. HayTettin Dilekcan da Çiller'ın çağnlmasının yarar sağlamayaca- ğı görüşünü savundu. Daha önce çağnlan eski Içişlen Bakanı Mehmet Ağar'ın, "Devtet GüvenlikMahkemesi'nde konuşa- cağım" diyerek komisyona bilgi vermekten kaçındığına dikkat çe- ken Dilekcan, "Örneğin Teoman Koman Paşa da komisyona bilgi vermeyeceğini söyledL Aynı şeyi Çiller de yapabilir. Böyle bir du- rum zaman kaybına yol açar. Ko- misyonu refüze etmemek, sayguıh- ğma gölge düşürmemek lazun* di- ye konuştu. Başbakanlık Teftiş Kuruıu'nun devlet ıçindeki yasadışı örgütlen- melerle ilgili ekleriyle birlikte yak- laşık 4 bin sayfalık raporu da ko- misyona ulaştı. 'Başka çocukların ölmesini istemiyoruz' Gazi «de anmaGazJosmanpaşa ilçesi, Gazi Mahallesi'nde 12 Mart 1995'te meydana gelen ola\larda >aşamını yhirenler, olaylann başladığı postanenin önünde, mezarhkta ve Gazi Cemevi'nde yapılan törenJeıie aıuldı. Postanenin önüne dün sabah saatierinde karanfıl bırakan 200 kişilik grup. buradan araçlarla Gazi Mezarlığı'na gitti. Grup. olaylarda yaşamını yitirenleri me/arlan başında andıktan sonra cemevine kadar ailoşh protesto yüriiyüşü yapo. Daha sonra ise cemevinde ölenİerin amsına vemek verildi. Faili meçhul bir cinayete kurban giden Hasan Ocak'ın babası Baba Ocak, ceme\inde yaptığı konuşmada, "Başka çocukların ölmesini istenüyoruz. Siz de böyle yüriiyüşler yapmak zorunda kalmayın diye bizler yürüyoruz" dedi. 12 Mart Anma Düzenleme Komitesi'nden yapılan yazılı açıklamada ise Gazi olaylanyla Alevi- Süntıi çaüşması yaratümak istendiği vurgulandL Polisin uzaktan izlediği törenler olaysız sona ererken çevrede alınan geniş güvenlik önlemleri dikkat çekti. (Fotograf-.KADER TUĞLA) Genelkurmay: TSK, anayasanın korunması ve sorumluluklannda fevkalade hassastır 'Çağdaş yolda üerlemeye kimse mani olamaz'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Genelkurmay Başkanhğt, laık rejimi hedef alan şeriatçı tehditlere karşı bir dizi önlem ahnmasının kararlaştınldığı 28 şubattaki Millı Güvenlik Kurulu'nun ardından Türk Silahlı Kuvvetleri'ne (TSK) yöneltilen eleştirileri yanıtlarken. ordunun, "'anayasanın temel niteliklerinin korunmasında ve yasalann kendisine verdiği vetki ve sorumluluklann tespitinde fevkalade hassas olduğunu, bu hassasiyetin demokrashe bağluıktan doğduğunu" vurguladı. Laik- demokratik cumhuriyetin çağdaş uygarlık yolunda ilerlemesine kimsenin engel olamayacağının altını çizen Genelkurmay Başkanlığı'nın yazılı açıklaması, aynen şöyle: "28 Şubat 1997 tarihM MilH Güvenlik Kurulu toplanüsmdan beri Türk Silahh Ku\ vetleri'ni hedef alan bazı beyan, yorum ve açıklamalar yapdmaktadır. Türk Silahh Kuvvederi anayasal bir kuruluştur. görev ve sorumluluklan yasaJaria tespit edilmiştir. Türk Silahh Km'vetleri geleneksel görev bilinci ve vazife anlayışı geregi, emrindc olduğu yüce milletimizin güvenliği Ue anayasamızın temel niteliklerinin korunmasında ve yasalann kendisine verdiği yetki ve sorumluluğun hudutlannın tayin ve tespitinde fevkalade hassastır. Bu hassasivet, Türk Silahh Ku»ederi''nin özünde var olan demokrasiye bağhhğmdan doğmaktadır. Yüce Türk milleti, Atatürk'ün kendilerine emanet ertiği laik ve demokratik cumhuriyetin tüm imkânlanndan istifade ederek çağdaş medeniyet yolunda azünle ilerleyecekrir. Buna hiç kimse mani olamaz ve olamayacaktır. Hal böyle iken, zaman zaman Türk Silahh KuvNtleri'ni siyasi polemiklere konu etmek veya şu veya bu şekilde Silahh kuvvetkr'i siyasetin içindeymiş gibi gösterrnek ü/üntü \ericidir. Milli Güvenlik Kurulu yasal bir platformdur. Komutanlar, görüş ve düşüncelerini Milli Güvenlik Kurulu'nun bir üyesi olarak, burada özgür bir şekilde dile getirmektedir. Kamuoyuna saygı Ue duvurulur." "Ben, Muhammed Mustafa ümmetin- denim. Türkive dinsiz, laik bir ülke hali- ne gehniştir. Hayatımı Mustafa Kemal dinsizliği ile savaşa adayacağuna. Türki- ye'yi bir din ve şeriat devleti haline getir- mekiçin mücadele edeceğime, Kemal Pa- şa zamanında çıkanlan dinsiz kanunla- nn tatbikini önleyeceğune, kısa zaman- da ümmet esasına dayanan şeriat devle- tinin kuruhnası için çalışacağıma dinim, AUah'un ve bütün mukaddesatım üzeri- ne yenün ve kasem ederim." Bugün Türkiye'nin dört bir yanında faalıyet gösteren binlerce Kuran kursun- da yaklasık 200 bın çocuğa işte bu iğrenç yeminı yaptınyorlar. Bütün suçu, yıkıl- mış. paylaşılmış bır ımparatorluk kalın- tısından bağrmsız, başı dik, çağdaş bir cumhuriyet yaratmak olan Mustafa Ke- mal ve arkadaşlanna en alçakça yalan- larla saldınyorlar. Ülkesine, halkına düşman bir ümmet ordusu yaratmak için var güçleriyle ça- lışryorlar. İJlkeyi dar-ül-harp olarak ilan eden şenatçı kafa, Türkiye Cumhuriyeti'ni bir din devletine dönüştürme planını bıkma- 163. madde geri gelmeli!.. dan usanmadan, büyük bir sabırla uygu- luyor. Cumhuriyet düşmanı kadrolar devletin kilit noktalanna yerleştiriliyor. Silahh milis kuvvetleri oluşturuluyor. O kadar pervasızlar ki Refah Partisi'nin Erbakan'dan sonraki en güçlü lider ada- yı Recep Tayyip Erdoğan, "Fazla zorla- masınlar, bazı ülkelerde görüldüğü gibi vahşet yaşanabiUr" dıyebiliyor. Yani fü- tursuzca bebeklerin bile boğazı kesilerek öldürüldüğü, son 5 yılda 60 binden faz- la masum insanın şeriat adına katledil- diği Cezayir'i çagnştınyor. Dinci kesimin sözde uzlaşmacı yaza- n AbdurTahman DilipakFransız 'Le Fv- garo'gazetesıne verdıği demeçte açık açık "Türkiye'de laiklik yok ohnahdır" diyor. Refah Partısi Milletvekili Hasan Hüseyin Ceylan, "70 yıDık zulüm" ede- biyatına sanlarak "Anamın çarşafma uzanan eli kıranm. Kimse çarşafa, imam-hatip liseterine ve camilere doku- namaz" şeklinde ucuz kahramanlık ya- pıyor. Şeriatçılar, bu ülkede hiç kimsenin inancından ötürü zulme uğramadığını, bir kişinin dahi camiye gittiği için, oruç tuttuğu için baskı görmediğini aslında çok iyi biliyorlar. Bırakm camilere do- kunmayı. 70 bin camiyle, Türkiye'nin Islam ülkelen arasında en fazla ibadet- haneye sahip ülke olduğunun da tama- miyle bilincindeler. Bu ülkede yasalann dini siyasete alet etmek isteyen, insanlann inançlarını çağ- dışı bir şeriat devleti kurmak amacıyla sömüren din tüccarlanna karşı olduğu- nu herkesten daha iyi anlıyorlar. Ama kafalanndaki mollalar düzenine giden yolda her türlü yalanı, her türlü çarpıt- mayı mübah sayıyorlar!.. Türkiye Cumhuriyeti'ni ve bu cum- huriyete yürekten bağlı ulusu açıktan açığa tehdit ediyodar. Çünkü kendileri- ni hazır hissediyorlar. Yaklasık 50 yıldır ülkeyi yöneten sağcı kafanın ihanete va- ran ödünlerinin sonucunda devletin içi- ne yerleştirdikleri kadrolara, bu süre içinde beyinlerini iğdiş ederek yetiştir- dıkleri militan ordusuna (ki bunun bir örneğine milyonlarca insan Sincan'da kadm gazeteciyi yumruklayan yaratığın şahsında tanık oldu) ve şeriatçı ülkelerin akıttığı trilyonlara güveniyorlar. Işte bu nedenle, TCK'nin TurgutOzal döneminde büyük bir kumazkkla ve de kendini demokrat zanneden zavallı yan aydınlann desteğiyle kaldınlan 163. maddesi geri gelmeli. "Laikliğe aykın olarak devletin sosyal ve ekonomik veya siyasi veya hukuki temel dü/enini. kıs- men de olsa dini esas ve inançlara uydur- mak amacıyla cemiyet tesis, teşkil tanzim veya sevk veya idare edenlerin" en ağır şekilde cezalandınlmasını hükme bağla- yan 163. madde, ceza kanunundaki ye- rini almalı. Aynca anayasanın 174. mad- desiyle koruma altına alınmış 'Cumhu- riyet Devrimi Kanunlan' da ödün veril- meden uygulanmalı. Dünyanm gerçek demokrasiyle yöne- tilen hiçbır ülkesinde demokrasinin ye- minli düşmanlanna, demokrasi adına ödün verilmıyor. Üstelik demokrasiyi yalnızca bir araç olarak gördüğünü, fir- satını bulduğunda yok edeceğini açık açık söylemekten çekinmeyenlere ikti- dann altın tepsi içinde sunulduğu götül- müş. duyulmuş değil!.. Çok uzağa git- meye gerek yok, Almanya ve ttalya, ya- kın geçmişte demokrasi düşmanlanna iktidan teslim etmenin diyetini çok acı bir şekilde ödedi. Sadece onlar değil, 2. Dünya Savaşı kâbusunu yaşayan ülkeler de bu aymazhktan payına düşeni ister is- temez aldı. Tarih, ne denli güçlü olursa olsun, ge- rekli önlemleri almayan ülkelerin hazin sonlannı anlatan binlerce hikâye ile do- lu. Tarihi bilmeyenlerin ya da sevmeyen- lerin okuması gereken bir hikâye de var; AzizNesin'in "Ah BizEşdder" isimli ne- fisyapıh!.. ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Dereden Tepeden... Cumhuriyet'in pazartesi günü yayımlanan başyazı- sı "Ahlaksızhk ve Din"û\. Şoyle sürüyordu: "'Ahlaksız Teklif', sanar açısından bir değeri olma- sa da epey sürûm yapan bir filmin adıdır. Ancak bu filmin adı, iç ve dış medyada Refahçı koalisyona da yakıştınldı. Çünkü ortaklığın mayasında ahlaka aykın bir anlaşmanın yattığını dünya âlem biliyor. Bu anlaşma, milletin gözieri önünde programlandı ve yine herkesin gözieri önünde adım adım gerçek- leştirildi. Ne yazık ki iş bu kadaria da bitmiyor; ahlaksızlığın içine kutsal Islam dinini politikaya alet edenlerin 'ta- kıyyesi de giriyor'. fûnkiye Cumhuriyeti tarihinde hiç yaşanmamış bir süreç başlamtştır. Hükümetin başının her tuturp ve davranışı kamuoyu önünde şu kuşkuyla irdeleniyor Takyye mi? Bu soruyu medyada ve siyaset dünyasında rahat- ça soranlar ne demek istiyoriar? Başbakan Erba- kan 'ın davranışlan içtenlikli midir? Yoksa içten pazar- lıklı mıdır? Refah lideri, hedeüne ulaşmakiçin hile-işe- riye miyapıyor? Söylediğiyle düşündüğü veyapbğı bir midir?.. Çöl entrikasıyla sarmallaşan devletten hayır gel- mez; eninde sonunda insanlarbirbirinin boğazına sa- nlır. Türkiye, tehlikenin eşiğine böyle gelmiştir, ahlaksız birkoalisyon pazartığıyla kurulan ortaklıktayalan ve ta- kıyyenin Türkiye'yi nereye sürüklediği belli değildir." ••• 148 (okul numarası değü, altnlannın ağırtığı) "Birya- lan rüzgân mıdır?" Takıyyenin Türkçesi nedir? 148'in 1969'da Konya'dan milletvekili seçilmesin- de büyük payı olan "süpermürşit", bu konuda şöyle konuşuyor "Yıl 1969... Büyükdoğu'nun 14. evresi... Malumzat evimize kadargeliyor ve ağustos sıcağında bahçemi- zin gölgelik bir yerinde koltuğa kurulup o zamanlar il- gilisi bulunduğu Odalar Biriiği hakkında Büyükdoğu sayfalannda yayımlanması diieğiyie bir röportaj yaz- dınyor. Röportajın hedef aldığı kişiler arasında Bedii Faik de vardı. Faik, sözcü olarak Erbakan'ı, yayımcı olarak da beni dava ediyor. - Ben Büyükdoğu'ya böyle mülakat vermedim! Laf- lanmı Necip Faal uydurmuş olsa gerek. Ve iki yalancı tanık tedarik ediyor. Balmumu adamlanndan Hüseyin Akmumcu ile Hüseyin Abbas... Bir şey olduğuna değil de, olmadığına yani nefy'e (olumsuzluğa) tanıklık eden bu yalancılar, taşıdıklan kukla adam sıfatın, din yolunda çalışan ve kendilen- ne feyz verdiği kabul edilen biradamı yalan tanıklığa mahkûm ettirip efendilerini bu işten sıyırmak gibi bir fazahate (rezalete) kadar düşüyoriar. Yalancılık derecesinin hem de halk yolunda müca- dele eden/eri mahkûm ettinvek ve bu yolda Islam ka- nunlannın en büyük suçu yalancılık cinayetini işleme- nin bu efsanevi rütbesi önünde lider hazretlerine ya- kışacak sıfatı Müslümanlar biçsin... Mahut yalancı tanıklık alametleri, bir süre sonra Er- bakan'dan ve partiden kopunca bana şu mazereti (özrü) açıkça söylediler: - Ne yapalım bizi kandırdı. Bizim böyle tanıklık et- memiz için kendisine sizin talimat verdiğinizi söyledi: -Üstat böyle istiyor' dedi. Resat Aksoy'un yazjhane- sinde beni görmeye gelen Erbakan'ın herzamanki yüzsüz tebessümüyle bana uzattığı elinireddediyorve diyorum ki: - Siz kendi davanızın en büyük cürüm saydığı ya- lancılığı ve yalancı şahitliği, hem de Allah yolunda be- raberce gittiğiniz bir insana karşı işledinız." ••• "Cumhuriyet" imzalı başyazı şöyle sürüyordu özet- le: "... Ha/ton din duygulannı sömürerek siyaset yap- mak ahlaksızlıktır, dine saygısızlıktır. Türkiye, demokrasiye geçmek ısfıyorsa birgün ge- cikmeden bu temel sorunu çözümlemelidir. Batı'da yüzyıllarönce aşılmış bu davayı 21. yüzyıl eşiğinde yi- ne Türkiye'nin önüne dikenlerin, devleti ete geçirip amaçlanna ulaşmalan engellenmeli, din ile politikanın s;nırian çekilmelidir. MGK'nin karan bu yolda bir uyandır. Ancak Refahçı koalisyonun iki kanadından bin, MGK uyansını takıyyeyoluyla eritmek, ötekikanadı da takıyyenin güncel adı olan yalanla geçiştirmek yön- temlerini benimseyebilecek istidattadıriar. Türkiye 'nin sorunu askeri darbe değildir Darbe;yü- zeysel, sağ, dar ve demokrasiye aykın bir kavramdır. Oysa günümüzde karanlık bir düzenin ülkenin başına musallat olacağı korkusu toplumu sarmıştır. Bu kor- ku, darbeyle değil, laikliğin güvence altına alınması ve demokrasinin tam anlamıyla yaşama geçirilmes'yle dağılabilir. Ahlaksızpazariıkla kurulmuş koalisyon, birkorkunun yönetimine dönüşmüştür. Bu hükümetle ülkenin ay- dınlığa ve istikrara kavuşması olanaksız. Bu koalisyon hükümetigitmeli, din ahlaksızlann elin- de siyaset piyasasında pazarianmaktan kurtanlmalı- dır." ••• Kitap şenliğinde imza: Izmirii okuriara; yann saat 14.00'te, TÜYAP'ın kitap şenliğinde Cumhuriyet Kitap Kulübü'nde (Stand no: 5960) kitaplanmı im- zalayacağım. Beklerim. (ME) B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 SOLDANSAĞA: 1/ "Soap-opera" da denılen, gerçek 1 yaşamdan kopuk 2 televizyon dizüeri- ne verilen ad. 2/ 3 Cazibe... Üzeri A kırmızı parafınle kaplanan bir tür 5 peynir. 3/ Sina Ya- _ nmadasf nın orta- " sındaki çöl... " — 7 — Köprüsü": foo Andriç'in romaru. 8 4/Belirti... Japon- g lara özgü bir tür güreş. 5/ Sarma teknığiyle yapılan bir tür işleme. 6/ ^ Tütün dizmek, kurutmak ve işlemek için kullanılan ^ üstü kapalı sergi... Eskı 3 Mısır'da güneş tannsı. 7/ 4 Posta sürücüsü... Kurşun ^ borulann ağzını açmak için kullanılan ucu sivn ta- « koz. 8/ Eskımiş giyecek... 7 Ördegebenzerbirsukuşu. g 9/Yalnızgüldürmeyi değil, q daha çokdüşündürrneyi ve yergiyi amaçlayan mizah türü. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kedi ya da köpeğin ön ayagı... Şenliklerde caddelere ku- rulan süslû kemer. 2/Vücuttaki AIDS virüsünü saptamakta kullanılan test... Kanşık renkli. 3/Büyük çivi... Kadınlarha- mamında hİ2met eden ve müstenlerinı yıkayan kadm. 4/Bir- leşmiş Mılletler'm kısa yazılışı... Argoda "alay" anlamın- dakullanılan sözcük. 5/ YıhnazGünej'in Fransa'oa çektıği son filmi. 6/ŞerifGören'inbirfilmı... Bırsoruekı. 7/Zekâ geriliğinın ileri şekli... Salgı oluşturan organ. 8/ Sanı... tri taneli bezelye. 9/ Üstü kapalı olarak anlatma... Bunama.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle