Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 9 MART 1997 PAZAR
10 PAZAR YAZILARI
İsveçliler
üşdürüşdünü is
zorlanıyor
Data
ar
STOCKHOLM
GÜRHAN
UÇKAN
Günlerden cuma. Saat
17.45. Stockholm'de
civcivli semtlerden
Fridhemsplan'dayız.
Kapısının üzerinde
Systembotoget yazan
butığin önünde yirmiden
fazla insan bir yandan
sigara içiyor, öte yanda
soğuktan titreyerek
butiğin penceresinde ışıklı
olarak sira numarası
gösteren sayaca bakıyor.
Butikl8.00'de
kapanacak. Tiryakiler
beklemeyi içerde
sürdürmek zorunda
kalacaklar birazdan. Orta
yaşlı, yorgun görünümlü
bir kadın, eldivenli
elleriyle tuttuğu küçücük
kâğıt parçasına bakıyor;
ardından sayaca.
Mınldanıyor kendi
kendine. "Daha 213 kişi
var." Birazdan dışardakı
herkes ıçeri gıriyor.
Çûnkü kapı kapatılacak.
Dışanda kalan. ne cuma
gecesi ne de bütün hafta
sonu sofrasına bir şişe
şarap ya da alkolü yapay
olarak azaltılmamış iki
şişe bira koyamayacak.
Alkollü içkilerin tekelinı
elinde tutan
Systembolaget'in
butiklen cuma akşamı bir
kapandı mı, pazartesi
19.30'dan önce açmaz
çünkü. Başka hiçbır
yerde satılmaz, sattıklan
alkollü içkiler.
Halk, kan ter içinde
kuyruklarda bekler. en az
yanm saatinı harcar ve
sonra bir suçlu gıbi
içkisını ahr.
Çogunluk gözükmesin
diye çantaya, ahşveriş
torbasma sakJar. Diğerleri
belirli renkteki "Sistem
torbalanyla" -sistem,
kısaltılmış adıdır
butiklerin- fazla
şıngırdatmamaya özen
göstererek evinin yolunu
tutar. Dünyanın en çok
vergilendirilmiş maaşıyla
dünyanın en çok
vergilendirilmiş içkisini,
bir esrar kaçakçısı gibi
onur kıncı bekleyişle
"Buna da korkunç
teşekkür borçlu olarak'" -
kı çok daha beter günlerı
görmüştür önceki nesil-
almıştır artık.
Sonunda bir Isveçh, halkı
adına kendi rüşdünü ispat
etmek için girişimde
bulundu. Yıl 1995. Yeni
yıla yeni girilmiş. Harry
Franzen adlı bir bakkal,
Avrupa Bırliğfne Isvec'ın
resmen üye olduğu bu
andan ıtibaren ülkesinin
de "kıta Avrupası'ndaki"
diğer ülkeler gibi olması
gerektiğini bakkalında
şarap satarak kanıtlamak
istedı.
Bir Fransız, şarabını
evinin köşesindeki
şarküteriden ahrken
Danimarkalı sevgili
birasını alt kattaki büfede
bulurken ve Alman
süpermarketten yanmşar
litrelik biralannı kasayla
toptan alıp otomobilin
bagajına yüklerken
Isveçli kuyruklarda
aşağılanacak ve buna da
şükredecekti? Başka
ülkelerin yöneticileri,
halkın sağhğmı tsveç'teki
kadar düşünmüyor
muydu? Harry
FYanzen'in bakkalına
derhal polis geldi. Satışı
durdurdu ve Franzen
hakkmda dava açılması
ıçin olayı savcıhğa ılettı.
Ardından para cezası
filan.
Franzen yılmadı. Avrupa
Birliği Mahkemesi'ne
başvurdu. tsveç, bu
birlıkte miydi, değil
miydi? Hanı bu
birligin Brüksel'den
diretmesi üzerine
işsizliğin % 10'ubulması
pahasına bütçede açık
gidenlmesi içuı halka
kemerleri sıktınlmıyor
muydu? Ona uyuluyordu
da buna neden
uyulmuyordu?
Avrupa Birhği'nın
mahkemesınin başavukatı
geçen salı günü Franzen'i
haklı bulduğunu
mahkeme bildirdi. Isveç
hükümeti, tekelinin var
olma gerekçesi olarak
halk sağlıgını
gösteremezdi. Avukat
üstelik yemekle alman beş
kadeh şarabın sağlığa
yararlı olduğunu bile
iddia ediyordu.
Bu olayın bam teli
"zurnanın zırt dediği yer"
sağlık meselesi değildi.
tçkiden alınan
verginin. lsveç devletinın
en önemli ilk üç gelir
kaynağından biri
olmasıydı. Salt bu yüzden
halk, rüşdünü ispat
edememiş yığm olarak
görülmüştü ve buna son
venlmesı için
Harry Franzen'le
Belçikah bir avukata
gerek kalmıştı. Şimdi
mayıs başında AB
Mahkemesi'nin 12
hâkimi, bu konuda karar
verecek ve büyük bir
olasılıkla lsveç monopole
veda edecek. Yöneticıler;
lisandı, satış saatleriydi,
satış yeriydi dıye
"sistemin" rakiplennın
anasını ağlatacaktır ve
yüksek vergi politikasıyla
damak tadını bilenlerin
canma okuyacaktır, ama
lsveç halkı ilk kez kendini
bir suçlu gibi
hıssetmeyecektir, elindeki
plastik torbada ıkı şişe
şarap, dört kutu birayla
evıne döner.
JohnLennon'ıhaürlamakPavarotti dahil. birkaç pop
konsen dışında uluslararası
sanat ve sanatçıdan mahrum
olan Johannesburg, geçen hafta
John Lennon'ın çizimlerinden
oluşan sergiye ev sahipliği
yaptı. Şımdiye dek sergilerde
çok şey hıssettim; kızdım,
kıskandım, sevindim, güldüm,
hatırladım, özledim,
bılgilendım... ama daha önce
hiç şaşırmadım. The Firs
ahşveriş merkezindeki
mürekkep karalamalan
arasında gezinirken yaşamını,
öfkesini, isyanını, balayını,
çıplak vücudunu gözler önüne
sermeyi felsefe edinmiş. hatta
özgürleştirici bulmuş yaratıcı
bir adamın günlüğünü okurmuş
gibi oldum. Vitnnde yaşamayı
seçen birinin de gürüügü
olabilırmiş demek ki. Oysa
John Lennon'ı günlük
tutmayan türden bin olarak
düşünmüştüm. Medya, onun
yenne yaşamının özerini
tutuyordu nasıl olsa.
Lennon'ın çalışmalan, bir
çocuk tarafından çizilmişcesine
naif, bır mimar tarafından
hesaplanmışcasına iyı
düşünülmüş ve bir fotoğraf
kadar anlık. Yanlış yöne giden
bir çizgi yok. Sadece gerektiği
kadar çizgı kullanılmış.
JOHANNESBURG
"%RIİ
AYSU
ÖNEN
Eskızlenn çoğu ilk bakışta bir
dizı kankatür olarak
algılanabilir. Dolmakalemle
yapılan resimlerin hepsi çizenin
mızah duygusunu yansıtıyor,
bazılannda konuşma balonu
bile var. John karakteri hemen
hemen her karede karşımıza
çıkıyor. İlk izlenimim olan
günlük teşhisinden
vazgeçıyorum. Bu sergi olsa
olsa John'un maceralanm
anlatan bir resimli roman
olabihr. Günlük ya da
karikatür, beyaz kâğıt
üzerindeki bu siyah Lennon
lekelen, Lennon müziğinden
daha çok şey anlatıyor.
Serginin en özel bölümü ünlü
Bag One Koleksiyonu. John
Lennon'ın Yoko Ona'ya evlilik
armağını olarak verdiği büyük
beyaz plastik portfolyo
çantasındaki 15 litograf
baskıdan oluşuyor bu
koleksiyon. Bag One
Koleksiyonu, ilk olarak 1970'de
sergiye çıktığında, eserlerin
erotik ıçeriği yüzünden bir
Londra galensi tarafından
reddedilmiş, Şikago'da
mahkeme karanyla yakılmalan
buyurulmuş.
Johannesburglular, Yoko'nun
düğün armağanlannı sergi
salonunun içınden. kapısında
"Erotik malzeme. Hassas
izieyicfler girmesin" yazılı bir
tünele geçerek görebıliyorlar.
Sınema filmlen ve televizyon
programlanndan sonra resim
sergilen de sansürlenıyor.
Sırada Goya'nın nülerinm
uygun yerlenne siyah bant
çizmek var.
Hint
dansında
yeni
bir soluk
Geleneksel Hint
dansı da yavaş yavaş
çağın gereklerine
ayakuyduruyor.
Hindistan'ın ünlü
dansçısı Citanjali
koland. mesleginde
çeyrek asn geride
bırakırken klasik
Hint dansına da yeni
soluklar
kazandınyor. Geçen
hafta 25"inci sanat
yüını kudamak için
sahne\e çıkan
Koland, Hint
mrtolojisinden çeşitii
temalan ve
bilgisayann sunduğu
görsel efekt
olanaklanm
birleştirerek,
Ldeyenlerin
solnklannı kesti.
Konuşmak bazen anlaşmayı zorlaştınr
MOSKOVA
HAKAN
AKSAY
"Sıkıntıdan patlıvorum" dıyor,
"sendeki Rusça bende olsa böyle
sıkılmazdım. Tanısırdım güzel bir Rus
kadınryla. Konuşur anlaşırdık."
Sıkıntılı arkadaşımın son iki sözcüğünü
içimden birkaç kez tekrarlıyorum:
"Konuşur anlaşırdık.'' Ne kadar da
kolay! Sankı insanlar aynı dili bildiklen
zaman anlaşamamalan ıçin hiçbır neden
olamazmış gibi. Arkadaşım, Rusça ya da
"İngilizce falan" bılmediğinden dolayı
yakınıp duruyor:
"Güzel Türkçcmizle de buralarda pek
bir şey yapamazsın. Hem zaten Rusya'ya
gelip de durmadan Türkleıie gezip
tozmak pek akıl kân değil. An. senin gibi
Rusça konuşacaktun kL_"
Aklıma 1981 'de buralara ilk geldiğim
sıralardaki bazı olaylar geliyor. Sovyetler
Birliği'ne birlikte geldiğim arkadaşımla
ben, iki Türk, sınıf birincisiydik; Rusça
derslerinde bol bol aferin alırdık. Ama ış
'tanışma' konusuna gelince, Rusçayı hiç
iyi konuşamayan pek çok Arap ve Latin
Amerikah öğrenci bizden çok daha
başanlıydı. Biz 80 askeri darbesınden
sonra dünyanın kadenyle uğraşan 'aşın
ciddi' iki genç olarak çevrede yaltuzca
'saygı' uyandınrdık. Saygı ise malum,
her zaman en fazla işe yarayan duygu
değildir. Tanıştığımız 'komsomolcu'
kızlarla dünyanın ve Sovyetler' ın
gıdişinı tartışmaya çalışırdık: onlar da
bize genellikle fazla yaratıcıhk
istemeyen bazı cümleler söyler, bizı çok
akıllı bulduklannı belli ederek konuyu
kısa keser, sonra da başkalanyla dansa
giderlerdi. Biz 20 yaşında olduğumuzu
hatırlayana kadar epeyce sıkmtı
çekmiştik. Sınıfimızın 'tembel tenekesi'
pek çok yabancı öğrenci ise bildiklen üç
cümlede üç yüz hata yapmalanna karşın
epeyce popüler hale gelmişlerdi.
Sonradan onlara tam olarak yetişemesek
de arayı biraz kapatmayı başarmıştık.
Bütün bu yaşam derslerini ve bazı
anılanmı anlatarak sıkıntılı arkadaşıma
iyi bir dil bilgisinin her şey olmadığını
açıklamaya çalıştım. Az da olsa bildiği
Rusça'nın tanışması için yeterli
olduğunu söyledim. Ana dilini
konuşurken bile en fazla 300-400 sözcük
kullanan bir yığın insan olduğunu
anımsattım. Ama nafıle! "Sen de
hakhsın, ama >ine de dil çok önemli''
diyor.
Belli ki bu konuda frekansımız
tutmuyor.
Belli ki aynı dili konuşarak anlaşmaya
çalıştığı insanlardan yeterince ağzı
yanmamış ya da bu yanık izlerini unutup
görmezlikten gehneye alışmış.
Belli ki bir kadınla bir erkeğın birbirine
yaklaşıp güzel duygular hıssedebılmesı
ıçin sözcüklerle yapılacak açıklamalan
temel koşul sayıyor.
Belli ki dudaklanyla ilişkiyi reddeden
bir kadmın gözlerindeki artık neredeyse
yazgıya dönüşmüş olan isteği hiç fark
etmemış.
Belli ki sevgi ve sadakat sözleriyle her
gün yalan banyosu yaptıran bır
sevgilinın ihanetıne hiç uğramamış.
Belli kı en kritık anlarda gözlerin,
ellerin ve vücudun diline kulak
vermektense hep sorularla yanıtlara
başvurmuş; sessizliğin yarattığı o
mükemmel konsantre olma olanağından
yararlanmaya hiç sabn yetmemiş.
Belli ki akıllı insanlann en sık düştüğü
yanlışa o da kendini kaptırmış: Akıl ve
dil yardımıyla her sorunun çözüleceğine
ınanmış: karşı cinslerin asla birbırlerini
tam olarak anlayamayacaklan, en fazla
kendi dünyalannda kendilenyle
uzlaşarak huzurlu olabilecekleri
gerçeğine gözlerini kapatmış...
llkokulda çızilmiş
karikatürlerden, Liverpool
Sanat Koleji ödevlenne kadar,
John Lennon'ın yaşamının her
dönemini yansıtan bir çizgı
bulmak olası sergide. Anlaşılan
o ki, John Lennon yaşamının
her günü çızmış. Dolma
kalemle yapılan resimlerde
kullanılan tekniğe çabuk
eskizleme adı veriliyor.
John'un eli çok çabuk olmalı.
Pek çok eskiz kalem kâğıttan
kaldınlmadan bır hamlede
çizilmiş, tek bır çizgiden
oluşuyor. Sergılenen eserlenn
çoğu litograf baskı. Bag One
Koleksiyonu ve bazı resimler
ise orijınal imzalı. Bir
John Lennon orijınaline
lSOOdolarvererek
baskılara ise 400 dolardan
2000 dolara kadar bir
miktan gözden çıkararak
sahip olunabıliyor. Bu
kadar ünlü bir insanının
eserleri için oldukça
alçakgönüllü fiyatlar. Ne
demiştı John: "Ucuz
koltuklarda oturanlar
alkışlasınlar. Diğerleri,
mücevherlerinizi saUaym."
John Lennon. ünlü ve
yaratıcı olduğu ıçin gerçek
aşkı bulduğu için kendini
hep şanslı hissetmiş.
Kollan iki yana açık,
bihnçaltına "Neden ben"
diye soran bir John
resminin önünde
duruyorum. Sonunda
sergilenen resimler
arasındaki gizli ilişkiyi
çözdüm. Bu sergi ne bir
günlük ne de resimli
roman. Bu sergi bir film.
"Neden ben" diye soran
John da başlangıç karesı.
Sonraki karelerde, Rock
and Roll'un, başlanndan
bın Ehis, bın Elton John
olan bir gitanst: Amenkan
rüyasının elmalı pay
şeklinde bır yatağı;
geçmişe açılan kapıdan bır
ayna; dünyanın en güzel
kadını Yoko; özlemin çölü;
dünyayı seyTedecek en iyi
yenn bulutlan; aile
ağacının aslında bır elma
olan ağacı; büyük şehrin
bir kanguru cebi;
sanatçının genç bir adam
olarak portresınin hürriyet
heykeli ve ben banşın
kapısının kapalı olduğunu
öğreniyorum.
John Lennon
öldürüldüğünde 10
yaşındaydım. "İhtilal ne
demek, anne" diye
sorduğum yıldı. O yıla dair
pek fazla bir şey
hatırlamıyorum. Aradan
onlarca BeatJes şarkısı ve
iki ölüm (Freddy Mercury
ve KurtCobain) geçti.
Geçen cumartesı gününe
kadar John Lennon aklıma
hiç gelmedı.
John Lennon filmı sona
ermek üzere. Son karede
John, bir koltukta
oturuyor. At kuyruklu,
çıplak ayak. Yanında
kedisi uykulu. Yaşartu
boyunca kafasını
kurcalayan "Neden ben"
sorusuna yanıt bulmuş:
"Neden olmasın?" Yaşama
olan bu olumlu yaklaşımı
için sanınm John Lennon'ı
artık hep hatırlayacağım.
Ingilizce eğitim yapan bir özel okul için
aşağıdaki elemanlar ara.nmakta.dir.
İyi derecede WORD ve EXCEL bilen
ftİlGİSflVflft OPCRRTÖRÜ
İyi derecede DOS ve VVINDOVVS bilen
BİlGİSflVflR ÖĞR€TM€Nİ
En az 2 yıl deneyimli
S€KR€T€R
İlgilenenlerin detaylı özgeçmişlerini (0216) 335 71 98
numaralı faxa Leyla Toraganlı'nın dikkatine
göndermeleri rica olunur.
A prestiguous private school seeks native speakers of
English for following teaching posts:
1. Alathemcıtics
2. English
3. JVIusic
4. Physical Education
5.
All applicants nıust be çualified teachers with a minimum
teaching experience of3 years. Please fax your detailed CV to
(0216) 335 71 98 to the attention of Leyla Toraganlı latest until
31 March 1997. All applications will be kept strictly confidential.
MARDİN ASLİYE HUKUKHAKİMLİGİ'NDEN
DosyaNo 1993'37O
Davacı Mardın Defterdarlıği yekıli tarafından davahlar A KadırÇaktır, Bereket Mangan, Fah-
rettın K.a\ ak ve Femvan Hazar aleyhıne açılan tazmınat davasında- Davalılardan Fahrettın Kavak'ın
adresı rneçhul olduğundan adına ilanen teblıgat yapılmasma karar \erilmı^ olup. davacuun açmış
olduğu 120.193 000.-TL'lık tazmınat davasınındunışması olan4.4 1997 eunüsaatO9 00'damah-
kememızde hazır bulunması ya da bır vekılle kendısını temsıl ettırmesı. aîcsı takdırde duruşmanın
yokluğunda yapılarak karar venleceğı ilanen teblığ olunur Basın 8221
TÜROB
UTÜSTİK OTELCİLER\"E İŞLETMECİLER BİRIİĞİ'NE
YÖNETİCİ SEKRETER ÂRANÜOR.
Turizm sektöründe en az 3 yıl deneyimli,
İyi derecede ingilizce bilen,
Bilgisayar (Windows 95, Word, Excel, Povverpoint) bilgisine sahip,
Prezantabl bay veya bayan etemanhr aranmaldadır.
Adaylann, özgeçmişlerini 252 16 64 No'lu faks'a
"Süleyman Blum dıkkatıne" yollamalan gerekmektedir.
G A L A T A S A R A Y Ü N İ V E R S İ T E S İ
T U R t Z M E Ğ İ T İ M P R O G R A M L A R I
BİLGİSAYAR DESTEKLİ OTEL MUHASEBESİ
EĞİTİM PROGRAMI
Galatasaray Omversıtesı. bilgisayar laboratuvarlaruıda düzenlenecek olan otel
muhasebesı eğmm programının kayıtlan başlamıştır.
Programın amacı, kursa katılanlann. ülkenuzde uygulanmakta olan otel muha-
sebe sıstemını öğrenmelennı sağlamaktır.
Eğıtım programında. otel ışletmelennın genel muhasebesı, bütce raporlama sis-
temı, ömeklerle ve bilgisayar ortamında venlecektır.
Eğıtım her katılımcıya bır bilgisayar düşecek şekılde-
, yınnı kışılik sınıflarda gerçekleştınlecektır.
Bu eğitim programı, Uluslararası Işletmecilik Vakn'nın ışbirhğı ile yapılmakta-
dır.
Tanh : 15 Mart - 11 Mayıs 1997
Sûre : 60derssaaü
Gün ve saat Cumartesı 10.00-12.00; 13 00-15 00 - Pazar 10 00-13.00.
Başvuru : (Haftaıçi 09.00-17.00 saatlen arasında)
Galatasaray Ünıversıtesı. Çırağan Cad. 102.
Ortaköy 80840 - ISTANBUL,
Tel 227 44 80 /106 - 259 23 09,
Faks: 258 22 83
Önkoşul Yok.
Kurs sonunda katüım sertUikası verilecektir.
Dikkat! Konttnjan sınırlı olduğundan, kayıtlar başvuru sırısına göre
yapüacaktır.
BİR HAVAYOLU
DERGİSİNDE
YA2ACAK,
GENÇ YETENEKLER
ARANIYOR.
Tel: 0(212) 296 11 73
ELEKTRONİK
TEKNİSYENİ
VEYA
TEKNİKERİ
Tel : (O 212) 275 51 15 tj
Başka Türkrye Yok
Haydi Fidan Dikelim
ORMAN BAKANLIĞI
AĞAÇLANDIRMA VE
EROZYON KONTROU)EROZYON KONTROU
GENEL MÜDURLUĞÜ
Çok iyi derecede Ingilizce biliyorsanız. editörlük nitelik-
lerine sahipseniz, üstelik üniversite mezunuysanız;
Dış ülkelerdeki çevre koruma çalışmalanyla Vakfımızın
çalışmalan arasındaki iki yönlü bilgi akışını kurabilecek-
seniz;
Uluslararası ilişkileri, çevre politikalanm, doğa koruma ya
da benzeri alanlarda bilgi sahibiyseniz;
Windows ortamında bilgisayar kullanabiliyorsanız; kolay
uyum sağlayabiliyor, analitik düşünebiliyorsanız, yoğun
bir tempoda çalışabiliyorsanız, seyahate engeliniz ve as-
kerlikle ilişkiniz yoksa
Uluslararası İlişkiler Yardımcısı
olabilirsiniz demektir.
Özgeçmişlerinizi ya da sizi en geç 21 Mart'a kadar bekliyoruz.
Adres: Çayrr Çimen Sok. Emlak Kredi Bloklan A-2
Daire 24 Levent-tstanbul
Faks: 0.212 281 11 32 Tel: 0.212 283 78 16 TEMA
Tatilinizi
Zehir
Etmeyin
Kalbinizi
Kontrol
Ettirin...
TÜRK
KALP
VAKFI
Tel.: (0.212)
212 0707
(PBX)
Faks: (0212)
212 68 35
ŞİŞMEBOTLARIN
CAN SALI OLARAK
KULLANIMI
DEMIRLEMEYERINDE
RÜZGAR AKINTIİLE
KARŞI LAŞIRSA...
BAYRAK NEREDE TAŞINIR?
Demırcıler Sıtesı 8 Cadde No 71 Zeytınbumu-ISTANBUL
Tel 10212) 664 16 94 • 510 28 71 • Faks ıO212) 558 67 85