08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 MART 1997 CUMA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 Neil Jordan'ın Altın Aslan'h son filmi 'Michael Collins', kanımızca haftanın en iyisi L'laııdalı Daııtoıı'ıuı trajik yaşaım trlanda bağımsızlık savaşmm liderle- rinden, özgürlük kahramanı Michael Collins' in trajik yaşamını aktaran, Neıl Jordan'ın yazıp yönettiği ve geçen yıl Venedik fılm festivalinde büyûk ödül Al- tın Aslan'ı kazanmasma tanık olduğu- muz 'Michael CoIBns', lö.'sınahazırlan- dığımız Istanbul festivalimiz öncesinde, adeta festivalle rekabet edercesine şim- diden şenlikli bir hal alan sinemalanmız- da gösterilmeye başlanan, son gûnlerin bir başka önemli ve ilginç fılmi bizce. Ansiklopedilerde, trlandalı askeri li- der, siyaset adamı( 1890-1922) olarak kı- saca yer alan, kendi kendini yetiştirmiş, işçi sınıfı çocuğu, romantik asi ve efsa- nevi kahraman Michael Collins'in 1916'da Dublin'deki Paskalya isyanıyla başlayıp 1922'de iç savaştaöldûrülmesi- ne kadar süren son 6 yılını hikâye ediyor, 1990 sonrasında 'Ağlatan Oyun',/ 'Vampirle Görüşme' gibi son dönem fîlmleriyle Hollywood'da kabul gören îr- landalı yazar-yönetmen Neil Jordan. Kimine göre Irlanda'nın ikiye aynl- masma yol açan olaylan başlatan bir kan dökücü, kimine göreyse halkın bağnn- dan kopup gelen yurtsever bir kahraman ve banşçı bir önder sayılan Michael Col- lins'in de Paskalya isyanmda, Ingilizler- ce yaka paça tutulup zindana atılmasıy- la, asi liderlerin peşpeşe kurşunadizildi- ği idamlarla. irkiltici gaddarca infaz sah- neleriyle başlayan füm, IRA (Irish Re- publican Army) usulü terör, bombala- ma, yıldırma savaşı ve korkunç suikast sahneleriyle sürüyor. 'Görünmez ordu' iş başında 1918'de cumhuriyeti ilan eden 29 Sinn Fein üyesınden biri olarak bağımsızlık mücadelesini sürdüren, hem maliye ba- kanlığını hem de 'görünmez ordu'nun görünmez komutanlığını üstlenerek Ir- landa'nın kurtuluş mücadelesine baş koymuş genç gönüllü savaşçılan yetişti- ren Michael Collins (Liam Neeson), Ir- landa dışmda, New York'ta doğduğu için idamdan kurtulmuş, Sinn Fein'in başı ve şefı olan matematik profesörü Eamon De Valera (Alan Rickman) hapisteyken etkinliğini iyice arttınyor, kanlı eylem- leriyle Ingilizlere kök söktürüyor ve Cumhuriyetçileri çekip çeviriyor 'sağko- lu' Harry Boiand'la(Aidan Quinn) birlik- te/Kâbusu olduğu işgalci îngifalerin ta- nımıyla, kaba saba, şiddete eğılimli, kan- lı, acımasız bir terörist lideri ve yüzyıl başı Dublin sokaklanmn sevimli, delido- lu 'Kocaman Adam'ı. 700 yıldır sürege- len Ingiliz egemenliğine baş kaldıran lr- landalılann zorlu bağımsızlık mücadele- sinin kilit adamına dönüşüyor giderek. MİChael Collins / Yönetmen, senaryo: Neil Jordan / Kamera: Chris Menges / Müzık: Elliot Goldenthal / Oyuncular: Liam Neeson, Stephen Rea, Aidan Quinn, Alan Rickman, Julia Roberts, lan Hart, Richard Ingram, John Kenny, Charies Dance, Martin Murphy / 1996 ABD- lng.(WB) Beyoğlu Emek, Osmanbey Gazi, Istanbul Princess, Ortaköy Princess, Çemberlitaş Şafak, Bakırköy Avşar, Kadıköy Kadıköy, Altunizade Caprtol, Teşvikiye AFM sinemalannda. Ingiliz polisinden sürekli saklanırken IRA'nın gizli servislenni de başanyla yönlendirip yöneten ve 1919'da başkan De Valera'yı. kadın kılığmda hapısten kaçıran Collins. işbirliğine giriştiği Dub- lin polisindeki yurtsever Ned Broy'un (Stephen Rea) 'içerden' istihbaratı sonu- cunda lngilizlere peşpeşe ağır darbeler vurunca, terörden yılan Ingilızlerateşke- si ve banşı görüşüp anlaşmak için masa- ya oturuyorlar çaresiz. Hırslı politikacı entrikalan çeviren. îrlanda de\Tİminift" Robespierre'i diyebileceğimiz De Vale- ra, ona saygıda kusur etmeyen 'DantoıT Collins'i Londra'ya gönderiyor. Kuzeyi bırakarak Ingilızlerle uzlaşan Collins'in anlaşmasıy la Serbest Îrlanda doğuyor, a- ma De Valera'nın başını çektiği 'aşın' Cumhuriyetçiler bu anlaşmayı bir türlü tanımıyorlar, meclisin kabul etmesıne karşın. v Ingiliz etnıedi, İriandaluun Ir- landalrya ettiğini' sözünü doğrularcasına birbirlenne düşen Irlandalılan epeyce sürecek bir ıç savaş felaketı bekliyor, 1922'de patlak vercn. Liderler arası çekişmeter Sevgilisı Kitty'nin (Hollywood'un 'özel bir kadını' Julıa Roberts da öykü- nün romaıitık boyutunu veriyor güzel Kıtty rolün3e) zamanla Collıns'e âşık ol- ması, eski arkadaşı Harry Boland'ın De Valera saflanna geçmesine neden olu- yor. Ustası olduğu genlla savaşı taktik- len sonradan 20. yüzyılın bütün diinya- daki bağımsızlık savaşlanna ömek oluş- turmasına karşın aslında terör karşıtı bir banş yanlısı olan ve askerlikten devlet adamlığına geçen, îrlanda özgürlük mü- cadelesi öndennın idealize edilmiş yaşa- mını görkemli bir destan boyutlannda karşımıza getiren 132 dakikalık fılm bo- yunca, yonefmenin Collins karakterine bizi de ortak ettiği belirgin bir sempatiy- le baktığı kesin. Son dönemde özellikle Oskar Schind- ler ya da Rob Roy gibi, başkalan için elinden geleni yapan. fedakâr rolleriyle özdeşleşmiş, Irlandalı aktör Liam Ne- eson'un da karizmasıyîa seyircinin gön- lünde taht kuran Collins'i, bizim 'baba' gibi defalarca ıktidara gidip gelen, 5-6 kez cumhurbaşkanlığı yapıp 1975'te, 93 yaşındaölen, (Irlanda'nınChurchıll'ı de denen) dalavere De Valera'nın çekeme- yip harcamaya çalışmasının altını çizen Neıl Jordan'ın filmin sonuna eklediğı Sürüden olmayı reddeden kaduı1993'te güzelim 'Piyano'suyla Cannes'ın Altın Palmiyesi'ni veen iyi özgün senaryo Oscan'nı alan Yeni Zelandalı kadın yönetmen Ja- ne Campion'u, çocuk doğurmak, büyütmek gibi başka sanatsal et- kinliklerle uğraştığı 3 yıllık birara- dan sonra yeniden seyirciyle bu- luşturan. Henry James'in aynı ad- lı romanından uyarlanmış 'The Portrait of a Lady-Bir Kadının Portresi', bugün gösterime giren il- ginç yeni fılmlerden bir başkası. Yine geçen yılki Venedik Festi- vali'nin son günlerinde, yarışma dışı seyrettiğimiz 'Bir Kadımn Portresi', günümüzde Hollyvvo- od'un anlı şanlı, namlı ve hırslı 'Bayan Tom Cnıise'ünün kendini bütünüyle Jane Campion'a teslim ettiği, iddialı ve şık bir uyarlama. Henry James klasiği Yeteneklerini yönetmenine göre ortaya seren Nicole Kidman' ın şimdilik güdük kariyerinde, önem- li bir dönemec olabilir 'Bir Kach- nın Portresi'. Geçen yüzyıldan bugüne, Ang- loamerikan edebiyatınm önemli yazarlanndan sayılan, eski ve yeni dünya arasında toplumsal ve kültü- rel alanlardaki kirrii çatışmalarla karşıtlıklann, konu ve temalannı oluşturduğu, feminizme kapı açan roman, hikâye ve oyunlannda, bi- linçli olarak toplumsal gerçekçüik- ten kaçınıp biçimci, psikolojik ve bireysel eğilimlerin savunucusu kesilmiş, burjuva sınıfinın gelenek- lerini, davranışlannı başanyla yan- . sıtmış, sürekli 'aslolan' iç değişim ve sarsıntılarla ilgilenmiş, yaşamı- nın çoğunu ailesinden kopup uzak- laşarak Londra, Paris, Venedik, Roma vb Avrupa kentlerinde ge- çirmiş, Îrlanda kökenli, zengin bir burjuva ailesinden gelen, büyük Amerikan-lngiliz yazan Henry Ja- mes'in (doğumu 1843 New York - ölümü 1916 Londra), çeşıtli kuşak- lan etkilemiş 'The Portraitof a La- dy' romanından sinemaya uyarlan- mış 'Bir Kadımn Portresi'. 'An Angel at my Tabie-Masam- daki Melek' filminde de işbirliği yaptığı senarist Laura Jones'la ye- niden birlikte çalıştığı bu gösteriş- li, alrrnlı çalımlı Henry James uyar- lamasının baş kişisi, Nicole Kid- • man'ın başanyla oynadığı, 23 ya- Bir Kadımn Portresi The Portrait of a Lady / Yönetmen: Jane Campion / Senaryo: Laura Jones, Henry James'in romanından / Kamera: Stuart Dryburgh / Müzik: VVojciech Kilar / Yapım tasanmı, kostüm: Janet Patterson / Oyuncular: Nicole Kidman, John Malkovich, Barbara Hershey, Marie-Louise Parker, Martin Donovan, Shelley Duvall, Richard E.Grant, Shelley Winters, Christian Bale, Vıggo Mortenson, Valentina Cervi, John Gielgud /1996 ABD-İng. (Pinema) şındaki güzel, saf, hassas ve ba- ğunsızhğına düşkün. IsabelArcher adlı genç bir Amerikah kadın. Mrginia VVoolf'un. eserlerinde sürekli •yaşamm korkunc akıcılığı- nı' vurgulamış, se\gili 'James Am- casının(Henry James), çağdaşı ve tanışı Flaubert'in Madam Emma Bovary'sine ya da Tobtoy'un Anna Kareninası'na karşılık yarattığı ve zaman içinde en tanınmış roman kahramanlanndan birine dönüşen, 'evlenip sürüden biri ohnaya' kar- şı, özgürlüğünden vazgeçmez gö- rünen, cinselliği bastınlmış. varlık- lı, duyarh, genç ve güzel Isabel Archer'ı var gücüyle beyaz perde- de ete cana büründürmeye çalışı- yor, mesleğinde yükselmek arzu- suyla yanıp tutuşan Nicole Kid- man,'aWaa' Jane Campıon'un yö- netiminde. 19. yüzyılın sonlannda, 'arayış'ın peşinde, Amerika'dan geldiği lngiltere'dekı Isabel, ona tutulan Lord Warburton'un (Ric- hard E. Grant) evlilık önensını, dünyayı tanıyıp yaşamı dolu dolu solumaya ve deneyimlerinı arttır- maya duyduğu açlık yüzünden red- deder, kesinlikle bağımsızhğından vazgeçmeye yanaşmayarak. Campion - Kidman ikilisi Isabel'in bir başka hayranı olan, azgın Amerikalı milyoner Casper Goodwood(Viggo Mortensen) da hiç peşini bırakmaz genç kadımn. Isabel'e belli beiirsiz kesik amca oğlu Ralph(Martin Donovan) da sevgisini ılgisini hıç esirgemez. hatta Isabel'in geleceğıni sağlama almak isteyerek günleri sayıh. yaş- lı babasmı(Sir John Gielgud), genç kadma mirasından yüklü bir pay bırakması konusunda ikna eder. Kuzeni Ralph'm (Martin Dono- van) yardımıyla çekip Floransa'ya gider Isabel, sanatın beşiği Ital- ya'nın o çok renkli, zengin kültür atmosferinden nasibine düşecekle- ri almaya, dünyayı tanımaya... Kı- birlı, zayıf Isabel'i, tam çıkmaza gireceği bir ilişki ve çekimıne ka- pılıp âşık olacağı, insan sarrafı, uyanık bir sanat koleksi>oncusu beklemektedir Floransa'da. Feleğin çemberinden geçmiş Madam Serena Merle (Barbara Hershey). genç kadımn masumiye- tini kullanarak, Floransa'yı mes- ken tutmuş, anasmın gözü, baştan çıkancı çapkın, bencil ve züppe sa- nat koleksiyoncusu Gilbert Os- mond'la (John Malkovich) tanıştı- nr Isabel'i. Çok geçmeden, kendi- ni gençlik heyecanıyla kapıldığı Gılbert'in kollannda, uysal, hanım hanımcık bir eş olarak bulan Isabel, kocasının koleksiyonunda yer alan, güzel bir parçadır artık. Isabel'in zaman içinde olgunlaşarak, yalan- cı. sadıst ve sinsi. aynı zamanda pek evlendirmek istemediği bir genç kız (Valentina Cervi) babası olan ve Serena'yla yıllarca bırlık- te yaşamış Gilbert'in ne mal oldu- ğunu. bu eski sevgihlenn tuzağına düştüğunü anlaması uzun sürecek- tir. Epeyce acılı, sancılı geçse de ikiyüzlü Madam Merle ile 'müte- hakkim koca' Gilbert'in cevresine ördüklen, maddi manevi sömürü ağını yırtması da zor olacaktır. Git- gide daha bilinçlenerek, güçlü ve özgür bır şekilde yaşamını sürdü- ren, artık olgunlaşmış Isabelimiz gerçek aşkı ve doğruyu bulur so- nunda... Ağır, sılacL, uzun ve soğuk 19. yüzyılda. görücü usulü evli- lik için gittiği Yeni Zelanda'da, diz- ginlerinden boşanmış erotik tutku- lanyla özgürleşen, bir çocuklu, dil- siz Iskoç kadını, Ada'nın(Holly Hunter) hikâyesini anlatan 'Piya- no' başyapıtından 4 yıl sonra yap- tığı dördüncü fılmi 'Bir Kadının Portresi'nde, geçen yüzyıl sonla- nnda, Ingiltere ve îtalya'run kay- mak tabaka ınsanlanna yöneltiyor kamerasını Jane Campion, kurnaz, hinoğlu hin kocasının üstünde ina- nılmaz bir güç ve baskı kurduğu Isabel'in. duygusal, ruhsal, ahlaki değişimine ve evrimine dayanan Henry James klasiği aracılığıyla. Romanın 'psiko seksüel daya- naklan' üstünde yoğunlaşan ve melodramın tuzaklanna düşmeden yine zevkli, incelikli, zarif ve ölçü- lü biçili üslubunu tutturan Campi- on'un özene bezene çekilmiş. 1870'lerin yeniden canlandınlıp kurulduğu, etkileyici bir çağ fîlmi havasında gelişen 'Bir Kadının Portresi' görsel düzeyiyle ilgi çeki- yor. Nicole Kıdman'ın giysilerin- den 'mendebur' John Malko- vich "in sakal kesimine kadar her şey tıkınnda. Ne var ki kan - kocanın 'tahak- küm ve itaat' halindeki sadomazo- şist ilişkisinin gitgide ağır basbğı filmin, onca çabaya, emeğe karşın ağır, uzun, sıkıcı ve soğuk olmak- tan kurtulabildiğini ilen sürmek pek olası değil. Biraz unutulmaz 'Piyano'nun gölgesi altında kalmı- şa benzeyen Campıon,'un, daha ön- ce James Ivorş'nin 'Avrupahlar', Bostonlu Kadinlar', Peter Bogda- novich'in 'Daisy MiDer' vb gibi si- nemaya aktanlmış. bazı Henry Ja- mes uyarlamalanna kolayca ekle- yebı leceğirruz 'Bir Kadınin Portre- si', ilgiyle izlenen bir uyarlama. A- ma 'Piyano' yönetmeninden bun- dan fazlası beklenirdı sanınz. alıntı da oldukça manidar. Bu alıntının mealı şöyle: 'Tarih baba Michael Col- üns'in değerini verecektir günün birinde ve o gün benim değerün de düşecektir kuşkusuz." Eski silah arkadaşı için, 1966 "da son kez trlanda cumhurbaşkanı seçildiğinde bunlan söyleyense Eamon De Valera... Yazarlığa hazırlanırken John Boor- man'ın kol kanat germesiyle sinemacı olmuş, 12 yıl kadarönce Cannes'da 'Mo- na Lisa' fılmiyle dikkati çekmiş Irlanda- lı yönetmen Neil Jordan'ın, ülkesinin 70- 80 yıl önceki, pek açığa çıkmamış, örtük, karmaşık geçmişine bakarak, tarihsel dersler çıkanlacak. gerçek ve trajik bir yaşamöyküsünü anlattığı 'Michael Col- Uns'. Jordan'ın kariyerinde bir doruk noktası kanımızca, hatta şimdiye dek iz- lediğimiz en iyi filmi belki de. Eski, bil- dik 'baba sinema' tarzında kotanlmış, parlak bir dönem filmi özellikleri de ta~ şıyan bu dokunaklı ve sert epik fılmi, bir terör örgütü olan IRA'nın eylemlerini şi- rin, hatta teşvik edici bularak eleştirip, ta- rihsel gerçeklerle tam tamına örtüşmü- yor gerekçesiyle yeren bir kısım Ingiliz sinema yazanna ve tarih uzmanına katıl- mak olası değil. Ömeğin o tüyler ürpertici, rugby ma- çınm oynandığı dopdolu stadyumun ba- sıldığı, Ingiliz şiddetinin ayyuka çıktığı, dehşetengiz sahnede, kalabahğı makıne- li tüfekle tarayan, tank gibi o korkunc zırhlı araç yokmuş gerçekte lngilizlere göre, Jordan'ın uydurmasıymış. Ne var ki fılmde sarsılarak izlediğimiz gibi. stadyumdaki tüm oyuncularla se^rcile- rin üstüne 'aüş serbest' ateş açılması ve katliam gerçek! İrikıyım, delişmen halk çocuğıT Tutkuyla. içtenlikle anlatılmış, iyi çe- kilmiş ve oynanmış, geçen yıl filmin bi- rinci seçildiği Venedik Festivali'nde hak- layla en iyi aktör ödülünü alan Liam Ne- eson'un yine esaslı bir tarihsel portre çiz- diği 'Michael Collins'i yükselip boğazı- mıza oturan duygularla. 1920'lerin ka- ranhk, dehşetengiz ve kanlı Irlandalı-ln- giliz çatışması atmosferine kapılarak coşkuyla seyrettik biz özetle. İşgalci ln- gilizlere karşı bağımsızlık bayrağını ilk açanlardan, iç savaşı sona erdırmek ister- ken, 1922'de, doğduğu yörede, gencecık bir fanatik tarafından 32 yaşmdayken al- nından vurulup öldürülen, gıllıgışsız, al- çakgönüllü, sevimli, delişmen. irikıyım halk çocuğu Collins'e beyazperdede ha- yat veren Liam Neeson, filmin motoru kuşkusuz. Hep temiz, efendi ve şık, milliyetçi li- der, sinsi De Valera'yı oynayan Alan Rickman'dan Aidan Cuıinn'e ve harika Stephen Rea'ya kadar bütün kadro da çok iyi, Julia Roberts bile smtmıyor. Os- car'a aday gösterilen, yönetmenliği de denemiş, usta kameraman Chris Men- ges'in nefıs görüntülenyle görsel bakım- dan müthiş, tempolu, sürükleyici ve et- kileyici anlatımıyla, konu- suna yaklaşımı ve karakter- lerini işleyişiyle kıskıvrak kuşattığı seyircisini baştan sona ele alan bu ibret verici. epik seyirliğe, tarihsel ger- çeklere bire bir uymadığı gerekçesiyle ve eski tarz, klasik Hollyvvood sineması aksiyonu olarak bakıp burun kıvıran tngilizlerden değiliz tabii ki. Sinematografik mükem- melliği'yle Venedik Altın Aslan'ına layık bulunan 'Michael Collins'in, Mel Gibson'un bizde de haftalar- ca gösterilen 'CesurYürek'i tskoçyalılar için ne ifade ediyorsa, trlandalılarda da benzeri duygular uyandıra- cağı kuşkusuz. 'Altm Aslan'ı hakediyor Neil Jordan'ın, ip camba- zı kıvTaklığı gerektiren bir iktidar hırsı, şiddet, ihanet, kuşku ortamında yetişip, West Cork'lu gamsız, bıç- kın, sıcakkanlı, sokak çocu- ğu, 'kocaman adam'dan mert, sade ve yürekli bir halk kahramanına dönüşen, ama IRA'nın hain damga- sıyla değerlendirdiği. Irlan- dalı devrimci Collins'in ya- şamını yansıtırken liderler arası karmaşık ilişkilere yo- ğunlaştığı filmde, allak bul- lak edici şiddet, baskı, işken- ce sahneleri de gırla gidiyor. Kontağı çevirince infilak e- den arabalar, güpegündüz sokak ortasında ansızın ka- faya kurşun sıkmalar, gaze- te satıcısı kılığında kurbanın üstüne şarjör boşaltmalar, makineli tüfek ateşiyle res- toran ya da stadyum tarama- lar ve ürkünç patlamalardan geçilmeyen 'Michael Col- lins', suikast, kurşunlama, bombalama, vb. öldürme yollannı içeren bir terör ka- taloğu gibi. Her ne kadar alışılmış tür- den izlenimı verse de, geniş seyirci kitlesine klasik sine- manın tadını duyuracak cinsten, çağdaş film yapım- cılığının eksiksiz örneği ni- teliğinde, uzunca, akıcı ve etkileyici bir siyasal drama, ibret verici. hareketli ve sar- sıcı bir destansı aksiyon 'Michael Collins' sonuçta. Kaçırmamalı. KEDİ GOZU VECDİ SAYAR İtiraflar 8 Mart Dünya Kadın Günü. Kadinlar hakkında bir şeyler yazmalı. Ama, büyüklerim bana Anlamadtğın konularda yazma" demişlerdi. • • • Anlamadığım başka şeyler de var. Toplumsal şiddete, silahlı çetelere karşı dört dört- lük programlar gerçekleştiren özel televizyon ka- nallannın, bu programların hemen ardından en u- cuz, en niteliksiz şiddet filmlerini gösterirken en u- fak bir rahatsızlık duymamalannı, bunda bir çeliş- ki görmemelerini... Meclis'ten bir siyasi partinin temsilcilerı atılırken destek oyu verenlerin, şımdi demokrasi havarisi kesilmelerini ve Meclis'in üstün- lüğüne sığınmalarını. Birzamanlar "biçimsel demokrasi" lafını peksık kullanan bazı yazarların, şimdi "Demokrasi ya var- dır, ya yoktur" türünden akıl yürütmelerle, demok- rasinin özünü, ilkelerini savunmak yerine, biçimsel yanını savunmayı yeğlemelerini... • • • Bir de şu atasözlerini: Adam adamı bir kere aldatır. Adamın yere bakanından, suyun yavaş akanın- dan kork. Adam ikranndan, hayvan yulanndan tutulur. Ağaçtan maşa olmaz. Bir yememden diyen kork, bir oturmam diyen- den. Şeytanla kabak ekenin kabak başına patlar. (Bu ata sözlerini anlayabilmiş olsaydık. bu gün başka şeyler konuşuyor olmaz mıydık?) • • • Ne yapalım, her şeyi de anlayacak değiliz ya. Ama, anlayamasam da dişı kedileri sevmeye de- vam edebilirim değil mi? Coca Cola, Roxy Music Günleri'97 I Kültür Servisi - Genç müzısyenlen müzıkseverlerle tanıştırmada önemli bır isjev üstlenecek olan 'Coca- Cola Roxy Müzik Günlen" başlıyor. Bu yıl ikı kategoride yapılacak yanşmaya İcatılacak eserler 1 nisana dek teslim edilecek. fınalistler ise 12 nisanda açıklanacak. 'Coca Cola Roxy Müzık Günlen'nın finalleri ise 29 nisan-8 mayıs tarihlen arasında Roxy'de yap.lacak. Yeni Yüzyıl. Yamaha ve DNA Tanıtım Hizmetleri'nin katlalanyla gerçekleştirilecek olan müzik günlerinde yanşma kategorilerinden ılki rock, ikinci kategori ise new wave, etnik, hip-hop ve techno türlerinde müzik yapan gruplara açık olacak „ Her iki kategoride"dereceye giren 1. gruba 100 milyon TL ve 500 USD'lik Yamaha-Yapalı çekı. ıkincı gruba 70 milyon TL, üçüncü gruba ise 50 milyon TL verilecek. Yanşmanın jünsi Taner Öngür (jüri başkanı- müzisyen), Ömer Ahunbay (müzisven), Cumhur Canbazoğlu (Cumhunyet), Serkan Seyman (Radikal), Gül Küsefoğlu (Show Radyo \e Radyo 5), Derya Bengi (Express ve Roll Müzik Derşisi). Dinç Toğrol (Kent Plak), Abdurrahman Aydın (Istanbul Kültür ve Sanat Vakfı) ile Kaan Yüceli'den (Roxy DJ) oluşuyor. Fantastik film festivali • Kültür Servisi - Istanbul Büyükşehir Belediyesi Tank Zafer Tunaya Kültür Merkezi, 1. Fantastik Film Festıvali'ne ev sahipliği yapıyor. 3 martta başlayan festivalde Gordon Hessler, 1. Honda. Sam Raimi. Çetin Inanç. George B. Lewis, Kevin Connor ve Joel Coen'in fantastik filmlen izlenebilir. Festivalde 8-9 ve 10 mart günleri 'Godzilla Fezada Mücadele' (I. Honda), 10-11-12 martta'Uzay Baskını', 14-15-16 martta 'Şeytanın Ölüsü' (Sam Raimi), 17-23 mart arasında "Dünyayı Kurtaran Adam' (Çetın Inanç). 24- 25-26 mart tarihlerinde 'Uzay Kartallan' (G. Lewis). 28-29-30 martta 'Arzın Dibinde' (K. Connor). 31 mart-6 nisan tarihleri arasında 'Kansız" (Joel Coen) adlı fılmler gösterilecek. Gösterimler 15.30 ve 19.00 olmak üzere günde iki seans gerçekleştirilecek. Remzi Kitabevi İnternerte • Kültür Servisi - Cumhunyet dönemının ilk yayınevlerinden Remzi Kitabevi, 70. yılında ilk kapsamlı on line kitap satışınabaşladı. Prizmanet'in hazırladığı geniş kapsamlı multimedya programıyla Remzi Kitabevi. ilk aşamada çeşitli konulardaki 700'ün üzerinde kitabmı Internet'teki Web sayfasına taşıdı. İnternet kullanan okurlar, Remzi Kitabe\i'nin "ww\v.remzi.com.tr" adresine ulaşarak her avın en çok satan kitaplar listesini, yeni çıkan kitaplan. yayımlanmış kitaplar hakkındaki en son bilgileri, dünyanın herhangi bir yerinden kolayca izleyebilecek. Güle Güle Godot Rusçaya çevrildi • Kültür Servisi - Ferhan Şensoy'un. Ortaoyuncular'da sahneye koyduğu ve daha sonra Paris'te Fransızca olarak oynanan 'Güle Güle Godot' adlı oyunu Hroman Nevruzova'nın çevirisiyle Rusça olarak yayımlandı. Havalı Menyem' Evrensei Kültiip'de • Kültür Ser\isi - \azar ve şair Ali Yüce'nin yapıtından sahneye uyarlanan "Ha\alı Meryem' adlı gösteri bugünden itibaren Istanbul Evrensei Kültür Merkezi'nde sahnelenecek. Ali Yüce'nin aynı adlı yapıtından. Mehmet Esatoğlu tarafından sahneye uyarlanan oyumın dekor ve aksesuvarlan Uğur tşbılir ve Ayhan Karacam'a, müzıklen ise Erhan Şakar'a ait. Oyunda; Hatice Kıral, Fidan Eroğlu. Filiz Gökalp. Nurhan Türköner, Lale Ulutepe, Güzide Balcı ve Enver Akan rol alıyorlar. BUGUN • İDOB'de Müzikallerden Seçmeler izlenebilir. AKSANAT'ta saat 12.30'da lazer-disc'ten Minkus'un 'Don Kişot' bale yapıtı ve saat 19.30'da Adnan Tönel'in uyarladığı, yönettiği ve oynadığı 'Hamlet' adlı tiyatro oyunu izlenebilir. (252 35 00) • İDSO'da Ramiz Melik Aslanov'un şefliğinde Kurt Meıer (obua. İngihz Korosu) \e Hüseyın ulutaş (keman) konseri saat 19.00'da. (243 10 68) • BEKSAV'da saat 18.30'da Claude Berri'mn yönettiği 'Germinal' adlı film izlenebilir. • TARANTA BABU KÜLTÜR VE SANAT MERKEZİ'nde saat 18.00'de Muhsin Bilyap'm resim sergisi görülebılir. • BAKIRKÖY BELEDİYE TİYATROLARI'nda saat 20.30'da 'Kuğular Şarkı Söylemez' adlı oyun izlenebilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle