Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7 MART 1997 CUMA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
Neil Jordan'ın Altın Aslan'h son filmi 'Michael Collins', kanımızca haftanın en iyisi
L'laııdalı Daııtoıı'ıuı trajik yaşaım
trlanda bağımsızlık savaşmm liderle-
rinden, özgürlük kahramanı Michael
Collins' in trajik yaşamını aktaran, Neıl
Jordan'ın yazıp yönettiği ve geçen yıl
Venedik fılm festivalinde büyûk ödül Al-
tın Aslan'ı kazanmasma tanık olduğu-
muz 'Michael CoIBns', lö.'sınahazırlan-
dığımız Istanbul festivalimiz öncesinde,
adeta festivalle rekabet edercesine şim-
diden şenlikli bir hal alan sinemalanmız-
da gösterilmeye başlanan, son gûnlerin
bir başka önemli ve ilginç fılmi bizce.
Ansiklopedilerde, trlandalı askeri li-
der, siyaset adamı( 1890-1922) olarak kı-
saca yer alan, kendi kendini yetiştirmiş,
işçi sınıfı çocuğu, romantik asi ve efsa-
nevi kahraman Michael Collins'in
1916'da Dublin'deki Paskalya isyanıyla
başlayıp 1922'de iç savaştaöldûrülmesi-
ne kadar süren son 6 yılını hikâye ediyor,
1990 sonrasında 'Ağlatan Oyun',/
'Vampirle Görüşme' gibi son dönem
fîlmleriyle Hollywood'da kabul gören îr-
landalı yazar-yönetmen Neil Jordan.
Kimine göre Irlanda'nın ikiye aynl-
masma yol açan olaylan başlatan bir kan
dökücü, kimine göreyse halkın bağnn-
dan kopup gelen yurtsever bir kahraman
ve banşçı bir önder sayılan Michael Col-
lins'in de Paskalya isyanmda, Ingilizler-
ce yaka paça tutulup zindana atılmasıy-
la, asi liderlerin peşpeşe kurşunadizildi-
ği idamlarla. irkiltici gaddarca infaz sah-
neleriyle başlayan füm, IRA (Irish Re-
publican Army) usulü terör, bombala-
ma, yıldırma savaşı ve korkunç suikast
sahneleriyle sürüyor.
'Görünmez ordu' iş başında
1918'de cumhuriyeti ilan eden 29 Sinn
Fein üyesınden biri olarak bağımsızlık
mücadelesini sürdüren, hem maliye ba-
kanlığını hem de 'görünmez ordu'nun
görünmez komutanlığını üstlenerek Ir-
landa'nın kurtuluş mücadelesine baş
koymuş genç gönüllü savaşçılan yetişti-
ren Michael Collins (Liam Neeson), Ir-
landa dışmda, New York'ta doğduğu için
idamdan kurtulmuş, Sinn Fein'in başı ve
şefı olan matematik profesörü Eamon
De Valera (Alan Rickman) hapisteyken
etkinliğini iyice arttınyor, kanlı eylem-
leriyle Ingilizlere kök söktürüyor ve
Cumhuriyetçileri çekip çeviriyor 'sağko-
lu' Harry Boiand'la(Aidan Quinn) birlik-
te/Kâbusu olduğu işgalci îngifalerin ta-
nımıyla, kaba saba, şiddete eğılimli, kan-
lı, acımasız bir terörist lideri ve yüzyıl
başı Dublin sokaklanmn sevimli, delido-
lu 'Kocaman Adam'ı. 700 yıldır sürege-
len Ingiliz egemenliğine baş kaldıran lr-
landalılann zorlu bağımsızlık mücadele-
sinin kilit adamına dönüşüyor giderek.
MİChael Collins / Yönetmen,
senaryo: Neil Jordan /
Kamera: Chris Menges /
Müzık: Elliot Goldenthal /
Oyuncular: Liam Neeson,
Stephen Rea, Aidan Quinn,
Alan Rickman, Julia Roberts,
lan Hart, Richard Ingram,
John Kenny, Charies Dance,
Martin Murphy / 1996 ABD-
lng.(WB) Beyoğlu Emek,
Osmanbey Gazi, Istanbul
Princess, Ortaköy Princess,
Çemberlitaş Şafak, Bakırköy
Avşar, Kadıköy Kadıköy,
Altunizade Caprtol, Teşvikiye
AFM sinemalannda.
Ingiliz polisinden sürekli saklanırken
IRA'nın gizli servislenni de başanyla
yönlendirip yöneten ve 1919'da başkan
De Valera'yı. kadın kılığmda hapısten
kaçıran Collins. işbirliğine giriştiği Dub-
lin polisindeki yurtsever Ned Broy'un
(Stephen Rea) 'içerden' istihbaratı sonu-
cunda lngilizlere peşpeşe ağır darbeler
vurunca, terörden yılan Ingilızlerateşke-
si ve banşı görüşüp anlaşmak için masa-
ya oturuyorlar çaresiz. Hırslı politikacı
entrikalan çeviren. îrlanda de\Tİminift"
Robespierre'i diyebileceğimiz De Vale-
ra, ona saygıda kusur etmeyen 'DantoıT
Collins'i Londra'ya gönderiyor. Kuzeyi
bırakarak Ingilızlerle uzlaşan Collins'in
anlaşmasıy la Serbest Îrlanda doğuyor, a-
ma De Valera'nın başını çektiği 'aşın'
Cumhuriyetçiler bu anlaşmayı bir türlü
tanımıyorlar, meclisin kabul etmesıne
karşın. v
Ingiliz etnıedi, İriandaluun Ir-
landalrya ettiğini' sözünü doğrularcasına
birbirlenne düşen Irlandalılan epeyce
sürecek bir ıç savaş felaketı bekliyor,
1922'de patlak vercn.
Liderler arası çekişmeter
Sevgilisı Kitty'nin (Hollywood'un
'özel bir kadını' Julıa Roberts da öykü-
nün romaıitık boyutunu veriyor güzel
Kıtty rolün3e) zamanla Collıns'e âşık ol-
ması, eski arkadaşı Harry Boland'ın De
Valera saflanna geçmesine neden olu-
yor. Ustası olduğu genlla savaşı taktik-
len sonradan 20. yüzyılın bütün diinya-
daki bağımsızlık savaşlanna ömek oluş-
turmasına karşın aslında terör karşıtı bir
banş yanlısı olan ve askerlikten devlet
adamlığına geçen, îrlanda özgürlük mü-
cadelesi öndennın idealize edilmiş yaşa-
mını görkemli bir destan boyutlannda
karşımıza getiren 132 dakikalık fılm bo-
yunca, yonefmenin Collins karakterine
bizi de ortak ettiği belirgin bir sempatiy-
le baktığı kesin.
Son dönemde özellikle Oskar Schind-
ler ya da Rob Roy gibi, başkalan için
elinden geleni yapan. fedakâr rolleriyle
özdeşleşmiş, Irlandalı aktör Liam Ne-
eson'un da karizmasıyîa seyircinin gön-
lünde taht kuran Collins'i, bizim 'baba'
gibi defalarca ıktidara gidip gelen, 5-6
kez cumhurbaşkanlığı yapıp 1975'te, 93
yaşındaölen, (Irlanda'nınChurchıll'ı de
denen) dalavere De Valera'nın çekeme-
yip harcamaya çalışmasının altını çizen
Neıl Jordan'ın filmin sonuna eklediğı
Sürüden olmayı reddeden kaduı1993'te güzelim 'Piyano'suyla
Cannes'ın Altın Palmiyesi'ni veen
iyi özgün senaryo Oscan'nı alan
Yeni Zelandalı kadın yönetmen Ja-
ne Campion'u, çocuk doğurmak,
büyütmek gibi başka sanatsal et-
kinliklerle uğraştığı 3 yıllık birara-
dan sonra yeniden seyirciyle bu-
luşturan. Henry James'in aynı ad-
lı romanından uyarlanmış 'The
Portrait of a Lady-Bir Kadının
Portresi', bugün gösterime giren il-
ginç yeni fılmlerden bir başkası.
Yine geçen yılki Venedik Festi-
vali'nin son günlerinde, yarışma
dışı seyrettiğimiz 'Bir Kadımn
Portresi', günümüzde Hollyvvo-
od'un anlı şanlı, namlı ve hırslı
'Bayan Tom Cnıise'ünün kendini
bütünüyle Jane Campion'a teslim
ettiği, iddialı ve şık bir uyarlama.
Henry James klasiği
Yeteneklerini yönetmenine göre
ortaya seren Nicole Kidman' ın
şimdilik güdük kariyerinde, önem-
li bir dönemec olabilir 'Bir Kach-
nın Portresi'.
Geçen yüzyıldan bugüne, Ang-
loamerikan edebiyatınm önemli
yazarlanndan sayılan, eski ve yeni
dünya arasında toplumsal ve kültü-
rel alanlardaki kirrii çatışmalarla
karşıtlıklann, konu ve temalannı
oluşturduğu, feminizme kapı açan
roman, hikâye ve oyunlannda, bi-
linçli olarak toplumsal gerçekçüik-
ten kaçınıp biçimci, psikolojik ve
bireysel eğilimlerin savunucusu
kesilmiş, burjuva sınıfinın gelenek-
lerini, davranışlannı başanyla yan-
. sıtmış, sürekli 'aslolan' iç değişim
ve sarsıntılarla ilgilenmiş, yaşamı-
nın çoğunu ailesinden kopup uzak-
laşarak Londra, Paris, Venedik,
Roma vb Avrupa kentlerinde ge-
çirmiş, Îrlanda kökenli, zengin bir
burjuva ailesinden gelen, büyük
Amerikan-lngiliz yazan Henry Ja-
mes'in (doğumu 1843 New York -
ölümü 1916 Londra), çeşıtli kuşak-
lan etkilemiş 'The Portraitof a La-
dy' romanından sinemaya uyarlan-
mış 'Bir Kadımn Portresi'.
'An Angel at my Tabie-Masam-
daki Melek' filminde de işbirliği
yaptığı senarist Laura Jones'la ye-
niden birlikte çalıştığı bu gösteriş-
li, alrrnlı çalımlı Henry James uyar-
lamasının baş kişisi, Nicole Kid-
• man'ın başanyla oynadığı, 23 ya-
Bir Kadımn Portresi
The Portrait of a Lady / Yönetmen:
Jane Campion / Senaryo: Laura
Jones, Henry James'in romanından /
Kamera: Stuart Dryburgh / Müzik:
VVojciech Kilar / Yapım tasanmı,
kostüm: Janet Patterson / Oyuncular:
Nicole Kidman, John Malkovich,
Barbara Hershey, Marie-Louise
Parker, Martin Donovan, Shelley
Duvall, Richard E.Grant, Shelley
Winters, Christian Bale, Vıggo
Mortenson, Valentina Cervi, John
Gielgud /1996 ABD-İng. (Pinema)
şındaki güzel, saf, hassas ve ba-
ğunsızhğına düşkün. IsabelArcher
adlı genç bir Amerikah kadın.
Mrginia VVoolf'un. eserlerinde
sürekli •yaşamm korkunc akıcılığı-
nı' vurgulamış, se\gili 'James Am-
casının(Henry James), çağdaşı ve
tanışı Flaubert'in Madam Emma
Bovary'sine ya da Tobtoy'un Anna
Kareninası'na karşılık yarattığı ve
zaman içinde en tanınmış roman
kahramanlanndan birine dönüşen,
'evlenip sürüden biri ohnaya' kar-
şı, özgürlüğünden vazgeçmez gö-
rünen, cinselliği bastınlmış. varlık-
lı, duyarh, genç ve güzel Isabel
Archer'ı var gücüyle beyaz perde-
de ete cana büründürmeye çalışı-
yor, mesleğinde yükselmek arzu-
suyla yanıp tutuşan Nicole Kid-
man,'aWaa' Jane Campıon'un yö-
netiminde. 19. yüzyılın sonlannda,
'arayış'ın peşinde, Amerika'dan
geldiği lngiltere'dekı Isabel, ona
tutulan Lord Warburton'un (Ric-
hard E. Grant) evlilık önensını,
dünyayı tanıyıp yaşamı dolu dolu
solumaya ve deneyimlerinı arttır-
maya duyduğu açlık yüzünden red-
deder, kesinlikle bağımsızhğından
vazgeçmeye yanaşmayarak.
Campion - Kidman ikilisi
Isabel'in bir başka hayranı olan,
azgın Amerikalı milyoner Casper
Goodwood(Viggo Mortensen) da
hiç peşini bırakmaz genç kadımn.
Isabel'e belli beiirsiz kesik amca
oğlu Ralph(Martin Donovan) da
sevgisini ılgisini hıç esirgemez.
hatta Isabel'in geleceğıni sağlama
almak isteyerek günleri sayıh. yaş-
lı babasmı(Sir John Gielgud), genç
kadma mirasından yüklü bir pay
bırakması konusunda ikna eder.
Kuzeni Ralph'm (Martin Dono-
van) yardımıyla çekip Floransa'ya
gider Isabel, sanatın beşiği Ital-
ya'nın o çok renkli, zengin kültür
atmosferinden nasibine düşecekle-
ri almaya, dünyayı tanımaya... Kı-
birlı, zayıf Isabel'i, tam çıkmaza
gireceği bir ilişki ve çekimıne ka-
pılıp âşık olacağı, insan sarrafı,
uyanık bir sanat koleksi>oncusu
beklemektedir Floransa'da.
Feleğin çemberinden geçmiş
Madam Serena Merle (Barbara
Hershey). genç kadımn masumiye-
tini kullanarak, Floransa'yı mes-
ken tutmuş, anasmın gözü, baştan
çıkancı çapkın, bencil ve züppe sa-
nat koleksiyoncusu Gilbert Os-
mond'la (John Malkovich) tanıştı-
nr Isabel'i. Çok geçmeden, kendi-
ni gençlik heyecanıyla kapıldığı
Gılbert'in kollannda, uysal, hanım
hanımcık bir eş olarak bulan Isabel,
kocasının koleksiyonunda yer alan,
güzel bir parçadır artık. Isabel'in
zaman içinde olgunlaşarak, yalan-
cı. sadıst ve sinsi. aynı zamanda
pek evlendirmek istemediği bir
genç kız (Valentina Cervi) babası
olan ve Serena'yla yıllarca bırlık-
te yaşamış Gilbert'in ne mal oldu-
ğunu. bu eski sevgihlenn tuzağına
düştüğunü anlaması uzun sürecek-
tir. Epeyce acılı, sancılı geçse de
ikiyüzlü Madam Merle ile 'müte-
hakkim koca' Gilbert'in cevresine
ördüklen, maddi manevi sömürü
ağını yırtması da zor olacaktır. Git-
gide daha bilinçlenerek, güçlü ve
özgür bır şekilde yaşamını sürdü-
ren, artık olgunlaşmış Isabelimiz
gerçek aşkı ve doğruyu bulur so-
nunda...
Ağır, sılacL, uzun ve soğuk
19. yüzyılda. görücü usulü evli-
lik için gittiği Yeni Zelanda'da, diz-
ginlerinden boşanmış erotik tutku-
lanyla özgürleşen, bir çocuklu, dil-
siz Iskoç kadını, Ada'nın(Holly
Hunter) hikâyesini anlatan 'Piya-
no' başyapıtından 4 yıl sonra yap-
tığı dördüncü fılmi 'Bir Kadının
Portresi'nde, geçen yüzyıl sonla-
nnda, Ingiltere ve îtalya'run kay-
mak tabaka ınsanlanna yöneltiyor
kamerasını Jane Campion, kurnaz,
hinoğlu hin kocasının üstünde ina-
nılmaz bir güç ve baskı kurduğu
Isabel'in. duygusal, ruhsal, ahlaki
değişimine ve evrimine dayanan
Henry James klasiği aracılığıyla.
Romanın 'psiko seksüel daya-
naklan' üstünde yoğunlaşan ve
melodramın tuzaklanna düşmeden
yine zevkli, incelikli, zarif ve ölçü-
lü biçili üslubunu tutturan Campi-
on'un özene bezene çekilmiş.
1870'lerin yeniden canlandınlıp
kurulduğu, etkileyici bir çağ fîlmi
havasında gelişen 'Bir Kadının
Portresi' görsel düzeyiyle ilgi çeki-
yor. Nicole Kıdman'ın giysilerin-
den 'mendebur' John Malko-
vich "in sakal kesimine kadar her
şey tıkınnda.
Ne var ki kan - kocanın 'tahak-
küm ve itaat' halindeki sadomazo-
şist ilişkisinin gitgide ağır basbğı
filmin, onca çabaya, emeğe karşın
ağır, uzun, sıkıcı ve soğuk olmak-
tan kurtulabildiğini ilen sürmek
pek olası değil. Biraz unutulmaz
'Piyano'nun gölgesi altında kalmı-
şa benzeyen Campıon,'un, daha ön-
ce James Ivorş'nin 'Avrupahlar',
Bostonlu Kadinlar', Peter Bogda-
novich'in 'Daisy MiDer' vb gibi si-
nemaya aktanlmış. bazı Henry Ja-
mes uyarlamalanna kolayca ekle-
yebı leceğirruz 'Bir Kadınin Portre-
si', ilgiyle izlenen bir uyarlama. A-
ma 'Piyano' yönetmeninden bun-
dan fazlası beklenirdı sanınz.
alıntı da oldukça manidar. Bu alıntının
mealı şöyle: 'Tarih baba Michael Col-
üns'in değerini verecektir günün birinde
ve o gün benim değerün de düşecektir
kuşkusuz." Eski silah arkadaşı için,
1966 "da son kez trlanda cumhurbaşkanı
seçildiğinde bunlan söyleyense Eamon
De Valera...
Yazarlığa hazırlanırken John Boor-
man'ın kol kanat germesiyle sinemacı
olmuş, 12 yıl kadarönce Cannes'da 'Mo-
na Lisa' fılmiyle dikkati çekmiş Irlanda-
lı yönetmen Neil Jordan'ın, ülkesinin 70-
80 yıl önceki, pek açığa çıkmamış, örtük,
karmaşık geçmişine bakarak, tarihsel
dersler çıkanlacak. gerçek ve trajik bir
yaşamöyküsünü anlattığı 'Michael Col-
Uns'. Jordan'ın kariyerinde bir doruk
noktası kanımızca, hatta şimdiye dek iz-
lediğimiz en iyi filmi belki de. Eski, bil-
dik 'baba sinema' tarzında kotanlmış,
parlak bir dönem filmi özellikleri de ta~
şıyan bu dokunaklı ve sert epik fılmi, bir
terör örgütü olan IRA'nın eylemlerini şi-
rin, hatta teşvik edici bularak eleştirip, ta-
rihsel gerçeklerle tam tamına örtüşmü-
yor gerekçesiyle yeren bir kısım Ingiliz
sinema yazanna ve tarih uzmanına katıl-
mak olası değil.
Ömeğin o tüyler ürpertici, rugby ma-
çınm oynandığı dopdolu stadyumun ba-
sıldığı, Ingiliz şiddetinin ayyuka çıktığı,
dehşetengiz sahnede, kalabahğı makıne-
li tüfekle tarayan, tank gibi o korkunc
zırhlı araç yokmuş gerçekte lngilizlere
göre, Jordan'ın uydurmasıymış. Ne var
ki fılmde sarsılarak izlediğimiz gibi.
stadyumdaki tüm oyuncularla se^rcile-
rin üstüne 'aüş serbest' ateş açılması ve
katliam gerçek!
İrikıyım, delişmen halk çocuğıT
Tutkuyla. içtenlikle anlatılmış, iyi çe-
kilmiş ve oynanmış, geçen yıl filmin bi-
rinci seçildiği Venedik Festivali'nde hak-
layla en iyi aktör ödülünü alan Liam Ne-
eson'un yine esaslı bir tarihsel portre çiz-
diği 'Michael Collins'i yükselip boğazı-
mıza oturan duygularla. 1920'lerin ka-
ranhk, dehşetengiz ve kanlı Irlandalı-ln-
giliz çatışması atmosferine kapılarak
coşkuyla seyrettik biz özetle. İşgalci ln-
gilizlere karşı bağımsızlık bayrağını ilk
açanlardan, iç savaşı sona erdırmek ister-
ken, 1922'de, doğduğu yörede, gencecık
bir fanatik tarafından 32 yaşmdayken al-
nından vurulup öldürülen, gıllıgışsız, al-
çakgönüllü, sevimli, delişmen. irikıyım
halk çocuğu Collins'e beyazperdede ha-
yat veren Liam Neeson, filmin motoru
kuşkusuz.
Hep temiz, efendi ve şık, milliyetçi li-
der, sinsi De Valera'yı oynayan Alan
Rickman'dan Aidan Cuıinn'e ve harika
Stephen Rea'ya kadar bütün kadro da
çok iyi, Julia Roberts bile smtmıyor. Os-
car'a aday gösterilen, yönetmenliği de
denemiş, usta kameraman Chris Men-
ges'in nefıs görüntülenyle görsel bakım-
dan müthiş, tempolu, sürükleyici ve et-
kileyici anlatımıyla, konu-
suna yaklaşımı ve karakter-
lerini işleyişiyle kıskıvrak
kuşattığı seyircisini baştan
sona ele alan bu ibret verici.
epik seyirliğe, tarihsel ger-
çeklere bire bir uymadığı
gerekçesiyle ve eski tarz,
klasik Hollyvvood sineması
aksiyonu olarak bakıp burun
kıvıran tngilizlerden değiliz
tabii ki.
Sinematografik mükem-
melliği'yle Venedik Altın
Aslan'ına layık bulunan
'Michael Collins'in, Mel
Gibson'un bizde de haftalar-
ca gösterilen 'CesurYürek'i
tskoçyalılar için ne ifade
ediyorsa, trlandalılarda da
benzeri duygular uyandıra-
cağı kuşkusuz.
'Altm Aslan'ı hakediyor
Neil Jordan'ın, ip camba-
zı kıvTaklığı gerektiren bir
iktidar hırsı, şiddet, ihanet,
kuşku ortamında yetişip,
West Cork'lu gamsız, bıç-
kın, sıcakkanlı, sokak çocu-
ğu, 'kocaman adam'dan
mert, sade ve yürekli bir
halk kahramanına dönüşen,
ama IRA'nın hain damga-
sıyla değerlendirdiği. Irlan-
dalı devrimci Collins'in ya-
şamını yansıtırken liderler
arası karmaşık ilişkilere yo-
ğunlaştığı filmde, allak bul-
lak edici şiddet, baskı, işken-
ce sahneleri de gırla gidiyor.
Kontağı çevirince infilak e-
den arabalar, güpegündüz
sokak ortasında ansızın ka-
faya kurşun sıkmalar, gaze-
te satıcısı kılığında kurbanın
üstüne şarjör boşaltmalar,
makineli tüfek ateşiyle res-
toran ya da stadyum tarama-
lar ve ürkünç patlamalardan
geçilmeyen 'Michael Col-
lins', suikast, kurşunlama,
bombalama, vb. öldürme
yollannı içeren bir terör ka-
taloğu gibi.
Her ne kadar alışılmış tür-
den izlenimı verse de, geniş
seyirci kitlesine klasik sine-
manın tadını duyuracak
cinsten, çağdaş film yapım-
cılığının eksiksiz örneği ni-
teliğinde, uzunca, akıcı ve
etkileyici bir siyasal drama,
ibret verici. hareketli ve sar-
sıcı bir destansı aksiyon
'Michael Collins' sonuçta.
Kaçırmamalı.
KEDİ GOZU
VECDİ SAYAR
İtiraflar
8 Mart Dünya Kadın Günü.
Kadinlar hakkında bir şeyler yazmalı.
Ama, büyüklerim bana Anlamadtğın konularda
yazma" demişlerdi.
• • •
Anlamadığım başka şeyler de var.
Toplumsal şiddete, silahlı çetelere karşı dört dört-
lük programlar gerçekleştiren özel televizyon ka-
nallannın, bu programların hemen ardından en u-
cuz, en niteliksiz şiddet filmlerini gösterirken en u-
fak bir rahatsızlık duymamalannı, bunda bir çeliş-
ki görmemelerini... Meclis'ten bir siyasi partinin
temsilcilerı atılırken destek oyu verenlerin, şımdi
demokrasi havarisi kesilmelerini ve Meclis'in üstün-
lüğüne sığınmalarını.
Birzamanlar "biçimsel demokrasi" lafını peksık
kullanan bazı yazarların, şimdi "Demokrasi ya var-
dır, ya yoktur" türünden akıl yürütmelerle, demok-
rasinin özünü, ilkelerini savunmak yerine, biçimsel
yanını savunmayı yeğlemelerini...
• • •
Bir de şu atasözlerini:
Adam adamı bir kere aldatır.
Adamın yere bakanından, suyun yavaş akanın-
dan kork.
Adam ikranndan, hayvan yulanndan tutulur.
Ağaçtan maşa olmaz.
Bir yememden diyen kork, bir oturmam diyen-
den.
Şeytanla kabak ekenin kabak başına patlar.
(Bu ata sözlerini anlayabilmiş olsaydık. bu gün
başka şeyler konuşuyor olmaz mıydık?)
• • •
Ne yapalım, her şeyi de anlayacak değiliz ya.
Ama, anlayamasam da dişı kedileri sevmeye de-
vam edebilirim değil mi?
Coca Cola, Roxy Music Günleri'97
I Kültür Servisi - Genç müzısyenlen müzıkseverlerle
tanıştırmada önemli bır isjev üstlenecek olan 'Coca-
Cola Roxy Müzik Günlen" başlıyor. Bu yıl ikı
kategoride yapılacak yanşmaya İcatılacak eserler 1
nisana dek teslim edilecek. fınalistler ise 12 nisanda
açıklanacak. 'Coca Cola Roxy Müzık Günlen'nın
finalleri ise 29 nisan-8 mayıs tarihlen arasında
Roxy'de yap.lacak. Yeni Yüzyıl. Yamaha ve DNA
Tanıtım Hizmetleri'nin katlalanyla gerçekleştirilecek
olan müzik günlerinde yanşma kategorilerinden ılki
rock, ikinci kategori ise new wave, etnik, hip-hop ve
techno türlerinde müzik yapan gruplara açık olacak „
Her iki kategoride"dereceye giren 1. gruba 100 milyon
TL ve 500 USD'lik Yamaha-Yapalı çekı. ıkincı gruba
70 milyon TL, üçüncü gruba ise 50 milyon TL
verilecek. Yanşmanın jünsi Taner Öngür (jüri başkanı-
müzisyen), Ömer Ahunbay (müzisven), Cumhur
Canbazoğlu (Cumhunyet), Serkan Seyman (Radikal),
Gül Küsefoğlu (Show Radyo \e Radyo 5), Derya
Bengi (Express ve Roll Müzik Derşisi). Dinç Toğrol
(Kent Plak), Abdurrahman Aydın (Istanbul Kültür ve
Sanat Vakfı) ile Kaan Yüceli'den (Roxy DJ) oluşuyor.
Fantastik film festivali
• Kültür Servisi - Istanbul Büyükşehir Belediyesi
Tank Zafer Tunaya Kültür Merkezi, 1. Fantastik Film
Festıvali'ne ev sahipliği yapıyor. 3 martta başlayan
festivalde Gordon Hessler, 1. Honda. Sam Raimi. Çetin
Inanç. George B. Lewis, Kevin Connor ve Joel
Coen'in fantastik filmlen izlenebilir. Festivalde 8-9 ve
10 mart günleri 'Godzilla Fezada Mücadele' (I.
Honda), 10-11-12 martta'Uzay Baskını', 14-15-16
martta 'Şeytanın Ölüsü' (Sam Raimi), 17-23 mart
arasında "Dünyayı Kurtaran Adam' (Çetın Inanç). 24-
25-26 mart tarihlerinde 'Uzay Kartallan' (G. Lewis).
28-29-30 martta 'Arzın Dibinde' (K. Connor). 31
mart-6 nisan tarihleri arasında 'Kansız" (Joel Coen)
adlı fılmler gösterilecek. Gösterimler 15.30 ve 19.00
olmak üzere günde iki seans gerçekleştirilecek.
Remzi Kitabevi İnternerte
• Kültür Servisi - Cumhunyet dönemının ilk
yayınevlerinden Remzi Kitabevi, 70. yılında ilk
kapsamlı on line kitap satışınabaşladı. Prizmanet'in
hazırladığı geniş kapsamlı multimedya programıyla
Remzi Kitabevi. ilk aşamada çeşitli konulardaki
700'ün üzerinde kitabmı Internet'teki Web sayfasına
taşıdı. İnternet kullanan okurlar, Remzi Kitabe\i'nin
"ww\v.remzi.com.tr" adresine ulaşarak her avın en çok
satan kitaplar listesini, yeni çıkan kitaplan.
yayımlanmış kitaplar hakkındaki en son bilgileri,
dünyanın herhangi bir yerinden kolayca izleyebilecek.
Güle Güle Godot Rusçaya çevrildi
• Kültür Servisi - Ferhan Şensoy'un.
Ortaoyuncular'da sahneye koyduğu ve daha sonra
Paris'te Fransızca olarak oynanan 'Güle Güle Godot'
adlı oyunu Hroman Nevruzova'nın çevirisiyle Rusça
olarak yayımlandı.
Havalı Menyem' Evrensei Kültiip'de
• Kültür Ser\isi - \azar ve şair Ali Yüce'nin
yapıtından sahneye uyarlanan "Ha\alı Meryem' adlı
gösteri bugünden itibaren Istanbul Evrensei Kültür
Merkezi'nde sahnelenecek. Ali Yüce'nin aynı adlı
yapıtından. Mehmet Esatoğlu tarafından sahneye
uyarlanan oyumın dekor ve aksesuvarlan Uğur tşbılir
ve Ayhan Karacam'a, müzıklen ise Erhan Şakar'a ait.
Oyunda; Hatice Kıral, Fidan Eroğlu. Filiz Gökalp.
Nurhan Türköner, Lale Ulutepe, Güzide Balcı ve
Enver Akan rol alıyorlar.
BUGUN
• İDOB'de Müzikallerden Seçmeler izlenebilir.
AKSANAT'ta saat 12.30'da lazer-disc'ten Minkus'un
'Don Kişot' bale yapıtı ve saat 19.30'da Adnan
Tönel'in uyarladığı, yönettiği ve oynadığı 'Hamlet'
adlı tiyatro oyunu izlenebilir. (252 35 00)
• İDSO'da Ramiz Melik Aslanov'un şefliğinde Kurt
Meıer (obua. İngihz Korosu) \e Hüseyın ulutaş
(keman) konseri saat 19.00'da. (243 10 68)
• BEKSAV'da saat 18.30'da Claude Berri'mn
yönettiği 'Germinal' adlı film izlenebilir.
• TARANTA BABU KÜLTÜR VE SANAT
MERKEZİ'nde saat 18.00'de Muhsin Bilyap'm resim
sergisi görülebılir.
• BAKIRKÖY BELEDİYE TİYATROLARI'nda saat
20.30'da 'Kuğular Şarkı Söylemez' adlı oyun
izlenebilir.