05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 MART 1997 CUMA HABERLER Gazeteciye saldıpıya kınama • Haber Merkezi - Kent TV muhabiri Bengi Babaeker ıle kameraman Kubılay Mamati'nin Fatih"in Çarşamba semtinde halkla röportaj yaparken bir grubun saldınsına uğraması Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nail Güreli tarafından kinandı. Güreli yaptığı açıklamada, bu tür saldınlann iktidar mensuplannın basına karşı takındığı düşmanca tavnndan kaynaklandığını kaydettı. Buca Cezaevi'nde tedirginlik • İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Buca ve Bergama Cezaevı'nde gerginlik sona erdi. Anlaşma sağlanmasına karşın. sürgünlerin gündeme getırileceği haberi ailelerle tutuklu ve hükümlüler arasında tedirginlik yarattı. İHD îzmir Şubesi Başkanı A\ ukat Ercan Demır, cezaev inde durumun sakin olduğunu belirterek "Anlaşmanın ardından eylemcilerin arama yaptırmamalan bir ara gerginlik yarattı, ancak dün sabah cezaevı yöneticileri koğuşlarda arama yaparak sayım aldıktan sonra durum saîcinleşti" dedi. Toptan, DYP'ye dönüyon • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-DYP'den aynldıktan sonra bağımsız milletvekili olarak kalan Köksal Toptan, DYP'ye geri döneceğıni açıldadı. Toptan, geri dönüş takvimı ıçin "'En kısa sürede" dedı. Toptan, "DYP'den aynlma nedenleriniz ortadan kalktı mı" sorusuna. "Bu hükümetin dosya pazarlığı üzenne kurulduğu ızlenımi vardı. Bu yüzden bu ortaklığa karşı çıktım. Iddia sahibi RP, bu dosyalardan Çiller"i akladı. tddialar ortadan kalktı" karşılığını verdi. Bakanlıktan • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Sağlık Bakanlığı, kansere yol açtığı iddia edilen katkı maddeleriyle ilgili broşürlerin "yanıltıcı olduğunu ve bilımsel değeri bulunmadığını" bildirdi. Sağlık Bakanlığı Müsteşan Aytun Çıray, yapt\ğı açıklamada, kullanılan gıda maddelerinin üretim ve tüketim ilişkıleri dikkate alır.dığında, katkı maddelerinin kullanımının teknolojik bir zorunluluk olduğunu belirfti. Yılmaz'ın firam • AFYON (Cumhuriyet) - Adalet Bakanlığı ülkücü Kürşat Yılmaz'ın önceki gün Bolvadin Devlet Hastanesi mahkûm koğuşundan firar etmesiyle ilgili soruşturma başlattı. Bakanlığın gönderdıği iki müfettiş. dün BoKadin'e giderek inceleme başlattılar. Bolvadin Cumhuriyet Savcısı Altan Günaydın. firar olayının bir yurttaşın ihban üzerine ortaya çıktığını belirterek "Gardiyan, olayı bize haber vermedi" dedi. Yılmaz'ın yakalanması için Bolvadin ve çevresinde operasyonlar sürdürülüyor. Almanya Dışişleri Bakanı, gergin geçen Türkiye temaslannı tamamlayarak gitti 'AITye gîrmeniz şimdflik zor' SERKANDEMÎRTAŞ Haber Merkezi- Alman- ya Dışişleri Bakanı Klaus Kinkel. Avrupa'nın yapısal olarak geleceğinın görüşü- leceğı 1997 yılının, hem Türkiye hem de AB ıçin önemli bir yıl olduğunu be- lirterek "AB'ningenişleme- sinde ilk gnıpta olmadığını Türkiyede bilmektedir''de- dı. Türkiye'dekı temaslan- nı oldukça huzursuz bir ha- vada tamamlayan Kinkel, Bulgaristan'da yaptığı açık- lamada, "Böyle bir gezklen sonra Bulgaristan'a gel- mekten mutluyum" dedi. Kinkel, Alman-Türk Ti- caret \e Sanayi Odasfnın Çırağan Sarayında onuruna verdiği iş ye- meğine katıldı. Temaslannın ağırlık noktası- nı Türkıye'nın AB'ye tam üyelık konusunun oluşturduğunu hatırlatan Kjnkel, bu konuya duygusal yaldaşmanın doğru olmayacağıru ve aşın bir sorun olarak ortaya atmamak ge- rektiğinı ıfade etti. Kinkel şunlan söyledı: "Öncelikle şunu söylemek isterim id Türki- ye Avrupa'va aittir. Her şeyden önemli olan, Türkiye tutumunu esneklestirebileceğini bildirdi Ankara'dan NATO vetosuna 'belge'koşulu ANKARA - Türkjye, Avrupa Birliği (AB) Konseyi'nm "Ankara'aın tam üye adayı olduğu ve eşit kıstaslarla değer- lendirfleeeğT görüşünün. "AB'nin resmi beigeierinde ver al- ması koşuluyia". NATO'nun genişlemesınde takınacağı tu- tumu "esnekkştirebileceğiııi''' bildirdi. Almanya Dışişleri Bakanı Klaus Kinkel e. diğeraday ülkelere uygulananw pre- accession strategy - tam üyetik öncesi stratejisinin'' Türkı- ye'ye de uygulanması isteminin iletildiği kaydedildi. Kinkel'in gezisi sırasmda, Türkiye'nin, NATO'nun geniş- lemesiyle ilgili veto kartını bir kez daha gündeme getirdiği kaydedildi. Dışişleri Bakanlığı 'ndan üst düzey bir yetkili, NATO-AB ve Batı Avrupa Birliği'nin genişlemesi süreci- nin bu kuruluşlann dokümanlannda da ilintilendırildiğiru belirterek, şunlan söyledi: "ABbüyüyecek, NATO büyüye- cek, BAB büyüyecek ve Türkiye bunlann dışında kalacak. Bunu TBM\r>e kabul ettiremezsiniz. TBMM, BABOrtak- hk AnlaşmasTnı 3 yıldır onaylamıyor. Çünkü Yunanistan tam üye oldu, Türkiye ortak üye kakü. Ancak adayhk ve tam fiyeiik haklannın eşit şekflde kullandınlmasına ilişküı Apd- doorn'da verilen sözler. AB'nin resmi görüşü şekünde yayın- lamrsa, NATO kartının kullaıulması konusunda esnekKk gösteriBr"dedi. Türkiye'nin tam kablımı konusunda 1963 >> undaki sözleşme de geçertidir. Türkiye'nin treni. Avrupa yönündeki raylann üzerinde- dir ve Köln'de kızağa çekUmeyecektir. Üçün- cü bir husus,Türkiye,yakın bir gelecekte tam üyeliği gerçekteştirenıeyecektir. Çünkü önko- şullareksiktir. Sebeplerini açıkladun. Dışişle- ri Bakanı olsun. Başbakan oisun bu sebeple- rin mevcudivetini kabul edivorlar." Başbakan Yardımcısı Tansu Çiüer'e bu ko- nuyu söyledığıni ıfade eden Kinkel. "Lük- semburg'daki aifc fotoğrafinda görünmek is- tiyor. Fakat öyle bir fotoğraf çekilmeyecektir. Çünkü o konferansa onlar davet edilmeye- cek. Onlan istemediğimiz için değil; sakin ka- falarla çalışmalanmızı sürdürmemiz lazun" dıve konuştu. KJaus Kinkel, Türk dostu olduğunu vur- guladığı konuşmasında, Solıngen olayını da anım- satarak "Alman olarak utandığun konular vardır. Türk hemşerilerimize kar- şı nillerden utanıyorum" dedi. Kinkel. bölünmüş bır Kıbns'ın AB'ye alınması- nın söz konusu olamayaca- ğını kaydetti. Başbakan Necmettin Erbakan ile ılış- kilenne.de değınen Kinkel. "Gelmeden önceki ifadesi dışuıda, gerçekten çok na- zik bir insan. Çok nazik bir dillegörüştük. Çok ilginç ve güzel bir görüşme oldu. OzellikJe ekononiik ağuiık- lıvdı" diye konuştu. Çırağan Sarayı'ndaki yemekten sonra Tür- kiye'den aynlan Kinkel, ülkesıne dönerken Bulgaristan'a üç saatlik resmi bir ziyarette bulundu. Filibe Havaalanı'nda Bulgaristan Dışişleri Bakanı StoyanStalevtarafından kar- şılanan Kinkel, Bulgaristan Cumhurbas.kanı Petar Stoyanov ve Bulgaristan Başbakanı Stefan Sofryanski ile bir araya geldi. 'Almanya'da da insan haklan ihlali var' diyen Çiller'e yanıt: Kötü ömek emsal olmaz KinkePden iıısaıı lıaklarma destel Gerilimli ziyaret sırasmda. anıan zaman diplomasi smırlannı aşan ifadeler kullanan Kinkel, dün ülkesine döndü. ANKARA / İSTANBUL (Cumhuriyet) - Almanya Dışiş- leri Bakanı Klaus Kinkel'ın An- kara'dan aynlmadan önce kah- valtıda bır araya geldiği insan Haklan Derneği (İHD) Başkanı Akın Birdal ve Türkiye İnsan Haklan Vakfi (TİHV) Başkanı YavuzÖnen'e, insan haklan ko- nulanndaki çabalannı destekle- diğini bildirdi. Kinkel, önceki gün bir araya geldiği Çiller'in "Almanva'da da yabancı düş- manhğı ile uygulanan insan hak- lan ihlallari var. Ileride bunlan gündeme getirebüiriz'" uyansı- na. "Kötü ömek emsal teşkil et- mez" yanıtını verdi. Türkiye zıyaretı, Başbakan Necmettin Erbakan' tn "Kinkel başını önüne eğecek" içerikli açıklamalan nedeniyle gergin geçen Almanya Dışişleri Baka- nı Kinkel. Ankara'dan aynlma- dan önce son temasını İHD Baş- kanı Birdal ve TİHV Başkanı Ö- nen ile yaptı. Görüşmede Kin- kel'in, "NGO'lann özellikle in- san haklan konulanndaki çaba- lannı destekliyonız. Si/ierie bir araya gelerek Türkiye''nin de- mokratikleşmesi ve insan hakla- nnın iyileşmesi konulanna ver- digunizönemi gösteriyoruz" de- diğı kaydedildi. Almanya Dışiş- leri Bakanı Kinkel'in, Dışişleri Bakanı Çiller'in önceki gün yaptıklan görüşmede söylediğı u Siz bizim insan haklanmıza çok kanşıyorsunuz. Ancak Al- manya'da da özellikle yabancı düşmanlığından kaynaklanan insan haklan ihlalkri var. İleri- de bunlan gündeme getirebili- riz" sözlennı, "Kötü örnek em- sal teşkil etmez. Biz Almama'da yabancılara karşı yapılan saldı- nlan engeUeme)e ve yabancıla- nn güvenliklerini sağlamaya ca- lışıyoruz" diyerek eleştirdıği kaydedildi. İHD Başkanı Birdal, göriiş- menın sonunda yaptığı açıkla- mada. Türkiye'nin Avnıpa eksp- resıne bındiğinı, bu ekspresin koridorlannda Doğu'ya koşmak isteyenler olduğunu belirterek "Ajıcak AvTupaŞ'a gidecek bir ekspresin kompartımanlannın buna göre şekillendirilnıesi gere- kir" dedi. Birdal, Türkiye'de in- san haklan ihlallen ile ilgili bir rapor sunduklannı belirterek "Türkiye'de insan haklan der- nekleri ve temsilcilerinin de bas- kı albnda olduklanm Kinkele ilettik" dedi. Daha sonra İstanbul'a gelen Almanya Dışişleri Bakanı Kla- us Kinkel, Sultanahmet Ca- mii'ni ve Ayasofya Müzesı'nı gezdı. Almanya Dışişlen Bakanı Klaus Kinkel, İnsan Haklan Derneği Başkan Yardımcısı Eren Keskin ile avukat Eşber Yağmurdereli'yle Çırağan Sara- yı'nda bır süre görüşrü. Basına kapalı olarak yapılan ve yakla- şık yanm saat süren görüşmede, Türkiye'deki insan haklan ko- nusunun ele alındığı bildirildi. Görüşme sonrasında açıkla- ma yapan av ukat Eşber Yağmur- dereli Kinkel'e Türkiye'deki in- san haklan ihlallen konusunda bilgi verdiğini belirtti ve Kin- kel'in "Sizi muhatap olarak ka- bul etmemtd, insan haklan ko- nusuna verdiğimiz önemin bir işareti olarak kabul ediyoruz" dediğini söyledi. VOLKAN VURAL 'Uçurumu daraltıyoruz' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türkiye'nin Almanva Büyükelçisi Volkan Vural. Almanya Dışişleri Bakanı Klaus Kinkel'in zıyaretınin yapıcı geçtiğinı belirterek "Uçurumu darahmava çahşıyoruz" dedi. Vural. Almanya'nın Türkiye'yi en iyi tanıyan ülkelerin başında geldiğini belirterek "Her iki taraf da bunun avırdında. Güncel konular tabii ki zaman zaman ikili Uişkileri etkileyecektir. Ancak önemli olan kalıcı berabeıiiğin koşullandır. Kinkel'in ziyareti sırasmda iki ülke arasındaki sorunlann tümü gündeme getdi. Karşıükh degerlendirnıelcr yapddL Bunlardan hemen sonuç bekkmek de sağlıklı bir yaklaşım olmaz" diye konuştu. Vural, iki ülke arasında zaman zaman genişleyen uçurumu daraltmaya çalıştıklannı vurguladı. Vural. ekonomik ilişkilerin gelecek dönem daha gelişmesinı beklediklenni, Kinkel'in beraberindekj işadamlannın Türkiye'deki yeni olanaklan değerlendırdiklennı sövledi. Büyükelçi Vural, Almanya'nın nükleer ve termik santrallar ile köprü ihaleleriyle yakından ilgilendiklerine dikkat çekti. BEL Istanbul Büyükşchir Belediyesi önünde bir açıklama yapan Tüm Bel-Sen yöneticileri üç yılhk icraaü protesto ettiler. ( RPH belediyelerbaskı ve hyım odağıy İstanbul Haber Servisi-KESKGenel Baş- kanı Siyami Erdem. RP aracılığı ile baskı ve kıyımın odağı haline gelen belediyelerin, gü- cü REFAHYOL hükümetinden aldığını be- lirterek yerel iktidarlardan önce Ankara'da- ki hükümeti düşüreceklerini söyledi. Tüm Bel-Sen Genel Sekreteri Hüseyin Tosun da yerel yönetimlerin 3. yılını değerlendirirken "Kurduklan vakıflar aracılığı ile ahnan ba- ğtş ve vardımlarla rüşveti adeta kurumlaştır- mışlardır" dedi. Tüm Belediye Memurlan Sendikası (Tüm Bel-Sen) Genel Merkez yöneticileri dün is- tanbul Büyükşehir Belediyesi önünde dü- zenledikJeri basın toplantısında belediye yö- netimlerinin 3 > ıllık "fcraatianm" değerlen- dırdiler. Genel Sekreter Hüseyin Tosun. ye- rel yönetımlerde ışbaşına gelen yönetımie- rin 3 yıllık sürede. 1467 memuru işten attı- ğını, 4 bin 734 kişinin sıcilini bozduğunu ve disıplin cezası verdiğini, 207 memuru açığa aldığını. 1140 memurun kadrosunun alındı- ğını ve 2 bin 700 memurun da sürgün edil- diğini anlattı. 3 yıl içerisındp Milli Gençlik Vakfı referansı ve son olarak ordudan irtica faaliyetleri nedeniyle uzaklaştınlan subay- larla birlikte yüzlerce kadro aldıklannı savu- nan Tosun. yönetimın çalışanlar arasında aynmcılık yaptığını söyledi. KESK Genel Başkanı Siyami Erdem de belediyelerin demokrasinın beşiğı olması gerekirken RP aracılığı ile baskı ve kıyımın odağı haline geldiğini belirtti. Erdem. yerel iktidarlardan önce Ankara'daki hükümeti düşüreceklerini belirterek işçileri mücade- leye çağırdı. Z4Z//ORHAN BİRGİT Salı günkü "Siyasi Hafıza" başlıklı yazı. büyük yankılara neden oldu. Gökhan Çapoğlu, kendısine yönelt- tiğim sorular karşısında "sessiz kal- ma hakkını" kullanmayı yeğledi. Ama o sorulann doğrudan karşılayıcısı ol- mayan Sayın Murat Karayalçın, "Düşünce Atölyeleri"rim DSP'li "Üç- ler" ile ilgisı olmadığını söyledi. Ça- poğlu'nun sınıf arkadaşlarından bir Sayın Vali de bu konumunun, daha fazlasını açıklamayı engellediğinı be- lirterek, Ankara Milletvekili'nin Strate- jik Araştırmalar Vakfı'ndan aynlma nedenini "kişilik" sorunu ile açıkladı. Ama asıl suçlayıcı açıklama Işçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ha- san Yalçın'ın demeci ile geldi. De- mokratik Sol Parti'ye "solda güçbir- liği için eylem çağnsında bulunanla- ra karşı" "Aydınlık" dergisınin son sa- yısında ağır hücumlar yönelten Yal- çın, şunlan söylüyor: "ABD kendi memuru Çiller'i DYP'ye genel başkan tayin etmişti. Şimdi benzer bir işi solun içinde ya- pıyor. Çiller, ABD'nin sözleşmeliper- sonelidir. Aynı olay Çapoğlu üzerin- de yapılmaktadır. Çapoğlu solun ba- şına atanmıştır. O da Çiller gibi Ke- malızmin modasının geçtiği progra- 'Solda Güçbirliği' mı ile ortaya çıkmıştır." Gökhan Çapoğlu ile ilgili olarak iş- çı Partisi adına yapılan suçlamalar bu kadarla kalmıyor. Hasan Yalçın, hem önceki günkü demeci ile hem parti- nin yarı resmi organı olan "Aydın- lık"\ak\ yazısı ile Ankara Milletvekili- ne adeta suç tasnii yapıyor. Yani madde göstererek onu suçlu- yor; yargılıyor. işçi Partisi, Demokratik Sol Par- ti'nin sözcüsü değil. İki parti arasın- da bir "merhaba" bile olmadığı açık. O halde, denilebilir ki İP ve Yalçın'ın DSP'deki bir disiplin sorununa karşı bu duyarlılığının nedeni nedir? Üstelik. medyamızın önde gelen birçok yazarı, Gökhan Çapoğlu ve i- ki arkadaşının eylemınin yanında açık vaziyet almadılar mı? Aralarında sos- yal demokıasiye destek vermiş, da- hası bir dönem "eski tüfeklik" bile yapmış kimi yazar-çizer, bu kitaplı po- litikacı ile arkadaşlarının "sola açıl- ma" hareketlerıne taş koyduğu için Ecevit'e ağır suçlamalar yapmaktan kaçınmadılar mı? Bülent Bey'in. son seçimlerde par- tisi adına gösterHen tüm adaylann de- ğerlendirilmesinde genel başkan ola- rak inısıyatifi olduğu açık. O halde, Yalçın'ın, dahası dün bizim gazetede- ki yazısı ve geçen hafta "Kent 7V"de- ki başarılı programı ile Çapoğlu üze- rindeki Amerıkan bezi perdeyi kaldı- ran Deniz Som'un ortaya koydukla- nnı DSP Genel Başkanı, son genel seçimlerde bilmiyor muydu? Ecevit, ısrarla bilmediğini söylüyor. Demek ki. partinin örgütün temelin- den başlatılmak istenilen yapılanma olayında, bunca titizliğe karşın hem de tepeden sızma olayı önleneme- miş. Ya da Hasan Yalçın apaçık iftira ediyor. İyi de, Çapoğlu'nun, hem de De- mokratik Sol Parti Genel Başkanlı- ğı'na ve tıpkı 25 yıl önce Ecevit'in Cumhuriyet Halk Partisi'nde yaptığı gibi bir "umut o/araft" adaylığını koy- maya hazırianırken, masasının üze- rinde kendi kaleminden çıkmış birya- pıt ile arzı endam etmesıne ne deme- lı? Deniz Som'un dünkü "Vaziyef'm- den öğreniyoruz ki, kendisini demok- ratik sol için liderliğe layık gören genç bıiim adamımız, "solculann küresel- leşmeyi emperyalizmın yeni oyunu diye nitelendirerek değişim gerçeği- ni ihmal etmelehnden" yakınıyonmuş. Bırakalım, Hasan Yalçın'ın suçla- malarındaki CIA'nın eski Ortadoğu Masası Şefi Graham Fuller ile Ça- poğlu arasındaki gelmiş ama geçme- miş sergüzeşt öykülerini, Ankara Mil- letvekili'nin açık açık kıtaba döktüğü düşüncelerle bunca yılın demokratik solcularına kendisini lider olarak be- ğendirme cesaretinin arkasına giz- lenmiş olan desteğin asıl sahipleri kimdir? Kimlerdir? ••• Radikal gazetesi, Çiller'in ilkbahar- da baskın bir seçim için yaptığı ha- zırlıklan anlatıyor. DYP bizim, ne yazık ki bilmedikle- rini de bilmeyen bazı iyi niyetli kişile- nmizin de aylardır ısrarla savunduk- ları "iki turlu seçim" sistemini yasa- laştırmak için hazırlıklarını tamamla- mış. Gazete, aynntıları da anlatıyor: "Baraj yüzde 5'e indirilmiş göste- rilerek, herkese parmak parmak bal dağıtılıyor. Bu barajı aşmış olan par- tilerden bırinin bir seçim çevresinde oylann yüzde 30'unu geçmesı dunı- munda o seçim çevresinde seçim sonuçlanmış kabul ediliyor. Değilse, ikinci tur için ülke çapın- da en çok oy almış iki parti seçime girme hakkını kazanıyor. Bu iki parti arasında oylara göre milletvekilliği- nin bölüşülmesine gidiliyor." Şimdi bazı "bilmediklerini de b/V- meyen"yazarlanmız, bu 'iki turlu"se- çim sistemini savunurken, ülkede sağ ve soldaki partileri bırleştirip, ara- larında parlamento sandalyelerıni, Kenan Evren'in düşlediği biçimde böleceklerini varsayarken, demek o iki blok için de aynı tornadan çıkmış lider adaylarının empoze edilmesi aşamasına geldiğımizin hesabı için- deymişler. Değişim projesinın isım babalarının hesaplannı, solda görün- meyen güç birliğınin açığa çıkartmış olması, sevindiricidir. Hasan Yalçın'ın demecıni, günler- dir "üçler"\ savunan sütunlarda oku- mak, ekranlarda görmek isterdim. Benim ve benim gibi mılyonlarca insanın "haber alma hakkı ve özgür- lüğü" adına. BIRBAKIMA SERVER TANİLLİ Islam ve Akıl Falih Rıfkı Atay'ın, şimdi iyice hatırlayamayaca- ğım, ama belki de Hind adlı güzel kitabının başla- nnda verdiği ılginç açıklamalardan aklımda kalmış ve önemli olduğu için de birtürlü silinmemiştirbel- leğimden: islam uygarlığının doruk yüzyıllan olan 8-12. yüzyıllarda, Bağdat'ta, biruzun sürefikirku- lüpleri olmuş. çağın temel sorunlarını tartışıp dur- muş. Dikkatleri asıl çeken de o kulüplerde uygula- nan bir tartışma ilkesi: Konuşmacılardan hiç kım- se, bağlı olduğu dinin kutsal kıtabından kanıt geti- remezmiş. öyle "Incil-i şerif der ki", "Kuran'/ azim üş şan buyurur ki" yok. Düşünceni güçlendirmek mi istiyorsun? Akla dayanan kanıtlar ileriye süre- ceksin! Bugün geçerli bir uygar tartışma ilkesinin, yüz- yıllar önce de uygulandığının bir diğer örneği. Hem başka türfü yükselebilir miydi Islam? Bu yükselişin öyle soyutta "din, iman gücü"y\e değil, o yüzyılların genel tarıhsel bağlamı içinde ol- duğunu biliyonız. O günkü dünyanın en uzak kö- şelerıne kadar kollarını uzatmış yoğun bir iktisadi ilişkilerortamından, yaşamın hergörünüşü nasibi-, ni aldı; bu arada bilim yaratıcı oldu, felsefe canlılılç kazandı. , Aklın payına da ciddi bir yer ayırmalısınız bu ge-' lişmede. ' Nitekim, "Islam rönesansı"nin unutulmaz birsay- fası olan ünlü Mutezile hareketi, dinin genel çerçe- vesi içinde de kalsa, sorunlara akılla yaklaşmanın bir örneğidir. Öte yandan filozofiar, akılla vahiy, bu iki dil ara- sındaki çelişme ortadan kaldırılamaz bir halde de- olsa, büyük bir seçme özgürlüğünden yana olmuş-. lardır. Arkasından 12. yüzyıldan 18. yüzyıla değin uza-, nan duraklama ve çöküş dönemini de elbet genel tarihsel bağlam içinde ele alıyoruz, almalıyız da. El-Gazzafî'nin felsefeye ve özgür düşünceye yaptığı hırslı saldırılar mıdır duruş ve genleyişin ne- deni? Ya da El-Eşaıfnin, Kuran'a eğilirken seçti- ği "a/c/"a değil "nakl"e değer veren yol mu çözülü- şü başlattı? , Unutmamalı: Her ikisi de çağlannın bir ürünüy-.^ düler; her ikisi de bir neden olduğu kadar, birer so-, nuçturlar da. ! Ama bir acı gerçeği hatıriatmak bakımından şu önemli: Bütün öteki Müslüman filozofiar gibi bir Aristoteles yorumcusu da olsa -bu bakımdan iç- lerinde kuşkusuz en iyisü- Islam felsefesı ibni< Rüşd'le sona erdi. İki yüzyıl sonraki ibni Haldun'u 1 bir yana bırakırsanız, kuğu kuşunun son şarkısı o- dur. Arkasından Sünnîlik düşünmeyi yasakladı; çün- kü, yalnız iman, inanç vardı onun için... * Niçin eğildim bu konuya bugün? Vecihi Timuroğlu'nun son yayımladığı bir kitap, benim ıçin pek aydınlatıcı olmuştur. Sosyal Yayın- lar'da çıkan ve Islamın "Akl"a Bakışı Üzenne Bir Deneme adını taşıyan -74 savfalık- küçücük bires- er bu. Bu kadar az sayfa içinde, Doğu-Batı fıkir ta- rihinı özetleyebılmek ve en önemli noktaları ustar. ca vurgulayabilmek için Timuroğlu'nun çapmciaoK'. mak gerek. > . • \ "Görklü", "Gülüşü güneşli" oğlu Kürşat'la bir söyleşı havasında yazılmış eser, islam düşünce ta- rihinde. Kuran'dan başlayarak "a/c//"dediğimizye-( tinin, o insanı hayvandan ayıran ayncalığın yer yer : nasıl anlaşılmaz bir konu olarak sürüp gittiğini se-' riyor gözler önüne. Eski Yunan'dan Aristoteles'le yatıp kalkan, örneğin Herakleitos la yani diyalek-' tik düşünceyle en ufak bır temas bile kurmayan bir serüven bu! Hakkını yemeyelim, belki sadece Şeyh Bedret- tin'dır ki aklı "bakarak, düşunerek, araştırarak ve görerek anlayan araç" diye tanımlıyor ve böylece "araştırma "da, gözleme ve deneyime bir yollama- da bulunuyor. Arkası, uzun yüzyıllar gelmeyecek bir işaret! 19. yüzyılda, "tarihin akışını değil, kör topal se- kişini" izleyen Islam reformculannın kafa karışıklı- ğı" ayn bir şenlik: Örneğin Muhammed Abduh, akıl-nakil çatışmasında "aW"ı öne aldığı halde, ge- rikalmışlıktan kurtulmanın yolunu "Islamın ilk çıkı- şı"na getirip bağlar! Bu kafa yapısına sahip yığınla örnek verebiliriz bugün de ve üstelik ülkemizden. Ozetle, konusuna egemen uyandırıcı bir kitap! Timuroğlu'nun, "mitos"lan yıkan bu eseri, alabil- diğine kafa ve kavram karışıklığını yaşayan, özel- likle islamcı yazarlarımızın gözündeki "dumanper- desi"n\ kaldınp atabilecek mi? . . J Bilmiyorum. •. • Ama Timuroğlu'nun, kitabını körler için de yaz- dığını söylemeliyim ve eli öpülesi bir iştir yaptığı.. Koalisyondan umutsuz Aktuna: RP'den ümitli değilim ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-Sağlık Bakanı Yıl- dınm Aktuna. RP'nın. şeri- atçı tehdide karşı önlemler içeren Milli Güvenlik Ku- rulu (MGK) kararlannı ka- bul etmesınin, şımdiye ka- dar sürdürdüğü politikala- nndan vazgeçmesi anlamı- na geleceğıni vurgulayarak "RP'den ümitli değilim" de- di. Aktuna. Çankaya Izci Grubu tarafından Onkoloji Hastanesı'nde yeniden dü- zenlenen Üroloji Klini- ği'nin açılışı sırasmda gaze- tecilerin sorulannı yanıtlar- ken, MGK'nin "japOnm" uyansı da içeren kararlan- nın ardından RP'nin umut vemıediğini belirterek ko- alisyon hükümetinın gele- ceği konusunda kötümser olduğu mesajını verdi. Aktuna. Necmettin Erba- kan'ın imzalamadığını öne sürdüğü MGK kararlannm Başbakan vebakanlan bağ- lamayacağım iddia eden RP Genel Sekrcten Asılturk'ün sözlennin anımsatılması üzenne, "Saçma bir ifade. MGK anavasal bir kuruluş- tur ve ne görev üstiendiği bellidir. Başbakan ve bakan- lar da toplantıya katdır. Üst düzey bir kuruluştur ve al- dığı karariar, ülke doğrula- nnın ve gerçeklerinin bir özetidir" dedi. Türkiye Cumhuriyeti'nin demokra- tik. laik ve sosyal hukuk devieti ilkelerinin korunma- sına yönelik ahnan kararla- nn doğru olduğunu vurgu- layan Aktuna, kararlannhü- kümet üyeleri açısından, ya- sal ve bürokratfk prosedür' nedeniyle değil, önemli ol-î ması nedeniyle bağlayıcı ol- • ması gerektiğine dikkat çekti. Her bakanın kendisi gibi düşünmek zorunda ol- duğunu anlatan Aktuna, "Asiltiirk'ün konuşmalan, eğer kendi düşünceleri değil partisinin düşünceleri ise o zaman DYP-RP koalisyonu- nu önümüzdeki günlerdesı- kıntı beklivor demektir. Çünkü bi/ DYP olarak MGK kararlannm uygu- lanmasından yana>izn dedi..
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle