Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 28MART1997CUMA
12 HABERLER
İstanbul Tabip Odası Başkam Prof. Dr. Orhan Arıoğul, Sağlık Bakanlığı'ndan şikâyetçi
Sağhk lıizıııt'tloıi çökertiMyorAnoğul,
birinci
basamak
hizmetleri en
iyi veren
kurumun
sağlık ocaklan olduğunu
ifade ederek, bakanlığın
bu kurumu çağdışı olarak
gördüğünü söyledı. Sağlık
Bakanhğı'nın hazırladığı
yasanın "piyasa ve
kârlılık" esaslan üzerine
oturtulduğunu savunan
sağlık ocağı çahşanı Dr.
Turabi Yerli bu anlayışın
insan sağlığmı oiumsuz
etkileyeceğini vurguladı.
SAADET USLU
Birçok sorunun yaşandığı sağlık
sektörünü özelleştirmenin birinci
basamak sağlık hizmetlerinı çö-
kerteceği vurgulandı.
Kişinin temel sağlık sorunlannı
çözmek amacıyla başvurduğu bi-
rinci basamak sağlık hizmetlerin-
de yaşanan sorunlann özellikle
gözardı edildiğini savunan hekim-
ler, "Birinci basamak sağlık hiz-
metleri ve kurumlan sağlık ocak-
lan bilinçli bir şekilde çökertilmiş
vebirboşİuk.varaülmıştır''dediler.
istanbul Tabip Odası Başkam
Prof. Dr. Orhan Anoğul. hastane-
lenn >ükünü büyük oranda azaltan
birinci basamak hizmetlerini yıl-
lardır sağlık ocaklannın verdiği-
nı, ancak son yıllarda bu kurumun
ilkel kabul edilmeye başlandığmı
söyledi.
Bu anlayışı 'Çağdışı' olarak ni-
teleyen Anoğul. "Sağhk ocağı de-
nince kırsal kesim anlaşılıyor. Oy-
sa kentlerin de sağlık ocaklanna
ihtiyacı var" dedi. Sağlık Bakanh-
ğı'nın yeni hazırladığı sağlık re-
formuyla kaldınp yerine aile he-
kimlığini getirmek istediği sağlık
ocaklan için "Şu anda koruyucu
hizmetlenlerakibiyok"'diyen An-
oğul, şöyle devam etti:
"Sağhk ocağı bir popülasyonu
oluştunır. Kişiye ilk tedaviyi koru-
yucu hizmeti. Töm verileri ve gra-
fikleri düzenler. Kişilerin sağlık so-
nınJannı gerektiğinde evlerine ka-
dar giderek takip eder. Oysa aile
hekimliği muajene hekimliği yap-
mak. Bir ekip çalışması birev sel ha-
le getirilmeve çalışılıvor. Düşünün
bir popülasyonu bir insanın tek ba-
şına nasıl yürütecek."
Sağlık ocağında çalışan Dr. Nu-
ran Doğramacıoğlu, sağlık ocakla-
nnın yerine getirilmeye çalışılan
aile hekimliğinde sadece tedavi
hizmeti verileceğini, koruyucu
hizmetler ve çevre faktörünün yok
edildiğini belırtti.
Bugün sağlık ocaklannın ele-
man ve alt yapı sorunlan olduğu-
nu bu vüzden de birçok aksaklık-
laryaşandığını belirten Doğrama-
cıoğlu. "Bu durum aile hekimüği-
nin getirilmesi için bir neden değil.
Fksiklikk'rin tamamJanmasrvta te-
S a ğ l ı k o c a k l a n n ı n d u r u m u i ç l e r a c ı s ı
Çok hastaya az hizmet veriliyor
İstanbul Tabip Odası Pratisyen Hekim
Komısyonu'nun verilerine göre, tstanbul'da
180 sağlık ocağı, 30 ana-çocuk sağlığı
merkezı. 19 SSK dispanseri, 7 Milli Eğitim
Dispanseri, 11 Verem Savaş Dispanseri, 32
ılçe ve 1 büyükşehir belediyesınin sağlık
kuruluşu ile bazı kurumlann polikliniklen
bulunuyor. Bunun yanj sıra yakJaşık 400
özel dispanser, 21 Kızılay dispanseri ve 4
bin civannda muayenehane bulunuyor.
tstanbul'da sağlık ocağı başına 60 bin nüfus
düşerken. bunun olması gerekenden altı kat
fazla olduğu belirtıliyor. Sağlık ocaklannda
halen 700 hekim (3-4 bin olmalı), bin 500
hemşire (7-8 bin olmalı), 300 sağlık
memuru (en az bin tane bulunmalı) ve 350
çevTe sağlığı teknisyenı (binin üzerinde
olmalı) bulunuyor. Sağlık Bakanlığı'nın
1996 yılı içınde hazırladığı "Birinci
Basamak Sağlık Hizmetleri ve Aile
Hekimliği Kanun Tasan Taslağı~nda Aile
Hekimliği "halkın sağlığmı korumak ve
getişrirmek üzere kişive yönelik koruyucu
sağlık hizmetleri ve birinci asamak tedavi
hizmctlcrinin verilmesi görevi" olarak
tanımlanıyor. Yani aile hekimi. bu güne
kadar sağlık ocaklannın verdiği birinci
basamak hizmeti verecek. Ostesinden
gelemediği durumlarda hastayı, hastaneye
kamu sağlık merkezlerine veya kamu sağlık
laboratuvarlanna sevkedecek. Aile hekimi
en fazla 3 bin kişiye bakacak ve yanında en
az bir ebe ve hemşire çalışacak. Aile
hekimleri birinci basamak hizmetlerin yanı
sıra, temel laboratuvar, ikinci ve üçüncü
basamak hizmetlerin takibi. gerektiğinde
ılaç temini, aile planlaması ve istatistik
işlemleri de yürütecek. Bakanlık. bu
tasannın çıkmasındakı gerekçelerde, dünya
normlanna uygun bir model
geliştirilmesinin zorunluluğundan
bahsediyor.
mel sağlık hizmetleri en iyi biçim-
de verilecektir"' diye konuştu. Nu-
ran Doğramacıoğlu, Dünya Sağlık
Örgütü'nün venlenne göre, temel
sağlık hızmetlerinın özelleştirildi-
ği yerlerde bulaşıcı hastalıklann
arttığını da belirtti.
Sağlık Bakanlığı'nın hazrladığı
yasanın "piyasa ve kârlılık" esas-
lan üzerine oturtulduğunu savu-
nan sağlık ocağında çalışan Dr.
Turabi Yerli ise bunun insan sağ-
lığını oiumsuz etkileyeceğini vur-
guladı.
Sağlık ocaklannın görevlerini.
*Sağhk sorunlannın tanmu,önlen-
mesi \e kontrolüne yönelik eğitim,
ana-çocuk sağlığı. doğum kontro-
lü ve aile planlaması, bulaşıcı has-
talıklara karşı aşılama, yerel ende-
mik hastalıklar ve bozukluklann
önlenmesi ve tedavi, erken tanı ve
tedavi, doğnı ve yeterli besknme-
nin sağlanması. temiz içme suyu
sağtanması, insan dışkı ve aükla-
nnın uvgun biçimde yok edilmesi,
bannak hijyeni, hava ve gürültü
kiriiliğine karşı çahşma,ilk yardun
ve acil tedavi hizmetleri. evde ayak-
tan tedavi ve bakını hizmetieri, has-
ta sevk ve sonuçlann izlenmesi, ad-
li hekimük ve yönetimsel hekim-
lik" olarak sıralayan Yerli. bunla-
n bir aile hekiminin nasıl yapabi-
lecegini soruyor.
Türk Tabipleri Birliği de Sağhk
Bakanlığı'nın \ıiUrdır varolan
ulusal sağlıkörgütlenmesi mode-
linin gerekJerini yerine getirmedi-
ğini belirterek. "Sağük ocaklan
yapınıına ağıriık vermemiş, mev-
cut sağhk ocaklannın alt yapı ve
teknoiojik eksikliklerini giderme-
miştir
1
' diyor.
Bakanlığı'nın birinci derecede
sorumlu olduğu boşluğu gerekçe
göstererek yeni bir düzenleme
önerdiğini belirten Türk Tabiplen
Birliği görüşlerinı şöyle sıraladı:
"Sağlık Bakanhğı, Türkiye'de
ulusal sağlık örgütlenmesi modeli
yokmuş. sağlık ocaklan yokmuş,
bu alanda hiçbir birikim yokmuş
gibi davranmaktadır.
Bu Turldye'nm brrikimlerini
yok savan ithal malı projecilik an-
İavışıdır. İl Sağhk Müdürlüğü'nün
istediği hekim ve sağlık personeli,
diş hekimi ile sözleşme yapabilme-
si, hekimin vanında ebe ve hemşi-
re çalıştırma zorunluluğu bürû-
nüyle sağhk personelini mevcut du-
rumundan daha geriye götüren,
güvencesiz ve güvensiz bir çalışma
ortamı düzeni demekfir.
Sağhk Bakanhğı kamusal so-
rumluluklan vezorunluluklan bı-
rakırken, yetkilerini daha da art-
tırmaktadır. Bunun anlaniL ikti-
dar partisi il başkanlarımn keyfi
uygıilamalannın sınırsızlaşacağı-
dir."
Kalın bağırsak hastalıkları
öldünnüyor, süründürüyor
İstanbul Haber Servisi-
Kanserden hemoroide, çat-
laklara kadar birçok çeşidi
olan kalın bağırsak hastalık-
lan erken lanı konduğu za-
man tamamen iyıleştirilebi-
liyor. Hastalıklann makattan
(Kalın bağırsağın son kısmı)
gelen kanamayla anlaşıldı-
ğını belirten uzmanlar, "Her
kananıayı önemsemek gere-
kiyor. Makattan gelen her
kanama aksi ispat edilene
kadar kanser şüphesi taşır"
diye konuşuyorlar.
Kalın bağırsakta özellikle
makatta meydana gelen has-
talıklar, alay konusu olacak-
lan ya da utangaçlık yüzün-
den insanlann çoğu tarafın-
dan saklanıyor.
Hastalar. bu duygular yü-
zünden zamantnda hekime
başvurmadıklan için ileride
kansere kadar gıdecek ciddi
hastalıklara davetiye çıkar-
tıyorlar. Türkiye'de bu hasta-
lıklan bilim dalı olarak ele
alan tek hastane olan Ege
Üniversitesi Tıp Fakültesi
Proktoloji Anabilim Dalı
Başkam Prof. Dr. Halit Os-
manoğlu, makattan gelen
herkanamanın önemsenme-
sıni ıstiyor. Kanamanın. he-
moroid, çatlak, iltihap, dı-
bertikül (küçük ceplikler),
polip (ben gibi fazlalıklar)
\e kalın bağırsak kanseri be-
lirtisi olabileceğini vurgula-
yan Osmanoğlu. "Et suyu
renginde ve büyük abdestle
gelen kanamalar ve sık sık
tuvalete gitme durumunda
mu tiaka doktora gidin " öne-
risinde bulunuyor. Kalın ba-
ğırsak hastalıklanndan ko-
runmada meyve, sebze, ye-
şillik, kepekli ekmek yeme-
nin önemli olduğunu vurgu-
layan Prof. Osmanoğlu, ba-
zı hastalıklan ve özellikleri-
ni şöyle sıralalıyor:
-Hemoroid (basur); Her
100 kişiden SO'sinde basura
bağh kanama olur. Kan, kır-
mızu damla damla ya da fis-
khe şeklinde geiir. Hastamn
eline meme şeklinde bir küt-
le geUr. Kanser riski vardır.
Basur, 50-60 yaşuıdan sonra
sık görülür. Kadınlarda do-
ğuma bağh olarak 20-25 yaş-
lannda görülebUir.
Kalın bağırsak kanseri;
Mide, bağırsak, karaciğer
kanserleri içinde en sık gö-
rülenidir. Ancak yaşama
şansı daha yüksektir. Er-
ken tanı konursa hasta
normal hayatını yaşar.
Polip; Kanama vapabil-
diği gibi belirtisiz de olabi-
lir. Irsi olanları vardır. Ir-
si ise 40 yaşında mutlaka
kansere dönüşür. O neden-
le ailesinde kanser olanlar
mutlaka tarama yaptırma-
lıdır."
Mesuliyet hasta
ediyor
İnsanlann büyük kısmının
hayatlannm bir döneminde
başına gelen bir başka makat
hastalıgı da analfissür (çat-
laklar).
Amerikan Hastane-
si'nden Operatör Dr. Musa
Albukrek, Eski Mısır'da ma-
kat çatlakJannı tedavi etmek
için özel hekimlerin bulun-
duğunu ortaçağda ise ıyileş-
tirme yerine acıyı dindirme
yollannm tercih edildiğini
söylüyor.
Hastalann utanma hissi
yüzünden proktolojinin bi-
lim dalı olmasmm geciktiği-
ni savünan Albukrek, hasta-
lıgı şöyle anlattı:
" Yoğun stress makat ada-
lelerinde kasıunaya ve spaz-
ma neden olur. Daha çok ka-
bızhk olduğunda görülen
makat çadaklan, her büyük
aptese çıkmada şiddetli ağn-
lara neden olur. Makat ada-
lesi elinizle dokunduğunuz
zaman deniz kestanesi gibi
ele geUr. Bu ağnlar 5 daldka-
dan 3-5 saate kadar sürebi-
lir. Bir dahaki tuvalete gitme-
de ağn tekrar eder. Bu yüz-
den hasta tuvalete gitmez >«
kabızlık oluşur. Ağn artar ve
kısır döngfi meydana geUr.
Hasta erken gelmis.se
yüzde 40-60 arasında ilaç-
la tedavi olumlu sonuç ve-
rir. Kronikleşmişse cerra-
hi yönteme başvurulur ve
yüzde 99 başan sağlanır."
Dr. Albukrek, makat çat-
lağmın özellikle 30-50 yaş
arası mesuliyeti olankişiler-
de yoğun strese bağh olarak
ortaya çıktığtnı kaydediyor.
Makat çatlağını 'ülser'e
benzeten Albukrek, "Bu
hastahktanölen yok sürünen
var" diyor.
Fabrika
kapatıldı
Uyuzilaa
bıdunmuyor
• Neredeyse bütün
okullarda bulun ağu
bildirilen uyuz
hastalığımn ilacı,
Keçiborlu Kükûrt
Fabrikası Tesisleri'nin
kapatılması nedeniyle
bulunamıyor.
İstanbul Haber Servisi-
Uyuz tedavısinde
kullanılan kükürtlü
pomatlann hamaddesini
karşılayan tek kuruluş olan
Keçiborlu Kükürt Fabrikası
Tesisleri'nin kapatılması
yüzünden, ilaç sıkıntısı
çekildiği bildirildi. İstanbul
Eczacı Odası Başkam
Mustafa Turunç,
özelleştirme kapsamında
genellıkle kâr eden
kuruluşlann kapatıldığını
savunarak, "Tesis verimB
değilse, vcrinüi hak
getirilsin. Hastalar. fabrika
kapadldığı için 260 bin
liralık verine. ithal olan 1.5
mihon liralık ilacı
kuüanmak zorunda
kahyor" diye konuştu.
Süt Endüstrisi Kunımu. Et
ve Balık Kurumu gibi
kuruluşlardan sonra
özelleştirme sağlığı da
vurmayabaşladı. Keçiborlu
Kükürt Fabrikası
Tesislen'nin zarar ettiği
gerekçesiyle kapatılması
yüzünden ülkede uyuz ilacı
sıkıntısı başladığı bildirildi.
üyuz vakalannm
Turkiye'de giderek arttığını
vurgulayan Turunç,
" Fabrika kapandıgı için üç
a\dır ilaç sıkıntısı
>aşıyordu. Şuanise
piyasada hiç ilaç vok" dedı.
Türkiye'de üretilen
ilaçlann 260 bin lira
olmasına karşın dışandan
gelenlerin 1.5 milyon lira
olduğunu belirten Turunç
>öy le devam etti: "Siyasi .
iktidariar özelleştirme
furyası içinde. Genellikie
kâr eden kuruluşiar
kapatılıvor. Dışanya
bağımlı hale gelmemek,
toplumsal >aşam sorunlan
yaratmamak için
Türkiye'nin temel
gereksinimini karşılayan
kuruluşlann
kapaülmaması,
kapaülanlann yeniden
açılarak verimli hale
getirilmesi gerekir. İlaç
firmalan da pahalı ilaçlann
üretimine öncelik tanı\or.
Sağlık Bakanhğı, ilaç
firmalannı uvarmair.
İSTANBUL GÜMRÜKLERİ BAŞMÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
İLANEN TEBLİGAT
Ilyas Can (Mehmet ve Keziban oğlu 16.01.1976 doğumlu, Kayseri ili, tncesu ilçesi, Kızılören Köyü
nüfusuna kayıtlı olup halen istanbul ili, Bağcılar ilçesi, Atatürk Caddesi Bakır Apt. No: 14'te oturur.)
Kaçakçıhk suçundan sanık Ilyas Can hakkında istanbul 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nin E.: 1993/866,
K.: 1996/159 sayılı, 18.03.1996 tarihli kesinleşmiş karan gereği mahkûm olduğu 2.906.000 TL ağır pa-
ra cezasına ajt ödeme emri tüm aramalara rağmen adı geçene tebliğ ettirilememiştir.
Ilanen tebliğ olunur.
Basın: 12553
Bülent
Ersoy sokak
çocııkları
için söyledi
Sokakta yaşayan ve çalışan
çocuklann topluma
kazandmlması amacıyla
"Kırmızı ışık çocuklanna yeşil
ışık yakın" adlı bir kampanva
başlatan Sokak Çocuklan
Cönüllüleri Derneği ve Şişli
Belediyesi, bu nedenle
bir gece düzenledi.
Harbiye Askeri Müze'de önceki
gece gerçekleşen ve
Bülent Ersoy'un da bir konser
verdigi gecenin geliri ç
ocuklann rehabilitasyonu için
yapüması planlanan
merkeze bırakıldı.
Şişli Betediye Başkam Gülay
Ang'ın Ersoy'a bir plaket
verdiği geceye Semra Özal ve
eski bakanlardan
Sudi Türel de kanldı.
(Fotograflar:KADER TUĞLA)
ANKARA... ANKA...
MÜŞERREF HEKİMOĞLU
Yokuş
Grip yakamı bırakmıyor. Öksürük, aksınk; kimı olaytan
uzaktan izlıyorum ancak. Ankara Film Festivali nedeniy-
le düzenlenen törene de katılamadım. ArnaTFfT-2'de baş-
tan sona yaşadım, elbet mutlu oldum. Ödül alanlar, ödül
verenler, festıvalegönül ye destek verenlerle mutiu, umut-
lu bir olay. Sanatsevertiğimi de, seçmenliğimi de okşu-
yor. Çankaya'da bir seçmen olmanın rahatlığını da duyu-
yorum. Oy verdiğim yerel yöneticiler düş kınklığına uğrat-
mıyor beni!
Btr seçmenin, kullandığı oydan pişmanhk duymaması
çok önemli değil mi? Ancak milyonlarca seçmen büyük
düş kınklığı yaşıyor bugün. Kimı politikacılar, bırakalım
seçmenlerin ıstekteri, eğilimlen, gereksinımleri doğrultu-
sunda çalışmayı; anayasal çizgiyi de zorluyor, cumhuri-
yetimizin ilkelerine, dahası kürsüdeki yeminlerine de ters
düşüyor! RP'lilerin davranışı, ANAP'lılann belli konularla
ilgili politikalanm açık-seçik ortaya koymamalan, kimi
DYP'lilerin değişkenlıği nasıl yorumlanabılir! Siyasal orta-
mın yozluğu önlenebilir mı bu dayranışlarla? Rüzgârgü-
lüne benziyor kimı politikacılar! Milli Güvenlik Kurulu'nda
başka, partı meclisinde başka kışilık sergiliyor. Imzaladık-
lan karariann uygulanamayacağını açıklryor, demokratik
tıkanıklığı aşacak yolu kapryor! Yeni soylemlerie günde-
mi çarpıtıyor! Sekiz yıllık eğıtımın uygulanamayacağını
söylerken Kurtuluş Savaşı'nı, inananlann başardığını öne
sürmek bir saptırma, çarprtma değil mi acaba?
Kurtuluş Savaşı'nı kimlerin başardığını biliyor halkımız;
kimler kurtardı parçalanmaktan vatanımızı, kimlerdakja-
landırdı bayrağımızı, kimler kurdu laik cumhuriyetimizi,
cumhuriyet kuşaklanna neler öngördü, çağdaş uygariık
yolunu nasıl açtı, neter amaçladı? Amaca varmak için na-
sıl çalıştı... Eğitim dalını nasıl yeşerttı, yaşamda en ger-
çek yol gösterici bilım, dediler, bilimin ışığıyla aydınlan-
maya yöneldıler. Sürekli aydınhk da böyle yaşanacak, a-
ma karanlık güçler hoşlanmıyor, tepki gösteriyor, aydın-
latmayı değil karartmayı yeğliyor Küçük beyınlen bilinç-
lenmeden yıkamayı, doğru seçimlere varmadan yönlen-
dirmeyi...
Ben umutsuz değılim doğrusu. Karanlığın ötesindeki
aydınlığı görüyorurn. Okurlanma da göstermeye çalışıyo-
rum. Mesleğımin bilincini de derinden hissediyorum gi-
derek. Yaklaşık yanm yüzyıla ulaşmama karşın hâlâ belli
kuşkulanm var. Sağlıklı kamuoyu oluşturmayı başanyor
muyuz acaba? Kimi zaman biz de çarpıklığa araç olmu-
yor muyuz? Bireysel doyumlanmıza karşın genel, mes-
leksel bir doyuma ulaştığımız söylenebilir mi? Açıklarnak
zorundayım, TV düâmesini çok az çevinyorum son gün-
lerde, tüm kanallarda aynı görüntüleri iztemek insanı yo-
oıyor. Kimi programlar da serumlu bitkiler gibi hayli ya-
pay ürünterle akıl almaz boyutlara vanyor. Dallanıyor, bu-
daklanıyor, boynuzlanıyor Ancak dev boyutlarına karşın
cüceliği sergiliyor. Çoksesli, çok görkemli programlar da
hayli fakir, soluk kalıyor ekranda!..
Arada bir açıkoturumda bir konuşmacıda öz sesimizi,
özlemimizi dinliyoruz, ama keçiboynuzu tüni bir tat veri-
yor ancak. O tada vanncaya kadar nelere katlanıyorsun!
Oysa ekranlar daha düzeyli. daha olumlu programlara
sahne olabılir. Düzeysiz programlan, 'halkımız bundan
hoşlanıyor' diye savunmayı da hayli saygısız buluyorum
ben. Halkın beğenisi beceriksizliğin özrü olamaz hiçbir za-
man; halka iyıyı, güzeli, doğruyu venyorsunuz da geri mı
çevınyor! Öte yar,dan, TRT türü bir iletişim aracının hal-
kın beğenı düzeyini aşağıya değil yukan çekmesi gerek-
mez mi acaba?
Kimi kanallarda sergilenen çirkinliklere hangi Batı ülke-
sinin TV'lerinde rastlanır bilmem. Sunucu mu, striptiz yıl-
dızı mı şaşınyor insan. Türkçeden kaç kez sınıfta kalır; ha-
ber okuyor, gazetecilikle hıç ilgısı yok, program yapıyor,
yanlışlan da araştırmacı gazetecilık diye savunuluyor! AN-
KA'nın ilk yayını Mobilya Dosyası adlı kitap duruyor kar-
şımda. Güldal Mumcu'nun girişimiyle um:ag ikinci bas-
kıyı yaptı. Araştırmacı gazeteciliğin güzel bir ürilnû. Ön-"
sözde AJtan Oymen anlatıyor öyküsünü. O dönem hep
birlikteydik ajansta. Satır satır yaşadım öyküyü. Nastl bir
emek ve yürekle oluştuğunu bilıyorum. Araştırmacı ga-
zetecilik diye nıtelenen programlara da gülümsüyoaım et-
bet! Yaşasaydı Uğur Mumcu da nasıl kahkaha atar, ne-
ler yazardı kımbılir!
Son günlerde arada bir başına dönük söyleşiler de ya-
pılıyorekranda. Yakalayınca ilgiyle izliyorum. Arada bir öz
sesimı, özlemimi duyuyorum konuşmalarda. Çok şey
yozlaşıyor, ama sağduyu ağır basıyor hâlâ. Aydınhk umut
da buradan kaynaklantyor kuşkusuz. El yordamıyla da ol-
sa gerçeğe uzanıyor, aldatmacaya ödün vermiyor halkı-
mız. Sekiz yıllık eğitime karşı tepkiler de buradan kaynak-
lanıyorashnda. Çocuklanmızın çağdaş eğitimleyetişme-
sini; düşünen, konuşan, tartışan, sorgulayan kuşaklar
oluşmasını amaçlanna ters buluyor kimi politikacılar...
• • •
Yazımı bitirmeden acı haber geldı. Gazeteci-yazarTur-
han Dilligil'ı yitırdık. Boşluğu dolmayacak kişılerden bi-
n, mesleğimizde. Inançlanndan ödün vermeyen bir fikir
işçısi, iyi bir araştırmacı... Çok acı faturalar da ödedi, a-
ma dartaoğazlara, tutukluluğa, hastalığa karşın çizgisini
sürdürdü. Her zaman aynı gönişte değildik, dahası, ters
de düştük, ama her zaman sevgıyle, saygıyla baktık bir-
birimize.
llginç bir dönerne rastlıyor ölümü. Özümüzü, mesteği-
mizi sorgulamak için bir ışık tutuyor gendekilere. Gaze-
teciliğin bir yaşam biçimi olduğunu kanrtlıyor her şeyden
önce. Evet, bir yasam biçimi. Belli ilkelerte oluşuyor, sev-
giyle, özveriyle. Özünü aşıyor, milyonlarla bütünleşiyor-
sun, dünyayla kucaklaşıyorsun. Milyonlar çarpıyor yüre-
ğinde. iğneyte kuyu kazıyorsun kimi zaman, karanlığı de-
lecek ışığı anyorsun, halkını doğrularla aydınlatiyorsun, el-
bet soluğun yettiği kadar, soluğunu kesenleri aşabikjiğin
kadar...
Hayli çileli, ama mesleklerin en güzeli. Keşke genç bir
gazeteci oteam. yeniden tırmansam Bizim Yokuş a. Çok-
tan dağıldı, Ikitelli'ye uzandı, ama ben mesleğimizi Yo-
kuş'ta düşünüyorum hâlâ. Inişleri ve çıkıştan, doğal ve ya-
pay tınnanışlanyla düzlüğü yaşanamayan bir yokuş.
BULMACA SEDAT YAŞAYA1S
SOLDANSAĞA:
1/ Doğum sırasın-
da tenuzlığe dik-
kat edilmemesi
yüzünden loğusa-
nın tutulduğu ateş- 3
li hastalık. 2/ Bi-
linc... Ikı nicelik
arasındaki bağınn.
3/ Yabancı... Tür-
kiye'nin batıdakı
en uç noktası olan
burun.4/Kübakö-
kenli bir dans ve
müzık... Şarap
mahzeni. 5/Poker-
1 2 3 4
de, sırayla birbirini izle-
yen,renklerifarklı beş kar-
ta verilen ad... Baryum ele-
mentinın sımgesi. 6/ Batı
Anadolu'da ünlü bır antik
kent... Akla ve sağduyuya 4
aykın olan. II Bir bağ- 5
laç... içinde tohum ya da
krizalit bulunan koruncak.
8/Bırnota... Birtürufakve
hafif motosiklet. 9/ Tehli-
keli dunım... Rütbesız as-
ker.
YUKARIDAN AŞAĞrK4:
1/ Gebelikte kimi yemeklerden tiksinip. olmayacak şeyler
için aşın istek duymak. 2/ Uzun tüylü bir süs köpeği... Ulus-
lararası Futbol Federasyonu'nun simgesi. 3/ Bir gösterme
sıfatı... Bır sanayi kuruluşumuzun kısayazılışı... Utanç duy-
ma. 4/Ertem Eğihnez'ın. Yeşilçam fılmlerinın parodisi olan
filmı. 5/Bir ilimız... Düz ve genış arazi. 6/ Yayla ya da bah-
çe kulübesi... Bozulmamış, bayatlamamış olan. 7/ Uzak...
Kısa bacaklı bir köpek cinsı. 8/Sarp geçit... Praseodım ele-
mentınin simgesi. 9/Göçücü balıklann Akdeniz'den Kara-
deniz'e çıkması.