Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 MART1997 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
RffAHYOL'dan
Meclis
araştırması
• ANKARA (ANKA) -
REFAHYOL hükümetı, RP
Grup Baskanvekili Temel
Karamollaoğlu ile DYP
Grup Başkanvekili Mehmet
Gözlükaya imzasıyla
Meclis Başkanlığı'na Time
deıgisinin son sayısındaki
bir makaleyle dünya
gündemine gelen
Boğazlar'daki tehlikeli
tanker trafiğinin
araştınlması için araştırma
önergesi verdi.
Türk-İş konseye
kaülmıyor
• ANKARA (AA) - Türk-
lş. Başbakan Necmettin
Erbakan tarafından
yayımlanan bir genelge ile
yeniden oluşturulan
Ekonomik ve Sosyal
Konsey'in yapısının ve
işleyişinin 144 sayılı tLO
sözleşmesine aykın olduğu
ve Türk-tş'in üye sayısının
2'den 1 'e indirildiği
gerekçesiyle, konsey
çalışmalanna katılmama
karan aldı. Türk-lş Genel
Başkanı Bayram Meral ve
Genel Sekreter Şemsi
Denizer imzasıyla
Başbakanlık Personel ve
Prensipler Genel
Müdürlüğü'ne gönderilen
yazıda Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı
tarafından yayımlanan
sendika üyeliği
istatistiklerinin göz önûne
alınmadığı böyle bir yapıyı
Türk-tş'in kabul etmesinin
mümkün olamayacağı
belirtildi.
Ciller'in vakfı
• ANKARA (ANKA)-
Başbakan Yardımcısı ve
Dışişleri Bakanı Tansu
Çiller'in başbakanlığı
döneminde kurduğu ve
başkanlığını yaptığı
Zübeyde Hanım Şehit
Analannı Koruma Vakfi,
repodan elde ettigi
gelirlerle geçen yılı 100
milyar liraya yakın kârla
kapattı. Geçen yıl 93.5
milyar lira net kâr elde eden
Zübeyde Hanım Vakıi'run
^ y
47.5 oranında artış gösterdi.
ndan
Kohl'â mektup
• ANKARA (AA) - Ankara
Ticaret Odası (ATO)
Yönetim Kurulu Başkanı
Ahmet Çavuşpğlu,
Almanya Başbakanı
Helmut KohFa yazdığı
mektupta, Türkiye'nin 14.
yüzyıldan bu yana bir
Avrupa ülkesi olduğunu
belirtti. Mektubunda,
"Tûrkiye'nin dostlanndan
istediği tek şey adalettir"
dedi. Mektupta ülkeler
arasında kökü çok eskilere
uzanan bir dostluk
olduğunu ve Türkiye'nin,
NATO'nun da en güvenilir
üyelerinden biri olduğunu
vurgulayan Çavuşoğlu,
"Tûrkiye'nin dostlanndan
istediği şey, acıkça
adalettir'' dedi.
Kütahya'ya
Kossuth heykeS
• KÜTAHYA(AA)-
Macaristan'un ulusal
kahramanı, bağımsızlık
savaşçısı Lajos Kossuth'un
Kütahya'daki Macar Evi
Müzesı bahçesinde
yapünlan heykeli, TBMM
Başkanı Kalemli ile
Macaristan Kûltür ve
Eğitim Bakanı Balint
Magyar tarafından açıldı.
Törende konuşma yapan
TBMM Başkanı Mustafa
Kalemli, Avrupa'nın
Türkiye'nin önüne birtakım
engeller koyduğunu
belirterek, "Türk milletinin
insan hakJan adına, insan
ideallen adına kimseden
alacağı ders yoktur. Ama
başkalanna vereceği çok
dersler vardır" dedi.
Irak'a ilk
itftalat
• ANKARA (ANKA) -
Irak'a sınırlı petrol satışı
karşılığuıda gıda, ilaç ve
diğer insani ihtiyaç
malzemelerinin ithalatuıa
olanak veren Birleşmiş
Milletler Güvenlik
Konseyi'nin 986 sayılı
karan çerçevesinde bu
ülkeye Habur Kapısı'ndan
ilk sevkıyat yapıldı.
Dışişleri Bakanlığı'ndan
yapılan açıklamada,
sevkıyatına başlanan lObin
tonluk bitkisel yağın ilk
parti yüklemesinin BM
denetçileri gözetiminde
Irak'a ulaştınldığı bildirildi.
'Köktendinciliğe Karşı Uluslararası Aydmlanma Konferansı'nda 2. gün
'Gfler'e imamhk fetvası'Fetva KirkinCI HOCa'dan Yazar Faik Bulut; DYP Genel
Başkanı, Başbakan Yardımcısı Çiller'in, Nur cemaati liderlerinden
Erzurumlu Mehmet Kırkıncı Hoca'dan "kadınlann imam
olabileceğine" ilişkin fetva aldığını öne sürdü.
hep ksriŞtirdl' Türklerin kıhç zoruyla Müslüman
yapıldığını öne süren yazar Ismet Zeki Eyüboğlu, "Iran nereye
parmağmı sokmuşsa orayı kanştırmıştır" dedi. Bugün sona erecek
konferansta "laiklik ve aydınlanma" konulan tartışılacak.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Araş-
örmacı-yazar Faik Bulut "ezan-Kuran-bay-
mk" temasını siyasal söyleminin odağına
oturtan DYP Genel Başkanı Başbakan Yar-
dımcısı ve Dışişleri Bakanı Tansu Çiller'in,
Kırkıncı Hoca'dan, partisinin milletvekili Is-
mailKöse'nin aracılığıyla "kadmlannimaın
obbfleceğme" ilişkin fetva aldığını savundu.
TESK Otel'deönceki gün başlayan "Kök-
tendmc9iğeKarşı Uluslararası Ayduılanma"
konferansı bugün sona erecek. Konferansın
dünkü bölümünde konuşan araştırmacı-ya-
zar Faik Bulut, din-siyaset ilişkileriyle ilgi-
li yaklaşımlan nedeniyle Türkiye'nin "ba-
şının beiaya girmesine*' neden olduğunu sa-
vunduğu Çiller'in "Siyaset dinin emrinde-
dir" sözlerinin Saidi Nursfnin "dindar cum-
huriyet'' söylemini yansıttığına dikkat çek-
ti. Bİılut, Çiller'in, "Kırtana Hoca* olarak
bilinen Erzurumlu Mehmet Kırkıneı'dan,
DYP Erzurum Milletvekili Ismail Köse ara-
ANAP önerge verecek
cılığıyla "kadınlann imam olabileceğine"
iüşjcin fetva aldığını öne sürdü.
Ülkedeki bütün cemaatlerin Nakşibendi
geleneğinden geldiklerini kaydeden Bulut.
Islami fınans kuruluşlannın Batı'nın finans
yaklaşımlanyla faaliyet göstermeye çalış-
tıklannı vurgulayarak, Türkiye'deki tslam-
fınans ilişkilerini Gümüşhaneli Dergâhı'nın
Osmanlı döneminde başlattığını kaydetti.
'Tekke sermayesi 200 trilyon'
Türkiye'de bulunan 104 tarikat, tekke ve
zaviyenin sermayesinin 200 trilyon liraya
yaklaştığını anlatan Bulut, ülkedeki yakla-
şık bin dini oluşumun 100 kadannm radika-
lizme eğilimli olduğunu vurguladı. Bulut.
Türkiye'deki 5 bin 800 vakıftan 4 bin
500'ünün dinsel içerik taşıdığını, 600'e ya-
kın valdîn da yönetim üzerinde lobi faaliye-
tinde bulunduklannı vurguladı.
Nur cemaati liderlerinden Fethuflah Gü-
len'in Orta Asya ülkelerine atanacak büyü-
kelçilerle ilgili olarak önemli bir referans
olduğunu vurgulayan Bulut, tarikat sorunu-
nun en önemli üç çözüm maddesinin "eko-
nomikgeüşme,Güneydoğusorunununçözü-
mü ve Susurluk kazasıyla giindeme gelen
devlet-mafya bağlanalannın aydınlatılma-
a" olduğunu kaydetti.
Bulut, Güneydoğu'da devletin tarikata dö-
nüştüğunü anlatırken de bölgedeki bazı üni-
versite rektörlerinin Hizbullah örgütlenme-
sine gözyumduklannı söyledi.
AU lletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr.
Türker Alkan, Islamcı kanadın, Türkiye'de-
ki laiklik tartışmalannda terimlerin anlamı-
nı saptırarak kavram karmaşası yarattıklan-
nı belirtti. Laiklik olmaksızın çağdaşlığın
gerçekleştirilemeyeceğine isaret etti. Dinle
ilgiİ! tartışmalarda genellikle îslamın hoşgö-
rü dini olduğu yolundaki görüşün agırlık ka-
zandığına ışaret eden Alkan, "Sıvas, Maraş,
Salman Rüsdüoiaylan_ Hani tslamda hoş-
görü'' dedi. Alkan, îsiamda ruhban sınıfı
bulunmadığını, ancak tarikatlar ve mezhep-
lerle "Îslamın Hıristiyanlaştırıldığınr, laik-
lik kavramının da dinsel bır kavram olma-
dığını, üretün ilişkileri sonucu ortaya çıktı-
ğım söyledi.
Tûrkler, lahç Müslümanı*
Yazar Ismet Zeki Eyüboğlu da gerçek
Müslümanın tarikat, mezhep ve fırkasının
olamayacağını kaydederek, tarikatlann kö-
keninin Iran olduğunu bildirdi. Türkiye'de-
ki Müslümanlan, kılıç zoruyla dini kabul
etmelen nedeniyle "kılıç Müslümanlan"
olarak niteleyen Eyüboğlu, "Iran nereye
parmağmı sokmuşsa orayı kanştırmıştır''
dedi.
Eski Diyanet Işleri Başkanı Dr. LütfiDo-
ğan ise bağnazlıkla Îslamın ilişkisi bulunma-
dığını belirtti.
TTK'de dinci
kadrolaşma
• TTK'de, 2 yıllık vardiya mühendisi
Kozlu Müessese Müdürü oldu. Kurumda
üst düzeyde 146 atama gerçekleştirilirken
alt düzeyde de en az 800 dolayında atama
yapıldığı bildirildi.
DÜRDANE
KOCAOĞLU
ANKARA - REFAH-
YOL'un, köktendinci eği-
limli deneyimsiz kadrolan
üst makamlara taşıyan bü-
rokrat harekâtı, teknik ne-
denle risk taşıyan kuruluş-
larda tehlikeli boyutlara u-
laştı.
Türkiye Taşkömürü Ku-
rumu'nda (TTK) üst dü-
zeyde 146, alt düzeyde de
800 ile bin arasında atama
gerçekleştirildiği belirlen-
di. ANAP Grup Başkanve-
kili Zeki Çakan, "2 yılhk
vardiya mühendisini Koztu
Müessese Müdürü yapblar.
Çok tetaükeli bir işkolu olan
TTK'de bu tür tecrübesiz
elemanlann büj ük sorum-
luluk gerektiren göreviere
getirilmesi ileride tazmini
imkânsız yaralar açabi-
Kr"dedi.
ANAP'ın, hükümetin
partizan kadrolaşmasıyla
ilgili Meclis araştırması
önergesi vereceği öğrenil-
di.
İmamlar ağırhkta
Koalisyonun özellikle
RP kanadınca yürütülen ve
Sosyal Hizmetler ve Çocuk
Esirgeme ICurumu ile lş ve
îşçi Bulma Kurumu gibi
kritik kuruluşlarda ağırlık-
lı olarak imamlarla sürdü-
rülen kadrolaşma, özel bil-
gi gerektiren alanlarda da
riskli boyutlara ulaştı.
ANAP Gnjp Başkanvekili
Zeki Çakan'ın yaptığı sap-
tamalara göre, TTK'de üst
düzeyde toplam 55 kişi gö-
revden ahrûrken, 91 de ye-
ni atama gerçekleştirildi.
TTK'de aynca 800 ile bin
arasında personelin görev-
leri değiştirildi. Çakan, ko-
nuyla ilgili olarak yaptığı
açıklamada şunlan söyle-
di:
"Bilgi birikimi, tecrübe,
fonnasyon gerektiren alan-
larda, bu koşullara uyma-
yan insanlar atanıyor. Ör-
nek vermek gerekirse, Koz-
lu Müessese Müdürü 2 yıl-
hk bir vardiya mühendisi-
dir. Binlerce işçinin can gü-
venliğuıin söz konusu oidu-
ğu çok tehlikeli bir işkolu
olan TTK'de bu tür tecrü-
besiz etemanhuın göreve
getirilmesiyle ileride tanzi-
mi imkânsız yaralar açıla-
biar."
Başta Başbakanlık, Kül-
tür, Çalışma ve Tanm ve
Orman bakanlıklan ohnak
üzere bakanlıklar ile Sos-
yal Hizmetler ve Çocuk
Esirgeme Kurumu, TTK
gibi kurumlarda partızanca
atamalar yapılması
ANAP'ı harekete geçirdi.
Meclis araşürması önerge-
si vermek için hazırlık baş-
latan ANAP'ın önergeyi
gelecek günlerde TBMM
Başkanlığı'na sunacağı
öğrenildi.
ÇİZMEDEN YUKARI MUSAKART
Nevruz resmen kudantfa.
DSP güçbirliği çağnsını yineledi
Hikmet Uluğbay, Refah Partisi'nin ikili bir kimlik sergilediğini belirtti
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Parti içi çekişmelerle kaynayan
DSP'nin Grup Başkanvekili
Hikmet Uluğbay, RP'nin iktidara
geldiğinden beri ikili kimlik
sergilediğini belirterek "Sayın
Erbakan bir yandan demokratik,
laik rejimin nimeöerinden
yararlamp diğer yandan onu
çökertme planını uygulamaya
koyamaz" dedi. Uluğbay,
DSP'nin, Erbakan'ın "tavşanakaç
tazrya tut poKtikasma'' TBMM
çatısı altında son verebilmek için
RP dışındaki partilere yeni bir
hükümet için güçbirliği çağnsını
yenilediğini açıkladı.
Uluğbay, dün yaptığı yazılı
açıklamada, RP'nin bir yandan
hükümette uyumlu, rejimle banşık
göz boyayıcı görüntü vermeye
çahştjğını, gerçek kimliğini ise
laik, demokratik rejimi hedef alan
saldınlar ile uygulamaya
geçirmek istediğini söyledi. RP
yöneticilerinin Hasan Hüseyin
Ceyian'ın açıklamalan benzeri
davranışlann partilerini
bağlamayacağını savundugunu
anımsatan Uluğbay, şöyle dedi:
"Sayın Ceyian RP'nin bir
miUervekilidir. A\ nca Sayın
Ceylanve diğer bazı RP
mensuplan, miDetvekflı olmadan
önce de rejimi hedef alan birçok
açıklamalarda bulunmuştu. RP
yöneticileri bu partililerin o
tarihlerdeki tutumlannı
benimsedigi ve takdir ettiğj için
onlan milletvekili \aparak
ödüllendirme ve dokunulmazhk
zurhı arkasına saklama gereği
duymuşlardır. O nedenle Saym
Erbakan yıllar önce ektiği
tohumlan ihrimamla yeşertmiş,
şimdi de harmanını
devşirmektedir. Yaptığı takryye hiç
de inandıncı olmamaktadır."
Çapoğhı: Istifa etmeyiz
Öte yandan DSP içindeki rahatsız
milletvekillerinden Gökhan
Çapoğlu,Türk Sanayici ve
Işadamlan VakfVnın (TÜSİAV)
düzenlediği söyleşide, ihraç
edilmeleri durumunda başka
partiye geçmeyi düşünrnediklerini
söyledi. Çapoğlu, "Mücadelemiz
devam edrvor. Parti içinde degişim
hareketini başlattık, öncülüğünü
de yapmak istiyonım. Parti dışına
itinrsek çalışmalanmıza parti
dışında da devam edebinriz.
Gelecekte ne olur, şimdiden
bUemiyorum'' dedi. Çapoğlu, parti
genel başkanlığına adaylığı
konusunda bazı parti ve örgütlerin
kendisini destekJedığıni belirterek
"Elbette Büknt Bey'in kazanma
olasıhğı çok fazla, ama bu süreç
devam etseydi parti kazamrdı"
görüşünü dile getirdi.
"tnsanlar kişisel duygulan
aşamıyoıiar, ama 25 yıl Bder
olarak kalabiliyorlar" diyen
Gökhan Çapoğlu, partinin
oylannda düşmeye neden olan
kişinin Barı'da olduğu gibi
liderlikten aynlması gerektiğini
söyledi.
DSP dahil hiçbir partide parti içi
demokrasi bulunmadığını
söyleyen Çapoğlu, "Amacım
DSP'yi iktidara taşımak. İhanet
suçlamasu partiyi iktidara
götürmek isteyen insanlara değtt,
iktidara götürmekten alıkoyan
insanlara vapılmalı" dedi.
IRMIKIAYDEV ENGtN e - mail: engin (« pianet.com.tr
Yazmayacağım işte!..
Şu toplumsal habezanlığımı-
zın, röntgenciliğimizin, yığınsal
linç tutkunluğumuzun, yani ne
kadar münasebetsiz özelliği-
miz varsa tümünün ete kemi-
ğe büründüğü "tacizci doktor"
muhabbeti üstüne tek satır bi-
le yazmayacağım.
Bu kararlı girişle e-mail adre-
sinin sonu "itu.edu.tr" diye bi-
ten ve elektronik posta aracılı-
ğıyla "Su olay da tırmıklan-
mazsa, ne tırmıklanır bu ülke-
de Sayın Engin?" diye soran
okuyucuyu da yanrtlamış olu-
yorum.
Kendini tırmıklayan bir olayın
ben nesini tırmıklayayım? fır-
mıklamaktan murat işin içine
mizahın tadını katarak eleştir-
mekse, bu tacizci doktor ola-
yının kendisi mizah. Kara, yağ-
lı kara bir mizah.
Ben işkenceci doktorları
yazmak istiyorum.
1971'in 12 Mart karanlığında
Istanbul'da Sansaryan Ha-
nı'nda, tabutluklarda bilekleri
Rating Tannsına Tapmadan...
arkaya kavuşturulup iple tava-
na asılan ve her iki kolu omuz
başlarından çıkan Trakyalı
genç devrimci delikanlının, da-
ha önce falakadan patlamış ta-
banlannı oksijenli su ileyıkayıp
temizledikten sonra Laz komi-
sere dönüp, "Bir ameliyat da-
ha kaldınr" diye tanı koyan çi-
çek bozuğu suratlı doktoru
yazmak istiyorum.
12 Eylül karanlığında, Ada-
na'da gözaltı hücresinde be-
deni ve ruhu sakatlanmış, sidik
kokulu hücre tabanında bir et
yığını olarak yatan genç kadın-
la saatler boyu konuşup güve-
nini kazandıktan sonra, tıp bi-
liminin ona öğrettiği teknikleri
kullanarak genç kadının en bü-
yük korkusunun "yılan" oldu-
ğunu öğrenen ve işkence timi-
ni, "Ayı herifler, meseleyi kaba
kuvvetle çözmekten başka şey
bilmezsiniz siz. Hücrenin ka-
pısının altından bir yılan kaydı-
nn içeriye, bakın nasıl bülbül
kesilecek" diye "sorgu reçe-
tesi" yazan ruh doktorunu an-
latmak istiyorum.
1979'da, 12 Eylül provalan-
nın yapıldığı bir askeri hapisha-
nede, art arda gelen açlık grev-
lerinden birinde güçsüz kalmış
bedeniyle karşısına çıkarılan
tutukluya, dört "ishal hapı"bir-
den yutturup, zaten tükenmiş
bedene giren her yiyeceğin
anında dışan çıkmasını keyifle
izleyen ve tutukluya dönüp,
"Ulan ib.e, adamı böyle s.çır-
tıhar işte" diye kahkahalarla
gülen doktoru yazmak istiyo-
rum...
1980 kışında, henüz 12 Ey-
lül'e çeyrek varken, Gayrette-
pe işkencehanelerinde önüne
gelen gencecik kolejli kızın ka-
dınlık organına vazelinle kay-
ganlaştırılmış uzunca bir cam
tüpü sapık kahkahalarla milim
milim iteleyen ve tüp sonuna
kadar girdikten sonra iğrenç ve
salyalı bir kahkahayla cam tü-
pü büküp içeride "çıt" diye kı-
ran işkencecilerin arkasında
ayakta dikilen ve "Tamam. Bu
or.spu en az iki yıl kan işer ar-
tık" diye bilimsel (!) bilgi satan
doktoru yazmak istiyorum.
Halkının en yiğit, en özverili, en
iyi yetişmiş evlatlannı ölümüne
taciz eden tıp diplomalı cellat-
lan yazmak istiyorum.
Televizyon kanallannda, ga-
zete sayfalannda kurbanların
tanıklığına başvurmak, benci-
leyin öteki tanıklan konuştur-
mak, bu cellatları bugünkü ya-
şamları içinde görüntülemek
ve tanıklaria yüzleştirmek, cel-
latla kurbanı karşı karşıya ge-
tirmek istiyorum.
•••
Ve bunlann TV kanalında ra-
ting yapmayacağını, gazetenin
tirajını birkaç yüz bin arttırma-
yacağını biliyorum.
Biri sıkıntıyla gerinecek:
- Abi ne bu şimdi böyle bu
yav, diyecek. Eski defterleri ka-
nştınp haberdiye sürüyortar...
Zapla şunu Fato'ya bee !..
Bir başkası suratını buruştu-
racak. Ekranda celladının göz-
lerinin içine bakarak konuşan
yiğrt kadına:
- Komünist kahpe, diyecek.
Elbetyaptığın birhalt varkise-
ni böyle ufalamışlar...
Kalın boğumlu kısa parmak-
lanyla uzaktan komuta aletine
basacak.
Yeniden "tacizci doktor"a
dönecek. Adı Konu, soyadı
Mankeni olan kadıncağızla
düşsel bir düzüşme gezisine
çıkacak.
Görüntü yerine lafın öne çık-
tığı bölümlerde ekrandan ko-
pup yanındakine dönecek, kiş-
ner gibi gülecek:
- Bu Fato da hâlâ sıkt kan be
abi, diyecek. Cami yıkıldı yıkı-
lacak ama mihrap allahına ka-
dar ayakta... Sonra geğirip bir
kutu bira daha açacak...
POLİTİKA GUNLÜGU
HİKMET ÇETİNKAYA
Uyanık Hans...
Bu ülkede ahmaklann sayısı ne kadardır?
Hiç kimse kızmasın, alınmasın ama Aziz Ne-
sin'in hesabından daha fazladır...
Istanbul Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Dekanı
Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk, karşısına yumurta sa-
nsı saçlı, gözlüklü, çenesınde bir tutam sakalı olan
kişiyi almış, çevresine 5-10 kişi toplamış tartışı-
yor...
Kimdir bu yumurta sansı saçlı adam?
Prof. Dr. Hans Ayberg...
Adamı ilk kez görüyorum. Ama yüzü hiç yaban-
cı değil. Aynı gün Aktüel dergisinde marifetlerini
okudum. Dün de Sabah'ta Selahattin Duman,
Hans'ı çok güzel anlattı...
Adam tam bir uyanık...
Edip Yüksel, Hans'ı eleştirirken, o hemen söze
girip bir şeyler anlatryor bir başkası "340 bin kilo-
metre" deyince, o yine "bir dakika" deyip ekliyor
"298binkilometre..."
Gece yansı ve dışanda kar yağıyor... Tartışma ise
tüm hızıyla sürüyor. Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk,
Hans'ı savunuyor, dinleyicilerden bir hanım Edip
Yüksel'i haşlıyor
"Bir Alman Müslüman olmuş, kitaplar yazmış,
onu niye aşağılıyorsunuz..."
Adam uyanık bir Türk!
Bakın Selahattin Duman, Günaydtn gazetesin-
den tanıdığı Hans'ı nasıl anlatıyor:
"Vatandaşın kanına biraz da Tevfik Ağabey gir-
di..
'Bizim memlekette yerli malı bilim adamının
itiban, bir siyasi partinin ilçe başkanından ileri git-
mez.. Gel seni Alman yapalım..' deyip Hans Ayberg
ismini icat etti.. Oğlanın kafasına bir de peruk uy-
durdular..
Ama peruk esmerdi.. Alman dediğin de sanşın
olduğundan uymuyordu.. Karşı eczaneden alman
iki şişe oksijenli su bu sorunu da halletti.. Peruğu
oksijene yatınp bir güzel sararttılar..
Çok da güzel oldu.. öy/e ki hakikı Almana gös-
tersen 'Evet... Bu bir Alman peruğudur ' diye
fetva verir, aklına kıl kadar şüphe gelmez..
Peruğu kafasına geçiren Hans Ayberg'in fotoğ-
rafını çekip gazetedeki köşesine koydular... Böy-
lece okurlara daha bir itimat geldi.."
• • •
Hans'ın benzerleri o kadar çok ki ülkemizde...
Kimileri başında sankla televizyon ekranlannda
'gözyaşı' döküyor, yazdığı kitaplarda 'sivrisineğin
kendisini sokmadığını' anlatıyor; kimileri karnını
cinlerin doldurduğu genç kızlan çınlçıplak soyup
memelerine ayetleryazıyor; kimileri UFO'laria uğ-
raşıp uzayda ezan okunduğunu iddia ediyor; kimi-
leri bakanlık bekleyen milletvekillerini tütsülüyor;
kimileri aldatılan kadına, kocasına 'eşek dili' ye-
dirmesini öğütlüyor...
İşin acı yanı, bir İlahiyat Fakültesi Dekanı'nın
Hans'ı karşısına alıp onunla konuşması, kitaplan
üzerine tartışma açıp 'rating' aldatmacasıyla kamu-
oyunun kanşık olan kafasını daha da kanştırması...
Türkiye'de işin çivisi çıkmış...
Hans'ın benzerleri ABD'deözel televizyon ekran-
lannt kiralayıp marifetlerini anlatıriar. Kimileri, "Göz-
lerıme bakın, Allah'ı göreceksiniz" der, kimileri;
"Ben Isa'yım, şimdi uçacağım" diye konuşur...
Yani, özel televizyona parayı bastıran kişi, ken-
dine aynlan sürede, her türlü yalanı dolanı söyle-
mede özgürdür...
Ya Türkiye'de? •*•-
Bu işler parasız olur. Adam, "Ben Prof. Dr. H&ns
Ayberg'im" deyip kendi reklamını yapar...
Çünkü Türkiye, bu gibi ınsanların cennetidir. Cin-
lerle, perilerle oyalanan bir toplumda, böyle uya-
nıklara gün doğar...
•••
Istanbul Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Deka-
nı Prof. Dr. Yaşar Nuri öztürk, Kanal 6'daki 'Ceviz
Kabuğu' programında bir sav ileri sürmüştü...
Ne demişti Öztürk:
"Nikâhı, evlendirme memuru yenne müftü kıy-
malı..."
llhan Selçuk da 'Pencere' köşesinde konuya
değinmiş ve şöyle demişti:
"Sayın Dekan, evlendirme memurunun müftü
olmasını istiyor...
Olabilirmi?"
llhan Abi "imam nikâhının hukukunu" anlatmış-
tı o yazısında. Yazının sonu da şöyleydi:
"Insanımızı yurttaşlıktan soyutlayıp ümmetin ku-
lu, tarikatın müridi ve kadınımızı erkeğın kölesiya-
parak mı çağdaş demokrasiyi kuracağız?.."
Dekan önceki gece, bir uyanık bezirgânı karşı-
sına alıp savunurken ben de şöyle düşündüm:
"Bir dekan, kim olduğu belırsiz kişileri karşısına
alıp, bilimi ve çağdaşlığı böyle mi savunacak?"
Faks numaramız: 0212/ 513 90 98
Internet: http: // www.planetcom.tr/Xn
E mail: Hikmet .Cetinkaya @ Planetcom. TR
ÇAĞDAŞ YAYINLAW
Olaylar, anılar, işgaller, boykotlar,
grevler, politikacılar
Hİ8İİÎ CtTİNUVA
250.000 TL(KDVdahıi)
Çağ Pazarlama A.Ş. Yerebatan Caddesı Salktmsoğüt Sokak
No: 9/B Cağatoğlu Istanbut Te!:514 01 95/96
Posta çekî no.: 666322