23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 MART 1997 CUMARTESİ 14 KULTUR Glass'tan yeni albüm DavidBomeıieBruuıEno ikilisi uzun süredir iyı müzıl - kötü mûzik ya da pop \e klasik arasıncakı sınırlan, endüstride- kı kalıplaşmalan yıkmaya başladı. Basit melodılen senfosıileştırme yolundaattık- lan adımlar özel'ıkle Philip Glass gibi bır dâhı tarafından desteklenınce müzık ba- sını gözünü Glass- Bovvıe yakınlaşması- naçevırdı. Bu mini devnmi gerçekleştiren albüm Philip Glass'ın Bovvie-Eno ikilisınin elektronik baladlannı yorumladığı Hero- es Symphony. Türkiye'ye CD halinde it- hal edılen bu albümde Abdulmaijd, He- roes, Sense of Doubt, Sons of tbe SOent Age, Neuköln ve V2 Schnekler adlı altı kompozisyona \er veren Glass'ın ıki yıl ieinde Bowie"nı,i onun ıçın yazacağı ya- pıtları minımal »undla bir başka albüm- de değerlendıre<.eğı de söylenıyor. Heroes Symphony'de biraz daha sıs- teme >akla>an Glass'ta yapısal bırtakım değışıklıkiergöniluyor. Öncelikle bir sü- redir Glass. her fırsatta minimalist etike- tinı reddedıp Stove ReJch'le Terry Riley gıbi "tekrarianan müzik"" dıye bır soun- dun peşınde olduğunu ıddıa edıyor. Eski- den bır grup idealiste hıtap ederken şim- dı konserlenndejet sosyeteden renkJi tıp- ler görülıhor. BuaradaGlass'ın 1971-74arasıüret- tiğı kompozısyonlann toplandığı Musk in Tvvelve Parts adlı albüm de Batı'da pı- yasaya çıktı. Oç CD'lık bu aibümün mı- ni bir versıyonunun hazırlanacağını da vazıvor Batı müzık basını. 'New Wave'e yerli bakış Yerli müzık sektöründe gün geçtikçe birmüzikal yelpazenin yerleşmesi, alter- natif sayılacak türlere yaşam hakkı fanın- ması gelecck ıçın umutlandınyor bizleri. Örneğın Atonall adlı bir yerli nevv wave albümü\lc karşılaşmak başlı başına önemlı bır adım müzik sektörü için. Osn.an Refik Akyüz var Atonall pro- jesinin ardında. Bızde pek kolay rastlan- mayan lngıhzcc sözlü ne\\ wave albümü yapan Akyüz, Sunday Morning, Let Me Bc. Rain Ön Me, Arabian (enstr.). The Ball. A Sail To Sky (enstr.). Hem Beiki Onlar da Ağlıyordiır, Tbe Land ol Sand (enstr ) Local Disease, Ascend ve Flyiııg adlı parçalann bestelerine. düzenlemele- rine ve vokallenne ımzasını atmış. Barda müzık dınleyen dar sayıdakı bir kıtle tarafından bılınen Akyüz. daha ön- ce Coşkun Dcmir'in Eski Sevdalar, Mor ve Ötcsi'nm Şehir, Mask'ın Kapılar Ar- dında adlı jlbümlennın kayıtlannda gö- rev yapan, ışın mutfaöın bılen bin. Ato- nall'da da bu deneyımın ızleri var. Ancak bir, ıki parça dışında özgün dili olan, Ba- tılı örneklenn egemenlığinden kurtulmuş yapıta rastlavamadık. Ancak şu anda böyle bir adımın atıl- ması önemli. Tekniği bu kadar iyi bilen bir müzik adamının yenı çahşmalarda standartlan aşmasını beslemek de hayal- cilik değil. Bu albümü edinmek ısteyen- lere ufak bır ıpucu; çevrenızde bulamaz- sanız Beyoğlu'ndaki Kod Müzik'te Ato- noll'a uiaşmanız mümkün. 6 Ânadolu'da blues îzleri saklr• Istanbul Blues Kumpanyası, geleneksel blues funk, zydeco, cajun, gospel gibi siyah müziğin değişik türlerini Ortadoğu ve Anadolu folk 'sound'lanyla birleştirerek vardığı çizgiyi, nihayet 'Kökler' adlı ilk albümleriyle geniş kitleye ulaşmaya hazırlanıyor. Izmir'de tohumlan atılan ve lstanbul 'da büyüyen tstan- bul Blues Kumpanyası gele- neksel blues funk, zydeco, ca- jun, gospel gibi siyah müzi- ğin değişik türlerini Ortado- ğu ve Anadolu folk soundla- nyla birleştirerek vardığı çız- giyı nihayet Kökleradlı ilk al- bümleriyle geniş kitleye ulaş- tırmaya hazırlanıyor. Sarp Keskiner, Salib Na- am Peker, Enis Serkan Ay- man, Erke Erokay, Burak Güven, Oya Erkaya, tlhan Babaoğhı \ e Suna Soner'den oluşan tstanbul Blues Kum- panyası ulaştığı çizgiyi bir sentez arayışından çok coğ- rafyayla banşık olmalanna, Türkıye'de yaşananlann ge- tirdiğı yoruma bağlıyor. 1993 yılında Sarp Keski- ner'in önderliğınde kurulan kumpanya bu süre ıçinde sü- rekli kadro değıştırdi ve yak- laşık iki buçuk ay önce son şeklinı aldı. Kumpanyanın en eski üyeleri Sarp Keskiner ve Salih Nazım Peker bu ilk al- bümün grubun nereden nere- ye geldığinin bır belgesi oldu- ğunu, asıl özgür dilin ikinci albümde ortaya çıkacağını söylüyon - lstanbul Blues Kumpanyası'nın amacını öğraıerek başlayahm söyieşiye. Parçalann lngilizct soylcnmesinin uluslararası piyasa- nın nedeflenmesiyle bağlantısı var nu? Blues Türkıye ıçın yabancı bir lezzet, an- cak bluesla Anadolu folku arasında ortak noktalar bulduk.. bazen aynı şeylerin çalın- dığını, söylendiğini fark ettik. Bu nedenle ciddi bırbiçimde bluesun gelenegıni, duygu- lannı, inançlannı araştınyoruz. Ancak ne ka- dar Anadolu'yla bir bağlantısı kurulsa da en- şebıleceğimiz kitle burada sınırlı. Biz bu kit- leye konserlerle. röportajlarla ulaştık ve ulaş- maya devam edıyoruz, ama bundan sonra amacımız benzerlikleri, tezimizi ülke dışına yansıtabilmek. Bu albümdekı Blues on Fi- Cumhur Canbazoğlu MUZIK bul Blues Kumpanyası, ulaşoğı çizgiyi bir sentez arayışından çok coğraiyayia banşık olmalanna bağbyor. dayda ve Freedom Bırds of Afhka bu çaba- nın ilk örnekleri; ikinci albüm ise tamamen Batı'ya yönelen bir çalışma olacak. - Siasıl bir benzerlik yakaladuuz bluesla Anadolu arasında? Sözler aynı, kalenderlik aynı, Bektaşılik ruhu, ınsan birliktelığı benziyor, yolculuk, sıla, özlem hatta pornografı bıle çok yakın. Çalma tavırlannda da çok büyük benzerlık- ler var. Mesela John Lee Hooker'in son üç albümünde tek gıtarla çaldığı teknıjçler hem Batı Afrika'yı işaret ediyor, hem de Âşık Vey- sel'ın ilk dönem basit teknığini andınyor Ab- dallara. Neşet Ertaş'a Muharrem Ertaş'a benzer öğeler içenyor blues Söylenenı takıp eden saz teknığı çok yoğun bluesta. - Albümdeki parçalara gecelim.- llk parça Alleluia başlangiçta bır Afrikan • 'Blues'un Türkiye için yabancı bir lezzet olduğunu belirten kumpanyanın en eski üyeleri Sarp Keskiner ve Salih Nâzım Peter, 'blues'la 'Anadolu folk'u arasında ortak noktalar bulduklannı, bu nedenle ciddi bir biçimde 'blues'un geleneğini, duygulanru, inançlannı araştırdıklannı anlatıyorlar. esunu hatırlatıyor. Grassfunk ise bizim funkla bağlantımızı, ikinci albümde funka geniş yer vereceğimizi belgeliyor. Wor- kin Power'da iş şarkılanyla kur- juğumuz bağlantı var; bu par- ça konserlerde derin emprovi- zasyona ımkân tanıyor. Lisede yaptığımız Loner'dan sonra gelen Whiske> Jar Blues dağınık bir ortamda kaydedüdi; dinleyene de geçiyor bu dağı- nıklıİc. Pick a Bale of Cotton'ın sözleri geleneksel, bestesi tb- rabim Yaşar'ın. Black Mule Rag 1920lerin 'Delta Bta- es'unu hatırlatıyor. Ondan son- ra gelen Ma Right Mind'a Or- ta Anadolu düğün müziği dıyo- ruz biz. Freedom Birds of Afri- ka'yı lzmır'de yapmıştık, için- de çanlar, Kızılderili flütleri var. - Kumpanya bu albümden sonra hangi projdere yönele- cek? Bu yaz kaydetmeyi planladı- ğımız ikinci albümde kullan- mak üzere 40 parçayı hazırla- dık. Hareket noktamız Anado- lu ve Ortadoğu. 80, 90 yıllık delta blues parçalanru Ankara sazıyla yorumlayacağız. Örne- ğın; görünüşte Ankara sazı. ama tamamen blues çaldığını göreceksiniz. ikinci albüm- den önce imkân buluısak beş, altı parçalık EP çıkarmayı planlıyoruz. Benim Sadık Ya- rim'den düzenlememiz var; onu kullanaca- ğız. Semahlanmız var. Birde Blues on Fiday- da'nın uzun versiyonu olacak. Tüm parçala- nmızı Türkçe söyleyeceğiz. - Bizdeki blues tutkunlan albümü nasıl değerlcndirccek sizce? Parçalanmızın birbölümübiliniyorzaten; ancak ınsanlann dinlerken ne kadar dışanda- kilere benziyor ya da Türkıye'dekilerin önün- de, arkasında diye yorum yapmasını ıstemı- yoruz. lstanbul Blues Kampanyası bir şeye benzesin diye yapmadı albümü. Elımizden bugün için gelen bu; ileride daha iyı şeyler çıkartacağımıza eminiz. çalışmaydı; Afrika'dan Amenka'ya göçü an- latıyordu. Sonra Uygur havası kazandı. Onu temizlik kovasıylaçıkardık. God Put The Ra- ınbow ın The Sky bizim 'gospeTa yakınlığı- mızı gösteren geleneksel bir parça. Chanson de Mardı Gras, Türkiye'de yapılmış ilk zyde- co denemesi; Black Coffee Blues ise aibü- mün en eski kayıt edilmiş çalışması; tuz po- şetleri, anahtarhklardan oluşan bır ntım esp- risi var içinde. Geleneksel See Line Wo- men'dan sonra stüdyo kayıtlan sırasında or- taya çıkan Early Morning Stomp geliyor; bu- rada armonika etkin role sahıp. Blues on Fı- dayda ıddıalı olduğumuz, tamamen canlı ka- yıt edilmiş tek parça kayıtlanna Murat Ertel de katıldı. Bluesun ıçine Fidayda'yı değıl, Fidayda'nın ıçine bluesu koymayaçalıştık... Sleep Deep Blues 60'lann Chicago blu- Turkuye sevdalı Şükme Tutkun Halk müziğini evTensel kalıplar- da değerlendirme çalışmalannda Devlet Modern Halk Müziği Top- luluğu iyıden iyi- ye bir merkez ol- ma konumuna geldı. Bu toplu- lukta görev yapan müzik adamlann- dan Ferhat Liva- neli'nin düzenlemelerinı üstlendiğı albü- munun ortaya çıkmasını sağlamakla Sevin GajTi, müzık pazanna Şükriye Tutkun adında yenı bır ısim armagan etti. Konser- vatuvardan klasik Batı müziği egitimı ala- rak çıkan Şükriye Tutkun. türküyü seçme- sinı şöyle anlatıyor : u Arv-alan söylerken duygulanamnurdum. Bentürküsö>1eme- liydim. Çünkü benim sesim. duygulanm türkülerde \ar oluyordu. Ancak günümüz- de türkü\ü hak ettiği gibi sö>lemek ö\le güç ki. Iki üç sakıncayı taşıvor çünkü; ya fazlasn, la yerel söy lüyorsunuz ve kenrierde yaşayanlara seslenemiyorsunuz ya da rür- külere klasik Batı müziği kalıplarrvla yak- laşınca türkünün özüne uzak düşüyorsu- nuz. Bu iki uç durum beni çok rahatsız et- ti. Türküieri duygulannı kavİKtmeden, a- ma çağdaş müzik birikimlerimizin zengin- liklerini de katarak söylemcnin mutlak bir yolu. yöntemi olmalıydı." Bu amaçla yola çıkan Tutkun, sade bir yorumla geleneksel türkıilerımızden 50 dakikalık bir albüm Bush, Amerikan rockma aJternatifyaratacak işler çıkartarak, Nirvona'nın boşluğunu doldurdu. AmerikaBush 'u sevdi Birkaç yıldır Bush grubunun yaptıklannı ilgiyle ızlıyoruz; "Brit-pop"un gurur kaynağı Oasis ve Blur'le aynı kuşaktan olmalanna İcarşın işe grunge kulvannda ve üstelik Amerikaîda başladılar. Kısa sürede Amerikan rockına alternatif yaratacak işler çıkartarak; Nirvana'nın ardından piyasadaki boşluğu doldurarak Amerikan listelerinin en üst sıralannda boy gösterdiler. Debut albümleri Shteen Stone'un yedi milyon adet satması, bu albümden beş single (Everythmg Zen, Little Things, Comedovvn, Glycerine, Machinehead) üretilmesi ve de bu işleri ülkelenndeki müzikseverlerden fazla destek sağlamadan yapmalan kolay kolay kazanılacak başan değildi. Tabiı hemen böyle çaylak bir grubun okyanusun diğer yakasından gelip deplasmanda da bu işleri gerçekleştırmesiru küçümseyen eleştiriler yağdı; "Amerikan işi grunge"ı, taklitten başka bir şey yapmadıklanndan Nirvana'nın kötü kopyası olmaya kalkıştıklanna dek bir dolu moral bozucu lafla karşılaştı Bush. Sixteen Stone'un 5 platin plak getirmesi bile İngiliz basınının onlan bağnna basmasına yetmedi. Bu nedenle ikinci albüm RazorbUde Suitcase'ın Bush'a ne gibi bır pencere açacağı merak konusu olmuştu. Akıllı bir kararla a grunge"a körü körüne bağlı kalmadan en kızgın ve sert tarafından rock yapmaya gınşmelen yeni aibümün ilkının başansını tekrarlama şansını arttırdığını gördük ilk dinleyişte. Daha önce Nirvana, PJ Harvey ve Pbries'la doyurucu işler yapmış Steve Albini önderliğınde Bush'un vıtrine çıkan bu çalışmasının 1997'nin en iyileri arasına girebileceğini daha şimdiden söyleyebilinz. Baü basınmdan takip ertiğimiz kadanyla Avrupa büyük olasılıkla Bush'u yine fark etmeyecek. Albümdeki on ûç parçanın bestecısı olan ve Eddk Vfedder'i anımsatan sesiyle adeta kanndan söyleyen Gavin Rossdaie (29) yaşuıda, gitardakı ustalığıyla grubun Pearl Jam ve Nirvana'nın etkismden kurtulmasını sağlayan Nigel Pulsford (33), basçı Dav id Parsons (32) ve davulcu Robin Goodridge'den (30) oluşan Bush'un bu çalışmasında öncelikle CoW Contagious ile A Tendency To Star Fires' ı beğendik. Personal HaDoway, Insect Kin ve Gready Flyın da yardımıyla Ingiltere'de halen aşagilarda olan aibümün ABD'de '1 Numara' olması büyük olasılık. Müziğe 'Oxygene takviyesi' Yirmi yıl önce Jean Michel Jar- re'ı Oxygeneadlı albümle tanımış- tı dünya. Elektro akustık müzık üzenne eğitim gören Jarre, daha önce The Cage (1969) ve Deserted Palace (1972) adlı iki albüm daha yapmıştı. Oxygene'den sonra Equinoxe (1978) gelmişti; biryıl sonra da Be- ter Weir'ın yönettiğı 'Gelibolu' ad- lı fılme müzık yazmıştı Jarre. tşte Türk müziksever Jarre'ı bu filmin müziğınden alınan ve 1980 Mosko- va Yaz Olimpiyat Oyunlan'nın ta- nıtımmda kullanılan bölümle tanı- mıştı. Ardından dönemin favon di- zisi 'KartaDar Yüksekten Uçar'da dinledik müziklenni. 1984 tarihli Zoolookalbümünde yer verdiği bil- mem kaç dilde sarf ettiği kelimeler arasında Türkçe kelımelerin de bu- lunması ilgimizı çektı. "Newage"ın altyapısını hazırla- yan, sadece elektronik müzık ka- lıplannda kalmayarak insanın ev- renle bağlantısını ınceleyen Jar- re'rn on yıl önce Houston'da NA- SA'nın 25. kuruluş yıldönümü ve uzay mekiğinde yaşamlanni yitiren astronotlar adına yanm milyon in- sana verdiği görkemli konser son- rası dünya çapında satışlannda bü- yük patlama olrauştu. Bu konserde seslendırdiği yeni albümü Rendez VoiK'daki çok basit, bildık elektro- nik soundun adı bırden "uzay mü- ağTne dönüşmüştü. Jean Michel Jarre'ın bu albüm- den sonra söyleyebileceği fazla bir şeyi kalmadığını iddia edenler us- tanın etnik müzik dünyasıy la yakın ilışkisi olduğunu unutmuştu. 1988'de Revolutions adlı albümde Doğu motıflerinı elektronikJe har- Jean Michel Jarre manlarken yakaladık onu. Kudsi Erguner'ın etkileyıci ney bölümü- nün altına döşenen bilgisayar des- tekli müzik, Jarre'ı yeniden zirve- ye taşımıştı. Doksanlı yıllara biraz suskun girdi "usta". Waiting For Cousteau (1990) ve Chronotogie (1993) al- bümlen eski başanlannı özletırken eşı Charlotte Rampling'le özel ya- şammda yaptıklanndan başka bir şey yayımlanmadı dört yıldır ba- sında. E>ünya 'new age'in sırurlan- nı tartışırken. bu işin babalanndan biri suskun, köşesinde oruruyordu, her yıl verdiği birkaç konserle gün- demde kalmayı başanyordu. Jarre hayranlan onun 'elektronik mesajlan'ndan ümidi kesmışken gelen yem albüm haberiyle heye- canlandılar. Usta, Oxygene'den 20 yıl sonra Onygene 7.13 adıyla yeni albümünü yayımlayacaktı. MTV'de yeni vıdeo klibiyle Jar- re "döndüm" mesajı venyordu mü- zıksevere. Yeni albüm 20 yıl önce- sinin devamı niteliğindeydi, tekno- loji gelişse de Jarre'ın amacı değış- miyordu. O alabildigınce basit ka- larak minimal müziğe doğru çıziyordu rotasını. Radyolar poptan başkasuu tanıımyor Müzik sektörünün en önemli silahı olan radyolann müzikal yapılanm incelememizi öneren okur telefonlan ahyoruz arada sıra- da. Radyolar arasında müzik formatını kalın sımrlarla belirieyenlerin sayısının sınırlı kal- ması nedeniyle konuyla ilgili sağlıklı bir tab- lonun çizilmesi zor. Öncelikle bunun altmı çizelım. Şu anda hem büyük kentlerden ulu- sal yaym yapan ıstasyonlar, hem de Anado- lu'ya dağılmış yerel istasyonlar müziğe en kolay tüketilebilır malzeme olarak bakıyor ve her tür müziğe prim vererek bir orta yol tut- turmayı tercih ediyor. Radyolann bu tür yayınını eleştirmek yer- siz; çünkü 40'lann başından beri dünyanın her yerinde plak endüstrisiyle birlikte nefes alan radyo sektörünün ayakta kalabilmesi için popa yönelmesi gerekiyor. Ancak birbi- rine benzeyen yüzlerce radyo arasında 30-40 tanesinin çıkıp kullandığı müziğin türünü be- lirlemesinin ve müziksevere adres gösterme- sinin zamanı geldi. Çünkü Türkıye'de de sev- diği müziğe istediği anda ulaşmayı amaçla- yan büyük bır kitle var. Aynca TRT, Türk sa- nat müziğiyle halk müziğini belirli kanalla- ra, pop, caz ve klasiği TRT-3'e sokarak yıl- Şu anda hem büyük kenderden ulusalyaym yapan istasyonlar, hemde Anadolu'ya dağılmış yerel istasyonlar her tür müziğe prim vererek bir orta yol tutrurmayı terdh ediyor. lardır böyle bir kültürü oturtmuş durumda.. Uzun süredir Istanbul'daki radyo istasyon- lannın müzik formatlannı saptayabilmek için araştırma yapıyoruz; bol bol radyo dinliyo- ruz. Yasanın getirdıği zorunluluk sonucu ya- yımladıklan halk müziği bölümleri dışında belli bir müzikal bütünlük sağlayanlann lıs- tesini oluştunnaya çalışıyoruz. Kaba hatla- nyla. "Türkçe müzik çalanbır" ve "yabancı müzikyayııniayanlar" dıyc ıkıye aynlan rad- yolar arasında müzik formatını belirleyen Veys FM (87.7) Türk sanat müziği, Sfiper FM(90.8), Radyo34((96.8), KralFM(92.0) fantezi-arabesk,'Karadeniz FM (98.2) Ka- radeniz yöresinin türkülerini. Nehar FM (107.2) halk müziği, Yaşam Radyo Yön FM ve Radyo Umut halk müziği ve "özgün mü- zik r denen deneysel yorum taşıyan halk mü- ziği, RadioBlue(98 0) Latın ve Akdenizağır- lıkslovvmüzik. Radyo21019(96.2)dansmü- ziği, Klasik FM(94.5)klasik Batı müziği, Pb- wer FM (100.0) gibi yetışkinleTe güncel mü- zik sunan birkaç istasyon, her türlü özgün çalışmaya yer verdiğini söyleyen Açık Rad- yo (94.8) ve başta klasik Batı müziği olmak üzere pop, rock ve caz yayımlayan TRT3 di- ğerlerinden aynlıyor Doğduğu günden bu yana müzikle yakın ilişkide olan, plak endüstrisine büyük katkı- da bulunan, büyük orkestralar ve sesler yetiş- tiren, rock'n roll ve popun geniş kitlelere u- laşmasıru sağlayan radyonun çeyrek yüzyıl- dırtambirtanıtımaractnadönüşmesi nitelik- li müziğe darbe vuruyor; aynı eğilün son iki yıldır bizde de gündemde. Alternatif çalış- malar yapanlar, emprovizasyona yönelenler plak endüstrisinde ne kadar yer buluyorlarsa radyolardan da o kadar ilgi görebiliyorlar, "nostalji" bile yayım dışı kalmış durumda. Ancak radyo piyasasında umut verici kıpırtı- lar da görüyoruz. Son dönemde "dance"a pnm vermeye başlayan Hür FM, kalıtenin pe- şinden gıtmeye çalışan Radyo Boğaziçi (Bo- ğaziçi Univ. radyosu) ve yeni yayına geçen Radyo 5 müzik formatlannın oturması yö- nünde önemli adımlar atıyor. CÖRÜS IıVliJiKI Çocuk Sanatçılar ve Küçük İbor ... Kısa bir süre önce, çoğunluklaTVIer ve magazin ağıriıklı bir konu, "show" programında sarkarak Devlet Bakan- lığı kademesıne kadar ulaştı! Bakan Işılay Saygın ile Hülya Avşar - Kü- çük Ibo ikilisi arasındaki maça dönüş- tü? Bu konuya önce hangi açıdan bak- manın daha doğru ve önemli olduğu- nu saptamalıyız? 1 - Acaba, TV'lerin rating kazanma amacı açısından mı? 2- Hülya Avşar'ın bu programına sansasyon katma açısından mı? 3- Küçük Ibo'yu firmalanna bağla- mış ya da bağlayacakyapımcılann ve- ya menager'lerin ticari kazanç sağla- ma hedefleri açısından mı? 4- Küçük Ibo'nun da yetenekli ço- cuklar gıbı hem eğrtilmesi, hem doğ- ru yöntendırilerek sanatçı olarak başa- nya ulaştınlması açısından mı? "Çocuk sanatçı" çocuksu, emekle- me çağı gibi anlamlar taşımaz. Sade- ce, "erken yaşlarda sanatalanındaye- teneklehni göstermeye başlamış ço- cuklar için... Hatta, onlan da aşarak "üstün yefenefc"lerini büyük yaşlarda olanların birçoğundan bile daha fazla kanıtlayarak "han'ka çocuk" niteliğine sahip olanlar için kullanırsak "çocuk sanatçı" deyışınde gerçeğe varabiliriz. Ülkemizde yetişerek ve başanlan dün- yaya yayılmış olan ve "üstünyetenek- lerini" hatta "harika çocuk" nitelikleri- ni henüz mınicık yaşta belli eden nıce sanatçılarımız var... Adlannı, bazılannı anımsamama kaygısıyla, burada say- mayacağım. "Çocuk sanatçı" döne- minı aşarak "sanatçı" kişıliklerini kanrt- lamış olanlan, sadece müzık alanında değil, tüm sanat kollannda izlıyoruz. Bütün dünyada bu böyle... Müzik'te (tür aynmı yapmadan), her- hangi bir çocuğun fizıksel açıdan ola- ğanüstü bir gırtlağı (ses boyutu ve ses tınısı) olsa bile, sanatçı kişiliği var mıdır ve ne düzeydedır? Işte, bu du- rum ayn bir sorundur. Bu açıdan ele alındığında, acaba "Küçük Ibo", ço- cuk sanatçıların hangi kategorisinde şu anda bulunmaktadır? Önce bu so- runu çözersek, yeteneği kuşku götür- mez ve ender yetişen bu çocuğun ve benzerçocuklannyaranna hareket et- miş oluruz!.. aksi halde, "Küçük Ibo" medyada (abartılmış olarak da) gös- termeye devam edilırse, TV'lerde, be- yazperdede ve her yerde "erken şöh- ret"e ve variığa kavuşturulursa, bügû-" zel sesin, fidan gibi nem eğitilmesine hem de gelecekte asıl "gerçek bir sa- natçı" niteliğine ve üstün başanlara u- laşmasına engel olunur!.. Işılay Say- gın-Hülya Avşar maçını bu açıdan iz- leyelım!? nugıaraGeçen hafta yerli popta sıralama değişmedi. ilk iki albümünde Anadolu rock yaparak iyı bir satış grafiği çizen Haluk Levent, üçüncü albümü Arkadaşî'la da a>Tiı başanyı sürdürecege benziyor. Levent'i Eşkrya filmının müzik albümü (müzik yön.: Erkan Oğur) ve Gittiğin Yağmurla Gel adlı ilk çalışmasıyla Ayna grubu izliyor. Türk sanat müziğmde Muazzez Ersoy, Nostalji serisinin ikinci albümüyle birinci sırada. Hüner Coşkuner yeni albümü Beni Tek Sen Anlarsuı'la listeye ikinci sıradan girdi. Ebru Cûııdeş ise Kurtiar Sofrası'yla bir sıra indi. Halk müziğinde Yavuz Bingöl ikinci aibümü Bahanm Sensin'le açık arayla liderliğini sürdürüyor; Musa Eroğlu, Halil İbrahim / Kerbela Destanı'yla ikinci, Arif Sağ-Belkıs Akkale ikilisi Seher Yıkiın'yla üçüncü. Yabancı popta U2.yenı albümü Pop'la zirvede. Onlan Secret'la Toni Braxton izliyor. Madonna ve Antonio Benderas'lı Evita'nm müzık albümü ise üçüncü sırada. - Joe Henderson Big Band - J.Henderson - Odyssey - Yannıs Karalis - Modes and Talas P.Tabouris - S.Chattergee. - Secrets - Sta\Tİanos - Ethnic Moments - Various - Andoma - J.Gonzales - G. Papadopoulos - Music of The Nile - Various - Metalipsis - Loucas Thanos - Lit'l Song - Davıd Lynch - The Light of The East - R Papapetropoulos'A.Ala G. - Orama - Vasilis Saleas - The Very Best ofThe Bee Gees - Perspective - Wolfgang Muth (CD) - Who Used The Dance - Abbey Lincoln (CD) - Moving Images - Andy Shepparol (CD) - Earthling - David Bowie (CD) - Forever Love - Mark Whitfield - White on Btonde - Texas (CD) - Loving You - Shirley Hom (CD) - Akdeniz Konçertosu - Carlo Domeniconi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle