Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 22 MART 1997 CUMARTESİ
Fatih Erbakan
cezadan
kıırtuldu
• ANKARA (ANKA)-
Başbakan Necmettin
Erbakan'ın oğlu Fatih
Erbakan, ehliyetsız araba
kullanarak kaza yaptığı
gerekçesiyle çocuk
ıslahevine gönderilmekten
trafik kaza tespit tutanağı
ile kurtuldu. DSP Ankara
Mılletvekili Hikmet
Uluğbay ile ANAP tstanbul
Milletvekili Bülent
Akarcah'nın soru
önergelerini yanıtlayan
Içişleri Bakanı Meral
AkşeneT, Ankara'mn Esat
Caddesi'nde meydana
gelen trafik kazasında Fatih
Erbakan'ın araç kullandığı
iddıasının doğru olmadığını
belirm.
Basın şehidi
Kezer amlıyor
• ANKARA (AA) - Basm
Şehidi İzzet Kezer, bugün
mezan başında
düzenlenecek törenle
anılacak. Çağdaş
Gazetecikr Derneği, 1992
yılında Cizre'de Nevruz
olaylannı izlediği sırada
başından vurularak şehit
olan Izzet Kezer için
bugün. Karşıyaka
Mezarlığı'ndaki kabri
başında anma töreni
düzenledi.
IstŞcrarlı siyaset
çağrısı
• Haber Merkezi -
Almanya'da yaşayan
değişik mesleklerden bir
grap Türk aydını açıklama
yaparak bütün siyasi parti
liderlerini ve
millervekillerini. kişisel
önceliklerini ve parti
hesaplannı bir yana
bırakarak laik demokratik
sosyal hukuk devletini
yaşama geçirmeye ve
savunmaya davet etti.
Refah Partisi'nin geçmişe
dönük anlamsız
tartışmalarla ve dini
inançlan istismar ederek
Türk toplumunu karanlığa
sürüklediğinin belirtildiği
açıklamada, "Bütün
milletvekillerine, anayasa
ve cumhuriyet yasalan
üzerine yapnklan yemini
hatırlatıyor ve kendilerini
bunun gereğini yerine
getirmeye çağınyoruz"
denildi.
Ttejimin teminatı
ANAP'tiP'
• ESKİŞEHtR(AA)-
ANAP Genel Başkan
Yardımcısı İbrahim Yaşar
Dedelek, "Rejimin ve
demokrasinin teminatı
ANAP'tır" dedi.
Hükümetin iki kanadının
çelişkili açıklamalarda
bulunduğunu kaydeden
Dedelek, "Koalısyonun bir
kanadı başka, diğer kanadı
başka konuşuyor" dedi.
Merkez sağın mutlaka
ANAP'ta birleşeceğini öne
süren Dedelek. "ANAP,
geçmişte solcusunu ve
muhafazakânnı bir çatı
altında topladı. llk seçımde
de bunu yapacaktır. ANAP
demokrasinin ve rejimin
teminatıdır" diye konuştu.
1090kişiyakm
korumada
• ANKARA (ANKA) -
Emniyet Genel
Müdürlüğu'nden yapılan
açıklamaya göre. ocak sonu
itibanyla çeşitli nedenlerle
1090 İcişi yakın korumayla
birlikte yaşıyor. Emniyet
tarafindan söz konusu
kişılerin yakın koruması
için görevli personel sayısı
da 1877'yeulaşıyor. Bu
arada, Türkiye'de asker ve
polisler dışında 3 milyonun
üzerinde kişinin çeşitli
nedenlerle silah taşıdığı ya
da bulundurduğu belirlendi.
İzmip yağmura
teslim oldu
• tZMİR (Cumhuriyet
Ege Bürosu) - Izmir'de
sağanak yagmur, kentteki
yaşamı bir kez daha
etkiledi. tşyerleri, sokaklar,
caddeler sular altında kaldı.
Trafik sıkışıkhğı ve kazalar
nedenıyle yurttaşlar
işyerlerine ulaşmakta
güçlük çekti. Yağrnur bir
kez daha kentı teslim aldı.
Meteoroloji Bölge
Müdürlüğü yetkililerinin
verdikleri bilgiye göre
metrekareye 44 kilogram
yağış düşen Izmir'de trafik
kilitlendi. zemin katlardaki
ev ve işyerlerini su bastı.
Bu arada Çanakkkale ve
Aydın'da da yoğun yağış
nedeniyle maddi hasar
meydana geldi.
HABERLER
Türkîye, Avrupa Birliği kapısının esiğinde
Öymen: Verilen sözler tutulmalıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne (AB)
üyeliği konusundaki tavn büyük önem
taşıyan Almanya'nın Dışişleri Bakanı
Klaus Kinkel, pazartesı günü başlaya-
cak Ankara gezisinden önce, ''Türki-
ye'deki insan haklan ihlallerinin peşini
bırakmajacağız" dedi. Türk Dışişleri
Bakanlığı Müsteşan Büyükelçi Onur
Öymen ise Türkiye'ye verilen sözlerin
tutulması gerektiğinı belirterek "Takıy-
ye yaparlarsa cevabını veririz'' dıye ko-
nuştu. Öymen. 31 Aralık 1997 tarihine
kadar insan haklannın AB-Türkiye gün-
deminden çıkacağmı savundu.
Cumhurbaşkanı Süleynıan Demirel'in
de katıldığı Pakıstan'ın bağımsızhğını
kazanmasının 50. yıldönümü resepsiyo-
nunda gazetecilerin sorulannı yanıtla-
yan Öymen, AB Konseyi'nin Apeldo-
orn'da yaptığı toplantıda verilen "Tür-
kiye'nin diğer 11 aday iilke ile eşit kıstas-
larladeğerlendirileceğiııe" ilişkin sözle-
rin tutulması gerektığıni kaydetti. Öy-
men, Hıristiyan de-
mokratlann bahset-
tiği ve Türkiye'nin
AB'ye almmaması
için öne sürülen
"medeniyetin" en
önemli özelliğınin
verilen sözlerin tu-
tulması olduğunu
belirterek "Türkiye
daha önce de takrv-
yelerle karşüaştı. O
yüzden neyin takıyye
olup oünadığını biü-
riz. Ama takıy>r
e ya-
parlarsa gereken ce-
vabı veririz" dedi.
Öymen, şöyle ko-
nuştu: "Ispanya,
AB'ye tam üyelik müracaad yaptığı za-
man. Türkiye'den hiçbir farkı yoktu.
Türkiye'nin potansiyelini ve giicünü gö-
rünce kendileri de şaşınyor. 1993 Kopen-
hag toplantısında belirienen eşhlik kısta-
Dışişieri Müsteşan Öymen
sının, Türkiye için de uy-
gulanacağı garantisi al-
dık. Roma'da 6 ülke,
Apeldoorn'da isetüm AB
üyeleri bize eşit kriter ga-
ran tisini verdiler. Bizesöz
verildi ve biz bu sözü ta-
ahhüt olarak alıyoruz.
Bunun mutlaka yazılı bi-
çimde olması gerekmez.
Biz AB kapısının eşiğine
ayağımızj koyduk. kapı-
nın kapanması söz konu-
su değüdir."
KinkeTin gezisi
Almanya Dışişleri Ba-
kanı Klaus Kinkel'in 24
mart pazartesı günü
Türkiye'ye yapacağı ziyaretin ana gün-
deminin Türkiye-AB ılişkileri olacağı-
nı kaydeden Öymen. insan haklan konu- •
sunda da Türkiye'nin tezlerinin Kinkel'e
anlatılacağını söyledi. Öymen, Kin-
kel'in Türkiye'de İnsan Haklan Derne-
ği'ni (İHD) ziyaret edeceğinin anımsa-
tılması üzerine, "EvetOnlardan Türki-
ye'nin gerçeklerini dinleyecekler. Sonra
da biz görüşeceğiz ve esas gerçekleri biz-
den duyacaklar" dedi. Büyükelçi Öy-
men, insan haklannın iyileştirilmesı için
ileriki günlerde yeni atılımlar yapacak-
lannı anlatarak "31 Aralık 1997 tarihi
itibanylainsan haklan Türkiye-AB gün-
dcminden çıkacak. Bunu böyle yazın, al-
üna imzamı atanm" diye konuştu.
Kinkel. hafta başında IHD Genel Baş-
kan Yardımcısı Eren Keskin ile yaptığı
görüşmede. Alman hükümetinin, Tür-
kiye'dekiler de dahil olmak üzere insan
haklan ihlallerine ilişkin tüm somut
ipuçlannı araştırmaya devam edeceğini
bildirdi. Türkiye'nin uluslararası anlaş-
malardan kaynaklanan yükümlülükleri-
ni yerine getirmesi için sürekJi diyalog
içinde bulunduklannı belırten Kinkel.
bu politikanın izlenmeye devam edilece-
ğini de kaydetti.
Çifler'den AB'ye iki ödün• Türkiye'nin
tam üyesi olması
durumunda AB,
Türkiye'den çok
sayıda işsiz akını ve
birlik içindeki Türk
yurttaşı dolaşımını
önlemiş olacak.
AB, birlik içindeki
bölgesel
dengesizliği
ortadan kaldırmak
amacıyla AB'ye ilk
katılan ülkelere
yaptığı mali yardım
yükünden de
kurtulmuş olacak.
LALE
SARIİBRAHİMOĞLU
ANKARA - Başbakan
Yardımcısı ve Dışişlen
Bakanı Tansu Çiller'in,
Avrupa Birliği'nin (AB) 6
üyesine, tam üyeltk gü-
vencesı verrlmesi karşılı-
ğinda Türkiye'nin iki
önemli ödün verebileceği-
ni bildirdiği öğrenildi.
Dışişleri Bakanlığı tu-
tanaklanna göre. Çiller,
u
AB'ye tam üyelik pers-
pektifi" çizilmesi karşılı-
ğında insanlann serbest
dolaşım hakkı ve bölgesel
fonlardan Türkiye'nin
vazgeçmesi ya da bu ko-
nuda ısrarh olmamasını
kabul etti. Çiller'in AB'ye
verdiği ödünler nedenıyle
Dışişleri Bakanlığı bürok-
ratlannın ciddi bir rahat-
sızlık içinde olduklan be-
lirtildi.
Taviz Roma'da
Tansu Çiller'in, ocak
ayı sonunda Italya'nın
başkenti Roma'da bir ara-
ya geldiği AB üyesi 6 ül-
kenin dışişleri bakanı ile
yaptığı görüşmede, AB"-
nin üye ülkelere tanıdığı
iki önemli ayncalıktan
üyelik pahasına vazgeçe-
bileceği yolunda Türkiye
adına ödün verdiği ortaya
çıktı. îtalya, Ingiltere,
Fransa, Almanya, İspanya
ve dönem AB Başkanı
Hollanda'nın dışişleri ba-
kanları ile Roma'da bir araya gelen Çil-
ler'in. Türkiye'ye tam üyelik yolunu aç-
malan karşılığında serbest dolaşım hakkı
ve bölgesel fonlarda ısrarh olunmayacağı
yolunda verdiği güvence Dışişleri Bakan-
İığVnın görüşmelere ilişkin tutanaklannda
yeralıyor. Çiller başbakanlığı sırasında da,
Tûrk SAT komandolan Kardak'a Yunan bayrağı çeldlmesi üzerine kayahklara çıktL Krizin aşrt-
iMnnrian sonra komandoiar geri döndüler.
AB önerisineKardak engeli
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Avrupa Birliği (AB) Dönem
Başkanı Hollanda'nın Dışişleri
Bakanı Hans Van Mîerlo'nun
birlik adına, Türkiye ve
Yunanistan arasmdaki Ege
sorunlannın çözümü konusunda
getirdiği "akil adamlar"
önerisine Yunanistan'ın sıcak
bakmadıgı bildırildı. Yunanistan,
Kardak kayalıklannın kime ait
olduğunun belirlenmesi için bu
konuyu tek başına Lahey
Uluslararası Adalet Divanı'na
Türkiye'nin götürmesi
koşulundan vazgeçmiyor.
Hollanda Dışişleri Bakanı
Mierlo, yaklaşık iki hafta önce
Istanbul ve Atina arasında
yaptığı mekik diplomasisi
çerçevesinde Türkiye ve
Yunanistan'ın birer "akil adam"
seçmesini ve bu kişilerin
Ege'deki tüm sorunlan inceleyip
her iki ülkeye bir çözüm yöntemi
önermelerini içeren bir formül
getirmişti.
Bu formül. Türkiye'nin Ege
sorunlannın bütüncül çözümü
çerçevesinde ikili diyalogdan
sonra Lahey Uluslararası Adalet
Divanı'na gidilmesi ya da
üçüncü taraf hakemliğinin kabul
edileceği yolundaki önerisine
uygun düşüyor.
Ancak Yunanistan'ın Mierlo'nun
getirdiği bu öneriyi kabul
etmediği belirtildi.
4
Biz öneri yapalınT
Dönem başkanı olarak Hollanda
Dışişleri Bakanı Mierlo'nun,
"Madem Türkiye Kardak'ı tek
başına Lahey'e götürmeye
yanaşmıyor o zaman biz bir
öneri götürelim" görüşünden
hareketle yalnızca Kardak değil,
Ege'deki tüm sorunlann çözümü
için akil adamlar önerisını
getirdiği belirtildi. Akil adamlar
her iki ülkenin kendisinin
seçeceği üçüncü ülkelerden
hukukçu ya da bir siyaset adamı
olabiliyor.
Dıplomatık kaynaklar. bu
öneriye olumlu yanıt verilmesi
konusunda hem Türkiye hem de
Yunanistan'ın birbirlerini
kolladığı değerlendirmesini
yapıyorlar.
Ancak Yunanistan Dışişleri
Bakanı Theodoros Pangalos'un,
Mierlo'nun sır gibi sakladığı bu
çözüm önerisini bir süre önce
kendi basınına sızdırması,
Atina'nın öneriye sıcak
bakmadıgı şeklinde yorumlandı.
Akil adamlar yoluyla çözûm
önerisinin gerçekleşmesi için
Yunanistan'ın, "Türidye
Kardak'ı Adalet Divanı'na
götürsün" tezinden vazgeçmesi
gerekiyor.
Hollanda, Türkiye ve AB
arasında gümrük birliğinin (GB)
işleyişini sağlayacak Ortaklık
Konseyi'nin toplanması
önündeki Yunan vetosunun
kalkması için mekik diplomasisi
yürütüyor. Ancak Yunanistan
son olarak ortaya atılan akil
adamlar önerisine de sıcak
bakmıyor ve vetoyu kaldırmanın
önkoşulu olarak Türkiye'nin
Kardak'ı tek başına Lahey'e
götürmesi politikasında ısrar
ediyor.
koalisyon ortağı CHP'li Dışişleri Bakanı
Murat Karayalçın ile birlikte 5 Mart 1995
tarihinde AB ile "insan \e hizmet dolaşınu-
na kapab, mala açık, Kıbns ödünlü" bir
gümrük birliği (GB) belgesine imza atmış-
tı. Bu imzaya karşın, Türkiye ve AB ara-
sında sonuçta tam üyeliği öngören 1963
Ortaklık Anlaşmasf ndan sonra >Tİrürlüğe
giren 1973 tarihli katma protokol, taraflar
arasında diğer bazı hükümlerin yanı sıra
" işgücü, hizmetlerve sermayenin dolaşum-
nın serbestleştirilmesini" öngörüyor.
Çiller'in GB'den sonra AB'ye tam üye-
lik için de birliğe vermek istediği ödünler,
Türkiye'yi AB ile benzeri
görülmemiş bir ilişki içine
girmeye zorlarken, Anka-
ra'nın AB ile pazarlık koz-
lannı ortadan kaldınyor.
Çiller'in tam üyelik ha-
linde üyelere tanınan iki
önemli ayncalıktan Türki-
ye'nin vazgeçebileceğini
söylemesi AB'ye şu kolay-
lıklan getirecek:
- İnsan ve hizmet dola-
şımı haklanndan yararlan-
madığı halde tam üyeliğe
kabul edilmiş bir Türkiye.
Böylece Türkiye'deki mil-
yonlarca işsiz AB üyesi ül-
kelere işbulmak için gide-
meyecek. Türk girişimci-
ler, Avrupa içinde diğer
üye ülkeler gibi serbestçe
iş kuramayacaklar. Özel-
likle topraklannda 2 mil-
yonu aşkın Türk yTirttaşı
bulunan Almanya açısın-
dan böyle bir üyelik sakın-
calı olmayacak.
- AB üyesi ülkeler.ara-
• sında bölgesel dengesizh-
ğin giderilmesi birhğin
sağlıklı işleyişi açısından
önem taşıyor. Bu nedenle
AB'nin zengin ülkeleri,
üyeliğe kabul edilen ülke-
lere uzun vadeye yayılmış
bölgesel fonlar veriyorlar.
Çiller'in, Türkiye için tam
üyelik yolunun açılması
halinde "bölgesel fonlar-
dan yararianma konusun-
da ısrarh oünayız" yolun-
da AB'ye verdiği ödün,
birlik için avantaj sağlayı-
cı bir gelişme. Böylece.
birlik üyeleri. AB'ye gir-
mesi durumunda Türki-
ye'ye parasal yardım yap-
maktan kurtulmuş olacak-
lar. 2010 yılında Türki-
ye'yi AB'ye tam üye yap-
mayı hedeflediği bildirilen
Çiller'in, Kıbns sorunu-
nun çözümü konusunda
Birleşmiş Milletler (BM)
ve AB'nin ortaya attığı çö-
züm planlan konusunda
KKTC Cumhurbaşkanı
RaufDenktaş'ı "bizzatik-
na ettiğjni" söylediği de
kaydedildi.
Çiller'in. AB'li muha-
taplan ile ikili görüşmele-
rinde. Kıbns sonınunun
çözümüne ilişkin gerek fi-
kirlerdizisi, gerekse güven
arttıncı önlemler (GAÖ) paketinin uygu-
lanması konusunda Denktaş'ı ikna ettiği-
ne yönelik görüşlerinin Dışişleri Bakanlı-
ğı tutanaklanna geçtiği ve Denktaş'ın da
önüne gittiği belirtildi. KKTC Cumhurbaş-
kanı Denktaş'ın Çiller'in bu yaklaşımından
ciddi şekilde rahatsız olduğu belirtildi.
'SİFÎÎNOKTASI / ORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planetcom.tr
Itirafçı Alaattin Kanat ın iş-
lediği cinayetleri ve kanştığı ah-
laksızlıkları acaba kim yapabi-
lir? Üç kuruşluk çıkar uğruna,
insanlann canına kıyan, en bü-
yük acımasızlıklara başvuran
bu tür insanlar acaba hangi re-
jimlerde ortaya çıkarlar? Alaat-
tin Kanat'ı bu kadar büyük bir
rezilliğin içine nasıl bir kafa sü-
rüklemiştir?
Itirafçılık, özellikle devletin
muhalefet güçleriyle giriştiği
sert çatışmalarda başvurduğu
bir yöntemdir. Devlet, muhatif
güçleri çözebilmek ve içeriden
hançerleyebilmek amacıyla
bölme ve ele verme taktiğini
uygular. Özellikle polis. yaka-
ladığı muhalif güçleri, ağır bas-
kı koşullannda kendisiyle işbir-
liğine zorlar. Tehdit, çıkar vaat
etme, davadan kurtulmasına
yardımcı olma gibi çeşitli tek-
lifler, direnen insanı çökertmek
için kullanılır.
îtirafçı Yaratma Kafası...
Kişi bir kez çökertildi mi, son-
rası çorap söküğü gibi gelir. Ar-
kadaşını ele veren, uğruna mü-
cadele ettiği davayı baskı ko-
şullannda kişiliğinden ödün ve-
rerek terk eden kişinin yapa-
mayacağı şey yoktur. Devlet
onu son kertesine kadar sömü-
rür. Vereceği her şeyi sonuna
kadar alır.
İnsan kişiliğinin en çokzede-
lendiği anlar, böyle anlardır. Ar-
kadaşını ele veren kişi, kendi-
sini iyice aşağılanmış hisseder.
Bir sının aştıktan sonra yapma-
yacağı alçaklık kalmaz. Devlet
de böyle insanlar yaratmayı bir
marifet sayar. Örgütleri ve mu-
halefeti böyle çökerteceğini
sanır. Büyük baskı rejimleri, bu
tür alçaklann yaratıldığı binler-
ce örnekle doludur. Böyle re-
jimlerde alçaklık, bir meslek,
geçerli bir davranış biçimi ha-
line dönüşür.
Bu yolla geçici bir süre, iste-
nilen amaçlara ulaşmak bakı-
mından başanlar etde edilebi-
lir. Ama uzun vadede bu yolla
ayakta kalmış bir rejim yoktur.
Polis rejimleri olarak adlandın-
lan bu türden rejimler, büyük
bir kokuşmuşluk içinde kendi
sonunu da hazırlar. Çöker ve
paramparça olur.
Türkiye tarihinde, insanları
polisleştirmek bir gelenek ha-
linde sürüp gitmektedir. Ab-
dülhamit döneminin hafiyele-
ri, bu anlayışın tipjk ömekleri
olarak edebi literatüregeçmiş-
tir. Özellikle askeri darbe dö-
nemleri, bu türden uygulama-
ların yaygınlık kazandığı dö-
nemlerdir. Son dönemde Kürt
sorunu nedeniyle itirafçılaştır-
ma yöntemine hız verilmiştir. 12
Mart ve 12 Eylül döneminde,
itirafçılık daha çok örgütü ele
vermek amacıyla kullanıldı. İn-
sanlann gizli gizli polisle işbirli-
ği yapmaları yolu denendi.
Kürt sorunu nedeniyle artan
şiddet ortamında, itirafçılık mi-
litan bir eylemcilik haline geldi.
Itirafçılar, cinayet işleyen katil-
lere, köy yakan, vatandaşlan
kaçırarak fidye alan bir eşkıya
çetesine dönüştüler. Son gün-
lerde TV ekranlarında "Ben iti-
rafçıydım" diye söze başlayan
ve yapmadığı alçaklık kalma-
mış, kişiliksiz insanları görünce
bu yolun ne kadar sakat bir
yol olduğu daha iyi anlaşılıyor.
Umudunu itirafçılara bağlamış
bir siyasi yönelim, aynı zaman-
da bir çaresizliğin de itirafı an-
lamına geliyor.
Nedir bu çaresizlik? Yurtta-
şıyla birteşemeyen, demokra-
siye ve insan haklanna saygı
göstermeyen rejimlerin çare-
sizliğidir bu. Yurttaşından ölü-
müne korkan bir çaresizlik. As-
lında, itirafçılık, halkla birleşe-
memenin, halktan korkmanın
itirafıdır. Bir ülkeyi yönetenler,
zulüm ve baskı yolunu seçince
önce kendileri kişiliksizleşiyor-
lar, ardından kendileri gibi kişi-
liksiz tiplerte siyasetlerini sür-
dürebileceklerini sanıyorlar.
Itirafçılıkla, halk düşmanlığı
arasında birebir bağlantı vardır.
Kendine güvenen, halkıyla bir-
leşmekten korkmayan bir sis-
temin, itirafçıya ihtiyacı yoktur.
Her sistemde belli bir haber al-
maolacaktır. Hersistemin ken-
disini korumak amacıyla baş-
vurduğu yollar vardır.
İnsanları kişiliksızleştirerek
çözüm arayan sistemler çürü-
müş sistemlerdir.
CUMARTESİ
YAZILARI
ATAOL BEHRAMOĞLU
Bağışlamamak
llhan Erdost için yazdığım şiirin tarihini anımsaya-
madım. Kitaba baktım: Ocak 1981. Ankara'da kapa-
nık, soğuk bir kış günüydü. llhan'lara bir demet kır-
mızı gül götürmüştüm. Evde eşi Gül ve o sırada sa-
nınm üç dört yaşlarındaki Türküler vardı. O kıvırcık
kara saçlı küçük kız bugünmüş gibi gözlerimin önün-
de. Sonra gozlerimden akan yaşlan engellemeye ça-
lışmadan Ankara sokaklannda rasgele dolaşarak zih-
nimde dizeler oluştururken düşündüğüm hep Türkü-
ler'in bir sözüydü: Annesine, "Babama küstüm" di-
yormuş... llhan Erdost'un 7 Kasım 1980'de askeri bir
cemsede ve Mamak Cezaevı avlusunda dövülerek öl-
dürülüşünün on yedinci yılındayız. Birkaç yıl önce bir
kez daha gördüğüm Türküler şimdi yirmi yaşlannda
bir genç kız. llhan'ın katilleri (bir astsubay ve jandar-
ma erleri) acaba şimdi neredeler? Uyurken bir tedir-
ginlik duyarak uyandtklan, yemek yerken boğazlan-
na lokmaların dizildiği, vicdanlannı bir şeylerin rahat-
sız ettiği anlar oluyor mu? Hiç sanmam. Tersine, ki-
mileri, hem de büyük olasılıkla, ödüllendirilmiş, °çe-
fe"ye alınmış, belki başka cinayetler de işlemtşlerdir.
• • •
Cumhuriyet Dergi'nın 8 Aralık 1996 tarihli sayısın-
da, öldürülen yurtseverlerin, aydınlann yakınlanyla
Berat Günçıkan'ın yaptığı röportajlar yayımlandı. llk
okuyuşumda altını çızdiğım yerleri yeniden okuyo-
rum. 24 Mart 1978'de öldürülen savcı Doğan Öz'ün
o sırada avukat, sonra yargıç olan eşı anlatıyor: "Do-
ğan katledildiğinde Bengi beşyaşındaydı. Olayı kav-
rayamadı. Nasıl kavrayabilir ki? Kendinin bile anlaya-
madığın bir şeyi beş yaşındaki bir çocuğa nasıl an-
latabilirsin ki? ..... Sonra 'Babamı göremeyecek mi-
yim?' dedi. Yani 'Babamı görmek istiyorum' dedi ve
ben ona 'Işte onun mezannı ziyaret edeceğiz' demek
zorvnda kaldım. O başka şeyler an/amış. Mezara ilk
götürdüğümzaman 'Bu muydu!' dedibana, 'Bu muy-
du bana söylediğin?' Çok üzüldü o zaman. 'Ben yü-
zünü görmek istiyorum, burada toprak var. Burada
babam yok' dedi..." Doğan Öz'ün katili birkaç kez ida-
ma mahkûm edildt. Bir süre cezaevinde tutulduktan
sonra salıverildi. Birkaç ay önce, "çefe" olayı patlak
verdiği sırada "saygın" bir ışadamı, üstelik de kendi-
ni beğenmiş, kibirli bin, neredeyse bir "lider" kimliğiy-
le toplumun karşısına çıktı. Doğan Öz'ün katilinin vic-
danında işlediği cinayetten ötürü herhangi bir sızı var
mıdır? Hiç sanmam. Ya onu aklayan yargıçlann? Bu
konuda da en ufak bir iyımserliğe sahip değilim. Do-
ğan Öz'ün eşi anlatıyor: "Zaman zaman bu katille, sa-
lındıktan sonra sokakta karşılaştığım oldu. İnsan o an-
daki duygulanndan ün\üyor."
Bayan Sezen Öz'ü anlamamak mümkün mü?
• • •
Abdi Ipekçi'nin öldürulmesınin üzerinden de on
sekiz yıl geçti. (Bu "öldürülmesi" sözünü yazarken bi-
le kendi kendimden utanıyomm. Sankı cinayetleri ka-
nıksamışız ve kanıksatmak istıyormuşuz duygusuna
kapılıyorum.) Cinayet sanığı olarak ise "mesih" oldu-
ğunu iddia eden ve eğer Papa suikastında ele geç-
mese aramızda hiç kuşkusuz ki bir kahraman edasıy-
la dolaşacak olan birıyle, onun kameralar karşısında
keyiften ağzı kulaklanna varan, kahraman edasıyla
demeçter veren suçortağı var. İnsan hayatlanyia boy-
lesine-oynandığı, en insanca duygularia böylesine
alay edildiği bir başka ülke ve bir başka zaman aca-
ba var mıdır? Ipekçi'nin kızı Nükhet Ipekçi Izet'le 27
Mayıs 1996'da Milliyet'te, onunla ve (1980'de Banş
Derneği'nin bir toplantısındaki kısa karşılaşmamızın
bende uyandırdığı saygı ve hayranlık duygulan hâlâ
canlıhğını koruyan) Sayın Sibel Ipekçi'yle geçen ay
Cumhuriyet'in "Pazar Konuğu" köşesinde yapılmış
söyleşileri bir kez daha okuyorum... Hayatlan zede-
lenmiş, yaralanmış insanların sözlerinde, büyük ro-
manlann kahramanlarına özgü iç yaşantılann, gerilim-
lerin, hesaplaşmaların yansımalarını duyuyorum...
"Nefret ve kin bıriktirmiyorvm. Ağca'n/n ailesinin çek-
tiği çileyi hissedip kendimi onlann yerine bile koya-
biliyorum bazen. Bunu bana babam öğretmişti..."
Milliyet'teki söyleşide bu sözlerin hemen ardından
Nükhet Ipekçi izet şöyle diyor. "...Babam canından
olmasaydı belki Ağca'yı affedebilirdi, ama Ağca'nın
açtığı yoldan rahatça ilerleyen katillen, işlemeyen
adalet mekanizmasını görseydi Ağca'yı affettiği için
kendiniaffedemeyebilirdi..." Nükhet Ipekçi Izet'in ay-
nı söyleşideki son cümleleri şunlar: "Ağca'yla birtik-
te affetmediğim ise çok kişi var: Tahrikçiler, sahte
diplomacılar, yardımcılar, hesaplara para yatıranlar,
sahte pasaportçular, asken giysileri çalanlar, sorgu-
layanlar, dosyalan eksikbırakanlar, takipetmeyenbr...
Ve kim bilir daha ne çok kişi. Şimdiye dek hiç duy-
madığımız birtakım gizli adlar olduğuna eminim. Hiç-
birini affetmiyorum..."
•••
Ülkemiz, çok uzun zamandır, "söz"ün değer taşı-
madığı, kavramlann yıpratıldığı, insanca değerierin
kirletilip yozlaştırıldığı bir süreci yaşıyor. Bunun daha
ne kadar sürebıleceği bıraz da bizlere bağlı... Kötülü-
ğün, yalanın, acımasızlığın. zorbalığın karşısında ge-
rilemeden, dirençle durabilmek, "nefret ve kin birik-
tirmeksizin" bağışlamamayı başarabilmek, sarsılmaz
bir irade gücü, büyük bir ahlak sağlamlığı gerektiri-
yor... Bu sureçte, sadece en çok acı çekenlerin, en
sevgili yakınlannı yitirenlerin değil, hepimizin, insan ol-
manın değerliliğine inancını koruyarak yaşamını sür-
dürmek isteyen herkesin insanlığı sınanıyor...
Ankara'da AB trafiği
'Türkiye'nin sorunu
din değil, demokrasf
ANKARA (Cumhumet
Bürosu) - Avrupa Birligı
(AB) Konseyi'nin Apeldo-
orn'da yaptığı toplantının
ardından yoğunlaşan Türki-
ye-AB ılişkileri. Ankara'yı
ziyaret eden AP liberal ve
sosyalıst grup parlamente-
lerince ele alındı. Dışişleri
Bakanlığı yetkilileri. siyasi
parti temsilcileri ve sivil
toplum örgütlerinin temsil-
cileri ile bir araya gelen
Green. Genelkurmay 2.
Başkanı Orgeneral Çevik
Bir ile de görüştü. Görüş-
mede demokrası, insan hak-
lan ihlalleri, Kürt sorunu ve
Kıbns konulannın ele alın-
dığı bildirildi.
AP Liberal Grup Başka-
nı Gijs De Vries ve grup
üyesi Alexander Beels. dün
sabah CHP Genel Başkanı
Deniz Baykal ve RP'li Dev-
let Bakanı Abdullah Gül ile
bir araya geldikten sonra ts-
tanbul'a geçtiler. Gül, Tür-
kiye'nin gümrük birliği ile
yetinmeye razı olmadığını,
AB'nin avantajlanndan ya-
rarlanmak istediklerini be-
lirtirken, De Vries de, Tür-
kiye'nin bölgesi için kilit
konumda olduğunu vurgu-
ladı. De Vries, Türkiye'nin
coğrafik konumu itibanyla
da AB'nin çıkarlan için çok
önemli olduğunu kaydetti.
Sosyalist Grup parla-
menterleri dün sabah Dışiş-
leri Bakanlığı Müsteşan
Büyük-elçi Onur Oyraen,
Gül, Baykal ile de öğle ye-
meğinde bir araya geldiler.
Grup Başkanı Green, Tür-
kiye'nin AB'ye üyeliğinin
önündeki sorunun "din ol-
madıgıra'' belirterek sorun-
lan "demokrasi, insan hak-
lan, Kürtsorunu ve Kıbns"
olarak sıraladı.