Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
20 MART 1997 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Sağlar, siyasi baskılar nedeniyle raporun oybirliğiyle çıkmasının mümkün olmadığını söyledi
Komisyona muhalefet şerhi
Sorusturma ANAP iktidarı dönemine kaydı
Susurluk yolu
Yılmaz'a saptıAYŞE SAYIN
ANKARA -Rapor yazımı aşamasına ge-
len ve ANAP'lı üyelerin toplantılara katıl-
mayarak protesto ettiği TBMM Susurluk
Araştırma Komisyonu'nun, devlet içinde-
ki yasadışı örgütlenmelerle ilgilı suçlama-
lann büyûk bölümünü ANAP iktidarlan
dönemine dayandırmaya hazırlandığı öğ-
renüdi. Dev let içindeki çete örgütlenmele-
rinin 12 Eylül öncesine dayandığı ve
ANAP iktidarlan dönemınde geliştiği sa-
vıyla hareket eden komisyonun, başta
ANAP Genel Başkanı Mesut Yümaz ol-
mak üzere, TurgutOzalhükümetleri döne-
minde görev yapan bazı bakanlar hakkın-
da Meclis soruşturması açılması istemin-
de bulunma eğiliminde olduğu bıldirildi.
Komisyonun sorusturma açılmasını ısteye-
cef i ısımler arasında eski Içişleri Bakanı
DYP'li Mehmet Ağar ile Özal döneminde
devlet bakanlığı yapan Ahmet Karaev-
B'nin de bulunabileceği kaydedildi. Dev-
let içindekj yasadrşı örgütlenmelerle iigı-
11 iddialar konusunda 60'a yakın kişinm
bilgisine başvuran TBMM Susurluk Araş-
tırma Komısyonu'nda, raporun çatısı oluş-
turulmaya başlandı. Komisyonun özellik-
le DYP ve RP'li üyelerinin Susurluk'taki
trafik kazasıyla gündeme gelen "devlet-si-
yasetçi-ınafya'' ilişkileri konusundaki ör-
gütlenmelenn başlangıcını 1979 sonu ve
12 Eylül sonrasında Türgut ÖzaJ dönemi-
ne dayandırma eğiliminde olduğu öğrenil-
di. DYP Genel Başkanı ve Başbakan Yar-
dımcısı Tansu Çiller'i komisyona çağır-
maktan vazgeçen REFAHYOL ortaklan-
nın. Çiller ailesıni hedef alan iddialara ra-
porda yer vermemeyi planladıklan belir-
tildi. ANAP, DSP ve CHP'li üyelerin ıse
bazı istihbarat kaynaklı kişiler ve polıtika-
cılann yasadışı örgütlenmelere kanşmak-
la suçladıklan Çillerçıftiyle ilgili iddiala-
ra muhalefet şerhlerinde yer vermelen
bekleniyor.
RP, DYP, DSP ve CHP'li üyeierin katı-
lımıyla çahşmalannı sürdüren komisyon,
raporunda. 28 olayla ilgili iddia, belge ve
biîgileri tek tek başlıklar halinde sıralaya-
cak. Raporda, iddialann odağında yer alan
1 OO'e yakın isme yer verilecek. Alınan biJ-
giye göre üyelerin üzerinde genel olarak
uzlaşmaya vardığı veraporagirmesi karar-
laştırılan öneri ve saptamalar özetle şöyle:
Devktteki yasadışı örgütienrrjeter: Dev-
let içindeki yasadışı örgütlenmelerin te-
meli 1979 ve sonrasına dayanıyor. 1980
sonrasında da bu örgütlenmeler genişle-
miştir. 1980 sonrası işbaşma gelen Turgut
Özal'ın, Isviçre'de kara para aklayıcılan-
nın katıldığı bir toplantıya bazı bakanlan-
nı gönderdıği ve Türk ekonomisinin yara-
nna olacaksa kara paranın Türkiye'ye gi-
rişine olanak sağlanacagını söylediğı yö-
nünde güçlü duyumlar var.
Emniyetteid çetedler: Emniyet teşkilatı
içinde uyuşturucu kaçakçılığma, yasadışı
çete örgütlenmelerine kanşmış kişiler var.
Sistem içindeki aksaklıkJann mevcut ya-
pıyla çözülmesi zor görünüyor. Bu duru-
mun düzeltılmesi için emnıyetin üstünde
ABD'deki FBI benzen üst bir denetleyici
birim kurulmalı.
Emnryetteki çaüşma: İstihbarat birim-
leri arasında çatışma var, Bunun temelin-
de rant yeme ve güç kavgası yatıyor. Işin
boyutu o kadar büyürnüştür ki istihbarat bi-
rimleri birbırleri hakkında istihbarat top-
iar hale gelmiştir. Mehmet Ağar-Mehmet
Eymür ekipleşmesi, Tank Ümit, Cem Er-
sever olaylan bunlann bırer ömeğidir.
Bucak'a terör rantı iması: Doğu ve Gü-
neydoğu'da terör sektörü oluşmuştur. Böl-
gede uyuşturucu, silah kaçakçılıgı yaparak
terör rantı yıyen ınsanlar var. Sedat Edip
Bucak etrafinda dönen iddialar da bu du-
ruma örnektır.
jtTEM fîilen var: Hukuld olmasa ve res-
mi olarak açıklanmasa da gayriresmi ola-
rak faaliyet gösteren JfTEM vardır. Ancak
jandarmanın istihbarat içindeki yeri belir-
sizdir.
Kültür Bakanlığı
Zoraki
emekliliğe
protesto
ANKARA (Cutnburiyet
Bürosu) - Kültür Bakanlı-
ğı'ndan emeklı olmaya zorla-
nan bazı çalışanlar, bakanlı-
ğın emekliler için düzenledi-
ği töreni protesto ettiler.
Görev yerlennin değiştiri-
leceği baskısıyla. istemedik-
leri halde Kültür Bakanlı-
ğı'ndan emekli olmaya zor-
landıklannı bildiren çalışan-
lar, dün düzenlenen töreni,
"Önce emekli olmaya zorlu-
yoriar, sonra da alay eder gi-
bi tören düzenliyorlarr
dıye-
rek protesto ettı. Emekli Şu-
be Müdürü Fulya Yücesoy,
törene katılmayacağını bil-
dirmek amacıyla Personel
Daire Başkanlığı'na gönder-
diği yazıda, REFAHYOL hü-
kümetinin işbaşı yapmasının
ardından 2 ay içinde 3 kez ba-
kanlığın değişik birimlennde
görevlendirildiğini belirtti.
Yücesoy, şöyle dedi:
"Telif Haklan ve Sinema
Genel Müdürlüğü'ndegörev-
lendirildiğini zaman karanti-
naya ahnmış gibi boş bir oda-
da, masa bile olmaksıan. ça-
lışönlmadan oturmak zorun-
da bırakıldım. O sırada gö-
rev dt olan genel müdür tara-
findan şahsımavasalolmayan
bir şekilde görevtendirme ya-
ptldrysa da, bir süre sonra adı
geçen genel müdür beni yanı-
na çağırarak' Ben seninle ça-
lışamam, kendi adamlanm
var, onlarla çalışıp burayı is-
tediğim şekle getireceğim'
diyerek "Hizmetıne ihtıyaç
yoktur' diye bir yazryla beni
gönderüi. Açıkça ve alenen
emekli olmaya zorlanmış bir
emekJinizim."
Törende, adlannı bildir-
dikleri halde bazı emeklile-
rin çağnlmaması da tepkile-
re neden oldu. Adlan okun-
madjğı için Kültür Bakanı İs-
mailkahramandan teşekkür
belgesi ve altın rozetlenni
alamayan emekliler, törenin
ardından görevlilerin yanına
giderek belgelerini aldılar.
Törende konuşan Kahra-
man, memur ücretlerinde son
8 ayda gerçekJeşen artışın ye-
terlı olmadığını belırterek
eşel-mobil sistemine geçe-
ceklerini bildirdi.
• Fikri Sağlar, elde ettiği bilgiler doğrultusunda, uyuşturucu
trafığinin yüzde 80'inin Türkiye üzerinden geçtiğini, geçen yıl
yakalanan 15 ton uyuşturucunun, transfer edilen asıl miktann yüzde
10-15'i kadar olduğunu söyledi.
CEM ULUTAŞ
Susurluk skandalıy la ilgili
TBMM'de oluşturulan araş-
tırma komisyonunun CHP'li
üyesı Fikri SağUr, 3 nisanda
tamamlanması beklenen ra-
porun oybirliği ile çıkması-
nın mümkün olmadığını bil-
dirdi. Sağlar, muhalefet mil-
letvekillerinin gerekçeli mu-
halefet şerhinin, alternatifra-
por olarak değerlendirilebi-
leceğini söyledi. Raporun so-
nucu ne olursa olsun kamu-
oyunun vicdanında bir yargı
oluştuğunu ifade eden Sağ-
lar, devlette yuvalanan çete-
nin kendi içinde kavgaya baş-
ladığı için bu ölçüde deşifre
lar. Yani hiçbir şey hazırian-
mamatadırdiye iddiada bulu-
nan iktidar partisi milletve-
kilkri var. Bu durumda rapo-
run oybirtiğjyle çıkması söz
konusu olamaz" dedi.
Tansu Çiller ve Özer Çiller
ile birlikte 12 kişinin çağnl-
ması doğrultusunda 5 martta
alınan karann, hiçbir gerek-
çe ortaya koyulmadan 11
martta değiştirilerek, söz ko-
nusu kişilerin dinlenilmesin-
den vazge-
çılmesini
eleştiren
Fikri
Sağlar,
«Bu du-
rum,oia-
gi ve belgelerin komisyona
gelmediğini anımsatan Sağ-
lar, sadece bir iki olayın bir-
bırine bağlanması halinde bi-
le, "isûnlerhle birlikte bir çe-
te oiuşumunun ortada oJdu-
ğunu" söyledi.
Özellikle dört kişinin ver-
diği bilgi ve belgelerin çete
oluşumuna dayanak olduğu-
nu vurgulayan Sağlar. bu ki-
şilerin Mehmet Eymür, Ha-
nefı Avcı, Hüseyin Oğıız ve
Hasan CelaJ Güzel olduğunu
belirtti. Tansu Çiller, Meb-
met Ağar ve Sedat Bu-
cak'ın eldeki verilere göre
oluşan tablodaki konumla-
n için Sağlar, şunlan söy-
ledi: "Birbirinden ayıramı-
yoruz. Bir iüşki olarak yo-
rumlayabilirsiniz. Fakat
sadece
orada
• Özellikle dört kişinin verdiği bilgi ve belgelerin çete oluşumuna
dayanak olduğunu vurgulayan Sağlar, bu kişilerin Mehmet Eymür,
Hanefi Avcı, Hüseyin Oğuz ve Hasan Celal Güzel olduğunu belirtti.
olduğunu belirtti. Fikri Sağ-
lar, istenilen 12 kişinin dinle-
nilmemesi ve siyasi baskılar
yüzünden aceleye getirilme-
si nedeniyle rapora muhale-
fet şerhi koyacaklannı belirt-
ti. Bazı milletvekillerinin de
anayasanın 138. maddesi
uyannca "görülmekte olan
bir dava hakkında yasama
Medisi'nde soru $orulamaya-
cağjnı, görüşme yapılamaya-
cağmı" belirttıklerini söyle-
yen Fikri Sağlar, "'Dolayısıy-
la bu yasa dikkate aiınarak
rapor haznianmabdır diyor-
yın siyasi ayağının araşünl-
mamasuıa neden olacakör.
Dolayısıyla siyasi noktasını
görmeden, TBMM'nin ver-
diği görevi tam olarak yerine
getirmemiz mümkün değil-
dir. Bunun için muhalefet
partileri olarak muhalefet
şerhi koyacağız" diye konuş-
tu.
'Çetenin isimkri
ortada'
Özellikle MİT kaynaklı
belgeler ile JfTEM'i araştı-
nrkenjandarma kaynaklı bil-
kalnuyor.
Bu iş 1993'te mi ba^ıyor?
Bunu Gladio'ya kadar bağla-
yabilirsiniz. NATO üyesi ül-
kelerin gjzli servislerinin, bi-
zim gizli servislerİFnizi Sovyet
Rusya 'va karşı y önkndirme-
siyle kurulan hukuk dışı yapt-
ya kadar götürebiUrsiniz.
Bağlanülan, 12 Eylül öncesi-
ne ve 12 Eyhîl'e kadar getire-
bilirsiniz."
Sağlar, elde ettiği bilgiler
doğrultusunda, uyuşturucu
trafiğinin yüzde 80'inin Tür-
kiye üzerinde geçtiğini. ge-
çen yıl yakalanan 15 ton
uyuşturucunun, transfer edi-
len asıl miktann yüzde 10-
15'i kadar olduğunu belirte-
rek. şöyie devam etti:
"Nereden bakarsamz ba-
kuj bu rakamlann 50 milyar
dolara ulaşüğı söyleniyor. Bu
büyük miktarda para Türki-
ye coğrafv ası üzerinde dolaşj-
yor. Çok iyi organize edflerek
giriş çıkışın yönlendirüdiği
açık. Resmi verilere göre, bu
kadar enflasyon var. Işsizlik
oranı son derece artrrus, ama
Türldye'de bir sosyal patia-
ma ounuyor. Bu, kara para-
nın Türldye üzerinde dolaş-
masından kaynakbuuyor.''
Bazı çevreîerin " & M fâo"
biçiminde nitelendirmeleri-
ne, birilerinin de "Acaba bu-
nun ucu bizededokunur mu"
kaygılanyla kapatmaya çalış-
malanrun birçok yorumu da
doğal olarak beraberinde ge-
tireceğini kaydeden Sağlar,
" Komisyonun görev süresi
içinde ortaya çıkan bdgeier,
bilgiler ve olaylar sayesinde,
biz istediğimiz kadar farkb
farklı şeylersöyleyelim, kisUe-
rin vkdanlanndada bazı yar-
gılar oluşmuştur" dedi.
Suçlulann kamuoyu tara-
fından da görüldüğünü, ha-
zırlanan raporun mutlaka bir
şeye işaret edeceğini ifadee-
den Sağlar, sözlerini şöyle ta-
mamladı: "Türkij'eVie geniş
çaplı bir çete oldugu, devietin
içinde devietin gücünü, devie-
tin varhğmı resmi olarak kul-
lanan resmi görevlilerin, bu
görevierini devlet adına degi,
kendi çıkarian adına kullan-
dıklan ve kontrol edüemeyen
bir konumda olduklan açıkça
görülüvor. Yapısal bozukiuk
ortada, bunlann icraaü da or-
tada. Faili meçhul cinayederin
nedenlerini de görebiliyorsu-
nuz. Türldye'de, Güneydo-
ğu'da yıllardu- süren kanh sa-
vaşta,büyük çapta kan akügı-
m biliyorsunuz. Kontrol edile-
meyen bu >ap*nın giderek de-
şifre olma-sınm nedeni, kendi
içinde de kavga etmeye başU-
mış olmasryia ilgUkÜR''
Yine
boğa
kaybetti
tspanya'nın iinlü
boğa güreşçilerindefl
Mcente Barrera,
Valencia arenasuida
boğanın karştsında
beceriJerüıi
sergilerken ne
olduğunu
anlayamadan
kendini birden
boğanın ayaklannın
dibinde buldu.
Barrera, boğanın
boynuzlanna
geçmekten son anda
kurruldu. Güreşin
sonunda ise boğa
bilinen kaderinden
kurtuJamadı ve
öldürüldü.
(Fotoğraf:
REUTERS)
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
Laiklik ve Demokrasi
Bilmiyorum, "Bu konu artık kabak tadı verdi" di-
yor musunuz? Ancak Türkiye öyle bir ortama girdi
ki; sıkılsak da, bunalsak da, aynı konulan yinelemek
ve mümkün olduğunca topluma yansrtmak duru-
mundayız. Zira her kalemi eline alan, farklı birtakım
kavramlar ortaya atıyor. Toplumumuzun kafası kar-
makanşık.
Mehmet Şevket Eygi çok ilginç bir insandır. Bun-
dan yirmi-yirmi beş yıl önce, büyük camilerde "top-
lu" sabah namazlan düzenlerdi. Hatta "Kanlı Pazar"
diye isimlendirilen ve 6. filoyu protesto eden öğren-
cilere karşı Taksim'de düzenlenen saldınyı gerçek-
leştiren kftleyi onun yönlendirdiği de söylenirdi.
Daha sonra pek sesini duyurmaz oldu. Şimdi Do-
ğan Grubu'nun çıkardığı "Muhafazakâr" birgazete-
de "Pusula" başlıklı bir köşede yazıyor. "Pusulası
Mehmet Şevket Eygi olanın vay haline..." Aynı gru-
bun çıkardığı gazeteler arasında Hürrfyet ve Milliyet
de var. İlginç bir dünyada yaşıyoruz..
Geçen yıl Mehmet Şevket'le bir panelde tartış-
mıştık. Türkiye'nin önünde iki kurtuluş yolu vardı"
diyordu. "Bunlardan biri komünizm, öbürü Islami-
yetti. Komünizm öldü. Şimdi tekyol kaldı. Eğersiz
ılımlı Islamiyeti kabul etmezseniz, radikal Islam ge-
lir. Iran'da Şah bu hatayıyaptı. Sizyapmayın." Ha-
kettiği yanıtı vermiştim elbette. Hatta sanıyorum bu
panelden bir yazırrrda da söz etmiştim.
Geçen hafta Sayın Eygi, bizim gazetede yayımla-
nan bir başmakaieyle ilgili olarak bir yazı kaleme al-
mış ve "Laik olmayan bir demokrasi yoktur" rfade-
sine karşılık, "Laiklik olmadan demokrasi de olmaz
iddiası kesinlikle gerçek dışıdır" diyor.
Yazısının bir başka yerinde, "Laiklik keiime ve kav-
ramı konusunda ne çokyanl/ş şeylersöyleniyor" di-
yen Eygi, (kendince), laikliğin "ne olmadığını" söy-
lüyor ama, laikliği "tanımlamaktan" da ısrarla kaçı-
nıyor.
LaikJiğin felsefi ve hukuki bir "değer" olmadığını
ve "birhakve vazife" de olmadığını iddıa ederek, "A/e
'Evrensel Insan Haklan Beyannamesi'ncte, ne de
'Avrupa Insan Haklan Sözleşmesi'nde, ne 'Paris
Charte'/nda, ne 'Helsinki Senetleri'nde laikiikten
bahsediliyor" diyor.
Sayın Eygi, açıkça yazmıyor ama, anlaşılan laik-
iikten sadece "En geniş manasıyla din ve vicdan öz-
gürlüğü'nü anlıyor.
Oysaki din ve vicdan özgüriüğü ayn şey, laiklik ay-
n şey. Osmanlı Imparatorluğu Islamiyetin farklı mez-
heplerinin dışında, din ve vicdan özgürtüğünü \/eren
bir devletti. Ama hiçbir biçimde laik değildi. Padişah
aynı zamanda Hz. Peygamberin halefi durumunda
idi.
Evrensel bildirilerde laikliğin olmadığını ileri sürmek
de mümkün değildir. Zira tüm evrensel bildiriler,
"Halk egemenliğinden" söz ederler ki; "Tannsal kö-
kenli iktidara karşı halk egemenliği ilkesine dayanan
iktidar" laik iktidardan başka bir şey değildir.
Laiklik, "Tannsal kökenli iktidariara karşı, halkege-
menliğine dayanan iktidar taleplennin" gerçekleş-
mesinden başka bir şey değildir. Yani iktidann "dün-
yevileşmesidir". Ve tüm evrensel bildirilerin her sa-
tın, laiklik talebidir.
Günümüz anlamında demokrasiyi ortaya çıkaran
süreç, aynı zamanda laikliği de ortaya çıkaımıştır. Ve
zaten bu nedenden ötürü laiklik ve demokrasiyi bir-
birinden soyutlamak mümkün değildir. Her laik dü-
zen demokrasi değildir, ama her demokrasi laik ol-
mak zorundadır.
Sayın Eygi bu görüşe karşı. "Ingiltere demokrasi-
nin beşiği değil midir" diye soruyor. "Orada laiklik
yoktur. Hükümdar aynı zamanda Anglikan kilisesi-
nin başıdır. Avrupa demokrasileri içinde laik olan bir
tek Fransa'dır. Diğer demokrat devletler laik değil-
dir."
Benim anlayabildiğim kadanyla, Mehmet Şevket
Eygi laikliği, "Din ve vicdan hürriyeti" olarak algılı-
yor. Ve bu anlayışa göre Fransa hariç Avrupa demok-
rasilerinin hiçbirinde din ve vicdan özgürlüğü yok...
Böyle şey olur mu hiç? Avrupa demokrasilerinin
tümü laiktir. Zaten laik olmasalar demokrat da ola-
mazlar. Laik olmayan devletler Iran gibi devletlerdir,
Suudi Arabistan gibi devletlerdir.
Zaten bu konularda Sayın Eygi'nin kafası çok ka-
nşık. Türkiye'nin de laik olmadığını ileri sürüyor. "Biz-
deki rejimin, adı laiktir sadece" diyor. "Aslında bu
bir 'devlet dini' sistemidir."
Burada Diyanet Işleri'ni, on binlerce devlet memu-
ru din görevlisini ve din eğitimi veren kurumlan ka-
nrt olarak getiriyor. Bu konuda kendilerine bir "argü-
man'ûa ben vereyim. 3 Mart 1924'ten berı "Hilafet
Makamı" da Türkiye Büyük Mıllet Meclisi'nde top-
lanmış bulunmaktadır. Yani bızim "Pariamentomuz",
Islam Halifesi'nin güç ve yetkilerine de sahiptir.
Ama tüm bunlar Atatürk Cumhuriyeti'nin laik ol-
madığını göstermez. Çünkü Türkiye'yi yönetenler, bu
"yönetme yetkisini" Tann'dan değil, Türk halkından
alıriar ve Tann adına" değil, "halk adına" kullanır-
lar.
Ve bu nedenden ötürü Türkiye laiktir. Ve laik
kalacaktır...
Ankara RP II Gençlik Komisyonu'nun düzenlediği şehitleri anma gecesinde Hasan Hüseyin Ceylan, Atatürk'ü unuttu
4
Çanakkale Gecesi'nde cihat çağrısıANKARA (UBA) - Ankara RP tl Gençlik
Komisyonu'nun "Çanakkale Şehitleri"ni an-
mak için düzenlediği gece "Karaçarşafhkadm-
lan keleşh' cihat ve kıyama" çağıran gösterilere
sahne oldu.
RP Ankara II Gençlik Komisyonu, Çanakka-
le Savaşı'nın yıldönümü nedeniyle RP'li AJtın-
dağ Belediyesi'ne ait Zambak Kültür Merke-
zi'nde bir gece düzenledi. RP Ankara milletve-
killerinden Hasan Hüseyin Ceylan ve Ersönmez
Yarbay ile Ankara ll Başkanı Zeld Çelik'in de
katıldıgı gece, "çeriat" çağnştıran gösterilere
sahne oldu. Gece boyunca Çanakkale Sava-
şı'nın kazanılması ve düşman güçlerinin püs-
kürtülmesinde büyük bir askeri başan sağlayan
AnafartalarGrubu Komutanı MustafaKemal'in
adı bir kez bile anılmadı.
Milli Gazete'de geceye davet ilanı da veren
ArJcara Milletvekili Hasan Hüseyin Ceylan, bu-
rada yaptığı konuşmada. başörtüsü düşmanlığı
yapanlan, "Vunan, Anzak ve İngiliz kafası" ta-
şımakla suçladı. Ceylan, Çanakkale Savaşı'nı
kazananlann türbanlı ve sanklı otduklannı sa-
vundu ve "Çanakkale Savaşf nda şehit düşen
yaklaşık400 bin kişinin, 200 bini medrese öğren-
cisidir. Birçoğu, Bediüzzaman'ın öğrencisidir.
Bugün Çanakkale"de savaşan medreseli şehitle-
rin yerini ünam-hatipli öğrenciler aldı. Bugün
kapauisın deniyor. Ancak buna kimsenin gücü
yetmeyecektir" dedi.
Jöntürkler ile Ittihat ve Terakkicileri "vatan
haini" olarak suçlayan Ceylan, Çanakkale Sa-
vaşı'nı, Cevat, Vehip, Mühip paşalann kazan-
dığını anlattı. Çelik de konuşmasında, Çanak-
kale Savaşı'nı anlatırken. "Ben sağ dönmesey-
dinı. uğrunda öldüğüm Kuran'ı, canundan çok
sevdiğim İslamı öğrctirdim ve fakat şimdi ma-
bet yüzü görmeyen bu şehit evlatlan şimdi Id-
me emanet" dedi.
Sincan'daki skandal "Kudüs Gecesi"nde de
boy gösteren "Yeşil RBp"un tanınmış müzik gru-
bu tpek Yolu da, konuşmalardan sonra sahne al-
dı. Adil Düzen'i ve Hoca'yı iktidar yapmaya ant
içtikleri şarkılanyla tanınan Ipek \blu grubu, bir
şartayla ilginç mesajlar verdi.
RP'li milletvekili ve gençlerin büyük bircoş-
kuyla dinledikleri, siyah başörtülü kadınlann
elleriyle RP selamı yaptığı gecede seslendirilen
bu şarkınm sözleri şöyle:
"Bir etinde keieş var / Bir elinde mermisi var
/SuüanmışyavTusunu / Cihat eder hacılar. / Ka-
ra kara çarşaflar / Havalandı > umruklar / Alla-
hu ekber devip / Kıyam eöniş bacılar. /Öldür-
mekle bitmeyiz / Kâfire yenUmeyiz / Coşkun se-
Bz durmayu / Diyor bütün bacılar. / Kara kara
çarşaflar / Havalandı vunıruklar /Allahu ekber
deyip/ Kıyam etmiş bacılar."
Şeriat sigortası'na onay Resmi Gazete'de
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
-REFAHYOL hükümetinin imzala-
dığı "Islam ülkeleri arası yaünm ve
ihracatkredi sigortası kurumu anlaş-
ması" Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel'in koyduğu çekinceyle yü-
rürlüğe gırdi. Türkiye, anlaşmanın
bazı hükümlerinde yer alan "tslami
ilkeler ve ideallertemcline dayalı ola-
rak— bu anlaşmavı imzaiayan ülke-
lerin topraklanndaki yatınmiara,
şer'i hükümiere uygun olarak» ku-
rumun şer'i hükümiere göre faaliyet
göstermesiıu engelleyecek hiçbir de-
ğişiklik v-apılamaz" ibarelerine çe-
kincekoydu. 1992 yılındaCidde'de
imzalanan anlaşmanın Bakanlar Ku-
rulu tarafından onaylandıgına iliş-
kin kararname Resmi Gazete'nin
dürüai sayısında yayımlanarak yü-
rürlüğe girdı. Anlaşmaya göre. mer-
kezi Cidde'de bulunan fsiam Kal-
kınma Bankasf nm bir yan kurulu-
şu olarak "Yaünm ve İhracat Kredi
Sigortası Kurumu'' oluşturuldu.
Amacı üye ülkeler arasındaki ticari
işlemlerin alanını ve yatınmlann
hacmini genişletmek olarak açıkla-
nan kurumun, kayıtlı sermayesi 100
milyon Islam Dinan olarak saptan-
dı.
Her üye ülkenin en az 250 hisse ile
kuruma katıİması öngörüldü. Anlaş-
ma uyannca, bir üye ülkeden diğe-
rine ihraç edilen mallara ilişkin bü-
tün ihracat kredileri, sigorta kapsa-
mına alınırken, krediye konu malla-
nn, ihraç edildiği ülkeye "makul"
bir katma değer kazandırması, bir
ya da birden fazla üye ülkede tama-
men ya da kısmen üretilmiş, monta-
jı yapılmış ya da yeniden işlenmiş
olması gerektiği kaydedildi. Direk-
törler kurulunca tersine bir karar
alınmadıkça sigortaya konu olacak
kredilerin vadesinin 5 yılı geçme-
mesi öngörüldü. Kurumun, ihracat
kredilerini, alıcmın fesih ya da ifla-
sı; alıcmın sözleşmeye aykırı dav-
ranması; mallann teslimini reddet-
mesi; ihmal etmesi; alıcmın fiyatı
ödemeyi reddetmesi ya da ihmal et-
mesi gibiriskJerdenkaynaklanan ka-
yıplara karşı sigorta işlemi yapması
da öngörüldü.
Sigorta kurumunun, üye ülkeler-
de çalışmalannı genişletmek için
ulusal özel ve kamu sigorta ve reasü-
rans kurumlanyla düzenleme yapa-
bileceği belirtildi.