02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 MART1997 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 UYCARLIKLARIN IZINDE OKTAY EKİNCİ Tarih ve doğadan ödün veren yeni ilke kararlan hukuka aykırı bulundu Korumada 'karşıdevrim' durdıırulduTarihsel ve doğal mirasımızın korun- masinda "geri adıırT olarak kabul edilen 1996 yılı nisan ayına ait "ilke kararlan" artık yürürlükte değiller. Kültiir ve Tabi- at Variıklannı Koruma Yöksek Kunı- lu'nca 1995 yılı ve öncesinde belirlenmiş hemen tüm olumlu ılkeleri "bir toplano- da" iptal ederek yerlerine yenılerini geti- renl9Nisan 19% tarihli Yüksek Kurul ka- rarlan hakkında Danıştay "yürütmeyidur- durma" karan verdı. Mimarlar Odas ve tzmirÇevre Avukat- lan tarafından ayn ayn açılan davalar so- nucunda "koruma hukukuna aykın" ol- duklan saptanan bu yeni ilke kararlan ara- ında; "SIT alanlannın daralülmasınT özendiren, tarihi yapılann sağlam olup ol- madıklannabakılmaksızın "restorasyon" adı altında "tümüvfc yıkılmalanna** ola- nak sağlayan; eskiden varlığı bilinen yok olmuş yapılann mimari ve Fıziksel özel- likleri yeterince belgelenmeden "hayafi" olarak yeniden inşa edilmelerine izin ve- ren ve MimarlarOdası'nındakorumapro- jelenni "önceden denetiemesi" kuralını ortadan kaldıran kararlar da bulunuyor. Danıştay 6. Dairesi'nin, "uygulanma- lan halinde giderümesi güç zarariar vere- ceğT gerekçesiyle 19.12.1996 tarihinden itibaren durdurduğu tüm kararlar. ANAYOL hükümeti döneminde iiyeleri yeniden be- lirienen Yüksek Kunıl'un "ilk toplann- snKbT almmıştı veyaklaşık "lOaydır" yü- rürlükte bulunuyordu... 1992-1995 dönemi kazanımlan Koruma hukukumuzda, ılgili yasa ve yönetmeliklerin yanı sıra Koruma Yüksek Kurulu'nca alınan "üke karariannuT da çok önemlî ve etkin bir işlevi var. Bir an- lamda "yasa gücünde" sayılabilecek bu kararlar, Türkiye'nin çeşitli illerinde gö- rev yapan Bölge Koruma Kurullan'nın genel olarak izlemelennde yarar görülen ilke ve yöntemleri belirlryor. Böylece ta- rihsel ve doğal mirasımızın korunmasın- da "iılusal ölçekte bir eşgüdüm" sağlan- ması da amaclanıyor. 1992-1995 döneminde ve özellikle Prof. Dr. Emre Kongar'ın Kültiir Bakanlığı Müsteşan olarak Koruma Yüksek Kuru- lu'na da başkanlık yaptığı çahşmalar içeri- A ^TİNAYOL dönemiyle birlikte Koruma Yüksek Kurulu'nda alınmaya başlanan ve REFAHYOL döneminde de devam edilen hemen tüm ilke kararlan, Mimarlar Odası'nın ve çevrecilerin Danıştay'da açtıklan davalar sonucunda 'koruma hukukuna aykın' bulunarak durdunıldu. JL üksek yargıya takılan yeni ilke kararlan arasında, 'SlT alanlannın daraltılmasını' amaçlayan; tarihi yapılann restorasyon adı altında 'yıkılmalanna' yeşil ışık yakan; ve Mimarlar Odası'nın proje denetimini engelleyen kararlar da bulunuyor... sinde, ülkenin tarih ve doğa zenginlığı ûzerindeki "imar yağması" baskısına kar- şı Bölge Koruma Kurullannın "ödün ver- meden karar ûretmelerine" dayanak oluş- turacak bir dizi ilke karan yûrûrlüğe so- kulmuştu. Özellikle SlT kararlannda "daha cesa- reffi" davrarulmasını sağlayan; tarihsel bi- nalann "koruma derecderini düşürerek yıkrnı izni verilmea" uygulamasına engel olan: aynı binalann onanm adı altında yi- kılarak bozulmalannı durduran: tarihi kent- lerdeki imar izinlerinde toprak altmdaki ar- keolojik değerlerin de korunmasına özel bir önem veren ve yıllardır koruma sava- şımı içinde etkin yer alan Mimarlar Oda- Külrür varüklannın yanındaki koruma alanlannda da bu yapılara uyumlu bir imar denetimi ilkesi getirilmediği /aman, bitişik parseDerde yükseJen apartmanlar nedeniylc "tarih" kavramı giderek "rant engetT kavramına dönüşüyor ve mimari miras gözden çıkanlarak yıkıma terk ediliyor- sı'nın da kurullara onay ıçin sunulan mi- mari projelen önceden denetlemesine ola- nak sağlayan bu kararlar, eskiden ben sü- regelen birçok duyarsız uygulamayı "ra- dikal" denılebılecek ilkelerle durdurdu- ğu için "koruma ilkelerindedevrim- ola- rak da nıtelendirilmışti... Nıtekim, Yüksek Kunıl'un bu duyarlı tutumuyla birlikte de Bölge Koruma Ku- rullan "yeni SİT kararlan" almış, öme- ğin yine 1995 yılmda Izmir - Çeşme, ls- tanbul'da Tarihi Yanmada, Beykoz. San- yer ve Edirne, Bursa, Antalya, Adatıa. Trabzon gibi yorelerde de StT ilanlanyla birlikte "bölgesel koruma" anlayışı yay- gmlaşmaya başlamıştı. Kültür varlığı bi- nalar da artık eskisi gibi yıkılmıyor, "ye- ri değiştirümiyor" ve restorasyon uygula- malanndan belediyenin yanı sıra "proje mü- ellifı mimar n da sorumluluk yükleniyor- du... Bir günde 'operasyon' Işte böylesine ileri düzeyde çağdaş bir koruma anlayışmı Türkiye genelinde ya- şama geçirmek üzere de\ reye giren ilke ka- rarlan, yine Türkiye genelindeki "yağma- ya ödün veren siyasi kültürle" çeliştiğin- den, 1996 yılı başlanndaki "iktidardeği- şikligine" takıldı. ANAYOL hükümeti gö- reve başlar başlamaz, bir yandan bu ilke kararlannı savunan ve kendi bölgelerinde İlke karatiannda son durum Mimarlar Odası Istanbul Büyükşehir Şubesi ve Oda Ge- nel Merkezi'nin yanı sıra Iz- mir Çevre Avukatlan'nca da ayn ayn açılan davalar üzeri- ne Danıştay 6. Dairesi'nin 19.12.1996 tarihinde aldığı 3312.3313ve3316sayıh ka- rarlan sonucunda "Yürütül- mesi durdurulan" 19 4.19% tanhli ilke karan ile buna bağ- lı olarak yeniden geçerlik ka- zanan daha önceki ilke karar- lanndan bazılan özetle şöy- le: Durdurulan ilke kararlan (Yüksek Kurulun 19.4.1996 tarih ve 38 nolu toplanhsmda alınmışlardır.) * 415 no'lu karar: 1995 ve öncesinde alınmış tüm il- ke kararlannın iptal edildiği ge- nel karar. (Kentsel- Arkeolo- jik StT kavTamı da kaldınl- mıştı...) V 416 no'lu karar: Arke- olojik SlT'lerde yapı izni ve- rilmeden önce "bilimsel son- daj kaztsT yapmak yerine, sa- dece "denetimli temel kaası" yetinilerek toprak altı değer- lerin tahribatına olanak sağlı- yordu. »^ 417 no'lu karar Bir böl- genin "Doğal SİT"ilanedıle- bilmesi için "ilginç güzeflik" ve "enderbulunma* 1 seklinde soyut ve kısıtlayıcı tanımlar getirerek koruma alanlannı "daraltmayı" öngörüyordu. *^ 422 no'lu karar: Kültür varlığı niteliğindeki binalara "Bash onanm" adı altında ve sadece müdürlük izniyle "tah- rip edki ve degistirici müda- haleler'' yapılmasına olanak sağlıyordu. ** 423 noTıı karar Koru- ma amaeıyla imar kısıtlama- sı getirilen yerlerdeki taşın- mazlann tapu sicillerine "tkaz (uyan) serhi" konulması ku- ralma yer vermeyerek, dene- tim eksikliği yaratmıştı. v 0 424 nolu karan Tescil- li yapılara "yıkılabilir"'," Yûk- sekKği, derinüği ve yeri deği- şebflir'" seklinde tanımlar ge- tirerek. "restorasyonda öz- gûnlük* kuralını zedelemiş, ayncaprojelerdekı Mimarlar Odası denetimini de iptal et- mişti. * 425 no'lu karan Resto- rasyon uygulamalannda pro- je ve inşaattan sorumlu mi- mann "mesletd yetkrve" sa- hip olup olmadığı yönündeki MimarlarOdası denetimini de kaldırarak korumada "uzman- lık dışı" tutumlar özendiril- mişti. v0 427 nolu karar. Zaman- la yok olmuş eski binalann yeniden yapılabilmeleri için gerekli fıziksel veriler olma- dan ve mimarisini tanımlayan belgeler yeterince bulunma- dan. "hayaB" olarak uyduru- lan "restitüsyon" (yeniden in- şa) uygulamaLanna yeşil ışık yakıyordu... Yeniden geçerü olanlar Yukandaözetlenen ilke ka- rarlannın durdurulması üzeri- ne yeniden geçerlilik kazanan daha önceki kararlara genel konıma ılkeleri ise kısacaşöy- le: * 1997 öncesı ilke karar- lannın çoğu yeniden yürûrlü- ğe girmiş oluyor. V Arkeolojik StT'lerdeki imar uygulamalan için "te- mel kazsmdan önce"bilimsel sondaj kazılan yapılacak ve toprakaltı değerler korunacak. ı* Koruma kurullan, yapı- laşma tehdidı alündaki orman- lan, su havzalannı, tanm alan- lannı ve kjy ılan "Doğal SİT" kapsamına alabilecekler. V Tescilli binalarda "ba- kun" dışındakı tüm müdaha- leler "onanm" (restorasyon) olarak kabul edılecek ve her türlü uygulama Koruma Ku- rulu denetiminde olacak. \* Koruma alanlanndakı tüm taşmmazların "tapu- bnna" şerh düşülerek, imarkı- sıtlaması olduğu belirtilecek. ^ Restorasyonda temel il- ke yapının "vdaimadan" ona- nmıdir. Aynca, yeri ve yüksek- liği de değişemez ve özgünlü- ğükorunur... »^ Restorasyon projeleri- ni Mimarlar Odası da "mes- leki açıdan denettevccck" ve mesleki yetkisi olmayan mi- mar proje ve uygulama üstle- nemeycek. ^ tmar yasağı bulunan SÎT alanlannda yeterli belge- ye dayalı olmayan "hayaM res- titüsyonr şeklindeki sozde ta- rihi bina caniandırmalanna izin verilmeyecek... M i l a s t a n m e k t u p v a r Koruma Vakfı kuruldu ÇEKÜL'tin 8 Şubat 1997 günü Milas'a vaptığı "Şeker Bayramı Zıyareti" nedenıyle düzenlenen toplantıda "Mylasa'yıveMilası Bnükte Korumak" için önemli kararlar alındığııu. bunlardan binncisinin ıse belediye, kaymakamlık, mesleİc odalan ve diğer tüm ilgili kurumlann katılımıyla bir "kültür ve dayaıuşma vakfinın" kurulması olduğunu, 6 Mart 1997 tarihindeki "Lygarüklann tzmde" köşemizde okurlanmıza da duyurmuştu Nitekim, izleyen günlerde Milas'ta antikçagın ünlü Baltalı Kapısı ile yakın dönemkrin cumbab evieri van yana.- Belediye Başkanı Ali Doğan Serçek'ten aldığımız bir mektup, Milas için tarihsel önem taşıyan bu karann "hemen yasama gecirildiği' 7 müjdesini veriyor. Başkan mektubunda şu bilgileri iletiyor: "Üçbin yıhlk bir tarihi geçmişi olan ve ilkçağlardan günümü/e kadar pek çok uygarhklara beşiklik yapan Milas'ın; tarihi ve kültürel kimliğinin korunmaya ve bu özeüikkTİ) le tanıtıma ihti\ acı bulunmaktadır. Milas'ın sınıriarı içinde olan antik İasos. Herakleia ve Labranda kentleri ve diğer tarihi eserler gerçekten görülmeye değer kültürel mirasçılanmızdır. Milas evleride yakın tarihimi/in kültürel zenginlikleri arasındadır. Geleneksel Türk mimarisinin özelliklerini yansıtan bu evler. şimdi ilgi ve yakınlık bekliyor. Yoksa kısa bir sonra, bazılan gibi, onlarda yok olup gidecekler. 1700'lü ydlarda inşa edilen 'Çöllüoğlu Hanı da ilgislzJiğin ve bakımsızlığın bir başka mağduru kültürel değerimiz. 'Çöllüoğlu Hanı'nı yaşatmak için projelerimiz mevcuL Fakat mülkiyeti •şahıslara ait olan bu yerin istimlaki için büyük miktariarda fınansmana ihtiyaç bulunmaktadır. Milas'ın tüm bu tarih, kültür ve tabiat varlıklannı korumak. yaşatmak ve tanıtmak amaeıyla; belediye meclisimizin de ona> ıvla, başta belediyemiz olmak üzere, kaymakamlık, mimar ve mühendis odalan ile meslek kuruluşlanmn temsilcilerinin yer aldığı 'Milas Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı'nı kurduk. Bu vakıfla; Milas'ın tarihi ve kültürel değerlerini korumaya, onlan tanıtmaya ve yaşatmaya çalışacağız. Tüm Milaslıları. Milas'ı sevenleri, doğa ve kültür değerierinin korunmasına gönül vermiş olanlan vakfımıza üye olmaya, bağışta bulunmaya çağınyoruz." titizlikle uygulamaya çalışan Koruma Ku- nüu üyeleri dönemin Kültür Bakanı Agâh Oktay Güner tarafından "kapmm önfine" konulurken, öbür yandan da yine aynı il- ke kararlannın değiştirilmesi için başlatı- lan hazırhklar hemen tamamlandı. Artık sıra. Koruma Genel Müdürlüğü'nce "ye- niden düzenlenen" ilke kararlannın Kül- tür ve Tabiat Varlıklannı Konıma Yüksek Kurulu tarafından da "onaylanmasına" gelmişti... Yine dönemin Kültür Bakanı ve yar- dımcılan tarafından belirlenen üyelerle yeniden oluşturulan Koruma Yüksek Ku- rulu, 19 Nisan 1996 tarihindeki "birgfln- lük" toplantısında tam "49 ilke karannı" bircümleyle "iptal" ederek, yerlerine ye- ni hazırlanmış kararlan kabul etti ve yü- rürlüğe soktu. Yüksek Kurul, "önlerine hazırgden" yeni ilke taslaklannı tartışma konusu bile yapmamış, hatta "üyetiği de- vam ettirflen" bazı Kurul üyele.i de eski kararlarda imzalan bulunmasına rağmen o kararlan "tersine çeviren" yeni düzen- lemelere de onay vermekten çekinmemiş- lerdi... Korumada 'emir-komuta' (!) Tarihsel ve doğal değerlerimize karşı duyarsız tutumlara ve bu değerler ûzerin- deki "rant tahribadanna" yeniden ödün veren içerikleri nedeniyle "korumada kar- şıdevrim" olarak tanımhnan 19 Nisan 1996 tarihli bu yeni ilke kararlan ve deği- şiklikler, Temmuz (1996) ayi başlanndan itibaren REFAHYOL döneminde de "ol- duğu gibi benimsenerek'" yürûrlükte tutul- du. Hatta ilerleyen aylardayine aynı Yük- sek Kurul "benzer" ilke kararlan da ala- rak, deyım yerindeyse "karpdevrim süre- dnin diğer knraflarmı'' da yaşama geçir- meye çalıştı... Bunlar arasında sadece kültür ve doğa mirasmın korunması açısından değil, Ko- ruma Kurullannın "özermlderinin" de ko- runması açısından büyük kaygı yaratan son ilke kararlanndan birisi de 29 Kasım 1996 tarihini taşıyor. Yüksek Kurul, "468" sayı ile aldığı bu ilke karannda. SlT alanlanyla ilgili konu- larda Bölge Koruma Kurullan'nın yine Yüksek Kunıl'ca alınacak "tavsiyekanır- lanna uyması" zonınluluğu- nu getiriyor. Oysa ki, adı üze- rinde "tavsive'" edilen bir gö- rüşe Koruma Kurullarının mutlaka uymalan gerekmi- yeceği gibi, aslında 2863 sa- yılı tvoruma YasasrndaYük-.. sek KBrul'a da böylesi bir "emredici'' yetki verilmiş de- ğil. Çünkü StT alanlannın be- lirlenmesiyle ilgili yetkiler yasa açık olarak Bölge Koru- ma Kurullanna bırakmış. Şım- di Ankara'daki Yüksek Kuru- lun böylesi bir "müdahale" StT kararlarmı geçersiz kılma çabası olarak yorumlanıyor. Daha da ötesinde aynı bölge- sel StT kararlannı engelle- mek isteyenlere yine "Anka- ra'da başvuracaidan bir ad- res" sağlanmış oluyor... Duyarlı kişi ve kuruluşlar, bu tür REFAHYOL dönemin- de de alman Yüksek Kurul il- ke kararlanna karşı da iptal da- valan açmış dunımdalar ve hukuksal yargılama süreci de- vam ediyor. Ancaİc, özellikle 19 Nisan 1996 tarih ve 38 Sayılı Yük- sek kurul toplantısında "geniş bir paket" olarak yürürlüğe sokulan ve hemen ardından Kültür Bakanlığı'nca "Idtap" halınc de getirilen ilke karar- lan değişüdiklerinin yina pa- ket olarak Danıştay kararlany- la durduruunuş olması, Tür- kiye'deki koruma çabalannın geleceği açısından "umutve- rici" bir gelişme. Elbette ki eğer Yüksek Kurul, yargının durduğu ilke kararlannm bu kez "benzerlerini'' yeniden yürürlüğe koyarak, hukuka karşı da duyarsız davTanma- ya niyetlenmezse... Lucas'ın yönettiği 'Star Wars', 20 yıl sonra 'özel versiyon'uyla gösterimde w Kudret' geri dönüyor... Filmin 'özel versiyonu'nda (altta) son bilgisayar teknolojisi yardımıyla yeni görüntü ve ses efektleri eklenmiş. Küttür Servisi - 20 yıl önce Woody AUen ve Diane Keaton, 'Annk Hall'de mutfakta ait alta üst üsteyken John Travolta seyircilerin kalbine 'Saturday NightFever' ile girmeyi başanyor. Bu- nud son fılmı 'Arzunun O Betirsiz Nesnesi'ni bitiriyordu. Aynı yıl bütün bu saydığımız film- lerdışmda birisi daha vardı ki aradan geçen uzun yıllar, onun bir fenomene dönüşmesini engel- leyemeyecekti. Karanlık sinema salonlannda koltuklanna gömülmüş heyecanla bekleyen se- yircileri. "Çok uzun zaman önce, uzaldardaki bir galakside™'" deyişiyle ele geçiriveren bu fılm 'Star Wars-YıMız Savaşlan' idi. Pek çok kişinin hafizasına kazman bu cümleyi yakmda, sinema salonlannda yeniden duyacağız. Çün- kü 'Star VVars' geri dönüyor! 1977'de gösterime girdiğinde ABD'de 2104 sinemada milyonlarca seyirci tarafından izle- nen 'Star Wars'ın başansı, yalnızca gişe hası- latıyla açıklanacak türden bir zafer değildi. Çünkü 'Star Wars' sinemanın çehresini değiş- tirmişti! Ancak zamanla bu destansı uzay ma- salı, kendi türündeki fılmleri öyle etkiledi ki yük- sek bütçeyle donanmış teknık olanaklar saye- sinde geniş kitlelere ulaşan fılmler bir süre son- ra çocuklann bile zevk almayacağı yapaylıkla- ra başvurur oldular. tşte tam günlerde genç bir yönetmen olan Steven Spidberg 'Jaws' ile or- talığı birbirine kattı. Ardından sinema tarihinin en önemli kaza fılmlerinden 'Havaalanı-Airport' piyasayı yerle bir etti. 'StarVVars'ınyönetme- ni George Lucas ise inatla 'Star Wws' serileri- ne devam ediyordu. Televizyonda her cumar- tesi sabahı yayımlanan macera fıbnlerinden bi- ri haline gelen 'Star Wu"s\ 20 yıl aradan son- ra 'özel versiyon'uyla görkemli bir dönüş yapı- yor; bilgisayar teknolojisi sayesinde görsel efekt- lere bol bol yer veren, son derefe ileri düzey- de teknolojiyle harmanlanmış sentetikpopüler sinema örneklerinden biri olarak hem de. 'Star VVars' nostaljisi aslında 1991 yılında, filmin esin kaynağı olan 'HeirToTheEmpire' adlı romanın yayımlanmasıyla başladı. Kitap 29 hafta boyunca 'best-seller' Iistesinden inmedi. Bu. sokaktaki insanlan yeni bir 'StarWars'se- rüvenine hazırlamak için yeterliydi. Lucas'in planı. filmi orijinal haliyle ülke çapında birkaç kentte göstermekri, ama filmin negatiflerini ta- mir ederek harcayacağı milyonlarca dolar ye- rine 'özel versiyon'da ısrar edince kollar sıvan- dı. "Evin bir böKhnünü boyadıktan sonra akh- ğınız sonuçtan tatmin olabilirsiniz, ama bun- dan sonra düşünmeniz gereken bir şey vaıthr; evin geri kalanı". Filmin özellikle savaş sahne- leri tahrip obnuştu. Bunu gidermek için Macin- tosh'tan yararlanıldı. Filmin özel efektlerinde Beatles'ın son şarkısı 'Free As A Bird'e uygu- lanan bilgisayar teknolojisi kullanıldı. Filmin orijinal kopyalanndakı görüntüler yok edildi; insan unsurlannın yerine robotlar, yaratıklar eklendi. George Lucas için 'Star VVars', mitolojik mitleri diriltmek amaeıyla giriştiği akademik bir egzersiz. "Düşünebildiğimtekşey.bufihniniki hatta üç yuz yıkür insanlığı ilgilendiren birta- kım hayallerİe, fantezilerle ilgili olduğu. Tan- n'ya inanan birfyim, ama bu filmlc inancı gh- tiğiyere kadar sorguluyorum." 'StarVV'ars' ıçin 'adrenabn dopingi' seklinde eleştiriler geliyor, ama Lucas aldırmıyor. Hızlı, tempolu fîlmler yapmaktan yana. "Star Wars sadece adrenalin dopingi otsaydı, 20 yıl sonra bu film olmazdı. Da- ha komplike ve psikolojik açıdan tatmin cdici öğeler de var fflmde. Tıpkı seks ve aşk gibL Eğer bu adrenaune bağh bir şeyse seks ihtiyacına ben- zer, ama insanlar 20 yıMan sonra 'Star Wars'ı hâlâ ilginç buluyorsa burada seksten ötc bir şey- ler vardır. Bclki de romanu'k bir aşk_." ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Kendimize Bakarken Körleşmek... Sanınm beş yıl kadar oldu; o zamanki "Avrupa Biıiiği" tartışmalan sırasında, bu birliğe alınmamı- zın "şimdilik" mümkün olmadığını yazmıştım. Bunu, dış politikadan ya da siyasetten anlayan biri olarak değil, ama bugünAvrvpa Biıiiği diye ad- landınlan bütünün kendine hangi ilke ve idealleri te- mel aldığını iyi bilen biri olarak söylemiştim. Üstelik o zamanlar, yani bundan 4-5 yıl önce Tür- kiye heniiz Atatürk'ün cumhuriyetinin, temellerini yitirmemek için, ordusunun bu temeller bağlamın- daki koruyuculuğunu özellikle vurgulamasına ihti- yaç duyan bir ülke de değildi. Bugün ülkemiz, görüş alanlan çoğunlukla kendi iktidar tutkulanyla ve bir sonraki seçimin tahminle- riyle sınırlı politikacılan sayesinde, yakın vadede Avrupa Birliği'ne alınıp alınmayacağı hâlâ belli olmayan ülkeler arasında bulunuyor. Oysa böyle bir durumu yaşamamız hiç gerekmi- yordu! Ve bir zamanlar dünyanın bağımsızlıklarını ve öz- güriüklerini kazanmak için çarpışan hemen bütün halklanna örnek olmuş bir Türkiye'yı bu duruma dü- şürmeye kimsenin, ama kimsenin hakkı yoktu! Bugünün Avrupa Biriiği, insanın yalnızca insan ola- rak doğması nedeniyle sahip olduğu ve hiçbir ko- şulda yoksun kılınamayacağı insan haklannın te- melindeyükseldi. "Onlann insanlıkbakımından biz- den öğrenecekleri çok şeyler var!" deyip elımizi kür- sülere vurarak Türklerin "insanlan ne kadar sevdik- lerini" yinelemek, uygulamada hiçbir şeyin çözü- mü değildtr; çünkü bizler, soyut bir insan sevgisini görünüşte her şeyin üstünde tutup gazeteci katil- lerinin bir türlü yargılanmaması, hakkında tutukla- ma karan bulunan çete üyelerinin başkent sokak- lannda serbestçe dolaşması, tutuklanan ya da gö- zaltına alınan insanlannın her fırsatta dövülmeleri, işkenceden ölmeleri ya da kaybolmalan, ülkenin bir köşesinde açlıktan gözü dönmüş insanlar yiyecek paketlerini kapışırken başka bölgelerde akıl almaz bir israf tutkusunun giderek artması gibi somui du- rumlan insan sevgisinin kapsamından saymazken, Avrupa her bakımdan insanca yaşamayı güvence altına almayı kendisi için bir varoluş temeline dö- nüştürdü! Bizim hapishanelerimizde hâlâ yazdıklan ve ko- nuştuklan nedeniyle, yani düşüncelerini dile getir- dikleri için astronomik cezalara çarptınlmış insan- lar varken Avrupa, düşündüklerini söylemeyi ve yazmayı insan olmanın doğal bir gereği saydı ve en etkin biçimde güvence altına aldı! Bizim yetkililerimiz, sınırsız nüfus artışının ülkeyi nerelere sürüklediğine hiç bakmaksızın insanlara, "Siz başkalanna değil, üremenize bakın!" diye nu- tuk atarlarken Avrupalı, geleceği hazırianmadan dünyaya çocuk getirmeyi o çocuğa karşı daha baş- tan işlenmiş bir suç saydı! Avrupa, yüzyıllardır bilimselaraştırma ile ûnıver- site kavramlan arasında doğal bir bağ kurmuşken, bizim eğttim politikamız, tıpkı nüfus bakımından ol- duğu gibi üniversiteler için de üremeye, basan ve" ilerieme gözüyle baktı! Ve nihayet Avrupa, din inancını çoktandır birey ile vicdanı arasındaki bir ilişki saymışken, Türkiye iki binli yıllann eşiğine, dini iktidarlanna basamak yapan din bezirgânlannın yol açtıkları din kavgala- nyla ayak bastı! Bütün bunlaria Avrupa'da her şeyin yolunda git- tiğinı söylemek istemiyorum. Ama asıl önemli olan da zaten bir şeylerin yolunda gitmesı ya da gitme- mesi değil, yolunda gitmediğinde alınacak tutum ve gösterilecek tepkidir. Ve bugün gerek insan hakları gerekse dûşünce özgüriüğü bağlamında Avrupa insanının içinde ya- şadığı gerçekliği Türk insanının henüz neredeyse düşlerinde bile görmesine izin yoktur! Bütün bu söylediklerimin ışığında ben, ülkemin Avrupa Birli- ği'ne girmesine ve alınmasına kesinlikle karşıyım! Avrupa Birliği'ni yeterince önemseyemediğim için değil, fakat kendi ülkemi Avrupa Biriiği'nden çok daha önemsediğim ve sevdiğim için karşıyım! Zira Türkiye'nin bugünkü koşullanyla Avrupa Bir- liği'ne girmesi, Türk insanının henüz sahip olama- dıklanna sanki sahipmiş gibi kendini aldatmasını, üikenin başındakilerin de sanki vermeleri gereken her şeyi gerçekten vermişler gibi insanlannı kan- dırmayı sürdürmelerini daha bir pekıştirmekten baş- kaca bir sonuç doğurmayacaktır! İnançlapm Buhıştuğu Kenf Abnanya'da H Kültür Servisi - Geçen yıl kasım ve aralık aylannda lstanbul'da, ocak ayı içinde Ankara'da düzenlenen 'Inançlann Buluştuğu Kent: Istanbul' sergisi Almanya'da. Goethe Instıtue, Hannover Belediyesı Kültür Sorumlusu Klaus Hoffman ve Milli Reasürans Sanat Galerisi yöneticisi Amelie Edgü tarafından Hannover'de açılan sergiye Türkiye'nin Hannover Başkonsolosu Mehmet Emre de katıldı. Ara Güler, Ani Çelik Arevyan, Kamil Fırat, Manuel Çıtak, Murat Germen ve Orhan Cem Çetin'ın fotoğraflanyla katıldığı sergiye Evin îryasoğlu'nun düzenlediği müzik eşlik ediyor. Prof. Afîfe Batur ve Murat Ural'ın hazırladığı ve sergiyle aynı adı taşıyan kitap da sergi boyunca ıncelenebilecek. Sergi daha sonra Berlin, Bremen. Kassel. Hameln, Münıh, Frankfurt, Main ve Köln'ü dolaşacak. Ekim ve kasım aylannda ise Pans'te UNESCO'da, daha sonra Hollanda ve Amsterdam'da 'Yahudi Tarihi Müsesi'nde sergilenecek. BUGÜN • İDOB'de C.OrfTun 'Carmina Burana' adlı yapıtı izlenebilir. • AKSANAT'ta saat 12.30'da Fantasy: Mariah Carey 'At Madison Square Garden' pop konseri lazer-disc'ten ve saat 18.00'de Y. Ressam Ruhcan Akil'in yönettiği, Öğr. Gör. Saim Bugay, Dr. Kıymet Giray, ressam Mehmet Güleryüz, Doç. Dr Ne\hiz Tanyeü ve Prof. Dr. Sülevman Saim Tekcan'ın katıldığı 'Plastik Sanaflar ve AtöIyeGelenegi-2" başlıkjı panel izlenebilir. (252 35 00) • FATİH LİONS KULÜBÜ'nün iki yıl önce yitirdiğimiz Nehar TüMek anısına düzenlediği ve Turhan Selçuk, Semih Balcıoğlu, Femıh Doğan, Eşfak Aykaç,Sunave ErdoğanTanaltayın katıldığı etkinlik Maçka Oteli'nde izlenebilir. • İSTANBUL ÜNİVERSİTESt Fotoğraf Kulübü'nde saat 15.00'te Laleper Aytek'in hazırladığı 'tstanbul'dan Görüntüler' ve saat 16.30'da İzzet Keribar'ın hazırladığı 'Gizenüi Burma' başhklı saydam gösteriler izlenebilir. Keribar'ın WEB sitesindeki sergisi 'www.lazarusinternetcorn/izzetkeribar' adresinde sürüyor. (512 8448) • BOĞAZİÇt ÜNtVERSİTESİ SİNEMA Kl)LÜBÜ'ndesaat21.00'deRon Fricke'nın yönettiği 'Baraka' adlı film izlenebilir. (263 1540) • AHMET ŞtMŞEK KOLEJİ'nde saat 14.00te hazırlık sınıti öğrencilennin Beethoven'ın 9. Senfonisi ile 5 ayn dilde sevgi ve dostluk şarkılannı dans eşliğınde sahneleyeceği etkinlik izlenebilir. (3064716)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle