Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
20 MART1997 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
UYCARLIKLARIN IZINDE OKTAY EKİNCİ
Tarih ve doğadan ödün veren yeni ilke kararlan hukuka aykırı bulundu
Korumada 'karşıdevrim' durdıırulduTarihsel ve doğal mirasımızın korun-
masinda "geri adıırT olarak kabul edilen
1996 yılı nisan ayına ait "ilke kararlan"
artık yürürlükte değiller. Kültiir ve Tabi-
at Variıklannı Koruma Yöksek Kunı-
lu'nca 1995 yılı ve öncesinde belirlenmiş
hemen tüm olumlu ılkeleri "bir toplano-
da" iptal ederek yerlerine yenılerini geti-
renl9Nisan 19% tarihli Yüksek Kurul ka-
rarlan hakkında Danıştay "yürütmeyidur-
durma" karan verdı.
Mimarlar Odas ve tzmirÇevre Avukat-
lan tarafından ayn ayn açılan davalar so-
nucunda "koruma hukukuna aykın" ol-
duklan saptanan bu yeni ilke kararlan ara-
ında; "SIT alanlannın daralülmasınT
özendiren, tarihi yapılann sağlam olup ol-
madıklannabakılmaksızın "restorasyon"
adı altında "tümüvfc yıkılmalanna** ola-
nak sağlayan; eskiden varlığı bilinen yok
olmuş yapılann mimari ve Fıziksel özel-
likleri yeterince belgelenmeden "hayafi"
olarak yeniden inşa edilmelerine izin ve-
ren ve MimarlarOdası'nındakorumapro-
jelenni "önceden denetiemesi" kuralını
ortadan kaldıran kararlar da bulunuyor.
Danıştay 6. Dairesi'nin, "uygulanma-
lan halinde giderümesi güç zarariar vere-
ceğT gerekçesiyle 19.12.1996 tarihinden
itibaren durdurduğu tüm kararlar. ANAYOL
hükümeti döneminde iiyeleri yeniden be-
lirienen Yüksek Kunıl'un "ilk toplann-
snKbT almmıştı veyaklaşık "lOaydır" yü-
rürlükte bulunuyordu...
1992-1995 dönemi kazanımlan
Koruma hukukumuzda, ılgili yasa ve
yönetmeliklerin yanı sıra Koruma Yüksek
Kurulu'nca alınan "üke karariannuT da
çok önemlî ve etkin bir işlevi var. Bir an-
lamda "yasa gücünde" sayılabilecek bu
kararlar, Türkiye'nin çeşitli illerinde gö-
rev yapan Bölge Koruma Kurullan'nın
genel olarak izlemelennde yarar görülen
ilke ve yöntemleri belirlryor. Böylece ta-
rihsel ve doğal mirasımızın korunmasın-
da "iılusal ölçekte bir eşgüdüm" sağlan-
ması da amaclanıyor.
1992-1995 döneminde ve özellikle Prof.
Dr. Emre Kongar'ın Kültiir Bakanlığı
Müsteşan olarak Koruma Yüksek Kuru-
lu'na da başkanlık yaptığı çahşmalar içeri-
A
^TİNAYOL dönemiyle
birlikte Koruma Yüksek
Kurulu'nda alınmaya
başlanan ve REFAHYOL
döneminde de devam edilen
hemen tüm ilke kararlan,
Mimarlar Odası'nın ve
çevrecilerin Danıştay'da
açtıklan davalar sonucunda
'koruma hukukuna aykın'
bulunarak durdunıldu.
JL üksek yargıya takılan
yeni ilke kararlan arasında,
'SlT alanlannın
daraltılmasını' amaçlayan;
tarihi yapılann restorasyon
adı altında 'yıkılmalanna'
yeşil ışık yakan; ve Mimarlar
Odası'nın proje denetimini
engelleyen kararlar da
bulunuyor...
sinde, ülkenin tarih ve doğa zenginlığı
ûzerindeki "imar yağması" baskısına kar-
şı Bölge Koruma Kurullannın "ödün ver-
meden karar ûretmelerine" dayanak oluş-
turacak bir dizi ilke karan yûrûrlüğe so-
kulmuştu.
Özellikle SlT kararlannda "daha cesa-
reffi" davrarulmasını sağlayan; tarihsel bi-
nalann "koruma derecderini düşürerek
yıkrnı izni verilmea" uygulamasına engel
olan: aynı binalann onanm adı altında yi-
kılarak bozulmalannı durduran: tarihi kent-
lerdeki imar izinlerinde toprak altmdaki ar-
keolojik değerlerin de korunmasına özel
bir önem veren ve yıllardır koruma sava-
şımı içinde etkin yer alan Mimarlar Oda-
Külrür varüklannın yanındaki koruma alanlannda da bu yapılara uyumlu bir
imar denetimi ilkesi getirilmediği /aman, bitişik parseDerde yükseJen apartmanlar
nedeniylc "tarih" kavramı giderek "rant engetT kavramına dönüşüyor ve mimari
miras gözden çıkanlarak yıkıma terk ediliyor-
sı'nın da kurullara onay ıçin sunulan mi-
mari projelen önceden denetlemesine ola-
nak sağlayan bu kararlar, eskiden ben sü-
regelen birçok duyarsız uygulamayı "ra-
dikal" denılebılecek ilkelerle durdurdu-
ğu için "koruma ilkelerindedevrim- ola-
rak da nıtelendirilmışti...
Nıtekim, Yüksek Kunıl'un bu duyarlı
tutumuyla birlikte de Bölge Koruma Ku-
rullan "yeni SİT kararlan" almış, öme-
ğin yine 1995 yılmda Izmir - Çeşme, ls-
tanbul'da Tarihi Yanmada, Beykoz. San-
yer ve Edirne, Bursa, Antalya, Adatıa.
Trabzon gibi yorelerde de StT ilanlanyla
birlikte "bölgesel koruma" anlayışı yay-
gmlaşmaya başlamıştı. Kültür varlığı bi-
nalar da artık eskisi gibi yıkılmıyor, "ye-
ri değiştirümiyor" ve restorasyon uygula-
malanndan belediyenin yanı sıra "proje mü-
ellifı mimar
n
da sorumluluk yükleniyor-
du...
Bir günde 'operasyon'
Işte böylesine ileri düzeyde çağdaş bir
koruma anlayışmı Türkiye genelinde ya-
şama geçirmek üzere de\ reye giren ilke ka-
rarlan, yine Türkiye genelindeki "yağma-
ya ödün veren siyasi kültürle" çeliştiğin-
den, 1996 yılı başlanndaki "iktidardeği-
şikligine" takıldı. ANAYOL hükümeti gö-
reve başlar başlamaz, bir yandan bu ilke
kararlannı savunan ve kendi bölgelerinde
İlke karatiannda son durum
Mimarlar Odası Istanbul
Büyükşehir Şubesi ve Oda Ge-
nel Merkezi'nin yanı sıra Iz-
mir Çevre Avukatlan'nca da
ayn ayn açılan davalar üzeri-
ne Danıştay 6. Dairesi'nin
19.12.1996 tarihinde aldığı
3312.3313ve3316sayıh ka-
rarlan sonucunda "Yürütül-
mesi durdurulan" 19 4.19%
tanhli ilke karan ile buna bağ-
lı olarak yeniden geçerlik ka-
zanan daha önceki ilke karar-
lanndan bazılan özetle şöy-
le:
Durdurulan ilke
kararlan
(Yüksek Kurulun
19.4.1996 tarih ve 38 nolu
toplanhsmda alınmışlardır.)
* 415 no'lu karar: 1995
ve öncesinde alınmış tüm il-
ke kararlannın iptal edildiği ge-
nel karar. (Kentsel- Arkeolo-
jik StT kavTamı da kaldınl-
mıştı...)
V 416 no'lu karar: Arke-
olojik SlT'lerde yapı izni ve-
rilmeden önce "bilimsel son-
daj kaztsT yapmak yerine, sa-
dece "denetimli temel kaası"
yetinilerek toprak altı değer-
lerin tahribatına olanak sağlı-
yordu.
»^ 417 no'lu karar Bir böl-
genin "Doğal SİT"ilanedıle-
bilmesi için "ilginç güzeflik"
ve "enderbulunma*
1
seklinde
soyut ve kısıtlayıcı tanımlar
getirerek koruma alanlannı
"daraltmayı" öngörüyordu.
*^ 422 no'lu karar: Kültür
varlığı niteliğindeki binalara
"Bash onanm" adı altında ve
sadece müdürlük izniyle "tah-
rip edki ve degistirici müda-
haleler'' yapılmasına olanak
sağlıyordu.
** 423 noTıı karar Koru-
ma amaeıyla imar kısıtlama-
sı getirilen yerlerdeki taşın-
mazlann tapu sicillerine "tkaz
(uyan) serhi" konulması ku-
ralma yer vermeyerek, dene-
tim eksikliği yaratmıştı.
v
0
424 nolu karan Tescil-
li yapılara "yıkılabilir"'," Yûk-
sekKği, derinüği ve yeri deği-
şebflir'" seklinde tanımlar ge-
tirerek. "restorasyonda öz-
gûnlük* kuralını zedelemiş,
ayncaprojelerdekı Mimarlar
Odası denetimini de iptal et-
mişti.
* 425 no'lu karan Resto-
rasyon uygulamalannda pro-
je ve inşaattan sorumlu mi-
mann "mesletd yetkrve" sa-
hip olup olmadığı yönündeki
MimarlarOdası denetimini de
kaldırarak korumada "uzman-
lık dışı" tutumlar özendiril-
mişti.
v0
427 nolu karar. Zaman-
la yok olmuş eski binalann
yeniden yapılabilmeleri için
gerekli fıziksel veriler olma-
dan ve mimarisini tanımlayan
belgeler yeterince bulunma-
dan. "hayaB" olarak uyduru-
lan "restitüsyon" (yeniden in-
şa) uygulamaLanna yeşil ışık
yakıyordu...
Yeniden geçerü olanlar
Yukandaözetlenen ilke ka-
rarlannın durdurulması üzeri-
ne yeniden geçerlilik kazanan
daha önceki kararlara genel
konıma ılkeleri ise kısacaşöy-
le:
* 1997 öncesı ilke karar-
lannın çoğu yeniden yürûrlü-
ğe girmiş oluyor.
V Arkeolojik StT'lerdeki
imar uygulamalan için "te-
mel kazsmdan önce"bilimsel
sondaj kazılan yapılacak ve
toprakaltı değerler korunacak.
ı* Koruma kurullan, yapı-
laşma tehdidı alündaki orman-
lan, su havzalannı, tanm alan-
lannı ve kjy ılan "Doğal SİT"
kapsamına alabilecekler.
V Tescilli binalarda "ba-
kun" dışındakı tüm müdaha-
leler "onanm" (restorasyon)
olarak kabul edılecek ve her
türlü uygulama Koruma Ku-
rulu denetiminde olacak.
\* Koruma alanlanndakı
tüm taşmmazların "tapu-
bnna" şerh düşülerek, imarkı-
sıtlaması olduğu belirtilecek.
^ Restorasyonda temel il-
ke yapının "vdaimadan" ona-
nmıdir. Aynca, yeri ve yüksek-
liği de değişemez ve özgünlü-
ğükorunur...
»^ Restorasyon projeleri-
ni Mimarlar Odası da "mes-
leki açıdan denettevccck" ve
mesleki yetkisi olmayan mi-
mar proje ve uygulama üstle-
nemeycek.
^ tmar yasağı bulunan
SÎT alanlannda yeterli belge-
ye dayalı olmayan "hayaM res-
titüsyonr
şeklindeki sozde ta-
rihi bina caniandırmalanna
izin verilmeyecek...
M i l a s t a n m e k t u p v a r
Koruma Vakfı kuruldu
ÇEKÜL'tin 8 Şubat 1997
günü Milas'a vaptığı "Şeker
Bayramı Zıyareti" nedenıyle
düzenlenen toplantıda
"Mylasa'yıveMilası
Bnükte Korumak" için
önemli kararlar alındığııu.
bunlardan binncisinin ıse
belediye, kaymakamlık,
mesleİc odalan ve diğer tüm
ilgili kurumlann katılımıyla
bir "kültür ve dayaıuşma
vakfinın" kurulması
olduğunu, 6 Mart 1997
tarihindeki "Lygarüklann
tzmde" köşemizde
okurlanmıza da duyurmuştu
Nitekim, izleyen günlerde
Milas'ta antikçagın ünlü Baltalı Kapısı ile yakın
dönemkrin cumbab evieri van yana.-
Belediye Başkanı Ali Doğan Serçek'ten
aldığımız bir mektup, Milas için tarihsel
önem taşıyan bu karann "hemen yasama
gecirildiği'
7
müjdesini veriyor. Başkan
mektubunda şu bilgileri iletiyor:
"Üçbin yıhlk bir tarihi geçmişi olan ve
ilkçağlardan günümü/e kadar pek çok
uygarhklara beşiklik yapan Milas'ın;
tarihi ve kültürel kimliğinin korunmaya
ve bu özeüikkTİ) le tanıtıma ihti\ acı
bulunmaktadır. Milas'ın sınıriarı içinde
olan antik İasos. Herakleia ve
Labranda kentleri ve diğer tarihi
eserler gerçekten görülmeye değer
kültürel mirasçılanmızdır. Milas
evleride yakın tarihimi/in kültürel
zenginlikleri arasındadır. Geleneksel
Türk mimarisinin özelliklerini
yansıtan bu evler. şimdi ilgi ve yakınlık
bekliyor. Yoksa kısa bir sonra, bazılan
gibi, onlarda yok olup gidecekler.
1700'lü ydlarda inşa edilen 'Çöllüoğlu
Hanı da ilgislzJiğin ve bakımsızlığın bir
başka mağduru kültürel değerimiz.
'Çöllüoğlu Hanı'nı yaşatmak için
projelerimiz mevcuL Fakat mülkiyeti
•şahıslara ait olan bu yerin istimlaki
için büyük miktariarda fınansmana
ihtiyaç bulunmaktadır. Milas'ın tüm
bu tarih, kültür ve tabiat varlıklannı
korumak. yaşatmak ve tanıtmak
amaeıyla; belediye meclisimizin de
ona> ıvla, başta belediyemiz olmak
üzere, kaymakamlık, mimar ve
mühendis odalan ile meslek
kuruluşlanmn temsilcilerinin yer
aldığı 'Milas Çevre ve Kültür Değerlerini
Koruma ve Tanıtma Vakfı'nı kurduk. Bu
vakıfla; Milas'ın tarihi ve kültürel
değerlerini korumaya, onlan
tanıtmaya ve yaşatmaya çalışacağız.
Tüm Milaslıları. Milas'ı sevenleri,
doğa ve kültür değerierinin
korunmasına gönül vermiş olanlan
vakfımıza üye olmaya, bağışta
bulunmaya çağınyoruz."
titizlikle uygulamaya çalışan Koruma Ku-
nüu üyeleri dönemin Kültür Bakanı Agâh
Oktay Güner tarafından "kapmm önfine"
konulurken, öbür yandan da yine aynı il-
ke kararlannın değiştirilmesi için başlatı-
lan hazırhklar hemen tamamlandı. Artık
sıra. Koruma Genel Müdürlüğü'nce "ye-
niden düzenlenen" ilke kararlannın Kül-
tür ve Tabiat Varlıklannı Konıma Yüksek
Kurulu tarafından da "onaylanmasına"
gelmişti...
Yine dönemin Kültür Bakanı ve yar-
dımcılan tarafından belirlenen üyelerle
yeniden oluşturulan Koruma Yüksek Ku-
rulu, 19 Nisan 1996 tarihindeki "birgfln-
lük" toplantısında tam "49 ilke karannı"
bircümleyle "iptal" ederek, yerlerine ye-
ni hazırlanmış kararlan kabul etti ve yü-
rürlüğe soktu. Yüksek Kurul, "önlerine
hazırgden" yeni ilke taslaklannı tartışma
konusu bile yapmamış, hatta "üyetiği de-
vam ettirflen" bazı Kurul üyele.i de eski
kararlarda imzalan bulunmasına rağmen
o kararlan "tersine çeviren" yeni düzen-
lemelere de onay vermekten çekinmemiş-
lerdi...
Korumada 'emir-komuta' (!)
Tarihsel ve doğal değerlerimize karşı
duyarsız tutumlara ve bu değerler ûzerin-
deki "rant tahribadanna" yeniden ödün
veren içerikleri nedeniyle "korumada kar-
şıdevrim" olarak tanımhnan 19 Nisan
1996 tarihli bu yeni ilke kararlan ve deği-
şiklikler, Temmuz (1996) ayi başlanndan
itibaren REFAHYOL döneminde de "ol-
duğu gibi benimsenerek'" yürûrlükte tutul-
du. Hatta ilerleyen aylardayine aynı Yük-
sek Kurul "benzer" ilke kararlan da ala-
rak, deyım yerindeyse "karpdevrim süre-
dnin diğer knraflarmı'' da yaşama geçir-
meye çalıştı...
Bunlar arasında sadece kültür ve doğa
mirasmın korunması açısından değil, Ko-
ruma Kurullannın "özermlderinin" de ko-
runması açısından büyük kaygı yaratan
son ilke kararlanndan birisi de 29 Kasım
1996 tarihini taşıyor.
Yüksek Kurul, "468" sayı ile aldığı bu
ilke karannda. SlT alanlanyla ilgili konu-
larda Bölge Koruma Kurullan'nın yine
Yüksek Kunıl'ca alınacak "tavsiyekanır-
lanna uyması" zonınluluğu-
nu getiriyor. Oysa ki, adı üze-
rinde "tavsive'" edilen bir gö-
rüşe Koruma Kurullarının
mutlaka uymalan gerekmi-
yeceği gibi, aslında 2863 sa-
yılı tvoruma YasasrndaYük-..
sek KBrul'a da böylesi bir
"emredici'' yetki verilmiş de-
ğil. Çünkü StT alanlannın be-
lirlenmesiyle ilgili yetkiler
yasa açık olarak Bölge Koru-
ma Kurullanna bırakmış. Şım-
di Ankara'daki Yüksek Kuru-
lun böylesi bir "müdahale"
StT kararlarmı geçersiz kılma
çabası olarak yorumlanıyor.
Daha da ötesinde aynı bölge-
sel StT kararlannı engelle-
mek isteyenlere yine "Anka-
ra'da başvuracaidan bir ad-
res" sağlanmış oluyor...
Duyarlı kişi ve kuruluşlar,
bu tür REFAHYOL dönemin-
de de alman Yüksek Kurul il-
ke kararlanna karşı da iptal da-
valan açmış dunımdalar ve
hukuksal yargılama süreci de-
vam ediyor.
Ancaİc, özellikle 19 Nisan
1996 tarih ve 38 Sayılı Yük-
sek kurul toplantısında "geniş
bir paket" olarak yürürlüğe
sokulan ve hemen ardından
Kültür Bakanlığı'nca "Idtap"
halınc de getirilen ilke karar-
lan değişüdiklerinin yina pa-
ket olarak Danıştay kararlany-
la durduruunuş olması, Tür-
kiye'deki koruma çabalannın
geleceği açısından "umutve-
rici" bir gelişme. Elbette ki
eğer Yüksek Kurul, yargının
durduğu ilke kararlannm bu
kez "benzerlerini'' yeniden
yürürlüğe koyarak, hukuka
karşı da duyarsız davTanma-
ya niyetlenmezse...
Lucas'ın yönettiği 'Star Wars', 20 yıl sonra 'özel versiyon'uyla gösterimde
w
Kudret' geri dönüyor...
Filmin 'özel versiyonu'nda (altta) son bilgisayar teknolojisi
yardımıyla yeni görüntü ve ses efektleri eklenmiş.
Küttür Servisi - 20 yıl önce Woody AUen ve
Diane Keaton, 'Annk Hall'de mutfakta ait alta
üst üsteyken John Travolta seyircilerin kalbine
'Saturday NightFever' ile girmeyi başanyor. Bu-
nud son fılmı 'Arzunun O Betirsiz Nesnesi'ni
bitiriyordu. Aynı yıl bütün bu saydığımız film-
lerdışmda birisi daha vardı ki aradan geçen uzun
yıllar, onun bir fenomene dönüşmesini engel-
leyemeyecekti. Karanlık sinema salonlannda
koltuklanna gömülmüş heyecanla bekleyen se-
yircileri. "Çok uzun zaman önce, uzaldardaki
bir galakside™'" deyişiyle ele geçiriveren bu
fılm 'Star Wars-YıMız Savaşlan' idi. Pek çok
kişinin hafizasına kazman bu cümleyi yakmda,
sinema salonlannda yeniden duyacağız. Çün-
kü 'Star VVars' geri dönüyor!
1977'de gösterime girdiğinde ABD'de 2104
sinemada milyonlarca seyirci tarafından izle-
nen 'Star Wars'ın başansı, yalnızca gişe hası-
latıyla açıklanacak türden bir zafer değildi.
Çünkü 'Star Wars' sinemanın çehresini değiş-
tirmişti! Ancak zamanla bu destansı uzay ma-
salı, kendi türündeki fılmleri öyle etkiledi ki yük-
sek bütçeyle donanmış teknık olanaklar saye-
sinde geniş kitlelere ulaşan fılmler bir süre son-
ra çocuklann bile zevk almayacağı yapaylıkla-
ra başvurur oldular. tşte tam günlerde genç bir
yönetmen olan Steven Spidberg 'Jaws' ile or-
talığı birbirine kattı. Ardından sinema tarihinin
en önemli kaza fılmlerinden 'Havaalanı-Airport'
piyasayı yerle bir etti. 'StarVVars'ınyönetme-
ni George Lucas ise inatla 'Star Wws' serileri-
ne devam ediyordu. Televizyonda her cumar-
tesi sabahı yayımlanan macera fıbnlerinden bi-
ri haline gelen 'Star Wu"s\ 20 yıl aradan son-
ra 'özel versiyon'uyla görkemli bir dönüş yapı-
yor; bilgisayar teknolojisi sayesinde görsel efekt-
lere bol bol yer veren, son derefe ileri düzey-
de teknolojiyle harmanlanmış sentetikpopüler
sinema örneklerinden biri olarak hem de.
'Star VVars' nostaljisi aslında 1991 yılında,
filmin esin kaynağı olan 'HeirToTheEmpire'
adlı romanın yayımlanmasıyla başladı. Kitap 29
hafta boyunca 'best-seller' Iistesinden inmedi.
Bu. sokaktaki insanlan yeni bir 'StarWars'se-
rüvenine hazırlamak için yeterliydi. Lucas'in
planı. filmi orijinal haliyle ülke çapında birkaç
kentte göstermekri, ama filmin negatiflerini ta-
mir ederek harcayacağı milyonlarca dolar ye-
rine 'özel versiyon'da ısrar edince kollar sıvan-
dı. "Evin bir böKhnünü boyadıktan sonra akh-
ğınız sonuçtan tatmin olabilirsiniz, ama bun-
dan sonra düşünmeniz gereken bir şey vaıthr;
evin geri kalanı". Filmin özellikle savaş sahne-
leri tahrip obnuştu. Bunu gidermek için Macin-
tosh'tan yararlanıldı. Filmin özel efektlerinde
Beatles'ın son şarkısı 'Free As A Bird'e uygu-
lanan bilgisayar teknolojisi kullanıldı. Filmin
orijinal kopyalanndakı görüntüler yok edildi;
insan unsurlannın yerine robotlar, yaratıklar
eklendi.
George Lucas için 'Star VVars', mitolojik
mitleri diriltmek amaeıyla giriştiği akademik bir
egzersiz. "Düşünebildiğimtekşey.bufihniniki
hatta üç yuz yıkür insanlığı ilgilendiren birta-
kım hayallerİe, fantezilerle ilgili olduğu. Tan-
n'ya inanan birfyim, ama bu filmlc inancı gh-
tiğiyere kadar sorguluyorum." 'StarVV'ars' ıçin
'adrenabn dopingi' seklinde eleştiriler geliyor,
ama Lucas aldırmıyor. Hızlı, tempolu fîlmler
yapmaktan yana. "Star Wars sadece adrenalin
dopingi otsaydı, 20 yıl sonra bu film olmazdı. Da-
ha komplike ve psikolojik açıdan tatmin cdici
öğeler de var fflmde. Tıpkı seks ve aşk gibL Eğer
bu adrenaune bağh bir şeyse seks ihtiyacına ben-
zer, ama insanlar 20 yıMan sonra 'Star Wars'ı
hâlâ ilginç buluyorsa burada seksten ötc bir şey-
ler vardır. Bclki de romanu'k bir aşk_."
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Kendimize Bakarken
Körleşmek...
Sanınm beş yıl kadar oldu; o zamanki "Avrupa
Biıiiği" tartışmalan sırasında, bu birliğe alınmamı-
zın "şimdilik" mümkün olmadığını yazmıştım.
Bunu, dış politikadan ya da siyasetten anlayan
biri olarak değil, ama bugünAvrvpa Biıiiği diye ad-
landınlan bütünün kendine hangi ilke ve idealleri te-
mel aldığını iyi bilen biri olarak söylemiştim.
Üstelik o zamanlar, yani bundan 4-5 yıl önce Tür-
kiye heniiz Atatürk'ün cumhuriyetinin, temellerini
yitirmemek için, ordusunun bu temeller bağlamın-
daki koruyuculuğunu özellikle vurgulamasına ihti-
yaç duyan bir ülke de değildi.
Bugün ülkemiz, görüş alanlan çoğunlukla kendi
iktidar tutkulanyla ve bir sonraki seçimin tahminle-
riyle sınırlı politikacılan sayesinde, yakın vadede
Avrupa Birliği'ne alınıp alınmayacağı hâlâ belli
olmayan ülkeler arasında bulunuyor.
Oysa böyle bir durumu yaşamamız hiç gerekmi-
yordu!
Ve bir zamanlar dünyanın bağımsızlıklarını ve öz-
güriüklerini kazanmak için çarpışan hemen bütün
halklanna örnek olmuş bir Türkiye'yı bu duruma dü-
şürmeye kimsenin, ama kimsenin hakkı yoktu!
Bugünün Avrupa Biriiği, insanın yalnızca insan ola-
rak doğması nedeniyle sahip olduğu ve hiçbir ko-
şulda yoksun kılınamayacağı insan haklannın te-
melindeyükseldi. "Onlann insanlıkbakımından biz-
den öğrenecekleri çok şeyler var!" deyip elımizi kür-
sülere vurarak Türklerin "insanlan ne kadar sevdik-
lerini" yinelemek, uygulamada hiçbir şeyin çözü-
mü değildtr; çünkü bizler, soyut bir insan sevgisini
görünüşte her şeyin üstünde tutup gazeteci katil-
lerinin bir türlü yargılanmaması, hakkında tutukla-
ma karan bulunan çete üyelerinin başkent sokak-
lannda serbestçe dolaşması, tutuklanan ya da gö-
zaltına alınan insanlannın her fırsatta dövülmeleri,
işkenceden ölmeleri ya da kaybolmalan, ülkenin bir
köşesinde açlıktan gözü dönmüş insanlar yiyecek
paketlerini kapışırken başka bölgelerde akıl almaz
bir israf tutkusunun giderek artması gibi somui du-
rumlan insan sevgisinin kapsamından saymazken,
Avrupa her bakımdan insanca yaşamayı güvence
altına almayı kendisi için bir varoluş temeline dö-
nüştürdü!
Bizim hapishanelerimizde hâlâ yazdıklan ve ko-
nuştuklan nedeniyle, yani düşüncelerini dile getir-
dikleri için astronomik cezalara çarptınlmış insan-
lar varken Avrupa, düşündüklerini söylemeyi ve
yazmayı insan olmanın doğal bir gereği saydı ve
en etkin biçimde güvence altına aldı!
Bizim yetkililerimiz, sınırsız nüfus artışının ülkeyi
nerelere sürüklediğine hiç bakmaksızın insanlara,
"Siz başkalanna değil, üremenize bakın!" diye nu-
tuk atarlarken Avrupalı, geleceği hazırianmadan
dünyaya çocuk getirmeyi o çocuğa karşı daha baş-
tan işlenmiş bir suç saydı!
Avrupa, yüzyıllardır bilimselaraştırma ile ûnıver-
site kavramlan arasında doğal bir bağ kurmuşken,
bizim eğttim politikamız, tıpkı nüfus bakımından ol-
duğu gibi üniversiteler için de üremeye, basan ve"
ilerieme gözüyle baktı!
Ve nihayet Avrupa, din inancını çoktandır birey
ile vicdanı arasındaki bir ilişki saymışken, Türkiye
iki binli yıllann eşiğine, dini iktidarlanna basamak
yapan din bezirgânlannın yol açtıkları din kavgala-
nyla ayak bastı!
Bütün bunlaria Avrupa'da her şeyin yolunda git-
tiğinı söylemek istemiyorum. Ama asıl önemli olan
da zaten bir şeylerin yolunda gitmesı ya da gitme-
mesi değil, yolunda gitmediğinde alınacak tutum
ve gösterilecek tepkidir.
Ve bugün gerek insan hakları gerekse dûşünce
özgüriüğü bağlamında Avrupa insanının içinde ya-
şadığı gerçekliği Türk insanının henüz neredeyse
düşlerinde bile görmesine izin yoktur! Bütün bu
söylediklerimin ışığında ben, ülkemin Avrupa Birli-
ği'ne girmesine ve alınmasına kesinlikle karşıyım!
Avrupa Birliği'ni yeterince önemseyemediğim
için değil, fakat kendi ülkemi Avrupa Biriiği'nden çok
daha önemsediğim ve sevdiğim için karşıyım!
Zira Türkiye'nin bugünkü koşullanyla Avrupa Bir-
liği'ne girmesi, Türk insanının henüz sahip olama-
dıklanna sanki sahipmiş gibi kendini aldatmasını,
üikenin başındakilerin de sanki vermeleri gereken
her şeyi gerçekten vermişler gibi insanlannı kan-
dırmayı sürdürmelerini daha bir pekıştirmekten baş-
kaca bir sonuç doğurmayacaktır!
İnançlapm Buhıştuğu Kenf Abnanya'da
H Kültür Servisi - Geçen yıl kasım ve aralık aylannda
lstanbul'da, ocak ayı içinde Ankara'da düzenlenen
'Inançlann Buluştuğu Kent: Istanbul' sergisi Almanya'da.
Goethe Instıtue, Hannover Belediyesı Kültür Sorumlusu
Klaus Hoffman ve Milli Reasürans Sanat Galerisi
yöneticisi Amelie Edgü tarafından Hannover'de açılan
sergiye Türkiye'nin Hannover Başkonsolosu Mehmet
Emre de katıldı. Ara Güler, Ani Çelik Arevyan, Kamil
Fırat, Manuel Çıtak, Murat Germen ve Orhan Cem
Çetin'ın fotoğraflanyla katıldığı sergiye Evin
îryasoğlu'nun düzenlediği müzik eşlik ediyor. Prof. Afîfe
Batur ve Murat Ural'ın hazırladığı ve sergiyle aynı adı
taşıyan kitap da sergi boyunca ıncelenebilecek. Sergi daha
sonra Berlin, Bremen. Kassel. Hameln, Münıh, Frankfurt,
Main ve Köln'ü dolaşacak. Ekim ve kasım aylannda ise
Pans'te UNESCO'da, daha sonra Hollanda ve
Amsterdam'da 'Yahudi Tarihi Müsesi'nde sergilenecek.
BUGÜN
• İDOB'de C.OrfTun 'Carmina Burana' adlı yapıtı
izlenebilir.
• AKSANAT'ta saat 12.30'da Fantasy: Mariah Carey
'At Madison Square Garden' pop konseri lazer-disc'ten
ve saat 18.00'de Y. Ressam Ruhcan Akil'in yönettiği,
Öğr. Gör. Saim Bugay, Dr. Kıymet Giray, ressam
Mehmet Güleryüz, Doç. Dr Ne\hiz Tanyeü ve Prof. Dr.
Sülevman Saim Tekcan'ın katıldığı 'Plastik Sanaflar ve
AtöIyeGelenegi-2" başlıkjı panel izlenebilir. (252 35 00)
• FATİH LİONS KULÜBÜ'nün iki yıl önce
yitirdiğimiz Nehar TüMek anısına düzenlediği ve
Turhan Selçuk, Semih Balcıoğlu, Femıh Doğan, Eşfak
Aykaç,Sunave ErdoğanTanaltayın katıldığı etkinlik
Maçka Oteli'nde izlenebilir.
• İSTANBUL ÜNİVERSİTESt Fotoğraf Kulübü'nde
saat 15.00'te Laleper Aytek'in hazırladığı 'tstanbul'dan
Görüntüler' ve saat 16.30'da İzzet Keribar'ın
hazırladığı 'Gizenüi Burma' başhklı saydam gösteriler
izlenebilir. Keribar'ın WEB sitesindeki sergisi
'www.lazarusinternetcorn/izzetkeribar' adresinde
sürüyor. (512 8448)
• BOĞAZİÇt ÜNtVERSİTESİ SİNEMA
Kl)LÜBÜ'ndesaat21.00'deRon Fricke'nın yönettiği
'Baraka' adlı film izlenebilir. (263 1540)
• AHMET ŞtMŞEK KOLEJİ'nde saat 14.00te
hazırlık sınıti öğrencilennin Beethoven'ın 9. Senfonisi
ile 5 ayn dilde sevgi ve dostluk şarkılannı dans
eşliğınde sahneleyeceği etkinlik izlenebilir. (3064716)