Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18MART1997SAU CUMHURİYET SAYFA
DIŞ HABERLER
AsKerin yorumu
'Temizlik
orduyu
bitirdi'
TİRAN (Reuter)- Arna-
vutluk oıdusunun görevini
yapamaz duruma gelmesine,
ordu içinde yapılan politik te-
mizliğin neden olduğu ileri
sürûldü. Eski Arnavutluk as-
kerlerine göre , sağcı hükü-
metin ordu içindeki sol eği-
limli subay ve erleri ayıkla-
ması orduda moral çöküntü-
süne yol açtı.
Yeni kurulan çoğulcu hü-
kümetin 'orduya katü' çağ-
nsına uyarak Savunma Ba-
kanlığı önünde toplanan eski
subaylar, ordunun parçalan-
masına neden solan unsurun
silahlı ku\-vetlerde politikleş-
me olduğunu belirttiler. Su-
baylar, çökûntünün sorumlu-
sunun SJÜI Berişa'nın 40 yıl-
dan fazla ülkede görev yapan,
komünist Parti üyesi dene-
yimli subaylan ordudan uzak-
laştırma politikası olduğunu
belirttiler. Eski subaylar, Be-
rişa'nın bu politikasının mey-
dana gelen hükümet karşıtı
olaylarda, ordunun pasif kal-
masına neden olduğunu iddia
ettiler. 50 yaşlannda eski bir
yüzbaşı Reuter'a yaptığı ko-
nuşmada "Reform adı altın-
da tüm deneyimli, profesyo-
nel subaylar ordudan atıldı.
Yerierine acemiler getiril-
di. Biz komünisttik ama,
aynı zamanda vatansever-
dik. Berişa hükümeti yan-
lız bizi değil, Sovyetler Bir-
liği'nde egitilmiş askeri
okul eğitmenleri ve profd-
sörleri de uzaklaştırdı." de-
di.
Eski subay, ailesiyle ltal-
ya'ya kaçan Berişa hüküme-
tinin Savunma Bakanı Safet
Zulali'yi suçlayarak "O ül-
keyi ve orduyu yiizüsrü bı-
rakıp kaçarak Arnavut-
luk'a ihanetetti. Kaptan ge-
miyi terkederse gemi kara-
ya oturur" dedi.
Peru rehine
krizinde3
ay doldu
Dış Haberter Servisi - Pe-
ru'nun başkenti Lima'daki Ja-
pon büyükelçilik konutunu
basarak 72 kişiyi rehin alan
Marksıst Tupac Amaru Dev-
rimci Hareketi (MRTA) geril-
lalannın eylemi dün üçüncü
ayını doldurdu. Hükümetle
gerillalar arasında görüşmeler
sûrüyor, ancak şu ana kadar
bir ilerleme kaydedilemedi.
Japonya Başbakanı Ryuta-
ro Haşimoto, rehine krizinin
dönüm noktasında olduğunu
belirterek Küba ve Dominik
Cumhuriyeti'nden gerillalara
sığınma hakkı vermelerini is-
tedi. Dışişleri Bakanı Masa-
hiko Komura'yı, Peru, Küba
ve Dominik Cumhuriyeti ge-
zisine uğurlayan Haşimoto,
Komura'dan "bu dönüm nok-
tasmda" Peru hükümetıyle
yakın temas içinde olmasmı
istedi.
Hükümet değişikliğinden sonra iç savaş tehlikesi büyük ölçüde ortadan kalktı
AııumıthıköKimden
döndü• Başkent Tiran'da hayat normale dönmeye başladı.
Serbest bırakılan eski sosyalist Başbakan Fatoş Nano,
Devlet Başkanı Sali Berişa'dan istifa etmesini istedi.
Dış Haberler Servisi - Arnavutluk'ta, kânlar açıldı. Tiran'daki okullar ve ûni-
hafta başında serbest bırakılan ve cu-
martesi günü Devlet Başkanı Sali Beri-
şatarafindajı resmen affedilen Sosyalist
Partili eskı Başbakan Fatoş Nano, Beri-
şa'ya istifa çağnsında bulundu.
Dün Tiran'da bir açıklama yapan Na-
no, ülkedeki kanşüdığa son vermek ve
uzlaşma sağlamak için elinden geleni
yapacağını, ancak Devlet Başkanı Be-
rişa ile el sıkışmayacağını açıkladı.
Serbest bırakıldıktan sonra yaptığı ilk
açıklamada Nano, yeni bir koalisyon
hükümeti kurulması için gücü dahilin-
de her şeyi yapacağını açıkladı. Ulusal
bir uzlaşma için söz vermesine rağmen
Nano, Berişa ile işbirliğine gitmeyece-
ğini belirtti ve "Vatandaş Berişa ileelsı-
laşabffirim, Devlet Başkam Berişa ifcde-
ğa"dedi.
Arnavutluk'ta 1991 yılında kısa bir
süre başbakan]ık yapan Nano, 1993 yı-
lında "yobuztuk" suçlaması ile hapis
cezasına mahkûm edilmişti. Sosyalist-
ler, Nano hakkındaki suçlamalann asıl-
sız olduğunu ve hükmün siyasi neden-
lerle verildiğini savunuyordu.
Durum normaie dönûyor
Arnavutluk'ta, herkesın işbaşı yap-
ması yolunda hükümetin dün yaptığı
çagndan sonra başkent Tiran
7
da duru-
mun normale dönmeye başladığı bildi-
rildi. Reuter haber ajansının bildirdiği-
ne göre, başkent'te, otobüsler normal
seferlerini sürdürürken kamu kuruluş-
lannda çalışanlar işlerine döndü; dük-
versitelerin de yakında açılacaği bildi-
rildi.
Berişa yardım istiyor
Sali Berişa, Arnavutluk'ta durumun
kritik olmasına karşın, iç savaş tehlike-
sinin giderildiğini söyledi. Berişa, ül-
kesini ziyaret eden Avrupa Birliği heye-
tinden, düzenin sağlanması için polis
ve ekonomik yardım isteyeceğini söy-
ledi. Berişa, Europe 1 radyosuna yaptı-
ğı açıklamada, haziran ayındaki seçim-
lerde lideri olduğu Demokratik Par-
ti'nin kazanması halinde iktidarda ka-
lacağını bildirdi. Berişa, ülke düzeninin
sağlanması amacıyla asker ya da polis
yardımı ısteyip istemeyeceği yolunda-
ki soru üzerine, "Birim pofeûnizJe bir-
Bkte çaiışması için potis yardmu isteye-
ceğhn" dedi. Berişa, Arnavutluk gizli
polisinin her şeye sahip olduğunu, ama
şimdi dağıldığını belirtti sivilleri vur-
ması için polise talünat verdiği yolun-
daki haberleri de yalanladı.
Gemibatti
Bu arada Amavut mülteci yüklü bir
gemi dün sabah Italya'nın Adriyatik
Denizi kıyısmdaki San Cataldo di Lec-
ce'nin 7 mil açığında yolcu sayısının
fazlalığı nedeniyle battı.
Geminin SOS çağnsı vermesi ûzeri-
ne bir kurtarma operasyonu başlatan
Italyan yetkililer, 800 kadar mültecinin
hepsinin kurtanldığını, yalnızca 1 kişi-
nin hafif yaralandığını bildirdiler. Olkeden kacmak isteyenlcr Dıraç Hmanı'nın duvanna örmanarak gemilere ulaşmaya çalışrvor.
Avrupa 'da bombalı gün
Belçikada kahveye molotofkokteyli: 4 ölü
Dtş Haberter Servisi-Bel-
çika'nın başkenti Brüksel'de
göçmenlerin yoğun olarak
yasadıklan Molenbeek'te bir
kahveye atılan patlayıcı mad-
denin, 4 kişinin ölümüne, 4'ü
çocuk 5 kişinin de yaralan-
masına neden olduğu bildi-
rildi.
Polisin, araJannda Fas kö-
kenli bir kişinin bulunduğu
beş kişiyi gözaltmaaldığı öğ-
renildi. Patlamadan sonra çı-
kan yangmda, kahvenin bu-
lunduğu giriş katıyla birlikte
4 katlı binanın tamamen yan-
dığı haber verildi.
Polis, TSI 05.00'te meyda-
Pariste cami bombalandı
Dış Haberfcr Servisi- Fransa'nın başkenti Paris'in kuze-
yinde bulunan bir caminin girişine konan bir bombanın pat-
laması sonucunda cami kapısının ve girişin hasar gördüğü
cami bekçisinin de hafif yaralandığı bildirildi. Polis, ola-
yın terör bağlantısı olup olmadığı yolunda henüz herhan-
gi bir bulguya ulaşmadiklannı açıkladı. Bu arada, bomba-
lama eylemini üstlenen çikmadığı belirtildi. Göçmenlerin
çoğunlukta yaşadığı bölgede, patlamının şiddetiyle çevre-
deki evlerin camlannın kınldığı kaydedildi. Cami imamı-
nın diğer dıni liderler ve cemaatlerle iyi ilişkileri olan ılım-
lı bir kişi olduğu belirtiliyor. Son günlerde cami ile ilgili
tek tartışmanın, camiye ek bina yapılması için hazırlanan
projeler konusunda yaşandığı vurgulanırken bu projeye
karşı olan aşın sağcı Ulusal Cephe Partisi'nin geçen ay pro-
testo gösterileri düzenlendiği öğrenildi.
Öte yandan, olayı kınayan Müslüman lider Dalfl Bouba-
keur, bombalama eyleminin Fransa'da fanatik dinciler ile
sıradan Müslümanlann aynı saflarda görülmesiyle daha da
büyüyen tslam karşıthği düşüncesinin bir sonucu olduğu-
nu söyledi.
na gelen olayda, muhtemelen
molotofkokteyli olduğu be-
lirtilen ıki patlayıcı madde-
nin iki Faslı tarafindan îşleti-
len kahveye bir otomobilden
atıldığını açıklarken patlama-
da yaralanan birkadın ve dört
çocuğun hastaneye kaldınl-
dığinı kaydetti.
Belçika radyosu RTBF, iş-
letmenin uyuşturucu ve ku-
mar işlerinden dolayı "prob-
temi" olarak tanındığını du-
yurdu. Faslılar tarafından iş-
letilen bu kahve ile aynı böl-
gede bulunan ve Türkler ta-
rafindan işletilen diğer bir
kahvetıin sıkı rekabet içinde
olduğu belirtildi. Olayla ilgi-
li soruşturma başlatan Mo-
lenbeek polisi, bütün ipuçla-
nnın incelendiğini belirtti.
RTBF, kahvede politik
toplantılar yapıldığmı ve bu
toplantılara zaman zaman
Molenbeek Belediye Başka-
nı Phifipe Moureaıu'un da
katıldığını duyurdu. Moure-
aux'un aynı zamanda Belçi-
ka Sosyalist Parti Başkan
Yardımcılıgı'nı da yürüttüğü
kaydedildi.
İNGtLTERE SEÇtMLERİNtN GÜNÜ BELLt OLDU
Major'dan kara mizahLONDRA (Reırter/AFP) -
ingiltere Başbakanı John
Major genel seçimlehn 1
mayısta yapılacağtm
açıkladı. Major dün
gazetecilere yaptığı
açıklamada "Bo seçnnleri
kazanacagınua
samyonun" dedikten
sonra şöyledevam etti:
"1992 seçmlerinden önce
gazetecfler partimizin
şansını sormuştu.
GÖrüyorsunuz hâlâ
buradayun."
Major'un Muhafazakâr
Partisi 1 mayıstaki
seçimleri de kazanırsa
iktidara peşpeşe beşinci
kez gelerek rckor kırmış
olacak.
• îngiltere
Başbakanı, iktidan
îşçi Partisi'ne
kaptıracağına kesin
gözüyle bakılan genel
seçimler için Işçi
Bayramı olan 1
Mayıs'ı uygun buldu.
Çok gerideler
Ancak muhafazakârlar kamuoyu
yoklamalannda tşçi Partisi'nin çok
gerisinde geliyor. Son yapılan bir nabız
yoklamasına göre Muhafazakâr Parti, Işçi
Partisi'nin 25 puan gerisine düşmüş
durumda.
tngiltere tarihinde seçimlere 1.5 ay kala
rakibinin bu denli gerisine düşen bir
partinin seçimi kazandığı görülmüş değil.
Işçi Partisi lideri Tbny
Blair ise kamuoyu
yoklamalannda arayı bu
denlı açmalannın
nedenmi soran
gazetecilere tşçi
Partisi'nin kendisini
yenilediğini söyledi.
Blair, muhafazakârlar
hakkında ise
»Muhafazakâr Parti,
arük iş yapamıyor,
yoruklıılar"' şeklinde
konuştu. Muhafazakâr
Parti Margaret
Thatcher'ın lıderliğinde
1979"da iktidara geldikten
sonra geniş çaplı
özelleştırme
programlanra
gerçekleştirdi.
Muhafazakârlar aynca ışçi sendikalannın
gücünü de sınırladılar. Muhafazakâr Parti
döneminde, Ingıliz ekonomisi yeniden
canlanarak yüksek büyüme oranı tutturdu.
Ama muhalifler 18 yıllık muhafazakâr
iktidannda, ülkede eşitsizliğin arttığını,
zenginlerle yoksullar arasındaki uçurumun
büyüdüğünü belirtiyor. Muhalifler. aynca
Muhafazakâr Parti"nin yaratıcı yeteneğini
yitirdiğini, yeni fikirler üretemedigini ileri
sürüvor.
POLİTİKADA
SORUNLAR
ERGUN BALCI
braH Tmmandıpıyor
Israil, bu hafta Doğu Kudüs'te Ibranice adı Har
Homa olan bölgede Yahudiler için yeni yerieşim
birimlerinin inşasına baştıyor.
Böyiece, Israil'le Filistinliler arasında son yılla-
nn en tehlikeli bunalımın tohumlan atılıyor.
FilistinlHerin büyük tepkisine yol açacak olan
bu projeden vazgeçmesi için Israil'e başta Yaser
Arafat olmak üzere Arap liderieri, BM ve Avrupa
ülkeleri tarafından ısrarlı telkinler yapıldı. BM Ge-
nel Kurulu geçen hafta Israil'e yaptığı çağnda Ku-
düs'te yeni yerieşim birimi yapma projesinden
vazgeçmesini istedi.
Ancak tüm uyarılara kulaklannı tıkayan Başba-
kan Banyamin Netanyahu kararından dönme-
di.
• • •
Doğu Kudüs'te yeni yerieşim birimleri inşaatı,
Israil'in Rlistinlilere indirdiği tek darbe değil.
Israil ile Filistinliler arasındaki Oslo anlaşması
uyannca Israil'in 1998'in ortalanna kadar Batı Şe-
ria'yı. Yahudi yerieşim birimleri ve askeri bölgeler
dışında, terk etmesi gerekiyor.
Işte Israil, iki hafta önce Filistintilere bir jest(!) ya-
parak Batı Şeria'dan ılk çekilmeyi gerçekleştirdi.
Ama ne kadanndan?
Işgal altında tuttuğu topraklann sadece yüzde
9'undan. Üstelik bu topraklann yüzde 7'si zaten
Filistinlilerin siyasal yönetimi artındaydı. Yani Is-
rail, ilk aşamada Batı Şeria'nın sadece yüzde 2'si-
ni Rlistinlilere geri vermiş oldu.
Bu göstermelik çekilmeye çok sert tepki gös-
teren Arafat, Netanyahu ile dıyaloğu kesti.
Müslüman Doğu Kudüs'te inşaat yapma kara-
n, Batı Şeria'dan çekilme aldatmacasının üzerine
geldi.
Doğu Kudüs'te inşaat bittiğinde, kentteki Arap
bölgelerinin Batı Şeria ile bağlantısı kesilecek.
Böyiece Filistinlilerin Doğu Kudüs'ü başkent yap-
ma umutlanna öldürücü darbe vurulmuş olacak.
Oysa banş anlaşmasında Kudüs'ün statüsü-
nün, Israil ile Filistinliler arasında yapılacak görüş-
melerde saptanması öngörülüyor.
• • •
Israil'in katı tutumu, Arap liderieri arasında en
ılımhsı olan Ürdün Kralı Hüseyin'i btle isyan ettir-
di.
Kral, geçen hafta Netanyahu'ya yazdığı mek-
tupta çok sert bir ifade kullanarak "Banşı ortadan
kaldınyorsunuz. Size hiç güvenim kalmadı. Do-
ğu Kudüs'te yerieşim bınmlen ınşa etme karan-
nın sonuçlan banş sürecı açısından korkunç ola-
caktır" dedi.
Arafat ise cumartesi günü Gazze'de, ABD'nin
de temsilci yolladığı uluslararası bir toplantı dü-
zenleyerek Israil'i şıkâyet etti.
• • •
Işin ilginç yanı Israil halkının büyük bölümü R-
listinlilerie banş istiyor. El Halil'den çekilme anlaş-
ması Israillilerin yüzde 75'i tarafından desteklen-
mişti. Ama Başbakan Netanyahu, kolunu geri ka-
lan yüzde 25'e, yani şahinlere kaptırmış durum-
da. Likud koalisyonundaki aşın dinci partiler, Fi-
listinlilerle uzlaşmaya şiddetle karşı çıkıyor. El Ha-
lil anlaşması parlamentodan (Knesset) büyük ço-
ğunluğun oyu ile geçmesine karşın, radikal din-
ciler tarafından "ihanet" olarak nitetendi.
Netanyahu, bu kesimin öfkesini yatıştırmak için
Doğu Kudüs'te yeni Yahudi yerieşim birimleri ku-
rulacağını açıklayınca, bu kez Filistinlilerin gaza-
bını üzerine çekti.
Netanyahu aşın dinci kanattan kurtulmak için
koalisyonu bozarak Işçi Partisi ile ulusal biriik hü-
kümeti kurabilir.
Ama, israil Başbakanı, Filistinlilerie adil bir ba-
nş istiyor mu?
Işte orası belli değil.
The Mew York Times'in yazarianndan Thomas
Friedman, geçen hafta çıkan yazısında "Netan-
yahu ya geçmişi ile bağlannı kopartır ve tarihe ge-
çerya da kendisini batağa sürükleyen bugünkü
yolunda devam ederek trajik bir vaka olur" diyor.
Israil Başbakanı, trajediyi tarihe geçmeye ter-
cih etmiş görünûyor.
DIŞBASINPROF. DR. EROL MANİSALI
III - Türkiye'nin AB'ye bakışı
Türkiye tercihini büyük çoğunlukla
"Batı" yönünde yapmiş bir ülkedir. Bu-
nun anlamı siyasal sosyal ve ekonomik
normlar olarak Bab'daki normlan, ken-
di ulusal çıkarlan doğrultusunda kendi
ulusal normlanna uydurarak bir sentez
elde etmektedir. Bu nedenle 1963 yılın-
da imzalanan Ankara anlaşması ile AB
içindeki üyeler arasında yer almak iste-
miştir. Ancak AB, daha önce belirttiğimiz
gibi AB için çok haklı olan nedenlerle
Türkiye'yi tam üye yapamamaktadır.
1987'deki tam üyelik başvurusu,
1989'da reddedilmiştir.
Türkiye'nin bu noktadan sonra AB ile
ilişkilerini geliştirmek için "serbest tıca-
ret bölgesi" anlaşması yaparak ilişkiyi
sürdürmesi gerekir. Bu yapılmamış, san-
ki Türkiye'ye tam üyelik takvimi verilmiş
gibi 1992'den itibaren gümrük birliği gö-
rüşmeleri başlatlmış ve 6 Mart 1995'te
de belge imzalanmıştır.
Yanlış nereden kaynakJanıyor?
1. Önce tam üye olunur, ondan sonra
gümrük birliği ile ilgili yükümlülüklerin al-
tına girilir. Bugün (1997) gümrük birliği
yükümlülüğü altında olan ülkeler, tam
üyedirler. Tek istisna Türkiye'dir. Örneğin
Macaristan yann AB'ye üye olacaktır;
genişleme takvimi tçine sokuldu. Maca-
ristan buna rağmen AB ile gümrük birli-
ği anlaşması yapmadı ve tam üye olun-
caya kadar "serbest ticaretbölgesi" an-
laşması ile ilişkilerini yürütüyor. Aynı tür
anlaşmayı, Romanya da yapmak üzere-
dir. Türkiye ise 6 mart belgesi ile "AB ka-
rar mekanizmalan içinde yer almadan,
tek taraflıyûkûmlûlükleraltına girdi" Ne
hukuk, ne iktisat ne de siyaset mantığı
açısından, uluslararası ilişkılerde boyle-
sine dengesiz ve tek yanlı bağımlılığa
Türkiye-AB ilişkileri (2)
yol açan bir anlaşma imzalanamaz.
Nedir tek yanlı bağımlılığa yoi açan
hususlar (6 mart belgesi):
1.1. Türkiye. AB'nin beliriediği ve be-
lirleyeceği "dış ticaretpolitikalanna" uy-
makla yükümlüdür. Dış ticaret politika-
lan, sadece AB'nin dış dünyaya uygula-
dığı gümrük tarifelerini kapsamaz. Bu-
nun yanında AB'nin 15'ler dışındakilere
koyacağı her türlü ticari kısrtlamayı, tica-
ri müeyyideyi, kotayı, antidamping ver-
gisini ve tercihlı ticaret anlaşmasını kap-
sar. 15'ler bu hususlardaki polrtikalannı,
tam üyelerin o ülkelerle olan ticari, ma-
li, siyasi ve askeri ilişkilerine yani, stra-
tejik iüşkilerine göre belirierler. Türkiye,
karar mekanizmalan içinde yer almadan
tam üyelerin kendi çıkar ve tercihleri
doğrultusunda beliriedikleri bu polrtika-
lara, otomatik olarak uyma yükümlülü-
ğü altındadır. Bu durum Türkiye'rHn yal-
nız dış ekonomik ilişkilerinin değil, poli-
tik ilişkilerinin de ipotek attına alınması-
na yol açmıştir.
1.2. Türkiye, 1.1.1996 öncesi ihracat-
çısı için srfır gümrükle ithal ettiği girdile-
ri (makarna ihracatçısı için tahıl, tekstil ih-
racatçısı için iplik, pamuk, yün gibi)
1.1.1996'dan sonra AB'nin uyguladığı
tarifelerie ithal etmeye başladı, yani ye-
ni vergi koydu. Aynca AB'nin üçüncü ül-
kelere koyduğu kota ve antidamping
sistemi içine de girdi. Bu durum Türk ih-
racatçısının maliyetini yükselterek dış re-
kabet gücünü azalttı. Sanayi ürünlerde
ise AB'ye sıfır gümrük, üçüncü ülkeye
yüksek gümrük uygulayarak dış ticare-
tini yapay olarak saptifdı ve kaynak is-
rafına yol açıldı (örnek Japonya'dan ge-
len otomobile yüzde 37, AB'den ithal
edilene srfır gümrük uyguluyor). AB pa-
zan, dünyanın sanayi ürünlerinde en pa-
halı pazandır. Gümrük farklılaştınlması
ile Türkiye, pahalı pazara bağlandı. Hal-
buki serbest ticaret bölgesi anlaşması
otsa, Türkiye Japonya arabasına da sı-
fır gümrük uygular, "Dûnyada aynı nüe-
likteki mal nerede ucuz ise o pazardan
alınmış olurdu." Aynı malı ithal için kul-
lanılacak kaynak, "minimize" edilmiş
olurdu.
1.3. Türkiye, AB'nin üçüncü ülketerte
imzaladığı imtiyazh ticaret anlaşmalan-
na, 2001 yılına kadar uyum sağlama ta-
ahhüdü arbna girdi. (Madde 16). AB'nin
birçok ülke ile polrtik, ekonomik ve hat-
ta askeri önceliklerine göre imzalamış
olduğu (ve imzalayacağı) birçok imtiyaz-
lı ticaret anlaşması bulunmaktadır. AB
bunu sadece ticari değil, "stratejik" ne-
denlerle de yapar. Tercihli anlaşmalar,
daha çok söz konusu ülkeyi AB şemsi-
yesi (veya güdümü) altında tutmak için
yapılır ve AB bu ülkelere, tek yanlı imti-
yazlar verir. Ömeğin onlann malını güm-
rüksüz alır veya karşılıklı gümrük uygu-
lanmaz. (Bunlardan biri de G. Kıbns Rum
Yönetimi'dir.) Türkiye 6 mart bekjesinin
16. maddesine göre bir tam üye gibi
üçüncü ülkelere uygulanan tercihli sis-
temi uygulama yükümlülüğü arbna gir-
miştir.
1.4. AB'nin gümrük biriiğine ilişkin çı-
kardığı ve çtkaracağı tüm mevzuata Tür-
kiye de uymak zorundadır. Bu mevzuatm
bir kisrm, pryasanm iyi tşteme» için ge-
tirilen mevzuattır. Burada bir sorun yok.
Ancak AB'nin diğer polrbkalannın, güm-
rük birliği sistemine uzayan ve yanstyan
mevzuatm da Türkiye uygulamakla yü-
kümlüdür. Bunlann birkısmı, Türkiye'nin
koşullan, ihtiyaçlan ile uyum halinde ol-
mayabRir.
Aynca bu yükümlülük, AB'ye
TBMM'nin üzerinde bir yer vermiş ol-
maktadır.
1.5. AB Adalet Divanı'nın kararlanna
uyma yükümlülüğü: Adalet Divaru, tam
üyelerin hâkimlerinden meydana gelir
ve AB içtihatlanna göre AB hukukunun
"ûstûnlüğü" ilkesine göre çalışmalannı
yürütür. Alacağı her karara, Türkiye uy-
makla yükümlüdür. Bu aslında TC ana-
yasasına aykındır. Türkiye tam üye olma-
dığı, Adalet Divanı içinde yer almadığı
halde, AB hâkimlerinin kararlanna uyma
yükümlülüğü altna girmektedir.
Başlıcalan belirtilen bu hukuki, ekono-
mik ve siyasal çelişkiler, 6 Mart 1995 bel-
gesinin "yapısındaki bozukluk ve den-
gesiztikten" kaynaklanmakatdır. Türki-
ye 6 mart belgesi ile birlikte eşzamanlı
olarak tam üye olsa htçbir sorun bulun-
mayacaktı. Çünkü Türkiye;
- AB Pariamentosu'nda AB Bakanlar
Konseyi'nde, AB Komisyonu'nda ve AB
Adalet Drvanı içinde yer alacak, karar
verenler arasında bulunacak,
- Veto hakkı olacak, ulusal çıkarlan ile
bağdaşmayan hususlan veto edebile-
cek,
- Alınan ortak kararlan da kuşkusuz
uygulayacaktı.
Halbukı 6 mart belgesi ile Türkiye hiç-
biryetki almadan, karariann içinde bu-
lunmadan, tam bir üye gibi yükümlülük
altına girmiştir. Hadisenin hukuk, ekono-
mi ve politika bakımından yapı bozuklu-
ğu bundan kaynaklanmakkadır. 6 Mart
1995 belgesi imza sırasında ve önce-
sinde Türk kamuoyunda ve ilgili çevre-
lerde, "ne ortaya çıkanlmış, ne de tartı-
şılmıştır." Bunda etkili olan faktörler şun-
lardır
- Hadise iç politika malzemesi haline
getirilmiş ve "Türkiye Avrupa'ya giriyor,
Türkiye Avrupa oluyor, GB arkasından
tam üyelik geliyor" şeklinde gerçekler-
le uzaktan yakından ilgisi bulunmayan
hususlar. Türk kamuoyuna pazarianmış-
tır.
- TBMM, ilgili kamu kuruluşlan ve üni-
versiteler, gerçekte neyin imzalandığını
ve nelerin olup bıttiğini anlayamamtşlar-
dır. Bugün bile gerçekleri tam olarak an-
layamayanlann büyük çoğunlukta oldu-
ğu rahatlıkla söylenebilir.
"6 mart belgesi ımzalanmazsa Türki-
yeAvrupa'dan kopar" gibi gerçekJerle il-
gisi olmayan bir "istismar" hadisesi ya-
şanmıştır. Halbuki hadise, "Türkiye ile
AB arasındakiilişkilerin geliştirilmesi için
karşılıklı çıkarlan koruyan, dengeli bir
yapı oluşturmaktı."
Bu yapılmamış, 6 mart belgesi gibi
mantık sahibi bir uzmanın hiçbir şekilde
açıklayamayacağı "Türkiye'yi ABgüdü-
müne sokan" bir belge ortaya konmuş-
tur. AB ile ilişki kuran ülkeler arasında 6
martbenzeri birbelgeyoktur. Bu neden-
le Macaristan, yann tam üye olacağını
bildiği halde birkaç yıl için bile gümrük
biriiğine girişmemiş, AB ile serbest tica-
ret bölgesi anlaşması yaparak "Ancak
tam üye olduktan sonra gümrük biriiği-
ne girerim" demiştir.
9kt ttotıiıtgtat Jtafi*
Türkiye'de gerginlik
Türkiye'deki gerginlik
genellikle laiklerle
Islamcılar arasındaki
çekişme olarak
yorumlanıyor. Ama,
böyle bir yorum,
Türkiye'deki tehlikeli
çalkantılan açıklamak
için yetersiz kalır.
Türkiye'nin asıl sorunu
şudur: Oylann sadece
yüzde 20'sine sahip olan
Refah Partisi, Türk
halkının çoğunun
istemediği bir
tslamlaştırma programı
uygulamaya
çalışmaktadır.
Laik siyasi partiler kendi
ufak çıkar hesaplannı
ulusal çıkann önüne
koyduklanndan,
tslamcılann karşısma
çıkma görevi ordunun
omuzuna yüklendi.
Ocak aymda Sincan
Belediye Başkanı
kışkırtıcı bir "Kndns
Geasl'' düzenleyince,
1960'tanberiüçkez
müdahalede bulunan
Türk Silahlı Kuvvetleri,
tanklan Sincan'dan
geçirdi. Böyiece Refah'a
daha ileri
gidemeyeceğini bildirmiş
oldu. Daha sonra,
askerlerin ağırlıklı
olduğu Milli Güvenlik
Kurulu, hükümete
laikliğin konınması için
bir program verdi.
Drarn henüz bitmiş değil.
Ancak şurası kesin: Yeni
bir darbe Türkiye'nin
sorunlannı çözemez.
Laıkliğı koruma
gerekçesi ile yapılacak
böyle bir darbe halkta
destek bulabilir, ama
müdahale
antidemokratik olur.
Çözüm, orduya daha
fazla yetki vermekte
değil, politıkacılann daha
iyi çalışmalannı
istemekte yatıyor.
Ama Türkiye'nin
sorunlan sadece
yeteneksiz politikacılar
değil. Türkiye'nin
dostlannın da çok önemli
rolleri var. Türkiye,
Avrupa Birliği'ne kabul
edilmelidir. Ulke, ancak
bu şekilde Avrupa'ya
bağlanır ve istikrara
kavuşabilir. Avrupa,
Türkiye'ye, insan
haklanna saygı duyan bir
tslam ülkcsınin de birliğe
katılabileceğini
göstermelidir.
(16 Mart)