23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18MART1997SAU CUMHURİYET SAYFA DIŞ HABERLER AsKerin yorumu 'Temizlik orduyu bitirdi' TİRAN (Reuter)- Arna- vutluk oıdusunun görevini yapamaz duruma gelmesine, ordu içinde yapılan politik te- mizliğin neden olduğu ileri sürûldü. Eski Arnavutluk as- kerlerine göre , sağcı hükü- metin ordu içindeki sol eği- limli subay ve erleri ayıkla- ması orduda moral çöküntü- süne yol açtı. Yeni kurulan çoğulcu hü- kümetin 'orduya katü' çağ- nsına uyarak Savunma Ba- kanlığı önünde toplanan eski subaylar, ordunun parçalan- masına neden solan unsurun silahlı ku\-vetlerde politikleş- me olduğunu belirttiler. Su- baylar, çökûntünün sorumlu- sunun SJÜI Berişa'nın 40 yıl- dan fazla ülkede görev yapan, komünist Parti üyesi dene- yimli subaylan ordudan uzak- laştırma politikası olduğunu belirttiler. Eski subaylar, Be- rişa'nın bu politikasının mey- dana gelen hükümet karşıtı olaylarda, ordunun pasif kal- masına neden olduğunu iddia ettiler. 50 yaşlannda eski bir yüzbaşı Reuter'a yaptığı ko- nuşmada "Reform adı altın- da tüm deneyimli, profesyo- nel subaylar ordudan atıldı. Yerierine acemiler getiril- di. Biz komünisttik ama, aynı zamanda vatansever- dik. Berişa hükümeti yan- lız bizi değil, Sovyetler Bir- liği'nde egitilmiş askeri okul eğitmenleri ve profd- sörleri de uzaklaştırdı." de- di. Eski subay, ailesiyle ltal- ya'ya kaçan Berişa hüküme- tinin Savunma Bakanı Safet Zulali'yi suçlayarak "O ül- keyi ve orduyu yiizüsrü bı- rakıp kaçarak Arnavut- luk'a ihanetetti. Kaptan ge- miyi terkederse gemi kara- ya oturur" dedi. Peru rehine krizinde3 ay doldu Dış Haberter Servisi - Pe- ru'nun başkenti Lima'daki Ja- pon büyükelçilik konutunu basarak 72 kişiyi rehin alan Marksıst Tupac Amaru Dev- rimci Hareketi (MRTA) geril- lalannın eylemi dün üçüncü ayını doldurdu. Hükümetle gerillalar arasında görüşmeler sûrüyor, ancak şu ana kadar bir ilerleme kaydedilemedi. Japonya Başbakanı Ryuta- ro Haşimoto, rehine krizinin dönüm noktasında olduğunu belirterek Küba ve Dominik Cumhuriyeti'nden gerillalara sığınma hakkı vermelerini is- tedi. Dışişleri Bakanı Masa- hiko Komura'yı, Peru, Küba ve Dominik Cumhuriyeti ge- zisine uğurlayan Haşimoto, Komura'dan "bu dönüm nok- tasmda" Peru hükümetıyle yakın temas içinde olmasmı istedi. Hükümet değişikliğinden sonra iç savaş tehlikesi büyük ölçüde ortadan kalktı AııumıthıköKimden döndü• Başkent Tiran'da hayat normale dönmeye başladı. Serbest bırakılan eski sosyalist Başbakan Fatoş Nano, Devlet Başkanı Sali Berişa'dan istifa etmesini istedi. Dış Haberler Servisi - Arnavutluk'ta, kânlar açıldı. Tiran'daki okullar ve ûni- hafta başında serbest bırakılan ve cu- martesi günü Devlet Başkanı Sali Beri- şatarafindajı resmen affedilen Sosyalist Partili eskı Başbakan Fatoş Nano, Beri- şa'ya istifa çağnsında bulundu. Dün Tiran'da bir açıklama yapan Na- no, ülkedeki kanşüdığa son vermek ve uzlaşma sağlamak için elinden geleni yapacağını, ancak Devlet Başkanı Be- rişa ile el sıkışmayacağını açıkladı. Serbest bırakıldıktan sonra yaptığı ilk açıklamada Nano, yeni bir koalisyon hükümeti kurulması için gücü dahilin- de her şeyi yapacağını açıkladı. Ulusal bir uzlaşma için söz vermesine rağmen Nano, Berişa ile işbirliğine gitmeyece- ğini belirtti ve "Vatandaş Berişa ileelsı- laşabffirim, Devlet Başkam Berişa ifcde- ğa"dedi. Arnavutluk'ta 1991 yılında kısa bir süre başbakan]ık yapan Nano, 1993 yı- lında "yobuztuk" suçlaması ile hapis cezasına mahkûm edilmişti. Sosyalist- ler, Nano hakkındaki suçlamalann asıl- sız olduğunu ve hükmün siyasi neden- lerle verildiğini savunuyordu. Durum normaie dönûyor Arnavutluk'ta, herkesın işbaşı yap- ması yolunda hükümetin dün yaptığı çagndan sonra başkent Tiran 7 da duru- mun normale dönmeye başladığı bildi- rildi. Reuter haber ajansının bildirdiği- ne göre, başkent'te, otobüsler normal seferlerini sürdürürken kamu kuruluş- lannda çalışanlar işlerine döndü; dük- versitelerin de yakında açılacaği bildi- rildi. Berişa yardım istiyor Sali Berişa, Arnavutluk'ta durumun kritik olmasına karşın, iç savaş tehlike- sinin giderildiğini söyledi. Berişa, ül- kesini ziyaret eden Avrupa Birliği heye- tinden, düzenin sağlanması için polis ve ekonomik yardım isteyeceğini söy- ledi. Berişa, Europe 1 radyosuna yaptı- ğı açıklamada, haziran ayındaki seçim- lerde lideri olduğu Demokratik Par- ti'nin kazanması halinde iktidarda ka- lacağını bildirdi. Berişa, ülke düzeninin sağlanması amacıyla asker ya da polis yardımı ısteyip istemeyeceği yolunda- ki soru üzerine, "Birim pofeûnizJe bir- Bkte çaiışması için potis yardmu isteye- ceğhn" dedi. Berişa, Arnavutluk gizli polisinin her şeye sahip olduğunu, ama şimdi dağıldığını belirtti sivilleri vur- ması için polise talünat verdiği yolun- daki haberleri de yalanladı. Gemibatti Bu arada Amavut mülteci yüklü bir gemi dün sabah Italya'nın Adriyatik Denizi kıyısmdaki San Cataldo di Lec- ce'nin 7 mil açığında yolcu sayısının fazlalığı nedeniyle battı. Geminin SOS çağnsı vermesi ûzeri- ne bir kurtarma operasyonu başlatan Italyan yetkililer, 800 kadar mültecinin hepsinin kurtanldığını, yalnızca 1 kişi- nin hafif yaralandığını bildirdiler. Olkeden kacmak isteyenlcr Dıraç Hmanı'nın duvanna örmanarak gemilere ulaşmaya çalışrvor. Avrupa 'da bombalı gün Belçikada kahveye molotofkokteyli: 4 ölü Dtş Haberter Servisi-Bel- çika'nın başkenti Brüksel'de göçmenlerin yoğun olarak yasadıklan Molenbeek'te bir kahveye atılan patlayıcı mad- denin, 4 kişinin ölümüne, 4'ü çocuk 5 kişinin de yaralan- masına neden olduğu bildi- rildi. Polisin, araJannda Fas kö- kenli bir kişinin bulunduğu beş kişiyi gözaltmaaldığı öğ- renildi. Patlamadan sonra çı- kan yangmda, kahvenin bu- lunduğu giriş katıyla birlikte 4 katlı binanın tamamen yan- dığı haber verildi. Polis, TSI 05.00'te meyda- Pariste cami bombalandı Dış Haberfcr Servisi- Fransa'nın başkenti Paris'in kuze- yinde bulunan bir caminin girişine konan bir bombanın pat- laması sonucunda cami kapısının ve girişin hasar gördüğü cami bekçisinin de hafif yaralandığı bildirildi. Polis, ola- yın terör bağlantısı olup olmadığı yolunda henüz herhan- gi bir bulguya ulaşmadiklannı açıkladı. Bu arada, bomba- lama eylemini üstlenen çikmadığı belirtildi. Göçmenlerin çoğunlukta yaşadığı bölgede, patlamının şiddetiyle çevre- deki evlerin camlannın kınldığı kaydedildi. Cami imamı- nın diğer dıni liderler ve cemaatlerle iyi ilişkileri olan ılım- lı bir kişi olduğu belirtiliyor. Son günlerde cami ile ilgili tek tartışmanın, camiye ek bina yapılması için hazırlanan projeler konusunda yaşandığı vurgulanırken bu projeye karşı olan aşın sağcı Ulusal Cephe Partisi'nin geçen ay pro- testo gösterileri düzenlendiği öğrenildi. Öte yandan, olayı kınayan Müslüman lider Dalfl Bouba- keur, bombalama eyleminin Fransa'da fanatik dinciler ile sıradan Müslümanlann aynı saflarda görülmesiyle daha da büyüyen tslam karşıthği düşüncesinin bir sonucu olduğu- nu söyledi. na gelen olayda, muhtemelen molotofkokteyli olduğu be- lirtilen ıki patlayıcı madde- nin iki Faslı tarafindan îşleti- len kahveye bir otomobilden atıldığını açıklarken patlama- da yaralanan birkadın ve dört çocuğun hastaneye kaldınl- dığinı kaydetti. Belçika radyosu RTBF, iş- letmenin uyuşturucu ve ku- mar işlerinden dolayı "prob- temi" olarak tanındığını du- yurdu. Faslılar tarafından iş- letilen bu kahve ile aynı böl- gede bulunan ve Türkler ta- rafindan işletilen diğer bir kahvetıin sıkı rekabet içinde olduğu belirtildi. Olayla ilgi- li soruşturma başlatan Mo- lenbeek polisi, bütün ipuçla- nnın incelendiğini belirtti. RTBF, kahvede politik toplantılar yapıldığmı ve bu toplantılara zaman zaman Molenbeek Belediye Başka- nı Phifipe Moureaıu'un da katıldığını duyurdu. Moure- aux'un aynı zamanda Belçi- ka Sosyalist Parti Başkan Yardımcılıgı'nı da yürüttüğü kaydedildi. İNGtLTERE SEÇtMLERİNtN GÜNÜ BELLt OLDU Major'dan kara mizahLONDRA (Reırter/AFP) - ingiltere Başbakanı John Major genel seçimlehn 1 mayısta yapılacağtm açıkladı. Major dün gazetecilere yaptığı açıklamada "Bo seçnnleri kazanacagınua samyonun" dedikten sonra şöyledevam etti: "1992 seçmlerinden önce gazetecfler partimizin şansını sormuştu. GÖrüyorsunuz hâlâ buradayun." Major'un Muhafazakâr Partisi 1 mayıstaki seçimleri de kazanırsa iktidara peşpeşe beşinci kez gelerek rckor kırmış olacak. • îngiltere Başbakanı, iktidan îşçi Partisi'ne kaptıracağına kesin gözüyle bakılan genel seçimler için Işçi Bayramı olan 1 Mayıs'ı uygun buldu. Çok gerideler Ancak muhafazakârlar kamuoyu yoklamalannda tşçi Partisi'nin çok gerisinde geliyor. Son yapılan bir nabız yoklamasına göre Muhafazakâr Parti, Işçi Partisi'nin 25 puan gerisine düşmüş durumda. tngiltere tarihinde seçimlere 1.5 ay kala rakibinin bu denli gerisine düşen bir partinin seçimi kazandığı görülmüş değil. Işçi Partisi lideri Tbny Blair ise kamuoyu yoklamalannda arayı bu denlı açmalannın nedenmi soran gazetecilere tşçi Partisi'nin kendisini yenilediğini söyledi. Blair, muhafazakârlar hakkında ise »Muhafazakâr Parti, arük iş yapamıyor, yoruklıılar"' şeklinde konuştu. Muhafazakâr Parti Margaret Thatcher'ın lıderliğinde 1979"da iktidara geldikten sonra geniş çaplı özelleştırme programlanra gerçekleştirdi. Muhafazakârlar aynca ışçi sendikalannın gücünü de sınırladılar. Muhafazakâr Parti döneminde, Ingıliz ekonomisi yeniden canlanarak yüksek büyüme oranı tutturdu. Ama muhalifler 18 yıllık muhafazakâr iktidannda, ülkede eşitsizliğin arttığını, zenginlerle yoksullar arasındaki uçurumun büyüdüğünü belirtiyor. Muhalifler. aynca Muhafazakâr Parti"nin yaratıcı yeteneğini yitirdiğini, yeni fikirler üretemedigini ileri sürüvor. POLİTİKADA SORUNLAR ERGUN BALCI braH Tmmandıpıyor Israil, bu hafta Doğu Kudüs'te Ibranice adı Har Homa olan bölgede Yahudiler için yeni yerieşim birimlerinin inşasına baştıyor. Böyiece, Israil'le Filistinliler arasında son yılla- nn en tehlikeli bunalımın tohumlan atılıyor. FilistinlHerin büyük tepkisine yol açacak olan bu projeden vazgeçmesi için Israil'e başta Yaser Arafat olmak üzere Arap liderieri, BM ve Avrupa ülkeleri tarafından ısrarlı telkinler yapıldı. BM Ge- nel Kurulu geçen hafta Israil'e yaptığı çağnda Ku- düs'te yeni yerieşim birimi yapma projesinden vazgeçmesini istedi. Ancak tüm uyarılara kulaklannı tıkayan Başba- kan Banyamin Netanyahu kararından dönme- di. • • • Doğu Kudüs'te yeni yerieşim birimleri inşaatı, Israil'in Rlistinlilere indirdiği tek darbe değil. Israil ile Filistinliler arasındaki Oslo anlaşması uyannca Israil'in 1998'in ortalanna kadar Batı Şe- ria'yı. Yahudi yerieşim birimleri ve askeri bölgeler dışında, terk etmesi gerekiyor. Işte Israil, iki hafta önce Filistintilere bir jest(!) ya- parak Batı Şeria'dan ılk çekilmeyi gerçekleştirdi. Ama ne kadanndan? Işgal altında tuttuğu topraklann sadece yüzde 9'undan. Üstelik bu topraklann yüzde 7'si zaten Filistinlilerin siyasal yönetimi artındaydı. Yani Is- rail, ilk aşamada Batı Şeria'nın sadece yüzde 2'si- ni Rlistinlilere geri vermiş oldu. Bu göstermelik çekilmeye çok sert tepki gös- teren Arafat, Netanyahu ile dıyaloğu kesti. Müslüman Doğu Kudüs'te inşaat yapma kara- n, Batı Şeria'dan çekilme aldatmacasının üzerine geldi. Doğu Kudüs'te inşaat bittiğinde, kentteki Arap bölgelerinin Batı Şeria ile bağlantısı kesilecek. Böyiece Filistinlilerin Doğu Kudüs'ü başkent yap- ma umutlanna öldürücü darbe vurulmuş olacak. Oysa banş anlaşmasında Kudüs'ün statüsü- nün, Israil ile Filistinliler arasında yapılacak görüş- melerde saptanması öngörülüyor. • • • Israil'in katı tutumu, Arap liderieri arasında en ılımhsı olan Ürdün Kralı Hüseyin'i btle isyan ettir- di. Kral, geçen hafta Netanyahu'ya yazdığı mek- tupta çok sert bir ifade kullanarak "Banşı ortadan kaldınyorsunuz. Size hiç güvenim kalmadı. Do- ğu Kudüs'te yerieşim bınmlen ınşa etme karan- nın sonuçlan banş sürecı açısından korkunç ola- caktır" dedi. Arafat ise cumartesi günü Gazze'de, ABD'nin de temsilci yolladığı uluslararası bir toplantı dü- zenleyerek Israil'i şıkâyet etti. • • • Işin ilginç yanı Israil halkının büyük bölümü R- listinlilerie banş istiyor. El Halil'den çekilme anlaş- ması Israillilerin yüzde 75'i tarafından desteklen- mişti. Ama Başbakan Netanyahu, kolunu geri ka- lan yüzde 25'e, yani şahinlere kaptırmış durum- da. Likud koalisyonundaki aşın dinci partiler, Fi- listinlilerle uzlaşmaya şiddetle karşı çıkıyor. El Ha- lil anlaşması parlamentodan (Knesset) büyük ço- ğunluğun oyu ile geçmesine karşın, radikal din- ciler tarafından "ihanet" olarak nitetendi. Netanyahu, bu kesimin öfkesini yatıştırmak için Doğu Kudüs'te yeni Yahudi yerieşim birimleri ku- rulacağını açıklayınca, bu kez Filistinlilerin gaza- bını üzerine çekti. Netanyahu aşın dinci kanattan kurtulmak için koalisyonu bozarak Işçi Partisi ile ulusal biriik hü- kümeti kurabilir. Ama, israil Başbakanı, Filistinlilerie adil bir ba- nş istiyor mu? Işte orası belli değil. The Mew York Times'in yazarianndan Thomas Friedman, geçen hafta çıkan yazısında "Netan- yahu ya geçmişi ile bağlannı kopartır ve tarihe ge- çerya da kendisini batağa sürükleyen bugünkü yolunda devam ederek trajik bir vaka olur" diyor. Israil Başbakanı, trajediyi tarihe geçmeye ter- cih etmiş görünûyor. DIŞBASINPROF. DR. EROL MANİSALI III - Türkiye'nin AB'ye bakışı Türkiye tercihini büyük çoğunlukla "Batı" yönünde yapmiş bir ülkedir. Bu- nun anlamı siyasal sosyal ve ekonomik normlar olarak Bab'daki normlan, ken- di ulusal çıkarlan doğrultusunda kendi ulusal normlanna uydurarak bir sentez elde etmektedir. Bu nedenle 1963 yılın- da imzalanan Ankara anlaşması ile AB içindeki üyeler arasında yer almak iste- miştir. Ancak AB, daha önce belirttiğimiz gibi AB için çok haklı olan nedenlerle Türkiye'yi tam üye yapamamaktadır. 1987'deki tam üyelik başvurusu, 1989'da reddedilmiştir. Türkiye'nin bu noktadan sonra AB ile ilişkilerini geliştirmek için "serbest tıca- ret bölgesi" anlaşması yaparak ilişkiyi sürdürmesi gerekir. Bu yapılmamış, san- ki Türkiye'ye tam üyelik takvimi verilmiş gibi 1992'den itibaren gümrük birliği gö- rüşmeleri başlatlmış ve 6 Mart 1995'te de belge imzalanmıştır. Yanlış nereden kaynakJanıyor? 1. Önce tam üye olunur, ondan sonra gümrük birliği ile ilgili yükümlülüklerin al- tına girilir. Bugün (1997) gümrük birliği yükümlülüğü altında olan ülkeler, tam üyedirler. Tek istisna Türkiye'dir. Örneğin Macaristan yann AB'ye üye olacaktır; genişleme takvimi tçine sokuldu. Maca- ristan buna rağmen AB ile gümrük birli- ği anlaşması yapmadı ve tam üye olun- caya kadar "serbest ticaretbölgesi" an- laşması ile ilişkilerini yürütüyor. Aynı tür anlaşmayı, Romanya da yapmak üzere- dir. Türkiye ise 6 mart belgesi ile "AB ka- rar mekanizmalan içinde yer almadan, tek taraflıyûkûmlûlükleraltına girdi" Ne hukuk, ne iktisat ne de siyaset mantığı açısından, uluslararası ilişkılerde boyle- sine dengesiz ve tek yanlı bağımlılığa Türkiye-AB ilişkileri (2) yol açan bir anlaşma imzalanamaz. Nedir tek yanlı bağımlılığa yoi açan hususlar (6 mart belgesi): 1.1. Türkiye. AB'nin beliriediği ve be- lirleyeceği "dış ticaretpolitikalanna" uy- makla yükümlüdür. Dış ticaret politika- lan, sadece AB'nin dış dünyaya uygula- dığı gümrük tarifelerini kapsamaz. Bu- nun yanında AB'nin 15'ler dışındakilere koyacağı her türlü ticari kısrtlamayı, tica- ri müeyyideyi, kotayı, antidamping ver- gisini ve tercihlı ticaret anlaşmasını kap- sar. 15'ler bu hususlardaki polrtikalannı, tam üyelerin o ülkelerle olan ticari, ma- li, siyasi ve askeri ilişkilerine yani, stra- tejik iüşkilerine göre belirierler. Türkiye, karar mekanizmalan içinde yer almadan tam üyelerin kendi çıkar ve tercihleri doğrultusunda beliriedikleri bu polrtika- lara, otomatik olarak uyma yükümlülü- ğü altındadır. Bu durum Türkiye'rHn yal- nız dış ekonomik ilişkilerinin değil, poli- tik ilişkilerinin de ipotek attına alınması- na yol açmıştir. 1.2. Türkiye, 1.1.1996 öncesi ihracat- çısı için srfır gümrükle ithal ettiği girdile- ri (makarna ihracatçısı için tahıl, tekstil ih- racatçısı için iplik, pamuk, yün gibi) 1.1.1996'dan sonra AB'nin uyguladığı tarifelerie ithal etmeye başladı, yani ye- ni vergi koydu. Aynca AB'nin üçüncü ül- kelere koyduğu kota ve antidamping sistemi içine de girdi. Bu durum Türk ih- racatçısının maliyetini yükselterek dış re- kabet gücünü azalttı. Sanayi ürünlerde ise AB'ye sıfır gümrük, üçüncü ülkeye yüksek gümrük uygulayarak dış ticare- tini yapay olarak saptifdı ve kaynak is- rafına yol açıldı (örnek Japonya'dan ge- len otomobile yüzde 37, AB'den ithal edilene srfır gümrük uyguluyor). AB pa- zan, dünyanın sanayi ürünlerinde en pa- halı pazandır. Gümrük farklılaştınlması ile Türkiye, pahalı pazara bağlandı. Hal- buki serbest ticaret bölgesi anlaşması otsa, Türkiye Japonya arabasına da sı- fır gümrük uygular, "Dûnyada aynı nüe- likteki mal nerede ucuz ise o pazardan alınmış olurdu." Aynı malı ithal için kul- lanılacak kaynak, "minimize" edilmiş olurdu. 1.3. Türkiye, AB'nin üçüncü ülketerte imzaladığı imtiyazh ticaret anlaşmalan- na, 2001 yılına kadar uyum sağlama ta- ahhüdü arbna girdi. (Madde 16). AB'nin birçok ülke ile polrtik, ekonomik ve hat- ta askeri önceliklerine göre imzalamış olduğu (ve imzalayacağı) birçok imtiyaz- lı ticaret anlaşması bulunmaktadır. AB bunu sadece ticari değil, "stratejik" ne- denlerle de yapar. Tercihli anlaşmalar, daha çok söz konusu ülkeyi AB şemsi- yesi (veya güdümü) altında tutmak için yapılır ve AB bu ülkelere, tek yanlı imti- yazlar verir. Ömeğin onlann malını güm- rüksüz alır veya karşılıklı gümrük uygu- lanmaz. (Bunlardan biri de G. Kıbns Rum Yönetimi'dir.) Türkiye 6 mart bekjesinin 16. maddesine göre bir tam üye gibi üçüncü ülkelere uygulanan tercihli sis- temi uygulama yükümlülüğü arbna gir- miştir. 1.4. AB'nin gümrük biriiğine ilişkin çı- kardığı ve çtkaracağı tüm mevzuata Tür- kiye de uymak zorundadır. Bu mevzuatm bir kisrm, pryasanm iyi tşteme» için ge- tirilen mevzuattır. Burada bir sorun yok. Ancak AB'nin diğer polrbkalannın, güm- rük birliği sistemine uzayan ve yanstyan mevzuatm da Türkiye uygulamakla yü- kümlüdür. Bunlann birkısmı, Türkiye'nin koşullan, ihtiyaçlan ile uyum halinde ol- mayabRir. Aynca bu yükümlülük, AB'ye TBMM'nin üzerinde bir yer vermiş ol- maktadır. 1.5. AB Adalet Divanı'nın kararlanna uyma yükümlülüğü: Adalet Divaru, tam üyelerin hâkimlerinden meydana gelir ve AB içtihatlanna göre AB hukukunun "ûstûnlüğü" ilkesine göre çalışmalannı yürütür. Alacağı her karara, Türkiye uy- makla yükümlüdür. Bu aslında TC ana- yasasına aykındır. Türkiye tam üye olma- dığı, Adalet Divanı içinde yer almadığı halde, AB hâkimlerinin kararlanna uyma yükümlülüğü altna girmektedir. Başlıcalan belirtilen bu hukuki, ekono- mik ve siyasal çelişkiler, 6 Mart 1995 bel- gesinin "yapısındaki bozukluk ve den- gesiztikten" kaynaklanmakatdır. Türki- ye 6 mart belgesi ile birlikte eşzamanlı olarak tam üye olsa htçbir sorun bulun- mayacaktı. Çünkü Türkiye; - AB Pariamentosu'nda AB Bakanlar Konseyi'nde, AB Komisyonu'nda ve AB Adalet Drvanı içinde yer alacak, karar verenler arasında bulunacak, - Veto hakkı olacak, ulusal çıkarlan ile bağdaşmayan hususlan veto edebile- cek, - Alınan ortak kararlan da kuşkusuz uygulayacaktı. Halbukı 6 mart belgesi ile Türkiye hiç- biryetki almadan, karariann içinde bu- lunmadan, tam bir üye gibi yükümlülük altına girmiştir. Hadisenin hukuk, ekono- mi ve politika bakımından yapı bozuklu- ğu bundan kaynaklanmakkadır. 6 Mart 1995 belgesi imza sırasında ve önce- sinde Türk kamuoyunda ve ilgili çevre- lerde, "ne ortaya çıkanlmış, ne de tartı- şılmıştır." Bunda etkili olan faktörler şun- lardır - Hadise iç politika malzemesi haline getirilmiş ve "Türkiye Avrupa'ya giriyor, Türkiye Avrupa oluyor, GB arkasından tam üyelik geliyor" şeklinde gerçekler- le uzaktan yakından ilgisi bulunmayan hususlar. Türk kamuoyuna pazarianmış- tır. - TBMM, ilgili kamu kuruluşlan ve üni- versiteler, gerçekte neyin imzalandığını ve nelerin olup bıttiğini anlayamamtşlar- dır. Bugün bile gerçekleri tam olarak an- layamayanlann büyük çoğunlukta oldu- ğu rahatlıkla söylenebilir. "6 mart belgesi ımzalanmazsa Türki- yeAvrupa'dan kopar" gibi gerçekJerle il- gisi olmayan bir "istismar" hadisesi ya- şanmıştır. Halbuki hadise, "Türkiye ile AB arasındakiilişkilerin geliştirilmesi için karşılıklı çıkarlan koruyan, dengeli bir yapı oluşturmaktı." Bu yapılmamış, 6 mart belgesi gibi mantık sahibi bir uzmanın hiçbir şekilde açıklayamayacağı "Türkiye'yi ABgüdü- müne sokan" bir belge ortaya konmuş- tur. AB ile ilişki kuran ülkeler arasında 6 martbenzeri birbelgeyoktur. Bu neden- le Macaristan, yann tam üye olacağını bildiği halde birkaç yıl için bile gümrük biriiğine girişmemiş, AB ile serbest tica- ret bölgesi anlaşması yaparak "Ancak tam üye olduktan sonra gümrük biriiği- ne girerim" demiştir. 9kt ttotıiıtgtat Jtafi* Türkiye'de gerginlik Türkiye'deki gerginlik genellikle laiklerle Islamcılar arasındaki çekişme olarak yorumlanıyor. Ama, böyle bir yorum, Türkiye'deki tehlikeli çalkantılan açıklamak için yetersiz kalır. Türkiye'nin asıl sorunu şudur: Oylann sadece yüzde 20'sine sahip olan Refah Partisi, Türk halkının çoğunun istemediği bir tslamlaştırma programı uygulamaya çalışmaktadır. Laik siyasi partiler kendi ufak çıkar hesaplannı ulusal çıkann önüne koyduklanndan, tslamcılann karşısma çıkma görevi ordunun omuzuna yüklendi. Ocak aymda Sincan Belediye Başkanı kışkırtıcı bir "Kndns Geasl'' düzenleyince, 1960'tanberiüçkez müdahalede bulunan Türk Silahlı Kuvvetleri, tanklan Sincan'dan geçirdi. Böyiece Refah'a daha ileri gidemeyeceğini bildirmiş oldu. Daha sonra, askerlerin ağırlıklı olduğu Milli Güvenlik Kurulu, hükümete laikliğin konınması için bir program verdi. Drarn henüz bitmiş değil. Ancak şurası kesin: Yeni bir darbe Türkiye'nin sorunlannı çözemez. Laıkliğı koruma gerekçesi ile yapılacak böyle bir darbe halkta destek bulabilir, ama müdahale antidemokratik olur. Çözüm, orduya daha fazla yetki vermekte değil, politıkacılann daha iyi çalışmalannı istemekte yatıyor. Ama Türkiye'nin sorunlan sadece yeteneksiz politikacılar değil. Türkiye'nin dostlannın da çok önemli rolleri var. Türkiye, Avrupa Birliği'ne kabul edilmelidir. Ulke, ancak bu şekilde Avrupa'ya bağlanır ve istikrara kavuşabilir. Avrupa, Türkiye'ye, insan haklanna saygı duyan bir tslam ülkcsınin de birliğe katılabileceğini göstermelidir. (16 Mart)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle