23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 MART 1997 SALI CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 Anthony Minghella'nın Ondaatje'nin romanmdan uyarladığı 'The English Patient' cuma günü sinemalarda Tutkunun epik romanı beyazperdedeKültür Servisi-Ikinci Dünya Savaşı yıl- lannda Kuzey Afrika ve Italya'da dört savaş kurbanının yaşamlan çerçevesin- de gelışen tutkulu ve epik bir film 'The English Patient - İngiliz Hasta'. Michael Ondaatje'nin Booker ödüllü romanın- dan Anthony Minghella tarafindan sine- maya uyarlanan film, yazan, yapuncısı ve yönetmeninin dayanışması ve ısrarlı çabalanyla gerçekleştırildi. Minghella, 'The English Patient'ı bir solukta okuyup bitırdiğini ve romanı ke- sinlikJe beyazperdeye aktarmaya karar verdiğmı anlatıyor. "Her şey,kitaba duy- dtığum sevgiden kaynaklandı. Romamn en iyi okuyucusu olmak istiyordum." Bu yüzden de film boyunca aşkın fark- Iı türlerini getiriyor beyazperdeye Ming- helJa. Kanadalı Fransız hemşirenin (Ju- lieüe Binoche) hastasına duydugu şefkat, Sih milisi Kip (Naveen Andrem) ile ya- şadığı yoğun aşk, gizemli kimliği sonra- dan Macar Kontu Almasy olarak ortaya çıkan ingilız hasta (Ralph Fiennes) ile Kat- herine'nın(KristinScottThomas)ilişki- si ve Almasy'nin miiliyetçi tutkularyü- zünden mahvedilen çöle duydugu sevgi... İtaiyan kökenli bırailenin çocuğuolan ve tngiltere"nin Isle of Wight yöresinde yetişen 43 yaşındaki Minghella. romana konu olan dönemi ve olaylan daha iyi kav- rayabilmek amacıyla, tam bir akademis- yen gibi davranarak lngiltere'nin larlık bölgesinde kiraladığı bir evde aylar bo- yu yakın tarih üzerine okumalar yapmış; Kuzey Afrika ve Italya'da savasanasker- lerin turtuklan günlükleri incelemiş. Ro- manı sinemaya aktanrken Itaryan köken- li olup tngiltere'de yetişmesinin önemli avantajlar sundugunu söylüyor Minghel- L h<he English Patient', gelecek hafta pazartesi günü sahiplerini bulacak Oscar ödüllerinin en güçlü adaylanndan biri olarak gösteriliyor. 1996 Altın Küre 'En İyi Drama', 'En iyi Görüntü', 1996 Berlin Film Festivali 'En iyi Kadın Oyuncu' ödüllerini alan, 13 dalda BAFTA'ya (İngiliz Film Akademisi Ödülleri) ve 12 dalda Oscar'a aday gösterilen film cuma gününden başlayarak sinemalanmızda gösterime giriyor. la. "İngiliz olmak ne anlama gelir, bunu çok iyi anlıyorum. Aynı zamanda ola> la- n tarafsı/ bir göziin bakış açısıyla da gö- rebiliyorum", Minghella, yapımcı SaulZaentzCGu- guk Kuşu". 'Amadeus' ve'Varohnanın Da- yanılmaz Hafifliği'ni sinemaya uyarla- mıştı) ve romanın yazan Michael Onda- arje ile bırlikte çok sıkı ilişki içmde ol- duklannı; hatta Ondaatje'nin kendisine büyükcesaret verdıgini söylüyor. "L'çü- müz de şuna inanıyorduk: eğer bu filrai tutkuyla vapabilirsek seyirci kesinlikle kayıtsız kalmayacaktT. Eleştırmenlerce, tıpkı Salman Riişdü ve Graham Greene gibi son derece sine- matografik bir yazar olarak tanımlanan Ondaatje. aynı zamanda sinema uvarla- malan konusunda yönettnenlere zorluk çıkaran bir yazar. Ancak Minghella, zo- ru başarmış bir yönermen. Tabıi filmın teknik anlamda bir mucızeyı gerçekleş- tirmesinde sanat yönetmeni John Seale'ın sınematografik bakışının da payı var. On- daatje ortaya çıkan sonuçtan hoşnut: "Minghella ileçalışma şansı >akaladıgım için şansbyım. SauL bir romanı sinema- ya aktarmanın zorluklarını biliyordu. Anthony de iyi bir yönermen olsa da ön- celikle iyi bir >azardır. Saul gibi kitapla- n değerlendirir. Başından beri The Eng- lish Patient fîlminin kitabın kunı bir uyar- lanıası olmaması için çahştık üçümüz de. Hiçbirimiz sadık bir yansıma istemedik. Saul veAnthony inandıklan film ve oyun- cular için çok çauşülar. Kitaptan aldikla- n, onun ruhuydu". Geçen yıllarda 'Truly Madly Deeph/'. 'Mr.WonderfiıI'gibiküçükbütçeli film- lerle adını duyuran Minghella, sanat ya- şamının önemli bölümünü tıyatro çalış- malanna adadı. Tiyatrodaki binkimuıin oyuncu seçiminde etkili olduğunu belir- ten yönermen, 'The English Patient'ın kadın oyuncusu olarak çok tanınmayan Kristin Scott Thomas'ı seçti. Ana karak- ter için Ralph Fiennes'ten başka bir oyun- cuyu düşünmedı bile. Fiennes, filmde oynamak istediğini söylediğinde yanm saniye dûşündükten sonra 'evet'yanıtını vcrdi aktöre. Jşın zorlu kısmı, oyuncular belirlendikten sonra başlıyordu. Filmin en önemli mekânı çöldü. Tunus. çöl çe- kimleri için kusursuz bir yerdi; ama çö- lün kendine özgü doğası. geceleri insa- nın kanını donduran soğuğu, gündüzle- riyse bunalhcı sıcağıyla baş etmek ol- dukçazoranlaryaşattı film ekibine. Çöl çekimlerinde adeta deliye dönen Ming- hella, "Böylepahahvekannaşık bir film yapmaya kalkışmasaydım ilk fırsatta her seyi bırakıp geri dönerdim" diyor. 'The English Patient', gelecek hafta pazartesi günü sahiplerini bulacak Oscar ödüllerinin en güçlü adaylanndan biri olarak gösteriliyor. 1996 Altın Küre 'En İyi Drama', 'En İyi Görüntü'. 1996 Ber- lin Film Festivali 'En lyi Kadın Oyuncu' ödüllerini alan, 13 dalda BAFTA'ya (İn- giliz Film Akademisi Ödülleri) ve 12 dal- da Oscar'a aday gösterilen film cuma gününden başlayarak sinemalanmızda gösterime giriyor. Ondaatje'nin yılın en iddialı filmine konu olan romanı 'îngiliz Casus' Can Yayınlan arasında piyasaya çıktı 'Film, ldtabın gölgesi olmaktan çıktı'Kültür Servisi - Kanadalı yazar MkhaelOndaatje'nin Ingiltere'de Booker ödülü kazanan romanı "The English Patient". Ahu Ant- men'ın çevırısıyle Can Yayınlan arasında "İngiliz Casus" adıyla yayımlandı. (Kitap, "İngiliz Ca- sus" ismiyle dilimize kazandın- lırken film şirketi Warner Bros "İngiliz Hasta" ismiyle gösterime sunmayı yeğlıyor). tngılız yönet- men Anthony Minghella'nın aynı adlı filmine esin kaynağı olan ro- jnan^İkincı Dünya Savaşı sonla- nnda'rastlantı sonucu yaşam eiz- gileri kesişen dört ilginç karakte- rin öyküsünü anlatıyor. Ondaat- je'nin kitabını okuyanlar. merak- la fılmı bekliyor. "İngflizCasııs''ta Caravaggio karakterini canlandı- ran, edebiyat meraklısı ünlü sine- ma oyuncusu Willem Dafoe, Sri Lanka asıllı şair-yazar Ondaatje ile yılın en iddialı filmine konu olan romanıyla ilgili bir söyleşi gerçekJeştirmiş. Söz konusu söy- leşiden kesitler sunuyoruz: DAFOE - Filmin senaryosunu yazmaya neden yanaşmadmız? ONDAATJE - Kitabı yazmak zaten aln yılımı almıştı. Bunun son iki yılı, kitabın son şeklini ta- sarlayarak geçti. O kurguyu bozup öyküye yeniden biçim vermeye çalışmak çokzorolacaktı... Nes- nel davranamayacaktım. Roman nereye götûrflyorsa DAFOE- Peld senaryo çabşma- lanna kanldımz mı? ONDAATJE - Taslaklar ortaya çıktıkça yönetmen AnthonyMing- hella. yapımcı Saul Zaentz ve ben buluşup tartıştık. Düşüncelerimi aktarma olanağını buldum. So- nuçta senaryo yeni bir yapıt oldu. kitabın gölgesi olmaktan çıktı. Se- naryo yazmak çok zormuş. bunu ögrendim! Bir yazar zaman kısıt- laması yüzünden yazdığı kitaptan koca bölümler atamaz bir kere... Bir senaryo yazan bürün bunlan düşünmek zorunda. Kötü bir şa- kagibi! DAFOE- Film kitaptan oidukça farkü. Kitabıçokseven okurlar.bel- ki hayal kınklığına uğrayacakian. Michacl Ondaatje İNGİLİZ CASUS • "The English Patient"te Caravaggio karakterini canlandıran edebiyat meraklısı ünlü sinema oyuncusu VVillem Dafoe, Sri Lanka asıllı şair-yazar - — Ondaatje ile romanıyla ilgili gerçekleştirdiği söyleşide, filmin kitaptan oidukça farklı olduğunu vurgulayınca yazar, "Film kendi DNA'sım taşıyan, kitaptan oidukça uzak bir şey oldu. Sonuçta senaryo yeni bir yapıt oldu, kitabın gölgesi olmaktan çıktı" görüşünü dile getiriyor. ONDAATJE - Evet. film kendi DNA'sını taşıyan. kitaptan oiduk- ça uzak bir şey oldu. DAFOE - Okurun kişisel tepki- lerverdigi bir roman bu. Kimisi bir sohıkta,kimisi fazla \oğun buluyor, iyice sindirebilmek için yavaş ya- vaş okuyor... Romana son biçimi- ni verirken çok değişu'rdin mi? ONDAATJE - Roman beni ne- reye götürüyorsa oraya gittim dı- yebilirim. Düzelrmeleri yaparken bölümleri şiir düzeitır gibi düzel- tiyorum. Bir bölümü alıp başka birbölüme ekh'yorum. sıralannı de- ğiştiriyorum, farklı kapsamlariçı- ne koyuyorum. Bu açıdan. çalış- ma biçimim belki biraz film ya- pımının aşamalanndan o denlı uzak değil. Yayımlanan kitaplan- mı dabirdaha aslaokumuyorum... Ben sana bir soru sorayım: Cara- vaggio'yu canlandırmak üzere film setine geldiğinde hazırlıklı mıydın? DAFOE - Pek değil... İnsanın kendisinden farklı. bir üçüncü ki- şiliğe bürünmesi gerektiren bu iş- te, kendi benliğinde tarMı karak- terleri banndırdığına inanacak- sın. O karakteri kendi içinde bu- lup çıkarmak gizemli bir süreç. Hazırlanmak. insana biraz güven kazandınyor o kadar. Felsefi ola- rak baköğımızda, zaten biz her şe- \iz, her şeyi bünyemizde banndı- nyoruz. Ben böyle düşünüp ken- dimi o karakterin öyküsüne bıra- layorunı. Bir casus mu, sahtekâr mı? OIVDAATJE - İngiliz Casus'u yazarken kitaba admı veren adam- dan hoşlanıp hoşlanmadıgımı bi- le bilmiyordum. Bir casus mu, sah- tekâr mı... kımdi? Doğrusu bilmi- yordum. emin olamıyordum. Ki- tabı yazmaya başlamamın üçün- cü yılında ona bir ses verebildim. O sese kavuşunca, karakter de or- taya çıktı. Bazen bir sözcük ya da jest, insanı o karakterin özüne gö- türebiliyor. DAFOE - Şu sıralar bir sey ya- zı\T»r musunuz? 'ONDAATJE - Evet. yine bir ro- man yazmaya çalışıyorum. Bu ara- da şiir de yazıyorum. Aslında 'İn- giliz Casus'tan sonra kendımi bü- tünüyle şiire vermek istıyordum. DAFOE -Şiirle roman birbtrin- den çokfarklı değil mi? Roman ya- zann bütün yasamını eiegeçiriyw sankL Şiirde ise zaman zaman ara vermek mümkün. ONDAATJE-Öyle... Aynca bir roman biterken artık o küçük sah- neler terk ediliyor. kitaba bir bü- tünlük kazandırmak çabalan baş- lıyor. "IngilizCasus'tan sonra. ye- niden küçük boyutlu bir şeyler yazmak istıyordum. Çünkü aslın- da ben romanlanmı da küçük kü- çük parçacıklar yazarak oluşturu- yorum. Bunlar zaman içinde ge- niş bir kapsam kazanıyor. DAFOE - O son asamada kitap tamaınlanmışohıyormu? Yoksaye- ni baştan bir düzenleme mi yapı- yorsun? ONDA.\TJE-Tabiı insanın yaz- dıklanndan biradım geri atıp baş- kalanrun gözleriyle değerlendirme- ye çalışması gerekiyor. Kıtapla- nm yayimlanmadan önce hep baş- kalanna okuturum. Tepkıleri ölç- meye çalışınm. Ben kitabın genel olarak temasından çok küçük sah- nelenyle ilgilendiğım için bazen farkına varmadığım atlamalar. unutkanlıklar yapabiliyorum. DAFOE - 'İngiliz Casus', hem kurgusu hem zengin içeriği hem de parçalar halinde bir bütünlüge ka- vusması açısından oidukça ilginç, hatta gizemli bir kitap. Okur ba- zen kaybolu\or içinde. Kitaba «r- dilderi tepkileri ölçebilecekleri bir şeyobun isthorlar. İşteo zaman ya- zara bakışorlar. yazann yorumla- nnı anyorlar. ^üzleri dûşünmem' ONDAATJE-Bazı şeyler. baş- kalanyla paylaşılamayacak kadar önemlidır. Kendimi korumak için söylemiyorum bunu, ama daha çok açık versem belki kitabın bü- yüsübozulacak... DAFOE - Film yapıhrken siz de setteydiniz. Neier hisseOiniz? ONDAATJE - Işin teknik yönü daha çok ilgimi çekri. Yönermen, oyunculara neler hissetmeleri ge- rektığıni anlatmaya çalışıyordu Ben bunu yapmadım kitapta. Film, küçük küçük parçacıklardan bir bütünlüge, farklı bir temaya ula- şıyor zamanla. Epey ilginç bir sü- reç. DAFOE - Peki bir yazar olarak senin yazdığın bir karaktere geüp bir oyuncu bir yüz kazandınyon.. Belki senin hayalinde canlandır- dıgın yüzden çok farklı... Kendi »ka£|Ddakioeski yüzü unutabiliyor musunuz? ONDA.ATJE-Ben yazarken ka- rakterlerimin yüzlerini düşünmü- yorum ki. Kafamda onlar için bi- rer >üz bulunmuyor! Onlann ka- falannm içindeyım, o kadar. Yani Hana'nın yada Caravaggio'nun djş görüntüsünü bilmıyorum aslında. Herodot tarihi DAFOE - Yani gerçek dünyada onlara benzer insanlar aramıyor- sun_ Çünkü onlann dünyasını za- ten sen yaratıyorsun. Peki roman- lann için ne kadar araşarma ya- pıyorsun? O arasörma süreci. ya- ratKihğım sınniandırmıyor mu? ONDAATJE - Bıleniiyorum. •Ajaştırmanın da dozunu kaçıra- bılirinsan. Sözgelimi 1926 yıliy- la ilgili her şeyi öğrenebilirsin bel- ki, ama sonuçta esinienmeyebilir- sın. Ya da bir gün otobüste birinin anlattığı öyküye kulak misafiri olursun. otunıp 50 sayfa yazarsın. Bilmiyorum. Ben pek sistemli araştırma yapmıyorum. DAFOE - Kitapta Herodot Ta- rihi büyük yer tutuyor_. ONDAATJE - Evet, Herodot Tarihi 'nin çoğunu okumuştum ön- ceden. Bir çöl araştırmacısınm günlüğünde, "Seferlerde kütüp- haneden ben sorumiu>dum. Ama kütüphanede tek bir khap vardı: Herodot" yazıjordu. Bu, çok ho- şuma gitti. Geçmişle günümüzü birleşriren birşeydi. Aynca Hero- dot'un tarih anlayışı tamamıyla söylentileredayanıyordu. Neduy- muşsa yazmış. Bir de romanlann içinde okura farklı kitapJarsunma- yı çok seviyorum. Irlandalı rockgrubu U2, son albümü 'Pop' ile sonunda İngiliz basınının da ügisini çekti Dünyayla dalgageçiyorlar Kültür Servisi - Saat gecenın ikisi, dışansı buz gibi soğuk. Buna rağmen U2'nun Dublin'deki yeni stüdyosunun önü genç kjzlaria dolu. Kapının her açılışında yüreği ağzına gelen kalabalık, kahramanlannın dışan çıkmasını bekliyor. U2 bugünlerde, nisanda başlayacağı yeni dünya turunun hazırlıldanyla meşgul. Las Vegas'ta başlayacak turnede yeni albümleri 'Pop'u tanıtacaklar dünyaya. Şimdi, tıpkı kapırun önündeki kızlar gibi dünya çapındaki bütün U2 hayranlan bu tumeyi merakla beklıyor. Gelmiş geçmiş en büyük rock gruplanndan biri olan, medyanın da müthiş ilgi gösterdigi U2, global bir grup olsa da Dublinii kimliğini koruyor. Grup üyeleri Dublin'de yaşıyorlar. U2'nin solistı Bono, her fırsatta, "Bizi DuUin yaratO" dıvor. Grubun dünya çapındaki ünü en fazla Dublin'in işine yanyor tabii. Şehrin sanat ortamında belirgin bir canlılık göze çarpıyor. Avrupa'daki benzerlerini andıran bistrolar. siber-cafeler, pub'lar, ikinci el sanat mağazalan sayıca her geçen gün artıyor. Dublın'in yeniden gözde bir kent oluşunda U2'nin katkısı. Nobel Edebiyat Ödüllü şair Seamus Heaney'den bile daha fazla. Çünkü onlar Irlanda'nın yeni yüzünü temsil ediyorlar. 1987 yılında çıkardıklan 'Joshua Tree' ile listelen altüst eden, ingiliz pop-rock gruplannın Amerika'yı fethetmeye kalkıştıklan dönemde umulmadık bir çıkış yaparak Ingilizlerin pabucunu dama attıran U2, tahmin edilmesi hiç de güç olmayan nedenlerden dolayı, tngiliz basırundan övgü dolu tek bir söz bile aimamıştı. Bugün durum biraz daha farklı. Profesyonel bir 'stadyum grubu' olduğunu kanıtlayan, konserlerine Tann'nm adını anan şarkılarla başlayıp seksten söz ederek bıtiren bu grubun dünyayla dalga geçtiği kesin. 1992'de 'Achtung Bab}' ile çizgisini, ta\Tinı iyiden ıyiye bellı eden ve Bono"nun deyışıyle, 'ironinin insan ruhunun düşmanı olnıadığını keşfederek' şimdi de yavaş yavaş popa ısınan U2, 'Pop' ile herkesin ilgisini çekmeyi başardı. Bugüne dek ketum davTanmakta ısrareden Ingilizlerin bile dili "Pop'tan sonra çözüldü Kayıhan Keskinok'un resim sergisi • Kümır Servisi - Kayıhan Keskinok'un resim sergısı 27 marta dek Karsu Tekstil Sanat Galerisi'nde görülebilir. 1923 ylında Izmir"de dünyaya gelen sanatçı Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü'nü bitirdı. Isviçre hükümetinin bursuyla 1960 yılında Lausanne "'Ecole . des Beaux-Arts"da çalışma olanağı bulan Keskınok, 1963-68 yıllan arasında Gazi Eğitim Enstitüsü'nde Resim Bölümü'ndeöğretmenlik yaptı. Izmir ve Ankara müzelerinde, Yugoslavya Pociteli kenti Sanatçılar Kolonisi Müzesi'nde. Türkiye Büyük Mıllet Meclisi'nde ve diğer resmi kuruluşlarla özel koleksiyonlarda yapıtlan bulunan sanatçı. 1983 yılından ben kendi adını taşıyan özel bir atölyeyi yönetiyor. ETK, Kuvayı Milliye' ile Marö Sanatevi'nde • Kültür Servisi - Eskişehir Tiyatro Kumpanyası(ETK), Nâzım Hikjnet'in 'Kuva^ ı Milliye' adlı destanını 20 mart perşembe günü saat ! 9.00 ve 21.15'te Mart; Sanatev i "nde sahneleyecek. 1994 yılında Anadolu Üniversıtesi Devlet Konservatuvan Tiyatro Oyunculuğu Bölümü mezunlan tarafindan kurulan Eskişehir Tiyatro Kumpanyası, Nâzım Hikmet'in "Kuvayı Milliye' adlı oyununu deneysel bir yaklaşımla ele alıyor Bir anlam yaratma süreci olarak ele alınan oyunda. destanın oyunculara çağnştırdığı anlamlar' kodlar. özellikle seste ve bedensel devinimlerde arayışlarla açımlanarak seyirciye aktanlmaya çalışılıyor. Oyunun bir başka özelliği ise anlatımsal olmasından kaynaklanan birtarihsellik taşımasının yani sıra gerek oyunun yorumunun gerekse demokratık gündemm seyırcide yarattığı donanımla özelliştirmeden, laik- anrilaik tartışmalanna kadar günümüze gönderme yapıyorolması. Enıs Yıldız'ın yönettiği oyunda, Süleyman Atanısev ve Enis Yıldız rol alıyorlar. Fatma Çalar'ın solist olarak yer aldığı oyunda. vurmalı çalgılarda Ilkay Altıntaş ve Boşkut Badem var. IModernligin Krizi' konferansları • Kültür Servisi - Jstanbul-Bcrlin kültür buluşmalan kapsamında bugün 'Modernlığin Krizı" başlıklı konferans dızisinin rlki gerçekleştirilecek. AKM Oda Tiyatrosu'nda 15.00- 21.00 saatleri arasında gerçekleştirilecek konferanslann ilk bölümüne; Berlin Ozgür Üniversitesi Otto Suhr Enstitüsü profesörü Hajo Funke, 'Modernlığin Patolojisi ve Toplumsal Hareketler*, Berlin Elise Salomon Pedagoji Meslek Yüksekokulu profesörü Birgit Rommelspacher ise 'Batı Modernliğinın Parçası Olarak Hâkimiyet Kültürü' konulan üzerine konuşmacı olarak katılacaklar. Saat 18.30'daki 'Modernleşme ve Kimlik Krizı' başkkjtfttujMiıraH&e gazeteei Cengiz Çandar, • Hajo Funke, sosy^bflimci Çağlar Keyder, yazar Orhan Koçak ve Birgit Rommelspacher katılacaklar. Konferansı Yıldız Teknik Üniversitesi'nden mimar İhsan Bilgin yönetecek. Nîkolai Oemidenko piyano resitali • Kültür Ser\isi - Nıkolaı Demidenko, perşembe akşamı saat 19.30"da Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda bir piyano resitali gerçekJeştirecek. Dimitn Bashirov'un öğrencısi olarak Moskova Konservatuvan'nda eğitim gören sanatçı, 1976 Uluslararası Montreal ve 1978 Uluslararası Çaykovski yanşmalannda dereceye girmişti. Surrey Üniversitesi'nde ve Yehudi Menuhin Okulu'nda misafiröğretim üyesi olarak görev yapan Demidenko'nun son dönem etkinlikleri arasında dokuzuncu kez gerçekleştirdiği Japonya turnesi, Hollywood BowPda. Berlin Filarmoni Salonu'nda ve Royal Festival Hall'da Kraliyet Filaımoni Orkestrasryla verdiği konserler yer alıyor. Japon geleneksel müzik gösterisi • Kültür Servisi - Türkiye ile Uzakdoğu ülkeleri arasında kültürel ve dostluk amaçlı ilişkileri arttırmak amacıyla çalışmalannı sürdüren Uzakdoğu Kültür Merkezi, bu amaçla yeni bir etkinliği sanatseverlere sunuyor. 23 mart pazar günü Istanbul Atatürk Kültür Merkezi Konser Salonu'nda yapılacak olan etkinlik, 'Japon Geleneksel Müzik ve Kültür Gösterisi' başlığını taşıyor. Japonya'nın büyüleyici ve gizemli tarihsel birikiminı aktaracak olan konserde, Japon müzisyenler geleneksel Japon çalgılannı kullanacaklar. 19.00-20.25 saatleri arasında gerçekleştirilecek olan konserde, Japon kültürü, Japon inanışlan ve mitolojisi kendisini gizemli ezgilerle izleyenlere sunacak. sergısı • ADANA(AA)-Nobe Alışveriş Merkezi. kültür etkinlikleri çerçevesinde, fotoğraf sanatçısı Özgen Özgenal anısma 'Fotoğraf Sergisi' düzenledi. Adana Fotoğraf Amatörlen Derneği'nin katkılanyla düzenlenen ve Nobe Sanat Galerisi'nde 28 mart tarihine kadar izlenime sunulacak olan sergide, 30 fotoğraf yer alıyor. Hasan Âli Yücel anılıyor • Kültür Senisi - Mehmet Başaran ve Öner Yağcı'nın konuşmacı olarak katılacağı 'Hasan Âli Yücel'ı Anma Toplantısı' bugün saat 19.00'da Truva Kitaplığı'nda yapılacak. Toplantı. Bakırköy Cumhuriyet Okurlan ve Truva Folklor Araştırmalan Demeği'nin işbirliği ile organize edildi. Kitap şenliği • Kültür Servisi - Özel Eyüboğlu Lisesi. geleneksel kitap şenliklerinin 6'ncısını Ümraniye Kampusu'nda kutlayacak. 21 mart tarihine kadar açık kalacak olan kitap şenliğinde, yazar ve ozanlar söyleşiler yapacak ve kitaplannı imzalayacak. Özel Eyüboğlu Lisesi tarafindan hazırlanan etkinliğin programı şöyle: Yann saat 14.20'de Mustafa Köz'ün katıldığı 'Şiir ve Gölgesi, çarşamba saat 11.10'da Eray Canberk'in katıldığı 'Şiir ve Yaşam'. 14.20'de Aydın Ilgaz'ın sunduğu 'Rıfat llgaz, Asım Bezirci, Ugur Mumcu' video gösterisi, perşembe saat 14.20'de Tomris Uyar ve Feyza Hepçilingirler'in katıldığı 'Öykü Okumak' ve Ömer Ateş'in katıldığı 'Eleştirel Okuma', cuma saat 11.10'da Cezmi Ersöz'ün katıldığı 'Hayat Kirliyken Düşler Masum Oimaz' ve saat 14.20'de Arif Damar'la şiirdünyası üzerine ve Gani Müjde'nin katıldığı "Mizah".
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle