Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 18MART1997SALI
12 KULTUR
PORTAL DİKMEN GÜRÜN
Akdeniz'de festivaller zinciri olıışacak mı?Uluslararası Akdeniz Tiyatro Enstitü-
sü (I1TM), Akdeniz ülkeleri tiyatro fes-
tivalleri temsilcilerini geçen günleıde Sh-
ges'te bır araya getirdi. Toplantıya ts-
panya'dan Sıtges, Merida, Madrid Sud,
Tarrega, Badajos Grenade, Grec; Slo-
venya'dan Liubliana; Yunanistan'dan Ka-
lamata ve Dromena; ltalya'dan Anacap-
ri, L'Acjuila, Nora; Fransa'dan Montpel-
lier; Filistın"den Jerusalem, Ramalha;
Portekiz'den Almada; Rotnanya'dan Si-
biu, Galatzi; Türkiye'den istanbul; Yugos-
lavya'dan Budva festivallerinin yönet-
menleri katıldılar. Katılamayanlan da sa-
yarsak IITM'nin oldukça geniş bir ala-
na yayildığını görebilıriz. Kuruluşun baş-
kanı Jose Moıüeon ilk gün yaptığı konuş-
mada bu toplantının amacıru, u
Akdeniz
ülkeleri arasında bir festivaller zinciri
oluşturmak" olarak belirliyordu. Yine
Monleon'a göre önceki yıllarda da bu
amaçla bır araya gelinmiş (ben ilk kez ka-
tıldım), ama bir festivaller yönetmeliği için
gerekJİ ölçütler saptanamamıştı. Bu ne-
denle Sitges toplantısı -çağn mektubun-
dayönetmelikten sözedilmemiş olmak-
la birlikte- bu açıdan önemliydi.
Bu ölçütler nelerdi? Festivaller arasın-
daki iletişim nasıl sağlanacaktı? Halka-
larbirbinne nasıl eklenecekti? "Bbferön-
celikle AkdenizJiyiz" tavnna karşın tûm
festivallerin birbirlenne aynı "Akdenfa-
I ruhu" ile yaklaştıklannı söylemek ne
denlı doğruydu? Akdeniz'in kuzeyi gû-
neyinden, dogusu batısından salt coğraf-
ya olarak aynlmıyordu. Aynldıklan baş-
ka yönler de \ardı. Bu aynm festivalle-
rin nıteüklerinde. oraya gelenlerin amaç-
lanndadakendıni belli ediyordu. Budu-
rumda. aralannda organik bir bağ bulun-
mayan festivalleri aynı yönetmelik altın-
da toplamaya çalışmak ne denli sağlıklı
sonuçlar doğuracaktı? Bir "festivaDer
zinciri yönetmenliği'' oluşturmak ne de-
recede gereklıydı? Nttekim bugüne ka-
dar yapı lan toplantılarda böyle bir yönet-
melık konusunda uzlaşılamamıştı. Sit-
ges 'ten sonra festivallerin onayına sunu-
lan taslakta da uyum sağlanıp sağlana-
mayacağı tartışmaya açıktı. Bazı madde-
leri bağlayıcı bulan festival eger bir uz-
laşmaya gidilemezse normal olarak zin-
cirden kopacaktı.
Belki de Akdeniz Tiyatro Enstitüsü ile
festivallerin ilişkıleri ya da enstitünün
festivaller arasında nasıl bir köprû göre-
vi üstlenebileceği konulan üzerinde da-
ha geniş çaplı durulması gerekir. Çünkü
farklı yapılara sahip festivalleri aynı şem-
siye altında buluşturmayı amaçlayan
IITM, aslında ortak sanatsal etkinlikle-
rin kotanltnasmda yararlı olabilecek,
farklı Akdeniz tiyatrolannın birbirlerini
taramalannı sağlayabilecekbirorganizas-
yon. Ama bunu gerçeklestirebilmesi için
de az önce değindiğim gibi festivaller
arasında bir iletişim ağı kurması gerek-
li. Bu da IITM'nin öncelikle festivaller-
le olan sıkı diyaloguna bağlı. Kanımca
olaya böylesi bir yaklaşım giderek üye-
ler arasında işbirliğini kolaylaştırmak yö-
nünden daha etkili olacaktır.
Kültürlerarası alışveriş her alanda ol-
duğu gibi tiyatro alanında da çok sık kar-
şımıza çıkan birolgu. Bu bağlamda, Ak-
deniz Tiyatro Enstitüsü festivaller arasın-
da yoğun bir trafik başlatabileceği gibi
enstitüye üye tiyatrolar/tiyatro sanatçıla-
n arasında ortak üretimlerin oluşmasını
destekleyebılir. Zaten IITM'nin amaçla-
n arasında bu tür etkinlikler ön planda yer
alıyor. Ama Sitges'te yapılan bu toplan-
tıda bir kez daha ortaya çıkan nokta, ay-
nı sularda yüzen ülkelerin bugüne dek ile-
tişim kuramamış olmalanydı. Yeni ger-
çekleri, yeni ülkeleri keşfetmeye yöne-
lik bir kuruluş. tiyatro sanatının yaşam
gücünü farklı yönelişlerden, yeni diya-
loglardan alacağına inanan bir enstitü
kuşkusuz bu doğrultuda yıllardır iyi ni-
yetli adımlar atmışrır, atacaktır. Önemli
olan bu adımlann hızı ve kapsadıği alan-
lar.
Yine bu toplantıda önümüzdeki gün-
lerde çeşitli ülkelerde yapılacak olan et-
kinlikler üzerinde duruldu. 14-15 nisan
tarihlerinde Atina'da ve 18-19 nisan ta-
rihlerinde Lizbon'da yapılacak konfe-
ranslar tiyatro eğitimi üzerine yoğunla-
şırken Madrid'de 25-26 nisan günlerin-
Uluslararası Akdeni/ Ii\atro Enstitü-
sü (IITM), Akdeniz ülkeleri tryatro fes-
tivalleri temsilcilerini geçen günlerde
Shges'te bir ara\B getirdi Kuruhısunbaş-
kanı Jose Monkon ilk gün yapöğı ko-
nuşmada. bu toplanünın amaanı"Ak-
deniz ülkeleri arasında bir festivaller
zinciri oluşturmak'' olarak belirhyordu.
Önceki yıllarda da bu amaçla bir ara-
ya gelinmiş. ama bir festivaller yönetmen-
liği için gerekli ölçütler saptanamamıs-
ta. Bu nedenle Sitges toplannsı bu açıdan
önemliydi.
de tiyatro yayınlan ve bu yayınlann Ak-
deniz ülkeleri arasında dolaşım olasılık-
lan üzerinde durulacak.
Özür ve düzeltme
12 Mart Çarşamba günü çıkan "DUO
Üstüne Düşünceler " başhklı üç bölümlûk
yazımda dızgide yeni paragrajların oluş-
turulması anlam kaymalarma neden ol-
muştur. 4. paragrafin sonundaki "solup
veren anlar ", "soluk alıp veren anlar "dır.
7. paragrafta bir atlama olmuştur. Doğru-
su şöyledir: "Yazardan oyuncuya, ayuncu-
dan yazara gıden bir izleyıci. Yazannayun-
cuda okunması çok daha kolayoluyor. çün-
kü genelde izleyicinin metinden oyuncuya
gitmeye şartlandığı bir tiyatro ortamı söz
konusu"
9. ANKARA ULUSLARARASI FÎLM FESTİVALİ
6
Kısa Sınır Tanımaz'başhyor
CLMHUR CANBAZOĞLU
ANKARA- Ankara Uluslararası
Film Festivali bir süredir Stuttgart,
Nürnberg, Köln gibi Batı kentlerinde
düzenlenen Türkiye sinemasıyla ilgi-
li festivallere katkı sağlıyor. Kültür
alışverişı sırasında ülke dışında kısa
metraj yapan Türkiye kökenli yönet-
menlerin fazla oluşundan ötürü ya-
pıtlanndaki kalite ve sıradışı dili gö-
ren festival yöneticileri buyıl 'KısaSı-
nır Tanımaz' başl ığıyla birbölüm ayır-
dılar bu genç yönetmenlere.
Bu arada Ulusal Belgesel Yanşma-
sı'nda yanşan Kazım Oz'ün "EDeri-
miz Kanat Olacak, Uçup Gidecegiz*'
başlıklı filmin gösterimı Türk-Ame-
rikan Derneği yetkilileri tarafindan
engellendi. 1994 yıhnda Mardin'de
köyleri yakjlarak zorla göç ettirilen in-
sanlann Istanbul'da karşılaştıklan güç-
lükleri anlatan film, festival yönetimin-
ce Alman Kültür Merkezi'ne aktan-
larak gösterime sunuldu.
Bugün saat 10.00'da Alman Kültür
Merkezi'nde başlayacak Kısa Sınır
Tanımaz programında Vatanda Ya-
bancı(tsmail Çelik), BirAkşamCar-
re'nin Arkasmda(Ali Karacabay), Se-
vişmeninRengi(Ali Karacabay), Dağ
BLsikleti (Mehmet Ali Ceyhanlı), Bey-
rut(Ö. Savaşçı - E. Buldun). Dilsiz(O.
Savaşçı - E. Buldun), Gün Doğmadan
(Özdil Savaşçı), Ölüriiya(Ayhan Sa-
lar). Gecede Yürüyüs (Nihat Seven),
Suya Mum Tuttum (Nihat Seven),
Sensin (Fatih AJun), Beyluuı İçin Şen-
lik (Ayşe Polat), Yaban Gecesi (Ayşe
Polat) var.
Kısa metrajm Uluslararası Canlan-
dırma filmleri Türk Kjsa Film Tari-
hi'nden Tannnuı Bağtşı Orman (Ö.
Lütfi Akad), BoşOda(Yalçın Çetin),
Sansür (Tan Oral), 65 KV (Cemal
Erez), 66( Mutlu Parkan). Asayiş Ber-
kemal (Ahmet Soner) ve Üç BÖKim-
lük Kısa Film {Özcan Arca) adlı ör-
nekleri, Dünyaya Kısa Bir Bakış bö-
lümleri kültür merkezlerinde devam
ediyor. Birkaç gündür, Ankara'da özel-
likle genç izleyicinin kısa metraja gös-
terdiği ilginin altmı çiziyoruz. İzleyi-
cinin bu kadar yakından takip ettiği
programda yer alan yapıtlann kalite-
sinde de belli bir yükselme var. Ğ>zel-
likle deneysel bölümde uluslararası
yanşmalarda sıntmayacak dört, beş ya-
pıta rastlamak, gelecek için büyük
umut verdi. Bu isimler arasından Ye-
şilçam'\n yaşamayan filmlerine alter-
natif çıkaracak çok genç var...
Uzun metrajda yanşan yerli yapım-
lardan bugün Erbfl Altanay'ın Make-
donya'da çektiği İntihann El Kitabi,
Yavuz Özkan'ın Bir Erkeğin Anato-
misi, uzun süre senaryolar yazdıktan
sonra ilk uzun metrajmı yöneten Ce-
mal Şan'ın AB'sini izleyecek Ankara-
lılar.
estivalde Türkiye kökenli
yönetmenlerin yapıtlanna
aynlan 'Kısa Sınır Tanımaz'
bölümü bugün başhyor.
Özellikle genç izleyici,
kısa metrajlı filmleri büyük
ilgi gösteriyor. Bugün
Rimini'nin farklı yüzlerini
anlatan Italyan filmi
'Mavi Hat' ilk kez
gösterime sunulacak.
Yerli filmlere ilgi orta düzeyde ka-
lırken yabancı filmlerin dolması fes-
tivalin diğer ilginç notlanndan biri.
Aynca yerli filmlerin yönetmenlerin-
den bir, iki tanesinin festivale katılma-
sı ve Deniz Beldryordu'nun yönetme-
ni Suna Kural Aytuna ile filmin oyun-
culanndan Ayşegül Aldinç'in açılışta
yer almasının dışında Ankara 'yüdız-
SK' bir festival geçiriyor. Bunda eko-
nomik zorluk yaşayan festivalin davet-
li sayısını sınırlı tutması etken olabi-
lir, ama parasal sıkıntının yaşanmadı-
ğı yıllarda da Yeşiiçam'ın Ankara'ya
tam anlamıyla destek verdiğini söy-
leyemeyiz.
Gelelim beşinci günün yabancı film-
lerine. Bugün ltalyanlardan Mavi Hat
ilk kez festfvalde gösterime giriyor. ltal-
ya'nın en sıradışı kenti kabul edilen,
ünlü Federico FeDini'nin doğduğu Ri-
mini'nin farklı suratlannı yansıtan
Mavi Hat, Susameli'nın kendi roma-
nmdan sinemaya aktardığı ilk fılmi.
Napolili bir papazla yeraltı dünya-
sının karşı karşıya geldiği Pianese
Nunzio Ma>ısta 14 Yaşmda (Yön.: An-
tonio Copuona) ile Luigi Magni'nin
Çocukhık Düşmanlan ise son kez gös-
teriliyor festivalde. Dağıtılan prog-
ram kâğıtlannda Çocukluk Düsman-
lan'nm gösteriminden sonra yönet-
meni Luigi Magni'yle söyleşi yapıla-
cağı yazılı. Ancak şu ana kadar Mag-
ni, Ankara'ya ulaşmadı ve dünyanm
bir köşesinde yeni filminin çekimiy-
le meşgul olduğu söyleniyor.
Brezilyalı yönetmen RosenbergCa-
riry'nin Corisco ve Dada'sı, iki asker
arasmdaki farklılıklan işleyen Sime-
n«jv ve Nochev'in Bulgaristan yapımı
filmi Sour,Jean-PierreMelviIle'in Bü-
yük Kumarbaz Bob'ından oluşan gü-
nün programında Çocukluk Düşman-
hn'yla Pianesa Nunzio'nun kaçınlma-
ması gerek.
Festivalin yansına ulaştık. Mini bir
değerlendirme yapıldığında seyirci-
nin çok büyük bölümünün gençlerden
oluştuğu, Amerikan sinemasının geç-
miş yıllardaki kadar festival gişesine
etki edemediği, kısa metrajda teknik
açıdan yetersiz olmalanna karşın çok
hoş dil yakalayan gençlerin fazlalığı
ilk etapta dikkat çekiyor. Uzun met-
rajda ise en fazla tartışma yaratanfiIm
Italyanlann Brooklynli Amca'sı oldu.
Hiçbir anlatım kuralına bağlı kalma-
yan, kahramanlann psikolojisiyle il-
gilenmeyen, bunlann yerine fiziksel
ve ahlaksal açıdan hayli yıpranmış ve
ezilmiş insanlan, dar mantıgı erkek
egemenligini veren, sık sık kahraman-
lann gaz çıkarmalan ve geğirmeleriy-
le seyirciyi müthiş rahatsız eden, ara-
da sırada beyazperdede beliren anla-
tıcıyı kameraya tükürten Cipri ve Ma-
resco'nun filmi büyük çoğunluğa gö-
re 'iğrençti', ancak sinemadan çıkar-
ken bu sinik iki yönetmenin Bunu-
el'den Antonioni'ye, Pasolini'den
Lynch'e tatlartaşıdığını yakalayan bir
azınlıkda vardı...
Lammas Caz Topluluğu Türkiye turnesinde
Halk müziğiyle cazın
maceracı ruhu bir arada
Kültür Servisi - Altı ve on iki telli akustik
gitar virtüözü ve caz saksofoncusu Don
Paterson'un oluşturdugu Lammas Caz
Topluluğu, British Council'ın davetlisi
olarak Türkiye'ye geliyor.
Hem caz hem de geleneksel müzik
dinleyerek yetişen Paterson'un
bestelerinde ve emprovizasyonlannda
farklı gelenekler bir araya geliyor. Dundee
Üniversitesi'ndeyken yazarlık dersleri
veren Paterson, lskoç Sanat Konseyi
Kitap Ödülü ve Arvon ' Observer
Uluslararası Şiir Yanşması Ödülü'nün de
sahibi. Müzikseverlerin karşısına ilk kez
23 yaşında, Ronnie Scott'ın topluluğuyla
çıkan Tim Garland ise Kelt müziğine ilgi
duyuyor. Lammas'ın ilk albümünde
topluluğa daha sonra katılan solist
Christine Tobin de yer aldı. Dublin
doğumlu Tobin, Simon Purcell ve Kenny
Wheeler gibi müzisyerıleTİe beraber
çalıştı. Lammas'ın diğer üyeleri gibi
Tobin de halk müziği ile modern sofıstike
caz arasında çaba sarf etmeden hareket
edebilmekte; Afrika-Amerikan
müziğinden Kek ve Amerikan müziğine
kadar çeşitli müzikleri seslendirebilmekte.
Lammas Caz Topluluğu, halk müziğinin
melodisiyle cazın maceracı ruhunu bir
araya getiren çalışmalannda tngilizce,
Irlanda ve lskoç dillerini kullanıyor. Kısa
bir süre önce BBC tarafindan Yılın Genç
Caz Topluluğu seçilen Lammas'ın
'Lammas', 'This Morning'. 'Tales From
The Sun' ve 'The Broken Road' adlı
albümleri bulunuyor.
Izmir'de Avnıpa Caz Günleri çerçevesinde
de konser verecek olan topluluğun turne
programı şöyle: 19 jnart Trabzon Devlet
Tiyatrosu, 21 mart Eskişehir Anadolu
Oniversitesi, 23 mart Ankara Hilton, 25
mart Bursa Belediyesi Nikâh Salonu, 27
mart Izmir Sabancı Kültür Merkezi, 29
mart îstanbul Cemal Reşit Rey Konser
Salonu, 30 mart Mersin Kültür Merkezi,
31 mart Adana Belediye Tiyatrosu.
Çağdaş Sanat Müzesi'nden el becerisi kurslarına
Feshane ne olacak?Kültür Servisi - Eyüp'te Defterdar'da ku-
rulu olan ve 1835 yılında Osmanlı tmpara-
torluğu'nun fes ihtiyacını karşılamak üze-
re inşa edilen Feshane binası, kültür merke-
zine dönüştürülmeyi bekliyor.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafindan
49 yıl kullanılmak üzere İstanbul Kültür ve
Sanat Vakfi'na verilen ve vakıf tarafindan
iki yıl süreyle orijinaline sadık kalınarak
restore edilen yapının, Nejat Eczacıbaşı Çağ-
daş Sanat Mûzesi adı altında kutlanılması
planlanıyordu.
3. İstanbul Bienali'ne de ev sahipliği ya-
pan bina, birtakım anlaşmazlıklar yüzün-
den 1996 yılında tekrar büyükşehir beledi-
yesine geçti. Tarihi Feshane binasının önü-
müzdeki günlerde tekrar restore edilerek
çeşitli dallarda beceri kurslanna ev sahipli-
ği yapması düşünülüyor. 1997 yilı yatınm
programına alınan ve Ekim 1997'de bifiril-
mesi düşünülen Feshane binası, 8 bin 263
metrekarelik alanda kültür ve sanata hizmet
etmeyi bekliyor.
Büyükşehir Belediyesi Kültür Işleri Da-
ire Başkan Yardımcısı Ahmet Nedim Çeker
tarafindan yapılan açıklamaya göre tarihi
Feshane binasının restorasyonunun 1997 yı-
lının ekim ayı içinde bitinlmesi ve bu süre-
den sonra tüm sanat dallannı içeren bir fu-
ar niteliği taşımasının amaçlandığı belirti-
liyor.Restore edibrtesi planlanan Feshane'nin
bugünkühaliiseiçleracısı. 1980'lerdeniti-
baren giderek toprağa gömülmeye terk edi-
len yapı, önünden geçen ağır tonajlı araçla-
nn sarsıntısı nedeniyle de çökme tehlikesi
taşıyor. Bu nedenle yapının Haliç'e bakan
kısmına bir set çekilmesi ve binanın çökme-
sine sebep olacak nemin ortadan kaldınhna-
sı planlanıyor.
Feshane binası, tstanbul'un en eski sana-
yi kuruluşlanndan biri olmasının yanı sıra
ithalatın benimsenmeyerek yerli üretime ge-
çişe de tanıklık etti. 1894'te Mimar Balyan
tarafindan yenilenen ve 1895'te çırak ve iş-
çi yetiştirmek amaciyla bünyesinde bir süb-
yan mektebi açılan yapı, 1986 yılında bü-
yükşehir belediyesi tarafindan yıktmldı ve
konfeksiyon bölümü Bakırköy Pamuklu Sa-
nayi Işletmesi'ne taşındı. Yapının sadece ilk
prefabrike sanayi yapılanndan olan büyük
dokuma salonu, müze ve sanat merkezine
dönüştürülmek amacıyla yıkılmadı.
YAZIODASI
SELİM İLERİ
Hçurtmalar Nane Şekerlerf
18 MartSadri Ah-
şık'ın ölüm yıldönü-
mü. Üç yıl göz açıp
kapayana geçip git-
miş. Aziz dostum
Sadri Bey'le Kanlı-
ca'daki son yazlar da-
ha dün gibi.
Uzayıp giden gece-
lerde lstanbul'u ko-
nuşuyorduk. Benim
hayal meyal hatırladı-
ğım bir Istanbul'da,
hiç bilmediğim bir
başka Istanbul'da ge-
zilere çıktık.
Neleranlatmazdı ki,
nelerden nelere çağ-
nşımlar çağlayanında herkesi sürüklerdi. Çocuklu-
ğunu anıyordu. Sadri Bey'in çocukluğunda deniz-
ler, vapurlar, Bogaziçi'nden, Paşabahçe'den Istan-
bul'a getişler rengârenk bir yolculuk, belki bir film,
birmasal olurdu.
Babası kaptan olduğundan mı o kadar dikkat et-
mişti, bılmiyorum, vapuriarın dört bir yanını ezbe-
re betimlerdi. Bir vapur kamarasının resmini yap-
mak istiyordu. Kanepelerin kumaşını, perdelerin
alacasını sözcüklerie renklendirdiğine tanıklık ettim.
Paşabahçe dendi mi, çarşısıyla, Tekel'iyle, oku-
luyla, insanlanyla belirir, artık yaşamaya koyulundu.
Ama yalnız Paşabahçe ve Boğaziçi mi? Belki bü-
tün İstanbul. Sadri Bey İstanbul tutkunuydu. Yeni-
yetmeliginde Cağaloğlu'na taşınmışlar. Liseye ve
Eminönü Halkevi tiyatro koluna orada devam et-
miş.
Cağaloğlu'ndaki berbere gelirdi sıra. Boncuktan
saçak saçak örtü-kapfyı görürdünüz. Berberin ko-
nuşkanlığını duyumsardınız.
Zaten birşiirinde: "Ben mi / İstanbul romansaeğer
I Bir sayfasıyım " diyor...
Şiirter - siirter yazardı. Öylesine yazmış ki, sevgi-
li Çolpan llhan, nereye baksak, hangi çekmeceyi
çeksek şiirler, yazılar çıkıyor, dedi. Belki de bir sa-
niyenin bile unutulmasına, izi kalmadan geçmesi-
ne tahammülü yoktu.
"Şiirgece I Deniz martı / Şarkj ışık mevsim meh-
tap I İstanbul hastasıyım
"Ben onun I Son sayfasıyım"...
Gerçekten bir son sayfa.'Istanbullu' olmak diye
bir şey varsa Sadri Ağabey gerçek Istanbulluydu.
Külhanilikten çelebiliğe, görgüden alçakgönüllülü-
ğe çok geniş bir yelpazede Istanbullu.
İstanbul kültürünün bütün dokusunda soluk ala-
biliyordu. Değişen lstanbul'u çoğu kez görmezden
geldi, görmek istemedi. Sanınm o yüzden, son yıl-
lar sokağa bile seyrek çıktı.
Anlattığı Beyoğlu, zengin bir kültür ve avarelik yur-
duydu. Orada şairler, aktörler, marjinal olduklannı
henüz bilmeyen marjinaller hanl hanl yaşıyorlardı.
Anlattığı bir Atatürk vardı. Ders kitaplarının don-
durduğu Atatürk'e benzemezdi. Yaşamak isteyen,
Dolmabahçe Sarayı'ndan kaçıp gitmek isteyen,
hayti yalnız, hayli çocuk kalmak isteyen bir Atatürk...
Anlattığı Yeşilçam vardı. Kâh sevdiği, kâh kızdı-
ğı, kınldığı. Kimileyin se.verdifilmlerini, kimileyin de
dalıp gider...
Onu tanıdığım yıllar bir otuz yıl öncesine uzanı-
yor handiyse. Divan Oteli'nin bannda akşamı bek-
lemek alışkanlığıydı. Divan Oteli anılan anlatırdı.
Bir şiirinde de: "Birleğene I Tuzlu sularkoydum
I Kibritlerden iskele kürdan minareler I Kâğıt va-
purlar doldurdum" diyor. Çok sevdiğim bir şiiri.
Orada uçurtmalan... lstanbul'un yükseklerinde he-
men hiç göremediğimiz uçurtmalan nane şekerle-
rine benzetiyor.
"Niye nane şekeri? Uçurtmalar hep renkliydi..."
diye sormuştum. Gülümsemişti: "Yoksul çocukta-
nnki beyaz kâğıttan..."
"Gençtim kocadım ben bu leğenin içinde..."
Oysa hiçbir zaman kocamamıştı. Yeniden resim-
te haşır neşir olduğunda, yeniden yağlıboya dön-
düğünde ilkokul resim defterine resimler yapan bir
çocuğun coşkusuyla, sevinciyle donanmıştı.
Duvanmda tablosu asılı: Sonbahar yapraklan kı-
zıl-san-kahverengi kapıyı... bahçe kapısını boydan
boyaçerçeveliyor. Yağmuryağıyor. Genç birkadın-
la bir subay şemsiye altında yürüyüp gidiyorlar...
... Yürüyüp gidiyorlar. Zaman geçiyor. Bütün ko-
nuşmalanmız, Kanlıca'ya akşamüstü gidişlerim, tu-
vali başındaki Sadri Bey, hepsi...
... Bu ne kadar çok sonbahar yaprağı!
ÇBer Belen'in pesim sergisi
• Kültür Servisi - Çiler Belen'in 'Eskişehir Tunalı
Mahallesi Evleri' konulu işleme sergisi cumartesi günü
Ruhi Su Kültür Merkezi'nde açıhyor. E&kişehir'de
dünyaya gelen Belen, 1975 yılında Ruhi Su'nun açtığı
sınavla Dostlar Korosu'na katıldı. 1976 yılında İstanbul
Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Dekoratif
Sanatlar Tekstil Bölümü'nden mezun oldu. Kumaş deseni
tasanmı, geleneksel Türk motifleri, halı deseni tasanmı ve
jakarlı dokuma konulannda çalışmalar yapan sanatçı,
katıldığı karma sergilerin yanı sıra kişisel sergiler de açtı.
Belen'in sergisi 11 nisana dek görülebilir.
Sanat dalları bîr araya toplarayor
• Kültür Servisi - SASAY sinema, tiyatro, bale, opera,
resim. heykel, müzik ve benzeri bütün sanat dallannı tek
bir şemsiye altında topluyor. Sanatın her birini
bünyesinde buluduran vakıfin amacı sanat çalışmalannı
güçlendirmek, sanatçılann kamu yaranna yönelik
gelişmesine ve yaygınlaşmasına yardımcı olmak. Sanat
eğitimi gören yoksul öğrencilere de burs veren vakıf, bu
amacı gerçekleştirebilmek ıçin 21 mart cuma akşamı saat
20.00'de Maltepe Yayla Sanat Merkezi'nde bir konser
gerçekleştirecek. Vakıf yaranna gerçekleşecek konsere
sanatçı Tuluyhan Uğurlu katılacak.
BUGÜN
• BOGAZİÇÎ ÜNrVTRSİTESİ StNEMA KULÜBÜ'nde
saat 17.00'de 'Bisildetçi-Cyclo' gösterilecek.
• CRR'de saat 19.30'da tÜMATA (Türk Musikisini
Arastırma ve Tanıtım Grubu) konseri yer alıyor.
• ROXY'de saat 22.00'de Nekropolis'in konseri yer
alacak. (234 32 46)
• ÇEKÜL GENÇLtK BtRİMİ'nin düzenlediği
'Osmanlı Döneminde Rum Ortodoks Toplumu ve
Kiliseleri' başlıklı seminer saat 18.00'de. Seminere
konuşmacı olarak Zafer Karaca katılıyor.
• GRLT KAFKA, Kadm Oyunlan'nı saat 20.00'de
Martı Sanatevi'nde sahneliyor.
• AKM Küçük Salon'da saat 19.00'da piyanist
Ergican Saydam bir Chopin resitali verecek. tstanbul
Filarmoni konserleri çerçevesinde yer alan etkinlikte
sanatçı Chopin'in Op. 9/1 ve Op. 31/2 noktürnleri ile
Op. 36 ve Op. 5 sonatlannı seslendirecek.
• SADRİ ALIŞIK, ölümünün ikinci yıldönümünde
saat 18.30'da Lütfu Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı
Topkapı Salonu'nda anılacak.