04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 MART 1997 CUMARTESİ HABERLER Hukukçular Deraegi çark etti • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hukukçular Derneği, Sincan'daki şeriat provasmın ardmdan ordunun 'tanklı gösterisi' hakkmda suç duyurusunda bulunma girişiminden vazgeçti. Hukukçular Derneği Başkanı Avukat Necati Aksoy ve bir grup avukat arkadaşı, 4 şubat gecesı Sincan'daki tanklı protestoyu yapanlar hakkında Ankara DGM Başsavcılıği'na suç duyurusunda bulunmak istediler. Bunun için lstanbul'dan Ankara'ya gelen Aksoy ve arkadaşlan, hazırladıklan dava dilekçesini başsavcıliğa vermekten son anda vazgeçtiler. HADEP davasında • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - HADEP tkınci Olağan Kongresı'nde Türk bayrağının ındinlerek yerine PKK bayrağı ıle PKK İıderi Abdullah Öcalan'ın posterlerinin asılmasıyla ilgili davada bir sanık daha tahlıye edildı. Ankara 1 No'lu DGM'de görülen ve HADEP Genel Başkanı Murat Bozlak'ın da tutuklu sanıklar arasında bulunduğu davada mahkeme heyeti, tutuklu sanıklardan Şercaettin Kıncı'yı oybırliğiyle tahlıye etti. Mahkeme heyeti, itırafçı Murat Ipek ile Ümit Yağan'ın tanık olarak dinlenilmesıne karar verdı. Üğretmenevleri satılmıyor' • ANKARA (Cumhurryet Biirosu) - Maliye Bakanlığı. öğretmenevlen satışının programda bulunmadığını açıkladı. Eğitım emekçilerinin örgütlendiği dernek ve vakıf yönetıcilerinin, hükûmetin daha önce bu yöndeki girişimini protesto amacıyla Maliye Bakanlığı önüne siyah çelenk bırakma girişimi güvenlik güçleri tarafmdan engellendi. Millı Eğitım Bakanı Mehmet Sağlam da, randevu vermesi üzerine makamına gelen eğitimcilerle görüşmedi. Yoğun askeri temaslar • ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) - Türkiye, yabancı ülke genelkurmay başkanlan ve kuvvet komutanlannın yoğun ziyaret trafığine sahne oluyor. Fransa Genelkurmay Başkanı Ankara' yı ziyaretini sürdürürken Ürdün Hava Kuvvetleri Komutanı ve Mısır Genelkurmay Başkanı 17 martta aynı anda Türkiye'yi ziyaret edecekler. Urdünlü General Ababneh'in Türkiye ziyaretinde, ağırlıklı olarak genişletılmiş askeri işbirliği ve Ürdünlü pilotlann eğitimi konusu üzerinde dunılacak. Mısır'm Genelkurmay Başkanı Magdi ile görüşmelerde F- I6'lara yedek parça satışı pürüzünün aşılması üzerinde de durulması bekleniyor. Demirel: Örgüttenin • ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) - Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Tansu Tulgar başkanlığındaki Kadınlan Koruma Derneği yöneticilerini Çankaya Köşkü'nde kabul etti. Demirel, kabul sırasında örgütlü toplumun yurttaşlann kurduğu dernek ve vakıflardan oluştuğunu belırterek, "Topluma vermek istediğim mesaj, daha çok örgütlenmedir. Bir elin nesı var, iki elin sesi var" dedi. İnsan haklan için üst kurul • ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) - Dışişlen, lçışleri ve Adalet bakanlıklan müsteşarlan. insan haklan ve demokrasi alanında yapılacak düzenlemeleri belirlemek üzere "İnsan Haklan Koordinatör Üst Kurulu"nu oluşturdular. Dışişlen açıklamasında, kurulun işkence savlan, kayıplar, polis teşkilatının modernizasyonu ve adalet sistemi konulannda çalısma yapacağı kaydedildi. DGM iddianamesi Özel Harekâtçı polis şefinin savlannı çürütüyor 'Şahmyalaıısöyledi' Ayşenur zarakolu'na para cezası Kürkçü'ye 10 ay hapis Istanbul Haber Servisi-~Savaşve İn- san, Türkive've Silah Transferieri ve Savaş Yasalan İhlalleri" adh kıtabı Türkçeye çevıren Ertuğnıl Kürkçü, "devletîn askeri ve emnivet muhafaza kuvvetlerini tahkir ve tezyif" etmek su- çundan 10 ay ağır hapis cezasına çarp- tınldı. Aynı davada kitabın yayıncısı olduğu gerekçesiyle yargılanan Ayşe- nur Zarakoiu da 1 milyon 500 bin lira para cezasına mahkûm edildı. Istanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ndekı duruş- mada tutuksuz olarak yargılanan Er- tuğrul Kürkçü hakkında TCK'nin 159; 1. maddesi uyannca önce bir yıl ağır hapis cezası verdi. Kürkçü'nün ce- zası daha sonra 10 ay ağır hapis ceza- sına ındırildi. Zarakoiu da 5680 sayılı Basın Kanunu uyannca 1 milyon 500 bin lira para cezasına çarptınldı. Heyet, Ertuğrul Kürkçü'nün cezasını da sabı- kasız oluşu ve bir daha suç işlemeye- ceği görüşüyle erteledi. Duruşma çıkışında gazetecılerin so- rulannı yanıtlayan Kürkçü. bu karara mahkemenin de tam olarak ınanmadı- ğını öne sürerek, "Bu dava. düşünce öz- güriüğünün genişletihnesi bakımından sürdiirülen mikadek'nin ne kadar hak- h olduğunu gösterdi* dsye konuştu. tbrahim Şahin uzun süre arandı. İstanbul Haber Servisi - Susurluk iddianamesi, özel bir televizyon kanahna çıkarak açıklamalar yapan eski Özel HarekâfDairesı Başkan Vekili tbrahim Şahin'i yalancı çıkardı. Iddıaname; Şahin'in Abdullah Çath'yı Mehmet Özbay olarak tanıdığı, eski MİT elemanı Tank Ümit'in kaybolmasıyla ilgisi olmadığı iddialannı çürüttü. Eski Özel Harekât Dairesi Başkan Vekili Ibrahim Şahin, (Canal 6 Televizyonu'nda Nazh Iucak'a yaptığı açıklamada. isimleri Ömer Lütfü Topal cinayetine Faşistler 19 yıl önce İstanbul Üniversitesi'nde 7 öğrenciyi katletmişti İstanbul Cniversitesi Eczacıhk Fakühesi önünde dün toplanan öğrenciler, 16 Mart katliamında faşistierce öMürülen 7 öğrenciyi düztnledikleri törerüe andı. (Fotoğraf: HATICE TUNCER) 16 Mart kaûiamı unutulmadıtSTANBUL / ANKARA (Cum- huriyet) - İstanbul Üniversitesi önünde 19 yıl önce faşistierce ger- çekleşririlen ve 7 öğrencinin yaşa- mını yitirdiği '16 Mart katliamı' protesto edildi. Haklar ve Özgürlükler Platfor- mu (HÖP), çeşitli kitle örgütleri ve ünivercite öğrencilerinın katılacağı geniş kapsamlı anma töre- ni ise yann saat 12.00'de Beyazıt Meydanı'nda ya- pılacak. istanbul Üniversitesi Ec- zacıhk Fakühesi önünde dün toplanan öğrenciler, 16 Mart katliamında hayat- lannı kaybedenler içm an- ma toplantısı düzenledi. Emek Gençliği üyesi yaklaşık 500 ögrenci, "16 Mart katliamını unutma- dık" sloganlan atarak ka- tilleri kınadı. Anmaya, Emeğin Parti- si tstanbul tl Başkanı Meh- met Kdıçaslan, Çağdaş Hu- kukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şube Başkanı Mustafa Üçdere, katliamı yaşayan avukat Kamil Te- kin Sürek. şair Sunay Akın ve Ka- mu Emekçileri Sendikalan Konfe- derasyonu (KESK) GYK üyesı Songül Beydilli katıldı. Emek Gençliği adına yapılan açıklamada, "16 Mart katliamında bombayı tutan ellerie. Susurluk ka- zasıyla ortaya çetelere kanşan eller aynıdır. Biz üniversite öğrencileri, katillcrin yargılanmasını istiyoruz" denildi. "Çeteler Meclis'te öğren- ciler tıapiste" . "Yaşasın adalet ve özgürlük'" yazılı pankart açan ve katliamda yaşamını yitiren öğren- cilenn resımlerini tutan göstenci- ler. katliamın yapıldığı Eczacıhk Fakültesi'nin önünü karanfil yağ- muruna tuttu. HÖP. çeşitli kitle ör- 'Düşünceye Özgürlük' afişi tstanbul Haber Servisi - IHD Genel Merkezi'nin 6 martta Bursa Cezaevi'nin önünde başlattığı "Düşünceye Ozgürlük" kampanyası kapsamında İHD tstanbul Şubesi de Taksün, Kadtköy ve Bakırköy'de düşünce suçlusu araştırmaci- yazar Ismail Beşikçi için afîşleme yaptılar. ÎHD, 12 martta İstanbul DGM'de görülen "1 Mayıs" davasında. yakmlan dövülen aileler, jandarma eıieri hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunacaklannı belirtti. tşlediği düşünce suçlan nedeniyle 103 yıl hapis cezasına çarptınlan Ismail Beşikçi'nin kaldığı Bursa Cezaevi önünde yaptığı bir toplantıyla "Düşünceye Ozgürlük" kampanyasını başlatan ÎHD, kampanya çerçevesinde dün Taksün, Bakırköy ve Kadıköy'de Ismail Beşikçi için afişleme yaptı. Beşikçi'nin posterleri duvariara yapıştınldı. İHD'lilerin bundan sonra direk ve boş duvarlara yapıştırdığı afişlerdc yer alan Beşikçi'nin fotoğrafının altında "Onun gibi 14© Itişi daha cezaevinde" ifadesi yer ahyor. 12 marttaki 1 Mayıs davası sanıklannın dövülmesiyle ilgili lHD'de toplantı düzenleyen sanık yakınlar», sanık avukaü Faruk Krtekin, tüm üzücü olaylann mahkeme başkanınm tek bir sözüyle başladığını belirterek sanıklann dövülmesindejandarma erleri kadar mahkeme başkanının da suçu bulunduğunu öne sürdü. gütleri ve üniversıte öğrencilerinin katılacağı 16 Mart katliamı anma töreni yann saat 12.00'de Beyaztt Meydanı'nda vapılacak. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi'nde saat 12.30'da toplanan bir grup öğren- ci, pankart açarak Hacettepe Üni- v ersıtesi merkez kampusuna yürü- dü. Hacettepe Üniversite- si öğrencilerinin de katılı- mıyla kampus bahçesınde bir araya gelen öğrenciler, katliamı protesto eden slo- ganlar attı. Susurluk'ta meydana gelen trafik kazasından sonra ortaya çıkan olayla- n, Kuzey Irak Halepçe'de- ki katliamı da kınayan öğ- renciler, türküler eşliğinde halay çektiler. Konuşma- lann ardından "16 Mart'ta Kızüav 'davTz" dıye slogan atan öğrenciler, olaysız da- ğıldılar. Ankara Emniyet Müdürlüğü ekipleri, ey- lem nedeniyle Hacettepe Üniversitesi çevresinde geniş güvenlik önlemi al- dı. kanştığı için Asayiş Şube Müdürlüğü'nde tutulan özel tim göre\ lilerini lstanbul'dan Ankara'ya getirme gerekçesini, "O günlerde özel timin adı Diyarbakır Cezaevi ve Yüksekava çetesinde geçiyordu. Ozel timin yıpranmaması için bu kişilerîiçişleri Bakanı Mehmet Ağar ve Halil Tığ'ın isteğiyle Ankara'ya götürdüm" "diye açıklamıştı. Iddıanamade ise Şahin'in sözlerinin aksine özel tım görevlilerinin olayın gerçekleştiği dönemde artık sivıl vatandaşlar olduğu belirtiliyor. Televizyonda Abdullah Çatlı'yı Mehmet Özbay olarak tanıdığını savunan Şahin'in cep telefonunda Çatlı ile 13 kez göruştüğü vurgulanıyor. Ipucu düğün Çath'nınözel tım görevlilen Ziya Bandırmalıoğlu ıle Avhan Akça'nın çocuklannın sünnet düğününde kirve olmasını "Düğûn masraflannı karşılayacagını söylemiştL Biz kendisini işadamı olarak biliyorduk" diye açıklayan Ibrahim Şahin, iddianamede şu satırlarla yalanlanıyor: "Özel tim görevlilerinden Ziya Bandırmalıoğlu'nun DGM'de alınan ifadesinde Haluk Kırcı'nın da olay yerinde olduğu ortaya çıkmıştır. Vlne Ziya Bandırmalıoglu'nun ifadesine göre kirvelik görevi Ankara'da Sedat Edip Bucak'ın yaahanesinde karariaştınlnuşur. Bandırmalıoglu'nun ifade ettiği üzere yaklaşık 700- 800 milyon lira tutanndald düğün masraflannın tamamı Abdullah Çath tarafindan karşıtanmıstnr.^ • 1995 tarihi itibanyla 760^ ~ 800 milyon lira tutanndald düğün masraflannın Çath tarafindan karşılanmıs, olması ve en üst düze>de bir emniyet görev lisinin bu şahıs ile av nı düğünde kirveliği üstlenmiş bulunmalannı, bu kişiler arasındaki arkadaşhk ilişkileri ile izah ve kabul etmek mümkün bulunmamaktadır" Altmtaş'a tehdit ~ Eski MİT elemanı Tank Ümit'in ortadan kaybolmas\ ıle bir ilgisinin olmadığını savunan Şahin'in. bu olayla ilgili olarak özel tim görevlilerinden Ayhan Akça ve Ayhan Çarkın'la görüşen ve olayı soruşturan Jandarma Astsubay Ahmet ,\ltıntaş,' ı tehdit ettiği belirtiliyor. İddianamede Şahin'in Altıntaş'ı arayarak, "Sen kim oluyorsun bu pottsler hakkında araştırma yapıyorsun" dedıği ve bu nedenle araştırmayı engellediği vurgulanıyor. İddianamede Bahçelievler katliamı samğı Haluk Kırcı'nın da Şusurluk'ta özel tim görevlilerinin yanında olduğu, ancak olay yerinden hemen aynldığı belirtiliyor. ŞIFIR NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR e-mail: [email protected] VİYANA - Istanbul'da Kar- tal'da kızgın koca Tahsin Ünal mahkemede. kendisinden ha- bersiz kürtaj yaptığını iddia et- tiği eşi Öznur'u boşamak iste- diğini söyledi. Öznur Ünal ise eşinin bu id- diasını reddetti ve düşük yap- tığını, buna da kocasının bir türlü inanmadığını belirtti: "Ko- cam bebeği aldırttığımı iddia ediyor. Bana inanmayan adamla nasıl bu evliliği sürdü- rürüm?" Öznur'la Tahsin'in Kartal Asliye Hukuk Mahke- mesi'nde devam eden boşan- ma davası gazetelere böyle yansımış. Güneşli bir bahar sabahında Vıyana'da otel odasında Türk gazetelerinı karıştırırken oku- duğum bu haber, Hıristiyanla- rın yaşadığı bir ülkede farklı çağrışımlara neden oldu. Hıris- tiyanlıkta, özellikle de Katolik- lerde kürtaj günah ve yasaktır. Almanya gibi gelişmış bir ülke- de bile birkaç yıl öncesine ka- dar kadınlar kürtaj yasağına Kadın Bedeninde Erkek Hakkı... neden olan maddeyi kaldıra- bilmek amacıyla çetin müca- deleler yürüttüler. Avrupa Hıristiyan kültüründe ve birçok Batı ülkesinde kürtaj hâlâ belli ölçülerde yasak. Ama bu yasağın kadın erkek ilişki- sinde bizdeki gibi yıkıcı etkile- ri olmuyor. Bu ülkelerde kürtaj, kadınla kendi bedeni arasında- ki bir sorun olarak kabul edili- yor. Buradaki erkeklerin aklına kürtaj yapan kadını boşamak nedense gelmiyor. Kürtaj, kadın sağlığı açısın- dan gerçekten tehlikeli ve yıp- ratıcı bir ameliyat sayılır. Bir ka- dının hem riskli hem de vücu- dunun dengelerini bozan böy- le bir ameliyata karar vermesi kolay değil. Ama sonunda bu kararı vermesi gereken tek kı- şi de o. Çünkü, beden onun bedeni, çekilecek acılar da ona ait. Kürtaj, bir kadının yeni bir çocuk ısteyip istememesiyle de yakından ilgili, yine kişisel bir sorundur. Gelin görün ki kürtajı da er- kekler kararlaştırmak ve ya- saklamak isterler. Kilise hâlâ kürtaj yasağında direniyor. Şe- riatın yönlendirmesi altındaki Islamcılann yaklaşımı da kilise ile aynı doğrultuda. Peki neden hem kilise hem Islamcı şeriat, kadının bedeniy- le ilgili kararı onun elinden al- mak ister? Işte burada binler- ce yıllık erkek egemen mirası anlayışı ve gelenekler devreye ginyor. Dini anlayışa göre; ço- cuğun gerçek sahibi babadır. Çünkü malın ve mülkün sahibi de babadır. O zaman baba kendi çocuğunu kadının orta- dan kaîdırmasına izin veremez. Bu noktada dini anlayışların, yaratıcıyla ilgili görüşleri gün- deme gelir: Ana rahmine dü- şen çocuk Allah'ın yarattığı bir candır. Bu canı Allah'tan baş- kası alamaz. Böyle düşünme- ye başlayınca, her hamilelik ye- ni bir çocuk haline dönüşür. Geri ülkelerde ve geri bölgeler- de erkekler, her doğan çocuk- tan büyük bir mutluluk duyar- lar. Ancak bu çocuklann erkek olması çok önemlidir. Erkek çocuk doğurmayan kadınlan boşayıp yeni evlilikler yapmış erkeklere Anadolu'da sıkça rastlayabilirsiniz. Doğumla ilgili bir başka nok- ta da; doğan her çocuk, baba- nın malı kabul edilmekle birlik- te, o çocuğun bütün yükünün kadının sırtına binmesidir. Bü- tün aynlıklarda çocuklara an- neler bakmak zorunda kalır. Buna rağmen, kadının doğu- rup doğurmamasına yine de erkekler karar vermek isterler. Şeriat ve kilisede karar nok- talan erkeklerin elinde olduğu için kadınlar adına karar ver- meyi bir türlü bırakmak iste- mezler. Bu bir egemenlik soru- nudur. Kürtajı engellemek de bu egemenliği devam ettirme anlayışının bir parçası. Çocuğu doğurup doğurma- mak asıl kadının hakkıdır. Er- kekle bunu paylaşmaya karar verecek olan da odur. Ama dünya tersini yaşıyor. Erkekle- rin egemenliği altındaki sistem- ler kadınların bedeni üzerinde- ki vesayetlerinden bir türlü vaz- geçmek istemiyorlar. Bunu ka- nunlara, dini emirlere bağla- mışlar. Bu konuda erkekler, an- cak kadınlara fikirlerini söyle- yebilirler, çünkü beden onların bedeni değil. Genç kadın Öznur, eğer o çocuğu doğurmak istemediy- se doğuımamak hakkı ona ait olmalı. Bundan mahkemeye ne? Zaten bu tür tüm kanunlar- da erkek egemen parlamento- ların ve dinlerin izini görüyoruz. Insanlık, kadın üzerindeki er- kek egemen anlayışları aşa aşa özgürlüğe ılerleyecek. Kilit me- selelerden biri bu. CUMARTESt YAZILARI ATAOL BEHRAMOGLU Bayan Ackerman'ın Gözyaşları 10-12 Mart 1997 tarihinde istanbul'da bir ulusla- rarası yazarlar buli'şması gerçekleştirildi. Buluşma- yı Şanar Yurdatapan'ın önderlik ettiği "Düşünce Suçuna Karşı Girişim" topluluğu örgütledi. Şanar Yurdatapan, uzun bir süredir, kendini adamışçası- na Türkiye'de düşünce özgürlüğü için mücadele ediyor. Bu mücadelede ilginç yöntemler buluyor ve uygulamayı başarıyor. "Düşünceye Ozgürlük" adh kitapçığın yargılanmasının ulusal ve giderek ulus- lararası bir boyut kazanması bu sayede gerçekleş- ti. Şanar Yurdatapan'ı desteklemek, özverili, cesur çabasında yalnız bırakmamak gerekiyor. Nitekim "Düşünce Özgürlüğü İçin istanbulBuluşmast", Pen Yazarlar Derneği, Türkiye Yazarlar Sendikası ve Edebiyatçılar Derneğı'nin katkılarıyla gerçekleşti. • • • Yurdumuza gelen yabancı konuklara Bursa Ce- zaevı'ndekı Ismail Beşikçi'yi ziyaret izni verilmedi. Yabancı konuklar ve bızım yazar örgutlenmızın tem- silcileri Adapazan Cezaevı'ndekı Işık Yurtçu'yu zi- yaret ederekdesteklerını bıldırdiler. Yabancı konuk- lann Türkiye yolculuğu böylece cezaevi ziyaretle- riyle başlamış oldu. Bursa yöresinin her şeye rağ- men korunabilmiş doğal güzelliğini, Uludağ'ın gör- kemıni, Bursa'nın havasına sinmiş olan tarih zen- gınlığini ve Adapazarı çevresinin ilkbaharla canla- nan cömert doğasını birçoğu ilk kez gören yaban- cı konuklar, bu başdöndürücü güzelliklerie cezaev- lerindeki aydınlar çelişkisini içlerinin derinliğinde acaba nasıl değerlendirdiler? Önlann olası sorula- rına Nâzım Hikmet'ın çok yıllar önce Bursa Ceza- evı'nde yazdığı şiirin bir dizesiyle yanıt verilebilirdı ancak: "Bu cehennem bu cennet bizim..." • • • "Düşünce Özgürlüğü için İstanbul Buluşması" bizler ıçın anlamlı birtarihın yıldönümü olan 12 mart (çarşamba) günü "Yazar ve Düşünce Özgürlüğü" konulu toplantıyla sonuçlandı. Bizim yazar örgütle- ri adına söz alan konuşmacılann tümünün konuş- malannda "utanç" sözcüğü yeralıyordu. Düşünce- nın özgür olmadığı bir ülkede yazar ve aydın olarak yaşıyor olmaktan ötürü utanıyorduk. Utancımız, ya- bancı konuklar önünde daha da artıyordu. Rusya PEN Başkanı şair Aleksandr Tkaçenko'nun, biz- de Kafka'nın yargılanması gibi Rusya'da da Dos- toyevski'yi (üstelik yaşamakta olduğunu sanarak) yargılamaya yeltenen yargıçtan söz etmesi gülme- mize yol açıyor. fakat utancımızı azaftmıyordu. Al- manya PEN' ı adına konuşan Hint asıllı genç ve açık sözlü yazar Singh, Almanya'dakı gizlı ırkçılıktan söz ediyor, isveç Yazarlar Biriıği 2. Başkanı Lars Erik Blomqvist ise ödeneksizlik nedeniyle ülkesinde hastane kitaplıklarının kapatılmaya başlanmasın- dan yakınarak hastalar için okumanın ne kadar önemli bir şey olduğunu açıklamaya çalışıyordu... Fakat bütün bu konuşmalardan daha etkıleyici olan, Uluslararası PEN 2. Başkanı ve Hapıshanedeki Ya- zarlar Komıtesi Başkanı Amenkalı bayan yazar Jo- anne Leedom-Ackerman'ın gözyaşlanydt... Ba- yan Ackerman Adapazarı Cezaevi'ni ziyaret etmiş, t5Sr gün önce de istanbul Üniversitesi'ndekı öğren- ci toplantısını gözlemci olarak izlemiş, ülkelerinin geleceğı için çırpınan gençlerimizin görüntülerini bir yazar ve bir anne duyarlılığıyla zihnine ve gön- lüne yerleştirmışti... Şımdı kürsüde "ülkenin gele- ceği olan bu çocuklar"dan, "onlara kıyılmaması" gerektiğinden söz ederken tıkanıyor, konuşmasını sürdurmekte güçlük çekiyor ve gözyaşlannın bo- şanmasına engel olamıyordu... • • • Bayan Ackerman. ülkesinden binlerce kilometre uzakta, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti toplantı sato- nundaki kürsüde, bambaşka bir ülkenin, bambaş- ka bir toplumun gençleri için, insan olma dışında kendısıyle ortak yanı bulunmayan bu insanlar ve on- lann cezaevlenndekı yaşrtlan için ağlıyordu... Bayan Ackerman'ı izlerken, bir süre önce televizyon ekra- nında ağlayan bir Adalet Bakanı'nı anımsadım... Bakan. kendi ülkesinde cezaevlerini dolduran. ce- zaevi koğuşlannda kafatasları demirçubuklarla par- çalanan, işkencehanelerde en canice işkencelerden geçirılen, açlık grevinde can veren gençler için de- ğil. mezartaşına yazılmasını vasiyet ettiği "ş/'''"iniTV spikerıne okurken, yanı kendısinin gelecekteki ölü- müne (ve milyonlarcaTV izleyicisini bu ölüme acın- dırmak istercesine) ağlamıştı... Bakanın gözyaşla- rındakı zavallı, onursuz bencillikle, yabancı bir ül- kenin gençleri ıçın ağlayan bayan yazann davranı- şındaki soyluluk, yucelik arasındaki uçurumu dü- şündüm... YineTVekranlannda, kameralar karşısın- da, istediği yapılmamış ya da elinden oyuncağı alın- mış şımank çocuk tavrıyla arada bir "duygulanan" bir başka bayanı anımsadım... Bayan Ackerman'ın gözyaşlanndaki hakikilık ve yücelikle öbür ikı ömek- teki bencillik, sahtelik ve yapaylık arasındaki karşıt- lık, bana yaşadığımız günlerin ilginç bir fotoğrafı o- lairak göründü. CHPlideri Baykal İzmirde w Rejimin yumuşak karnı 8 yıllık eğitim' AJVKARA / İZMİR (Cumhurhet) - CHP İıderi Deniz Baykal, mutlaka ger- çekleştirilmesini istediği 8 yıllık zorunlu temel eğıti- min, rejımın "yumuşak kar- nı*' olduğunu belirterek. hü- kümetın düzenlemenin içıni boşaltmak isteyebıleceği uyansında bulundu. Baykal. alternatif hükü- met arayışlannı değerlendi- rirken, "ANAP, DYP ve D- SP'nin toplamı yeni bir hü- kümet için yeteıiidir" dedı Baykal, güncel gelışme- lerle ilgili olarak Cumhuri- yet'e yaptığı açıklamada. Milli Güvenlik Kurulu'nun 28 şubat toplantısmda alı- nan kararlann "yumuşak karnı"nın "8 yılhk eğitim il- kesi" olduğunu vurguladı. Baykal. dün üç gün süre- cek Ege gezısine başladı. Baykal, Adnan Menderes Havaalanı'nda kalabalık ve coşkulubirpartili grubunca karşılandı. Bü^k birkonvoy eşliğin- de kente giren Baykal. daha sonra İzmir'de il başkanlığı krizinin çözümü için parti- lilerle gızli bir toplantı yap- tı. Havaalarunda gazetecile- rin sorulannı yamtlayan Baykal, Türkiye'nin sıkın- tılı bir dönemden geçtiğini söyledi. Baykal, bu aşama- da herkese ve özellikle siya- set yapanlarla partı genel başkanlanna "çok özel gö- revlerdüştüğünü'belirterek şunlan söyledi: •*Türkiye''yi bir rejim ke- sintisine uğratmadan, so- runlannı çözebileceğiıniz ortamda tutarak halkunızuı mutluluğu ve refahı içuı ça- lışmalar yapmak, bu konu- da Türkiye'nin ileıiemesine omuz vermek, Türkiye'nin gelişmesine yarduncı ohnak hepünizin amacı olması ge- rekir. Bu doğrultuda bir ge- Uşme ortaya çıktığı zaman çok mudu oluyoruz. CMum- suz gelişmeler olduğu za- man da hepimiz üzülüyo- nız."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle