Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15 MART 1997 CUMARTESİ
HABERLER
Hukukçular
Deraegi çark
etti
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Hukukçular
Derneği, Sincan'daki şeriat
provasmın ardmdan
ordunun 'tanklı gösterisi'
hakkmda suç duyurusunda
bulunma girişiminden
vazgeçti. Hukukçular
Derneği Başkanı Avukat
Necati Aksoy ve bir grup
avukat arkadaşı, 4 şubat
gecesı Sincan'daki tanklı
protestoyu yapanlar
hakkında Ankara DGM
Başsavcılıği'na suç
duyurusunda bulunmak
istediler. Bunun için
lstanbul'dan Ankara'ya
gelen Aksoy ve arkadaşlan,
hazırladıklan dava
dilekçesini başsavcıliğa
vermekten son anda
vazgeçtiler.
HADEP davasında
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - HADEP tkınci
Olağan Kongresı'nde Türk
bayrağının ındinlerek yerine
PKK bayrağı ıle PKK İıderi
Abdullah Öcalan'ın
posterlerinin asılmasıyla
ilgili davada bir sanık daha
tahlıye edildı. Ankara 1
No'lu DGM'de görülen ve
HADEP Genel Başkanı
Murat Bozlak'ın da tutuklu
sanıklar arasında bulunduğu
davada mahkeme heyeti,
tutuklu sanıklardan
Şercaettin Kıncı'yı
oybırliğiyle tahlıye etti.
Mahkeme heyeti, itırafçı
Murat Ipek ile Ümit
Yağan'ın tanık olarak
dinlenilmesıne karar verdı.
Üğretmenevleri
satılmıyor'
• ANKARA (Cumhurryet
Biirosu) - Maliye Bakanlığı.
öğretmenevlen satışının
programda bulunmadığını
açıkladı. Eğitım
emekçilerinin örgütlendiği
dernek ve vakıf
yönetıcilerinin, hükûmetin
daha önce bu yöndeki
girişimini protesto
amacıyla Maliye Bakanlığı
önüne siyah çelenk
bırakma girişimi güvenlik
güçleri tarafmdan
engellendi. Millı Eğitım
Bakanı Mehmet Sağlam da,
randevu vermesi üzerine
makamına gelen
eğitimcilerle görüşmedi.
Yoğun askeri
temaslar
• ANKARA (Cumhuriyet
Biirosu) - Türkiye, yabancı
ülke genelkurmay
başkanlan ve kuvvet
komutanlannın yoğun
ziyaret trafığine sahne
oluyor. Fransa
Genelkurmay Başkanı
Ankara' yı ziyaretini
sürdürürken Ürdün Hava
Kuvvetleri Komutanı ve
Mısır Genelkurmay
Başkanı 17 martta aynı
anda Türkiye'yi ziyaret
edecekler. Urdünlü General
Ababneh'in Türkiye
ziyaretinde, ağırlıklı olarak
genişletılmiş askeri işbirliği
ve Ürdünlü pilotlann
eğitimi konusu üzerinde
dunılacak. Mısır'm
Genelkurmay Başkanı
Magdi ile görüşmelerde F-
I6'lara yedek parça satışı
pürüzünün aşılması
üzerinde de durulması
bekleniyor.
Demirel:
Örgüttenin
• ANKARA (Cumhuriyet
Biirosu) - Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel, Tansu
Tulgar başkanlığındaki
Kadınlan Koruma Derneği
yöneticilerini Çankaya
Köşkü'nde kabul etti.
Demirel, kabul sırasında
örgütlü toplumun
yurttaşlann kurduğu dernek
ve vakıflardan oluştuğunu
belırterek, "Topluma
vermek istediğim mesaj,
daha çok örgütlenmedir.
Bir elin nesı var, iki elin
sesi var" dedi.
İnsan haklan için
üst kurul
• ANKARA (Cumhuriyet
Biirosu) - Dışişlen, lçışleri
ve Adalet bakanlıklan
müsteşarlan. insan haklan
ve demokrasi alanında
yapılacak düzenlemeleri
belirlemek üzere "İnsan
Haklan Koordinatör Üst
Kurulu"nu oluşturdular.
Dışişlen açıklamasında,
kurulun işkence savlan,
kayıplar, polis teşkilatının
modernizasyonu ve adalet
sistemi konulannda çalısma
yapacağı kaydedildi.
DGM iddianamesi Özel Harekâtçı polis şefinin savlannı çürütüyor
'Şahmyalaıısöyledi'
Ayşenur zarakolu'na para cezası
Kürkçü'ye 10 ay hapis
Istanbul Haber Servisi-~Savaşve İn-
san, Türkive've Silah Transferieri ve
Savaş Yasalan İhlalleri" adh kıtabı
Türkçeye çevıren Ertuğnıl Kürkçü,
"devletîn askeri ve emnivet muhafaza
kuvvetlerini tahkir ve tezyif" etmek su-
çundan 10 ay ağır hapis cezasına çarp-
tınldı. Aynı davada kitabın yayıncısı
olduğu gerekçesiyle yargılanan Ayşe-
nur Zarakoiu da 1 milyon 500 bin lira
para cezasına mahkûm edildı. Istanbul
2. Ağır Ceza Mahkemesi'ndekı duruş-
mada tutuksuz olarak yargılanan Er-
tuğrul Kürkçü hakkında TCK'nin
159; 1. maddesi uyannca önce bir yıl
ağır hapis cezası verdi. Kürkçü'nün ce-
zası daha sonra 10 ay ağır hapis ceza-
sına ındırildi. Zarakoiu da 5680 sayılı
Basın Kanunu uyannca 1 milyon 500
bin lira para cezasına çarptınldı. Heyet,
Ertuğrul Kürkçü'nün cezasını da sabı-
kasız oluşu ve bir daha suç işlemeye-
ceği görüşüyle erteledi.
Duruşma çıkışında gazetecılerin so-
rulannı yanıtlayan Kürkçü. bu karara
mahkemenin de tam olarak ınanmadı-
ğını öne sürerek, "Bu dava. düşünce öz-
güriüğünün genişletihnesi bakımından
sürdiirülen mikadek'nin ne kadar hak-
h olduğunu gösterdi* dsye konuştu. tbrahim Şahin uzun süre arandı.
İstanbul Haber Servisi -
Susurluk iddianamesi, özel
bir televizyon kanahna
çıkarak açıklamalar yapan
eski Özel HarekâfDairesı
Başkan Vekili tbrahim
Şahin'i yalancı çıkardı.
Iddıaname; Şahin'in
Abdullah Çath'yı Mehmet
Özbay olarak tanıdığı, eski
MİT elemanı Tank
Ümit'in kaybolmasıyla
ilgisi olmadığı iddialannı
çürüttü.
Eski Özel Harekât Dairesi
Başkan Vekili Ibrahim
Şahin, (Canal 6
Televizyonu'nda Nazh
Iucak'a yaptığı
açıklamada. isimleri Ömer
Lütfü Topal cinayetine
Faşistler 19 yıl önce İstanbul Üniversitesi'nde 7 öğrenciyi katletmişti
İstanbul
Cniversitesi
Eczacıhk
Fakühesi
önünde dün
toplanan
öğrenciler, 16
Mart
katliamında
faşistierce
öMürülen 7
öğrenciyi
düztnledikleri
törerüe andı.
(Fotoğraf:
HATICE
TUNCER)
16 Mart kaûiamı unutulmadıtSTANBUL / ANKARA (Cum-
huriyet) - İstanbul Üniversitesi
önünde 19 yıl önce faşistierce ger-
çekleşririlen ve 7 öğrencinin yaşa-
mını yitirdiği '16 Mart katliamı'
protesto edildi.
Haklar ve Özgürlükler Platfor-
mu (HÖP), çeşitli kitle örgütleri ve
ünivercite öğrencilerinın katılacağı
geniş kapsamlı anma töre-
ni ise yann saat 12.00'de
Beyazıt Meydanı'nda ya-
pılacak.
istanbul Üniversitesi Ec-
zacıhk Fakühesi önünde
dün toplanan öğrenciler,
16 Mart katliamında hayat-
lannı kaybedenler içm an-
ma toplantısı düzenledi.
Emek Gençliği üyesi
yaklaşık 500 ögrenci, "16
Mart katliamını unutma-
dık" sloganlan atarak ka-
tilleri kınadı.
Anmaya, Emeğin Parti-
si tstanbul tl Başkanı Meh-
met Kdıçaslan, Çağdaş Hu-
kukçular Derneği (ÇHD)
İstanbul Şube Başkanı
Mustafa Üçdere, katliamı
yaşayan avukat Kamil Te-
kin Sürek. şair Sunay Akın ve Ka-
mu Emekçileri Sendikalan Konfe-
derasyonu (KESK) GYK üyesı
Songül Beydilli katıldı.
Emek Gençliği adına yapılan
açıklamada, "16 Mart katliamında
bombayı tutan ellerie. Susurluk ka-
zasıyla ortaya çetelere kanşan eller
aynıdır. Biz üniversite öğrencileri,
katillcrin yargılanmasını istiyoruz"
denildi. "Çeteler Meclis'te öğren-
ciler tıapiste" . "Yaşasın adalet ve
özgürlük'" yazılı pankart açan ve
katliamda yaşamını yitiren öğren-
cilenn resımlerini tutan göstenci-
ler. katliamın yapıldığı Eczacıhk
Fakültesi'nin önünü karanfil yağ-
muruna tuttu. HÖP. çeşitli kitle ör-
'Düşünceye Özgürlük' afişi
tstanbul Haber Servisi - IHD Genel
Merkezi'nin 6 martta Bursa Cezaevi'nin
önünde başlattığı "Düşünceye Ozgürlük"
kampanyası kapsamında İHD tstanbul
Şubesi de Taksün, Kadtköy ve
Bakırköy'de düşünce suçlusu araştırmaci-
yazar Ismail Beşikçi için afîşleme
yaptılar. ÎHD, 12 martta İstanbul
DGM'de görülen "1 Mayıs" davasında.
yakmlan dövülen aileler, jandarma eıieri
hakkında savcılığa suç duyurusunda
bulunacaklannı belirtti. tşlediği düşünce
suçlan nedeniyle 103 yıl hapis cezasına
çarptınlan Ismail Beşikçi'nin kaldığı
Bursa Cezaevi önünde yaptığı bir
toplantıyla "Düşünceye Ozgürlük"
kampanyasını başlatan ÎHD,
kampanya çerçevesinde dün Taksün,
Bakırköy ve Kadıköy'de Ismail Beşikçi
için afişleme yaptı. Beşikçi'nin posterleri
duvariara yapıştınldı. İHD'lilerin bundan
sonra direk ve boş duvarlara yapıştırdığı
afişlerdc yer alan Beşikçi'nin
fotoğrafının altında "Onun gibi 14© Itişi
daha cezaevinde" ifadesi yer ahyor.
12 marttaki 1 Mayıs davası sanıklannın
dövülmesiyle ilgili lHD'de toplantı
düzenleyen sanık yakınlar», sanık avukaü
Faruk Krtekin, tüm üzücü olaylann
mahkeme başkanınm tek bir sözüyle
başladığını belirterek sanıklann
dövülmesindejandarma erleri kadar
mahkeme başkanının da suçu
bulunduğunu öne sürdü.
gütleri ve üniversıte öğrencilerinin
katılacağı 16 Mart katliamı anma
töreni yann saat 12.00'de Beyaztt
Meydanı'nda vapılacak.
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih
Coğrafya Fakültesi'nde saat
12.30'da toplanan bir grup öğren-
ci, pankart açarak Hacettepe Üni-
v ersıtesi merkez kampusuna yürü-
dü. Hacettepe Üniversite-
si öğrencilerinin de katılı-
mıyla kampus bahçesınde
bir araya gelen öğrenciler,
katliamı protesto eden slo-
ganlar attı.
Susurluk'ta meydana
gelen trafik kazasından
sonra ortaya çıkan olayla-
n, Kuzey Irak Halepçe'de-
ki katliamı da kınayan öğ-
renciler, türküler eşliğinde
halay çektiler. Konuşma-
lann ardından "16 Mart'ta
Kızüav 'davTz" dıye slogan
atan öğrenciler, olaysız da-
ğıldılar. Ankara Emniyet
Müdürlüğü ekipleri, ey-
lem nedeniyle Hacettepe
Üniversitesi çevresinde
geniş güvenlik önlemi al-
dı.
kanştığı için Asayiş Şube
Müdürlüğü'nde tutulan
özel tim göre\ lilerini
lstanbul'dan Ankara'ya
getirme gerekçesini, "O
günlerde özel timin adı
Diyarbakır Cezaevi ve
Yüksekava çetesinde
geçiyordu. Ozel timin
yıpranmaması için bu
kişilerîiçişleri Bakanı
Mehmet Ağar ve Halil
Tığ'ın isteğiyle Ankara'ya
götürdüm" "diye
açıklamıştı. Iddıanamade
ise Şahin'in sözlerinin
aksine özel tım
görevlilerinin olayın
gerçekleştiği dönemde
artık sivıl vatandaşlar
olduğu belirtiliyor.
Televizyonda Abdullah
Çatlı'yı Mehmet Özbay
olarak tanıdığını savunan
Şahin'in cep telefonunda
Çatlı ile 13 kez göruştüğü
vurgulanıyor.
Ipucu düğün
Çath'nınözel tım
görevlilen Ziya
Bandırmalıoğlu ıle Avhan
Akça'nın çocuklannın
sünnet düğününde kirve
olmasını "Düğûn
masraflannı
karşılayacagını söylemiştL
Biz kendisini işadamı
olarak biliyorduk" diye
açıklayan Ibrahim Şahin,
iddianamede şu satırlarla
yalanlanıyor:
"Özel tim görevlilerinden
Ziya Bandırmalıoğlu'nun
DGM'de alınan ifadesinde
Haluk Kırcı'nın da olay
yerinde olduğu ortaya
çıkmıştır. Vlne Ziya
Bandırmalıoglu'nun
ifadesine göre kirvelik
görevi Ankara'da Sedat
Edip Bucak'ın
yaahanesinde
karariaştınlnuşur.
Bandırmalıoglu'nun ifade
ettiği üzere yaklaşık 700-
800 milyon lira tutanndald
düğün masraflannın
tamamı Abdullah Çath
tarafindan karşıtanmıstnr.^ •
1995 tarihi itibanyla 760^ ~
800 milyon lira tutanndald
düğün masraflannın Çath
tarafindan karşılanmıs,
olması ve en üst düze>de
bir emniyet görev lisinin bu
şahıs ile av nı düğünde
kirveliği üstlenmiş
bulunmalannı, bu kişiler
arasındaki arkadaşhk
ilişkileri ile izah ve kabul
etmek mümkün
bulunmamaktadır"
Altmtaş'a tehdit ~
Eski MİT elemanı Tank
Ümit'in ortadan
kaybolmas\ ıle bir ilgisinin
olmadığını savunan
Şahin'in. bu olayla ilgili
olarak özel tim
görevlilerinden Ayhan
Akça ve Ayhan Çarkın'la
görüşen ve olayı
soruşturan Jandarma
Astsubay Ahmet ,\ltıntaş,' ı
tehdit ettiği belirtiliyor.
İddianamede Şahin'in
Altıntaş'ı arayarak, "Sen
kim oluyorsun bu pottsler
hakkında araştırma
yapıyorsun" dedıği ve bu
nedenle araştırmayı
engellediği vurgulanıyor.
İddianamede Bahçelievler
katliamı samğı Haluk
Kırcı'nın da Şusurluk'ta
özel tim görevlilerinin
yanında olduğu, ancak
olay yerinden hemen
aynldığı belirtiliyor.
ŞIFIR NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.caiislar@planet.com.tr
VİYANA - Istanbul'da Kar-
tal'da kızgın koca Tahsin Ünal
mahkemede. kendisinden ha-
bersiz kürtaj yaptığını iddia et-
tiği eşi Öznur'u boşamak iste-
diğini söyledi.
Öznur Ünal ise eşinin bu id-
diasını reddetti ve düşük yap-
tığını, buna da kocasının bir
türlü inanmadığını belirtti: "Ko-
cam bebeği aldırttığımı iddia
ediyor. Bana inanmayan
adamla nasıl bu evliliği sürdü-
rürüm?" Öznur'la Tahsin'in
Kartal Asliye Hukuk Mahke-
mesi'nde devam eden boşan-
ma davası gazetelere böyle
yansımış.
Güneşli bir bahar sabahında
Vıyana'da otel odasında Türk
gazetelerinı karıştırırken oku-
duğum bu haber, Hıristiyanla-
rın yaşadığı bir ülkede farklı
çağrışımlara neden oldu. Hıris-
tiyanlıkta, özellikle de Katolik-
lerde kürtaj günah ve yasaktır.
Almanya gibi gelişmış bir ülke-
de bile birkaç yıl öncesine ka-
dar kadınlar kürtaj yasağına
Kadın Bedeninde Erkek Hakkı...
neden olan maddeyi kaldıra-
bilmek amacıyla çetin müca-
deleler yürüttüler.
Avrupa Hıristiyan kültüründe
ve birçok Batı ülkesinde kürtaj
hâlâ belli ölçülerde yasak. Ama
bu yasağın kadın erkek ilişki-
sinde bizdeki gibi yıkıcı etkile-
ri olmuyor. Bu ülkelerde kürtaj,
kadınla kendi bedeni arasında-
ki bir sorun olarak kabul edili-
yor. Buradaki erkeklerin aklına
kürtaj yapan kadını boşamak
nedense gelmiyor.
Kürtaj, kadın sağlığı açısın-
dan gerçekten tehlikeli ve yıp-
ratıcı bir ameliyat sayılır. Bir ka-
dının hem riskli hem de vücu-
dunun dengelerini bozan böy-
le bir ameliyata karar vermesi
kolay değil. Ama sonunda bu
kararı vermesi gereken tek kı-
şi de o. Çünkü, beden onun
bedeni, çekilecek acılar da ona
ait. Kürtaj, bir kadının yeni bir
çocuk ısteyip istememesiyle
de yakından ilgili, yine kişisel
bir sorundur.
Gelin görün ki kürtajı da er-
kekler kararlaştırmak ve ya-
saklamak isterler. Kilise hâlâ
kürtaj yasağında direniyor. Şe-
riatın yönlendirmesi altındaki
Islamcılann yaklaşımı da kilise
ile aynı doğrultuda.
Peki neden hem kilise hem
Islamcı şeriat, kadının bedeniy-
le ilgili kararı onun elinden al-
mak ister? Işte burada binler-
ce yıllık erkek egemen mirası
anlayışı ve gelenekler devreye
ginyor. Dini anlayışa göre; ço-
cuğun gerçek sahibi babadır.
Çünkü malın ve mülkün sahibi
de babadır. O zaman baba
kendi çocuğunu kadının orta-
dan kaîdırmasına izin veremez.
Bu noktada dini anlayışların,
yaratıcıyla ilgili görüşleri gün-
deme gelir: Ana rahmine dü-
şen çocuk Allah'ın yarattığı bir
candır. Bu canı Allah'tan baş-
kası alamaz. Böyle düşünme-
ye başlayınca, her hamilelik ye-
ni bir çocuk haline dönüşür.
Geri ülkelerde ve geri bölgeler-
de erkekler, her doğan çocuk-
tan büyük bir mutluluk duyar-
lar. Ancak bu çocuklann erkek
olması çok önemlidir. Erkek
çocuk doğurmayan kadınlan
boşayıp yeni evlilikler yapmış
erkeklere Anadolu'da sıkça
rastlayabilirsiniz.
Doğumla ilgili bir başka nok-
ta da; doğan her çocuk, baba-
nın malı kabul edilmekle birlik-
te, o çocuğun bütün yükünün
kadının sırtına binmesidir. Bü-
tün aynlıklarda çocuklara an-
neler bakmak zorunda kalır.
Buna rağmen, kadının doğu-
rup doğurmamasına yine de
erkekler karar vermek isterler.
Şeriat ve kilisede karar nok-
talan erkeklerin elinde olduğu
için kadınlar adına karar ver-
meyi bir türlü bırakmak iste-
mezler. Bu bir egemenlik soru-
nudur. Kürtajı engellemek de
bu egemenliği devam ettirme
anlayışının bir parçası.
Çocuğu doğurup doğurma-
mak asıl kadının hakkıdır. Er-
kekle bunu paylaşmaya karar
verecek olan da odur. Ama
dünya tersini yaşıyor. Erkekle-
rin egemenliği altındaki sistem-
ler kadınların bedeni üzerinde-
ki vesayetlerinden bir türlü vaz-
geçmek istemiyorlar. Bunu ka-
nunlara, dini emirlere bağla-
mışlar. Bu konuda erkekler, an-
cak kadınlara fikirlerini söyle-
yebilirler, çünkü beden onların
bedeni değil.
Genç kadın Öznur, eğer o
çocuğu doğurmak istemediy-
se doğuımamak hakkı ona ait
olmalı. Bundan mahkemeye
ne? Zaten bu tür tüm kanunlar-
da erkek egemen parlamento-
ların ve dinlerin izini görüyoruz.
Insanlık, kadın üzerindeki er-
kek egemen anlayışları aşa aşa
özgürlüğe ılerleyecek. Kilit me-
selelerden biri bu.
CUMARTESt
YAZILARI
ATAOL BEHRAMOGLU
Bayan Ackerman'ın
Gözyaşları
10-12 Mart 1997 tarihinde istanbul'da bir ulusla-
rarası yazarlar buli'şması gerçekleştirildi. Buluşma-
yı Şanar Yurdatapan'ın önderlik ettiği "Düşünce
Suçuna Karşı Girişim" topluluğu örgütledi. Şanar
Yurdatapan, uzun bir süredir, kendini adamışçası-
na Türkiye'de düşünce özgürlüğü için mücadele
ediyor. Bu mücadelede ilginç yöntemler buluyor ve
uygulamayı başarıyor. "Düşünceye Ozgürlük" adh
kitapçığın yargılanmasının ulusal ve giderek ulus-
lararası bir boyut kazanması bu sayede gerçekleş-
ti. Şanar Yurdatapan'ı desteklemek, özverili, cesur
çabasında yalnız bırakmamak gerekiyor. Nitekim
"Düşünce Özgürlüğü İçin istanbulBuluşmast", Pen
Yazarlar Derneği, Türkiye Yazarlar Sendikası ve
Edebiyatçılar Derneğı'nin katkılarıyla gerçekleşti.
• • •
Yurdumuza gelen yabancı konuklara Bursa Ce-
zaevı'ndekı Ismail Beşikçi'yi ziyaret izni verilmedi.
Yabancı konuklar ve bızım yazar örgutlenmızın tem-
silcileri Adapazan Cezaevı'ndekı Işık Yurtçu'yu zi-
yaret ederekdesteklerını bıldırdiler. Yabancı konuk-
lann Türkiye yolculuğu böylece cezaevi ziyaretle-
riyle başlamış oldu. Bursa yöresinin her şeye rağ-
men korunabilmiş doğal güzelliğini, Uludağ'ın gör-
kemıni, Bursa'nın havasına sinmiş olan tarih zen-
gınlığini ve Adapazarı çevresinin ilkbaharla canla-
nan cömert doğasını birçoğu ilk kez gören yaban-
cı konuklar, bu başdöndürücü güzelliklerie cezaev-
lerindeki aydınlar çelişkisini içlerinin derinliğinde
acaba nasıl değerlendirdiler? Önlann olası sorula-
rına Nâzım Hikmet'ın çok yıllar önce Bursa Ceza-
evı'nde yazdığı şiirin bir dizesiyle yanıt verilebilirdı
ancak: "Bu cehennem bu cennet bizim..."
• • •
"Düşünce Özgürlüğü için İstanbul Buluşması"
bizler ıçın anlamlı birtarihın yıldönümü olan 12 mart
(çarşamba) günü "Yazar ve Düşünce Özgürlüğü"
konulu toplantıyla sonuçlandı. Bizim yazar örgütle-
ri adına söz alan konuşmacılann tümünün konuş-
malannda "utanç" sözcüğü yeralıyordu. Düşünce-
nın özgür olmadığı bir ülkede yazar ve aydın olarak
yaşıyor olmaktan ötürü utanıyorduk. Utancımız, ya-
bancı konuklar önünde daha da artıyordu. Rusya
PEN Başkanı şair Aleksandr Tkaçenko'nun, biz-
de Kafka'nın yargılanması gibi Rusya'da da Dos-
toyevski'yi (üstelik yaşamakta olduğunu sanarak)
yargılamaya yeltenen yargıçtan söz etmesi gülme-
mize yol açıyor. fakat utancımızı azaftmıyordu. Al-
manya PEN' ı adına konuşan Hint asıllı genç ve açık
sözlü yazar Singh, Almanya'dakı gizlı ırkçılıktan söz
ediyor, isveç Yazarlar Biriıği 2. Başkanı Lars Erik
Blomqvist ise ödeneksizlik nedeniyle ülkesinde
hastane kitaplıklarının kapatılmaya başlanmasın-
dan yakınarak hastalar için okumanın ne kadar
önemli bir şey olduğunu açıklamaya çalışıyordu...
Fakat bütün bu konuşmalardan daha etkıleyici olan,
Uluslararası PEN 2. Başkanı ve Hapıshanedeki Ya-
zarlar Komıtesi Başkanı Amenkalı bayan yazar Jo-
anne Leedom-Ackerman'ın gözyaşlanydt... Ba-
yan Ackerman Adapazarı Cezaevi'ni ziyaret etmiş,
t5Sr gün önce de istanbul Üniversitesi'ndekı öğren-
ci toplantısını gözlemci olarak izlemiş, ülkelerinin
geleceğı için çırpınan gençlerimizin görüntülerini
bir yazar ve bir anne duyarlılığıyla zihnine ve gön-
lüne yerleştirmışti... Şımdı kürsüde "ülkenin gele-
ceği olan bu çocuklar"dan, "onlara kıyılmaması"
gerektiğinden söz ederken tıkanıyor, konuşmasını
sürdurmekte güçlük çekiyor ve gözyaşlannın bo-
şanmasına engel olamıyordu...
• • •
Bayan Ackerman. ülkesinden binlerce kilometre
uzakta, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti toplantı sato-
nundaki kürsüde, bambaşka bir ülkenin, bambaş-
ka bir toplumun gençleri için, insan olma dışında
kendısıyle ortak yanı bulunmayan bu insanlar ve on-
lann cezaevlenndekı yaşrtlan için ağlıyordu... Bayan
Ackerman'ı izlerken, bir süre önce televizyon ekra-
nında ağlayan bir Adalet Bakanı'nı anımsadım...
Bakan. kendi ülkesinde cezaevlerini dolduran. ce-
zaevi koğuşlannda kafatasları demirçubuklarla par-
çalanan, işkencehanelerde en canice işkencelerden
geçirılen, açlık grevinde can veren gençler için de-
ğil. mezartaşına yazılmasını vasiyet ettiği "ş/'''"iniTV
spikerıne okurken, yanı kendısinin gelecekteki ölü-
müne (ve milyonlarcaTV izleyicisini bu ölüme acın-
dırmak istercesine) ağlamıştı... Bakanın gözyaşla-
rındakı zavallı, onursuz bencillikle, yabancı bir ül-
kenin gençleri ıçın ağlayan bayan yazann davranı-
şındaki soyluluk, yucelik arasındaki uçurumu dü-
şündüm... YineTVekranlannda, kameralar karşısın-
da, istediği yapılmamış ya da elinden oyuncağı alın-
mış şımank çocuk tavrıyla arada bir "duygulanan"
bir başka bayanı anımsadım... Bayan Ackerman'ın
gözyaşlanndaki hakikilık ve yücelikle öbür ikı ömek-
teki bencillik, sahtelik ve yapaylık arasındaki karşıt-
lık, bana yaşadığımız günlerin ilginç bir fotoğrafı o-
lairak göründü.
CHPlideri Baykal İzmirde
w
Rejimin yumuşak
karnı 8 yıllık eğitim'
AJVKARA / İZMİR
(Cumhurhet) - CHP İıderi
Deniz Baykal, mutlaka ger-
çekleştirilmesini istediği 8
yıllık zorunlu temel eğıti-
min, rejımın "yumuşak kar-
nı*' olduğunu belirterek. hü-
kümetın düzenlemenin içıni
boşaltmak isteyebıleceği
uyansında bulundu.
Baykal. alternatif hükü-
met arayışlannı değerlendi-
rirken, "ANAP, DYP ve D-
SP'nin toplamı yeni bir hü-
kümet için yeteıiidir" dedı
Baykal, güncel gelışme-
lerle ilgili olarak Cumhuri-
yet'e yaptığı açıklamada.
Milli Güvenlik Kurulu'nun
28 şubat toplantısmda alı-
nan kararlann "yumuşak
karnı"nın "8 yılhk eğitim il-
kesi" olduğunu vurguladı.
Baykal. dün üç gün süre-
cek Ege gezısine başladı.
Baykal, Adnan Menderes
Havaalanı'nda kalabalık ve
coşkulubirpartili grubunca
karşılandı.
Bü^k birkonvoy eşliğin-
de kente giren Baykal. daha
sonra İzmir'de il başkanlığı
krizinin çözümü için parti-
lilerle gızli bir toplantı yap-
tı. Havaalarunda gazetecile-
rin sorulannı yamtlayan
Baykal, Türkiye'nin sıkın-
tılı bir dönemden geçtiğini
söyledi. Baykal, bu aşama-
da herkese ve özellikle siya-
set yapanlarla partı genel
başkanlanna "çok özel gö-
revlerdüştüğünü'belirterek
şunlan söyledi:
•*Türkiye''yi bir rejim ke-
sintisine uğratmadan, so-
runlannı çözebileceğiıniz
ortamda tutarak halkunızuı
mutluluğu ve refahı içuı ça-
lışmalar yapmak, bu konu-
da Türkiye'nin ileıiemesine
omuz vermek, Türkiye'nin
gelişmesine yarduncı ohnak
hepünizin amacı olması ge-
rekir. Bu doğrultuda bir ge-
Uşme ortaya çıktığı zaman
çok mudu oluyoruz. CMum-
suz gelişmeler olduğu za-
man da hepimiz üzülüyo-
nız."