04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 MART 1997 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER DYP'li Ünal Erkan'dan politikacılarm telefonlarınm dinlenmesine savunma Zorunlu ve yasalAYŞE SAYIN ANKARA - CHP Izmir Milletvekili Sabri Ergûl'ün önerisiyle kurulan TB- MM Telefonlann Dinlenmesini Araştır- ma Komisyonu'nda kavga erken başla- dı. Bazı politikacılann telefonlannın dinlendiğini açıklamalan üzerine olayın boyutlannı araştırmak üzere kurulan İco- misyondaki DYP'li üyeler, komisyonun yetkisini tarnşmaya açtılar. Komisyonun önceki gûnkü toplantısında DYP'li üye- ler Ünal Erkan ve İlyas Yıimazyıldız, te- lefon dinlemenin "zorunlu ve yasal" ol- duğu savını öne sürerek diğer üyelere bu konunun üzerine fazla gidilmemesi uya- nsında bulundular. Komisyonun önceki günkü toplantı- sında Adalet Bakanlığı'nın ilettiği, cep, mobil ve diğer telefonlann dinlenmesi- • TBMM Telefonlann Dinlenmesini Araştırma Komisyonu'nda kavga erken başladı. Komisyonun DYP'li üyelerinin, telefon dinlenmesinin "zorunlu ve yasal olduğu" savıyla diğer üyelere bu konunun üzerine fazla gidilmemesi uyansında bulunduklan bildirildi. DYP'li üyeler Ünal Erkan ve Ilyas Yılmazyıldız, bazı komisyon üyelerinin ABD'den getirtilen ve aynı anda 20 bin telefonu dinleyebilen cihazlann yerinde incelenmesi önerisine de "komisyonun yetkilerini aştığı" savıyla karşı çıktıklan kaydedildi. ne "resmivet" kazandıran Devlet Güven- lik Mahkemesi (DGM) kararlan ile ilgi- li değerlendirme yapılırken DYP'li üye- lerin bu bilgilerin komisyon tarafindan incelenmesinin 'sakmcalı' olacağı savı- nı dile getirdikleri bildirildi. Alınan bil- giye göre, toplantıda, eski Olağanüstü Hal Bölge Valisi DYP'li Ünal Erkan, ko- misyonun araştırma konusunun "tefcfbn- lannın dinlendiğinden şikâyetçi olan kt- şilerle yapılacak görüşmeierte" sınırlan- dmlmasını istedi. Komisyonun muhalefet partili ûyele- ri ise Emniyet Genel Müdürlüğü'nün ABD'den getirttigi, Telekom'u ve dene- timi devredışı bırakabilen dinleme ci- hazlan sayesinde, dinlenen kişilerin sağ- lıklı listesinin cıkanlamayacağına dik- kat çektiler. Muhalefet partili üyelerin, bu cihazlann kötü amaçlı kullanılabile- ceğine işaret etmeleri üzerine DYP'li Er- kan ve Yılmazyıldız'ın, "Bu girişimler terörle mücadeJeyezarar verir. Dünyanın bütûn ülkelerinde bu şekilde tefefonlar dinfcniyor" görüşünü savunduklan öğre- nildi. Muhalefet partili üyelerin, Anka- ra, lstanbul ve Izmir'de kullanılmaya başlanan bu cihazlann yerinde incelen- mesi istemine de DYP'li üyelerin, "Bu, komisyonun yetkilerini aşar" gerekçe- siyle karşı çıktıklan bildirildi. Bir komisyon üyesi, "ANAP Genel Başkanı tetefonunun dinlendiğinden şi- kâyetçi ohıyor. Bu konuda mahkemece p- kanlrruş bir karar mı var? Varsa bu ka- ran isteyetiın''görüşünü dile getirdi. Ay- nı üye, "Konuşmalanndan, DYP'li üye- lere bir brifing verildiği anlaşılryor. Hat- ta toplantının tutanaklara geçmeyen bö- lümünde, telefon dinleme ola>ının kamu- oyuna yansımasından sonra, emniyetin ve karan veren hâkünlerin tedirgin oldu- ğunu, işin biraz sekteye uğradığuıı ifade ettiler" açıklamasını yaptı. Bu arada komisyon, "mahkemekara- nyla" dinlenen kişilerin listesini de em- niyetten istedi. Bu belgeler henüz mec- lise ulaşmazken. komisyon, "mahkeme karan olmadığı halde" telefonlannın dinlendiğinden şikâyetçi olan kişilerin listesini çıkarmaya başladı. Bu isimler arasında ANAP Genel Başkanı Mesut Yıimaz ile muhalefetteyken telefonla- nnın dinlendiğini kamuoyuna açıklayan Adalet Bakanı Şevket Kazan da bu- lunuyor. DEMİREL 'Rusya'yı ikna etmeliyiz' ANKARA (Cumhuriyet Börosu) - Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Orta As- ya petrollerini boğazlardan geçirmeyı amaçlayan proje- lerden kaygısını dile getıre- rek. "Bu otursa zaten bir gün kendiliğinden boğaz kapanır. Bu konuda Rusya'yı ikna et- memiz lazun" dedi. Demirel. işadamı Rahmi Koç başkanlığındaki Denız- temiz Derneği Yönetim Ku- rulu üyeleri ile Isparta Tica- ret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı ve üyeierini kabul etti. 2000'li yıllarda küresel- leşme kavramının önemli olacağını söyleyen Demirel, çevrenin korunması konusu- nun da bu yıllarda önem ka- zandığını vurguladı. Tuna Nehri başta olmak üzere, Dinyeper gibi nehirlerin Ka- radeniz'in önemli bir kısmı- nı kirlettikten sonra Marma- ra Denizi'ni de kırletmekte oldugunu anlatan_pemjrel, Karadehiz'irı kirfenmesini örilemek amacıyla uluslara- rası bir anlaşma imzalandığı- nı anımsartı. Demirel, Marmara Deni- zi'ni Tuzla'daki sanayi tesis- lennin de kirlettiğini anımsa- tarak boğazlardan geçişin ye- niden düzenlenmesi konu- sunda şunlan söyledi: "Devlet bunu büiyor. Bu konuda bir tüzük yapbk. Tü- zük yürürlüktedir. Ancak komşiılanmız bu tüzüğe iti- raz ettiler. 'Niçin ediyorsu- nuz' diyede sorduk. Eğer Or- ta Asya petroDeri lstanbul Bo- ğazı yoluyla diinyaya pazar- lanma>a çalışılırsa zaten bir gün kendiliğinden boğaz ka- panır. Bu konuda Rusya'yı ik- na ermemiz laam. Zaman za- man fe\ kalade korkuyorum, lstanbul BoğazTnda bir mü- nasebetsiz kaza olur da bize zarar verebitir diye. tld sene önceki gemi kazası şayet bo- ğazda olsaydı çok büyük zarar olabüirdi." Arif Sağ'a 3 saat gözaltı lstanbul Haber Servisi - Es- ki milletvekili ve sanatçı Arif Sağ. hakkında yürütülen bir soruşturmayla ilgili ifadesine başvurulmak üzere gözaltına alındı. lstanbul Emniyet Mü- dürlüğü Asayiş Şubesi'ne gö- türülen Sağ. ifadesi ahndık- tan sonra gece saat 01.30 sı- ralannda serbest bırakıldı. Sağ. 1990 yıhnda Adana"da yapılan bir yürüyüşle ilgili olarak ifadesine başvuruldu- ğunu söyledi. HBB Televizyonu'nda dün akşam canlı yayımlanan "Ytf- dız Bahçesi" adlı programa katılan Arif Sağ, Belkıs Ak- kale, Sabahat Akkiraz ve Er- dal Erzincan saat 22.00 sıra- lannda stüdyodan aynldılar. Televizyonun çıkış kapısının önünde bekleyen 2 sivil polis, ArifSağ*dan kimliğini göster- mesini istedi. Sağ, kendisine ait otomobile davet ettiği po- lislerle birlikte Gayrettepe 'de- ki Asayiş Şube Müdürlüğü'ne gitti. Arif Sağ'a destek olmak amacıyla şubeye gelen Belkıs Akkate'nin eşi Sami Doğan Yümaztürk. "Bizi bir odaya aldılar. Bir saat kadar otur- duk. Nöbetçi müdür geldi ve ArifBey'e 'Hakkınızda tutuk- lama karan var. Bu konuda bilginiz var mı' diye sordu. Arif Bey ise bö\ lesi bir karar- dan haberdar olmadığuu söy- ledi" dedı. Batıkent davası Bakanlık yargısız infazı savunduANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Içişleri Bakanlığı, hücreevinde kıstınlan zanlılann "teslim ol" çağnlanna uymamalan dummunda öldürülmelerini olagan bir uygulama olarak değerlendirdi. Bakanlık, "Olayın yatıştınlması \e faillerin yakalanmasını düşünmek ateşe körükle gitmekten ibaret olacaknr" görüşünü savundu. Batıkent'te 12 Nisan 1995'te düzenlenen operasyonda öldürülen 3 kişiden Mustafa Selçuk'un babası İbrahim Selçuk'un açtığı tazminat davasının görülmesine devam edildi. lçişleri Bakanlığı'nın Selçuk'un avukatı ZekiRüzgâr tarafından hazırlanan dava dilekçesine karşı gönderdiği savunmada, devlete karşı eylem yapan teröristlere göz yumulmasının düşünülemeyeceği belirtilerek şöyle dendi: "Otaylan gerçekleştirmek isteyenleri masum vatandaş gibi düşünerek, gûvenlik güçlerinin 'teslim ol' çağnsına süahla karşıük verilmesine karşı polisin iddia • lçişleri Bakanlığı'nın, Mustafa Selçuk'un avukatı Zeki Rüzgâr tarafından hazırlanan dava dilekçesine karşı gönderdiği savunmada, devlete karşı eylem yapan teröristlere göz yumulmasının düşünülemeyeceği belirtildi. edildiği gibi daha etkisiz bir takım tedbirle karşıük verip, olaytann yatıştınlması ve faîDerin yakalanmasını düşünmek ateşe körükle gitmekten ibaret olacağı için, davacuıın bu şeküdeirî iddiası tamamen rutarsız ve mesnetsiz görülmektedir.^ Olayda idarenin bir ıhmalinin ya da kusurunun bulunmadığınin savunulduğu dilekçede, operasyonda meydana gelen zararlaidare arasında bir nedensellik bağı bulunmadığı öne sürüldü. Dilekçede, zarara uğradığı öne sürülen tarafın "idareye karşı bozucu ve bölücü faaüyette olması nedeniyle masum ofanayıphasım dummunda bulunduğu" savunulurken "Böyle bir dununda idareden tazminat istenflmesi düpedfiz hak arama • hûrriyetinin kötüye kuüanılmasınınaçıkbirörneğmi teşkil etmektedir" denildi. tbrahim Selçuk, 18 Aralık 1996 tarihinde açılan davada, 50 milyon lira maddi, 100 milyon lira da manevi tazminat isteminde bulunuyor. Harbiye'degurur gecesi Atatürk'fln Harp Okulu'na girişinin 98. yıldönümü önceki akşam Harbiye Orduevi'nde kudandı. Ceceye, aralannda 1. Ordu Komutanı Orgeneral Hüseyin Kıvnkoglu. 3. Kolordu Komntanı Korgeneral Edip Başar ve Ordu Kurmay Başkanı Tümgeneral Hüseyin Cöksu'nun da bulunduğu çok sayida emekli komutan ve subay Ue Mustafa Kemal Derneği üyeieri kanldı. Geceye gönderilen mesajlann arasında Atatürk ve Erbakan'ın da mesajlan okundu. Atarürk'ün yazdığı varsayılan mekfupta "Türk Kurtuluş Hareketi sonrasında kurduğum çağdaş devletin. demokratik ve laik cumhuriyetin bugünkü halinden üzüntü duymaktay ırn. Bu tür ihanederin yabancısı değilim. Ülkemi irtica tehdidi altırıa sokan köktendincileri >« her türlü çıkarcılan uy armak isterim. Biliniz ki ülkemin sorunlannı dikkatle iztiyor ve gerektiğindc yeniden Samsun'a çıkmak îçin bekliyorum" sözleri büyük alkış aldı. Erbakan'ın geceye, yoğun programı nedeniyle gelemedigine yönelik ınesajı. davetiiler tarafından y uhalandı. Yaklaşık 500 kişi. salonun ışıklannm karartıldığı anda Dumlupınar marşı eşliginde eUerindeki çakmaklan yakarak salonda vürüdü. (Fotoğraf: ÖZKAN GÜVEN) Adalet Bakanı Şevket Kazan, siyasi tutuklu ve hükümlülerin sevk edileceğini söyledi Iskenderun Cezaevi boşaltılacak • Firarla ilgili 11 kişi daha tutuklanırken, Adalet Bakanı Kazan, hükümlülerin Adana Osmaniye ve Gaziantep cezaevlerine sevk edileceğini söyledi. AKEVBODUR İSKE1VDERUN - Adalet Bakanı Şevket Kazan, 28 tutuklunun firar ettiği Iskenderun Özel Tip Ceza- evi'nin siyasi tutuklu ve hükümlüler- den anndınlacağını söyledi. Ceza- evinde incelemelerde bulunan Ka- zan, "Firarda cezaevi içinden destek görülmüştür" dedi. Iskenderun Ce- zaevi'ndeki firar olayıyla ilgili dün 11 kişi daha tutuklandı. Iskenderun Özel Tip Kapalı Ceza- evi 'nin siyasi tutuklu ve hükümlüler için uygun bir cezaevi olmadığını söyleyen Adalet Bakanı Şevket Ka- zan, cezaevindeki tutuklu ve hüküm- lülerin Adana, Osmaniye ve Gazi- antep bölgesindeki cezaevlerine nakledileceğini bildirdi. Tünel kaza- rak cezaevinden kaçan 28 PKK ve MLKP'linin, cezaevi içinden destek gördüklerinin anlaşıldığını belirten Kazan, olayda cezaevi savcısı Mu- ammer Meral'in de ağır ihmali bu- lundugunu ifade etti. Görevden alı- nan savcı ve görevlilerle ilgili adli ve idari soruşturmanın sürdüğünü belirten Adalet Bakanı Şevket Ka- zan, şunlan söyledi: "tskenderun Cezaevi'nde görevü infaz memurian yeniden gözden ge- çjrflecek. Gerekirse tüm konıma me- murian görevden alınacak ye başka yerierde görevlendirilecek. İskende- run Cezaevisiyasi tutuklu ve hükfim- Savcı Necati Özdemir, ilaç ve tıbbi malzeme eksikliği yaşandığını söyledi 'Cezaevindeki hastalar tedavi edilemiyor' lstanbul Haber Servisi - Bayrampaşa Cezae- vi Savcısı Necati Özdemir, cezaevlerinde hasta olan tutuklu ve hükümlülerin ilaç ve tıbbi malzeme eksiklikleri nedeniyle tedavi edileme- diğini söyledi. Özdemir, tüm cezaevlerindeki hastalann en az yansının moral değer hastası olduğunu belirterek, "O insanlann dışanya, güneşe, havaya, suya, kadm görmeye Oıtiyaçian var. Ancak çarşıya bile gönderemryonız" dedi. lstanbul Tabip Odası Insan Haklan Komisy- anu Oyesi Dr. Hasan KendircL Bayrampaşa Cezaevi'nde yaptıklan tarama sonunda'acfl tetkfk ve tedavi gerektiren' 32 hasta olduğunu belirterek, bunlardan lO'unun'kanserknşkusu' taşıdıklannı vurguladı. tstanbul Tabip Odası tarafından düzenlenen "Cezaevlerinde sağhk koşaflan ve çözüm öner- 801" konulu panele katılan Bayrampaşa Ceza- evi Savcısı Necati Özdemir, cezaevindeki sağhk koşullanyla ilgili olarak en çok yaşanan prob- lemin 'sevksorunu' olduğunu belirtti. Özdemir, bu durumun aşılması halinde de önlerine, has- tane idarecilerinden kaynaklanan l biz tntuklu hasta kabul etmeyiz' olgusunun çıktığını öne sürerek, "Çok istememizt rağmen ne yazık ki genel sağhk taraması bile yapamıyonız'' diye konuştu. Cezaevlerindeki insanlann yalnız sağhk değil, yaşamaya yönelik sorunlan olduğuna dikkat çeken Özdemir. "Dışandak- ilere, ruöıklulann da tnsan olduğunu anlata- bflmek zorundayTz" dedi. Cezaevindeki sağhk koşullan ve bu koşullann hastalarüzerindeki etkilerini araştır- mak üzere Bayrampaşa Cezaevi'nde bir sağlık taraması yapan lstanbul Tabip Odası Insan Hak- lan Komisyonu adına konuşan Dr. Hasan K- endirci, Bayrampaşa Cezaevi'nde madde bağımlısı mahkûmlann sayısırun 'oldukça fa- zla' olduğunu söyleyerek bunlann sayısının henüz tam olarak bilinmediğini belirtti. Bayra- mpaşa Cezaevi'ndeki 475 mahkûm üzerinde yaptıklan tarama sonunda mahkûmlann yüzde 26'sında 'en az ild', yüzde 12'sinde ise 'ikkfen fazla' hastalık tespit ettiklerini söyleyen K- endirci. yüzde 46'sında da'cezaevi koşuDarm- dan kaynakianan hastahklar' bulunduğunu i- fade etti. Kendirci, 46 kişide 'gözalo süresince gördüğü işkence sonucu beliren hastahk' görüldüğünü kaydederek siyasi koğuşlarda, adli koğuşlardan 'çok daha ciddi'vakalara rast- landığuıı söyledi. Avukat Suat Parlar ise Türkiye'de cezaevi sorunlannm askeri stratejiİerle birlikte değer- lendirilmesi gerektiğini savunârak, "Çünkü Türkiye'de cezaevi sorunlannı uzmanlar değil askerier tarnsıyor'' dedi. Cezaevlerinde siyasi mahkûmlara yönelik 'adı konmamış bir ölüm cezası infaz süreci yaşatıldığını' öne süren Par- lar, 'dışanda infaz edilemeyenlerin içeride infaz edflmeye çahşıldıklann]' ıddıa etti. lüler için uygun bir yer değil. Bu ce- zaevindeki siyasi mahkûmlan Ada- na, Gaziantep veOsmaniye cezaevle- rine nakledeceğiz. Firann gerçekleş- tiği cezaoindt zemin betonun 50 san- tim kalınlıkta olması gerekirken, 7 santim kalınlıkta olduğu ortaya çık- mıştır. Burada mütcahhitin mi. yok- sadenetkyen merrilerin mi ihmalinin bulunduğunu araşünyoruz.r Bakan Kazan, Hâkimler ve Savcı- lar Yüksek Kurulu karan ile Isken- derun Cumhunyet Başsavcısı Cengiz Çakıroğlu nun Yoz- gat'a, Cezaevi savcısı Muam- mer Meral'in ise Çorum'a atandığını da belirtti. Hatay Valiliği'nden yapılan açıkla- mada firar olaymda yardım ve yataklık ettikleri ileri sürülen 11 kişinin daha tutuklandığı bildirildi. Vali Utku Acun. gö- zaltına alınan tbrahim Eye ad- li kişinin, kendisine ait 31 M 4027 plakalı minibüsle firar e- den kişileri cezaevi bölgesin- den kaçırdığını itiraf ettiğini kaydetti. Firar sonrası yapılan ope- rasyonlarda gözaltına alınan İbrahim Eye, Ahmet Güvenç, AbduUah Örasaru Mikail Va- yiç, İbrahim Öztürk, Yaşar Durna, Asrafîl Demüran, Bedriye Söylemez, Abdûlka- dir Aslan, Şirik Arat ve Bed- rettin Yıldırun çıkanldıklan mahkemece tutuklanırken, o- layla ilgili tutuklu sayısı 18'e yükseldi. ORHAN APAYDIN DEMOKRASİ VE BARJŞ VAKFI 1997 ÖDÜLLERİ Açılış Konuşması : llhan Selçuk Ödül Töreni ve Panel : Demokrasi ve Insan Haklan Açısından 1997 Türkiyesi Nail Güreli Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Avukat Sabri Ergül CHP Izmir Milletvekili Yer : lstanbul Conrad Otelı - Beşiktaş Tarıh : 15 Mart 1997 Cumartesi Saat : 14.00-16.00 Manisalıgençlerbu kez beraat etti İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu> Izmir DGM'de örgüt üyesi olmaktan çeşitli hapis cezalanna çarptınlan Ma- nisalı gençler; izinsiz pankart yapıştır- mak, el ilam dagıtmak ve duvarlara ya- zı yazmaktan yargılandıklan Manısa Suîh Ceza Mahkemesi'nde beraat et- ti. Manisa Emniyet Müdürlüğü'nün suç duyumsu üzerine Ali Göktaş, Fa- nık Deniz, Levent Kılıç, Emrah Sait Erda, Aşldn Yeğin, Ayşe Mine Balkan- h, M A , Sema Taşar, Hüseyin Korkut, Özgür Zo'bek,Jale Kurt, Fulya Apay- dın, Erdoğan Kıhnç, Apdullah Yücel Karakaş, Boran Şenol ve M.G hakkın- da 3 yıla kadar hapis cezası istemiyle sulh ceza mahkemesinde dava açılmış- tı. Izmir DGM'de yasadışı örgüt üyesi olmaktan 2.5 yılla 12 yıl arasında ha- pis cezasına çarptınlan 10 sanığın da bulunduğu duruşmada yapılan savun- mada, suçlamalar kabul edilmedi. Avukatlar ve sanıklar mahkemeden be- raatlerini istedi. Mahkeme heyeti dos- ya üzerinde yaptığı inceleme sonucun- da şu karan açıkladı; "Sanıklann her ne kadar izinsiz pankart asöklan. du- variara yazı yazdıklan öne süriilmüş- se de yapılan incelemede sanıklar hak- kında polisteki ikrardan başka detil bu- lunmaması nedeniyle tüm sanıklann beraatine karar verilmiştir." ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Anadolu İslam Cumhuniyetj (!) Hafta içinde Ankara'ya gelen Iran İslam Cumhu- riyeti'nin Dışişleri Bakanı'yla yaptığı görüşmeler- de, Sayın Başbakanımız Türk basınını eleştirdi. Ço- cuğunun camını kırdığı komşusu karşısında ezilip büzülen bir baba gibiydi. "Bizde demokrasi oldu- ğu için böyle yazıp çiziyoriar" gibisinden bir şeyler söyledi. Garip şey... Garip şey, çünkü demokrasinin olmadığı dönem- lerin çok acısını çekmiştir Sayın Erbakan. Ve şu an- da Türk siyasal yaşamında boy göstermekte olan liderler arasında, demokrasiye en çok gereksinimi olan insandır. Ve bundan ötürü, demokrasiye en çok sahip çıkması gereken, demokrasiden en az şikâyet etmesi gereken kişidir. Televizyonda bu görüşmeyi izlerken düşündüm. Acaba Türkiye'de de Iran tipi bir devlet yapısı ol- saydı bölgemizde neler olurdu? "Cüppe giymiş" i- ki "güç/üdevtefon'yöneticisinin kucakJaşması, böl- geye ve dünyaya ne sıkıntılar getirirdi... Batı dünyası bizi çok dışlıyor. Hiç hak etmediği- miz kadar rtip kakıyor. Türkiye söz konusu olduğu zaman "insan haklan" hemen ön plana çıkıyor. A- ma eski Doğu Bloku ülkeleri söz konusu olduğu za- man: "Bu ülkeler destekienmeli ve kazanılmalı..." Türkiye'nin "ayıplan" yok mu? Elbette var. Ve bizler, bu ülkenin ilerici, demokrat aydınlan olarak bundan utanç duyuyoruz. Bunlarta mücadele edi- yoruz. Demokrasimizin önündeki engellerin kaldı- rılması için uğraşıyoruz. Ama sürekli olarak horla- nıyoruz, küçük düşürülüyoruz. ABD Türkiye'ye savaş gemisi satmak söz konu- su olduğu zaman, insan haklan kartını masaya atı- yor. Ama Suudi Arabistan söz konusu olduğu za- man, aklına insan haklan hiç gelmiyor. Irak'a uygu- lanan insanlık dışı ambargonun Türkiye'ye maliye- ti yılda 5 milyar dolann üstünde. Ve Türkiye bu am- bargoyu bir biçimde delmek istediği zaman krya- met kopuyor. Fakat Ürdün daha ilk günden beri bu ambargoyu deliyor, kimsenin çıtı çıkmıyor. "Ür- dün 'ün gereksinimi var'mış. Sanki Türkiye'nin yok. Avrupa'da "vebalı" gibi dolaşıyoruz. Güzel ay yıldızımızın süslediği Türkiye Cumhuriyeti pasapor- tunu gördükleri zaman, "Sizşuyana çekilin"diyor- lar. San Marino gibi kâğrt üzerindeki devletler bile, Türkiye'ye vize uygulamaya cüret ediyor. Federal Almanya; bugünkü refahının bir kısmını, çalışkan işçilerimizin alın terine borçludur, nere- deyse kundaklı bebelere de vize koyacak. Ailesi oturma iznine sahip 16 yaş öncesi çocuklara vize uygulaması, insanlık dışıdır. Fakat sesimiz çıkmı- yor. Türk ailelerinin AJman bankalannda milyariar- ca mark tasarrufu kuzu gibi yatıyor. Ama kimse "Hadi şunlan birkaç günlûğüne çekiverelim" de- miyor. Çünkü bunu söyletecek siyasal iradeden yoksun olduğumuz gibi, Almanya'da da yeterince örgütlenememiş durumdayız. En yaygın örgütlen- me dinci örgütlenme ki bunlann kavgası da bam- başka alanlarda sürüyor. Ve işte bunca horlanmadan, bunca itilip kakılma- dan sonra, Türkiye'de de bir "mollalar iktidan"' oluş- sa acaba dünya nasıl karman çorman olur... Bizi böyiesine dışlayanlar acaba bunu hiç akıllarına ge- tiriyorlar mı? Bir zamanlar DYP'nin genel başkanı- nın "Bizi desteklemezseniz Refah gelir" şantajı bir ölçüdetutmuştu. Ama böyle "çirkin şantajlara" hiç sapmadan şunu sorabiliriz: "Bugün eğer Türkiye laik ve çağdaş çizgisini değiştirirse başınıza neler gelebileceğini hesaplıyor musunuz?" Türkiye'nin el altından ya da el üstünden destek- lediği, "sakallı gönüllülerin" Bosna'da, Makedon- ya'da neler yapabileceğini bir düşünün. Bulgaristan'ın güney bölgelerinde ve Tuna boy- lannda; Yunanistan'ın bizim Batı Trakya diye adlan- dırdığımız bölgesinde ne şenlikler (!) olur... Kafkasya bir ateş topuna döner. Ve Kafkasya'da başlayan bir yangın tüm Rusya Federasyonu'na yayılır. Yeltsin'i kurtarmaya benzemez bu yangın. Düşünün ki bugün Moskova'daki Çeçen ve Azeri mafyasıyla baş edemeyen Rusya, böyiesine sarsı- lırsa sandık diplerinde naftalinlenmiş bir biçimde duran "kızıl bayraklann" açılmasını engelleyebile- cek hiçbir güç kalmaz. Doğu Türkistan'dan Orta Avrupa'ya kadar öyle bir kaos çıkar !<i dünyanın tüm dengeleri altüst olur. Hele Ortadoğu ve "günümüz refah toplumlan- nın" candaman olan petrol... Iran ve Türkiye arasındaki yakınlaşma, Ortado- ğu'da Israil'in sonu demektir. Bu birleşmenin geti- receği dalga Suriye'yi de devirir, Mısır'ı da. Israil'i ayakta tutacak hiçbir güç kalmaz. ABD, Israil'in çöküşünün getireceği maliyetleri düşünmek zo- rundadır. Karşılaması kolay değildir. Böyle bir yakınlaşmanın yaratacağı "fırtına", ne Suudi Arabistan bırakır ortada, ne Kuveyt, ne de Körfez ülkeleri. Ve bu "güç" Hint Okyanusu'na çık- tıktan sonra, "Asya Kaplanlan "nin işleri de çok zor- laşır. Batı; üniversite, devlet ve özel kaynaklı araştır- ma kurumlarında binlerce "think-thank", sayısız senaryo üretiyor. Umalım ki böyle birsenaryo üze- rinde de çalışmış olsunlar. Ama biz böyle bir dün- yadan korktuğumuz için değil, Batı'nın değerler sistemine kendimizi yakın hissettiğimiz için özgür- lükçü demokrasiyi yaşama geçirmeye çalışıyoruz. Hem de Batı'ya rağmen... SODEV TÜRKİYE'DE SİYASAL SİSTEMİN DEMOKRATİKLEŞTİRİLMESİ 14.30 Açıhş Aydın ÇINGI, SODEV Genel Sekreteri 14.45 Sunuşlar Prof. Dr. Bülent TANÖR Doç. Dr. Aydın UGUR 16.45 Yorumlar-Panel Nihad MATKAP, CHP Gnıp Başkan Vekili Hatay Milletvekili Bülent TANLA, DSP tstanbul Milletvekili Atilla COŞKUN Cumhuriyet Gazetesı Yönetim Kurulu Başkan Vekili, Avukat 18.00 Tartışma 18.30 Kapanış The Marmara Hotel, Büyük Balo Salonu Taksim / tstanbul 15 Mart 1997 Saat 14.30 Bilgi için: Aydın Çmgı TeL: 0.212 252 72 85, Faks: 0.212 293 84 43
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle