04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 MART 1997 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA 13 ANKARA kulisi IŞIK KANSU Söz yerinde.. Ya amaç? S avlar havada uçuşuyor. Savcılık, Susurluk kazası öncesi "çete"nin eylem planlan içinde olduğuna ilişkin değeriendirmeler yapyor. Haklanndaki dokunulmazlıklarının kaldınlmasına ilişkin fezleke Başbakanlık'ta bekleyen DYP milletvekilleri Edip Sedat Bucak ile Mehmet Ağar, TBMM'de Tansu Çiller'in maivartığına ilişkin soruşturma önergelerine, hükümet hakkında gensoru açılmasına ilişkin oylamalara katılıyorlar. Başbakan Yardımcısı Çiller'in yurtiçi gezilerinde hazır ve nazıriar. Gel de sorma şimdi, "Hukuk düzeninde mi, guguk dûzeninde mi yaşıyoruz" diye. Demokratik bir ülkede yaşayanlar, "sade yurttaşlar", "ayncalıklı yurttaşlar" olarak ikiye ayrılabilir mi? "Sade yurttaşlar, yasa önünde eşrttir. Yasaya aykın davrandılar mı, vergi vermediler mi, hırsızlık, dolandıncılık, evrakta sahtecilik yaptılar mı, cinayet için, uyuşturucu kaçakçılığı için çete kurdular mı, hatta bu suçların tekiyte ilgili haklannda ufacık bir kuşku oldu mu, bunlann hemen tepelerine binilir. Ama, ayncalıklı yurttaşlar, yasayı çiğneme önünde eşrttir, onlara dokunulamaz" diyebilir misiniz? Bu tartışmayı bir yana bırakjp, TBMM Susurluk Komisyonu'nda son duruma dönelim. Komisyon, önce Tansu Çiller ile eşi Özer Çiller'in dinlenmesine karar verdi. Sonra bu karardan RP ve DYP'li üyelerin oylanyla vazgeçıldi. Komisyonun DSP'li üyesi Sema Pişkinsüt'ün bu gelişme konusundaki yorumu şöyle: "Komisyon, dinlediği 57 kişiden hiçbirini oylama ile çağırmadı. Ama, Çiller çifti için oylama yapıldı. llk oylamada, dinlenmeleri karariaştınldı. Ardından hafta ortasında RP ve DYP'li üyelerin oylanyla bu karardan dönüldü. Niye? RP'nin kendine has yaklaşımı yüzünden. Milli Güvenlik Kurulu kararlan sonrası Çiller'i köşeye sıkıştırmak, adeta esir almaktı amaçlan. Bir tehdit aracı olarak kullandılar komisyon karannı. Gelişmelere bakıp karan bozdular." Çiller çifti niye komisyonda dinlenmeliydi? Pişkinsüt şu karşılığı verdi: "MutJaka dinlenmeleri gerekiyordu. Örneğin, Ömer Lütfü Topal'm ilk eşi Safiye Hanım'ın ifadesi var, 'Bu işı azmettirenlerin başında Özer Çiller var' diye. Tansu Çiller de dinlenmeliydi. Çünkü, devlet görevlileri içinde örgütlü suç işlemek üzere bir sistem geliştiriliyor. Bu sistem, rahatlıkla yasadışı kişileıie ilişki kuruyor. Yasadışı ilişki kurulan kişiler elini kolunu sallayarak geziyortar. Bütün bunlardan sorumlu, bunlann mekân elde edebilmelerinde rol oynamış siyasi otorttenin başı olarak komisyona bilgi vermesi gerekiyordu." Tansu Çiller, son günlerde parlamentonun her şeyin üzerinde olduğunu sıkça dile getiriyor. Çok güzel, çok güzel de; pariamenter sistemi çalıştırmak başka, parlamentoyu kullanmak başka... "Uzülerek söytüyonım, muhalefet partileri baa ay- dınlar, sivil toplum örgütieri, basın-yıyın kunıluşian de- mokrasi sınavıu kaybettiler. Orduyu polemiğhı »çine çek- meye çabştüar. Hüküraete 'Tanklann paletlennın sesleri geliyor, duymuyormusunuz?' diyecekkâdarflerigiöiJer.Or-, du da buna tepki göstererek mesaj gönderdT SSK batıyormuş, pöh... I şçilerin malı olan SSK, göz göre göre çıkmaza sokuluyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın hazırtadığı ve SSK'ye ait mallann satışına ilişkin yasa çıktı. Sıra, Türkiye'deki işçilerin yıllarca prim ödeyerek hak kazandıkları emeklilik hakkının, yurtdışında bir gün bile kalan her 12 bin 500 dolan olana da tanınması ile ilgili tasanda. Peki, işçilerin malı olan SSK'nin batağa saplanması girişimlerine karşı işçilerin örgütü sendikalar ne yapıyor? Burası biraz kanşık... SSK Yönetim Kurulu'nda işçi temsilcisi de var Türk-iş Genel Mali Sekreteri Enver Toçoğlu. Kendisi, geçenlerde Türk- iş'e bağlı diğer sendikalardan aynlarak, Tansu Çiller'i bağnna basıp sözleşme imzalayan Demiryol-lş'in de Genel Başkanı. Toçoğlu hakkında, SSK Mensuplan Eğitim ve Dinlenme Tesisleri Derneği Başkanlığı yaptığı dönem ile ilgili olarak "ihtilasen zimmet, resmi evrakta sahtekâriık, görevi kötüye kullanmak, bu suçlara iştirak ve görevi ihmal" savlanyla dava açılmış. Yargrtay Ceza Genel Kurulu, Toçoğlu'nu 6 ay hapse mahkûm etmiş. Mahkûmiyet, para cezasına çevrilmiş. Sendikalar Yasası'nın 5. maddesi, "inancı kötüye kullanma" fiilinin de bulunduğu suçlardan mahkûm olanlann sendika zorunlu organlannda görev alamayacaklannı öngörüyor. Toçoğlu'nun, yasanın bu hükmü uyannca görevden alınabilmesi için valiliğin ya da Çalışma Bakanlığı'nın Türk-lş'e bildirimde bulunması gerekiyor. Eh, bu durumda akla ister istemez şu soru geliyor Gerek kadrolaşma, gerekse mali durum açısından SŞK'yi hallaç pamugu gibi atan siyasi îktidar, gelişmelere seyirci kalan bir işçi temsilcisi için neden bu bıldırimi yapsın ki? Sendikalar Yasası'nın ilgili maddesini degiştirir, daha iyi... Eğitim tartışması A nadolu liselerinde kimi derslerin yabancı dille okutulmaması karannın, veliler ve ilgili kuruluşiar arasında tartışması sürüyor. Kimya Yüksek Mühendisi Doç. Dr. Ersan Kalafatoğlu, bize gönderdiğı mektupta, yabancı dille eğitimin sürmesinden yana oldugunu bildirdi: "llke olarak Anadolu liselerinde çocuklanmıza en az bir yabancı dili en mükemmel bir şekilde öğretmeyi kabul ettiğimize göre, bunun gereklerini de yerine getirmeliyiz. Bu sıralardan geçenler, bir yabancı dilin, bir eğitimcinin yönetiminde ne kadar çok kullanılırsa o kadar iyi öğrenileceğini bilirier. Yurtdışına göndermeden bunu sağlamanın en iyi yolu da, yabancı dilin bir bakıma güncel hayatta yabancı dil derslerinin dışında kullanılır gibi, inceliklerine ve zor konulanna gerek kalmayan başka derslerde kullanılmasıdır. Bunun için fen dersleri özellikle çok uygundur. Aslında tarih, coğrafya, ulusal edebiyat, felsefe gibi genel kültür derslerinin yabancı dil kapsamının dışında bırakılması, sadece ilgili yabancı dil edebiyatının o dilde öğretilmesi akla yakındır. Bunun yanında fen derslerinin yabancı dilde yapılması, üniversitelerimizde ve başka araştırma kurumlannda olmazsa olmaz olan yabancı dilde fen bilgisine çok sağlıklı bir hazjriık oluşturacaktır. Üniversite öğrencilerinde ve araştıncılannda yakından gördüğüm bu eksiklik, araştırma kalrtesini ve süresini oiumsuz etkilemektedir." Öte yanda, sözcülüğünü Öğretmen Dünyası Dergısi Yazıışleri Müdürü Zeki Sanhan'ın yaptığı ve çeşrtli demokratik krtle örgütlerinin katılımıyla oluşan "Eğitim Hakkını Savunma Komitesi" de yabancı dille eğitimin istenmediğine ilişkin bir bildiriyi imzaya açtı. Bildıride, şu görüşler savunuluyor: "Anadolu liselerinde fen derslerinin bundan böyle Türkçe okutulması karannı destekliyoruz. Türkiye okullannda derslerin yabancı dille yapılması, ülkenin bağımsızlığına aykın bir uygulamadır. Bu nedenle, özel okullann bu karann dışında bırakılması yanlıştir. Milli Eğitim Bakanlığı, yabancı dil öğretiminin en verimli biçimde yapılması için gerekli önlemleri almalı, fakat eğitimin yabancı bir dilde veriimesine izin verilmemelidir." Keşke küçücük çocukları gericilerin elinden kurtarıp çağdaş 8 yıllık temel eğitim sistemini oturtsak da boyiesi kpnulara daha çok kafa yorsak. Levent arkadaşımızdı A rkadaşlıklar vardır, yıllar öncesi geçkin anılann pusunda. Gözler anımsarsınız, sezgiyi çağnştjran. Devinen omuzla koşut gevrek gülüşler çınlatır kulağınızı. Solun üzerinden bukJozerle geçilirken, dünyayı emeğin gözüyle algılamadaki karşrtlıklar çıkar gelir sislerin içinden. Uzun, ince bir yüz yansır birbirine sığınmış üç-beş dost fotoğrafından. Ikindi sofralan, ince alaylar esrik gençliğin raconu. "Senden gazeteci olmaz" der'dik. Doğruydu bu söz galiba. Ankara'ya üç gün kar yağar da, üçüncü günün sonunda "Aaaa, çocuklar bakın kar yağıyor" demesinden anlamıştık, derin, dalgın bir bilim adamı olacağını. Avcılığa meraklıydı da gazeteciliğin sürek avı yonmuştu onu. Apansız karannı verdi, öğretjm üyesi olacaktı. Oldu da, hem de pınltılısından. Sonralan, sokaklarda rastJaşır olduk. Sanlıp birbtrimize, çocuksu günleri paytaştık, bir de yurt sorunlannı. 40 yaşında yaşama küsen Doç. Dr. Levent Sanin, Cumhuriyet aitesindendi. Arkadaşımızdı... HAYVANLAR ISMAIL CLLGEÇ Yüksel Etîdeğer yazıyor Bu renksiz, solcu, çağdışı gazete dışında hiçbir şey okumayanlar için basınımızın diğer gazetelerini tanıtmaya devam ediyorum. Hürriyet!.. Basınımızın yüz akı. Ne kadar tabu varsa Hürriyet yıkmıştır. O büyük camiada yer almak kadar güzel bir şey olamaz. Hürriyet'in en önemli niteliği, marjları geniş bir düşünsel esnekliğe sahip olmasıdır. Çıkarlar (tabii ki ülke çıkarlan) için gerekirse Çiller de desteklenir, Yılmaz da. Oyle bir an gelir ki Deniz Baykal'ın altını çizmek gerekebilir ya da yarın bir gün Refah'la niçin uzlaşılmasın, niçin? Evet, Türkiye Türklerindir! Ben bu esnekliği seviyorum! Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, eski arkadaşım ve süper bir beyin! Ona da "eski solcu, dönek" falan diye saldırılır ama solcunun eskisi makbuldür zaten! Ne yapsaydık, bütün ömrümüzü huzurdan ve paradan uzak şekilde boş hayallerle mi geçirseydik? Senin iki numaralı hayranınım Ertuğrul (birinci sanınm Halis Komili), bildiğin yolda devam et! Ertuğrul "dan başka cinsellektüel kalem Serdar Turgut, modern zamanların postmodern ilahı Hadi Uluengin, her şeyini çok beğendiğim Ayşe Arman, sevgi sözcüklerinin boynu bükük prensesi Elrf Dagdeviren, Ali Şen'in sağ şeyi Hulki ilgün, sol şeyi Hasan Yılmaer ve her ne kadar fikirierine katılmasam da beyin modeli olarak kendime yakın bulduğum Fatih Altaylı dır. Logonun yanındaki "Türkiye Türklerindir" yazısına da hayranım. Sevmediklerim ise dinozor grubudur. Yani Bekir Coşkun ve Mümtaz Soysal. Emin Çölaşan'a gelince, göz göze gelmek istemem! Bir gün Hürriyet'i şenlendirmek dileğiyle! Internet: htp /www/Mümtaz Soysal buraya, BEN oraya! KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACl -V- h^ t H A R B İ SEMtH POROY / \ A >k^v> . r \ pASk—. - GADDAR DAVUT \LR/ KVRTCEBE ABV*A ÇOK FENA SİHJŞMİŞUSI.. BİR-rtİBLÜ APAYA. GİKBVSeDlK--MEC BURBvl ÖNCE ONIA«NCANINI AIAAAK ZORUMDA KA1PIK-. AUAH RAZI CH.SUN AZRAİL *Bİ. BCNI ONIARIN EUND6KJ MIRMIRLAR ÜĞLRDIRAK TARİHTE BUGUN MÜMTAZARIKAS lSMart ç KAÜFORNİrA'NIN SANİ8İYDİ AMA... 4BS5 'T£ &U6ÜN, Bİ8 AM£f!lK/lN A44HKEM£Sİ, KAUFORNt- YA'VIN JOHANH AUGUSr SUr£B'E Aır OLDUĞUNA KAKAR / 8İK SO/VO SAHTEtC/iieuĞl MEDENİYL£ TUTUK- ÜZER£rK£N AV&uPA'OAN AMEKİHA'y/t KAÇAN İSVİÇKELf SUT£R, "&4r/ "N'M BÜYÜSÜNE- KAf*n.ıf> 1836 ü i A errMifr/'. o S/KALAÜ MEKSİ- 8C/U/M4N t MLONUSU OEV S/K <£AJ7S DÖMÜf- ÜRM£y£ BAŞLAMIÇn. ANCAK., 184B'DE, Sû TOP6AKLARDA' ALT/AJ 8ULUNMASI SÛ7Z/M OÜ- Z£MI SOZUf; SUTER'ttf OTOHİTESİMİ AlTÜST ET- MİÇT/. MAHKEME KA&4RtNr ALMASt BİLE KA- FOH PR/UAISt GEKİ GETİKMEMİÇfl.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle