Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 13 MART 1997 PERŞEMBE
OLAYLAR VE GORUŞLER
Cemaatçi Demokrasi - Cumhuriyetçi Demokrasi
Prof. Dr. NURIBILGIN Ege
S
on zamanlarda, Aydınlan-
ma"dan esinlenen ve cumhu--
nyetimizin temelinde bulu-
nan ilkeler ve siyasal anlayış,
sürekli eleştirilmektedır. Bu
eleştirilervn arka planında, bir
yandan etnik kökenli kolektıf kimlik ara-
yışları \e aynhkçı hareketler, öte yandan
koktendınci hareketler ile bazı mezhep ve
tankat eylemlen bulunmaktadır (Bunlara
bazı 'radikaldemokradar.ıkincı cumhu-
nyetçiler, çok-hukuklu toplum anlayışı-
nın ve türlü post-modernist görüşlerin söz-
cüleri de katılabilir). Genel olarak tüm bu
akımlar. temsil ettıkleri cemaat ya da top-
luluklann kamusal alanı paylaşacaklan ve
hatta bu alanı tümüyle ellennde tutacak-
lan bır demokrasi anlayışını savunmakta-
dırlar. Bu, 'cemaatçi' (komünoter) bir de-
mokrasi anlayışıdır.
Bu anlayış modernitenin yurttaşhğa da-
yalı siyasal projesinin tümüyle rafa kaldı-
nlması anlamını taşımaktadır. "Dahafaz-
la demokrasi ya da sivil toplumun yüksel-
tilmesi" gibı çekici sloganlar altında sunu-
lan bu yaklaşımlarda. yurttaşhğa karşı, be-
lirlı etnik ya da dınsel aidiyetlenyle ta-
nımlanmış topluluk ya da cemaatler öne
çıkanlmakta ve yurttaş ile somut insanlar
arasında hatalı birkarşıtlık kurulmaktadır
(Bilgin, 1995). Aynca bu tür eleştirilerde,
yurttaşhğın çeşitli farklan dikkate alma-
ması, onun bu farklan sildiği, yok ettıği
şeklinde hatalı biryonımla ele alınmakta-
dır Bugün cemaatçi demokrasi karşısm-
Üniversitesi
da, cumhuriyetçi demokrasi anlayışını sa-
vıınmak ve geliştirmek, her şeyden daha
önemli görünmektedir.
Modern toplumda kamu gücü, hukukun
öznesi olan yurttaşa seslenir; onda insanın
sadece genel özeiliklerini dikkate alır. Öz-
güllükleri farklan dışta bırakır. Çünkü bu
farklar. herkesin hakkı olan saygıyı engel-
leyebilir. Üstelik "fark hakkı", yurttaşla-
n yurttaş yapan şeyin dışında adlandırma-
mak, bu yanlan dile getirmemek sayesin-
de konınabilir.
Daha önce evrenselcilik-farkçılık bağ-
lamında tartıştığım bu sorunsalı. bu yazı-
da, cumhuriyetçi anlayışı savunan yazar-
lardan Kientder'in (1996) perspektifınde
yeniden ortaya koymakta yarar görüyo-
rum. Cumhuriyetçi demokrasilerde yasa,
hiçbir farklılığa dayanmaz; halk kavTamı.
burada salt tarihsel ve siyasaldır. Bir öz-
neler ya da yurttaşlar sitesini ifade eder.
"Yasa herkes için aynıdır*' söylemindeki
herkes terimi. somut birbütünü değil, hu-
kuksal öznelerbütününüdile getinr. Cum-
hunyetçi hukuk, homojen ve e\Tenseldir:
farklıhklan yok etmez, ama görmezlikten
gelir: özel alana bırakır.
Sözleşmeye dayalı bir ulus anlayışının
karşısında, farkçılık temelinde etnik top-
luluklan savunanlar, ulus-devlet içinde yer
alan etnik gruplann elle tutulur bir şey.
buna karşılık sözleşmeye dayalı ulusun ise
kurgusal ya da soyut olduğu. yani birinci-
nin reel, ikincinin hukuki olduğu iddiasın-
dadırlar. Oysa hiçbir beşen topluluk doğal
değildir; genetik bir programa dayanmaz.
öznel gerçekliğı yoktur. Öyle olsaydı, si-
yasal sorun olmaz, insanlar sabit bır şekil-
de, örneğın şempanzeler gibi örgütlenir-
di.
Çeşitli genel fikirler gibi halk kavramı
da, y a birleştirme yöntemıyle ya da soyut-
lama yöntemiyle oluşturulabihr: Bınncı
halde etnik. ırİcsal ya da kültürel bir anla-
yışla. birtakım gözlenebilir özelliklerden
(davranışlar. ritler. ahşkanlıklar, töreler,
inançlar) hareketle bazı insanlar birleştı-
rilir: Camiyegidenleryadacamiyegitrne-
yenler, çok eşliler ya da tek eşliler, falan-
ca bölgede oturanlar ya da oturmayanlar,
bir tarikatm (ya da bir etnik grubun) üye-
sı olanlar ya da olmayanlar. vb. Bu tarz
birteştirmelerdaima bir dışlamavarsayar-
lar. Bu tür bır ka\ ram oluşturma. uzun bır
dönem boyunca, ırkçı kategonlendirmele-
rin temelı olmuştur. Bu bakış açısını aşa-
bilmek için kavram düzeyine yükselmek,
görünenlerin ötesine giderek soyutlama
yapmak gerekmiştır. Bu tür bır birleştirme
yöntemi sağlam değildir Örneğin, siz bir
tarikat üyesı olarak, başkalannı "makbtıl
insan sayTnıyorsamz"; bu tutumunuzu sür-
dürmek için. tarikatınızın üyeleriyle bir-
likte bir tarih, bir hikâye üretmeniz gere-
kir. Ve bir şeye inananın, inanmayan kişi-
nin "habis bh-şeytan" olduğunu düşünme-
ye devam etmesi için, bu tavnnı, basıt bir
kültürel fark gözleminden daha güçlü bir
şeye bağlaması gerekir. tnanılan şeyın sağ-
lam olması için, onun hakkında soru so-
rulmasını önleyen bır düşünce, bir mitos
üretmek gerek. Söylencesel (mitsel) dü-
şünce, birtopluluğa, kendı meşruiyeti hak-
kında soru sormaksızm kendi kendiyle öz-
deşleşme olanağı verir; önceden yanıt ve-
rerek temellendirme sorununu çözen ken-
dini "doğa" imiş gibi, "bu böyte" gibi su-
nar. Burada, kendi kendtmize oluşturma-
dığımız bir dış ilkeye. tartışmasız kabul
edilen ve ınanılan bır şeye göre toplanılır
ve meşruiyet sorunu yoktur.
Ikincisı, siyasal birleştirme yöntemidir.
Burada halk kavramı, olgusal yamtlara gö-
re ya da inançlara dayandınlarak doğru-
lanmaz. Insanlann bir halk olarak toplan-
ması, doğal bir veri gibi düşünülmez. Bu,
köklerden kopmayı gerektirmez, ancak
köklerin de bır ven gibi alınmamasını içe-
rir. Siyasal toplanmada. halk, kendinı. te-
mellendirilmesı gerekli bir inşa olarak
temsil eder. Butemellerkonusundabirge-
leneğe ya da kutsal bir güce değil. kendı-
ne hesap vermek durumundadır. Siyasal,
inşacı yaklaşımda, hiç kimse, bir aıdıyet
zorunluluğuna tabi değildir ve hıçbir ce-
maat kendi dünya görüşü adına hüküm sü-
remez. Cumhuriyetin inanca değil, yasa-
ya gereksinimi vardır. Yasa, herkesi her-
kesten ve herkesi kendi cemaatinden ko-
rur.
Özetle halk kavramı basit değildir. Iki
anlayıştan birincisi, kendi kendini sunan
bir şeye gönderdığinden her türlü bütün-
leşme. uyuşum (entegrasyon) fîknnı dış-
lar, eğer bır başkası kendini sunarsa baş-
kası olarak sunacaktır; burada iki şey
mümkün: Bu başkası, ya dışlanır ya ben-
zer kılınarak yutulur. lrk, kan, dinsel ya da
etnik aidıyet terimleriyle düşünüldüğünde
hedef, dışanda genişleme. içeride tek bi-
çımlileşmedir. Entegrasyon kavramı. an-
cak siyasal toplanma tarzında anlamhdır.
Çünkü bu tarz, ancak entegrasyonla mey-
dana gelebilır. Burada insanın kendini
kendi varlığından kopanp yurttaş olarak
düşünmesi gerekir. Bu anlamda hiç kim-
se, siyasal bir topluluğun doğal üyesi de-
ğildir; ama herkes üye konumuna gelebı-
lir.
Hepımız kendimızi bütünleşme, uyuş-
ma (entegrasyon) çerçevesinde düşünme-
liyiz. Burada hedef insanlıktır: parçalan-
mış ya da tek biçimli kılınmış bir insanhk
değil, ortak yasalara razı oluş etrafında
düzenlenmiş bir insanlıktır. Bu toplanma
tarzı. evTenselcidir ve tek biçımlıliğin zıd-
dıdır: cemaatlerde mevcut inançlann yok
olmasını gerektirmez; ortak varoluş ılke-
sine razı olmak söz konusudur ve bu, öbü-
rünün hakkını kabul etmek demektir. Or-
tak varoluş ilkesi. öbürünün hakkı ilkesi-
ne, o da özgürlülderin birlikte varoluş il-
kesine götürür.
Burada laik bır sistemin nasıl olabilece-
ği görülüyor. Cumhuriyetçi demokrasinin
temelini oluşturan laiklik, çeşitli cemaat-
leri ortak y anlannı ortaya çıkarmak için ya
da toplamak için bırleştırmeye dayanmaz.
Çünkü bu durumda, tüm bu topluluklar
kendi kendilerine gönderilmiş olur. Laik-
lik, cemaatlerin birleştirilmesi hedefalına-
rak değil, insanhk hedef alınarak diişünü-
lebilir. Bu anlamda laiklik. topluluk veya
cemaatleri yok etmeyi gerektirmez; sade-
ce vurttas. ka\ ramına engel olan şeylerden
vazgeçmelerini ister.
Türkiye'de Devlet Oldü'
Ecz. SELAHATTEV BADUR
A
tatûrk'ün kader arkadaşı, rinci ve
H'nci Inönü Savaşlan'nın kahraman
komutanı, Lozan Konferansı'nın ba-
şanlı diplomatı, Türkiye Cumhunye-
tı'nm 2. Cumhurbaşkanı. Türkiyemi-
zin yetıştirdıği büyük devlet adamı ts-
met İnönü. 25 Aralık 1973 *te Ankara'da yaşama göz-
lerinı yummuştu.
O gün. eşimın SıraseNiler Eczanesi'nin vitrinine
Inönü'nün resimlerini, inönü için günlük gazetelerde
çıkan resım ve yazılan koymuştuk. Vitrin merakla iz-
leniyordu.
Aynı gün eczanemize gelen bır kışi, bir Ingiliz ga-
zetesınin Türkiye muhabin olduğunu ve gazetesinin o
günkü nüshasını getırdiğini, istersek vitrinımıze bu
gazeteyi de koyabileceğimızi söyledi Gazetenın baş-
fıgı "Türkiye'de DevletÖldü" ıdi.
E\ et İnönü öldü değil, "Türkiye'de DevletÖldü" dı-
ye yazıyordu.
Atatürkümüzün bir sözünü Lozan Kulübii yönetı-
minde iken Sayın Falih Rılkı Atay'dan dınlemiştım:
"Huzur içinde yiyip içebiliyorsak, bu Ismet sayesinde-
dir."
1938'de Atatûrk'ün ölümüyle yasa boğulan Türk
ulusu, 11 Kasım 1938'de lsmet Inönü'nün Cumhur-
başkanı seçilmesi ile kısmen tesellı bulmuştu. Cum-
hurbaşkanı İnönü. 1 Eylül 1939'dabaşlayan, 50mil-
yon insanın ölümüne, 90milyon insanın sakat kahna-
sına ve 400 milyar dolara mal olan Ikinci Dünya Sa-
vaşı'na Türkiyemızi sokmamakla yine büyük bir dip-
ktmatik zafer kazanmıştı. '
Hitler. Bulganstan'ı işgalinden sonra lnönü'ye gön-
derdiği tehdıt kokan bır mektupta, yanında yer alma-
sını ıstiyordu. (Veİnönü'denayıutondayanıbnıalryor-
du.)
Çörçil Adana'ya gelip, lnönü'ye Türkiye'nin de
müttefiklerin yanında yer alması için çeşitli vaatlerde
bulunuyordu. Sonunda Kahire'de o dönemin büyük
devletlerinin başkanlan Roosevelt-Stalin-Çörçil üçlü-
sü, tnönü'yü saflannda savaşa sokmak için zorluyor-
lardı.
tnönü, büyük bir stratejı ve diplomatik manevTa ile
onlan da danltmadan Türkiyemizi savaşa girmekten
kurtarmıştı.
Ve Türtdyemiz dünyada savaşa girmeyen ender ül-
kekrden birtvdL
1923-1938 Atatürk. 1938-1950 İnönü dönemteri: Os-
manlfdan kalan dış borçlar tamamen ödenmış, yakı-
lan- yıkılan Anadolu (İzmir-Ankara) yeniden kurul-
muş, modern şehirler haline getirilmiş, yurdumuz de-
mıryollan ile donatılmış, dünyanın gıpta ettigi modern
Türkiye vuratılmışü.
Ve bütün bunlar 1 kuruş dış ve iç borç almadan ger-
çekleştırilmişti ve o yıllarda 1 Amerikan Dobın=l
Tflrk Lirası idL
Dünya devlet başkanlan, Türkiye'ye Atatütk'ü zi-
yarete geliyordu. Lozan'dan sonra uzıuı yıllar Türki-
yemizi protesto ederek elçiliğini Ankara'ya taşımayan
lngiltere, 1936'dakrahnı (8.Edward) Türkiye'ye Ata-
türk'e gönderiyordu. O dönemlerde kimse kimsenın
dinine, namazma, orucuna kanşmazdı. Artık, itibarlı,
saygılı bir Türkiye vardı.
1945'te tkinci Dünya Savaşı sonuçlanmış ve İnönü,
demokrasiye geçiş dönemıni başlatmıştı.
Celal Bayar ve arkadaşlan, kurduklan Demokrat
Parti için Cumhurbaşkanı Inönü'yü ziyaretlerinde.
inönü tek koşul ileri sürmüştü: "DüıipolitikayaaJetet-
meyin" ve Celal Bayar bunun için söz vermişti...
Ve Demokrat Parti 1950 seçimlerinde iktidara gel-
di. Verdikleri söze kısa bir süre dayanabildiler ve bır
ay sonra ilk uygulamalan başladr. Ezan Arapçaya çev-
rildi, halkevleri kapatıldı. Köy Enstıtülerinı ise daha
muhalefetlen döneminde kapattırmayı becermişlerdi.
Borçsuz bir bütçe. 124 tonluk altın stoku ve (1923-
1950) 27 yıllık dönem sonu 1 dolar 2.80 TL. olmuş-
tu. Evet, İnönü ve CHP hükümeti DP'yeböyle sağlam
ekonomisi olan bir Türkiye bırakmıştı. Ama lcısa sü-
rede gerileme dönemi başlamış, coşkulu, gurur duyu-
lan günler artık gende kalmıştı.
Oy için din sömürüsü ön plana çıkmış, kısa sürede
Türkıyemizin ekonomisi altüst olmuş, "Siz isterseniz
hilafeti bflegeri getirebilirsinE" di yecek kadar, izandan
yoksun bır başbakan artık ülke yönetiminde tek söz sa-
hıbi idı.
1957 seçımlerine yakın günlerde din sömürüsü ile-
ri boyutlara ulaşmış, Isparta'ya sürgüne gönderilmiş
olan. şeriat düzenıni getirmek ısteyenlerin manevı li-
deri Said-i Nursi, (Nurs köylü Saıt) DP bakanlannın
arabasındadolaştınlarakoy ıstenmiştı. Evet artık Tür-
kiye'nin altındaki şanlı şerefli zemın ka>Tnaktaydı.
27 Mayıs 1960 DP'nin zorla davet ettiği Beyaz Ih-
t'lal ve sonrakı yıllan ızleyen koalisyon dönemleri...
Cumhunyet döneminde ilk koalisyon hükümetini
kuran İnönü, Alb. Talat Aydemir'in 2 ihtilal tesebbü-
sünü bastırmış ve tüm milletvekilleri tarafından ayak-
ta alkışlanmıştı. Türkiye'yi temsilen Kennedy'nin ce-
INTERNET DUNYASININ SÜPER GÜCÜ SUNAR
//supersite//Superonline, Internet kullanıcılarına, Türkiye'nin en
kapsamlı on-line bılgi bankası olan ve her geçen gün içeriği
genişletılerek kapsamı daha da artırılan "SuperSite"ı sunuyor.
Superonline'ın elektronik yayını "SuperSite", yüz bınlerce
Internet kullanıcısının yararlandığı bir başvuru kaynağı, dev
bir kütuphane. "SuperSite", .spordan kültür-sanata, sosyal
yaşamdan alışverişe, ekonomiden sağlığa, hava durumundan
borsaya, Türkiye gündemındeki her şeyı ve dünya ile ılgilı
bılgıleri Türkçe olarak izleyebilme ımkânı veriyor. Ayrıca,
kuruluşlar, en çok ziyaret edilen Web sitelerinden biri olan
"SuperSite"a içerik bilgisi sağlayarak ya da reklam vererek,
tanıtımlarını etkin bir şekitde yapabiliyorlar. Yakında yalnızca
Superonline abonelerinin ücretsiz kullanabileceği "SuperSite",
şımdilik tüm Internet kullanıcılarına ücretsiz sunuluyor.
Ayrıca, "süper seçenekler"le, en uygun fiyata en fazla
kullanım imkânı sunan "Süper Abonelik": Internet'e
bağlanmanın "süper anahtar"ı ücretsiz "SuperStart" paketi;
İzmir, Ankara, Istanbul Anadolu ve Avrupa yakaları için '
ayrı ayrı 822'lı ücretsiz erişım hatları ile, boş hat bulmak için
beklemeden Internet dünyasına kolayca ulaşmayı sağlayan
"Süper Açık Hat"; özellikle Türkiye gündemindeki
konular hakkında Internet ortamında tartışabilmeyi sağlayan
"Süper Meydan"; her gün 08.30-00.30 saatleri arasında
"Süper Hizmet" sunarak abonelikle ilgili tüm sorulara cevap
veren ve Internet'le ilgili tüm teknik sorunlara çözüm bulan
Süper Hizmet Hattı, Superonline'da.
"SÜPER ABONELİK" SEÇENEKLERİ
Ay
1 aylık
1 aylık
3 aylık
6 aylık
12 aylık
1 aylık
Fiyat
29 dolar +
45 dolar +
119 dolar +
225 dolar +
370 dolar +
35 dolar +
KDV
KDV
KDV
KDV
KDV
KDV
Kullanım
Hakkı
30 saat
sınırsız
sınırsız
sınırsız
sınırsız
39 saat
Ödeme Şekli
kredi kartıyla
kredi kartıyla
havale yoluyla
havale yoluyla
havale yoluyia
yetkili satıcı kanalıyla
Intemet kulbnımı tçm aynca teiefon ucretı odemıyorsunuz, sızın yennne Superonlır>e ockıyor
Aylık enşjm haickını aşan her saat ıçın odemenız gereken ucret ise 1,5 do^ar + KDV
Superonline'ı hemen arayın, /nternet dünyasının
"süper güç"ünün sunduğu "süper yenilikler"i ve
"süper avantajlar"ı yoşomaya başlayın.
Süper Hizmet Hattı: (0212) 284 04 44
http: //www.superonline.net
E-Posta: bilgi@superonline.com
"SuperSite"ın adresi: http: //wyw.superonline.com
"SUPERSTART" PAKETİNİ ALABİLECEĞİNİZ YETKİLİ SATICILAR:
ANKARA Kmlay Dost Kıtabevı Tel (03 11) 425 80 57. Imge Kıtabevı Tel (0312)425 52 02 Nokta Bılgısayar Tel (03 12) 419 29 96 A N T A L Y A Rolva
Tel (0242) 247 16 94 BURSA Mınerva Bılgısayar Tel. (0224) 258 72 00 ESKİŞEHİR Optımal Tel (02221 221 57 21 İSTANBUL I. Levent Denge Bılıjım
Tel (021 2) 282 82 36. Opus Elektronik Tel (02121 268 44 44 Akmerkez Remzı Kıtabevı Tel (0212) 282 02 45 Beşiktaş Kabalcı Kıtabevi Tel (0212) 261 31 24
Beyoglu Metropol Kıubevı Tel (0212) 249 36 73 Cagaloğlu Remzı Kıtabevı Tel (0212)511 69 16 Elmadag Vatan Bılgısayar Tel- (0212) 234 48 00 Galleria Net
Tel (0212) 559 09 50 Kızıltoprak Connect Tel (02161 414 60 60 Mecidiyeköy Pomts Elektronik Tel |0212) 212 04 98 Nişantaşı Remzı Kıtabevı Tel {0212) 234 54 75
Şişli Can-Mekatronık Bılgısayar Tel (0212) 222 19 24 Fastcom Bılgısayar Tel (02121 224 09 88 İZMİR Çankaya Ekcom Bılgısayar Tel (0232) 446 12 95
Konak Karbıl Bılgısayar Tel (0232ı 483 69 93 KOCAELİ Korfez Bılgısayar Tel (0262) 325 62 02 M U C L A Marmaris Alesta Tel (0252) 412 96 66
VE 129 K.V.K. YETKİLİ SATICI5I (Size en yakın K.V.K. Yetkili Satıcısı'nı, (0216) 410 85 00'dan öğrenebilirsiniz.)
YAPI KREDİ KURULUŞUDUR
naze törenine giden, devletinin çıkarlannı korumak
için Amtrika yöneticileri ile konuşrnaya hazırlanır-
ken, Ankara'da Meclis'te koalisyon ortaklan Adalet
Partisi- Yeni Türkiye Partisi-Cumhuriyetçi Köylü Par-
tisi milletvekillerinin çirkın oyıınlan ile iktıdardan in-
dıriliyordu.
1965-1 %9 yıllanndaki seçimler sonucu Adalet Par-
tisi Süleyman Demirel başkanlığında tek başına ikti-
dara gelmiştı.
12 Mart 1971 'de garip bir askeri muhhra ile iktidar-
dan uzaklaştınlmıştı. Ve bir süre sonra da lsmet İnö-
nü, kurucusu olduğu CHP'den uzaklaştınhyordu.
1957'lerde elinden tutup getırdıği milletvekilı ve
genel sekıeteryaptığı Ecevit'in, tnönü'nün hastalığı ve
yaşlılığı dönemini fırsat bilerek. Bızans oyunlanyla
CHP Başkanlığı'nı ele geçirişi hiçbir zaman unutul-
mayacaktır. O gün Ecevit'e yardım eden Kmkoğlu-
Güneşgibı partinın ileri gelenlen kısa süre sonra Ece-
vit"i anladıklannı, pişman oldulannı, tnönü'nün me-
zanna gidip özür dileyeceklerini sık sık söylemışler-
di.
Ve İnönü. bir kere daha en yakmında bulunan biri-
nin ihanetine uğramışü.
Büyük İnönü'nün 25 Arahk 1973'te ölumünden son-
ra Ecevit, Milli Selamet Partısı ile koalisyon kurdu.
(Erbakan Hoca'nın devlet içinde ilk teşkilatlanışı.)
1974'te Kıbns'a yaptığı müdahaleden kısa bır sürş
sonra istrfa ederek hükumeti bıraktı.
Ve bugün Kıbns Türkiye'nin tüm ilişkilerinde kar-
şısına çıkjyor. Oysa hükümetten kaçmayıp, o günkü
koşullarla Yunanistan'la anlaşma yapabilir ve Kıbns
da Türkiye de rahat ederdi.
Inönü'nün. Şevket Sürejya Aydemir'e şöyle bir sö-
zü vardı: "_ Ecevit'e güvenilmez. Ecevit'in her seyini
yendim ama kompleksini ye-
nemedim. Onun kompleksi
kendini de memlektti de batı-
nr_"
Ecevit'in iktidar he\esi bir
dahaağırbastı. Motellerde on
bir AP"li mılletvekilmm.
on'una bakanhk venp yeni-
den hükümet kurdu. 2'ncı ik-
tıdannda yokluklar, kuyruk-
lar dönemi başladı. Nihayet
senato seçimlerinde ağır \e-
nilgiye uğrayınca istifa edip
aynldı. 1979'da Demirel Hü-
kümeti... Meşhur 24 Ocak
Kararlan... Birbirlen ile çe-
kişmekten memleket ışlenni
yapmayafirsatbulamayan. te-
rör belası memleketi kana bu-
larken cumhurbaşkanı seçi-
mini dahi sonuçlandıramayan
iki parti: Iktidarda Süleyman
Demırel'in AP'si, muhalefet-
te Bülent Ecevit'in CHP'si.
Ve bu çekişmelenn sonucu
firsat bekleyenler için yenı bir
dönem: 12 Eylül 1980 ihtila-
li ve Kenan Evren'in cumhur-
başkanhğı ile başlayan zor
günler, tevkifler, kayıplar,
gözyaşlan günleri...
Bunlan takiben Kenan E\ -
ren'in izin verdiği 3 partinın
katıldığı 1983 seçimleri, Tur-
gut Özsd hükümetleri...
Tarikatlann, Nakşibendıle-
rin, devlete egemen olmaya
başladığıdönemler...
Büyük Atatürk, devlet, mil-
let içinbüyük tehlike oldukla-
nnı bildiği tekkelen, zaviyele-
ri kaldırmış, bu ucubelen
memleketten silip atmıştı. Ne
yazık ki. kötülükkrin kayna-
ğı DP iktıdan bunlan da aç-
mayı becermişti. Şimdi Ece\ ıt
bunların bir kısmını boş görü-
yordu...
Atatürk, cumhuriyet \ e la-
ildik düşmanı Said-i Nur-
si'nin ölürn yıldönümü baha-
ne edilerek Cumhurbaşkanı-
mızdan Dışışleri Bakanımıza.
bakanlara. millen ekillerimız-
den İstanbul Valimize kadar
makam sahiplerinm Nurslu
Said'e methiyeler ıçeren me-
sajlan! Milletimizde bır kor-
ku! Ne oluyoruz? Cezayir mi?
Iran mı olacağız?
Ama bu vatan, bu devlet sa-
hipsız değildir. Atatürk. tnö-
nü ve arkadaşlannın kanlan,
canlan pahasına kurduklan
büyük Türk devletı ve onun
hakıkı sahipleri Atatürkçü.
cumhuriyetçi. laık ordumuz
başta olmak üzere aydınlan-
mız meydanı bunlara bırak-
mayacaİüır. Bu ulus, Ata-
tûrk'ün, ömek devlet adamı
Inönü'nün güvendiğı ulustur.
PENCERE
Şeriat ve Ordu?..
PKK'nin yükseliş sürecinde bu ülkenin insanına
aşılanan kuşku neydi?..
"Türkiye parçalanıp bölünüyor" kaygısı yürek-
lere işlemişti. Çoğu 'aydın' geçinen 'Yeni Manda-
c/' bu ortamdan yarartanıp zehir kusuyordu: "Lo-
zan halklara karşıydı, Sevr canlanıyordu."
Sonuçneoldu?..
Ordu bu işin üstesınden geldi, PKK'nin icabına
bakıldı, artık kimse Sevr türküleri söyleyemiyor,
insanlara güven duygusu geldi, TC'ys karşı olan-
lann boaısu Anadolu'nun ne batısında ötüyor, ne
doğusunda...
Bir düzenli ordunun gerilla savaşına yönelmiş
başkaldınnın üstesinden gelmesi kolay değildi;
Türk Silahlı Kuvvetlen bunu başardı; çok acı çe-
kildi, yürekler dağlandı, insanlar kahroldu; ama,
savaş kolay değil...
Savaş yöntemlerini yeğleyenler utansınlarl.
•
"Ordu" derken geçmişten gelen geleceğe yö-
nelen bir kurumu vurguluyomm.
Şu paşayı ya da bu paşayı değil...
Ara rejimlerde adlan gazete sayfalarından eksik
olmayan bir dizi general, 'ordu' kavramını kapsa-
yamaz.
Her devletin bir ordusu var, her devletin bir ide-
olojısi var!.. Osmanlı devleti şeriattan kaynaklanan
'fetih ideolojısi' üzerine kurulmuştu; Türkiye Cum-
huriyeti "Aydınlanma" kavramı üzerindeyükselen
banş ideolojisini, devlet felsefesine dönüştüren
kurucuların ürünüdür.
•
Sanayi burjuvazısi oluşmamış dünya coğrafya-
sında silahlı kuvvetler polıtikanın içindedırler. Ço-
ğu zaman 'modernleşme' az gelişmiş ülkelerde
askerin öncülüğüyle gerçekleşiyor; bu olgu, Av-
rupa ya da Batı tarihinden daha degişik bir süre-
cın yaşanmasını öngörüyor.
31 Mart'ta 'laik cumhuriyet' ortada yoktu; ama,
askerle yobaz karşı karşı karşıya geldiler.
Bugün de karşı karşıyadırlar.
31 Mart, 20'nci yüzyılın başındaydı; bugün
21 'inci yüzyıla 3 var. Türkiye sanayi devrimini ger-
çekleştiremediği için ulaştığımız sonuca şaşakal-
mak yersizdir. Türk Siiahlı Kuvvetleri'nin laikliğe
bağlı olması da uygarlığa dönük durması anlamı-
nadır. Bu yön değiştiği gün, bugün orduya diş bi-
leyen 'YeniMandacı'\ar kaçacak delik arayacak-
lardır.
Iran ömeği meydanda!..
•
Cumhuriyet döneminde askerin vurguladığı
günlenn takvimi şöyle: 27 Mayıs, 22 Şubat, 21
Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül!.. Bu takvimin tarihi da-.
ha yazılamadı. Ancak ordunun doğası gereği, as-
ker kışlasından çıktığı zaman yaşanan hesaplaş-
malar sert ve kanlı oluyor.
Unutulan bir olay daha var:
1974'te asker Kıbns'a çıktı.
Ordu, Türkiye'de en iyı işleyen kurumların ba-
şında geliyor. Yapısında disiplin var. Yaptıklan da
nalkın çoğunluğunca sızıltısız benimseniyor. Hiç
kimse kendı kendisını aidatmasın. Anadolu halkı
şeriatçıdan çok askerıni benimser. ileride bir he-
saplaşma gündeme girdığınde, toplum, yobazlar
ordusunu değıl, laik cumhuriyet ordusunu benim-
seyecektir. Mollaordusunun beli kınldığındaomur-
ganın eklemleri uzun süre toparlanamaz.
•
Ancak böyle bir olayın tarihimize ekleyeceği
sayfaları yazmak isteyen yok!.. Laiklik, demokra-
sinin "olmazsa olmaz" koşuluysa, seçim sandığın-
da çoğunluğu oluşturan laik kesim, neden topar-
lanıp dinci devlettehlikesinden ülkeyi anndırmıyor
da Güneydoğu'da olduğu gibi sorunu askerin sır-
tına vuruyor!..
EDIBE
GÜVEN
(1927Mardin- )
Gecelerde yorulduk söyleye söyleye seni,
ama dinlendik, eriştik de-sana.
Başbaşayız ıssızlıkla.
Dinlemedeyiz yalnız.
Söyler türküsünü bu gece,
bizim için,
rüzgâr için biraz da.
DOSTLARI
EDIBE
GÜVEN
(1927Mardin- )
Çalkalanır çığlığı acılann
insan yüreğine herkez geri döndükçe
canh görüntüsü unutulmuş bir çağın,
yiter gider kendime çizdiğim yolun izleri,
yiter gider arasında sevgi alevlerinin,
takınaklı gölgeler içinde yiter gider.
Sevgili anneciğim. aynlığımızın 4. yılmda
seni hasretle. sevgiyle anıyoruz.
LĞUR GÜVEN