Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1O MART1997 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
Ordu, temmuz ayından itibaren açacağı gıda ihalelerinde ISO 9000 kalite belgesini şart koşacak
Asker 'kaliteııin belgesfrıi istiyor• Milli Savunma Bakanhğı,
ordunun yıllık trilyonlan
bulan gıda ihalelerine
katılabilmeleri için ISO
9000 belgesi aranacağını
geçen hafta firmalara
gönderdiği genelgeyle
duyurdu.
SEDAOĞUZ
Bu yılbaşından itibaren kumaş, iç
çamaşın gibi tekstil ürünleri
ahmlannda ISO 9000 kalite belgesi
isteyen Millı Savunma Bakanhğı, 1
Temmuz 1997 tarihınden itibaren
gıda ihalelennde de ISO 9000
belgesini şart koşacak.
Söz konusu karann, ilk aşamada
konserveler. ayçiçeği yağı, zeytinyağı,
salça, makarna ve kahvaltıhk
margarinlen kapsayacağı belirtiliyor.
Milli Savunma Bakanhğı, ordunun
yıllık tnlyonlan bulan gıda
ISO 9000 Standartlar Serisi nedir?
ISO 9000 Standartlar
Serisi, kaliteyi ûretimin
içine katmayı esas alan bir
sistem. ISO 9000
standartlanna sahip
olunması, aynı iş için
benzer teklifler veren
şirkeüer arasında belirgin
bir avantaj sağlıyor. Tüm
sanayi dünyasmm bu
standartlara dofru
yöneldiği ve birkaç yıl
içinde dünyada iş
yapabilmek için, bu
standartlann gerekli ve
zoranlu hale geleceğine
inanıhyor. ISO 9000
serileri, 5 standarttan
oluşuyor:
ISO 9000: Kullamcıya
yardım için tasarlanmış,
ISO 9001/2/3"e ait genel
bakış ve tanımlan
içeriyor. ISOÇOOl.-
Tasanm/geliştirme,
ûretim, tesis ve hizmet
aşamaJannı içeren kalite
güvencesi modeli.
ISO 9002: Istenen şartlara
uygun ûretimin
sağlanması için gerekli
dûzenlemeleri belirleyen
standart
ISO 9003: Son muayene
ve deney aşamalannı
içeren kalite güvencesi
modeli.
ISO 9004: ISO
9001/2/3'e ulaşmak
amacıyla kalite sistemmi
geliştiren üreticiler için
hazırlanmış rehber.
ISO 9005:
Kalite terimlerinin
belirlenmesi ve
tanımlannın yapılması
için hazırlanan kalite
sözlüğû.
ihalelerine katılabilmeleri için ISO
9000 belgesi aranacağını geçen hafta
firmalara gönderdiği genelgeyle
duyurdu. Böylece tekstil, gıda derken
yakm bir gelecekte ordunun her çeşit
mal ahmlannda IŞO 9000 kalite
belgesi şartını getireceği
kaydediliyor.
Geçen yıl 2 triryon 800 milyar liralık
gıda ahmı yapan Istanbul Askeri Iç
Tedarik Bölge Başkanhğı'ndan yetkili
subaylar, ISO 9000 kalite belgesi
şartınm farklı şartnameleri ortadan
kaldırarak gjda alımlanna
standardizasyon getireceğini
belirttiler.
Mevcut uygulamada, ihalelerdeki
rekabet nedeniyle firmalann fıyat
kırarak maliyeti düşürmesinin ürün
kalitesine yansıdığını belirten askeri
yetkililer, konuya ilişkin olarak şu
açıklamalan yaptılar:
"Açtığımız ihalede, kaliteden taviz
vererek düşük fiyat veren firmanın
ürünü. teknik şartnameye uygun
bulunmayarak. Muayene
Komisyonu'nda reddediliyor. Bu
durumda da her şeye yeniden
başlaıuyor. Askere zamanında lojistik
desteği sağlayabilmek için acilen, cüzi
miktarlarda alım yapıhyor. Diğer
taraftan da tekrar başa dönerek
yeniden ihale açmak zorunda
kahyoruz. ISO standardına
geçiîmesiyie bu sorun ortadan
kalkacak."
Askeri ihalelere katılan_
müteahhitlerden Bahri Ozcan. Milli
Savunma Bakanhğı'nın karanyla
firmalann Avrupa'da olduğu gibi ISO
kalite belgesi almak zorunda
kalacağını belirtirken. bazı ûretici
fırma yetkilileri ise uygulamanın
haksız rekabete yol açacağmı ifade
ettiler.Firma yetkilileri, yüzlerce
fırmanm faaliyet gösterdiği gıda
sektöründe, ISO 9000 belgeli fırma
sayısının az sayıda olması nedeniyle
uygulama tarihinin uzatılmasını
istediler
DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDH4
ABD, Ingiltere ve diğer
Batı ülkelerinde olduğu
kadar, Türkiye ve Latin
Amerika ülkelerinde de,
1980'lerin başında, eko-
nomi yönetiminde yeni bir
paradıgma, "Neo-Libera-
lizm" egemen olmuştu.
Thatcher, Özal gibi poli-
tikacılartarafından "Alter-
natifiyok!" sloganı iletop-
luma dayatılan bu para-
digma, sermaye piyasala-
nnın, uluslararası ticaretin
serbestleştirilmesini, e-
mek piyasalarının esnek-
leştirilmesini, toplumsal
harcamaların kısılmasını,
vergilerın azaltılmasını,
özel sektörün desteklen-
mesini gerektiriyordu. Hü-
kümetler 1980'ler boyun-
ca bu paradigmanın ge-
reklerıni uzlaşmaz bir şe-
kilde uygulamaya koydu-
lar. 1990'lann ikınci yarısı-
na gelindığinde, sonuç
tam bir iflas!
1996 yılında yayımlanan
Everything For Sale, Ro-
bert Kuttner, Knpoft;
Contested Commodities,
Margret Jane Radin -
Harvvard University
Press; L'Horreure Econo-
mique, Vıviane Forres-
ter, Fayard; One World,
Ready or Not: The Manic
Logic of Global Capita-
lism. VVilliam Grieder, Si-
mon and Schuster isimli
kitaplar bu iflası konu alı-
yor. Wall Street Journal,
The Economistgibi "ma-
lum çevrelerde" hoşnut-
suzluk yaratmasına rağ-
men, bu çalışmalar top-
lumda ve akademik çev-
relerde büyük ilgi gördü.
Gizli elin sakariıklarT
Robert Kuttner ve
Margret Jane Radin'in
çalışmaları, özleri itibarıy-
la piyasa ekonomisini de-
ğil yetersizliklerinı hedef
alıyor. Kuttner, genelde pi-
yasa ekonomisine olumlu
bakan bir yazar, ancak ba-
zı alanlarda piyasa ekono-
misinin başı boş bırakıl-
masının felakete yol aça-
bileceğine inanıyor. Kutt-
ner, sağlık, eğitım, emek
piyasası, insan yaşamı gi-
bi alanlarda, kaynakların
dağıtılmasında "fıyat me-
kanizmasının" tek göster-
ge olarak kabul edileme-
yeceğini vurguluyor. Kutt-
ner'e göre piyasa ekono-
misinde üç tip verimlilik
söz konusu. Biri Adam
Smith verimliliği. Kaynak-
ların dağıtılmasına ilişkin
bu venmlıliğe göre mallar
serbest piyasa içinde ken-
dilerine "en uygun" fiyat-
ları bulur ve satılırlar. Ikin-
cisi, kriz sırasında üretimi
düşen ekonomınin, po-
tansiyel üretim kapasite-
sini konu alan Keynesgil
verimlilik. Üçüncü olarak
da büyümenin motoru
olarak teknolojiye dikkati
çeken Schumpeter ve-
rimliliği.
Kuttner, A. Smıth verim-
liliğinin gerek kriz sırasın-
da ekonominin dengeleri-
ni daha da bozduğunu,
ekonominin potansiyel
gücünün harekete geçiril-
mesinde, ya da teknoloji-
ye yatırım yapılması için
gereken ortamın (istikrar
ve kaynak) sağlanmasın-
da yetersiz kaldığını söy-
lüyor. Salt maliyet ve kâr
kaygısının, sağlık, eğitim
ve emek pazarlarında
dengesizlikleri ve yoksul-
luğu arttırdığına da deği-
nen Kuttner, piyasanın ha-
reketinın devlet tarafından
dengelenmesi gerektiğini
düşünüyor.
Margret Jane Radin,
çalışmasında, piyasa eko-
nomisinin yaygınlaşması-
nın ve giderek hız kaza-
nan metalaşmanın top-
lumsal ve ahlaki etkilerin-
den duyduğu endişeleri
dile getiriyor.
Radin'e göre liberaliz-
min temel prensibi olan
"alma ve satma özgüriü-
ğü", gelir dağılımının bo-
zuk olduğu koşullarda,
kaçınılmaz olarak ciddi
ahlaki ve insani sorunlar
yaratacaktır! Cinselliğın,
çocuklann, insan organla-
rının, yağmur ormanları-
nın, ticarete konu olması,
yoksulların gerekli sağlık
hizmetlerinden faydalana-
maması gibi sorunlara
atıfla Radin, liberalizme
karşı ahlaki ve hukuksal
bir açıdan etkin ve öğreti-
ci bir eleştiri dile getiriyor.
Her iki yazar da "piyasa-
nın gizli elinin" sakarlıkla-
rına dikkat çekerek bu yı-
kıcı etkilere karşı tedbir
alınması gerektiğini sa-
vundular.
'Ekonomik dehşet*~
Forrester ve Gri-
eder'in çalışmalanna ge-
lince, Forrester, sadece li-
beralizmin değil kapitaliz-
min artık medeniyetimiz
için bir tehlike oluşturdu-
ğunu anlatıyor. Grieder ise
küreselleşmenin ve libe-
ralizmin küresel çapta,
sistemin tümünü tehdit e-
den bazı çatlakları, tehli-
keli bir şekilde derinleştir-
diğini çok zengin bir veri
ve anekdot tabanı üzerin-
de gösteriyor. Bu iki yaza-
ra göre durum gerçekte
çok vahim!
Fransa'da Medici
Ödülü'nü de alan Horre-
ur Economiçue (Ekono-
mik Dehşet) isimli çalış-
mada Forrester, emek sö-
mürüsüne dayalı medeni-
yetimizin, kendi varlık
prensiplerini artık yerine
getirmediğini çok çarpıcı
bir şekilde gösteriyor. For-
rester, "toplumun büyük
bir kısmı için sorunun ar-
tık sömürülmek değil, sö-
mürüye bile konu olama-
mak" halinegeldiğine işa-
ret ediyor ve "Ekonomik
kriz mi? Ne ekonomik kri-
zi" diyerek bu kavramın
genel bir şekilde kullanıl-
masına da karşı çıkıyor.
Çünkü Forrester, toplumu
"yaşam güçlerini" kontrol
eden, ilk fırsatta daha u-
cuz işgücü alanlanna göç
eden bir azınlığın, büyük
şirketlerin, kriz sırasında
daha da zenginleştiğine
dikkati çekiyor: Piyasa
ekonomisi, zengini daha
zengin, fakiri daha fakir
yapıyor. Ama daha önem-
lisi, bu bir avuç zengin,
toplumun önemli bir kıs-
mını ekonomik anlamda
gereksiz görerek, işsizlik
yoluyia, toplumdan dışlı-
yor. Forrester'e göre "bir
korku piyesi" sergileniyor
bugün, IMF, OECD, Dün-
ya Bankası ve hükümetler
tarafından. Bu piyesin te-
ması ise "en fazla kân kim
yapacak?". Merkezinde
ise gittikçe sayıları artan
işsizler var.
Kapitalizmde, nüfusun
çok büyük bir kısmı toplu-
ma işgüçlerini satarak ve
tüketici olarak katılırlar. İş-
sizlik, işgücünü satma
olanağını bu insanların
elinden alır; yoksullaşma
da tüketici olmaözelliğini.
Bu koşullarda ınsanlar.
şiddetle toplumun dışına
Paradigmanın Çöküşü
Neo-Liberalizm savunuculan arasında Thatcher, Tiırgut Özal da vardı.
atıldıklarını hisseder ve
büyük bir kişilik bunalımı-
na girerler. Forrester, in-
sanlık nüfusunun, bu bü-
yük kesiminin, olmayan
işlerin peşinde dolaşarak,
sürekli iş arayarak, dilene-
rek, bireysel haysiyetlerini
tıyaKJar altına akJıklanrça,
dikkati çekiyor ve çok ra-
dikal bir tutumla, emek ve
çalışma kavramlanna
karşı çıkmak ve bu etkin-
liklerden kurtulmak, top-
lumu başka prensipler et-
rafında örgütlemek gerek-
tiğini savunuyor. Forres-
ter'in kitabı bugüne kadar
11 basım yaptı.
GriecterSn çözümleme-
leri en son küreselleşme
atılımıyla birlikte, kapita-
list sistemle çelişkilerin
hızla derinleşmeye başla-
dığını gösteriyor. Mali pi-
yasaların serbestleşmesi,
para piyasalarının patlayı-
cı bir hızla büyümesi, bir-
çok az gelişmiş ülkede
hızlı sanayileşme, tekno-
tojik gel'ışme ve çokulustp
şirketler arasında gittikçe
sertleşen rekabet, Gri-
eder'e göre istikrarsızlığı
arttırıyor. Yeni piyasalara
ulaşmak için, birbiri ardına
kurulan fabrikalar, bir ka-
pasite fazlası yaratıyor.
Buna paralel olarak. daha
düşük ücret bölgelerine
doğru yaşanan sermaye
hareketleri ve yeni tekno-
lojinin etkileri büyük bir iş-
sizler ordusu yaratıyor
Böylece, bem üretken ka-
pasite piyasaların bunu
emme gücünü aşıyor hem
de çalışmaya hazır kitle ile
azalan iş olanaklan ara-
sındaki makas açılıyor, iş-
sizler ordusu büyüyor.
Üretim kapasitesi artar-
ken, kârlı yatınm alanlan-
nın ve piyasalann aynı hız-
la artmaması (bu hem ar-
tı değer üretiminin daraldı-
ğını hem de kârlann eği-
limsel olarak düştüğünü
gösterir) sermayenin gi-
derek daha fazla spekü-
lasyona yönelmesine ve
mali araçlann aşın değer-
lenmesine, dolayısı ile bir
köpüğe yol açar. Buna pa-
ralel olarak, yoksulluk ve
işsizlikten dolayı daralan
tüketici talebinin basıncı-
nı azattmak için, tüketici
kredileri yaygınlaşır ve in-
sanlar gelecek yıllardaki
gelirlerini bugünden har-
camaya teşvik edilirler.
Grieder, bu koşullan
1920'lerin ABD ve Avru-
pası'na benzeterek, bu gi-
dişle dünya ekonomisini
çok şiddetli bir depresyo-
nun beklediğine işaret
ediyor.
Grieder, kapitalizmin
tekrar genişlemeye başla-
yabilmesi için fazla kapa-
sitenin, geçen sefer, nasıl
iki büyük savaşla temiz-
lendiğini ise hatıriatmadan
edemiyor.
Liberalizmden Sonra
isimli çalışmasında Prof.
Wallerstein, kapitalizmin
krize tepki olarak yeni-li-
beralizmi geliştirdiğini, an-
cak sorunlan çözmekte ve
krizı aşmakta bu yaklaşı-
mın başarılı olmadığını
tespit ediyordu. Yukanda-
ki dört çalışmanın da gös-
terdiği gibi VVallerstein
haklı. Kapitalizmin yöne-
tim paradigması çökmüş
durumda ve kapitalist me-
denıyet eğer tedbir ala-
mazsa büyük bir felakete
doğru koşuyor.
Bütün araç sahiplerine
önemle duyurulur!..
Trafik Sigortası'nın yeni
limitleri belirlendi...
KARAYOLLARI TRAFİK KANUNU ZORUNLU MALİ SORUMLULUK SİGORTAS1
ARACINTÜRÜ
Özel Otomobil
Taksi
Kamyonet
Minıbüs (8-14 yolcu)
İş Makinesı
Kamyon
Otobüs (1-25 yolcu)
Otobüs (26 ve fazlası yolcu)
Römork ve Traktör
Motosiklet ve Yük Motosikleti
Diğer Araçlar (*)
T E M İ N A T L A R ( T L )
A-MADDI
250.000.000
250.000.000
250.000.000
250.000.000
250.000.000
250.000.000
250.000.000
250.000.000
250.000.000
250.000.000
250.000.000
B-TEDAVİ GİDERLERİ
KİŞİ BAŞINA
1.500.000.000
1.500.000.000
1.500.000.000
1.500.000.000
1.500.000.000
1.500.000.000
1.500.000.000
1.500.000.000
1.500.000.000
1.500 000.000
1.500 000.000
KAZA BAŞINA
7.500.000.000
7.500.000.000
15.000.000.000
15.000.000.000
15 000 000.000
15.000.000.000
19.500.000.000
33.000.000.000
15.000.000.000
7.500.000.000
7 500 000.000
C-SAKATLANMAveÖLÜM
KİŞİ BAŞINA
1.500.000.000
1.500.000.000
1.500.000.000
1.500.000.000
1.500.000.000
1.500.000.000
1.500.000.000
1 500.000.000
1.500.000.000
1 500.000.000
1.500.000.000
KAZA BAŞINA
7.500.000.000
7.500 000 000
15.000.000.000
15.000.000.000
15.000.000.000
15.000.000.000
19.500.000.000
33.000.000.000
15.000.000.000
7.500 000.000
7.500.000.000
PRİMLER (TL)
4.500 000
20.500.000
10.500.000
15.000.000
2.150.000
11.000.000
12.500.000
37 500.000
400.000
300.000
3 600.000
(*) Diğer Araçlar: Yukarıdaki tanımlamalara gırmeyen araçlardır.
T.C. Başbakanlık Hazine Müsteşarhğı tarafından. Trafik Kanunu gereğince.
10 Mart 1997 tarihinden geçerli olmak üzere. Trafik (Zorunlu Mali Sorumluluk)
Sigortası teminat limitleri ve primleri yeniden saptanmıştır.
Unutmayın, aracınızın trafik sigortasını yeni teminat limitlerine yükseltmeyi
ihmal etmeniz halinde. ölüme, yaralanmaya ya da hasara neden olacak kazalarda
şahsi sorumluluğunuz artacaktır. Sigorta şirketinize hemen başvurarak, trafik sigortası
poliçesi ek belgenizi ve yeni "SARI - MAVİ" renkli taşıt pulunuzu alın.
Hem yasal bir zorunluluğu yerine getirin, hemde trafik sigortasının yeni ve
yüksek hasar ödeme olanağından yararlanın.
Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği
Kamu kuruluşu niteliğinde bir meslek kuruluşudur.
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Uygarlıktan Sapma
Sorunu
Avrupa Hıristiyan Demokrat Partileri Birliği, Tür-
kiye'nin Avrupa Birliği'ne üye olamayacağını açık-
ladı. Bu karar kadar, "gerekçeleri de çok ilginç;
Avrupa Birliği'nin "biruygaıiık tasarımı olduğu ve
Türkiye'nin bu tasanmın içinde yer almadığı" vur-
gulandı.
Bu kararlar, Türkiye açısından, gerçekten "tarih-
seldönüm noktasıdır". Avrupa uygariığının gerçek
"doğum yeri" olan Anadolu, neden Avrupa uygar-
lık tasanmında yer alamıyor.
Bu sorunun yanıtı tüm yönleriyle irdelenmeli, ül-
keyi uygarlık yolundan ayıran gerçek oluşumlar
"nedenleriyle ve suçlulanyla" saptanmalı, çağdaş-
laşmadan sapmanın "tarihi düşülmetidir".
•••
Daha eskiye gitmeye gerek yok, son çeyrek yüz-
yılın gelişmelerine kısaca bakılması, bu konuda ki-
mi önemli ipuçları veriyor.
Öncelikle, Türkiye siyaseti, ne dış ilişkilerde ne
de ülke içi sorunlarda çözüm üretmiyor. Türkiye,
Kıbns'ran temel insan haklanna ve rşkenceye, Kürt
sorunundan uyuşturucu kaçakçılarının yakalan-
masına uzanan çok geniş siyasal alanda, yıllardır
yeni yaklaşım geliştiremiyor. Gerçekte çok daha
olumsuz bir süreç yaşanıyor, "çözüm yollannın ge-
rektiği tartışılamıyor"; "çözümsüzlüklerin veri alın-
masını" zorunlu kılan karabasan bir baskı ortamı,
siyasal önderlerin yetersizlikleri nedeniyle bir türiü
kaldınlamıyor. Toplumun üstüne çöken kalın bas-
kı örtüsünü aralayacak açılımlar gerçekleştirilemi-
yor.
Çözüm üretemeyen siyasetin, "kendisi sorun"
oluyor; "yeraltı dünyasına, uyuşturucu kaçakçılığı-
na" uzanan kendi "kiriiliğini" temizleyemiyor; yal-
nız yerlı güvenlık ve yargı güçlerinin değil, bunun
ötesinde uluslararası örgütlerin aradığı "sanıklar"
bile, hükümet edenlerce "onuriu " bulunabiliyor. Bu
suç-ceza mantığı uygar bulunabilir mi?
Ekonomisinin, yatırımsızlık, işsizlik ve üretimsiz-
lik gibi köklü sorunlanna eğilemeyen Türkiye'nin
halkı, geçen hafta açıklanan enflasyon oranlannın
da kanıtladığı yüzde 85 dolayında yıllık fıyat artış-
lanna artık "alıştınldı". Yıllarca süren yüksek enf-
lasyonla uygarlık olmuyor; "gelir farklılıklan" hiçbir
düzenli yapının kaldıramayacağı büyüklüklere ula-
şıyor. Günümüzde yasal asgari ücret net 11 milyon
677 bin TL, öbür çıkar olanakları bir yana milletve-
killerinin aylığı da 340 milyon TL'dir. Bu durumda
"yasal en az-en çok gelir farkı 29.1 kattır". "Vekil-
ler", öbür yan getirileri ve olanakları bir yana, ken-
dilerini seçenlerin, o da yalnızca bir bölümünün
alabildiği aylığın 29 katından daha çok bir ücret ala-
biliyor. Günümüzde hiçbir uygar toplum bu tür bir
"yasal ücret eşitsizliği"n\, ne yasa ne de ahlak düz-
leminde haklı bulmaz; bu uygarlık dışı tutumu be-
nimsemez. Kaldı ki gelir farkı "uçurumunun'tuta-
n kestirilemeyen kayıt dışı ya da yasadışı bölümü,
toplumun ahlak dokusunu ve kamu kurumlannı yı-
kıma sürüklüyor.
Ekonominin "uygarlıktan uzak" yönleri, bu gelir
eşitsizliğiyle bitmiyor. Türkiye'de, uluslararası insan
haklan sözleşmeleriyle hiçbir biçimde bağdaşmaz
bir "çocukışçiliği" ve "kaçakişçi" çalıştınlması uy-
gulaması var. Çağ nüfusu kadınlannın yaklaşık üç-
te biri okuma-yazma bilmiyor; toplam işgücünün
dörtte biri, yaklaşık beş milyon kadın, herhangi bir
"etonom//cvesosya/güvences/"bulunmayan"üc-
retsiz aile işçisi" durumundadır. Ve günümüzde ka-
dın-erkek eşitliğini içine sindiremeyenler, ülke yö-
netiminde egemen oluyor.
Gelelim uygarlığın kültür ayağına. Kültürün iki
boyutu önemlidir; geçmişin kültür ürünlerini koru-
mak ve yeni üretimde bulunarak dünya kültürüne
katkı yapmak, orada yer almak. Pek çok örneğiy-
le kanıtlandığı gibi Türkiye toprakları üzerindeki o
eşsiz uygarlık kalıtına sahip çıkamıyor; günümüz-
de bile sanatçılan sürekli ezerek yazar ve düşünür-
leri "düşünce/erineden;y/e"hapsederek kendi "in-
sanının yaratıcılığını sürekli olarak köreltiyor" ya
da öldürüyor. Yetersiz siyasal yöneticilerinin elin-
de "kültürcinayetleri" Anadolu'yu uygarlıktan uzak
tutuyor.
•••
Hiç kimse suçluyu başka yerde aramasın. Tür-
kiye'yi uygarlıktan uzaklaştırarak batıranlar, kendi-
lerine "Müslüman demokrat parti" aü\n\ uygun gö-
ren, gerçekte "ne demokrat ne de Müslüman olan"
siyasal partilerdir.
Türkiye'de yıllardır süren kavga, Mustafa Ke-
mal'in çizdiği uygariaşma çizgisi ile bundan uzak-
laşmak isteyen karanlık güçlerin kavgasıdır.
Ülke bir an önce bu kavga ortamından çıkmak,
yeniden çağdaş uygarlık çizgisindeki yürüyüşünü
sürdürmek zorundadır. Bunu Avrupa Biriiği'nden
dışlanmakta olduğu için değil, kendi insanının kur-
tuluşu, özgürleşmesi ve uygarlık yolunda ikinci sı-
nıf ülke konumundan kurtulmak için yapmalıdır.
Asiında tarihin akışı bu yöndedir; adı ister Hıristi-
yan olsun ister Müslüman, insan yaratıcılığının ır-
mağını tersine çevirmeye güçleri yetmeyecektir.
Otomotivcîlerden
6
acil eylem' çağrısı
FİLİZGÜMtŞ
Otomobil sanayicilen,
çevre-otomobil ilişkisinde
Avrupa Birliği (AB) ile
uyum için hükümetten "acil
eylem uygulama planı" ha-
zırlanmasını istiyorlar. Tür-
kiye'nin ihraç ettiği sektör
mallanmn yeterli çevre ko-
ruma ilkeleri altında imal
edilmediği gerekçesiyle AB
Gümrük Birliği kapsarrun-
da Türk ürünlerinın tarife
dışı engellerle karşılaşabi-
leceğini belirten sanayiciler,
Dışişleri Bakanhğı'nın tari-
fe dışı engelleri durdurmak
için gerekli diplomatık giri-
şimleri yapmasını istiyorlar.
Istanbul Sanayi Odası
(İSO). Otomobil Sanayici-
leri Derneğı (OSD), Taşıt
Araçlan Yan Sanayii Der-
neği (TAYSAD) ve Kalite
Derneği (KalDer) tarafın-
dan ortaklaşa hazırlanan ra-
porda, çevre koruma ve in-
san sağlığı konulanndaki,
sansasyonel de olsa bazı ay-
nntılann mallann sınırlar
ötesi ticaretini kısıtlamak
için kullanılabilecegi belir-
tilerek şöyle deniyor: "Tt-
cari araçlar için gerekli olan
düşük kükürt oranlı (\ ü/dc
0.05) motorinin ülkemizde
üretilmemesi nedeniyle Eu-
ro 2 uyum programını uy-
gulama imkânı yoktur.
Temmuz 1993'ten itibaren
tüm otomobiller için kur-
şunsuz benzin kullanabile-
cek teknik >apı\a sahip ol-
malanna karşın bunlar için
yeterli miktarda kurşunsuz
benzinin üretimi ve yurt ça-
pında dağıtımı sağlanma-
maktadır. Yetkili mercilerin
denetim yeterstdiği ve buna
bağlı olarak vapünm zoıia-
maJannın gündeme gelrne-
mesi nedeniyle i>i niyetlile-
rin dışında kalan sanayici-
ler, çe\Te koruma vaünmla-
nndan kaçmaktadır. Bunun
sonucunda haksız rekabet
varaölmaktadır."