Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 10 MART 1997 PAZARTESİ
10 HABERLER
Yıllann sahne yorgunu ama, işini yaşam biçimi edinmenin mutluluğunu yaşayan sanatçı: Cihan Unal
Yaşamı aneak aşk ateşLerSERPİLGÜNDÜZ
"Siz aydın kişilcr. Işıkkuleteri ülkemin.
Karanlığın binbir tehdidine karşı halkı
uyarması gerekenler. Soranm size? Öz
çıkariarınıza dokunulmadıkça kendinizi
ortaya koydunuz mu? Halk adına kendi-
nizi ortaya attııuz mı şimdi?..7
"
Bu sözlen ıçınızden gelse de sokakta
bağıramazsınız. Ama bir sanatçıysanız,
içınizi sahnede dökebilirsiniz. Cihan Ü-
naL, IV Murat'ta askerlere, halka bu ti-
ratla sesleniyor. Ülkenin bu duruma gel-
mesinde aydın kişilerin, yani ışık kulele-
rinin suskunluğunun da payı yok mu?
"Ben göre\imi sahne üzerinde yapıyo-
nım bunlan söyleyerek" dıyor.
"*He> bu köpekler kentini çevreleyen
kale duvarian. Yıkıl, yerin dibine geç de
Atina'yı komma artık. Yaşu kadınlar şeh-
veteversin kendini. Evlatiar söz dinlemck
ncdir unutsun. Bakireler ana babalan-
nın önünde herşeyi yapsınlar. İnanç. sav
gL Tann'ya bağlıuk, banş, adalet, doğru-
luk, aile düzeni, gece uykusu, komşuluk,
bilgi. terbi>e. yetenek, erdem, eğitim. tö-
reler, gelenekler. kanunlar anlamlannı yi-
tirsin. Kargaşa altinı iistüne getirsin bu
kentin. İnsaniığın baş belası veba,o aman-
sız ateşlerinle kavur Atina'yu Kötü siya-
tik ağnlan senatörlerimizi kötürüm edin.
Bacaklan da kafalan kadar sakat olsun."
Herhangı bır başka başkente de söyle-
nebılecek bu sözleri Aktör Kean'ın ağ-
zından söylüyor. "Sizhiçbirsenatöre 'kö-
türüm cdin, bacaklan da kafalan kadar
sakat olsun' diyemezsiniz." Ama sahne-
de söyleyebilirsinız.
Cihan Ünal'la Tiyatro Istanbul'un sah-
nesinde konuşuyoruz. Dekor, önümüz-
deki günlerde başlayacak olan Neil Si-
• Aktörlük bir seçim i-?i ve
yaşam biçimi. YılUudır
sahnede ve kamera karsısmda
yoğıın bir tempoyla çalıştım.
Nlükemmelliyetçi olduğıınuz
zaman mesleğinizin dışmda ı
zaman kalmıyor. Ben ezberf ^
tekrarlayarak uyııyabiliyorüİ
Sanatla iç içe yaşamak hoşuma
gidiyor. Doğayı se\ iyorum.
Spor, at. yüzme. kayak
yaparım. Çocuklarunla birlikte
olmayı seviyorum. Bahçeli
rahat bir evde yaşayıp bır_
köpek sahibi
olmak
islİNoruır '
mon'un Yeni Baştan oyunu için hazırlan-
mış. Oyunda, denn bir aşkla bağlı oldu-
ğu kansının ölümüyle yıkılmış bir yazar
ıle mutsuz bır evlilikten yeni kurtulmuş
ve gönül kapılannı sımsıkı kapatmış bir
aktristın ilişkisı konuediliyor. "Hayatbir
yerde teklemcye başlayınca, onu -yeni
baştan- ateşlemek için gereken krvılcım
aşkın koriannda gididir" diyor Neil Si-
mon.
Aktör olmak nasıl bir şey?
"Bu bir seçim işi ve yaşam biçimi. Bu-
nu seçtiğim için memnunum, ama netj-
cede çok yorgunum, Çünkü yıllardır sah-
nedeve kamera karşısında yoğun bir tem-
poyla çalışüm. Hele mükemmeliyetçi oJ-
duğunuz zaman mesleğinizin dışında za-
man kalmıyor. Bir manavsanız, bakkal-
sanız kapıyı kapafırsınız evde kendi ha-
yaünız başlar. Benim için öyle olmadL Ev-
de de devam etti. L'ykuya geçişte de de-
vam etti. Örneğin ben ezberi tekrariaya-
rakuyuyabfliyorum.Oyunumolduğu za-
man dışan çıkamıyorum. Prmaların yo-
ğun dönemlerinde kalabalıklar içine ve si-
garalı ortama girmiyorum. Spor yapıyo-
rum. Sahne üzerinde olmak bir sport-
men gibi hazır olmanızı gerektiriyor. Vo-
nıyor, ama zinde tutuyor."
Göz önünde olmaktan hoşlanmıyor..
oysa her an ortam hazır. Hele kızlan ve
eski eşleri söz konusuysa. "Annder ay-
n. ama kızlarun iyi anlaşıyor. BOyük lo-
zun lrmak Ankara'da Bilkent'tc okuyor.
İlişkimiz çok iyi. Yağmur'la birlikte olu-
yorlar arada bir. Yağmur da ortaokuida.
Anneieıie de arkadaşuğımız dostiuğu-
muz sürüyor. tki anne de birbiriy le görü-
şüyor. Hep bir araya geliyoruz. Iki kızım
da çok aklı başında ve çalışkan. Şımank-
lıkJan yok. Yağmur da benim gibi kara-
nnı bilen bir çocuk."
82'den ben her yıl Londra'ya gidiyor.
Yenılikleri izliyor. Yurtdışında son 4 ay-
da 94 oyun göımüş. Ünlü bir tiyatro sa-
natçısıydı ama, Türkan Şoray'la yaptı-
ğı evlilik ve çevirdiği fılmlerle daha da
ünlendi. Yaşama karşı fazla hırsı
yok.u
Belkiofeaiyiolurdu~ diyor. Hayat-
ta neleri önemsiyor?
"Annem babam hayattayken onlarla
geçirdiğim dönem var. Oradaki aile dü-
zenini özlüyorum. Onlann ölümüyle çok
sarsıJdım. Sanatla iç içe yaşamak hoşuma
gidiyor. Doğayı seviyorum. Spor. at yüz-
me, kayak yapanm. Çocuklanmla bir-
likte obnayı seviyorum. Bahçeli rahat bir
evde yaşayıp bir köpek sahibi olmak isti-
yorum. En çok istediğim şey bu."
Cihan Ünal en çok sesiyle ünlendi. TV
dizısi Kaçak'ta Doktor Kimble'ı onun
sesiyle tanıdı insanlar.
"Ben kendimi seslendiriyorum. Ağıza
sesvermem. Yerli dizilerde de kimseyi ses-
lendirmiyorum. Sesime yakışan yabancı
filmlerdeld karakterlere ses veriyorum.
Sadece zevldm için._ Seslendiren, roie ruh
\e nefes verir."
Kadınlar tarafından beğenilen, arzula-
nan, âşık olunan bir erkek misiniz? Ka-
dınlan ses tonunuzla etkılediginizi düşü-
nüyor musunuz?
"Bunukadınlarasormaklazım" diyor
gülerek. "Şu sıralar çok nim yapmıyo-
rum.. göz önünde degilim."
Objektıfe bakışla seyircıye bakış ara-
sında fark var mı?
-Sözü kullanış arasında çok büyük
fark var. Eğer tiyatrodaki oy unculuğunu-
zu sinemada oynarsanız reklamatif kala-
bflirsiniz. Abartüı olabilirsiniz. Ben bizde-
ki sinema çalışmasuıda çok mutlu olma-
dım. Tiyatrodan gelen biri olarak çok ti-
tiz çalışmaya alışkınım ben. Ama kame-
ra önünde olmayı sevjyonım."
Ünal. Mımar Sinan Üniversitesi'nde
tiyatro bölümünde oyunculuk dersi
veriyor. 12 yıldan beri İstanbul'da yaşıy-
deki günlerde başlayacak olan Neil Si- poyla çalışüm. Hele mükemmeliyetçi ol- eski eşleri söz konusuysa. "Annder ay- ünlendi. Yaşama karşı fazla hırsı or.
Olaylı fakülte Siyasal Bilgiler'in dekanı Ülkü Azrak, çözümün 'diyalog'dan geçtiği inancında
'Oğrencüer bir araya getirflmeK'FİGEN ATAL.4Y
tstanbul Üniversitesi Siya-
sal Bilgıler Fakültesı Dekanı
Prof. Dr. Ülkü Azrak'a göre
öğrencı olavlannın önlenme-
sinde atılacak en önemli
adım. "sol gruplaria ülkücü-
lerin bir araya getirilerek so-
runlannı tartışmalanna ze-
min haztriamak" Bunun er
veya geç kaçınılmaz bir zo-
mnluluk olarak ortaya çıka-
cağını vurgulayan Prof. Az-
rak. bunun çok önemli koşu-
lunun, gençlen üniversıtenin
ıçine çekip, dışandaki politik
amaçlardan kaygılardan ve
etkılerden uzaklaştırmak.
Türkıye'nin ve dünyanın so-
runlanna soğukkanlı, objek-
tif \e bilim kuruluşlanna ya-
raşır bir düzeyde tartışmala-
nnı sağlama çabasmda başa-
rı gösterebilmek olduğunu
vurguluyor.
Son zamanlarda satırh. so-
palı çatışmalara sahne olan
Siyasal Bilgıler Fakültesı'nın
dekanı Prof. Dr. Azrak. öğ-
renci olaylanyla ılgıli sorula-
nmızı yanıtladı. olaylann na-
sıl önlenebıleceğını anlattı.
Soru: Oğrenci olaylan ne-
den çıkıyor?
Yanıt: Öğrenci olaylannın
üniversite içinden kaynaklan-
dığını zannetmiyorum. Çün-
kü ilk kez geçen yıl öğrenci-
lerin katkı paylan (harç) so-
runu çevresinde başlattıklan
tartışma, tktisat Fakültesı sa-
lonunun ışgalı ve bu vesiley-
le kuv\et kullanma bıçimıne
dönüşerek yabancı politik
sloganlann da onaya atıldığı
bir forum niteliği kazanmış-
tı. Bu. herkes için doğru so-
nuçların çıkanlması gereken
bir olaydı. Bu yıl o boyutlar-
da olmamakla birlikte daha
sık tekrarlanan birtakım olay-
lar, üniversite içınde cereyan
etti. Bunlann hıçbirinde üni-
versitenın özsel sorunlannın
ortaya atılma kaygısının ege-
men olmadığını hepimiz gör-
dük. Zaman zaman mahalle
ka\gasına benzer üzücü sah-
nelere dönüşen bu tartışmala-
nn. hangi nedenlerle ve ne
zaman ortaya çıkacagını kes-
tırmek olanakh deâildir. Sa-
dece bazı kntik olaylann yıl-
dönümünde uyanık olma zo-
runda kalmaktayız. Bu dahi
göstermektedir ki üniversite
bu gıbı çekımlenn ve kavga-
lann nedenı olan sorunlann
odak noktası değıl, ama poli-
tik yaklaşımlann dürtüsüyle
seçilen meydarudır. Gençle-
rin bilinçli olarak bunlann
ıçıne ıtilmesi kuşkusuz ki se-
bepsiz değıldır. Çünkü genç-
lerin heyecanını ve enerjisıni
siyasi amaçlan doğrultusun-
da kullanan güçler zaman za-
man bundan yararlar bekle-
mektedirler.
Soru: Siyasi kışkırtmalar
sağ NC solda hangi biçimlerde
kendini gösteriyor?
Yanıt: Önce kendini 'sol'
olarak tanımlayan gruplann
bır çözümlemesini yapmak
gerekirse şunlar söylenebilir:
Bu gruplarçok sayıda fraksı-
yonlardan oluşmakta ve bun-
lara nüfuz etmek o oranda
güçleşmektedır. Bunlar çok
sayıda fraksiyondan oluşma-
lanna rağmen çoğunlukla
birlikte hareket etmektedir-
ler. Çok istisnai bazı durum-
larda bazı fraksiyonlar olaya
katılmaktan kaçınırlar. Buol-
gu, olaylarda sol gruplan de-
netlemek, durdurmak gibi
önlemler alınmasını güçleş-
tirmektedir. Bu gruplar hare-
kete geçmek için nereden ışa-
ret beklemekte, bunu bıle be-
lirlemek çok güç olmaktadır.
Sağ gruplara gelınce; bun-
lardan dinsel temele dayalı
bir hareketin içinde olanlar,
Milli Görüş Teşkilatı ve Müs-
lüman Gençlik adlan altında
zaman zaman ortaya çıkmak-
tadır. Milli Görüş Vakfi
(MGV) bilinen bir örgüt, an-
cak Müslüman gençliğin na-
sıl bir örgüt olduğu ve hangi
örgütlerle birlikte çalıştığını
tespit etmek bizim açımızdan
mümkün değildir. Bu örgüt-
lerin üniversitedeki olaylara
katılımı çok enderdir.
Ükücü gruba gelince; bel-
li bir ideal altında toplanan
bu gençler, daha ziyade Clkü
Ocaklan içerisinde örgütlen-
mişlerdir ve son zamanlarda
bazı olaylarda Nizam-i Âlem
Ocaklan ile birlikte hareket
ediyorlar, . Ülkü OcakJan
MHPnürgençlik kollan rri-
teliğini taşıdığı için siyasi ik-
tidann yönelimleri, onlan di-
ğer gruplardan ayırmaktadır.
Yanı siyasal açıdan özellikle
sol gruplardan daha somut
yönelimleri vardır.
Soru: Bu gruplar arasın-
daki çabşma nasıl önlenebi-
lir?
Yanıt: tki tür ördem düşü-
nülebilir. Biri pedagojiknite-
lik taşıyan önlem, diğeri de
zabıta önlemleridir. Jlkı. bu
gençleri bir araya getirip, so-
runlannı tartışma olanağı
sağlamak doğrultusunda ça-
ba harcamak olabilir. Itiraf
ediyorum ki bu çok güç bir
yoldur. Nedeni her iki gru-
bun da olağanüstü bir katılık
içinegirmiş olmasıdır. Geçen
yıl IÜ Rektörü Sayın Bülent
Berkarda, bütün bu gruplann
mensuplannı Hukuk Fakül-
tesi'nde bir araya getirdi. Her
iki taraftan da zaman zaman
sert tavırlar geldi. İlk kez ol-
duğu için bunlan olağan kar-
şılamıştık. Ikinci toplantı Si-
yasal Bilgiler Fakültesi'nde
yapıldı, bu kez de sert tavır-
lar ve ifadeler ortaya çıktı, bız
bunu da olağan karşıladık.
Bu toplanfılar sürdürülebil-
seydi katılüdan gidermek da-
ha kolay olurdu. Ama ne ya-
zık ki sürdürülemedi.
Zabıta önlemlenne gelin-
ce; en istenmeyen şey tabii ki
zabıtanın müdahalesıne
muhtaç kalmaktır. Gençleri-
mizin son zamanlarda birbir-
lerine zarar verecek şekilde
kavgaya dönüşen hareketleri
ne yazık ki başka türlü önle-
nememektedir. Aslında zabı-
ta da böyle bir görev yapmak-
ta çok sıkıntıya duşmekte ve
kavgayı ayırmakta büyük
zorluklarla karşılaşmaktadır.
Soru: Üniversite güvenlik
sorununu kendisi çözemez
mi?
Yarut: Türkiye'nın en kala-
balık öğrenci kitlesine hizmet
veren ve dağınık biryerleşim
arz eden Istanbul Üniversite-
si'nde özel güvenlik birimi
oluşrurulması. çok sayıda
eleman istihdamı gerektire-
cektir. Bu sorun aşılsa bile
görev alacak kişilerin güve-
nilırliğiyle de karşı karşıya
gelme olasılığı vardır. Aynca
bunlann sıcak şiddet olayla-
nnda nasıl görev yapacakla-
n da şüphelidır.
Soru: Oğrencilerin siyasi
partilere üye olma yasağının
kaldınfanasu olavlan azalta-
bilirmi?
Yanıt: Eğer üniversite için-
de kavgaya dönüşen tartış-
malan sadece oğrencilerin
faaliyetlerinı siyasi partiler
içerisinde >ürütememeleri
olarak değerlendirmek ne öl-
çüde doğrudur kuşkuluyum.
Bu, oğrencilerin siyasifaali-
yetlerini üniversite di$ınd^
yaparak deşarj olmalan anla-
mına geliyorsa belki yarar
sağlayacağı düşünülebilir, a-
ma bence sorun bu kadar ba-
sit değil. Çünkü, zaman za-
man siyasi güçler, gençleri
kullanarak üniversite içinde
gizli bir kuvvet gösterisı giri-
şiminde bulunmakta, böyle-
ce taraftar kazanma ümidi
beslemektedir. Bu gözlem,
siyasi partiler için geçerli ola-
bilir, ama daha ziyade sağ ol-
sun, sol olsun radikal siyasi
görüşler taraftar toplama ça-
bası bu kuvvet gösterilerinde
ağır basmaktadır.
Ö z e l A l m a n L i s e s i ö ğ r e n c i l e r i M i l a n o ' d a n b i r i n c i l i k l e d ö n d ü
Liselilei'iıı müzik tutkusuÖzel Alman Lisesi öğrencileri, MOano'da
düzenlenen "Gençlik Müzik Çalıyor" adh
uluslararası >r
anşmadan birincilikleıie döndü.
27 Şubat 1997 tarihinde yapılan yanşmanın ilk
bölümüne: Cenova, Milano, Roma, Kahire,
\leksandra, Selanik, Atina \-e lstanbul'daki
Alman liselerinden 70 öğrenci kaüldj. Bu
yanşmada. Özel Alman Lisesi öğrencilerinden
Larissa Pauvv üçüncü, Serdar Selamet Çağlar
Arslandoğan, Bernhard V. ManteuffeL Merve
Kozakoğlu. Cana Nurtsch, Gökçe Benderti,
Monika V. ManteuffeL Eberhard V. Manteuffel
ve Emre Can Karayel birinci oldular. Bu
öğrencüerden yedisi, 1 Mart 1997 tarihinde
\apılan yanşmanın ikinci bölümüne kaülmaya
hak kazandılar. 15 öğrencinin katıldıgı bu
yarışmada ise Bernhard V. Manteuffel UdnciUk,
Gökçe Benderti, Monika V. Manteuffel, Merve
Kozakoğlu, Eberhard V. Manteuffel ve Emre
Can Karayel birinciük ödülünü aldılar. Bu
ögrencflerden Monika, Merve, Eberhard ve
Emre Can. 15-22 Mayıs 1977 tarihleri
arasında Leipzig'de yapılacak büyük vanşmaya
katilacaklar. (Fotoğrâf: KADER TUĞLA)
ÇALIŞANLARIN SORULARI / SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL
6
Zorla enıekli edildik'
Sorıı: Çahştığım KİT, özelleştirme kapsamına alındı. Emekli olma-
ya hak kazanmış ben ve arkadaşlanm, isteğimiz dışında ve bi-
ze sorulmadan zorla emekli edildik. İncelediğimiz kadanyla,
tş Kanunu'nda ve Sosyal Sigortalar Kanunu'nda zorunlu
emeklilikle ilgili hüküm yok. Işverenin bu uygulaması yasal
mıdır? " * (M.S.)
YANIT: Deviet memuru olanlar için emeklilik yaş sının genel ola-
rak 60 \aş olarak saptanmıştır. Ancak gerek Iş Yasası'nda. gerekse
Sosyal Sigortalar Yasası'nda yaşlı'ık aylığı almaya hak kazanan işçi-
nın, kendi ısteği dışında ve zorunlu olarak emekli edileceğine ilişkin
bir hüküm bulunmamaktadır. tşveren. işçinin iş akdini emeklilik ne-
deniyle ve tek yönlü olarak bozarsa, yükümlülükleri ne olacaktır? Bu
sorunun yanıtı, Sayıştay Genel Kurulu'nun 7 Temmuz 1976 günlü
Resmi Gazetedeyayımlanan karan ile Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin
bır karannda verilmiştir.
(1) "(...) 1475 sayılı İş Kanunu'nun, (işverenin bildirimsiz fesih
hakkı) başlıklı 17. maddesınde, süresi belırli olsun veya olmasın ış-
verenin, sağlık sebepleri veya ahlak ve iyi niyet kurallanna uymayan
haller veya işyerinde bir haftada fazla süre ile çalışmaktan alıkoyan
zorlayıcı durumun ortaya çıkması nedenlerinden birine dayanarak
akit süresinin bitmesinden önce ya da bildirim önelini beklemeden
hizmet akdini feshedebileceği belirtilmiştir.
Anılan maddede yazılı haller dışındaki bir sebeple akdin feshedil-
mesi de işverenin yasal hakkı olmakla beraber, bu hakkın kullanıl-
ması bildirim şartına bağlı tutulmuş ve aynı kanunun bu hususu dü-
zenleyen 13 maddesınde, hızmet akdinin işveren tarafından feshinin,
bu maddede yazılı bulunan ıhbar önelleri sona erdikten sonra veya
bu önellere ilişkin ücret tutarlannın tazminat olarak işçiye ödenmesi
suretiyle mümkün olabileceği hükme bağlanmıştır. Bu hüküm ile iş-
verene, ya ıhbar önelinin sona ermesini beklemek ya da önele ilişkin
ücret tutanndaki tazminatı peşin ödemek suretiyle fesih hakkını kul-
lanmak şeklinde bir muhayyerlik tanınrmştır. Tabiatıyla işveren, ha-
lin ıcabına göre hangi yolun kendisi için daha az masraflı olduğunu
saptayacak ve tercih hakkını ona göre kullanacaktır.
Diğer taraftan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 1186 sayı-
lı kanunla değişik 60. maddesınde yazılı bulunan yaş ve hizmet sü-
releri. işçiye emekli aylığı bağlanabilmesi için geçırilmesi gereken as-
gari müddetler oldugundan, işçi tarafından yazılı bir istemde bulu-
nulmaması halinde. bu müddetlerin dolması nedenıyle işverenin ış-
çiyi emekliye sevk etmesine olanak bulunmamaktadır
Yukanda değinilen hükümlere nazaran, işçiyi resen emekliye sevk
etme imkânına sahip olmayan işverenin, ihbar öneli tazminatı öde-
mek suretiyle hizmet akdini feshetmesi mümkün bulunmaktadır.
Sonuç: 1leri yaşta ve hizmette olan işçilerin hizmet akitlerinin, iş-
veren idarece ihbar tazminatı ödemek suretiyle feshetmesi mevzuata
aykın bir yanı bulunmadığma oybirliği ile karar verildi."
(Sayıştay Genel Kurul karan, 10.5.1976 tarih. karar no: 3830/2)
(2) "(...) Gerçekten, davacının iş akdinin yaşlılık aylığı bağlanma-
sı için feshedildiği uyuşmazlık konusu değildir. İşverenin emeklilik
yaşına gelmiş ve yaşlılık aylığı almaya hak kazanmış olan davacının
hizmet aktini feshetmesinde yasalara aykın bir cihet yoktur. Hizmet
zammını alabılmesi için işçinin hizmet sözleşmesinin uzatılması iş-
verenden istenemez."
(Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 10.3.1975 tarih, 26125 esas ve 15072
karar)
Sayıştay karan uyannca. işçinin kendi isteği dışında işverence
emeklilik neden gösterilerek iş akdinin bozulması, işverene ihbar taz-
minatı ödeme yükümlülüğünü getirmektedır.
Kaynak(l): iş Kanunlan ve Mevzuatı - lbrahim Eşmelioğlu-1986
(sayfa216)
(2) İş Kanunlan ve Mevzuatı - lbrahim Eşmelioğlu - 1986 (sayfa
217)
POLtlÎKA VE ÖTESt
MEHMED KEMAL
Aydınlanmanın Işığında...
Cahrt Sıtkı Tarancı'da bir aşk bir de ölüm ağır
basar; sık sık âşık olur, ama bunun içinde uzun sü-
renleri de vardır. Bunlardan biri de Diyarbakıriı Ve-
dat Günyol'un kız kardeşi Mihriman'dır. 'Abbas'
şiirini onun için yazmıştır. Onun için yazıldığını bil-.
miyordu, ölümüne kadar da bilmedi. ,
Şahap Sıtkı, bir gün Vedat Günyol'a der ki: i
"Cahit Sıtkı senin kız kardeşine âşıktı."
Vedat Günyol'un böyle haberi olur. Cahit Sıtkı da,
Diyarbakırlıdır, sık sık onlann evine girip çıkar. Ara-
lannda biraz akrabalık da vardır. Dedesinin ölümüy-
le Istanbul'a göçerler. Istanbul işgal altındadır. So-
kaklannda "Zito Venizelos" diye bağıranlar vardır.
"Fatih 'te Çırçır Mahallesi'nde dört katlı bir dede
konağında dünyaya geldim" der. Bir anlamda pa-
şazadedir, tıpkı Nâzım Hikmetgibi... "Babam"der,
kendi babasından habersiz Paris'e kaçar. Paris'e
hayrandır. Saint-Benoıt de okur. 1937'de Vedat da
Paris'e ulaşır. Onun da bir büyük macerası olur. Ad-
nan Adıvar ve Halide Edip Hanım'ı tanır. Onlar için
"Atatürk düşmanı" derter, ama bal gibi Atatürk
dostudurlar.
Askerlik görevini bitirdikten sonra maceralı bir
yaşam başlar. Adnan Ötüken'in önerisiyle Anka-
ra'yagelir, Milli Eğitim Bakanlığı Neşriyat Müdürlü-'
ğü'nde klasik eserier danışmanlığını üstlenir. Gazi'
Lisesi'nde Fransızca öğretmenliği yapar. Tercüme
bürosu üyesi olur. Burada Sabahattin Eyuboğlu,
Nurullah Ataç, Sabahattin Ali, Orhan Veli, Yaşar
Nabi'yle tanışır. Reşat Şemsettin Sirer, Hasan Âli
Yücel'in yerine Milli Eğrtım Bakanı olunca arkadaş-,
lanyla birlikte toptan istifa eder. ı
Bu arada kısa bir süre Paris'te bohem hayatı ya-!
şar. Doktora tezini tamamlar.
Uzun süren bir dergicilik yaşamı vardır.
Orhan Burian'la birlikte Ufuklar dergisini yayım-
lar. Bir Amerika gezisi vardır. Bizde adı henüz du-
yulmamış yazarlann yapıtlannı çevirir, yayımlar. Kaf-
ka bunlardan biridir. Kitabın adı 'Değişim 'dir.
Şöyle bir kitaplarına bakıldığında yüzü aşkın telif
tercüme eseri var. Ortak çeviriler de buna eklene-
bilir. Kitaplannın türüne bakıldığında bunlar eleşti-
ri, deneme, günlük, anı, konuşmadır.
Fransız devrimcisi Gracchus Babeufun 'Devrim
Yazılan"n\ Sabahattin Eyuboğlu'yla ortak çevirir, ki-
tap toplatılır, Sabahattin Eyuboğlu'yla tutuklanır.
Dava üç yıl sürer. Aydın çevrelerinde büyük bır yan-
kı uyandınr.
12 Mart faşizmi kimleri hapse atmamıştır, şöyle
bir sıralayalım: Sabahattin Eyuboğlu, Azra Erhat,
Thilda Kemal (Yaşar Kemal'in eşi), Magdi Rufer.
Bu seçkin sanat dostları tutuklanır. Istanbul Malte-'.
pe Askeri Cezaevi'ne atılırlar. Nedeni sorulduğun-
da, solcu siyasal bir örgüt kurmaktır. Paşa paşa 4
ay yatarlar ve çıkartar.
Vedat Günyol benzeri bulunmaz bir sanat ada-
mıdır. Feridun Andaç, "Aydınlanmanın ışığında bir,
sanat insanı" diyor. Adamı, insanı.. ikisi de bir ka-
pıya çıkar. Feridun Andaç, Vedat Günyol ile dünden;
bugüne uzun bir konuşma yapıyor. Bu söyleşinin
içinde Vedat Günyol'un her şeyi var, ne ararsanız
bulursunuz. Faşizmin hapishanesinde yattığı gün-
lerin öyküsünü değil, aldığı ödüllerin lıstesini de.
Bız llhan Selçuk'un ağzından Celal Sılay'ın şu di-!
zelerini okuyalım: !
"Ve duydu bir açın yemek ihtiyacını !
Buğday tahasındaki başak !
Utandı büyümesindeki şehvetten . j
Kurudu gitti." • \
Bu yeşili kurutmayalım. .' \
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDANSAĞA:
1/ Eskiden kentin
düzeniyle ilgili gö-
rev lıye verilen ad.
2/Rütbesizasker...
Yurdumuzun batı- 3
daki en uç noktası
olan burun. 3/ Bir
ılimiz... Kâğıtlan
bır arada tutmaya
yarayan çengel. 4/
Japon halk türkü-
lerine verilen ad...
Kısa sürede ağırla- 8
şan hastalık için g
kullanılan sözcük.
1 2 3 4 5 6 7 8
î^Tekerlekli kazı aracı.
Eski Mısırlılar'ın kutsal
saydıklan öküz... Karade-
nız yöresine özgü kıyı tek-
nesi. 7/ Konken gibi kimı 3
oyunlarda, ıstenilen kâğı- 4
dın yerine konulabilen kâ-
ğıt... Bir meyve. 8/ Yuva-
sından, Çin mutfağının en "
seçkin yemeğı yapılan de-
niz kırlangıcı. 9/ Çogun- 8
lukla akaryakıt taşımada g
kullanılan büyük kap...
Tanntanımaz.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/Kesilerek biçim verilmış parçalan ahşap, metal ya da cam j
bir yüzeye bir kompozisyon oluşruracak biçimde yapıştır-1
ma sanatı. 2/ Erden çavuşa kadar olan askerlere verilen ad... |
Suyu alınmış her tür yiyecek maddesının artığı. 3/ Kökten.'
4/Kuran'dabirsure... Kürküdeğerli bıryabankedisi. 5/Ko-
nut... Kifı gelmeyen... Nâzun Hikmet'in soyadı. 6/Ayakka-
bı altındakı ek parça ıle ses çıkararak yapılan dans. 7/ Sat-
rancın ilk adı ve kökeni olan Hıntçe sözcük. 8/ Tekstilde
rezerve baskıyla elde edilen süsleme yöntemı... Eski bir
Türk sanatı olan kâğıt oymacılığı. 9/Yemek... Bir öğrencinin
aldığı notlan gösteren belge.
İLAN
T.Ç.
FATİH 3. ASLİYE HUKUK
HÂKİMLİĞrNDEN
1996/579
Davacı Saide Demirel tarafından davalı Hasan Demi-
rel aleyhine açılan nafaka davasında:
Esentepe Mah. Karabekir Sk. No: 23 Eskişehir ve
Cumhuriyet Mh. Sanca Paşa Cad. Ege Apt. Elif Pansi-
yon arka kısmı Şarköy Tekirdağ adreslerinde ikamet et-
mekteolan Hasan Demirel'e tebligat yapılamadığı, za-
bıta marifetiyle adrcsinin tahkiki mümkün olmadığın-
dan adına ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiş
olup, duruşmanın bırakıldığı 2.5.1997 günü saat 9.30'a
muallak duruşmaya gelmeniz, ibraz etmek istediğiniz
vesikalarla birlikte mahkemeye müracaatınız veya ve-
kil göndermeniz aksi takdirde gıyap karan tebliğ edil-
meyerek duruşmaya gıyapta devam edileceği hususu
HUMK.nun 509. ve 510. maddeleri gereğince davetiye
yenne kaim olmak üzere ilan olunur. 28.2.1997
Basın: 9668