25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
İ10 MART 1997 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 : 'Avrapa Basın Fotoğrafçısı' seçilen Izzet Keribar, sanatçının tarzını yakalaması gerektiğini savunuyor Fotoğrafla ölünısüzleşen yaşamlar ESRA ALİÇAVUŞOGLU 195CTİ1 vıllann sonlan. 20 yaşında bir ' delikanlı. bir elınde silah. bir elinde baba- ' sının hediye ettıği Leica marka fotoğraf ı makinesıyle Kore sokaklannda dolaşıyor. i Askerliğini \apmak üzeregittiğı Kore'de, ! ınsanlan, yaşamı fotoğraflayan bu genç, ' bugünün "Avrupa Basın Fotoğrafçısı'. Yu- ! kandakısacaöyküsünüanlattığımız. uzun ,' yıllar fotoğraf çekmeyeara verip 80lerde ; tekrar fotoğrafa dönen tzzet Keribar'dan l başkası değil. O giinün 20 yaşmdaki genç ; delikanlısınm saçlan bugün ağarmış da ol- ; sa, fotoğraf sevdasından hiç vazgeçme- ; miş:hepbizi.hepyaşarrurruzıölümsüzleş- • tırmeyi sürdürmüş. 20. yüzyılın sanatı olarak adlandınlan fotoğraf üzerine nice kitaplar yazılsa da. yine de son sözü deklanşöre basan par- maklar söylüyor. Öyle ki yüzierce kez • önünden geçtığıniz yerler. fotoğraf sanat- ' çısınıngözüylebambaşkabirdünyanınka- . pılannı aralıyor izleyenlere. Ya da hıç gör- mediğinız, tanımadığınız insanlann ya- şamlannın tüm aynntılannı bir fotoğraf karesıyle tanıma olanağı buluyorsunuz. Iş- te bize bu dünyalann bambaşka yüzlennı, bambaşka görüntülennı sunan bir fotoğraf sanatçısıyla, İzzet Keribar ile aldığı ödül \e fotoğrafçılık üzenne konuştuk. "Birkaç yüdan beri böyie yanşmalann yapıldığını Türkiye'ye getirilen fotoğraf- lardan takip ediyordum. Fakat kendimi basın fotoğrafçısı gibi görmediğun için ön- celeri pek önemsemedim bu yanşmayı. Çiinkü ben okfukça rahat ortamlarda fo- toğrafçekiyTtnım; oysa basın fotoğrafçüa- n çok mr şartlar altında çalışlyoriar. Fakat Atias dergisinde fotoğraflanmın ve röpor- tajlanmın yayımlaıuyorolması, benim ba- . sın fotoğrafçısı olarak tanınnıamı sağladı. ; Geçen vıl bu yanşmanın Tiirkhe elemele- .'rintk?birinci olmuştum. Bu birincilik bana ; Avrupa Basın FotoğrafYanşmasrnakaül- • ma hakkı verdi." Türkiye dışanda ödül kazandı İzzet Keribar her ne kadar kendini ba- ı sın fotoğrafçısı olarak görmese de yanş- I maya katılan jüri. onun fotoğraflannı bi- , rincilık ödulüne uygun bulmuş. Buyanş- ; ma ıçın gıttikleri. geçen yılın birincısı Lit- ; vanya'da o yine fotoğrafçılığını konuştur- ' mayıbılmı^."'AslmdaLitvam'a'yagiOnek, ; yanşmanın vanı sıra fotoğrafiçindeinarul- : mazbirheyecandı.Ayncayanşniayakatı- • lan 20 kişinin 6 fotoğrafını gördüğiimde .' gerçekten çok heyecanlandım. Çünkü içle- ! rindeinanılmazgüzelfotoğraflarvardı.Bu ,' kadar güzel cserin içinde benim çektiğim ! fotoğraflar birinci oldu. Bana göre Tiirki- j ye diplrtHâ'bnynK tfHKIfii kazamfc* ; Izzet Kenbar. bu kadar başanlı fotoğ- ; rafın ıçinden kendı fotoğraflannın nasıl ; sıynldığını hâlâ anlamadığını belirtirken, • bıraz da olsa bu fotoğrafçılann haldcının xVendisini basın fotoğrafçısı kabul etmeyen İzzet Keribar, yanşmada birinci olmasını jürinin savaş ve kan fotoğrafı görmekten sıkılmasına ve kendisinin huzur veren fotoğraflannın böylelikle öne çıkmasına bağlıyor: "Bu tip yanşmalarda çeşitli branşlann ortaya konulması gerek. Ancak bu şekilde gerçek değerlendirme yapılabilir." yenmiş olduğunu vurguluyor. "Bu yanş- maya katılan sanatçılar oldukça zor şart- lardaçektikleri fotoğraflarla kanimışlardı. Basın fotoğrafçısı işini yaparken, örneğin bir yıkıntının altında fotoğraf çekerken kompozisyonu düşünıneyebilir. Oandaola- yı yakalamak ister. Fakatyanşmada buna rağmen çok güzrtiBhîtp&ztîvonJar dBFVar- dL" Jürinin birbiriennden habersiz olarak fotoğ raflan değerlendirdiklerini söyleyen Keribar, birinci olmasını jürinin savaş ve kan fotoğrafı görmekten sıkılmasına ve kendisinin huzur veren fotoğraflannın böylelikle öne çıkmasına bağlıyor. "Bu tip yanşmalarda çeşitli branşlann ortaya ko- nulması gerek. Ancakbu şekildegerçekde- ğerlendirme yapüabilir." Keribar, fotoğraf çekerken özelIikJe ta- kip ettigi özel K6nüTarin"öImadrğırn; fakat baze*n bilinçlı olarak bazı konularda yo- ğunlaştığını ifade ederken, bazı ülkelerde yaşamı, bazılannda ise ınsanı fotoğrafla- dığını belirtiyor. "ÖrneğinLitvaııva'yagit- tiğimde oranın manzaralaruu. eski evleri- ni,eski mahaJlelerini çekmeye gayretertinı. Daha doğrusu Litvanya'yi anlatan fotoğ- raflan çekmekdiğerkonulardan daha ağır basttAsiında çoğuzaman hem mekân hem de insanı bir arada çekmeye çahşıyonım." Fotoğrafçılıkta en önemli şeyın, daha ''çekmeden ıyi bir fotegraf çıkacağını bil- mek olduğunu söyleyen Keribar, bunda gezi düzenledikleri yerlere programlı ola- rak gitmelerinin büyük öneıru olduğunu ifade ediyor. "Seyahate çıkmadan önce plan yapıyonım. Kaç gün nerede kalacağı- mu hangisaatte nereyegkleceğimiveyapa- cağun röportajlan öneeden belirliyorum. Bu kadarprogramlı çahşraa,riskiazalüyor. Böylelikle gittiğinı yerlerden döndüğümde eksik kalan hiçbirşe> otaıuyor." u Tarzının beüi olması çok önemli Fotoğraflann sergı halıne dönüşmesıni çok önemseyen sanatçı, özellikJe büyük seyahatlerden rahatlılda bir sergi çıkaca- ğını, kimilerinden ise 100-150 fotoğraflık dia gösterisi oluşabileceğinı belirtiyor. "Bu gezilerdeki fotoğraflardan 30 tanesi bir sergiye yakışır biçünde oluyor. Sergiyi düzenlerken çoğu zamaniyifotoğrafolma- sının yanı sıra bunlar tzzet Keribar'ın fo- toğraflan dedirten tûrdenyapıt]an seçme- ye özen gösteriyonım. Bu sürekli tekrar et- tiğiın bir şey, bir fotoğrafçının fotoğraflan- nın iyi olması çok önemli. ancak daha da onemlisi kendi tarzının beUi olması.7 ' Ser- gilerinın Türkiye'yı gezmesini çok önem- seyen sanatçı. dialannın ya da fotoğrafla- nnın kaybolmasının hiç önemli olmadığı- nı, önemli olanın, büyük bir kitlenın İzzet Keribar'ın fotoğraflannı görmesı olduğu- nu vurguluyor. Renk uynmu, konu bütünlûğû Fotoğraflannın birkaç mesaj taşıması gerektiğini belirten sanatçı. fotoğraflarda- ki yalınlığın, renk uyumunun ve konu bü- tünlüğünün özellikJe dıkkat edılmesi ge- reken unsurlar olduğunu dile getinyor. "Bir konu yakaladığımda onu tek fotoğ- rafla bitirmem, yaklaşık 20 tanc fotoğraf çekerim o konudan. Fotoğrafiçekmeyebaş- ladığınızda tüm ctmenleri göz önünde bulundurmanız gerekli. Her şey olabilir çiinkü. Örneğin Mısır'da 5? makara film kullandım vç 2000fotoğraflageri drindüm. Fakat önemli olan 2000 fotoğraftan arta kalanlar. Bu geziden bana kalan 150 fotoğ- rafûr. Profes>onel bir fotoğrafçı, fotoğraf- lannın küçük bir bölümüyle oynar. üzerin- deki kay mağıdır önemli olan." fFS AK'ta bazı derslerde eğitimcı olarak görev alan Kenbar. tecrübelenn, bılgılenn gençlerle ve fotoğraf se\dalılanyla pay- laşılması gerektığıne inanıyor. Fotoğraf- çılığın ünıversiteye taşınmasını da önem- li bir adım olarak gören sanatçı, Tür- kiye'nin dünyayla olan farkını kapamak üzere olduğunu \urguluyor. "İ\i fotoğraf içinönceiikietekniğiiyi bflmenizgerekfL En azından kurguyu yakalamak gerekli. Sürekli tekrariadığım gibi sanatçının ken- di taram yakalaması çok önemli. Fotoğ- rafçı olmak için yetenekli olnıak lazım. Bunun yanı sıra fotoğrafçılık uzun vadede aom gerektiren bir sanat Veni yetişen ar- kadaşlar çok gu/el bir ınanzarayla kar- şılastıkiannda, bunu çekersem ödül kazanınm diyorlar. Haynr. bu kadar kolay değil. Sanatçı mutlaka sonfirçadarbesini kendi vermek zorunda." Belgesel sinemacılar kurumlaşıyor', Külrür Servisi - Belgesel ; sınemacılar. Kasım 1996 | başlannda başlattıklan | kurumla^ma çabalannı ; önceki gün başlayan ve I ıkı gün süren I. Belgesel ' Sinemacılar Ulusal . Konferansı ile ! tamamladı. Feriye- ! Kabataş Kültür ! Merkezf nde aerçekleşen ; "Vanna Ne Kaldı?" ; başlıklı programa katılan ; belgeselcıler. belgesel • sınemayı "yalnızlığu • sabn, merakı, özveriyi ' yaşayan; hayatı ' derinlemesine kavramak için ter döken. emek veren belgesel sinemacılann insanhğa armağan ettiği ürünierin tümü" olarak tanımlıyor. Cumartesi günü saat 10.00'da başlayan konferansta öncehkle Ginşim Grubu'nun konferans için hazırladığı kısa film gösterildi. Bu göstenmden sonra da Enis Rıza. Gınşım Grubu adma bıraçılış konuşması yaptı. Ortak sancılar yaşadıklan belgesel sinemacılarla bulusmanın ilk adımlarını atmaktan dolayı heyecan duyduklannı belirten Rıza. kurumlaşma süreçlennın de bir belgesel i gerçekleştinr gibi sürüklenircesine gerçekleştiğinı belirtti. Rıza, kültürel sürekliliğin önünün ke.sildığine. tarihid hafızanın parçalanmaya uğradığına. dünyanın en büyük doğa ve ınsanlık mırasının hovardaca harcandığına. geçmişi geleceğe bağlayan nırengi noktalannın silinmeye çalışıldıgına dikkat çekerken bu noktada sunatçılara. bilim adamlanna ve araştırmacılara da büyük sorumluluklar düştüğüne değındi. Konferansa katılan TBMM Başkanvekili; Kültür, Sanat. Yayın Kurulu Ba^kanı; Denizli Milletvekili Hasan Korkmazcan toplumdan gelen isteklerin sıvıl toplum kuruluşlannın katkısıyla sorunlann çözümüne katkıda bulunmaya başladığına dikkat çekerek bunun Türkiye için olumlu bir gelişme olduğunu söyledi. Anadolu'nun birikimleri ve asırlardır bu topraklarda var olan doğa ve insanlık mırasının belgeselciler için sonsuz bir kaynak olduğuna dikkat çeken Korkmazcan. toplumsal hafizanm değerinin bilinmesi için gerekli düzenlemelerin yapılabılmesi amacıyla TBMM çatısı altında elinden geleni yapacağını behrtti. Konferans kapsamında Prof. Dr. Metin Sözen, Doç. Dr. Bülent Çaplı ve Hasan Özgen de Türkiye'de belgeselciliğin önemi ve sorunlan üzenne bir açıkoturumda bir araya geldiler. Konferans süresince elliye yakın tebliğ sunuldu. Konferans kapsamında dün de "Belgesel" konulu bir açıkoturum ile tebliğlerin okunup tartışılması ve örgütlenme perspektifinin tartışılacağı özel oturum yeraldı. Konferansta yapılan konuşmalar ve sunulan tebliğler daha sonra bir kitap halinde toplanarak kamuoyuna sunulacak. Aydmlammuun işiğındaFakirBaykurt Kültür Servisi - Sanatsal yaratımlanyla edebiyat, mü- zik, tiyatro alanlannda çağ- daş kültürümüzün oluşu- munda katkıda bulunan, sa- natçı kişilikleriyle sanat ve kültürdünyamızda özgün bir yere sahip olan sanatçılar adına düzenlenen Aydınlan- manın Işığında Sanat İnsan- larunız adiı saygı gecesınin üçüncüsü bu akşam Fakir Baykurt için düzenlenecek. Saat 20.00'de Taksim Sahne- si 'nde gerçeklesecek gecenin senaryosu Ersan Uysal, Haş- met Zeybek ve Metin Beyen tarafından hazırlandı. Koor- dinatörlüğünü Feridun An- daç'ın yaptığı gecenin ko- nuşmacılan ise şöyle: Nezihe Meriç, V'edat GünyoL Konur Ertop, Osman Şahin ve Feri- dun Andaç. Daha çok seyır- lik bir oyun anlayışıy la hazır- lanan gecede Celîle Toyon Uysal, Haşmet Zeybek, Er- san Uysal, LeventGüner, Ha- lil Doğan, Nişan Şirinyan,Öz- lem Güvenli ve Erhan Ozçe- lik'in yanı sıra Fakir Bay- kurt'un tiyatro ve sinemaya uyarlanrruş yapıtlannda geç- mişte rol alrruş sanatçılar rol alacak. Fakir Baykurt 1929'da Burdur, Akçaköy'de dünya- ya geldi. Ortaöğrenımini Gö- nen Köy Enstitüsü'nde ta- mamlayan sanatçı, çeşitli köy okullannda öğretmenlik yap- tı. Gazı Eğıtim Enstitüsü'nü tamamladıktan sonra da (1955) ortaokul öğretmeni olarak çalıştı. Şavşat Orta- Aydınlaıunanın Işığmda Sanat İnsanlarunız adiı saygı gecesinin üçüncü konuğu Fakir Bâj'kurt (Fotoğraf: UĞUR GÜNYÜZ) okulu'nda öğretmenken ba- kanlık emriyle ders verme yetkisi elinden alınan Bay- kurt, 27 Mayıs 1960'tan son- ra da ilköğretim müfettişliği- ne atandı ve kuruculan ara- sında bulunduğu (1965) Tür- kiye Öğretmenler Sendikası (TÖS) Genel Başkanlığı'nı yaptı. Sanatçı daha sonra Milli Folklor Enstitüsü uz- manlığı, ODTÜ Halkla tliş- kiler ve Yayın Müdürlüğü. Kültür Bakanhğı Danışman- lığı gibi görevlerde bulundu. Kendı isteğıyle emekliye ay- nlan ve Almanya'ya yerleşen Baykurt halen Duisburg'da yaşıyor. Sanatçı 12 Mart dönemin- de TÖS davasından yargıla- nıp tutuklandı. ancak daha sonra beraat etti. Baykurt ilk romanı 'Yılanlann Öcü' ile Yunus Nadi Roman Ödü- lü'nü (1958). 'Tırpan' ile 1970 TRTve 1971 TürkDi] Kurumu Roman ödüllerini ve 1980 Avnı Dilligil Tiyat- ro Ödülü'nü, 'CanParası'ıIe 1974 Saıt Faik Hikâye Arma- ğanf nı. 'Kara AhmetDesta- nı'ile de 1978 Orhan Kemal Roman Armağanı'nı kazan- dı. Tiyatroya uyarlanan 'Sa- karca' adiı çocuk romanı ise Tiyatro 79 dergisince yılın oyoınu seçildi. Sanatçı aynca 'Banş Çöreği' ile Berlin Se- natosu Ödülü'nü (1984), 'Gece Vardiyası' ile de Al- manya'da BD1 Ödülü'nü (1985) kazandı. Yazın yaşamına şiirle baş- layan sanatçının ilk ürünlen Tahir Baykurt imzasıyla Köy Enstıtülen Dergisi'nde ya- yımlandı. Daha sonra pek çok dergide şiirlerini yayım- layan sanatçı. 1948"den son- ra öyküye yöneldi. İlk öykü örnekJeri Seçıl- miş Hikâyeler ve Beraber dergilerinde çıkan Baykurt, bundan sonra da romana yö- neldi. Kırsal kesim ınsanının gerçekliğini toplumsal ger- çekçi bir bakışla yansıttığı romanlannda, köylünün ya- şama' biçimini, sorunlannı. yaşadığı çelişkileri. ilişkileri- ni dile getırdi. Öykülerinde de kırsal kesım insanının so- runlannı konu edinen Bay- kurt, yurtdışında yaşadığı dönemde yapıtlannda 'dış göç'e katılan insanlanmızın buradakı trajik durumlannı işledi. Fakir Baykurt, Feridun Andaç'la yaptığı söyleşıde bireyi ihmal ettiği yonünde- ki eleştirileri söyle yanıtlıyor: "Bire>i savdığımız söylendi evet Çok bunaJtıldığımız bir zamanda bunu ben de söyle- dim. En doğrusu söylenenc değil, yapılana bakmaktır. Nedir birey7 Toplumun oluş- turduğu tekil mi? Sadece ruhsalhk mı? Toplutnsallığı yok mu? Yılanlann Öcü'nde, Köygöçüren'de. Kaplumba- ğalar'da birey yoksa o zaman Karataş'ta. Kantarma'da in- san da yok. Çünkü birey, içiy- le dışryla insandır. Fırsatolsa, yazdıklarunda birey görme- yenlerin insan anlayışıru tar- bşmak isterim. Onlara göre köylü bireyolurmu hiç? Köy- lünün insanhğı bile kuşkulu- dur. Yurdun geri kalmasma. İstanbul'un yaşanmaz olma- sına bu köylü sürüleri neden olmadı mı? İstlerine vanr- san, hayır bunu demek iste- miyoruz, derier ama kafaia- rmdaki budur. Kanımca bu yaklaşım yanhşttr." Fakir Baykurt bugüne ka- dar öykü. roman. toplum- eğitim yazılan, halk kitabı, şiir ve çocuk kitaplan gibi türlerde pek çok yapıt sundu MSÜ'de 6 kadın' konferansları Kültür Servfci - Mimar Sinan Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Baş- kanlığı, 12-14 mart tarihleri arasında 'Günü- müzde Kadın-Kadın Araştırmalan, Feminist Eleştiri' konulu bir dizi konferans düzenliyor. Mimar Sinan Üniversitesi Oditoryumu'nda gerçekleştirilecek konferanslar dizısi çarşamba günü saat 10.00'da MSÜ Rektörü Prof. Tamer Başoğlu, Prof. Dr. Esin Küntay ve Prof. Dr. Tür- kan Saylan'ın açış konuşmalany la başlayacak. Prof. Dr. Nermin Abadan Unat 'Türldye'de Ka- dın Araştu-malannın Bir Değeriendirmesi', Prof. Dr. Mübeccel Kıray "Türkiye'de Kadının Konu- mu ve Değişme*, Doç. Dr Yücel Sayman \\le- deni Hukuk ve Kadının Yasal Statüsü'.Ür. Mar- garethVVTıittock 'FeministToplumbilim Araştir- malarında Nicesel ve Nitesel Yöntemler", Yrd. Doç. Dr. Ajşe Durakbaşa 'Toplumsal Cinsiyet KavTamı ve Feminist Eleştiri' konulannda birer konuşma yapacaklar. Konferansta perşembe günü 10.00-17.00 sa- atleri arasında Prof. Dr. Renata Ltvraghi 'Kadın- iar İçin Daha İ>i Ücretli İşOIanaklan',Yrd. Doç. Dr. Aynur İlyasoğlu 'Feminist Arastırmada Etik Sorunlar', Yrd. Doç. Dr. Güliz Erginsoy 'Met- ropoliten Alan Merkezine Çok Yakın Bir Balık- çı Köyünde Toplumsal Değişimin Kadın Üze- rindeki Etkileri", Yrd. Doç. Dr. Müzeyyen Gü- ler 'Gecekondu Bölgelerinde Kız Çocukianna Yönelik Tutumlar', Ursula Biemann 'Sömürge Sonrası Söylemsel Alanda Feminist Sanat Pra- tiği', Gülsün Karamustafa 'Cinsiyetlendirilmiş İlişkiler Arasında Bir Ovıın Alanı: Travesti ve Transseksüel Televizyon Shonları' konulannı tartışacaklar. Cuma günü ise Prof. Dr. Ferhun- de Özbay 'Evlerde El Kızlan: Cariyeler, Evlat- lıklar, Gelinler', Prof. Dr. Esin Küntay 'Seksüel Sömürii Mağduru Genç Kızlar', Leyla Navaro 'Evlilik tçinde ya da İkili Yakın İlişkiJerde Kadı- nın Bağımlılığı', Doç. Dr. Dilek Cindoğlu 'Na- mus, Nikâh, Bekâret: 90'lar Türkiyesi'nde Er- kek Egemen Kültürlerin Paradokslan'. Arş Gör. Çağlayan Kovanlıkaya 'Politika Manında Kadınlar ve Kadın Politikasr üzenne bildıp sunacaklar. • BU AŞAMADA ŞÜKRAN KURDAKUL İki Dergiyi Okurken Masamın üstünde iki dergi var: Kıyı, Yeni Biçem. Kıyı, Şubat 1997 tarihini taşıyan son sayısıyla 131 ayı geride bıraktı. 11 yıl... Yetiştikleri kentin, yörenin kültür değerlerinden kopmayan sanatçılar, düşün adamlan, Trabzon'da çıkarıyorlar bu dergiyi. Birincil amaçları yöresel kültür birikimine ilişkin araştırma yazılan yayımlamak. Birkaç örnekle somutlamak ıstiyorum bu yargıyı: Karadeniz yöresinde halk ozanı Baba Salim (Ali Mustafa sayı: 8) Trabzon Bakırcılığı (M. Reşat Sümerkan, sayı 4- 5) Trabzon Lisesi'nin tarihçesi (Aslan Pulathaneli, sayı: 14) Maçka Vadisi'nde Manastırlar (Ismet Zeki Eyü- boğlu, sayı: 19-21) Karadeniz Folklorunda Fındık (Işıl Karadeniz Al- tun, sayı: 23) Trabzon Yöresinde Kuç Kuçura-Güneş Duası Ge- leneğı (Mustafa Duman, sayı: 37) Bir yandan da Sabahattin Eyüboğlu, Bedri Rahmi, Orhan Peker, ismet Zeki Eyüboğlu, Ha- lil Nihat Boztepe, Arslan Pulathaneli, İlhan De- miraslan, Subutay Hikmet vb düşün ve sanat adamları özel bölümlerde değerlendirıldi Kıyı'da. Son sayılarına kadar da yüzyıldan yüzyıla değer yitimine uğramayan kültür varlıklarını tanıtma çaba- sı düşmedi derginın gündeminden. Asiında başta kültür ve eğitim bakanlıklan gibi ku- rumların yapmak zorunda oldukları görevlerdendi Kıyı'nın 11 yıldır gerçekleştirdiği. Ne var ki tarikat şeyhlerine 10 milyar ödenek ayı- ran Kültür Bakanlığı, Kıyı gibi uluslararası araştırma odaklannın ilgisini çektığini bıldiğimiz, bir derginin "bütçe olanaklan el vermedığı" gerekçesıyle kitap- lıklar için alımını durdurmuştur. Olacak şey mı bu? • • • Yayın yaşamını aralıksız sürdüren dergilerden bi- ri de Yeni Biçem. Ramis Tara'nın yönetiminde "Edebiyat Laboratuvarı" olma özelliğıni koruyor. Son sayısında ilgiyle okuduğum yazıiar var: Şiir. Bugün - Mehmet H. Doğan Roman, Bugün - Adalet Ağaoğlu. Deneme, Bugün - Tomris Uyar. Doğan'ın yazısı çağdaş şiir geleneğimizdeki ara- yışları düşündürdü bana. Her kuşağın birincil kaygısı yeni ve güzel. Geçen yüzyıl sonu Servet-i Fünun dergisı çevre- sinde toplanan Tevfik Fikret, Halit Ziya, Mehmet Rauf, Cenap Şahabettin vb şaırler, yazarlar "Ede- biyat-ı Cedide" olarak adlandırdı hareketlerini. Yahya Kemal, Dergâh dergisindeki yazılarında "yeni ş//r"den söz ediyordu. 1925-30 yıllannın genç Nâzım Hikmet'i için de kaygı yeni şiir. 1940 kuşağının öncüleri de II. Yeniciler de aynı arayışm peşinde. Mehmet H. Doğan arkadaşımın yazısı şu satırlar- la bitiyor: "Büyûk, okur kitielerini hedeflemeyen, belki de bunu umursamayan 21. yüzyıl şiirinin kuruluşuna tanıklık ediyoruz belki de. Çok yakın bir geçmişte alay edilirdi. 'Kendi kendini okuyan' şairlerle. Evet, belki de böyle bir şiirin kuruluş günlerini yaşıyoruz. Tutar mı tutmaz mı diye sormak naüle bir uğraş. Çünkü onlar bununla ilgilenmiyohar. Yalnızca ge- niş, ışıklı caddelerden kovulan şiirin yaşamda kal- ma savaşımını veriyorlar kentin arka ve ara sokak- lannda. " iyi de Servet-i Fünun'dan bu yana etkileri dö- nemlerini aşan kimi şairferi "çağdaş klasiklerimız" olarak niteliyoruz. Edebıyatta; birlikte hareketin simgesi sayılabile- cek olan akımları önemseyenler ya edebiyat tarih- çileri, ya da bu akımların içinde yer almanın anı gü- zelliğıni yaşayan, etkileri dönemlerini aşamamış şairler. îstanbul'da kısa filmgünleri Kültür Servisi - İFSAK ve İstanbul Fransız Kültür Merkezi"nin. diğer yabancı konsololuklann da katkıla- nyla sürdürdüğü 'Uluslara- rası Kısa Film Günleri'nın dokuzuncusu bu yıl 10-14 mart tarihleri arasında ger- çekleştinliyor. Yarışmalı bölüme Türkiye'den Gür- can Keltek. "Adem'in Ka- burga Kemiği" ile katılıyor. Her gün 11.00-1430. 17.00ve 19.30'da düzenle- necek gösterilerde tüm flimlergünde üç kez tekrar- lanacak. Bu yılki programa Al- manya 8, Avusturya 4, Fransa 7, Hollanda4, İngil- tere 8 ve Türkiye 20 kısa filmle katılıyor. Kurmaca ve canlandırma türü film- lerden oluşan göstcrilenn son günü olan 14 martta sa- at 17 00'de yerli ve yaban- cı film yönetmenleri ile ta- nışma programı düzenlene- cek. Aynı gün saat 19.30"da tFSAK yarışmasında ödül almış yönetmenlere plaket- lerı sunulacak. Değışik ül- kelerden gelen yabancı yö- netmenler filmlennin gös- terimlerine de katılarak iz- leyicilenn sorulannı yanıt- layacaklar. Programda yer alan göstenlenn tümü 16 mm veya 35 mmlik sinema filmi olarak gerçekleştirile- cek. Sadece Türkiye bölü- münde video filmlere de y- er\erilecek. 10 mart pazartesi günü başlayacak kısa film günle- nnde 11.00 ve 17.00 sean- sında Türkiye, 14.30 ve 14.30 seansında Alman- ya'dan filmler yer alacak Salı günü 11.00. 14.30 ve 17.00 seanslarında Türki- ye, 19.30 seansında Ingılte- re; çarşamba günü 11.00 ve 17.00 seansında Avustur- ya. 14.30'da Almanya, 19.30 seansında Alman- va'dan bir filme yer verile- cek. Perşembe günü ise 11.00 ve 19.30'da Fransa, 14.30'da Avusturya, 17.00'de Almanya"dan fes- tivale katılan filmler ızle- nebilır. Festivalin son günü saat 11.00'de Ingiltere. '. 4.30'da Fran•^a'dan bırt fnm aöstenlecek
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle