27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 MART 1997 CUMARTESİ HABERLER Akay'dan Enbakan'a tepki • ANKARA (Cumhuriyet Birosu) - Türkıve Kamu- Sen Genel Başkanı Resul Akay, Başbakan Necmettin Eıbakan'ın ek maaş arnşının yargı, eğitim, vaiz ve üst dûzey yöneticileri kapsayacağı açıklamasının kendiîerini 'çileden çıkardığını' bildirdi. "Tüm mağdur memurlann önüne düşer, TBMM'nin kapısını çalanz" diyen Akay, uyanlann dikkate alınmaması durumunda 'haklannı gasp eden iktıdar'a karşı her tûrlü eylemi meşru sayacaklannı kaydetti. Cezaeviönünde açıklama • Istanbul Haber Servisi - Gözaltında bulunduğu sırada tecavüz edildiği iddia edilen ve halen Gebze Kapalı Cezaevi'nde tutuklu olan Zeynep Avcı'yı ziyaret amacıyla Gebze'ye gelen İHD'liler, Gebze Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Avhan'dan görüşme izni alamayınca cezaevi önünde basın açıklaması yaptılar. İHD Istanbul Şube Sekreteri Av. Beyhan Yılmaz, Zeynep Avcı'nın 24Kasım I996tarihinde Izmir Karşıyaka'da terörle mücadele ekiplen tarafından gözaltına ahndığını, işkence ve tecavüze uğradığinı söyledi. USP'de sadece pakamdık' • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DSP'den istıfa ederek ıktıdar partisi DYP'ye katılan Bilecik Milletvekili Şerif Çim. aynlmalarla ilgili olarak " Burnuma birtakım kokular geliyor" diyen DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit'e, "Bu DSP'nin içındekı sancılardan dolayıdır" değerlendirmesiyle yanıt verdi. Ecevit'ın, istifalara ilişkin değerlendirmesınden üzüntü duydugunu belirten Çim, "DSP'den anlaşamadığımız, üretemediğimiz, çalışamadığımız ve bir rakam olarak kaldığımız için aynldık" dedi. Sivil Savunma Guıuı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sivıl Savunma Günü dolayısıyla bir mesaj yayımlayan Cumhurbaşkanı Süleyman Demırel, çağdaş anlamda gerçekleştirilecek bir sivil savunmanın. ülkenin her türlü felaket karşısında en büyük güvencesi olacağına işaret ederek "Sivil savunmaya verilen önem, bir ülkenin insanına verdiğı önemın bir göstergesi ve medenıyetin önemli bir ölçüsü olmuştur" dedi. öldü • tSTANBUL(AA)- İstanbul Vali Yardımcısı Fikret Çuhadaroğlu, tedavi için gittiğı ABD'de 25 şubat salı günü vefat etti. Çuhadaroğlu'nun • cenazesi, bugün Istanbul Valiliği önünde düzenlenecek tören ve Fatih Camii'nde kılınacak cenaze namazından sonra, Kâğıthane Sanayi Mahallesi'nde bulunan aile mezarhğında toprağa verilecek. Çiller yine aklandı • ANKARA (ANKA)- DYP Genel Başkanı, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller, seçmenlerine verdiği "iki anahtar" sözünü yerine getırmediği için yargılandığı davada aklandı. Yargıtay, Erol Sofuoğlu adlı vatandaşın "aldatılan seçmen" sıfatıyla Çiller aleyhine maddi manevi tazminat davasını reddeden yerel mahkeme karannı onayladı. Kararla birlikte. "seçimler öncesinde verdikleri sözleri yerine getirmeyerek seçmenlerini aldatan" siyasetçilere yargi aracılığıyla hesap sorulması yolu açılmadan kapanmış oldu. Gensoru önergesi, muhalefet partileri ve bağımsız milletvekillerini birleştirdi ANAP'tan düşürme çağrısıANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Hükümet hakkında verdiği gensoru önergesi- ne DSP ve CHP'den sonra BBP'nin de desteğini alan ANAP. koalisyon ortaklan RP ve DYP içindeki milletvekillerine de par- ti disiplinini aşmalan çağnsında bulundu. ANAP Grup Başkanvekili Mu- rat Başesgioğlu. taşlan yennden oynatmakla suçladığı REFAH- YOL hükvmetinin siyası ömrünü tamamladığını savunarak "Hükii- metin işbaşında kalmak için sür- dürdüğü gayretler be>hudedir" dedi. ANAP'ın, askerlere ve polisle- re verdiği ek zamlarla memurlar arasında aynm yaptığı gerekçe- siyle hükümet hakkında verdiği gensoru önergesi, muhalefet par- tileri ve bağımsız milletvekilleri- ni birleştirdi. Daha önce verilen gensoru önergelerinde gerçekleştirileme- yen bu bırlığin sağlanması, ANAP'ı hükümetın düşürülmesi konusunda umutlandırdı. ANAP, RP ve DYP içinde "sağduvulu" olarak değerlendirdiği milletve- killerinin gensoru oylamasında muhalefetle birlikte hareket etme- lenni sağlamak için harekete geç- tı. ANAP'lı bazı milletvekilleri- nin, DYP ve RP mılletvekilleriy- le görüştükleri öğrenılirken, DSP ve CHP de 4 mart salı günü yapı- lacak olan gensoru görüşmesi ön- cesinde. DYP'lilere "İktidar tut- saklığından kurtulun; Çiller'in RP'ye boreu olabiiir. sizin Türtd- ye'ye borcunuz yok rau?" çağn- sında bulundu. Muhalefet. fire vermemesı du- rumunda, gensoru oylamasında 269'a ulaşacak. Iktidar partileri- nin toplam oyu ise 280. Aradakı 11 oy farkın, özellikle DYP mil- letvekillennin oylamaya katılma- ması ya da muhalefetle birlikte oy kullanmasıyla kapatılabileceği belirtildı. Transfer girişimleri Hükümet hakkındaki gensoru önergesinin salı günü yapılacak görüşmede gündeme alınması du- rumunda. yeni hükümet arayışla- nnın hız kazanacağı kaydedıldi Alternatif hükümet arayışlan kap- samında mılletvekilleri düzeyin- de. parti yönetımlennden bağım- sız bazı görüşmeler yapıldığı be- lirtilırken. ANAP'ın RP ve DYP'li bazı milletvekillerini transfer et- mek için ginşimlerini sürdürdüğü bıldinldi. ANAP Grup Başkanvekili Mu- rat Başesgioğlu, dün parlamento- da düzenlediği basın toplantısın- da. REFAHYOL hükümetinin yerleşik teamülleri değiştirmeye. taşlan yerinden oynatmaya çalış- tığını söyledi. Laik-antilaik çatış- manın "had safhaya" ulaştığını kaydeden Başesgioğlu, muhale- fetin üzerine düşeni yaptıginı, an- cak ikridar partilerinın son dere- ce duyarsız kaldığını dile getirdi. Meclis dışı arayışlann çok yanlış olacağı inancında olduklannı bil- diren Başesgioğlu. şöyle dedi: "Çözüm Meclis çatısı altında aranmabdır. Hükümet siyasi öm- rünü tamamlamıştır. işbaşında kalmak için sürdürdüğü gayretler be\ hudedir. Milletvekili transfer- leriyle, bu hükümete destek sağ- lanması, hükümetin ömrünün uzatdması mümkün değildir. Bu hükümetin görevde kaldığı her gün ülke için kayıptir." Başesgioğlu, ANAP'lı hiçbir milletvekilinin de içinde bulunu- lan kritik dönemde. partilerinden aynlıp siyası ömrünü bitirmiş bir hükümete destek olmak için bir tavır içine gırmelerinin mümkün olmadığını söyledi. Gazeteci-yazar Hasan Cemal dünkü yazısında, Sanayi Bakanı Yalım Erez'in, Meclis'tekı akla- ma oylamalanndan sonra Çiller'le yaptığı görüşmede. yalnız hükü- metı sona erdırmesini değil. a>Tiı zamanda DYP'den ve polıtıkadan aynlmasını da istediğinı belirttı. REFAHYOL Refah, ortağı DYP'ye sanldı • RP kurmaylan, koalisyona karşı, "Asker RP'yi iktidarda tutmaz" denildiğini belirterek "Bunun geçersiz olduğunu kanıtlamak durumundayız. Aksi halde seçimlerde bu aleyhimizde olur" dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) -Köktendincı kadrolaşma ve şe- riatçı girişimleri- nin ardından ger- ginliği tırmandıran çıkışla- nyla tepki toplayan RP, muhalif cepheyi etkisız kılmak için ortağına sanl- dı. RP kurmaylan, kamu- oyunda "Asker RP'yi ikti- darda tutmaz" görüşü bu- lunduğunu doğrulayarak "Bunun da geçersiz oldu- ğunu kanıtlamak duru- mundayız. Aksi halde bu, seçimlerde aleyhimizde olur" dedi. ICoahsyona muhalıf cep- he, hükümetin bozulması yönündeki baskılan aıttı- nnca, RP. kendisini iktidar- da tutacak tek seçenek ola- rak gördüğü DYP'ye daha da yakınlaştı. Daha önce sık sık "Se- çimden korkumuz yok. Bu hükümet bozulursa alter- natifiseçimdir" mesajı ve- ren RP kurmaylan, son ge- lişmeler üzerine "RP'ye ik- tidar verUmez denildL Bu- nu yıktık. Şimdi 'Askerler RP'yi iktidarda tutmaz' di- yorlar. Bunun da geçersiz olduğunu kanıtlamak du- ni istiyorlar" dedi. Demokrasi konu- sundaki çifte stan- darth yaklaşımla- ra son venlmesini isteyen Aksu, söz- lerini şöyle sürdürdü: "Bir toplumu ayakta tu- tan unsurlann en önemlisi sağlanı. önvargısız ve çifte standartsız demokrasi ve demokrasi ahlâkı anlayışt- dır. Demokrasi ihtirasları tatmine yönclik bir uğraş alanı değüdir. Bizim insa- nmuzın vicdanı demokra- siye komplo kunıp demok- rasiyi arkadan hançerle- mek isteyemerle fazilet mü- cadelesi yapanlan bir tut- maz. Kafalannı ara rejim senaryolanna endeksleyen- ler, 'Ülke ne hale gelirse gelsin, yeter ki iktidarda olalım' diye düşünenler var." Aksu, "RP'vi iktidardan uzaklaştırma girişimlerine ortağınız direnebikcek mi" sorusuna, "BLrimleortaği'- mız arasında hiçbir sorun yok. Bizim dışımızda her gün bir senaryo ortaya ab- lıyor. En son senaryo da mektup" diye yanıt verdi. Yargüanmalan sırasında yasadışı bir çahşmalan olmadığını savunan Aczmendilerden birinde sahte kimlik çıkü. Canım Ekerik adlı sanık, Atatürk'ü benimsemediğini söyledi Aczmendilerde sahte kimlikANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Laık cumhuriyet karşıtı eylemleri ve Atatürk'e hakaretleri nedeniyle Anka- ra DGM'de yargılanan Aczmendiler- den biri sahte kimlik.li çıktı. Ankara 1 No'lu DGM'de görülenda- vanm dünkü duruşmasında, önce Ka- rabük'te hakkında soruşturma açılan Canım Ekerik'in sorgusu yapıldı. Tu- tuklandıktan sonra cezaevinde 'zorb' saç ve sakalının kestirildiğini belirten Ekerik, soru üzerine. "Benşeriat kanu- nunu benimsiyonıın. Atatürk'ün çıkar- dığıTüridyeCumhurivetiyasalannı be- nimsemivorum" dedi. Mahkeme Baş- kanı Oriıan Karadeniz. sanığın avuka- tı olduğunu öne süren Abdullah Çift- çi'ye, vekâletnamesinin olup olmadı- nın Metin Sayın olduğunu saptadıkla- ğını sordu. Karadeniz'in "Bu avukab nnı söyledi. Duruşmanın öğleden son- Unıyor musun" sorusunu yönelttiği raki bölümünde sanık avukatlan sav un- Ekerik'in, "Hayır.flkdefagörüyorum" ma yaptığı sırada Canım Ekerik'in, yanıtını vermesi üzerine Avukat Çift— -avuçlannı açarak birkaç kez dua ok«- çi, mahkeme karanyla salon dışına çı- ması üzerine Karadeniz, sanığa müda- kanldı. Mahkeme Başkanı Karadeniz, sa- nıklann tutuklu bulunduklan Eskişe- hir Özel Tip Cezaevi'nden istenen nü- fus cüzdanlannın geldiğinı, ancak sa- nıklardan 7'sinin nüftıs cüzdanının üze- rinde bulunan fotoğraflann uzun saçlı ve sakallı olduğunu kaydetti. Söz alan Savcı Yüksel, sanıklardan Suat Tunç'un kimliğinin sahte olduğunu be- lirterek, söz konusu sanığın gerçek adı- hale ederek uyanda bulundu. Askeri Yargıç Erman Başol da. "Şov yapıyor" değerlendirmesinde bulundu. Avukat- lartarafından yapılan savunmalann ta- mamlanmasının ardından Mahkeme Başkanı Karadeniz, nüfus cüzdanlan- nın üzerine sakallı ve sanklı fotoğraf yapıştıran kamu görevlilen ile sahte kimlik taşıyan sanık hakkında suç du- yurusunda bulunulmasının kararlaştı- nldığını açıkladı. çimierde bu aleyhimizde olur" değerlendirmesini yaptılar. RP kurmaylan bu gerekçeyle REFAH- YOL'un sürmesi yönünde daha ısrarh mesajlar ver- meye başladılar. RP Genel Başkan Yar- dımcısı Abdülkadir Aksu. düzenlediği basın toplantı- sında REFAHYOL'un kısa geçmişinin başanlarla do- lu olduğunu, çıkarlan zara- ra uğrayanlann RP'yi ikti- dardan uzakJaştınnaya ça- lıştıklannı savundu. RP'ye oy verenlenn bi- linçli bir şekilde bu tercihi yaptıklannı, halkın irade- sine saygı duyulması ge- rektiğini belirten Aksu. "İcraadanmıza hayallerin- de bile yetişemeyecekkrini görüp anladıklan için RP'nin iktidardan gitmesi- Türk-lş Genel Başkanı Meral, Cumhurbaşkanı Demirel'in uyansını destekledi 'Mektuba gerek duyuhnuştur' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türk-lş Genel Başkanı Bayram Meral, REFAHYOL hükümetini eleştirirken, cumhuriyet içinde öz- gür irade varken. farklı arayışlara gırildiğini. Iran modeline özenildi- ğini söyledi. "İran'da Şii lideri Hü- meyni'nin intizamını, nizamını bu- rada kabul edeceksiniz, ama Alevi- leri ateşe verip yakacaksmız'' diyen Meral, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in Başbakan Necmettin Erbakan'a gönderdiği uyan mektu- buna ilişkin olarak. "Bazı konular var ki mektup yazmaya Uıtiyaç du- yulmuştur" değerlendirmesini yap- tı. Çağdaş Atatürkçüler Derneği (Çağ Ata-Der) yöneticileri, dün Türk-lş Genel Başkanı Bayram Me- ral'i ziyaret ederek. Anadolu'da ger- çekleştireceklerini söylediklen "si- vil devrim" için destek istediler. Çağ Ata-Der Genel Başkanı Oktay Sanan. 3 mart pazartesi günü Abdi Ipekçi Parkı'nda düzenleyecekleri eylemle "ışık zinciri" olu^turacak- lannı ve 78 gün sürecek olan Ana- dolu'ya kitap gönderme kampan- yasını başlatacaklannı bildirdi. Türk-İş Genel Başkanı Meral de. Türkiye'de son zamanlarda meyda- na gelen beklenmedik gelişmeler- den kaygı duyduklannı, bu neden- le sivil toplum örgütleri olarak tep- kilerinı gösterdıklerinı anımsatarak "Biz kendimizi muhalefet partisi ye- rine koymadık. Hükümet yıkıp ye- rine geçmek gibi bir düşüncemiz yok. Ulkemize, halkunıza karşı olan sorumluluğumuzu yerine getiriyo- nız" dedi. Cumhuriyetin özgür ira- desine karşın, farklı rejim arayışla- nna girilmesinin "hata" olduğunu kaydeden Meral. şöyle konuştu: "Hiç yokken bir İran modeline özenttiyor. Ülkede kargaşa yaraüh- yor. lran'a götürüp göstermek la- zım. Türkive Cumhuriyeri'nin dini İslamdır. Ama ibadet siyaset için de- ğil. AHah için yapılır. Bugün ülkede demokrasi kalkar mı, kalkmaz mı tartışması yaşamyor. 12 Eylül'de haklanmız etimizden ahnmıştı. Ye- niden bunu istemiyoruz. Biz paıia- menter sistemin yaşamasuiı istiyo- ruz." Bir gazetecinin. Cumhurbaş- kanı Demirel'in Başbakan Erba- kan'a gönderdiği uyan mektubunu anımsarması üzerine de Meral, "Mektubun detayını öğrenemedik. Bi/ de ülkede olumsu/luklar. rahat- sızhklar görüyoruz. l yarnıası ka- dar doğal bir şe> yoktur. Bazı konu- lar var ki mektup yazmaya ihriyaç duyulmuştur" diye konuştu. Meral. Millı Güvenlik Kurulu'nun toplan- tısı konusundaki bir soru üzenne de şunlan söyledi: "Siyasi partuerin demokrasiyi or- tadan kaldıracak ta\ ıriardan kaçın- ması gerekir. Bugün hiç vokken so- run yaratıyorlar. Hükümet olmuş- sun, ne işin var, Atatürk Cumhuri- veti'ni, laikliği, ükelerini ortadan kaldırmada? Islamiyet kimsenin te- kelinde değil. Ana> asanın çok eksik- likleri var. Ama demokrasivi orta- dan kaldıracak herhangi bir davra- nışıtasvip etmemiz mümkün değil." SIFIR NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.com.tr Astsubay Hüseyin Oğuz'un Susurluk komisyonuna anlattık- larını okuyor musunuz? Jandar- ma Genel Komutanı Eşref Bit- lis'ten General Bahtiyar Ay- dın'a. Hulusi Sayın'a ve İsma- il Selen'e kadar tüm üst düzey subayların devlet içindeki güç- ler tarafından öldürüldüğünü bil- gi ve belgelere dayanarak açık- lıyor. Oğuz, General Bahtiyar Ay- dın'ın PKK itirafçılan tarafından vurulduğunu belirtiyor. Bu cina- yetlerin jandarma içindeki bir kamplaşma nedeniyle gerçek- leştirildiğine de dikkat çekiyor ve bu kamplaşmanın nedenleri- ni şöyle açıklıyor: "Terörle mücadelede bir kı- sım şiddetten yanadır. Birkısmı ise halkı kazanmaktan. (Halkı kazanmayı savunanlar), bunun öldürmeyle olmayacağı görü- şündeler. (Aralanndaki) müca- dele de odur. Bahtiyar Aydın, öldürmeden yana olmayan bir insan(dı)." Aslında Kürt sorunu konusun- Soğuk Savaş Artıklan da, devlet içinde iki ayn eğilim olduğu başından beri biliniyor- du. Ancak devleti yönetenlerin temel tercihleri, şiddetten yana olduğu için, bu işin öldürmeyle olmayacağını düşünenler, topun ağzına kondular. General bile ol- salar, komutan bile olsalar göz- lerinin yaşına bakılmadan yok edildiler. Istihbaratçı Astsubay Oğuz'un, görgüye ve bilgiye da- yanarak anlattıklarından böyle bir tablo netlik kazanıyor. Devlet içinde şiddet yanlılan- nın egemen olduğunu bizler bi- liyor ve söylüyorduk. Dünya da biliyor. Ama, devlete yön veren- ler ne yazık ki bu gerçeği gör- mek istemediler. Daha doğrusu tercihlerini şiddetten yana yap- tılar. Kürt sorununun bu kadar kanlı ve vahşi hale gelmesinin bu tercihlerle bir ilgisi olduğu şimdi daha 1yi anlaşılıyor. Kürt sorununda "vatansever- lik" edebiyatının altında ne bü- yük çıkariann ve gerici tercihle- rin yattığı artık daha net şekilde görünüyor. Bunun görünüyorol- ması, bizim bu beladan kurtul- mamızı sağlayacak mı? Işte bu noktada durum en azından şim- dilik umutsuz görünüyor. Çün- kü, Kürt sorununda şiddet ter- cihi yapan kafa, hâlâ Türkiye'ye hükrnediyor. Çünkü bu kafa dün ortaya çıkmadı. bu 50-60 yıllık bir tercihin ürünü. Solu, demokrasiyi ve komü- nizmi ülke için baş tehlike gören, şoven, baskıcı, saldırgan; her türlü gerıliği kendisine destek gören bir tercih bu. Bu anlayış sonunda ülkeyi büyük bir çürü- menin ve çöküşün eşiğine getir- di. Bu tercihler, dünya çapında anti-komunizmi kendisine reh- ber edinen Soğuk Savaş'tan mi- ras kaldı. ABD, kendı yandaşı ülkeler içindeki gericiliği besle- yerek ve bu kafadaki siyasetçi- leri destekleyerek bir birikime neden oldu. Türkiye, şimdi bu birikimin yarattığı felaketin üs- tesinden gelmenin yollannı arı- yor. Ama nasıl? Bu felaketin üste- sinden nasıl gelınecek? Daha dün üniversitede olanlara bakın. Hâlâ okullann büyük çoğunlu- ğunu oluşturan, özgür bir bilim, özgür bir eğitim isteyen, açık ka- falı çocuklann üzerine devlet ko- rumasında bir grup ülkücü sü- rülüyor. Üniversitedeki olaylar, birbirine kızan ve öfkeli iki genç- lik grubunun kavgası değil. Bu- nu kimseye yutturmaya kalkma- yalım. Devletin, polisin tercihlerinin artık değişmesi gerekiyor. Öz- gür kafalı gençler bu ülkenin gerçek geleceği. Onları dinle- mek istemeyen, onlan anlama- ya çalışmayan kafa, devlete ku- manda ettikçe, polis hâlâ ülkü- cülerle işbirliği halinde üniversi- telerde karakol kurmayı bir gü- venlik anlayışı olarak koruduk- ça, bu çürüyüş sürecektir. Soğuk Savaş artığı kafalar, bu ülkeye hâlâ yön veriyor. Siyase- tin önde gelen tüm isimlerı So- ğuk Savaş döneminin, demok- rasi düşmanı kültürü içinde yö- neticilik yaptılar. Onlar, demok- rasi nedir bir türiu anlayamadı- lar, bu gidişle de anlayamaya- caklar. Onların yuzünden bir as- ker müdahalesinin eşiğine daha geldik. Bu ülke hâlâ, 12 Eyiül Anaya- sası'y'a yönetiliyor. Siyasi Parti- ler Kanunu, Ceza Kanunu. Sen- dikalar Kanunu, Dernekler Ka- nunu gibi bütün temel kanunlar 12 Eylül'ün damgasını taşıyor. Bu kanunların hiçbırınden rahat- sızlık duymayan politikacılar, hiçbir konuda da demokratık çözüm üretemiyorlar. Şımdı "demokrasi" diyorlar. Onlar de- mokrasiden ne anlıyor, doğrusu çok merak edıyorum Istihbaratçı Astsubay Oğuz'- un anlattığı bu korku verıci ülke- yi ise yıllardır onlar yonetiyorlar. CUMARTESİ YAZDLARI ATAOL BEHRAMOĞLU Yozlaşmış Demokrasi ve Tanklar Sincan'daki tanklar ulkemizde gündemden zaten hiç düşmeyen 'demokrasi' kavramını bir kez daha güncelleştirdi. 12 Eylül'ün açtığı yaralar henüz ka- panmamışken bu darbeden yaklaşık yırmı yıl sonra bir askeri müdahale olasılığı ilk kez somut olarak du- yumsandı. Bazı 'liberal' ve 'sol' çevreler tanklann resmi geçitini demokrasi karşıtı bir terıdit olarak ni- teledi. Böyle düşünenlerden kimilerinin Sincan Be- lediyesi'nce örgütlenen şeriatçı provayı ya da Kay- seri Refah örgütünün Hizbullah taklidi milislerini de- mokrasiye yönelik bırtehdit olarak görüp görmedik- leri anlaşılamadı. Refah'ın şenatçı girışimlerini eleş- tirenlerden kimilerinin ise tanklar konusunda suskun kalmayı yeğledikleri göziemlendi. Bu, anlaşılır bir davranıştır. Çünkü tanklar, ulkemizde toplumsal ya- şamın en duyarlı konulanndan belki de başta gele- nidir. Ve tanklardan söz etmek, yine ulkemizde, 'de- mokrasi'y\ anatomi masasına yatırmakla eş anlam- hdır. * • • Sincan'daki şeriatçı çığırtkanlıktan sonra üst dü- zey askeri yetkiiinin deyimiyle 'denge ayan' amacıy- la Sincan dan geçirtilen tankları demokrasi adına eleştırmeden önce Türkiye'de demokrasi olup ol- madığını ya da belki demokrasinin ne olup ne olma- dığını tartışmak gerekir. Sıradan bir mantık oyunuy- la soruyu şöyle de oluşturabiliriz: Sincan'daki tank- lar demokrasiye yönelik bir tehdit mi, yoksa ulkemiz- de demokrasinin düzeyini ve niteliğinı gösteren bir olgu mudur? Sorun böyle ırdelenmedığinde, tankla- n eleştiren kimi 'liberal' ve 'sol' (ve tam kadro Re- fahçı) çevrelerle tankları alkışlayanlann demokrasi anlayışlan karşıt gıbı görünse de düzey bakımından farklı olmayacaktır. • • • Eski Yunan'ın büyük düşünürlerinden Platon 'Dev/ef'te, öğrencisi Aristoteles 'Politika'da, ideal yönetim biçiminin niteliklerini tartışırlar. Platon'a gö- re birtoplumda 'aklın egemenliği', yerini 'gözüpek- liğin egemenliği'ne bırakırsa, (Platon'un 'timarşi' di- ye adlandırdığf) 'açgözlü asker egemenliği' ortaya çıkacaktır... Bu ise daha büyük bir alçalmaya yol açacak, sıradan gereksinimler ve elde etme hırsı, hem akıl hem gözüpeklik karşısında üstünlük kaza- narak sonradan görmelere ve zenginlere iktidar yo- lu açılacaktır... Platon'un 'oligarşi' sözcüğüyle nite- lediği bu yönetim biçiminin karşısına ise gittikçe ar- tan sayılarda yoksullaşan yığınlar dikilecektir... "Ya- şamın iyiliklerınden yoksun olmalan nedeniyle bu yoksullar, zenginlerinkine pek benzeyen bir huy edi- nirier. Çünkü sahip olmadıklan (şeyler), isteklerinin tek konusu haline gelir. Böylece -bu kitlelerde de- zenginlerde olduğu kadar, aklın ve gözüpekliğin, aç- gözlülük ve zevke boyun eğdiği görülür..." (K.Schil- ling, 'Toplumsal Düşünce Tarihi', Varlık Yayınları, Çev: N. Önol) Daha sonra 'Politika'da Aristoteles tiranlık ve oligarşinin yanı sıra, bütün topluluğun de- ğil bir kesimin çıkarlannı savunan 'demokrasi'y\ de eleştirecektır... Aristoteles'in krallık ve aristokrasiyle birlikte olumlu bulduğu siyasal yönetim biçimi 'bü- tün topluluğun iyiliği için yurttaşların hepsinin uygu- ladığı siyasalyönetim'd\r... ('Politika', Remzi Kitabe- vi, Kitap III, Bölüm 8, Çev: M.Tuncay) 'Ulusal ege- menlik' kavramı ise demokrasi kuramının sonraki yüzyıllardaki bir aşamasıdır. Türkiye'de bugün de- mokrasinin acaba hangi aşamasındayız? • • • Ulkemizde bugün kuramsal tartışmaya gerek kal- madan çıplak gozle de görülebilen, halkın değil, ken- di kişisel ya da gaıpsal çıkarlannı savunan bir parla- mento çoğunluğunun variığıdır. Partiler oligarşisi ve lider diktatörlüğü ise, bütün siyasal partilerimizin or- tak paydasıdır. Halk yığınlarının demokrasi kültürün- den yoksunluğu, 12 Eylül Anayasası'nın, başkaca yasalann getırdiği yasaklar ve sınıriamalar. seçim sis- temi, Siyasal Partiler Kanunu'nun hükümleri, bu du- rumun başlıca nedenlerıdir. Yönetimde, nasıl bir uz- laşmayla oluştuğu bılinen ve ömeğıne başka hiçbir 'demokrasi'de rastlanamayacak 'hilkat garibesi' bir hükümet bulunmaktadır. 'Ortanın solu' patentli par- tilerin üst yönetımleri inanılmaz bir öngörüsüzlük ve güçsuzlük görünümü yansıtmaktadır. Halk yığınlan- na sunulan örgütlenme olanağı, gittikçe artan sayı- lardakı tarikatlar, eğitim olanaklan ise yine gittikçe ar- tan sayılardakı din okulları ve kurslarıdır. Toplumun her kesımınde görülen çürümüşlük, inançsızlık, ka- ramsarlık, Platon'un kavramlanyla söylersek, 'akıHa 'gözüpekliğin', her ıkisıyle de 'açgözlülüğün' ve her türden yozlaşmanın çatıştığı bir ortamı yansıtmak- tadır. Köktendincilığin Sıvas'takinden daha büyük katliamlara prova niteliğindeki Kayseri ve Sincan gösterilerini, demokrasinin gelişmesinin değil bu hastalıklı ortamın ürünü saymak yerinde olur... • • • Yörüngesinden çıkmış 'demokrasi'ye bir 'denge ayan' yapılması gerektiği yeterince açıktır... Fakat bunun sağlanmasında tanklara umut bağlamak da, tanklara karşı çıkmayı demokrat olmanın ölçütü say- mak da bana aynı ölçüde yanlış görünüyor... Bugün Türkiye'de 'bütün topluluğun iyiliği için', 'aklın' ve 'gözüpekliğin' çatışkısına değil, birbirini anlamasına ve dayanışmasına ihtiyaç vardır... Türkiye, tam bu noktadadır... Bunu görüp gösterebilmek ise herkes- ten önce 'sivil' demokratlann görevidir... İsci Partisi 'Şahin'in kaçmasına göz yumuldu' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- tşçi Partisi IİP) Ankara il Başkanı Ali Ka- lan. Gemlik'te olduğu yo- lunda ihbarda bulundukla- n fıran polis şefi tbrahlm Şahin'le ilgili operasyo- nun geç başlatıldığını öne sürerek Şahin'ın kaçması- na göz yumulduğunu sa- vundu. Kalan. dün yaptığı yazı- lı açıklamada. Susurluk skandalıyla ilgili olarak hakkında gıyabı tutuklama karan verilen. ancak poli- sin "bürün aramalarına karşın bulunamavan*' İb- rahim Şahin'in gizlendiği evi İçişlerı Bakanlığı'na ihbar ettiklerini anımsattı. Bakanlığa, Şahin'in Bur- sa-Küçükkumla'da Emir Alpaslan adlı bir kişi tara- fından saklandığını ihbar ettiklerini kaydeden Ka- lan. şunlan söyledi: "Alpaslan, bakanlığa bildirimimizden bir gün sonra aranmaya başlandı. 26 şubatta jandarma bi- rimleri Alpaslan'ın Kü- çükkumla'daki evini bastı- lar. Alpaslan'ın burada bu- lunamaması üzerine, işye- rinin polis bölgesinde bu- lunması nedeni\1e Gemlik Emniyet Müdüriüğü'ne haber verildi. Emniyet ko- nunun üzerinde durmadı ya da bile bile Şahin'in kaç- masına göz yumdu."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle