Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 1 MART 1997 CUMARTESİ
HABERLER
Akay'dan
Enbakan'a tepki
• ANKARA (Cumhuriyet
Birosu) - Türkıve Kamu-
Sen Genel Başkanı Resul
Akay, Başbakan Necmettin
Eıbakan'ın ek maaş
arnşının yargı, eğitim, vaiz
ve üst dûzey yöneticileri
kapsayacağı açıklamasının
kendiîerini 'çileden
çıkardığını' bildirdi. "Tüm
mağdur memurlann önüne
düşer, TBMM'nin kapısını
çalanz" diyen Akay,
uyanlann dikkate
alınmaması durumunda
'haklannı gasp eden
iktıdar'a karşı her tûrlü
eylemi meşru sayacaklannı
kaydetti.
Cezaeviönünde
açıklama
• Istanbul Haber Servisi -
Gözaltında bulunduğu
sırada tecavüz edildiği
iddia edilen ve halen
Gebze Kapalı Cezaevi'nde
tutuklu olan Zeynep
Avcı'yı ziyaret amacıyla
Gebze'ye gelen İHD'liler,
Gebze Cumhuriyet
Başsavcısı Mehmet
Avhan'dan görüşme izni
alamayınca cezaevi önünde
basın açıklaması yaptılar.
İHD Istanbul Şube
Sekreteri Av. Beyhan
Yılmaz, Zeynep Avcı'nın
24Kasım I996tarihinde
Izmir Karşıyaka'da terörle
mücadele ekiplen
tarafından gözaltına
ahndığını, işkence ve
tecavüze uğradığinı
söyledi.
USP'de sadece
pakamdık'
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - DSP'den istıfa
ederek ıktıdar partisi
DYP'ye katılan Bilecik
Milletvekili Şerif Çim.
aynlmalarla ilgili olarak
" Burnuma birtakım
kokular geliyor" diyen
DSP Genel Başkanı Bülent
Ecevit'e, "Bu DSP'nin
içındekı sancılardan
dolayıdır"
değerlendirmesiyle yanıt
verdi. Ecevit'ın, istifalara
ilişkin
değerlendirmesınden
üzüntü duydugunu belirten
Çim, "DSP'den
anlaşamadığımız,
üretemediğimiz,
çalışamadığımız ve bir
rakam olarak kaldığımız
için aynldık" dedi.
Sivil Savunma
Guıuı
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Sivıl Savunma
Günü dolayısıyla bir mesaj
yayımlayan
Cumhurbaşkanı Süleyman
Demırel, çağdaş anlamda
gerçekleştirilecek bir sivil
savunmanın. ülkenin her
türlü felaket karşısında en
büyük güvencesi olacağına
işaret ederek "Sivil
savunmaya verilen önem,
bir ülkenin insanına
verdiğı önemın bir
göstergesi ve medenıyetin
önemli bir ölçüsü
olmuştur" dedi.
öldü
• tSTANBUL(AA)-
İstanbul Vali Yardımcısı
Fikret Çuhadaroğlu, tedavi
için gittiğı ABD'de 25
şubat salı günü
vefat etti.
Çuhadaroğlu'nun •
cenazesi, bugün
Istanbul Valiliği önünde
düzenlenecek tören ve
Fatih Camii'nde kılınacak
cenaze namazından
sonra, Kâğıthane Sanayi
Mahallesi'nde bulunan
aile mezarhğında
toprağa verilecek.
Çiller yine
aklandı
• ANKARA (ANKA)-
DYP Genel Başkanı,
Dışişleri Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı
Tansu Çiller, seçmenlerine
verdiği "iki anahtar"
sözünü yerine getırmediği
için yargılandığı davada
aklandı.
Yargıtay, Erol Sofuoğlu
adlı vatandaşın
"aldatılan seçmen"
sıfatıyla Çiller aleyhine
maddi manevi tazminat
davasını reddeden yerel
mahkeme karannı
onayladı. Kararla birlikte.
"seçimler öncesinde
verdikleri sözleri yerine
getirmeyerek seçmenlerini
aldatan" siyasetçilere yargi
aracılığıyla hesap
sorulması yolu açılmadan
kapanmış oldu.
Gensoru önergesi, muhalefet partileri ve bağımsız milletvekillerini birleştirdi
ANAP'tan düşürme çağrısıANKARA
(Cumhuriyet Bü-
rosu) - Hükümet
hakkında verdiği
gensoru önergesi-
ne DSP ve CHP'den sonra
BBP'nin de desteğini alan ANAP.
koalisyon ortaklan RP ve DYP
içindeki milletvekillerine de par-
ti disiplinini aşmalan çağnsında
bulundu.
ANAP Grup Başkanvekili Mu-
rat Başesgioğlu. taşlan yennden
oynatmakla suçladığı REFAH-
YOL hükvmetinin siyası ömrünü
tamamladığını savunarak "Hükii-
metin işbaşında kalmak için sür-
dürdüğü gayretler be>hudedir"
dedi.
ANAP'ın, askerlere ve polisle-
re verdiği ek zamlarla memurlar
arasında aynm yaptığı gerekçe-
siyle hükümet hakkında verdiği
gensoru önergesi, muhalefet par-
tileri ve bağımsız milletvekilleri-
ni birleştirdi.
Daha önce verilen gensoru
önergelerinde gerçekleştirileme-
yen bu bırlığin sağlanması,
ANAP'ı hükümetın düşürülmesi
konusunda umutlandırdı. ANAP,
RP ve DYP içinde "sağduvulu"
olarak değerlendirdiği milletve-
killerinin gensoru oylamasında
muhalefetle birlikte hareket etme-
lenni sağlamak için harekete geç-
tı. ANAP'lı bazı milletvekilleri-
nin, DYP ve RP mılletvekilleriy-
le görüştükleri öğrenılirken, DSP
ve CHP de 4 mart salı günü yapı-
lacak olan gensoru görüşmesi ön-
cesinde. DYP'lilere "İktidar tut-
saklığından kurtulun; Çiller'in
RP'ye boreu olabiiir. sizin Türtd-
ye'ye borcunuz yok rau?" çağn-
sında bulundu.
Muhalefet. fire vermemesı du-
rumunda, gensoru oylamasında
269'a ulaşacak. Iktidar partileri-
nin toplam oyu ise 280. Aradakı
11 oy farkın, özellikle DYP mil-
letvekillennin oylamaya katılma-
ması ya da muhalefetle birlikte oy
kullanmasıyla kapatılabileceği
belirtildı.
Transfer girişimleri
Hükümet hakkındaki gensoru
önergesinin salı günü yapılacak
görüşmede gündeme alınması du-
rumunda. yeni hükümet arayışla-
nnın hız kazanacağı kaydedıldi
Alternatif hükümet arayışlan kap-
samında mılletvekilleri düzeyin-
de. parti yönetımlennden bağım-
sız bazı görüşmeler yapıldığı be-
lirtilırken. ANAP'ın RP ve DYP'li
bazı milletvekillerini transfer et-
mek için ginşimlerini sürdürdüğü
bıldinldi.
ANAP Grup Başkanvekili Mu-
rat Başesgioğlu, dün parlamento-
da düzenlediği basın toplantısın-
da. REFAHYOL hükümetinin
yerleşik teamülleri değiştirmeye.
taşlan yerinden oynatmaya çalış-
tığını söyledi. Laik-antilaik çatış-
manın "had safhaya" ulaştığını
kaydeden Başesgioğlu, muhale-
fetin üzerine düşeni yaptıginı, an-
cak ikridar partilerinın son dere-
ce duyarsız kaldığını dile getirdi.
Meclis dışı arayışlann çok yanlış
olacağı inancında olduklannı bil-
diren Başesgioğlu. şöyle dedi:
"Çözüm Meclis çatısı altında
aranmabdır. Hükümet siyasi öm-
rünü tamamlamıştır. işbaşında
kalmak için sürdürdüğü gayretler
be\ hudedir. Milletvekili transfer-
leriyle, bu hükümete destek sağ-
lanması, hükümetin ömrünün
uzatdması mümkün değildir. Bu
hükümetin görevde kaldığı her
gün ülke için kayıptir."
Başesgioğlu, ANAP'lı hiçbir
milletvekilinin de içinde bulunu-
lan kritik dönemde. partilerinden
aynlıp siyası ömrünü bitirmiş bir
hükümete destek olmak için bir
tavır içine gırmelerinin mümkün
olmadığını söyledi.
Gazeteci-yazar Hasan Cemal
dünkü yazısında, Sanayi Bakanı
Yalım Erez'in, Meclis'tekı akla-
ma oylamalanndan sonra Çiller'le
yaptığı görüşmede. yalnız hükü-
metı sona erdırmesini değil. a>Tiı
zamanda DYP'den ve polıtıkadan
aynlmasını da istediğinı belirttı.
REFAHYOL
Refah, ortağı
DYP'ye sanldı
• RP kurmaylan, koalisyona karşı, "Asker
RP'yi iktidarda tutmaz" denildiğini
belirterek "Bunun geçersiz olduğunu
kanıtlamak durumundayız. Aksi halde
seçimlerde bu aleyhimizde olur" dedi.
ANKARA
(Cumhuriyet Bü-
rosu) -Köktendincı
kadrolaşma ve şe-
riatçı girişimleri-
nin ardından ger-
ginliği tırmandıran çıkışla-
nyla tepki toplayan RP,
muhalif cepheyi etkisız
kılmak için ortağına sanl-
dı. RP kurmaylan, kamu-
oyunda "Asker RP'yi ikti-
darda tutmaz" görüşü bu-
lunduğunu doğrulayarak
"Bunun da geçersiz oldu-
ğunu kanıtlamak duru-
mundayız. Aksi halde bu,
seçimlerde aleyhimizde
olur" dedi.
ICoahsyona muhalıf cep-
he, hükümetin bozulması
yönündeki baskılan aıttı-
nnca, RP. kendisini iktidar-
da tutacak tek seçenek ola-
rak gördüğü DYP'ye daha
da yakınlaştı.
Daha önce sık sık "Se-
çimden korkumuz yok. Bu
hükümet bozulursa alter-
natifiseçimdir" mesajı ve-
ren RP kurmaylan, son ge-
lişmeler üzerine "RP'ye ik-
tidar verUmez denildL Bu-
nu yıktık. Şimdi 'Askerler
RP'yi iktidarda tutmaz' di-
yorlar. Bunun da geçersiz
olduğunu kanıtlamak du-
ni istiyorlar" dedi.
Demokrasi konu-
sundaki çifte stan-
darth yaklaşımla-
ra son venlmesini
isteyen Aksu, söz-
lerini şöyle sürdürdü:
"Bir toplumu ayakta tu-
tan unsurlann en önemlisi
sağlanı. önvargısız ve çifte
standartsız demokrasi ve
demokrasi ahlâkı anlayışt-
dır. Demokrasi ihtirasları
tatmine yönclik bir uğraş
alanı değüdir. Bizim insa-
nmuzın vicdanı demokra-
siye komplo kunıp demok-
rasiyi arkadan hançerle-
mek isteyemerle fazilet mü-
cadelesi yapanlan bir tut-
maz. Kafalannı ara rejim
senaryolanna endeksleyen-
ler, 'Ülke ne hale gelirse
gelsin, yeter ki iktidarda
olalım' diye düşünenler
var."
Aksu, "RP'vi iktidardan
uzaklaştırma girişimlerine
ortağınız direnebikcek mi"
sorusuna, "BLrimleortaği'-
mız arasında hiçbir sorun
yok. Bizim dışımızda her
gün bir senaryo ortaya ab-
lıyor. En son senaryo da
mektup" diye yanıt verdi.
Yargüanmalan sırasında yasadışı bir çahşmalan olmadığını savunan Aczmendilerden birinde sahte kimlik çıkü.
Canım Ekerik adlı sanık, Atatürk'ü benimsemediğini söyledi
Aczmendilerde sahte kimlikANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Laık cumhuriyet karşıtı eylemleri ve
Atatürk'e hakaretleri nedeniyle Anka-
ra DGM'de yargılanan Aczmendiler-
den biri sahte kimlik.li çıktı.
Ankara 1 No'lu DGM'de görülenda-
vanm dünkü duruşmasında, önce Ka-
rabük'te hakkında soruşturma açılan
Canım Ekerik'in sorgusu yapıldı. Tu-
tuklandıktan sonra cezaevinde 'zorb'
saç ve sakalının kestirildiğini belirten
Ekerik, soru üzerine. "Benşeriat kanu-
nunu benimsiyonıın. Atatürk'ün çıkar-
dığıTüridyeCumhurivetiyasalannı be-
nimsemivorum" dedi. Mahkeme Baş-
kanı Oriıan Karadeniz. sanığın avuka-
tı olduğunu öne süren Abdullah Çift-
çi'ye, vekâletnamesinin olup olmadı- nın Metin Sayın olduğunu saptadıkla-
ğını sordu. Karadeniz'in "Bu avukab nnı söyledi. Duruşmanın öğleden son-
Unıyor musun" sorusunu yönelttiği raki bölümünde sanık avukatlan sav un-
Ekerik'in, "Hayır.flkdefagörüyorum" ma yaptığı sırada Canım Ekerik'in,
yanıtını vermesi üzerine Avukat Çift— -avuçlannı açarak birkaç kez dua ok«-
çi, mahkeme karanyla salon dışına çı- ması üzerine Karadeniz, sanığa müda-
kanldı.
Mahkeme Başkanı Karadeniz, sa-
nıklann tutuklu bulunduklan Eskişe-
hir Özel Tip Cezaevi'nden istenen nü-
fus cüzdanlannın geldiğinı, ancak sa-
nıklardan 7'sinin nüftıs cüzdanının üze-
rinde bulunan fotoğraflann uzun saçlı
ve sakallı olduğunu kaydetti. Söz alan
Savcı Yüksel, sanıklardan Suat
Tunç'un kimliğinin sahte olduğunu be-
lirterek, söz konusu sanığın gerçek adı-
hale ederek uyanda bulundu. Askeri
Yargıç Erman Başol da. "Şov yapıyor"
değerlendirmesinde bulundu. Avukat-
lartarafından yapılan savunmalann ta-
mamlanmasının ardından Mahkeme
Başkanı Karadeniz, nüfus cüzdanlan-
nın üzerine sakallı ve sanklı fotoğraf
yapıştıran kamu görevlilen ile sahte
kimlik taşıyan sanık hakkında suç du-
yurusunda bulunulmasının kararlaştı-
nldığını açıkladı.
çimierde bu aleyhimizde
olur" değerlendirmesini
yaptılar. RP kurmaylan bu
gerekçeyle REFAH-
YOL'un sürmesi yönünde
daha ısrarh mesajlar ver-
meye başladılar.
RP Genel Başkan Yar-
dımcısı Abdülkadir Aksu.
düzenlediği basın toplantı-
sında REFAHYOL'un kısa
geçmişinin başanlarla do-
lu olduğunu, çıkarlan zara-
ra uğrayanlann RP'yi ikti-
dardan uzakJaştınnaya ça-
lıştıklannı savundu.
RP'ye oy verenlenn bi-
linçli bir şekilde bu tercihi
yaptıklannı, halkın irade-
sine saygı duyulması ge-
rektiğini belirten Aksu.
"İcraadanmıza hayallerin-
de bile yetişemeyecekkrini
görüp anladıklan için
RP'nin iktidardan gitmesi-
Türk-lş Genel Başkanı Meral, Cumhurbaşkanı Demirel'in uyansını destekledi
'Mektuba gerek duyuhnuştur'
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Türk-lş Genel Başkanı Bayram
Meral, REFAHYOL hükümetini
eleştirirken, cumhuriyet içinde öz-
gür irade varken. farklı arayışlara
gırildiğini. Iran modeline özenildi-
ğini söyledi. "İran'da Şii lideri Hü-
meyni'nin intizamını, nizamını bu-
rada kabul edeceksiniz, ama Alevi-
leri ateşe verip yakacaksmız'' diyen
Meral, Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel'in Başbakan Necmettin
Erbakan'a gönderdiği uyan mektu-
buna ilişkin olarak. "Bazı konular
var ki mektup yazmaya Uıtiyaç du-
yulmuştur" değerlendirmesini yap-
tı.
Çağdaş Atatürkçüler Derneği
(Çağ Ata-Der) yöneticileri, dün
Türk-lş Genel Başkanı Bayram Me-
ral'i ziyaret ederek. Anadolu'da ger-
çekleştireceklerini söylediklen "si-
vil devrim" için destek istediler.
Çağ Ata-Der Genel Başkanı Oktay
Sanan. 3 mart pazartesi günü Abdi
Ipekçi Parkı'nda düzenleyecekleri
eylemle "ışık zinciri" olu^turacak-
lannı ve 78 gün sürecek olan Ana-
dolu'ya kitap gönderme kampan-
yasını başlatacaklannı bildirdi.
Türk-İş Genel Başkanı Meral de.
Türkiye'de son zamanlarda meyda-
na gelen beklenmedik gelişmeler-
den kaygı duyduklannı, bu neden-
le sivil toplum örgütleri olarak tep-
kilerinı gösterdıklerinı anımsatarak
"Biz kendimizi muhalefet partisi ye-
rine koymadık. Hükümet yıkıp ye-
rine geçmek gibi bir düşüncemiz
yok. Ulkemize, halkunıza karşı olan
sorumluluğumuzu yerine getiriyo-
nız" dedi. Cumhuriyetin özgür ira-
desine karşın, farklı rejim arayışla-
nna girilmesinin "hata" olduğunu
kaydeden Meral. şöyle konuştu:
"Hiç yokken bir İran modeline
özenttiyor. Ülkede kargaşa yaraüh-
yor. lran'a götürüp göstermek la-
zım. Türkive Cumhuriyeri'nin dini
İslamdır. Ama ibadet siyaset için de-
ğil. AHah için yapılır. Bugün ülkede
demokrasi kalkar mı, kalkmaz mı
tartışması yaşamyor. 12 Eylül'de
haklanmız etimizden ahnmıştı. Ye-
niden bunu istemiyoruz. Biz paıia-
menter sistemin yaşamasuiı istiyo-
ruz." Bir gazetecinin. Cumhurbaş-
kanı Demirel'in Başbakan Erba-
kan'a gönderdiği uyan mektubunu
anımsarması üzerine de Meral,
"Mektubun detayını öğrenemedik.
Bi/ de ülkede olumsu/luklar. rahat-
sızhklar görüyoruz. l yarnıası ka-
dar doğal bir şe> yoktur. Bazı konu-
lar var ki mektup yazmaya ihriyaç
duyulmuştur" diye konuştu. Meral.
Millı Güvenlik Kurulu'nun toplan-
tısı konusundaki bir soru üzenne de
şunlan söyledi:
"Siyasi partuerin demokrasiyi or-
tadan kaldıracak ta\ ıriardan kaçın-
ması gerekir. Bugün hiç vokken so-
run yaratıyorlar. Hükümet olmuş-
sun, ne işin var, Atatürk Cumhuri-
veti'ni, laikliği, ükelerini ortadan
kaldırmada? Islamiyet kimsenin te-
kelinde değil. Ana> asanın çok eksik-
likleri var. Ama demokrasivi orta-
dan kaldıracak herhangi bir davra-
nışıtasvip etmemiz mümkün değil."
SIFIR NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.com.tr
Astsubay Hüseyin Oğuz'un
Susurluk komisyonuna anlattık-
larını okuyor musunuz? Jandar-
ma Genel Komutanı Eşref Bit-
lis'ten General Bahtiyar Ay-
dın'a. Hulusi Sayın'a ve İsma-
il Selen'e kadar tüm üst düzey
subayların devlet içindeki güç-
ler tarafından öldürüldüğünü bil-
gi ve belgelere dayanarak açık-
lıyor.
Oğuz, General Bahtiyar Ay-
dın'ın PKK itirafçılan tarafından
vurulduğunu belirtiyor. Bu cina-
yetlerin jandarma içindeki bir
kamplaşma nedeniyle gerçek-
leştirildiğine de dikkat çekiyor
ve bu kamplaşmanın nedenleri-
ni şöyle açıklıyor:
"Terörle mücadelede bir kı-
sım şiddetten yanadır. Birkısmı
ise halkı kazanmaktan. (Halkı
kazanmayı savunanlar), bunun
öldürmeyle olmayacağı görü-
şündeler. (Aralanndaki) müca-
dele de odur. Bahtiyar Aydın,
öldürmeden yana olmayan bir
insan(dı)."
Aslında Kürt sorunu konusun-
Soğuk Savaş Artıklan
da, devlet içinde iki ayn eğilim
olduğu başından beri biliniyor-
du. Ancak devleti yönetenlerin
temel tercihleri, şiddetten yana
olduğu için, bu işin öldürmeyle
olmayacağını düşünenler, topun
ağzına kondular. General bile ol-
salar, komutan bile olsalar göz-
lerinin yaşına bakılmadan yok
edildiler. Istihbaratçı Astsubay
Oğuz'un, görgüye ve bilgiye da-
yanarak anlattıklarından böyle
bir tablo netlik kazanıyor.
Devlet içinde şiddet yanlılan-
nın egemen olduğunu bizler bi-
liyor ve söylüyorduk. Dünya da
biliyor. Ama, devlete yön veren-
ler ne yazık ki bu gerçeği gör-
mek istemediler. Daha doğrusu
tercihlerini şiddetten yana yap-
tılar. Kürt sorununun bu kadar
kanlı ve vahşi hale gelmesinin
bu tercihlerle bir ilgisi olduğu
şimdi daha 1yi anlaşılıyor.
Kürt sorununda "vatansever-
lik" edebiyatının altında ne bü-
yük çıkariann ve gerici tercihle-
rin yattığı artık daha net şekilde
görünüyor. Bunun görünüyorol-
ması, bizim bu beladan kurtul-
mamızı sağlayacak mı? Işte bu
noktada durum en azından şim-
dilik umutsuz görünüyor. Çün-
kü, Kürt sorununda şiddet ter-
cihi yapan kafa, hâlâ Türkiye'ye
hükrnediyor. Çünkü bu kafa dün
ortaya çıkmadı. bu 50-60 yıllık
bir tercihin ürünü.
Solu, demokrasiyi ve komü-
nizmi ülke için baş tehlike gören,
şoven, baskıcı, saldırgan; her
türlü gerıliği kendisine destek
gören bir tercih bu. Bu anlayış
sonunda ülkeyi büyük bir çürü-
menin ve çöküşün eşiğine getir-
di. Bu tercihler, dünya çapında
anti-komunizmi kendisine reh-
ber edinen Soğuk Savaş'tan mi-
ras kaldı. ABD, kendı yandaşı
ülkeler içindeki gericiliği besle-
yerek ve bu kafadaki siyasetçi-
leri destekleyerek bir birikime
neden oldu. Türkiye, şimdi bu
birikimin yarattığı felaketin üs-
tesinden gelmenin yollannı arı-
yor.
Ama nasıl? Bu felaketin üste-
sinden nasıl gelınecek? Daha
dün üniversitede olanlara bakın.
Hâlâ okullann büyük çoğunlu-
ğunu oluşturan, özgür bir bilim,
özgür bir eğitim isteyen, açık ka-
falı çocuklann üzerine devlet ko-
rumasında bir grup ülkücü sü-
rülüyor. Üniversitedeki olaylar,
birbirine kızan ve öfkeli iki genç-
lik grubunun kavgası değil. Bu-
nu kimseye yutturmaya kalkma-
yalım.
Devletin, polisin tercihlerinin
artık değişmesi gerekiyor. Öz-
gür kafalı gençler bu ülkenin
gerçek geleceği. Onları dinle-
mek istemeyen, onlan anlama-
ya çalışmayan kafa, devlete ku-
manda ettikçe, polis hâlâ ülkü-
cülerle işbirliği halinde üniversi-
telerde karakol kurmayı bir gü-
venlik anlayışı olarak koruduk-
ça, bu çürüyüş sürecektir.
Soğuk Savaş artığı kafalar, bu
ülkeye hâlâ yön veriyor. Siyase-
tin önde gelen tüm isimlerı So-
ğuk Savaş döneminin, demok-
rasi düşmanı kültürü içinde yö-
neticilik yaptılar. Onlar, demok-
rasi nedir bir türiu anlayamadı-
lar, bu gidişle de anlayamaya-
caklar. Onların yuzünden bir as-
ker müdahalesinin eşiğine daha
geldik.
Bu ülke hâlâ, 12 Eyiül Anaya-
sası'y'a yönetiliyor. Siyasi Parti-
ler Kanunu, Ceza Kanunu. Sen-
dikalar Kanunu, Dernekler Ka-
nunu gibi bütün temel kanunlar
12 Eylül'ün damgasını taşıyor.
Bu kanunların hiçbırınden rahat-
sızlık duymayan politikacılar,
hiçbir konuda da demokratık
çözüm üretemiyorlar. Şımdı
"demokrasi" diyorlar. Onlar de-
mokrasiden ne anlıyor, doğrusu
çok merak edıyorum
Istihbaratçı Astsubay Oğuz'-
un anlattığı bu korku verıci ülke-
yi ise yıllardır onlar yonetiyorlar.
CUMARTESİ
YAZDLARI
ATAOL BEHRAMOĞLU
Yozlaşmış Demokrasi
ve Tanklar
Sincan'daki tanklar ulkemizde gündemden zaten
hiç düşmeyen 'demokrasi' kavramını bir kez daha
güncelleştirdi. 12 Eylül'ün açtığı yaralar henüz ka-
panmamışken bu darbeden yaklaşık yırmı yıl sonra
bir askeri müdahale olasılığı ilk kez somut olarak du-
yumsandı. Bazı 'liberal' ve 'sol' çevreler tanklann
resmi geçitini demokrasi karşıtı bir terıdit olarak ni-
teledi. Böyle düşünenlerden kimilerinin Sincan Be-
lediyesi'nce örgütlenen şeriatçı provayı ya da Kay-
seri Refah örgütünün Hizbullah taklidi milislerini de-
mokrasiye yönelik bırtehdit olarak görüp görmedik-
leri anlaşılamadı. Refah'ın şenatçı girışimlerini eleş-
tirenlerden kimilerinin ise tanklar konusunda suskun
kalmayı yeğledikleri göziemlendi. Bu, anlaşılır bir
davranıştır. Çünkü tanklar, ulkemizde toplumsal ya-
şamın en duyarlı konulanndan belki de başta gele-
nidir. Ve tanklardan söz etmek, yine ulkemizde, 'de-
mokrasi'y\ anatomi masasına yatırmakla eş anlam-
hdır.
* • •
Sincan'daki şeriatçı çığırtkanlıktan sonra üst dü-
zey askeri yetkiiinin deyimiyle 'denge ayan' amacıy-
la Sincan dan geçirtilen tankları demokrasi adına
eleştırmeden önce Türkiye'de demokrasi olup ol-
madığını ya da belki demokrasinin ne olup ne olma-
dığını tartışmak gerekir. Sıradan bir mantık oyunuy-
la soruyu şöyle de oluşturabiliriz: Sincan'daki tank-
lar demokrasiye yönelik bir tehdit mi, yoksa ulkemiz-
de demokrasinin düzeyini ve niteliğinı gösteren bir
olgu mudur? Sorun böyle ırdelenmedığinde, tankla-
n eleştiren kimi 'liberal' ve 'sol' (ve tam kadro Re-
fahçı) çevrelerle tankları alkışlayanlann demokrasi
anlayışlan karşıt gıbı görünse de düzey bakımından
farklı olmayacaktır.
• • •
Eski Yunan'ın büyük düşünürlerinden Platon
'Dev/ef'te, öğrencisi Aristoteles 'Politika'da, ideal
yönetim biçiminin niteliklerini tartışırlar. Platon'a gö-
re birtoplumda 'aklın egemenliği', yerini 'gözüpek-
liğin egemenliği'ne bırakırsa, (Platon'un 'timarşi' di-
ye adlandırdığf) 'açgözlü asker egemenliği' ortaya
çıkacaktır... Bu ise daha büyük bir alçalmaya yol
açacak, sıradan gereksinimler ve elde etme hırsı,
hem akıl hem gözüpeklik karşısında üstünlük kaza-
narak sonradan görmelere ve zenginlere iktidar yo-
lu açılacaktır... Platon'un 'oligarşi' sözcüğüyle nite-
lediği bu yönetim biçiminin karşısına ise gittikçe ar-
tan sayılarda yoksullaşan yığınlar dikilecektir... "Ya-
şamın iyiliklerınden yoksun olmalan nedeniyle bu
yoksullar, zenginlerinkine pek benzeyen bir huy edi-
nirier. Çünkü sahip olmadıklan (şeyler), isteklerinin
tek konusu haline gelir. Böylece -bu kitlelerde de-
zenginlerde olduğu kadar, aklın ve gözüpekliğin, aç-
gözlülük ve zevke boyun eğdiği görülür..." (K.Schil-
ling, 'Toplumsal Düşünce Tarihi', Varlık Yayınları,
Çev: N. Önol) Daha sonra 'Politika'da Aristoteles
tiranlık ve oligarşinin yanı sıra, bütün topluluğun de-
ğil bir kesimin çıkarlannı savunan 'demokrasi'y\ de
eleştirecektır... Aristoteles'in krallık ve aristokrasiyle
birlikte olumlu bulduğu siyasal yönetim biçimi 'bü-
tün topluluğun iyiliği için yurttaşların hepsinin uygu-
ladığı siyasalyönetim'd\r... ('Politika', Remzi Kitabe-
vi, Kitap III, Bölüm 8, Çev: M.Tuncay) 'Ulusal ege-
menlik' kavramı ise demokrasi kuramının sonraki
yüzyıllardaki bir aşamasıdır. Türkiye'de bugün de-
mokrasinin acaba hangi aşamasındayız?
• • •
Ulkemizde bugün kuramsal tartışmaya gerek kal-
madan çıplak gozle de görülebilen, halkın değil, ken-
di kişisel ya da gaıpsal çıkarlannı savunan bir parla-
mento çoğunluğunun variığıdır. Partiler oligarşisi ve
lider diktatörlüğü ise, bütün siyasal partilerimizin or-
tak paydasıdır. Halk yığınlarının demokrasi kültürün-
den yoksunluğu, 12 Eylül Anayasası'nın, başkaca
yasalann getırdiği yasaklar ve sınıriamalar. seçim sis-
temi, Siyasal Partiler Kanunu'nun hükümleri, bu du-
rumun başlıca nedenlerıdir. Yönetimde, nasıl bir uz-
laşmayla oluştuğu bılinen ve ömeğıne başka hiçbir
'demokrasi'de rastlanamayacak 'hilkat garibesi' bir
hükümet bulunmaktadır. 'Ortanın solu' patentli par-
tilerin üst yönetımleri inanılmaz bir öngörüsüzlük ve
güçsuzlük görünümü yansıtmaktadır. Halk yığınlan-
na sunulan örgütlenme olanağı, gittikçe artan sayı-
lardakı tarikatlar, eğitim olanaklan ise yine gittikçe ar-
tan sayılardakı din okulları ve kurslarıdır. Toplumun
her kesımınde görülen çürümüşlük, inançsızlık, ka-
ramsarlık, Platon'un kavramlanyla söylersek, 'akıHa
'gözüpekliğin', her ıkisıyle de 'açgözlülüğün' ve her
türden yozlaşmanın çatıştığı bir ortamı yansıtmak-
tadır. Köktendincilığin Sıvas'takinden daha büyük
katliamlara prova niteliğindeki Kayseri ve Sincan
gösterilerini, demokrasinin gelişmesinin değil bu
hastalıklı ortamın ürünü saymak yerinde olur...
• • •
Yörüngesinden çıkmış 'demokrasi'ye bir 'denge
ayan' yapılması gerektiği yeterince açıktır... Fakat
bunun sağlanmasında tanklara umut bağlamak da,
tanklara karşı çıkmayı demokrat olmanın ölçütü say-
mak da bana aynı ölçüde yanlış görünüyor... Bugün
Türkiye'de 'bütün topluluğun iyiliği için', 'aklın' ve
'gözüpekliğin' çatışkısına değil, birbirini anlamasına
ve dayanışmasına ihtiyaç vardır... Türkiye, tam bu
noktadadır... Bunu görüp gösterebilmek ise herkes-
ten önce 'sivil' demokratlann görevidir...
İsci Partisi
'Şahin'in kaçmasına
göz yumuldu'
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)- tşçi Partisi IİP)
Ankara il Başkanı Ali Ka-
lan. Gemlik'te olduğu yo-
lunda ihbarda bulundukla-
n fıran polis şefi tbrahlm
Şahin'le ilgili operasyo-
nun geç başlatıldığını öne
sürerek Şahin'ın kaçması-
na göz yumulduğunu sa-
vundu.
Kalan. dün yaptığı yazı-
lı açıklamada. Susurluk
skandalıyla ilgili olarak
hakkında gıyabı tutuklama
karan verilen. ancak poli-
sin "bürün aramalarına
karşın bulunamavan*' İb-
rahim Şahin'in gizlendiği
evi İçişlerı Bakanlığı'na
ihbar ettiklerini anımsattı.
Bakanlığa, Şahin'in Bur-
sa-Küçükkumla'da Emir
Alpaslan adlı bir kişi tara-
fından saklandığını ihbar
ettiklerini kaydeden Ka-
lan. şunlan söyledi:
"Alpaslan, bakanlığa
bildirimimizden bir gün
sonra aranmaya başlandı.
26 şubatta jandarma bi-
rimleri Alpaslan'ın Kü-
çükkumla'daki evini bastı-
lar. Alpaslan'ın burada bu-
lunamaması üzerine, işye-
rinin polis bölgesinde bu-
lunması nedeni\1e Gemlik
Emniyet Müdüriüğü'ne
haber verildi. Emniyet ko-
nunun üzerinde durmadı
ya da bile bile Şahin'in kaç-
masına göz yumdu."