05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 MAJTT1997 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR 15 Ankara Sanat Tiyatrosu Altan Erkekli'nin oynadığı 'Inadına Yaşamak' ile İstanbul'da Iııatlma yaşam, iııatluıa tiyatro! ESRA ALİÇAVUŞOĞLL "Hepimizkardeşdeğilmi>iz?Bizibir- birimize düşman eden kim? Denizi varol- mjyan bir çizgiyle ikiye böiebilir miyiz? Kairşı tayiardan atüğıınız oltalar bile de- sizin derinliklerinde birbirine kanşnuyor mu? îvınıriar yalnızca haritalarda. Karde- şim \brgo ve Barba'dan hangi çizgi hangi yasak ayırabilir ki beni?" İşte böyle ses- lenıyor Kuşadalı Halil dayı. Kime mi? Belli ki tüm ınsanlara. Kankardeşi Yorgo ve Barba'dan denizlere sınır çizerek ayır- ıruşlar onu, ama kardeşlık ne sınırtanıyor ne de yasak. Altan Erkekü "İnadına Yaşa- mak'ta bızi bize anlatıyor. Yaşadıklarımı- zı,düş kınklıkJanmızı, üzüntülerimızi, se- vinçlerimizi... Bazen kendi kendimize gü- lü>ormuşuz gibi oluyoruz ama hemen to- parlanıvoruz. Erkekii, sahnelenen 5 öykü- de binlerce dili, binlerce ruhu bir arada gösteriyor izleyenlere. Arada kaçırdıklannız olsa da kendini- zi, Diyarbakırlı bir köylüyü, Rumelihisa- n'ndaki araba sevdalısı Dursun'u, hasta- ne köşelerinde ölüme terk edilmiş, ama inatla yaşamavı sürdüren "Beni borada öMürürlerdoktorbey'diye inleyen hasta- yı, bir hıç uğruna ışkence görüp ölmeden kurtulduğu için kendinı şanslı sayan in- sanlanmızın öykülerini, güleriz ağlana- cak halimize deyimine yakışır bir şekilde izliyoruz. Ankara Sanat Tiyatrosu (AST), "İna- dına Yaşamak' adlı oyunu Ankara'dan sonra Istanbullu seyircilere sunuyor şu günlerde. Altan Erkekli'nin rol aldığı, Metin Balay 'ın yazıp yönettiği oyunun ta- sanrm Hakan Dündar'a, müzikleri ise Ke- malGünüç'e ait. 'İnadına Yaşamak', 3,4. 10, ve 11 mart tarihlerinde Kadıköy Halk Eğitim Merkezı'nde. 12 martta Kartal Ha- san Ali Yücel Kültür Merkezı'nde, 13 martta ise Tekirdağ Kültür Merkezi'nde saat 19.00 ve 21.15 'te sahnelenecek. 'İnadına Yaşamak'. cezaevlerinde ölüm oruçlannın başladığı, yönetici kesi- mın,bueylemeduyarsızkaldığı;asmaya- lım da besleyelim mı zihniyetinin insan- lan ölüme terk ettiği dönemde sahnelen- me aşamasına girmiş. Altan Erkekii. in- san hayatının değersizleştıği, yaşamın ucuzladığı bir dönemde bu değerleri tek- rar dinltmek zorunda olduğumuzu vur- guluyor. "Genç kuşak olarak bizkre çok öncmli görevler düştüğüne inanıyorum. AST, 34 yıldan beri, demokrasiyi, kardeş- Kği,iyîyivedoğnıyu seyircisiyle paylasma- yı amaçiayan bir tiyatro. Güzel bir dünya- nın müjdecisi olnıak için banşa uçan in- sanlan bir araya getirmek en büyük ama- amız. Bu değerleri salt konuşarak değü. oynayarak da seyirayle pay laşmak istiyo- nız. Bunun için oyunun adınıözeiHkk' İna- dına Yaşamak' olarak belirledik. Oyunu. demokrasi adınaverdiğimiz şehitlere, fikir yunu, demokrasi adına verdiğimiz şehitlere, düşünce suçlanndan dolayı cezaevlerini dolduran ınsanlara, daha doğrusu inadına yaşayanlara ithaf ettiklerini belirten Altan Erkekii, "Seyirciyle aramızda bir mukavele var sanki. Şimdi ben sana hayatına yönelik bir ayna tutacağım, sen de bunu izleyeceksin. Kabul edersen altına imzanı atacaksın, kabul etmezsen yaşantına devam edeceksin diyerek sessiz bir anlaşma yapıyoruz kendi aramızda. İşte bunu başarabilirseniz amacınız yerine ulaşmış oluyor" diyor. suçlanndan dolayı cezaevlerini dolduran insanlara. daha doğrusu inadına yaşayan- lara ithaf ediyoruz." Altan Erkeklı sahnede tek başına. ama bir an sanki yüzlerce ınsanın sahneye do- luştuğunu hissedıyor. bu insanlan gözle- nnizle aramaya başlıyorsunuz. Doğu Ka- radenız agızıyla konuşan odacı birdenbi- re Orta Anadolulu bir soföre daha sonra tse hastane koridorunda işveli bfrlîemşt- reye dönüşüyor. "Seyirci büyük ustalann tek Idşitik oyunlaruıa alışüğı için bu ustalann dışın- daki oyunculara biraz ön yargılı bakıyor. Oysa, oyunu izledikten sonra izleyicinin tavTinındeğtştiğinigoriıyorsunuz.'Canırn. tekkfşilık oyun olur muyrnuş' diyen insan- lan oyun bittikten sonra yanumza gelip si- zi tebrik ettikten sonra tüm çabanızın ye- rini bulduğunu görüyorsumız." Altan Erkeklı, ortaokul da okuduğu. Hemingway'ın 'thtiyar Adam ve De- niz'adh öyküsünden çok etkilenmiş. Bel- ki bu yüzden tıpkı Hemingway'in öykü- sündeki gibi, kendini denizde dalgalarla boğuşan bir denizci gibi hissediyor. Duygulan daima ayakta tutmanın ge- rekliliğine inanıyor Altan Erkekii. Bunu da başanyor sahnede. Tam rahatlayıp ar- kanıza yaslanacağinız sirada bir başka replikle sarsılıyorsunuz adeta. " Seyird zaman zaman öykülerle özdeş kılıyor ken- dini Gülüyor. aglıyor, üzülüyor, sessizleşi- yor_ Bu da büyük bir yoğunluğu berabe- rinde getiriyor. Seyirciyle aramızda bir mukavele var sanki. Şimdi ben sana haya- Ona yöneük bir ayna tutacağım, sen de bu- nu izleyeceksin. Kabul edersen ahlna im- zanı atacaksın, kabul etmezsen yaşantına devam edeceksin diyerek sessiz bir anlaş- ma yapıyoruz kendi aramızda. İşte bunu başarabilirseniz amacınız yerine ulaşmış oluyor." Meddah, çağuıa tanık olmalı Geleneksel Türk tıyatrosunun araştırıl- masi gerektiği düşüncesinin çok popüler olduğu şu dönemde, Altan Erkekii çağdaş meddahlık tanımına bir de ek yapmak ıs- tediğini ifade ediyor. "Benim meddahnk- tan anladığım,geleneksel Türk tiyatrosun- da öğrendigimiz bazı şeyieri seyirciye akta- np zamanı hoş geçirtmek değil. Meddah, çağuıa tanık ohıp çağının sorunlanna ay- na tutabilirse \e çağdaş bir söykmi yaka- layabilirsc işlevini yerine getirmiş olabilir ancak. Türk seyircisi sahnede kendine ait bir şeyler bulmak istiyor. Yabancı oyunlar- dan da etkikniyor belki, ama kendi kültü- riinü yakalarsa değişinü daha çabuk ger- çekkşiyor." AST'm yaşam serüvenı de tıpkı 'İna- dına Yaşamak'taki kahramanlar gibi. 1963 'te AsafÇiğfltepe ve özgürlûk rüzgâr- lanyla yetışmiş ınsanlann kurduğu tiyat- ro, her türlü baskı ve yasaklamalara İcar- şın inadına yaşamayı sûrdüriiyor. Altan Er- kekii en büyük amacının AST'm bağım- siz bir salona kavuşması olduğunu söyler- ken yüreği dik ve sağlam tutmanm gerek- liliğine inandığını da vurguluyor. Oyunculuğunun yanı sıra AÜ Dil ve Ta- nh Coğrafya Fakültesı Tiyatro Bölü- mü'nde ögretim görevlisi olarak çalışan Erkekii tiyatroyla ugraşan genç sanatçılar- la ilgili gözlemlerim ise şöyle dile getiri- yor: "BöKunün içinde olduğum için genç arkadaşlan yakından izleme fırsaöm olu- yor. Biz. tiyatroyu sıcak kavgalar ve umut poiitikalan içinde zorhıkia yapmaya çalışt- yorduk. Belki genç arkadaştann haklı se- bebieri var, ama yetinmek ve yanna otan inana içjmizde taşımak çok önemli. Genç arkadaşlann sanatve poHtikada seçid ola- malan gerektiğini düşünüyorum. Sanatçı her zaman var olan düşünceye karşı ayki- n olmuştur. İnadına, inatla inana tazele- mek gerekiyor.'* Juliette Binoche, oyunculuğun çok özel bir bağ gerektirdiğini vurguluyor ' Oynarken saydamlaşırını.••' Binoche, Berlin'de 'En 1yi Kadın Oyuncu" ödülünü aldı. Küttfir Servisi - l ğuttulu Te- peler' ve 'Ölesiye'nın uluslararası alanda ugradığı hüsrandan sonra. Fransa'nın en parlak yıldızı Juli- ette Binoche, 'İngiliz Casus-The Engüsh Patknt'takı rolüyle Berlin Film Festivali'nde en iyi kadın oyuncu dalında Gümüş Ayı ödü- lüne değer görüldü. - Birkaç yıl önceld bir röportaj- da, çok fazla gözyaşı döktüğünüz dramatik rollerde oynamaktan bıktığıntn söylenıiştiniz. JUUETTE B1NOCHE - Öyle mi, hangisi için demışim bunu? - 'Ölesiye-Damage' için. 'Gülü- cükler saçtığuıız' bir rolde yer al- mak istediginizi söylemiştiniz. Şimdi, 'İngiliz Casus-the English Patient'ta yüzünüz gülüyor. An- cak acı dolu olmasa da yine dra- matik bir gülüşunüz var bu film- de. Evet, belki bunu söylemiş ola- bilirim. Ancak şu an bir önemi yok. Çünkü insanız ve değışiyo- ruz. Dünya değişiyor! Sanınm geçmişi ve geçmişte söyledikleri- mı bir kenara bıraksanız daha ıyi, çünkü bugün için hiçbir anlam ta- şımıyorlar. • Juliette Binoche, bir karakteri canlandınrken olabildiğince net, açık olmaya çalışarak insanlann içindekıni görmelerine izin verecek denli saydamlaştığını belir+iyor. Bir oyuncu olarak, hiçbir şeyden pişmanhk duymadığını vurgulayan Binoche, "Zamanında elimden gelenin en iyisini yaptığıma inanıyorum ve bu, her şeyden daha önemli" diyor. - Karamsar rotter sizi etkilryor gibi. Bu çok komık. oynadığım rol- leri hiç 'karamsar karakterler' olarak düşünmemıştim Çogu ya- şam doluydu. 'Varolmanın Daya- nılmaz Hafıfliği'nde canlandırdı- ğım tipleme enerji doluydu. '(L'ç Renk) Mavi'deyse normal bir in- sandı. 'İngDiz Casus-The English Patient'ta ise bıraz daha iyimser bir tipi canlandınyorum. Kies- lowsld\ 'Mavi'nin çekimleri sıra- sında, gözyaşlanna ya da kahka- haya boğulmamam için sürekli karşı koymam gerektiğini söyler- di. Beni aşınya kaçmamam için kontrol ediyordu. bu onun seçi- miydi. 'Ölesiye- Damage'de de oy- nadığım kişi enerji doluydu. dışa- nya çıkmak ve eğlenmek istiyor- du yalnızca. Sonra erkek kardeşi intihar etti. Yaşamda böyle şeyler oluyor. Ve bu sizın karanlık bir tip olduğunuzu göstermez; yaşamın bazen ne kadar acımasız olabile- ceğini gösterir. Tüm bunlarbenim bir 'aksiyon' va da komedi fılmi çevıımek ıstemedığim anlamına da gelmez. Eğer yaşamım boyun- ca yalnızca iki film yapacak ol- saydım, beni derinine etkileyeni seçerdim. çünkü yaptığım iş çok özel bir bağ gerektiriyor. - Pekiya oyuncu olarak değişik- lik olsun diyt, daha hafıf ve eğlen- celi rollerde görünmek istediğiniz oünuvor mu? - 'ingiliz Casus'tan hemen ön- ce, VVllKam Hurt'la birlikte bir ko- medi çektim; 'A Couch in New York; - Canlandıracağnuz her karak- ter üzerine çok derinlemesine dü- Kültür Bakanlığı, kültür müşavirlerini ve ataşelerini geri çekiyor Yurtdışına İslamı tanıtacak elemanlar gönderilecek Kültür Servisi - Fikri Sağjar döneminde yurtdışına gönderilen kültür müşavirleri ve ataşelerini bir an önce geri çekmek ve yerlerine yeni atama yapmak isteyen Refahlı Kültür Bakanı Ismail Kahraman, yeni atamalan kolaylaştırabılmek içm "Kühür Bakanlığı'nın Yurtdışı Teşkilaanda Görevlendirilecek Personelin Seçim Esaslanna Dair Yönetmeük"] 29 Kasım 1996 tarihli Resmi Gazete ile değiştirdi. Yönetmelikteki önemli değişiklikler: - Atanacak müşavir ve ataşelerin gideceği ülkede en az 5 yıl sürekli bulunmuş olması ya da Bakanlık teşkılatında 1. derecede çalışıyor olması ya da ünıversitelerden doçentlik ya da profesörlük unvanı almış olması yeterli sayıldı. (Böylelikle o ülkelerde yaşayan yandaşlan. 1 yıl bakanlık kadrosunda çalıstmldıktan sonra müşavir ya da ataşe olarak görevlendirilebilecek ya da bakailık üst düzey -1 derece- kadıolanna yerleştirdikleri adamlannı • Kültür ataşelerinin hiçbir iş yapmadı^ını öne süren Kültür Bakanı Ismail Kahraman, Fikri Sağlar döneminde yurtdışına gönderilen kültür müşavirlerini ve ataşelerini bir an önce geri çekip yerine "İslamı tanıtacak" kişileri göndermeyi amaçlıyor. Bu amaçla yönetmelik değişikliği yapan Kahraman, bir yü bakanlıkta çalışan ya da üst düzeye yerleştirdiği yandaşlannı dil bilmeseler bile yurtdışına atayacak. dil bilmeseler bile yurtdışına atayabilecekler) Oysa, eski yönermelikte ÖSYM'nin yabancı dil sınavı veya yabancı dillerde öğrenim yapan üniversitelerden birinden mezun olmak koşulu aranıyordu. Kültür Bakanı Kahraman, büyükelçiliklerde görevlı Kültür ataşelerinin hiçbir iş yapmadığını ileri sürerek, "Durumlannı gözden geçiriyoruz. Gerekirse hepsini geri çekip İslamı tanıtabilecek kişileri göndereceğiz'' demışti.Kültür Bakanlığı'nın 20 kentte kültür müşavirhği ya da ataşeliği var. Bunlardan 10'u Avrupa'da: Paris, Londra, Brüksel, Viyana. Kopenhag, Budapeşte. Moskova. Bonn. Hamburg. Srutgart.(Madrid, Roma, Berlin gibi önemli kültür merkezinde kültür müşavirliği kurulmamış.) Amerika'da: New York'ta, Avustralya'da Melbourne"de kültür ataşeliği. Afrika'da Tunus ve Kahire'de kültür müşavirliği kadrosu var. Asya'da: Almatı, Taşkent, Bişkek, Aşkabat. Bakü ve Duşanbe'de kültür müşavirlikleri var. Bu kadrolar Namık Kemal Zeybek döneminde alındı. Fikri Sağlar döneminde ilk atamalar yapıldı. Bunlardan bir bölümü (Moskova. Melborne, New York, Türki Cumhuriyetlerden bazılan.) Bunlann bir kısmı 3 yıllık görev süreleri dolduğu için geri çekildi, henüz yerlerine atama yapılmadı. (Büyük olasılıkla Refah'm iktidara gelişinin 1. yılının dolması bekleniyor. Çünkü, yapılan yönetmelik değişikliğinde Kültür Bakanlığı'nda çalışmış olma süresi 1 yıl olarak belirlendi.) Agâh Oktav Güner döneminde Londra Kültür Ataşesi Hayriye Erkut'un geri çekilme kararnamesi imzalandı. İsmail Kahraman da Budapeşte Kültür Müşaviri Necmettin Karaerkek ve Stutgart Kültür Ataşesi Tülin Bumin'i görevden aldı. Son olarak da Viyana Kültür Müşaviri Meral Çerçi'yi - F.Sağlar döneminin Yayınlar Dairesi Başkanı- merkeze alma ve görevinin henüz birinci yılı dolan Paris Kültür Müşaviri VecdiSayar'ı Paris'ten Duşanbe'ye atama kararnamesini Dıştşleri Bakanlığı'na gönderdi. (Kararnamenin kesinleşmesi için önce Dışişleri Bakanı'nın, sonra Erbakan'ın, sonra da Demireri imzası bekleniyor.) şündüğünüzü söylûyorsunuz. Sanki her birini yaşıyor gibisiniz. Bunun derinine düşünmekle ıl- gisi yok. Bütünüyle açık oimakla ilgili. Canlandıracağınız karakte- ri kabuklannı teker teker çıkara- rak adeta soyarsinız. Olabildiğin- ce net, açık olmaya çalışarak, in- sanlann içinizdekini görmelerine izin verecek kadar saydamlaşırsı- nız. Oynadığım karakterin duy- gusal çözümlenmesini yapmaya özen gösterdiğim doğru. - 'İngiliz Casus-The English Pa- tient'ta sizi çeken ne oidu? Senaryoyu okuduğum andan başlayarak bu rolü canlandırmak için yoğun bir istek duydum. Bu- nun bana eşsiz bir deneyim kata- cağinı anlamıştım. Yönetmen Anthony MingheUa çok açıktı. ön- ce insan sonra yönetmen olarak. Üstlendiğimiz çalışmayı bizimle paylaşıyordu. Böyle yönetmenler her zaman görülmez. Sahneyi, kendi karakterimi ve diğer karak- terleri nasıl algıladığımı soruyor- du. Bu beni dehşete düşürdü. - En iyi filminiz olduğunu mu söylûyorsunuz. Evet en iyilerinden biri, çekim sırasında tek bir bulut bile yoktu (!) - Peki en kötü dencviminiz ney- di? Tam bir gazeteci sorusu! Hep en kötü, en üzücü olayı öğrenmek isterler. 'Ölesiye' acı vericiydi ve 'Les Amant du Pont Neuf-Köprü Üstü «>Aşıklan' da zor bir dene- yimdi. Ancak en kötü 'en kötü' demek değildir her zaman. Çok çabuk geliştiğiniz ve yeni yollar keşfettiğiniz anlamına da gelebi- lir. Bir oyuncu olarak hiçbir şey- den pişmanhk duymuyorum, ye- niden oynasaydun başka türlü can- landıracağım roller için bile. An- cak zamanında elimden gelenin en iyisini yaptığıma inanıyorum ve bu her şeyden daha önemli. -Son dönem HoDyvvood yapun- lannda Fransız oyunculara olan il- ginin nedeni nedir sizce? Bilemiyorum. Nasıl yanıtlaya- bilirim ki? Sizin ülkenizde yaban- cı oyunculara neden rol veriliyor- sa ondan. Ben 'en iyi oyuncu ste- reotipi degilim' Bir yönetmen si- zi bir fılmde görüp birlikte çalış- mak isterse bu sizde ortaya çıkar- mak istediği yeni bir yön yakala- masından kaynaklanır. JHçüsüz bir çağ İçin denemeler: Ahntılar • Kültür Servisi-Tahsin Yücel'in 1994-1996 yıllan arasında Cumhuriyet gazetesinde yazdığı köşe yazılanndan oluşan 'Ahntılar' adlı deneme kitabı Yapı Kredı Yayınlan Edebiyat dizisınden çıktı. Tahsin Yücel 'Alıntılar'da politika, dil. kırlenme, değişım, para, utanç, roman, yazın, kültür ve pek çok konuda geçer akçe ya da artık geçmeyen akçelerle ilgili yazıyor. "Ölçünün durduğu yerde her şey her şeye dönüşrürülebilir" diyen Tahsin Yücel, bu coğraryada ve bu çağda olan biten, eksilen değerlere ışık tutuyor. lstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesı'nde Fransız dili ve edebiyatı profesörü olan Tahsin Yücel, 'Almtılar'da kültür ve yazın adamı prizmasından geçen, güncelliği de taşıyan köşe yazılannı sunuyor. Yüksel Aslan'ın sergisi Ankara Galeri Nev'de • Kültür Servisi - Yüksel Aslan'ın 20 yıl sonra kendi koleksiyonundan düzenlenen ilk sergisi önce Ankara Galeri Nev'de daha sonra da lstanbul Galeri Nev'de yer alacak. 7 martta Ankara Galen Nev'de açılacak olan sergideki eserlerin büyük bölümü Aslan'ın en önemli dizilerinden olan "Etkiler'den seçilrruş. Socrates, Heraklitus, Diderot, Mayakovski, Descartes, Marx, Engels, Rimbaud, Apollınaire, Neruda, Eluard, Bataille, Lorca, Brecht. Bartok, Moussorgsky, Şostakovıç, Bach, Xenakis, Einsensteın... Sergılerde 'Etkiler'in (Influences) yanı sıra, Kapital ve Autoartures dizilerinden de ömekler yer alacak. Sergıyle birlikte Yüksel Aslan'ın yegâne desen kitabı olan ve aynı zamanda Fransa'da yayımlanmış kitaplanndaki metinleri de içeren •Defterler 1965- 1994' (Chariers de Travail 1965-/ 1994) başlıklı kitap izleyicilere sunulacak. Viyana Füarmoni'ye ilk kez kadm soRst alınıyop • Kültür Servisi - Dünyaca ünlü Viyana Filarmoni Orkestrası, kadın sanatçılann da orkestra bünyesine girmesine sonunda izin verdi. Önceki gün basına kapalı olarak yapılan ve dört saat süren oturum sonucunda orkestradaki mutlak erkek egemenliğine son veren sanatçılar. 23 yıldır Viyana Operası'nda harp çalan ünlü bayan sanatçı Anna Lelkes'in orkestralanna girmesine razı oldular. Önümüzdeki hafta Avrupa ve ABD'yi kapsayan bir tumeye çıkacak olan Viyana Filarmoni Orkestrası, aylardır Avusturyalı polıtikacılar \e Amerikan kadın dernekleri tarafından baskı altındaydı. Kadın ve erkek calışanlar arasında "fırsat eşitliği' konusunda gerekli değişiklikler yapılmadığı takdirde Amerika'da 'istenmeyen orkestra' ilan edilmekle tehdit edilen orkestra, kurulduğu 1842'den bu yana süren bu uygulamasını değıştırmek zorunda kaldı. Geçen hafta da yine aynı konu için toplanan orkestra üyelen bir karara varamamışlardı. Canan Dağdelen'den VVrite- white-0UT' • Kültür Servisi- Yapıtlannın ana teması yazı, malzemesi ise seramik ve porselen olan Canan Dağdelen'in 'Write- white-OUT' adlı son yapıtlan 6 marttan başlayarak Urart Sanat Galerisi'nde görülebilir. Çalışmalannı Viyana'da sürdüren sanatçının VVrite-vvhite-OUT' başlıklı sergisi çanak ve tuğla ışlemesi duvar kesitlerini anımsatan lirik resimlerini ıçeriyor. Dağdelen minimal sanat anlayıştnı sergiye egemen olan beyaz toprak ve üzerine yapılan baskı resimler ve yazılarla vurguluyor. Zaman zaman ise yazı tekrarlan kesitleri renkli kuvvetlı sırlarla kendini gösteriyor Böylece birbirine zıt öğeler diyalektik bir biçimde kullanılıyor. Tüm bu anlatımlara rağmen yapıtlarda ızleyicıye açık 'beyaz' birbölüm bırakılır. Onu bu mekân ve bu parçalann birbirleriyle olan iletişimi arasında algılamak, yorumlamak, ona eklemeler yapmak izleyiciye kalır. CRR'de caz ve Türk müziği • Kültür Servisi - Pozıtıf ile Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nun ortaklaşa düzenledıği caz konserleri dızisinin son konseri caz ile Türk müziğini birleştiriyor. 15 mart cumartesi akşamı gerçekleşecek konserde caz tarihinin önde gelen saksofon dörtlülerinden biri kabul edilen 'Rova Saxophone Quartet', darbuka, kudüm, bendir gibi geleneksel ritim enstrümanlanndan oluşan Yarkın Ritim Grubu'yla bir araya gelecek. tstanbul'a konserden üç gün önce gelecek olan Rova Saksofon Dörtlüsü, Türk sanatçılarla bir araya gelerek bu proje için prova yapacak. Konserin ilk bölümünde Rova Saksofon Dörtlüsü'nün konseri. ikinci bölümünde de bu özel proje izlenebilecek BUGÜIV • ADAM KİTABEVİ'nde saat 15.00'te yazar, sınema ve tiyatro sanatçısı Fikret Hakan, yeni öykü kitabı Hamal'ın Uşaklan ve "Gaffar Hoca'dan Fikret Hakan'a" başlıklı bir söyleşiyle okurlanyla buluşacak. (293 41 05) • CUMOK anlatılı konser dizisinde bu kez klasik dönemi işliyor. Cumok Orkeskrasf ndan Ülkü Koper keman, Zeynep Yurdakul piyano dinletisi saat 19.3'0'da Caddebostan Kültür Merkezi'nde. (360 90 95) • İSKENDERİYE KÜTÜPHANESİ SÖYLEŞİLERİ Metin tlkin'in katılacağı 'Değişimde Edebiyatın Yeri' başlıklı söyleşi saat 18.00'de. (245 16 17) • CRR'de tstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin düzenlediğı "Doğu'dan Batı'dan Konferanslar"ın bu ayki konuğu halen Doğu Berlin'deki Humbolt Üniversitesi nde 'Sosyal Ekoloji' dersleri veren Rudolf Bahro. Bahro saat 13.30'da "Çevreci Hareket Manevi Temelli mi, Yoksa Tepki Hareketi mi?" konulu konferansa katılacak. (240 50 12)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle