05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 MART1997 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER W9 • Universiteler tepkiliÖğretim elemanlan, laik ve demokratik Türkiye'nin ödünsüz savunuculan olarak demokratikleşme yolunda atılacak her adımın yanmda olacaklannı açıkladılar İZMİR (Cumhuriyet Ege BÜFOSU) - Çeşitli üniversitelenn öğretim üyeleri derneklen. "laik ve demokratik Türlri- ve'nin ödünsüz savunuculan olarak de- mokratikleşme yolunda atılacak her adı- mın yanında olacaklannı" bıldırdiler. "Dine dayalı devlet sistemi kurma giri- jûnlerine, her türlü dikta özlemlerine, YÖK Vasası'nı daha da kötüleştirecek değişikliktasansına,üniversitelerdeki si- yasi kadrolaşmaya ve yeniden başlatıl- mak istenen öğrenci çatişmalannar kar- şı olduklannı açıkJayan öğretim eleman- lan, 3 mart pazartesi günü akademik giy- sileriyle Anıtkabir'de Atatürk'ün mane- vi huzuruna çıkacaklar. Öğretim Elemanlan Sendikası, Üni- versite Öğretim Üyeleri Derneğj ile OD- TÜ, Gazi. Akdeniz, Hacettepe Universi- tesi Beytepe Kampusu öğretim üyeleri dernekleri tarafından yapılan ortak yazı- lı açıkJamada, 3 Mart 1924 tarihınin hi- lafetin kaldınldığı, Şer'iye ve Evkaf Ve- kaleti'nin kapaüldığı ve Tevhid-i Tedri- sat Kanunu'nun çıkanldığı gün olduğu hatırlatıldı. AçıkJamada, '"Buyasalarladinsiyaset- ten anndınlmış. kişi vicdanında olması gereken yere oturtulmuş, devlet laik te- mellerine kavuşmuş. siyasal sistemin de- mokratikleşmesinin yolu açümıştir" de- nildi. 3 Mart 1997 Pazartesi günü saat 10.30'da, "laik ve demokratik bir Türld- ye için, özerk bir üniversite için" Anıtka- bir'de buluşulma çağnsmın yapıldığı açıklamada şöyle denildi: Tevhid-i Tedrisat Kanunu'na göre Şer'iye ve EvkafVekaleti' nce wya özel va- kıflarca yönetilen bütün medrese ve okul- lar Milli Eğitim Bakanlığı'na devredil- miş, din adamı yetiştirmek üzere meslek okulian açılması yetkisi Milli Eğitim Ba- kanlığı'na verilmiştir. Böylelikle, dini eği- timdeki başıboşluğun önüne geçilmesi de amaçlanmışör. Ancak. dini siyasetin mal- zemesi haline getiren hükümetler. cum- huriyet devrimlerinin kazandırdjğı eği- tim biriiğinin ortadan kaJdınlmasına y- ol açmış ve Türkiye'yi bugûn laik düze- nin tarüşıklığı karanlık noktaya getirmiş- tir. Dûı ve deviet otoritesinin tek bir erk- te toplanmasının kişi hak ve özgüriükle- rini ortadan kaldırdığınj tarih ve bugün çeşitli ulkeierde yaşananlar bize açıkça göstermektedir." 'Laiklik olmadan bilim olmaz' Üniversite öğretim elemanlannın. genç cumhuriyetin kendilerine armağan ettiği laik ve demokratik düzenin bılin- ci olduğunun vıırgulandığı açıklamada şu görüşe yer verildi: u Laiklik olmadan demokrasi ve biiim olmaz; demokrasi olmadan laikiik boş bir kavram olmaktan başka bir şey ifade etmez. Laikiik ve demokrasi olmadan üniversitenin özerkliğinden söz edilemez, üniversite özerk olmadıkça bilimsel Uer- leme olmaz." Üniversite öğretim elemanlannın, "di- ne dayalı bir devlet sistemi kurma giri- şimlerine; ülkemizi baskıcı rejimlerin ba- tağına götürecek her türlü dikta özlem- lerine: sekizyıllıktemel eğitim uygulama- sının sürekli ertelenmesine; üniversitete- ri siyasal iktidaıiann güdümüne soka- cak her türlü yasal düzeniemelere ve bu çerçevede aşırı merkezivetçi ve antide- mokratik VOK Vasası'nı daha da kötü- leştirecek değişiklik tasansına; üniversi- telerdeki siyasi kadrolaşma girişimleri- ne; ünrversiteierde yeniden başlatılmak istenen öğrenci çanşmalanna" karşı ol- dukJan kaydedildi. Karamahmutoğlu'na tepki 'İddia hedef göstermedir'tstanbul Haber Servisi - ts- tanbul Üniversıtesf ndemey- dana gelen faşist ve gerici saldından sonra Ülkü Ocak- lan Genel Başkanı Azmi Ka- ramahrnutoğhfnun ortaya attığı iddialara, üniversite yöneticileri ve öğretim üye- leri sert tepki gösterdi. Istan- bul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bülent Berkarda, "Gerek aşın sağdan. gerekse aşın soldan yönetime ve baa öğretim üyelerine yönelen kJ- diaiann gerçekle Uişkisi yok- tur" dedi. Istanbul Üniversitesi Rek- törü Prof. Dr. Bülent Berkar- da, tstanbul Üniversitesi Hu- kuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. AyseJÇdikei, Siyasal Bil- giler Fakültesi Yönetim Ku- rulu, Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği 2. Başkanı Prof. Dr. Kadir Erdin dün ayn ayn yaptıklan yazılı açıklamalarda, Karamahmu- toğlu'nun iddialannı yalan- ladılar. Rektör Bülent Ber- karda, militan gruplann ger- çekte üniversiteyle ilgisi ol- mayan bahanelerle huzuru bozduğunu. öğretim ve eği- timi engelleyerek anarşik bir ortam yaratmaya çalıştıkla- nnı vurguladıgı açıklamasın- da şunlan söyledi • "Ban öğ- retim üyelerine yönelen iddi- alann gerçekle Uişkisi yoktur. Bizler tarafsız ve demokratik bir yaklaşımla öğretim ve eği- timin en iyi şeküde yüriitül- mesine çahşmaktayız. Ama- cımızüniversitede suç oluştu- racak hareketleri güvenlik kuvvederinin de yardımıyla önlemek ve akademik çahş- manın devamını sağlamak- ÎHukuk Fakültesi Dekanı Pfbf. Dr. Aysel Çelikel, öğre- tim üyelerine yönelen asılsız suçlamalar ve gözdağı ver- meginşimleri karşısında de- rin kaygı ve üzüntü duyduk- lannı belirtti. Çelikel, açıkla- masında şunlan vurguladı: "Bu iddialaru yalnız öğre- tim üyelerimlan şahsına bağ- b değii. fakültemi/e yapılmış haksız bir tecavüz olarak ni- telendiriyorum. Ortaya ati- lan iddiaiar tamamıyîa ger- çekdtşKhr." Siyasal Bilgiler Fakültesi Yönetim Kurulu adına yapı- lan yazılı açıklamada da fa- kültelerinin dekanı ve öğre- tim üyesine yönelik iddiala- nn gerçekle uzaktan yakın- dan bir ilişkisi olmadığı vur- gulandı. Iddialan destekleye- cek en küçük bir kanıtın da olmadığı belirtılen açıklama- da, "İddialann bem zaman- laması hem de içeriği bakı- mından üniversitede olaylan tirmandırma ve huzursuzlu- ğu artbrma gibi gerçekJeşti- rilmesi olanaksı/ bir siyasal amaç gütmektedir" denildi. tddialann aynı zamanda bir tehdit ve hedef gösterme ni- telıği taşıdığına da dikkat çe- kilen açıklamada şu görüşle- re yer verildi: "Bugünden iti- baren dekanınuz ve ilgili öğ- retim üyemizin can güvenliği- ne yönelik heniangi bir giri- şimin tahrikçilerinin. gerçek- le ilişkisi olmayan bu iddiala- n ileri süren kesimler oldu- ğunu ilan eder. yasal haklann korunması için yargıya baş- vunılacağuu kamuoyunadu- yurunız." Üniversite Öğretim Üye- leri Derneği de konuyla ilgi- li bir açıklama yaptı. Ikinci Başkan Prof. Dr. Kadir Er- din imzasıyla yapılan açıkla- mada şöyle denildi: "Tü- müyle gerceğe aylan bu iddi- aiar aynı zamanda bir tehdit ve hedef gösterme nheliğin- dedir. Bugünden itibaren is- mi geçen öğretim üyderinin can güvenliğine yönelik her- hangi bir girişim olursa tah- rikçiler şimdiden belli olmuş- tur. İtham edilen öğretim üye- leri yargıya basvuracak veya- sal haklannı sonuna kadar kullanacaklardır." Haber ajansı oluşturulacak Anadolu TV'lerinden ortak proje hazırlığı ANKARA (Cumhuriyet 1 Bürosu) - Tüm Radyo-Tele- vizyon Yayıncılan Birlıği ; (TURTEB) üyesi yerel tele- .' vizyon ve radyolann, Yurtnet i şirteti ile işbirliği ıçerisinde i yapacağı ortak yayının 10 ; güıe kadar başlayacagı bil- | diridi. 18 saat ortak yayınve j 6 sat de yerel yayın yapılma- > sı cngörülen proje kapsamın- i da i'iT de haber ajansı oluştu- ! rulnası planlanıyor. Yurtnet ! tanfrndanAnkara'da yapılan ; toplantıda sorunlannı tartı- ş£iryerel yayıncılar, ortak çö- zûnler geliştirme yolunda • admlar attılar. T erel televizyonlann top- ! lanısında konuşan Devlet Baanı Namık Kemal Zey- beL "tnsanlık tarihinin ya- şsnağı en büyük devrimi. bil- gi v iletişim çagını yaşıyoruz. Bugelişmevi sağlayan iküm denokrasidir. Türkiye'nin en bii ük eksikliği de demokra- SMİki cksiklerdirr dedi. "oplantıda, ıki yıl önce ya- pMİn düzenlemelerde her kette sadece bir TV'ye izin vcJmesi, yerel kanallara fre- k a s tahsisinin hâlâ yapılma- rrmı olması, kredı almakta ya- şa»nn güçlükler ve yerel ma- k^ılann baskılan üzerinde d«_uldu. Yerel yayıncılar, yayın yapan özel TV kanallanna verdikJeri haber- lerin karşılığını alamamak- tan da yakındılar. Yurtnet Başkanı Osman Ataman'ın yönettiği panelde söz alan projenin danışmanı Ardan Zentürk Türkiye'nin "sar- malandığı sanaî haberler"e alternatif bir haber yapılan- ması içerisınde olduklannı söyledi. Zentürk tüm yerel TV'lerin katılacağı bir haber ha\oızu oluşturulacağını be- lirtti. Hastanede tedavisi devam eden Füsun Ay göreve gelmediği için sürüldü Hasta öğretmene sürgün GÜLÇİNtLCİ BURDUR - Karaçal Köyü llko- kulu Öğretmeni Füsun Ay, hastane- de tedavisi sürerken "görevegelme- diği'' gerekçesiyle Ağlasun ilçesine bağlı Çanaklı Köyü'ne sürüldü. Milli Eğitim Müdürlüğü'nce sür- gün öğretmene 1/30 oranında ay- lıktan kesme cezası da verildi. Eği- tim-Sen Burdur Şubesi Başkanı Yu- suf Akça. "Sürgünün gerekçesi, öğ- retmen Füsun Ay'ın Eğitim-Sen üyesi olmasıdır'* dedi. Karaçal Köyü ilkokulu Öğretme- ni Füsun Ay, 25.10.1996 tarihinde Burdur Devlet Hastanesi'ne sevk yaptırdı. Başhekimliğin 8405 no'lu protokolüyle Kulak Burun Boğaz Polikliniği'ne başvuran Ay'ın 1.11.1996 tarihine kadar ayakta te- davisine karar verildi. 30.10.1996 tarihinde Burdur Ve- rem Savaş Dispanseri'ne de kayıt yaptıran Ay'a tüberküloz deri testi yapıldı, dispanserden yapılan çağ- nyla 1.1.1996'da PPD ölçümü yine- lendi. Milli Eğitim Müdürlüğü, tedavı ve tetkilderin başlangıcından duru- mu okul müdürlüğüne bildiren ve gördüğü tedaviyi Burdur Devlet Hastanesi Başhekimliği'nin 404, Verem Savaş Dispanseri'nin 12 sa- yılı raporlanyla kanıtlayan öğret- meni, iki gün göreve gelmediği ge- rekçesiyle açtığı soruşturmada suç- lu bularak cezalandırdı. Burdur Milli Eğitim Müdürlü- ğü'nün "muhakkik teklifi"ne da- yandınlan 28.1.1997 tarihli, 115 sa- yılı bildıriminde, "Soruşturmados- yasmda isnat edilen'30-31.10.1996 tarihlerinde iki gün göreve gelme- diğiniz' suçu subuta erdiğinden, du- nımunuza uyan 657 sayılı Devlet Memuıian Kanunu'nun verdigi yetkiye dayanılarak, aynı kanunun 125. maddesinin c/b fıkrasına göre brüt ay lığınızdan 1/30 oranında ke- siünek kaydı ile ayhktan kesme ce- zasıyla tecziye ediyorum" denildi. 6.2.1997 tarihli. 290 sayılı işlem- le de Ağlasun'un Çanaklı Köyü ll- kokulu'na sürülen öğretmene^ Mil- li Eğitim Müdürü Ramazan Ozgü- leç'in imzasıyla gönderilen ayhk- tan kesme cezası bildinminde. bun- dan böyle "bu tür davranışlardan" kaçınması ricasında da bulunuldu. Sürgüne kmama Sevkli öğretmen Füsun Ay'ın ayakta tetkik ve tedavisi sürerken sürulmesi ve maaştan kesme ceza- sı ile cezalandınlmasını kınayan Eğitım-Sen Burdur Şubesi Başka- nı Yusuf Akça, "Öğretmenınörgüt- lü olmasını hazmedemiyoıiar. Ba- hane anyortar. Füsun Ay'uı sürgün- le cezalandırrimasımn gerçek nede- ni, sendika üyesi olmasıdır. Milli Bğitim Müdürlüğü'nün muhakkik teklifine dayandırdığı gerekçe düz- mece ve hukuk dışıdır" dıye konuş- tu. Beyazrt Camii'nden çıkan ve Büyük Birlik Partisi'ne (BBP) yakınhğıyla bilinen Nizam-ı Âlem Ocaklan'na üye yakJaşık 100 kişi ünher- sitedeki ve Doğu 1 ürkistan'daki olaylarla ilgili olarak Beyazıt Mevdam'nda gösteri yapmak istedi. (Fotoğraf: HATİCE TUNCER) Poiisgösteriyeizjn vermeditstanbui Haber Servisi - Istanbul Üniversi- tesi "nde geçen salı günü 19 öğrencinin yara- landığı faşist saldınyı protesto etmek amacıy- la gösteri düzenlemek isteyen üniversite öğ- rencilerinden 15'i gözaltına alındı. Polis, Be- yazıt Camii'nden cuma namazından sonra tekbir getirerek çıkan ve BBP'ye yakınhğıy- la bilinen Nizam-ı Âlem Ocaklan'ndanda 10 kişiyi gözaltına aldı. İstanbul Valiliği'nin, son günlerde üniver- sitelerde yaşanan olaylan protesto etmek is- teyen öğrencilerin dün yapacağı gösteriye izin vermeyeceğini açıklamasının ardından Beya- zıt Meydanf nda yoğun güvenlik önlemi alın- dı. Yüzlerce polis ve panzerler hazır bekler- ken, olay çıkması durumunda gözaltına alı- nanlan götürmek için belediye otobüsleri de Beyazıt Meydanf na getirildi. Istanbul Ûniversiteleri Öğrenci Koordinas- yonu'na bağlı öğrenciler ve Emek Gençliği Grubu'nun eyleme katılmaktan son anda vaz- geçmesi üzerine Üniversitelı Öğrencıler Plat- fonmu (ÜÖP) üyesi yaklaşık 100 öğrenci sa- at 12.30 sıralannda meydanda toplanmaya • Polis, tstanbul Üniversitesi'ndeki faşist saldınyı protesto etmek isteyen 15 öğrenci ile cuma namazından sonra Beyazıt Camii'nden tekbir getirerek çıkan ve BBP'ye yakınhğıyla bilinen Nizam-ı Âlem Ocaklan'ndan 10 göstericiyi gözaltına aldı. başladı. Istanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Hüseyin ArpacTmn "GÖsteri izni yok. dağılın" uyansına rağmen öğrenciler alkışlarla yürü- meye başladı. "Susma sustukça sıra sana ge- leçek", "Türkiye Çattı'lara kalmayacak" ve "Oğrenciyiz, haklıv ız. kazanacağız"' sloganla- nnı atan grup, "Öğrenciler hapiste, çeteler Meclis'te" pankartı açtı. Çevik kuvvet polıs- leri, Vezneciler'e doğru yürümek isteyen gru- bu takıp edince öğrenciler dağılarak kaçma- ya başladı. Polis. yürüyüş yapan gruptan özel- likle pankart taşıyanlann da aralannda bulun- duğu 15 kişiyi gözaltına alarak belediye oto- büsüne bindirdi. Eylemden sonra basın mensuplannı yanı- na çağıran terörle mücadeleden sorumlu Is- tanbul Emniyet Müdür YardımcısıReşat AJtay ve Terörle Mücadele Şube Müdürü Atilla Çı- nar. gazetecilenn kendi çalışmalanna engel olduğunu öne sürerek "Biz basın mensupla- nyla karşı karşıya gelmek istemiyoruz, ancak sürekli topluluğun içine girerek iş yapmamıza engel oluyorsunuz. Biraz daha dikkatli ve du- yarlı olun" diye konuştular. Nizam-ı .\lemciler'e de gözaltı Öğrencilerin polis tarafından dağıtılmasın- dan sonra Beyazıt Camii'nden çıkan ve Bü- yük Birlik Partisi'ne (BBP) yakmlığıyla bili- nen Nizam-ı Âlem Ocaklan'na üye yaklaşık 100 kişi üniversitedeki ve Doğu Türkistan'da- ki olaylarla ilgili olarak Beyazıt Meydanf nda gösteri yapmak istedi. Polisin 'dağıkn' uyansını dinlemeyen ve slogan atmaya devam eden Nizam-ı Âlem'cilerden 10 kişi, tstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Reşat Altay'ın " Yeter artık. çok oldu bunlar. Pankart taşıy an- lan toplayın" sözlennden sonra gözaltına alın- dılar. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Cumhuriyet ve Demokrasi Toplumsal yaşamımızdaki "kavram kargaşası" her şeye karşın devam ediyor. Aralannda benim de bulunduğum çok sayıdayazar, belli kavramlan net- leştirmek içtn ne denli uğraşırsa uğraşsın, kimi kav- ramlar bir türiü yerli yerine oturmuyor. Bu sütunda yıllardan beri en sık yenilediğim kav- ramlar, "laiklik", "demokrasi" ve "cumhuriyet" kav- ramlandır. Bunlann tanımlannı yüzlerce kez yaptım. Neden karıştmldıklannı anlattım, kanştırılmamala- n için ne yapılması gerektiğinin üzerinde durdum. Geçenlerde bir arkadaşımla konuşuyorduk. Laf arasında dehşetle fark ertim ki, cumhuriyet ve de- mokrasi kavramlarını karıştınyor. "Aman" dedim, "Ne yapıyorsun ? Hiç bu kavramlar karıştınlır mı?". Işin doğrusunu anlattım elbette. "Peki bunlan neden yazmtyorsun" diye sormaz mı? "Yahu bunlan yüzlerce kezyazdım " dedim. "De- mek ki, benim gözümden kaçmış ya da unutmu- şum" dedi, "Üşenme, otur bir kez daha yaz". Doğrusu bu iş, üşenilecek bir iş değü. Ve kimi okurlarımı bıktırmanın riskini de göze alarak, cum- huriyet ve demokrasi kavramlarını bir kez daha kı- saca ele almak istıyorum. (*) Kavram olarak demokrasi sözcüğü. cumhuriyet- ten daha eski bir sözcüktür. Eski Yunancada halk anlamına gelen "demos" ve yönetim anlamına ge- len "foafos"sözcüklerinin birteşmesinden meyda- na gelmiştir ve en eski biçimiyle, "demoskratos" "halkm yönetimi" demektir. Cumhuriyet sözcüğü ise, Latince kökenli bir söz- cüktür ve Romalılar döneminden kalmadır. "Halka ait" anlamına gelen "Res Publica" sözcüklerınin birleşmesinden oluşmuştur. Türkçede kullandığı- mız "cumhuriyet" sözcüğü ise, Arapça kökenli bir sözcüktür ve "cumhur" sözcüğü, çok farklı anlam- lannın yanı sıra, "yığın, halk yığını" anlamına gel- mektedir. Zaten bizdeki kanşıklık biraz da "cum- huriyet" sözcüğünün, bu anlamından kaynaklan- maktadır. Şöyle ki; bir tarafta "halkm yönetimi" demek olan "demokrasi", öbür tarafta "yığınlann yönetimi" an- lamına çekilebilecek "cumhuriyet"... Fakat bu yaklaşım çok yanlış bir yaklaşımdır ve yaşam da bunu doğrulamamaktadır. Aslında her cumhuriyet demokrasi olmadığı gibi, her demok- rasi de cumhuriyet değildir. Hatta günümüz dünyastna baktığımız zaman, özellikle Avrupa'nın köklü demokrasilerinin büyük bir çoğunluğunun cumhuriyet olmadtğı, tam tersi- ne biçimsel de olsa "monarşi rejimleri" olduğunu görüyoruz. ömeğin Ingiltere, Belçika, Hollanda, Is- veç, Norveç, Danimarka vs. Buna karşılık dünya üzenndeki cumhuriyetler- den büyük bir bölümünün demokrasiyle falan ilgi- si yoktur. Örneğin Doğu Avrupa'da, şimdi çökmüş bulunan "halk cumhuriyetlerinin" demokrasiyle il- gisi olmadığı gibi, Orta ve Latin Amerika'daki tüm diktatörlük yönetimleri, kendilerine cumhuriyet adı- nı verebilmektedirler. Aynı biçimde Iran Islam Cum- huriyeti'nin de demokrasiyle uzaktan yakından bir ilgisi bulunmamaktadır. Bu iki kavramı bırbirınden ayırabilmek için, net bir biçimde tanımlamak gerekir. Fakat demokrasiyi ta- nımlamak kolay değildir. Zira yüzyıllar boyunca, farklı başlangıç noktalanndan yola çıkarak çok fara tı demokrasi tanımlan yapılmıştır. Ve ışin ilginç ya- nı, bu tanımlardan büyük bir bölümü doğrudur. An- cak şu kadannı söyleyeyim ki; demokrasinin isim babalığı onurunu taşıyan Atına demokrasisınin, gü- nümüz demokrasi anlayışıyla bir ilgisi yoktur. Top- lumun çok ufak bir azınlığı için söz konusudur YB ağırlıklı bir biçimde "kura"ya dayanır. ; Ben demokrasiyi şöyle tanımlıyorum: "Demok- rasi, bir toplumda insanlann kendilerini ilgilendirep ya da ilgilendirebilecek olan konularda, karariann oluşum sürecine katılımlandır." Yani bence demok- rasi tek sözcükle bile tanımlanır: "Katılım." • Demokrasinin böyle çok farklı biçimlerde tanırri- lanabılmesıne karşın, cumhuriyeti tanımlamak çok kolaydır. "Monarşik olmayan tüm rejımler cumhu- riyet olarak isimlendırilebilir" dersek, yanlış bir tâ- nımlamayapmış olmayız. Fakat sorun, bu cumhu- riyetin niteliğinin anlatılmasında ya da anlaşılmasıri- dadır. ; Gerçekten bir cumhuriyet; demokratik midir, tq- taliter midir, din temeline göre mi yönetılmektedir vb.gibisinden sorulan yanıtlamak kimi zaman scj- run olabilmektedir. Ancak her ne olursa olsun, mo- narşik olmayan tüm rejimler cumhuriyet olarak isimlendirilebilir. ' Burada iki satırla monarşi üzerinde de durmak gerekir. Monarşi; bir ülkede yönetimin, aynı hane- dan içinde, birbirine devredilerek sürdürülmesidir. Kimi zaman babadan oğula, kimi zaman babadah kıza, kimi zaman hanedan ıçindeki en yaşlı üyeye yönetim geçer. Bu devir işlemi "hanedan yasatâ- nyla" belirtenmiştır. Monarşinin niteliğini anlamak için de, monarkın yetkilerinin sınınna bakılır. Kirrji zaman "mutlak" bir monarşi söz konusu otabtljr (Suudi Arabistan vb.), kimi zaman da "meşruti" bjr monarşi (Osmanlı'nın son dönemi). Ama günümüz Avrupa monarşilerinde monarklann hemen hıçbjr yetkisi kalmamıştır. Müzelik ve turistik özelliklere sahiptirler. Bunlara da "demokratik monarşi" adt- nı vermek gerekir. Salt bir denge unsuruduriar ve demokratik cumhuriyetlerde bu işlev "sorumsuz" devlet başkanlarına verilmiştir. Bana sorarsanız "yakışanı", her cumhuriyetin de- mokrasi ve her demokrasinin cumhuriyet olması. Ama kimse bana sormuyor... (*) Bu konularda Türkçede binlerce değerti çalışma vardır. Benim de Sarmal Yayınlan'ndan çıkan 'Cum- huriyet ve Laikiik' ve Ümit Yayınlan'ndan çıkan 'Demokrasi' başlıklı kitaplanmda bu konularda daha aynntılı bilgi bulabilırsiniz. Merkezi Çorum olmak üzere İç Anadolu'da meydana gelen 4.8 şiddetindeki deprem korku yarattı. Halk geceyi sokakta geçirdi Paldstan ve Iran'da deprem: EJI az 180 ölüHaber Merkezi - Pakistan ve İran'da mey- dana gelen şiddetli depremlerde en az 180 ki- şinın öldüğü bıldirildi. Türkiye'de de Çorum ili merkezınde 4.8 şıddetinde dün meydana gelen depremde ise can kaybı olmadı. İran'ın kuzeybatısmdaki Erdebil eyaletinde dün meydana gelen depremde ilk belirbelirle- meler göre 100 kişinin öldüğü, 250 kişinin de yaralandığı bildirildi. tran'ın resmi haberajan- sı IRNA'nın habenne göre. Richter ölçeğiyle 6 şiddetindeki ılksarsıntıTSl 15.00"tebaşkent Tahran'ın 590 kilometre kuzeybatısmdaki Er- debil bölgesinde yaşandı. 15 saniye süren ilk sarsıntıdan sonra başka yörelerde iki sarsıntı daha kaydedildi. Burada Richter ölçeğine gö- re 5.5 şiddetinde meydana gelen depremın can kaybı ya da hasara yol açıp açmadığı konusun- da bilgi verilmedi. Üçüncü sarsıntının ise 4 şiddetinde. kuzeybatıdaki Raşd'da meydana geldiği belirtildi. Sarsvntılar sırasında 40 köyün büyük hasar gördüğü öğrenildi. lran Radyo- su'nun bölgedeki yardım ekiplenne dayanarak verdiği habere göre köylerin yüzde 40 ila yüz- de 80 arasında hasar gördüğü kaydedildi. Dep- remden özellikie Nir Sareyn kenti yakınında- ki köylerin etkilenmediğini belirten radyo, ya- ralılann bölgedeki hastanelere taşmması için ekipler oluşturulduğunu bildirdi. Pakıstan'ın güneybatısında meydana gelen ve Richter ölçeğiyle göre 7.3 şiddetindeki dep- remde ilk belirlemelere göre en az 80 kişinin öldüğü, çok sayıda kişinin yaralandığı ve ev- siz kaldığı bildirildi. Pakistan' ın Belucistan eyaletinin başkenti olan 2 milyon nüfuslu Kuetta kentinde. dün sabaha karşı depremle uyanan binlerce kişi korku içinde sokaklara döküldü. Battaniyele- re sannan halk, geceyi dışanda geçirdi. Yetkililer, Kuetta'nın 145 km güneyindeki Harnai kentinde 38 kişinin öldüğünü, 235 ai- lenin de toprak altında kalan evlerinde mahsur kaldığını belirttiler. Kuetta da 3 kişi ölürken Sibbi'de ise 7 kişi yaşamını yitirdi. Kuetta ken- tinin yoksul semtlerindeki kerpiç evlerin bü- yük bölümünün yıkıldığı ve pek çok kişinin ya- ralandığı belirtildi. Kuetta"dâki bazı betonarme binalann ise duvarlan çatladı. Sibbi'deki Be- luci göçebelere ait yüzlerce koyun da ağıllan- nın çökmesi sonucu öldü. Bölgede enkaz kal- dırma ve yardım çalışmalannın başladığı bil- dirildi. Merkezi Çorum olmak üzere Iç Anadolu Bölgesf nde. dün sabaha karşı deprem meyda- na geldi. Boğaziçi Üniversitesi Kandıllı Rasat- hanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Mü- dürlüğü'nden edinılen bılgiye göre saat 02.04'te, Kavak Deprem Istasyonu'na yakla- şık 80 kilometre uzaklıkta bulunan Çonım Me- citözü civannda aletsel büyüklüğü 4.8 olan bir deprem kaydedildi. Yer sarsıntılan başta Ço- rum olmak üzere Sınop, Samsun, Amasya. To- kat, Çankırı. Kayserı, Kastamonu ve Anka- ra'da hissedildi. Çorum'da panığe kapılan halk geceyi dışa- nda geçirdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle