Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 7 ŞUBAT 1997 CUMA
OLAYLAR VE GORUŞLER
İntihara Çağrı
BAYDARSOYTEKIIN/L Ed.Fak. tng. Fil. Okutmanı
Ş
u günlerde "bilinen çevreler" gizleyemivor. Çoğumuz. kimi hangi ne-
halıvı kirleten kedikre benzi-
>or. Kediler ıçgüdüsel olarak
pistiklerini. koparmaya çalış-
tıklan parçalarla örttne çabası
içinde halıyı tırmalarlar. Pisli-
ği ortemezler. ama halıya bır hayli zarar
verirler. Bizim çevreler de Susurluk pis-
liğıni kapama çabasıv la kamuoyunu baş-
ka yönlere çevirmek için kazınırken. ha-
lırun altındakı daha büyük pislikleri orta-
ya çıkartmaktadırlar. Gördüğümüz kada-
n. haltnın altındakı tablonun bütününü
netbirbiçimdegözümüzdecanlandırma-
mvza yetecek boyutlardadır. Artık ülkeyi
darbelere kımlenn. nıçin. nasıl getirdik-
len. •4
devrimler"ın neden •*inküâplar"a
dönüştıirüldükleri ("devriırrier "inkı-
lâp"laşırsa. "inkılâp"lann "inkilâp"laş-
ması -köpekleşme- kolaydır): gençlerı-
mizin üzerine eğitilmiş köpekler salınır-
ken beyinlerin nedeneğitilmemiş bırakıl-
dığı: kımlerin nasıl kısa zamanda içinde.
halkın geri kalan bölümünün giderek yok-
sullaşması pahasına yasadışı vollarla di-
key olarak zenginleştikleri anlaşılıyor.
Halı. kaldırılmasa da artık hıçbir pısiiği
denlerle lanetleyeceğimizi biliyor. gele-
neksel bilgece sabnmızla halının bütü-
nüyle kaldınlmasını bekliyoruz.
Sökülen bir halı parçasının altından da
dınbaz kuruluşlann yedikleri naneler gö-
ründü. Büyük Atatürkve dönemdaşları-
nın dine \ e dindarlara dokunmayıp din-
baz kurum ve kuruluşlann çanlanna ot
tıkamasındaki ileri görüşlülüğün çapı ve
haklılığı. o günleri yaşamamış olanlar için
ağır çekimle bir kez daha gösterime giri-
yor. Cumhuriyet tarihi bovTjnca inananla-
ra zulüm yapıldığı yaygarasının arkasın-
da. ülkeyi yüzlerce yrl şeriatın zulmüne
sokmak için çaba gösterenlerin aşağılık
kurnazlığının yattığını gördük şu günler-
de. Getirecekleri şeriat düzeninin "dine
uygun" zina, sömürü. hırsızlık, talan için
zemın hazırlayacağını anladık.
Zaten "şeriatı getirmekr
kavrammın
kendısi de bir hav lı bulanık. Tek bir Tan-
n'nın tek bir yüce kitab\n\ bu denh çok
tarikatın bakış açısına dilimlemek de ne
oluyor? Yoksa dinde demokrasi olmaya-
cagını sesi kısılana dek bağırarak ilan
edenler. tarikatlar kanalıvla. demokrası-
ye (doğal olarak \ duyduklan gereksinimi.
bu takıyye ile mi gideriyorlar? Tüm İslam
düny asında. ayet başına bir tarikat düşü-
yordur herhalde (belki de daha kötü)!
Gerçekte getirilmek istenen. İslam düze-
ni değil. îslamın bır hayli çarpıtıldığı bir
tarikat dü/enidir.
Totaliter bir şeriat düzeninin kurulma-
sını isteyen iyı nıyetlı Müslüman yurttaş-
lara. şenat düzeninin uygulandığı ülkeler-
de birkaç ay kalıp. ikiyüzlülüğün ne bo-
yutlara varabileceğini görmelenni salık
veririm. Namaz saatinde indirilen ke-
penklerin neden içeriden kapandığını an-
lamalan: yağlı kaidelerini dolarlann üze-
rine yayarak yüksek duvarlann arkasın-
da viskileri devirirken gelişmemiş ülke-
lerden getirttikleri çocuk yaşlardaki kız-
lan gebe bırakıp. gebeliğin dışandan an-
laşılacağı aşamada bu zavallı çocuklan
"Ya ülkene dönersin. ya da zinadan taşla-
nırsın" tehdidi ile geri gönderen şeriat
zenginlerini gözlemlemelerı; Türkiye
bütçesine yakın maliyetlerle "din kardeş-
leri"nın "uygun" ülkelere geçıp bütün
"din karşıtT gereksinımlerini karşıladık-
tan sonra ağızlannı sılip "Tann'yaşükür
Müslümanız*' diyerek geri dönmelerini
sağla>an:bövlecerejimlennegelebılecek
toplumsal baskıyı eriten emirleri. şeyhle-
ri. krallan. para babalannı tanımalan. art
niyete sahip olmayan bu insanlanmızı bir
kez daha düşünmeye yöneltebilir.
Şu korkunç tabloya bir bakmız: Üniver-
siteli -yineliyorum üniversiteli- bir "ha-
nım kızınuz",aydınlanmak için -yineliyo-
rum. aydınlanmak için- bir kokoreççinin
-yineliyorum birkokoreççinin-yanınagi-
diyor! Ne günlere kaldık! Bizler derste
ne vermişiz bu gençlere? Bizim kuşak,
bizden önceki ve şimdıki gençliği oluştu-
ran bizden sonraki kuşağa oranla bir be-
yin namussuzluğu sergiledik. Şimdi sı-
nıfta öğrencilerıme. "Bakın arkadaşlar!
Birilerigeldi, sizlerin diplomalan yüksek,
beyin düzeyleri alçak. uysal robot-uygula-
macılar olmanra sağlavacakbir eğitim dü-
zeni geliştirdi. Şimdisizlere düşen, onlann
istedikleri aptallar sürüsü olmamak için
her türden her şe>i okumaktır'" diyerek
onları sarsmak geliyor içimden. Kişisel
politik ve toplumsal görüşlerimi sınıfta
öğrencilerimeaşılamayaçalışmayıöğret-
menlik ilkelerımle bağdaştırmadığım için
bunu buradan kendilerine ıletmek istiyo-
rum.
Bu eğitim düzenini aşama aşama yer-
leştirenlerin. (kendilerinde onurun zerre-
si kalmışsa) Türk halkından özür dileye-
rek intihar efmeleri. bunu yapmadan ön-
ce de Türk toprağına gömülmemelerini
ve tabutlannın Türk bayTağına sanlma-
masırtı talep eden bir vasiyetname bırak-
maları gerekir.
Bu onuTİu eylemi. 10 Kasım 1938 gü-
nü saat 09.05'ten bu yana din ticaretiyle
kişisel "ikbaT arayıpbunukolaycabulan
politikacı. yönetici, işadami ve dinbazla-
nn da yapması gerekir.
Bundan sonra da toplumumuzu oluştu-
ran iyi niyetli yurttaşlanmız, inandıkları
dinlerle bire bir. aracısız. dolambaçsız,
temiz ilişkilere girme olanağı bulabile-
ceklerdir.
Vücudu yiyip bıtıren bir makrofaj ko-
lonisini (hücre yiyen hücre topluluğunu).
demokrasiyle ters düşmeme endişesiyle
özgür bırakmak aptallıktır. Toplumun bu
tür organizmalardan temizlenmesini sağ-
layacak yasal bir yol olarak bu intihar
önerisini ortaya koyuyorum (bu önerinin
safça olduğunu bilerek). Naiflik de. etkili
olabilecek bir dışavurum biçimidir.
Xot. Yazarımız Melih Cevdel Anday
rahatsızlıgı nedeniyle bu hafta yazısıru
yazamadı.
ARADABIR
MUHAMMED DAFİ Emekli vaiz
"Cemaatleşmek"
İlkelleşmektip
"Cemaat" kavramı, bır ılkellik behrgesidır (alamet-i fa-
rikası). Insanlann henüz ulus ve deneşık (asabiylel) top-
lum aşamasına gelmediklerı dönemlerde ortaya çıkan
birolgudur. Cemaatler, başlangıçta aile, boyya da aşi-
ret büyüklerinın çevresınde ve güdümunde oluşan; bir
ölçüde kan yakınhğına dayanan. belırleyici topluluklar-
dır. Ulus ya da toplum özelliğı olmayan, sadece birta-
kım çıkar ve yarar ortaklığı. başka cemaatlere karşı güç
oluşturma kaygısıyla oluşmuş bırliktelıklerdır. Insanoğ-
lu. toplayıcılık dönemının sonunu ve erken toplumlaş-
ma dönemını kapsayan uzun bır erım (beşeret) sürecını
cemaatler halinde yaşamıştır. Tektanncı dinlerın ortaya
çıkması ve devletleşme/uluslaşma sürecine girilmesiy-
te birlikte cemaat töreleri de tavsamaya. cemaat başla-
rınm söz geçirme güçlerinm giderek gevşemeye ve et-
kinişini yitirmeye başlamıştır. Özellıkle erken ortaçağın
eşiğınde bır süre bocalayan cemaat öndegelenlen. öte-
denDen sahıplenegeldıklerı ekonomık birikimlennı ve vu-
rucu güçlennı yıtirmemek için. dört elle, yeni yeni uç ver-
mekte olan dinlere ve devlet oluşumlanna sarılmışlardır.
Ortaçağ devlet oluşumlannın oluşturucu etkeni (ba-
nisi) de, yaşanan karanlık dönemin karartıcısı da, ın-
sanlığtn ayağına dolaşmaktan geri kalmayan, cemaat
düşüncesi ve cemaat kafasıdır. Cemaatler, yan tutuşla-
nna göre, devletten çok devletçı, dınden çok dincı ol-
muşlardır. Insanhk, en kanlı, en yuzkızartıcı dönemteri
cemaat/erin devlette ve dınde en etkıü oldukları dönem-
lerdeyaşamıştır. Batı toplumları cemaat belasından an-
cak, aydmlanma ve demokratıkleşme sayesinde kurtu-
labilmışlerdir. Musa dini, aslmda toplum dini, ulus dini
olduğu için. Asya ve Avrupa toplumlarının yaşadığı ce-
maat sıkıntısı çekılmemıştır. Ortaçağ boyunca büyük sı-
kıntılar yaşayan Hıristıyan toplumları tse, kurtuluşu dini
uluslaştırma (reform) da. aklı inancın önüne geçırmede
bulmuşlardır. Cemaat sıkıntısını atiatamayan.yanıken-
di ortaçağım aşamayan tek toplum. İslam toplumudur.
Cemaat yaşamı. cemaat düşünce, İslam topluluklannı
birahtapot gibı sarmış ve giderek bırşeriat kavramı, hat-
ta kımı İslam topluluklannda. şenatın kendisı olarak, ya-
şamını sürduregelmiştir. Bugün ülkemızde köktenci ke-
simin dilinden düşürmedıği cemaat söylemınin aslı şe-
raf'tır. "Şeriat isterım" demenın yasalarca suç sayıldığı-
nı bildıkleri ıçm, daha yumuşak gibı görülen, fakat şeri-
at sözcüğünün ıçerığıriı tatı karşılayan cemaat sözcü-
ğünü yeglıyorlar. Yasaların suç saydığı mezhepçt, tari-
katçı topluluklan ve onların başmdakı ımam. şeyh, sey-
yit, pir vb. adlarla anılan ulus düşmanlannı cemaat ba-
şı, cemaat başkanı olarak sunuyorlar. Bir yandan. de-
mokrasinin nimetlerınden yararlanarak. demokrasiyı ve
laikliğı yok edecek kadroları oluştururken. bıryandan da
şeriat ıçeriklı sözcük ve kavramîan olabildiğince sık kul-
lanarak ve kullandırarak. toplumda bağışıklık sağlama-
ya, insanlarda kulak dolgunluğu oluşturmaya çalışıyor.
Atatürk onderlığınde. Atatürk devnm ve ılkelennın ıçer-
diği Türk aydmlanma devrımı, islam ortaçağım aşma
devrimidır. Bu sürecın basamak taşları, anayasamızın
174. maddesinde sözü edilen gerekçe ve bu gerekçe-
nin dayandığı 8 devnm yasasıdır. Söz konusu gerekçe
ve adı geçen yasalar yürürlükte dura dura; Meclıs baş-
ta olmak üzere, hemen bütün sıyasal kuruluşlarda, k'rt-
le iletışım araçlannda ve eğıtım kurumlarında. birer şe-
riat terimi olan: Cemaat. tarikat. ımam. şeyh. seyyit, pir,
mezhep, tekke. zavıye, molla. muat'a (geçıci evlılik),
ı'mam nikâhı vb. sözcük ve kavramlannın öne çıkanlma-
sı ve bırer cumhuriyet düşmanı/şeriat yuvası olan tari-
katlann "sivil toplum örgütleri" gıbi algüanması, en azın-
dan. utançverıcıdir. Unutmayalımki Atatürk, Türk ulu-
sunun utanmak için yaratılmadığını söylerken. "cemaaf-
leşmenın ılkelleşmek" olduğunu vurguluyordu.
YÖK ve Araştırma...
DOÇ. Dr. ŞÜKRÜ ŞAHİN Murmam
S
on günlerde TBMM'de YÖKYasa-
sfnda yapılacakdeğişiklikler görii-
şülmekte ve bu konuda başta üni-
versiteler olmak üzere pek çok top-
lum kesiminden tepkiler dile geti-
rilmektedir. Ne \ar ki. bir konu ile
ilgıli eleştiri getirilirken yerine seçeneğini (al-
ternatıfini) de koymak gerekir. Özerklikle bir-
likte araştırma da önem kazanmalı.
Üniversitelerin temel ilkeleri eğitim \e araş-
tırmaclır. Yürürlükteki yasada araştırmaların
denetimi ve yürütülmesi ile ilgili hükümler yok
denecek kadar azdır.
Üniversitelerde araştırma olmakstzın \ e araş-
tırmadan bağımsız eğitim sürdürülmesi. bili-
min böylesi ilerlediği günümüzde çağı yakala-
maktan uzaktır.
Bilimsel araştırmalann verimli duruma geti-
rilmesi ve elde edilen sonuçlann eğitime akta-
rılması. sonuçta eğitim niteliğinin yükselmesi-
ni sağlayacaktır. Araştırma ile ilgili hükümle-
rin YÖK. Yasası içerisine aynntılı ve net bir bi-
çimde eklenmesi gerekmektedir.
Budüzenlemeleryapılmadıkça. eğitimdeni-
telik beklentilerı boşa çıkacaktır. Bu anlamda
yapılacak değişiklikler. ara$tırmacılan siyasal
ıktidar değişikliklerınden de uzak tutacaktır.
Araştırmanın bağımsız olmasu gelişmesi için
temel koşuldur \e eğitimin niteliğini arttırarak
çağın koşutunda (paralelinde) eğitim olanağı
sağlayacaktır.
. •' (jniversıtelerdeki araştırma birimleri şu
anda hem eğitim hem de araştırma amacı ile
kullamlmaktadır. Araştırma amacı ile kullanı-
mı da. eğitimden sorumlu birim yöneticisinin
denetiminde bulunmaktadır. Cnıversitelerde
eğitim \e araştırmanın yönetsel olarak bırbırin-
den ayrılması gerekmektedir. Eğitimin sorum-
luluğu ayn. araştırmanın sorumluluğu ayn ol-
malıdır.
Bu amaçla: üniversite genelinde \e fakülte-
lerde araştırma kurullan oluşturulmalıdır. Bu
kurullann oluşturulmasında. profesör, doçent
ve yardımcı doçent unvanına bakılmaksızın bu
yönetime aday olabilecek öğretim üyelerinin
bilimsel araştırma puanlan sıralanmalı ve en
çok bilimsel püanı olanlar arasından, fakülte-
Üniversitesi Immünoloji Öğretim Üyesi
ler için 7 kişilik, üniversite için 15 kişilik araş-
tırma kurullan oluşturulmalıdır
• Bu kurullan seçmek ve atanmasını YÖK
kuruluna tavsiye etmek üzere. Üniversitelera-
rası Kurul tarafından 5 yıllığına seçilecek 7 ki-
şilik bir komisyon oluşturulmalıdır.
• Üniversitelerden bu komisyona. hem fakül-
teler için hem de üniversite için belirlenen aday
listeleri gönderilmeli ve seçim bu adaylar ara-
sından yapılarak fakültelerde ve üniversiteler-
de araştırma kurullan oluşturulmalıdır.
• Cniversıtelerde. sosyal bilimler ve fen bı-
limleri için iki ayrı kurul oluşturulmalıdır. Fen
ve Sosyal BılimlerKuruluiçin.ünnersite için-
deki öğretim üyelennden. bilimsel yayınları-
nın toplam puanı en yüksek olan 15 öğretim
üyesi üniversitenin araştırma kurulunun yöne-
timini oluşturmalıdır. Bilimsel araştırma pu-
anı. makale. kitap. patent. kongre bildirileri.
proje yürütücülüğü. tez danışmanlığı. atıflar.
editörlük. hakemlik. konferans. simpozyum,
panelıstlik gibi tüm bilimsel aktiviteler göz
önüne alınarak hesaplanmalıdır. Yurtdışında
yazının (makalenin) yayımlandığı derginin (*)
impakt faktörü puan olarak kabul edilmeli ve
tüm öbür puanlamalar bu temel alınarak hesap-
lanmalıdır.
• Fakültelerde oluşturulacak Araştırma Ku-
rulu'na seçim ölçütleri (kriterleri) ise. ilgili fa-
külte içerisinde bilimsel yayınlarının toplam
puanı en yüksek olan 7 öğretim üyesi fakülte-
nin araştırma kuruluıuı oluşturmalıdır.
• Araştırma kurullarına seçilecek öğretim
üyelerinin görev süreleri 3 yıl olmalı ve bu sü-
re sonunda, 4. ve 5. maddelerdeki usullerle
araştırma kurullan yeniden belirlenmelidir.
• Kurulan bu araştırma kurullannın görev
ve yetkileri:
a) Üniversite ve fakültelerde araştırma ola-
naklarının saptanması amacı ile. mevcutcihaz-
lann sayılannın v e teknik özelliklerinin ve han-
gi birimlerde bulunduklannın belirlenmesı.
b) Bu cihazların etkin kullammının sağlan-
masına yönelik organizasyonun yapılması,
c) .Araştırmacılara araştırmalan için gerekli
ekipmanın fakülte ya da üniversite içerisinde
hangi birimlerde olduğu konusunda rehberlik
yapması ve bu cıhazlan kullanma onayının ve-
rilmesi,
ç) Araştırma sonuçlarının denetlenmesi.
d) Araştırmalanndan verimli sonuçlaralına-
mayan araştıncılann uyanlması, iki kez başa-
nsızlık durumunda geçici bir süre araştırma.
olanaklarının kullanılmasının durdurulması.
e) Araştırma sonuçlannın değerlendirilmesi-
nin ölçütleri ıse. fen bilimleri için. çalışma so-
nuçlannın. "impakt faktörü" enaz 0.5 olan bir
yurtdışı dergide yayımlanmasının yanı sıra. bir
yurtiçi ve bir de yurtdışı kongrede sunulması
olmalıdır.
Araştırma sonuçlan bu kritere uymay an araş-
tıncının uyanlması. ikinci kez aynı durumunoî-
ması halinde araştırma olanaklarının kullammı-
nın bu araştırıcı için bir yıllığına durdurulma-
sı,
f) Fakyltedeki tüm araştırmalann işleyiş, yö-
nelim ve düzenlenmesinin sorumluluğu. araş-
tırmalann gelıştirilmesi için mevcut olanakla-
nn etkin kullammının sağlanması. yanı sıra,
gelecekle ilgili tavsiye kararları alması.
h) Fakülte içerisinde araştırma amacı ile kul-
lanılabilecek her türlü altyapının kullanma iz-
ninin verilmesi.
ı) Yurtdışında yayımlanan tüm makatelerin
Türkçe örneğinin. fakülte araştırma kurulunun
denetiminde sürelı olarak yayımlanacak bir der-
gide yayımlanması.
• Uni\ersite araştırma kurullan ise, üniver-
sitelerin araştırma fonlarını denetimi altında
tutmah. fakültelerin gereksinimlen doğrultu-
sunda. bu fonlann maddi olanaklannın etkin
dağılımmı sağlamahdır.
YÖK yasası kapsamında ana hatlan ile ve-
rilmiş olan bu düzenlemelerin yapılması ile üni-
versitelerde araştırmalar daha verimli duruma
getirilecek ve bu araştırma sonuçlannın eğiti-
me aktanmı ile de, çağdaş eğitim düzeyi yaka-
lanabilecektir.
* Uluslaramsı atıflar indeksi (cite citation in-
dex) olarak bilinen indekste belirtilen impact
factor', bir dergidekiyazılara yapılan atıflann
o derginin makale sayısma bölümü ile elde edil-
mektedir. Her yıl, her dergi için yeniden belir-
lenen bu faktörlerin hulunduğu listeler ulusla-
rarası atıflar indeksinde yayımlanmaktadır.
PENCERE
Kurtarıcı?..
Cambridge Üniversitesi öğretim üyelennden
Thomas VVoolston, 1730 yılında yayımladığı
bir incelemesi yüzünden görevinden uzaklaştı-
rıldı; bir yıl özgürlüğünden yoksun bırakıldı; ay-
rıca para cezasına çarptınldı.
Suçu neydi?
- Isa'yaiftira etmek...
Profesör, incil'deki öykülerin saçma sapan,
temelsiz ve yakışıksız olduklarını kanıtlama yo-
lunda bilimsel bir çalışma yapmıştı. O dönem-
de İngilterede böyle bir inceleme için hoşgörü
ortamı yoktu. Hapis cezasına çarptırılan VVools-
ton, büyük bir ün kazandı. Yandaşları ve karşıt-
ları çoğalıyordu. Kimileri profesörün inceleme-
sini onaylamasalar da fikir özgüriüğü açısından
hapsedilmesine karşı çıkıyorlardı. Profesör o
denli tanınmıştı ki kentte yürümesi bile zorlaş-
nraştı.
Bir gün sokakta rastladığı bir hayat kadını, bi-
lim adamının yolunu kesti:
- Ulan koca teres, diye suratına bağırdı. Seni
daha idam etmediler mi?
Profesör:
- Bayan, dedi, ben sizi tanımıyorum bile; ben-
den ne kötülük gördünüz ki?
Hayat kadını:
- Sen yok musun sen, benim kurtancımı kö-
tüledin; yok etmeye çalıştın. Hazreti Isa olma-
sa benim günahla yüklü bedenimi ve ruhumu
kim kurtaracak?
•
Toplumlarda kurtarıcılara gerek vardır; meka-
nik düzenlerde de bu kural geçertidir. Uçaklar-
da ve otomobillerde yola çıkmadan önce kemer-
ler bağlanır. Uçak koltuğunun arkasında şu ya-
zı okunur:
"Altınızdaki minderi suda batmamak için kul-
lanabilirsiniz."
Gemilerde cankurtaran simitleri ve sandalla-
rı, büyük kent yaşamında cankurtaran arabala-
n; hastanelerde çeşitli aygıtlar kurtarıcıdır. Kal-
bi duran bir hastayı ölütn kesitinden çıkarmak
için şok yöntemi denenir. Her hekim insanoğlu
için bir kurtancı gıbidir. Yüzme havuzlannda ve
plajlarda görevli kurtarıcılar vardır.
•
Ne var ki insanlığın karmaşık toplumlar düze-
ninde kimi zaman kurtarıcılarfos çıkarlar. Hitler,
Birinci Dünya Savaşf ndan yenik ve ezik çıkan
Alman ulusuna bir kurtarıcı gıbi görünüyordu;
ama, milyonları öiüme sürükledi.
Çok görülmüştür böyle yanılgtlar...
Toplum (ya da toplumun bir kesimi) kurtancı
diye ardına takıldığı kişinin gerçek kimliğini za-
manlaanlar: belki ış işten geçmiştir anladığı gün:
kurtarıcı kimbilir ne kadar can yakmış; tıpkı kö-
tü bir hekim gibi iyileştirecegim diye canına oku-
muştur kendisine inanan hastanın...
Yine de çaresizlik içindeki halklar, kurtarıcılar
üretip türetmekten yazgeçemezler. Çünkü bu
oluş insarvistencinin elinde degjldir. Toplumlar
kurulalı-beri insan insanın kurtarıcısı olmaklagö-
revli olduğuna inanır; bu içgüdüsel bir davranış
olmakla kalmaz; yaşamın nesnel yasası biçi-
minde belirginleşir.
•
15 yıl önce (6 Aralık 1982) bu köşede çıkan yu-
kandaki yazı, evdeki eski dosyaları kanştırırken
elime geçti; yeniden yayımlıyorum, sonuna kı-
sa bir tümce ekleyerek...
Nediro?..
Bu kez kendi kendimizin kurtarıcısı olalım!..
• ••
"Yaşasın Ingiltere!" Oyle mi?A dr. Semra
^L Somersan—
/ % Radikal'de
^ ^ ^ ^ vazıvor.
# ^ Demek kı o.
J L J k . bir -radikal!'
Peki ne vazıvor da 'radikal'
oluvor?.. Şöyle vazıyor:
"Müslüm Gündüz'le
da\anışma>a hazınm.
Fadime Şahin'k de
davamşacağım.
(Türkive'deki)
tele\iz\onlann bir tanesini
bile beş dakika için olsun
iztememeye kararbjım.
BBC'nin günde üç defa
radyodan yavınlanan Türkçe
haberierine verdim kendimi.
Hjç olmazsa bu İngiliz devlet
menşcli kanaldan Türki\c
hakkında bol haber almak
rnümkün... Evet Veni Güven
var artık: Yaşasın İngilterv!"
(Radikal. l9Ocak 1997.
sayı 15. Pazar eki. sayfa 8).
Işte. 'radikaTlık bu oluyor!..
İngiliz devletine
gmeneceksın. İngiliz devlet
yaymlarına güvencek-.in.
Ingiltere"yi Yeni Güven
kapısı olarak belleyeceksin.
Türkiye"de laik demokratik
düzen oluşumunu baltalayan
tarikatlar; destekleyeceksin.
'Yaşasın İngiltere' diye
bağıracaksm. 'RadikaP
olacaksın!.. İngiltere devleti.
bu Türk 'radikaTimn cebıne
hâlâ bir yeşil pasaport
kovmamışsa çok ayıp
etmıştir. Ben İngiliz devleti
olsam. bu Türk 'radikal'in
cebine başı sıkışınca
kullanabıleceği bir yeşil
pasaport koyanm. Ben
İngiliz devleti olsam. bu
Türk 'radikaTine 'sir'
unvanı veririm. Ben
İngiltere dev leti olsam. bu
Türk 'radikarinc 'dizbağı
nişam' takarım. Ben İngiliz
devleti olsam. bu Türk
•radikal'ını kuş sütü>le
beslerim. Yaşasın İngiltere!
Yaşasın Müslüm Gündüz!
Yaşasın tarikatler! Yaşasın
BBC! Yaşasın İngiltere!..
Cengiz Özakıncı
BU AKŞAM
21:30
IBDURRAHMAN
DİLIPAK
ETYEN
MAHCUPYAN
TAHA
AKYOl
._•'VE IKTİDAR"
Forklı dünya görüşiertmn önde gelen dört temsitcisi
haftanın entarhşmalıkonusunu masaya yahrıyor. Sorulannızla
yönlendireceğiniz bu tartışma programı için
her Cuma ekran basına.
TARTIŞA TARTIŞA
KLASIGI!TÜRKİYE
SSUPER