25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 ŞUBAT 1997 CUMA OLAYLAR VE GORUŞLER İntihara Çağrı BAYDARSOYTEKIIN/L Ed.Fak. tng. Fil. Okutmanı Ş u günlerde "bilinen çevreler" gizleyemivor. Çoğumuz. kimi hangi ne- halıvı kirleten kedikre benzi- >or. Kediler ıçgüdüsel olarak pistiklerini. koparmaya çalış- tıklan parçalarla örttne çabası içinde halıyı tırmalarlar. Pisli- ği ortemezler. ama halıya bır hayli zarar verirler. Bizim çevreler de Susurluk pis- liğıni kapama çabasıv la kamuoyunu baş- ka yönlere çevirmek için kazınırken. ha- lırun altındakı daha büyük pislikleri orta- ya çıkartmaktadırlar. Gördüğümüz kada- n. haltnın altındakı tablonun bütününü netbirbiçimdegözümüzdecanlandırma- mvza yetecek boyutlardadır. Artık ülkeyi darbelere kımlenn. nıçin. nasıl getirdik- len. •4 devrimler"ın neden •*inküâplar"a dönüştıirüldükleri ("devriırrier "inkı- lâp"laşırsa. "inkılâp"lann "inkilâp"laş- ması -köpekleşme- kolaydır): gençlerı- mizin üzerine eğitilmiş köpekler salınır- ken beyinlerin nedeneğitilmemiş bırakıl- dığı: kımlerin nasıl kısa zamanda içinde. halkın geri kalan bölümünün giderek yok- sullaşması pahasına yasadışı vollarla di- key olarak zenginleştikleri anlaşılıyor. Halı. kaldırılmasa da artık hıçbir pısiiği denlerle lanetleyeceğimizi biliyor. gele- neksel bilgece sabnmızla halının bütü- nüyle kaldınlmasını bekliyoruz. Sökülen bir halı parçasının altından da dınbaz kuruluşlann yedikleri naneler gö- ründü. Büyük Atatürkve dönemdaşları- nın dine \ e dindarlara dokunmayıp din- baz kurum ve kuruluşlann çanlanna ot tıkamasındaki ileri görüşlülüğün çapı ve haklılığı. o günleri yaşamamış olanlar için ağır çekimle bir kez daha gösterime giri- yor. Cumhuriyet tarihi bovTjnca inananla- ra zulüm yapıldığı yaygarasının arkasın- da. ülkeyi yüzlerce yrl şeriatın zulmüne sokmak için çaba gösterenlerin aşağılık kurnazlığının yattığını gördük şu günler- de. Getirecekleri şeriat düzeninin "dine uygun" zina, sömürü. hırsızlık, talan için zemın hazırlayacağını anladık. Zaten "şeriatı getirmekr kavrammın kendısi de bir hav lı bulanık. Tek bir Tan- n'nın tek bir yüce kitab\n\ bu denh çok tarikatın bakış açısına dilimlemek de ne oluyor? Yoksa dinde demokrasi olmaya- cagını sesi kısılana dek bağırarak ilan edenler. tarikatlar kanalıvla. demokrası- ye (doğal olarak \ duyduklan gereksinimi. bu takıyye ile mi gideriyorlar? Tüm İslam düny asında. ayet başına bir tarikat düşü- yordur herhalde (belki de daha kötü)! Gerçekte getirilmek istenen. İslam düze- ni değil. îslamın bır hayli çarpıtıldığı bir tarikat dü/enidir. Totaliter bir şeriat düzeninin kurulma- sını isteyen iyı nıyetlı Müslüman yurttaş- lara. şenat düzeninin uygulandığı ülkeler- de birkaç ay kalıp. ikiyüzlülüğün ne bo- yutlara varabileceğini görmelenni salık veririm. Namaz saatinde indirilen ke- penklerin neden içeriden kapandığını an- lamalan: yağlı kaidelerini dolarlann üze- rine yayarak yüksek duvarlann arkasın- da viskileri devirirken gelişmemiş ülke- lerden getirttikleri çocuk yaşlardaki kız- lan gebe bırakıp. gebeliğin dışandan an- laşılacağı aşamada bu zavallı çocuklan "Ya ülkene dönersin. ya da zinadan taşla- nırsın" tehdidi ile geri gönderen şeriat zenginlerini gözlemlemelerı; Türkiye bütçesine yakın maliyetlerle "din kardeş- leri"nın "uygun" ülkelere geçıp bütün "din karşıtT gereksinımlerini karşıladık- tan sonra ağızlannı sılip "Tann'yaşükür Müslümanız*' diyerek geri dönmelerini sağla>an:bövlecerejimlennegelebılecek toplumsal baskıyı eriten emirleri. şeyhle- ri. krallan. para babalannı tanımalan. art niyete sahip olmayan bu insanlanmızı bir kez daha düşünmeye yöneltebilir. Şu korkunç tabloya bir bakmız: Üniver- siteli -yineliyorum üniversiteli- bir "ha- nım kızınuz",aydınlanmak için -yineliyo- rum. aydınlanmak için- bir kokoreççinin -yineliyorum birkokoreççinin-yanınagi- diyor! Ne günlere kaldık! Bizler derste ne vermişiz bu gençlere? Bizim kuşak, bizden önceki ve şimdıki gençliği oluştu- ran bizden sonraki kuşağa oranla bir be- yin namussuzluğu sergiledik. Şimdi sı- nıfta öğrencilerıme. "Bakın arkadaşlar! Birilerigeldi, sizlerin diplomalan yüksek, beyin düzeyleri alçak. uysal robot-uygula- macılar olmanra sağlavacakbir eğitim dü- zeni geliştirdi. Şimdisizlere düşen, onlann istedikleri aptallar sürüsü olmamak için her türden her şe>i okumaktır'" diyerek onları sarsmak geliyor içimden. Kişisel politik ve toplumsal görüşlerimi sınıfta öğrencilerimeaşılamayaçalışmayıöğret- menlik ilkelerımle bağdaştırmadığım için bunu buradan kendilerine ıletmek istiyo- rum. Bu eğitim düzenini aşama aşama yer- leştirenlerin. (kendilerinde onurun zerre- si kalmışsa) Türk halkından özür dileye- rek intihar efmeleri. bunu yapmadan ön- ce de Türk toprağına gömülmemelerini ve tabutlannın Türk bayTağına sanlma- masırtı talep eden bir vasiyetname bırak- maları gerekir. Bu onuTİu eylemi. 10 Kasım 1938 gü- nü saat 09.05'ten bu yana din ticaretiyle kişisel "ikbaT arayıpbunukolaycabulan politikacı. yönetici, işadami ve dinbazla- nn da yapması gerekir. Bundan sonra da toplumumuzu oluştu- ran iyi niyetli yurttaşlanmız, inandıkları dinlerle bire bir. aracısız. dolambaçsız, temiz ilişkilere girme olanağı bulabile- ceklerdir. Vücudu yiyip bıtıren bir makrofaj ko- lonisini (hücre yiyen hücre topluluğunu). demokrasiyle ters düşmeme endişesiyle özgür bırakmak aptallıktır. Toplumun bu tür organizmalardan temizlenmesini sağ- layacak yasal bir yol olarak bu intihar önerisini ortaya koyuyorum (bu önerinin safça olduğunu bilerek). Naiflik de. etkili olabilecek bir dışavurum biçimidir. Xot. Yazarımız Melih Cevdel Anday rahatsızlıgı nedeniyle bu hafta yazısıru yazamadı. ARADABIR MUHAMMED DAFİ Emekli vaiz "Cemaatleşmek" İlkelleşmektip "Cemaat" kavramı, bır ılkellik behrgesidır (alamet-i fa- rikası). Insanlann henüz ulus ve deneşık (asabiylel) top- lum aşamasına gelmediklerı dönemlerde ortaya çıkan birolgudur. Cemaatler, başlangıçta aile, boyya da aşi- ret büyüklerinın çevresınde ve güdümunde oluşan; bir ölçüde kan yakınhğına dayanan. belırleyici topluluklar- dır. Ulus ya da toplum özelliğı olmayan, sadece birta- kım çıkar ve yarar ortaklığı. başka cemaatlere karşı güç oluşturma kaygısıyla oluşmuş bırliktelıklerdır. Insanoğ- lu. toplayıcılık dönemının sonunu ve erken toplumlaş- ma dönemını kapsayan uzun bır erım (beşeret) sürecını cemaatler halinde yaşamıştır. Tektanncı dinlerın ortaya çıkması ve devletleşme/uluslaşma sürecine girilmesiy- te birlikte cemaat töreleri de tavsamaya. cemaat başla- rınm söz geçirme güçlerinm giderek gevşemeye ve et- kinişini yitirmeye başlamıştır. Özellıkle erken ortaçağın eşiğınde bır süre bocalayan cemaat öndegelenlen. öte- denDen sahıplenegeldıklerı ekonomık birikimlennı ve vu- rucu güçlennı yıtirmemek için. dört elle, yeni yeni uç ver- mekte olan dinlere ve devlet oluşumlanna sarılmışlardır. Ortaçağ devlet oluşumlannın oluşturucu etkeni (ba- nisi) de, yaşanan karanlık dönemin karartıcısı da, ın- sanlığtn ayağına dolaşmaktan geri kalmayan, cemaat düşüncesi ve cemaat kafasıdır. Cemaatler, yan tutuşla- nna göre, devletten çok devletçı, dınden çok dincı ol- muşlardır. Insanhk, en kanlı, en yuzkızartıcı dönemteri cemaat/erin devlette ve dınde en etkıü oldukları dönem- lerdeyaşamıştır. Batı toplumları cemaat belasından an- cak, aydmlanma ve demokratıkleşme sayesinde kurtu- labilmışlerdir. Musa dini, aslmda toplum dini, ulus dini olduğu için. Asya ve Avrupa toplumlarının yaşadığı ce- maat sıkıntısı çekılmemıştır. Ortaçağ boyunca büyük sı- kıntılar yaşayan Hıristıyan toplumları tse, kurtuluşu dini uluslaştırma (reform) da. aklı inancın önüne geçırmede bulmuşlardır. Cemaat sıkıntısını atiatamayan.yanıken- di ortaçağım aşamayan tek toplum. İslam toplumudur. Cemaat yaşamı. cemaat düşünce, İslam topluluklannı birahtapot gibı sarmış ve giderek bırşeriat kavramı, hat- ta kımı İslam topluluklannda. şenatın kendisı olarak, ya- şamını sürduregelmiştir. Bugün ülkemızde köktenci ke- simin dilinden düşürmedıği cemaat söylemınin aslı şe- raf'tır. "Şeriat isterım" demenın yasalarca suç sayıldığı- nı bildıkleri ıçm, daha yumuşak gibı görülen, fakat şeri- at sözcüğünün ıçerığıriı tatı karşılayan cemaat sözcü- ğünü yeglıyorlar. Yasaların suç saydığı mezhepçt, tari- katçı topluluklan ve onların başmdakı ımam. şeyh, sey- yit, pir vb. adlarla anılan ulus düşmanlannı cemaat ba- şı, cemaat başkanı olarak sunuyorlar. Bir yandan. de- mokrasinin nimetlerınden yararlanarak. demokrasiyı ve laikliğı yok edecek kadroları oluştururken. bıryandan da şeriat ıçeriklı sözcük ve kavramîan olabildiğince sık kul- lanarak ve kullandırarak. toplumda bağışıklık sağlama- ya, insanlarda kulak dolgunluğu oluşturmaya çalışıyor. Atatürk onderlığınde. Atatürk devnm ve ılkelennın ıçer- diği Türk aydmlanma devrımı, islam ortaçağım aşma devrimidır. Bu sürecın basamak taşları, anayasamızın 174. maddesinde sözü edilen gerekçe ve bu gerekçe- nin dayandığı 8 devnm yasasıdır. Söz konusu gerekçe ve adı geçen yasalar yürürlükte dura dura; Meclıs baş- ta olmak üzere, hemen bütün sıyasal kuruluşlarda, k'rt- le iletışım araçlannda ve eğıtım kurumlarında. birer şe- riat terimi olan: Cemaat. tarikat. ımam. şeyh. seyyit, pir, mezhep, tekke. zavıye, molla. muat'a (geçıci evlılik), ı'mam nikâhı vb. sözcük ve kavramlannın öne çıkanlma- sı ve bırer cumhuriyet düşmanı/şeriat yuvası olan tari- katlann "sivil toplum örgütleri" gıbi algüanması, en azın- dan. utançverıcıdir. Unutmayalımki Atatürk, Türk ulu- sunun utanmak için yaratılmadığını söylerken. "cemaaf- leşmenın ılkelleşmek" olduğunu vurguluyordu. YÖK ve Araştırma... DOÇ. Dr. ŞÜKRÜ ŞAHİN Murmam S on günlerde TBMM'de YÖKYasa- sfnda yapılacakdeğişiklikler görii- şülmekte ve bu konuda başta üni- versiteler olmak üzere pek çok top- lum kesiminden tepkiler dile geti- rilmektedir. Ne \ar ki. bir konu ile ilgıli eleştiri getirilirken yerine seçeneğini (al- ternatıfini) de koymak gerekir. Özerklikle bir- likte araştırma da önem kazanmalı. Üniversitelerin temel ilkeleri eğitim \e araş- tırmaclır. Yürürlükteki yasada araştırmaların denetimi ve yürütülmesi ile ilgili hükümler yok denecek kadar azdır. Üniversitelerde araştırma olmakstzın \ e araş- tırmadan bağımsız eğitim sürdürülmesi. bili- min böylesi ilerlediği günümüzde çağı yakala- maktan uzaktır. Bilimsel araştırmalann verimli duruma geti- rilmesi ve elde edilen sonuçlann eğitime akta- rılması. sonuçta eğitim niteliğinin yükselmesi- ni sağlayacaktır. Araştırma ile ilgili hükümle- rin YÖK. Yasası içerisine aynntılı ve net bir bi- çimde eklenmesi gerekmektedir. Budüzenlemeleryapılmadıkça. eğitimdeni- telik beklentilerı boşa çıkacaktır. Bu anlamda yapılacak değişiklikler. ara$tırmacılan siyasal ıktidar değişikliklerınden de uzak tutacaktır. Araştırmanın bağımsız olmasu gelişmesi için temel koşuldur \e eğitimin niteliğini arttırarak çağın koşutunda (paralelinde) eğitim olanağı sağlayacaktır. . •' (jniversıtelerdeki araştırma birimleri şu anda hem eğitim hem de araştırma amacı ile kullamlmaktadır. Araştırma amacı ile kullanı- mı da. eğitimden sorumlu birim yöneticisinin denetiminde bulunmaktadır. Cnıversitelerde eğitim \e araştırmanın yönetsel olarak bırbırin- den ayrılması gerekmektedir. Eğitimin sorum- luluğu ayn. araştırmanın sorumluluğu ayn ol- malıdır. Bu amaçla: üniversite genelinde \e fakülte- lerde araştırma kurullan oluşturulmalıdır. Bu kurullann oluşturulmasında. profesör, doçent ve yardımcı doçent unvanına bakılmaksızın bu yönetime aday olabilecek öğretim üyelerinin bilimsel araştırma puanlan sıralanmalı ve en çok bilimsel püanı olanlar arasından, fakülte- Üniversitesi Immünoloji Öğretim Üyesi ler için 7 kişilik, üniversite için 15 kişilik araş- tırma kurullan oluşturulmalıdır • Bu kurullan seçmek ve atanmasını YÖK kuruluna tavsiye etmek üzere. Üniversitelera- rası Kurul tarafından 5 yıllığına seçilecek 7 ki- şilik bir komisyon oluşturulmalıdır. • Üniversitelerden bu komisyona. hem fakül- teler için hem de üniversite için belirlenen aday listeleri gönderilmeli ve seçim bu adaylar ara- sından yapılarak fakültelerde ve üniversiteler- de araştırma kurullan oluşturulmalıdır. • Cniversıtelerde. sosyal bilimler ve fen bı- limleri için iki ayrı kurul oluşturulmalıdır. Fen ve Sosyal BılimlerKuruluiçin.ünnersite için- deki öğretim üyelennden. bilimsel yayınları- nın toplam puanı en yüksek olan 15 öğretim üyesi üniversitenin araştırma kurulunun yöne- timini oluşturmalıdır. Bilimsel araştırma pu- anı. makale. kitap. patent. kongre bildirileri. proje yürütücülüğü. tez danışmanlığı. atıflar. editörlük. hakemlik. konferans. simpozyum, panelıstlik gibi tüm bilimsel aktiviteler göz önüne alınarak hesaplanmalıdır. Yurtdışında yazının (makalenin) yayımlandığı derginin (*) impakt faktörü puan olarak kabul edilmeli ve tüm öbür puanlamalar bu temel alınarak hesap- lanmalıdır. • Fakültelerde oluşturulacak Araştırma Ku- rulu'na seçim ölçütleri (kriterleri) ise. ilgili fa- külte içerisinde bilimsel yayınlarının toplam puanı en yüksek olan 7 öğretim üyesi fakülte- nin araştırma kuruluıuı oluşturmalıdır. • Araştırma kurullarına seçilecek öğretim üyelerinin görev süreleri 3 yıl olmalı ve bu sü- re sonunda, 4. ve 5. maddelerdeki usullerle araştırma kurullan yeniden belirlenmelidir. • Kurulan bu araştırma kurullannın görev ve yetkileri: a) Üniversite ve fakültelerde araştırma ola- naklarının saptanması amacı ile. mevcutcihaz- lann sayılannın v e teknik özelliklerinin ve han- gi birimlerde bulunduklannın belirlenmesı. b) Bu cihazların etkin kullammının sağlan- masına yönelik organizasyonun yapılması, c) .Araştırmacılara araştırmalan için gerekli ekipmanın fakülte ya da üniversite içerisinde hangi birimlerde olduğu konusunda rehberlik yapması ve bu cıhazlan kullanma onayının ve- rilmesi, ç) Araştırma sonuçlarının denetlenmesi. d) Araştırmalanndan verimli sonuçlaralına- mayan araştıncılann uyanlması, iki kez başa- nsızlık durumunda geçici bir süre araştırma. olanaklarının kullanılmasının durdurulması. e) Araştırma sonuçlannın değerlendirilmesi- nin ölçütleri ıse. fen bilimleri için. çalışma so- nuçlannın. "impakt faktörü" enaz 0.5 olan bir yurtdışı dergide yayımlanmasının yanı sıra. bir yurtiçi ve bir de yurtdışı kongrede sunulması olmalıdır. Araştırma sonuçlan bu kritere uymay an araş- tıncının uyanlması. ikinci kez aynı durumunoî- ması halinde araştırma olanaklarının kullammı- nın bu araştırıcı için bir yıllığına durdurulma- sı, f) Fakyltedeki tüm araştırmalann işleyiş, yö- nelim ve düzenlenmesinin sorumluluğu. araş- tırmalann gelıştirilmesi için mevcut olanakla- nn etkin kullammının sağlanması. yanı sıra, gelecekle ilgili tavsiye kararları alması. h) Fakülte içerisinde araştırma amacı ile kul- lanılabilecek her türlü altyapının kullanma iz- ninin verilmesi. ı) Yurtdışında yayımlanan tüm makatelerin Türkçe örneğinin. fakülte araştırma kurulunun denetiminde sürelı olarak yayımlanacak bir der- gide yayımlanması. • Uni\ersite araştırma kurullan ise, üniver- sitelerin araştırma fonlarını denetimi altında tutmah. fakültelerin gereksinimlen doğrultu- sunda. bu fonlann maddi olanaklannın etkin dağılımmı sağlamahdır. YÖK yasası kapsamında ana hatlan ile ve- rilmiş olan bu düzenlemelerin yapılması ile üni- versitelerde araştırmalar daha verimli duruma getirilecek ve bu araştırma sonuçlannın eğiti- me aktanmı ile de, çağdaş eğitim düzeyi yaka- lanabilecektir. * Uluslaramsı atıflar indeksi (cite citation in- dex) olarak bilinen indekste belirtilen impact factor', bir dergidekiyazılara yapılan atıflann o derginin makale sayısma bölümü ile elde edil- mektedir. Her yıl, her dergi için yeniden belir- lenen bu faktörlerin hulunduğu listeler ulusla- rarası atıflar indeksinde yayımlanmaktadır. PENCERE Kurtarıcı?.. Cambridge Üniversitesi öğretim üyelennden Thomas VVoolston, 1730 yılında yayımladığı bir incelemesi yüzünden görevinden uzaklaştı- rıldı; bir yıl özgürlüğünden yoksun bırakıldı; ay- rıca para cezasına çarptınldı. Suçu neydi? - Isa'yaiftira etmek... Profesör, incil'deki öykülerin saçma sapan, temelsiz ve yakışıksız olduklarını kanıtlama yo- lunda bilimsel bir çalışma yapmıştı. O dönem- de İngilterede böyle bir inceleme için hoşgörü ortamı yoktu. Hapis cezasına çarptırılan VVools- ton, büyük bir ün kazandı. Yandaşları ve karşıt- ları çoğalıyordu. Kimileri profesörün inceleme- sini onaylamasalar da fikir özgüriüğü açısından hapsedilmesine karşı çıkıyorlardı. Profesör o denli tanınmıştı ki kentte yürümesi bile zorlaş- nraştı. Bir gün sokakta rastladığı bir hayat kadını, bi- lim adamının yolunu kesti: - Ulan koca teres, diye suratına bağırdı. Seni daha idam etmediler mi? Profesör: - Bayan, dedi, ben sizi tanımıyorum bile; ben- den ne kötülük gördünüz ki? Hayat kadını: - Sen yok musun sen, benim kurtancımı kö- tüledin; yok etmeye çalıştın. Hazreti Isa olma- sa benim günahla yüklü bedenimi ve ruhumu kim kurtaracak? • Toplumlarda kurtarıcılara gerek vardır; meka- nik düzenlerde de bu kural geçertidir. Uçaklar- da ve otomobillerde yola çıkmadan önce kemer- ler bağlanır. Uçak koltuğunun arkasında şu ya- zı okunur: "Altınızdaki minderi suda batmamak için kul- lanabilirsiniz." Gemilerde cankurtaran simitleri ve sandalla- rı, büyük kent yaşamında cankurtaran arabala- n; hastanelerde çeşitli aygıtlar kurtarıcıdır. Kal- bi duran bir hastayı ölütn kesitinden çıkarmak için şok yöntemi denenir. Her hekim insanoğlu için bir kurtancı gıbidir. Yüzme havuzlannda ve plajlarda görevli kurtarıcılar vardır. • Ne var ki insanlığın karmaşık toplumlar düze- ninde kimi zaman kurtarıcılarfos çıkarlar. Hitler, Birinci Dünya Savaşf ndan yenik ve ezik çıkan Alman ulusuna bir kurtarıcı gıbi görünüyordu; ama, milyonları öiüme sürükledi. Çok görülmüştür böyle yanılgtlar... Toplum (ya da toplumun bir kesimi) kurtancı diye ardına takıldığı kişinin gerçek kimliğini za- manlaanlar: belki ış işten geçmiştir anladığı gün: kurtarıcı kimbilir ne kadar can yakmış; tıpkı kö- tü bir hekim gibi iyileştirecegim diye canına oku- muştur kendisine inanan hastanın... Yine de çaresizlik içindeki halklar, kurtarıcılar üretip türetmekten yazgeçemezler. Çünkü bu oluş insarvistencinin elinde degjldir. Toplumlar kurulalı-beri insan insanın kurtarıcısı olmaklagö- revli olduğuna inanır; bu içgüdüsel bir davranış olmakla kalmaz; yaşamın nesnel yasası biçi- minde belirginleşir. • 15 yıl önce (6 Aralık 1982) bu köşede çıkan yu- kandaki yazı, evdeki eski dosyaları kanştırırken elime geçti; yeniden yayımlıyorum, sonuna kı- sa bir tümce ekleyerek... Nediro?.. Bu kez kendi kendimizin kurtarıcısı olalım!.. • •• "Yaşasın Ingiltere!" Oyle mi?A dr. Semra ^L Somersan— / % Radikal'de ^ ^ ^ ^ vazıvor. # ^ Demek kı o. J L J k . bir -radikal!' Peki ne vazıvor da 'radikal' oluvor?.. Şöyle vazıyor: "Müslüm Gündüz'le da\anışma>a hazınm. Fadime Şahin'k de davamşacağım. (Türkive'deki) tele\iz\onlann bir tanesini bile beş dakika için olsun iztememeye kararbjım. BBC'nin günde üç defa radyodan yavınlanan Türkçe haberierine verdim kendimi. Hjç olmazsa bu İngiliz devlet menşcli kanaldan Türki\c hakkında bol haber almak rnümkün... Evet Veni Güven var artık: Yaşasın İngilterv!" (Radikal. l9Ocak 1997. sayı 15. Pazar eki. sayfa 8). Işte. 'radikaTlık bu oluyor!.. İngiliz devletine gmeneceksın. İngiliz devlet yaymlarına güvencek-.in. Ingiltere"yi Yeni Güven kapısı olarak belleyeceksin. Türkiye"de laik demokratik düzen oluşumunu baltalayan tarikatlar; destekleyeceksin. 'Yaşasın İngiltere' diye bağıracaksm. 'RadikaP olacaksın!.. İngiltere devleti. bu Türk 'radikaTimn cebıne hâlâ bir yeşil pasaport kovmamışsa çok ayıp etmıştir. Ben İngiliz devleti olsam. bu Türk 'radikal'in cebine başı sıkışınca kullanabıleceği bir yeşil pasaport koyanm. Ben İngiliz devleti olsam. bu Türk 'radikaTine 'sir' unvanı veririm. Ben İngiltere dev leti olsam. bu Türk 'radikarinc 'dizbağı nişam' takarım. Ben İngiliz devleti olsam. bu Türk •radikal'ını kuş sütü>le beslerim. Yaşasın İngiltere! Yaşasın Müslüm Gündüz! Yaşasın tarikatler! Yaşasın BBC! Yaşasın İngiltere!.. Cengiz Özakıncı BU AKŞAM 21:30 IBDURRAHMAN DİLIPAK ETYEN MAHCUPYAN TAHA AKYOl ._•'VE IKTİDAR" Forklı dünya görüşiertmn önde gelen dört temsitcisi haftanın entarhşmalıkonusunu masaya yahrıyor. Sorulannızla yönlendireceğiniz bu tartışma programı için her Cuma ekran basına. TARTIŞA TARTIŞA KLASIGI!TÜRKİYE SSUPER
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle