Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
28ŞUBAT1997CUMA CUMHURİYET SAYFA
KÜLTÜR 15
Yeni sonuçlanan Berlin Film Festivali'nin Altın Ayı ödüllü Milos Forman filmi gösteriliyor
Gnseflik,, basın ve ifade özgürliiğüBöylesini belki de ilk kez yaşıyoruz
gerçekten. Yıllann alışkanlığıyla yine
cantamızı hazıriayarak tam havasına gir-
mişken malam Gümüşsuyu'ndan kay-
ıaklanan nedenlerle. vaktinde vize ala-
namaktan (daha doğnısu vize verilme-
mesinden) ötürii onur sorunu yapıp son
aıda gitmekten vazgeçtiğımiz Berlin
Film Festhali'nde Altın fyı'yı kazanan
The People vs. Larry Flynt' filmi, sine-
nalanmızda 'Skandahn Ismi' adıyla gös-
eriliyor şu anda.
Yıllarönce Sınematek'te gördüğümüz
*Maça As' (1963) ve 'Bir Sanşunn Aşk-
tan' (1965) gibi ilk filmleriyle tanıdığı-
nız. daha sonra 1967'de göç ettiği Ame-
nka'da yaptığı 'Guguk Kuşu' (1975.)
'Hair' (1979). 'Ragnrae' (1981), Amade-
us' (1984) ve 'V'almonf (1989) gıbi baş-
yapıtlanyla sevip benimsediğimiz. 65 ya-
şsna gelmiş Çek kökenli usta yönetmen
Milos Forman'ın 7 yil ara verdiği sinema-
ya dönüşünün ürünü olan ve Hol!ywo-
od'u 'Berlinale97'de layıkıyla temsil ede-
rek en iyi film yanşını da kazanan 'The
People vs. Larry Fhnt-Larry Flynt Skan-
dahn tsmi'ni taze taze izlemek, bütün sı-
ks sinemaseverleri keyiflendıriyorkuşku-
suz.
Forno bezjrgânının çıkışı
Cinsel devnmin doludizgın süregeldi-
ği 1970'lerde yayımladığı. o döneme gö-
re son derece müstehcen. hatta hard por-
nografi türûne sokulacak çıplak kadm
dergisiyle (ünlü 'Hustler') Amerikan ka-
muoyunda ve ahlakında epeyce sarsıntı-
lara yol açmış, iş bıtincı porno bezırgânı
Larry Flynt'in gerçek öyküsünü aktaran
ve doğrusu Milos Forman'dan çok, ya-
pımcısı Oliver Stone'a yaraşan bir olay-
fılm 'Larry Frynt Skandahn İsmi'.
Ilkokuldan terk, Kentuckyli bir çıftçı
çocuğu olan Flynt'in, sıradan bir striptiz
pavyonu yöneticiliğinden Playboy'ubas-
tıracak cinsten pervasız, Amerikan tole-
ransının sınırlannı zorlayacak kadar cü-
retkâr ve kışkırtıcı fotograflanyla kısa sü-
rede tirajını milyonlara katlayan, zevk-
sizlik ve bayağılık şampiyonu, dünyanın
bütün oruzbircilerinin en azgın dergisi
Hustler yayımcılığına uzanan yaşamını.
1970lerden 19801ı >ıllaradek aktarıyor
film. Hakkuıda açılan davalardan yılma-
dan, servetini yatırdığı mücadelesini, tu-
rucu, sağcı. bağnaz kesimlerin tüm en-
gellemelerine karşın yıllarca sürdürerek
sonunda basın ve halk kahramanı merte-
besine yükseltılen delıdolu, gözü kara.
Hustler'ın getırdıği, 3-4 sayfada biten,
son derece açık saçık pornografık fotohi-
kâye tarzını, sonradan Robert Gucci-
one'nin 'Penthouse'unun, daha nezih ve
zevkli tarafından taklıt eftığinı, gençliği-
mizden hatırladığımız Hustler'ı. Ankara-
Kocabeyoğlu Pasajı sahafçılanndan bi-
Larry Flynt Skandahn İsmi
The People vs. Larry Flynt /
Yönetmen: Milos Forman /
Senaryo: Scott Alexander,
Larry Karaszewski /
Kamera: Philippe
Rousselot / Müzik:
Thomas Nevvman /
Oyuncular: VVoody
Harrelson, Courtney Love,
Edvvard Norton.Richard
Paul, Brett Harrelson,
Crispin Glover, Vincent
Schiavelli, Miles Davis /
1996ABD(WB)Beyoğlu
Alkazar, Osmanbey Gazi,
Etiler Akmerkez, istanbul
Princess, Altunizade
Capitol, Kadıköy Kadıköy,
Çemberlitaş Şafak,
Bakırköy Avşar
sinemalarında.
paraya boğulan, gitgide düzenin, yasala-
nn, sansürün boy hedefi haline gelen ve
inatla düşünce ve ıfade özgürlüğüne des-
tek veren Amerikan anayasası maddesi-
ne dayanarak kendini savunan Flynt, dün-
yayı tefe koyduğu Hustler'la en popüler
porno kralına dönüşüyor. Sonradan
SUNGU ÇAPAN
• Berlin'de Altın Ayı'yı kazanan ve sıcağı sıcağına
sinemalanmızda gösterilen, Milos Forman'ın 'Larry
Flynt Skandahn İsmi' filmi, cinsellik sömürücüsü mü
yoksa basın ve ifade özgürliiğü kahramanı mı olduğu
tartışmalı, ünlü pornografi kralının yaşamını anlatıyor.
kadm vücudu teşhircisı, seks sömürücü-
sü Larry Flynt'ten ve pornoyu düşünce
özgürlüğüne dahil ederek savunmaktan
yana tavır koyan film, ilgiyle izleniyor
baştan sona.
Bayraktan aileye kadar kutsal değerle-
ri ayaklar altına alan. Noel Baba'dan Oz
Büyücüsü'ne kadar her şeyin cinsel sö-
mürüsünü yapan, ar damarı çatlamış
lırdik de. Hugh Heffner'ı sollamış, bu
mahkemelere kafa tutmuş porno taciri
Larry Flynt'i pek bilmezdik doğrusu.
'Tek suçu zevksizuk, bayağılık' olan,
dangıl dungul Flynt'i. Woody Harrel-
son'un şirin, sevimli yorumuyla aktaran
filmin büyük bölümü mahkeme sahnele-
nne odaklanıyor.
Seks endüstrisinin kaymağını yiyerek
Hollyvvood'a taşınan Flynt'in sıra dışı ya-
şam öyküsünü, köylü ana babasını ağır-
ladığı her renk, boy, cinsten çıplak parti
kızlannın fınk attığı 24 odalı, jakuzili,
kocaman, lüks evinden Ohiolu striptizci
Althea'yla evliliğine, birçok kez hapse
girip kefaletle çıkışlanndan dönemin
ABD Başkanı, fıstıkçı Carter'ın hidaye-
te ermiş, Jesus Christçı kız kardeşıyle
hayli garip yakınlaşmasına, 1978'de faili
meçhul birsuikast sonucu avukatıyla bir-
likte vurulmasıyla tekerlekli iskemleye
mahkûm olup ağn kesicilerle başlayan
uyuşturucu bağımlılığından, ömür boyu
derin bir bağla sevdiği kansı, iğneci Alt-
hea'yı AJDS'ten kaybedişine ve kendini
Reagan'dan sonra gelen, 1980'lerin en
medyatik 'ahlakabidesi'addeden. kürtaj,
eşcinsel haklan, pornografi düşmanı,
cumhuriyetçi, gıcık vaiz Jerry FahveU'le
kapıştığı mahkemeyi kazanışına kadar
tüm evrelerinden geçerek aynntılı biçim-
de izlıyoruz 130 dakika boyunca.
'Tek suçu zev ksizlik ve
bavağılık'
Yoksulluktan gelip kocaman bir basın
imparatorluğu kuran. başı beladan kur-
tulmamış Flynt'in aykın yaşamı üstüne,
'Ed VVood'la parlayan Scott Alexander -
Larry Karaszewski ikilisinin yazdığı se-
naryodan çekilen film, porno kralının
mahkeme serüvenlerinin yanı sıra lafını
esirgemez kişiliğiyle dokunaklı özel ya-
şamını da hikâye ediyor.
Son yıllann en kısır festivallerinden bi-
ri olduğunu, uzmanlann belirttiği Ber-
lin'de, JackLang'ın reisliğındeki jünden
Altın Ayı'yı kapan 'Larry Flynt Skanda-
hn lsmi',doğrusu öyle aman aman. büyük
bir başyapıt değil. Milos Forman'ın usta
işi anlatımıyla seçkinleşen, kışkırtıcı, mi-
zahi ve eğlenceli olabilen, birinci sınıf bir
Hollyvvood seyirliği. Toplumun edep ve
haya duygulannı rencide etmekle suçla-
nıp dava edilen ve ısrarla ahlaki tabulara
karşı savaşmayı sürdürerek ABD'de bazı
yasalan değiştiren pornocuyu yargılayan
yargıç rolünü bızzat Larry Flynt'ın oyna-
dığı filmde. VVoody Harreteon'un parlak
performansının yanı sıra, akıllı, sevecen,
kararlı ve cömert, uyuşturucu bağımlısı
Althea'yı canlandıran,'Basquiat'da da
başansına tanık olduğumuz, 'haşüı, yır-
bk rocker' Courtney Love'ın göz alıcı yo-
rumu da akılda kalıyor. Ele aldığı konu-
nun çağnştırdıklannın tersine rahatlıkla
annenizle bıle seyredebileceğiniz 'Larry
Flynt Skandalın İsmi', ifade özgürlüğüne
ilişkın, son yıllarda Hollywood'dan çık-
mış en yürekli, gırgır ve kayıtsız kalına-
mayacak bir film özetle.
Kod adı Kaos ve ölümüne takip...
Pblat, tehdit ve takip edttJen
kat rolünde ber zamanki
oyununu yineüyor.
Gizli servislerin cirit attığı. ajan he-
saplaşmalanrun anlatıldığı. psiİcolojik
polvsjye romanlann usta yazarı John
LeCarre'yi bile emeklı yaşmda. ye-
nı bir roman kaleme almak üzere he-
yecanlandınp ıştahlandırdığı söyle-
nen, şu malum Susurluk'takı kamyon
kazasıyla açığa çıkmış. ülkemızdeki
kırli politikacı-polis-mafya ilişkileri,
çeteleşme, düzenin yozlaşması vb. gi-
bı. aylardır birlıkte yatıp kalktığımız.
görüntülü ve yazılı basının gündemi-
ne yerleşmiş olaylann, esın penlerini
harekete geçırdiği. sinemamızın üret-
ken yazar-yönetmeni YavuzCtakan'ın
son filmi 'Bir Erkeğin Anatomisi' ha-
yatı pamuk iplığine bağlı, uyanık bir
av ukatın öyküsü.
Filmin basın ilanlannda yer alan
tanıtım tümcesındekı gıbi, 'satanla-
rın. aianlann ve sanlanlann cenneti'
bir ülkede, 1990'lann çıvisi çıkmış
Türkıyesi'nde, iyi kazanan, inatçı,
bencıl bir avukat (Uğur Pblat) bu.
Özel ve ış yaşamı çalkantılı, gergın,
girgin ve yırhk avukat kahramanımız.
şık bürosundakı en iyi arkadaşının ka-
nsıyla (Ash Seçkin) ateşli sevişmele-
nnden fırsat buldukça kayalara çarpa-
cak evlilik gemismi kurtarmanm ve
yıllanmış kansıyla (Tılbe Saran) so-
runlu ilişkisini düzeltmenin de yolla-
nnı ararken, kirli birtakım karanlık
ışlere bulaşmış bir müvekkilınin tes-
lim ettiği, açıklandığında ortalığı bir-
birine katacak cinsten bazı gizli bel-
geler, kirlı çıkar ılişkilerini sergıleyen
listeler ve kilit isimler içeren bir dos-
ya yüzünden batağa saplanıyor boğa-
Belgeleri peşindeki çeteye verip
kurtulmaktansa dırenıp medyaya ilet-
meyi yeğliyor, hayatında bir kez olsun
doğru dürüst bir şey yapmaya azme-
den a\oıkatımız. ailesinin yakınlan-
nın hayâtlannı da tehlikeye atma pa-
hasına. Yaşamını tekerlekli iskemle-
ye mahkûm sürdüren, kötürüm. me-
lek gibi kız kardeşi (Deniz Uğur), 'va
başlayan avukatla yakınlannın ölüm-
cül serüvenıne, özel bir radyo kana-
lında gecc yansında^ayımlanaa, her
isteyenin telefonlakatıldığı, felçlikız
kardeşin de hiç kaçırmadığı, yalnız,
kırgm, morali bozuk dinleyicileri her
gece 'uçsuz bucaksız bir duygu dün-
yasında sıcak yolculuklara çıkaran'
müziklı, muhabbetli, insancıl bır rad-
yo programı hazırlayan bir başka ka-
dın kahraman (Ayda Aksef) kanşıyor
derken. Tek çocuğunu yetıştirerek.
Bir Erkeğin Anatomisi
Yönetmen /Senaryo: Yavuz Özkan / Kamera: Ertunç Şenkay
/ / Oyuncular: Uğur Polat, Ayda Aksel, Tilbe Saran, Deniz
Uğur, Taner Birsel, Tank Ünlüoğlu, Ash Seçkin, iştar
Gökseven, Müge Ochadoovvski / 1997 (Z-1 Film Atölyesi)
Beyoğlu Fitaş, Osmanbey Gazi, Cemberlrtaş Şafak, Kadıköy
Ocak, Capitol, Bakırköy Avşar sinemalannda.
dosya ya hayatm' dıyerek bürosunu
basıp azıcık okşayan çete elemanla-
nnın tehdidi yüzünden evlilik yıldö-
nünıü randevıısunu unutup restoran-
da saatlerce ağaç ettiği kansı ve kan-
sını metres tuttuğu avukat arkadaşın-
dan (Tank Ünlüoğlu)oluşan yakınla-
nnı beladan uzak tutmak için gizli bir
yere göndenyor, susturulmak istenen
a\ukat.
Gözü kara kirahk katillerden kaçıp
Samatya taraflannda, bir tren istas-
yonu yakınlanndaki, metruk çocuk-
luk evinde saklanmaya ve beklemeye
sorunlann üstesinden gelerek hayat-
la baş etmeye ve dinleyicilerine des-
tek olmaya uğraşan. yalnız, ama umu-
dunu yitirmemiş bu aydın radyocu ka-
dının programına telefonla katılıyor,
ilgili yerlere ulaştırdığı gizli dosyanm
bir türlü medyada 'patlamadığınj' gö-
rünce paçası iyıce sıkışan avukatımız.
Ve 'Kaos'' kod adıyla yaptığı. aşktan
nefrete kadar açılan, dolu dolu, taşkın
konuşmalanyla, aykın, canhıraş se-
siyle programa bomba gibi düşüyor
peşpeşe. Ne var ki kansıyla kız kar-
deşını daha güvenli bir yere gönderen
Hep kaybeden sevimli bir aylakKökenleri, büyük ölçüde 19501i yıllann
New York ekolüne bağlı bağımsız Amerikan
sinemasının kuşkusuz son dönemdeki en göz-
de aktörlennden bin olan, 'In the Soup-Çor-
^ bada' ya da 'Lfting in Obttvion- Manik Dep-
•ttsüTgibi geçmiş yıllarda beğenerek seyretti-
\ ğimiz kımi ılgınç bağımsız sınema yapıtlann-
» da yönetmen rollerini üstlenen, pörtiek gözlü.
\ sessiz ve derinden giden Steve Buscemi, ger-
• çek hayattada yönetmenlığe hazırlanırmış me-
|;ğerse. Nihayet Lalede ızleyebildiğimiz 'Tre-
'> es Lounge-Bizim Cafe', Buscemi'nin ilk yönet-
» menlik sınavından başany la çıktığını örnekle-
• yen, alışılmış cilalı Hollyvvood maval-masal-
j! lanndan farklı. keyifle seyredilen düz. sade, sı-
{; cakbir film. Yönetmen Buscemi'nin senaryo-
j sunu yazıp başrolünü de oynadığı "Bizirn Ca-
a fe', bu "cool' aktör, yazar, yönetmenin ustası
î bellediği John Cassavetes tarzmda çektiği, bir
j! 'ikfîlm'den umulmayacak olgurüukta, günlük
4, yaşamm nabzının attığı, yalın, sahici ve alabil-
jl diğine keyifli, gerçekçi bir 'yitik karakterier
• galerisi', baştan belirtmek gerekirse.
,•* Geçen yılın güzelim filmi 'Smoke'la de\a-
:
t mı 'BlueûıTheFace'inçizgisindeseyredenve
\ meraklısma hararetle tavsiye edilecek cinsten
i| 'Bizim Cafe', New York dışındaki birmahalle
\ bannın koltuklannda sızıp uyuyakalmış, keş
\ Tommy'nin (Steve Buscemi) görüntüleny le
; açıhyor. Her zaman, her konuda söyleyeceği
• olan, ancak hayatta hiç başanlı olamamış bir
'•i oto tamircisidir Tommy. Içki. sigara. zaman
! ve zemin elverdiğinde uyoışturucu gibi "öMü-
!". renvesüründnren'kötüa1ışkanlıklara(birtek
'. kuman yok) sahip Tommy, en büyük darbeyi,
1 evlilik konusunda anlaşılan sorumluluk yük-
Bizim Cafe
Trees LOUnge/ Yönetmen,
senaryo: Steve Buscemi /
Kamera: Lisa Rinzler / Müzik:
Evan Lurie /Oyuncular: Steve
Buscemi, Chloe Sevigny, Mark
Boone Jr., Elizabeth Bracco,
Esther Balint, Daniel Baldvvin,
Anthony LaPaglia, Seymour
Cassel, Carol Kane, Debi Mazar/
1996 ABD (Özen Film) Beyoğlu
Lale, Kadıköy Broadvvay, Atrium
Prestige, Bakırköy Avşar
sinemalannda.
lenmekten kaçıp sürekli yokuşa sürdüğü. 8 yıl-
lık sevgilisi Theresa'dan (Elizabeth Bracco)
yemiş görünüyor. Çünkü günün birinde artık
ondan ne köy ne de kasaba olmayacağı kafa-
sına dank eden Theresa, Tommy'yi terk edip
Tommy'nin hem parronu hem de yakın arka-
daşı Rob'la(AnthonjLaPagüa)beraber olma-
ya karar vermiştir. Ustelik karnı bumundadır
Theresa'nm ve doğacak çocuğun babası da
Tommydir büyük ihtimalle.
Aksi ihtiyar Bill'le yarenlik eder, 'şehir kı-
a' kansının çocuğunu da alıp terk ettiği. 5
kamyon sahibı. hali vaktı yerinde. bar tuvale-
tinde marihuana rüttüren şişko Mike'la (Mark
Boone Jr.) 'joint' âlemlenne katılır; arkadaşı
Jerry'nin (Daniel Baldnin) babası, küllenmış
aşkı Theresa'nm 17 yaşındakı yeğenı olan, ara-
yış içindeki, başında kavak yelleri esen, güzel.
çırır Debbie'ye (Chloe Sevigny) takılmaktan
da kendini alamaz, bir yandan da iş aramayi
sürdürür. Çocuklann kamyonetinin yolunu
gözlediği, se^mli. tonton dondurmacı Al Am-
ca'nın (Cassavetes oyuncusu.'baba' Seymour
Cassel) satış sırasında beklenmedik bir kalp
krizı geçirip öldüğü kamyonetıni devralan
Tommy, ağzıyla kuş tutsa bıle hep kaybetme-
ye mahkûmdur...
On yıllık meslek kariyerine şimdiden 3 Co-
en kardeşler, 2 Tarantino. 1 Altman. 1 Ale-
\andre RockvveB. 1 Tom DOIo filmi sığdır-
mış, 5 yıl öncekı 'Rezenuar Köpckleri'% le
dikkatimizi çekmış, dört dörtlük aktör Steve
Buscemi'nin bundan böyle yönetmen olarak
da ilgiyle izlenecek bir sınemacı olacağım sez-
diren 'Bizim Cafe', Tommy'nin başını çektiği,
serbest ve gevşek bir yapıda bir araya getiril-
miş, birbirine bağlı karakterleriyle. başanlı
oyunculuğuyla ve durgun akan, yalın ama in-
sanı saran anlatımıyla meraklısını hoşnut edi-
yor.
Buscemı'nin otobıyografik özellikler de
içeren senaryosundan çekip oynadığı, Samu-
el L. Jackson. Mimi Rogers, Daniel Baldwin,
Anthony LaPaglia gıbi tanınmış ısımlerin de
kısa rollerde boy gösterdiği 'Bizim Cafe', tica-
ri kurallann pek iplenmediği, klışelerden uzak,
özgür stil ve arayışlann havasmm solunduğu,
hep sınırlı olanaklarla, düşük bütçelerle çalı-
şılan o bağımsız sinema fılmleri atmosferini
yankılıyor. Bukımski tarzı, cılkı çıkmış yitik
yaşam felsefesi ucuzluklannabaşvurmaksızın.
avukatın saklandığı metruk evi, dür-
bün tüfekli, amansız takipçisiyle (Ta-
ner Birsel), çetesınin bulması, ^ak..
uzun sürmeyecektir...
Nıcedir üretimi en aza indirgenmiş
sinemamızda, toplumumuzdan çok
kahraman!ı, burjuvazi ve insan-aile
manzaralan sunan, bireysel ve top-
lumsal içerikli bazı şık fılmlere imza
atan, son yıllarda özellikle 'tki Ka-
dm', 'Bir Sonbahar Hikâyesi' ve' Yen-
geç Sepeti'yle dikkati çeken, verimli
yönetmen Yavuz Özkan'm. geçen yıl
seyrettiğımiz 'Bir Kadının Anatomi-
si'nden sonra çektiği, anatomi üçle-
mesinın ıkıncı durağı 'Bir Erkeğin
Anatomisi', sürükleyici bir televızyon
tefnkasina konu olacak kadar yoğun,
zengın ve güncel bir malzemeye el
atıyor.
Çok şey anlatmak istemiş Özkan.
Fonda, şıddet, kan, dehşetten geçil-
meyen, reality show programlanyla
yanşan TV haber bültenlerinden yan-
sıyan, fokur fokur kaynayan. kaosun
eşiğindekı ülkemiz. tnsanlann korku-
tulup sindirildiği, değerlerin, ilkelerin
çiğnendiği, pis kokular yükselen dü-
zene Don Kjşotça kafa tutmaya kal-
kışan bir korkak kahraman avukat.
Gizli çeteler, karanlık ilişkiler. Di-
rençli. gayretli avukatın umarsız mü-
cadelesi aracılığıyla günümüzde ya-
şadıklanmızı anıştınp çağnştıran,
sustukça sıranın kendilerine geleceği-
nin pek farkmda olmayan sessiz ço-
ğunluğu sanki üstüne serpilmiş ölü
toprağından silkeleyip kur-
tarmak isteyen özene bezene
ve kuşkusuz iyi niyetle kota-
nlmış filmde, avukatla yakın-
lannın kaba hatlanyla basma-
kalıp tasvirinden sonra gün-
cel siyasetten kaynaklanan
heyecanlı bir kaçma- kovala-
maca serüvenine dalıyoruz.
Yer yer epeyce didaktik
kaçan diskurlar çekmekten,
'Aşk iki ateş topunun buluş-
masıdır' gibisinden edebiyat
paralayan diyaloglardan kur-
tulamayan, hiç de inandmcı
gelmeyen sahneler içeren, et-
kilere açık, özenti senaryosu-
nun aksayan yanlannın da sı-
ntmasıyla 'Bir Erkeğin Ana-
tomisi'nin etkileyici bır başa-
nya eriştiğini söyleyebilmek
olası değil. Beylik anlatım
kalıplanna sıkışmış, genelge-
çer standartlann dışına taş-
mayan ve sonuçta doyurucu
bir bireşime ulaşamayan
filmde tiyatro kökenli oyun-
culardan Uğur Polat kendini
yinelerken 'Yalnız değilsiniz'
mesajlan veren radyo prog-
ramcısı Ayda Aksel le ilk kez
izlediğim. felçli kız kardeş
Deniz Uğur öne çıkıyor. Se-
naryo zaaflanna, nutuk atan
diyaloglanna dayanıldığı öl-
çüde ilgiyle seyredilen, gücü-
nü aktüaliteden alan bu yeni
'yoğun' Yavuz Özkan filmini
anlamlı. iyi niyetli bulabilir-
siniz, ama önemli ve başanlı
saymak çok zor sonuçta.
KEDÎ GÖZÜ
VECDİ SAYAR
Farelerin Topladığı Meclis
"Ciğerman adında bir kedi vardı,
köküne kibrit suyu ekmişti farelerin,
sağ kalanlan da kaçacak delik arartardı,
canlan çıkardı birlokma yiyecek bulmak için.
Bu biçareleri öyle yıldırmıştı id Ciğerman,
onlara göre o kedi değil de şeytandı şeytan
Derken
bir gün kurnaz kedi
damlann üstünde gezintiye gitti.
Orada o safa sürerken
toplandı bir köşede kılıç artığı fareler,
kötü durumlannı konuştular.
Muhtarian dedi ki: 'Buna bir tek çare var
Ciğerman 'ın boynuna bir çıngırak asarsak eğer,
o daha bize saldırmadan kendini belli eder,
biz de kaçar gizleniriz hemen.
Işte kurtanrsa ancak bu kurtanr bizi.'
Ona hak verdi farelerin hepsi,
başka çare de yoktu zaten.
Fakat bütün ış çıngırağı asmaktaydı.
Biri dedi ki: 'Ben bunu yapamam, delı değilim.'
Öbürü dedi ki: 'Benden dealo kadar.'
Hiçbir sonuç vermeden dağıldı toplantı.
Ben böyle nice toplantılar, meclisler bılirim,
hem farelerin değil, insanlann meclisi,
yığınla karar alıriar
fakat yerine getirilmez hiçbirisi.
Akıl veren çoktur,
fakat işi üstüne alıp yapan yoktur."
(Nâzım Hikmet, La Fontaine'den Masallar,
Adam Yayınlan)
• • •
Büyük adamlann söyledikleri ile yaşadıkları çok
farklı oluyor nedense. 17. yüzyılda yaşamış Fran-
sız şairi Jean de La Fontaine de onlardan biri. La-
rousse Ansiklopedisi'ne göre "oldukça aylak bir
yaşam sürmüş", "koruyucusunun gözüne girmek
için her telden çalmış", "Luxemburg Sarayı'nda
onu hizmetkârianndan biri yapan birsoylunun dul
eşiıleyaşamış", Fransız Akademisi'nde "Yeniler'e
karşı Eskiler'in yanında yer almış" biri.
Oysa yapıtlarında "gece gündüz şarkı söyleyen
ağustosböceği"n\, efendisinin hoşuna gitmek için
didinen köpeklerin "zincirii saltanat"m\ eleştirmiş
hep.
Kedilerin La Fontaine'i pek sevememelerinde şa-
şılacak bir yan yok elbette. Bizleri genellikle zalim
yaratıklar olarak anlatan bu usta şairin, ağustosbö-
cekleri konusundaki eleştirilerine de katılmadığımı
belirtmeliyim. Ağustosböceklerinin, emekçi kann-
calarla hiçbir çelışkisı olmadığını anlamak için bi-
raz tarih okumak yeter.
Yaşamı ile yapıtlan pek bütünlük göstermese de,
şairin doğru sözlerine gene de kulak vermeli, de-
rim. Örneğin:
"Kapan kuranın
kendisi kısılır kapana
Hainlik ekseri dokunur
hainliği yapana."
• • •
Günümüzde olup bitenler La Fontaine'i sık sık
anımsamamıza yol açıyor açmasına ama, onu hak-
sız çıkaran olaylar da pek eksik değil. Farelerin
meclisleri akıl vermekle yetinedursun, kedilerin
"TnecTısleri çoktan "işi üstüne alıp" eyleme geçti bi-
le.
"Sürekli aydınlık için 1 dakika karanlık" diyen
ressamlar, tiyatrocular artık akıl vermekle, bildiri
yayımlamakla yetinmiyor, aktrf biçimde katılıyorlar
bu kitlesel harekete. Istanbul'da "1 Dakika" eyle-
mine katılan özel tiyatroların, Paris'te ırkçılığa kar-
şı yürüyen sinemacıların ortak çabası hep aynı.
Edilgen akıl hocalığını bir yana bırakmanın, toplum-
sal sorumluluklanna sahıp çıkmanın gereğinde bir-
leşiyor bütün kediler.
Istanbul'daki kıvılcım dalga dalga bütün yurdu
sarmakla kalmadı, dünyanın dört bir yanına sıçra-
dı. Bu cumartesi akşamı, Paris'te Trocadero Mey-
danı'nda buluşacağız ellenmizde mumlarla, pazar
günü de VVashington'da Kongre'nin önünde.
• • •
Türkiye'deki "1 Dakika"eylemini destekleyenle-
rin oranı yüzde 71'miş kamuoyu araştırmalarına
göre; eyleme aktif katılanlann oranı ise yüzde 50.
Işte bu aradaki yüzde 21 var ya, en çok onlan me-
rak ediyorum. Korkuyoriar mı, üşeniyoriar mı, an-
layamıyorum bir türiü. Asırlardır üzerimize çökmüş
edilgenlikten nasıl kurtulmalı?
Bu yüzden en çok onlann, yani hem destekledi-
ğini beyan edip hem de edilgen kalan o yüzde 21 'in
okumasını isterdim La Fontaine'in şiirini.
Kendi işlerini Allah'a ya da meclise havale aden-
lerin sonu pek parlak olmuyor da.
tteykoz Camları' sergisi uzatıUı
• Kültür Servisi - 9 ocak tarihinde Yapı Kredi Vedat
Nedim Tör Müzesi'nde açılan 'Beykoz Camlan' sergisi
ziyaretçilerin yoğun ilgisi üzerine 25 marta dek uzatıldı.
200 parça nadir eserin sergilendiği müze, hafta içinde
günde 100-150 kişi, hafta sonu ise yakJaşık 500 kişi
tarafından geziliyor. 12 ayn özel koleksiyonerden
toplanarak hazırlanan serginin yayımlanan kataloğu da
koleksiyonerler ve antikacılar tarafından ilgiyle
karşılandı.
CSO1
da seçkn
• ANKARA (ANKA) - Cumhurbaşkanlığı Senfoni
Orkestrası'nrn yeni yönetim kurulu 4 mart salı günü
belirlenecek. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası
Konser Salonu'nda yapılacak seçimde CSO Müdürü
Vfehmet Erten'in yeniden aday olması bekleniyor.
bOB'da müzSol seçmeteri
• Kültür Servisi - Istanbul Devlet Opera ve Balesi
özellikle gençlere yönelik hazırladığı "Müzikallerden
Seçmeler' isimli yeni bir programı gösterime sunuyor.
Tanınmış müzikallerden örneklerin sunulacağı
programda R. Rodgers. F. Loevve, M. Legrand, J. Bock,
C. Porter, L. Berstein, M. Shönberg, A.L. Webber, J.
Kander gibi pek çok bestecinin yapıtlanna yer verilecek.
Müzik yönetmenliğini Elşad Bagirow'un üstlendiği bu
gösterinin sahne düzeni Sümeray Anman'a ait.
Koreografisini Sönmez Tuygun'un hazırladığı eserin
çevre ve kostüm düzenlemesini Ayşegül Alev
gerçekleştirdi. Murat Ahlatçı, Nilgün Arda, Bülent Atak,
Bergüzar Çelebi, Timur Doğanay, Halıt Ergenç, Çağnur
Gürsan, Hüseyin Likos, Hülya Sancaklı ve Şafak
Yaprak'm yer aldığı programın ışık sorumlusu ise Metin
Koçtürk. 'Müzikallerden Seçmeler' hercuma saat
19.00'da AKM Konser Salonu'nda izlenebilir.
Marcello Fortini sergisi
• Kültür Servisi - Marcello Fortini'nin fotoğraf sergisi
bu akşam saat 18.30'da sanatçının da katılımıyla Fransız
Kültür Merkezi'nde açılacak. 1962 yılında Bastina'da
doğan sanatçı fotoğrafçıhk devlet oİculundan mezun
olduktan sonra Bastina Akdeniz Fotoğrafçıhk
Merkezi'nin yönetimini üstlendı. Fransa ve çeşitli
ülkelerde sık sık sergi açan Fortini'nın yapıtlan 18 mart
tanhine kadar gezilebilir.