Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
: 26 ŞUBAT 1997 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
İan kıyağna
"engel
• ANKARA (Cumlııuiyet
Bün»su)-RP"li *ecai
Kutan yönetimindeki Eıeıji
ve Tabiı İCaynaklar
Bakanlığı'na ba|lı
TEDAŞ'ınpersonel alım
ilanlannın şeriatçı
1
gazetelere venlmesine
' ilişkin yazılı talımat
' yareıdan döndü Ankara 10.
r
tdare Mahkemesi, 29 Ocak
J1997 tarihlı karannda,
'~TEDAŞ'ın6 Kasım 1996
tarihli yazısında.
"TEDAŞ'ın mülakat sınavı
ile ilgili ilanın 5 Kasım
1996 ve 7 JCasım 1996
günleri Tüıkiye ve Akit
gazetelerinde
yayımlanacağı" talimatını
verdiği kajdedildi.
Kararda, ilanın gazetelerde
. yayımlatılmasının "Basın
llan Kurumu Teskiline Dair
KanuıT'a aykın olduğuna
işaret edilirken, kamu
, kurum ve kuruluşlannm
ilan ve reklamlannra ancak
Basm llan Kurumu
aracılığiyla
yayımlatılabileceği
kaydedilerek yürürlüğün
durdurulduğu belirtildi.
Atrıif, KDP'nm
kotıtrolünde
• ANKARA (ANK\)
Birleşmiş Milletler
-Mûlteciler Yüksek
Komiserliği'nın (UNHCR)
ilişkisini kestiği Kuzey
Irak'taki Atruş Kamprnın
kontrolünün Kürdıstan
Demokrat Partisi'ne geçtigı
bıldirildi. KDP yetkilileri,
kamptaki halkın karar
verme özgûrlüğüne
kavuştuğunu belirterek
"Onlar ıçin en ıyisinin
Türkiye'ye dönmek
olduğuna inanıyoruz"
dediler.
Kazan'a tepki
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) -Adalet Bakanı
Şevket K.azan"ın, Türk
Ceza Yasası'nın terör
örgütlerini düzenleyen
maddelenne dayanarak
tutuklanan ve şeriatçı
propaganda yaptığı
gerekçesiyle hakkında dava
açılan eski Sıncan Belediye
Başkanı RP'li Bekir
Yıldız'ı cezaevinde ziyaret
e<Jerek açık görûş yapması
diğer tutuklu yakınlannı
kızdırdı. Siyasi suçtan
tutuklu yakınlanna açık
görüş ızni venlmediğine
dikkat çeken aıleler, bu
haktan yararlanabilmek için
.cezaevı savcılıklanna
. başvuruda bulunuyorlar.
Tutuklu yakınlan adınabir
açıklama yapan Abdullah
Soner, " Yıllardır bizden
devlete, polise, adalete
güvenmemiz isteniyor.
Evlerimiz yakıldı,
çocuklanmız gözaltında
kaybedildi. Hâlâ bize
. güvenin diyorlarsa biz
güvenmek istiyoruz.
Anayasanın eşitlik
ilkesinden yararlanarak
Kazan'ın açık görüş
hakkından biz de
' yararlanmak istiyoruz"
dedi.
Sincan'a ilk dava
• ANKARA (ANKA)-
Sincan'da dûzenlenen ve
şeriat çağnsı yapılan Kudüs
"Gecesi sonrasında çekim
yapmak için ilçeye gelen
gazetecilerden tnterstar
muhabiri Işın Gürel"in
hakaret edilerek
* dövülmesiyle ilgili
soruşturma tamamlandı.
Sıacan Cumhuriyet
jBaşsavcılığı, tartışmayı
' başlatan sanık Abdullah
Çiçekli hakkında "hakaret
ve kavgaya katılmak"
suçundan 10 ay, Gürel'i
tartaklayan saldırgan Recep
Görmez hakkında ise
"etkili eylem" suçundan 2
aydan 6 aya kadar hapis
cezası istemiyle dava açtı.
:
Sulh Ceza
Mahkemesi'ndeki davanın
•15 gûniçinde
başlayabileceği bildirildi.
KuCdan uyan
• ANKARA (ANKA)-
CHP Erzincan Milletvekili,
RP-Mercümek bağlantısını
araştıran komisyonun eski
başkanı Mustafa Kul,
(RP'nin hesaplannı
incelemeye alan Anayasa
Mahkemesi'ni defterler
konusunda uyardı. Kul,
.RP'nin Anayasa
Mahkemesi'ne kılıfi
.hazırlanmış minare
.sunacağını belirterek
mahkemenin gerçekleri
ortaya çıkarabilmesi için
defterlerden bağımsız
.şehlde, özellikle seçim
harcamalanndan yola
çıkarak araştırma
yapmasını önerdi.
REFAHYOL karşıtlannı 'din düşmanı' olarak niteleyen Erbakan, 'Laiklik elinizde kalır' dedi
Erbakan tehdit ediyorANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Başbakan Necmettin Erba-
kan, "din ve demokrasi düşmanı"
olarak nitelediği REFAHYOL
karşıtlanna tehditle yanıt verdi.
Laiklik adı altında din düşmanlı-
ğı yapıldığını öne süren Erbakan,
"Laiktik arabanın frenidir. Dini
kakünpyerine laikliğidin yapmak
isteyenler, etinde fren pedah bulu-
nan kazazedeye döner" dedi.
Din ve demokrasi düşmanlan-
nın bir tarafta, demokrasiye ve
halkın inancına saygı duyanlann
da diğer tarafta toplandıklannı
öne süren Erbakan, "Ben demok-
rasinin ve laikliğin savaşını yapıyo-
rum. Böyle düşünmeyenlere ses-
leniyorum: Oturun oturduğunuz
yerde, rahatlık batmasm" diye ko-
nuşru.
RP ve ordu arasmdaki gergin-
lik tırmanırken partisinin TBMM
grup toplantısında konuşan Baş-
bakan Erbakan, herkesin demok-
• RP lideri partisinin grup toplantısında konuştu. Laik cumhuriyet
isteyenleri din düşmanlığı yapmakla suçlayan Necmettin Erbakan, "Din
düşmanlan bir tarafta. inanca saygı duyanlar diğer tarafta. Oturun
oturduğunuz yerde, rahatlık batmasın" dedi.
rasiyi içine sindirmesi gerektıği-
ni söyleyerek "Herkesin demok-
rasinin üç temel kuraluu içine sin-
dirmesi gerekir. Birinci temel ku-
ral 'Hâkimiyet kayıtsız şartsız
milletindır", ikinci kural "Aslolan
millettir, devlet değil' ve üçüncü
kural da 'Büyük çoğunluk dalâ-
lette toplanmaz'... Halkın sandık
başında verdiği bir karar var, bu
kararda hayır vardır. Bu karar-
dan ilham almak gerekir" dedi.
Laiklik tartışmalanna da değinen
Erbakan şunlan söyledi:
"Laiklik ne din düşmanhğıdır
ne dinsizliktir. Din verine laiklik
diye bir şe> konulamaz. Laiklik
arabanın frenidir. Dini kakünp ye-
rine laikliği din yapmak isteyen-
ler, eünde fren pedah bulunan ka-
zazedeve döner. Kimse kimsenin
dinini değistiremez. İnançlara say-
gı zaten bizim dinimizde var. Ata-
larunız tek bir kilise yıkmamış,
kimsenin inancına müdahale et-
memiştir. Bugün geldiğimiz nokta-
da, 'Camıden bahsetmeyın' diyor-
lar. Niye? "Ben öyle ıstiyorum".
Sen kimsin: Yüzde 3. Konuşamaz-
sın arkadaş. Ka\ ram kargaşası ya-
raOyoriar. Dünyanın başka ülkele-
rine bakın, ABD'de cumhurbaş-
kanı İncil üstüne yemin ediyor, İs-
panya Kralı beyannamesinde,
Müslümanlara cuma günü çaiış-
malan için baskı vapılamayacağı-
nı söylüyor. İşte laiklik bu."
Türkiye'de bir aynmcılık yara-
tılmak istendiğini öne süren Er-
bakan, "Din ve demokrasi düş-
manlan bir tarafta; demokrasiye,
halkın inancına say gı duyanlar di-
ğer tarafta toplamyor. Ben demok-
rasinin ve laikliğin savaşını yapıyo-
rum. Böyle düşünmeyenlere ses-
lenryorum: Oturun oturduğunuz
yerde, rahatlık batmasın" diye ko-
nuştu.
Erbakan'ın bu sözleri milletve-
killeri ve izleyiciler tarafından
uzun uzun alkışlandı.
4
Dün\a rekoru kıracağız'
Ekonomiyle ilgili gelişmeler-
den de söz eden Erbakan, Türki-
ye'nin özelleştirme konusunda
büyük zaman kaybettiğini belir-
terek şunlan söyledi:
"Geçmişte ÖzeUeştirme gelirleri
özelleştirme işinin masrafinı bile
karşılamadL Özelleştirme işlemi
devleti zarara sokmaktan başka
bir işe yaramadı. Hükümetimiz
yalıuzca Ozelkştirme İdaresi eliy-
le değil, bakanhklar kanalıyla da
özeUeştirme çalışmalannı sürdü-
rüyor. 1997 yılında 29 nıilyar do-
laıiık özeUeştirme >aparak dünya
rekoru kıracağız. Bir de yap-işiet-
devret seferberttği vaıf
REFAHYOL'un aldıgı kararlar-
la ıç borçlann ve borçlanma faiz-
lennın hızla düştüğünü. vadelerin
ise uzatıldığını belirten Erbakan,
"Ulke yönetimi bize 3S.7 milyar
dolar iç borçla devredildi. Eğer
bizden önceki altı ayda yaşandığı
hızla devam etseydi, geçen yıl so-
nunda 45 milyar dolar, bu yılın so-
nunda da 58 milyar dolara çıka-
cakn. Hükümetimiz cankurtaran
gibi yetişti ve geçen yılın sonunda
bu rakam 22 milyar dolara indL
Bu yılın sonunda ise 15 milyar
dolara düşecek" dedi.
DYP lideri Ciller
'Kimse
demokrasiye
ara veremez'
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Meclis soruşturmalannda ik-
tidann çogunluğuyla Yüce Di-
van'dan kurtulan DYP Genel Baş-
kanı. Başbakan Yardımcısı ve Dı-
şişleri Bakanı Tansu ÇiHer, hükü-
met ortagının bazı gınşimlerine ilk
kez tepki gösterdi. "Hiç kimse ya-
salan değtştireceğini ummasın. Hiç
kimse cami yapdıyor diye oranın
fethedildiğini söyiemeye kalkma-
sm" diyen Çiller'in. "Hiç kimse
demokrasiye ara vereceğini düşün-
mesin" sözleri, Sincan'da tanklı
gösteriyle gözdağı veraı orduya
gönderme olarak yorumlandı.
Çiller. partisinin Meclis grubun-
da. konuşmasının önemli bölümü-
nü laiklik, demokrasi ve darbe
söylentilerine ayırdı. Hükümetin
devamı konusunda daha önce ver-
diği gmenccyı. "Bizortağunızıar-
kadan bıçaklanıayız" sözleny le yi-
neleyen Çiller, RP'ye yönelik eleş-
tirilerini hükümet ortağı olarak
yapmadığına dikkat çekti. Laikli-
ğin, cumhuriyetin temel niteliği ve
anayasal bir kavram olduğunu
kaydeden Çiller, "Bunun temina-
0 halkür. Devlet laiktir, din ve vk-
dan hürriyetinüı teminatHhr" diye
konuştu. Diyanet Işleri Başkanlı-
ğı'nın anayasal bir kuruluş oldu-
ğunu dilegetiren Çiller, Sıncan 'da-
ki gelişmelere değinerek. "Hiç
kimse yasaian değiştireceğini um-
masın. Bu, Sincan otabilir ya da
yanhş başka bir şey. DYP, gereğini
yapar" gorüşünü dile getirdi.
'Sûrekii Aydınhk İçin 1 Dakika Karanhk' kampaması son 3 gününe girerken kitleseUeşerek sürüyor. Okmeydanı'nda önceki akşam
2 bin 500 ldşi, çeteterin yarguanması içinyüriidü. (Fotoğraf: OZKAN GÜVEN)
İstanbul Haber Servisi - DİSK Genel Başkanı
Rıdvan Budak. "Sürekli Aydınhk İçin 1
Dakika Karanhk'" eylemınin, giderek iktidan
ve karanhk ılişkilerin içindekileri
korkutmaya başladığını belirtti.
Okmeydanrnda önceki akşam 2 bın 500 kişi,
çetelerin yargılanması için yürüdü. "Sürekli
Aydınhk İçin 1 Dakika Karanhk" kampanyası
son 3 gününe girerken kitleseUeşerek
sürüyor. Önceki akşam Okmeydanrnda 2 bin
500 kişi, çetelenn yargılanmasını istedi.
Esenler'de polıs tarafından öldûrüldüğü öne
sürülen Nurettin Demir ı!e .\ntalva'da
kampanya sırasında gözaltma alınmak
istenirken yaşamını yitiren Celal
Cankoru'nun fotoğraflannı taşıyan
yurttaşlar, meşalelerle sokak sokak dolaşarak
çetelerin bir an önce yargılanmalannı
istediler. "Susma, sustukça sıra sana gekcek",
"C1Akontrgerflla", "ÇetekrMediste
öğrenciler hapiste" gibi sloganlar atan
göstericiler, daha sonra sessizce dağıldı.
Rıdvan Budak imzasıyla dün yapılan yazılı
açıklamada ise, eylemin giderek iktidan ve
karanhk ılişkilerin içindekileri korkutmaya
başladığını belirterek Merter'dekı DlSK
Genel Merkezi'mn "Aydmlık bir Türkiye'de
yaşama isteği içuı" her akşam saat 21.00'de
karartıldığını vurguladı. Budak ve DlSK
yönetıcileri ile işçiler. dün akşam yaptıklan
eylemin ve açıklamanın ardından topluca
DlSK'in eski genel başkanlanndan Kemal
Türkler'in aytu semtteki evinin önüne
gittiler. Burada yapılan saygı duruşunun
ardından eylem sona erdı. Kampanyayla ilgili
olarak "Mum söndü oynuyoriar''dedıği için
büyük tepki alan Şevket Kazan hakkında,
dört kişi, lzmır'de toplam 101 milyon liralık
manevi tazminat davası açtı.
Hükümet gensonı sınavını atlattıANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
-TBMM Genel Kurulu'nda, dün D-
SP ve CHP'nin laik-demokratik re-
jime yönelik tehditlerle ilgili olarak
verdiği gensonı önergelerinin gün-
deme ahnması 246 "kabul" oyuna
karşıhk, 282 oyla reddedildi. TB-
MM Danışma Kurulu, DSP, CHP
ve ANAP'ın gensonı önergelerinin
birleştirilerek aynı gün görüşülme-
sini kararlaştınnca; ANAP içeriği-
nin farklı olduğu gerekçesiyle, di-
ğerleriyle birlikte görüşülmesini ön-
lemek için kendi önergesıni geri
çekmiştı. ANAP. hükümetin ek zam
konusunda memurlar arasında ay-
nm yaptığı, yetki yasasını yanlış ve
kötükullandığına ilişkin savlan içe-
ren gensonı önergesini dün yenile-
di. Bu önergenin öngörüşmelerinin
de gelecek hafta yapılması bekleni-
yor.
DSP ve CFTP'nin gensonı öner-
gelerinin gündeme alınıp alınma-
ması ıçın dün TBMM Genel Kuru-
lu'nda yapılan görüşmelere uzun
süredır TBMM 'ye uğramayan DYP
liden Tansu ÇiHer'ın katıtrnası dik-
kati çekti. Çiller salona gırdiğinde,
ANAP Antalya Milletvekili İbra-
him Gürdal" ın "Şaibe Hanım Mec-
Bs'e gekü"diye laf atması, muhale-
fet sıralannda gülüşmelere neden
oldu. BBP'nin de hükümete destek
verdiği oylamada iktıdar, 282 oyla
önergelerin gündeme alınmasmın
reddedilmesini sağladı. Muhalefe-
tin 276 oya ulaşabildiği oylarnada,
1 milletvekili de çekimser kaldı. D-
SP'den aynhp DYP geçeceği bildi-
rilen 2 DSP milletvekilinin ise oy-
lamaya, katılmaması dikkat çekti.
Oylamaya, ANAP'ın muhafazakâr
kanadından KorkutOzaL Cemfl Çi-
çek,AliÇoşkun'un daaralanndabu-
lunduğu 9 milletvekili oylamaya ka-
tılmadı. DYP'den ise Turan Annç
ve hastalığı nedenıyie yurtdışında
bulnan Hasan Peker Meclis'e gel-
mediler.
DSP Genel Başkanı Bülent Ece-
vh, genel kurulda yaptığı konuşma-
da. "RP'nin amacı demokrasi değil,
cihatnr. RP bu devleti din düşmanı
gibi görüyor. Çözüm TBMM'de.
Başka kurtancıya gerek yok. TB-
MM, halkın büyük böiümünün
RFyi indirme isteğini yerine getir-
meBdü-" dedi. Taksim camii tartış-
malannı anımsatan Ecevit, "Nereyi
fethedeceksiniz.Taksim Meydanı'nı
mı? Kime karşı zafer kazanacaksı-
nız? Türldye Cumhuriveti Devie-
ti'ne karşı mı zafer kazanacaka-
mz?" diye konuştu. Ecevit, RP'nin
şiddet kültürünü beslediğini, "kan-
h,kansızgebnekten"sözettiginiak-
tanrken RP su-alanndan "yalan"
sözleri yükseldi. Ecevit, "Hepimiz
dmledik,şündi inkâretmegereği du-
yuyorsanız bundan muüuluk duya-
nnTdedi.
ANAP'h Agâh Oktay Güner,
Türldye'de hiç cami yapılmıyormuş
gibi, cami yapmanın bir numaralı iş
olarak takdim edildiğini söyledi.
Güner, "Herhalde Taksim'e kuru-
lan çadırda namaz kümak da Kad-
dafı'den ahnan bir çadır kültürü
dersi" diye konuştu. CHP lideri De-
niz BaykaL göriişmelerden önce
partisinin grup toplantısında yaptı-
ğı konuşmada, rejim konusunda
uyanlarda bulundu. Tansu Çiller'in
"Teminat benim" dediğini anımsa-
tan Baykal. "Kendini uyutursun.
Hoca senin gözünden sürmeviçeker,
farkuıa varmazsın. Çiller kendini
avutu\or. Bunlan kucaklıyorsun,
kucağında rutuyorsun" dedi.
IRMIKI AYDIN ENGİN e - mail: engin (â planet.com.tr
Geldik mi gene bir yol çatalı-
na! Eğer bu ülkede gazeteci
milleti topluca "aşın evham" gi-
bi birhastalığayakalanmadıysa
yol çatalında iki yön işareti var.
Biri molla sanğı, öteki tank pa-
leti.
Bir de patika var. İşareti filan
yok. Ama demokrasi patikası
olduğu biliniyor. Patikanın Türk-
çesi keçiyolu. Patika gerçekten
de keçi yolu. Geçebilmek için
keçi gibi inatçı, keçi gibi çevik
olmak gerek. Sivri kayalar, dip-
siz uçurumlar, dikenli çalılar,
ağaçlar, bataklıklar... Üstelikdö-
nemeçlerde pusuya yatmış çe-
teler var. Keçiyolu boyunca te-
peden tırnağa silahlı eşkıyalar
kol geziyor...Yani salt çeviklik,
salt inat da yetmez, mangal gi-
bi yürek gerek.
Soru elbette bu iki seçenek
ve birseçene/fç/fc'ten hangisine
gideceğiz, değil.
Soru; molla sanğında karan-
lığa boğulmaktan, tank paleti-
nin altında ezilmekten nasıl kur-
tulacağız? Bumumuzun dikine,
o daracık keçiyolu boyunca gi-
debilecek miyiz ve nasıl?
Bir Yol Çatalı ve Bir Keçiyolu
Üstelik acılı yaşam deneyle-
riyle biliyoruz. Büyük att-üstlük
günlerinde üçüncü yol'\ax orta-
dan kalkıyor. Bir gazete yazısın-
da "molla sanğı - tank paleti -
demokrasi keçiyolu" benzet-
meleri yapmak kolay. "Ne tank
paleti, ne molla sanğı" demek
kolay.
Ama o an gelip çattığında,
(örneğin)"... önemli kavşaklann
tanklartarafından tutulduğu, ül-
kede durumun genel olarak sa-
kin olduğu bildiriliyor. Geçici
yönetim bütün uluslararası an-
laşmalara bağlı kalınacağını
açıkladı" diye başlayan bildiriler
TV ve radyolarda duyulmaya
başlandığında; (örneğin) pom-
palı tüfeklerini zulalanndan çı-
karan mollalar "Uyan ey gafil!
Gün o gündür. Gün küfre karşı
cihat günüdür" haykınşlarıyla
ortalığa döküldüğünde, "Yahu
efendiler çıldırmayın! Ey halk
susma, pısma! Bu sapa yollara
sapma. Bak şu keçiyoluna. Bu
daracık yol demokrasinin yolu-
dur. Buyoldan şaşma" çağnla-
n ,tank gürültüleri, molla böğür-
tüleri arasında kaybolup gider.
Bunu acılı yaşam deneyleriy-
le; bunu başka halklann dene-
yimleriyle biliyoruz.
O zaman ne olacak?
Kabak çıktı diye kızıp üstüne
işediği karpuzlan, az sonra kız-
gın güneş dilini damağını kuru-
tunca "Buna deymiş, buna
deymemiş" diye yemeye başla-
yan Nasrettin Hoca örneği ter-
cihlere, seçimlere mi yönelece-
ğiz?
Bugün "Bir (sivil) anayasam
bile yok" diyen bizler, yarın
"...Anayasa fürkiye Cumhuri-
yeti laiktir diyor" ya da "Anaya-
saya göre egemenlik kayıtsız
şartsız milletindir. Pariamento,
siyasi partiler, demokratik dü-
zen cumhuriyetin temel taşlan-
dır" diyerek mi tanklan durdu-
racak, mollalan püskürteceğiz?
O gün geldiğınde bir anaya-
samız olsa ne yazar?
Molla, 1982 Anayasası gibi
yürekler acısı hukuk metnini,
küfrün belgesi olarak çoktan
damgalamış ve yırtıp atmış. Bu-
güne dek tank paletleri dönme-
den önce "Acaba bu yaptığı-
mız anayasaya uygun mu" diye
soran darbeciye de tanık olun-
madı?
•••
Bunlar, demokrasinin üstün-
de karabuiutlar dolanıyor diye
ürkmüş birgazetecinin sayıkla-
malan filan değil. Haydi açık yü-
rekle konuşalım, bugün her
(evet: her) aydın sohbetinde,
demokrat sofrasında, akıl da-
nışmasında bu sorular tartışılı-
yor. Kimseyle konuşmayanlar
bile kendi kendine "O gün gel-
diğinde ben ne yapacağım?
Tercihim ne olacak? Molla sa-
rığı ile tank paleti arasında bir
tercih yapmadan kendi ilkete-
rim, inançlanm doğrultusunda,
demokrasi seçeneği yönünde
nasıl yürüyeceğim? Bunu be-
ceremez de iki uğursuz seçe-
nekten birini yeğlersem, ken-
dımle hesaplaşırken gözlerimi
kendimden kaçırmamam
mümkün mü" diye soruyor ve...
... ve yüreğini serinleten bir
yantt üretemiyor.
Milyonlarca evin ışıklarının
geceleri ateşböceğine dönüş-
tüğü, umuda göz kırptığı, de-
mokrasi özleminin yüreklerden,
bilinçlerden çıkıp eyleme dö-
nüştüğü bugünlerde bu sorular
hâlâ yanıtsız. Salt ışık yakıp
söndürerek ne tank paletini dur-
durabiliriz, ne gözü dönmüş
mollayı dizginleyebiliriz.
Tamam. Doğru. •'
Gel gör ki asla yeğlenemeye-
cek seçenekler karşısında, mol-
la sanğı - tank paleti kıskacın-
da tek umut, tek çıkış gene ev-
leri ateşböceklerine dönüştüren
yurttaşlar.
Son soru: Bu umuda sanlı-
nabilir mi? Milyonlarca demok-
rat bu kıskacı kırabilir, demok-
rasi patikasını adım adım tırma-
nabilir mi?
Bu soruya yanıt vereme-
yeceksek, evlerimızi ne demeye
ateşböceklerine döndürdük ve
döndürüyoruz ki?..
POLITİKA GU1NLUGU
HİKMET ÇETİNKAYA
Faşistler, İtirafçılar...
Ellerinde bıçak ve satırla saldıranlar kimler?
Faşistler!..
İstanbul Üniversitesi'nde 5 gündür süren gergin-
lik dün kanla noktalandı. Olaylarda 17 öğrenci, 2
gazeteci ve 2 polis yaralandı...
Kendilerini 'ülküçü' olarak adlandıran grup, bir
süredir İstanbul Üniversitesi'nde, Çin'in Uygur
Türklerine yaptığı baskı ve kıyımı protesto ediyor-
du...
Acaba bu eylemin amacı sadece bununla sınırtı
mıydı?
Sanmıyoruz...
Susurluk kazasıyla ortaya çıkan 'devlet içinde ör-
gütlü çefe'nin üzerine birileri 'kül örtmek' istiyor-
du. Sürekli Aydınhk İçin 1 Dakika Karanhk ey-
lemi de yine aynı çevrelerce engellenmek isteniyor-
du...
Faşistler ve şeriatçılar aynı kulvarda koşuyorlar...
Faşistler, 'Susurlukolayı'n küllendirmekisteyen-
lerin yanında; şeriatçılar da, Sürekli Aydınhk İçin 1
Dakika Karanlıkeyleminirr karşısında yeralıyorlar...
Olaylara baktığımızda her iki grubun söylemleri
aynı:
"Kanımız aksa da zafer Islamın..."
Hemen belirtelim bu iki grup bir noktada birleşi-
yor:
"Laik demokratik devlet yıkılsın, Islam cumhuri-
yeti kurulsun..."
Şeriatçı gruplar da dört gün önce bir cenaze tö-
reninde ellerinde yeşil bayraklaria yürürken şöyle
bağırıyoriardı:
"Laiklere ölûm!"
İstanbul Üniversitesi'nde demokrat, yurtsever
öğrenciler ölümle burun buruna yaşıyor. Laik cum-
huriyetin düşmanlan yeni bir yöntem geliştiriyor
"Vurvekaç..."
Evet, Istanbul'daki görüntüler dün böyleydi. Fa-
şistler, demokrat-yurtsever öğrencilere satır ve bı-
çakla saldınyorlardı...
Acaba Güneydoğu'da neler oluyordu?
•••
Güneydoğu'da insanlar aç ve perişan...
Diyarbakır çarşısında işsiz insan manzaralan ken-
te göç nedeniyle giderek çoğalıyor; Hakkâri, Wn,
Muş, BitJis ve diğer illerde yaşam zorlaşıyor...
Terör, yoksulluğun kol gezdiği yörelerde daha ça-
buk filizlenir, boy verir. Tüm dünyada böyledir. Örgüt-
sel terörü çözersiniz, bu kez bireysel terör başlar..
Devlet erkini elinde tutan REFAHYOL, salt ocak
ayında Fak-Fuk-Fon'dan tam 2 trilyon dağıttı. Refah-
lı Devlet Bakanı Sacit Günbey, televizyon kanalla-
nna çıkıp gerile gerile şöyle dedi:
"Paralan yoksul yörelerde dağrttık..."
Acaba paralar kime gitmişti? Başbakan Necmet-
tin Erbakan'ın şov yaptığı törenlerde 'oruçlu ağız-
la' atılan nutuklar ne denli doğruydu?
Bir süre önce içimıze bir kurt düştü ve sorduk:
"2 trilyon lira hangi illerde, nasıl dağıtıldı?"
Şu ana dek Sayın Sacit Günbey'den yanıt alama-
dık...
Diyarbakır'daki yoksulluk manzaralannı içimiz
burkularak izliyoruz. Yoksulluğun ağır çizgisi insan-
lanmızın üzerine çökmüş. Bannacak yerleri olma-
yan yoksullarçaresizliğin içinde şaşkın. Salgın has-
talık Güneydoğu'da kol geziyor...
Baba Celal ve eşi Dilber, çocuklan Mehtap, Mer-
yem, Özlem, Sadtk, Mehmet tifo tanısıyla hasta-
nede gözetım altındalar...
Yavuz ailesı 8 gün aç kalmışlar. Boğazlanndan tek
bir lokma geçmemiş yedi kişinin...
Diyarbakır'da binlerce aile evsiz, işsiz, aç ve has-
ta...
Acaba siyasi iktidar ne yapıyor? Güneydoğu'da
asker terörie mücadele ederken devleti yöneten-
ler işsizliği önlemek için bir çözüm yolu anyor mu?
Hayır!..
REFAHYOL, PKK'li itirafçılan besliyor, Fak-Fuk-
Fon'dan onlann cebine yolluk koyuyor...
Dayanışma Vakfı Fonu'nun nasıl ve nerelere dağı-
tıldığını kimse bilmiyor...
• • •
Muşta bir kamyonet ve bir adam...
Yaşlan 10-12 arasmdaki çocuklar, kadınlarekmek
dağıtan kişinın üzerine saldınyor. Orta yaşlı bir ka-
dın. kucağında 5-6 ekmekle kalabalıktan kurtulmak
isterken bağınyor:
"Bize ekmek değil, iş bulun..."
Aynı görüntüleri Güneydoğu'da pek çok kentte
görmek olası...
Insanı kahreden ve düşündüren görüntüler her ak-
şam televizyon ekranlanndan bizlere yansıyor.
Uçuk san umutlann bu görüntüler arasında nasıl
yitip gittiğine, nasıl kararıp solduğuna tanık oluyo-
ruz. Yaşamın derinliklerinden fışkıran acılan, her ak-
şam izlemek zorunda kalıyoruz...
Güneydoğu'da terörün neden olduğu göç insan-
lan, umutsuziuk denizinde çoğalıyor gün gün...
Hüzünler salt bununla sınıriı değil...
Diyarbakırda başına kurşun sıkılarak öldürülen
işadamı Hüseyin Değer'in yardım isteyen çığlıkla-
nnı duyargibi oluyoruz. Ardından iki itirafçının gaze-
telerde, televizyonlarda yer alan açıklamalan karşı-
sında ise donup kalıyoruz...
Hüseyin Değefi kim, kimler öldürdü?
İşte bu soruya yanıt ararken ERNK Amed Bölge-
si Komutanı Arteş kod adlı Engin Karadağ'ın Diyar-
bakır Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde yaptığı itiraf-
lan anımsıyoruz...
Kirafçı Karadağ'ın ifadesi sonucu 1996 yılında Di-
yarbakır yöresinde yaklaşık 150 işadamı PKK'ye pa-
rasal destek sağladığı savıyla soruşturmaya uğra-
mıştı. Bu soruşturma yaklaşık bir ay sürmüştü. So-
nunda 150 kişiden bir kişi bile tutuklanmamıştı. 150
işadamı arasında Hüseyin Değer de bulunuyordu...
Diyartıakır'da bir yerel gazete ve özel televizyon,
Hüseyin Değer'in DGM tutanaklanndan aldığı ifade-
lerini o tarihte niçin yayımlamıştı?
Bir başka konu: Hüseyin Değer, kara para akladı-
ğı gerekçesiyle bir süre önce gözartına alınmış mıy-
dı?
•••
Güneydoğu'da açlık, faili meçhuller ve diğer so-
runlar...
PKK itirafçılanna Fak-Fuk-Fon'dan yardım yapıl-
dığını yetkililer açıklıyor. Kimi itirafçılar gazetelerde,
televizyonlarda, katıldıklan kanlı eylemleri kendileri
açıklayıp şöyle diyortar:
"Yetkililer bizi devlet memuru yapacaklannı söy-
lediler, yapmadılar..."
Bu arada Güneydoğu'da uydu antenleri sökülüyor,
MED TV'nin bölücü yayın yapmasını engellemek
için...
Türkiye Cumhuriyeti laik, demokratik bir hukuk
devleti değil mi, bu çağdışı uygulamalar demokra-
simıze gölge düşürmez mi?
Ülkemizde her şey karmakanşık. Bir vurdumduy-
mazlık egemen her yerde...
Güneydoğu'da insanlanmız aç, susuz ve işsiz. Gü-
neydoğu'da insanlarımız yannlanndan umutsuz...
Bu işin sonu nereye varacak?
Internet: http: // www.planetcom.tr/Xn
E mait: Hikmet .Cetinkaya @ Planet.com. TR