27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
: 26 ŞUBAT 1997 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER İan kıyağna "engel • ANKARA (Cumlııuiyet Bün»su)-RP"li *ecai Kutan yönetimindeki Eıeıji ve Tabiı İCaynaklar Bakanlığı'na ba|lı TEDAŞ'ınpersonel alım ilanlannın şeriatçı 1 gazetelere venlmesine ' ilişkin yazılı talımat ' yareıdan döndü Ankara 10. r tdare Mahkemesi, 29 Ocak J1997 tarihlı karannda, '~TEDAŞ'ın6 Kasım 1996 tarihli yazısında. "TEDAŞ'ın mülakat sınavı ile ilgili ilanın 5 Kasım 1996 ve 7 JCasım 1996 günleri Tüıkiye ve Akit gazetelerinde yayımlanacağı" talimatını verdiği kajdedildi. Kararda, ilanın gazetelerde . yayımlatılmasının "Basın llan Kurumu Teskiline Dair KanuıT'a aykın olduğuna işaret edilirken, kamu , kurum ve kuruluşlannm ilan ve reklamlannra ancak Basm llan Kurumu aracılığiyla yayımlatılabileceği kaydedilerek yürürlüğün durdurulduğu belirtildi. Atrıif, KDP'nm kotıtrolünde • ANKARA (ANK\) Birleşmiş Milletler -Mûlteciler Yüksek Komiserliği'nın (UNHCR) ilişkisini kestiği Kuzey Irak'taki Atruş Kamprnın kontrolünün Kürdıstan Demokrat Partisi'ne geçtigı bıldirildi. KDP yetkilileri, kamptaki halkın karar verme özgûrlüğüne kavuştuğunu belirterek "Onlar ıçin en ıyisinin Türkiye'ye dönmek olduğuna inanıyoruz" dediler. Kazan'a tepki • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -Adalet Bakanı Şevket K.azan"ın, Türk Ceza Yasası'nın terör örgütlerini düzenleyen maddelenne dayanarak tutuklanan ve şeriatçı propaganda yaptığı gerekçesiyle hakkında dava açılan eski Sıncan Belediye Başkanı RP'li Bekir Yıldız'ı cezaevinde ziyaret e<Jerek açık görûş yapması diğer tutuklu yakınlannı kızdırdı. Siyasi suçtan tutuklu yakınlanna açık görüş ızni venlmediğine dikkat çeken aıleler, bu haktan yararlanabilmek için .cezaevı savcılıklanna . başvuruda bulunuyorlar. Tutuklu yakınlan adınabir açıklama yapan Abdullah Soner, " Yıllardır bizden devlete, polise, adalete güvenmemiz isteniyor. Evlerimiz yakıldı, çocuklanmız gözaltında kaybedildi. Hâlâ bize . güvenin diyorlarsa biz güvenmek istiyoruz. Anayasanın eşitlik ilkesinden yararlanarak Kazan'ın açık görüş hakkından biz de ' yararlanmak istiyoruz" dedi. Sincan'a ilk dava • ANKARA (ANKA)- Sincan'da dûzenlenen ve şeriat çağnsı yapılan Kudüs "Gecesi sonrasında çekim yapmak için ilçeye gelen gazetecilerden tnterstar muhabiri Işın Gürel"in hakaret edilerek * dövülmesiyle ilgili soruşturma tamamlandı. Sıacan Cumhuriyet jBaşsavcılığı, tartışmayı ' başlatan sanık Abdullah Çiçekli hakkında "hakaret ve kavgaya katılmak" suçundan 10 ay, Gürel'i tartaklayan saldırgan Recep Görmez hakkında ise "etkili eylem" suçundan 2 aydan 6 aya kadar hapis cezası istemiyle dava açtı. : Sulh Ceza Mahkemesi'ndeki davanın •15 gûniçinde başlayabileceği bildirildi. KuCdan uyan • ANKARA (ANKA)- CHP Erzincan Milletvekili, RP-Mercümek bağlantısını araştıran komisyonun eski başkanı Mustafa Kul, (RP'nin hesaplannı incelemeye alan Anayasa Mahkemesi'ni defterler konusunda uyardı. Kul, .RP'nin Anayasa Mahkemesi'ne kılıfi .hazırlanmış minare .sunacağını belirterek mahkemenin gerçekleri ortaya çıkarabilmesi için defterlerden bağımsız .şehlde, özellikle seçim harcamalanndan yola çıkarak araştırma yapmasını önerdi. REFAHYOL karşıtlannı 'din düşmanı' olarak niteleyen Erbakan, 'Laiklik elinizde kalır' dedi Erbakan tehdit ediyorANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Başbakan Necmettin Erba- kan, "din ve demokrasi düşmanı" olarak nitelediği REFAHYOL karşıtlanna tehditle yanıt verdi. Laiklik adı altında din düşmanlı- ğı yapıldığını öne süren Erbakan, "Laiktik arabanın frenidir. Dini kakünpyerine laikliğidin yapmak isteyenler, etinde fren pedah bulu- nan kazazedeye döner" dedi. Din ve demokrasi düşmanlan- nın bir tarafta, demokrasiye ve halkın inancına saygı duyanlann da diğer tarafta toplandıklannı öne süren Erbakan, "Ben demok- rasinin ve laikliğin savaşını yapıyo- rum. Böyle düşünmeyenlere ses- leniyorum: Oturun oturduğunuz yerde, rahatlık batmasm" diye ko- nuşru. RP ve ordu arasmdaki gergin- lik tırmanırken partisinin TBMM grup toplantısında konuşan Baş- bakan Erbakan, herkesin demok- • RP lideri partisinin grup toplantısında konuştu. Laik cumhuriyet isteyenleri din düşmanlığı yapmakla suçlayan Necmettin Erbakan, "Din düşmanlan bir tarafta. inanca saygı duyanlar diğer tarafta. Oturun oturduğunuz yerde, rahatlık batmasın" dedi. rasiyi içine sindirmesi gerektıği- ni söyleyerek "Herkesin demok- rasinin üç temel kuraluu içine sin- dirmesi gerekir. Birinci temel ku- ral 'Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindır", ikinci kural "Aslolan millettir, devlet değil' ve üçüncü kural da 'Büyük çoğunluk dalâ- lette toplanmaz'... Halkın sandık başında verdiği bir karar var, bu kararda hayır vardır. Bu karar- dan ilham almak gerekir" dedi. Laiklik tartışmalanna da değinen Erbakan şunlan söyledi: "Laiklik ne din düşmanhğıdır ne dinsizliktir. Din verine laiklik diye bir şe> konulamaz. Laiklik arabanın frenidir. Dini kakünp ye- rine laikliği din yapmak isteyen- ler, eünde fren pedah bulunan ka- zazedeve döner. Kimse kimsenin dinini değistiremez. İnançlara say- gı zaten bizim dinimizde var. Ata- larunız tek bir kilise yıkmamış, kimsenin inancına müdahale et- memiştir. Bugün geldiğimiz nokta- da, 'Camıden bahsetmeyın' diyor- lar. Niye? "Ben öyle ıstiyorum". Sen kimsin: Yüzde 3. Konuşamaz- sın arkadaş. Ka\ ram kargaşası ya- raOyoriar. Dünyanın başka ülkele- rine bakın, ABD'de cumhurbaş- kanı İncil üstüne yemin ediyor, İs- panya Kralı beyannamesinde, Müslümanlara cuma günü çaiış- malan için baskı vapılamayacağı- nı söylüyor. İşte laiklik bu." Türkiye'de bir aynmcılık yara- tılmak istendiğini öne süren Er- bakan, "Din ve demokrasi düş- manlan bir tarafta; demokrasiye, halkın inancına say gı duyanlar di- ğer tarafta toplamyor. Ben demok- rasinin ve laikliğin savaşını yapıyo- rum. Böyle düşünmeyenlere ses- lenryorum: Oturun oturduğunuz yerde, rahatlık batmasın" diye ko- nuştu. Erbakan'ın bu sözleri milletve- killeri ve izleyiciler tarafından uzun uzun alkışlandı. 4 Dün\a rekoru kıracağız' Ekonomiyle ilgili gelişmeler- den de söz eden Erbakan, Türki- ye'nin özelleştirme konusunda büyük zaman kaybettiğini belir- terek şunlan söyledi: "Geçmişte ÖzeUeştirme gelirleri özelleştirme işinin masrafinı bile karşılamadL Özelleştirme işlemi devleti zarara sokmaktan başka bir işe yaramadı. Hükümetimiz yalıuzca Ozelkştirme İdaresi eliy- le değil, bakanhklar kanalıyla da özeUeştirme çalışmalannı sürdü- rüyor. 1997 yılında 29 nıilyar do- laıiık özeUeştirme >aparak dünya rekoru kıracağız. Bir de yap-işiet- devret seferberttği vaıf REFAHYOL'un aldıgı kararlar- la ıç borçlann ve borçlanma faiz- lennın hızla düştüğünü. vadelerin ise uzatıldığını belirten Erbakan, "Ulke yönetimi bize 3S.7 milyar dolar iç borçla devredildi. Eğer bizden önceki altı ayda yaşandığı hızla devam etseydi, geçen yıl so- nunda 45 milyar dolar, bu yılın so- nunda da 58 milyar dolara çıka- cakn. Hükümetimiz cankurtaran gibi yetişti ve geçen yılın sonunda bu rakam 22 milyar dolara indL Bu yılın sonunda ise 15 milyar dolara düşecek" dedi. DYP lideri Ciller 'Kimse demokrasiye ara veremez' ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Meclis soruşturmalannda ik- tidann çogunluğuyla Yüce Di- van'dan kurtulan DYP Genel Baş- kanı. Başbakan Yardımcısı ve Dı- şişleri Bakanı Tansu ÇiHer, hükü- met ortagının bazı gınşimlerine ilk kez tepki gösterdi. "Hiç kimse ya- salan değtştireceğini ummasın. Hiç kimse cami yapdıyor diye oranın fethedildiğini söyiemeye kalkma- sm" diyen Çiller'in. "Hiç kimse demokrasiye ara vereceğini düşün- mesin" sözleri, Sincan'da tanklı gösteriyle gözdağı veraı orduya gönderme olarak yorumlandı. Çiller. partisinin Meclis grubun- da. konuşmasının önemli bölümü- nü laiklik, demokrasi ve darbe söylentilerine ayırdı. Hükümetin devamı konusunda daha önce ver- diği gmenccyı. "Bizortağunızıar- kadan bıçaklanıayız" sözleny le yi- neleyen Çiller, RP'ye yönelik eleş- tirilerini hükümet ortağı olarak yapmadığına dikkat çekti. Laikli- ğin, cumhuriyetin temel niteliği ve anayasal bir kavram olduğunu kaydeden Çiller, "Bunun temina- 0 halkür. Devlet laiktir, din ve vk- dan hürriyetinüı teminatHhr" diye konuştu. Diyanet Işleri Başkanlı- ğı'nın anayasal bir kuruluş oldu- ğunu dilegetiren Çiller, Sıncan 'da- ki gelişmelere değinerek. "Hiç kimse yasaian değiştireceğini um- masın. Bu, Sincan otabilir ya da yanhş başka bir şey. DYP, gereğini yapar" gorüşünü dile getirdi. 'Sûrekii Aydınhk İçin 1 Dakika Karanhk' kampaması son 3 gününe girerken kitleseUeşerek sürüyor. Okmeydanı'nda önceki akşam 2 bin 500 ldşi, çeteterin yarguanması içinyüriidü. (Fotoğraf: OZKAN GÜVEN) İstanbul Haber Servisi - DİSK Genel Başkanı Rıdvan Budak. "Sürekli Aydınhk İçin 1 Dakika Karanhk'" eylemınin, giderek iktidan ve karanhk ılişkilerin içindekileri korkutmaya başladığını belirtti. Okmeydanrnda önceki akşam 2 bın 500 kişi, çetelerin yargılanması için yürüdü. "Sürekli Aydınhk İçin 1 Dakika Karanhk" kampanyası son 3 gününe girerken kitleseUeşerek sürüyor. Önceki akşam Okmeydanrnda 2 bin 500 kişi, çetelenn yargılanmasını istedi. Esenler'de polıs tarafından öldûrüldüğü öne sürülen Nurettin Demir ı!e .\ntalva'da kampanya sırasında gözaltma alınmak istenirken yaşamını yitiren Celal Cankoru'nun fotoğraflannı taşıyan yurttaşlar, meşalelerle sokak sokak dolaşarak çetelerin bir an önce yargılanmalannı istediler. "Susma, sustukça sıra sana gekcek", "C1Akontrgerflla", "ÇetekrMediste öğrenciler hapiste" gibi sloganlar atan göstericiler, daha sonra sessizce dağıldı. Rıdvan Budak imzasıyla dün yapılan yazılı açıklamada ise, eylemin giderek iktidan ve karanhk ılişkilerin içindekileri korkutmaya başladığını belirterek Merter'dekı DlSK Genel Merkezi'mn "Aydmlık bir Türkiye'de yaşama isteği içuı" her akşam saat 21.00'de karartıldığını vurguladı. Budak ve DlSK yönetıcileri ile işçiler. dün akşam yaptıklan eylemin ve açıklamanın ardından topluca DlSK'in eski genel başkanlanndan Kemal Türkler'in aytu semtteki evinin önüne gittiler. Burada yapılan saygı duruşunun ardından eylem sona erdı. Kampanyayla ilgili olarak "Mum söndü oynuyoriar''dedıği için büyük tepki alan Şevket Kazan hakkında, dört kişi, lzmır'de toplam 101 milyon liralık manevi tazminat davası açtı. Hükümet gensonı sınavını atlattıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -TBMM Genel Kurulu'nda, dün D- SP ve CHP'nin laik-demokratik re- jime yönelik tehditlerle ilgili olarak verdiği gensonı önergelerinin gün- deme ahnması 246 "kabul" oyuna karşıhk, 282 oyla reddedildi. TB- MM Danışma Kurulu, DSP, CHP ve ANAP'ın gensonı önergelerinin birleştirilerek aynı gün görüşülme- sini kararlaştınnca; ANAP içeriği- nin farklı olduğu gerekçesiyle, di- ğerleriyle birlikte görüşülmesini ön- lemek için kendi önergesıni geri çekmiştı. ANAP. hükümetin ek zam konusunda memurlar arasında ay- nm yaptığı, yetki yasasını yanlış ve kötükullandığına ilişkin savlan içe- ren gensonı önergesini dün yenile- di. Bu önergenin öngörüşmelerinin de gelecek hafta yapılması bekleni- yor. DSP ve CFTP'nin gensonı öner- gelerinin gündeme alınıp alınma- ması ıçın dün TBMM Genel Kuru- lu'nda yapılan görüşmelere uzun süredır TBMM 'ye uğramayan DYP liden Tansu ÇiHer'ın katıtrnası dik- kati çekti. Çiller salona gırdiğinde, ANAP Antalya Milletvekili İbra- him Gürdal" ın "Şaibe Hanım Mec- Bs'e gekü"diye laf atması, muhale- fet sıralannda gülüşmelere neden oldu. BBP'nin de hükümete destek verdiği oylamada iktıdar, 282 oyla önergelerin gündeme alınmasmın reddedilmesini sağladı. Muhalefe- tin 276 oya ulaşabildiği oylarnada, 1 milletvekili de çekimser kaldı. D- SP'den aynhp DYP geçeceği bildi- rilen 2 DSP milletvekilinin ise oy- lamaya, katılmaması dikkat çekti. Oylamaya, ANAP'ın muhafazakâr kanadından KorkutOzaL Cemfl Çi- çek,AliÇoşkun'un daaralanndabu- lunduğu 9 milletvekili oylamaya ka- tılmadı. DYP'den ise Turan Annç ve hastalığı nedenıyie yurtdışında bulnan Hasan Peker Meclis'e gel- mediler. DSP Genel Başkanı Bülent Ece- vh, genel kurulda yaptığı konuşma- da. "RP'nin amacı demokrasi değil, cihatnr. RP bu devleti din düşmanı gibi görüyor. Çözüm TBMM'de. Başka kurtancıya gerek yok. TB- MM, halkın büyük böiümünün RFyi indirme isteğini yerine getir- meBdü-" dedi. Taksim camii tartış- malannı anımsatan Ecevit, "Nereyi fethedeceksiniz.Taksim Meydanı'nı mı? Kime karşı zafer kazanacaksı- nız? Türldye Cumhuriveti Devie- ti'ne karşı mı zafer kazanacaka- mz?" diye konuştu. Ecevit, RP'nin şiddet kültürünü beslediğini, "kan- h,kansızgebnekten"sözettiginiak- tanrken RP su-alanndan "yalan" sözleri yükseldi. Ecevit, "Hepimiz dmledik,şündi inkâretmegereği du- yuyorsanız bundan muüuluk duya- nnTdedi. ANAP'h Agâh Oktay Güner, Türldye'de hiç cami yapılmıyormuş gibi, cami yapmanın bir numaralı iş olarak takdim edildiğini söyledi. Güner, "Herhalde Taksim'e kuru- lan çadırda namaz kümak da Kad- dafı'den ahnan bir çadır kültürü dersi" diye konuştu. CHP lideri De- niz BaykaL göriişmelerden önce partisinin grup toplantısında yaptı- ğı konuşmada, rejim konusunda uyanlarda bulundu. Tansu Çiller'in "Teminat benim" dediğini anımsa- tan Baykal. "Kendini uyutursun. Hoca senin gözünden sürmeviçeker, farkuıa varmazsın. Çiller kendini avutu\or. Bunlan kucaklıyorsun, kucağında rutuyorsun" dedi. IRMIKI AYDIN ENGİN e - mail: engin (â planet.com.tr Geldik mi gene bir yol çatalı- na! Eğer bu ülkede gazeteci milleti topluca "aşın evham" gi- bi birhastalığayakalanmadıysa yol çatalında iki yön işareti var. Biri molla sanğı, öteki tank pa- leti. Bir de patika var. İşareti filan yok. Ama demokrasi patikası olduğu biliniyor. Patikanın Türk- çesi keçiyolu. Patika gerçekten de keçi yolu. Geçebilmek için keçi gibi inatçı, keçi gibi çevik olmak gerek. Sivri kayalar, dip- siz uçurumlar, dikenli çalılar, ağaçlar, bataklıklar... Üstelikdö- nemeçlerde pusuya yatmış çe- teler var. Keçiyolu boyunca te- peden tırnağa silahlı eşkıyalar kol geziyor...Yani salt çeviklik, salt inat da yetmez, mangal gi- bi yürek gerek. Soru elbette bu iki seçenek ve birseçene/fç/fc'ten hangisine gideceğiz, değil. Soru; molla sanğında karan- lığa boğulmaktan, tank paleti- nin altında ezilmekten nasıl kur- tulacağız? Bumumuzun dikine, o daracık keçiyolu boyunca gi- debilecek miyiz ve nasıl? Bir Yol Çatalı ve Bir Keçiyolu Üstelik acılı yaşam deneyle- riyle biliyoruz. Büyük att-üstlük günlerinde üçüncü yol'\ax orta- dan kalkıyor. Bir gazete yazısın- da "molla sanğı - tank paleti - demokrasi keçiyolu" benzet- meleri yapmak kolay. "Ne tank paleti, ne molla sanğı" demek kolay. Ama o an gelip çattığında, (örneğin)"... önemli kavşaklann tanklartarafından tutulduğu, ül- kede durumun genel olarak sa- kin olduğu bildiriliyor. Geçici yönetim bütün uluslararası an- laşmalara bağlı kalınacağını açıkladı" diye başlayan bildiriler TV ve radyolarda duyulmaya başlandığında; (örneğin) pom- palı tüfeklerini zulalanndan çı- karan mollalar "Uyan ey gafil! Gün o gündür. Gün küfre karşı cihat günüdür" haykınşlarıyla ortalığa döküldüğünde, "Yahu efendiler çıldırmayın! Ey halk susma, pısma! Bu sapa yollara sapma. Bak şu keçiyoluna. Bu daracık yol demokrasinin yolu- dur. Buyoldan şaşma" çağnla- n ,tank gürültüleri, molla böğür- tüleri arasında kaybolup gider. Bunu acılı yaşam deneyleriy- le; bunu başka halklann dene- yimleriyle biliyoruz. O zaman ne olacak? Kabak çıktı diye kızıp üstüne işediği karpuzlan, az sonra kız- gın güneş dilini damağını kuru- tunca "Buna deymiş, buna deymemiş" diye yemeye başla- yan Nasrettin Hoca örneği ter- cihlere, seçimlere mi yönelece- ğiz? Bugün "Bir (sivil) anayasam bile yok" diyen bizler, yarın "...Anayasa fürkiye Cumhuri- yeti laiktir diyor" ya da "Anaya- saya göre egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Pariamento, siyasi partiler, demokratik dü- zen cumhuriyetin temel taşlan- dır" diyerek mi tanklan durdu- racak, mollalan püskürteceğiz? O gün geldiğınde bir anaya- samız olsa ne yazar? Molla, 1982 Anayasası gibi yürekler acısı hukuk metnini, küfrün belgesi olarak çoktan damgalamış ve yırtıp atmış. Bu- güne dek tank paletleri dönme- den önce "Acaba bu yaptığı- mız anayasaya uygun mu" diye soran darbeciye de tanık olun- madı? ••• Bunlar, demokrasinin üstün- de karabuiutlar dolanıyor diye ürkmüş birgazetecinin sayıkla- malan filan değil. Haydi açık yü- rekle konuşalım, bugün her (evet: her) aydın sohbetinde, demokrat sofrasında, akıl da- nışmasında bu sorular tartışılı- yor. Kimseyle konuşmayanlar bile kendi kendine "O gün gel- diğinde ben ne yapacağım? Tercihim ne olacak? Molla sa- rığı ile tank paleti arasında bir tercih yapmadan kendi ilkete- rim, inançlanm doğrultusunda, demokrasi seçeneği yönünde nasıl yürüyeceğim? Bunu be- ceremez de iki uğursuz seçe- nekten birini yeğlersem, ken- dımle hesaplaşırken gözlerimi kendimden kaçırmamam mümkün mü" diye soruyor ve... ... ve yüreğini serinleten bir yantt üretemiyor. Milyonlarca evin ışıklarının geceleri ateşböceğine dönüş- tüğü, umuda göz kırptığı, de- mokrasi özleminin yüreklerden, bilinçlerden çıkıp eyleme dö- nüştüğü bugünlerde bu sorular hâlâ yanıtsız. Salt ışık yakıp söndürerek ne tank paletini dur- durabiliriz, ne gözü dönmüş mollayı dizginleyebiliriz. Tamam. Doğru. •' Gel gör ki asla yeğlenemeye- cek seçenekler karşısında, mol- la sanğı - tank paleti kıskacın- da tek umut, tek çıkış gene ev- leri ateşböceklerine dönüştüren yurttaşlar. Son soru: Bu umuda sanlı- nabilir mi? Milyonlarca demok- rat bu kıskacı kırabilir, demok- rasi patikasını adım adım tırma- nabilir mi? Bu soruya yanıt vereme- yeceksek, evlerimızi ne demeye ateşböceklerine döndürdük ve döndürüyoruz ki?.. POLITİKA GU1NLUGU HİKMET ÇETİNKAYA Faşistler, İtirafçılar... Ellerinde bıçak ve satırla saldıranlar kimler? Faşistler!.. İstanbul Üniversitesi'nde 5 gündür süren gergin- lik dün kanla noktalandı. Olaylarda 17 öğrenci, 2 gazeteci ve 2 polis yaralandı... Kendilerini 'ülküçü' olarak adlandıran grup, bir süredir İstanbul Üniversitesi'nde, Çin'in Uygur Türklerine yaptığı baskı ve kıyımı protesto ediyor- du... Acaba bu eylemin amacı sadece bununla sınırtı mıydı? Sanmıyoruz... Susurluk kazasıyla ortaya çıkan 'devlet içinde ör- gütlü çefe'nin üzerine birileri 'kül örtmek' istiyor- du. Sürekli Aydınhk İçin 1 Dakika Karanhk ey- lemi de yine aynı çevrelerce engellenmek isteniyor- du... Faşistler ve şeriatçılar aynı kulvarda koşuyorlar... Faşistler, 'Susurlukolayı'n küllendirmekisteyen- lerin yanında; şeriatçılar da, Sürekli Aydınhk İçin 1 Dakika Karanlıkeyleminirr karşısında yeralıyorlar... Olaylara baktığımızda her iki grubun söylemleri aynı: "Kanımız aksa da zafer Islamın..." Hemen belirtelim bu iki grup bir noktada birleşi- yor: "Laik demokratik devlet yıkılsın, Islam cumhuri- yeti kurulsun..." Şeriatçı gruplar da dört gün önce bir cenaze tö- reninde ellerinde yeşil bayraklaria yürürken şöyle bağırıyoriardı: "Laiklere ölûm!" İstanbul Üniversitesi'nde demokrat, yurtsever öğrenciler ölümle burun buruna yaşıyor. Laik cum- huriyetin düşmanlan yeni bir yöntem geliştiriyor "Vurvekaç..." Evet, Istanbul'daki görüntüler dün böyleydi. Fa- şistler, demokrat-yurtsever öğrencilere satır ve bı- çakla saldınyorlardı... Acaba Güneydoğu'da neler oluyordu? ••• Güneydoğu'da insanlar aç ve perişan... Diyarbakır çarşısında işsiz insan manzaralan ken- te göç nedeniyle giderek çoğalıyor; Hakkâri, Wn, Muş, BitJis ve diğer illerde yaşam zorlaşıyor... Terör, yoksulluğun kol gezdiği yörelerde daha ça- buk filizlenir, boy verir. Tüm dünyada böyledir. Örgüt- sel terörü çözersiniz, bu kez bireysel terör başlar.. Devlet erkini elinde tutan REFAHYOL, salt ocak ayında Fak-Fuk-Fon'dan tam 2 trilyon dağıttı. Refah- lı Devlet Bakanı Sacit Günbey, televizyon kanalla- nna çıkıp gerile gerile şöyle dedi: "Paralan yoksul yörelerde dağrttık..." Acaba paralar kime gitmişti? Başbakan Necmet- tin Erbakan'ın şov yaptığı törenlerde 'oruçlu ağız- la' atılan nutuklar ne denli doğruydu? Bir süre önce içimıze bir kurt düştü ve sorduk: "2 trilyon lira hangi illerde, nasıl dağıtıldı?" Şu ana dek Sayın Sacit Günbey'den yanıt alama- dık... Diyarbakır'daki yoksulluk manzaralannı içimiz burkularak izliyoruz. Yoksulluğun ağır çizgisi insan- lanmızın üzerine çökmüş. Bannacak yerleri olma- yan yoksullarçaresizliğin içinde şaşkın. Salgın has- talık Güneydoğu'da kol geziyor... Baba Celal ve eşi Dilber, çocuklan Mehtap, Mer- yem, Özlem, Sadtk, Mehmet tifo tanısıyla hasta- nede gözetım altındalar... Yavuz ailesı 8 gün aç kalmışlar. Boğazlanndan tek bir lokma geçmemiş yedi kişinin... Diyarbakır'da binlerce aile evsiz, işsiz, aç ve has- ta... Acaba siyasi iktidar ne yapıyor? Güneydoğu'da asker terörie mücadele ederken devleti yöneten- ler işsizliği önlemek için bir çözüm yolu anyor mu? Hayır!.. REFAHYOL, PKK'li itirafçılan besliyor, Fak-Fuk- Fon'dan onlann cebine yolluk koyuyor... Dayanışma Vakfı Fonu'nun nasıl ve nerelere dağı- tıldığını kimse bilmiyor... • • • Muşta bir kamyonet ve bir adam... Yaşlan 10-12 arasmdaki çocuklar, kadınlarekmek dağıtan kişinın üzerine saldınyor. Orta yaşlı bir ka- dın. kucağında 5-6 ekmekle kalabalıktan kurtulmak isterken bağınyor: "Bize ekmek değil, iş bulun..." Aynı görüntüleri Güneydoğu'da pek çok kentte görmek olası... Insanı kahreden ve düşündüren görüntüler her ak- şam televizyon ekranlanndan bizlere yansıyor. Uçuk san umutlann bu görüntüler arasında nasıl yitip gittiğine, nasıl kararıp solduğuna tanık oluyo- ruz. Yaşamın derinliklerinden fışkıran acılan, her ak- şam izlemek zorunda kalıyoruz... Güneydoğu'da terörün neden olduğu göç insan- lan, umutsuziuk denizinde çoğalıyor gün gün... Hüzünler salt bununla sınıriı değil... Diyarbakırda başına kurşun sıkılarak öldürülen işadamı Hüseyin Değer'in yardım isteyen çığlıkla- nnı duyargibi oluyoruz. Ardından iki itirafçının gaze- telerde, televizyonlarda yer alan açıklamalan karşı- sında ise donup kalıyoruz... Hüseyin Değefi kim, kimler öldürdü? İşte bu soruya yanıt ararken ERNK Amed Bölge- si Komutanı Arteş kod adlı Engin Karadağ'ın Diyar- bakır Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde yaptığı itiraf- lan anımsıyoruz... Kirafçı Karadağ'ın ifadesi sonucu 1996 yılında Di- yarbakır yöresinde yaklaşık 150 işadamı PKK'ye pa- rasal destek sağladığı savıyla soruşturmaya uğra- mıştı. Bu soruşturma yaklaşık bir ay sürmüştü. So- nunda 150 kişiden bir kişi bile tutuklanmamıştı. 150 işadamı arasında Hüseyin Değer de bulunuyordu... Diyartıakır'da bir yerel gazete ve özel televizyon, Hüseyin Değer'in DGM tutanaklanndan aldığı ifade- lerini o tarihte niçin yayımlamıştı? Bir başka konu: Hüseyin Değer, kara para akladı- ğı gerekçesiyle bir süre önce gözartına alınmış mıy- dı? ••• Güneydoğu'da açlık, faili meçhuller ve diğer so- runlar... PKK itirafçılanna Fak-Fuk-Fon'dan yardım yapıl- dığını yetkililer açıklıyor. Kimi itirafçılar gazetelerde, televizyonlarda, katıldıklan kanlı eylemleri kendileri açıklayıp şöyle diyortar: "Yetkililer bizi devlet memuru yapacaklannı söy- lediler, yapmadılar..." Bu arada Güneydoğu'da uydu antenleri sökülüyor, MED TV'nin bölücü yayın yapmasını engellemek için... Türkiye Cumhuriyeti laik, demokratik bir hukuk devleti değil mi, bu çağdışı uygulamalar demokra- simıze gölge düşürmez mi? Ülkemizde her şey karmakanşık. Bir vurdumduy- mazlık egemen her yerde... Güneydoğu'da insanlanmız aç, susuz ve işsiz. Gü- neydoğu'da insanlarımız yannlanndan umutsuz... Bu işin sonu nereye varacak? Internet: http: // www.planetcom.tr/Xn E mait: Hikmet .Cetinkaya @ Planet.com. TR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle