25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET KÜLTÜR 26 ŞUBAT 1997 ÇARŞAMBA 14 Şilili yazar Ariel Dorfinan, Pinochet rejiminin dul bıraktığı kadmlan anlatıyor Tarîhîn sessîz bekçîleri kaduılarKültür Servisi - General Pinochet zama- nında binlerce Şilili 'yok oWu'. Yataklann- da henûz uylcudayken ahndılaı ve polis ta- rafından öldürüldüler. Pek çok kişi çareyi ülkeden kaçmakta buldu. Şili'yi terk et- mek zorunda kalan yazarlar arasında Ari- el Dorfman da vardı. 1973 yıhydı. O tarihten bu yana hep 'dullan'yazdı Dorftnan. Erkekleri yok edı- len kadınlardı onlar. Kimisinin babası, ki- misinın kocası. sevgilisi, çocuğu kopanhp alınmıştı. Pinochet'nin polisinden dayak yiyen kadınlardı onlar. Ariel Dorftnan'm 'DuDar-Widows' adlı pyunu Edinburgh'daki Traverse Tiyatro- su'nda 28 şubat-1 mart tarihleri arasında sahneleniyor. Dorf- man ülkesinin geçmi- şiyle nasıl hesaplaştı- ğını anlatıyor: "Yıl 1976. General Pinoc- het yönetime geleli tiç yıl olmuştu. Latin dının gerçekten var olup obnadığuu sorgu- ladım. Sabaha kar$ı şiir, tıpkı yeni doğmuş bir çocukgjbi, masamın üzerinde dunıvor- du. O yaşh kadına bir ses vermiştim. Kendi- ni kendi dizeleriyle anlatıyordu ve bütün dünya onu duyabüirdi artık. Ben görevimi yapmışüm, sıra ondaydı arttk." Şilı'de yaşananlann ashnda dûnyanın pek çok ülkesinde de yaşandığını söyleyen Ariel Dorftnan, bu yüzden,"Dullar'\ yazar- ken gerçekte var olmayan birçok ısım ve ülkeden söz ediyor. Ama ashnda yanıbaşı- mızda olup bitiyor her şey. "ŞiH'de yaşanan endini ölüler ve sağ kalmayı başaranlar arasında bir köprü olarak hisseden Ariel Dorfman, 20 yıldır üzerinde çahştığı kitapta içindeki 'o yaşlı kadına bir ses verdi.' Bütün dünya onu duyabilirdi artık. Şili kadar dünya üzerindeki pek çok ülkenin bu kitaba gereksinimi vardı. içindeki o yaşlı kadın, yaşadıklannı daha çok insantn bilmesinden yanaydı ve bu kez sahnede! 'Dullar' kitabından uyarlanan oyun, Edinbtırgh'ta sahneleniyor. Amerika ve Avrupa arasındadolaşıp duru- yor, kendime yaşayabfleceğnn bir yer an- yordum. Sonunda Hollanda'ya yerleştim. Bu öy küyü Amsterdam'da yazmaya başla- dun. Kayıp insanlar üzerine yazdığım şiir- lerden yola çıknnı. Kendimi ölüler ve sağ kalmayı başaranlar arasında iletişim kur- makla görevli bir köprü gjbi hissediyor- dum. Kayıplann ve kayıp aüelerinin sesle- ri beni sanki iilkeme geri götûrüyordu. Bir gece garip bir düş gördüm. Nehir layısın- da yaşlı bir kadın \ardı ve bir ölü\ ü kucak- lamışrı. Bu daha önce de gördüğüm bir gö- riintüv dü. Bütün gece aynı şiir üzerinde de- falarca calıştım. Düşgücümde yarattığım o kadımn bir kimliği var mıydı? O soğuk A\ - rupa gecesinde, kanuıhklardan gelen o ka- trajedi tarih boyunca farklı dönemlerde farklı ülkelerde yaşanmışü ve yaşanmaya devam ediyordu, Nazi deneyiminin üzerin- den 40 yıl geçmiş bik olsa. Ülkesi Ahnan iş- gali alnnda bir Danimarkalı yazar olabBir- dim ben de. Bu yazann romanı İspanyoJ- ca>a çev rilip Şili'de satılamaz mıydı? Yaza- nnın kim olduğunu bile bilmedikleri bir romanı hangi otoriteyasaklayabilirdi öyley- se? 1978'de 'Dullar' adını verdiğjm roma- na başladım. Bana yardım edebflecek biri- lerini anyordum. INobel ödüllü yazar Sol- jenıtsın ve Arjantinli yazar Julio Corta- zar. sürgün yıllanmda bana destek olan i- ki önemli isim oldu. Tek ihtiyacım. kitabı ya- yımlatmakû. Konuştuğum ilk yayıncı boy- le bir serüvene aülamayacağını söy ledi. Ça- lıştırdığı işçileri ve ortaklannı Pinochet'nin acımasız y önetimine teslim edemezdi. Ara- dığun desteğı o yaşh kadın verdL Şili kadar dünya üzerindeki pek çok ülkenin bu kita- ba ihtiyacı vardı. Clkemin insanlannın bu khabı okuyacağı o uzak günekadar elimiz- den geteni yapmanydık." Anel Dorftnan, kitabını yayımladı. Ya- bancı editörler, kitabın Latın Amerika'yı konu almasını ıstiyorlardı ama Dorfman, Danimarkalı yazar olarak kalmakta ısrar ettı. Çünkü okuyuculannı, adını bir yer- lerden duyduklan bir ülkede olup biten- lerle sınırİandırmak ıstemiyordu. "Okuyuculann ken- di ülkeleri ve geçmişle- ri ile bağlanülar kiır- masuu, hesaplaşmasını istıyordum. Öte yan- dan bir başkası olarak yazmak, beni özgürkş- briyonhı. 1985 yuında Los Angelesb Judy Ja- mes'den bir tekiif al- dım. Romanı, riyatroya uyarlamak ve bir film yapmak istiyordu. İçimdeki o yaşh kadına sordum. Kabul et- ri, çünkü yaşadıklannı daha çok insanm bilmesinden yanaydı. Bu defa sahneye çık- mak istiyordu_" Ve oyun ortaya çıktı. Ari- el Dorfman'a göre 20 yıldır üzerinde ça- hştığı bu yapıt onlarca kadının ve erkeğin bu ışe gönül veımesıyle hayat bulmuştu. "Sonunda Şili ve Şüi'yle aynı kaderi pay- laşanpek çok ülke demokrasiye kavuştu. A- ma binlerce kadın hâlâ babalannın, koca- laruun, oğullannın, kardeşlerinin, sevgili- lerinin eve dönmesini bekliyor. Artık yaşa- mayanlar ise katillerinin bulunmasını ve adaletin işlemesini... tşte bu yüzden 'Dul- lar', bu masahn gjzli kahramanlan olan ka- dınlara adanmısOr." 4 Yurttaş Kane' davası fîlm oluyorKültür Servisi -' Yurttaş Kane' bütün sınema tarihçileri tarafın- dan devnm yaratan, sinema tari- hinin en iyi filmlerinden biri ola- rak değerlendırilir. Senaryoyu ya- zan. filmı yöneten ve başrolü üst- lenen Orson Wefles de bu filmle bir efsane halıne geldi. Şimdı In- giliz yönetmen Scott, bu fîlmin gensindekı gerçek öyküyü film- leştiriyor. Weîles,'Yurttaş Kane'de 1920 ve 30'lann ûnlü basm kralı, mül- tımilyoner, yaşamı gizlerle örülü ^Hliam Randotph Hearst'in ya- şamından yola çıkmıştı. Özel ya- şamıyla ılgilı bilgilerin çarpıtıl- dığını ileri süren Hearst, avukat- lan aracıhğıyla filmin gösterimi- ni durdurmaya çalışmış ve 25 ya- şındaki genç sınemacı Welles'i mahkemeye vermişti. Ridley Scott, yeni fılmı 'Yurt- taş Kane'de, Hearst ve Welles arasındaki bu mücadeleyi anlata- cak. Orson VVelles'ın kızı Beatri- ce Welles, daha önce hiç sinema deneyimi olmayaiı babasmm bu ilk fılminın başka bir fılme konu olmasından oldukça hoşnut. Scott ise "Yurttaş Kane"in ve hiç tanış- mamasına karşın Welles'in ken- disinı çok etkılediğini ve sinema işine girmesine neden olduğunu belirtıyor. Film, sanat ve ticaret kavramlannı tartışmaya sunacak. Welles, fılminde Charles Fos- ter Kane'i yaratırken kendisine örnek o'.arak Hearst'ı almıştı, an- cak pek çok sinema uzmanı Yurt- taş Kane'de Welles'in uyanık ka- rakterinin izlerini bulur. Hearst, özellikle fılmde insan ılişkileri konusunda son derece başansız bir megoloman olarak gösterilmesıne sinirienmişti. He- arst'in ekonomik ve politik gücü nedeniyle Welles'in RKO stüd- Yönetmen Ridley Scott, 'Yurttaş Kane'nin gerisindeki gerçek öyküyü filmleştiriyor. Yeni filmi 'Yurttaş Kane'de ünlü basm kralı Hearst (üstte, sağda) ile Orson Welles (üstte, solda) arasındaki mücadeleyi anlatacak. Welles efsaneye dönüştüğü filmde, Hearst'ün gizlerle örülü yaşammdan yola çıkmış, Hearst de Welles'i mahkemeye vermişti. Welles'in gençliğini canlandırmak için en güçlü aday Tim Robbins(solda). yolannın hissedarlanm sakinleş- tirmesi ve filmin gösterime gir- mesı konusunda ikna edebılmesi de oldukça güç olmuştu. Zaten filmin tartışmaya açtığı bir başka konu da 'Sinema mı, para mı da- ha güçlü?' sorusuydu. Hearst, Welles ile başa çıkamayacağinı fark edince filmin negatiflerini satın alıp, "Yurttaş Kane"i sine- ma'tarihınden silmeyi bile dene- mişti. 'Yurttaş Kane' fılmini yeniden çekmenin tam anlamıyla bir deli- lik olacagını düşünen Scott ve se- naristı John Logan bu nedenle gerçek Hearst'ı ve gerçek Wel- les'i konu almışlar kendilenne. Hearst, filmle mücadele eder- ken kansına ve sevgilisi Susan Aksander'a karşı davranışlannın da tamamen uydurma olduğunu bildirmişti.Hearst'ın gerçek ya- şamdaki metresi Marion Davi- es'ten yola çıkılarak yaratılan Su- san karakteri, Hearst dışında pek çok tarafsız kişiyi de rahatsız et- mişti. Yeni 'Yurttaş Kane'ın sena- risti Logan konuyu şöyle değer- lendiriyor' "Marion kariy«rinin flerkyen dönemlerinde içkiyle U- gttı birtakım sorunlar yaşamıştı, ancak çok başanlı bir Holh/w6od yüdızıydı o. Düşkün bir alkolik olarak gösteriüniş olması büyük hata." VVelles'in biyografisini yazan Simon CaQow ise Danies tipini Yurttaş Kane'in yardımcı sena- ristı Herman Mankiovicz'in ya- rattığını ileri sürüyor. Hollywo- od'dabir türlü tutunamayan Man- kievvicz, bu kurumdan intikam al- mak için Davies'i karalama yolu- nu seçmişti. Biyografiye göre Or- son Welles de yıllar sonra Dani- es'e haksızlık ettiğini fark edip pişmanhk duymuştu. Peki fılmde Welles'i kim can- landıracak 0 Scott, Welles'in gençlik dönemini canlandıracak bir oyuncu bulmakta zorlanma- Tiyatro eleştirisinin işlevi ne olmalı?Kültür Servisi - Tiyatro eleştirmenleri ve akademisyenler 'livatro Eleştirisinin İştevi Ne Ohnah' başhğı altında cuma ve cumartesi günleri Atatürk Kültür Merkezi Oda Tiyatrosu'nda bir araya gelecek. Alman Kültür Merkezi ışbirliğiyle düzenlenen toplantılara Prof. Dr. ~~""~"^~ Zehra tpşiroğlu, Prof. Dr. C. Bernd Sucher, Christiane Dössel, Doç. Dr. Dikmen Gürün Uçarer, Prof. Dr. Ayşegül Yüksel, Fjkiye Ozsoysal Ça\Tiş konuşmacı olarak katılacaklar. Cuma günü saat 11.00'debas.layacak eikinlikte Prof. Dr. Zehra tpşiroğlu 'Otoriter Düşünceye • Tiyatro eleştirmenleri ve akademisyenler, tiyatroda eleştirinin işleri, görevleri ve sağladığı olanaklan tartışacaklar. Alman Kültür Merkezi'nin ışbirliğiyle düzenlenen etkinlik cuma ve cumartesi günleri AKM Oda Tiyatrosu'nda gerçekleştirilecek. karşı Eleştirel Düşünce ve Tıyatro Deştirisi', Münih'ten katılan Prof. E>. C. Bernd Sucher 'Tiyatro Eleştirisinin Iflevi Ne Ohnah', eleştirmen Christiane Dössel 'Kendi Kuşagıma Bakış- Eleştirmenler ve Yönetmenler', Doç. Dr. Dikmen Gürün Uçarer 'Türkiye'de Tryatro Eleştirisr, Prof. Dr. Ayşegül Yüksel 'Gazetecflik ve Eleştiri' konulannda birer konuşma yapacaklar.Birinci gün kapah oturum olarak gerçekleştirilecek seminenn ikinci günü halka açık 1 olarak düzenlenecek. Saat 16.00'da başlayacak "Tiyatro Eleştirisi'' panelinde tiyatroda eleştirinin işlevi, görevleri ve sağladığı olanaklar tartışılacak. Prof. Dr. Zehra tpşiroğlu'nun yöneteceği panele Christiane Dössel, Doç. Dr. Dikmen Gürün Uçarer, Fakiye Ozsoysal Çavuş, Prof. Dr. C. Bernd Sucher ve Prof. Dr. Ayşegül Yüksel katılacaklar. Kapalı oturum olarak düzenlenecek seminere katılmak isteyenler Alman Kültür Merkezı'nin program bölümüne başvurabilırler. (249 20 09) ÇASOD En İyi Oyuncu Ödülleri saniplerini buldu (KAANSAĞANAK) 'dütter 'Mum KokulııKadınlar'uı Kültür Servisi - Çağdaş Sinema Oyuncula- n Demeği'nin (ÇASOD) 'Çağdaş Sinema Oyunculan En tyi Oyuncu Odülkri' önceki gece Taksim Sanat Evi'nde gerçekleştirilen bir törenle 'Mum Kokulu Kadınlar' filminin oyunculan Selma Güneri, Yasemin Alkaya ve HaKl Ergün'e verildi. Prof. l nsal Oskay, Agâh Özgüç, Sevin Ok- yay, Erdoğan Tokadı ve Güben Tnncer'den olu- şan ÇASOD En iyi Oyuncu Ödülleri jürisi ay- nca yönetmenliğini Tunç Başaran'm üstlendi- ği 'Sen deGftme' filminin başrol oyunculann- dan Olrvia Bonamy'yi 'Türk sinemasına yap- bgı katkılardan dolayı' ödülle değer bulurken genç oyuncular Uğur Çavuşoğlu ve EmreBay- kal'ı 'başan mansiyonu' ile ödüllendırdi. Ödül törenınde ÇASOD'a katkıda bulunan çeşitli kuruluşlara ve Beşiktaş Belediye Baş- kanı Ayfer Atay'a birer plaket sunuldu. Bu yıl dördüncüsü verilen 'En İyi Oyuncu ÖdüDeri' kapsamında '80. Adım', 'tstanbul Kanatian- mın Altında', 'Işıklar Sönmesin', 'Dırejan', 'Tabutta Röveşata', 'Yaban', 'Sen de Gitme', 'Kış Çiçegi". 'Otostop*, 'Hoşçakal fstanbul', 'Mum Kokulu Kadınlar' adlı filmler değerlen- dirmeye alınmış ve Olivia Bonamy, Ahmet Uğurlu, Hande Ataizi, IşıkYenersu, Levent Ül- gen, Aytaç Yörükaslan, Uğur Çavuşoğlu. Yasemin Alkaya, Halil Ergün, Hümeyra, Sel- ma Güneri, Meral Yüzgüleç, Ayşen Aydemir, Aytaç Arman ve Emre Baykal ödüle aday gös- terilmıştı yacaklannı duşünüyor. Holl>-wo- od'da dolaşan söylentilere göre en güçlü aday Tim Robbins. Scott pek çok kişinın Welles'in yaşlılık dönemini anımsamadığı için yaş- lı ve şişman bir Welles bulmanın da kendilerini zorlamayacağını duşünüyor veekliyor "Asüsorun ^•elles'i VVelles yapan, ona istedi- ği gücünü veren sesin benzerini bulmak olacak." 1880lerden 1951 deki ölümüne kadar Ameri- ka'nın en güçlü adamı olmasma karşın bugün Amenka'da hiç kimsenin anımsamadığı Hearst'ı canlandıracak oyuncuyu bulmak da yönetmeni fazla yormayacağa benzıyor. Hearst ölümüne kadar "Yurttaş Kane"i hiç izlcrnedigıni açıkladı. Logan bunun gerçek olmadığını. Hearst'in filmi mutlaka izlediği- ni ve bu nedenle dişe diş bvr mü- cadeleye girdiğini duşünüyor. 1991 yılında Hearst'in bıyogra- fisıni yayımlayan öz oğlu Ran- dolph da filmi hiç izlemediğini söylüyor. ama ızlemediği bu fil- mi lanetlemekten de kaçınmıyor. Randolph, bütün dünyayı satın alan. ama ruhunu satan bir adamı anlattıgım, ancak babasınm böy- le bir insan olmadığını söylüyor. Ashnda Hearst ailesi "Yurttaş Kane" olayını unutmayı tercih ediyor. Biyografîde bile bu olay- lara sadece üç sayfa ayırmakla ye- tiniyor Randolph. "Yurttaş Kane" Chartes Foster Kane'in ölümüyle başlıyor ve güçlü adamın ölürken söylediği son söz olan 'rosebud' sözcüğü etrafında gelişiyor. Kane, hayatta istediği her şeyi elde etmiş, her konuda başanlı olmuş bir adam. Yanı "Amerikan Rüyası''nı ger- çekleştirmiş. Film boyunca araş- hnlan "Rosebud"un Kane'in do- kuz yaşındayken sahip oldu- ğu bir kızagın adı olması, kahramanın sahip olduğu her şeye karşın sevgiyi, başanyı ve mutluluğu hiçbir zaman bulamadığmı ortaya çıkan- yor. Bu da elbette "Amerikan Rüyasır> nın sonu oluyor. Fil- min başlangıcta halk taraftn- dan da fazla beğenilmeme nedeni büyük olasılıkla rüya- lanru bozan, alt üst eden bu eleştiri. Scott kendi fılminde Wel- les'in dokuz yaş anılannı ve saplantılannı da irdeliyor. Welles, dokuzuncu yaşgünü pastasını üflerken annesi de son nefesini vermiş. Kane karakterinde Welles'den de pek çok özellik bulunduguna inanan Scott, fıhninde anne- sine aşın düşkün bir çocuk olan Welles'in bu ölümden nasıl etkilendiğini araştıra- cak. Peki "Yurttaş Kane" dava- sında kim ne kazandı, ne kay- betti? Aslında Hearst film yüzünden çok şey kaybetme- di. Çünkü film gösterime gir- diğinde basın ımparatorluğu, en zor günlerini yaşamaya başlamıştı bile. Öte yandan 26 yaşında ilk filmini çeken Orson Welles, bu film sayesinde hızlı bir çı- kış yaptı ve bir efsane oldu. DEFNE GÖLGESİ TURGAY FİŞEKÇİ Telif Hakkı ve Ötesi Telif hakkı, bir sanat yaprtını yayımlama, sah- neleme ve satma hakkının yasaya göre bir kişi- nin ya da kurumun elinde olması durumudur. Yürüriükteki yasalara göre telif hakkı, yapıt sa- hibi yaşadığı sürece ve ölümünden sonra da yet- miş yıl süreyle korunur. Sanatçı hayattayken her şey iyi-kötü yolunda- dır. Yazdıklan yayımlanıyorsa, oynanıyorsa, bes- telenıyorsa, çalınıyorsa bir geliri vardır. Bunu art- tırmak için daha çok çalışabilir, pazariıklar ede- bilir, olmadı ek işler bakabilir kendine; bu, kural- lannı kendinin koymadığı dünyadayaşayabilmek için. Cumhuriyet'ten günümüze sağlığında yaprtla- nnın geliriyle yaşayabilmiş sanatçımız pek az ol- muştur. Hep yazılmış, anlatılmıştır Sart Faik'ın i- ki buçuk lira öykü parası alabılmek için "Vartık Dergisi"ri\n yolunu tutuşu; Nâzım Hikmet'in ce- zaevinde kımi zaman yaptığı bir çevıriden, kımi zaman dokuma tezgâhından eline geçen on beş liranın beşini kansı Piraye'ye, beşini başka birce- zaevindeki arkadaşı Kemal Tahir'e, beşini de kendine ayıran ince hesaplan; Orhan Kemal'in ömrünün sonlanna dek bir buzdolabına sahip olamayışı... Kimi sanatçılaryapıtlan üstüne titrerler; nokta- sına, virgülüne dek hatasız, özenli bir yayım ıs- terler. Kimi ise savruktur, dosyasmı yayınevine teslim e der, kitap yayımlandıktan sonra bile dizgi-düzetti hatalanyla ilgilenmez. Sonunda ken- di ürünüdür, dilediği biçımde değeriendinr. bu o- nun tartışmasız hakkıdır. Sanatçının ölümünden sonra ise yapıt ve sa- hibi arasındaki ilışki karmaşıklaşmaktadır. Yürür- lükteki hukuk kurallanna göre sanatçı ölünce ya- pıtlannın sahipliği de yasal kalrtçılanna geçmek- tedir. Bu andan sonra eşler, çocuklar, kardeşler, bel- ki de hiç ilgili olmadıklan yapıtlar üstünde mut- laka söz sahibi oluyorlar. Diyelım bir şiirin beste- lenmesine ya da sahnelenmesıne izin vermeyip buna karşın bir sabun markasının reklam metnin- de kullanılmasına izin verebilirler. Edebiyatımızdaki örnekler doğrusu yazarlan- mızın ardından onlann yapıtlarına yeterli önem- de eğilinmediğıni göstenyor. Sait Faik'ın yapıtlan yıllardır yanlışlarta dolu ola- rak yayımlandı. Fethi Naci 5 Aralık 1992 tarihli "Sait Faik'ın Kitaplannda Dizgi Yanlışlan" adlı yazısında yazann on üç kitabnda toplam dok- san bir dizgi yanlışı, dokuz yerde de atlamalar saptadığını yazdı. Orhan Veli'nın ve Nâzım Hikmet'in şiirleri 1987'de Memet Fuat tarafından yayıma hazır- lanana dek bınbır yanlışla yayımlandı. Geçip gitmiş bütün sanatçılanmızın ürünlenni bu gözle de yeniden değeriendirmeliyiz. Telif hak- lannı düzenleyen yasa, sanatçılann ürünteri üze- rinde kamu denetimi garekliüğint benjrrsienjg görünmektedir. Yazar ve sanatçı örgütleriyle Kültür ve Eğitim bakanlıklannın, yapıtlanyla kamuya a'ıt duruma gelmiş sanatçılann ürünlerinin yayımı, dağıtımı, tanıtımı gibi konularda etkin olmaları gerekliliği her geçen gün kendini daha fazla duyurmakta- dır. Bu sorunu yalnızca bizim ülkemizle ilgili san- mayın. 23 Şubat Pazar günkü gazetemizin "Değişen Dünyadan" başlıklı sayfasında Hüseyin Baş, yüzyılımıan en büyük oyun yazarlanndan Bertolt Brecht'in 1949'da kurduğu "Bertıner Ensemb- ie" tiyatrosunun, yazann kızı Barbara Schall- Brecht'in, babasınm yapıtlannın sahnelenme- sinde kesin görüşler dayatması nedeniyle yöne- tici bulamadığmı ve bir çöküş sürecine girdiğini yazmaktadır. Ülkemizde Bertott Brecht'in bütün oyunlannı yayımlamak için girişimde bulunan Mitos Yayın- lan da bütün oyunlann Almanya'da 1992'de ya- pılan son toplu basımdan yeniden çevrilmesi, bi- rinci hamur kâğıda bez ciltlı olarak yayımlanma- sı ve yüzde 8 telif ücreti ödenmesi gibi ülkemiz yayıncılığı düşünüldüğünde oldukça ağır sayıla- bilecek koşulîaria sözleşme ımzalayabilmiştir. Insanlığın kültürel geçmişinde etkili olmuş bir yazann dar kurallarla çevrilmiş yapılara teslim edilmesi düşünülemez. Kamunun bu durumlar- da etkınliği olmalıdır. Yoksa, Afrika'daki aç insanlar, açlıklannı bir parça unutabilmek için aralannda bir Brecht oyu- nu sahnelemek isteseler, telif hakkını nasıl denk- leştirip ödeyebilirier? KÜLTÜR » < tZİk KÂMİL MASARACI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle