08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 ŞUBAT 1997 ÇARŞAMBA 12 DIZIYAZI Muhacir'ler halktan sayılmadı• Uluslararası basın Pakistan'dakl koca muhacir kitlesini görmezlikten geldi. Örneğin Tlme dergisi, seçimlerden hemen önce Pakistan'ı kapak konusu yaptıysa da çeşitli partilere ilişkin sayfalar dolusu yazıların içinde muhacirlerden bir tek kelimeyle bile söz etmedi. Oysa partisi birtek milletvekili bile çıkaramayan ünlü kriket oyuncusu İmran Han'ın eşine ve gayrimeşru çocuğuna paragraflar ayırdı. Prof. Dr. TURKKAYA ATAOV • • -2- zellikle üst düzey yöneticilerinin çürümüşlüğü ayyuka çıkrruş, ülkeye rnaalesef Pakistan halkının hak etmedıği bır "diinya ikinciliği" kazandırmıştı. Cumhurbaşkanlan, hûkûmetleri birkaç kez bu nedeni ileri sürerek görevden aldı. Benazir'in son göre\ den alınışım da Pakistan Yüksek Mahkemesi doğru bır karar olarak onayladı. Öte yandan, vergi ödemesi gerekenlerin yüzde 95'ı de bu gelir kaynağını devletten kaçınyorlardı. Seçımler olsa da bir şey değişmiyor, ıktidara gelen partı halkın gereksinimlerine değil. içte feodalitenin ve dışta da Dünya Bankası ile Uluslararası Para Fonu'nun tercihlerine uyuyordu. Bu nedenle eğıtim ve sağlik düzenınde su ve elektrik dağıtimında, toprak sahipliği, vergilendirme ve polisin tavnnda, kısaca sıradan yurttaşın gunlük yaşamında iyi>e doğru bır değışıkJik olmuyordu. Ulusal gehnn yüksek görûndüğû dönemlerde ise bu fark daha çok dışanda çalışan Pakistanlı işçınin alın teriyle kazanılmış, ama çoğunlukla zaten her tûrlü kaynağa egemen olan mutlu azinlığın denetimine aktanlmıştır. Birçok sorumlu Pakistanlı aydınla birlikte şu sorulan sorabiliriz: Meclisleri ve kabineleri toprak ağalan ve onlann temsılcileri doldurdukça. Pakistan'da toprak rejiminde bir değişiklik olur mu? Aynı politikacılar: ticareti de endüstriyi de denetimlen altında tutuyorlarsa mali ve vergi reformu beklenebilir mi? Dünya Bankası ve IMF'nin gölgesi ülke ekonomisi üstünde Damokles'in kılıcı gibi asılı durursa, ülkede en alt düzeyde de olsa bir gıda güvenliğı bile olur mu? Bu sorulara verilecek yanıtlar "hayır" ise seçimlerin bir önemi kalmamıştir. Seçimler gerçek tercihi, en azından umudu simgelemelidir, mucizeyi değil. Birkaç gün önceki oylamada da bundan ötürü çok düşük bir katılım oldu. Halk da siyasi partiler de bir konuda aynı düşüncededir: Ülke sürekli bunalımla karşı karşıyadır. Bu bunalımın temelinde ülkenin toplumsal ve ekonomik yapısı yatmaktadır. Bir umut ışığı mı? Ancak uzakta bir umut ışığından söz edilebilir. Bunlann biçimle ilgili bir bölümünden temel bır çözüm çıkacağını sanmıyorum. Oylann değerlendirilmesinde nispi temsile geçiş, başkanlık sistemi, Pencap'ın üçe bölünmesi. cumhurbaşkanının iki dönem art arda görev yapmaktan engellenmesi, eyalet valilerinin atanmayıp seçimle işbaşına gelmeleri. beş yıllık mılletvekilliğı süresınin kısaltılması ya da kadın temsilcilerin çoğaltılması gibi bazı Pakistanlı yazarlann, ömeğin Gani EiraMe'nin önerileri, yararlı yanlan bulunabilirse de elli yıllık hastalıklara acil çare getirmiyor. Öte yandan Pakistan'da "muhacir" (göçmen) diye bilinen 22 milyonluk kalabalık bir grup temelde eşitçi ve laik görünümünü Sindh dışındaki ayeletlere de kabul ettirebilir, yani geri kalan yoksul bölgelerin desteğine de kavuşabilirse, siyaset sahnesine gerçek bir seçenek sunabilir. Muhacir kitlesini temsil eden siyasi parti ve onun ıleri gelenleri bu yönde şimdilik ılımlı bir adım atmışlardır. Pakistan nüfusu kalın çizgileriyle dört gruba aynlıyor: Baluçiler, Pathanlar, Pencabiler ve Sindhiler. Bunlardan üçü kendı adlanyla anılan eyaletlerle özdeşleşmiş. Pathanlann anayurdu ise kuzeybatı sınır eyaletidir. Soydaşlan da stnınn öte yanında Afganistan'da yaşar, hatta bu komşu ülke nüfusunun yüzde 40-60'ını oluştururlar. Bu dört etnik grup da kendini belirli yerlerdeki Pakistan toprağının "asıl evlatian" sayar. 1947"de Hindistan yanmadasından biri Pakistan olmak üzere iki ayrı devlet çıktığında bu dört grup. olduİdan yerde kalmışlar, yani "ülke toprağının gerçek sahipieri" olmakla övünür duruma gelmişlerdi. Ne var ki bir de beşinci grup vardır. Onlarda 1947 dolaylannda Hindistan'ın çeşitli yörelerinden, örneğin Urduca konuşulan Delhi, Uttar Pradeş ve Bihar'dan ya da Gucrati dilinın yaygın olduğu Bombay ve Kathiavvar'dan gelen Müslüman "muhacirier", yani göçmenlerdir. Onlann yer değiştirişi tarihin en büyük göç hareketlerinden biridir. Beş milyonu soluğu Pakistan'da, daha çok Sindh bölgesinde almış, bir o kadar Hindu ve Sikh de daha çok Müslüman Pencap tarafindan Hindistan'a geçmek zorunda kahnıştır. Bu ikili göçün nedeni karşılıklı kıyımdı. Müslüman muhadrler yeni ayak bastıklan ülkenin yerlileri değildi. Çoğunlukla Sindh eyaletlerine yerleşmiş olmakla birlikte, hiçbiri Sindhi, Baluçi. Pencabi ya da Pathan sayılamazdı, ama gene bu büyük dört gruptan farklı olarak kendilerini, her şeyden önce Pakistanlı görmeye hazırdılar. Aynca topraklannı ve evlenni geride bıraktıklanndan, kırsal bölge yaşamından ve ona bağlı olan feodalite zihniyetinden uzaklaşmışlardı. Zaten önemli bir bölümü kentsel bölgelerden geliyorlardı. Bu yönleriyle Baluçi serdara ya da Pathan hana değil, olsa olsa Sindhli 'hari'ye ve Pencaplı 'mazara'ya (az gelirliler) yakındılar. Gelenler beş milyon kadardı, ama onlann çocuklan, giderek torunlan ; Pakistan'da doğdu ve nüfuslan 20 milyonu aştı. Tam sayılan bugün de bilinmiyor, çünkü Pakistan'da 1981 'den bu yana sayım olmadı. Muhacir yabancıdır! Ne var ki 1947'de sıfir yaşında olan bir muhacir bugün ellisindedir ve herhalde torun sahibidir. "Dışandan gelen biri" yaftasını yediğinden, önce kendine sürekli olarak nereli olduğu sorulagelmiştır. Onun çocuğuna da babasının, torununa da dedesinin nereden geldiğı sorulmaktadır. Kısacası. sıradan Sindhi. Baluçi, Pencabi ve Pathan'm gözünde "muhacir" bir türlü yerli olamıyor. Bu tavırTürkiye'de bıze genelde yabancıdır, çünkü ülkemizde yerliler ve onlann çocukJan varsa da Osmanlı Imparatorluğu'nun birkaç yüzyıl süren toprak kaybı ve daralması sonucu, Balkanlar'da olduğu kadar Kınm ve çevresiyle Kafkaslar'da yaşamış olan. çoğu Türk, ama bu arada Türk de olmayan Arnavut, Boşnak ve Rotn halkından (Çingene) Çeçen, Çerkez ve Gürcü'ye değin birçok gruplar kapağı güvenli gördükleri Anadolu'ya atmtşlar, onlan verimli topraklara yerleştirmek devletin boynunun borcu gibi olmuştur. Türk-Yunan "ahali mübadelesiyte" gelenler de farklı bir muamele görmediler. Ama göçmene ilişkin tavır başka toplumlarda böyle değildir. Örneğin, Kafkasya'nın Gürcü bölgesinden Sovyet yönetimince 1945'te Ona Asya'ya sürülen Ahıska Türkleri bile Özbeklerin yıllar sonra saldınlanna hedef olmuştur. Pakistanlı "muhadrkr" de çocuklan ve torunlan yeni ülkede doğmuş olsa bile ^ Yazar Karaçi'de Altaf Hüseyin'in "909" diye bilinen evinde Muhacir Partisi adaylarıyla. Azhar'ın bana söylediğine göre. onu Cinnah'tan sonra genel vali olan Ghulam Muhammed öldürtmüştü. Bu suçlama doğru olmasa bile Liyakat gibi olağanüstü bir muhacirin öldürüldüğübirgerçekti. Muhacirleri bu sözcük ve kavTam çerçevesinde birleştırmeye iten bu acı olaydı. Göçmen ana-babası tarafindan u Pakistanlı" olduğu öğretilen çocuk, çok geçmeden başka birtakım kimliklerin, yani Baluçi, Pathan, Pencabi ya da Sindhi olmanuı başkalan için önemini görüyordu. Muhacir gençlerin bu duruma ilk tepkisi î978'deXaraçi Muhacir Partisi adaylarından birinin içinde bulunduğu aracın tüm camları kırıldı ve aday yaralandı. "toprağın asıl evlatian"ndan bir türlü sayılmamaktadır. Birtakım genellemeler yapmak kolay değilse de göçmenlerin Pakistan'a ayak bastıklannda eğitim ve kültür yönlerinden yerlilerden daha ileri olduklan söylenmektedir. İlk ciddi başbakan Liyakat AG Han da bir muhacirdi. Ama öldürüldü. Muhacir kökenli Senatör İştiyak Oniversitesi'nde güçlükle de olsa kurduklan "Bütün Pakistan Muhacir Oğrend Orgütü*> dür. Aynı ünıversitede belli başlı etnik gruplann o adlar altında ve aynca ilerici ya da liberal, sağcı, solcu ve Pakistan için doğal olarak Islamcı öğrenci örgütleri yıllardır etkinlik içindeydi. Muhacirlerinki geç ve güç oluştunıldu ve kunılduğundan bu yana saldınlara hedef oldu. Ö zamanki başkanı Ahaf Hüseyin diye bir gençti. Sonra "Muhacir Kavmi Akımı" adını taşıyan siyasi partinin başkanı oldu. Aleyhinde herhalde peşin hükümlü olarak verilen 27 yıllık bir hapis cezası bulunduğundan şu anda Londra'da yaşamaktadır. Seçim kampanyasına telefon kanalıyla banda alınmış konuşmalanyla katıldı. Ben de Karaçi'den kendisiyle iki kez telefonda konuştum. tlk konuşmasında muhacirlere yapılan baskılar nedeniyle scçimlcre katılmakta henüz kararsız olduklannı vurgulamış, ikincisinde de partisinin adaylanyla birlikte 'takiplerince "gû-amez" ilân edilen bölgelere gittiğim için benim aracıma da ateş edilmesi üzerine "Geçmiş olsun 7 " demiş, kendilerine yöneltilen muhalefetin şiddet eylemlerini içerdiğinin altını çizmişti. Ashnda seçimler nedeniyle 250.000 asker görevlendirilmıştı. Dolaşoğımız sandıklann çevrelerinde polis ve sınır muhafızlanna ek olarak çok sayıda silahlı asker de vardı. Ancak Sindh bölgesinde usulsüzlükler, hatta muhacir partisine oy vermeleri beklenenlerin evden çıkmalannın engellenmesi, seçim listelerinin değişmesi, bazı muhacir partili görevlilerin kaçınlmalan. ışkence edilmeleri, hatta öldürülmeleri bu güvenlik görevlilerinin gözleri önünde oldu. Seçim kampanyası sırasında muhacir partisine karşı olan ve kendilerine "hakfld" sıfatını yakıştırmış bulunan terörist bir grup bu parti adaylannın Landhi, Korangi. Malir, Şah Faysal ve Lines denilen bölgelere girmelerini yasaklamıştı. Cumhurbaşkanı Leghari, seçim komisyonu başkanı ve benzeri üst düzey yetkililer her yerin serbest ve seçimlerin "özgür, adil ve şeffaf" olduğunu kitle haberleşme araçlanyla ilan etmeleri üzerine, muhacir partisi adaylanyla birlikte bu "yasak" bölgelere gittim. Tüm grup. polis ve askerin refakatindeyken ve onlann gözü önünde önce yumurta ve domatesle, sonra da taş ve kurşunla karşılandı. Bölgeden zor kurrulduk. Biri BBC muhabiri, öbür ikisi de aday olmak üzere üç kişi yaralandı. Ertesi gün iki muhacir partisi görevlisi öldürüldü. Bunlardan birini, Muhammed Hanif'i morgda gördüm. Doktorun söylediğine göre sandık başından birkaç kişiyle birlikte kaçınlmış. gizli bir yerde işkence görmüş ve öldürülmüştü. Gazetelerin birinde muhacir partisi yanhlanndan bir gnıbun da kendilerine rakip birini kaçınp öldürdüklerini yazmışsa da baskınm daha çok Muhacir Kavmi Akımı adını taşıyan parti üstünde olduğu apaçıktı. "Uluslararası gözfemcT statüsünde neredeyse iki elin parmaklan kadar az sayıda kişiydik. lngiliz Uluslar Topluluğu'nu temsil edenler sadece başkentte resmi çevrelerle temas ' çerçevesinde kalmış, başkanlan da seçimlerin olağan ve dürüst geçtiğini BBC aracılığıyla ilan etmişti. Sesi bir kez çıkmış olan küçük bir Fransız grubu da aynı eğilimdeydi. Bu nedenle şıkâyetler bana ve Avusturyalı tanınmış bir felsefe profesörüne (Hans Köchler) geliyordu. Oy kullanamayanlar, arkadaşlan kaçınlanlar, yakınlan öldürülenlerbizi buldular. Bu şikâyetleri yer, saat, ad ve olay bildirerek cumhurbaşkanına ve ajanslara anında ilettik. Konuyu Birleşmiş Milletler'in ilgili organlanna getireceğimizi de ekledik. Itirazlanmız birçok gazetede. bu arada Dawn. The Nem, Business Recorder, The Leader ve Avam'da yayımlandı. Cerçek bir seçenek Uluslararası basın Pakistan'daki koca muhacir kitlesini görmezlikten geldi. Örneğin Time dergisi, seçimlerden hemen önce Pakistan'ı kapak konusu yaptıysa da çeşitli partilere ilişkin sayfalar dolusu yazılann içinde muhacirlerden bir tek kelimeyle bile söz etmedi. Oysa partisi bir tek milletvekili bile çıkaramayan ünlü kriket oyuncusu İmran Han'ın eşine ve gayrimeşru çocuğuna paragraflar ayırdı. Amerika ve çevresi ve Pakistan'da onlann yerli müttefıkleri Nawaz ŞeriTin kazanmasını istiyordu. Bugünkü koşullarda Pakistan için belki en iyi seçenek de oydu. Onun partisinin kazanacağını kampanya sırasında ve oylar daha verilmeden Cumhuriyet'e faksla yolladığım bir yazımda belirtmiştim. Ellerine geçmemiş ya da önemsememişler. Muhacir partisi de Ulusal Meclis'e 12. Sind meclisine 28 milletvekili seçtirdi ve ulusal düzeyde üçüncü, yerel düzeyde de ikinci parti konumunu korudu. 1988 ve 1990 seçimlerinde Ulusal Meclis'e 14 temsilci sokabilmişti. Gerçekte oylan düşmedi, herhalde arttı da. Ancak seçmenlerinin bir bölümü evlerinden bile dışan çıkamadı, çıkanlardan bir kısrru seçim listelerinin değişmesi sonucu oy kullanamadı, oylannın bir miktan belki de sayılmadı. Sindh eyaleti dışında "Müttehide Kavmi Aİamı" adı altında seçimlere giren aynı parti geri kalan üç eyalette de yoksul halkın desteğine kavuşabilirse, Pakistan için gerçek bir seçenek sunabilir. 1997 seçimlerini kazanmış olan Nawaz Şerif, asker kökenli olmayan bir yukan orta sınıf temsilcisidir. Ancak daha önceki iktidannda başansız olmuştur. Öteki partilerden de temelde farkı yoktur. Belki sermayenin simgesi görünmemektedir. Ancak eski düzene eşitçi, halktan yana ve genelde laik görünümüyle karşı çıkan Altaf Hüseyin'in Muhacir Kavmi Akımı'dır. Onun güçlenmesi Pakistan siyasetine gerçek bir denge öğesi getirebilir. POLİTİKA VE ÖTESt MEHMED KEMAL Koskoca Romanlar... Sözuçar, : \ Yazı kalır. Kim diyor bunu: Feridun Andaç! Yazı dünyamızda kim varsa boş komamış, hep- siyle konuşmuş... Buna üstat, "bugünün yazı ve kültür coğrafyası" demiş, deftere geçirmiş. Sözuçar Yazı kalır (Söyleşiler) Sözün başı diyor, bir de önsöz yazıyor. Konuş- tuğu kişilerin adlarını veriyor. Adlan geçiyor diye kV vananlar olduğu gibi kızanlar da olacak. Kıvanan- lar: 37 kişi... Peki ya güldesteye sızanlar? Onlann sayısını bilmiyorum. 37 kişiyle konuşmuş, işte adlan: Aziz Nesin (sürekli üstat), Peride Celal, Cahrt Külebi, llhan Berk, Salah Birsel, Vüsat O. Be- ner, Zeyyat Seiimoğlu, Oktay Akbal, Yaşar Ke- mal, Nezihe Meriç, llhan Selçuk, Memet Fuat (hasta yatıyor, sağlık dileriz), Bozkurt Güvenç, Şükran Kurdakul, Asım Bezirci, Fethi Naci, Şemsettin Ünlü, Fakir Bayburt, Muzaffer Buy- rukçu, Mehmet H. Doğan, Tank Dursun K., Ce- vat Çapan, Demirtaş Ceyhun, Demir Özlü, Fü- ruzan, Hilmi Yavuz, Yılmaz Karakoyunlu, Me- tin Sözen, Radovan Pavlovski, Doğan Hızlan, Yurdanur Salman, Tomris Uyar, Emre Kongar, Altan Gökalp, Namık Doymuş, Hulki Aktunç, Nedim Gürsel. Kitap, eskilerin "tuğla" kalınlığında dedikleri tür- dendir. Her konuda söyteşiyi kapsıyor. En çok yer Aziz Nesin'e verilmiş (13-49 sayfa). Şairliğinden başlıyor, "Şiirimi yaşamın tuğlalanndan örüyorum" diyor. "Ben, Türk toplumunun yoksul tabakalann- dan gelen bir insan olarak; hep yaran öne alıyo- rum." Aziz, söz fırsatı eline geçmiş, bundan şöyle ya- rarlanıyor "Karadenizliyapı ustalan ne kadar mimarsa gül- mece yazan Aziz Nesin de o kadar şairdir" diyen Fethi Naci; bugüne kadar 85 kitabım var, 3 tanesi şiir, 82 kitabımdan bir tanesi için bir tek satır, bir sözcük yazmamıştır. Ardından Aziz Nesin düzyazı olan kitaplannın uzunca bir listesini vermekten geri kalmamıştır. Kitap, yazarlarla çeşitli zamanlarda, yapılmış ko- nulan içeriyor. Cahit Külebi, Inkılapçı Gençlık dergisinde ilk yaz- dığı yalnızlık şiirini alıyor. "Yalnızlığı yaşıyorum" di- yor. Tuhaf bır rastlantıdır, ben de ilk şıirlerimi Inkı- lapçı Gençlik'te yazdım. İki yeni ada rastladım, bunlar üstünde de durmak isterim. Birincisi 1948'de Sıvas'ta doğan Namık Ooymuş, roman yazıyor: "Romanlanmı önceden saptanmış tezler üstünde geliştirmedim" diyor. Yılmaz Karakoyunlu başta Yunus Nadi Roman Ödülü olmak üzere birçok ödül kazanmış, roman, öykü yanında mesleki (ekonomi) kitaplan var. "Ro- manlanmda toplumsal değışimi yansrtmayt amaç* tadım" diyor, bir de müjde veriyor. Ûç Aliler D/Vaf nı adı altında istiklal mahkemelerini yazıyormuş. Bunun içinde Ittihatçıların Maliye Nazırı Cavit Bey de var. ittihatçıların 6/7 Eylül, Yassıada duruşma- lan da gefir. 37 kişinin görüşlerini alıyor, birkaç roman çıkan- yor. Az şey mi? Koskoca kitaptan, koskoca roman- lar... B U L M A C A SEDAT YAŞAYİM 1 2 3 4 5 6 7 8SOLEAN SAĞA: 1/Türk halk müzı- ğine özgü bir çeşit 1 saz... Çamaşırcı 2 ayı, rakun gıbı ad- lar da verilen me- 3 melihayvan.2/Bır . uyaran karşısında organızmanın gös- terdıği tepkı... Bir nota. 3/ Içıne kü- çük çakıl taşlan gi- bi taneler konan ve vurmalı çalgı ola- 8 rak kullanılan boş g ve kuru kabak. 4/ Akıl... Türkiye'nin de üye- si olduğu bırörgüt. 5/Atya da eşeğın yeni doğmuş yavrusu... Ulusal bırparay- la yabancı bır para birimi 3 arasındakı değışım oranı. 4 6/Gözün renkli bölümü... Judoda kazamlan teknık bırpuan. 7/Parola... Gemi- de yelkenlenn açılması için verilen komut. 8/Noel Q I Babaolduğunainanılanef- » sanevı aziz. 9/ Hamur tah- I tası... Kükürtle demir bıleşimlerinden biri. YUKARIDAN AŞAĞIYA: ' * 1/ Yunan müziğınde kullanılan telli bir çalgı... tskambilde bır kâğıt 2/ Rey... Asya'da bir ülke. 3/ Btr şeyin ederini art- tırma... Gemilerin yanaştıklan sığınak. 4/Birgezegen... Ni- kelin simgesi. 5/Kıraç toprak... Odeşme, razı olma. 6/ Do- nuk renkli... Bır kömür cinsi. II Mısır. 8/ Muğla'nm bir il- çesi... Bilgiçlik taslayan kimse. 9/ Dört kâğıtla oynanan bir tür pişti... Yiyecek bulamayan, yoksul kimse. Majör Mözik Yapım SELDA BAĞCAN sunar INTURKUSU 1M\YISMARŞI PARTİZANMARŞI 71S1CAĞINDA HELEÜLAŞ'J EUEMGLTEU DİDAR^ENSOY'a^t DEMKITOZEDERLER ERTUĞRUl'a^ıt BİR GÜN ESEN\TL Biı dosto <Ki^aunı <k hffirâ YÜRÜYAĞEATLM MAHİR'inTÜRKÜSÜ Yazar "Kim"in topu diye bilinen anıtın önünde. BÜgi için Tet.: 0.212 527 6128
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle