Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26 ŞJBAT 1997 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
KÜLTÜR 15
ALLECRO EVtN İLYASOĞLU
Dormen'den bir müzikal belgeseliHddun Dormen. yeni bir müzikal
koymış sahneye: EvKa, Hayalet ve Öte-
kiterAslında içinde yaşadığımız günle-
ri bir anh gibi anlatmayı pek düşiinme-
yiz. Bu çahşma ise günümüzün tarihi
olmu;: Andrevv Lloyd Weber'in klasik-
leşmş müzikallerinın bir tarihçesi çizi-
liyor. Haldun Dormen'in televizyon
prognmlan üslubundabıranlatım. Faz-
lası sihnede canlı bir çalgı topluluğunun
variı£ı.
Ekıiği ise yapıtlann özgün görüntü-
leri. Sarkılann ya da sözü edilen öykü-
lerin ^anı sıra sahne duvannda görüntü-
leri anyor insanın gözü. Sanki birkaç
dia ble yeterli olabilir.
Llcyd Weber ve Tim Rice'ın ortak
ürünbrinden, Londra ve Broadvvay mii-
zikallerinden seçmeleri dinlemek:
1970'teki rock operası Jesus Christ Su-
perstır'dan. 1978'deki Evita'ya,
1981 Jeki Cast'den. 1986'daki Phantom
of tht Opera'ya. 1989'dakı Aspects of
Love'dan 1993'deki Sunset Boulevard a
kadaronlan yazılış öyküleriyle izlemek
çokkeyıfii. 1948doğumlubesteci 1995
yılında lngiliz Kraliçesinden Sir unvanı
almış Lloyd Weber'in, söz yazan Tim
Rice ıle işbirliğini çatışmalannı, banş-
malannı da oyun boyunca izliyorsunuz.
Sahnede canlı müzik bulmak çok sı-
cak bir duygu. Henüz ilk temsilini izle-
diğim oyunun mûziği de şarkılan da gi-
derek oturaCaktır mutlaka. Ancak tngi-
lizce konuşulan bir kûltürün üriinü ser-
gilendiğine göre iyi Ingilizce bilen
oyuncular şarkılarda puan alıyorlar. In-
gilizce bilmeden ezberleyenler ise dogal
ki çok puan kaybediyorlar. Oyunun en
başanlı sanatçılan HaJit Ergenç ve Ay-
şe Ayter. Özentisiz. abartısız, müzikal
kavramma yaraşır bir ortam sunuyorlar.
Ruhsar Ocal, özellikle Phantom of the
Opera'da operacıhk deneyimini kanıt-
lama fırsatını buluyor. Opera sahnesinin
ağırbaşlılığından annıp müzikal sahne-
sinin uçanhğma uyum sagladığı pek
söylenemez. Ya da biz klasik müzikçi-
ler, opera sanatçılanmızı ille de opera
sahnesinde görmek gibi rutucu bir kanı-
ya sahibiz!
Evita Istanbul'da ~
Hemen ertesi Madonna'nın Evita'sı-
nı izledik. Görkemli sahneler, etkileyı-
ci görüntüler, nerelerden gelip bu role u-
.aldun Dormen'in sahneye koyduğu 'Evita, Hayalet
ve Ötekiler' müzikalinde Andrew Lloyd Weber'in
klasikleşmiş müzikallerinin bir tarihçesi çiziliyor.
Şef Fahrettin Kerimov yönetimindeki Cemal Reşit Rey
Senfoni Orkestrası'ndan nitelikli bir konser dinledik.
laşmış bir pop sanatçısının zaferi. Ne
yazık ki Kent sinemasının bozuk ses dü-
zeni, fılmin etkisini yan yanya yok et-
mışti.
Müzik öğesinin her şeyden önde gel-
diği bir filmi hoparlörlerin çoğu çalış-
mayan. dengesız bir ses düzeni ile izle-
mek büyük şanssızlık.
Ostelik sıradan bir ses düzeni için de-
ğil, "sorrounding" (çepeçevre) müzik
sisteminegörehazırlanmışbiryapıt. Si-
nema yöneticıleri anında dünyanın ko-
nuştuğu filmlen getirmekle öğünüyor-
lar. Ha lstanbul. ha New York. Ne far-
kımızkaldı diyorlar1
Böylesı bırsorum-
suzluk acaba dünyanın kaç sanat merke-
zinde yaşanır?
Geçen hafta Istanbul Büyük Şehir Be-
lediyesi Cemal Reşit Rey Senfoni Or-
kestrası'nın nitelikli konserini dinledik.
Şef Fahrettin Kerimov yönetimindeki
genç topluluk, konserin ilk yansında VT-
valdi ve Bach konçertolanyla iki devlet
sanatçımıza, Ayta Erduran ve tsmail
Asan'a eşlik etti. İki sanatçı, üsluplan
birbirinden farklı da olsa programa renk
kattilar.
Konserin ikinci yansında Beetho-
ven'in çok bilinen bir yapıtını, beşinci
senfonisini cesaretle seslendirdi orkest-
ra. Canlı bir tempo. duyarlı bir anlatım,
tutkulu bir scherzo ve büyük fortelere
ulaşabılen dinamiklerde son derece ba-
şanlıydı. Tahta üfleme çalgılann yoru-
mu aynca övgüye değer. Bakır üfleme-
lerde birbirinden faridı deyişler (özellik-
le korno) bu senfoninin tek aksayan yö-
nüydü.
Programın son yapıtı öncü bir Azeri
besteciye, Sultan Hacıbcyov'a aitti.
Programda yanlışlıkla, L'zeyir Hacıbe-
yov'un tarihleri yazılmış. Oysa Uzeyır
Hacıbeyov (1918-1974) ise onun yeğe-
ni. Sultan Hacıbeyov'un müzigini daha
önce Sabah Duru'nun prodüksiyonu
olan Azerbaycanlı besteciler CD'lerin-
de dinlemıştim.
Özellikle bestecinin "Orkestra kon-
certosu"'nda orkestrayı ustaca kullanımı,
akıcı melodi çizgisi ve dramatik anlatı-
mı dikkatımi çekmişti. Opera ve bale
müziklerini de yazdığından olsa gerek
bestecinin dramatik bir ifade gücü var.
CRR Orkestrası'ndan dinlediğimiz
"Kervan" adlı senfonik tablo 1945'te
bestelenmış. Bir ticaret kervanının Or-
ta Asya'daki yürüyüşüne katılıyorsunuz.
Tılsımlı bir yolculuk.
Başlangıçtan birkaç ölçü sonra Ra-
vel'in Bolero'sunu andıran yınelemeler-
le devinım kazanıyor; ancak Bolero'da-
ki gibi dorukta sona ermiyor. Sessizce
başladığı gibi sessizce sönüyor. Başta
Fahrettin ICerimov olmak üzere orkest-
ranın tüm üyelerini kutlanz. Belli ki on-
lar da severek özenle çalışmışlar.
CRR orkestrasının genç üyelerini bir
başka özenden daha kutlamak gerek.
Giysilerine, üstlerine başlanna göster-
dikleri özenden. Her biri hem de kendi
olanaklanyla tertemiz giyinip çıkıyor
sahneye.
Ayakkabılan boyalı, saçlan temiz, ta-
ralı. Doğal olan da bu. Kendilenne ve
dinleyicilenne saygıyı gösteriyor.
TV'de konser yayınlan
Cumartesi sabahlan dört kentimızden
dönüşümlü olarak yayımlanan canlı
konserlerde ekiplerin özveriyle çalıştık-
lannı biliyoruz. Bunca özveriye karşın
sunuculann özensiz, hazırlıksız olmala-
n da dikkat çekiyor! Genelde solistin
orkestraya katıldığı bir anons y apılıyor.
Örneğın "İstanbul Devlet Senfoni Ör-
kestrası bugün şef Strugala'nın yönefj-
minde Brahms'ın birinci piyano konçer-
tosunu çalacak. İdil Biret de esere solist
olarak katılacak!" Her şeyden önce
konçerto solist içın yazılmıştır, şefin
yönetimindeki orkestra ona eşlik etmek
görevindedir.
Solist nasıl olur da sonradan katılır!
Bu hafta sonu lzmir'den yayın yapan bir
hanım sunucu tek biryabancı ismi doğ-
ru telaffuz etmemeye neredeyse özen
gösterdi. Hele konserin bitiminde, haf-
taya dinleyeceklerimizi okurken (belli ki
ilk kez okuyordu) inanılmaz hatalar yap-
tı.
En sonunda Stoiz Stolsavki gibi bir
besteciden söz etti. Aslı Witold Lutos-
lavvski olacaktı! Bu yayınlar klasik
müzigi bilene, sevene, ilgi gösteren ya
da ilgi duymak. kendini yetiştirmek is-
teyenlere seslenıyor.
Onlar için süslü ve iyi makyajlı
sunuculardan çok doğru bilgi veren
kişıler önemlı. Onca özvenyle yapılan
çekimlerden sonra program öncesinde
bir bilene sorarak doğru okumaya özen
gösteremez mi sunucular?
Yine denizleri geçip derelerde bogu-
luyoruz.
Müzikseverler 'gidilmesi gereken' konserlerin farkında
Dnüeyieiııiıı vercüğî temel ders
AHMETSAY
ANKARA - Üç yıl önce
Cumhurbaşkanlığı Senfo-
ni'nin başta gelen sorunu, din-
leyicinin yoğun ilgisi karşısın-
da salonun yetersizliğiydi.
Konserlerde ayakta duracak
yer kalmıyor, salona gireme-
yen yüzlerce dinleyici, fuaye-
de 'sinevizyon' denen büyük
ekrandan konser podyumunu
izliyordu.
Orkestrada son iki yılın yö-
neticilen, bu işe çare buldu-
lar: Dinleyici küstürmek. Bu
durum. 'Zurnadadinkmesin-
ler' diyen zihniyetin ekmeği-
ne yağ sürmüştür; oysa hemen
belirtelim, müzik dinleyicisi
müzikten değil, basiretsizlik-
ten uzaklaşmıştır; müzikse-
verlerimiz. olağanüstü bir mü-
zikal seçkicilikle 'gidilmesi ge-
reken' konserleri bilinçle ayırt
etmektedir.
Geçen hafta da böyle oldu:
Yılbasından beri pek dolma-
yan CSO konser salonu bu kez
tıklım tıklımdı.
Ankara'nm müzikseverleri,
besteciden dinleyiciye uzanan
müzikal iletişim zincirinde
'yapıt, şef, solist' halkalannın
parlaklığını önceden görmüş-
tü. Türkiye'de orkestra müzi-
ğinin yükselişine uzun yıllar-
dan beri emek vermiş olan
ve üst düzey niteliğiyle dinle-
yicinin güvenini kazanmış bu-
İunan şef Tadeusz Struga-
la'nın oya gibi ışlediği konser
programı, gerçekten bir mü-
Zik şöleniydi.
Çağatay Akyol fenomeni
• Konsenn ilk yansında çağ-
idaş bir yapıt vardı. Polonyalı
besteci Henryk Gorecki'nin
(doğ. 1933) 'Acılann Şarkısı'
başlığını taşıyan 3. senfonısi.
Bestecinin özellikleri doğrul-
tusunda bu yapıt aslında 'sop-
rano ve orkestra için' mesajı
ön plana alan uzun bir orkest-
ra parçasıydı ve 'sotosoprano'
partısini İsraılli Sharon Ros-
itorf söyledi. Üç 'ağır' bölüm-
den oluşan ve 54 dakika süren
'Actlann Şarkısı', inanılmaz
bir yahnlıkla ve tekrarlarla
örülmüş olmasına karşın, hiç
de sıkıcı değildi.
Kendı adıma konuşayım:
Yalınlığı ve uzunluğu ölçü-
sünde bu denli 'etldleyici' baş-
ka bir yapıt pek düşünemiyo-
rurn.
Aynı özellikleri göze alan
başka bir besteci, 54 dakika
boyunca insanın içini bayılta-
bilir. Gorecki'nin üstün tarafı
bence buradavdı. Son bölüm
(lento cantabile). tonalite de-
ğişimlerini içeren aynı ezgınin
çeşitlemelerinden olusuyor ve
hep aynı akor işitiliyordu, ama
bestecinin derin duyarlılığın-
dan kaynaklanan 'büyü', din-
leyicinin duyarlıklı tarafıyla
bütünleşiyordu: Besteci,dinle-
yici>1 yüreğinden vurmuştu!
Konserin ikinci yarısında
arpçı Çağatav Ak>vl'dan Ci-
nastara'nm "Arp Konçerto-
su'nu dinledik. Bu yapıt. arp
için yazılmış en parlak. en
renkli, ama 'en zor' konçerto
olarak bilinir.
Acaba dünyada kaç arpçı bu
konçertoyu hakkıyla yorum-
layabilir? Belkı üç ya da beş
sanatçı... Şu kadannı
ıklım tıklım
dolu olan CSO
konseri, şef Tadeusz
Strugala'nın oya
gibi işlediği
programla
gerçekten bir müzik
şöleniydi.
Konserin ikinci
yansında arpçı
Çağatay Akyol 'dan
Cinestra'mn 'Arp
Konçertosu'nu
dinledik. Akyol,
genç kuşağın üstün
yetenekli
müzikçileri
arasmda en
iyilerinden ve
tepeden rırnağa bir
'müzikçi'dir.
Müzikal bilinç onda
'refleks halinde'dir.
yım: Cinastara'nın konçertosu
dayatıldığında, arpçılar 'kaşe"
olarak ücretin iki katını ister-
ler. Bu yapıtta solo arp parti-
si, baştan sona 'sürckMk' ta-
şır. Arpçıya soluk aldıracak
birkaç saniye bırakılmamıştır.
Arp ve orkestra yapıta rüzgâr
gibi girerler ve rüzgâr kesildi-
ğinde yapıt bitmiştir.
Olağanüstü müzikçi
Şimdi Çağatay Akyol'un
olağanüstü müzikçi kişiliğine
geçebiliriz: Patırtıyi göze ala-
rak iddia ediyorum ki Çağatay.
genç kuşağın üstün yetenekli
müzikçileri arasında en iyile-
rindendır \c uluslararası dü-
zeyde vüzümüzü ağartan üç-
beş sanatçımızdan biridir. Mü-
zikal bilinç onda 'refleks ha-
linde'dir. Arpına sanldığı za-
man, kulaklannıza inanama-
yacakstnız: bir müzikal duyuş,
seziş, buluş, yaratış, kavrayış
sergiler. Tepeden tırnağa 'mü-
zikçi'dir ve asıl önemlisi, en-
der rastlanan bir kültürel ol-
gunluğa sahiptir.
Yalçın'ın açıklaması
Kültür Bakanı'nın yasadışı
yoldan Devlet Opera ve Bale-
si'ne 'genel mfidür yardımct-
sı' olarak atadığı Sayın Rıfat
Yalçın'dan bir 'açıkİama' al-
dım.
Sayın Yalçın, Kültür Bakan-
lığı'na otuz yıl önce en alt ba-
samakta bir memur olarak gir-
diğini. süreç içinde basamak-
lan tırmanarak 'daire başkan-
hğı'na yükseldiğini, operaya
'genel müdür yardımcısı' atan-
masının 'yasal' tarafı bulun-
madığını bildiğini, Genel Mü-
dür Hüseyin Akbulut ile Ba-
kan tsmail Kahraman'ın çe-
kişmesi yüzünden yıpratıldı-
ğını belirtti. Kendisine şunu
sordum: "Peki neden yasadışı
yoldanbu göre\e atanmayı ka-
buledi\t»rsunuz?'' tstemediği-
ni söyledi.
"Sayın Bakan münasip gör-
müşler, tensip buyurmuşlar,
ama ben istemediğim için ba-
kanlığa bir dilekçe verdim"
dedi.
Sayın Yalçın gibi inançlı,
imanlı bir kişinin yalan söyle-
yeceğini sanmıyorum. Ama
zaten iş işten geçmiş, Danıştay
'yürütmeyi durdurma' karan
vermiş, bu karar, Danıştay
ldare Davalan Genel Kuru-
lu'nda onanmıştır. Asıl merak
ettiğim şu: 'Sanatçı' statüsün-
de olmayan bir kişi, Devlet
Opera ve Balesi'nde 'sanattan
sorumlu' genel müdür yar-
dımcısı nasıl olabilir? Bay
Yalçın'a 'Örneğin beni Ahmet
Say olarak Numune Hastane-
si Başbekimi Yardımcılığı"na
atasalar,bu işten anlamadığım
için kabul etmezdim; iistelik
yasadışı yoldan atanmış olma-
yı manc\i>atıma sindiremez-
dim. siz nasıl oluyor da bu gö-
revi kabul edebilirsiniz" diye
sordum.
Yalçın, "Sanattan sorumlu
genei müdür yardımcılığTna
değil, "idari ve mali islerden
sorumlu'' yardımcılığa getiri-
leceğini söyledi. Doğru değil-
dir, Bay Yalçın gerçeği söyle-
miyor. Eğer iddiası doğruysa
belgelesin, kanıtlasın. Asıl
açıklamayı belgeleriyle yap-
sın. Bekliyoruz...
Acı-tatlı izlenimler
ÖNDER KİJTAHYALI
IZMtR-Yaşamdolubirinsandı.DEÜ
Devlet Konservatuvan'ndaöğrenim gör-
müşrü. Aynı kurumun Piyano Yapırn ve
Onanm Anasanat Dah'nda öğretim gö-
revlisiydı. Ûğrencilerinin ve meslektaş-
lanrun sevgisini kazanmıştı. Senfoni Or-
kestrasf nın piyanosu onun sorumlulu-
ğundaydı; gereksinme duyulduğunda,
çalgıyı titızlikle akort eder, dinletiye ha-
zırlardı. Evet, değerli sanatçı Müfrt Al-
tmsoy'dan söz ediyorum. Kanser tanısı
bir yıl önce konmuştu; hastalığın pençe-
sindenkurtanlamadı.Kendisini 11 şubat
günü yitırdık. 12 şubatta yapılan cenaze
töreni hüzün doluydu. İZDSO, geçen
hafta verdiği dinletiyi, bu değerli dostu-
na adadı.
Tinsel yönden oldugu kadar sanatsal
acıdan da büyük önem taşıyan dinletide
orkestrayı şef Erol Erdinç yönetti Yaşa-
dığımız en ilgi çekici olay, I. Stravins-
Id'nin Petruşka bale sü-
itine programda yer ve-
rilmiş olmasıydı. Eğer
belleğım benı yanılt-
mıyorsa bu, tzmirUeki
ikinci ya da üçüncü
Petruşka seslendirme-
sidir. Getirdiği yenilik-
lerle yüzyıhmızın kla-
sikleri arasına gıren ya-
pıt, bizı heyecanla Sa-
bancı Kültür Sarayı'na
çekti.
Petruşka balesinin
önemi, Saygun'un her
zaman savunduğu bir
görüşü belirgin biçım-
de uygulamaya aktar-
mış olmasıdır. Değerli
büyüğümüze göre ça-
ğunızda teknik yönden
müzığe getirilmış olan
yenılikler, ıçerikle bü-
tünleştirilmedıği za-
man anlammı yitir-
mektedir. Nıtekım
Stravinski, bu yapıtın-
vFitarist Celia (ya da
Zeliha) Linde, gitan
yumuşak çalıyor. Çok
müzikal bir sanatçı,
tekniğinde de herhangi
bir sürçme yok, güç
pasajlann rahatça
üstesinden geliyor.
da ikili aralıklannı koşut ve çözümsüz
olarak kullarurken. tahta bir kukla olan
Petruşka'nın aynı zamanda insan ruhu-
na da sahip olduğunu belırtmek ister; ka-
ba bir yaraük olan zencinin dans sırasm-
da fettan balenna>'a ayak uyduramayışı-
nı. değişik nitelikteki iki ezgıyi aynı an-
da duyurarak canlandınr.
Erol Erdinç, Izmir'e her gelişinde mü-
zikseverlere yeni bir yapıtı tanıtmak için
çaba göstermiştır. Bu kez programına al-
dığı Petruşka'da da başanlı bir yorum or-
taya koydu.
Benim açımdan iki nokta üzerinde du-
rulabilir Bırıncı sahntdeki ünlü Rus
Dansı'nın ilk ölçülerinde tahta üfleme
çalgılar orkesrrav la yetennce bütünleşe-
medi. Yapıtın çeşitli kesimlennde, özel-
likle de bitimde, üfleme çalgılann kitle
halinde duyurdugu akorlarda, tınıya bi-
raz daha özen göstenlmeliydi.
Aynntılar bir yana bırakılırsa Petruş-
ka seslendırmesı. orkestramızın 20 yılı
aşan tarihindeki önemli sayfalardan biri
sayılabılır. Ortaya konan yorum, kurul-
duğundan bugüne orkestramızın geçirdı-
ği aşamayı ve geldiği yeri belirlemiş,
böylece müzikseverleri gururlandırmış-
tır. Sololanyla bu başanya katkıda bulu-
nan başkemancı Şebnero Ozdemir'i. flüt-
çüŞükrüYalçın'ı, klamet sanatçılan Atif
rtjTiirci ıle Ender Gülenler'ı \e fagotçu
Reşat Güner'ı candan kutlanm.
Erdinç dinletiyi, Nevit Kodallı'nın
"Güzellenıe'' adındaki orkestra süitıyle
başlatmıştı. Bestecinin, özgün biçemini
basitleştirerek halksal yaklaşımlarla yaz-
dığı bu sevımli süitı, İZDSO iyi tanıyor;
1983'teki Avnıpa gezisinde, onu Alman-
ya'da Hikmet Şimşek yönetimınde, pla-
ğa doldurmuş, fakat yetkililerin ihmali
yüzünden plak basılamamıştı. Erdinç.
<t
Güzefleme"ye yumuşak ve romantik bir
hava getirdi. Benim beğenıme göre ikin-
ci bölüm (moderato) ile dördüncü bölüm
(largo) daha hızlı alınabilirdı. Son bölü-
mün temposu ise coşturucuydu.
Geçen haftaki dinletinin solocusu, ls-
veçli bayan gitarcı Ce-
lia Linde'ydı. Sanatçı
Heitor Vllla-Lobos'un
gitar konçertosunu çal-
dı.
Celia (ya da Zeliha)
Linde, bir Türk babay-
la Isveçli annenın çocu-
ğu; akrabalan. lzmir'de
kendisini sevgiyle kar-
şılamışlar. Sanatçı,
1984'te Danımarka
Kralhk Müzik Akade-
misi'ni bitirdikten son-
ra New York'ta, Man-
hattan Müzik Oku-
lu'nda Carlos Barbosa
Lima'yla çalıştı. Ce-
nevre'de Andres Sego-
via'nın ustalık sınıfina
dakatıldi. 1983'tebaş-
lamış olan dinletı yaşa-
mı epey yoğun; aynca
ödülleriyle iki CD"si
var.
Linde gitan yumu-
şak çalıyor. Çok müzi-
kal bir sanatçı; tekniğinde de herhangi bir
sürçme yok; güç pasajlann rahatça üste-
sinden geliyor. Ote yandan gitann sesıni
yükselten düzenek, bu dinletide güzel
ayarlanmış, çalgının doğal tınısı korun-
muştu. Böylece doyurucu bir gitar mü-
ziği dinlemış olduk.
Müfıt Altınsoy'u yitirmenın getirdiği
iç buruklugunu, geçen hafta duyduğu-
muz mutlu bir haber biraz olsun yatıştır-
dı. British Council'in Northern Royal
College Of Musıc ile işbırliği yaparak
dört yıldır Ankara'da düzenlemekte ol-
duğu yanşmalara bu yıl DEÜ Devlet
Konsen atuvan Trombon Dalı öğrencisi
Burak Baydarda katılmıştı. Baydar, ya-
nşmanın bütün aşamalannı başarıyla ge-
çerek finalde Ferdinand David'ın trom-
bon konçertosunu Prof. Hikmet Şimşek
yönetimindeki HÜ Devlet Konservatu-
van Ögrenci Orkestrası eşliğinde çaldı ve
birincilik ödülünü aldı. Lisans IV sınıfı
öğrencisi olan genç sanatçı, gelecek yıl
anılan sanat kurumunda bir yıl öğrenım
görecektir. Kendisini candan kutlanm.
Cemal Nadir Karikatür Odiilii
sonuçlandı
• Kültür Servisi - Cemal Nadir'in ölümünün 50.
yılında Selma Kurdakul'un isteği doğnıltusunda
düzenlenen \e organizasyonunu Karikatürcüler
Derneği'nin gerçekleştirdıği karikatür yanşması
sonuçlandı. Semih Balcıoğlu. Ferruh Doğan, Ali Ulvi
Ersoy, Turhan Selçuk ve Kamil Masaracı'dan oluşan
jüri, yanşmaya göndenlen toplam 155 karikatür
arasında yapılan değerlendirme sonucu Mustafa
Bilgin, Muhammet Şengöz, Ümıt Öğmel, Bülent
Balaman, Sait Munzur'u ödüle değer buldu.
Karikatürcüler Derneği Özel Ödülü'nü ise Murteza
Albayrak kazandı.
Attilâ İlhan ve anıları
• Kültür Servisi - Yazar Attilâ Ilhan, Nâzım Hikmet
Kültür ve Sanat Vakff nca geçen ay açılan kültür
merkezinde çarşamba günü saat 18.15'te bir söyleşiye
katılacak. Nâzım Hikmet ve Af Kampanyası
çerçevesinde düzenlenen söyleşide Attilâ Ilhan ilk kez
anılanyla yer alacak. Söyleşi PEN Yazarlar Derneği
Başkanı. yazanmız Şükran Kurdakul tarafından
gerçekleştirilecek. (252 63 14).
Üniversitesi'nde Fırtına'
• Kültür Servisi - Boğaziçi Ünıversitesi Gösteri
Sanatlan Topluluğu -Tiyatro Boğaziçi. VVilliam
Shakespeare'in en renkli oyunlanndan 'Fırtına'yı
sahnelemeye devam edıyor. Rejisi Ömer Faruk
Kurhan. Kerem Karaboğa ve Sevilay Saral tarafından
yapılan oyunun dekor-kostüm tasanmı Naz Erayda'nın
katkılanyla gerçekleştırildi. Farklı bir yorur/ıla seyirci
karşısına çıkan o>iinda müzik canlı ıcra ediliyor. 30
kişilik oyuncu kadrosunun görev aidığı oyunda usta
tiyatrocu Engin Cezzar da konuk oyuncu olarak yer
alıyor. Demir Demirgil Salonu'nda sahnelenen oyunun
biletleri dernekten ve salon girişinden alınabilir.
Rezenasyon için tel: 287 02 32.
'İnsan ve Doğa' öykü yanşması
• Kültür Servisi - Eleştın Kıtabevı \e Kultur Merkezi,
İstanburdakı ilk ve orta dcrecelı okullar arasında
ödüllü öykü yanşması düzenliyor. Konusu "tnsan ve
Doğa' olan yanşmaya katılacak öykülerin içerisinden
'Övgüye Değer Oç Eser" belirlenecek. Eserlerin, en
fazla üç daktilo sayfasına çift aralıklı yazılarak dörder
nüsha olarak Eleştiri Kitabevi ve Kültür Merkezi
Bağdat Caddesi No: 530 Bostancı adresıne
ulaştınlması gerekiyor. Bir fotoğraf ve bir özgeçmişin
de ekleneceği eserlenn son teslim tarihi 23 Nisan
1997. Değerlendirilen her esere 5"er milyon lıra para
ödülünün yanı sıra çeşitli kuruluşlar tarafından okul
araç ve gereçleri hedıye edilecek.
Crasti'm pomanı yayımlamyor
• Kültür
Servisi-
Kanadalı
yönetmen
Davıd
Cronenberg'in
Cannes Film
Festivali Jüri
Özel Ödülü'nü
alan "Crash -
Çarpışma' adlı
fîlminin romanı
önümüzdeki günlerde Aynntı Yayınlan tarafından
yayımlanacak. Dış uzaylara ve geleceğe yönelık
yolculuk temalannın kısırlığından kurtulamayan klasik
bılim kurgunun giderek teknolojı tapınmasına
dönüşüp. verili dünyayı sorgulamadığını öne süren J.
G. Ballard'ın romanı, Nurgül Deveci'nin çevırisiyle
Istanbul Film Festivalf ne yetiştirilecek. Seks \e şiddet
sahneleri yüzünden tutucu çevrelerin tepkisini çeken,
araba kazası ile orgazm arasında bağlantılar kuran ve
literatüre 'oto-erotizm' kavramını armağan eden
'Crash', sinema tanhınin en tartışmalı filmlennden biri
olarak birçok dağıtıcı firma tarafından gösterime
sokulmuyor.
Tamer Levent Bangladeş'te
• Kültür Servisi - Tiyatro Opera Bale Çalışanlan
Vakfı (TOBAV) Genel Başkanı Tamer Levent. 15-24
Şubat 1997 tarihleri arasında Bangladeş'in başkenti
Dhaka'da yapılan 'Ibsen Oyunlan Seminer ve Atölye
Çalışmasf na Asya Tiyatroîan Merkezi'nin davetlisi
olarak katıldı. Levent. Ibsen oyunlannda karakter
yaratılması ve oynanması konusunda kendi adına
açılan özel atölyede profesyonellere bir çahşma
gerçekleştirdı.
Antalya'da operet ve
müzikallepden seçmelen
• Kültür Servisi - Ankara Devlet Opera ve Balesi'nin
orkestra ve solistleri, ünlü operet ve müzikallerden
seçmeler konserini 8 Mart 1997 Cumartesi akşamı saat
21 .OO'de Antalya Kültür Merkezi Aspendos
Salonu'nda seslendirecekler. Konser, Ankara Devlet
Opera ve Bale Salonu'nda yeni yıl nedeniyle
hazırlanmış ve "Yeni Yıl Şarkılan' adı altında
seslendirilmişti. Ankara Devlet Opera ve Balesi
Orkestrasf nı şef Bujor Hoinic'ın yöneteceği konsere
solist olarak Selmin Günöz, Sema Özer, Feryal
Türkoğlu, Şebnem Algın. Ömer Yılmaz ve Tuncay
Kurtoğlu katılacaklar. Programda "Mavi Tuna".
'Çingene Baron Opereti Uvertürü', 'Radeczki Marşı',
My FairLady", 'Damdaki Kemancı" ve 'Evita' gibi
ünlü müzikaller ile 'Yarasa', 'Şen Dul". 'Çardaş
Prensesi' ve 'Tebessümler Diyan' gibi sevilen
operetlerden bölümler sunulacak.
BUGÜN
• ALMAN KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat
18.30'da Erwin Leiser'ın yönettiği 'Ateş Provası"
adlı film gösterilecek.
• SCHUBERT AKŞAMI adlı konser Avusturya
Kültür Ofisi Palais Yeniköy'de. Konserin solistleri
Besra Alaca (soprano) ve Irem Eğriboz Bozkurt
(piyano).
•ELEŞTİRİ KİTABEVİ VE KÜLTÜR
MERKEZİ'nde saat 18.00'de gösterilecek Simurg
Belgeseli'nde N. Kazım Akses yer alacak.(373 38
24)
• TARANTA BABL' KÜLTÜR MERKEZİ'nde
saat 16.00'da Tarkovski'nin Mvan'ın Çocukluğu',
saat 19.00'da ise 'Solaris' adlı fılmleri gösterilecek.
(235 28 59).
• AYHAN BOZKURT saat 17.00-20..30 arasında
Pentimento Kitabeti'nde 'Ömür Ölümün Önsözü'
adlı şiir kitabı üzerine söyleşecek. (293 49 28).