07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 ŞUBAT 1997 ÇARŞAMBA HABERLER Demipel Pakistan'a gidecek • ANKARA (Cumhuriyet Birosu) - Cumhurbaşkanı Sûleyman Demirel. lslam Konferansı Örgütü'nün (İK.Ö). Pakıstan'm 50. ulasal günü nedeniyle 23 martta yapacağı öze! toplantıya katılmak için Islamabad'a gidecek. Demirelin Pakistan gezisi sırasında, geçen yıl sonunda Btşbakan Benazir Butto'yu görevinden alarak Pakistan meclisini fesheden Cumhurbaşkanı Legari ile bir araya geleceği bildirildi. tk: cumhurbaşkanının görüşmesinde. cumhurbaskanlannın meclısi feshetme hakkıyla ilgili konunun da ele alınmasının beklendıği kaydedildi. lPr Şahin'i iıbar etti • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- tşçı Partisi (İP) Ankara tl Başkanı Ali Kalan. Susurluk soruşturması çerçevesinde hakkında gıyabi tutuklama karan verilen eski Özel Harekât Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin'in Türkiye'de olduğunu belirterek yerini bildiklerini öne sürdü. K.alan. dün tçişleri Bakanlığı'na giderek Müsteşar Teoman Ünüsan'a Şahin'in bulunduğu yeri ihbar eden bir dilekçe verdi. Görüşmenin ardından gazetecilerin sorulannı yanıtlayan Kalan. olası bir operasyonun güvenliği nedeniyle Şahin'in bulunduğu yeri açıklamadı. Devletin istemesi durumunda 2 saat içinde Şahin'i yakalayabileceğini savunan Kalan. "Yakalanmazsa adresi açıklayacağız" dedi. D-8 toplantısı Antalya'da • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Nccmettin Erbakan'ın girişimleriyle kurulması öngörülen D-8 (kalkır.makta olan 8 lslam ülkesi) örgütünün yüksek düzeyli memurlar toplantısının 13-14 martta Antalya'da yapılacağı bildirildi. Diplomatik kaynaklar, toplantıda "D-8 ile ilgili teknik konular ile zirve gündemi ve tarihinin ele alınacağını" bildirdiler. Antalya toplantısının ardından dışişleri bakanlannın bir araya geleceği. 1997'ninilk yarısında da devlet veya hükümet başkanlannın katılacağı zirvenin yapılmasına çalışıldığı kaydedildi. RTÜK'ten egitiıtı uyarısı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK). yayınlannda eğitım ve kültür programlanna öngörülen sürelerde ver vermedikleri gerekçesiyle ATV. C1NE 5, Flash TV HBB. Inter Star, Kanal D. Kral TV. Shovv TV, Number One TV NTV, Kanal E ve Ey TV'nin uyarılmasına karar verdi. RTÜK'ten yapılan açıklamada, yayın kuruluşlanndan eğitim ve kültür yayınlanna ciddi biçimde yönelmelerinin beklendıği belırtildi. Cezayip'le turizm isbiPlisi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Tunzm Bakanı Bahattin Yücel. turiznıin gelişmesi için demokrasinin çok önemli bir araç olduğunu belirterek, Türkiye'de turizmin geliştiğı dönemin demokrasinin tam anlamıyla uygulandığı bir zaman dilımine rastladığını bildirdi. Yücel, Cezayir Turizm Bakanı Abdelaziz Benmhıdi'i kabulünde, "Demokrası, turizmin gelişmesi için en önemli araçtır. Insanlann banş içinde bir arada yaşamalan ve farklı anlayışların birbirine tahammüi etmesi çok önemli. Geleceğe yönelik plan ve sentez yapabilen böyle bir ortamın, turizm açısından önem taşıdığına inanıyorum" dedi. Benmhidi de Cezayir'de durumun uınuda ve toparlanmaya yönelik olduğunu söyledi. Türkiye- Cezayir görüşmeleri sonunda "Turizm Işbirliği Protokolü" imzalanacak. Cumhurbaşkanı Sûleyman Demirel, Adalet Bakanı'nın 'mum söndü' gafını değerlendirdi Demirel: Kazan soııuıisiız• Demirel, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Başkanı Ali Doğan ve beraberindeki 40 kişilık heyeti kabul etti. İslam hukukunu halkın istemediğıni söyleyen Demirel, "lslam hukukunun başanlı olması mümkün değildir. Çağdaşhğın ilk koşulu laikliktir" dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanı Süleyman pemireL "Sürek- U Aydınhk İçin 1 Dakika Ka- ranhk" eylemıne. "Mum söndü oynuyorlar'" diye tep- ki gösteren ve neden oldu- ğu skandallara karşı istifa etmeyen Adalet Bakanı Şev ket Kazan' ı "sorumsuz- lukla" suçladı. 320 Alevi- Bektaşi kuruluşunun tem- silcisıyle görüşmesinde. "Bazen bir sorumsuz kişi bir şeylersöyleyebiur" di yen Demirel, Alevilerin fazla alıngan olmamalannı iste- dı. Çağdaşhğın ilk koşulu- nun laiklik olduğuna dikkat çeken Demirel, halkın dini esaslara dayanan bir hukuk sistemini istemediğıni söy- ledi. Demirel, "Hayır, biz AJevi dernekleri, Adalet Bakanı Şevket Kazan'ı Cumhurbaşkanı Demirel'e şikâyet ettiJer. (Fotoğraf: AA) dini esaslara göre bir devlet kuracağız. 100 yıl önceki hu- kuk devleüni istiyoruzdi yen varsa, bunun başanlı obna- sı mümkün değildir" dedi. Cumhurbaşkanı Demirel. Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Başkanı Ali Doğan ve beraberindeki 40 kişilik heyeti kabul etti. 320 sivil toplum kuruluşunu temsil eden heyet adına ko- nuşan Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Başkanı Murtaza Demir, adaletin basında olan bir kişi tarafın- dan aşağılandıklannı vur- gulayarak Adalet Bakanı Kazan'ın insanlann sabnnı daha fazla taşırmadan istifa etmesi gerektiğini söyledi. Demir. Kazan" ın yurttaşla- n aynştııma \e kamplara ayırmaktan vazgeçmesi ge- rektiğini kaydederek, "Biz sorumluluğumuzu bize ya- kışan biçimde devam ettire- ceğiz. Bu noktada inatlaşı- Iırsa tabandan gelen baskı- lar nedeniyle yasalar çerçe- vesinde sokağa çıkmak zo- runda kalacağız" diye ko- nuştu. Atatürk'ün laiklik ilke- sinden kopulursa insanlann bırbirinın boğazına sanla- cağını kaydeden Demir, so- runlann zorunlu din dersie- ri, imam-hatip liselen ve Kuran kurslanndan kavnak- Kovulan HUDER'lilerden Kazan'a tepki 'Önceden böyle sinirli değildi'ANKARA (CumhuriyetBü- rosu)-Adalet Ba- kanı Şevket Ka- zan' ın.başkan ve üyelerini maka- mından kovduğu Hukuki Araştır- malar Derne- ği'nin (HUDER) kurucusu ve eski başkanı olduğu belirtildi. Okuduklan bir bildiri nedeniyle bakanhktan kovuhnayı içlerine sin- diremediklerini belirten HUDER- liler. "Sayın Kazan'ı bizyıllardırta- nınz. Önceden bö> le değildi. çok ag- resifleşmiş, durumunu hiç iyi gör- müvoruz" dediler. Kazan'ı yakından tanıdıklan için. kendilenne küsebileceği kay- gısıyla adlarının açıklanmasını is- remeyen HUDER'liler. Adalet Ba- kanı'nın her türlü görüş veöneriye açık olması gerektiğini anlattılar. HUDER'liler. "Bizim için sürp- riz oldu. Çünkü kendisinden asla böyle bir tavır beklemiyorduk. Bel- li ki yaşadığı son olaylar sinûierini çok bozmuş. Böyle giderse ileride daha tehtikeli olaylara nedenolabi- lir, Nerede ve nasü tepki gösterece- gi betti olmuyor. Hele tekvizyona çı- kıp ağlaması hiç normal değiL Bir Adalet Bakanı'nın böyle olmaması lazun" diye konuştu. HUDER'lıler. Kazan'ın, bir an önce kısa bir süre de olsa tatil ya- pıp dinlenmesi gerektiğini söyledi- ler. Kazan'ın makamında okudukla- n bildirinin Türkiye'nin güncel so- runlannı içerdiğini ve aşın ifadeler taşımadığını ileri süren HUDER'li- ler şu göriişleri dıle getirdiler: " Bildiride özellikle suçun sahsili- ği prensibi üzerinde dunıluyordu. Çünkü Türkiye'de şu anda suçun şahsiliği ilkesi tümden kaybolmuş durumda. Ali Kalkancı diye bir Müslüman bulmuşlar, yapağı pis- likleri türn Müslümanlara mal et- meye kalkıyorlar. Bu halle gidilirse çok korkunç şeyler yaşanır. Herşey- den önce suçun şahsüiği denen bir ilke vardır. Her görüşten, her mes- lekteru her dinden insan suç işleye- bilir. Ancak o insan, bağlı bulundu- ğu görüş, mezhep ve dini bağlamaz. Eğer din politikaya alet edilirse, o zaman başka. İslam dini kimseye gjt suç işle demez. Orneğin: Aczmendi- ler terör örgütü diye DGM'de yar- gılanryor. Sank ve cüppesini çıkaran Ac/mendiler tahliye oluyor. Eğer onlar terörist iseler, sank ve cüppe- lerini çıkarddar dtye nasıl tahliye edilebilirler? Böyle şey olur mu? Türkiye öyle bir noktaya geldi ki RP'nin tüm Müslümanlan temsil ettiği anlayışı hâkûn olmaya başla- dı. Bu çok yanhş. RP'nin tüm Müs- lümanlan temsil etmesi olanaksız." Refah Partisi, Muğla'nın başanlı SSK il müdürünü görevden aldı Dinci kadrolâşma sürüyor OZCAN OZGUR ML'ĞLA - Refah Parti- si'nin nîm kamu kurum ve kuruluşlanndaki 'kadrolaş- ma' hareketinin Muğla'da da sürdüğü bildiriliyor. DYP'lilenn birbiri ardına > apılan atamalannı engelle- yemediği RP. bu kez de Ti- caret Odası'nın "yılın bü- rokran" seçtiği. bakanhğı- nın ise "takdirname" ile ödüllendırdiği SSK il mü- dürünü görevden aldı. Gö- reve. 4 kez girdiği müdürlük sınavında başansız olan Be- kir Yener'ın atanması tep- kıyle karşılandı. Sağlık Emekçileri Sendi- kası Muğla Şubesi yöneti- cileri. 657 sayılı Devlet Me- murlanYasası'nın "657 sa- yılı Hükümet Memurlan Yasası" olarak değiştinlme- sini önerdi. RP'nin kadrolasma hare- keti çerçevesinde Muğla'da daha önce ıl kültür müdürü ile Fethiye Müze Müdürü, Yetiştirme >'urdu Müdürü. il istatistik müdürü ve SSK başhekimı görevlerinden alındı. Muğla Ticaret Odası ta- rafından "yılın bürokratT seçilen ve SSK Genel Mü- dürlüğü'nce "takdirname" ile ödüllendirilen SSK İl Müdürü Osman Lnsal'ın temsflcisi olduğunu, siyasi olarak göreve geldîğjni" söylemesı tepkilen yükselt- ti. Sağlık Emekçileri Sendı- kası Muğla Şubesi yöneti- cileri. SSK'de vaşanan uy- gulamalarla RP'nin amacı- nın bir kez daha ortaya çık- tığını belirterek tepkılerini şöyle dile getirdiler: söyleyerek gerçeği ortaya koymuştur. Bu durumda 657 sayılı Devlet Memurlan Yasasının adı, 657say ılı Hü- kümet Memurlan \asası şeklinde değiştirilmelidir.* 1 CHP Muğla İl Başkanı Ali Rıza Koca da gelişmele- re tepki göstererek şunlan söyledi: "RP'nin uygula- .P'nin kadrolaşma hareketi çerçevesinde Muğla'da daha önce il kültür müdürü ile Fethiye Müze Müdürü, Yetiştirme Yurdu Müdürü, il istatistik müdürü ve SSK başhekimi görevlerinden alındı. görevden alınması tepkiyle karşılandı. Tepkiye. bu gö- revden almanın yanı sıra ku- rum içinde müdürlük sına- vını kazandıklan bilinen üç kişi yerine. 4 kez girdiği müdürlük sınavlannda ba- şanlı olamayan şef Bekir Yener'in bu göreve atanma- sı neden oldu. Aynca Ye- ner'in, göreve başlar başla- maz şeflerle yaptığı toplan- tıda, "Müdürlükte RP'nin U SSK Muğla Müdürü Osman Ünsal Ankara'ya 'uzman' olarak alındı. Uz- man nitelemesi yapılan biri görevden alınırken, 4 defa girdiği müdürlük sınavında başansız olmuş birinin gö- reve «etirilnıesi düşündürii- cüdür. Müdür olabilecek SH navlan kazanmış 3 kişi \ar- ken yasal olmayan biçimde göreve gelen Bekir Yener, RP'nin temsildsi olduğunu malan MC dönemlerini anunsaüyor. Parti militanla- n müdürlüklere getirilryor. D\'P"liler de bu gidişe seyir- ci oluyor. DYP-CHP, DYP- SHP hükümetlerinde de gö- re\ değişiklikleri olmuşnı a- ma yasalar çiğnenmemişti. Böylesi görülmemişti. In- sanlar aldıklan eğirimle ilgi- si olmayan yerlere getirilme- nûşlerdi. Bu atamalar devlet yapısını daha da tahrip ede- cektir. REFAHYOL hükü- meti kendini Osmanh, dev- let memurlannı da kapıku- lu olarakgöruyor. RP elbet- te geldiği gibi 0decek ama yaratbklan tahribaün ona- nmıyla Türkiye çok zaman yitirecek." RP'li Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı NecatiÇe- ük'in bakanlık ve bağlı bi- rimlerde başlattıği kadrolaş- ma hareketi de devam edi- yor. Bakanlık Müşaviri İs- mail Bayer'in görevinden alınışına ilişkin kararname Cumhurbaşkanı Sûleyman Demirelin onayıyla yürür- lüğe girdi. Ismail Bayer'in görevden alınma kararna- mesınde atanacağı yerin be- lirtilmemesinin geleneklere ve hukuka aykın olduğu be- lirtildi. Çelik. 4 gün önce de Bağ-Kur Genel Müdür Yar- dımcılığı'na RP'li Etimes- gut Belediyesi'nin APK Müdürlüğü'nde Başkan Yardımcısı olan Cemil Ah- moğuüan'nı getirmişti. landığını söyledi. Demir, bir çözüm üretilememesi durumunda bulunulan nok- tanın daha fazla korunama- yacağma dikkat çekti. Cumhurbaşkanı Demirel, Türkiye'nin hür ve serbest bir ülke olduğunu, insanla- nn birbirini incitecek söz- ler söyleyebildiklerini belir- terek bundan alınganhkla- nn doğabileceğini kaydetti. 'Akvi- Sünni kardeş' Demirel, şunlan söyledi: "Bu ülkede Alevisi ve Sünnisiyie bütün vatandaş- lar kardeştir. Toplum henüz çalkanb halindedir. Bunlar bir süre devam edebüecek- tir. Bu, rejimin ve demokra- sinin güven kazanması ve oturma durumudur. Büyük Atatürk'ün cumhuriyeti kurarken söylediğL, "Mem- leket mutlaka modern, me- denı ve müreffeh olacaktır' sözleri TürkiyeCumhurive- ri'nin temelinde yatan bü- yük bir prensiptir. Çağdaş- lığın birinci şartı laikliktir.'' Laiklığin din ve dev let iş- lerinin birbirinden aynlma- sı anlamına geldiğini vur- gulayan Demirel. dinin v ıc- dan işi ve kişiyle Allah ara- sında olduğunu, devletin di- ne, dinin de devlete kanşa- mayacağını vıırguladı. La- ikliğin bir hukuk düzeninı de beraberinde getirdığinı anlatan Demirel sözlerini şöylc sürdürdü: "Bu hukuk düzeni, Os- manlı'nın kullanageldiği İs- lami hukuk düzeninden farklıdır. Osmanhnın hu- kuk sistemi. ülkenin geliş- mesine katkıda bulunmadı- ğı için eleştirilmiştir. Hıristi- yan ülkelerde de din ve dev- let işleri birbirinden ayrıl- mış ve bu ülkeler Ueıiemiş- tir. 73 yıldır bundan ne şikâ- yet oldu? Türkiye, bu süre- de gelişmiş bir ülke olmuşsa laik Türkiye Cumhuriyeti sayesinde olmuştur." Hukuk sisteminin dini esaslara göre düzenlenmesi isteğinin halktan gelmedi- ğini belirterek halkın laik- likten memnun olduğuna dikkat çeken Demirel, tar- tışmalann lslam hukuk sis- teminin geleceği anlamına gelmediğini ve bu tartışma- lann ülkeyı rahatsız ettiğini söyledi. Anayasanın 24. maddesi- nin aslında dini koruyan ve banşı sağlayan hükümleri içerdiğini belirten Demirel. "Din istismaredilmediği sü- rece kutsal bir varlıknr. Bu- nu anlamakta bir zorluk yok. Hayır, biz dini esaslara göre bir devlet kuracağız, 100 yıl önceki hukuk devle- tini istiyoruz diyen varsa da bunun başanlı olması müm- kün değfldir" diye konuştu. Demirel, ülkede herkesin birbirine yaşam hakkı tanı- ması gerektiğini, bunda da bir zorluk olmadığını söyle- di. Ülkeyi kargaşaya sürük- lemek için kimsenin heves- lenmemesini isteyen Demi- rel şunlan dedi: "Sizin endişelendiğiniz olaylan anlıyorum. Ama devlete güvenin. Hukuk devletinin icaplan içinde bu devlet gerekli önlemleri al- ma, kanunlan uygulama ni- yeti ve gücüne sahiptir. Hu- zur içinde yaşayacağız. Ale- vi, Sünni ve diğer inanç sa- hipleriyle herkes kardeştir. Reaksiyonunuzu anlıyo- rum. Bazen bir sorumsuz kişi bir şeyler söyleyebilir. Çok alınganlığa düşmeyin." Demirel, diğer kesimler gibı Alevilerin de Türki- ye'nin binnci sınıf yurttaşı olduğunu söyledi. SIFIR NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR e-mail: [email protected] Susuriuk sonrası, hâlâ bel- geler ve bilgiler ortalığa saçıl- maya devam ediyor. Yurttaşlar geçmişe göre daha fazla tep- ki gösteriyorlar. Buna rağmen yıne de umutsuzluk bulutları dağılmıyor. Çünkü devleti elinde bulun- duranlar, pisliğin temizlenme- sine yönelik ciddi bir girişim göstermedikleri gibi sorunu "komisyonlara havale" ederek uyutuyorlar. Faili meçhuller azalarak da olsa sürüyor. Iş- kenceler devam ediyor, genç- lerimiz bu düzene tepki gös- terdikleri için ağır cezalara çarptınlıyorlar. Susurluk'la ilgili tam yenı adımlar atmaya hazırlanırken ve bir umut ışığı yanmışken şeriatçılar ortalığı bulandırarak hedef saptırılmasına neden ol- dular. Kamuoyunun gözü, Sin- can olaylan, Taksim'e cami, Susurluk'tan Vazgeçemeyiz... türbanhlann devlet dairelerine girip girmeyeceği tartışmalan- na döndürüldü. Jandarma Ge- nel Komutanı'nın Susurluk Ko- misyonu'na neden ifade ver- mediği konuşulurken birden askerlerın şerıata karşı tepkile- ri öne geçti. Çevik Bir'in ABD'deki konuşmalan günde- mimizin baş köşesine oturdu. Askerlerin sokaklarda tank yürütmek yerine düşünceleri- ni açıklamaları dahasağlıklı bir yöneliş. Onlar da bu toplumun bir parçası olarak düşüncele- rini açıklasınlar. Memurlar da açıklasın, ışçiler de açıklasın, işadamları da açıklasın. Kaba güç yerine fikir ve tutum tartış- maları yapmalan daha yaraıiı. Son dönemde şerıatçılann ka- ba gücü kışkırtan tutumlarını anlamak mümkün değil. Bir anda bütün tepkilerin kendi üzerlerine dönmesine neden oldular. Bu hem onları agır bir şekilde yaraladı hem de toplu- mun demokrasi yönündeki duyarlılığını saptıncı bir etki yaptı. Türkiye, din devleti tehlike- sini, ancak Kürt sorununu da çözebilecek bir demokratik atılımla aşabilir. Kürt sorunu konusunda yumuşatıcı adım- lar atılırsa yeni bir iklime gire- biliriz. Kafayı asıl bu konu üze- rinde yormak gerekiyor. Kürt sorununda barış iklimi, iç ge- rilimden beslenen siyasi isla- mın önünü kesebılir. Ama herr, Kürt sorununu tırmandınp hem de şeriatçılıkla zora daya- lı bir mücadele yürütmek çok zordur. Türkiye'yi yönetenler şimdi bu zorun peşinde koşu- yorlar ve sendeliyorlar. ••• Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya'nın dünkü Mil- liyet gazetesinin manşetine yansıyan saptamaları, yeni bir bakış açısını yansıtıyor. Ora- miral Erkaya, irticayı temel teh- like görüyor ve bu konuda or- du içindeki önemli bir eğilimi yansıtıyor. Aslında bu düşün- ceyi daha da ileri götürerek Kürt sorununun çözümünde adımlar atılmasının yolu da açılabilir. Çünkü Kürt sorunu- nun çözümü; siyasi Islamın önünü kesmek ve demokra- tikleşmek açısından hayati önemde. Erkaya, ordunun ba- kış açısı olduğunu sandığımız görüşlerinde şu noktalara dik- kat çekiyor: "Tehlıke üç boyut- ludur. Laik cumhuriyete. ço- ğulcu demokrasiye ve sosyal hukuk düzenine yönelik tehli- ke." Bir yanda Susurluk'la ortaya çıkan büyük pislik, bir yanda askerlere kadar uzanan kirli ilişkiler, bir yanda ise şeriat tehlikesini görerek tavır değiş- tiren komutanlar. Türkiye, önü- müzdeki günlerde önemli dö- nemeçlere doğru yol alıyor. Ki- lit demokraside. Kilit Kürt so- rununun barışçı çözümünde atılacak adımlarda. Bunlar ba- şarılabilirse siyasi islamın da yıldızı sönebilir ve demokrasi sınıriarı içıneçekilmesi başarı- labilir. llginç gelişmeler oluyor, bekleyip göreceğız. Susurluk'un peşını takip edersek önemli sonuçlara u- laşacağız. GLOBAL POLİTtKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU Faşizmin Bıraktığı Yumurtalar... Göçmen haklannı kısıtlayan yeni yasa tasansını protesto etmek için Paris'te yaklaşık 150.000 kişi yürüdü. Film yönetmenleri, artistler ve aydınlardan oluşan birgrubun yaptığı çağrı üzerine ve kilisenin desteği ile yapılan yürüyüşte ilginç bir slogan var- dı: "Faşizmin bıraktığı yumurtalar, demokraside açılır." Içışleri Bakanı Jean Louis Debre'nin hazırladı- ğı yasa tasansı, azgelişmiş ülkelerden gelen göç- menlerin girişini ve haklannı büyük ölçüde kısıtlar- ken Fransızlara da evlerinde kalan yabancıların ge- liş gidişlerini polise bildirme zorunluluğu getiriyor- du. Vichy hükümetinde (1940-44) Yahudilere iliş- kin uygulamaya konan yasayı anımsatan bu mad- de, daha sonra yumuşatıldı. Göçmenlik konusun- da politika üretemeyen Sosyalist Parti, meclis gö- rüşmelerine katılamayınca, sağ partilerin basıncı ile iyice ağırlaşarak şekillenen Debre yasası, bu yumu- şatmaya rağmen baskıcı özelliklerini korumaya de- vam ediyor. Fransız yönetici sınıfının, artan işsizlik yüzünden yükselen hoşnutsuzluğu savuşturmak için kolay bir yol olarak yabancıları suçlamayı seçmiş olma- sı, bugünkü durumun temel nedeni, "Fransa Fran- sızlanndır" ve "önce Fransızlar" gibi sloganlar, Le Pain ve Ulusal Cephe tarafından ortaya atılmıştı. Ancak akılları sıra tabanlannın Le Pain'e kaçması- nı önlemek için muhafazakâr partilerin de benzer bir söylem benimsemeleri, yabancı düşmanlığını iyice yükselttı. Görüşleri merkez partıleri tarafın- dan da dile getirildikçe, Le Pain giderek meşruiyet kazanıyor ve artık eskisı kadar aşırı uç olarak gö- rülmüyor. Kısacası. Le Pain'in söylemini ve platfor- munu çalmaya çalışanlar, hep onun değirmenine su taşıdılar. Peki yasol partiler? "Sağ" ve "sol" kanatlar ara- sındaki çekişme, Sosyalist Parti'de göçmenler ya- sası üzerine, kesin bur tutum oluşmasını engelliyor. Sosyalist Parti'nin sicili de zaten bozuk. Biryakını- nı çalışmak için isteyen yabancıları, sosyo ekono- mik durumlarını bildiren bir form doldurmaya zor- layan "davetiye" belasını ilk ortaya atan bu parti, SP, bir Fransız kadınla evli, ya da çocuğu Fransız olanlann oturma haklannı çalışma koşuluna bağ- layan Pasqua yasasına da direnememişti. Ya ge- leneksel olarak hep ırkçılığa karşı tutum almış olan Komünist Parti? Son gösterileri konuşmak için ara- dığım bazı Komünist Partili arkadaşlar, banayöne- timin, açıkça ifade etmese bile yürüyüşten çok memnun olmadığını söylediler. Parti yönetimi, bu tür protestoların işçilerin Le Pain saflarına gitmesi- ni hızlandırmasından korkuyor! Nitekim son za- manlarda gittikçe güçlenen Ulusal Cephe (faşist) partinin, özellikle Güney Fransa'da ve Alsas böl- gesinde FKP'Iİ işçilerarasındataraftarkazandığı bi- linen bir gerçek. Kamuoyu yoklamaları ise (Le Fi- garo) oldukça karışık bir manzara sunuyor. En son bir ankete göre cevap verenlerin yüzde 50'si hafta sonundaki gösteriyi destekliyordu. Ancak yüzde 68'i. hükümetin yasadışı göçmenliğe karşı yürüt- tüğü mücadeleyı benımsiyor. (Le Monde 24.2.97). Diğer taraftan gerçek yaşamla Le Pain'in "yaban- cılar işlerimizi elimizden alıyor" propagandası ara- sında büyük bir uçurum var. Fransa'da her 10.000 işçiden sadece 5 tanesi yasadışı çalışıyor. Sendi- kaların yaptığı bazı araştırmalara göre yasadışı ça- lışanların sadece yüzde 15'i yabancı işçi, geri ka- lan yüzde 85'i Fransız. Zaten hükümet de yasadı- şı işçilerin sayısını azaltmaya çok hevesli değil. Da- ha geçenlerde yasadışı işçi çalıştıran işverenlere büyük cezalar getiren tasarı, yasalaşmadan önce iyice yumuşatıldı. Fransız yönetici sınıfı sadece Le Pain'le yanştığı için göçmen yasalarını bu kadar ağırlaştırmadı. Başka uzun dönemli bir endişe de söz konusu. Fransız yönetici sınıfı, Kuzey Afrika ülkelerinde, ya- kın gelecekte yaşanacak karışıklıklardan dolayı, or- taya çıkabilecek bir göçmen dalgasmdan korkuyor. Avrupa ile bir gümrük anlaşmasına girdikten son- ra iç piyasasını açmaya başlayan Fas, bu konuda en güçlü aday. Fas'ta okuma yazma oranı yüzde 50. Nüfusun yüzde 3'ü zenginliğin yüzde 85'ine sahip ve halkın ağırlıklı çoğunluğu tarımda çalışı- yor. Bu kesim küreselleşmenin basıncına dayana- cak gibi değil. Daha şimdiden Fas'ta bütün öğren- ci derneklerini ve meslek odalarını siyasal lslam ele geçirmiş durumda ve sendikalarda da hızla güçleniyor. Bu tür göçmenlik yasaları, Kuzey Afrika ülkele- rinde Fransız düşmanlığını arttırarak işbiriikçi hü- kümetleri daha da zayıflatacak, siyasal Islamı güç- lendirecek, küreselleşme bu bölgelerde. Para Bir- liği süreci ise Fransa'da işsizliği ve yoksulluğu art- tırmaya devam edecek. Bu gidişle Fransız yöneti- ci sınıfı da sorumluluklannı üstlenmek yerine "faşiz- min bıraktığı yumurtaların açılmasına hizmet et- meye" devam edecek. ergin " ergin.demon.co.uk CHP'den araştırma önergesi Ozelleştirme vurgunu Meclis gündeminde ANKAR\ (Cumhuriyet Bürosu) - CHP. Cumhuri- yet'te belgeleriyle yayım- lanan ozelleştirme vurgu- nunu Meclis gündemine getirdi. CHP. özelleştirmedeki aksaklıklar ve yasalara ay- kın yapılan uygulamalarla ilgili olarak TBMM Baş- kanlığı'na araştırma öner- gesi verdi. CHP Hatav Mılletvekili Fuat Çay ve arkadaşlannca verilen önergede. ozelleştirme adı altında devlet kaynaklan- nın alelacele peşkeş çekil- meye çalışıldığı vurgulan- dı. CHP tarafından dün TB- MM Başkanlığf na sunu- lan önergede. "mucize" olarak gündeme getirilen ozelleştirme çerçevesinde yapılan uygulamalann sü- rekli tartışma konusu oldu- ğuna dikkat çekıldı. RL- FAH^'OL hükümetının denk bütçe ve kaynak ya- ratma kavgısıyla ozelleş- tirme projelerine önem v erdiği belirtilen önergede şu görüşlere yer verildi: "Hükümet bu projeleri hayata geçirmeye çalışır- ken kamu işletmelerinin ve varhklaruun alelacele peş- keş çekme yaklaşımryla el- den çıkanhnaya çalışıldığı- na tanık olunmaktadır. Ki- mi zaman mevcutyasalara ay kın olarak, kinıi zaman yasaların öngördüğü şart- lardan kurtulmak için kar- şı hifc yollannı içeren uy- gulamalar. kay gılan daha da arttırmaktadır. Bu çer- çevede demir, çelik, teleko- münikasyon, enerji sant- rallan gibi kâriı ve ulusal yarariar bakımından stra- tejik kamu işletmeleri el- den çıkarılmaya çalışıl- maktadır. Siyasi etkinin, partizan tutumun özelleş- tirnıe uygulamalanna yan- sıdığı bu uygulamalardan devletin zarar ettirildiği yö- nündeciddi kuşkularmev - cuttur."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle