Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 26 ŞUBAT 1997 ÇARŞAMBA
HABERLER
Demipel
Pakistan'a
gidecek
• ANKARA (Cumhuriyet
Birosu) - Cumhurbaşkanı
Sûleyman Demirel. lslam
Konferansı Örgütü'nün
(İK.Ö). Pakıstan'm 50.
ulasal günü nedeniyle 23
martta yapacağı öze!
toplantıya katılmak için
Islamabad'a gidecek.
Demirelin Pakistan gezisi
sırasında, geçen yıl sonunda
Btşbakan Benazir Butto'yu
görevinden alarak Pakistan
meclisini fesheden
Cumhurbaşkanı Legari ile
bir araya geleceği bildirildi.
tk: cumhurbaşkanının
görüşmesinde.
cumhurbaskanlannın
meclısi feshetme hakkıyla
ilgili konunun da ele
alınmasının beklendıği
kaydedildi.
lPr
Şahin'i
iıbar etti
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)- tşçı Partisi (İP)
Ankara tl Başkanı Ali
Kalan. Susurluk
soruşturması çerçevesinde
hakkında gıyabi tutuklama
karan verilen eski Özel
Harekât Dairesi
Başkanvekili İbrahim
Şahin'in Türkiye'de
olduğunu belirterek yerini
bildiklerini öne sürdü.
K.alan. dün tçişleri
Bakanlığı'na giderek
Müsteşar Teoman Ünüsan'a
Şahin'in bulunduğu yeri
ihbar eden bir dilekçe verdi.
Görüşmenin ardından
gazetecilerin sorulannı
yanıtlayan Kalan. olası bir
operasyonun güvenliği
nedeniyle Şahin'in
bulunduğu yeri açıklamadı.
Devletin istemesi
durumunda 2 saat içinde
Şahin'i yakalayabileceğini
savunan Kalan.
"Yakalanmazsa adresi
açıklayacağız" dedi.
D-8 toplantısı
Antalya'da
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Başbakan
Nccmettin Erbakan'ın
girişimleriyle kurulması
öngörülen D-8
(kalkır.makta olan 8 lslam
ülkesi) örgütünün yüksek
düzeyli memurlar
toplantısının 13-14 martta
Antalya'da yapılacağı
bildirildi. Diplomatik
kaynaklar, toplantıda "D-8
ile ilgili teknik konular ile
zirve gündemi ve tarihinin
ele alınacağını" bildirdiler.
Antalya toplantısının
ardından dışişleri
bakanlannın bir araya
geleceği. 1997'ninilk
yarısında da devlet veya
hükümet başkanlannın
katılacağı zirvenin
yapılmasına çalışıldığı
kaydedildi.
RTÜK'ten egitiıtı
uyarısı
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Radyo ve
Televizyon Üst Kurulu
(RTÜK). yayınlannda
eğitım ve kültür
programlanna öngörülen
sürelerde ver vermedikleri
gerekçesiyle ATV. C1NE 5,
Flash TV HBB. Inter Star,
Kanal D. Kral TV. Shovv TV,
Number One TV NTV,
Kanal E ve Ey TV'nin
uyarılmasına karar verdi.
RTÜK'ten yapılan
açıklamada, yayın
kuruluşlanndan eğitim ve
kültür yayınlanna ciddi
biçimde yönelmelerinin
beklendıği belırtildi.
Cezayip'le turizm
isbiPlisi
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Tunzm Bakanı
Bahattin Yücel. turiznıin
gelişmesi için demokrasinin
çok önemli bir araç
olduğunu belirterek,
Türkiye'de turizmin
geliştiğı dönemin
demokrasinin tam
anlamıyla uygulandığı bir
zaman dilımine rastladığını
bildirdi. Yücel, Cezayir
Turizm Bakanı Abdelaziz
Benmhıdi'i kabulünde,
"Demokrası, turizmin
gelişmesi için en önemli
araçtır. Insanlann banş
içinde bir arada yaşamalan
ve farklı anlayışların
birbirine tahammüi etmesi
çok önemli. Geleceğe
yönelik plan ve sentez
yapabilen böyle bir ortamın,
turizm açısından önem
taşıdığına inanıyorum"
dedi. Benmhidi de
Cezayir'de durumun uınuda
ve toparlanmaya yönelik
olduğunu söyledi. Türkiye-
Cezayir görüşmeleri
sonunda "Turizm Işbirliği
Protokolü" imzalanacak.
Cumhurbaşkanı Sûleyman Demirel, Adalet Bakanı'nın 'mum söndü' gafını değerlendirdi
Demirel: Kazan soııuıisiız• Demirel, Hacı
Bektaş Veli Anadolu
Kültür Vakfı Başkanı
Ali Doğan ve
beraberindeki 40
kişilık heyeti kabul
etti. İslam hukukunu
halkın istemediğıni
söyleyen Demirel,
"lslam hukukunun
başanlı olması
mümkün değildir.
Çağdaşhğın ilk
koşulu laikliktir"
dedi.
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Cumhurbaşkanı
Süleyman pemireL "Sürek-
U Aydınhk İçin 1 Dakika Ka-
ranhk" eylemıne. "Mum
söndü oynuyorlar'" diye tep-
ki gösteren ve neden oldu-
ğu skandallara karşı istifa
etmeyen Adalet Bakanı
Şev ket Kazan' ı "sorumsuz-
lukla" suçladı. 320 Alevi-
Bektaşi kuruluşunun tem-
silcisıyle görüşmesinde.
"Bazen bir sorumsuz kişi
bir şeylersöyleyebiur" di yen
Demirel, Alevilerin fazla
alıngan olmamalannı iste-
dı.
Çağdaşhğın ilk koşulu-
nun laiklik olduğuna dikkat
çeken Demirel, halkın dini
esaslara dayanan bir hukuk
sistemini istemediğıni söy-
ledi. Demirel, "Hayır, biz
AJevi dernekleri, Adalet Bakanı Şevket Kazan'ı Cumhurbaşkanı Demirel'e şikâyet ettiJer. (Fotoğraf: AA)
dini esaslara göre bir devlet
kuracağız. 100 yıl önceki hu-
kuk devleüni istiyoruzdi yen
varsa, bunun başanlı obna-
sı mümkün değildir" dedi.
Cumhurbaşkanı Demirel.
Hacı Bektaş Veli Anadolu
Kültür Vakfı Başkanı Ali
Doğan ve beraberindeki 40
kişilik heyeti kabul etti. 320
sivil toplum kuruluşunu
temsil eden heyet adına ko-
nuşan Pir Sultan Abdal
Kültür Derneği Başkanı
Murtaza Demir, adaletin
basında olan bir kişi tarafın-
dan aşağılandıklannı vur-
gulayarak Adalet Bakanı
Kazan'ın insanlann sabnnı
daha fazla taşırmadan istifa
etmesi gerektiğini söyledi.
Demir. Kazan" ın yurttaşla-
n aynştııma \e kamplara
ayırmaktan vazgeçmesi ge-
rektiğini kaydederek, "Biz
sorumluluğumuzu bize ya-
kışan biçimde devam ettire-
ceğiz. Bu noktada inatlaşı-
Iırsa tabandan gelen baskı-
lar nedeniyle yasalar çerçe-
vesinde sokağa çıkmak zo-
runda kalacağız" diye ko-
nuştu.
Atatürk'ün laiklik ilke-
sinden kopulursa insanlann
bırbirinın boğazına sanla-
cağını kaydeden Demir, so-
runlann zorunlu din dersie-
ri, imam-hatip liselen ve
Kuran kurslanndan kavnak-
Kovulan HUDER'lilerden Kazan'a tepki
'Önceden böyle sinirli değildi'ANKARA
(CumhuriyetBü-
rosu)-Adalet Ba-
kanı Şevket Ka-
zan' ın.başkan ve
üyelerini maka-
mından kovduğu
Hukuki Araştır-
malar Derne-
ği'nin (HUDER) kurucusu ve eski
başkanı olduğu belirtildi.
Okuduklan bir bildiri nedeniyle
bakanhktan kovuhnayı içlerine sin-
diremediklerini belirten HUDER-
liler. "Sayın Kazan'ı bizyıllardırta-
nınz. Önceden bö> le değildi. çok ag-
resifleşmiş, durumunu hiç iyi gör-
müvoruz" dediler.
Kazan'ı yakından tanıdıklan
için. kendilenne küsebileceği kay-
gısıyla adlarının açıklanmasını is-
remeyen HUDER'liler. Adalet Ba-
kanı'nın her türlü görüş veöneriye
açık olması gerektiğini anlattılar.
HUDER'liler. "Bizim için sürp-
riz oldu. Çünkü kendisinden asla
böyle bir tavır beklemiyorduk. Bel-
li ki yaşadığı son olaylar sinûierini
çok bozmuş. Böyle giderse ileride
daha tehtikeli olaylara nedenolabi-
lir, Nerede ve nasü tepki gösterece-
gi betti olmuyor. Hele tekvizyona çı-
kıp ağlaması hiç normal değiL Bir
Adalet Bakanı'nın böyle olmaması
lazun" diye konuştu.
HUDER'lıler. Kazan'ın, bir an
önce kısa bir süre de olsa tatil ya-
pıp dinlenmesi gerektiğini söyledi-
ler.
Kazan'ın makamında okudukla-
n bildirinin Türkiye'nin güncel so-
runlannı içerdiğini ve aşın ifadeler
taşımadığını ileri süren HUDER'li-
ler şu göriişleri dıle getirdiler:
" Bildiride özellikle suçun sahsili-
ği prensibi üzerinde dunıluyordu.
Çünkü Türkiye'de şu anda suçun
şahsiliği ilkesi tümden kaybolmuş
durumda. Ali Kalkancı diye bir
Müslüman bulmuşlar, yapağı pis-
likleri türn Müslümanlara mal et-
meye kalkıyorlar. Bu halle gidilirse
çok korkunç şeyler yaşanır. Herşey-
den önce suçun şahsüiği denen bir
ilke vardır. Her görüşten, her mes-
lekteru her dinden insan suç işleye-
bilir. Ancak o insan, bağlı bulundu-
ğu görüş, mezhep ve dini bağlamaz.
Eğer din politikaya alet edilirse, o
zaman başka. İslam dini kimseye gjt
suç işle demez. Orneğin: Aczmendi-
ler terör örgütü diye DGM'de yar-
gılanryor. Sank ve cüppesini çıkaran
Ac/mendiler tahliye oluyor. Eğer
onlar terörist iseler, sank ve cüppe-
lerini çıkarddar dtye nasıl tahliye
edilebilirler? Böyle şey olur mu?
Türkiye öyle bir noktaya geldi ki
RP'nin tüm Müslümanlan temsil
ettiği anlayışı hâkûn olmaya başla-
dı. Bu çok yanhş. RP'nin tüm Müs-
lümanlan temsil etmesi olanaksız."
Refah Partisi, Muğla'nın başanlı SSK il müdürünü görevden aldı
Dinci kadrolâşma sürüyor
OZCAN OZGUR
ML'ĞLA - Refah Parti-
si'nin nîm kamu kurum ve
kuruluşlanndaki 'kadrolaş-
ma' hareketinin Muğla'da
da sürdüğü bildiriliyor.
DYP'lilenn birbiri ardına
> apılan atamalannı engelle-
yemediği RP. bu kez de Ti-
caret Odası'nın "yılın bü-
rokran" seçtiği. bakanhğı-
nın ise "takdirname" ile
ödüllendırdiği SSK il mü-
dürünü görevden aldı. Gö-
reve. 4 kez girdiği müdürlük
sınavında başansız olan Be-
kir Yener'ın atanması tep-
kıyle karşılandı.
Sağlık Emekçileri Sendi-
kası Muğla Şubesi yöneti-
cileri. 657 sayılı Devlet Me-
murlanYasası'nın "657 sa-
yılı Hükümet Memurlan
Yasası" olarak değiştinlme-
sini önerdi.
RP'nin kadrolasma hare-
keti çerçevesinde Muğla'da
daha önce ıl kültür müdürü
ile Fethiye Müze Müdürü,
Yetiştirme >'urdu Müdürü.
il istatistik müdürü ve SSK
başhekimı görevlerinden
alındı.
Muğla Ticaret Odası ta-
rafından "yılın bürokratT
seçilen ve SSK Genel Mü-
dürlüğü'nce "takdirname"
ile ödüllendirilen SSK İl
Müdürü Osman Lnsal'ın
temsflcisi olduğunu, siyasi
olarak göreve geldîğjni"
söylemesı tepkilen yükselt-
ti. Sağlık Emekçileri Sendı-
kası Muğla Şubesi yöneti-
cileri. SSK'de vaşanan uy-
gulamalarla RP'nin amacı-
nın bir kez daha ortaya çık-
tığını belirterek tepkılerini
şöyle dile getirdiler:
söyleyerek gerçeği ortaya
koymuştur. Bu durumda
657 sayılı Devlet Memurlan
Yasasının adı, 657say ılı Hü-
kümet Memurlan \asası
şeklinde değiştirilmelidir.*
1
CHP Muğla İl Başkanı
Ali Rıza Koca da gelişmele-
re tepki göstererek şunlan
söyledi: "RP'nin uygula-
.P'nin kadrolaşma hareketi çerçevesinde Muğla'da
daha önce il kültür müdürü ile Fethiye Müze Müdürü,
Yetiştirme Yurdu Müdürü, il istatistik müdürü ve
SSK başhekimi görevlerinden alındı.
görevden alınması tepkiyle
karşılandı. Tepkiye. bu gö-
revden almanın yanı sıra ku-
rum içinde müdürlük sına-
vını kazandıklan bilinen üç
kişi yerine. 4 kez girdiği
müdürlük sınavlannda ba-
şanlı olamayan şef Bekir
Yener'in bu göreve atanma-
sı neden oldu. Aynca Ye-
ner'in, göreve başlar başla-
maz şeflerle yaptığı toplan-
tıda, "Müdürlükte RP'nin
U
SSK Muğla Müdürü
Osman Ünsal Ankara'ya
'uzman' olarak alındı. Uz-
man nitelemesi yapılan biri
görevden alınırken, 4 defa
girdiği müdürlük sınavında
başansız olmuş birinin gö-
reve «etirilnıesi düşündürii-
cüdür. Müdür olabilecek SH
navlan kazanmış 3 kişi \ar-
ken yasal olmayan biçimde
göreve gelen Bekir Yener,
RP'nin temsildsi olduğunu
malan MC dönemlerini
anunsaüyor. Parti militanla-
n müdürlüklere getirilryor.
D\'P"liler de bu gidişe seyir-
ci oluyor. DYP-CHP, DYP-
SHP hükümetlerinde de gö-
re\ değişiklikleri olmuşnı a-
ma yasalar çiğnenmemişti.
Böylesi görülmemişti. In-
sanlar aldıklan eğirimle ilgi-
si olmayan yerlere getirilme-
nûşlerdi. Bu atamalar devlet
yapısını daha da tahrip ede-
cektir. REFAHYOL hükü-
meti kendini Osmanh, dev-
let memurlannı da kapıku-
lu olarakgöruyor. RP elbet-
te geldiği gibi 0decek ama
yaratbklan tahribaün ona-
nmıyla Türkiye çok zaman
yitirecek."
RP'li Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı NecatiÇe-
ük'in bakanlık ve bağlı bi-
rimlerde başlattıği kadrolaş-
ma hareketi de devam edi-
yor. Bakanlık Müşaviri İs-
mail Bayer'in görevinden
alınışına ilişkin kararname
Cumhurbaşkanı Sûleyman
Demirelin onayıyla yürür-
lüğe girdi. Ismail Bayer'in
görevden alınma kararna-
mesınde atanacağı yerin be-
lirtilmemesinin geleneklere
ve hukuka aykın olduğu be-
lirtildi. Çelik. 4 gün önce de
Bağ-Kur Genel Müdür Yar-
dımcılığı'na RP'li Etimes-
gut Belediyesi'nin APK
Müdürlüğü'nde Başkan
Yardımcısı olan Cemil Ah-
moğuüan'nı getirmişti.
landığını söyledi. Demir,
bir çözüm üretilememesi
durumunda bulunulan nok-
tanın daha fazla korunama-
yacağma dikkat çekti.
Cumhurbaşkanı Demirel,
Türkiye'nin hür ve serbest
bir ülke olduğunu, insanla-
nn birbirini incitecek söz-
ler söyleyebildiklerini belir-
terek bundan alınganhkla-
nn doğabileceğini kaydetti.
'Akvi- Sünni kardeş'
Demirel, şunlan söyledi:
"Bu ülkede Alevisi ve
Sünnisiyie bütün vatandaş-
lar kardeştir. Toplum henüz
çalkanb halindedir. Bunlar
bir süre devam edebüecek-
tir. Bu, rejimin ve demokra-
sinin güven kazanması ve
oturma durumudur. Büyük
Atatürk'ün cumhuriyeti
kurarken söylediğL, "Mem-
leket mutlaka modern, me-
denı ve müreffeh olacaktır'
sözleri TürkiyeCumhurive-
ri'nin temelinde yatan bü-
yük bir prensiptir. Çağdaş-
lığın birinci şartı laikliktir.''
Laiklığin din ve dev let iş-
lerinin birbirinden aynlma-
sı anlamına geldiğini vur-
gulayan Demirel. dinin v ıc-
dan işi ve kişiyle Allah ara-
sında olduğunu, devletin di-
ne, dinin de devlete kanşa-
mayacağını vıırguladı. La-
ikliğin bir hukuk düzeninı
de beraberinde getirdığinı
anlatan Demirel sözlerini
şöylc sürdürdü:
"Bu hukuk düzeni, Os-
manlı'nın kullanageldiği İs-
lami hukuk düzeninden
farklıdır. Osmanhnın hu-
kuk sistemi. ülkenin geliş-
mesine katkıda bulunmadı-
ğı için eleştirilmiştir. Hıristi-
yan ülkelerde de din ve dev-
let işleri birbirinden ayrıl-
mış ve bu ülkeler Ueıiemiş-
tir. 73 yıldır bundan ne şikâ-
yet oldu? Türkiye, bu süre-
de gelişmiş bir ülke olmuşsa
laik Türkiye Cumhuriyeti
sayesinde olmuştur."
Hukuk sisteminin dini
esaslara göre düzenlenmesi
isteğinin halktan gelmedi-
ğini belirterek halkın laik-
likten memnun olduğuna
dikkat çeken Demirel, tar-
tışmalann lslam hukuk sis-
teminin geleceği anlamına
gelmediğini ve bu tartışma-
lann ülkeyı rahatsız ettiğini
söyledi.
Anayasanın 24. maddesi-
nin aslında dini koruyan ve
banşı sağlayan hükümleri
içerdiğini belirten Demirel.
"Din istismaredilmediği sü-
rece kutsal bir varlıknr. Bu-
nu anlamakta bir zorluk
yok. Hayır, biz dini esaslara
göre bir devlet kuracağız,
100 yıl önceki hukuk devle-
tini istiyoruz diyen varsa da
bunun başanlı olması müm-
kün değfldir" diye konuştu.
Demirel, ülkede herkesin
birbirine yaşam hakkı tanı-
ması gerektiğini, bunda da
bir zorluk olmadığını söyle-
di.
Ülkeyi kargaşaya sürük-
lemek için kimsenin heves-
lenmemesini isteyen Demi-
rel şunlan dedi:
"Sizin endişelendiğiniz
olaylan anlıyorum. Ama
devlete güvenin. Hukuk
devletinin icaplan içinde bu
devlet gerekli önlemleri al-
ma, kanunlan uygulama ni-
yeti ve gücüne sahiptir. Hu-
zur içinde yaşayacağız. Ale-
vi, Sünni ve diğer inanç sa-
hipleriyle herkes kardeştir.
Reaksiyonunuzu anlıyo-
rum. Bazen bir sorumsuz
kişi bir şeyler söyleyebilir.
Çok alınganlığa düşmeyin."
Demirel, diğer kesimler
gibı Alevilerin de Türki-
ye'nin binnci sınıf yurttaşı
olduğunu söyledi.
SIFIR NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.com.tr
Susuriuk sonrası, hâlâ bel-
geler ve bilgiler ortalığa saçıl-
maya devam ediyor. Yurttaşlar
geçmişe göre daha fazla tep-
ki gösteriyorlar. Buna rağmen
yıne de umutsuzluk bulutları
dağılmıyor.
Çünkü devleti elinde bulun-
duranlar, pisliğin temizlenme-
sine yönelik ciddi bir girişim
göstermedikleri gibi sorunu
"komisyonlara havale" ederek
uyutuyorlar. Faili meçhuller
azalarak da olsa sürüyor. Iş-
kenceler devam ediyor, genç-
lerimiz bu düzene tepki gös-
terdikleri için ağır cezalara
çarptınlıyorlar.
Susurluk'la ilgili tam yenı
adımlar atmaya hazırlanırken
ve bir umut ışığı yanmışken
şeriatçılar ortalığı bulandırarak
hedef saptırılmasına neden ol-
dular. Kamuoyunun gözü, Sin-
can olaylan, Taksim'e cami,
Susurluk'tan Vazgeçemeyiz...
türbanhlann devlet dairelerine
girip girmeyeceği tartışmalan-
na döndürüldü. Jandarma Ge-
nel Komutanı'nın Susurluk Ko-
misyonu'na neden ifade ver-
mediği konuşulurken birden
askerlerın şerıata karşı tepkile-
ri öne geçti. Çevik Bir'in
ABD'deki konuşmalan günde-
mimizin baş köşesine oturdu.
Askerlerin sokaklarda tank
yürütmek yerine düşünceleri-
ni açıklamaları dahasağlıklı bir
yöneliş. Onlar da bu toplumun
bir parçası olarak düşüncele-
rini açıklasınlar. Memurlar da
açıklasın, ışçiler de açıklasın,
işadamları da açıklasın. Kaba
güç yerine fikir ve tutum tartış-
maları yapmalan daha yaraıiı.
Son dönemde şerıatçılann ka-
ba gücü kışkırtan tutumlarını
anlamak mümkün değil. Bir
anda bütün tepkilerin kendi
üzerlerine dönmesine neden
oldular. Bu hem onları agır bir
şekilde yaraladı hem de toplu-
mun demokrasi yönündeki
duyarlılığını saptıncı bir etki
yaptı.
Türkiye, din devleti tehlike-
sini, ancak Kürt sorununu da
çözebilecek bir demokratik
atılımla aşabilir. Kürt sorunu
konusunda yumuşatıcı adım-
lar atılırsa yeni bir iklime gire-
biliriz. Kafayı asıl bu konu üze-
rinde yormak gerekiyor. Kürt
sorununda barış iklimi, iç ge-
rilimden beslenen siyasi isla-
mın önünü kesebılir. Ama herr,
Kürt sorununu tırmandınp
hem de şeriatçılıkla zora daya-
lı bir mücadele yürütmek çok
zordur. Türkiye'yi yönetenler
şimdi bu zorun peşinde koşu-
yorlar ve sendeliyorlar.
•••
Deniz Kuvvetleri Komutanı
Güven Erkaya'nın dünkü Mil-
liyet gazetesinin manşetine
yansıyan saptamaları, yeni bir
bakış açısını yansıtıyor. Ora-
miral Erkaya, irticayı temel teh-
like görüyor ve bu konuda or-
du içindeki önemli bir eğilimi
yansıtıyor. Aslında bu düşün-
ceyi daha da ileri götürerek
Kürt sorununun çözümünde
adımlar atılmasının yolu da
açılabilir. Çünkü Kürt sorunu-
nun çözümü; siyasi Islamın
önünü kesmek ve demokra-
tikleşmek açısından hayati
önemde. Erkaya, ordunun ba-
kış açısı olduğunu sandığımız
görüşlerinde şu noktalara dik-
kat çekiyor: "Tehlıke üç boyut-
ludur. Laik cumhuriyete. ço-
ğulcu demokrasiye ve sosyal
hukuk düzenine yönelik tehli-
ke."
Bir yanda Susurluk'la ortaya
çıkan büyük pislik, bir yanda
askerlere kadar uzanan kirli
ilişkiler, bir yanda ise şeriat
tehlikesini görerek tavır değiş-
tiren komutanlar. Türkiye, önü-
müzdeki günlerde önemli dö-
nemeçlere doğru yol alıyor. Ki-
lit demokraside. Kilit Kürt so-
rununun barışçı çözümünde
atılacak adımlarda. Bunlar ba-
şarılabilirse siyasi islamın da
yıldızı sönebilir ve demokrasi
sınıriarı içıneçekilmesi başarı-
labilir. llginç gelişmeler oluyor,
bekleyip göreceğız.
Susurluk'un peşını takip
edersek önemli sonuçlara u-
laşacağız.
GLOBAL POLİTtKÜLTÜR
ERGİN YILDIZOĞLU
Faşizmin Bıraktığı
Yumurtalar...
Göçmen haklannı kısıtlayan yeni yasa tasansını
protesto etmek için Paris'te yaklaşık 150.000 kişi
yürüdü. Film yönetmenleri, artistler ve aydınlardan
oluşan birgrubun yaptığı çağrı üzerine ve kilisenin
desteği ile yapılan yürüyüşte ilginç bir slogan var-
dı: "Faşizmin bıraktığı yumurtalar, demokraside
açılır."
Içışleri Bakanı Jean Louis Debre'nin hazırladı-
ğı yasa tasansı, azgelişmiş ülkelerden gelen göç-
menlerin girişini ve haklannı büyük ölçüde kısıtlar-
ken Fransızlara da evlerinde kalan yabancıların ge-
liş gidişlerini polise bildirme zorunluluğu getiriyor-
du. Vichy hükümetinde (1940-44) Yahudilere iliş-
kin uygulamaya konan yasayı anımsatan bu mad-
de, daha sonra yumuşatıldı. Göçmenlik konusun-
da politika üretemeyen Sosyalist Parti, meclis gö-
rüşmelerine katılamayınca, sağ partilerin basıncı ile
iyice ağırlaşarak şekillenen Debre yasası, bu yumu-
şatmaya rağmen baskıcı özelliklerini korumaya de-
vam ediyor.
Fransız yönetici sınıfının, artan işsizlik yüzünden
yükselen hoşnutsuzluğu savuşturmak için kolay
bir yol olarak yabancıları suçlamayı seçmiş olma-
sı, bugünkü durumun temel nedeni, "Fransa Fran-
sızlanndır" ve "önce Fransızlar" gibi sloganlar, Le
Pain ve Ulusal Cephe tarafından ortaya atılmıştı.
Ancak akılları sıra tabanlannın Le Pain'e kaçması-
nı önlemek için muhafazakâr partilerin de benzer
bir söylem benimsemeleri, yabancı düşmanlığını
iyice yükselttı. Görüşleri merkez partıleri tarafın-
dan da dile getirildikçe, Le Pain giderek meşruiyet
kazanıyor ve artık eskisı kadar aşırı uç olarak gö-
rülmüyor. Kısacası. Le Pain'in söylemini ve platfor-
munu çalmaya çalışanlar, hep onun değirmenine
su taşıdılar.
Peki yasol partiler? "Sağ" ve "sol" kanatlar ara-
sındaki çekişme, Sosyalist Parti'de göçmenler ya-
sası üzerine, kesin bur tutum oluşmasını engelliyor.
Sosyalist Parti'nin sicili de zaten bozuk. Biryakını-
nı çalışmak için isteyen yabancıları, sosyo ekono-
mik durumlarını bildiren bir form doldurmaya zor-
layan "davetiye" belasını ilk ortaya atan bu parti,
SP, bir Fransız kadınla evli, ya da çocuğu Fransız
olanlann oturma haklannı çalışma koşuluna bağ-
layan Pasqua yasasına da direnememişti. Ya ge-
leneksel olarak hep ırkçılığa karşı tutum almış olan
Komünist Parti? Son gösterileri konuşmak için ara-
dığım bazı Komünist Partili arkadaşlar, banayöne-
timin, açıkça ifade etmese bile yürüyüşten çok
memnun olmadığını söylediler. Parti yönetimi, bu
tür protestoların işçilerin Le Pain saflarına gitmesi-
ni hızlandırmasından korkuyor! Nitekim son za-
manlarda gittikçe güçlenen Ulusal Cephe (faşist)
partinin, özellikle Güney Fransa'da ve Alsas böl-
gesinde FKP'Iİ işçilerarasındataraftarkazandığı bi-
linen bir gerçek. Kamuoyu yoklamaları ise (Le Fi-
garo) oldukça karışık bir manzara sunuyor. En son
bir ankete göre cevap verenlerin yüzde 50'si hafta
sonundaki gösteriyi destekliyordu. Ancak yüzde
68'i. hükümetin yasadışı göçmenliğe karşı yürüt-
tüğü mücadeleyı benımsiyor. (Le Monde 24.2.97).
Diğer taraftan gerçek yaşamla Le Pain'in "yaban-
cılar işlerimizi elimizden alıyor" propagandası ara-
sında büyük bir uçurum var. Fransa'da her 10.000
işçiden sadece 5 tanesi yasadışı çalışıyor. Sendi-
kaların yaptığı bazı araştırmalara göre yasadışı ça-
lışanların sadece yüzde 15'i yabancı işçi, geri ka-
lan yüzde 85'i Fransız. Zaten hükümet de yasadı-
şı işçilerin sayısını azaltmaya çok hevesli değil. Da-
ha geçenlerde yasadışı işçi çalıştıran işverenlere
büyük cezalar getiren tasarı, yasalaşmadan önce
iyice yumuşatıldı.
Fransız yönetici sınıfı sadece Le Pain'le yanştığı
için göçmen yasalarını bu kadar ağırlaştırmadı.
Başka uzun dönemli bir endişe de söz konusu.
Fransız yönetici sınıfı, Kuzey Afrika ülkelerinde, ya-
kın gelecekte yaşanacak karışıklıklardan dolayı, or-
taya çıkabilecek bir göçmen dalgasmdan korkuyor.
Avrupa ile bir gümrük anlaşmasına girdikten son-
ra iç piyasasını açmaya başlayan Fas, bu konuda
en güçlü aday. Fas'ta okuma yazma oranı yüzde
50. Nüfusun yüzde 3'ü zenginliğin yüzde 85'ine
sahip ve halkın ağırlıklı çoğunluğu tarımda çalışı-
yor. Bu kesim küreselleşmenin basıncına dayana-
cak gibi değil. Daha şimdiden Fas'ta bütün öğren-
ci derneklerini ve meslek odalarını siyasal lslam
ele geçirmiş durumda ve sendikalarda da hızla
güçleniyor.
Bu tür göçmenlik yasaları, Kuzey Afrika ülkele-
rinde Fransız düşmanlığını arttırarak işbiriikçi hü-
kümetleri daha da zayıflatacak, siyasal Islamı güç-
lendirecek, küreselleşme bu bölgelerde. Para Bir-
liği süreci ise Fransa'da işsizliği ve yoksulluğu art-
tırmaya devam edecek. Bu gidişle Fransız yöneti-
ci sınıfı da sorumluluklannı üstlenmek yerine "faşiz-
min bıraktığı yumurtaların açılmasına hizmet et-
meye" devam edecek.
ergin " ergin.demon.co.uk
CHP'den araştırma önergesi
Ozelleştirme vurgunu
Meclis gündeminde
ANKAR\ (Cumhuriyet
Bürosu) - CHP. Cumhuri-
yet'te belgeleriyle yayım-
lanan ozelleştirme vurgu-
nunu Meclis gündemine
getirdi.
CHP. özelleştirmedeki
aksaklıklar ve yasalara ay-
kın yapılan uygulamalarla
ilgili olarak TBMM Baş-
kanlığı'na araştırma öner-
gesi verdi. CHP Hatav
Mılletvekili Fuat Çay ve
arkadaşlannca verilen
önergede. ozelleştirme adı
altında devlet kaynaklan-
nın alelacele peşkeş çekil-
meye çalışıldığı vurgulan-
dı.
CHP tarafından dün TB-
MM Başkanlığf na sunu-
lan önergede. "mucize"
olarak gündeme getirilen
ozelleştirme çerçevesinde
yapılan uygulamalann sü-
rekli tartışma konusu oldu-
ğuna dikkat çekıldı. RL-
FAH^'OL hükümetının
denk bütçe ve kaynak ya-
ratma kavgısıyla ozelleş-
tirme projelerine önem
v erdiği belirtilen önergede
şu görüşlere yer verildi:
"Hükümet bu projeleri
hayata geçirmeye çalışır-
ken kamu işletmelerinin ve
varhklaruun alelacele peş-
keş çekme yaklaşımryla el-
den çıkanhnaya çalışıldığı-
na tanık olunmaktadır. Ki-
mi zaman mevcutyasalara
ay kın olarak, kinıi zaman
yasaların öngördüğü şart-
lardan kurtulmak için kar-
şı hifc yollannı içeren uy-
gulamalar. kay gılan daha
da arttırmaktadır. Bu çer-
çevede demir, çelik, teleko-
münikasyon, enerji sant-
rallan gibi kâriı ve ulusal
yarariar bakımından stra-
tejik kamu işletmeleri el-
den çıkarılmaya çalışıl-
maktadır. Siyasi etkinin,
partizan tutumun özelleş-
tirnıe uygulamalanna yan-
sıdığı bu uygulamalardan
devletin zarar ettirildiği yö-
nündeciddi kuşkularmev -
cuttur."