25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 5 ÜB/T1997 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Bıyükşehir belediyesinde RP'li kadrolaşmanın en alt kademelere kadar inmesi tepkilere neden oldu Vlemur adaylanna dini sorıılarlim Bel-Sen Eaşkanı Viclan Ba>kara. t>eldiye hiznetbrinin din hiznetbri olmdığını belrterek " Bınlann şeriat özlanleri \ar. Bu özlanlerini yerel yöretirrlerde mink rninik uygılanalarla genekleştirmek istnorkr" diye konıştu. tstanbul Haber Servisi - Istanbul Büyükşehır Belediyesi'nin çeşitli bırimkrine ahnacak olan 559 me- mur ıçın yapılan sözlü sınavda. adaylaradınle ilgilı sorular yönetil- mesı tepkı çekti. Memur adaylan. "\atsı naman nasıl kılımr diye so- ruyoriar ama cumhuriyet dönemi- ne ilişkin bir tane tarih sorusu sor- madılar"' iddiasında bulundular. Tüm Bel-Sen Genel Başkanı Vic- dan Baykara, beledıye hizmetleri- nın dın hızmetleri olmadığını belir- terek. •'Bunlann şeriat özlemleri var. Bu özlemlerini >erel yönetimler- de minik minik uygulamalaıia ger- çekleştirmek isthorlar" dedi. tstanbul Büyükşehir Beledive- sı'ndeki RP'li kadrolaşma en alt ka- demeye kadar inerek devam ediyor. Istanbul Büyükşehir Belediye Baş- karu Recep Tayyip Erdoğan, seçil- dikten bir süre sonra yaptığı açıkla- malarda belediyede kadro değışık- liğine gitmeyecelderini. üst dûzey bazı yöneticilerin kendi isteğiyle aynldığını belirterek, tnemur düze- yinde bir kadro değişikliğinin ke- sinlikle olmadığını söylemışti. Istanbul Büyükşehir Belediye- si'nin memur alımı için yaptığı sı- navlarda, memur adaylanna dın ile ilgili sonılar yönetilmesi siyası kad- rolaşmanın ilk aşaması olarak de- ğerlendiriliyor. Din ıle ilgili sorulann imam-ha- tip lisesi çıkışhlar tarafından çok daha kolay yanıtlanacak olmasının aynmcılık yarattığını savunan me- mur adaylan tepkilerin şöyle dıle getirdi: *•Yazüi sınavdan sonra sözlü sına- va çağnkbk. Sınavı yapan heyet üye- leri, İslamın şartı kaç? Kaç tane ha- hfe var? Yatsı namazı nasıl kılınır" diye sonılar sordu. Bu sorulann be- nim yapacağım memuriukla ne gi- bi bir ilgisi olabilir. Tarihle ilgili so- nılar arasuıda bir tane cumhuriyet dönemh leilgilisoruyoktu. Bana pa- dişahlarla ilgili soru sordular ama Atatürk ileilgilibir soru sormadılar. Sınava girmeden önce bazı adayla- nn eilerindedini kitaplardikkatinıi- zi çekmişti. Bunu o an. sınmda so- rulacak sorularla ilgili değil de st- navda başarılı olmak için dua edi- yorlar diye düşünmüştürn." Tüm Beledıve Memurlan Sendı- kası (Tüm Bem-Sen) Genel Başka- nı Vicdan Baykara. memur sınav ın- da din ile ilgili sorular sorulmasına tepkı göstererek, **Belediye hizmet- leri din hizmetleri değildir" dedı. Din dersı vermesi gereken memur- lann alımı için din sorulannın so- rulmasmın çok doğal olduğunu be- lirten Vicdan Baykara, durumun sendikalan açısından çok negatıf bir durum olduğunu vurguladı Baykara daha sonra şunlan söyledi: "Kendi siyasi düşüncesindekileri işe alma olayı, TürkKe'deki şeriat konusu ilebiriikteyürüyor. Dini kul- lanıyorlar. Bir taratan kendi siyasi düşüncesinden olmayan memurlan sürgüne yoüayıp, skillerini bozar- ken bir taratan da bu rür sına\ larla kendi siyasi düşüncesindekileri işe alıyoriar. Şeriat ödemleri var bun- lann. Bu özlemlerini yerel iktidar- lartia minik minik gerçekleştiriyor- lar. Din ve devlet işleri bir birinden ayn şeylerdir. Beledivelere kendi yandaşı bir çok kimseyi aldılar. Gi- yim kuşamlan ile dikkat çeken bu kadrolann belediy elerde ne denli ço- ğaldığı ortadadır. Ceçenlerdebir ga- zetede yer alan haberde Cumhur- başkanı'nın, yerel yonetimlerdeki köktendinci kadrolaşmanın araştı- nlmasuu istediği yazürydı. Bu kad- rolaşma artık ayyuka çıktı. Cum- hurbaşkanı'nın bu konuda araştır- ma istemesi bunun bir göstergesidir. Sendika olarak biz mücadelemizi sürdüreceğiz. Çalışanlar sahipsiz değildir. Bu belediyeİerin uvgulama- lannı teşhir ctmek için 27 Şubat 1997 tarihinde büyükşehir beledi- >esi önünde bir basın açıklaması ya- pacağız. Belediyelerdeki baskılara vönelik basın açıklamatnızla başla- tacağımız eylem ve etkinliklerimiz mart avında da devam edecek." Anerika Atatürk Derneği Aydmlık eylemi Washington'da Hıber Vierkezi - "Sürek- U Aylınlık İçin Bir Dakika Karsnlık" eylemi yurtdışı- na tajtı. Türkiye"de. ~temiz bir de\let", "temiz siyaset" ve "hukukunüstünlüğü"nü isteyenler. her geçen gün ey- lemlenni yaygınlaştınrken Amerika Atatürk Derneği de (ASA) 2 mart pazar gü- nüsaat l4.00"te(TSt21.00) Beyaz Saray'ın önündeki Lafayette Park'ta "Sürekli Aydmlık İçin Bir Dakika Karanlık" eylemi yapacak. Gösteri ıçın VVashington Emnıyet Müdürlüğü'nden izin alındığını belirten ASA yetkılilerı, ABD Başka- m'mneşi Hillan Clinton ıle ünlü film yıldızları Jane Fonda ve Liz Taylor'u da "sürekli aydınuk" göstensı- ne davet ettiklerinı bildırdı- ler. Başkent VVashington çev- resinde ve ABD'de yaşayan Türklerin göstenye çağnldı- ğını kaydeden ASA Başka- nı Hüdai Yavalar, gösterinin amacının, "Atatürk' ünkur- duğu çağdaş, laik ve demok- ratik cumhuriyeti yaşat- mak" olduğunu belırttı. Yavalar. "Türkiye'ye şeri- at düzeninin gelmesine ve ül- kenin ortaçağ karanlığına gömülmesine izin vermeye- ceğiz. Türkiye asla bir İran olmayacakOr" dedi. Demek yetkilileri, ABD'de yaşayan Türklerden E-Mail ve tele- fon yoluyla destek aldıklan- nı da ifade ettiler. Çağdaş Yaşamı Destelde- me Derneği (ÇYDD) Genel Başkanı Prof. Dr. Tfirkân Saylan. dün ÇYDD'nin. fel- sefeci Hüseyin Batuhan'ın katkılanyla Şişhane'de açı- lan yeni genel merkez bina- sının açılışında yaptığı ko- nuşmada Susurluk'la açığa çıkan siyaset, aşiret, tankat ve mafya ilişkilerinden ve politikacılann düzeysiz. an- lamsız ve çirkın ifadelerin- den sonra toplumun ülkesi- ne ve geleceğıne sahip çık- tığını belirtti. Bakırköy Özgürlük Mey- danı'nda önceki akşam top- lanan yüzlerce kışi de u Sü- reldi A>dınhk İçin Bir Daki- ka Karanlık" kampanyası- na destek verdi. HADEP Genel Başkan Yardımcısı S»rn Sakık. Genel Sekreter Yardımcısı Feridun Çelik, Istanbul tl Sekreteri Cemal Coşkun ıle partililerin katıl- dığı eylemde saatlerin 21.00'i gösterdiği sırada yüzlerce kişi, eilerinde mumları yakarak çetelerin vargılanmasını istedi. Beşiktaş Mısırlı Bahçe Sokak'tan evlem saatinde otomobilleriyle geçerken koma çalarak eyleme destek veren bir aile. yaklaşık 15 kişinin saldınsına ugradı. ONUK YAZAR Vehbi Koç'u Anarken! CAN Geride kalan bir yıl bo- yunca. Vehbi Koç'un ça- lışma arkadaşları ve dost- ları olarak, O'nu anarak, aramızda ve yanımızda hissederek yaşadık. Bu duygu, O'nun, 'ilkeleri'n\ ve 'hayat felsefesi'ni be- nimsetmek için, yaşamı boyunca, bizlere, ne de- rece yoğun emek verdiği- nin çarpıcı bir kanıtı olu- yordu. Memleket sorunlannın çeşitlendiği ve gıderek dal-budak saldığı 1996 yı- lından bu yana, iş âleminin ve toplumun, Vehbi Koç'un 'sağduyulu uyan- lannı' öztemle beklediğinı bilmekteyiz. Vehbi Koç anılıyor İstanbul Haber Servisi - K.oç Topluluğu'nun lcurucusu ünlü işadamı Vchbi Koç, ölümünün binnci yıldönümünde aralacak. Bugün saat 09.30 Zincirlikuyu rVfezariığı'ndaki kabri başmda başlayacak tâen, saat 16.00'da K>ç Holding'de devam ececek. Anma törenine KJÇ ailesi, holding idire meclisi üyeleri ve liılding üst düzey ytnetimi ile şirketlerin gtnel müdürleri lütılacak. Vehbi Koç, otgunlukça- ğına girdığı 1960 dönemi- ni ızleyen yıllarda, toplum- sal uziaşmayı savunan, ta- raflar arasında diyaloğun önemini kavrayan, iş dün- yamızın kıdemlı, deneyim- li ve en etkili lideri konu- mundaydı. Vehbi Koç, pi- yasa ekonomisinin bütün kurallanyla yerleşmesinin siyasal istikrarla gerçekle- şeceğini sezmiş ve buna, katılımcı, demokratik bir sistemle ulaşacağımıza inanmıştı. Vehbi Koç, Avrupa ile bütünleşmenin, Türkiye için vazgeçılmez bir hedef olması gerektiğini belirtir- ken, bunun, 'siyasette de- mokrasiye, ekonomide de serbest pazar ve rekabet kurallarına yönelmek'\e mümkün olacağını biliyor- du. Bunun için de Vehbi Koç, her zeminde Türki- ye'nin aydmlık geleceği- nin demokraside olduğu- nu ısrarla savunmuştu. Bugün 'demokrasi, in- san hakları, temiz toplum, şeffaf yönetim öz/em/'ni dile getiren çevrelerin, Vehbi Koç gibi deneyimli bir sesin noksanlığını his- settiklerini görüyoruz. Biz- ler de içtenlikle, bu hasret duygusunu paylaşıyoruz. Bu eksıklığin gıderilme- si için önümüzdeki dö- nemde, iş dünyası liderle- rimize ve sıvil toplum ör- gütlerine önemli uyan gö- revleri düşecektir. Çünkü, Vehbi Koç'un inançla be- lirttiğı gibi: "Devletımi'z ve ülkemiz var oldukça biz- ler de var olacağız!" Hayatı boyunca, Ata- türk 'ün çağdaş uygarlık hedefine yönelmiş olan Vehbi Koç'u, ölümünün bırincı yıldönümünde, en- gin hayranlık duyguları- mızla ve özlemle anıyoruz. MEHMET EYMUR VE KORKLT EKEN ISTANBUL DGMDE IFADE VERDI ' Avcı'nın îfadesi kendînî bağlar' İstanbul Haber Servisi - Tank C'mit'in kaybolma- sından Eken'i sorumlu tu- tan MlT JContrterör Daire Başkanı Mehmet Ey- mür'ün. iki gün önce İs- tanbul DGM'ye gelerek gizlice ifade verdiğı ortaya çıktı. Eski Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Harekât Daire Başkanlığı Müşavi- ri Korkut Eken ise dün ts- tanbul DGM'de -sanık" olarak ifade verdi. Eken, savcılıkça serbest bırakıl- dı. MÎT Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Ey- mür' ün iki gün önce İstan- bul DGM'ye gizlice gele- rek Susurluk savcılanna ifade verdiği belirlendi. - S a m k S"*»^' 8 s " s u r i « k savcılanna ifade veren Eken gazetecUerin ilgj odağı oldu., hotoğraf: KAAN SAĞ ANAK) ti. Eski Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Hare- kât Daire Başkanlığı Müşaviri Korkut Eken de dün saat 13.10'da İstanbul DGM'ye geldi. Su- surluk savcılanna 2.5 saat ifade veren Eken, çı- kışta gazetecilere açıklama yaptı. Susurluk ile Tank Ümıt'ın ortadan kaybolması olayıyla ilgi- li olarak çağnldığını söyleyen Eken, sanık sıfa- tıyla ifade verdiğini vurguladı. Çağınrlarsa yi- ne geleceğini belirten Eken, Emniyet Genel Mü- dürlüğü lstihbarat Daire Başkan Yardımcısı Ha- nefi Ava'nın kendisine yönelttiği iddialara iliş- kin sorular üzerine "O suçlamalar Hanefi Avcı'yı bağjar 1 " dedi. Eken, gazetecılerin eski Özel Ha- rekât Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin'i gö- riip görmediğine ilişkin sorulanna da •'Hayır" yanıtını verdi. DGM'deki Susurluk soruşturma savcılan ise Hanefi Avcı'nın suçlamalan doğ- rultusunda Eken'in ifadesine başvurduklannı ve serbest bıraktıklannı kaydettiler. Eski MlT elemanı Tank Ümit'in kızı Hande Binici,babasının kaybolmasından Korkut Eken'i sorumlu tutmuştu. Binici, MlT Kontrterör Da- ire Başkanı Mehmet Eymür'ün kendisine •'Ba- banın kaybolmasından Eken sorumludur" dedi- ğını açıklamıştı. Emniyet Genel Müdürlüğü lstihbarat Daire Başkan Yardımcısı Hanefi Avcı ise Susurluk araştırma komisvonuna verdiği ıfadede Eken'e ağır suçlamalarda bulunmuştu. Av cı. devlet için- de bir çete olduğunu, Korkut Eken'in bu çete içinde ülkücü, İbrahim Şahin'ın polis, Mehmet Ağar'ın ise siyasi kanadın başında olduğunu öne sürmüştü. nıerne ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Bıktım Senden Dilipak... Yahu, vaüahi bıktım senden. Ağzını ne zaman açsan, bir dizi çam deviriyorsun, kalemı ne zaman eline alsan altından kalkılmaz potlar kırıyorsun. Bu yaptıklanna kızanlar sana saldırsalar, "Bana ne" diyeceğim, "Iyiediyorlar. Abdurrahman da ne söy- lediğini bilseydi." Ama muhterem kardeşim, kimi çok satan gazetelenmizin, bazı "kalemşoriannın" derdi seninle değil benimle. Ne zaman sana kızsa- lar, bana saldırıyoriar. Tut çeneni, tut kalemıni... Geçenlerde Frenklerin "Le Figaro" adında bir dergisine bir beyanat vermişsin. "Kemalizm bizi köklerimizden, dinimizden, tarihimizden ayırdı" de- mişsın. "... Türkiye'yi Avrupa'yı maymun gibi tak- lit etmeye zorladı" demışsin. iyi halt etmişsin. Ya- hu, bu söylediklerin zaten saçma sapan şeyler. Pe- ki bu arada beni hiç düşünmedin mi? Benim bildi- ğim, sen bana saygı duyardın... "Şimdi bunlan okuyan Atatürk 'tefsircileri', Ho- cam'a çatmak için fırsat bilirler" demedin mi? Ni- ye benı hiç düşünmüyorsun? Çok ilginç tipler var bizım basınımızda. Dehşetli (!) Atatürkçüler. Ve Atatürk'e karşı olan insanlara müthiş kızıyorlar. (Örnegin Fatih Altaylı, örneğin Hasan Pulur). Özeilikle benim Atatürkçü olmadığı- ma inanmışlar ve her fırsatta benim Atatürkçü ol- madığımı kanıtlamaya çalışıyorlar. Şimdiye dek de- falarca, "Siz Atatürkçüysenız, ben Atatürkçü de- ğilim" diye yazdım. Ama gene de benimle uğraş- maktan vazgeçmediler. "Yahu kardeşim ben siz- den değilim... "Anlayın artık. Ama Dilipak, senin suçun da affedilir gibi değil. Benimle konuşurken melek gibisin. Sonra gidiyor- sun Taksim'deki Bosna mitingine, tek eksiğin elin- deki kanlı kılıç... Kimılerinin de haklı olarak kafası kanşıyor ışte. Aslında suç ne sende, ne bende. Suç; bize üç yıl önce "ortak çağn" yaptırtan Şanar Yurdatapan denilen "bozguncu"üa. Neymiş, "öğrenci o/ay/a- nnda tırmanma varmış." Bize ne yahu? Bırakalım tırmansın... Yok, "Biz bu senaryoyu daha önceleri de yaşa- mışız." Yok "sonunda askerier gelirmiş." Gelsinler ulan. Sana ne?.. AmaŞanar'ın aklına uyup öğrencileri "sağduyu- ya"davet eden ortak bir çağn yapınca hapı yuttuk. O sıralarda "Kanal 6"yı yöneten Can Aksın bırakır mı adamı? "Memleketin ihtiyacı var" diyerek yapış- tı yakamıza. "Güzel mesajlar vermek gerekir top- luma"dedi. "Insanlanmızınbarışa gereksinimı var" diye tutturdu. Sonunda senle iki aydan fazla boy gösterdik "Kanal 6" ekranında. Bu senın için "7ş"ti. Benim için "vehlmesı gerekli ve yararlı bir mesaj." Ama ne mesajmış yahu... Kimileri bu işten büyük paralar kaldırdığımızı da düşündüler. Eğer Kanal 6, paralarımın üzerine yat- masaydı, benim mütevazı bütçem için fena para da değildi. Ama onu da kurtaramadık. Bu keskın ya- zarlardan biri, bir televizyon söyleşisınde bana, "Sen televizyonda para karşılığı program yapma- dın mı?" diye sordu. Paramı alamadığıma ınandı- ramadım adamı. Aslında kendi de bir programa sı- vanmış, ama becerememişti. "Sızın program öpü- cük karşılığı mıydı?" diye soramadım. Ne de olsa serde hocalık var. Külhanbeyi ağzıyla konuşamıyo- ruz. Senden bıktım Dilipak. Bu program nedeniyie, Fethullah Gülen'in vakfı bize "hoşgörü ödülü" vemnez mi? Buyur bakalım... Hele Fethullah Gülen'le el ele fotoğrafımız da çı- kınca iyice kepaze olduk... Bunların hepsı senin yüzünden... Bu vahim (!) olaydan iki gün sonra Sayın Gülen, Sayın Ecevit'le bir cenazede karşılaştı. Sarıldılar birbirleriyle şapur şupur öpüştüler. Vallahi ne ga- zetelerde fotoğraflan çıktı, ne bir eleştıren oldu. De- mek ki Atatürkçülük, el ele tutuşunca ya da biriik- te televizyon programı yapınca "sakatlanıyor", öpüşmeyle "sakatlanmıyor." Aslında bana kalırsa bu mantıkta bir "sakatlık" var. Neyse... Ama tüm bunlar senin yüzünden. Çok ktzıyorum sana. Kimi keskin köşe yazarlanmız, Atatürkçülük adı- na bana çok kızıyor, ama kendi gazetelerinde ya- zan "şeriatçılara" ya da "ikinci cumhuriyetçilere" hiç kızmıyorlar. Hatta çalıştıkları basın kuruluşunun çıkardığı "dinci" gazeteye de hiç bozulmuyorlar. Zi- ra kızsalar ve bozulsalar, onlara da çatarlar. Bazı- larının yazdıklanna bakarsanız, hiç kimseden çe- kinmez onlar! Doğru bildiklerinı mutlaka yazarlar. Hele yazdıklannı sansürlemeye kalksınlar, hemen kapıyı vurur çıkarlar... (Kendileri öyle söylüyor). Ör- neğin Emin Çölaşan, Hadi Uluengin'e Yavuz Gökmen'e hiç çatmıyor, ama fırsat buldukça ba- na çatıyor. Çok ilginç... Bıktım senden Dilipak, vallahi bıktım. "Çok fark- lı düşünce ve inançlanmız olsa bile, biriikte yaşa- manın yollannı bulmalıyız..." gibisinden bir mesaj- dan sana ne? Ne diye uyarız ona buna. Olaylan su- ni bir biçimde tırmandırmak istiyorlarmış... Fena mı? 12 Eylül kime yaradı? Okullara zorunlu din der- si koymaya siz cesaret mı edebilirdiniz? Türk Dil Kurumu'nu, Türk Tarih Kurumu'nu, hatta CHP'yi kapatmayı hayal bile edemezdiniz. Sizin yapmanız gereken; sürekli son Figaro beyanatı gibi beyanat- lar vermekti. Belki o zaman beni bunca sıkıntıya sokmazdın. Aslında bu bağnaz kalemşorlardan bir kısmı, "dincilerle" çıktığım televizyon programlarıyia, on- lara "meşruiyet kazandırdığımı" düşünüyor. Çün- kü bu programlara katılacak isimleri benim sapta- dığımı sanıyorlar. Akıl işte... Kaldı kı aralanndan ba- zılan, kendi programlarınasizden "birilerini" çıkart- tığı zaman, hiç sorun olmuyor. Bu da bunlann çif- te standardı. Işin en doğrusu. senin öğrenciliğinde hayatını kaydırmakmış. Bilemedim. "Akıllı çocuk, zaman içinde düzelir" dedim. Ne büyük yanılgı... Sana ve senin gibilerine kızdıkça, bana çatma alışkanlığındaki bu köşe yazarlarının gazetelerine sendika giremez. Sendikaya girenı kapının önüne koyar patronları. Ama bu "devrimci" ve "delikan- lı" yazarlar, bundan hiç gocunmazlar. Fakat başka işkollarında eğer patronlar sendikal örgütlenmeye karşı çıkarlarsa, çok kızarlar. Zehir zemberek yazı- lar döktürürler. Işte böyle Atatürkçü bunlar. Ama Dilipak, ben gene de en çok sana kızıyo- rum. Gözüme görünme... (WH0) Dünya Sağlık Teşkilatı kalp ve damar hastalıklannı "Dünyanın 1 Numaralı İnsanlık Düşmanı" ilan etti. TÜRK KALP VAKFI Tel.: (0.212) 212 07 07 (PBX) Faks: (0212) 212 68 35
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle