Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SArFA CUMHURİYET 2 ŞUBAT 1997 PAZAR
ıo PAZAR YAZILARI
Türkiye'nin
tanıtımıkötü...
VİYANA
AYHAN
EVRENSEL
Yoğun bır hafta daha geçtı
Viyana'da. Başbakan
Vranitzky"nin ani ıstifası ile
yennı alan Klima'nın kabineyi
altüst etmesı tartışmalan
ülkede çok şey değiştırmedi
aslında. Cumartesi akşamı
istifa eden Başbakan'ın haberi,
pazar akşamı TV'deki ana
haber bülteninde iki buçuk
dakika işlendi! Bizler, yani
yabancılar. Klima'nın, ırk^ı
İider Haider'e yönelik
tutumunu merak ederken
Haider, Erbakan'ın hükümete
gelene kadar yaptığı
konuşmalann Almanca
çevirisini yapıyor sanki "Geür
dağüımındaki eşitsizlik. AB'nin
Avusturya'yı sırtından vurması,
sosyal demokrasinin iflası" gibı
sözler bana hiç yabancı değil
nedense...
Sıradan Avusturyalı için yaşam
aynı. Yenı açıklanan 1996
enflasyon düzeyı bunun
beürtısi: Yüzde 1.9. Türkiye
için böyle bir rakamı rüyamda
görsem "Hayırdır inşaHah"
diye kalkanm herhalde. Yıne
de Avusturyalı yöneticiler boş
durmuyor. 1 Temmuz 1998'de
dev ralacaklan AB dönem
başkanlığı için kollar sıvanmış
bile. Dışişleri bakanlığı
müsteşan, bu konudakı
çalışmalannı anlattığı bir
toplantıda, 1998 başında Kıbns
ile Orta ve Doğu Avrupa
ülkelerinin tam üyeliğini ele
alacak AB'nin, ılk altı ayda bir
sonuca ulaşamazsa (en azından
Kıbns için böyle gözûküyor).
ikinci büyük genişlemenin
kendi dönemlerine
rastlayacağını söylüyor gururla.
Biz nerede mıyiz? Tam
üyeliğın iyılıği kötülüğü
tartışması bır yana, öngörülen
listede bile yokuz. Müsteşar.
Slovenya. Çek ve Slovak
cumhuriyetleri, Macanstan,
Polonya ve hatta Baltık
ülkelerinden söz ediyor; biz
kapıda değil. avluda
bekliyoruz.
Halkbank Erkek Voleybol
Takımı, Avrupa Şampiyonlar
Ligi maçı için buradaydı
çarşamba günü; yazık ki
yenıldiler Beni en çok rahatsız
edense. 80.000 Türk'ün
yaşadığı Viyana'da böyle bir
maça ben dahil 4 (dört)
Türk'ün gelmesi oldu.
Tanıtımda bu kadar mı
kötüyüz? Takım yöneticileri,
burada muhabirleri olan sevgıli
basınımız, büyükelçilığımiz ne
yapıyor? Söz konusu spor
dalının voleybol olmasının da
etkisi var. Bitkin ve üzüntülü
takım yöneticılerine Viyana'yı
gezdınyorum maçtan sonra.
Basından çok yakınıyorlar.
"Hemen her akşam yarutı saat
3. Futbol Ligi Dosyası
yayımlayan TV kanallan. bir
tek dış maçlanndan bile
görüntü vermemiş!"
Tanıtım de\ince turizmden de
söz etmek gerek. Perşembe
günü başlayıp bugün biten
Vıyana Turizm Fuan'na katüan
Türk turizmcilere ve
Avusturyaa gazetecilere kent
dışındaki güzel bir otelde
hoşgeldiniz yemeği veren
Tanrtma Müşaviriiği yetkilileri,
97 sezonundan umutlu. Fuann
daha ilk dört saatinde 5000
biletli ziyaretçi gelmış. Geçen
yıl 280000 Avusturyah'nın
geldıği Türkiye. koşullarda
köklü değişiklık olmazsa bu
sezon sayıyı çok
yükseltecekmış. Rakamlar hâlâ
istendıgi gibi değil: 1995'te
Türkjye 7 milyon turist
ağırlarken 8 mılyonluk
Avusturya'ya 17 milyon turist
gelmiş! Yine de, >ıllanmış
fotoğraflardan çıkarmışçasına
gezinen rramvaylarda renkli
Türkiye reklamlannı görmek
insanı bır hoş ediyor. Karadeniz
de yer alıyor posterlerde artık,
turizmi çeşitlendırmemız
gerektiğını anlamışız neyse ki.
Haftayı, Avusturya Atatürkçü
Düşünce Derneği'nin Uğur
Mumcuanısına düzenledıği.
Ankara'dan Prof. Dr. Anıl
Çeçen'ın geldıği toplantıyla
kapattık. Oğrencılerin yoğun
ilgisı sevındiricı, ama hâlâ aynı
sorudayım. 80.000 insanımızın
yaşadığı bu kentte. ADD'nin
etkinliklerinin 100-200
katılımcıyla sınırlı kalması
düşündürücü.
Iyi ki doğdun sevgili Boris Yeltsin...Boris Yeltsin'in doğum gününü
bir gün gecikmeyle (çünkü
pazar yazılannı cumartesi
günü yayımlamıyorlar)
kutluyorum. Herhalde böyle
bir günde kendisine iletilebilecek
en iyı dilek, sağlık
dileğidir.
Çünkü onun hastalığından
herkes yoruldu: Moskova,
bütün Rusya, dünya, artık hastalık
habennı verip vermemekte tereddüt
eden gazeteciler... Ve en başta da
Rusya lıderinin kendisi tabii. Hep
birhkte yorulduk; hastane çıkışlı
haberlerden ve "tıbbı-siyasi"
t
öngörülerden usandık.
İnsanoğlunun belleği kjsa. Bizi
derinden etkileyen çok önemli
şeyleri bile bırkaç yıl içinde
unutabiliyoruz. kendimizi
zorlayarak tazeleyebıliyoruz
anılanmızı. Anımsıyorum da ben bu
filmi görmüştüm. küçük bir
bölümünü yaşamıştım. Nasıl da
unuttum...
1981 sonbahannda Moskova'ya
gelmiştim. Her şeyden fazlasıyla
etkilenmek için aşın derecede
hazırdım. Caddeler. meydanlar,
Kremlın, o zamanlar yabancısı
olduğum sıradan insanlar, hatta
' yediklen "halk tipi dondurma",
kısaca her şey beni kolaylıkla
sarsabiliyordu. Izlenimler
dizisınin bir ucu. dünyamn
en güçlü ıktidarlanndan birinin
tepesine uzanıyordu.
Leonid Brejnev sağdı o
zamanlar. (Benim buraya
gelmemden kısa süre sonra
Sovyet liderlerininbirbınnin
peşi sıra ölüp gıtmesinde. en ufak
bir sorumluluum olmadığını
bir kez daha yineliyorum." "Va\ be,
ne büyük adam! Kaşına. kalıbına
bak!" gibi ünlemlı tepkiler vermeye
pek açılmaya başladığında.
MOSKOVA
HAKAN
AKSAY
bambaşka ve bıraz tatsız bir
duyguya kapıldım: Bir şeyler,
olması gerektığı gibi değıldi.
Brejnev 'i kabul ediyor görünen halk.
özellikle de gençler
("komsomolcu voldaşlar"),
kenarda köşede onunla
dalga geçiyorlardı; lıderlenyle
alay ediyor. onu küçümsüyorlardı.
Gizlı siyasal fıkralarhem
gülünçtü. hem de hep kısık sesle
anlatılmanın buruk hüznünü
taşıyorlardı Brejnev. resmi
açıklamalardakı Brejnev
deâıldi. Ya kimdi? Onu sonradan
ögrendim.
18 yıllık ıktidanrun en az 6-7
yıhnda sağlığı bozuktu. Yapacağı
konuşmalan yardımcılan hazırlardı.
Hatta toplantılarda kendisine
sorulacak sorular ve vermesi
gereken cevaplar önceden ona
iletilirdi. Kremlin'de 1-2 saat
çalıştıktansonra özel odasına
geçer uyurdu. Sonra televizyon
izlerdi. Futbola bayılırdı.
Kaçırdığı maçlar için televizyon
müdürlerine telefon eder. "Genel
istek üzerine bu akşam tekrar et!"
derdi. Kendini iyi hıssettığinde
avlanmasını severdi. Biberlı votka
ıçerdi. Çevresindeki yağcı takımı
ona birkaç ayda bır ödüller.
madalyalarverdirirdi. Başkalannın
yazdığı notlardan oluşan kitaplan.
okullarda ders olarak okutulurdu.
Afganistan savaşı da dahü, bütün
önemli siyasal kararlar ""başka
yerkr*'den gelir, o da "'Peki.
bildiğiniz gibi yapın'" derdi. Kendi
canının derdındeydi. Ama istifa
etmeyi asla düşünmezdi. Ona sanki
bir dehaymış gibi davranan çevresi,
ülkeye durmadan küflü bir yalan
kokusuyayardı...
Şimdi aynı kokuyu yeniden
hissediyorum Moskova'da. Yalan
kokusunu. Kremlin'den yapılan
açıklamalar, resmi televizyonlann
duyurulan, hep aynı küflenmiş
kokuyu savuruyor üzerime. "Başkan
aslında gayet sağlam!" "Bugün tam
iki saat eaİıştı.'* "Dün gece uyanarak
bir süre evraklan inceledi."
"Sabahleyin iştahı ve neşesi
\erinde\di."
u
Yanm saatlik bir
gezinti yaptL" "Çok kısa sürede tam
kapasite çahşmaya başlayacak."
'Eskisinden daha büyük bir enerjiyle
dönerek herkesten hesap soracak."
Vesaire. vesaire...
Küf kokusundan giderek daha fazla
iğreniyorum...
Fotoğrafın
gucu
Dış Haberler
Servisi - İngiliz
fotoğrafçı Steve
Bloom, bu
muhteşem dişi
Zambia
kaplanının
güzelliğine ve
gücüne hav ran
kalnuştı. Bu
güzeUiğin kalıcı
olmasını isteyen
fotoğrafçı,
kaplanı
görüntüledi.
Ortaya çıkan
müthiş fotoğraf
Bloom'a ödül
kazandırdı.
Bloom, kaplan
fotoğrafiyla,
İngütere'de
düzenlenen 1997
Amatör
Fotoğrafçı
Yanşması'run
Fotoğrafın Gücü
bölümünde
birincilik
ödülünü kazandı.
Buralarda taş çok ama ekmek hiç yok!
Hava güneşli, buz gibi soğuk.
Yamaçlar kar kaplı. Kıvnla kıvnla
uzanan yolda. dağlann sıvrisınde
bulutlar. Doğa yapayalnız.
Stuttgart'ın güneydoğusundaki
yöreye Alb diyorlar. Tuna nehn ile
Neckar arasında, tabak gibi dümdüz
yayılıyor. Yükseklıği 1000 metreyi
aşan. toprağı venmsiz bu yerleri
insanlar pek sevmiyor. Kendi başına
bırakmışlar doğayı.
Rıedlingen ile Urach arasında iki
günlük kış yürüyüşünde ovalan,
yamaçlan ardımızda bırakıyoruz.
Geçtigimiz küçük, sevımsiz
köylenn sokaklan güpegündüz
bomboş. Tek kula rastlamıyoruz.
İCuyruğunu iki bacağı arasına
sıkıştırmış köpeklerle.tarlalarda fare
avına çıkmış köy kedileri
gördüğümüz tek cenlılar. İnsanlar
dört duvar ardına çekilmış.
Münsıngen'e giden daracık yürüyüş
yolu yamaçlara yükseliyor:
Botlanmız karlan eziyor.
Tepemızde kara kargalar uçuşuyor.
Dallan kuru ağaçlara konuyorlar.
Çığlık çığlığa. Doğanın ürkütücü
çıplaklığmda yalnızız.
Yamacı geçıp nefes nefese tepeyi
aşıyoruz. Kış güneşı ısıtıyor. Şöyle
bır durup. ötelere bakıyoruz. Çok
uzaklarda kara lekeler görüyoruz
beyazda. Hareket ediyor lekeler.
ağır ağır. Bize doğru. Karlara bata
çıka yolumuza devam ediyoruz.
Meraklıyız. Büyük bir koyun sürüsü
yaklaşan. Önde köpekler.
Zıplayarak. hav layarak koşuyorlar.
Sürünün peşinde ıkı çoban. Az
sonra bırbınmize kavuşuyoruz.
Köpekler heyecanlı. Koyunlann
çevTesinde dolanıp duruyorlar.
Çobanlar çok genç. Yüz
STUTTCART
AHMET
ARPAD
kılometrelık uzun bır yürüyüşe
çıkmışlar. Sürüyü kış otlağına
götürüyorlar. "Bessieile Arco
olmasa bu zor işi başaramayız"
diyorlar. Sürünün 800 koyunundan
onlar da sorumlu. Sohbetimiz
ayaküstü. Kışın şu haftalannda
sadece Baden-W'ürttemberg
eyaletinde 260 koyun sürüsünün
yollarda olduğunu anlatıyorlar.
Karlı patika bizi küçük bir ormana
indiriyor. ÇevTesinden dolanıp
ovada ilerliyoruz. Orman bitiyor.
Evler götürüyor. Bu küçük köyün
lokantası şansımıza açık. Atıyoruz
kendimizi içen.Camlar buğulu.
Kapının yanındaki yuvarlak masada
köyün yaşlılan sohbetlennı kesip
selamımıza karşılık venyorlar.
Yaklaşan garson kadına sıcak şarap
ısmarlıyoruz.
Yaşlılar sohbetlerine devam ediyor.
Politikadan söz ediyorler.
Her yerde en sevilen konu
"Hepsi yalancı, evet düpedüz
yalancı" diye sesinı yükseltiyor biri
öfkeli. Sözlerinden yenı vergi
reformunu beğenmediği besbelli.
Ötekiler susuyor.Buralara yakında
canhlık gerekecek. Faşıng'e az
kaldı. İnsanlar neşeye kavuşacak.
Sabahin köründe davullar.
trompetler. çıngıraklar. zıllerle
yataklanndana fırlayacak. sokaklara
koşacaklar. Köşe başlannda ateşler
yanacak, kazanlar kaynayacak.
Ellerinde kara çalı süpürgelen
cadılar sıçraya tepıne dönüp
duracak. İnsanlar suratlanna
maskeler geçırecek. Gülen. sıntan,
ağlayan. dışlerinı gösteren
kocaman, tahtadan oyma maskeler.
Renkli kâğıt fenerler karanlığı
gündüze çev irecek. Bırahaneler,
şaraphaneler sabahın bu ilk
saatlennde açacak. İçki su gibi
akacak. İnsanlar keyıflenecek.
Gülecek, dans edecek, şarkılar
söyleyecek.Ya sonra? Sonra günlük
yaşamın gerçeklen, yalnızhğı ve
sıkıcılığı yine başlayacak. Bu
venmsiz topraklann insanlan yine
ekmek peşinde koşacak. Iş için
uzaktaki Stuttgart'a gıdecek.
Sindelfıngen'in otomobil
bandlannda çahşacak.
Buralarda taş çok, ekmek yok.
PiAR-GALLUP TÜRK HALKININ NE DÜŞÜNDÜĞÜNÜ
NOKTAiÇiNARAŞTIRDI
SUSURLUK, SABIR TAŞINI
CATLATIYOR MU?
TÜM YÖNLERİYLE ÖLÜM KAPANLARI
TERÖRE MALZEME SAĞLAYAN TRAFİK
N^IUŞLİYOR?
CIA'NIN BEYİN YIKAMA
YÖNTEMLERİYLE, TÜRKİYE'DE
KİMLERİN BEYNİ YIKANDI?
EYLEM ARİFESİNDE ÜNİVERSİTELERDE
NELER OLUYOR?
DEMOKRASİNİN OLAY YARATAN
SAHİPSİZ RAPORLARI
' ALAMANCI ANAVATANA INANCINI NASIL KAYBETTİ?
ALT! OK UN ZEYNA Sl GULDALOKUDUCU
TÜM YÖNLERİYLE "BARIŞ PARTISI
AYDINL1K ICIN B'R DAKİKA KARANUK
Kokta Dergi&i, înternet Web Adresi:hıip: M«H.med\d
Nokta Dergisi. E-Maü Adresi: mjkıa<amcd>ate\
MURAT
seni çok çok özledik. Muhakkak ara.
Annen: R DT.
Baban: N. DT.
SATILIK
Sahibinden Vosvos
1976, 1200 L
Tel.(0212)25263 75
TEŞEKKUR
KORKlTTuınun
acibinı paylaşan. bağışta
bulunan (TE\'). aıusına
fıdandıken(ÇEKUL)\e
anı kıtapl\ğ\na katkıda
bulunan (Gösterlı Köyu
tlkokulu Nığde) tüm
dostlara teşekkür ederim
NUR BALKAN-
ATLI
ILAN
T.C.
YENİHİSAR SULH HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
DosyaNo: 1995'77
Davacı Saniye Sevil Özermen vekili tarafından da-
valılar Hüseyin Göksel Edremit v e arkadaşlan aleyhi-
ne açılan taksim davasında:
Dava konusu Yenihisar Gevker mevkii 8503 sahife
8161 parselde kayıtlı taşınmazın hissedarlar arasında
aynen taksiminin mümkün bulunmaması nedeniyle ta-
şmmazın ilanen satüarak ortaklığımn giderilmesine
karar verilmiş olup davalılar Hüseyin Göksel Edremit-
Nurten Edremit- Göksel Kadn Edremit ve Nursel Ay-
şe Edremit'e iş bu mahkeme karan ilanen tebliğ edil-
mek üzere, ilan tarihmden itıbaren 15 gün sonra anı-
lan davalılara tebliğ edilmiş ve 7 gün sonra da bu da-
valılar yönünden kesinleşmiş sayılacağı ilanen tebliğ
olunur.
Basın: 4122
Romanlarınız ve ansiklopedileriniz yerinizden alınır.
Tel: 554 08 04
ERBAA SULH
HLKUK
MAHKEMESİ'NDEN
1996 230
Da\ acı Resıt Onder vs. v e-
kılı A\ Mustafa Kök'ün da-
valılar Şenf Dudu Latıfoğlu
\:> haklannda açmıs olduğu
taksim ızaleyi şu>Tidavasının
>apılan yargılaraasında \en-
len ara karan gereğınce. Da-
\acılar ve vekılı Av Musta-
fa Kök'ün davalılar Şerif Du-
du Latıfoğlu vs hakkında aç-
tığı da\ ada dav a dilekçesımn
dahılı davalılara tebliğ edile-
raedığı. dava düekçesınde
Gazıosmanpaşa Mah. Çay
kenannda kain, 498 ada, 1
parselde kayıtlı yenn satıla-
rak ortaklıgın gıderılmesı ıs-
tenilmektedır Dahılı davalı-
lara dava dılekçesi tebliğ edı-
lemedığinden gazetede ılan
ettırilerek, ılan tanhınden 15
gün sonra dahılı davalılar
(Ayşe Yaylacı, Fahnye Yay-
lacı ve Bekir Yaylacı) mah-
kememıze başvTirmadığı tak-
dırde dava dılekçesinın dav a-
cılara tebliğ edılmış sa>ilaca-
ğı ılan olunur 16.1.1997
Basın. 4027
Gelecekte insana
yer var mı?
STOCKHOLM
GÜRHAN
UÇKAN
Amenkalı gelecekbilım
profesörü Edgar Scheia, 199O'lı
yıllan. yüzyılımızın son 10 yılını
tahmin ederken "Gelecekte iş
güvencesi arayan, bu olmadan
mutiu olamayan insanlann
durumu çok güç olacak" demiş.
Çünkü gelecekte ış güvencesi
yok. Çahştığınız işyenne ne
kadar sadık ve yararlı olursanız
olun. sürekli olarak başkalanyla
rekabet edeceksiniz ve aynı
yerde şöyle bır 5-6 yıldan fazla
kalmanın. "yeteneksizlik" olarak
yorumlanacagını
düşüneceksinız. Sürekli olarak
bir yanşta olmanız gerekıyor:
**İşimden hoşnutum" demek.
yeterlı değil Daha çok gelirh.
daha yüksek statülü bır ış ıçın
uğraşacaksınız aralıksız. O işte
mutlu olup olmayacagınız,
t
önemli değil. Önemli olan iş
pıyasasında ilerlemek: mutlu
olmak değil.
lsveç'e sosyal demokrasi
üzerine kurulu devletçilik ve
halkçılık anlayışıyla yönetildiğı
sıralarda geldiğimde, düş
kınklığına uğramıştım. Bir
noktadan sonra kapitalizmin
tıpık kurullan geçerliydi çünkü.
Dış politikada sosyalist rejimlere
ve Küba komünizmine sahip
çıkmak. kendi evinde bu
ülkelerdeki yöntemleri
uygulamak için yeterli değildi.
(Küba komünizmı deyışını. eski
Doğu Av rupa ülkelerindekı
komünizmden ayn gördüğüm
için kullanıyorum).
Son birkaç yıldır "yeni dünya
düzenine" ayak uydurmak için
bir isteri şeklınde çaba gösteren
Isveç'te, "vahşi kapitaJizme"
doğru hızlı bir gidiş var. Evet,
belediyelerin ve il meclıslerinın
kamu çalışanlannın bıraz fazla
rahat olduklannı biliyorduk;
doğru. Ama şimdı salt Avrupa
Para Birliği'ne girebilmek için
gerekli olan bütçe açığı giderme
çabası sırasinda Isveçli -önce
sağcı, şımdi de sosyal demokrat-
yönetıciler. ne yaptıklannı
bilmez hale geldiler.
Hastanelerdeki personel
kısıntısı; işten çıkarmalar, ya da
1998'ın sonuna dek geçerli olan
"iş güvencesi yasasından" henüz
"kurtulunnıadığı*' için
uygulanan "bilgi ve iş getiştirme
programlan" -yanı yardımcı
hemşıreyı. masrafını kamu
sektörünün karşıladığı ve
mesleğiyle ılgisiz bir kursa
göndermek- gibı eylemler, halk
hastane kuyrulannda ınim inim
ınlerken konuşulan tek konu
durumunda. Başbakan Göran
Persson için önemli olan, bütçe
açığını sıfırlamak. tşsizlik oranı
°o 10'u geçmış umurundadeğil.
tki yıldır sağlık sektörünün
deneyimlı, güvenilır personeli
sürekli olarak lskender'in kılıcı
tepesınde olarak çalışırken ışsiz
kalırken ya da şu ya da bu
konulu bir kursa gönderilerek
işyennden uzaklaştınrken; Herr
Persson, yakında bütçe açığının
kapanacağını ve kamu sektörüne
taze para geleceğını söyledı. Bu
sözüne. 2000 yıhnda işsizliğin
yanya indirileceği şeklindeki
sözüne inanıldığı kadar inanıldı.
Emekliler, haklannı savunmak
için parti kurmak zorunda
kaldılar. Çünkü lsveç'i "refah
ülkesi" yapan onlardı ve
onlardan sonrakilerin
davranışlan, onlan sosyal
yardım dairelerinin önünde onur
kıncı şekilde beklemeye irmişti.
İş pıyasasında ıse, 40'ından
sonra ıskartaya çıkanlan ve
50'sınden sonra yok kabul edilen
insanlar şu sıralar örgütlenme
çalışmalan yapıyorlar.
Hatırlatmakta yarar var; tsveç'te
emekli olmak için işyılı değil,
biyolojik ya§ sayılıyor. Bedensel
işlerde çahşanlar için emeklilik
yaşı 63, diğerleri için 65. Kısıtlı
bir. şekilde de olsa 60 yaşından
sonra kısmi ya da erken
emeklılik olanağı var.
Bu durumda, şu saptamayla
noktayı koyabiliriz: İşten işe
atlayarak, bir çeşit iş piyasası
tarzanı olarak yaşarsanız, belki
40-45'i işsız olmadan
kotanrsınız. Aksı halde,
ölmüşsünüzdür ve ardınızdan
okuyanınız yoktur...
BORSA'NIN
SEKTORU ENERJI
Açıklanan bilançolarda
ne var?
Ereglı dugümu
nasıl çözülecek?
Sağlam Yatırım
Gayrimenkul Yatırım Ortaklıkları
Şahin Menkul Değerler Genel Müdürü
Cemal ÖZTÜRK;
"Borsanın önü açık"
lORSADAKTİİEHBERİNİ^İ