05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 ŞUBAT 1997 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI ktartul Havayolları Güneydogu'da I Ekoromi Servisi - Tıjrkiye nin en biiviik özel hıvayolu şirken olan İ.tanb>ı.l Havayollan. ^Cüne>'doğu'ya yönelik Siferlerine başjıyor. Fırma, Gaziaaıtep'i ıç hatlar tarifeli Scferlerine dakil ederek özel "hjvayollan arasında bir ilke i~ıza atrnış olacak. Ciineydoğu'daki ticaret rerkezleri arasında yer alan Gaziarıtep'e ik uçuşunu 5 Şibatta gerçekJeştirecek clan Istanbul Havayollan, haftada ıki gûıı olarak {rogratna aldığı İstanbul- Caziantep-lstanbul tarifeli seferlerini. İstanbul'dan Caziantep'e pazartesi ve çırşamba 10.15. Caziantep'ten tstanbul"a aynı giinler 12 45 olarak gerçekleştirecek. TİSK'ten bedelsiz uyarısı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türkiye tşveren Sendikalan Konfederasyonu'nun (TİSK). tşyeri ve Işkolu Sorunlan Ânketi, bedelsiz ithalat karamamesinin otomotıv sana>ii dışındaki sektörleri de olumsuz etkilediğini onaya koyuyor. TlSK."ten yapılan açıldamada. anket sonuçlanna göre. karamame kapsamında yer alan ve kullanılmış makine ithaline olanak tanıyan düzenlemenin endışeyle karşılandığı belirtildi. THY'den bilet ücretlerine zam • İstanbul Haber Servisi - Türk Hava Yollan'nın (THY) iç hat bilet ücretlerine yaklaşık yüzde 10'u aşkın oranda zam yapıldı. Business Class servisi bulunan hatlarda yapılacak yolculuklarda bilet fiyatlanna yapılan zam oranının yüzde 50'den fazla olduğu kaydedildi. Yeni tarifeye göre İstanbul- Ankara arası 7 milyon 100 bin liradan 7 milyon 800 bin liraya çıkanlırken yurtıçi en pahalı hat da 8 milyon 800 bin lira olarak tstanbul - Antalya, Istanbul- Bodrum. Istanbul-Dalaman oldu. THY Tanıtma ve Halkla İlışkiler Başkanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamaya göre zamli fıyatlar 14 şubat cuma gününden itibaren geçerli olacak. Memura öğle yemeği zammı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Devlet memurlanndan alınan öğle yemeği bedelleri, yüzde 14 oranında arttınldı. Yeni uygulama. 17 Şubat 1997 tarihinde başlayacak. Öğle yemeği için memurlardan, ek göstergesiz görev lerde bulunanlardan 55-70 bin, 1100'e kadar ek göstergeli görev lerde bulunanlardan 90-120 bin. 2200'e kadar ek göstergeli görevlerde bulunanlardan 110-145 bin, 4800'e kadar ek göstergeli görevlerde bulunanlardan 140-180 bin. 4800 ve daha yukan ek göstergelilerden de 175-230 bin lira'günlük bedel alınacak. Bağ-Kur'lulara yükselme fırsatı • Ekonomi Servisi - Bağ- Kur'lu sigortalılara bulunduklan basamaktan 12 basamağı geçmemek üzere. diledikleri sayıda basamak yükseltme olanağı sağlandı. Bağ-Kur'dan yapılan yazılı açıklamada. 3 şubat pazartesi günü mesai bıtimine'kadar basamak yükseltme talebinde bulunacak sigortalılann taleplerinin ahnabilmesi için 1 şubat cumartesi ve 2 şubat pazar günü bütün il müdürlüklerinin açık tutulacağı ve tam gün işlem yapılacağı bildirildi. Turizm için yatınm hamlesi • Ekonomi Servisi - Türk turizminin önümüzdeki 10 yıllık dönemindeki gelişmesini özel bir projeye bağlamak. bu yolda hükümetle de görüş birliği sağlamak amacıyla Turizm Yatınmcılan Derneği (T\D}tarafından"2000'li Yıllar İçin On Yıllık Turizm Gelıştırme Projesi" hazirlandı. Projenin 9.5 milyar dolarlık bir yatınmı öngördüğü ve gerçekleşmesi durumunda on \ıl içinde 135 milyon turisne 100 milyar dolara yakın doğrudan dö\ iz girişi saglanacağı kaydedildi. Anayasa Mahkemesi: Özelleştirme bankalara borçlu kamu kuruluşlarmı kurtarmaya yetmez KÎTTere hacîz yolu açüdıANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Anayasa Mahkemesi. Özel- leştirme Yasası'nın özelleştirme kapsamındaki kuruluşlann taşınır ve taşınmaz her türlü mal, hak ve alacaklannın haczedilemeyeceği- neilişkingeçici lS.maddesini ip- tal etti. lptalle. KİT'lerin mallan, özel bankalara olan ödenmeyen borç- lar nedeniyle haczedilme tehlike- siyle karşı karşıya kaldı. Özelleş- tirme Idaresi Başkanlığı yetkili- leri. Petlasdışındaki KJT'lerin hac- ze konu borçlan bulunmadığını bildirdiler. Anayasa Mahkemesi Başkanı YektaGüngörÖzden, Yargıtay 10. Hukuk Dairesi ile Ankara 7. tcra Mahkemesi'nden itiraz yoluyla gelen iptal istemlerinin dün so- nuçlandınldıgını kaydetti. Özden, karar açıklamadığına, sonuç bildirdiğıne dikkat çekerek, Iistenin başında PETLAS yer abyor ANKARA (ANKA) - Özelleştırme kapsamındaki kuruluşlann mal ve alacaklannın haczedilemeyeceğini öngören yasa maddesinin iptalinden ilk etkilenen kuruluşlardan bin, özelleştinne ihalesi teknik olarak tamamlanan Petlas olacak. 4046 sayılı Özelleştirme Yasası'nın haciz yasağı ile ilgili geçici 15 inci maddesinin iptalini sağlayan ilk davayı Petlas'tan alacaklı Güriş'in avukatı Hüseyin Sayuı açmıştı. Avukat Hüseyin Sayın, Anayasa Mahkemesi'nin verdiği karann önemli bir haksızlığı giderdiğini belirtti. Avukat Sayın, karann başta kendi davalan olmak üzere özelleştirme kapsamındaki kuruluşlar aleyhine açılan tüm alacak davalanna emsal oluşturacağına dikkat çekerek, yasadaki lasıtlayıcı hüküm nedeniyle bu kuruluşlardan olan alacağını tahsil edemediği halde şimdiye kadar mahkemeye başvuramamış kişi ve kuruluşlann da alacaklannın tahsili için dava açabileceklerini vurguladı. A\Tikat Sayın. Petlas aleyhine açtıklan davaya konu olan alacağın Güriş tarafından yapılan fabrika montaj işlerinden kaynaklandığını, başlangıçta 7.5 milyar lira olan alacağın. icra inkâr tazminatı ve faizi ile birlikte davanın açıldığı tarihte 22 milyar liraya yükseldiğini anlartı. Yüzde 144 faiz Sayın. Petlas ile Güriş arasında imzalanan sözleşmede alacaklara, TÜPRAŞ'ın müşterilerine uyguladığı oran olan yüzde 144 yıllık faiz yürütüleceğinin öngörüldüğünü belirterek bu nedenle toplam alacaklannın bugün 35-40 milyara ulaştığını söyledı. Ziraat Bankası na talimat verildi Nemalar 3 şubatta ödenmeye başlıyor 4046 sayılı Özelleştirme Yasa- sı'nın geçici 15. maddesindeki 1. ve 2. tümcelerin oybirliği. diğer tümcenin de oyçokluğuyla iptal edildiğini söylcdi. Geçici 15. madde Mahkemenin iptal ettiği geçici 15. madde şöyle: "Bu kanun yürürlüge girdiği tarihte özelleştirme kapsamında bulunan kuruluşlar üe bundan son- ra özelleştirme kapsamına alınacak kuruluşlann, taşınır taşınmaz her tüıiü mal, hak \e alacaklan, bu kuruluşlar özelleştirme kapsamın- da kaldığı siirece haczedilemez. Konuhnuş olan hacizler kalkar ve takipler diişer. Bu kuruluşlann doğmuşveya doğacak borçjanndan dolayı uygulanacak faiz oranı T.C. Merkez Bankası' nca belirlenen (vade tarihindeki) reeskont faiz oranlannı geçemez." ANKARA (AA) - K.amuoyunda zorunlu tasarruf olarak bilinen, Çalışanlann Tasarrufu Teşvik Hesabı'ndan nema ödemelerine, 3 şubat pazartesi gününden itibaren başlanıyor. Ödeme talimatı yanndan geçerli olmak üzere verilirken, cumartesi gününe denk gelmesi ve bankalann kapalı olması nedeniyle nema ödemeleri pazartesi gününden itibaren yapılabilecek. Çalışanlann Tasarrufu Teşvik Hesabı'ndaki birikimlerinden kaynaklanan nema ödemelerinin. şubat ayında ödenmesine ilişkin Yüksek Planlama Kurulu (YPK) karan, hafta içinde Ziraat Bankası'na gönderildi. Ziraat Bankası'nda. Hazine'nin verdiği "ödeme talimatı" doğrultusunda hazırlıkJara başlanırken, banka şubelerine ödemelerin nasıl yapılacağına ilişkin'genel mektuplar ulaştınldı. Bu arada, çahşanlan adına Ziraat Bankasf ndan nemalan alacak olan kurum ve kuruluşlar da, hazırlıklannı tamamladı. Aralık sonu itibanyla yüzde 233.79 olarak belirlenen nema oranı üzerinden listelerini hazırlayan kurum ve kuruluşlar. bu listelen ilgili Ziraat Bankası şubesine vererek paralan alacaklar. Söz konusu paralar, daha sonra kurumlar tarafından çalışanlanna verilecek. Ote yandan, çalışanlann Tasarrufu Teşvik Hesabf nda. 1996 yılı Aralık sonu itibanyla 525 trilyon 842 milyar 202 milyon lira birikmiş bulunuyor. Hesapta bulunan paranın 189 trilyon 64 milyar 230 milyon lirası ana para, 336 trilyon 777 milyar 972 milyon lirasını da nema oluşturuyor. Şimdiye kadar hesaptaki paranın 116 trilyon 634 milyar 461 milyon lirası ana para ve nema olarak hak sahiplerine ödenirken, 1 trilyon 765 milyar 68 milyon lirası iade olarak kurumlara, 2 trilyori'22 milyar 883 milyon. lirası da yatınm harcamalan olarak Ziraat Bankası'na verildi. Şubat ayında yapılacak nema ödemelerinin. 60-65 trilyon lira civannda olması bekleniyor. Devlet Bakanı Ayfer Yılmaz: Tartışmalar giderildi '97 İthalat Rejimi çıkıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Devlet Bakanı Ayfer Yılmaz. RP'li Devlet Bakanı Fehim Adak'ın itirazı nedeniyle halen çıkmayan 1997 ithalat Rejimi üzerindeki tartışmalann giderildiğini söyledi. Yılmaz, Adak'ın, tanm ürünlerinde Avrupa Birliği'ne sağlanacak gümrük indirimleri konusundaki itirazı için, "Bu indirim, temmuz ayında Sayın Adak'ın da altında imzası olan protokole dayanılarak yapılmıştır" dedi. Yılmaz. dün Yeni Gine"vle yapılan Ticari ve Ekonomik Işbirliği Anlaşması'nın imza töreninde gazetecilerin sonılannı yanıtladı. 1997 tthalat Rejimi'nin Devlet Bakanı Adak'ın, AB'ye tanm ürünleri için yapılan gümrük indirimlerini gerekçe göstererek imzalamaması nedeniyle çıkmadığına ilişkin soru üzerine Yılmaz şu yanıtı verdi. "Bu, daha önce başlatılan bir prosedür. İndirimler. Sayın Adak'ın da altında imzası olan geçen yıl temmuz ayında yapılan anlaşmaya dayanılarak düzenlendi. Bakanlar Kurulu karan da imzalanmıştı." Yılmaz, son düzenlemelerin ithalat rejimlerinde bir değişiklik öngörmediğini belirterek "Zaten artıkesldsi gibi rejim değişikliğine gidilmiyor. Yalnızca eski Hsteleri yenihyoruz. Orada bir yanlış anlaşüma var" dedı. Yılmaz, Adak'la önceki gün yapılan toplantıda sorunun çözüldüğünü de belirterek. "İthalat rejimi kısa sürede vavunlanacaknr" dedi. Saııayi gümrük birliği çöküntüsündeANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Türk Mühendis ve Mimar Odalan Birliği (TMMOB) tarafı- dan düzenlenen sempozyumda. sanayi sektörlerinde, gümrük bir- liğinin ardından yüksek oranlı it- halat artışı ve üretim düşüşüyle karşı karşıya kalındığı ortaya çık- tı. Sempozyuma sunulan tebliğ- lere göre. son 1 yılda dayanıklı tü- ketim mallan ithalatı yüzde 100 oranında artarken, yurtiçindeki otomobil satışlannda ithal araçla- nn payı yüzde 10'dan yüzde 24'e çıktı. Gümrük birlığine girilen 1996 yılında tekstil mallan ihra- catı yüzde 7, madencilik ihracatı yüzde 9 oranında azaldı. TMMOB Başkanı YavuzÖnen. dün düzenlenen "Gümrük Birli- ğinin Birinci Yılında Sanayi Sek- törlerimiz Sempozyumu"nda yap- tığı konuşmada. hükümetin, güm- rük birliğıne (GB) girişle yaban- cı sermayenin ve gelişmiş tekno- lojinin Türkiye'ye geleceği yö- nündeki açıklamalannı anımsata- rak, u Bu beklentilerde isabet ol- madığı GB'nin birinci yılında an- laşıldı. İhracat-ithalatdengesi ters yönde gelişmiştir'" dedi. Tebliğlere göre, gümrük birliği- nin ardından sanayi sektöründeki gelişmeler şöyle: Otomotiv: Gümrük birliğinde otomotiv sektörü için sağlanan 5 yıllık geçiş süreci avantajı. bedel- siz ithalat karamamesiyle geri alındı. Otomobil üretimi 1 yılda yüzde 11 azaldı. Otomotiv van sanayü: Bedelsiz ithalatlayurtiçinegirecek otomo- biller için gereken yedek parça- nın Türkiye'de üretilmediğine dik- kat çekilen tebliğde. yan sanayi ürünlerinin tamamen ithal malla- ra kaydınldığı vijrgulandı. Dayanıklı rüketim mallan: Yur- tıçi satışlarda ithalat payı son 1 yılda yüzde 5"ten yüzde 11 e yük- selirken. ithalat mıktan yüzde 100 oranında arttı. Madencilik sektörü: Maden ih- racatı gümrük birliğıne girilen 1996 yılında. bir önceki yıla göre yüzde 9 oranında düştü. Kimva sanayü: Gümrük birli- ğiyle birlikte koruma oranlannın kaldınlmasıyla, hammaddesi dışa- nya bağımlı olan bu sektörde, üre- timin AB'ye göre daha yüksek fi- yatlarla gerçekleştirildiğine dik- kat çekildi. Hazırgiyim sanavii: Rekabet gü- cü en yüksek olacak sektör diye tanımlanan hazır giyimde. yurti- çindeki makro ekonomik veriler- deki dalgalanmalar, pamuk fiyat- lanndaki oynamalarnedeniyle bek- lentiler karşılanmadı. ÇIFTÇI DOSTU / SADULLAH USUM! Bereketli Trakya Felaket Bölgesine Dönüştü!.. D ünyanın en bereketli toprakları- nın bulunduğu Trakya'da artık tanm bitmek üzere. 15 yıldan be- ri izlenen yanhş sanayileşme ve yerleşim politikalan yüzünden yüz binler- ce dekar arazi, ne yazık ki çoraklaştı. Geç- miş yıllara oranla verim en azından yüz- de 50 düştü. Dillere destan bereket sade- ce anılarda kaldı. Topraklar sahibine ve ül- ke ekonomisine yük olmaya başladı!.. Birinci sınrf tanm arazileri kolay yoldan para kazanmak isteyen sanayicilerin sal- dırısına uğradı. 1980 yıhndan sonra iş ba- şına gelen darbeci ve sivil yönetimlerTrak- ya'da yaşayan milyonlarca çiftçinin ve yet- kililerin tepkisine önem venmedi. Hatta, gelişigüzel yapılaşan sanayicileri teşvik etti. En verimli tanm arazilerinin üzerine sa- nayi tesislerinin kurulmasına göz yum- du... Trakyalı da sanayileşmeyi istiyordu. An- cak sanayinin tanmı yok ederek gelişme- sine razı değildi... Tanm arazilerinin dışın- da kalan bölgelerde yapılacak sanayi te- sislerine onlar da destek veriyordu. Hat- ta bazı bölgelerde üçüncü ve dördüncü sı- nıf tanm arazilerini sanayicilere hibe etme- yi bile önerenler vardı. Sonuçta olanlar oldu. Hükümetler cid- di önlemler almayınca, özellikle Çerkez- köy ve Çorlu çevresinde başlayan ve yay- gınlaşan 'çirkin sanayileşme' hareketi Trak- ya'nın ovalannı zamanla işgal etti. Gene gereken önlemler alınamadığı için Trakya'nın tüm akarsuları sanayi te- sislerinden akıtılan atıklaria mikrop yuva- sı haline geldi. Dev gibi balıkların avlan- dığı, insanlann yüzdüğü, hayvanların içti- ği, tarialann ve bahçelerin sulandığı nehir- ler su yerine zehir akıtmaya başladı. •Kısa süre içinde dev balıklar yok oldu. •Dere ve nehirlere ayaklarını sokan in- sanların kılları döküldü... •Suyundan içen hayvanlar daha taria- da öldü. •Dereden sulanan tarlalar çoraklaştı. Trakva'nın dilkre destan bereketi valnızca anılarda kaldı. •Ağaçlar, çiçekler kurudu... •Trakya Afrika ülkelerine döndü... Trakya'nın simgesi haline gelen ve Tür- kiye'nin sıvı yağ ihtiyacını büyük ölçüde karşılayan ayçiçek tarihe karışıyor. Geç- miş yıllarda dekar başına 250 ile 300 kilo ürün veren tarlalarda verim 80 ile 110 ki- lo arasına düştü. Buğdayda da pirinçte de durum ayçiçeğinden farksız. Hele hayvancılık tam bir çıkmaza gir- di. Akarsular zehirli. Meralarda ot kalma- dı. Tüm yeşillikler tükendi. Buna karşılık yem fıyatları füze gibi fıriadı. SEK ve Et- Balık Kurumu özel sektöre haraç-mezat satıldıktan sonra üretici, etini, sütünü ma- liyetinin altında satmak zorunda bırakıldı... Böylece, cennet Trakya tanm kesimı için yaşanmaz hale geldi... Trakyalı milyonlar- ca insan, yerel yönetimler, sivil toplum ör- gütleri yıllarca tanmı ve canlı yaşamı yok eden çarpık sanayileşme hareketinı dur- durmak için çok çaba sarf etti. Devlet yet- kililerine, hükümetlereraporlar verildi. Uni- versiteler ve öğretim üyeleri, bu konuda yaptıkları çalışmaları hükümetlere iletti. Ama sonuç ahnamayınca yerel yönetim- ler harekete geçti. ilk bomba Babaeski'de patlatıldı. Belediye Başkanı Gündüz Onat tarafından düzenlenen "Trakya'yı kurtara- lım" toplantısı büyük ilgi gördü... Kırklareli Valisi, Trakya Üniversitesi Rek- törü, bilim adamlan, uzmanlar, belediye başkanlan ve il genel meclisi üyeleri, çift- çi örgütleri toplantıya tam kadro ile katıl- dılar... Konuşmacılar durumun son dere- ce ciddi olduğunu ve kısa süre içinde ön- lem alınamadığı takdirde de Trakya'da ta- nm ve hayvancılığın yapılamaz hale gele- ceğini ve bunun da Türkiye'de açlığa yol açacağını ileri şürdüler... Vali Kemal Önal'ın görüşleri iseolduk- ça ilginçti. Önal, Ergene Nehri'ne giren in- sanlann kıllarının döküldüğünü belirterek şöyle dedi: "Trakya'yı bu hale bir başka devlet getirmedi. Trakya'yı kurtarılacak hale getirenler bizleriz. Doğayı bilinçsiz kullanarak önce berbat ediyoruz. Sonra da kurtarabilmek için forumlar düzenli- yoruz. Zararın neresinden dönülse kârdır. Yanlışı görmek ve kabul etmek en büyük kazançtır." Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Os- man İnci de plansızlığın geleceğimizi teh- dit ettiğini belirterek şunlan söyledi: "Bi- rinci sınıf sulanabilir tanm arazileri üzeri- ne sanayi tesisleri kurularak araziler kul~ lanım dışı bırakılmaktadır. Ergene havza- sı, sanayi tesislehnin sıvı, katı ve gaz şek- lindeki atıkları yüzünden ciddi şekilde za~ rar görmektedir. Üniversitemiz, ayçiçeği, şekerpancan, pirinç üretiminde önemli bir yeri olan Trakya bölgesinin, tanmsal gü- cünü hfz/a yitirdiğini görmektedir. Yakın bir zamana kadardışanya sattığımız buğday, ayçiçeği gibi temel tanm ürûnlehni ithal ederduruma düştük. Şekerpancan da öy- le. Böyle giderse, tanm başta olmak üze- re tüm sektörlerde çöküş kaçınılmazdır. * Trakya Üniversitesi Araştırma ve Çev- re Sorunlan Uygulama Bölümü adına ko- nuşan Prof. Timur Kırgız da Türkiye'nin Batı bölgelerindeki tüm suların kirleodiği- ni ileri sürdü: "Olumsuzluklardan en çok etkilenen Ergene Nehri'nin yatağına ba- kacak olursanız, su yerine suya benzer bir sıvının aktığını görürsünüz. Bölgenın tanmsal aktiviteleh için çok önemli bir kaynak olan Ergene 'den artık ne arazi ne bahçe sulanabilir. Hayvanlann da su ıç- mesi mümkün değildir." Toplantıda ayrıca, birçok ülkede de- mir-çelik tesislerinin atık sulannda 'ala- balık' yetiştirilirken bizim sanayi tesisle- rinin bulunduğu illerimizi 'felaket bölgesi' haline getirdiğimiz ileri sürüldü. Bazı ko- nuşmacılar da Ergene'den su içen inek- lerin kısa süre içinde öldüğünü iddia etti. Gerek Trakyalı gerekse Türk ekonomi- si, 15 yıldan beri bu 'çarpık sanayileş- me'nin faturasını ağır biçimde ödüyor. Bu konuda kesin bir rakam vermek çok güç, ama bazı ekonomistlerin yaptıklan hesap- lara göre kayıp, bugünün para değeri ile bir katrilyon liranın üstünde... Önlem ahnamazsa bir süre sonra bu rakam belki de katlanarak büyüyecek! • IŞÇEVEV EVREMNDEN ŞUKRAN SONER Burjuva Nerede? TÜSİAD'ın anayasa raporu da ge- nel alışkanlığımız olduğu üzere ön- yargılarla tartışılıp bir yerlere konul- du. Raporu demokrasi, özgürlükler simgesi olarak kabul edenler, işve- renlen çağdaş, toplumun önüne geç- miş burjuvalar olarak bağırlarına bastılar. Raporda- ki kimi görüş ve önerilere kafayı takanlar, bu öneri- leri değişik kaygılarla tuzak olarak görenler, tepki- lerini ağır suçlamalarla birlikte açıkladılar. Aradan biraz zaman geçtikten sonra, TÜSİAD ve raporuna biraz daha serinkanlı. gerçekçi yaklaşa- maz mıyız? TÜSIAD'dan hiç kimse ağzına alıp dile getirme- diği, toplumdan özür dilemek olgunluğunu göste- remediği için, öncelikle 12 Eylül Anayasası ve ya- salannın. 12 Eylül yasaklı hukukunun yaratılmasın- da TÜSİAD'ın önemli katkısı, sorumluluğunu atla- mayalım. Hani 12 Eylül darbesinin başı Evren, hemen her konuşmasında bize "lüks, bol" gelen demokrasi, ana- yasa ve yasalardan söz ediyordu ya. Işte bu görüş- lerin sahipleri öncelikle TÜSİAD ve TİSK çatısı altın- da toplanan büyük sermaye sahipleri, işveren cep- hesiydi. Darbedeki rollerı tam olarak bılinemez ancak, 12 Eylül hukukunun, düzeninin yaratılmasında başrol- deydiler. Kanıt mı istersiniz?.. 12 Eylül öncesi ve sürecinde TÜSİAD ve TİSK'in yazılı belgelerini, hükümetlere sunduklan istemleri- ni tarayın, göreceksiniz. 12 Eylül'ün anayasa ve ya- sa değişikliklerinin gündeme geldiği tarihlerde, dö- nemin Türk-iş danışmanı Av. Onder Aker böyle bir çalışma yapmış, Türk-lş'ın anayasa ve yasalardaki yasaklara karşı çıkışına dayanak olarak kullanılmış- tı. Türk-lş'in ilgili bütün yazılı belgelerinde yer aldı- ğı üzere daha sonra da küçük bir kıtapçık haline ge- tirildi. Meraklılan inceleyebilirier. 12 Eylül hukukunun, yasaklı düzeninin, noktası virgülü ile ve de baştan sona işveren ıstekleri, dayatmalan, TİSK-TÜSİAD is- temleri doğrultusunda hazırlanmış olduğunu göre- bilirler. Bugün gelinen noktada ise TÜSİAD daha önce- ki bir-iki raporunda da olduğu üzere, istemlerini bi- lim uzmanlanna hazırlatıyor. Günahı sevabı, eksiği fazlası ile raporlar uzman bilim insanlarının kalem- lerinden çıkıyor. Bildiğiniz gibi son anayasa metni de gerçekten bu alanda bilim insanlarının otorite ol- duğunda buluştuklan, bu gazetenin okurlannın da düşünceleri ile yakından tanıdıkları, saygı duyduk- lan bir bilim insanımıza, Prof. Bülent Tanör'e hazır- latılmış. Metnın içindeki kimi önerilerin, bugünün koşullarında anayasa hukukumuza yerleşmesinin sonuçları üzerinde ciddi kaygılar taşısak bile, demok- rasi, hukukun evrensel ölçülen içinde, bütününde "ın- san haklan, demokrasi" ilkelerine saygılı bir metin olduğunu ret edemeyiz. TÜSİAD, Türk sermayesinin büyükleri, bugün ya- şanan düzenin birinci elden sahibi, sorumlusu iken, bugün kendi yarattıkları düzenin değiştirilmesi iste- mine öncülük yapma noktasına nasıl gelmişlerdir? Kimi iyimser yazariarın öne sürdükleri gibi, ger- çekten burjuva bilincine birdenbire ulaşıp, burjuva demokrasisine sahip çıkma sorumluluğunu üstlen- dikleri için mi? Doğrusu bu görüşü savunan ve ye- ni dünya düzeninin tek ideoloji dayatmasını savu- nan yazarlann bu ideoloji adına bile aşın iyimseriik- lerini paylaşmama konusunda çok ciddi ve somut nedenlerim var: TÜSİAD ve büyük sermayenin darbelerle, ana- yasa ve yasalara konan yasaklar, cuntalar sayesin- de yaratılan çarpık düzen ile nerelere vardıklarını ki- mi ölçüler içinde görebıldikleri, sonuç olarak kendi çıkarlarının zarar gördüğü bir noktada bulundukla- rı bir gerçek. Öncelikle çıkarları gelişmiş ülkeler ve ekonomilerle buluşmada olan büyük sermaye, öz- leminı duyduğu yerde olabilmek için, bunun koşul- lannın da yerine getirilmesi zorunluluğunu öğrenmiş bulunuyor. Burjuva demokrasisinin asgari ilkeleri gerçekleşmeden, hukuk düzeni geçerii olmadan, söz konusu ittifaklar içinde yerini alma olanağı yok. Işte TÜSİAD'ın bilimsel yeteneklerine güvendiği insanlara metin hazıriattırması ve istemleri olarak bu metinleri benimsemesinın nedeni bu. Ancak bu ka- darı gerçekten burjuva bilinci ve kültürüne varıldığı anlamına hıç mi hiç gelmiyor. istisnalar var elbet. an- cak genelleme için ölçü. soyutta ne söyledikleri, ne istedikleri değil, somutta ne yaptıklandır Kara sanayiin, kayıt dışı ekonominin, Anadolu kaplanlan olarak sunulan, asıl kârlarını ilkel kapita- lizm ve işçi sömürüsü üzerine oturtmuş çoğunluk- tan zaten söz edemiyoruz. Oralarda akıl amaz bir işçi sömürüsü, demokrasi, insan haklan ihlali teme- line oturtulmuş, devlete vergısini ödemeyen, her tür kirii işe. kaçakçılığa bulaşan ve aşın işçi sömürüsü- ne dayanan bir düzen, üretim yapısı var. Biz onları bir kenara bırakıp TÜSİAD'ı, oluştur- duklannı düşündüğümüz en iyilerin durumuna bir ba- kalım. 4 milyon civanndaki kayıtlı ekonomide, sigor- talı işçi çalıştıran işverenlerimiz, bunlann ancak 250 bin kadarına sendikal haklarını tanımışlar. Bunun anlamı, burjuva demokrasisinin olmazsa olmaz il- kesi olan sendikal haklan bile içine sindirememiş bir sermaye yapısının geçerli olduğudur. Üstelik yıllar içinde, sendikasızlaştırma, işçilerin gerçek ücretle- rini aşağı çekme ve çalışma koşullarını ağırlaştırma da söz konusu. Bu yapı içinde olanları mı burjuva demokrasisinin ilkelerini benimsemiş, demokraside topluma öncülük yaptıkları için kucaklanacak, ba- ğırlara basılacak burjuvalar olarak kabul edeceğiz? Serinkanlı yaklaşım, büyük sermayenin çıkarla- rının kendi yarattıkları canavarlardan zarar görecek aşamaya geldiğini ve bu nedenle burjuva demok- rasisinin ilkelerini söylemde olsun ağızlara almak zorunluluğunda olduklannı gönmek olabilir. TÜSİAD'ın sahiplendiği anayasa metninin de bu nedenle bü- tünlüğü içinde, demokratik ilkeleri içerdiği ve kay- gılar saklı tutularak, tartışmaya değer önemde ol- duğu da tartışılmazdır. Demokrasi belgesi olarak kabul göımesi ne ka- dar sakıncalı ise karanlık hesaplar aramak da o ka- dar sakıncalı olabilir. NOT: Karanlığa Karşı Aydınlık savaşımına kat- kınız için bu gece saat 21.00'de ışıkları söndürme- yi unutmayın. Braun'dan ateş-ölçer Ekonomi Servisi - Elektrikli tıraş makineleri, epilasyon alet- leri, elektrikli ağız bakım ürün- leri. saç kurutma makineleri gi- bi kişisel bakım ürünlerinin ya- nı sıra mutfak robotlan. el blen- derleri. ütü, kahve makinesi. ro- bot gibi alanlarda yaşamımızı ko- laylaştıran Braun. ateş-ölçer Ther- moScan adlı yeni ürününü piya- saya suııdu. 1997 yılı boyunca kızılötesi teknolojısiylekulaktan bir saniyede ateş-ölçer aygıtıTher- moScan alan herkes, aynı zamanda Bizim Lösemili Ço- cuklar Vakffna 500 bin TL bağış yapmış olacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle