Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 1 ŞUBAT 1997 CUMARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
Sol Partilerin Başkanlaıına.
ALEVCOŞKUIN
C
HP. Anadolu ihtilalinin
ürünü olan Aydınlanma
deMİmlerimi korumak ve
koliamak amacıyla büyük
öncer Atatürk tarafından
kunlmuşru. Türk Aydın-
lanmasrnn temeldirekleri olan Atatürk
devrimlernin siyasal kadrolannı yetiş-
tirmek ve tu devrirnlerin halk içinde kök
salmasını iağlamık için görevlendiril-
mişti. CH?. iktidarda ve muhalefette
ıızun yıllar çok ciddi olarak bu işlevinı
yerinegetirdi.
1950'de CHP veonun lideri İnönü, 'be-
yaz devrim' olarak nitelenen ilk demok-
ratik genel seçimi gerçekleştirdi. Yargıç-
îar denetirrinde. gızlı oy, açık sayım te-
meline dayalı olarak yapılan seçımlerde,
iktidar. ka2anan partiye banş içinde dev-
redildi. Türkiye'dedemokrasi gerçekle-
şiyordu.
1960"lı yıllann sonunda CHP'de
önemlı değışimıeroldu. CHP ortanın so-
lunda olduğunu vurgulamış. tutucu kad-
rolardan annmış. halkla bütünleşmişti.
Ecevit'in liderlıginde 'düzea değişüdiği'
söylemıyle 1973 seçimlerinde >üzde 33
oranında o\ aldı. 1977 genel seçimlerin-
de oyunu yûzde 42 oranlanna kadar yük-
seltti. Hatta bu oran 1977nin son ayla-
nnda yapılan İl Genel Meclisi seçimle-
rinde yüzde 44'e kadar çıktı. Bunun an-
lamı. hemen hemen ülkede yaşayan her
ıki seçmenden birisı Demokratik Sol
CHP'ye oy veriyordu.
1980 hareketı (12 Eylül) temelinde so-
la karşı yapılmış bir harekettir. En büyük
siyasal hatası ise, Atatürk'ün kurduğu
CHP'yi kapatmasıdır.
1980'in üzerinden tam 17 yıl geçti.
Köprülerin altından çok sular aktı. Bir
zamanlar yüzde 44'leri aşan oy gücüne
sahip olan bu sol hareket: şimdi cılız iki
siyasal parti olarak ortada kaldı. Binsı-
nin örgütü var, üst düzey siyasal etkinli-
ği yok; öbürü ise her gün değişen ilçe ve
il başkanJanyla etkisiz ve yetkısiz bir ör-
güte sahip...
Her iki sol partinin lideri ve yönetim
kadrolan geçmişteki kimi hakJı ya da
haksız nedenlerle birbirlerinden pek hoş-
lanmıyorlar.
Oysa, bugünkü siyasal manzara çok
vahimdir. Çok ürkütücüdür. Şöyle ki:
•Atatürk de\Tİmleri, laiklik ve Cum-
huriyet ilkeleri açısından zor günler ya-
şıyoruz. Siyasal lslam adım adımtüm ik-
tidan zorluyor. Her gün kadrolannı ku-
ruyor. Şeriat devletini oluşturmak için
adım adım hedefe gidiyor.
•Ülkemizin çağdaşlaşması sorgulanı-
yor. Geleceğe güvensizlik çok ciddi bi-
çimde yaygmlaşıyor.
•Bugün Türkiye'de, patlama noktası-
na yaklaşan ve toplumun büyük kesimi-
ni saran bir bunalım yaşanmaktadır.
•Şaibe Hanım'la; Başbakan Hoca'nın
birbirine mecburiyetten doğan bu zorun-
lu koalisyonuna seçenek nedir? Yapıla-
bilecek bir erken seçimde ne olacaktır?
'Sağ'm alternatifi. yine sağ mı olacaktır?
Yoksa. bugünkü çağdışı koalısyon yıne
iktidara mı gelecektir?
Şimdi içinde bulunduğumuz durumu
biraz daha irdeleyelim:
•Enflasyon artık süreklilik kazandı.
Ne acıdır ki. doğal karşılanıyor. Yüzde
yüzlerin üzerinde seyrediyor. Yoksul ke-
simler, işçiler. memurlar, dar gelirlilerbu
ekonomik yükün altında eziliyor. Gelir
dağılımındaki adaletsizlik hıçbir dönem-
de görülmeyen bir biçimde boyutlanıyor.
•Kimi devlet görevlilerinin devletin
yüksek yararlannı ve devlet işlevlerini
(fonksiyonlannı) kullanarak, çetelerkur-
ma girişimleriyle kişisel çıkar sağladık-
lan gün yüzüne çıktı.
•Devlet bütçesınden aynlan ödenek-
lerle. Atatürk'ün 'tevhid-i tedrisat' ilke-
sinin yıkıldığı; Cumhuriyetimizin nite-
liklerinin değiştirilmesi için ikili bireği-
tim sisteminin giderek yoğunlaştığı açık
ve seçik ortadadır.
Siyaset Kilitiendi ve Kirlendi
•tktidann büyük kanadı artık açıkça
şeriatçı bir devlet yapısı getirmeyi amaç-
ladıklannı saklamıyor. İlk kez Başbakan-
lık Konutu"nda Cumhuriyet'i yıkmak
için çalışan kimi tarikat lıderlerine tan-
tanalı iftaryemekleri veriliyor.
•Halkın hiçbir sorununa çözüm bulu-
namıyor.
•Siyaset tıkandı, hayır hayır kilitiendi
ve kiriendi. Koşullar kısaca belirttiğim
dunım ve düzeyde olmasına karşın, bel-
kı de Cumhunyet tarihinin en kötü yöne-
timi iktidardadır.
Artık. sosyal demokrat liderler olarak
biraraya gelip sol oylan bırleştirmek için
harekete geçmek konusunda daha ne
bekliyorsunuz? Cumhuriyet'in yıkılma-
sıru amaçlayan ve epeyce de yol almış
olan hareketleri görmüyormusunuz? Yu-
kanda özetlenen gelişmelerden daha faz-
la ne olmalı ki sizler bir araya gelebile-
siniz...
Laik Cumhuriyeti, Atatürk ilkelerini
korumak için, sosyal demokrasiyi ger-
çekleştirmek. çağdaş bir ülke olmak he-
defıni yeniden canlandırmak için bir şey-
ler yapmak zamanı geldiği konusunda
büyük kitlelerin artık beklentilerine sırt
çevrilemez. Cesareti kınlmış, çaresizlik
içinde bekJeyen sessiz çoğunluğa yeni-
den umut vermek için daha fazla bekle-
nemez.
12 Eylül 1980'in hemen ertesi günü,
13 eylülde her şey bitmişti. Girişimler
yapılmadığı için pişmanlıklarduyulmuş-
tu.Ama bu kez söz konusu pişmanlık ol-
mayacaktır. Bu kez tarih sizler ve herkes
için, bir yargıya varacaktır. Halk kitlele-
ri ülkenin yannlannı düşündüğünüzü
görmek, öğrenmek istiyor.
Atatürk ilkelerini önemsemeyen, al-
madıklan önlemler, yapmadıklan giri-
şimler nedeniyle karşıdevrimcıleri güç-
lendiren kışiler olarak tarihe geçmek is-
temeyeceğinize inaruyorum.
Sol partilerin liderleri olarak, bu konu-
larda çok düşündüğünüzü duyumsuyo-
rum. Atatürkçülerin içerisi ateşler içinde
yanarken, sizlerin de gelişmeleri duyar-
İılık ve endişe ile izlediğinizi görüyorum.
Ama aldığı sadece yüzde 20 oy deste-
ğiyle Atatürk'ün kurduğu laik Cumhuri-
yet'in yıkılmasına doğru yönelen hare-
ketler karşısında yeni çareler bulmak ge-
rektiği de ortadadır.Çünkü artık ne halk
ne de tarihçi bundan önce bir araya gel-
meme konusunda ortaya koyduğunuz
önerilere, önem vermeyecektir.
Sayın Ecevit'in "CHP ile birieşirsek
sol oylar azahr"; "DSP hizipçilerle birle-
şemez" söylemleri;
Sayın Baykal'ın, "BaşkanlıkdahiLher
türlü fedakârlığa hazınz" bıçiminde
özetlenebilecek olan bundan önceki söy-
lemleri bugünkü gelişmeler karşısında
geçerliliğini, gerçekliliğiııi ve inandıncı-
lığını yitirdi. Bir süre bu gerekçeler ge-
çerli oldu. Halk ve kamuoyu özellikle
Sayın Ecevit'in gerekçelerini kabul etti.
Ama artık koşullar değişti ve her gün de-
ğişiyor.
Artık somut hareket, yeni söylem gü-
nüdür... Çağdışı yaşama doludizgin gi-
dişte, toplumun kaderini değiştirmekeli-
nizdedir.Unutmayınız, laik ve sosyal de-
mokrat güçler bölününce, siyasal tslam
yüzde 20 ile bile olsa iktidara gelmekte
ve adım adım ilerlemektedir.
Kader sevseniz-sevmeseniz; isteseniz-
istemeseniz her ikinizi bir yol aynmına
getirdi. Ya sosyal demokratlan birleştir-
me yolunda adım atacaksınız: ya da tari-
he ülkesinı değil, bugünkü mevkilerini
düşünen siyasal liderler olarak geçme du-
rumuyla karşı karşıya kalacaksınız.
Unutmayınız, halkımız Atatürkçü so-
la hiçbir zaman bu kadar susamamıştı.
Artık sorumluluktan kaçamazsınız.
Lütfen şapkalannızı önünüze koyu-
nuz; ve toplumu miğfer ile sank arasın-
da daha fazla bunaltmayınız...
ARADABtR
Prof. TALAT TEKİN
Siyasiler ve Türkçe
Yanlışları
Aralık ayı sonlannda basındaTürkçenin doğru ve
güzel kullanılması için yasal düzenleme yapıldığı-
na ilişkin haberler çıktı. Atatürk Kültür, Dil ve Tarih
Yüksek Kurumu'nun bağlı olduğu Devlet Bakanlı-
ğı tarafından hazırlanan ve Bakanlar Kurulu'nda
imzaya açılan yasa taslağı Türkçenin yazılı ve gör-
sel basında doğru kullanılması için birtakım düzen-
lemeler ve yaptırımlar getiriyormuş. TBMM Baş-
kanvekili Hasan Korkmazcan, hazırlanacak yasa
tasarısında işyerlerinin yabancı dilde levha ve ta-
bela kullanmalannı yasaklayacak hükümlerin yer
alacağını söylemiş. Hazırlık çalışmalan süren yasa
tasarısında bu gibi işyeri sahipleri ile yerli ürünlere
yabancı dilde ad koyan fırmalann cezalandınlaca-
ğına ilişkin hükümler varmış. Bu yasa tasansında
aynca Türkçeyi kötü kullanan gazete ve dergilerte
radyo ve televizyon konuşurlarına ceza vermeyi
öngören hükümler de yer alacakmış!
Bence Türkçeyi kötü kullananları cezalandırma-
ya basından ve görsel yayından değil de siyasiler-
den başlamak gerekir. Çünkü seçim sonrasında
andiçmek için TBMM kürsüsüne çıkan milletvekil-
lerinin yarıdan fazlası. özellikle başta Şevki Yılmaz
ve Hasan Hüseyin Ceylan olmak üzere RP'Iİ mil-
letvekillerinin çoğu, "laik" sözcüğünü, kısa "a"sını
ikielif miktarı uzatarak, "/aa/Vc"diyesöyledilervesi-
yasal yaşamlarının ilkyanlışını da böylece daha bi-
rinci gün yapmış oldular! RP'Iİ bu milletvekillerinin
"laik"liğin ne olduğunu bir türlü anlayamamalanna
şaşılır mı?
Gerçekten de Türkçe yanlışı yapmayan siyasi
yok gibidir. DYP Genel Başkanı Sayın Çiller'ın bir
parti toplantısında partisınin amblemi "kır aftan
önce "beyaz at" dıye söz etmesı, gülüşmeler üze-
rine bunu daha sonra "ak at" diye düzeltmeye kalk-
ması ve bu kez daha çok gülüşmelere neden ol-
ması hatırlardadır. Kolej çıkışlı Sayın Çiller'in at ren-
gi, at donu olarak "kır" sözcüğünü bilmediği böy-
lece ortaya çıkmıştı! Onun bir başka önemli yanlı-
şı da "Kol kırılır, yen içinde kalır" deyimini "Kol kı-
nlır, yen kalır" gibi tümüyle anlamsız bir biçime sok-
masıydı! Çiller'in songünlerdeyaptığı "boğazlanan
kaymakam", "Kıbns Rus kesimi", vb gibi küttürel
ve politik gafları yanında en az bunlar kadar önem-
lı dil yanlışlan da var. "Katilzanlısı" deyimindeki kı-
sa "a"lı katil", yani "cinayet, öldürme" sözcüğü-
nü "a"yı uzatarak "kaatil" diye söylemesi, vurgusu
son hecede olan "polis" sözcüğünü ilk heceyi vur-
gulayarak "po'lis" biçimine sokması bu yanlışlar
arasındadır.
RP Genel Başkanı ve Başbakan Sayın Erba-
kan'ın "hepsi" sözcüğünü "hepisi", "hizmet" söz-
cüğünü "hızmet" diye söylemesi de cezayı gerek-
liren dil yanlışları arasına girer sanırım. Yine onun
'kardeşçe" yerine, Türkçe "kardeş" sözcüğüne
Farsça "-ane "ekini ekleyerek "Karo'eşane"deme-
si de bir dil yanlışı sayılır.
DYP'Iİ Içişleri Bakanı Sayın Meral Akşener'ın dil
yanlışlan da saymakla bitecek gibi değildir. Onun
vurgusu son hecede olan "polis" sözcüğünü, Sa-
/ın Çiller gibi ilk heceyi vurgulayarak "po'lis" diye
söylemesi, kısa "a"lı Türkçe "dahi"sözcüğünü "a"
sesini uzatarak "daahi"ye çevinmesi, kısa "a"lı ve
jzun "/"li "tarikat" sözcüğünü "a"yı uzatıp "/"yi kı-
îaltarak "taahkat" biçimine sokması, "makam"
îözcüğünü "maakam", "lakab" sözcüğünü "la-
îtep"yapması, kalın "k" ile olan "ikame" ve "ika-
net" sözcüklerini ince "k" ile söylemesi, vb. vb. gi-
bi.
Yeni tasarı yasalaşırsa ceza alacak olanlardan
3İri de RP'li Adalet Bakanı Şevket Kazan'dır. Sa-
^ın Kazan geçen gün yaptığı basın toplantısında
3aşbakanlıkTeftiş Kurulu raporu hakkındabilgi ve-
irken kısa "a"lı ve uzun "/"li Arapça "sahife" söz-
;üğünü "a"yı uzatıp "/"yi kısaltarak "saahife" biçi-
Timde söyleyip durdu. Ayrıca, bu sözcük Türkçe-
ie çoktan "sayfa" biçimini almışken hâlâ Arapça
ıslına sadık kalmak kaygısı ile "sahife" demeye
;alışmanın ne alemi var?
Evet, çıkanlması düşünülen dil yasası ile Türkçe-
i\ kötü ve yanlış kullananlar cezalandırılacak ise
ince siyasilerin canı yanacak demektir!
MURAT
seni çok çok özledik. Muhakkak ara.
Annen: R. DT.
Baban: N. DT.
Türk-îş ve Politika
Dr.ENGtNÜNSAL
R
EFAHYOL hükümetinin ülke ekono-
misinde yarattığı son derece umut kı-
ncı görünüm, çalışanlan bir kez da-
ha aşılması zor bir bunalımın içine
sürüklemıştir. Gerileyen satın alma
gücü ve >
r
ükselen fiyatlar ikilemı, ge-
çimini emeği karşılığı sağlayan insanlanmızı çare-
sizliğin sarkacı yapmıştır. Ilginç olan, çalışanlann
örgütlendıği sendikalann böyle durumlarda çözüm
yolunun politikada olduğunu anımsamalandır. Ka-
muoyu. son yıllarda çalışanlann, örgütlenme hakkı
ve ekonomik nedenlerle meydanlara sıkça çıktığını
anımsayacaktır. Türk-lş öncelen tek başma. sonra-
Sendika yöneticilerinin parti kurma tutkusu yeni
değildir. 27 Mayıs 1960'tan sonra hazırlanan ana-
yasanın getırdiği özgürlük ortamı bu tartışmalara
çokça tanık olmuştur, çalışanlann desteği ile kurul-
muş olan Türkiye Işçi Partisi (TİP) 1961 seçimleri-
ne gidilirken başanlı olamamış ve sendikacılann,
başka partilerin listelerinden aday gösterilme çaba-
lan da olumsuz sonuçlanmıştır. Bunun üzerine
Türk-lş Temsilciler Meclisi'nde ve daha sonra Ça-
lışma Meclisi'nde Türk-lş Başkanı Seyfı Detnirsoj
1
Türk-lş'in öncülüğünde bir siyasal partinin zorun-
lu olduğunu dıle getirmıştir. Demirsoy'un 1962 yı-
lı Ocak ayında verdiği demeçte siyasal partilerin iş-
lan diğer iki konfederasyon ile bırlikte hükümetle- çilere ve işçi sorunlanna sırt çevirdiği, bu nedenle
rin karşısına çıkıp haklı istemlerini dile getirmiştir.
Sonuç hiç değişmemiştır; istemlerin hıçbiri gerçek-
leşmemiş ve sendikalann gücü bıraz daha aşınmış-
tır.
Bu yolla bir yere varamayacaklannı anlayan sen-
dika yöneticileri, son zamanlarda. bir siyasi parti
kurma gereğınden söz eder olmuşlardır. Özellikle
Türk-lş yöneticileri çahşanlannın sorunlannın çö-
zümü için tek çıkar yolun partileşmek olduğunu
vurgülayan demeçler vermeye başlamışlardır.
işçilenn kendı temsilcilerini kendi partileri aracılı-
ğıyla Meclis'e sokma zamanının geldiği vurgulan-
mışrır(l).
Türk-lş'in kurmak istediği Çalışanlar Partisi,
TtP'in ölü doğduğu ve öbürpartilerin de sendika yö-
neticilerini Meclis'e taşıma konusunda gönülsüz ol-
duklan savlanna dayanıyordu. Türk-lş siyasetin ide-
olojik gergefınde işlenmedıği ve toplumsal olayla-
ra çok yanlış bir açıdan baktığı için Çalışanlar Par-
tisi'nin kurulması düsüncesi bir türlü gerçekleştiri-
Ekonomisi
Matra 2050
1996 Avrupa Kalite Başarı Ödüllü Netaş'ın
Servis Güvencesinde
Hat v e T u r k c e l l kart ücreti dahil
7.000.000.- peşin
12 ay vade ile ayda sadece
7.000.000.- taksit
Hemen teslim!
Nasıl katılacaksınız?
Turkıye Iş Bankası Galata şuDesı 1475000 no'lu Stıowpa hesabına peşinatınızı yatırınız
Katılma kuponunuzu sız ve kelılınız eksıksız doldurarak. kımlik ve gelır vergınızın fotokooılerıyle bırlıkte şırketımıze ulaştırınız
Toplam 91 000 000 - TL
Netaş Matra 2050 Katılım Kuponu
Peşınat 7.000 000 - TL 12 ay taksit 7 000.000 - TL
Hat bedelı 19 000 000 - TL olup yLkarıdakı lıyatlara dahitdır
İştirakçının: Adı Soyadı
Doğum tarıhı _
Adresı . .
Telefon (ev) (ış)
Katılım tarihı _ _ __ _
Imza
Aylık Ge'tr
Kefllin: Adı Soyadı , .
Doğum tarıhı . - _ . . _ - . . _-
Adresı -- -_ .'_
Telefon (ev) _ _ . . (ış) Aylık Gelır
Imza
Fıyatlara O
o23 KDV S mkart ve hat bedel dah.ldır
Kampanya Sanayı ve Tıcaret Bakar ığı TRGKM 94/3 No'lu teblığıne uygun olarak yurutulmekfedır Yukarıda belırtılen fiyatlar
24 Ocak-3 Şubat 1997 tarıhlerı arasında yapılan başvurular ıçın geçerlıdır Ancak teslırnattan once KDV vergı oranlannda ve hat açılmadan
once hat ucretlerınde tıerhangı bir değışıklık sozkonusu olursa bu değışıklık fıyatlara yansıtılacaktır Stıowpa taksıtlı satışlarda taleplerı
kabul ed.p etmeme hakkını saklı :u!ar Faks (02121288 30 31
SHOWPASHOVVPA BİR SHOVV TV «URULUŞUDUR
(0212) 275 55 55
TÜRKİYE İŞ
HetaşS e r »' ı s
G ü v e n c e s ı
T u k e t ı c ı
lemedı. Gerçekleştirilmesi de olanaksızdı, çünkü
Türk-lş kurulduğu 1952 yılından bu yana toplum-
sal olaylara Amerikan sendikacıhğının gözlüklenn-
den bakmıştı. Politikayı bir amaç olarak değil bir
araç olarak algılamışlardı. Ücret zammı üstüne ku-
rulu ücret sendıkacılığına üyelerin koşullanmasını
sağlamışlar ve sendika üyeleri sendika deyince 'üc-
ret zammı ekle etme'nin ötesinde hiçbir şey düşü-
nemez olmuşlardı. Böylesine koşullanmış ve "Po-
Btikaya girersek bölünürüz" yanlışının üzerine ya-
pılandınlmış bir sendikacılık anlayışının ancak sen-
dika ağası yetiştireceği ve bir işçi sınıfı hareketıni
ateşleyemeyeceği ortadadır. Türk-lş'in kurulduğu
1952 yılından bu yana sendikalanmızın taşınmaz-
lannın sayısı, bankalardaki parası, borsada pay se-
netleri akıl almaz biçimde artmış. ama toplum için-
de hükümetler üzerinde etkisi hiç de önemli olma-
mıştır. Başbakanlann kapısında saatlerce bekleril-
meyi, istemlerinin hiçbirine yanıt alamamayı içle-
rine sindirebilen sendika yöneticilerimizin parasal
varlıklan ile öğünmeleri ve bununla yetinmeleri,
dünya sendikacılık tarihinde kendilerinın çok özel
olarak arulmasına yeter sanıyorum.
Türk-îş yöneticilerinin bir parti kurma düşünce-
leri bir düşjür. Ne Türk-lş ve, ne de başka konfede-
rasyonlar, bugürie değin, işçi sınıfinda böyle bir gi-
rişimin alryapısıru oluşturmuş
değillerdir. DtSK'in dışmda
kalan sendika ve federasyon-
lann, üyelerine siyasal bilinç
verme yolunda bir çabasının
olduğunu söylemek zordur.
ÖzellikJe Türk-lş bir parti ku-
ramaz, çünkü partileşme süre-
cinde üyelerini yönlendire-
cek, onlan etkileyecek bır gü-
cü olmayacaktır. Türk-lş'e
bağlı üye sayısı büyük bir sen-
dikanın başkanının söylemi
ile Türk-lş'in asıl amacı siya-
sal partilerle bir pazarlık orta-
mı yaratmak ve sendika yö-
neticilerinin kontenjanlardan
Meclis'e gkmesini sağlamak-
tır. Türk-îş bir parti kurama-
yacağını bilmekte. ancak,
öbür partilere karşı bir pazar-
hk ortamı kazanabilmek için
bu bayat düşünceyi gündeme
getirmeyi yararlı görmektedir.
Sendika yöneticilerinin ar-
tık kabullenmeye başladıkla-
n bir gerçek vardır: Sendika-
lar politika yapmahdır. Ama
nasıl? Bunun için öncelikle
2821 sayılı Sendikalar Yasa-
sı'nın değişmesi gerekir. Bu
yeterli değildir. Sendikalar
üyelenni bir siyasal partinin
saflannda politika yapmaya
özendirmelidir. Ülke emekçı-
leri ile ortak paydası olan bir
siyasal parti belirlenmeli ve
işçiler o partinin önce üyesi,
sonra delegesi. yöneticisi ol-
maya yönlendirilmelidir. En
küçük biriminden yukanlara
doğru yönetimine emekçile-
rin egemen olduğu, solun sos-
yolojik aydınlannın bu kesim-
le işbirliği yapabildiği ve
uyum sergileyebildiği o sol si-
yasal parti ilk seçimde çok
ciddi bir çoğunlukla iktidar
olur. Bugün sendikah işçi sa-
yısının 1.5-2 milyon dolaym-
da olduğu ve her işçinin en az
bir ya da iki kişiye etki edebi-
leceği düşünülürse çalışanla-
nn etkili olduğu bir partinin
tek başına iktidannın bir düş
olmadığı ortaya çıkar. O par-
tinin yönetim kadrolan böyle
bir girişime karşı koysa bıle,
emeğin gücünün tüm engel-
leri aşabileceğinden kimsenin
kuşkusu olmasın. Yeter ki ka-
rar verilsin.
Sonuç: Türkiye'nin emek-
çileri uzun yıllar horlandı. sö-
mürüldü ve çağdaş haklar bu-
gün bile bir bölümüne tanın-
madı. Çalışanlann insanca ya-
şama hakkı, ancak siyasal or-
tam toplum yaranna işlediği
ve denetlendiği zaman ger-
çekleşebilir. İşçilenn kendile-
ri için, bu toplum için ayaga
kalkmak zamanı çoktan gel-
BANKASI
K r e dı s ı
532
TURKCELL
0532 Kesintisiz
iletişim kaynağı
mıştır.
PENCERE
Kuıtlar Sofrası
Gizli saklı ne kadı?..
"Susuriuk Kazesı" ile bağırsakları deşilen çete-
lerin mostrası me/danda...
Yine desuçlulaTyakalayıpcezalannı vermek ve
devletin çeteleşrrış örgütlerini temizlemek sanıl-
dığından çok dara güç bir iştir.
•
Ceza hukukunoa "Beraatı zimmet asıldır" ku-
ralı geçerlidir. Birsanık yargılanıp kesin hükümle
cezalandırılıncayadeksuçsuz sayılır. Mafya, kişi-
lerin dışmda ve üstünde kurumlaşmış bir çetedir.
Savcılar, yargıçlarve kamuoyu mafyanın babala-
rınıbiliptanısalarcabirşeydeğişmez.Amerika'da
Alkapon'un ünü doruktayken savcılann eli kolu
bağlıydı. Italya'dc mafya savaşımı, iç politikada
her şeyi altüst etmek pahasına yürütüldü; siyasal
iktidarı da kapsayan bir kavgayla sonuç alınabil-
di. Kolombiya'da uyuşturucu kartellerinin devlet
içinde devlet olduğunu dünyada bilmeyen kalma-
dı...
Ya Türkiye'de durum nasıl?..
• :
Her şey 68 öğrenci olaylarıyla başladı. Üniver-;
sitede reform isteven solcu ögrenciler sokağa dö-.
külünce, Ankara'ca karar verildi:
"Iti kurda kırdırslım."
"It" reform isteyen solcu öğrenciydi; "kurt" Tür-
keş'in gençlik koündaki ülkücü....
Zamanın Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay da her
şeyi pek iyi biliyorcu. Otuz solcu öğrenci birbiri ar-
dına öldürüldü, tününün failleri meçhul kaldı. Tür-
kiye 12 Mart'ın arrjndan 12 Eylül'e böylece sürük-.
lendi, terör kurumaştı. •
12 Eylül bu yolda bir dönüm noktasıdır.
Çünkü 12 Eylül, köktencı davranarak butün si-
yasal partileri kapattı; Türkeş'le birlikte MHP'nin
önde gelenleri tutuklanınca "kurtlar" şaşırdılar,
boşlukta kaldılar. <urtlann bir bölümü, çete ku-
rup mafyacılık yapmaya başladı.
•
Mafyanın yapısı nedir?..
Dünyanın her yerinde mafya, polisin, milletve-
killerinin, savcılanr, işdünyasının, hükümetin için-
de yandaşlar bulup örgütleır^ek zorundadır; si-
yasal iktidann yapsına işlemeye.'. ma
f
ja yaşaya-
maz.
Türkiye'de olan da bu!..
Ne var ki "etniksavaş" bizim mafyamıza olağa-
nüstü olanaklann kapılarını açtı, kurtlgr korucu dü-
zeniyle bütünleştiler, özel timlerle al takke ver kü-.
lah oldular, terör bataklığında istediklerini yaptlar;
ne Amerika'da bö>,le olanaklar vardı, ne italya'da,'
hatta ne de Kolorrbiya'da!.. Türkiye de mafyala-'
şan eski kurtlar, üstelik vatanseverlik madalyası-
nı da göğüslerine takıyorlar...
• ;
PKK Türkiye'de uyuşturucu trafiğni yönetiyor,
kazandığı paraları Güneydoğu bata<lığında sila-
ha yatırıyordu. Ancak kurtlar, Kürt mafyasının ba-
balannı 1995'te birer birer öldürüp işi ele geçirin-
ce, olayın renği değişti. Polis şeflerinden, emniyet
müdürlerinden, hükümetteki bakanlardan parti li-
derlerine değin yûkselen örgütlenne zinciriyle
devlet içinde devletleşen örgüt, Batıda da tedir-
ginlik yaratmaya başladı; Avrupa'dan yûkselen
sesler, bu işin derinliğini vurguluyor.
• \
Ortada gizli saklı bir şey yok...
Ama iş suçluları yakalayıp teker tekar cezalan-
dırmaya gelince "Beraatı zimmet asıldır" diye kı-
yamet kopar ki bu da doğaldır; çünkü DU iş yalnız
adalet işi değildir...
Siyasal iktidar işıdir. ;
İ İ H S I TEŞEKKUR
MuammerAKSOY DöSÜflCE
iğur MUMCU DERflGĞI
BİRLİKTE ANMA HAFTASI
Etkinliklerimize ilgisini esirgemeyen
gözbebegimiz CUMHURİYETİMİZÎN
73 yıllık savunucusu Cumhunyet gazetesi
ve gazetenin özverili çalışanlanna,
konuşmacı olarak katılan Emin Değer,
Ceyhan Mumcu, Mustafa Balbay,
Işık Kansu, Ayyuk Erenberk,
Erdal Çam ile um:ag Vakfı'na, aynca
salonlan dolduran Atatürk sevgisiyle dolu
halkımıza, izleme olanağı bulamamış
Anadolu aydınlanmasına gönül veren
Aksoy - Mumcu aydınlıgının tiin
sürdürücülerine ülkemizin birliği
ve aydınlanması adına
teşekkürlerimizi sunanz.
ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞ1
ANTALYA, ALANYA, AKŞEHİR,
BURDUR, ISPARTA, DENİZLİ
ŞUBE YÖNETİMLERİ
(l)KemalSülker, S. Yılın-
da TİP'in Kuruluşu ve Başa-
nlı Mücadelesi, Eylem Der-
gisi, Sayı: 28,15 Şubat 1966,
Sf: 13.
ÇAĞDAŞ YAYINLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
ÖKSÜZ YAMALIĞI
Köy Enstitüleri