05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 ŞUBAT 1997 CUMARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER Sol Partilerin Başkanlaıına. ALEVCOŞKUIN C HP. Anadolu ihtilalinin ürünü olan Aydınlanma deMİmlerimi korumak ve koliamak amacıyla büyük öncer Atatürk tarafından kunlmuşru. Türk Aydın- lanmasrnn temeldirekleri olan Atatürk devrimlernin siyasal kadrolannı yetiş- tirmek ve tu devrirnlerin halk içinde kök salmasını iağlamık için görevlendiril- mişti. CH?. iktidarda ve muhalefette ıızun yıllar çok ciddi olarak bu işlevinı yerinegetirdi. 1950'de CHP veonun lideri İnönü, 'be- yaz devrim' olarak nitelenen ilk demok- ratik genel seçimi gerçekleştirdi. Yargıç- îar denetirrinde. gızlı oy, açık sayım te- meline dayalı olarak yapılan seçımlerde, iktidar. ka2anan partiye banş içinde dev- redildi. Türkiye'dedemokrasi gerçekle- şiyordu. 1960"lı yıllann sonunda CHP'de önemlı değışimıeroldu. CHP ortanın so- lunda olduğunu vurgulamış. tutucu kad- rolardan annmış. halkla bütünleşmişti. Ecevit'in liderlıginde 'düzea değişüdiği' söylemıyle 1973 seçimlerinde >üzde 33 oranında o\ aldı. 1977 genel seçimlerin- de oyunu yûzde 42 oranlanna kadar yük- seltti. Hatta bu oran 1977nin son ayla- nnda yapılan İl Genel Meclisi seçimle- rinde yüzde 44'e kadar çıktı. Bunun an- lamı. hemen hemen ülkede yaşayan her ıki seçmenden birisı Demokratik Sol CHP'ye oy veriyordu. 1980 hareketı (12 Eylül) temelinde so- la karşı yapılmış bir harekettir. En büyük siyasal hatası ise, Atatürk'ün kurduğu CHP'yi kapatmasıdır. 1980'in üzerinden tam 17 yıl geçti. Köprülerin altından çok sular aktı. Bir zamanlar yüzde 44'leri aşan oy gücüne sahip olan bu sol hareket: şimdi cılız iki siyasal parti olarak ortada kaldı. Binsı- nin örgütü var, üst düzey siyasal etkinli- ği yok; öbürü ise her gün değişen ilçe ve il başkanJanyla etkisiz ve yetkısiz bir ör- güte sahip... Her iki sol partinin lideri ve yönetim kadrolan geçmişteki kimi hakJı ya da haksız nedenlerle birbirlerinden pek hoş- lanmıyorlar. Oysa, bugünkü siyasal manzara çok vahimdir. Çok ürkütücüdür. Şöyle ki: •Atatürk de\Tİmleri, laiklik ve Cum- huriyet ilkeleri açısından zor günler ya- şıyoruz. Siyasal lslam adım adımtüm ik- tidan zorluyor. Her gün kadrolannı ku- ruyor. Şeriat devletini oluşturmak için adım adım hedefe gidiyor. •Ülkemizin çağdaşlaşması sorgulanı- yor. Geleceğe güvensizlik çok ciddi bi- çimde yaygmlaşıyor. •Bugün Türkiye'de, patlama noktası- na yaklaşan ve toplumun büyük kesimi- ni saran bir bunalım yaşanmaktadır. •Şaibe Hanım'la; Başbakan Hoca'nın birbirine mecburiyetten doğan bu zorun- lu koalisyonuna seçenek nedir? Yapıla- bilecek bir erken seçimde ne olacaktır? 'Sağ'm alternatifi. yine sağ mı olacaktır? Yoksa. bugünkü çağdışı koalısyon yıne iktidara mı gelecektir? Şimdi içinde bulunduğumuz durumu biraz daha irdeleyelim: •Enflasyon artık süreklilik kazandı. Ne acıdır ki. doğal karşılanıyor. Yüzde yüzlerin üzerinde seyrediyor. Yoksul ke- simler, işçiler. memurlar, dar gelirlilerbu ekonomik yükün altında eziliyor. Gelir dağılımındaki adaletsizlik hıçbir dönem- de görülmeyen bir biçimde boyutlanıyor. •Kimi devlet görevlilerinin devletin yüksek yararlannı ve devlet işlevlerini (fonksiyonlannı) kullanarak, çetelerkur- ma girişimleriyle kişisel çıkar sağladık- lan gün yüzüne çıktı. •Devlet bütçesınden aynlan ödenek- lerle. Atatürk'ün 'tevhid-i tedrisat' ilke- sinin yıkıldığı; Cumhuriyetimizin nite- liklerinin değiştirilmesi için ikili bireği- tim sisteminin giderek yoğunlaştığı açık ve seçik ortadadır. Siyaset Kilitiendi ve Kirlendi •tktidann büyük kanadı artık açıkça şeriatçı bir devlet yapısı getirmeyi amaç- ladıklannı saklamıyor. İlk kez Başbakan- lık Konutu"nda Cumhuriyet'i yıkmak için çalışan kimi tarikat lıderlerine tan- tanalı iftaryemekleri veriliyor. •Halkın hiçbir sorununa çözüm bulu- namıyor. •Siyaset tıkandı, hayır hayır kilitiendi ve kiriendi. Koşullar kısaca belirttiğim dunım ve düzeyde olmasına karşın, bel- kı de Cumhunyet tarihinin en kötü yöne- timi iktidardadır. Artık. sosyal demokrat liderler olarak biraraya gelip sol oylan bırleştirmek için harekete geçmek konusunda daha ne bekliyorsunuz? Cumhuriyet'in yıkılma- sıru amaçlayan ve epeyce de yol almış olan hareketleri görmüyormusunuz? Yu- kanda özetlenen gelişmelerden daha faz- la ne olmalı ki sizler bir araya gelebile- siniz... Laik Cumhuriyeti, Atatürk ilkelerini korumak için, sosyal demokrasiyi ger- çekleştirmek. çağdaş bir ülke olmak he- defıni yeniden canlandırmak için bir şey- ler yapmak zamanı geldiği konusunda büyük kitlelerin artık beklentilerine sırt çevrilemez. Cesareti kınlmış, çaresizlik içinde bekJeyen sessiz çoğunluğa yeni- den umut vermek için daha fazla bekle- nemez. 12 Eylül 1980'in hemen ertesi günü, 13 eylülde her şey bitmişti. Girişimler yapılmadığı için pişmanlıklarduyulmuş- tu.Ama bu kez söz konusu pişmanlık ol- mayacaktır. Bu kez tarih sizler ve herkes için, bir yargıya varacaktır. Halk kitlele- ri ülkenin yannlannı düşündüğünüzü görmek, öğrenmek istiyor. Atatürk ilkelerini önemsemeyen, al- madıklan önlemler, yapmadıklan giri- şimler nedeniyle karşıdevrimcıleri güç- lendiren kışiler olarak tarihe geçmek is- temeyeceğinize inaruyorum. Sol partilerin liderleri olarak, bu konu- larda çok düşündüğünüzü duyumsuyo- rum. Atatürkçülerin içerisi ateşler içinde yanarken, sizlerin de gelişmeleri duyar- İılık ve endişe ile izlediğinizi görüyorum. Ama aldığı sadece yüzde 20 oy deste- ğiyle Atatürk'ün kurduğu laik Cumhuri- yet'in yıkılmasına doğru yönelen hare- ketler karşısında yeni çareler bulmak ge- rektiği de ortadadır.Çünkü artık ne halk ne de tarihçi bundan önce bir araya gel- meme konusunda ortaya koyduğunuz önerilere, önem vermeyecektir. Sayın Ecevit'in "CHP ile birieşirsek sol oylar azahr"; "DSP hizipçilerle birle- şemez" söylemleri; Sayın Baykal'ın, "BaşkanlıkdahiLher türlü fedakârlığa hazınz" bıçiminde özetlenebilecek olan bundan önceki söy- lemleri bugünkü gelişmeler karşısında geçerliliğini, gerçekliliğiııi ve inandıncı- lığını yitirdi. Bir süre bu gerekçeler ge- çerli oldu. Halk ve kamuoyu özellikle Sayın Ecevit'in gerekçelerini kabul etti. Ama artık koşullar değişti ve her gün de- ğişiyor. Artık somut hareket, yeni söylem gü- nüdür... Çağdışı yaşama doludizgin gi- dişte, toplumun kaderini değiştirmekeli- nizdedir.Unutmayınız, laik ve sosyal de- mokrat güçler bölününce, siyasal tslam yüzde 20 ile bile olsa iktidara gelmekte ve adım adım ilerlemektedir. Kader sevseniz-sevmeseniz; isteseniz- istemeseniz her ikinizi bir yol aynmına getirdi. Ya sosyal demokratlan birleştir- me yolunda adım atacaksınız: ya da tari- he ülkesinı değil, bugünkü mevkilerini düşünen siyasal liderler olarak geçme du- rumuyla karşı karşıya kalacaksınız. Unutmayınız, halkımız Atatürkçü so- la hiçbir zaman bu kadar susamamıştı. Artık sorumluluktan kaçamazsınız. Lütfen şapkalannızı önünüze koyu- nuz; ve toplumu miğfer ile sank arasın- da daha fazla bunaltmayınız... ARADABtR Prof. TALAT TEKİN Siyasiler ve Türkçe Yanlışları Aralık ayı sonlannda basındaTürkçenin doğru ve güzel kullanılması için yasal düzenleme yapıldığı- na ilişkin haberler çıktı. Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu'nun bağlı olduğu Devlet Bakanlı- ğı tarafından hazırlanan ve Bakanlar Kurulu'nda imzaya açılan yasa taslağı Türkçenin yazılı ve gör- sel basında doğru kullanılması için birtakım düzen- lemeler ve yaptırımlar getiriyormuş. TBMM Baş- kanvekili Hasan Korkmazcan, hazırlanacak yasa tasarısında işyerlerinin yabancı dilde levha ve ta- bela kullanmalannı yasaklayacak hükümlerin yer alacağını söylemiş. Hazırlık çalışmalan süren yasa tasarısında bu gibi işyeri sahipleri ile yerli ürünlere yabancı dilde ad koyan fırmalann cezalandınlaca- ğına ilişkin hükümler varmış. Bu yasa tasansında aynca Türkçeyi kötü kullanan gazete ve dergilerte radyo ve televizyon konuşurlarına ceza vermeyi öngören hükümler de yer alacakmış! Bence Türkçeyi kötü kullananları cezalandırma- ya basından ve görsel yayından değil de siyasiler- den başlamak gerekir. Çünkü seçim sonrasında andiçmek için TBMM kürsüsüne çıkan milletvekil- lerinin yarıdan fazlası. özellikle başta Şevki Yılmaz ve Hasan Hüseyin Ceylan olmak üzere RP'Iİ mil- letvekillerinin çoğu, "laik" sözcüğünü, kısa "a"sını ikielif miktarı uzatarak, "/aa/Vc"diyesöyledilervesi- yasal yaşamlarının ilkyanlışını da böylece daha bi- rinci gün yapmış oldular! RP'Iİ bu milletvekillerinin "laik"liğin ne olduğunu bir türlü anlayamamalanna şaşılır mı? Gerçekten de Türkçe yanlışı yapmayan siyasi yok gibidir. DYP Genel Başkanı Sayın Çiller'ın bir parti toplantısında partisınin amblemi "kır aftan önce "beyaz at" dıye söz etmesı, gülüşmeler üze- rine bunu daha sonra "ak at" diye düzeltmeye kalk- ması ve bu kez daha çok gülüşmelere neden ol- ması hatırlardadır. Kolej çıkışlı Sayın Çiller'in at ren- gi, at donu olarak "kır" sözcüğünü bilmediği böy- lece ortaya çıkmıştı! Onun bir başka önemli yanlı- şı da "Kol kırılır, yen içinde kalır" deyimini "Kol kı- nlır, yen kalır" gibi tümüyle anlamsız bir biçime sok- masıydı! Çiller'in songünlerdeyaptığı "boğazlanan kaymakam", "Kıbns Rus kesimi", vb gibi küttürel ve politik gafları yanında en az bunlar kadar önem- lı dil yanlışlan da var. "Katilzanlısı" deyimindeki kı- sa "a"lı katil", yani "cinayet, öldürme" sözcüğü- nü "a"yı uzatarak "kaatil" diye söylemesi, vurgusu son hecede olan "polis" sözcüğünü ilk heceyi vur- gulayarak "po'lis" biçimine sokması bu yanlışlar arasındadır. RP Genel Başkanı ve Başbakan Sayın Erba- kan'ın "hepsi" sözcüğünü "hepisi", "hizmet" söz- cüğünü "hızmet" diye söylemesi de cezayı gerek- liren dil yanlışları arasına girer sanırım. Yine onun 'kardeşçe" yerine, Türkçe "kardeş" sözcüğüne Farsça "-ane "ekini ekleyerek "Karo'eşane"deme- si de bir dil yanlışı sayılır. DYP'Iİ Içişleri Bakanı Sayın Meral Akşener'ın dil yanlışlan da saymakla bitecek gibi değildir. Onun vurgusu son hecede olan "polis" sözcüğünü, Sa- /ın Çiller gibi ilk heceyi vurgulayarak "po'lis" diye söylemesi, kısa "a"lı Türkçe "dahi"sözcüğünü "a" sesini uzatarak "daahi"ye çevinmesi, kısa "a"lı ve jzun "/"li "tarikat" sözcüğünü "a"yı uzatıp "/"yi kı- îaltarak "taahkat" biçimine sokması, "makam" îözcüğünü "maakam", "lakab" sözcüğünü "la- îtep"yapması, kalın "k" ile olan "ikame" ve "ika- net" sözcüklerini ince "k" ile söylemesi, vb. vb. gi- bi. Yeni tasarı yasalaşırsa ceza alacak olanlardan 3İri de RP'li Adalet Bakanı Şevket Kazan'dır. Sa- ^ın Kazan geçen gün yaptığı basın toplantısında 3aşbakanlıkTeftiş Kurulu raporu hakkındabilgi ve- irken kısa "a"lı ve uzun "/"li Arapça "sahife" söz- ;üğünü "a"yı uzatıp "/"yi kısaltarak "saahife" biçi- Timde söyleyip durdu. Ayrıca, bu sözcük Türkçe- ie çoktan "sayfa" biçimini almışken hâlâ Arapça ıslına sadık kalmak kaygısı ile "sahife" demeye ;alışmanın ne alemi var? Evet, çıkanlması düşünülen dil yasası ile Türkçe- i\ kötü ve yanlış kullananlar cezalandırılacak ise ince siyasilerin canı yanacak demektir! MURAT seni çok çok özledik. Muhakkak ara. Annen: R. DT. Baban: N. DT. Türk-îş ve Politika Dr.ENGtNÜNSAL R EFAHYOL hükümetinin ülke ekono- misinde yarattığı son derece umut kı- ncı görünüm, çalışanlan bir kez da- ha aşılması zor bir bunalımın içine sürüklemıştir. Gerileyen satın alma gücü ve > r ükselen fiyatlar ikilemı, ge- çimini emeği karşılığı sağlayan insanlanmızı çare- sizliğin sarkacı yapmıştır. Ilginç olan, çalışanlann örgütlendıği sendikalann böyle durumlarda çözüm yolunun politikada olduğunu anımsamalandır. Ka- muoyu. son yıllarda çalışanlann, örgütlenme hakkı ve ekonomik nedenlerle meydanlara sıkça çıktığını anımsayacaktır. Türk-lş öncelen tek başma. sonra- Sendika yöneticilerinin parti kurma tutkusu yeni değildir. 27 Mayıs 1960'tan sonra hazırlanan ana- yasanın getırdiği özgürlük ortamı bu tartışmalara çokça tanık olmuştur, çalışanlann desteği ile kurul- muş olan Türkiye Işçi Partisi (TİP) 1961 seçimleri- ne gidilirken başanlı olamamış ve sendikacılann, başka partilerin listelerinden aday gösterilme çaba- lan da olumsuz sonuçlanmıştır. Bunun üzerine Türk-lş Temsilciler Meclisi'nde ve daha sonra Ça- lışma Meclisi'nde Türk-lş Başkanı Seyfı Detnirsoj 1 Türk-lş'in öncülüğünde bir siyasal partinin zorun- lu olduğunu dıle getirmıştir. Demirsoy'un 1962 yı- lı Ocak ayında verdiği demeçte siyasal partilerin iş- lan diğer iki konfederasyon ile bırlikte hükümetle- çilere ve işçi sorunlanna sırt çevirdiği, bu nedenle rin karşısına çıkıp haklı istemlerini dile getirmiştir. Sonuç hiç değişmemiştır; istemlerin hıçbiri gerçek- leşmemiş ve sendikalann gücü bıraz daha aşınmış- tır. Bu yolla bir yere varamayacaklannı anlayan sen- dika yöneticileri, son zamanlarda. bir siyasi parti kurma gereğınden söz eder olmuşlardır. Özellikle Türk-lş yöneticileri çahşanlannın sorunlannın çö- zümü için tek çıkar yolun partileşmek olduğunu vurgülayan demeçler vermeye başlamışlardır. işçilenn kendı temsilcilerini kendi partileri aracılı- ğıyla Meclis'e sokma zamanının geldiği vurgulan- mışrır(l). Türk-lş'in kurmak istediği Çalışanlar Partisi, TtP'in ölü doğduğu ve öbürpartilerin de sendika yö- neticilerini Meclis'e taşıma konusunda gönülsüz ol- duklan savlanna dayanıyordu. Türk-lş siyasetin ide- olojik gergefınde işlenmedıği ve toplumsal olayla- ra çok yanlış bir açıdan baktığı için Çalışanlar Par- tisi'nin kurulması düsüncesi bir türlü gerçekleştiri- Ekonomisi Matra 2050 1996 Avrupa Kalite Başarı Ödüllü Netaş'ın Servis Güvencesinde Hat v e T u r k c e l l kart ücreti dahil 7.000.000.- peşin 12 ay vade ile ayda sadece 7.000.000.- taksit Hemen teslim! Nasıl katılacaksınız? Turkıye Iş Bankası Galata şuDesı 1475000 no'lu Stıowpa hesabına peşinatınızı yatırınız Katılma kuponunuzu sız ve kelılınız eksıksız doldurarak. kımlik ve gelır vergınızın fotokooılerıyle bırlıkte şırketımıze ulaştırınız Toplam 91 000 000 - TL Netaş Matra 2050 Katılım Kuponu Peşınat 7.000 000 - TL 12 ay taksit 7 000.000 - TL Hat bedelı 19 000 000 - TL olup yLkarıdakı lıyatlara dahitdır İştirakçının: Adı Soyadı Doğum tarıhı _ Adresı . . Telefon (ev) (ış) Katılım tarihı _ _ __ _ Imza Aylık Ge'tr Kefllin: Adı Soyadı , . Doğum tarıhı . - _ . . _ - . . _- Adresı -- -_ .'_ Telefon (ev) _ _ . . (ış) Aylık Gelır Imza Fıyatlara O o23 KDV S mkart ve hat bedel dah.ldır Kampanya Sanayı ve Tıcaret Bakar ığı TRGKM 94/3 No'lu teblığıne uygun olarak yurutulmekfedır Yukarıda belırtılen fiyatlar 24 Ocak-3 Şubat 1997 tarıhlerı arasında yapılan başvurular ıçın geçerlıdır Ancak teslırnattan once KDV vergı oranlannda ve hat açılmadan once hat ucretlerınde tıerhangı bir değışıklık sozkonusu olursa bu değışıklık fıyatlara yansıtılacaktır Stıowpa taksıtlı satışlarda taleplerı kabul ed.p etmeme hakkını saklı :u!ar Faks (02121288 30 31 SHOWPASHOVVPA BİR SHOVV TV «URULUŞUDUR (0212) 275 55 55 TÜRKİYE İŞ HetaşS e r »' ı s G ü v e n c e s ı T u k e t ı c ı lemedı. Gerçekleştirilmesi de olanaksızdı, çünkü Türk-lş kurulduğu 1952 yılından bu yana toplum- sal olaylara Amerikan sendikacıhğının gözlüklenn- den bakmıştı. Politikayı bir amaç olarak değil bir araç olarak algılamışlardı. Ücret zammı üstüne ku- rulu ücret sendıkacılığına üyelerin koşullanmasını sağlamışlar ve sendika üyeleri sendika deyince 'üc- ret zammı ekle etme'nin ötesinde hiçbir şey düşü- nemez olmuşlardı. Böylesine koşullanmış ve "Po- Btikaya girersek bölünürüz" yanlışının üzerine ya- pılandınlmış bir sendikacılık anlayışının ancak sen- dika ağası yetiştireceği ve bir işçi sınıfı hareketıni ateşleyemeyeceği ortadadır. Türk-lş'in kurulduğu 1952 yılından bu yana sendikalanmızın taşınmaz- lannın sayısı, bankalardaki parası, borsada pay se- netleri akıl almaz biçimde artmış. ama toplum için- de hükümetler üzerinde etkisi hiç de önemli olma- mıştır. Başbakanlann kapısında saatlerce bekleril- meyi, istemlerinin hiçbirine yanıt alamamayı içle- rine sindirebilen sendika yöneticilerimizin parasal varlıklan ile öğünmeleri ve bununla yetinmeleri, dünya sendikacılık tarihinde kendilerinın çok özel olarak arulmasına yeter sanıyorum. Türk-îş yöneticilerinin bir parti kurma düşünce- leri bir düşjür. Ne Türk-lş ve, ne de başka konfede- rasyonlar, bugürie değin, işçi sınıfinda böyle bir gi- rişimin alryapısıru oluşturmuş değillerdir. DtSK'in dışmda kalan sendika ve federasyon- lann, üyelerine siyasal bilinç verme yolunda bir çabasının olduğunu söylemek zordur. ÖzellikJe Türk-lş bir parti ku- ramaz, çünkü partileşme süre- cinde üyelerini yönlendire- cek, onlan etkileyecek bır gü- cü olmayacaktır. Türk-lş'e bağlı üye sayısı büyük bir sen- dikanın başkanının söylemi ile Türk-lş'in asıl amacı siya- sal partilerle bir pazarlık orta- mı yaratmak ve sendika yö- neticilerinin kontenjanlardan Meclis'e gkmesini sağlamak- tır. Türk-îş bir parti kurama- yacağını bilmekte. ancak, öbür partilere karşı bir pazar- hk ortamı kazanabilmek için bu bayat düşünceyi gündeme getirmeyi yararlı görmektedir. Sendika yöneticilerinin ar- tık kabullenmeye başladıkla- n bir gerçek vardır: Sendika- lar politika yapmahdır. Ama nasıl? Bunun için öncelikle 2821 sayılı Sendikalar Yasa- sı'nın değişmesi gerekir. Bu yeterli değildir. Sendikalar üyelenni bir siyasal partinin saflannda politika yapmaya özendirmelidir. Ülke emekçı- leri ile ortak paydası olan bir siyasal parti belirlenmeli ve işçiler o partinin önce üyesi, sonra delegesi. yöneticisi ol- maya yönlendirilmelidir. En küçük biriminden yukanlara doğru yönetimine emekçile- rin egemen olduğu, solun sos- yolojik aydınlannın bu kesim- le işbirliği yapabildiği ve uyum sergileyebildiği o sol si- yasal parti ilk seçimde çok ciddi bir çoğunlukla iktidar olur. Bugün sendikah işçi sa- yısının 1.5-2 milyon dolaym- da olduğu ve her işçinin en az bir ya da iki kişiye etki edebi- leceği düşünülürse çalışanla- nn etkili olduğu bir partinin tek başına iktidannın bir düş olmadığı ortaya çıkar. O par- tinin yönetim kadrolan böyle bir girişime karşı koysa bıle, emeğin gücünün tüm engel- leri aşabileceğinden kimsenin kuşkusu olmasın. Yeter ki ka- rar verilsin. Sonuç: Türkiye'nin emek- çileri uzun yıllar horlandı. sö- mürüldü ve çağdaş haklar bu- gün bile bir bölümüne tanın- madı. Çalışanlann insanca ya- şama hakkı, ancak siyasal or- tam toplum yaranna işlediği ve denetlendiği zaman ger- çekleşebilir. İşçilenn kendile- ri için, bu toplum için ayaga kalkmak zamanı çoktan gel- BANKASI K r e dı s ı 532 TURKCELL 0532 Kesintisiz iletişim kaynağı mıştır. PENCERE Kuıtlar Sofrası Gizli saklı ne kadı?.. "Susuriuk Kazesı" ile bağırsakları deşilen çete- lerin mostrası me/danda... Yine desuçlulaTyakalayıpcezalannı vermek ve devletin çeteleşrrış örgütlerini temizlemek sanıl- dığından çok dara güç bir iştir. • Ceza hukukunoa "Beraatı zimmet asıldır" ku- ralı geçerlidir. Birsanık yargılanıp kesin hükümle cezalandırılıncayadeksuçsuz sayılır. Mafya, kişi- lerin dışmda ve üstünde kurumlaşmış bir çetedir. Savcılar, yargıçlarve kamuoyu mafyanın babala- rınıbiliptanısalarcabirşeydeğişmez.Amerika'da Alkapon'un ünü doruktayken savcılann eli kolu bağlıydı. Italya'dc mafya savaşımı, iç politikada her şeyi altüst etmek pahasına yürütüldü; siyasal iktidarı da kapsayan bir kavgayla sonuç alınabil- di. Kolombiya'da uyuşturucu kartellerinin devlet içinde devlet olduğunu dünyada bilmeyen kalma- dı... Ya Türkiye'de durum nasıl?.. • : Her şey 68 öğrenci olaylarıyla başladı. Üniver-; sitede reform isteven solcu ögrenciler sokağa dö-. külünce, Ankara'ca karar verildi: "Iti kurda kırdırslım." "It" reform isteyen solcu öğrenciydi; "kurt" Tür- keş'in gençlik koündaki ülkücü.... Zamanın Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay da her şeyi pek iyi biliyorcu. Otuz solcu öğrenci birbiri ar- dına öldürüldü, tününün failleri meçhul kaldı. Tür- kiye 12 Mart'ın arrjndan 12 Eylül'e böylece sürük-. lendi, terör kurumaştı. • 12 Eylül bu yolda bir dönüm noktasıdır. Çünkü 12 Eylül, köktencı davranarak butün si- yasal partileri kapattı; Türkeş'le birlikte MHP'nin önde gelenleri tutuklanınca "kurtlar" şaşırdılar, boşlukta kaldılar. <urtlann bir bölümü, çete ku- rup mafyacılık yapmaya başladı. • Mafyanın yapısı nedir?.. Dünyanın her yerinde mafya, polisin, milletve- killerinin, savcılanr, işdünyasının, hükümetin için- de yandaşlar bulup örgütleır^ek zorundadır; si- yasal iktidann yapsına işlemeye.'. ma f ja yaşaya- maz. Türkiye'de olan da bu!.. Ne var ki "etniksavaş" bizim mafyamıza olağa- nüstü olanaklann kapılarını açtı, kurtlgr korucu dü- zeniyle bütünleştiler, özel timlerle al takke ver kü-. lah oldular, terör bataklığında istediklerini yaptlar; ne Amerika'da bö>,le olanaklar vardı, ne italya'da,' hatta ne de Kolorrbiya'da!.. Türkiye de mafyala-' şan eski kurtlar, üstelik vatanseverlik madalyası- nı da göğüslerine takıyorlar... • ; PKK Türkiye'de uyuşturucu trafiğni yönetiyor, kazandığı paraları Güneydoğu bata<lığında sila- ha yatırıyordu. Ancak kurtlar, Kürt mafyasının ba- balannı 1995'te birer birer öldürüp işi ele geçirin- ce, olayın renği değişti. Polis şeflerinden, emniyet müdürlerinden, hükümetteki bakanlardan parti li- derlerine değin yûkselen örgütlenne zinciriyle devlet içinde devletleşen örgüt, Batıda da tedir- ginlik yaratmaya başladı; Avrupa'dan yûkselen sesler, bu işin derinliğini vurguluyor. • \ Ortada gizli saklı bir şey yok... Ama iş suçluları yakalayıp teker tekar cezalan- dırmaya gelince "Beraatı zimmet asıldır" diye kı- yamet kopar ki bu da doğaldır; çünkü DU iş yalnız adalet işi değildir... Siyasal iktidar işıdir. ; İ İ H S I TEŞEKKUR MuammerAKSOY DöSÜflCE iğur MUMCU DERflGĞI BİRLİKTE ANMA HAFTASI Etkinliklerimize ilgisini esirgemeyen gözbebegimiz CUMHURİYETİMİZÎN 73 yıllık savunucusu Cumhunyet gazetesi ve gazetenin özverili çalışanlanna, konuşmacı olarak katılan Emin Değer, Ceyhan Mumcu, Mustafa Balbay, Işık Kansu, Ayyuk Erenberk, Erdal Çam ile um:ag Vakfı'na, aynca salonlan dolduran Atatürk sevgisiyle dolu halkımıza, izleme olanağı bulamamış Anadolu aydınlanmasına gönül veren Aksoy - Mumcu aydınlıgının tiin sürdürücülerine ülkemizin birliği ve aydınlanması adına teşekkürlerimizi sunanz. ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞ1 ANTALYA, ALANYA, AKŞEHİR, BURDUR, ISPARTA, DENİZLİ ŞUBE YÖNETİMLERİ (l)KemalSülker, S. Yılın- da TİP'in Kuruluşu ve Başa- nlı Mücadelesi, Eylem Der- gisi, Sayı: 28,15 Şubat 1966, Sf: 13. ÇAĞDAŞ YAYINLARI MUSTAFA EKMEKÇİ ÖKSÜZ YAMALIĞI Köy Enstitüleri
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle