05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28ARALIK 1997 PAZAR PAZAR KONUKLARI Lüksemburg zirvesinden sonra Kıbrıs ın durumunu RaufDenktaş ile Gustave Feissel değerlendirdi 'Avrupa Yunanistan'ın oyuncağı oldu' i3 UJ\ILJS AB'nin Lüksemburg zirvesinde Türkiye'nin aday adaylığının telaffuz bile edilmemesi, buna karşılık Güney Kıbrıs'ın adaylık sürecinin başlatılmasının kabul edilmesi KKTC'nin önünü açmış gibi görünüyor. Konuyu konuştuğumuz KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş son derece kararlı ve durumdan hoşnut görünüyor. "Lüksemburg benim sırtımdan bir yük kaldırdı. Bundan sonra eşit bazda görüşmeler esası üzerinde ısrar edeceğiz. Yoksa görüşülecek başka ne kaldı" diye soruyor. Ilk kez KKTC, tanınmada bu kadar ısrarlı görünüyor. Ancak kullanılan söylem de ilk aşamada devlet olarak tanınma değil, adada KKTC'nin egemen varhk (sovereign entity) olarak kabul edilmesi. Çünkü, resmen tanınmanın çok politik bir karar olduğunu biliyorlar ve şimdilik bunun üzerine gitmiyorlar. Ilk adımda "egemen varhk" olarak kabullerinin yeterli olduğunu düşünüyorlar. Bir de açıkça konuşulan konu, artık Kıbns'ta belirsizlik ortamının kesinlikle sona ermesi, buna karşılık nctliğin üzerinde durulması. Lüksemburg zirvesinden sonra meydana gelen gelişmeleri KKTC Cumhurbaşkanı RaufDenktaş ve BM Genel Sekreteri'nin Kıbns Daimi Temsilci Yardımcısı Gustave FeissePle görüştük. 1998 'den neden bu kadar umutlusunuz? FEİSSELUmutlu oluşumun nedenlennden birisi, ınsanlar kötü sonuçlar elde edecekkrinin bilincinde oldukları zaman ilerleme kaydetmek için daha fazla çaba harcamak zorunluluğunu duymalan gerçeğıdir. •^MB Türk tarafı için ne gibi olumsuz sonuçlar olabttir? FEİSSELKıbrıs'ta taksim noktasına gelinirse bu, iki taraf için de olumsuz sonuçlar doğurur. Ve bunun etkileri Doğu Akdeniz bölgcsinın dışına taşabilir. Insanlar, ilerleme kaydctmemek yerinc, ilerleme kaydetmenin kendi çıkarlarına olduğunu biliyorlar. 1998'de bır şcylerin olacağı bılinci beni yüreklendiriyor. wmm^ Peki, A B üyelik süreci sorunun çözümüne hizmet edecek mi? Ya da bu süreç sorunun daha da karmaşık hale migelmesineyol açacak? FEİSSEL Çözümü Kıbns meselesinin halledilmesi olan bu dcnklcmdc bırkaç unsur var. Bunlardan bınsi de AB. Bu, bir anda yok cdilemez. Bu konu üzerinde, karşılıklı kabul edilcbilir bir biçimde çalışnıak lazım. Bu da Kıbns'ta çözüm için ilerleme kaydcdılmcsıne odaklanmak olmalı. ^ ^ ^ M Avrupa tarafıntn Kıbrıs Türk toplumunu BM'den de daha geri bir konuma yerleştirdiğini söyieyebilir miyiz? FEİSSELBurada elmalarla armutlan kıyaslamayaçalışıyoruz. AB, BM'ylc aynı şey değil. BM'nın görevi, Kıbns sorununu çözmektir. Ama AB'ninki öyle değil. Herkes, Kıbns sorununun, BM Genel Sekreteri'nin iyıniyetli çabaları çerçevesinde çözüleceği gerçeğinı biliyor. Bu da AB'nin ışlevinden tamamıyla farklı. Kıbrıs'ın AB üycliğinc bazı taraflann gösterdiği tepkinin Kıbrıs'a çözüm arayışlarını etkilediğini kabul ediyorum. Ama pek çok nokta bu sorunu etkiliyor. örneğin?.. FEİSSEL Adadaki askeri yığınak Kjbrıs'ı etkiliyor. AB'nin Kıbns sorunu üzerinde etkili olduğunu kabul etmeliyız. Zaman da bu konuda çok etkili. Biliyorsunuz, aradan onlarca yıl geçmiş olmasına karşın hâlâ bir çözüme ulaşılamadı. Ama Kıbns sorunu sadece ve sadcce BM Genel Sekreteri'nin iyi niyetli çabalan çerçevesinde çözülebilir. ABD vc öbür ülkclcr de burada gayet önemli katkılar yapıyorlar. Sanıyorum, BM Güvenlik Konseyi bu ülkelerin çabalannı memnunlukla karşılıyor. AB'nin önemli olmadığı, sorunu hiç etkilemediğinı söyleyemem. Ama hiç kimse, AB çerçevesinde Kıbns sorununu çözelim, dcmiyor. Şu anda Amerikalıtann savundukları bir tez var. O da, Kıbrıs 'taki BM Barıs Gücü'nün geri çekilerek iki toplumu ayıran hat üzerine coğunluğunu ABD askerlerinin oluşturduğu bir NATO gücünün konuşlandmlması. Bu konuya nasılyaklajtyorsunuz? FEİSSELBunu hiç duymadım. Adada güvenlik iki toplumu da çok yakından ilgilendiriyor Bir çözüm ararken iki tarafın da kaygılannı gözönündc tutmak zorundasınız. Şu anda BM Banş Gücü mü, yoksa bir başka güç mü olacağını söyleyemezsiniz. Bu konuda iki tarafın da mutabakata varmalan gerekiyor. ••MBi Denktuş, Kıbrıs Türk toplumunun statükosu yeni bir temcle oturtulmadıkça toplumlararası görüşmelere katılmayacağını söytedL Bu, BMtarafını nasıl etkileyecek? FEİSSELBaşkalannınsöylediklerigibi Denktaş'ınsöylediklerinı de saygıyla karşılıyoruz. Mart'ı beklememiz gerektiğini söylemiştim. O zaman göreccğiz. Önümüzde daha iki ay var. m^mmm Türk tarafı için olumsuz etkilerden söz ederken bu konuyu daha ayrıntısıyla açıklar mısınız? FEİSSEL Adada, geriye dönülemeyecek biçimde bir taksim olursa bunun sonuçlan çok olumsuz olur. Bu adada 35 bin Türk askeri, pek çok sayıda Rum Milli Muhafızı, fiizeler, vs. var. Bu da anomıal bir durum. Hiç bir normal iilke böylesine bir oluşumu gereksınmez. Kıbrıs, yapışkan bantla bir arada tutulabilen bir ada. Bunun Kıbnslılar, siyaset, TürkiyeYunanistan ilişkileri, Avrupa ülkelcri ile ilişkiler üzerinde son derece olumsuz sonuçlan var. Memnun edıcı, hakça bır çözüme ulaşılması mümkünkcnbu olumsuzluklara nc gcrek var, sorusu akla geliyor. İki bölgeli, ikı toplumlu bır federasyon son derece hakça bir çözüm gıbı gclıyor. Duygusallığa kapılmadan düşünürseniz, sorunu çözmenin en zekicc davranış olacağını anlarsınız. Bunun aksini yapmak akıllıca olmaz. Bakın şımdı, bır çözüm ıçın olayları bir silsilc halinde cle almak lazım. Yani Londra ve Zürih anlaşmalan da sizin için geçerlimi? FEİSSELTabiı ki. Ben bir noktadan başlamak, öbiirlerini bir yana itmek istiyorum, diyemezsıniz. Bu sorunun birtakım gerçekleri var. AB 'nin Lüksemburg zirvesinden çıkan sonuçtan sonra sizceyakın gelecekte neler olacak? DENKTAŞTürklennhakkınıtanıyan bir sonuçolsa bile Rum rahat durmayacak, yeni metotlarla rahatsız cdıp bızı Kıbrıs'tan kaçırmak ıçın elinden gclcn hcr şeyi yapacaktır. Türkiye'yle Yunanıstan yenıden bır KaramanlisMcndercsdönı;mi yaşamazsa ve ortaklaşa ikı millete Kıbrıs üzennde dengcli lıak veren bır tcmel kabul edilmezse Kıbrıs Rum'ıı ve Yunanistaıı adayı kendilerine mal etmck içın uğraşmaya dcvam cdcceklcr. Bunu bizim böylc bilmemiz ve bunu bilerek bır anlaşma yapmami7 lazım. l%()anlaşması bu bilinç içindc yapılmıştır. Onun için TürkYunan dengesıne önem verılmıştır. Bızc şimdi, eşit tuplumsunuz, diyorlar. Ama Rum gidiyor hcrkesle konuşuyor, bizı nc görcn ne de dinleyen var. Yani bizi Rum Cumhuriyeti'nc yamayacaklar. Böylccc dc insan haklarımızı koruyacaklar. Yaklaşım bu... tsviçre'nin Glion kentındckı görüşmede Klerides'e, "Sen bu lüzeleri nıi getirtiyorsun? Yunanistan'dan paralı asker, üsler, sotlstikc silahlar, bu kadar para... Bunlann görüşıtıemizle nc ilgisi var? Füzeler gelincc ne olacaginı biliyorsun. Bunu nasıl yaparsın" dıye sorunca şöyle ccvap verdi: "Biz bıırada toplumlan temsil ediyoruz, Toplumlararası görüşmclcr vardır diye hükünıet icraatı durmaz. Senin de kanşmaya hakkın yoktur." " Yani sen bcııinı halkımııı hükümeti ıni olduğunu söylttyorsun? İş böyleyse kalkıp gideyim"dedim. "llavır, bcnim böylebir iddiaıııyok,amabütün dünya bana, 'Meşru Kıbrıs hükümetisın' dlyor". Bunun üzcrıne BM Genel Sckrctcn'nın Kıbrıs Tcmsilcisi Cordovez'c döndüm, " Kıbrıs mcsclcsi neden halledilmiyor, gördünüz" dcdim. Onu buraya çıkaranlar,"Sen Kıbrıs hükümetf değilsin" dcmcdıkçc, hiç olmazsa "Türklerin hükümeti değilsin" demedikçe bu mesele halledilmcz. "AB'ylc bir şeyleryapın" dedim. Cordovez ise "Ben AB'yit'tkileyemem"diyecevap verdi. Bugünegeldik. AlVnınbu son kararına kadar adada ıki toplumduk. Son karardan sonra Kıbrıs hükümeti ve "bütün toplumlar" halinc geldik. Yani Ermcnilcr, Marunılcr vc Latinlerle aynı sınıfa girdik. Bcn bundan sonra neyı konuşacağım? Dcdik ki " Devlet csası ü/x'rineuclsinler,ko•uışalıııı." Görüşmelere ancak bu esastan mıyeniden başlayabilirsiniz? DENKTAŞBirbirleşme, uzlaşma ıstcnıyorsa bu esas üzerındenkonuşulur. Başka türlü ne konuşacağım? Bız kendi işimizc bakalım. Onların bize ihtiyacı olsun. Onlar, bızım gerçekten ciddi olduğumuzu ve bizim için birleşme olmadığını anlayınca gelirler. Çünkü hiçbir biçimde adanın ıkiye nölünmcsıni istcmezler. wm^^ Neden? SÖYLEŞİLER LEYLA TAVŞANOĞLU I ABD 'nin müdahalesi burada etkili olur mu? DENKTAŞ Ben cıddcn ABD'nin ne oyun oynadığını bilmiyorum. • • • • • ABD'nin KKTC'yi ayn bir "egemen oluşum" (sovereign entity) olarak tammaya yatkın olduğu söyleniyor. Siz A BD 'de Richard llolbrooke 'la da görüştünüz. Ne gibi bir izlenim edindiniz? DENKTAŞTabii ki zorluğu var. O da Yunan lobisi. • M ^ B İki hafta önce sizinmuhalefetpartilerininliderleriAtina 'da bir sempozyuma katıldılar. Bunu nasıl karşıladınız? DENKTAŞ Gitmelerine şaşmadım da, "Zamanlama açısından aklım/ı kullansaydımz", dedim. Tam 12 Arahk'tan iiç gün önce oraya çağırdılar ve konuşturdular. Öncelikle TKP lideri Akıncı ve CTP lideri Mehmet AliTalat'tan bcklediklerini bulmadılar. Bizde Durduran diye bir zırdeli var. Onun söylediklerini gazetelerine manşet yaptılar. Bu adamın, bu ülkede ailesıyle birlikte yüzde yarım oyu var. Dedim ki: "Bunıı böyle yapacaklarını ö'needen tahmin etseydiniz. Si/ hic olmazsa 12 Arahk'tan sonra olmasında ısrar etseydlnlz," I liçbirinden pasaport filan sormadılar. Bunun üzerine olayı ters çevirdim ve "Yunanistan KKTC'yi nasıl tanımaz" dedim. KKTC'yi tanimam, var mı? Bal gibi de tanıyorsun. 1983 'te KKTC'nin ilanınhemen sonra BM Güvenlik Konseyi'nin "KKTC'yitammaym " karan vardu.. DENKTAŞ Bizim o karann kaldırılması için uğraşmamız lazım.. Denktaş'a konuşacak parametre bırakmadılar. BM Güvenlik Konseyi mahkeme dcğildir. Yasal ncdir, nc değildir, ona karar veremez. Tanıma, devletlerin hakkıdır Bu konuda ijımdı Londra ıla araştınnalar yapıhyor, dava açılacak. Peki hu kimin aleyhine açılacak? DENKTAŞ Ingiliz hükümeti... Scn garantör devlet olarak bunu yapamazsın, gerekçesiyle Ingiliz mahkemclerinde dava açılacak. Burada Kıbns'ın AB'ye girmesinc garantör devlet olarak Ingiltere'nin oy veremeyeceği belirtilecek. ^ ^ ^ • B BM Barış Gücü'nün çekilmesine karşthk Amerikanaskeriağırlıklıbir VI TOgücününikitoplumuayıranhat üzerinde konuşlandırılması konuşuluyor. Siz buna ne diyorsunuz? DENKTAŞ Bütün oyun, Türkiye'nin garantörlüğünden kaynaklanan Türk askerlerının daımi olarak Kıbns'ta bulunuşlannı ortadan kaldırmaktır. Bizim aslaTürk askerinden vazgeçmeyeceğimizi biliyorlar. Bütün oyun, o daimiliğı geçıcı statüye sokmaktır. Ondan sonra da iş kolay diye düşünüyorlar. ^ ^ • • B Türkiye'yleyapılmış anlaşmalarhayatageçtimi? ı AB'nin Lüksemburg zirvesinde çıkan kararlar üzerine şu anda hangi zeminde bulunuyoruz? FEİSSEL Benim bi Idiğim kadany la hedefimizde bir dcğişiklik yok. Herkesin üzerinde anlaştıklan nokta Türkiye, Yunanistan, Kıbns Türk ve Rum toplumlannın akılcı hedcfı Kıbrıs sorununu çözmek olmalıdır. Bu da karşılıklı kabul edilcbilir bir çerçeve ıçındc gcrçckleijtirilmelidir. Bunun aksi herkes ıçin kötü haber olacaktır. Kıbns'la ilgili kötü habcr ise mantıksızlığın ta kendisidır. Kıbns sorununun çözümündckı unsurlar herkes tarafından gayet iyi bilinmektedir. Üstelik Kıbrıs sorununun çözümü dc hiç kimse için csrarcngız bir olay değildir. Hcr iki taraf da beşaltı noktada hâlâ önemli farklılıİclar ve anlaşmazlıklar ıçınde. Ama bunlann da karşılıklı kabul edilcbilir biçimde üstesinden gelinebileceği açıktır. Ben Kıbns'ta ilerlemenın mümkün olduğuna inanıyorum. Üstelik bu göreceli kısa bir sürede başanlabilir. ^ • • • l Siz buna bu kadar kolaylıkla nasıl inanabiliyorsunuz? özelHkleAB 'nin son karartndan sonra taraflar arasında çok ciddi aynlıklar belirdi. Türk tarafı, eşit statüleri kabul görmediği takdirde toplumlararası görüşmelere girmeyeceklerini söylüyor... FEİSSEL Hcrkes bir şey söylüyor. Bunlara da çok ciddi biçimde kulak vermek, dinlemek gerek. Ama ne olacağı ya da ne olmayacağı konusunda spekülasyonlar yapmak hiçbir amaca hizmet etmez. Bir çözüm yolu bulmamız gerektiğini bütün taraflar biliyor. Bu birincil önemdedir. Bunun dışındaki herşey ikinci derecede öneme sahiptir. ^ • • i AB'nin kararımn bir çözüme yardımcı alabileceğini düşünüyor musunuz? FEİSSELCHan orrmrçtur. Bu yeni bir şey de degil. Zaten iki yıl önce oldu. Mart I995'te bir karar aldılar. O tarihten bcri olanlar o kararın devamıdır. ü nedenlc dc bugün olanlara şaşnıamak gerekir. Bence, Kıbrıs Rum Kesımi'nde şubatta yapılacak devlet başkanlığı seçimlerinin ardmdan mart ayı Kıbrıs için döniim noktası olacaktır. Kıbns martta bir kavşağa gelecek. Eğer geliijmc sağlınırsa bu bütün taraflann çıkanna hizmet eder. Ama ilerleme saglanmazsa bu durum da taraflann hiçbirinın çıkarına hizmet ctmez. ^MHHI Neden Kıbrıs Rum tarafındaki seçim sonuçlanna kadar hiçbir ilerleme olmayacağını söylüyorsunuz? FElSSEL Olmayacak da ondan. Şu anda herkes o seçimin sonuçlannı beklcmc durumunda. Seçımler bitince martta biz yinc işiınize bakacağız demektir. H B M M Kıbrts sorununu hangi temel üzerinden çözmeyi hedefliyorsunuz? FEİSSELBuradakonumuzbunun temeli değil. Bu arada BM Genel Sekreteri dc bütün taraflann, kendisinin çabalarını desteklemelerini bekliyor ve umuyor. Burada terminoloji tartışması yapmayalım. önemli olan, Kıbrıs sorununa çözüm bulunmasıdır. ^ • • M Türk tarafındaki tepkilerigözönüne alırsanız terminolojînin en önemli noktalardan birisi olduğu ortaya çıkıyor... FEİSSEL Kıbrıs sorununa, sözliik yazarak çözüm bulamazsınız. ^ • I ^ H Peki, (iali 'ninfikirler dizisi de bir anlamda sözliik değil miydi? Fikirler dizisi bir dizi terminolojiden oluşmuyor mu? FEİSSEL Konuyu varsayımlarla tartışırsanız hıç bır şeye hizmet etmezsiniz. Tartışmaların, taraflar masaya oturduklarında yapılması gerekir. Türkiye ve Kıbns Türk tarafı, olayı olduğu gibi bırakmayacağımızın bılincinde olmalılar. Buna hır çözüm bulmalıyız. Aksi halde Kıbrıs, herkes için bir sorun olarak kalmaya devam cdccek. Sorunlar da hiçbir taraf için iyi sonuçlar vcrmcz. 1998, 1997 yada 1996'dan çok farklı bir yıl olacak. Hiçbir şey gcnyc gitmiyor. AB faktörü yüzünden bazı etkileşimler olacağını düşünüyorum. DENKTAŞ Çünkü onlara göre Yunan adası ikiye bölünemez. Ben bunca zanıan toplumlararası görüşmeler küfesini sırtımdan atamadım. Bunu benim sırtımdan AB aldı, beni kurtardı. ^••••i Bundan sonraki stratejiniz ne olacak? DENKTAŞ KKTC esastır. Bundan sonra neden KKTC esası üzerinden görüşeceğimizi anlatmak ıçin görüşürüz, Ama Rumla nıasaya iki toplum şapkası altında oturmayız. Peki ne olacak? DENKTAŞAB, yarı Kıbrıs'ı üyeliğe alır mı?Tabii ki almaz. AB'nin ümidı Rumların Türklere bazı tavızlcr vcrmeleri ve bir federasyonoluşturulması. AmabilmedikJeribırşey var Rum, fcderasyon yapmamak için AB'yc tek yanlı başvurınuştur. Avrupa, Kıbns'ı üniter bır Rum cumhuriyetı olarak görmektedır. Bız fedcrasyon yapmadan, toprak hakkı ve öbür hakları almadan AB'ye girmcye çah^ıyorlar ki yüz yıl daha oyalanalım. AB sanıyor ki Türklerle eşit şartlarla gelin, dcmck Rutnlara bir teşviktir. Ama bılmıyorlar ki adamlar federasyon olmasın diye bunu yapıyor. M Iyi de Avrupalının bu kadar iyi niyetli olduğunu diişünüyor musunuz? DENKTAŞ f Iay ır. Avrupa Yunanistan 'ın oyuncağı hal ıne gelmiijtır'.'Özcllıklc Kıbrıs meselesindebuböyledir. Burada aynızamanda Türkiye'yi de dışlıyor. Bize dayanacak bır zcmin bırakmadi. Dıyclım ki iyi niyetle devam cdebiliriz. Ama iyi niyctimizi kötüye kullandılar. Şimdi martta Cordovcz gclecekmiş. Gelsin bakalım. Hangi görüşmeler devam edecek? Biz görüşmeden kaçmıyoruz. Ama diyoruz kı: "Dcvletesasını kabuledin, Rum'a kabulettirin. Ozaman konuşalım." taH^B AB ile görüşecek misiniz? DENKTAŞGeçtitabii. Mesela,bizim şuandaTürkiye'nin Bonn Büyükclçilıği'ndc uzmanımız var. Gayet faydalı oldu. Şımdı biz aynı şeyi Avrupa'daki bütün ilgili büyükelçiliklcrdc yapmak istiyonız. Benim on on bcş yıl önce söylediğim şeylen şımdı anlıyorlar, yapmak gerektiğini görüyorlar. • i B H M Türkiye 'yle bir anlasma 1960 anlasmalartnı ortadan kaldırmaz mı? DENKTAŞ O anlaşmalan koruyarak anlaşma yaparsanız kaldırmaz. Rum, Yunanıstan'la savunma işbirliği anlaşmasını nıçın yaptı,sızcanlatayım. Rumdiyorki: Artık 1960anlaşmaları geçersizdir, aksi halde AB'ye başvuramazdık. Gcçcrlilik yoktıır, dcrkcn bır şey daha kaybcdiyor. O da Yunanistan'ın garantörlüğü. Onu, Yunanistan'la yaptığı bu anlaşmayla sağlama bağlıyor. AB'ye adımını attığı gün görcccksiniz, "Artık 1960 anlaşmalan yoktur" diyecck. DENKTAŞ Biz AB temsilcilerıne görüşlerimizi anlatmaya hazınz. Ama AB kuruluşuyla bir temas yapmayız. •^^M Yani sizce Lüksemburg iyi mi oldu ? DENKTAŞŞöyle iyi oldu: Bizi eıkmaz yoldan kurtardı. Bizim halkımıza da oynanan oyunu göstermiş oldu. Yunanistan'ın üye olup Türkıye'nın olmadığı bir kuruluştan bizim hak ve adalet bekleyemeyeceğimiz açığa çıktı. Avrupa îçin de Türkiye'nin Alternatifi Yoktur... BULENT IANLA CHP tstunbul Millftvekili "Batılılarakılcıdır, çıkarlarını iyi hesaplar ve uzun vadeli planlar yaparlar. Biz ise duygusalızdır, pire için yorgan yakanz ve günübirlikyaşanz." Bu önermeler ne derece doğrudur? Batılının birkaç yüzyıldır böyle bir profil verdiği doğrudur da "akılcılık" nerede başlar, nerede biter, ne ölçüde mutlak bir değerdir? İki dünya savaşını çıkarmış, milyonlarca insanın ölümüne yol açmış, üretilen korkunç kirlilik sonucu sera etkisiyle yeryüzünün yok oluşunun temellerini atmış olan, kendi dışındaki uygarlıklara tahammül göstermeyen biranlayışın "akılcılık" sınırlarını da iyi belirlemek gerekiyor. Bizim duygusallığımız ise hep var mıydı, yoksa aynadaki görüntümüzden duyduğumuz huzursuzluğun mu birsonucudur? Günübirlik yaşamamızın ideolojik, psikolojik ve de antropolojik açıklaması nedir diye durup düşünmekte de elbette yarar vardır. Neyse meramımız o değil, kendi bilgelik kaynaklarımızın uzağında olduğumuzda, başkasınınkinden yararlanmasını bilmek de bir bilgelik göstergesidir. O halde neden eski Fransız Dışışleri Bakanı Michel Jobert'e kulak vermeyelim ki: "Mütevazı ve kararlı olalım, çünkü tarih ne mütevazıdir ne de kararlı". Avrupa Birliği'nin Brüksel zirvesinde aldığı karar üzerinde düşünmeye bu noktadan başlamak uygun olacak. Gürültü patırtı çıkarmaya, kırılmışlık gösterileri yapmaya, sonradan yaptıklarımıza pişman olup, sözlerimizi tevil etmeye hiç gerek yok. Biz birbirimizi iyi biliriz. Telaşa da duygusallığa da gerek yok, oturup enine boyuna düşünelim. Evet, Avrupa bize haketmediğimız bir biçimde davrandı, gösterdiği tavırla süregelen ve sürmesi gereken ilışkılerımizi ve işbirliğimizi zedeledi. Orası öylede yanıtımızın bu işbirliğini büsbütün kopartacak katılık ve sertlikte olması da hiç gerekli değildir. Daha da ileri gidersek, sorumlu mevkide bulunan siyaset adamlarımızın davranışlarında dışa dönük ve ayağı yere basan sağlam tepkilerden çok, iç politikaya dönük siyasi endişelerin ağır bastığının ipuçlannı yakalamak, o derece güç bir iş değildir. Kısacası tepkimizin haklı gerekçeleri mevçut, ancak üsluptan kaybetmeyelim. Üslup içerikle bir bütün oluşturur ve tavır yanlışsa, haklılığınızı da iyi savunamıyorsunuz demektir. Kilit cümleyi bir Batılı yetkili sarfetmiş: "Türk tarafı toplantılarda konuşulanları doğru değerlendırmiyor. Dışan çıkıp kendi basın mensuplanna içerde konuşulanlardan farklı şeyler söylüyorlar." Burada bır abartma da söz konusu olabilir, ancak yine altını çizerek söyleyelim "Biz birbirimizi iyi biliriz", büsbütün yanlıştır, diyebiliyor muyuz? ClintonMesut Yılmaz görüşmelerinden Türkiye teselliden başka ne elde etti? Amerikan Başkanı, "Türkiye büyük ve önemli bir devlettir" diyerek gönlümüzü almaya çalışırken, Sayın Başbakan, "Istediğimizi elde ettik" demecini verdi. "Neyi istediğimizi, neyi elde ettiğimizi" biraz da biz bilsek iyi olacak. Bizi bir türlü Avrupa Birliği'ne almamalarında belki de bu "hikmeti hükümet" geleneğimizin hâlâ canlı oluşu, yetkililerimizin kamuoyumuzu pek de ciddiye almayışı yatmaktadır. Ne dersiniz? Tekrar soruyoruz: "Neyi istedik, neyi elde ettik?" Yetkililerimiz bu sorumuzu yanıtlayadursun, Avrupa Birliği'yle ilişkilerimizin önemi ve alternatifsizliği ortada. Alternatifsizlik demek elbette yalvar yakar olmak anlamına gelmiyor, onların bizi dışlama alternatifine sahip olmadıklarını anlatmamıza bağlı bir süreci yaşayacağız. Belki de Avrupa'yla ilişkilerimizin tarihinde ilk defa böyle bir süreci yaşayacağız. Şimdiye kadar durum bir ölçüde farklıydı ve bu konumumuzu en ıyi Prof. Murat Çizakça ifade ediyor: "Bizim öteden beri bir Batı 'ya hayranlık ve Batı'yı taklitgeleneğimiz var. Bunu bırdönem belki ayakta kalabilmek için yapmışız. Ama bazı kurumlann Batı gözünde saygınlık kazanmak içın oluşturulduğu da kesin. Arnold Toynbee'n/n Uygarlık Sınavda' kitabında gördüm bunu. 'Hiçbir ülke Türkiye gibi Batılılaşmaya çalışmamıştır' diyor. Sonra, bizim buna tepkimiz nedir diye soruyor ve 'küçük görmektir' diye cevaplıyor. 'Türkiye'yi küçük görmekte de haklıyız, çünkü bizi taklit edene niçin saygı duyalım? Ben uygarlığıma katkıda bulunabilecek ola1 na saygı duyarım diyor." (Milliyet, 23 Arahk1997). Unutuğumuz önemli bir nokta var. Avrupa Biriiği "sağ" bir proje değildir. Ülkelenn ve toplumlann eşıtlik ve dayanışmasınadayanan, milyonlarca ınsanın iki dünya savaşında telef olmasının ardmdan gerçekleşme yoluna giren ve gelecekte kaydedeceği ilerlemeleri sosyal demokrat yaklaşım sayesinde elde edecek bir projedir, bir süreçtir, dinamik bir olgudur. Paniğe gerek olmadığı gibi kendi önemimizi nasılsa bir gün kendiliklerinden anlayacakları yönünde uyuşuk bir edilgenlik de son derece zararlıdır. Varoluşçu psikolojide, psikologlar, psikoz türünden hastalıkların tedavısini soruna kimyasal yollardan müdahale edecek uzmanlara bırakır, kendi varoluşunu üstlenme kararlılığı gösteren klşilere yardımcı olmaya çalışırlar. Türkiye'nin Avrupa Birliği'yle ilişkisi için de varoluşçu psikolojiden ders almak zorundayız. Üstelik Mehmet Ali Birand'ın deyişiyle Avrupa'dan kötü muamele gördüğümüzde başımızı Amerika'nın omuzuna dayayıp ağlama olanağımız olmadığını da bilmemiz şartıyla. Aksi halde, "Türkiye büyük ve önemli ülkedir" der, oval salona çıkıp sorulan cevaplandırma tenezzülünde bile bulunmazlar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle