Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
IYFA CUMHURlYET 28 ARALIK1997 PAZAR
OIAYLARYE GOKUŞLER
Priene'deHüzün
ÇElJKGÜLtRSOY
B
ir ayıbımı açıga vurarak
baslayayınr. Turizmde
50. yıUnıtamamlamışbir
yönetıciyim. Anadolu
degerlerimn dünyaca bi-
linmesine epeyce etne-
ğımgeçtisayılabilir. Amaelimızdekibu
çok özel. çok seçkin kültür ve turizm
*sermayesi''îü gUfip görmeyi, ancakbu
yılaku ettim!
Güzelbir giizsabahı,ö$eYedognıydu.
Erken saatıe. az ötelerdeki "Bülbül Da-
ğr*naçıkmış. MeryemAnaevindebana
umutve sevinçverensürprizbirola\ dan
muüuiukduymuştum.Onuntatlırüzgâ-
n üe,bir başka dağakurulu olanbukül-
tür ocağmın dik yollanna vurdum ken-
dimi. Ege'nin -demek kı- epeyce kuru
olanhavasmda, UtanbuVdaki siyatiğim-
den iz bik kalmamıştı. Bir tepcnin ya-
macına kurulu olan -ve çok dâ az turist
çeken- eskil (antik) kentinköşebucagı-
m. her an artanbirhayranlıkladolaştım.
O ne anlanknaz bir güzettik". katem.
yetmiz kahr. Fuçayada objektiî gerek.
Arkada, tepede, yalçvn bir kayalık
yükseliyor Buşehir,okayalannoyulma-
sıyla, o taşla, ümik-ilmikörülmüş.. Mal-
zetneyi. Anadolu. bağnndançıkarmış.
Ama iraanlar da, taşın hakkını ver-
mister. Burada koyun otlatmak ve der-
me-çatma bannaklarda ömür geçirmek
ûzere değil, bu topragı vatan edinmek
rçin.'dünyadunlukçayasaşueak" ömek
bir kent kurmak için, imar edip yerkş-
mişler. Yapı sanatının en güzel örnekle-
rini sergüemek için, yüreklerinde bir
aşkduymuşlar. Bunlar. her zamanve her
yerde rastlanmayan olgular ve değerkr.
Küçükasyadaki birkaç eskil yerkşimin.
dünyadakiseçkinuğiveâegeridebuözel-
liklerindengeliyor. Göçerukdegil. "yer-
teşJkyaşanT temeüeriüstündeyüksefcn,
nümarhkve estetik egemenligi.
Küçükkentintarihi, Anadoluıçin, çok
eski değıl: Isa'dan önce 300 yıllan. Bir
tyonyerkşimi. Hvçbir zaman sıyasal, as-
keri bir gücü ve arzusu olmamış.. Sırast
ile Atına'ya, Bergama'ya ve Roma'ya
bağh yaşamış. Roma ıle birlikte tüken-
miş,. Makedonîskender'e de. birçokgü-
zelyapısmı borçlu,
tnsanlan, belli ki asağılardaki tanm
alanlanndan ve o zamanlar yakın olan
denizden, geçimleriıvi sağlamıs,. akşam
olunca tepedeki kentlerine çekılmişkr.
Amane kent
1
. Her köşesibirsanatsergi-
si. GerçigönJükkrimiz, 19. yy sonunda
buralan ilk kazan İngilizlerin British
Museum'ataşKhklanndan. ardakalan-
lar.Bukadanbik, insanıhayranetmeye
yetiyor. Bir •'düzen* düşüncesirıin tarn
birsergisihalinde. önünüzdeyelpaze gi-
bi açılıyor.
Hepsi, bir tepsinin içinde sunulmuş
gibi düzbir geometriyle değil, çevrenin
dogal yapısmm gereği olarak, yokuş.
yanlanna, dörvemeç kenarlanna, sahne-
lcr arkalanna istif edilmiş,, ayn-ayn bi-
rer kültürveuygarlıktiyatrolanhalinde:
Düzenli ve sevimli çarşılar ve epeyce
görkemlitapmaklarla,konutlardemetle-
ri... Bir orta noktası var ki. önünde hay-
li düşündûrdübeni: Üç kenan dikçe bir
amfi düzeninde (tabii, yine taştan sıra-
larla) kurulmuş. olan, küçük bir parla-
mento! Dünyadademokrasiıünilkuygu-
lanmamodellerindenbin. Eskildönem-
lerde bugûnkü msan haklannm temel
alınmadığmı, ayncalıklann sadece va-
undaşlara tanınıp, köklerin sayılmadı-
ğını düşünerek, partamento benzet-
memdenkuşku duyacakolanlar,bence,
günümüzdünyasuun,ana çizgilcrde ko-
sjut giden, ancakdeğjijikbiçimltrde ken-
dinigösterendüzeninihesabakatrnahlar-.
"GtobalekonornTde. artıkkapıtalmtam
egemenUğı, kalabalıkkitleleri, tekelya-
pısındaki güçlü ve etkili medya araçlan
ile ayaktopu tutkulan ile.. yönlendirme
vekonlrol altındatutmayöntemleri, da-
ha mı "demokratik''? Önun içm, azsa-
yıdainsanıntaşsıralara oturupkendiiş-
leriııi doğrudan görüşmelerini sağlayan
bu ilkpartamento. bana çok sevımh ve
sağhklı geldi.
Buiyimserliğimi, çevrede, olanca be-
reketiyle destekliyordu. Yıkıntı ve ser-
giler balindeki taş ve mermer yapıtlann
arasından. sayısız çam fıdanlan, orada-
burada zümrüt yeşili renkleri ile birer
ftskiye gibiyükseliyor, tıeryanı birer rü-
ya tablosuna çeviriyordu.
Tambircoşkuiçinde. geldigimyönün
karşvsma dogru yürüdüm. Oradan bir
yol, aşağı dogru inmekteydi. Bir nokta-
dadurup. karşılan seyre dalmakarzusu-
nu ve geregini duydum içimde: Buras»
bir yokuş başıydı. Solda arut türîmden
bir meş,e (yoksa sakız, ya da çitlenbik
miydi?) yükseliyor, benüz yapraklanm
dökmemiş, hatta yeşil tonlanna sanlan
vekırmvzıları dakatmışolandallan.ba-
şımdaçelenkleşiyor,birbakıma,karşun-
da açüanpanoramaya. renkli çerçeveler
çekmiş oluyordu. L
T
zun uaın seyre daV
dun, buradan a§a|üan ve karşı görü-
nümleri. Uzaklarda, biraz sislı ve puslu
yeşillikler, hatta solgun mavrtikler için-
de, larlalar uzanıyordu.
Sonrabirden,içimdebirürpertiduy-
dum: Bu genişresim.bu canh fotograf,
Esentepe'deki eski evimde yatagunın
karşı duvannda çeyrek yüzyıl asılı kal-
mış, olan bir son dönem Osmanta \"ag*-
boyatabVosuiktam tamuıaçakışıyordu-.
Ondada,yinesotda,birkocaağ^çşem-
«yesiniaçar,ondada,ıssa\%kiınsesizbir
yol, krvnla-dolana aşağdara iner-gider;
onda da. ye^Uikter ve soigun raavilikler
her yeretûBeriniserper; ondada, bir sa-
bahın,taze neşesi, dalgın giuelliği, renk-
li iyûnsertiği, sür ohır dik getir,bakanla
konuşur. O tablo, bâlâbende. Onun bu-
radan tek farkı olarak, uzaklarda eski
masmasiBo&aâ^'ndenbirpan,a,birgöl
gibi aynalaşurve pınVdar.
Priene'de, o yokuşun başındabu ben-
zeyişûı ayırdına vardıgun an, inan ki,
okuyucu. önce sankibendecevremdeya-
tantaşkrdanbiriolu\erdinv,fakat içime
o an, bir dekor düştü. Dilimden. \ssızve
karhbir Varşova gecesinde ve gurbetin-
de, tstanbul rüyası gören Yahya Ke-
nud'in dizeleri dökülüverdi:
"Z.ihnimbusehirden.budevirdençok
uzakta,/TanburiCenûlBe> çah\ or, eski
plâkta /Sandımki, uzaklaşu, v^an kar
ve karanhk / Uykumda bütün bir gece,
k»rfezde>im, arokr
Ben Yahya Kemal gibi her güzel or-
tamda yine de lstanbul'unu arayjtti bir
<4
rind-«»eşrep''değildim. Yer, gamlıVar-
şova değildi, vakit de,karb bir gecebiç
degildi. Kendi yurdumdaydım, çe\Tem
ışMv çamlarlabezeliydi. Ama neyapa-
yun Vd, ben Prieneiide degOdim, 3 ya-
şvnda dünyayı tstanbul'da tanımaya ko-
yulmu§bir çocuktum.
Bu ağaçlı toprakveyokuş yol da. ya-
nm yüz yıl öncesindeki kendi şehrimc,
kendiocağıma, öylesine benziyordu ki!
Bir andaıslanangözlennde,karsundaki
tabkıyabaktım, uzun-uzun BöyVeydi,iş-
tetopkıböyleydi, Bogaziçi tepelerinden
kıyılara inen \ssız ve toprak yollar. Ya-
nıbaşınızda koca bir a|aç amtlaşırdı,
sonraiki yanıböğürtknlerin,hatta mür-
verlenn süslediği ve yagmurlarla "şah-
rem-şahrem" olmuş çıplak ve toprak
yollar. kıvnla-dolana, denize ulaşırdı.
Yüdu'da Balmumcukırlan, Gayrette-
pe'deSaitFaut'inMenekşeliVadi'si, Bü-
yükdere"nm Hünkâr Suyutepeleri, han-
pbiriıüsavarsınBoga7 auzaklardanba-
kan, oralardanhep denizedogru«ssızto-
rakpatikalanyollâv^n\>er\TİksekBk.heT
mesafe. böyk tablolar açar,böyteşürier
söylerdL
Şürsöy\enwklekalmaz,her vadi,ülke-
nin abartmasız en tadı iyi (ve Ege'nin
irıcİT-üzümüne karşı en çe^idi bol) ye-
mişlerinidöker, en *ince" sulanrnve en
bereketli balıklannı sunardı.
Cökyüzü çogu gün masmavi partar,
tepede bembeyaz buluüar, atünuş pa-
muklar gibi ya durur. ya hafifçe akar,
ueurtmalanmızosemalârdarüzgârtage-
zer,yerde dizbovupapatyalarta, korgi-
bi getincikler, ates-ateş yanar ve çocuk
gönüUerimiziezer-ezerdi
Hayaloldu gitti,bütün o dender
Banakalan, sade, eski resimler.
Onlara baktikça, içim kan ağlar!
Priene yıkılannda ^harabelerinde) o
gün, vakitöğleyi geçmişti. Oyokuşu in-
meyiı, gönlüm çekmedi. Poyrazlarda
masmavi,koyumavi, lodoslardayemye-
şil bir Boğa/içi'ne varmadıkça, Tanrv-
'nın toprak youannu ıssu yokuslanıu,
neyleyecektnin?
Ben bir Priene'li değildim ki... Ben,
her şeyiykVdre-pasabatnuşbirvidkceo-
netin, öksüz çocuğu değil tniydim? Ba-
şım önüme eğik, gönlüm engin derece-
de ktnk, geriye döndüm.
PENCERE
YecücNlecüc...
"söz-
Izmifin 19. Yüzyıl ¥otoğraflan
Y
ül%6, onbeş
yaşındayıtn.
Onlü yazar
AndreGide'm
dünya yazını-
na mal olmuş, \897'de yaz-
dığı Dünya Nimetleri adl\
yapvttm okuyorum. Yapıtta
geçen Gide'in şu cümlesi
beni lzmir'e bağlıyor: "\z-
mir'iuzannuşbirküçük ka
Anıalya H Kültür Müdürü
gibi u\Tir gördüm". Yıl,
1%9. frmiı'e ilkokul ögret-
mem olarakatanıyorum. İlk
işim Kurtuluş Savaşımızın
simgesi Kordon'a gitmek,
ınci gibi dizilen iki katlı,
cumbalı sıra sıta evleri gör-
mek, kıyı boyunca oturan.
gezinen insanlan izlemek
oluyor. Hızlı geçen ikiyıl ve
lzmır denizine günes, batar-
kenVaryant"tanokunan Ca-
hitKülebi'nin dizeleri:
"Savaştepe köprüsünden
geçen trenkr
Selolar Izrair'e akar
Izmir'vn denio ku. kua
deniz
Sokaklan hem kız, hem
denizkokar."
1969 yılından sonra de-
|işıkkerelerlzmir'egeldim.
Her gelişimde, yok olan
kent dokusu, beni hep düş-
kınklıgvna u|rattı. En son
1997 Ağustos'unda geldim.
Ünlü Kordonboyu'nda dev
makinekr, çıkardıklan bü-
yük gürültüierk denizi dol-
duruyorlardı
Suna - İnan Kıraç. Akde-
niz Medenıyetleri Araştır-
ma Enstitüsü'nün yayımla-
n arasmdan çıkan 19. Yüz-
yıl Izmir Fotograflan kata-
logunu incelerken Andre
Gide'in yukandaki cümle-
sinı ammsadım. Dünya Ni-
metleri"nin yazıldıgı yıllar-
la, katalog'daki resimkrin
çekildiği yıllar çakışıyor.
Resimleri inceleyince Ege
ev mimarisiningüzelömek-
leri, limandakiüç direklige-
miler, Sankışla, camiler,
öbür dinsel yapıtlar. resmi
yapıtlar, insanlann giyimi
saltbirsiluetitamamlıyOTve
IT
DÜHYA HAU A.Ş.
(hracatia, *u scw5röe
TÜftKlYE BİRlN&Sİ
* tetenit«9ct. Ufe «onorrnsı vs mtac«nna
iiltfalannıtm İK-vammtW«ra^
bütünlükteki gÖTkem işte
Andre Gide'in sözunü etti-
ğı Izmir dedirtiyor. Resim-
leri inceleyince lzmir'in es-
kil (antik)çaglardaki adıyla
Smyrna'nın tarih boyunca
uygarlık metkezi oltnasmın
coşkusunuyaşadığnu görü-
yoruz.
Dogu Akdenvz'in incisi
Izmir, 1919'lardaki Yunan
işgaliyk elbette büyük yı-
kımlar, yangınlar geçirmiş,-
tir. Buyangmlara ve yıkım-
larakarşm 1930'lann,40'la-
nn, 50'lerin İzmir'i yine de
aüzeldi. 1970'krde güzel
izmİT'deki konaklann çogu
ayaktaydı: Oijrtemli Türk
' 'eVlerini' ifiı yVfMda' ySktik'.
1
'
Çok katlı apartmanlar yap-
ök. Belediye başkanlannm
keyfiyetkri doğrultusunda,
denizidoldurduk. sokaklan,
caddeleri. kent dokusunu,
kent kültürünü yok ettik.
Denizle iliskisinikesük. Bu-
gün "Vzmir'in deniâkız, kj-
n deniz" kokmuyor, başka
bir şey kokuyor.
Katalogdayer alaresim-
ler Paris'te oturan Ahmet
Ahut'un on altı yılhk çaba-
styla Fransa, Ingiltere, Bel-
çika, Avusturya ve Türki-
ye'den derknmiştir. Yapıtta
yer alan resimler, uzmanla-
nn belirttiğine göre dünya-
daki etı iyi 19. yüzyıl Izmir
fotoğraflan koleksıyonu.
Belirtiknkoleksiyondabili-
nen en eski Izmir fotoğraf-
lanndan üçü yer alıyor, fo-
toğraflann tarihi 1854'kre
uzanıyor.
Metitı yazarlıgmı ^ehir
plancısı Prof. DT. M. Çınar
Atay'myaptığıyapıtta,kent
dokusunu,insanloyafetleri-
ni, meslekyapısını, yaşamı-
nı içeren 126 fotograf, 4 pa-
norama yer alıyor. Böyksi
bir yapıtvtoize'kaısMitran
'^Suria - İnan K.ıraç çiftine,
Sevgili Ahmet Abut'a yü-
TektenteşekküTİer. Resimle-
ri çekenkrise dünyamızdan
aynldıklan içvn ışık içinde
yatsınlar.
îlgiktıenkre not: Buka-
taloğu edinmek isteyenkr
Antalya'daki Akdeniz Me-
deniyetleriAraştırmaEnstı-
tüsü'nden (Tel: 0 242 - 243
42 74), Istanbul'da ise Sad-
berk Hamm Müzesi'nden
(TeV. 0212-242 3813) sag-
layabilirler.
Geçmişin bir döneminde "Türk" ile "köylü'
cükleri özdeşti; Mustafa Coşturoğlu'ndan
nyorunv.
"Ahmet Vefik Paşa'nın 'Lehçe-i Osmani' adlı
sözlüğünde yazdığma göre Hicret'in dördûncü yt-
Imdan sonra Türk boylannın kırsal kesimde yaşa-
yanlanna 'Türk' veya 'Türkmen', kentlerde otu-
ranlanna 'Selçuk' deniyordu.
Osmanlı'nın dilindeki 'eşekTürk', 'kabaTürk'
sözcükleri, daha çok 'köylü' anlamt taştyordu.
Kuran ve Tevrat, yeryüzünde insanlığm başına
bela kesilen bir ulustan söz ederler. Kuran, bu ulu-
su 'Yecüc-Mecüc' olarak adlandınr. Eski Kuran
yorumculan ve hadis ravileri (aktancılan) de bu
baş belası ulusun Türkier olduğunu söyterler
(Ömer Rıza Doğrul). Arap hadis aktancılanmn
başında gelen Ebu Hüreyre ve lbn\ Abbas gibi
ünlü kişiler, Yecüc ve Mecüc'ün Anadolu'ya gelip
yerleşmeierini 'kıyamet alâmeti' sayariar. Peygam-
ber sözde diyesiymiş ki; 'Yecüc ve Mecüc Anado-
lu'ya (Rum diyan) gelmedikçe kıyamet kopmaz'.
Demek ki Türkleri Anadolu'ya sokmamak ya da
buralardan söküp atmak, kıyameti önlemenin bi-
ricik çaresiymiş!.. Ingiliz Başbakanı Lloyd Geor-
ge da Sevr'in gerekçesi olarak Türkleri Anado-
lu'dan ve Avrupa'dan söküp atmanın bir insanhk
borcu olduğunu söylüyordu." (.Birieşmiş MiHetter
Türk Derneği Yıtlığı, 1997)
•
Osmanlı kültüründeTürk'ü(veköylüyü) aşağıla-
mak bir sürekVılikgösteriyor, gelenek içeriği kaza-
nıyor.
Türk'ün (köylünün) biri yanlışlıkla güzel kokular
satan bir "ıtriyat" dükkanına girince, düşüp bayı-
lır. Oradakiler ne yapacaklannı bilemezler, nekre-
nin biri sokaktan köpek pisliği alıp getirir, Türk'ün
burnuna tutunca köylü hemen ayılır. .,,
Nekreye sorariar:
- Ne yaptın sen?.. , \ .
Nekre der ki;
- Bunlar pislik içinde yaşariar, temiz yerde ba-
yılıriar, alışttğı kokuyu bumuna tuttum.
Türk, Osmanlı'da "etrak-ı bi idrak" (idraksiz
Türkier)diyehorlanırdı. Tarihin imparatorluklar dö-
neminde böylesi görülmüş mü?.. Osmanlı'da
Türk'e düşmanlıköylesine önyargıya dönüşmüşki
Divan-ı Hümayun katiplerinden Hafız Hamdi Çe-
lebi,Türklerin horianmasına, aşağtlanmasına, hat-
ta öldürülmesine ilişkin manzume yazmış:
"Dedi ol kâni kerem şahı celal <
Türk'ü katleyleyiniz kanı helâl." • <"' •-
Sonuçtaortayane çıkıyor?.. AvrupalırteOsman-
lı bir yerde birteşiyortar. Avrupalı çocuğunu nasıl
korkutuyor:
- Uslu dur, yoksa seni Türklere veririm...
Osmanlı ne diyor:
- Kaba Türk, eşek Türk, aklı ktt Türk, öldürülesi
Türk, köylü Türk...
Mustaia Kemal ne demiş:
"Köy/ü efendimizdir."
y ^ % y ş e r
ye gerek var mı?.. Mustaia Kemal, yüzyülar boyu
insandansayılmayana saygıgöstermeye çalışıyor;
ama nafite...
Türklerin hem Batı'dahem Dogu'da, hem \slam
hem Hıristiyanhk kültüründe aşağılanması ilginç
bir olgul.. Günümüzde "tatlısu enteli" ya da "yeni
mandacı" diye anıian kesim de bu mirası üstlen-
mişler; Türk'ten kötüsü yok!..
Yoksa biz gerçekten Yecüc Mecüc müyüz?..
urkıv
ırınDünya Halı, 1996 yılında gerçekleştirdiği
thracatla, sektörunde Türkıye binncisı
olarak, T.C Başbakaniık Dış Ticaret
Müsteşarlığı tara^ından ödüliendınldi.
1997 yılının, yayınlanan son verilerine DUNYA
V HALI /
göre, Dünya Halı'nın ihracat birinciliği
bu y\l da devam ediyor... Dünya Halı.
40 yıllık deneyimin 7 yıllık ürünu olan bu
başansını daima "en ıyi"yı arayan yüce
halkımızla paylaşmaktan onur duyuyor...
"En îyî"yî arayanlara
ilk * • tek Dase «âaik
istasjona Badio 2Oİ9 »e
«a i y i la\>«llaruıı.a
distritfitörü SJ£.T. HBzik Ltd.
ilit House C
ü k « daka ittta
Dans Mûziginin v
2 0 1 9 CD ve Kasetinde
Sounâs, XU«gKX«Bs, Slip'S'SU4« ve Soa«e »aıi|iıı 4e»l«ri5
ttood I I Sving, H»stsr6 at «oric, Baıoıj T«Mglii, B l m ,
*ag«ı. «oraea, B,0^., 13. <kn»14 il» olaj»aîst
C»roi SjrVraa, Sakrjaaalı Poıp», Ki»ars loirelae», 3J).Br»tiaıait»,
I.TI3