Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyef
İmtivaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yönetmenı: Orhan Erinç
# Genel Yaym Koorduıatörü: Hikmet
Çetinkayı 9 Yazıişlen Müdüıieri. İbrahim
YUdız - Dinç Tsyımç • Sorumiu Müdün
Fikret tlkiz • Haber Merkezi Müdürü:
Hakan Kanı •Görsei Yönetmen:fikretEser
Dış Haberier Şinasi Danışoğlu • knhbarat Cengiz
YıMınm 0 Ekonomr Mehmrt Saraç # fCCütür
Handan Şenköken • Spor Abdûlkadir Yücdman
• MakaJeier Sami Karröen • Düzetone AbduBah
Yazra#F«ograi: EntoğanKöseoğJu •Bılgı-Belge:
EdibeBuğra^YurtHaberleri Mehmet Faraç
Yaym Kurulu:taıanSdçuk (Başkan).
Oriııuı Erinç, Oktay Kurtböke.
Hikınet Çetinkava. Şfiknu Sooer,
Ergıın Baks, Dmç T.yanç, Ibrahira
Yıldız, Orban Borsalt, Mamft
Balba\, HaJun Kara.
Ankara Temsilcisi: Mustafa BaJbay Atatürk Bulvan No:
125, Kat:4, Bakanlıklar-Ankara fel: 4195020 (7 hat),
Faks: 4195027 • îzmir Temsilcisi: Serdar Kınk, H. Ziya
Blv. 1352 S.2'3TeI.4411220, Faks:4419117»Adana
Temsitaa. Çetin Yigeooghı, înanü Cd 119 S. No: 1 Kat: 1,
Tel: 363 12 11, Faks: 363 12 15
Müessese Müdürü. Üftio Akmeu 0
Koordınatör Ahmet Komlsan 9
Mutasfc: Böknt Yener«tdare Hûseym
Gûrer • Isletmc: Önder Çeffli • Bılgı-
işlem NaU Inal % Bılgısayar Sıstem
Müreva ÇBer • Sanş. F«zik* Kaza
MEDYA C: • Yönetım Kunıl
Başkanı - Genel Müdür. Cülbi
Erduran # Koordınator Reh
Iptnun # Genel Mûdûr Yardımcıs
SevdaÇoban Tel 514 07 53
5139580-5!38460-61.Faks 513846
Yayımlayan ve Basan: Venı Gün Haber Ajansı, Basul ve Yayıncıfık A Ş
Tü*ocag;Cad 39 41 C^aloğlu 34334 Ist PK 246 Istanbul Tel (C2I2) 512 05 05 (20 hal) Faks (0712)513 85 95
28ARALIKI997 lmsak: 5.48 Güneş: 7.21 Öğle: 12.13 tkindi: 14.29 Akşam: 16.50 Yatsı: 18.18
Süpüden ayrı
düşen balina
• Haber Merkezi -
Yollannı şaşırarak
Avustralya'nın Fraser
Adası kıyılanna gelen
balina süriisü, gönüJJü
kurtarma ekiplerinin
kılavuzluğunda
uzaklaştınldı. Balinalar
kılavuzlann yardımıyla
adanın 200 km. kadar
kuzeyinde bulunan derin
sulara ulaşırken ada
sakinleri. sürüde bulunan
iki balinanın tekrargeri
döndüğüne tanık oldular.
Bılinmeyen bır nedenle
sürüden kopan iki
balinanın kendilerine
yabancı bu sahillerde ne
aradıklan anlaşılamadı.
Meteoroloji
900lü haflarda
• NEVŞEHİR(AA)-
Devlet Bakanı Burhan
Kara, 9001ü hatlar
aracılıgıyla meteoroloji
tahminlerinin anında halka
bildinleceğini söyledi.
BakanKara, 1998'in,
Devlet Meteoroloji Genel
Müdürlüğü için atılım yılı
olacağını, teknolojik
ımkânlann tümünü
kullanacaklannı kaydetti.
1998'in ocak ya da şubat
ayı içinde, Ankara'da
başlayacak radarla
ölçümlerin, daha sonra tüm
yurt genelinde
yaygınlaştınlacağını
belirten Kara, Devlet
Meteoroloji Genel
Müdürlüğü'nûn de artık
tahmini değil. gerçek
ölçüm raporlannı vermeye
başlayacağını bildirdi.
Yetiştirme yurdundan sahneye, aryadan türküye geçen Şükriye Tutkun: Ben devlet çocuğuyum
4
Seshtndeki yaşamm hüznü'
AYŞE YPLDIRIM
Ona "BeyazTürkücü* ya da "Beyadann Tür-
kücüsü" diyorlar. Istanbullu, opera eğitimine
karşın türkü söylüyor. Türküleri "faziasryia yö-
resel olmadan, çağdas bir yaklasunla" yorum-
ladığı için kendisine böyle bir yaîaştırmada bu-
lunuldugunu düşünüyor.
Şükriye Tutkun, pop sanatçılannm mantar
gibi bittiği bir sırada duru ve yumuşak sesiyle
söylediği türkülerle dikkat çekti, Ilk klibini ka-
sedinin de adı olan "SevinGayn"ya çekmişti ama
pek fazla yankı bulmarruştı. Ikinci klibi "Arda
Bovtan" ise müzik dünyasında köşe yazarlan-
nın da kaüldığı bir tartışma başlattı: Moderni-
ze türkü, pop türkü, türkülerin şehirli yorumu...
"Sesimde hüzûn var, insanlar ağhyor" diyen
Şükriye Tutkun, bu hüznü geçmişte yaşadıkla-
nna bağhyor. İki yaşmda yerteştirildiği yetiştir-
me yurtlannda 13 yıl kalmış. Aslında bu öykü-
sünü anlatmak istemıyor ama "oradaki çocuk-
lara örnek olmak" istiyor.
Kulvarlan, hitap ettikleri kesim ayn olsa da
kendisi gibi büyümüş pop müzik sanatçısı Do-
ğuş'u hatırlatıp, "Toplum sizleri sevip, bağnna
basarken günah mı çıkanyor, vicdaıiını mı ra-
hatianyor" diye soruyoruz.
"Ben yetiştirmeyurdunda büyüdüm diye aa-
VTp kasedimi aJacaklarsa almasınlar" deyip ek-
liyor: "BenibenimsemeleribununlaOgüibirşev
değiL İnsanlar beğendikleri için, kendi müzikal
dünyalanna hitap ettiğün için beni benimsedi-
ler.Ama Doğuş'unki farkta.Doğuşçokpropagan-
djtsını yapıyor bu işin, ağbyor,inliyor. Ben hiçbir
zaman bunu yapmadım."
Özgürlükten yana Şükriye Tutkun, türkülenn-
de de bunu vermek istiyor: "Küçüklüğümden
beri ber şeyimi kendim oluşturduğum için, ko-
şullannu kendim varatögım için, tek başına mü-
cadeleyi sürdürdüğüm için şimdi de özgürlüğü-
me düşkünüm. Bana müdahale edilmesi. Şük-
riye şunu yapacaksın' denmesi beni çıklırtryor.
Çünkü hiç künsenin benim ûzerimdeemeği yok.
Sadece devietin emeği var benim ûzerimde. Be-
nim anam da babam da deviet; iyi de otsa kötü
de olsa ben devietin çocuğu> um."
Lıseden sonra güzel türkü söylemek için kon-
servatuvann halk müziğı bölumüne girmiş. Ama
biryıl egitim aldıktan sonra aynlmış. u
Babmfi-
ziği eğitinıi almaya karar verdim.Çünkü hem ses
eğftüni abnm, hem adanı gibi Bab miidği öğre-
nirim diye dâsünüyordum. Onun üzcrinc her
şe>i donatabüirsin. Halkmfiziğini okulda öğren-
mek gerekmiyor. Çok iyi türkücüler var. onlan
dinleyerek de öğrenebilirsin. Bir de sesüni iyi
kullanırsam eğer her şeyi söyleyebilirim di>e dâ-
şûndüm" diyor.
Bu kezopera-şan bölümünü kazanmış. Biryan-
dan da çalışmış. TRT Gençlik Korosu, Istanbul
Operası Gençlik Korosu, yetiştirme yurtlannda
müzik öğretmenliği, dublaj...
Asbnda bizonu "PlastipSbow"daki Tansu ÇB-
ler seslendirmesinden de tanıyoruz.
Aldığı şan eğitiminin önemini ve kendisine
kattıklannı yadsımıyor, ama "arya söyierken
duygulanmadığuu" vurguluyor. Bunun üzerine
okûldaki Amerikalı şan hocası Madam Köpe'yle
türkü çalısmaya baslarruş: "Onunia çahşmayabaş-
ladıgunızda o da gördü ki türkü söyierken ben
çokduygıdamyonun, ağbyorum. Egzersiz yapt-
yoniA oniar çâiıyor ben söylüyorum. Biz saha
sümuk bir baldeyiz."
Bu arada klasik müzikten de uzaklaşmamış.
Dogru şan teknigi için opera dinliyor. Bir de et-
nik müzikler... Birçok ülkenin etnik müzikleri-
ni dinleyerek kendi sesine ve müziğine katkılar
yapmayı amaçlıyor. Zaten türküleri de bir ara-
yışın ürünü:
" Benim düşüncem şuvdu; türküleridaha din-
lenilir hale getirmek. Kimlerc dinJeteceksin?
Gençlere. Liseye giden gençlerin birçoğu türkü-
lerden bihaber. Bunlara nasıl ulaşabilirsin? Da-
ha Bau formlan kullanarak, Baü müziğindenya-
rarlanarak ama çok uçuk olmay^cak bir şekü-
de. ArO ben de klasik türkücü gibi
söyiemedim.Ne, çokBaûtara ar-
ya gibi, ne de çok yerel sövle-
dim."
Madam Köpe, yurt-
dışına gittiğinde o da
konservatuvan bırak-
mış: "Bir başka şan
bocasıyla çalışmak
istemiyordum. Ne
alacaksam almıstim
zaten. Sesim yerini
butanuştu. Arbk hazı-
nmdedün."
Ardından 6-7yılpi-
yasada şarkı söylemeye
başlamış. Barlarda şar-
kı söylemenin büyük bir
avantaj olduğunu söylü-
yor. Okulda öğrendiği şey-
leri uygulama imkânı bula-
rak piştığini anlatıyor.
tkinci kasedinde daha fark-
lı şeyler yapmak istediğini söy-
lüyor: "Mesebankmsızanlam-
sız bağırmak istiyonım. Ç^hk-
lar atmak istiyonım, algrtlar çek-
mek istiyonım, içimden gekliğince
vokaDeryapmak istiyonım,sadece bir
fornıa bağh kalarak değil veya bir tür
küyü söylemek değil. tkinci albüm-
de belki öyle şeyler yapacağız.'
Mart ayında Fransa Kültür
Bakanlığı 'nın katkısıyla üç-
dört konser için Fransa'
gidecek olan Şükriye
Tutkun, 18 Ocak'ta
da AKM'de bir
konser ve-
recek.
Kültür Bakanhğı öneri bekKyor
îstemihan Talay, yerli filmlerden yüzde 10 vergi almmasmı kendisinin de istemediğini söyledi
BAHAR TANRISEVER
ANKARA - Sinema emekçileri ve örgüt-
lerinin, yerli filmlere yüzde 10 vergi uygu-
lamasına yönelik tepkileri gıderek artarken
Kültür Bakanlığı, alınacak paranın yeniden
sinemaya aktanlması için öneri bekliyor. Kül-
tür Bakanı tstemihan Talay, yüzde 10 vergi
alınmasına kendilerinin de karşı olduğunu,
ancak uluslararası sözleşmelerin bu uygula-
mayı kaçınılmaz kıldığım söyledi.
Amerikan fılmlerinın egemenliğini zayıf-
latmak için Avrupa'da Eurimages, Audiovi-
suel, Euroka gibi fonlann kurulması yoluna
gidilirken yerli ve yabancı filmlerden alınan
rüsum vergisini eşitleyen Türkiye, sözleş-
mede kendisine tanınmasına karşın, yerli
fîlmlerin korurunası amacıyla 5 yıl vergi al-
mama hakkım kullanmıyor. Yerli ve yaban-
cı filmlerden yüzde 10 vergi alınmasına iliş-
kin tebliğin Kültür Bakanlığı'nın çekincesi-
ne karşın kabul edilmesınin ardından, sine-
ma örgütlerinden gelen tepki de giderek ar-
tıyor. SESAM'dan yapılan açıklamada, yer-
li ve yabancı fîlmlerin rüsum vergisinin eşit-
lenmesi "Amerikan yönetimine \erilmiş bir
ödün" diye nitelendi. Eğlence vergisi adı al-
tında belediyeler tarafından alınan rüsumun
"kültür düşmanlığuu besiediğT savunulan
açıklamada. Türk sinemasının yeni bir dar-
be yeme tehlikesiyle karşılaştığı belirtildi.
Talay, kendilerinin de karşı olduklan yüz-
de 10 verginin uluslararası sözleşmelerin ge-
reği olduğunu vurguladı. Başka bir yöntem
bulunması amacıyla Maliye Bakanı Zekeri-
ya Temizei ile görüştüğıinü kaydeden Talay,
u
Elde edilen kaynaklar maliyeye bakanhğı-
na bir gelir olarak girmek yerine sinema fo-
nuna aktanldığı takdirde, bu yeni Türk fîlm-
lerinin desteklenmesi için bir ortak kaynak ha-
line de dönüşebilir" dedi.
Kültür Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ab-
dulah Dörtlemezde Maliye Bakanlığı 'yia yap-
tıklan görüşmelerde yefll filmlere 5 yıllık ko-
ruma getirilmesini istediklerinı, ancak ka-
bul ettiremediklerini belirtti. Sinema sektö-
rü temsilcilerinden, filmlerden sağlanacak
gelirin tekrar sinemaya aktanlması yönünde
ürettikleri düşünceleri ve önerileri bakanlı-
ğa yansıtmalannı isteyen Dörtlemez, uygu-
lamanın sektöre karşı alınmış bir tavır olma-
dığını söyledi.
Talep çok arttı
Hepatit-B
asısıpiyasada
bııhmamıyor
• Türk Eczacılar Birliği Başkanı
Mehmet Domaç, hepatit-B aşısının
birdozunu Sağlık Bakanlığı'nın 75
cente mal ettiğini, ithalatçı
fırmalann ise yaklaşık 15 dolardan
piyasaya sunduğunu söyledi.
İstanbul Haber Servisi - Gazeteci Nurcan
Çalaroğlu'nun ölümüyle kamuoyunun gün-
deroine gelen ve medyanın konuya yönelik
kara tablo haberleriyle şişirilen hepatit-B aşı-
sı. ülkemizde çılgınlığa dönüştü.
Yıllardır hepatit-B konusunda riskli böl-
geler arasında yer alan Türkiye'de suni ola-
rak yaratılan gündemle beliren yoğun talep
sonucu aşı satşlan geçmiş yıllara oranla 7-
8 kez artmasına karşın piyasada bulunamı-
yor. Türk Eczacılar Birliği Baskanı Mehmet
Domaç, bu çılgınlıktan yararlanan kesimle-
rin apaçık ortada olduğuna dikkat çekerek
"Saghk Bakanhğı'nın bir dozunu 75 cente
mal ettiği aşırun diğer ithalatçı firmalar tara-
fından yaklaşık 15 dolardan pryasaja sunul-
masısonderecedüşündürücüdürn
dedi. Do-
maç, hepatit-B karmaşasında her türlü kuru-
mun, firmalar kanalıyla elde ettiği aşılarla
kampanya yapmasının da yasalara aykın ol-
duğunu, bu kampanyalann süraıesi halinde
ithalatçı firmalar hakkmda 18 bin eczacının
dava açma aşamasında olduğunu vurguladı.
Domaç. hepatit-B konusunda Dünya Sağ-
lık Teşkilah'mn sınıflaması doğrultusunda
Türkiye'nin orta dereceli riskli bolgeler ara-
sında yer aldığını belirterek şunlan söyledi:
"Ctornizdeheparit-Bviriisütaşıyxıukora-
nı yüzde lO'dur. Bu dün böyleydl bugün de
aynı orandadır. Satışlardaki patiama,yaraa-
lan suni gündemle oluşmuştur. Bir başka de-
yişle satışlann bu kadar şişmesinin arkasın-
da ithalatçı flrmalann konuy u medya kana-
byla köriiklemesi yatmaktadır. Bir başka U-
ginç yan ise Sağlık Bakanlığı'nın 152 bin li-
raya (75 cent) ithal ettiği aşuun ithalatçı fir-
malar taranndan 15 dolara (3 milyon 60 bin)
piyasada saülmasHür."
Ülkemize hepatit-B asıstnı getiren ithalat-
çı firmalar isebu aşıyı Türkiye'ye düzenli ola-
rak yıllardır getirdiklerini, ancak yaratılan
kamuoyuyla piyasada oluşan yoğun talebi
karşılamakta son günlerde zorlandıklannı
belirttiler. Firma yetkilıleri, 1998 yılının an-
cak ilk üç ayında hepatit-B aşısının piyasa-
da rahatlıkla bulunabilir hale geleceğinı be-
lirttijer. Sağlık Bakanlığı da 1998 yılından
itiSaren hepatit-B aşısını, 0-1 yaş grubu ile
riskli grup arasındayer alan hekim diş hekim-
leri, eczacılar, tıbbi teknisyenler, ebe ve hem-
şıreleri ile kan merkezi ve istasyonlannda
çalışan sağhk personeline ücretsiz olarak
yapmaya başlayacak. Sağlık Bakanlığı konuy-
la ilgili genelgesinde. aşınınriskliolarak sap-
tanan sağlık personeline gerekli testler uy-
gulandıktan sonra yapılacağmı duyurdu.
SAK USTUNDE MÜJDATGEZEN
Kooperatifler
Eğer bir kooperatif inşaatına giriyorsanız çok
dikkatli olun. Son yaşanan bir olay, bu konuda ne
denli titiz davranmak gerektiğini bir kez daha
vurguluyor. Ekşioğlu Inşaat'a ait Simgekent Yapı
Kooperatifi (pek çok Ekşioğlu var, kanşmasın)
Kadıköy yakasında Ünalan Mahallesi mevkiinde,
belediyeye ait bir arsa üzerinde blok inşaatlar
yükseliyor. 120 metrekare katlann aylık ödeme şekli,
iki yüz ellı milyon lira. Ama bir kolaylık yapmışlar, eğer
24 ay süreyle öderseniz o zaman ayda yüz altmış
milyon ödeyebilirsiniz. Bundan önce ödediğiniz üç
milyar civanndaki para hariç. Yani binalar size toplam
altı buçuk-yedi milyara mal oluyor, ama çıplak duvar
olarak. Inanılmaz bir kooperatif rakamı... Dikkatli
olun. Bir kooperatife girerken size vaat edilen hiçbir
söz yerine getirilmeyebilir.
Koltuklar
TBMM'nin yeni
onanlmış
salonunun
koltuklan
gerçekten çok
güzel. Değerti
deriden yapılmış
ve uzun ömüriü
şeyler. Orada
bizleri yönetecek
binlerce popo
oturacak. Ama
biz popoyla değil,
kafayla
yönetilmek
istiyoruz. Bu nedenle, bu değerii koltuklara layık
olduklan değeri vermek de sevgili vekillerimize
düşüyor. Haydi, yeni koltuklann hakkını verin. Milleti
mahcup edin. Biz mahcup olmaya hazınz.
Aziz Nesin İlköğretim Okulu
Bu hafta Ali Nesin'e bazı bağış duyurulan
gelmiş. Henüz bana fakslamadı. vakıfbank
Çatalca Şubesi'ne bağış yollayanlar bana
bildirebilirler.
Aziz Ağabey'in güzel ve anlamlı bir şiirini buldum.
Bu hafta bağış listesi yerine onu yayımlıyorum:
MERAK
Içimde bir merak öyle bir merak
Ölümümden bir ay sonra bir güncük yaşamak
Ve dostu düşmanı / suçüstü yakalamak.
A. NESİN 1978
OKUYUN: llhan Arsel / Tevrat ve Incil'in Eleştirisi.
İZLEYİN: Helıkopter / Tuncer Cücenoğlu / Bursa
AVP Tiyatrosu. SEVİN: Sağlık.
Çok Yaşa Kamer Genç
Geçen hafta yaşamımda en içten güldüğüm bir iki
gün yaşadım. Bunun nedeni TBMM Başkan
Vekillerinden Kamer Genç'ti. O'na teşekkür
ediyorum. Gerçekten katıla katıla güldüm ve bunu
sevdiklerimle paylaştım. Telefonda Tekin Arai'a
anlattım, arabada idi, direksiyon başında, gülmekten
arabayı vuruyordu... Kamer Genç, Meclis'te kürsüye
çıkt ve sozlerine çok bilinen bir atasözü ile başlamak
istedi: "Hani meşhur sözdür, anlayana davulzuma,
yok yok sinek miydi?.. Neyse, yani anlayana şey...
Siz anladınız canım..." Salondan gülüşmeler... Akşam
canlı yayında kapanış haberierine çıktı Kamer. Spiker
sordu; "Atasözünü ezberiediniz mi?" 'Tabii canım
zaten sık sık kullanınz, ama orada dilim sürçtü...
Sözün aslı şu: Anlayana davul zurna az, Anlamayana
TV
haberleri
Ne oluyor?..
Anlayanınız var
mı?.. Televizyon
haberierinde hiç
alışmadığımız bir
hafifliktir gidiyor.
Falcılar, hayat
kadınlan, eşcinseller
haber bültenlerinin
onur konuğu... Sizin
onurunuz bu kadar
mı TV'ciler?..
sivrisinek çok..." işte ben burada gülme krizine
girdim. Çünkü Kamer'in mantığı öyle diyor. Davul
zurna azsa, sivrisinek de çoktur. Ya da sivrisinek
azsa, davul zurna çoktur. Ne kadar mantıklı. Ertesi
gün Meclis muhabiri genç gene sordu Kamer'e:
"Artık ezberiediniz mi?"diye. Kamer de başladı
gülmeye ve ıkinci günün sonunda ıkına sıkına
doğruyu söyledi: "Anlayana sivrisinek saz,
anlamayana davul zurna az." Peki ben bu olaya
neden bu kadar çok güldüm?.. Kamer Genç...
Mecbur musun bilmediğin bir sözte konuşmaya
başlamaya?.. Bırak sivrisinek az olsa ne olur, çok
olsa ne olur?.. Bildiğin bir sözle başla, arkası gelir...
Ama hakkını teslim ediyorum, tüm bunlar olurken
çoksempatiktin...
Çocuklar
için
Sevgili çocuklar..
Bu hafta gene sizlere
küçük bir şiirle
sesleniyorum. Şiirin
adı: ÖĞÜT.
Büyüklerim bazen
bana / birçok öğüt
veriyorlar.
Sonra bir de
bakjyorum / bana
YAPMA dediklerini
Kendileri yapıyoriar...
Adalet Bakanı
Devlet Güvenlik Mahkemeleri'ni eleştiren
Batılılara "Engizisyon Mahkemelen"ri\ ömek
vemniş. "Hâlâ kurtulamadılar" diyor. Yani bu son
sözü söylemese, adama soracaklar: "Siz hâlâ
oralarda mısınız" diye. Hoş, gene soruyoriar ya... Biz
razıyız Batı'nın şimdiki engizisyon mahkemelerine
Sayın Bakan. Bizim adalet sistemimizi geriletin ve
şimdiki Batı'nın seviyesine getirin. Razıyız.
Erbakan-Yılmaz
Erbakan: "Mesut Yılmaz yurtdışı gezisinde
onunımuzu zedelemiştir" dedi. Halbuki kendisi
Ubya'ya gittiğinde Kaddafi'nin yanında
onurumuzu kurtarmıştı... Pol/tika ne biçim bir
şey. Hep yalan dolan üzerine mi kurulacak? Bu
millet hep aptal yerine mi koyulacak?.. Ayıptır.
Beni güldürenler
Eski yıllarda yazlan Florya'ya
giderdik. Yaşamımın en mutlu
günleri orada geçti. İki katlı nefis
evler yazdan yaza şenlenir,
sezonluk komşuluklar yasanırdı.
Bir gün üst katta kaldığımız
dairenin balkonunda oturuyorum.
A/t komşuya bir hanım konuk
geldi. Dışanda konuşuyorlar yaz
günü. Ben de ister istemez
söylenenleri duyuyorum.
Kadıncağız dert yanıyor. Oğlunun
biraz kıt zekâlı olduğunu herkes
biliyor. O da özel okula vermiş.
Normal okulda okuyacak kadar
normal değil oğlan.
- Bütün öğretmenlere para
yedirdim şekerim, oğlanın
durumu iyi, yalnız o namussuz
Ingilizceci bir türlü parayı kabul
etmiyor..Tabii ben buna çok
güldüm ama güler misin ağlar
mısın? Parayı kabul etmeyen
Ingilizce öğretmenine kıayor
kadın. Rüşveti kabul edenleriyi...
Bu yaşanmış olayı anlatırken
gözümde en saygın meslek olan
ve benim de on beş yıldır
yapmaya çalıştığım öğretmenlik
mesleğine gerçekten gönül
verenleri bu işin dışında
tuttuğumu da belirtmek isterim...
Neyse oğlan tek dersten borçlu
da olsa sınrfı geçti. Ingilizceci
belki patrondan azar işitmiştir,
onu bilemem...
Pazarın
fıkrası
Cemal, Temel'e
çapkınlığını anlatıyormuş:
- Bu Emine beni öyle
seviyor ki Temel, bir hafta
görüşmedik, beni görünce
kollannı iki defa boynuma
doladı, deyince Temel:
- Vay anasını, amma uzun
kollan varmış, demiş.
iki film
Bir Fransız filmi izledim.
Belli ki küçük bütçeyle
çekilmiş, Amerikan
sinemasıyla yanşa
kalkmayan bir film. Baştan
sona. oyunculuk, yönetim,
yapım, senaryo, hepsi
harikaydı. İki saate yak/n
süre nasıl geçti anlamadım.
Yalın bir anlatım, abartısız
oyunculuklar, nefis bir öykü
ve senaryo. Bir Ispanyol
filmi izledim. Çok güzeldi.
Beni baştan yakalayıp
sonuna dek aldı götürdü.
Hiç sıkılmadım. Küçük bir
yapımdı ama çok iyiydi.
Oyuncular çok iyi
oynuyoriardı. Bu iki filmi
insan, ister istemez
Amerikan filmleriyle
karşılaştınyor. Çünkü
Amerikan sineması tüm
dünyada olduğu gibi
içimize girmiş duıumda.
Coca Çola gibi,
McDonald's gibi
vazgeçilmez şınngalardan
oltnuş. Bu iki filmde de
hiçbir Amerikan kokusu
yoktu ve beni çektiler. Tıpkı
döner veya patlıcan
kızartma gibi. Onlarda da
Amerikanlıktan eseryok,
ama lezzetliler. Acaba biz
kendi kendimizi mi
şartlandınyoruz?.. Yoksa bu
kadar çok enjeksiyon
yapıhnca ister istemez
insanoğlu teslim mi
oluyor?.. Alışkanlık kötü şey
ama alışıyoruz işte. Arada
bir başka iyi şeyteri de
denemek lazım. Farkı fark
etmek için iyi oluyor.
Ekran gafları
Maç spikeri Galatasaray maçını anlatryor
"Fatih Terim maç başladığından beri sürekli
ayakta... Maç başlayalı üç dakika oldu..."
Yoruma gerek var mı?
Mete Sezer
O'nu 1960 yı-
lında Şehir
Tiyatrolan'nda
tanıdım. Mete
Ağabeyimiz ol-
du. Uzun boylu,
yakışıklı, tatlı bir
adam. Şimdi
hastanede yatı-
yor. Bu denli ya-
şama bağlı kişi-
lerin hastalanma-
sını hazmedemi-
yorum. Kendine
dikkat et Mete
Ağabey... Sana
hemen şifa dili-
yorum. Çabuk
kalk.
Pazarlık ve duvarlık sözler
TAVUS KUŞUNUN GÖRKEMİNE BAKMAYIN,
SESİ BİR FELAKETTİR...
mektUplan «Kütahya dan Cem
Öncel... Yeni yılın kutlu olsun Çem arkadaşım.
• Amasya'dan Dilem Koçak... Sevgili Dilem. Time
dergisinin kampanyası yıl sonunda bitiyormuş.
Atatürk'ün ikinci sıraya düşmesi konusundaki
duyarlılığını kutluyorum. Gerekçelerin de doğru. TV'ler
ilgilenmiyor bu konuyla. Eşcinsellerin fallan daha
ilginç geliyor. • Tekirdağ'dan Fatin Seçgin... Şirin
şiirin çok güzel, ama yerim dar. Sağ ol. • Ankara'dan
Yücel Demir... "Insanlann idam edilmesine karşıyım
yaratıklann değil" demiş... Hukukta kimin insan kimin
yaratık olduğuna kim karar verecek?.. Yani yargıçlar
Sıvas katillerine hangi kriter üzerinden ceza
verecekler?.. Orada benim en sevgili dostlanmdan
Asım Bezirci öldürüldü. Ama o da yaşasaydı, hem
insanlann hem yaratıklann, devlet tarafından
öldürulmesine karşı olurdu. Biz sokakta başıboş
dolaşan köpeklerin bile itlafına karşı çıkarken sizin
düşüncenizin yanında olmam mümkün değil.
• Konya'dan Hülya Özdemir. Türk halk müziği
konusunda eğitim almak istemen çok güzel. Doğru
adrestesin, çünkü MSM'nin en iyi dallanndan biri bu.
Seha Okuş ve Adnan Ataman yönetiyoriar. LJse
mezunu olman ve sınavı kazanman yeter. 1 Ekim'de
giriş sınavlan yapılır, başanlar dilerim.