Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ARALIK1997 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
<UŞBAKIŞI -<•• - . •-• MEMET BAYDUR
Hafif, lnzhbir utopia denemesiKas\m aymda ölenbüyük aydın, ta-
rihçi Isaiah Bernn'in olağanüstû iki
yapıtıyla cebelleşirken araya tlhan
Mimaroğkf nun geçetı haftalarda sö-
zünü ettiğim Yokistan Tasansi girdi.
Önce Sayın Mimaroğlu'nvm kitapçığı-
m, sonra da Berlin'in Gerçeklik Du-
yutnu (Düşüncüler ve Tarihleri Üstü-
ne Çahşmalar) adlı yapıtmdaki Sosya-
lizm ve Sosyalist Kuıamlar adlı yazı-
sını okurken şunu düşündüm: Efla-
tun'dan günûmüze kadarkimbir<
uto-
pia' kurarsa kursun 'sosyalist' bir top-
İum düşleyerek başlamış işe.
TbomasMore'dan, Campandla'nın
Güneş Kenti'ne ya da Harrington'un
Oceana'sına kadar bütün yokistan ta-
sanmlannda önce toplum düzeni ve
"müUdyet" kavramı ûstûne yazılıp çi-
zilmış asırlarca. Araya BabeuTu, Sa-
int-Simon'u ve Chartes Fourier'i de
katmak mümkün.
Auguste Comte, Saint-Simoo'un
ızindeydı. Onıın yapıtından etkilen-
mişti. Berlin'den öğrendiğimize göTe,
Engete, Saint-Simon'u eleştirirken o-
nun "nesnderi" dûzenlediğini söyler,
insanlan değil.
Bu önemli bir eleştiridir gibime ge-
Hyor. Çûnkû gerçek bir utopia "şeyter-
den* önce insanlarla ilgilenmek zo-
rundadır. İnsanlan düşlemeden onla-
nn mülkiyet hakkındaki ahşkanlıkla-
nra değiştirip başka bir düzeye çıkart-
mak pek kolay bir iş değildir.
Her şeyin hızlı ve hafıf yol aldığı
günümüzün özenti dünyasmda kendi
halindebir oyun yazan "hnfave hafiT'
bir utopia kurmaya kalkarsa ne olur?
Günlük bile değil saatlik bir utopia
kurdurn aklımda. Söyle bir şey...
• Gerçek bir utopia 'şeylerden' önce insanlarla ilgilenmek zorundadır. insanlan düşlemeden
onlann mülkiyet hakkındaki alışkanlıklarım değiştirip başka bir düzeye çıkartmak pek kolay
bir iş değildir. Her şeyin hızlı ve hafif yol aldığı günümüzün özenti dünyasında kendi
halinde bir oyun yazan 'hızlı ve hafif
1
bir utopia kurmaya kalkarsa ne olur?
Günlükbile değil saatlik bir utopia kurdum aklımda. ŞÖyle bir şey...
"_bir basın toplantısı düzenleyen
Başbakan, sorunun bir tdmlik değil,
bir kişilik sorunu olduğunu açıktadı.
Kozhervalanndaki lezzetia eski
kozhetvalanyla ilgisi kalmamışsa;
boş arsalarda çocuklar bütün
gün tek kak maç yapıp akşa-
müstleri ateş yakmryorlarsa;
stnemalarda Amerikan fihn-
leri dışında bir tek başka
fibn oynamryorsa; Metin
Oktay yapümaraası gere-
kenbir köprünün ayağında
hayaünı yitirntişse; demir-
yoBan, trenfcr, istasyonlar
benzinle beslenen yam-
yamlann saygısa biünçsfe-
fiğine esir düşmüsse; iktidar,
yaz mevshnindeerik ağa^fan
rmı, akasyalan ve pisiodan-
nı anunsamayan ve önemse-
meyen bir oy potansivettyle ik-
tidara yaptşmak zorunda kah-
yorsa; arök bu ülkenin başbakanı
olmak istemediğini açıklayan Baş-
bakan konuşmasında, gerçekten ba-
ğunsız olmamız gerekiyor, gerçekten
bağımsız olmak istiyorsak sahte, kof
zenginlikler peşinde kosmayı bırakıp
yoksulluğun onurunu taşunayı öğren-
meH ve ulusça dayanışma içindeohna-
tayiz; tûketim tutkusu ve bencflSikle
mustarip, saygısahkla zedetenmiş, Id-
şUiğinden ve geçmişinden kuşkuhı bir
kabdMhğm birbirtyle ilintisiz bireyte-
ri obnaktan çıkmanuı tekyolu, insan-
lann birbirterini dinlemeye, duymaya
başbunası vedediğim gibi yoksulluğun
onurunu bağunsa olarak taşunaktan
geçiyor dedikten sonratoplumdaki en
önemli haklann "azmhk" haklan ol-
duğunun alnnı çizen Başbakan'm ko-
nuşması iki mttyonu aşan bir va-
tantaş topluluğunun alkışlanyla
sık sık kesildi.
Sendikastz, özerk üniversi-
tesiz, yargısı bağunsız otana-
yan; tröstkre baglannuş bir
basınla eli kolu bağuuimış
bir toplumla çağdaşuygar-
hğı yakalamak bir tarafa
dursun. kimilerinin pek
özendiği Arap cemaaüeri-
ne benzeyeceğimia söyte-
yen Başbakan, ülkemizin,
ne halkiyia ne tarihiyle ne
de dinamikkriyk bu duru-
ma layık obnadığnu ekledL
Başbakan'a göre memieke-
timizgeçmişiylegeleceğinibir
bûtûn olarak gören, bugünü
anlayan ve yûzünü aydınhk bir
geleceğe dönmûş insanlara muh-
taç. Kendini beğenmiş kırk raum-
hıka>dınlanyla; çıkanndan başka bir
şey düşünme\en ırkcı - kafatasçı - mfl-
fiyetçi - cahil ve tehlikeli idareciİeriyle;
parahırsryla gözü dönmûş,kötütöğee-
sir düşmüş, geçmişle ve gelecekte iKşt-
ğini koparmtş kadrolanyla; ydlardır
her fırsatta bir araya gelmeleri engeK-
lcnmiş işçi-köylû-memur insanlanyla
ulus olarak bir çıkmaza sürüklendiği-
mizi ve bu kepazeükte toplumu yönet-
mek hevesinde olan her partinin az ya
da çok dahli olduğunu öne süren Baş-
bakan, "bağımsvzhk" sözcûğûnûn
içinde bulunduğumuz beyin krizine
tek merfaem olduğunu savunurken;
dûnyayı küçûltmekisteyenler, insanla-
n, emekçfleri, aydmlan küçük gören-
ler var; dûnyayı bir medya köyüne dö-
nüştürüp kolaycayönetmek isteyenler
var. Herkesi bir tek dûşünce, bir tek
ideoloji çevresinde toplayıp yönetmek
isteyenler var. Onlara göre herkes bu
düşünceje göre yargılanacak, değeri
bi^lecek! Bu aptal ve küstah tuzağa
dûşmek zorunda değüiz sevgili vatan-
daşlanm dedi. Onur, şeref, umut g^bi
kHvramlartabağımsttnkkavTamıara-
sında derin ve kopmaz ilişkik-r vardır;
ben yirmi yüdır bu ülkenin sorunla-
nyla uğraşiyorum; yeryüzunde hicbir
ülkeyirmi, otuz. kırk yüsüren siyasiB-
derlere muhtaç obnamaudır; bugün
bugörevikendiisteğimk bu^kıyorum;
bu muhteşemtoplanbda, bu olağanüs-
tfi gün ışığmda siziere en önemli kav-
ramınbağunsıznkoMuğunu anlatabfl-
diysem ne mutlu bana! Ne mutiu ba-
ğunsızun diyebiliyorsak ulusça, benbu
hayatta üstüme düşen görevi başarmış
olacağtm. Sizkregönül ferahbğı Beve-
da ediyorum. Bağunstdıği koruyun!
dedikten sonra kûrsüden inen Başba-
kan,karga tulumba bir siyah arabaya
bindirildive neredeoMuğubilinmeyen
bir karakoia götürüWü.T>
•••
tşte sizc kısa, hızh, hafîf bir utopia.
Biryokistandan beş dakikalık bir düş.
Ne kadar naif ne kadar çocuksu dû-
şûnceler değil mi? Bir de şöyle düşü-
nûn oysa: Ya olursa?
îtalyan tiyatro yönetmeni Giorgio Strehler'in külleri doğduğu kente, Trieste'ye getirildi
Tiyatronun mücadeleci 'büyücüsü'ydüKültür Servisi - 76 yaşında,
kalp krizi sonucunda yaşamım
yitiren çağdaş tiyatronun en
önemli yönetmenlerinden Gior-
gio Strehler'in cenazesi cuma
• 50 yıllık sanât yaşamında yaklaşık 200 oyun ve 40 opera sahneye koyan Giorgio Strehler,
çağımızm tiyatrosuna yaratıcı gücü ile damgasını vurmuş ustalardan biriydi. Strehler için tiyatro,
evrensel bir dildi. Sorunlann ortaya konulduğu, tartışıldığı bir platformdu ve özeleştiri olanağı
svuıuyordu.PiccoloTiyatrosu'nunkuruculanndanolanünlüyönetmenveoyuncu,50.yılındahâlâ
^ : bürokratik ve ekoaamik sorurdar yaşayan tiy«ronun ayakta kalması için mücadele etmişti. *~
saat 12.00'de Milano'da Piccolo
Tiyatrosu'nda yaptlan törenın
ardından yakıldı. Ünlüyönetme-
nın kûlleri daha sonradoğumye-
ri olan Trieste'ye getirildi. 'Bü-
yük yenilikçi' olarak nitelendiri-
len, 'tiyatronun büyücüsü' Gi-
orgio Strehler, 26 Ocak'ta sah-
nelenmeyc başlayacak Mo-
zart'ın 'CosiFanTutte' adlı ope-
ra&ını hazırlıyordu.
15 Ağustos 1921 'de Trieste'de
doğan günümüz tiyatrosunun en
önemli usulanndanbiri olan Gi-
orgio Strehler, küçük yaşta
Avusturyah babasmı yitirince
ttalyan müzisyen annesi ve bü-
yükbabası tarafindan büyütüldü.
Bir orkestra şefi olma düşü ku-
rarken, 15 yaşındatiyatroylata-
nışınca, müzik ikinci uğraşı ol-
du. Bu nedenle oyunlanndaki
mûzikler ve operarejisörlügü bu
tutkusunun uzantısıydı.
200 oyun, 40 opera
Tiyatro yaşamına oyuncu ola-
rak başlayan Strehler, oyuncu ve
yönetmen olarak Isviçre'de, çe-
şitli uluslardan genç göçmenler-
le 'Compagnie des Masaues'
kurdu. Artık yalmz oyuncu de-
ğil, öncü, yönetici, yenileyici ve
yaratıcıydı. 1947'dePaoloGra»-
si ile birlikte Piccolo Tiyatro-
su'nu kurarak, 'gençHk ateşiyte,
safvüreklüikk.suursız olanaklar
düşüyte, herşeyi eksik olan bir
kente hiç istemediği bir tiyatro
vermek cüretinde' bulundular.
• bürokratik ve ekoflâmik sorunlaj yaşayan tiyatronun ayakta kalması için
Strehter, tiyatroyu salt
bir eğlence olarak değil
politik ve toplumsal bir
olgu olarak ele aldı. Ça-
lışmalannda izleyicinin
tepkisini ön planda de-
ğerlendiren sanatçı, bu
yaklaşımıyla klasik bi-
çimleri zorlayarak bir
ekol yarattı. 1972'de Pa-
ris'te Teatro d'Europa'yı
kuran, 50 yılhk sanat ya-
şamında yaklaşık 200
oyun ve 40 opera sahne-
ye koyan Strehler, çağı-
mızıntiyatrosunayaratı-
cı gücüile damgasını vur-
muş ustalardan biriydi.
Piccolo Tiyatrosu'nu
14 Mayıs 1947'de Mak-
sim Gorki'nin 'Ayak Ta-
kntuArasmda' adlı oyun-
la açan Strehler sayesinde
Avrupa, Amerikalı bir ya-
zan yeniden keşfetmişti:
Eugene O'Nefl. Ünlü ti-
yatrocu, Goldoni'yi, Pi-
randeüo'yu Almanlara
tanıtırken, Bruckner, Büchner
ve özellikle Brecht'i de îtalya'da
tanıtmıştı.
Piccolo Tiyatrosu, kurulduğu
1947'den bu yana 50 başan do-
luytlı geridebırakan Piccolo Te-
atrodi Milano, Strehlerve Gras-
si önderliğinde, eleştirmelerin
deyimiyle 'mflkemmekulaşnuş
bir topluluk' Gorki'den Moü-
ere'e, Gogol'den tbsen'e, Çe-
76 yaşmda ölen Giorgio Strehler, 1994 yılında eşj Andrea Jonasson ile birlikte.
Giorgjk) Strehler, Avrupa Tiyatrobr BirfiğJ'nin başkanıydL
hov'dan Camus'ye, EBot'tan
Sartre'a dekçokgenişbir reper-
tuvara ulaşan Piccolo Teatro di
Milano, özellikle de Shakespe-
are,Goklonive Brechtyorumla-
nyla ûnlü. Yine eleştirmenlerin
yorumuyla, BTecht'in eleştirel
yöntemini özgürleştirerek, Îtal-
yan Tiyatrosu'nun sahne ve
oyunculuktekniğinitûmüyle de-
ğiştiren Piccolo, Goldoni'den
popûler tiyatronun cümbüşünü,
Commedia Dell' Arte'nin özel-
liklerini alıp günûmüze taşıyor.
Tıyatronun sürekffliği
Piccolo Tiyatrosu, Italya'nın
ilk ödenekli ve yerleşik tiyatro-
su olma özelliğini taşıyor. Pek
çok yazann yapıtlannı sahnele-
yen Piccolo Tiyatrosu, kökeni
16. yüzyıla dayanan Commedia
Dell' Arte geleneğinin günü-
müzdeki temsilcisi.
Topluluk, bu yıl îstanbul Ti-
yatro Festivali'nde, Strehler'in
çok sevdigi Marivauz'nun, Ay-
dınlanma çağı damgalı, öğüt ve-
ren öyküsünü, 'Köleler Adast'm
sahnelemişti.
Bu yıl kuruluşunun 25. yılını
kuüayan îstanbul Kültür ve Sa-
nat Vakfi'nın düzenlediği
9.Uluslararası tstanbul Tiyatro
Festivali'nde ilk kez verilen
'OnurÖdüfteri'nden biri çağdaş
tiyatronun ustalanndan Giorgio
Strehler'e vebuyıl kuruluşunun
50. yıhnı kuûayan, dünyanm sa-
yılıtiyatrolanndanPiccoloTeat-
ro di Milano-Teatro D'Euro-
pa'ya verilmişti.
Strehler, ödülünü ahrken, ti-
yatronun evrensel birdilolduğu-
nu, farklı dillerde farklı şekiller-
de söylense de, tek bir şeyden
sözedıldiğini belirterek, "Sorun
iyigösteriyapmakdeğO, tiyatro-
nun sürekliliğini sağlamakör"
demişti. Tiyatro onun için, so-
runlannortayakonulduğu, tartı-
şıldığı birplatformdu ve özeleş-
tiri olanağı sunuyordu.
"Ulusal tiyatrolannız ve bete-
diye tiyatrolannız, Türkiye'de
genşkui bir tiyatro sisteminin ve
kültür ha\atının olduğunu, da-
ha da önemlisi verilen iyi şeyleri
almaya hazır ve tiyatroyu seven
birizleyki,birkamuoyu olduğu-
nu gösteriyor; demekId, tij'atn)-
nun sirin ulusal hayatnuzdayeri
önemli; Avrupa'da benzeri az
buhuıan,i>ibirdurumunuz var"
diyen Strehler, ltalya'da olma-
yan bu sistemin değerini bilme-
miz gerektiğini anımsatmıştı.
Türk tiyatrosunun dünyaya
açılabilmesi için yurtdışında
oyun sahnelemesini öneren
Strehler, devletin de mutlakage-
rekli desteği sağlamasının şart
olduğunadeğınmişti. "Yönetki-
ler hep aşkla, şevkk mi destekli-
yorlar bu sistemi? Bûyük olası-
takla hayır. Ama sırf abşkanhk-
tandaoîsa,destekuyoriar,5nem-
Holanda bu.Türldye'ebuaçıdan
ohımhıbiryaklaşnn görüyorum.
Yöneticüer ister aşkla, ister res-
mi görevleri gereği, bu desteği
vermelidirler" diyen Strehler,
Türktiyatrosunun dünyadataıu-
tılabihnesi için daha fazla destek
ve para verilmesi gerektiğini
vurgulamıştı. Fransaöncülüğün-
de kurulan, başkanı olduğu Av-
rupa Tiyatrolar Birliği'nin her
yıl, üye ülkelerde festivaller dû-
zenlediğini ve yönetmenler ara-
sında bilgi alışverişi sağladığını
anlatan Strehler, Türkiye'ninde
bubirliğe girip, sesini duyurma-
sı, Tûrktiyatrosunun uluslarara-
sı platformataşınma-
sı gerektiğini beHrte-
rek ödenekli ve özel
Türk tiyatrolannı
Avrupa'da görmek
istediğmi söylemişti.
«Tryatro, iyi oy-
nandığında dilin
oluşturduğu engeDer
ortadan kalkar. Her
dilin, tıpkı Türk-
çe' nin deolduğu gftn,
kendineözgübirsesi,
müriği var. tyi tiyat-
ro; oyuncu, oyuncu-
nun eğitimiveseyirci-
nuı var olmastyla
mümkündür. Türk
tiyatrosunda da bü-
tün bu koşuuardüşü-
nüldüğünde, ohımhı
özelük olduğunu dü-
fünüyorum."
Tiyatro biçemini
geçmişe yaslanarak
oluşturanPiccolo Ti-
yatrosu, 50. yılında
hâlâ bürokratik ve
mali sıkıntılar yaşryordu. Son bir
kaçyıldıryetel yönetimlerle ara-
sında sorunlar olduğunu belir-
ten Strehler, tiyatroyu ayakta tut-
mak için tek başma mücadele
vermek zorundakaldığını ve bu
mücadelede kendisini çok yal-
nız hissettigini anlatmıştı. Bü-
rokratik nedenlerle yardımın ke-
sildiğinı, 20 yıldır tiyatro bina-
smınyapılamadığından yakman
Strehler yaşadığı sorunlan ma-
yıs aymda lstanbul'daki basın
toplantısında şöyle anlatmıştı:
"_. Bu binanın yapıhnası için
çokuğraştım ama' Köleler Ada-
sı'nı bubînada sahneleyemediği-
niz için, Skü^-a'da yargtçlaruı
suikasta uğradığı bir meydanda
oyunu sergikmek zorunda kal-
dık.Sonundabudunımuprotes-
to etmek için istifa ettim. Eski
Fransa Kültür Bakanı, arkada-
şun Jack Lang'a tetefon ettim ve
dedimki: 'Benbırtiyatrocuyum.
Siyasetçilenn dilini konuşamı-
yorum. Sen bana yardım et'
Jack Lang, teklifımi kabui etti,
ancak benden bir ricada bulun-
du. Pkcolo'nun 50. kuruluş şen-
fikierini yönetmemi istedL Eski
arkadaşlanma karşı bu görevi
yerine getirmeyi kabul ettim.
Şenlkkr haziran aymda bitiyor
veherşeybundansonrabeffi ola-
cak."
Tıyatroyu aşkla sevmek
Strehler geleceğin ne getire-
ceğini kestircmiyordu. Ancak
Milano'dakiyerel yönetimin de-
ğişmesi ve yeni yönetimin tiyat-
roya karşı daha ılımlı bir tutum
sergilemesi geleceğe yönelik
umutlar getiriyordu.
Bir dönem Piccolo Tiyatro-
su'ndaöğrencisi olan yönetmen
Mehmet Ulusoy için de; "tyiydi
ama, iyi olduğu sonradan ortaya
çıkü. Mehmet detiyatroyageRp
seyredenler arasmdaydj. Trvat-
roynaşklasevmeyiöğrendLQd-
(fi,yetenekü ve delibir öğrendy-
dL Zaten bu işi yaparken deli ol-
makgerek. Şimdionunyapükla-
rmı görmekten çok mutiuyum"
görüşünü dile getirmişti Streh-
ler.
Bond'un sonfilmi
tartışmayarattı
• John Malkovictı,
The Danger Upstairs'le
yönetmetüiği deniyor.
Polisin Peru'da yasadışı
bir örgütün lideri
Sendero Luminoso'ya
karşı başlattığv avı
anlatan fûmde
Malkovich sadece
kamera gerisinde yer
alıyor.
• James Bond
serisinin sonuncusu
tarüşma yaratö. Üç
senaryo yazan,
Tomorrow Never
Dies'm kendi yazdıklan
senaryodan çalındığını
ıddia ediyor. Amerikah
yazarlar Jefrrey
Hovvard, Chris Beutler
ve Jay Scholssberg-
Cohen "CurrencyOf
Fear" isimli senaryonun
film haline getirilmesi
için sinema
endüstrisinde çeşitli
kişilere sunulduğunu ve
söz konusu kişüerden
birinin de *Tomorrow
Never Dies'ın senaristi
Bruce Feirstein'in eşi
olduğunu söylediler.
• Emlr Kusturlca,
Dylan Thomas'ın yapıtı
'TheWhiteHotel't
beyazperdeye aktarmak
için kontrat ımzaladı.
• Kevln Costner m
yeni filmınin adı
' Message in the Bottle'.
Nicolas Sparks'ın
romanından alınan
fılmin yönetmeni Luis
Mandoki.
• OavJd
cronenbem yeni
fılmi 'eXistenZ'm
oyuncu kadrosunu
tamamladı: JennifeT
Jason Leigh, Jude Law,
Ewan McGregor, Sadie
Frost, Sean Partwee.
Film, gerçekle düş
arasmda gıdip gelmeyi
başaran bir video oyun
üreticisi kadının öykûsü
üzerine kurulu.
• John Travolta
'Operadaki Hayalet'in
yeni versiyonunda rol
alıyor. Filmi son
dönemin popüler ismi
John Woo yönetiyor.
• Sablne Azema
'Le Chat Qui Sourit'
adlı Fılmle
yönetmenliğe geçiyor.
Azema, Alice Harikalar
Diyannda'yı andıran
fıhTÛ, 'siyah kısa saçlan
olup da, san uzun
saçlan olan kızlara
özenen kızlara' adamış.
• Tneo
Angelopoulos,
Güney Yunanistan'da
yeni fılmi 'Edebiyat ve
Son Gün'ûn çekimlerini
sürdürüyor. Yaşlı bir
aktörün (Bruno Ganz)
tesadüfen karşılaştığı
çocuğun yardımıyla
yaşamı sorguladıgı,
belki de son günü
olacak o Önemli günü
anlatan fılmde Fabrizio
Bentivoglio, Isabelle
Renau4 Despina
Bebedeli önemli rolleri
paylaşıyorlar.
• Pearl Jam'm
kasun ortasında yeni
albûm çıkaracağı
haberi, yaz boyunca
grubun hayranlannı,
dinleyenlerini heyecanlı
bir bekleyişe
sürüklemişti. Ancak
grup elemanlan bu
dedikoduyu yalanlamış,
yeni albümün ne zaman
çıkacağı konusunda bir
tarih vermekten
kaçuımışlardı. Yeni
gelen haberlere göre
Pearl Jam'in en geç
şubatta bir single
yayımlayacağı ve
ardından dünya
turnesine çıkacağı
kesinleşmiş, duyurulur!
• Fugees'in soiısti
Lauryn HİU, solo
albümünûn
hazırhklannı
tamamladı. Son olarak
New York'ta politik
sığınmacılar yaranna
konser veren Hill, kendi
albümünûn stüdyo
çalışmalanndan çıkıp
Fugees'in 1998
sonunda çıkacak yeni
albümünûn kayıtlanna
girişti.
• Jacques Fabbrl
geçen hafta öldü.
Fransız komedyen ve
yönetmen Fabbri,
Fransız yazarlar ve
oyun yazarlan birliğinin
biaşkanhk görevini
yürütüyordu. 72 yaşında
yaşamım yitiren Fabbri,
en büyük amacımn
insanlan gûldürmek
olduğunu söylerdi.
• Woody Allen ve
geçen hafta içinde
gizlice evlendiği eski
evlatlığı Soon Li,
balayı için Paris'e
gittiler. Allen ve on ytlı
aşkın bir süre birlikte
yaşadığı aktris Mia
Farrow, Soon Li'yi evlat
edinmişlerdi.
Piccolo Hyatrora, festivakte 'Köleler Adaa'nı sahnelemistL
Man RayfflmtertBonısan Kültür
ve Sanat Merketfnde
• Kültür Servisi- Bonısan Kültür ve Sanat
Merkezi'nde 15 Ocak tarihine dek sûrecek olan
'Man Ray fotoğraflar, Desenler ve Küçük
Heykeller' sergisi kapsamında Man Ray ile ilgili 3
film de sergiyle eşzamanlı olarak gösterilecek. Man
Ray hakkında dokümanter bir film olan 'Man Ray.
Prophet of the Avant-Garde', 30 Aralık Sab günü
saat 12.30'da, 6 Ocak Sah günü saat 12.30'da, 9
Ocak Cuma günü saat 12.30'da ve 13 Ocak Salı
günü saat 12.30'da izlenebilecek. Man Ray'ın
deneysel fılmi 'Cineaste' ise 2 Ocak Cuma günü
saat 12.30'da, 7 Ocak Çarsamba günü saat 12.30'da,
10 Ocak Cumartesi günü saat 12.30'da, 15 Ocak
Perşembe günü saat 17.00'de izlenebilecek. Man
Ray'in atölyesi ve kansını anlatuğı 'Story of Man
Ray&Juliet' adlı film ise 3 Ocak Cumartesi günü
saat 12.30'da, 8 Ocak Perşembe günü saat 17.00'de
ve 14 Ocak Çarsamba günü saat 12.30'da Bonısan
Kültür ve Sanat Merkezi'nde izlenebilecek.
Detay SanatGnftu üran Kültür
Merkezi'nde
• Kültür Servisi - Sevim Gürsoy Tunçyıidız
tarafindan kurulan Detay Sanat Grubu'nun 19
sanatçısı, eserlerini 10 Ocak'a dek Uran Kültür
Merkezi'nde sergiliyorlar. Farklı yıllarda resim
yapmaya başlayan Sevim Gürsoy Tunçyıldız, Alev
Polat, Beki Lenon, Beki Bennun, Dinamis Kebeci,
Esma Özparpucu, Ester Benbanaste, Mürvet
Kursan, Nebahat Şimşek, Nuri Doğan, Pelin Akol
Yücel, Leyla Karagülle, Selda Ennekave, Selma
Eliuz, Sehna öztunç, Sevinç öner, Liz Yuda, Tülin
Erkmen ve Yümaz Batuk adlı 19 sanatçının 12.
resim sergisi olacak olan bu sergide empresyonist ve
ekspresyonist yağlıboya eserler çoğunlukta.