06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 ARALIK 1997 PERŞEMBE 12 KULTUR Abbas Kiarostami, hep önemli rol verdiği otomobili, tekerlekli bir sinemaya benzetiyor Tilmlerim bir tek filıııiıı parçası' CÖNÜL DÖNMEZ -COLİN "FrançoısTnıffault'unbirsözüvardır: 'Yönetmen tüm yaşamında yalnızca bir film yapar. Sonra onu birkaç yıl arayla parçaiara böler." Bu nedenle bir yönetme- ni anlayabilmek için tüm yapıtlannı izle- mek gerekir. Aynı esld fotofraflara bakar gibi; gençlik fotoğraflannız, olgunluk fo- toğraflannız devamlı birbirini izter" diyor Altm Palmiye Ödüla'nün sahibi Abbas Kiarostami. Son filmi 'Kirazm Tadı'nı, daha önceki. 'Arkadaşıniın Evi Nerede?,' 'Süregefir Yaşam' ve 'Zeytinlikler Ara- smdan' filmlerini içeren üçlüden pek farklı bulmuyor. "Arkadaş,ımın Evi Ne- rede?^! çıkanp yerine 'fCirazın Tadı'nı koysanız pek bir şey değişmez. belki daha iyi bile olur. Hepsi aynı mekânda geçiyor. Birinin kökleri öbürii ile iç içe. Ana konu öliime karşı yaşam. İnsanlan izleyerek edindiğim deneyimlere dayanıyor tümü" diyor. Abbas Kiarostami'nin son Fılmi 'Kirazın Tadı' ve son yıllarda çekmiş ol- duğu fotoğraflann sergilendiği Selanik Film Festivali'nde görüştük. - Intihar konulu bir film yapnnız. Kah- raman bilinmeyen nedenİerden canına krymaya karariı ve bunu birtyle paylaş- makistiyor. Bence kahraman yaşamı şöyle tanım- lıyor: Yaşamak zorunda mısınız, yoksa bir seçeneğiniz var mı? Gûnlûk yaşamı- mızda bize zorla verilmiş o kadar çok şey varki; dinimiz, uyruğumuz, cinsimiz, ana babamız, kültûrümüz. doğum tarihimiz. Sanki bir sinema salonuna seçeneksiz atılmış gibiyiz. Film kötü, koltuk rahat- sız, klima çalışmıyor, sizi orada tutan tek şey çıkış kapısı. Filmı beğenseniz bile. eğeriçerde kalmaya zorlanmışsanız artık beğenmeyebilirsiniz. O çtkış kapısı bir özdeyiş sanki. Salt onu düşünmek yaşam seçeneğı venyor insana. - Kahraman üç kişiyi alryor arabasına. Bunlann ilki bir asker, ikincisi imam-ha- tipti bir öğrenci. üçüncüsü ise doğai tarih müzesinde görevlL Bunlar da bir seçenek mi sizce? Bu karakterler kahramanın yaşamının birer bölümünü tanımlıyor, çevTeden ki- • 'Kirazın Tadı'nda üç öğe önemli: Kamera, şofbr ve yolcu. Bunlann üçü de benim. Kamera benim elimdeydi. Kamerayı elinizde tutabilmek kadar coşku verici bir şey yoktur bence. Aynı fotoğraflardaki gibi. Ne bir aşk öyküsü, ne de başka bir şey, yalnızca sessizliğin coşkusu. Arabam büro işlevi görür. Meditasyon için en iyi zaman trafik tıkandığındadır. Görüntüler sürekli gelip geçer. Tekerlekli bir sinemadır sanki araba. şiler. Aynı zamanda ölümle de bağlantılan var. Ama birer metafor olarak da görebilirsiniz. Filmin sonunda askerler geçiyor yine. Sonu açık bir film bu. Eleştirmenler, asker- lerin tûfek yerine çiçek sunduklannı düşünüyor- lar. Gerçekte kahraman o askerlerden biri olabilir. Yaşamının o dönemini düşünüyor. - 'KJrazın Tadı'nın iki versiyonu okluğu söyteıû- yor. Filmin sonu beni dü- şündürdü. Izleyicilerle konuştum. Çok karanlık olmasını istemedım. So- nunda açık bır kapı kalsın dedim. Hani nasıl çocuk- luğumuzda bize masal anlatırken sevinelim diye iyi bir şey ler eklerlerdi ya sonunda, öyle bir şey. Bu nedenle video bölümünü 'Kirazuı Tadı'nı, öteki fîlmlerinden farklı görmüyoı koydum. Nevv York'taki bir gösterimden sonra yanıma gelen birkadın neden o bö- lümü ekledinız, oraya gelmeden ağlıyor- dum, ama onu görünce gerçek olmadığı- nı anladım, dedi. Şaka olarak başladı, a- ma ltalya'da da bırisi aynı şeyi söyledi. Şimdi ltalya'da iki versiyon gösterili- yor. Ama her iki versiyonda da kahrama- nın canına kıyıp kıymadığı belli değil. Masal gibi, gökte bulutlar, yerde toprak. Yaşam süregeliyor. Yaşamın ne denli gü- zel olduğunun bir kanıtı bu. Önemli olan kahramanınkendıni öldürmesı değıl. Ya- şamın ölümle olan ilişkisi, ölümün ya- şamla degil. Öroer Hayyam'ın dediği gi- bi ölüm tehlikesi olmadan yaşamın tadı- na varamazsınız. Ölüm bir gerçektır. Za- manı gelince gelir. Önemli olan yaşamın tadına varabilmektir. 'Arabam, bûro işlevi görür' - Tüm filmlerifiizde hep bir 'y ineleme' yöntemi var. Yineteme bir sanat seçeneği mi sizce? Yinelemeler vurgulama işlevi görür. Bir kitapta büyük harfle yazabilir, altını çızebilırsıniz. Sinemada ise tümceleri avaz avaz bağıramazsınız. Yineleyerek önem kazandınrsmız. Filmlerimdeki sonsuz so- rular, cevaplar bir ileti- şim işlevi de görür. - Bu öykülerin ne ka- dan önceden hazıriaıu- yor,nekadançekimsıra- sında geüsjyor? Her şeyi not ahnm, a- ma setegetirmem. Oyun- culara da ezberlemeleri için senaryo vermem. Böylece doğaçlama ola- naklan çıkar ortaya. Bir düşünce ile başlanm. Bu düşünceye uygun oyun- cu bulunca, onu değişti- receğime kendim değişi- rim, terziye giysi diktir- meye benzer bu. Hazır alırsanız uymayabilir. Arabam büro işlevi görür. Zamanımı evim- den çok arabamda geçiri- nm. Meditasyon için en iyi zaman trafik tıkandı- ğı zamandır. Gerçekte araba ile sinema arasında benzerlikler de yok değıldir. Önünüzde kocaman bir ek- ran, her bir yanınızda bir başka ekran. Görüntüler devamlı gelip geçer. Teker- lekli bir sinemadır sanki araba. Hemen tüm filmlerimde araba önemli bir rol oy- namtştır. 'Kirazın Tadı'nda üç öğe önem- li: Kamera, şoför ve yolcu. Bunlann üçü de benim. Kamera benim elimdeydi. Oyuncular birbirleriyle karşılaşmadılar. Kahraman, kameraman ve görünmeyen oyuncu bendim. Kamerayı elinizde tuta- bilmek kadar coşku venci bir şey yoktur bence. Aynı fotoğraflardaki gibi. Ne bir aşk öyküsü ne bir şey, yalnızca sessizli- ğM coşkusu. Fotoğraf çekmek daha doyurucu - FılmJerinlan bu denli başanlı olma- sında yaluı olmalannın bir rolü var mı sizce? Amacım yalın olmaknr. Yalın çalışma- lar, yalın insanlaretkilerbeni. Bu karma- şık dünyada tek çıkar yol yalın olmaktır. Sonıyorum izleyiciye: Geçmişin başan- lı filmlerine hiç benzemeyen bir fılmi ne- den beğeniyorsunuz? Selanik'e altı-yedi yıl önce gelmiştim, yalnızca Amerikan filmleri çekiyordu kalabalıklan. Dün ak- şam lran fılmi görebilmek için kuyrukta bekJeyen bir alay genç gördüm. Bence artık izleyici yalın fılmlerle ilgilenmeye başladı. tyi izleyici olmayınca iyi sinema da olamaz. - Ya resim ve fotoğraf caüşmalannız? Artık resim yapmıyorum, ama fotoğ- raf çekmeye devam ediyorum. tlk fotoğ- raf sergisi ltalya'da, Palermo'daydı. Bir eleştirmen, 'Her bir fotoğraf tek oyuncu- lu,kısa bir film gibi'. dedı. Tek oyuncu ile bana çok yakın bir şey yaratabildiğim için mutluluk duyuyorum. Sinema, çok daha karmaşık ,birekipçalışması. Kameranın önünde ardında insanlara devamlı baskı yapıyorsunuz. Bu nedenle güç sinema. Fotoğraf çekerken yalnızım ve rahatım. İyi bir fotoğraf çekrnek bir film yapmak kadar doyurucu. - Filmlerinizde okluğu gibi fotoğrafla- ruıızda da bir hiçlik' imgesi egemen. 'Hiç'i arayan yalruz ben değilım. Japon Haikulannı, mınimalıst akımı düşünün. 'Hiç'i aramaktan çok, bırtakım şeyleri ya- şamdan dışan atmak önemli. Bunu yapa- bildiğinizde, 'hiç' birçok şeyle dolu olur. Boş bir tuval gibi olanaklan çoktur. Son- ra 'hiç'i kendi başına yargılayamazsınrz. Onu izleyen bir çift göz vardır. 'Hiç' ve izleyici her şeydir fşte Haıkunun tanımı. - Yeni bir fiim var mı gündemde? Yeni fılmim garip bir tören üzerine ku- rulu, ama diğerlerinden pek farklı ol- duğunu sanmıyorum. Truffault'un dediği gibi. tüm filmlerim bir tek filmin bir par- çası. Fikri Sağlar, baskılam ve eritmepolitikalanna karşı dayanışma gösteren sinemacılan destekledi 'Ulusalcılığı savunanlar sinemamızı baltalıyor'KültürServisi -CHP tçel Mil- letvekılı Fikri Saglar. sınemaku- aıluşlannın bır araya gelerek Türk filmlerinden alınan rüsu- ma yönelik tepkilerini dile getir- melennin ardından bir basın açıklaması yaparak, sinema meslek örgütleri öncülüğünde gerçekleşen basın toplantısını, sektörlerindeki baskılann ve eritme politikalannın mesleki dayanışmayı ne denli zorunlu kıldığını, ortak sorunlann birlik- te mücadeleyi gerektirdiğini ka- nıtlamış olması bakımından olumlu bir örnek ve gelişme ola- rak değerlendirdi. Kendi Kültür Bakanlığı döne- minde Amerikan yönetiminin en üst düzeyde devTeye gırmesine ve yerli Amerikancı lobilerin tüm dayatmalanna karşın Ame- rikan filmlerinden alınan yüzde 25'likrüsumunaşağı çekılmedi- ğini, Türk filmleri için de yüzde 10 rüsum ahnması karannın en- gellendiğini anımsatan Sağlar, son günlerde ulusal sinema sek- törümüze ağır bir darbe anlamı- nı taşıyan bu girişimlerin (Kül- tür Bakanlığı'nın da sorumluluk sahibi olduğu) yeniden hayata geçirilmeye çalışıldığina dikkat çekti. Sağlar, aynca son dönemlerde ülkemizin tanıtımında önemli bir işlev yüklenen ve uluslararası platformlarda yüzümüzü ağırtan başanlı sanatsal yaratılara imza koyan sinema sektörünün karşı karşıya bulunduğu tehlike ve baskılann bununla sınırlı olma- dığını da belirterek şunlan kay- detti: "Özeüikle 24 Ocak karar- lanyla başlayıp 12 EylüTle alrya- pısı oluşturulan ve günümüze de- • Ekonomide ve siyasette mafyalaşma süreci yaratanların, kültür ve sanat yaşamımızı da biçimlendirmeyi amaçladıklannı belirten Fikri Sağlar, bu karan ulusal sinema sektörüne ağır darbe olarak nitelendirdi. ğin süregelen ekonomide ve siya- sette mafyalaşma sürecinde, bu süreci yaratanların, egemenlik alanlarinı kontrol alnnda bulun- durabilme ve düzenlerini sfirdü- rebilme ihtiyaçlan doğrultusun- da kültür-sanat yaşamımızı da bicimlendirmeyi önemli bir prog- ram olarak hedeflediklerini göz- lemlemekteviz. Bunun sonucun- da toplumsal duyarülık ve so- rumluluk duygusunu körelten bir mafya kühürü oluşturmak, toplumu pembe dizilerte yetinen voz ve popüler bir kürtürün kk- olojik kampanyalarla sürdürül- mesL bunun dışındaki sanatsai üretimin ise basta ekonomik ve politik baskılar olmak üzere her türlü yöntemlerie engeDenmeye, yok edilmeye çabşılmasının ve ya- şadığunız olumsuzluklann teme- linde bu gerçekler yatmaktadır" 'İstanbul Kanatlanmın Altın- da', Ekın Tıyatrosu'nun 'Mem- leket Hikâyeteri' gibi birçok sa- nat ürününe karşı sergilenen ya- saklayıcı, baskıcı tavırlann en son 'Ağır Roman'a karşı da ger- çekleştirildigıni vurgulayan Fik- ri Sağlar, 'Ağır Roman'da polis- lerle ilgili bazı bölümler gerek- çe olarak gösterilerek yapılan tehdit ve baskılann aslında tüm sanat ve kültür yaşamımıza yö- nelik planlı saldınnın bir parça- sı olduğunu belirtti: "Çünkü bu filmde yer alan bölümlerdeTürk polisinc hakaret söz konusu de- ğildir. Tüm polis camiası bilme- lidir ki hayatımızı ve malımta emanet edecegüniz kadar onur- lu bir görev sürdüren polis cami- asına karşı en büyük hakaret, on- lan çeteler içerisinde yer alabfle- cek, uyuşturucu kaçakcılıgınuı içinde bulunabilecek ve her tür- Ifi hukuk dışı girişim içerisindey- er alabilecek bir imajın kamu- oyundaoluşmasıtehlikesiniyara- tan ve Susurluk olayı ile de orta- yaçıkan bazı meslektaşlan veyö- neticilerin ilişki ve icraadanduf Fıkn Sağlar, polis camıasının, imajını düzeltme arayışını bir sa- nat ürünündeki bazı sahneleri yok etme ve yasaklamada değil, aralanna sızan bazı olumsuz ki- şilik ve yapılan tasfiye mücade- lesi vererek gerçekleştirmesi ge- rektiğini savundu. Kültür ve sanata yönelik sal- dınlann yaşama yönelik olduğu- nu vurgulayan Sağlar, "Bu ne- denle sanatı savunmak yaşamı savunmakür, diyorve herkesi ya- şamı savunmaya davet ediyo- rum" dedi. ABD, Türk sinemasına rüsumdan memnun 'Haksız rekabetsona erdi, eşitliksağlandı' ÖZGENACAR ANKARA - ABD Başkanf nın, Dün- ya Ticaret Örgütü (WTO) nezdindekı Temsiicisi Büyükelçi Charlene Bars- hefskv "Türk hükümctinin yerli filmlere yüzde 10 oranında vergi kovmasından duyduğu memnunivefj" açıkladı. ABD hükümetı adına yazılı olarak VV'ashington'da resmi bir açıklama yapan Büyükelçi Barshefsky, Türkiye'nin W- TO Anlaşması'nın 301. maddesine aykı- n biçimde Amerikan ve Avrupa filmle- rinden yüzde 25 oranında mmmmmm^ vergi aldığına, buna karşı- lık yerli filmlere sıfir vergi uyguladığma ve bunun da u haksız rekabet" yarattığı- na dikkati çekti. Bars- hefsky, 12 Haziran 1966'da Türkiye aleyhinde bu ko- nuda VVTO'da takibat baş- latıldığını ve şimdi olumlu sonuca ulaşıldığını söyle- di. ABD Ticaret Temsiici- si, uluslararası telif haklan kurallanna aykın olarak Amerikan ve Avrupalı si- ~ ^ ^ ^ ^ ~ nemacılann Türkiye'de "mihonlarcado- lar vergi ödetnek zorunda kaldığuıa, bu- na karşdık Türk sinemacılann bir dolar bile ödemediğine'" dikkati çekti. VVTO'nun anlaşmazlıklann çözüm- lenmesine ılişkin "soruşturma" süreci- nin başlamasından sonra Türk hüküme- ti ile yoğun görüşmeler yapıldığını belir- ten Barshefsky, açıklamasını şöyle sür- dürdü: "Türk Bakanlar Kurulu'nun 16 Arahk'ta Resmi Gazete'de yayımladığı • ABD Ticaret Terasilcisi Barshefsky, Amerikan - Türk filmleri arasındaki vergi eşitliği için geçen yıl Dünya Ticaret Orgütü'nün harekete geçirildiğini açıkladı. kararname yabancı filmlerdeki vergiyi yüzde 25'ten 10'a indirirken, Türk film- lerindeki vergiyi de yüzde O'dan 10'a çı- kartarak eşitliği sağlamışürf Barshefskv aynca "\VTO, entdektüel telif haklannın korunmasına ilişkin ola- rak önemli birstandartuyıununuda böy- lece sağlanuş oWu" yorumunu yaptı. 1996'da ABD'nin dünyaya "entriektü- el telif hakkt" kapsamına giren "bilgisa- yar programı, CD, video, basılı malzeme ve sinema filmi'' olarak 50 milyar dolar- lık (10 katrilyon TL) ihracat yaptığı bili- niyor. Türkiye'nin 1998 bütçesinin 15 katrilyon li- ra olduğu anımsanacak olursa, ABD'nin 1996 ih- racatı ile 1996 Türk bütçe- sinin denk olduğu ortaya çıkmaktadır. " Vnlaşmazüklar konu- sundayapılan görüşmeler- de, Türkiye ik eşitliği be- defleyen olumhı bir çözü- mc ulaşümasından mem- nun olduğunu" söyleyen ^ ^ ^ ^ ^ ^ ABD Ticaret Temsiicisi, "™~""~~~~ "ABD sanayii içinde Ame- rikan sinema srüdyolannın çok hızla ge- lisen ve en dinamik üretim aianı olduğu- nu" da vurguladı. Bilindiği üzere Türkiye ile ABD ara- sında yıllardır çözümlenmeyen "entefek- tüel telif haklan" ve "patent" uygulama- lan konusunda son zamanlarda önemli gelişmeler sağlanmıştı. Aksi halde ABD'nin Türkiye'yi "kara Bste"ye alıp çeşitli ticari yaptınmlar uygulaması söz konusu idi. ULUSLARARASI BERLİN FlLM FESTlVALl Yanşmanın ük se/dz adayı belli oldu GÜNER YÜREKÜK BERLİN - Yılbaşı telaşı içinde olduğumuz şu günler- de Uluslararası Berlın Film Festivali'nden yapılan bir ba- sın açıklaması, tüm sinema- severlere geriye sayımın baş- ladığını anımsattı. Festivalin yanşma bölü- müne katılacak 8 film şımdi- den belli oldu. Yapılan açık- lamaya göre. tüm dünyadan yine 25 kadar filmin katılaca- ğı ve Altın Ayı ile Gümüş Ayı ödüllerinin paylaşılacağı ya- nşma (Wettbeverb) bölü- münde gösterilecek fılmler arasında CKnt Eastwood'un "Midnight in the Garden of Good and Evü" adlı fılmi de bulunuyor. Kevin Spacey'in başrolü oynadığı filmin gala- sına Clint Eastvvood'un da gelmesi bekleniyor. Festivalin yanşma bölü- münde perde açacak bir di- ğer Amerikan yapımıfilmise Gus van Sant'ın "Good VV11I Hunting" adlı yapıtı. Bu filmde de Robin Williams başrolde görülüyor. Barry LevinsoDîn Robert De Niro ve Dustin Hoffman ile bırlık- te çevirdiğı "Wag the Dog"un galasında da Robert De Niro'nun bulunacağı ha- ber veriliyor, ama geçen yıl- lardan biliyoruz, gelecek de- nilen birçok film yıldızı son anda gelmedi. Hollyvvood'un usta oyuncusu Robert De Ni- ro'nun isminı bir Meksika Uluslararası Berlin Fflm FestivaB'nde Nefl Jordan 'The Butcher Boy', CKnt Eastvvood 'Midnight in the Garden of Good and EviT adlı fılmleriyle yanşacak. filminde de görüyoruz:. "GreatExpectations." Yanş- maya Brezilya'dan VValter SaUes'in "Central do Brasil" adlı fılmi de katılıyor. Bugüne dek, Amerika- Av- rupa-Asya yapımı filmlerden oluşturulan seçilen filmler kötü de olsa yanşmayı bu sa- cayağı üzerine oturtmaya ça- lışan festival yönetimi, Avru- pa adına rahatlamışa benzi- yor. Çünkü Fransa'dan gele- cek usta yönetmen Alain Res- A d a y l a r Mktnigbt in the Garden of and Evil /ABD yapımı / Yön: Clint Eastvvood / Oyuncu: Kevin Spacey Good Will Hunting / ABD yapımı / Yön: Gus van Sant / Oyuncu: Robin Williams On Connait ta Chanson / Fransa yapımı / Yön: Alain Resnais / Oyuncu: Jane Birkin-Lambert Wilson The Butcher Boy / Irianda yapımı / Yön: Neil Jordan / Oyuncu: Sinead O'Conner I Want You / bgiltere yapımı / Yön: Michael Winterbottom Wrç» the Dog.' ABD yapımı / Yön: Barry Levinson / Oyuncu: Robert De Niro / Dustin Hoffman Central Do Barasil - Brazilya Yapımı / Yön: VValter Salles Great Expectatk>ns / Meksika yapımı / Oyuncu: Robert DeNiro nais'nin, başrollerini Jane Buidn ile Lambert WUSOD ın paylaştıklan "On Connait la Chanson" adlı fılmi sanıyo- ruz festivalin yüzünü kara çı- kartmayacaktır. Irlanda ile Ingiltere'den de birerfilmvar yanşma bölümünde: Sevilen pop müzik şarkıcısı Sinead O'Connor'ın oynadığı, Nefl Jordan'ın çevirdiği "The Butcher Boy"u ile Michael VVTnterbottom'un "I WuıtY- ou"su. Bu kez 11-22 Şubat tarihleri arasında gerçekleş- tirilecek Uluslararası Berlin Festivali'ne yine 600 kadar filmin katılması bekleniyor. Festival şu bölümlerden olu- şuyor: Yanşma (Wettbeverb), Panorama, Uluslararası Genç Filmler Forumu, Yeni Alman Filmleri, Çocuk Filmleri Şen- liğı, Avrupa Film Pazan ve Dün\ a Sinema Tarihine Ba- kış. IŞILDAK VE YELPAZE ATİLLA BİRKİYE Gösterge Avcılam Edebiyat kuramıyla ilgili kitaplar ülkemizde ol- dukça az yayımlanıyor; "gerçek" edebiyat yapıt- lanna, yaratımlarına ilgi kalmadığına göre kuram- sal kitaplara da ilginin olmaması çok doğal değil mi? Bunun nedenleri de çok açık... Zaten ezelden ben kuramla pek ilişkimiz yoktur. Neyse yine bir yakınma yazısı olmasın bu da! Işte o az sayıdaki kuramsal çalışmalardan biri, geçen ay yayımlandı. Aslında kuramsal bir yapıt- tan çok kurama ilişkin bir yapıt demek daha doğ- ru: Mehmet Rrfat ın, Gösterge Avcıları adlı son ya- pıtı... ••• Mehmet Rifat, inatla ve yılarca göstergebilim konusunda yazan (ve çeviren), gerçek anlamda il- gilenen nadir yazarlardan biridir. Gösterge Avcıla- rı da metni okumaya/anlamlandırmaya ilişkin bir çalışması. Once kitabın arka kapağında yer alan notu ak- taralım: "Şiir üstüne düşünce üretmiş şairierimizin po- etikalanna, 'metnin tadı'n/ arayan bir yonımcu- nun göstergebilimsel bir bakışı." Gösterge Avcılan, "şiiri okuyan şairier-1" alt- başlığını taşıyor. Bundan önceki Homo Semioticus ve Gösterge- bilimcinin Kitabı'nda, Mehmet Rifat, göstergebi- limcinin insana ve dünyaya bakışını incelemişti. Bu kezyazann elealdığı konu "göstergeavcılan", ya- ni, onun tanımıyla şöyle: "...bir de göstergebilimin yöntemini kullanma- dan insanı ve dünyayı okumayı, çözümlemeyi, yo- nımlamayı, yeniden anlamlandırmayı başarmış yaratıcı sanatçılar var: Bakmayı, görmeyi, yakala- mayı bilen gerçek gösterge avcılan bunlar: Şa- irfer, denemeciler, eleştirmenler, romancılar, res- samlar vb." Mehmet Rifat, böylesine tanımladığı bu gösterge avcılannı ele aldığı kitabında şairieri toplamış (sonraki iki kitapta da şairler yer aiacak- mış): Salah Birsel, Cemal Süreya, Behçet Ne- catigil, Oktay Rifat, ve Melih Cevdet Anday. Şairlerin şiir üzerine söylediklerinden yaptığı seçmeleri/bölümleri, "okuyor", yeniden anlamlan- dınyor. Bir anlamda şiir üzerine kurulmuş bir üst- dilin, üstdilini oluşturuyor. Bu özelliğiyle Türkçede ilk kez böylesine bir ça- lışma yayımlanıyor. Zaten önceki çalışması Homo Semioticus da benzer bir özellik taşıyordu. Üste- lik, dünya literatüründe "Homo Semioticus" adlı bir başka çalışma, Mehmet Rifat'tan önce yokmuş (yazanndap öğrendiğımize göre). • • • Biçimsel olarak da "değişik" bir teknik kullanı- yor Mehmet Rifat. Sayfayı dikey olarak ikiye bölmüş. Sol taraftaki daha küçük puntolarla dizilmiş üçte birlik bölüm- de, şairlerin şiir üzerine söylediklerinden/yazdık- lanndan Mehmet Rifat'ın seçtiği parçalar yer alı- yor. Sayfanın sağ tarafındaki ve daha büyük punto- larla dizilmiş üçte ikilik bölümde de Mehmet Ri- fat'ın oluşturduğu (kaleme aldığı), yazanndan alın- tılayarak söylersek bir üstüstdil yer alıyor. Sağ taraf bir bakıma, sol taraftan ayn bir metin olarak ele alınabilir. Nitekim Mehmet Rifat önsöz- de, kendi kitabının okunuşunun ipuçlanna değine- rek bunu şöyle açıklıyor: "Gösterge Avcılan 'nın metnine dört boyutlu bir okumayla yaklaşılabilir: 1. Yalnızca sol sütun okunabilir (şairlerin görüş- leri); 2. Yalntzca sağ sütun okunabilir (Mehmet Ri- fat'ın metni); 3. Önce sol sütundaki sonra sağ sütundaki bö- lüm okunabilir; 4. önce sağ sütundaki sonra sol sütundaki bö- lüm okunabilir; Karar sizin! Okuma oyununun tek kuralı: Bölümler arası göndermeleri göz önünde tutmak!" ••• Evet, eşi benzeri henüz olmayan Gösterge Av- cılan'nı, okuma biçiminin karan okurun. Ama ön- ce edinmek gerekir. Bizden önermesi. bveç popu sHatitan fazia satıyor • STOCKHOLM (Cumhuriyet) - Isveç'in gelişmiş çelik endüstnsının önemli gelir kaynakJanndan olan silah ve patlayıcı dışsatımı, lsveçli pop satımının gerisinde kaldı. Bu yıl içinde tsveçli pop sanatçılnnın ülkelerine kazandırdıklan gelir 1.5 milyar kronu bularak silah sektörünü geride bıraktı. ABB, Roxette ve Ace of Base'den sonra yetişen yeni ve genç popçular Isveç'i, müzik dışsanmında ABD ve Ingiltere'den sonra üçüncü büyük ülke yaptılar. Şu sıralar Isveç dışında tanınan lsveçli popçulann başında Robyn, Meja, The Cardigans ve This Perfect Day geliyor. 'Küçük Sahne' etkiıliklepi H Kültür Servisi-İki yıldır Yavuz Özkan'ın Zl Film Atölyesi 'nde sürdürülen ve büyük ilgi gören 'Cumartesi Söyleşileri'ne artık Küçük Sahne Sadri Alışık Tiyatrosu ev sahipliği yapacak. Geçtiğimiz cumartesi, ölüm cezasına çarptınlmış hükümlülerin idamdan hemen önce yazdıklan mektuplann okunduğu etkinhkten sonra bu kez 10 ocak tarihinde 'Şiddet' konulu söyleşi gerçekleştirilecek. Tiyatro, 17 ocak tarihinde 'Kayıp Kuşaklar:X Generation!' ve 24 ocak tarihinde de 'Oyunculuk ve Türk Sinemasında Oyunculuk' başlıklı söyleşilere ev sahipliği yapacak. BUGUN • BORUSAN KULTUR VE SANAT MERKEZI'nde saat 19.00'da Suay Aksoy'un katıldığı 'Doğum Yüdönümünde Maria CaDas' başlıklı söyleji ve dinleti izlenebilir. (292 06 55) • BAK1RKOY BELEDtVi: TİYATROLARI'nda saat 20.30'da 'Hadi ÖMürsene Canikom' adlı oyun izlenebilir. (661 19 42) • İFSAK'ta saat 19.30 ve 20.15'te îbrahim Zaman'ın hazırladığı 'Canım Türkiyem' başlıklı saydam gösteri izlenebilir. • BILGİÜNİVERSİTESİ Sinema-Ty Bölümü etkinlikleri kapsamında saat 17.30'da Ömer Kavur la söyleşi izlenebilir. (216 22 22) • AKSANAT'ta saat 12.30'da Dizzy Gillespie'nın 'A Night in in Tunisia' başlıklı belgesel caz fılmi ve saat 18.30'da 'Sanat Tarihi Etkinlikleri' kapsamında Prof. Dr. Zeynep tnankurun katıldığı 'Baü Anlayışında Bir Koleksiyoncu: Halil Şerif Paşa' başlıklı söyleşi izlenebilir. (252 35 00)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle