Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 25 ARALIK 1997 PERŞEMBE
12 KULTUR
Abbas Kiarostami, hep önemli rol verdiği otomobili, tekerlekli bir sinemaya benzetiyor
Tilmlerim bir tek filıııiıı parçası'
CÖNÜL DÖNMEZ -COLİN
"FrançoısTnıffault'unbirsözüvardır:
'Yönetmen tüm yaşamında yalnızca bir
film yapar. Sonra onu birkaç yıl arayla
parçaiara böler." Bu nedenle bir yönetme-
ni anlayabilmek için tüm yapıtlannı izle-
mek gerekir. Aynı esld fotofraflara bakar
gibi; gençlik fotoğraflannız, olgunluk fo-
toğraflannız devamlı birbirini izter" diyor
Altm Palmiye Ödüla'nün sahibi Abbas
Kiarostami. Son filmi 'Kirazm Tadı'nı,
daha önceki. 'Arkadaşıniın Evi Nerede?,'
'Süregefir Yaşam' ve 'Zeytinlikler Ara-
smdan' filmlerini içeren üçlüden pek
farklı bulmuyor. "Arkadaş,ımın Evi Ne-
rede?^! çıkanp yerine 'fCirazın Tadı'nı
koysanız pek bir şey değişmez. belki daha
iyi bile olur. Hepsi aynı mekânda geçiyor.
Birinin kökleri öbürii ile iç içe. Ana konu
öliime karşı yaşam. İnsanlan izleyerek
edindiğim deneyimlere dayanıyor tümü"
diyor. Abbas Kiarostami'nin son Fılmi
'Kirazın Tadı' ve son yıllarda çekmiş ol-
duğu fotoğraflann sergilendiği Selanik
Film Festivali'nde görüştük.
- Intihar konulu bir film yapnnız. Kah-
raman bilinmeyen nedenİerden canına
krymaya karariı ve bunu birtyle paylaş-
makistiyor.
Bence kahraman yaşamı şöyle tanım-
lıyor: Yaşamak zorunda mısınız, yoksa
bir seçeneğiniz var mı? Gûnlûk yaşamı-
mızda bize zorla verilmiş o kadar çok şey
varki; dinimiz, uyruğumuz, cinsimiz, ana
babamız, kültûrümüz. doğum tarihimiz.
Sanki bir sinema salonuna seçeneksiz
atılmış gibiyiz. Film kötü, koltuk rahat-
sız, klima çalışmıyor, sizi orada tutan tek
şey çıkış kapısı. Filmı beğenseniz bile.
eğeriçerde kalmaya zorlanmışsanız artık
beğenmeyebilirsiniz. O çtkış kapısı bir
özdeyiş sanki. Salt onu düşünmek yaşam
seçeneğı venyor insana.
- Kahraman üç kişiyi alryor arabasına.
Bunlann ilki bir asker, ikincisi imam-ha-
tipti bir öğrenci. üçüncüsü ise doğai tarih
müzesinde görevlL Bunlar da bir seçenek
mi sizce?
Bu karakterler kahramanın yaşamının
birer bölümünü tanımlıyor, çevTeden ki-
• 'Kirazın Tadı'nda üç öğe önemli: Kamera, şofbr ve yolcu. Bunlann üçü
de benim. Kamera benim elimdeydi. Kamerayı elinizde tutabilmek kadar
coşku verici bir şey yoktur bence. Aynı fotoğraflardaki gibi. Ne bir aşk
öyküsü, ne de başka bir şey, yalnızca sessizliğin coşkusu. Arabam büro
işlevi görür. Meditasyon için en iyi zaman trafik tıkandığındadır.
Görüntüler sürekli gelip geçer. Tekerlekli bir sinemadır sanki araba.
şiler. Aynı zamanda
ölümle de bağlantılan var.
Ama birer metafor olarak
da görebilirsiniz. Filmin
sonunda askerler geçiyor
yine. Sonu açık bir film
bu. Eleştirmenler, asker-
lerin tûfek yerine çiçek
sunduklannı düşünüyor-
lar. Gerçekte kahraman o
askerlerden biri olabilir.
Yaşamının o dönemini
düşünüyor.
- 'KJrazın Tadı'nın iki
versiyonu okluğu söyteıû-
yor.
Filmin sonu beni dü-
şündürdü. Izleyicilerle
konuştum. Çok karanlık
olmasını istemedım. So-
nunda açık bır kapı kalsın
dedim. Hani nasıl çocuk-
luğumuzda bize masal
anlatırken sevinelim diye
iyi bir şey ler eklerlerdi ya
sonunda, öyle bir şey. Bu
nedenle video bölümünü
'Kirazuı Tadı'nı, öteki fîlmlerinden farklı görmüyoı
koydum. Nevv York'taki bir gösterimden
sonra yanıma gelen birkadın neden o bö-
lümü ekledinız, oraya gelmeden ağlıyor-
dum, ama onu görünce gerçek olmadığı-
nı anladım, dedi. Şaka olarak başladı, a-
ma ltalya'da da bırisi aynı şeyi söyledi.
Şimdi ltalya'da iki versiyon gösterili-
yor. Ama her iki versiyonda da kahrama-
nın canına kıyıp kıymadığı belli değil.
Masal gibi, gökte bulutlar, yerde toprak.
Yaşam süregeliyor. Yaşamın ne denli gü-
zel olduğunun bir kanıtı bu. Önemli olan
kahramanınkendıni öldürmesı değıl. Ya-
şamın ölümle olan ilişkisi, ölümün ya-
şamla degil. Öroer Hayyam'ın dediği gi-
bi ölüm tehlikesi olmadan yaşamın tadı-
na varamazsınız. Ölüm bir gerçektır. Za-
manı gelince gelir. Önemli olan yaşamın
tadına varabilmektir.
'Arabam, bûro işlevi görür'
- Tüm filmlerifiizde hep bir 'y ineleme'
yöntemi var. Yineteme bir sanat seçeneği
mi sizce?
Yinelemeler vurgulama işlevi görür.
Bir kitapta büyük harfle yazabilir, altını
çızebilırsıniz. Sinemada ise tümceleri
avaz avaz bağıramazsınız. Yineleyerek
önem kazandınrsmız.
Filmlerimdeki sonsuz so-
rular, cevaplar bir ileti-
şim işlevi de görür.
- Bu öykülerin ne ka-
dan önceden hazıriaıu-
yor,nekadançekimsıra-
sında geüsjyor?
Her şeyi not ahnm, a-
ma setegetirmem. Oyun-
culara da ezberlemeleri
için senaryo vermem.
Böylece doğaçlama ola-
naklan çıkar ortaya. Bir
düşünce ile başlanm. Bu
düşünceye uygun oyun-
cu bulunca, onu değişti-
receğime kendim değişi-
rim, terziye giysi diktir-
meye benzer bu. Hazır
alırsanız uymayabilir.
Arabam büro işlevi
görür. Zamanımı evim-
den çok arabamda geçiri-
nm. Meditasyon için en
iyi zaman trafik tıkandı-
ğı zamandır. Gerçekte
araba ile sinema arasında benzerlikler de
yok değıldir. Önünüzde kocaman bir ek-
ran, her bir yanınızda bir başka ekran.
Görüntüler devamlı gelip geçer. Teker-
lekli bir sinemadır sanki araba. Hemen
tüm filmlerimde araba önemli bir rol oy-
namtştır. 'Kirazın Tadı'nda üç öğe önem-
li: Kamera, şoför ve yolcu. Bunlann üçü
de benim. Kamera benim elimdeydi.
Oyuncular birbirleriyle karşılaşmadılar.
Kahraman, kameraman ve görünmeyen
oyuncu bendim. Kamerayı elinizde tuta-
bilmek kadar coşku venci bir şey yoktur
bence. Aynı fotoğraflardaki gibi. Ne bir
aşk öyküsü ne bir şey, yalnızca sessizli-
ğM coşkusu.
Fotoğraf çekmek daha doyurucu
- FılmJerinlan bu denli başanlı olma-
sında yaluı olmalannın bir rolü var mı
sizce?
Amacım yalın olmaknr. Yalın çalışma-
lar, yalın insanlaretkilerbeni. Bu karma-
şık dünyada tek çıkar yol yalın olmaktır.
Sonıyorum izleyiciye: Geçmişin başan-
lı filmlerine hiç benzemeyen bir fılmi ne-
den beğeniyorsunuz? Selanik'e altı-yedi
yıl önce gelmiştim, yalnızca Amerikan
filmleri çekiyordu kalabalıklan. Dün ak-
şam lran fılmi görebilmek için kuyrukta
bekJeyen bir alay genç gördüm. Bence
artık izleyici yalın fılmlerle ilgilenmeye
başladı. tyi izleyici olmayınca iyi sinema
da olamaz.
- Ya resim ve fotoğraf caüşmalannız?
Artık resim yapmıyorum, ama fotoğ-
raf çekmeye devam ediyorum. tlk fotoğ-
raf sergisi ltalya'da, Palermo'daydı. Bir
eleştirmen, 'Her bir fotoğraf tek oyuncu-
lu,kısa bir film gibi'. dedı. Tek oyuncu ile
bana çok yakın bir şey yaratabildiğim için
mutluluk duyuyorum. Sinema, çok daha
karmaşık ,birekipçalışması. Kameranın
önünde ardında insanlara devamlı baskı
yapıyorsunuz. Bu nedenle güç sinema.
Fotoğraf çekerken yalnızım ve rahatım.
İyi bir fotoğraf çekrnek bir film yapmak
kadar doyurucu.
- Filmlerinizde okluğu gibi fotoğrafla-
ruıızda da bir hiçlik' imgesi egemen.
'Hiç'i arayan yalruz ben değilım. Japon
Haikulannı, mınimalıst akımı düşünün.
'Hiç'i aramaktan çok, bırtakım şeyleri ya-
şamdan dışan atmak önemli. Bunu yapa-
bildiğinizde, 'hiç' birçok şeyle dolu olur.
Boş bir tuval gibi olanaklan çoktur. Son-
ra 'hiç'i kendi başına yargılayamazsınrz.
Onu izleyen bir çift göz vardır. 'Hiç' ve
izleyici her şeydir fşte Haıkunun tanımı.
- Yeni bir fiim var mı gündemde?
Yeni fılmim garip bir tören üzerine ku-
rulu, ama diğerlerinden pek farklı ol-
duğunu sanmıyorum. Truffault'un dediği
gibi. tüm filmlerim bir tek filmin bir par-
çası.
Fikri Sağlar, baskılam ve eritmepolitikalanna karşı dayanışma gösteren sinemacılan destekledi
'Ulusalcılığı savunanlar sinemamızı baltalıyor'KültürServisi -CHP tçel Mil-
letvekılı Fikri Saglar. sınemaku-
aıluşlannın bır araya gelerek
Türk filmlerinden alınan rüsu-
ma yönelik tepkilerini dile getir-
melennin ardından bir basın
açıklaması yaparak, sinema
meslek örgütleri öncülüğünde
gerçekleşen basın toplantısını,
sektörlerindeki baskılann ve
eritme politikalannın mesleki
dayanışmayı ne denli zorunlu
kıldığını, ortak sorunlann birlik-
te mücadeleyi gerektirdiğini ka-
nıtlamış olması bakımından
olumlu bir örnek ve gelişme ola-
rak değerlendirdi.
Kendi Kültür Bakanlığı döne-
minde Amerikan yönetiminin en
üst düzeyde devTeye gırmesine
ve yerli Amerikancı lobilerin
tüm dayatmalanna karşın Ame-
rikan filmlerinden alınan yüzde
25'likrüsumunaşağı çekılmedi-
ğini, Türk filmleri için de yüzde
10 rüsum ahnması karannın en-
gellendiğini anımsatan Sağlar,
son günlerde ulusal sinema sek-
törümüze ağır bir darbe anlamı-
nı taşıyan bu girişimlerin (Kül-
tür Bakanlığı'nın da sorumluluk
sahibi olduğu) yeniden hayata
geçirilmeye çalışıldığina dikkat
çekti.
Sağlar, aynca son dönemlerde
ülkemizin tanıtımında önemli bir
işlev yüklenen ve uluslararası
platformlarda yüzümüzü ağırtan
başanlı sanatsal yaratılara imza
koyan sinema sektörünün karşı
karşıya bulunduğu tehlike ve
baskılann bununla sınırlı olma-
dığını da belirterek şunlan kay-
detti: "Özeüikle 24 Ocak karar-
lanyla başlayıp 12 EylüTle alrya-
pısı oluşturulan ve günümüze de-
• Ekonomide ve siyasette
mafyalaşma süreci
yaratanların, kültür ve sanat
yaşamımızı da biçimlendirmeyi
amaçladıklannı belirten Fikri
Sağlar, bu karan ulusal sinema
sektörüne ağır darbe olarak
nitelendirdi.
ğin süregelen ekonomide ve siya-
sette mafyalaşma sürecinde, bu
süreci yaratanların, egemenlik
alanlarinı kontrol alnnda bulun-
durabilme ve düzenlerini sfirdü-
rebilme ihtiyaçlan doğrultusun-
da kültür-sanat yaşamımızı da
bicimlendirmeyi önemli bir prog-
ram olarak hedeflediklerini göz-
lemlemekteviz. Bunun sonucun-
da toplumsal duyarülık ve so-
rumluluk duygusunu körelten
bir mafya kühürü oluşturmak,
toplumu pembe dizilerte yetinen
voz ve popüler bir kürtürün kk-
olojik kampanyalarla sürdürül-
mesL bunun dışındaki sanatsai
üretimin ise basta ekonomik ve
politik baskılar olmak üzere her
türlü yöntemlerie engeDenmeye,
yok edilmeye çabşılmasının ve ya-
şadığunız olumsuzluklann teme-
linde bu gerçekler yatmaktadır"
'İstanbul Kanatlanmın Altın-
da', Ekın Tıyatrosu'nun 'Mem-
leket Hikâyeteri' gibi birçok sa-
nat ürününe karşı sergilenen ya-
saklayıcı, baskıcı tavırlann en
son 'Ağır Roman'a karşı da ger-
çekleştirildigıni vurgulayan Fik-
ri Sağlar, 'Ağır Roman'da polis-
lerle ilgili bazı bölümler gerek-
çe olarak gösterilerek yapılan
tehdit ve baskılann aslında tüm
sanat ve kültür yaşamımıza yö-
nelik planlı saldınnın bir parça-
sı olduğunu belirtti: "Çünkü bu
filmde yer alan bölümlerdeTürk
polisinc hakaret söz konusu de-
ğildir. Tüm polis camiası bilme-
lidir ki hayatımızı ve malımta
emanet edecegüniz kadar onur-
lu bir görev sürdüren polis cami-
asına karşı en büyük hakaret, on-
lan çeteler içerisinde yer alabfle-
cek, uyuşturucu kaçakcılıgınuı
içinde bulunabilecek ve her tür-
Ifi hukuk dışı girişim içerisindey-
er alabilecek bir imajın kamu-
oyundaoluşmasıtehlikesiniyara-
tan ve Susurluk olayı ile de orta-
yaçıkan bazı meslektaşlan veyö-
neticilerin ilişki ve icraadanduf
Fıkn Sağlar, polis camıasının,
imajını düzeltme arayışını bir sa-
nat ürünündeki bazı sahneleri
yok etme ve yasaklamada değil,
aralanna sızan bazı olumsuz ki-
şilik ve yapılan tasfiye mücade-
lesi vererek gerçekleştirmesi ge-
rektiğini savundu.
Kültür ve sanata yönelik sal-
dınlann yaşama yönelik olduğu-
nu vurgulayan Sağlar, "Bu ne-
denle sanatı savunmak yaşamı
savunmakür, diyorve herkesi ya-
şamı savunmaya davet ediyo-
rum" dedi.
ABD, Türk sinemasına rüsumdan memnun
'Haksız rekabetsona
erdi, eşitliksağlandı'
ÖZGENACAR
ANKARA - ABD Başkanf nın, Dün-
ya Ticaret Örgütü (WTO) nezdindekı
Temsiicisi Büyükelçi Charlene Bars-
hefskv "Türk hükümctinin yerli filmlere
yüzde 10 oranında vergi kovmasından
duyduğu memnunivefj" açıkladı.
ABD hükümetı adına yazılı olarak
VV'ashington'da resmi bir açıklama yapan
Büyükelçi Barshefsky, Türkiye'nin W-
TO Anlaşması'nın 301. maddesine aykı-
n biçimde Amerikan ve Avrupa filmle-
rinden yüzde 25 oranında mmmmmm^
vergi aldığına, buna karşı-
lık yerli filmlere sıfir vergi
uyguladığma ve bunun da
u
haksız rekabet" yarattığı-
na dikkati çekti. Bars-
hefsky, 12 Haziran 1966'da
Türkiye aleyhinde bu ko-
nuda VVTO'da takibat baş-
latıldığını ve şimdi olumlu
sonuca ulaşıldığını söyle-
di. ABD Ticaret Temsiici-
si, uluslararası telif haklan
kurallanna aykın olarak
Amerikan ve Avrupalı si- ~ ^ ^ ^ ^ ~
nemacılann Türkiye'de "mihonlarcado-
lar vergi ödetnek zorunda kaldığuıa, bu-
na karşdık Türk sinemacılann bir dolar
bile ödemediğine'" dikkati çekti.
VVTO'nun anlaşmazlıklann çözüm-
lenmesine ılişkin "soruşturma" süreci-
nin başlamasından sonra Türk hüküme-
ti ile yoğun görüşmeler yapıldığını belir-
ten Barshefsky, açıklamasını şöyle sür-
dürdü: "Türk Bakanlar Kurulu'nun 16
Arahk'ta Resmi Gazete'de yayımladığı
• ABD Ticaret
Terasilcisi
Barshefsky,
Amerikan - Türk
filmleri arasındaki
vergi eşitliği için
geçen yıl Dünya
Ticaret Orgütü'nün
harekete
geçirildiğini
açıkladı.
kararname yabancı filmlerdeki vergiyi
yüzde 25'ten 10'a indirirken, Türk film-
lerindeki vergiyi de yüzde O'dan 10'a çı-
kartarak eşitliği sağlamışürf
Barshefskv aynca "\VTO, entdektüel
telif haklannın korunmasına ilişkin ola-
rak önemli birstandartuyıununuda böy-
lece sağlanuş oWu" yorumunu yaptı.
1996'da ABD'nin dünyaya "entriektü-
el telif hakkt" kapsamına giren "bilgisa-
yar programı, CD, video, basılı malzeme
ve sinema filmi'' olarak 50 milyar dolar-
lık (10 katrilyon TL) ihracat yaptığı bili-
niyor. Türkiye'nin 1998
bütçesinin 15 katrilyon li-
ra olduğu anımsanacak
olursa, ABD'nin 1996 ih-
racatı ile 1996 Türk bütçe-
sinin denk olduğu ortaya
çıkmaktadır.
" Vnlaşmazüklar konu-
sundayapılan görüşmeler-
de, Türkiye ik eşitliği be-
defleyen olumhı bir çözü-
mc ulaşümasından mem-
nun olduğunu" söyleyen
^ ^ ^ ^ ^ ^ ABD Ticaret Temsiicisi,
"™~""~~~~ "ABD sanayii içinde Ame-
rikan sinema srüdyolannın çok hızla ge-
lisen ve en dinamik üretim aianı olduğu-
nu" da vurguladı.
Bilindiği üzere Türkiye ile ABD ara-
sında yıllardır çözümlenmeyen "entefek-
tüel telif haklan" ve "patent" uygulama-
lan konusunda son zamanlarda önemli
gelişmeler sağlanmıştı. Aksi halde
ABD'nin Türkiye'yi "kara Bste"ye alıp
çeşitli ticari yaptınmlar uygulaması söz
konusu idi.
ULUSLARARASI BERLİN FlLM FESTlVALl
Yanşmanın ük se/dz adayı belli oldu
GÜNER YÜREKÜK
BERLİN - Yılbaşı telaşı
içinde olduğumuz şu günler-
de Uluslararası Berlın Film
Festivali'nden yapılan bir ba-
sın açıklaması, tüm sinema-
severlere geriye sayımın baş-
ladığını anımsattı.
Festivalin yanşma bölü-
müne katılacak 8 film şımdi-
den belli oldu. Yapılan açık-
lamaya göre. tüm dünyadan
yine 25 kadar filmin katılaca-
ğı ve Altın Ayı ile Gümüş Ayı
ödüllerinin paylaşılacağı ya-
nşma (Wettbeverb) bölü-
münde gösterilecek fılmler
arasında CKnt Eastwood'un
"Midnight in the Garden of
Good and Evü" adlı fılmi de
bulunuyor. Kevin Spacey'in
başrolü oynadığı filmin gala-
sına Clint Eastvvood'un da
gelmesi bekleniyor.
Festivalin yanşma bölü-
münde perde açacak bir di-
ğer Amerikan yapımıfilmise
Gus van Sant'ın "Good VV11I
Hunting" adlı yapıtı. Bu
filmde de Robin Williams
başrolde görülüyor. Barry
LevinsoDîn Robert De Niro
ve Dustin Hoffman ile bırlık-
te çevirdiğı "Wag the
Dog"un galasında da Robert
De Niro'nun bulunacağı ha-
ber veriliyor, ama geçen yıl-
lardan biliyoruz, gelecek de-
nilen birçok film yıldızı son
anda gelmedi. Hollyvvood'un
usta oyuncusu Robert De Ni-
ro'nun isminı bir Meksika
Uluslararası Berlin Fflm FestivaB'nde Nefl Jordan 'The Butcher Boy', CKnt Eastvvood
'Midnight in the Garden of Good and EviT adlı fılmleriyle yanşacak.
filminde de görüyoruz:.
"GreatExpectations." Yanş-
maya Brezilya'dan VValter
SaUes'in "Central do Brasil"
adlı fılmi de katılıyor.
Bugüne dek, Amerika- Av-
rupa-Asya yapımı filmlerden
oluşturulan seçilen filmler
kötü de olsa yanşmayı bu sa-
cayağı üzerine oturtmaya ça-
lışan festival yönetimi, Avru-
pa adına rahatlamışa benzi-
yor. Çünkü Fransa'dan gele-
cek usta yönetmen Alain Res-
A d a y l a r
Mktnigbt in the Garden of and Evil /ABD yapımı / Yön:
Clint Eastvvood / Oyuncu: Kevin Spacey
Good Will Hunting / ABD yapımı / Yön: Gus van Sant /
Oyuncu: Robin Williams
On Connait ta Chanson / Fransa yapımı / Yön: Alain
Resnais / Oyuncu: Jane Birkin-Lambert Wilson
The Butcher Boy / Irianda yapımı / Yön: Neil Jordan /
Oyuncu: Sinead O'Conner
I Want You / bgiltere yapımı / Yön: Michael
Winterbottom
Wrç» the Dog.' ABD yapımı / Yön: Barry Levinson /
Oyuncu: Robert De Niro / Dustin Hoffman
Central Do Barasil - Brazilya Yapımı / Yön: VValter Salles
Great Expectatk>ns / Meksika yapımı / Oyuncu: Robert
DeNiro
nais'nin, başrollerini Jane
Buidn ile Lambert WUSOD ın
paylaştıklan "On Connait la
Chanson" adlı fılmi sanıyo-
ruz festivalin yüzünü kara çı-
kartmayacaktır. Irlanda ile
Ingiltere'den de birerfilmvar
yanşma bölümünde: Sevilen
pop müzik şarkıcısı Sinead
O'Connor'ın oynadığı, Nefl
Jordan'ın çevirdiği "The
Butcher Boy"u ile Michael
VVTnterbottom'un "I WuıtY-
ou"su. Bu kez 11-22 Şubat
tarihleri arasında gerçekleş-
tirilecek Uluslararası Berlin
Festivali'ne yine 600 kadar
filmin katılması bekleniyor.
Festival şu bölümlerden olu-
şuyor: Yanşma (Wettbeverb),
Panorama, Uluslararası Genç
Filmler Forumu, Yeni Alman
Filmleri, Çocuk Filmleri Şen-
liğı, Avrupa Film Pazan ve
Dün\ a Sinema Tarihine Ba-
kış.
IŞILDAK VE YELPAZE
ATİLLA BİRKİYE
Gösterge Avcılam
Edebiyat kuramıyla ilgili kitaplar ülkemizde ol-
dukça az yayımlanıyor; "gerçek" edebiyat yapıt-
lanna, yaratımlarına ilgi kalmadığına göre kuram-
sal kitaplara da ilginin olmaması çok doğal değil
mi?
Bunun nedenleri de çok açık... Zaten ezelden
ben kuramla pek ilişkimiz yoktur. Neyse yine bir
yakınma yazısı olmasın bu da!
Işte o az sayıdaki kuramsal çalışmalardan biri,
geçen ay yayımlandı. Aslında kuramsal bir yapıt-
tan çok kurama ilişkin bir yapıt demek daha doğ-
ru:
Mehmet Rrfat ın, Gösterge Avcıları adlı son ya-
pıtı...
•••
Mehmet Rifat, inatla ve yılarca göstergebilim
konusunda yazan (ve çeviren), gerçek anlamda il-
gilenen nadir yazarlardan biridir. Gösterge Avcıla-
rı da metni okumaya/anlamlandırmaya ilişkin bir
çalışması.
Once kitabın arka kapağında yer alan notu ak-
taralım:
"Şiir üstüne düşünce üretmiş şairierimizin po-
etikalanna, 'metnin tadı'n/ arayan bir yonımcu-
nun göstergebilimsel bir bakışı."
Gösterge Avcılan, "şiiri okuyan şairier-1" alt-
başlığını taşıyor.
Bundan önceki Homo Semioticus ve Gösterge-
bilimcinin Kitabı'nda, Mehmet Rifat, göstergebi-
limcinin insana ve dünyaya bakışını incelemişti. Bu
kezyazann elealdığı konu "göstergeavcılan", ya-
ni, onun tanımıyla şöyle:
"...bir de göstergebilimin yöntemini kullanma-
dan insanı ve dünyayı okumayı, çözümlemeyi, yo-
nımlamayı, yeniden anlamlandırmayı başarmış
yaratıcı sanatçılar var: Bakmayı, görmeyi, yakala-
mayı bilen gerçek gösterge avcılan bunlar: Şa-
irfer, denemeciler, eleştirmenler, romancılar, res-
samlar vb." Mehmet Rifat, böylesine tanımladığı
bu gösterge avcılannı ele aldığı kitabında şairieri
toplamış (sonraki iki kitapta da şairler yer aiacak-
mış): Salah Birsel, Cemal Süreya, Behçet Ne-
catigil, Oktay Rifat, ve Melih Cevdet Anday.
Şairlerin şiir üzerine söylediklerinden yaptığı
seçmeleri/bölümleri, "okuyor", yeniden anlamlan-
dınyor. Bir anlamda şiir üzerine kurulmuş bir üst-
dilin, üstdilini oluşturuyor.
Bu özelliğiyle Türkçede ilk kez böylesine bir ça-
lışma yayımlanıyor. Zaten önceki çalışması Homo
Semioticus da benzer bir özellik taşıyordu. Üste-
lik, dünya literatüründe "Homo Semioticus" adlı
bir başka çalışma, Mehmet Rifat'tan önce yokmuş
(yazanndap öğrendiğımize göre).
• • •
Biçimsel olarak da "değişik" bir teknik kullanı-
yor Mehmet Rifat.
Sayfayı dikey olarak ikiye bölmüş. Sol taraftaki
daha küçük puntolarla dizilmiş üçte birlik bölüm-
de, şairlerin şiir üzerine söylediklerinden/yazdık-
lanndan Mehmet Rifat'ın seçtiği parçalar yer alı-
yor.
Sayfanın sağ tarafındaki ve daha büyük punto-
larla dizilmiş üçte ikilik bölümde de Mehmet Ri-
fat'ın oluşturduğu (kaleme aldığı), yazanndan alın-
tılayarak söylersek bir üstüstdil yer alıyor.
Sağ taraf bir bakıma, sol taraftan ayn bir metin
olarak ele alınabilir. Nitekim Mehmet Rifat önsöz-
de, kendi kitabının okunuşunun ipuçlanna değine-
rek bunu şöyle açıklıyor:
"Gösterge Avcılan 'nın metnine dört boyutlu bir
okumayla yaklaşılabilir:
1. Yalnızca sol sütun okunabilir (şairlerin görüş-
leri);
2. Yalntzca sağ sütun okunabilir (Mehmet Ri-
fat'ın metni);
3. Önce sol sütundaki sonra sağ sütundaki bö-
lüm okunabilir;
4. önce sağ sütundaki sonra sol sütundaki bö-
lüm okunabilir;
Karar sizin!
Okuma oyununun tek kuralı: Bölümler arası
göndermeleri göz önünde tutmak!"
•••
Evet, eşi benzeri henüz olmayan Gösterge Av-
cılan'nı, okuma biçiminin karan okurun. Ama ön-
ce edinmek gerekir. Bizden önermesi.
bveç popu sHatitan fazia satıyor
• STOCKHOLM (Cumhuriyet) - Isveç'in gelişmiş
çelik endüstnsının önemli gelir kaynakJanndan olan
silah ve patlayıcı dışsatımı, lsveçli pop satımının
gerisinde kaldı. Bu yıl içinde tsveçli pop
sanatçılnnın ülkelerine kazandırdıklan gelir 1.5
milyar kronu bularak silah sektörünü geride bıraktı.
ABB, Roxette ve Ace of Base'den sonra yetişen yeni
ve genç popçular Isveç'i, müzik dışsanmında ABD
ve Ingiltere'den sonra üçüncü büyük ülke yaptılar.
Şu sıralar Isveç dışında tanınan lsveçli popçulann
başında Robyn, Meja, The Cardigans ve This
Perfect Day geliyor.
'Küçük Sahne' etkiıliklepi
H Kültür Servisi-İki yıldır Yavuz Özkan'ın Zl Film
Atölyesi 'nde sürdürülen ve büyük ilgi gören
'Cumartesi Söyleşileri'ne artık Küçük Sahne Sadri
Alışık Tiyatrosu ev sahipliği yapacak. Geçtiğimiz
cumartesi, ölüm cezasına çarptınlmış hükümlülerin
idamdan hemen önce yazdıklan mektuplann
okunduğu etkinhkten sonra bu kez 10 ocak tarihinde
'Şiddet' konulu söyleşi gerçekleştirilecek. Tiyatro, 17
ocak tarihinde 'Kayıp Kuşaklar:X Generation!' ve 24
ocak tarihinde de 'Oyunculuk ve Türk Sinemasında
Oyunculuk' başlıklı söyleşilere ev sahipliği yapacak.
BUGUN
• BORUSAN KULTUR VE SANAT
MERKEZI'nde saat 19.00'da Suay Aksoy'un
katıldığı 'Doğum Yüdönümünde Maria CaDas'
başlıklı söyleji ve dinleti izlenebilir. (292 06 55)
• BAK1RKOY BELEDtVi: TİYATROLARI'nda
saat 20.30'da 'Hadi ÖMürsene Canikom' adlı oyun
izlenebilir. (661 19 42)
• İFSAK'ta saat 19.30 ve 20.15'te îbrahim
Zaman'ın hazırladığı 'Canım Türkiyem' başlıklı
saydam gösteri izlenebilir.
• BILGİÜNİVERSİTESİ Sinema-Ty Bölümü
etkinlikleri kapsamında saat 17.30'da Ömer
Kavur la söyleşi izlenebilir. (216 22 22)
• AKSANAT'ta saat 12.30'da Dizzy Gillespie'nın 'A
Night in in Tunisia' başlıklı belgesel caz fılmi ve saat
18.30'da 'Sanat Tarihi Etkinlikleri' kapsamında
Prof. Dr. Zeynep tnankurun katıldığı 'Baü
Anlayışında Bir Koleksiyoncu: Halil Şerif Paşa'
başlıklı söyleşi izlenebilir. (252 35 00)